@yitenumutlar
|
Bölüm şarkısı : Ferdi Tayfur - İçim Yanar
Sessizlik uzayıp giden bir sessizlik ve bu sessizliği bölen kadının sessiz gözyaşları gibi hızla yağmur damlalarının yerle buluştuğu tek sesti belki de ortamdaki. Gözyaşları yağmurun yerde bıraktığı küçük su birikintisine damlarken Arya bakışlarını yerden kaldırmaya ölesiye korkuyordu. Omuzlarına sarılan kollar kasılırken beynini bir sis bulutu kapladı .
Hangisi bırakıp gitmişti onu? Hangisi yine yarım bırakmıştı onun içindeki iki tamamlanmış boşluğu? Kimsesizliğine kimse olan güvendiği,canına can katan babası mı yarım,kimsesiz bırakmıştı sol yanındaki sevgiyle,şefkatle sarmaladığı o yaralı çocuğu? Yoksa ilk sevdası,aşkı acılarınında mutluluğununda sebebi,yüreği,nefesi sol yanınındaki yarımlığı aşkıyla dolduran adam mı bırakmıştı yaralı yanını,yarım kalmış sevdasını? Elleri yumruk şeklini alıp tırnakları tenine batıp kırmızı sıvı incecik süzülürken yanı başındaki Dağhan'ın dudaklarından döküldü duymaktan korktuğu şeyi.
"Abii!" Dağhan'ın parçalanmış kırık dökük çıkan sesiyle başını kaldırıpta bakmaya korktuğu manzaraya ruhu bedeninden çekilirmişcesine bir yavaşlıkla kaldırdı başını ve o görmek istemediği manzarayla doldu gözleri.
Kerim'in göğsünden süzülen kan yerdeki su birikintisini kızıl bir renge boyarken nefesi göğsünden çıkarak bir bıçak gibi buğazına saplandı. Kocası hafif inip kalkan göğsüyle yerde uzanıyor parmakları kızıllaşmış su birikintisinde canı çekilirmiş gibi küçük kıpırtılarla birikintide halkalar çiziyordu. Babası,Kerim'in başını dizlerine koymuş anlamadığı bir şeyler söylerken,bir eliyle yağmurdan ıslanıp kocasının yüzüne yapışan saçları şefkatle geriye çekiyordu. Bakışları diğer eline kaydığında teninin renginin kocasının kanjna bulandığını fark etti. Bu manzara karşısında elleri saçlarına tüm gücüyle çekerken aklı sanki kendini terk etmek istercesine zorluyordu kızı. Dağhan'ın yanjnsan ok gibi fırlayarak dudaklarından dökülen feryatla karşısındaki korkunç manzaraya doğru koştuğunu fark etti.
"Abiii!" Bacaklarındaki uyuşuklukla yerinde kıpırdanırken ani araba frenleri ile bakışları diğer tarafa kayarken kulağına dolan sren sesleri ile yaşadığı şeyleri kavramaya başladı. Bakışları tekrar kocasına dönerken ne diğer adamın arkasında elinde silahla donmuş bir vaziyette torununa bakan yaşlı kadın nede arkasındaki yılların acısını bu gün diline vurduğu kilitleri açarak çığlıklar atan kadını düşünüyordu. Algı alanı sadece babasının kucağındaki kocaaıyken çıkmayan sesiyle bir kez daha bağırdı.
"Keriiiimmm!" Kendi çığlığı kulaklarına dolarken hızla ayaklandı ve kocasına ulaşmak için son gücüyle merdivenleri koşarak indi.Birden belinden yakalanması ile kocası ile arasına giren engeli merak ederek çırpınarak başını sol tarafına çevirdi.
Kayra arabadan indiği an gördükleri karşısında şaşırıp kalırken babasına doğru feryatla koşan karısının arkasından hızla oda hareketlenmiştiki şaşkın bakışları merdivenlerden koşar adım inen kendisini kaybetmiş kadında takıldı.Adımlarını ona doğru çevirip Arya'yı belinden son anda yakalayarak bir taraftan ne olduğunu anlamaya çalışırken bir taraftan da Arya yı sakinleştirmeye çalışıyordu.
Arya belindeki kollara gücü çekilmiş yumruklarını indirerek bağırdı.
"Bırak!! Bırak beni Kayra! Ne olur gideyim!!!"Kayra ne yapacağını ne söyleyeceğinç bilmeyerek var gücüyle tutuyordu kollarındaki kızı.Ne olmuştu bu lanet evde? Kerim neden kanlar içindeydi? Arya kurtulmak için çabalarken Kayra kendini toparlayarak konuşmaya çalıştı.
"Arya abla kendine gel! Sakin ol! Bu halde Kerim abiye bir faydan dokunmaz lütfen sakin ol!" Arya, Kayra'nın ne dediğşni anlamaz ken Gözü ambulanstan hızla inen sağlık çalışanlarının çıkarttıkları sedyeye takıldı.Götüreceklerdi kocasını. Ondan koparacaklardı. Bir kere bile o aşık olduğu gözlerine bakamadan,ruhunun takılı kaldığı canı çekilen parmaklarına dokunamadam öylece götüreceklerdi.
Kerim nefesinin kesildiğini hissediyordu. Sanki ruhu buğazında çıkmamak için takılı kalmış diline kilit vurmuştu.Ellerini kaldırıp karısını çağırmak istiyordu yanına.Onun zarar görmediğinden emin olup öyle kaptmak istiyordu ebedi sonsuzluğa doğru gözlerini.Son bir kez olsun onun hüzünlü gölzlerinde kendisini aşkını görmek istiyordu .Son bir kez sevdiğini söylemek,af edildiğini sevildiğini bikerek ölmek istiyordu. Gözleri odağını şaşırırken başı hafifçe ıslak ve sert zeminden havalandı.Donuk bakışları Yunus'u bulunca burukça gülümsedi. Babasının elleri yüzünde acı ve şefkatin harmanlandığı bir dokunuşla dolanırken ellerini başında hissetti.Saçlarını okşuyordu. Değişik bir his kapladı içimi sıcacık! Hiç hissetmediği o güven duygusunu hissetti bu dokunuşla! Bir şey diyordu babası.Gözlerindeki yaşlarla bir şeuler dökülüyordu keskıin dudaklarından ama Kerim odaklanamıyordu. Biraz zorladı kendini az da olsa toparlanıp Arya yı çağırmaktı niyeti. Dudaklarını zorlukla oynatmaya çalıştı fakat beceremedi. Olmayacağını anlayınca ellerini kaldırmayı denedi, işaret edebilirdi değilmi balıkçı güzelini. Anlardı değilmi babası.Her zaman halinden anlamamışmıydı bu adam gönül derdine bile çare olmamışmıydı. Oysa kendisi bir süre kısa bir süre nasılda şüphelenmişti baba gibi ona sahip çıkan bu adamdan. Göğsünü zorlayan nefesin yanı sıra büyük bir yangın vardı içinde bakışlarının kesiştiği budamdan utanmanın ona ve kızına istemeyerekte olsa yaşattığı acılarun pişmanlığı.
Kulaklarına dolan boğuk sesle dikkatini toplardı.
"Kerim kendini bırakma oğlum! Bak sakın sakın bana vediğin sözü unutup kızımı üzme! İyileşeceksin! Sen bana siz babanın emanetisiniz! Sen benim oğlumsun! Kendini kaybetme sakın!" Kerim'in buğazı alamdığı nefesle tıkanırken son bir gayret dudaklarını oynatmaya çalıştı.
"Af...Affet baba!" Yunus elleri ile Kerim'in alnındaki terleri silerken o karısının ismini söyleyecek gücü toparlamya çalışıp ellerini kaldırmaya çalıştı.
"Ne saçmalıyorsun sen!? Ne affı evlat! Hiç bir evlat babasından veda edercesine bu şekilde af dilemesin! Sen benim oğlumsun! Hiç olmayan oğlum! Ne affından bahsediyorsun! Ama kızımı arkanda yarım gözü yaşlı bırakıp gidersen işte o zaman affetmem seni Kerim!" Kerim'in dudakları pişmanlık dolu bir tebessümle kıvrılırken parmaklarını hareket ettirerek Arya'yı işaret etmek istedi fakat güçsüz parmaklarını soğuk su birikintisinde hafifçe oynatabilmişti sadece. Birden yanında beliren suretle umutla donuklaşan gözleri o yöne döndü yavaşça. Kardeşi dizlerinin üzerinde ne yapacağını elini kolunu nereye koyacağını bilmeden gözyaşları aradından korkuyla bakıyordu abisine. Dudakları hafif bir alayla kıvrıldı ten rengi soluklaşmaya başlarken. Onun her şeye karşı gelen dik başlı kardeşimiydi sahiden karşısındaki genç adam. Düşüncelerini o tınısına bile aşık olduğu sesin feryadı birden dağıtırken sanki yüreği kanatlanıp ona uçmak için çırpınıyordu. Yüreğinin çırpınışlsrı aradında fısıldadı içindeki ses kulaklarına.
Yine dedi yine sen ona gitmeden yetişemeden balıkçı güzeli sana geliyor. Sahi ne geç kalmıştı bu sevdaya,sevdiği kadına,ailesine,babasına,geçmişine geleceğine ve parmakları arasında patçslanan ufacık mutluluğuna... Çaresizce bekledi karısını. Tükenen gücüyle,biten nefesi, çekilen ruhu ve kapanmamak için direnen gözleri ile.Ama gelmedi çırpınışları feryadı geldi çarptı kulaklatına ama sevdalandığı siması,bakışları kirpikleri düşmedi ölüme direnen gözlerine. Belki de yaptıklarının cezasıydı sevdiği kadjnın gözlerine son bir kez daha bakmadan hüznünde bir kez daha boğulmadan bu dünyadan gitmek...
Arya kendini tutan kollardan kurtulmak için içinin yangını ile tırnaklarını batırıyordu arkasındaki bedene.
Kayra,Arya'yı tutmakta zorlanırken her yeri kollarındaki kadının tırnaklarından nasibini almış fakat en son gözü ve yüzü arasında bir noktaya denk gelen tırnaklarla canının acısından kollarındaki kadını serbest bırakmak zorunda kalmıştı. Kollarından kurtulan Arya ile ne yaptığını fark eden Kayra can acısını unutup tekrar tutmak istesede Arya çoktan Kerim'e doğru yol almıştı. Oysa o sevdiği adamı kocasını o halde görmesin canı daha fazla yanmasın,acılarla yaralı yüreği daha fazla kanamasın istemişti ama ne yapsada engel olamamıştı kollarındaki yaralı kadına.
Kayra'nın kollarından kurtulan Arya sonsuzluk gibi gelen o kısa mesafeden sonra kendisini kocasının bedeninin yanında buldu.Elleri Kerim'in yarasına doğru uzanırken canını acıtmaktan korkarak yönünü değiştirip solgun yüzünü avuçları arasına alarak acıyla fısıldadı.
"Keriiim!" Kocasının kapanmak üzeee olam gözleri işittiği ses ile hafifçe aralanırken sağlık ekipleride görevine başlamışlar etrafındakileri uzaklaştırıp müdahale etmeye çalışıyordu.Kerim'in yüzünde hüzünlü bir gülümseme peydah olurken oynattığı dudaklarından belli belirsiz bir fısıltı döküldü.
"A...Affet beni sev...gilim!" Arya zorla işittiği sözlerle kocasının kapanan gözleri ve yüzünde asılı kaln hüzünlü gülümseme ile bir feryat koparark buz gibi olan ellerine uzandı.
"Bırakma beni Kerim! Sende bırakıp gitme! Sende beni arkanda bırakıp gitme!!! " Kerim onu duymaz gibi bir garip hal içindeyken bedeni dikkatle sedyeye alınıp hızla ambulansa yönelinmişti ki kocasının soğuk eli Arya'nın avuçlarından yavaşça kaydı. Avuçlarından kayan elle sanki ölümün soğukluğunu yüreğinde hissetti. Sanki bütün yaşanmışlığı,yaşayacağı hayalleri,acıları ,mutlulukları hepsi Kerim'in acucundan kayan eliyle yağan yağmurun altında akıp gitti. Kocası ambulansa yerleştirilirken boş ve hissiz bir şekilde gözlerinden akan yaşlarla olup biteni izledi. Etrafındaki bitmeyen kargaşa, Sürekli bir yerlere koşturan insanlar. Kafasından süzülen kanla her yeri kana boyayan adam,Melek hanım ve onların yanında hangi ara geldiklerini bile fark etmediği polisler.Bilinçsiz bakışları bu defa boynuna dolanan kolları,babasının onu sarsmasını, saçlarını yolan kayınvalidesini ,onu durdurmaya çalışan Halanın figanlarını,Dağhan'ın hızla bir arabaya binerek ambulansın arkasından gidişini ve karşısından ona feryatla koşarak gelen annesini,geniş ailesini boş gözlerle izledi.Taki hissiyatını kaybeden bedeni, kocasını götüren ambulansın gidişi ile büyük bir hızla karanlığa çekilirken boynunu saran kollara kendini bıraktı.
Genzini yakan kesif kokuyla tekrar aralamaya çalıştı ağlamaktan şişen gözlerini. Gözleri acıyla kapanmak için çabalarken kız açık kalması için direndi. O gözleri ile mücadele ederken olup biten her şey büyük bir hızla süzüldü aklında.Açmak için çabaladığı gözlerini acıyla yumarken ağzından dökülen iniltilerle dudaklarını dişledi.
Uyanan kızı fark ederlerken hızla ellerini avuçları arasına alarak yanlızlığını unutturup destek olmak istedi iki kadın. Yüreğini yakan acıyı avuçlarından söküp atmak istediler.
"Kızım..." Annesinin çatallaşmış sesiyle gözlerini tekrar açtı ve bakışlarını ona çevirmeden tavanla birleştirip fısldadı.
"Yine kaybettim anne! Neden herkes beni bırakıp gidiyor? " Deniz kızının sözleri ile dudaklarından kaçmak üzere olan hıçkırığı son anda diğer elini ağzına kapayarak engellrrken Arya titrek güçsüz bir nefes alarak sözlerine devam etti. "Annem,babam, bebeğim..." Buğazındaki yumruyu güçlükle gönderirken kesif bir acıyla fısıldadı." Şimdi de kocam ,sevdiğim adam beni bırakıp gitti.Lanetlimiyim anne ben!?" Gözyaşları gözlerinden tekrar süzülmeye başlarken sağ elinde hissettiği baskıyla teyzesinin sesini işitti.
"Aryam,ablamın emaneti yüreğimin sürekli kanayıp hiç kapanmayan yarası. Söyleme öyle. Sen annenle babanın,benim uzun zamandır beklediği bir mucuzeydin.Sen öyle bir mucuzesinki Deniz ve Yunus'un hayatına büyük mucizeler getirdin. Sen bizim mucizemizsin lanetli değil!" Ayşe gözyaşlarının elinin tersiyle silerken Deniz kızının eline bir öpücük bırakarak konuştu.
"Benim aşkımdan,yaşamdan umudumu kestiğimde mucizenle geldin sen bana. Küçücük ellerinle bize ilk dokunuşunla yeniden nefes oldun. Sonra olmaz denilen,imkansız denilen oldu senin bize getirdiğin şansla Derya'mız oldu. Biz hep mutlu olduk. Yine olacağız. Sen lanetli değilsin benim şans meleğimsin kızım." Arya'nın gözyaşları hızlanıp dudaklarından hıçkırıklar firar ederken tükenmişliğini belli eden bir ses tonuyla konuştu.
"Değilim teyze değilim! Ne bir mucizeyim..." Bakışlarını annesine çevirerek yaralı bir kuşun yardım beklentisi ile baktı gözlerine." Nede bir şans meleğiyim! Ben gittiğim her yere acıyı,kederi,ayrılığı taşıyan biriyim!" Deniz kızının,kaybetmişliğe tutunuşundan acıya sığınışından rahatsız olarak yerinden kalkıp yüxünü avuçları arasına alarak gözlerine yıllar önceki yaralı tükenmiş kadının bakışları ile baktı.
" Gerçektrn böylemi düşünüp hissediyorsun! Acının arkasığına sığınıp orada bir korkak gibimi yaşayacakdın Arya! Senin annen herkes ondan ümidini kesmişken küllerinden doğup babana,aşkına sahip çıktı. Baban annenin karşısında hiç bir zaman pes etmedi!" Kadın kahverengi gözlerini kızının solmuş yüzünde gezdirerek şefkatle okşadı ve gözlerinden akan yaşları silerek devam etti." Ben bir bebek uğruna sevdiğim adamı yakıp yıktım! O benim uğruma koca Trabzonu karşısına aldı! O zamanlar yaşadığım acılardan fark etmesemde gerçek aşk budur Arya! Bir birine sahip çıkmak! Düştüğün yerde kaldırmak! Bitti dediğin yerde birbitine dayanacak omuz olmak! En önemliside Demir gibi umudunu kaybetmeden, içindeki bahar çiçrklerini hep taze ve canlı tutup var gücünle savaşmaktır aşk!" Kızının alnına bir öpücük bırakarak hafifçe geri çekilip burukça gülümsedi." Seni ben doğurmadım,biyolijik annen ve babsn olmaya biliriz ama sen dolu bşr kalpte kendi için sabırla,umutla yer açıp o kalbe sahip olan Demir ve değer verdikleri için hala savaşan Yunus Toralı'nın kızısın! Baban oğlum dediği ona emanet edildiği ilk günden beri olmayan oğlunun yerine koyduğu kocan için..." İşaret parmağı ile yan taraflarındaki kapıyı işaret ederek devam etti." Bu kapının arkasında onu yaşatmak için nasıl savaşıyorsa,sende savaşacaksın! Kocan ölmüş gibi davranmayı kes! Sevdiğin adam direniyor. Peki kimin için? Daha ölmeden yasını tutan karısı için mi!?" İşittikleri ile Arya'nın gözlerinde küçük umut pırıntıları oynaşırken duyduklarını onaylatmak istercesine teyzesine çevirdi bakışlarını ve umutla fusıldadı.
"Ölmemiş...! " Ayşe yüzündeki acı tebessümle başını onaylarcasına sallarken Deniz tekrar konuştu.
"Benim kocana bir can borcum var! Sevdiğim adamın önüne sıkılan kurşuna siper etmiş kendini. Kocamı, babanı bize geri verdi Arya! Sense bunun karşılığını onu ölmeden mezara koyarak mı vereceksin!?" Arya'nın içi parçalara ayrılmış her zerresi kalbine vura vura kanatmıştı. Babasına düşman gözüyle bakan kocası hayatından geçmişti onu kurtarmak için. Bir birlerini bu konuda o kadar yıpratmışlardı ki şimdi büyük bir pişmanlık sarmıştı ruhunu. " En önemlisi Kerim kendine geldiğinde ben seni bu halinlemi karşısına çıkarayım! Savaşmamış,mücadele etmemiş,onun için ayakta dik durmayı bile becerememiş aciz bir kadın olarak!" Deniz hırsla yerine otururken teyzesinin sesini işitti bu defa.
"Annen doğru söylüyor kuzum. Kendini toparla.Kerim seni bırakmaz.Kendine geldiğinde seni ilk günki aşık olduğu kadın olarak dimdik ayakta görmeli.Böyle perişan ve bitmiş,tükenmiş değil." Arya onlara gülümsemeye çalıştı. Kerim bırakmamıştı onu ölmemişti ya o gece gündüz yıkılmadan,bitmeden tükenmeden beklerdi onu. Canı yansada,ruhundan çekilsede beklerdi. Deniz kızının yüzündeki değişimle tuttuğu nefesini rahatlayarak bıraktı.Bir an onu hiç toparlayamayacağından kaybedeceğinden korkmuştu.
"Durumu nasıl?" Ayşe'nin bakışlarını kaçırması ile yüzünü buruşturarak fısıldadı tekrar." Çok mu kötü?" Ayşe bakışlarını tekrar yiğenine çevirerek başını olumlu anlamda salladı. Arya benliğşni sarmalaysn ümitsizliği engellemeye çalışarak yerinde doğruldu ve kolundaki seruma uzanarak hızla çekip çıkardı.Annesi ve Teyzesinin şaşkın bskışlarına ve telaşlarına aldırmadan konuştu. "İyi olacak! Beni bırakamaz! İyi olmak zorunda!" Kadınlar bir birlerine şaşkınca bakmayı kesip Arya'ya müdehale ederken onlarıda engelleyen kız tekrar konuştu." Yanına gitmek istiyorum! Yanında olduğumu hissetsinki beni bırakıp gitmek gibi bir hata yapmasın." Deniz ,Arya'yı kalktığı yatağa tekrar oturtarak sakinkrşmrsini istedi.
"Kızım biraz sakin ol. Şu an ameliyatta. Seni burada tutacak değilim.Seni kendine getirme çabamızda bu yüzdendi zaten. Elbette kocana destek olacaksın ama önce bşraz sakinleş.Derya sana giyecek bir şey getirsin bu halde çıksmazsın." İstemsizce bakışlarını üzerinde gezdiren kız yüzünü buruşturdu. Üzende hastane önlüğüne benzer bir şey vardı. Üzerinden çıkan kıyafetler büyük ihtimal hala ıslaktı. Başını olumlu anlamda sallayarak konuştu.
"Tamam..." Aceleyle saçlarını toplamaya çalışan kız acısını gizlemeye çalışırken annesine bakıp telaşla tekrar konuştu. "Ama eve gitmesin. Yakın bir yerlerden bir şeyler ayarlasın." Deniz kızının acısını içine atarak böyle aniden toparlanmaya çalışmasını tedirginlikle izleyip ona doğru yaklaşırken, Ayşe arkadaşının yanına gelip onu rahatlatmak için sırtını sıvazlayarak fısıldadı.
"Bırak canım." Endişeli bakışları Ayşe'yr dönerken kadın aynı sessiz fısıltıyla karşılık verdi.
"Tamam Kerim'i yanlız bırakmasın ama böylede aniden..." Ne diyeceğini bilemeden kısa bir an duraksadı ve tekrar konuştu." Ne biliyim sanki tuhaf hareket ediyor. Daha kötü yıkılmasından ve onu toparlayamamaktan korkuyorum." Ayşe arkadaşına anlayışla gülümsedi.
"Tuhaf davranmıyor canım.Sadece acısını içine atarak bi an önce sevdiği adamın yanında olmak istiyor." Deniz'in elini güç vermek istercesine sıkarak gülümsedi." Merak etme iyi olacak kızımız.Arya güçlü bir kız." Deniz başını olumlu anlamda sallarken Arya ikiliye dönüp donuk bakışları ile onları süzerek isyan edercesine söylendi.
"Anneee! Derya'yı hemen yolla lütfen. Bir an önce Kerim'in yanına gitmem gerek."Deniz dolu gözleri ile başını olumlu anlamda sallayarak arkadaşına sana emanet dercesine odadan çıktı. Ayşe, Deniz'in çıkması ile Arya ya dönerek tek kaşını kaldırıp onun oyununa ayak uydurdu.
"Bence duş alman lazım Aryam." Arya teyzesinin sözleri ile bakışlarını kısarak yüzünü buruşturunca kadın sahte bir kahkaha atarak onun arkasına geçerek banyoya doğru yönlendirdi." Kerim uyandığında karşısında böyle ıslak sıçan gibimi görğnmek istiyorsun canım?" Bu defa Arya'nın kaşları çatıldı.Yüzünğn önüne dökülen bir tutamı eline alıp,yağmurdan sertleşip kazık gibi olan saçını incelerken Ayşe onu banyoya sokmuştu bile.Duş başlığını eline alırken genç kız gibi kıkırdamaya çalıştı.Çalıştı çünkü onunda içi parça parçaydı ama yiğenine destek olmak dik durmak zorundaydı." Hadi ama dikilme orada.Gel böyle. Kerim'in karşısına bitmiş bir şekilde değil capcanlı taze çiçekler açmkş gibi çık ki bir daha seni bırakıp gitmeye kalkarken arkasındaki kadını hiç bir erkeğin rahat bırakmayacağını anlasın o fındık beyinli." Teyzesinin sözleri ile Arya'nın dudaklarından acıyla harmanlanmış bir gülümseme geçerken Ayşe karşısındaki kızı duşun altına sokarak kendi elleri ile yıkadı.İkisinin gözyaşlarıda akan suya karışırken ikisininde yüreğindeki acılar dolup taşmıştı adeta.
Hastaneye gelen herkes ameliyathanenin önünü mesken tutarken Dağhan bir kolunu annesine bir kolunu halasına sarmış onların sessiz hıçkırıklarını dinlerken korumak istercesine içeriden gelecek iyi bir haberi bekliyordu. Kalbi abisini,arkadaşını,babasını her şeyini kaybetmenin korkusuyla çarparken aklıda babaannesindeydi.
Babaannesi o şerefsizin canını kendi elleri ile almıştı. Eline silahı alıp dışarı çıktığı esnada o pisliğin Yunus'a ve abisine savurduğu tehditlerle o kapıdan onun karşısına çıkmanın çözüm olmayacağını anlamıştı.O şerefsizin arkalarından çevirdiği oyunlar aklına gelince hızla mutfak kapısına yönelerek bahçeye çıkmış ve arka bahçeyi dolanarak sessizce o pisliğe hissetrirmeden yavaşça yaklaşmıştı tam o esnada olan olurken yaşlı kadın yıllardır yapmak istediği şeyi bir saniye gecikerek İhsan'ın canını kendi elleri ile almıştı. Peki ne olacaktı? Yaşlı kadın hapishanede ne yapardı?Nasıl baş ederdi? Kayra dan aldığı habere göre Mehmet amca onun yanındaydı yanlız bırakmayacak elinden geleni yapacaktı ama sonu ne olacaktı. Düşünceler behnini istila ederken deli gibi oradan oraya dönen adama kaydı bakışları. Yunus...
Yunus Toralı... Bu adamı mı düşman olarak tanıtmış, nefreti ile anisini zehirlemişti o lanet herif? Bu adama düşman olunur muydu?Kendi düşüncelerini inkar edercesine başjnı belli belirsiz salladı. Olunmazdı. Onun kocaman bir yüreği vardı.O yüreğe herkesi sığdırıyor,herkesi sonsuz sevgisi ile sarıyordu. Bu gün abisi onun dizlerindeyken görmüştü onun gözlerindeki kaybetme korkusunu. Hele abisibe söylediği o sözler bir bıçak misali kesmişti,içini bin parçaya bölmüştü. Bu adam düşman olunmaz ,kin beslenmez,nefret edilmezdi.Bu adama dost olunurdu,arkadaş olunurdu,kardeş olunurdu... Gözleri yaşlarla dolarken yüreğinden geçeni dili aklına fısıldıyordu. Bu adam evlat olunurdu. Bu adama oğul olunurdu. Düşüncelerinden yine Yunus'un sesi ile sıyrıldı.
"Neden yanlız bıraktın kızımı?" Bakışları adamın karşısındaki orta yaşlı kadına kayarken onun cevabını oda merak etti.Arya iyi değildi.Yanlız kalmaması gerekiyordu. Kadın ellerini kocasınjn yüzüne koyarak onu sakinleştirmek istercesine yüzünü hafifçe okşayarak burukça gülümsedi.
"Kızımız iyi merak etme." Karısının dokunuşu ile Yunus'un gergin omuzları bariz bir şekilde gevşerken adam konjşmak için ağzını açmıştıki karısı izin vermeden tekrar konuştu." En azından iyi olmaya dik durmaya çalışıyor." Bakışlarını kocasının hırçın denizleri andıran gözlerine kiliyleyerek inanması için derin derin baktı.Adam kısa bir süre sonra hipnoz olmuş gibi başını olumlu anlamda sallayarak bakışlarını karısından, kocasının kollarındaki diğer kızına çevirerek eliyle yanına gelmesi için işaret etti.
Derya babasının işareti ile kocasının kollarından sıyrılarak ayaklanırken Kayra elini karısının eline uzatarak avuçları arasına hapsetti ve onhnla birlikte oda ayaklanarak ikiliye yaklaştı. Kızı yanına yaklaşınca Yunus hızla konuştu.
"Kızım ablanın yanına çık yanlız kalmasın.Annende bşraz dinlensin." Derya başını olumlu anlamda sallanıp hareketleneceği sırada annesi koluna dokunarak durdurdu.
"Ablan buraya inmek istiyor canım." Kızın bakışları babasına kayarken onun onayını bekler gibiydi."Sen onun için bir kaç parça kıyafet ayarlasan iyi olacak. Ama fazla uzamasın yakınlarda bi kaç parça bi şey ayarla. Çünkü bir an önce kocasının yanında olmak istiyor." Yunus'un kaşları çatılırken Derya acıyla yutkundu.Eniştesinin durumu iyi değildi.Ablası buna dayana bilirmiydi kestiremiyordu.
"Olmaz inmesin buraya! Daha kötü olur Deniz. Hayal'e söyle bi sakinleştirici yapsın. Biraz daha dinlensin kızım." Yunus kendisi dayanamıyordu oğlu gibi gördüğü damadının içeride ecelle cebelleşmesine kızı buna nasıl dayanacaktı? Deniz kocasının eline uzanarak gğven vermek istercesine sıktı ve tekrar gözlerini birleştirdi.
"Merak etme.Böylesi daha iyi.O odaya tıkılıp kaldıkça daha kötü olacak inan bana.En azından burada kocasının yanında olduğunu desteğini ona vermeye çaloşırken acısını içine atıp dik durmaya çabalayacak." Gözlerine onay beklercesine bakan karısına başını olumlu anlamda sallayarak kızına çevirdi bakışlarını.
" Sen evden getir kıyafetleri.Sen gelene kadar biraz daha toparlansın." Kayra karısına cevap hakkı tanımadan karşısındaki adamı onayladı.
"Biz Derya ile gider alır geliriz sen merak etme baba." Orta yaşlı adam başını olumlu anlamda sallarken Kayra karısını elini daha sıkı kavrayarak çıkışa doğru ilerledi. Karısı onun adımlarına yetişmek için zorlanırken adımlarını biraz daha yavaşlatarak ona yardımcı olmaya çalıştı.
"Kayara." Karısının sesiyle bakışlarını ona çeviren adam konuşmanın devamını bekledi. " Ben o lanet eve gitmem! O uğursuz evi görmek istemiyorum!" Mavi bakışları yalvarırcasına kocasına bakarken hatırladığı anlarla bedenini bir titreme sarmıştı."Bizim eve gidelim.Kendi kıyafetlerimden getiririm ben ablama." Kayra karısının titreyen bedeni ve dolan gözleri ile güçlükle yutkundu.Korkmuştu bu deli.Hemde çok korkmuştu. Kendsine sertçe çekerek göğsüne yasladığı karısının başına küçük bir öpücük kondurarak geri çekildi ve gözünden akan bir damlayı işaret parmağının tersi ile okşarcasına kuruladı.
"Sakin ol başbelası.Seni oraya götürmeyeceğim merak etme." Derya kocasının gözlerine hüzünle baktı . Onun sıcak kollarına sığındığı an ablasının neler hissettiğini fazlasıyla anlamıştı. O kocasını kanlar içinde cansız bir şekilde bir hastane odasında kaybetme korkusuyla baş etmek istemiyordu.Ablası kadar güçlü değildi.Yaşayamazdı.Böyle bir durumla sınanması aklını kaçırması demekti. Karısının hızlanan gözyaşları ile Kayra onun yüzünü avuçları arasına alarak alnına uzun bir öpücük bıraktı." Tamam madem evimize gitmeyi istiyorsun oraya gidelim.Ama lütfen ağlama artık.Kerim abide ablanda iyi olacak." Derya başını olumlu anlamda sallayarak yerinden hareketlenince Kayra da peşine takkldı.
Çıkış kapısında bakışları kafeteryadaki ikiliye takıldı.Ablası ve eniştesi karşılıklı oturmuş sadece birbirlerini izliyorlardı.Anlaşılan bh hün herkes için zor bir gün olacak diye düşünerek hastanenin giriş kapısından çıktı.
Hastaneye girdiklerinde herkes nereye gideceğini şaşırırken,kızlar İlk olarak soluğu Arya'nın yanında almış,daha sonrada anneleri gelmişti. Hayal'in baygın olan Arya'ya sakinleştirici yapması ile dein bir uykuda olan kızı acıyla izlemişti gözler.Herkes günün olayının başrolünde kendisini düşünğürken hayatın aslında ne kadar boş ve kısa olduğunğunu düşünüyorlardı.Öyle kısaydıki ne hayat için verilen mücadeleler, ne kızgınlıklar,ne öfkeler ,ne intikamlar, oyunları sığdıracak bir an bir zamana bile yer yoktu.Kısa bir hayatta her şeyden mutlu olarak tadını alarak yaşamak varken gereksiz ve boş yere kendisine ve etrafındakilere acı çektirmeyi kendine bir kazanç olarak görüyordu. Oysa kısacık bir an sonra akılda kalan küçük mutluluklar,buruk acılar ve avuçlarda kalan sadece kocaman bir boşluk bir hiçti. Bu düşünceler herkesin beyninde kamp kursada insanoğlu yinede grurunu çiğneyip on ince çizgiyi geçememek gibi bir aptallığı yapmaya devam ediyordu. Bu düşüncelerle Arya'ya olan bakışlar daha bir acıya bürünmüştü. Kimseden ses çıkmazken Hayal daldığı düşünce aleminden sıyrılarak odadaki kalabalığı uygun bir dille çıkarmış sadece Deniz ve Ayşe kalmıştı.
Odadan çıkan kalabalık Ameliyathanenin bekleme odası bölümüne geçmiş bu defada Kerim'in zorlu geçen ameliyatının bitmesini dualarla bekler olmuşlardı.Azra kocasının yokluğunu fark edince Ali onun Yusuf'la birlikte Mekek Hanımın yanında olduğunu Araz'la bir olup yaşlı kadını buraya getirmek için izin çıkartmaya çalıştıklarını söylemişti. Leyla ve Azra eşlerinin doğru kararı üzerine rahatlarken bu defa Rüya'nın, Kenan'ı sorması ile onunda alanı olmasada Kerim'e bir faydası dokunur belki diye ameliyata girdiğinden bahsermişti Ali. Anladıklarını belli edercesine başını sallayan kadınlar Kerim'in ailesinin yanına doğru destek olmak için ilerlediler.
Kızlar kendi arasında olayı tartışırken Doğan'ın bakışları Meyra'nın üzerinden bi saniye ayrılmıyordu. Kız üzerindeki bakışların ağırlığı ile oturduğu yerde rahatsızca kıpırdandı. Doğanla yüzleşmesi gerektiğinin farkındaydı fakat böyle bir günde bu yüzleşmeyi yapmanın ikisinede bir fayda getirmeyeceğini düşünüyordu.Belkide cesaret edemiyordu yaşadıklarının ağırlığını daha kendisi kabullenemeden gelişen olaylar sanki kaçarak hata yaptığını yüzüne vurur gibiydi.Boğulduğu düşüncelerinin arasında yanındaki Asya'nın kulağına eğilerek fısıldadı.
"Lavobaya gidiyorum.Birazdan gelirim." Ayaklanan kızın askıda olan kolunu kısa bir an ağlamaktan şişmiş gözleri ile süzen Asya aynı karşısındaki kız gibi fısıldadı.
"Yanımda gelmemi ister misin? Yardıma ihtiyacın olabilir." Meyara gülümsemeye çalışarak başını olumsuz anlamda sallayarak gülümsemeye çalıştı.Omuzlarında kendisine yük olmaya başlayan deri ceketini tek kolundan çıkararak Asya'ya uzattı ve yerinden hareketlendi. Doğan hiden kızın arkasından kimseye fark ettirmemeye çalışarak yerinden kalkmış çoktan Meyra'nın peşine düşmüştü. Zeynep'in gözleri diğerleri gibi giden ikilinin arkasından şüpheyle kısılırken huzursuzca söylendi.
"Meyra nereye gidiyor?"
"Lavobaya gitcekmiş." Diyen Asya ile yerinde hareketlendi.
"O lavoboya gidiyor da arkasından giden sümsük nereye gidiyor acaba? Kıza bir şey yapmasın?" Doğan'a olan öfkesi biraz olsun azalsa da adamın Meyra'nın arkasından çevirdiği işler ona Emir'i hatırlattığı için öfkesine hakim olamıyordu. Emir'in kendini aldatmasını hala kendisine yediremeyen kız,Doğan,Meyra'yı aaldatmamış olmasada kandırdığı arkasından iş çevirdiği için onuda şu an içşn aynı kefeye koyuyordu. Meyra afdedene kadarda o kefede Emir'le baş rolü paylaşacaktı.Gerçi artık bütün erkekler o kefedeydi onun için ama şu an Meyra'yı o sünepe ile başbaşa bırakmaya niyeti yoktu. Hırsla kalkan kızın kolundan tutan Sahra Zeynep'in hırçın bakışları altında konuştu.
"Bırak meselelerini halletsinler. Kaçmanın kimseye faydası yok Zeynep! Bunu bu gün hala anlamadın mı!?" Zeynep hırsla dudaklarını dişlerken kalktığı yere tekrar oturdu. Farkındaydı herşeyin ama içindeki başkaldıran incinmiş aşık kıza söz geçiremiyordu. Kşmsenin canı kendisi gibç yansın aynı acıları tatsın istemiyordu. Onun içindi Meyra'yı ve kızları koruma çabası. Kimse kendisi gibi ruhu ve aşkı arasında sıkkşsın istemiyordu. Asya'njn hüzğnlü bakışları ile eline uzandı ve iyiyim dercesine sıktı. Asya ise hala abisinin sevdiği kıza böyle bir şeyi nasıl yaptığına akıl erdirmeye çalışıyordu. Çünkü abisinin aşkına o şahitti.
Lavoboda bir eliyle yüzünğ yıkayan kız ensesine de soğuk ellerşnş sürerek girdiği buhrandan çıkmaya çalıştı.Aynadaki aksini süzerken memnuniyetsizce yüzünü buruşturdu.Berbat görünüyordu.Akan musluğu kapatarak kendi kendine fısıldadı." Kimin umrunda." Bu fısıltısı kendineydi ve ciddiydi nasıl göründüğü umrunda bile değildi. Lavobodan çıkıp kafeterya ya doğru yönelmiştiki karşısına çıkan adamla sertçe yutkundu.
Yitenumutlar...
|
0% |