Yeni Üyelik
21.
Bölüm

B-S-M-21

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı : Fatih Kısaparmak- Mor Salkımlı O Sokak

 

Bakışları karşısındaki adamı incelercesine bir yavaşlıkla gezindi. Uzamış sakallar, saçlar verilen kilolar kararmaya yön tutmuş göz altları. Perişan gözüküyordu.Başını olumsuz anlamda sallayarak gözlerini onh izleyen adamın gözlerine bakmamak için hızla yere indirirken bilinçsizce fısıldadı.

 

"Kimi kandırıyorsun! Bu haline rağmen her zamanki gibi fit ve yakışıklı!"Kulaklarına dolan erkeksi kıkırtıyla ağzından kaçırdıklarının farkına vardı ve sağlam olan elini kaldırarak kendi ağzına sertçe bir fiske vurdu. O gayet iyi durumdayken kendi yarım kalan aklını da nerede bırakmıştıda böyle olan yarım aklınıda kaybetmiş gibi saçmslıyordu? Doğan'ın kendisine doğru bir adım daha yaklaşması ile yanından geçip gitmek için hareketlenmişti ki Doğan elini kavrayarak parmaklarını bir birine doladı. Avcuna yayılan sıcaklıkla elektirik çarpmış gibi titreyen kız bakışlarını kaçtığı bakışlara hızla sabitleyerek fısıldadı.

 

"Do...Doğan bırak beni. Şimdi hiç sırası değil." Doğan,Meyra'nın fısıltısını kulak ardı ederek boşta kalan eliyle sevdiği kadını göğsünde sarmaladı. Özlediği kır çiçeklrinin kokusu burnuna dolarken derince nefeslendi. Meyra bu yakınlıkla mayışırken fark etmeden oda burnunu Doğan'ın boynuna sürterek kokunun kaynağında nefeslendi. Doğanın dudaklarında onun bu haliyle bir gülümseme gelip geçerken tıpkı kollarındaki kadın gibi fısıldadı.

 

" Sende bu halinle bile hala baştan çıkarıcı ve göz kamaştıracak kadar güzelsin Kadınım!" İşittiği sözler ve sahiplenme iyesi ile Meyra'nın nefesi buğazında takılı kalırken Doğsn acıla harmanlaşmış bir ses tonuyla tekrar tekrar fısıldadı. " İyimisiniz?" Kız önce neyden bahsettiğini bir an anlayamasada başını sallayarak onayladı sevdiği adamı.

 

"İyiyiz." Tek bir kelime. Doğan'ın rahatlamasına ve derin bir nefesi koyuvermesine yeten tek bir kelimeydi. İyilerdi. Saatlerini saniyelerini nasıl olduklarını düşünerrk korkuyla bir haber beklediği kadını ve bebeği iyiydi kollarındaydı. Şu an dünya batsa umrunda değildi. Üstünden tonlarca bir yükün kalkmasına yetmişti bu kısa cevap. Kızın saçlarına uzun ve hasret dolu bir öpücük bırakarak geri çekildi ve çenesinden hafifçe tutarak bakışlarını kenetledi,ömür boyu kalmak istediği gözyaşlarını dökmeye hazırlanan harelere. Kendi dolan gözlerini de gizlemeden çatallaşmış bir sesle tekrar konuştu. "Biraz konuşalım mı? Cafeteryadan ayrılmayız." Meyra'nın bakışlarından Arya'yı yanlız bırakmak istemediğini anlamıştı." Merak etme bende Kardeşimden den iyi bir haber almadan buradan ayrılmayı düşünmüyorum." Meyra ,Doğanın karlı bakışları altında başını olumlu anlamda salladı. Adam sevdiği kadının bu hareketi ile özlemle yanağını okşayarak tuttuğu elini bırakmadan kafeterya ya doğru yöneldi.

 

Kafeteryaya giren ikili fazla dolu olmayan ortamda rahat bir nefes alırken Doğan gözğne kestirdiği boş masaya doğru kızın elini bırakmadan yürüdü ve Meyrayı çektiği sandalyeye oturtarak elini bırakıp önüne eğilerek gözlerine bakıp otoriter bir ses tonuyla aralarındaki sesizliği bozdu.

 

"Bir şeyler alacağım sakın buradan ayrılayım deme." Sözlerini bitirip Meyra'nın alnına bir öpücük bırakarak bir şey demesine fırsat vermeden hızla doğrulmuştuki Meyra'nın sesiyle bakışlarını ona çevirdi.

 

"Bana bir kahve alır mısın?" Doğan'ın oturan kızı bakışları ike süzdü kısa bir an.

 

"Bir şeyler alacağım derken senin ve bebeğimiz için daha sağlıklı bir şeylerden bahsettim Meyra!"Meyra ,Doğan'ın cevabı ile kaşlarını çatıp cevap vermek için ağzını açmıştıki onun kendisini dinlemeden homurdanarak uzaklaşmasını izledi.

 

"Ne halde olduğunun farkında değilmiş gibi bir de kahve istiyor! Yürümeye mecalin yok kadın derdin hala kahvemi?" Meyra giden adamın sözleri ile bakışlarını kendisine çevirdi. Evet kötü gözüküyordu ama hastalıklı gibi de gözükmüyordu.Sadece biraz zayıflamıştı o da bulantılardan kaynaklıydı.Bu adam onu ne zannediyordu? Onun yokluğunda yemeden içmeden kesilip derbeder falan olduğunu mu düşünüyordu!? Tamam yokluğu çok fazla koymuştu hemde tahmin etmediğinden de fazla ama hamileydi ve bebeğini düşünmryecrk kadarda hiç bir zaman salmsmıştı kendini. Doğan'ın arkasından gözlerini devirerek homurdandı.

 

"Her erkeğin hayalindeki bakımlı süslü kadını ksrşısında bulamadı ya küçük ağa memnun olmaz tabi!"Önüne bırakılan sandeviç ve portakal suyuyla yüzünü butuştururken tanıdık ses tekrar kulaklarına çalındı.

 

"Söylediklerini duydum Meyrik! Hiç bir zaman öyle bir kadını hayal edip istemediğimi sende çok iyi biliyorsun! Zamanında sana uygulamalı olarakta anlatmıştım!" Meyra,Doğan'ın sözleri ile dans okulundaki malum anılarını hatırlayınca dudağının köşesini sıkıntıyla dişleyip elindeki kağat bardakla karşısına oturan adama kaçamak bir bakış attı. Onu tek kaşı havada yüzündeki sinsi gülüşle kendine baktığını görünce bakışlarını önündeki portskal suyuna odaklayarak cevap vermemeyi tercih etti.

 

Sessizlik uzayıp giderken Meyra portakal suyunu bitirmiş,sandeviçine dokunmamıştı.Doğan bitirdiği çayın bardağını masaya bırakırken sessizliği bölerek konuştu.

 

"Sandeviçi de ye!" Meyra kendisine sanki içinde bulundukları durum normalmiş gibi emir kipiyle konuşan adama kaşlarını çatarak öfkelenerek dişlerinin arasından tısladı.

 

"Bana emir kipiyle konuşma!" Doğan da aynı öfkeyle dişlerinin aradından tısladı.

 

"Emir vermiyorum! Görünen o ki kendine bakmamışsın! Şu haline bak zayıflıktan neredeyse belin kopacak! Madem bu kadar kötü olacaktın neden aramıza bu ayrılığı soktun! Böyle yememeye devam edersen sana ve bebeğimize bir şey olacak!" Doğan'ın öfkeyle söylediği sözleri aynı öfkeyle dinleyen kız onu imalı bakışları ile süzerek alayla konuştu.

 

"Görünen o ki bu ayrılık sadece bana insafsızca davranmış!Sadece ben bizi düşünerek kötü olmuşum!" Bakışlarına yerleşen kırgınlıkla tekrar konuştu. "Bu ayrılığı aramıza ben sokarak dayanamayıp bu kadar kötü olurken sen ne yapıyordun? Benim yediğim içtiğim bana zehir olurken, sen keyfine mi baktın da bu kadar iyi durumdasın!? Bir bana bak bir kendine! Ben yürüyen cenazeye dönerken sen podyumlarda salına salına yürüyen mankenlere taş çıkarıyorsun!" Meyra beğenilmemenin kırgınlığı ile dolan bakışlarını yan tarafa çevirirken Doğan işittiği sözlerle yerinden kalkıp sevdiği kadının önünde eğilerek çenesine hafifçe dokunup bskışlarını birleştirdi. Onun dolan gözlrini görünce ağzından kaöan fısıltıya engel olamadı.

 

"Lanet olsun!" Aşık olduğu gözlere küçük öpücükler bırakırken kendine küfürlerini ilrtiyordu.Hamile kadınların alıngan olduklarını geçen gün aldığı hamilelik hakkında bilgiler kitabında okumuştu. Nasıl olmuşta aklından çıkmıştı bu ayrıntı. Zaten sinirleri hormonlar yüzünden harap olmuş bir halde ve böyle bir günde dahada zorlamıştı onu.Yaşlar Meyra'nın gözünden süzülmeye başlarken düşüncelerine son verip aklını toparlamaya çalıştı." Özür dilerim Meyriğim.Özür dilerim. Ben eşeklik ettim. Siz yanımda yokken sana ve bebeğimize bir zarar gelecek diye aklımı kaçıracak seviyeye geldim ben. Senin bize ysşattığın ayrılıktan sonra seni böyle zayıf ve tükenmiş görmek korkularımı daha çok tetikledi. Çok öz..." Meyra yüzündeki elleri hırsla iterek öfkeyle çemkirdi.

 

"Bu ayrılığı yaşatan bensem sebebi sensin Doğan! Beni kandırdın,benden sakladın her şeyi! Şimdi de karşıma geçip beni suçluyorsun!" Yerinden kalkmak için harekrelenen kızı tekrar yerine oturtmsys çalıştı. Onlar ikisi mücadele ederken girişte dört çift meraklı gözde hareretli bir şekilde tartışan çifti izledi kısa bir süre.

 

Mehmet koluna girdiği kadını kapıya doğru yönlendirirken hala şaşıyordu. Bu yaşlı kurdun o şerefsizi bir kurşunla cehenneme yolladığına. Üstelik halada dimdik ayaktaydı ve torunun acısı olmasa daha güçlü olacağı her hslşnden belliydi. Çünkü merkezde o piçi öldürdüğü onlara yaşattıklarının intikamını aldığı için pişmsn olmadığını o hapishsneden ölüsünün çıkacağını da bilse başını eğmeyeceğini her şeyden önce gelinin namusuna yaptığı kötülükle aklı sıra leke sürdüğünü düşünen yılan soyunu öldürdüğü için dünyadan bi pisliği temizliği için başı dik alnı açık olacağını söyleyen bu yaşlı Karadeniz hatununun ve onların inatlarının yabana atılmayacağını o an anlamıştı Mehmet. İşte o an oğlunun bir hata yapıp ta Derya'yı kızdırmaması için dua etti içinden. Gözü korkmuştu.Tamam kendç karısıda pek akıllı sayılmazdı ama en azından Deniz'in Yunus'u kestane çizer gibi çizmesi,bu yaşlı kurdun gözünü dahi kırpmadan yaptıkları Mehmet'in bile tırsmasına neden olmuştu. En yakın zamanda Kayra'yı çekip bir köşeye Derya'nın deli damarına basmaması için adam akıllı uyarmalıydı. Yoksa kibarlıktan nasibinş almamış kuş beyinli oğlunun akıbeti iyi gözükmüyordu. Başını düşüncelerinden sıyrılmak için sallarkrn bakışları kızı ve Doğan'jn hararetli tartışmasına takıldı. Onun durduğunu fark eden yaşlı kadınında bakışları o yöne dönünce yanında kolundaki adamın gerildiğini anlayarak elini tuttu ve kendine bakmasını sağladı.

 

"Sen her kavgalarında, tartışmalarında müdehale edip yanlarında olup aralarını bulamazssın.Şu an onların bir birlerini anlayıp,dinlemeye, tanımaya,hasret gidermeye ihtiyaçları var! Sana değil!" Mehmet yanjndaki yaşlı kadına endişeyle bakarken o yılların izlerinş taşıyan kırışıklıklarla dolu yüzü ve acı dolu gözlerine ulaşmayan bir gülümsemeyle sözlerine devam etti. " Evlatlarımızı bu hallere getiren bizleriz oğlum! Onlara kendi doğrularımızı öğretip kendi gittiğimiz yollardan geçirirken,onlarından yanlışlarla hatalarla kendi doğrularını bulacaklarını unuttuğumuz için bu haldeler. Bırak kendileri doğruyu yanlışı bula bilsin. Gidecekleri yolu yanlış yollardan geçerekte olsa kendileri seçsin. Sonu vuslat olduktan sonra yanlışların hataların önemi neki?" Kolunu tutan eli bir anne edasıyla sıvazlayarak tekrar konuştu. " Hadi beni torunuma,büyük aileme götür." Mehmet yaşlı kadının konuşmasına hak vererek başını olumlu anlamda salladı. O sırada yanlarına gelen Yusuf ve Araz la beraber bekleme odasının yolunu tuttu.

 

Elindeki küçük çantaya ablasının ihtiyacı olacağını düşündüğü malzemeleri hızla yerleştirdi. Adı kadar emindiki ablası o hastaneden bir saat bile ayrılmazdı. Tabi Eniştesine bir şry olmazsa. Bu düşünceyle akan gözyaşları tekrar süzülürken eline aldığı kazağı çantaya koyarken dolabın önüne çökerek hıçkırarak ağlamaya başladı. Sinirleri bozulmuştu ve kendine hakim olamıyordu. O arabadan inip babasının dizlerinde Eniştesini kanlar içinde görmesi ablasının aklını yitirmiş hali babasının eniştesini hayatta tutmak için çırpınışları sarsılmıştı hemde tahmin edemeyeceği şekilde sarsılmıştı. Kayra'nın ona yaşattığından sonra dışardan kimsenin yıkamayacağı,ona kimsenin zarar veremeyeceği üzemeyeceği bir kale örmüştü etrafına. Kayra'ya bile karşı koya bileceği sert duvarlar. Ama ya sevdikleri. Bu duvarlar sadece kendisini koruyordu. Bu günki yaşananlar film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu sürekli. Bir sefer kişiler aynıysa diğer sefer baş roller değişiyor ve Kayra ile kendisi oluyordu. Ördüğü duvarın ne kendisinr ne sevdiklerine faydası yoktu. Kayra'yı eniştesinin durumunda kendisini de ablasının konumunda görmek istemiyordu. Kaybedişin nasıl yaşanacağı umrunda değildi o kocasını çocukluk aşkını yanında istiyordu. Gitmesin uzaklaşmasın,Kayra onu istemesede aileler içşn katlansada o bencilce kocasını sevdiği adamı istiyordu yanında. Duştan çıkan Kayra odadan gelen hıkçırık sesleri ile kısa bir şaşkınlık yaşarken dolaptan bir havluyu alıp aceleyle beline doladı ve kapıyı açarak adımlarını hızla odaya çevirdi. Odaya geldiğinde sdolabın önünde kendini kaybetmişcesine ağlayan bşr adet Derya görmeyi beklemediği için kısa bir şaşkınlık yaşadı. Çünkü Derya yı hiç bir zaman bu halde görmemişti. Onu mahfettiği o gün bile bu halde değildi. Onun karısı neşe dolu,etrafına gülücükler saçar,tatlı ama bir o kadarda sivri diliyle onu çileden çıkaran delinin tekiydi. Bu kız ona çok yabancıydı. Derya'nın sinir boşalması yaşadığını anlayan Kayra hızla ona yaklaştı ve ne yapacağını bilmryerek kollarını onun sarsılan omuzlarına doladı ve sakinleşmesi için sırtını okşadı. Bu hareketi ile Derya'nın ağlaması dahada şiddetlenirken o saçlarına küçük öpücükler bırakarak onunla konuşmaya çslıştı.

 

"Derya. Sakin ol ne oldu sana böyle?" Sorduğu sorunun saçmalığı ile yüzünü buruşturdu. Kızın tanık olduklarından sonra ne oldu diye sormak çok akıllıca bir soruydu kşmsenin aklına gelmez Kayra bravo sana. Kendine olan tebriklerini yarıda keserek bekledi bi süre. Derya'nın göz yaşları çıplak göğsüne damlayıp süzülürken,tenine yaş değil zehir işliyordu sanki. Yüzünü acıyla buruşturarak tekrar konuştu." Güzelim. Yapma böyle. Kerim abide Arya ablada iyi olacaklar inan bana." Sözlerinin hiç bir tesir etmediğini anlayan Kayra karısının çenesinden hafifçe tutarak başını kaldırdı ve bakışlarını birleştirdi. Ağlamaktan şişmiş kan çanağına dönmüş o meftunu olduğu mavi gözlerin halinş görünce kalbine zehir saçılmış gibi bir ateş hissetti. Dudakları hızla kızın mavi gözlerini bulup küçük öpücükler bıraktı eski gülen haline döndürmek istercesine.Bskışlarını tekrar karısının gözlerine odaklayarak acıyls fısıldadı.

" Yapma böyle. Şu güzelim gözlerinin haline bak. Benim karıma gülmek yakışıyor Derya böyke göz bebeklerine kadar ulaşan kocaman gülüşler yakışıyor. Seni böyle görünce içimde bir yer alev alıyor zehir saçılıyor. Ben alışkın değilim bu haline. Laf sok,beni çileden çıkar, öfkeledir,sinirlendir, ne bileyim yap bir şeyler ama mutlu ol gözlerin gülsün. Sen ağlayınca o güzel gözlerinin hali yüreğimi delip geçiyor be güzelim" Derya'nın ağlamsı kocasının sözleri ile dahada şiddetlenirken Kayra artık sorunun kendinde olduğunu düşünmeye bsşlamıştı.Bu düşünceyle bedeni gerilirken karısının alnına küçük bir öpücük bırakıp kulağına fısıldadı." Soru galiba benim... Sakinleşmeye çalış lütfen. Madem yanında olmam seni rahatlatmıyor ben dışarıda beklerim seni. Sen yeterki sakinleş ağlama artık." Derya'nın gözlerine son bir kez bakarak acıyla yüzünü buruşturdu ve kollarını çözerek yerinden kalkmak için hareketlendi. Koluna yapışsn elle bakışları karısının kırmızı gözleri ile tekrar buluştu.

 

"Gitme Kayra! Korkuyorum! Ne olur beni bırakıp gitme!" Karısının sözleri ile onu tekrar kolları arasına aldı.

 

" Buradayım." Derya'nın eline uzanıp göğsüne koydu varlığını ıspat etmrk istercesine. " Bak ben yanındayım korkma artık. Lütfen biraz sakinleş gerçekten korkmaya başlıyorum artık." Derya derin içine çektiği bir nefesin arkasından burnunu sertçe çekerek söylendi.

 

"Yanımda falan değilsin! Hiç olmadın da! Beni bırakıp gittin! Sadece bi kaç gün buradasın! Bundan sonrada olmayacaksın çünkü yine gideceksin!"Kayra karısının söyledikleri ile hem şaşırıp hem gerilirken ne diyeceğini düşündü.

 

"Ama şu an yanındayım. Bak kollarımdasın. Bu kadar korku niye?" Karısının sinir krizi geçirip korkularını dışa vurduğunu düşünen genç adam sözlerine devam etti. "Şu an sinir boşalması yaşıyorsun sakinleşip kendine geldiğinde yine beni çileden çıkaran, deli, ne dediğini bilmeyen kadın olacaksın. Şu an bana karşı gardını indirip bu kadar korkupta ağladığın için için kendine kızacaksın!" Kayra ne dese kar etmeyen karısının haline daha fazla dayanamadı.Aklına gelen şeyle en iyisi onu kızdırıp bu ruh halinden çıkartmak diye düşünerek yüzünü buruşturup iyice şişen gözlerine tekrar odaklandı. " Üstelik şu an korkak küçük bir köpek yavrusuna benziyorsun." Kayra'nın son sözleri kızın beyninde yankılanınca adeta şimşek etkisi yarattı. Kocasının çıplak göğsündeki elini sert bir şekilde vurarak itip ondan uzaklaştı ve burnunu çekerek dişlerinin arasından tısladı.

 

" Sende kocaman,çirkin, duygusuz, kıllı bir gorile benziyosun!" Gözyaşlarından ıslanmış yüzüne yapışan saçlarını hırsla geriye doğru ittirerek devam etti." Zaten koca diye senin kollarına sığınanda suç!" Karısının sözleri ile gülmemek için kendini zor tutan adam göğsünden kalkarak doğrulmaya çalışan karısıyla bir soğukluk hissetti bedeninde." Hata bende ne demeye senin kollarına sığınıyorum sanki sığınacak başka kol daha sıcak başka göğüs kalmadı! " Karısının son sözleri ile biraz önce üşüyen bedeni bir anda kanın beynine hücum etmesi ile öfkeden alev almaya başladı. Derya'nın kolundan hırsla çekerek hafif doğrulan karısını kucağına çekerek sinirle dişlerini sıktı.

 

"Seni anlamaya çalışıyorum benim damarıma basma Derya! Söylediklerini çektiğin acıya korkuya bağlıyorum dua et zor bir gün geçiriyoruz." Karısının çenesinden kavrayarak yüzlerini bir birine yaklaştırarak ateş saçan bakışlarıyla ne söylediğini anlatmak istercesine karısının gözlerine dikti." Yoksa o dudaklarından döküken her sözün hesabını ödetirdim sana." Konuşurken kocasının dudaklarının kendi dudaklarına temas etmesi ile gözlerini kapamamak için büyük bir çaba harcadı kız.O gitmesini istemediğini söylemeye çalışırken Kayra damarına basıp ona karşı olan, bu gün yaşananlardan sonra unutmaya çalıştığı hırsını,öfkesini zorla körüklüyordu.

 

"Ben ne dedim şimdi? Sen niye her şeyi başka erkeklere yoruyorsun!?Başka bir erkeğin iması yada adı çıktımı şim di ağzımdan!? " Tek kaşını havaya kaldırarak sorgularcasına sözlerine devam etti." Kendine mi gğvenin yok ? Bana güvenipte arkanda bırakıp gidememek mi seni bana karşı bu kadar saldırganlaştırıyor?" Kayra karısının sözleri ile kısa bir an düşündü.Gerçekten kime güvenmiyordu? Kendisine mi yoksa karısına mı? Derya'nın başka erkekleri dilinden düşürmemesi ona güvenmemesi gerektiği anlamına mı geliyordu yani. Karısının gözlerinde bir noktada bakışları kesişti ama hemen bu düşünceyi aklından sildi. Çünkü en olmayacak en kötü şekilde onun aptallığı yüzünden kendisini küçük düşürerek kanıtlamıştı kasrısı ona kendini. Peki niye bu kadar öfkeleniyordu başka bir erkeğin düşüncesi ile işte bunun cevabını kendine bile vermeye korkarak bakışlarını kaçırıp homurdandı.

 

" Saçmalamayı kes! Deli deli konuşma yine!"Kayra bakışlarını kaçırmadan kısa bir süre önce gözlerindeki o ufacık güvensizlik kırıntısını yakalamıştı Derya. Kalbi tekrar parçalara ayrılıp canı acurken onunda canını yakmak için fısıldadı kız.

 

"Biliyordum. Bana güvenmediğini biliyordum!" Kayra öyle olmadığını,öyle düşünmediğini açıklamak için ağzını açmıştıki karısının sözleri ile ağzı ateşle dolmuş gibi kaldı." Ne yapacağım biliyormusun sen bu kapıdan tekrar çıkıp o çok heveslisi olduğun eğitimine kaldığın yerden devam etmeye gittiğin gün, gittiğin yerde sana huzuru haram kılacağım! Öyle yerlere girip çıkacağım ki gittiğin yerde kiminle ne yaptığımı düşünmekten değil bana olan güvensizliğin kendine bile güvenin kalmayacak." Kocasının kucağından kalkmaya yeltenirken Kayra belinden tuttuğu karısını kendine bastırarak ürkütücü bir sesle tısladı.

 

" Öyle bir şey olmayacak başımın belası! Ben yine yarım bırakıp izinli geldiğim eğitimim için gideceğim sende burada uslu uslu okuluna gideceksin! Yok ben uslu durmam diyorsan," dudaklarını karısının dudaklarına sürterek köşesini dişlerinin arasına sıkıştırıp çekti ve geri bırakırken ısırdığı yerin üstünde dilini gezdirerek boğuk bir sesle fısıldadı." Yaptığın en ufak bir yaramazlıkta buraya gelir ve" karısının belini daha sıkı kavrayarak kendine bastırdı.Derya'nın biraz önceki yakınlaşmayla kapanan gözleri birden fal taşı gibi açılınca yüzündeki çapkın sırıtışla sözlerine devam etti." senin bir kocan olduğunu ve o kocanın da ben olduğumu sonuçlarını hiçte hoşlanmayacağın bir şekilde sana gösteririm." Derya'nın yüzü işittikleri ile alev alırken hızla fırladı kocasının kucağından. Ne demişti o hoşlanmayacağı bir şekil demi?Bu adam ya gerçekten saftı,yada kördü. Zira onun için yanıp tutuştuğunu görmemesinin başka türlü imkanı yoktu. Kucağından fırlayan karısı ile Kayrada oturduğu yerden kalktı ve karısının kendisine bakmadan dolabın önündeki küçük valizi alıp kapıya doğru yöneldiğini görünce kıkırdayarak arkasından seslendi.

 

"Nereye gidiyorsun böyle ateş alır gibi deli!? Oysa tamda bir birimizin dilinden konuşmaya başlamıştık." Kayra yüzüne yayılan çapkın sırıtışla karısını izlerken Derya ona dönerek bakkşlarını kıstı ve aradaki mesafeyi kısa bir an ölçerek cevap verdi.

 

"Seninkinden daha yumuşak bir göğüs ve güvenle sığınacağım kollar bulmak için yaramazlık yapmaya gidiyorum kocacığım!" Sözlerini biyirdiği an kocasının yüzünün aldığı şekille Derya geri geri giderken Kayra karısına doğru bir hamle yapmıştı ki belindeki kayan havluyu son anda kavrayarak bir küfür savurdu.

 

" Siktiğimin havlusu bile oynak şu evde!" Derya kocasının sözleri ile gülmemek için derin bir nefes alıp yüzüne umursamaz bir ifade takınarak konuştu.

 

" Sanki hiç görmediğim şeymiş gibi! Gizlenecek ne var? Her erkekte olan şeyler sonuçta!" Kayra karısının bu gün sabrını daha ne kadar zorlaya bileceğini düşünüyorduki işittiği sözlerle son kırıntılarıda harcayıp üzerine tüy dikti.

 

"Ulan Deryaaa!!! Delirteme lan beni! Her erkekte olan şeymiş! Lan kaçtane şey gördün bu güne kadar!!!"Kocasının ismini kükremesi ile çoktan dış kapıya ulaşmıştı bile işittiği son cümleyle cevap verdi.

 

"Müsait olduğum hün sayar sana rakamla bildiririm kocacığım! Ben taksiyle gidiyorum zira yeteri kadar oyalandım.Sen arkamdan gelirsin! Gerçi sen bu akılla daha çok arkamdan gelirsin!" Diyerek evden çıkan kız Kayra'ya olan öfkesinden kendi kendine saydırarak Binadan çıktı. Terbiyesiz! Deli! Hödük! Gelişi güzel söylediğim lafı bile nerelere çekiyor ahlaksız!

 

Kayra'da karısının son sözlerinden sonra tam bir barut fıçısı haline dönmüş vaziyette hazırlanarak evden ayrılıp hastanenin yolunu tuttu.

 

Kardeşinin gecikmesi ile iyice gerilen Arya kıyafetlerini getiren Derya ya ufak bir fırça atarak aceleyle hazırlandı.Ablasından yediği azarla içinden Kayra'ya saydırarak onunla birlikte ameliyathanenin katına doğru ilerldi.

 

Arya'nın gözleri ameliyathanenin kapısında gördüğü ailesi ile dolarken kendini hızla toparlayarak ona kollarını açan babasına koşarak hızla göğsüne sığındı.

 

Yunus kızını göğsüne bastırıp saçlarına öpücük bırakırken güven vemek istercesine sessizce fısıldadı Yunus. "Herşey geçicek Kerim iyileşecek. Seni kucağıma ilk aldığımda söz verdiğim gibi yine söz veriyorum. Her zaman bu kollar seni ve yaralarını saracak. Yara alıp, düştüğümüz yerden yine yaralarımızı birlikte sararak kanatlanıp uçacağız benim yaralı güvercinim!" Derya babası ve ablasını dolu gözleri ile izlerken Yunus Arya'yı bir koluna alarak diğer kolunuda Derya ya açtı oda tıpkı ablası gibi babasının güvenli kollarına sığınıp başını göğsüne yaslarken ıslak gözleri kocasıyla kesişince göz temasını keserek ablasını çimdikleyip yüksek sesle huysuzca homurdandı. " Yine en çok alanı sen kaplıyorsun. Birazcık kayda bende sokulayım babamın yumuşak göğsüne,güvenli kollarına!" Derya'nın bu sözleri ortamdaki duygusallığı biraz olsun dağıtırken Kayra aldığı mesajla gülümsedi bu deli kız bir gün sivri dili ve gereksiz imalarının yüzüden elinde değilde altında kalacaktı. Hemde fena bir şekilde. Yunus,Derya'nın sitemi ile onun başına da öpücüklerini bırakarak hafif kıskanç bir tınıyla fısıldadı.

 

"Senin içinde açık kollarım daima ama kocanın kolları sana daha güvenli geliyor galiba küçük hanım!" Diyerek sitemini belli ederken Arya'da tıpkı kardeşinin kendine yaptığı gibi onun kolunu çimdikliyerek homurdandı.

 

"Babam doğru söylüyo sen git kocanın kollarına sığın! Bak kocan orada hadi git" diye kokundan kardeşini itekledi. Derya nın omuz silkmesi ile babasjna daha sıkı sarıldı. " Kerim kendine gelene kadar bu kolların arasında ben olacağım benim hakkım." Gülümsemeye çalışarak gözğnden akan yaşı elinin tersiyle silerken babasına nazlanırcasına bakıp söylendi." Baba bir şey söyle gitsin kocasına sığınsın! Benim kocam yok şu an o yüzden senin kolların sadece benim." Derya tekrar küçük bir kız gibi omuz silkerken herkes Arya'nın çektiği acıya rapmen dik durmak için çabalamasını dolu gözlerle izliyordu.

 

Geçen zamanın ardından Arya babasının göğsünde hakimiyetini ilan ederken Ali ve Ayşe yıllar önce verdikleri kararın mutluluğu ile bir birlerine sokuldu. Yunus ve Arya birbirlerinin yarasından dilinden anlayan iki yaralı yürekti.

 

Saatler geçerken içerden küçük bir haber dahi çıkmaması herkesi gererken Melek hanımda Dağhan'ı sarıp sarmalamış kendi yokluğunda abisi ayaklanana kadar evin reisinin o olduğu konusunda uyarmıştı torununu. Babasının kollarından kısa bir süre ayrılan Arya Suna hanımın sargılı kolunu görünce durumunu sordu. Aynur hanımla,Melek hanımlada konuşup hepsiyle birbirine tesellilerde bulunarak Dağhana yaklaştı. Onun alnındakş kurumuş kanı görünce yüzünü buruşturarak söylendi.

 

"Git alnını temizlettir! Kendine çeki düzen ver.Abin seni uyanınca böyle görmesin üzülür sonra Dağhan." Genç adam yengesinin ayakta kalma çabalarına gülümseyerek başını salladı.

 

"Haklısın yengem. Abimin karşısına hepimiz dimdik çıkmalıyız. Ben şimdi gidip alnıma baktırır kendime çeki düzen veririm." Dolan gözlerini kaçırarak ayağa kalktı. Arya'nın oyununa ayak uydurup ona moral vermekti niyeti. Çünkü biliyordu ki dışından sağlam gözükmeye çalışsada içi bir viraneden farksızdı yengesinin.Bu düşüncelerle lavobolara yöneldi.

 

" Meyriğim ben seni niye suçlayım! Ben hak ettim her şeyi. Başımıza gelenlerin hepsi benim hatam. Senş kırdım,hemde çok kırdım.Ama ne olur affetmesende uzaklaşma benden. Yoksa size bir şey olacak korkusuyla kafayı yiyeceğim. " Karşısındaki kadının gözlerine ümitle baktı olumlu tek bir kelime duya bilmek için. Meyra'nın bakışlarının yumuşadığını görünce devam etti konuşmaya." Tamam beni affetme ama eve dön.En azından ailenin yanında olduğunu bilip birazda olsa rahat etsin şu yüreğim. Söz veriyorum ragatsız etmem seni. İyi olduğunuzu bileyim her gün babandan haberlerinizi alayım ona bile razıyım ben."Doğan'ın sözleri ile yüzünü buruşturan kız elini hızla kurtararak Doğan'ın ellerine vurup çemkirdi.

 

"Bana baksana sen! Bir kaç hafta sonra karnım çıkacak! Herkes arkamdan babjmın arkasından ağzına geleni konuşacak. Bütün bunların sebebi, bebeğimin babası sen değilmişsin gibi,bebeğim ve beni başından atıp uzaktan film izler gibi izleyecekmisin yani?" Doğan derin bir nefes koyverdi işittikleri ile Meyra'ya nasıl ysklaşacağını,kendini nasıl affettireceğini şaşırmıştı. Ne söylese yanlış anlıyordu. " Yok öyle yağma Doğan bey? Ne babamı ne beni rezil etmene müsade etmem! Bir hafta içinde o sahte nikahlı yengeni boşayıp nikahı çocuğunun annesine basacaksın! Hem resmi hem dini basılacak o nikah! Ne yarsın nasıl edersin ben anlamam!" Diyerek oturduğu yerden kalktı ve tekrar Doğan'ın gözlerine bakarak kararlı bir şekilde konuştu. " Ha eğer kıyamam yakamam diyorsan and olsunki ne sevdiğim adam derim ne aşiret ağası çeker silahımı seni alnından vururum dönüp arkama bile bakmam!" Sözlerini bitiren kız Doğanı arkasında şaşkın bir şekilde bırakarak uzaklaşırken Doğan ellerini iyice uzayan saçlarına atarak sıkıntıyla karıştırdı.

 

"Ne dedimki ben şimdi? Yaşar usta gibi postayı koyup gitti bu kız!" Anlam veremediği gelişmeler karşısında oda kafeteryadan çıkarken bşr taraftanda hala söyleniyordu." Ah ulan Meyra Ah yaktın beni kadın! Sanki ben istemiyorum kaçıyorum evlilikten. Ulan insafsızın kızı sen benden kaçarak elimi kokumu bağladın asıl. Oysa beni bir dinleseydin zaten şu an evli olacaktık!" Söylenmelerine gerkesin kendine tuhafça baktığını görünce son vererek adımlarını hızlandırdı.

 

Herkes'in gözü ameliyathanenin kapısında gelrcek iyi bir haberi bekliyorlardı. Arya babasının omzundaki başını kaldırarak adama sıkıntıyla sordu.

 

"Kaç saat oldu ameliyata gireli baba?" Adam kolundaki saate bskarak kızına cevap verdi.

 

"Dört saate yaklaştı kızım."

 

"Niye çıkmadı hala? Niye kimse bir şey söylemiyor?" Kızının sorularına verecek cevabı olmayan adam başını bikmiyorum dercesine sallarken ameliyathanin kapısı açıldı. Kenan, Hayal ve Kerem'in ameliyatını yapan doktor bekleme alanına doğru yaklaşırken Arya hızla onlara yaklaşarak yüzünden hiç bir şey belli olmayan doktora aceleyle sordu.

 

"Durumu nasıl!?" Gözleri dolu dolu gelecek cevabı bekledi.

 

 

Loading...
0%