Yeni Üyelik
23.
Bölüm

B-S-M-23

@yitenumutlar

Bölğm Şaekısı - Orhan Gencebay - Hatasız Kul Olmaz

 

Kızın gözleri daldığı manzarada uzun süre oyalanırken tekrar vücudunda hissettiği ürpertiyle kendine geldi.Bakışlarını kocasına çevirince onun uyanmış kendinisini izlediğimi gördü. Kısa bir an heyecandan ne yapacağını bilemezken kendini hızla toparlayarak admlarını ona doğru yönelterek dudaklarından şaşkınca onun isminin dökülmesine izin verdi.

 

"Kerimm!" Yanına yaklaştığında elleri hemen kocasının eline uzanmışken gözleride heyecanla o hasret kaldığı mavileri buldu. Kerim'in mavi harelerindeki acı çeker ifadeyle gözlerini kapatması kızı teleşlandırırken tuttuğu rli bırakıp odanın kapısına doğru ilerlerken aceleyle konuştu. "Gidip doktorunu çağıracağım. Hemen dönerim." Giden karısını durdurmadı Kerim. Durdursa ne söyleyecekti ki. Şu an yanında olması,onun için korkup başında uyanana kadar beklemesi bile yeterdi aciz yüreğine. Daha fazlasını istemeye hakkı var mıydı? Kerim düşüncelere dalmışken Arya hemen Hayal'i bulmuş ve Kerim'in kendine geldiğini haber vermişti. Hayal'e mutlulukla sarılırken hemen doktoruna haber vermesini istemişti. Hayal arkadaşının mutluluktan ne yapacağını şaşmış haline kıkırdarken genç adamın doktorunu arayarak durumu bildirdi.Onun verdiği talimatları dinledikten sonra Kerim'in kontrollerini yapmak için Arya ile birlikte odaya geçti.

 

Odanın kapısı açıldığında Kerim'in gözleri ilk Arya'yı bulurken arkasından gelen Hayal'lin sesiyle bakışlarını ona çevirdi.

 

"Geçmiş olsun Kerim."

 

"Teşekkür ederim Hayal."

 

"Kendini nasıl hissediyorsun? Ağrın sızın ve ya başka bir şikayetin var mı?" Hayal'in sorduğu soruların cevaplarını Arya'da merakla bekledi.

 

"Biraz." Kısa cevabının aksini söylemk istedi bir an. Ağrı ne ki acılar içinde kavruluyorum ama bu acı aldığım yaradan değil gönül yaramın acısı,başıma yıkılan dünyamın,viran olan gönül evimin sancısı demek istesede bakışları Arya'ya ile kesişince yuttu dilinin ucundaki bütün kelimeleri. Hayal vücudundaki bir kaç makinayı kontrol ederken tekrar konuştu.

 

"İstersen bir ağrı kesici yapa bilirim. Yada kendini yorgun hissediyorsan seni biraz daha dinlendirecek uyumanı sağlayacak bir ilaç yapa bilirim." Cihazlarla olan işini bitirip bir tanesini toplayarak bakışlarını Kerim'e çevirdi.

 

"Dayanamayacağım kadar değil Hayal.İdare edebilirim. Uyumak ya da bedenimi uyuşturacak bir şey istemiyorum." Hayal olumlu anlamda başını sallayarak ima ile gülümsedi.

 

"Amlıyorum. Karınla hasret hidermek istiyorsun anlaşılan. Tamam o zaman. Ben uyarılarımı yapıp çıkayım." Bakkşlarını arkadaşına çeviren kız fazla oyalanmadan konuştu." Her şey yolunda canım.Ama ani hareket etmemesi lazım. Henüz bir şey yiyip içmesi yasak. Şimdilik her şey yolunda olsada yarın hocam gelip kontrol edene kadar dikkat edin. Bir ihtiyacınız, yada bir sorun olursa çaldırman yeterli." Diyerek kapıya doğru ilerlerken arkadaşının arkasından geldiğini görünce muzip bir sırıtışla fısıldadı. " Umarım arkamdan kapıyı kilitlemeyi düşünmüyorsun?"Arya'nın anlamayan bakışlarıyla küçük bir kahlaha atarak tekrar konuştu."Uslu bir kız ol Arya ve kocan yaralı ve hasta bir adam bunu unutma tatlım." Arkadaşının sözleri ile Arya'nın ağzı şaşkınlıkla açılırken utançla inledi.

 

"Hayaaal! Ne saçmalıyorsun Allah aşkına! Ben öyle birimiyim." Hayal omuzlarını silkerek cevap verdi arladaşına.

 

"Bilmem değil misin? Kızlarla iddiaya girdik.Zeynep senin hastane odasında kocanın hasta yatağında ikinci bebeğin temelini atacağını söyledi bende bunu yapacak kadar işveli bir kadın olmadığını söyledim. Sakın bu iddiayı bana kaybettirme seni bitiririm!"Arya'nın çatılan kaşlarını fark etmesi ile odadan hızla çıktı." Rahatça hasret giderin. Ben ailelerinize heber ederim." diyerek koridorda kayboldu.Arya arkadaşının sözlerine kıkırdarken kapıyı kapatarak kocasının yanına döndü. Bakışları kesişince ona gülümseyerek yatağın köşesine yavaşça oturup eline uzandı.

 

"Ağrın olduğu halde neden ilaç istemedin Kerim?" Karısının sözleri ile adamın dudaklarında buruk bir gülümseme belirdi.

 

"Hayal'in vereceği ilaç bedenimin acısını dindirmeye yeter,kalbimdeki acıyı,vicdanımdaki sızıyı dindire bilirmi? Merhem olabilir mi içimdeki her saniye büyüyen yaraya?" Kocasının elini hafifçe sıkarak mırıldandı.

 

"Şimdi sırası değil bunların. Önemli olan senin iyileşmen. Şu an hiç bir şey umrumda değil." Kerim başını olumsuz anlamda sallayarak Arya'yı onaylamadığını göstermek istedi.

 

"Biraz daha geç fark etseydim o şerefsiz babanı vuracaktı.Senin onca acıya katlandığın,hayattaki tutunacağın tek dal sığındığın tek limanı koparacaktı senden. Bu belayı başınıza ben sardım Arya!" Kızın gözleri hatırladığı anlsrla dolu dolu olurken Kerim'in elini bırakarak fısıldadı.

 

"Lavobaya gitmem lazım. Sen biraz dinlen." Diyerek yataktan kalkarak uzaklaştı. Konuşmak istemiyordu. Onları bu hale getiren her şeyi herkesi silmek istiyordu. Çıkmaz bir yolda olduklarının farkındaydı. Belki de tamamen kopacaklardı ama şu an bhnları ne düşünmrk nede konuşmak istiyordu. Kerim bu konuyu açtığı için yanından kaçmıştı ama o kısacıkta olsa onunla bu süreçte huzurla bir kaç gün geçirmeyi istiyordu. Zaten bir kaç gün sonra ortalık karışacaktı o yüzden şimdi bunları konuşmayı istemiyordu.

 

Lavoboda elini yüzünü yıkayan kız bekleme solonunda ne kadar zaman grçirdi bilmiyordu. Kocasının kendine ihtiyacı olduğunu düşünerek kendini toparlayıp odaya doğru ilerledi. Kerim'in uyumuş olmasını umarak yavaşça girdi fakat kendine dönen bakışlarla yanıldığını anlsması uzun sürmedi.

 

Kerim ksrısının kaçtığını elbetteki anlamıştı.Konuşmak istemiyordu farkındaydı ama konuşulması gereken konular vardı.Sıkıntıyla nefesini dışarı verdi. Kısa sayılmayacak bir süre karısını bekledi. Hiç değilse öğrenmesi gerekenleri öğrenmeliydi. O piç kayınbabasına zarar vermiş miydi? Annesi yaralıydı, hem fiziken hem ruhen, kardeşini son hatırladığında onunda alnından süzülen kanlar vardı. Babaannesi onu son gördüğünde o pisliğin arkasında elinde bir silah tutuyordu. Halası nasıldı o konuda hiç bir fikri yoktu. En önemlisi o ırz düşmanına ne olmuştu. Tüm bunlar beyninde dönerken karısı tekrar odaya girdi. Onun yine pencereye doğru ilerlediğini görünce seslendi.

 

"Arya yanıma gelir misin?" Kocasının isteği ile ona yaklaşan kadın sorar gözlerle baktı.

 

"Bir şey mi istiyorsun?" Bakışlatına yerleşen endişeyle aceleyle konuştu." Yoksa iyi değil misin? Bir yerin mi ağrıyor?" Karısının sorularının bitmiyeceğini anlayarak elini yatağın boş kısmına yavaşça vurarak oturmasını istedi. Kerim'in isteğine ayak uyduran kız onun konuşmasını bekledi.

 

"Babana bir zarar vere bildimi?" Arya başını olumsuz anlamda sallarken Kerim rahat bir nefes aldı. " Bana neler olduğunu anlat. Vurulduğumandan sonrasını hatırlsmıyorum ve o yaratık ailemden başka birine bir zarar verdi mi bilmek istiyorum." Kocasının sözleri ile başını olumlu anlamda salladı."

 

"Öncelikle herkes iyi.Annenin kolunda ufak bir sıyrık var. Dağhan'ın da başında üç dikiş. İnsnmayacaksın ama hasta olan halan hiç olmadığı kadar iyi. Babaanende öyle herkes çok iyi. Tabi senin onları korkutman ve üzmen dışında." Arya'nın yüzünde hüznlü bir tebessüm gelip geçti. " Her şey zamanla düzelecek Kerim. Sen ve Dağhan annenin ve ailenin yaralarını saracsksınız. Bu intikam oyununda en ağır yarayı alan hiç şüphesiz ki annen. O pisliğin intikam için ödediği diyetin hiç bu kadar ağır ve şerefsizce olscağı aklıma gelmezdi doğrusu. Kendi yaptığı iğrençliği yıllarca babamın üstüne yaftalaması bu kadar iğrençliği nasıl planladı aklım almıyor."Ellerini öfkeyle saçlarından geçiren kız kocasının yüzündeki pişmanlığın acının farkında olmadan sözlerine devam etti. "Sonunda hak ettiği cezayı buldu pislik!" Kerim'in bakışları son duyduğu cümleyle kısıldı.

 

"Ne oldu ona Arya!?"

 

"Geberip gitti!" Karısı öyle bir umursamazlıkla söylemiştiki o bir karıncayı bile incitmekten korkan ksrısının bakışlarında en ufak bir acıma kırıntısı bile göremedi. Aklına gelen ihtimalle karısının gözlerine dikkatle baktı. O şerefsizi öldüren babasıysa eğer karısı ile arasına bu defa da pis bedeninin yükünü bırakıp gitmişti o şerefsiz! Sormaya korktuğu soru yüreğini sıkıştırarak dilinden döküldü adamın.

 

"Baban mı!?" Oysa kimseye bırakmadan kendisi almalıydı o şeref yoksununun canını.

 

"Hayır." Karısının cevabı ile tuttuğu nefesini bırakırken kısa bir sn düşündü. Aklına gelen isimle elleri titrerken tekrar sordu.

 

"Dağhan mı!?" Olmasın dedi içinden

Gencecikti hayat doluydu kardeşi. Yapamazdı.

 

"Babaannen aldı o pisliğin canını!" Kerim hiç beklemediği cevap karşısında şok oldu. O kurşunun önüne geçtiği sn babaannesi elinde silahla o piçin arkasındaydı,kabul etmek istemediği şeyle hatırladığı ayrıntı her şeyi açıkça gözler önüne seriyordu.Başını iki yana sallayarak acıyla fıdıldadı.

 

"Olmaz Arya! O kadın, o yaşında nasıl yatar o lanet yerde!? O yılanı benim öldürmem gerekirken o yaşadında babaannem elini kana buladı. O değil ben öldürmeliydim o şerefsizi! Ona değil bana yakışırdı o parmaklıklar arkasında olmak!" Kocasının kendini kaybetmiş bir halde konuşup yrrinden kalkmaya çalışması ile eline uzanarak kendine getirmek istercesine sıkarak elini yüzüne koydu ve bakışlarını bir birine odakladı.

 

"Yaşananların intikamını almak babaannenin hakkıydı belkide Kerim. Düşünsene, o pislik yüzünden oğlunu kaybetti,gelini tecavüze uğradı,kızı baştan beri yıllardır bu hikayede yanan taraf oldu." Elini kocsını sakinleştirmek için yüzünde hafifçe gezdirerek devam etti sözlerine."Torunları babasız ve yalanlarla işlenirken, intikam hırsıyla büyüdü. Ailesi o pislik ve onun saçma intikam davasının kurbanı oldu! Böyle bir durumda onun cezasını kesmek en çokta babaannenin hakkıydı." Kerim'in gözlerine güven vermek istercesine baktı." Hem sen merak etme şimdi bunları. Babam ve Araz amca ellerinden gelenin fazlasını yapacaklardır eminim. Babaannenin o lanet yere girmesine asls izin vermezler." Kerim karısının sözleri ile hırsla dudaklarını ısırdı ve dişlerinin arasından tısladı.

 

"Anlamıyorsun Arya! Beni anlamıyorsun! Anlayamazssında! İşe yaramaz insanın tekiyim! Hayatımdaki herkesi mahvettim. O şerefsizin yüzünden babamı kaybettim! Yıllarca ona inanıp senin hayatını mahvettim! Aşkımı,sevgimi onun beni dolduruşları yüzünden hiçe saydım! Bebeği mi kaybettim! Seni kaybettim!" Dılan gözlerinden yaşlar süzülmeye başlayınca Arya yavaşça o yaşları sildi ve kocasının içinde biriktirdiklerini dökmesine izin verdi."Şimdi de bizi, ailesini korumak için yıllarca didinen babaannemi kaybediyorum onun yüzünden! O adamın dirisi de,ölüsü de benim sırtıma yüklenmiş bir kambur!Ne sevmeyi bildim ne sevdama,karıma bebeğime ,aileme sahip çıka bilmeyi bildim!"

 

"Kerim her şey geçecek! Yine herkes yanında olacak. Babaanen,annen,ailen!Sen o ailenin başındaki tek erkeksin. Dik durup aileni toplaman lazım!"Karısının sözlerine alayla güldü ve içinde birikenlerin hırsıyla bağırdı.

 

"Ne erkek ama!" Kocasının bağırması ile Arya korkuyla yerinde sıçrarken adam sözlerine devam etti. Sevdiği kadını başka birine intikam uğruna az daha peşkeş çekecek olan adama erkek mi deniyor Arya!" Kocasının söylediği sözle o geceye giden Arys kanın damarlarından çekilişini hissederken tıpkı onun gibi bağırdı.

 

"Yeter kapa şu çeneni! Daha fazla saçmalama! Sus artık!" Kerim karısının uyarısını duymaz bir halde devam etti isysnına."

 

"Yada aşkına,sevgisine,ailesine bebeğine bile sahip çıkamayan, ailesine karısına bunca acıyı yaşatmasına sebep olanın canını bile alamayan,karısı kürtaj masasına bir başına yatarken yanında bile olamayan birine erkek denir mi!? Böyle bir adamamı aşık oldun Arya sen! Böyle erkeğim diye ortalarda gezen..." Yüzine inen sert darbeyle dolu gözlerini karısına çevirdi. Arya'nın kocasına tokat attığı eli yumruk halini alırken çoktan pişman olmuştu. Fakat pişmanlığı Kerim'in sözleri ile büyük bir acıya dönüştü.

 

"Git burdan!" Karısının kendisine kırgınca bakan gözlerine aldırmadan tekrar bağırdı." Sana git dedim Arya! Bi daha da sakın gelme! Sana acıdan başka bir şey vermedim! Verememde! Bu sevdada benim yüzümden daha fazla yara almananı istemiyorum! İkimizi de bu sevdadan azat et! " Kocasının sözleri ile neye uğradığını şaşırmıştı Arya.Bu ayrılığın olacağını biliyordu ama bu şekilde beklememişti. Gözünden akmak için bekleyen yaşları kendini gereğinden fazla sıkarak tuttu ve acıyla fısıldadı.

 

"Sen bana ne yalmış olursan ol ben seni sevdim Kerim. Biraz sonra bilki sana,senin istediğin gibi düşman olarak çıkmayacağım bu kapıdan! Sadece kırgınım hemde çok kırgınım! Dağhan'a yanına gelmesi için haber ederim. O geldikten sonrada giderim! Sakın hareket etme.Dağhan gelene kadar kendine dikkat et." Bakışlarını kocasının üzerinde son bir kez gezdirerak öfkeyle tısladı." En azından bu kadarını becere bileceğini düşünüyorum Kerim Arıkan!" Son sözlerini de söyleyerek odadan hızla ayrıldı.

 

Arya daha konuşmaya başlamadan söylediği şeylerin farkına varmış ve pişmanlık ruhunu esir almıştı Kerim'in. Fakat sonunun ayrılıkla biteceği bir hikayede karısına dahafazla acı çektirmeye hakkı yoktu.Arya'nın yanında olması demek ayrılık vaktine kadar daha çok acı çekmeleri demekti. Peki bu erken gelen ayrılığa hazırmıydı. Değildi! İç dünyası da dış dünyasıda okyanusun ortasında,fırtınaya yakalanmış bir gemi gibi savruluyordu yıllardır. Elleri sıkı sıkı o dğmrni kavrasada ne kendini ne gemidekileri kurtarabiliyordu.Ne bu fırtınanın biteceği,nede o geminin sakin dalgalara kavuşacağı vardı. Kendi pişmanlığında boğulurken kulaklarına dolan sert sesle, fırtınayı bırak kuvvetli bir hortumun onu parçalara ayırıp batıracağının bilinciyle bakışlarını karşısındaki adamın ölümü fısıldayan mavi gözlere kilitledi.

 

"O şerefsizin saçma intikam planına kızım neden karıştı, sen onun neden maşası oldun ve o lanet evinizde kızım neler yaşadı bana hepsini anlatıyorsun hemen!"Yunus,Hayal'den aldığı telefonla evdekilere Kerim'in kendine geldiğini haber verirken onlar rahat bşr nefes almış ne yapacaklarını şaşırmış hastaneye gitmek için evde bir telaş başlamıştı. Fakat Melek hanım'ın ısrarı ile herkesin ortak fikri karı kocanın en azından sabaha kadar yanlız kalmasıydı. Sadece Yunus'un gidip bir şeye ihtiyaçları olup olmadığına bakmasını istemişlerdi. Adam buraya gelirken mutluydu. Oğlu kurtulmuş kızı artık mutlu olacaktı. Taki odanın kapısına gelipte işittiği onca söz ve bu güne kadar fark edemediği onca olayın kızına verdiği zararları anlayana kadar. Arya'nın odadan çıktığı an ağlamaya başlaması ile kendini hakim olması konusunda uyaran iç sesinin son sabır kırıntısınıda harcayarak öfkeyle odaya daldı ve aynı öfkeyle konuştu.

 

İkili uzun bir süre sessizce bir birini süzerken Kerim,Arya'ya verdiği sözü Yunus ile sakin olması gerektiğini düşünüyordu. Elbetteki Kerim'e kızgındı, öfkeliydi ama bu akşam Melek hanımın anlattıklarından sonra karşısındaki oğlu gibi gördüğü adamın yerine koyarak onun neler hissettiğini anlamaya çalışmıştı. Bildikleri Melek Hanım'ın anlattığı kadarıydı. Oysa Yunus kızının o lanet evde intikam hırsıyla büyütülmüş aşık olduğu adamdan neler çektiğiydi.Kerim'in de kızına aşık olduğunu biliyordu yaşadığı zorlukları,eksikliğini,çocukken bile intikamla bilendiğini bildikleri ile ona kızamıyordu. Ama biraz önce kendi ağzından duyduğu istemiyerekte sebep olduğu şeyler baba yüreğini ona karşı biliyordu. Sessizliğşn uzaması ile sakin olmaya çalışarak tekrar konuştu Yunus.

 

"Babaannenden hikayenin birazını bu oyuna başlama nedenini öğrendim. Ama bşlmek istediğim kızımla aranda ne geçti o bu oyunda ne kadar incindi. Hepsini anlatacaksın! Bir şey saklayacağını ve yalan söyleyeceğini düşünmüyorum çünkü mayan sağlam ve ne de olsa elimde büyüdün sayılır."Kerim kayın babasının ses tonundaki emir tınısı ve kaybetmişliğin verdiği hüzünle her şeyi anlatmaya başladı. Yunus öğrendikleri ile kimi zaman öfkeden odayı turlarken kimi zaman karşısında yatan adamın küçğk bir çocuğun kimsesizliğiyle kızına tutunuşunu dinledi. Kerim acı ve intikamla büyüsede içinde kimselrin farkına varamadığı kimsesiz sahipsiz o küçük çocuğun hayata karşı kaybedişini isyanını dinledi. Kimsesizdi arkadaşının emanetine yeterince sahip çıkamayıp o şerefsizin ellerinde oyuncak edişine lanet etti. Kızın ilk gördüğü anı,o günki yaşadıklarını,kalbine ilk düştüğü anı heyecanla paylaşması gibi anlatıyordu Kerim. O an farkına vardı ki Kerim hiç çocuk olmamıştı,genç olmamıştı,onu dinleyecek heyecanlarını, ilklerini paylaşacak,ona yol yordam gösterecek kimsesi olmamıştı. Bir ailesi olmuştu ama ona ilgi gösterecek kimseyi bırakmamıştı o şerefsiz etrafında. İçi acıdı,yüreği kanadı bir ailesi varken kimsesi olmamıştı bu çocuğun. Arya'sı kadar bile şansı olmamıştı! Belki oda bir baba nasıl olur bir aile nasıl olur yaşatamamıştı kızına ama sevmişti canından çok sevmişti.Kerim'e ise kimsesiz sevgisiz yaşamayı yüzüne vura vura öğretmişti bu çocuğa hayat! Belki kızmak istedi,belki vurmak öfkesini kusmak,kızıma bunları nasıl yaşattın diye hesap sormak ama yapamadı.Düştüğünde ellerini,dizlerini parçalayarak kanattığı hali gibi,sığınacak bir kol,bir anne, bir baba arayan o çaresiz bakışlarında yitirdi yüm sözlerini,öfkesini. Yine bir sessizlik ortamda uzarken ne söyleyeceğini bilemedi Yunus. Hırsını,öfkesini kusacağı birini aradı düşündü ama kesinlikle karşısındaki adam değildi bunları hak eden. Dolan gözlerini odada gezdirerek yutkundu. Buğazındaki yumru gitsin diye bir kaç sefer öksürdü ve sesinin çıkmasını umut ederek konuştu.

 

"Bütün bunların hesabını iyileşince ödeteceğim sana evlat! Kızımı üzmek ne demek miş kırdığım her bir kemiğinle anlayacaksın! Ayrıca erkek olmak karını kovmakla olunmuyor. Eğer öyle erkek olunsaydı,biz o hatayı yıllar önce yaptığımızda kafamızı vuracak yer aramazdık!" Oturduğu sandalyeden kalkarak bakışlarını tekrar Kerim'e çevirdi ve bilmiş bir tavırla başını salladı." Öğreneceksin evlat! Sende öğreneceksin! İster kafanı vura vura ister söve söve bu hayatı sende öğreneceksin! Sevmeyi de,sahip çıkmayı da adam olmayıda sen istemesende kafana vura vura sanada öğretecekler!" Yunus sözlerini bitirip kapıya doğru ilelerken Kerim pişmanlıkla fısıldadı.

 

"Affet baba! Arya ya sözyle oda affetsin!" Yunus yüzündeki acıyla gülümsedi.

 

"Hiç bir evlat,babasının eksikliği yüzünden kendini suçlayıp af dilememeli oğlum! Ben sana yetemedim,yaralarını,acılarını,yarım kalmışlıklarını görüp saramadım sahip çıkıp sana yol gösteremedim! Bavaların hataları yüzünden çocuklar af dilememeli evlat!" Kerim'in gözünden damlayan yaşla dertli bir nefes çekti ciğerlerine. "Karından af dileyeceksen bunu kendin yapmalısın aracıyla değil! Ben bu saatten sonra ikinizinde babası olarak sadece kızım ve senin yaralarına merhem olmaya çalışırım evlat!" Kerim hiö bitmeyen pişmanlıklarından kavrulurken aklına gelen ayrıntının verdiği endişeyle tekrar konuştu.

 

"Mehmet ve Araz amca nın bir suçu yok baba onlar sadece yardım etmek istedi o kadar." Yunus aklına gelen ikiliyle içindeki öfkeyi kime kusacağının verdiği rahatlıkla başını olumlu anlamda sallayarak çıktı.

 

Açtığı kapıdan çıkarken duvara yaslanmış ıslak gözlerinin arasından kendisine bakan gençle bakıştı bir süre. Dağhan'ı kendisine çekip sıkıca sarılırken kulağına fısıldadı.

 

"Belliki dinlemişsin konuşmamızı. Abine söylediğim her şey senin içinde geçerli! Siz benim oğlumsunuz Dağhan! Evet belki yetişemedim yanınjzda yeterince duramadım ama bu değil ki kimsesizsiniz! Siz benim oğlumsunuz!" Dağhan dan ayrılarak elleri ile yüzünü sertçe kavradı ve alnına alnını vurarak gülümsedi." Babalar evlatlarına küsmez,hata yapsalarda sırtını dönmez! Sizin arkanızda ben varım lan kimsesiz değilsiniz oğlum! Ne hata yaparsanız yapın önce gelip bana anlatın! Sırtınızı dayayacağınız babanız var arkanızda!Sizin arkanızda Yunus Toralı var!" Dağhan,Yunus'un sözleri ike burukça gülerken o omzuna vurarak tekrar fısıldadı. "Hadi abini yanlız bırakma. Kendini de toparla seninle çok işimiz var. Zira yola gelmesi gereken iki inatçı aşık bizi bekler! Şu günleri bir atlatalım sağlam planlar yapacağız ikimiz!" Dağhan'ın gülüşü son işittikleri ile sırtmaya dönerken başını olumlu anlamda salladı. Onu kapıya doğru ittiren adam yapacağı hesaplaşmanın siniri ile arkasını dönüp giderken Dağhan seslendi.

 

"Teşekkürler Yunus baba!" Yunus'un gözleri işittiği sıfatla dolarken arkasını

dönmeden bağırdı.

 

"Evlatlar babalarına yanında,arkasında oldukları için teşekkür etmemeli Dağhan! Bunu öğreneceksin ama seve seve ama döve döve!" Dağhan'ın yüzündeki gülümseme büyürken tekrar teşekkürlerini iletti giden adama ama içinden.

 

Mekanda toplanan adamlar sıkıntıyla bir birine bakıyordu. Ali bakışlarını bir birinin üstünde sıkıntıyla gezdiren atkadaşlarına şüpheyle bakıp sordu.

 

"Ne haltlar çeviriyorsunuz lan siz!?" Yusuf bakışlarını kaçırırken Mehmet ayağına bir tekme atarak fısıldadı.

 

"Daha hiç bir şey belli değil lan! Ne demeye kocasından utanan genç kızlar gibi bakışlarını adamdan kaçırıp huylandırıyorsun dingil!"Yusuf gözlerini belerterek Mehmet'e bakarken Ali de iyice işkillenmişti. Bunların arasında kendisinin bilmediği bir mevzu dönüyordu ama anlamamıştı.

 

"Ne işi karıştıracağız lan! Sen soğuk bir şeyler söylesene şöyle bol buzlu olsun! Vallahi dilim damağıma yapıştı içim kavruldu lan!"Mehmet'in sözleri ile Ali başını sağa sola sallarken arkadan gelen öfkeli ses ortama bomba gibi düştü.

 

"Söyle sen Ali söyle! Birazdan o buzları ben onun kuruyan buğazına dizeceğim nasılsa!" Yusuf'un üstlerine doğru öfkrden kendini kaybetmiş gibi gelmesi ile Kenan işaret parmağını kaldırarak Mehmet'i işaret etti. Zira hastanede cinsel hayatı ile ilgili yorumlarının bedelini ödemeliydi.

 

"Bizim hiç bir şeyden haberimiz yok kardeşim hepsi bu Mehmet dangalağının başının altından çıktı."Kenan'ın sözleri ile Mehmet şok olmuşcasına bakarken Yunus yumruğunu çoktan Kenan'ın gözüne grçirmişti.

 

"Madem hiç bir şeyden haberin yokta o iti iki dakikada ne için sattın lan!?" Kenan gözünğ tutarak bağırdı.

 

"Ne yapıyorsun oğlum ya! Ne demiye gözüme vuruyorsun!?"

 

"Oh olsun lan sana satıcı şeref..." Mehmet sözünü tamamlayamadan hangi ara nereden geldiğini anlamadığı darbeyle elini can acısıyla gözüne kapattı hızla.

 

"Anaaam! Laan!Yunus gavura mı vuruyorsun it!"

 

Yusuf ,Mehmet'in eline uzanarak indirip gözüne bakmak isterken çenesine yediği yumrukla şaşkınca Yunus'a bakarak homurdandı.

 

"Hak ettik abiciğim biz bunu! Müstehak bize !" Ali kargaşadan hiç bir şey anlamazken Ömer'in kazağını çekiştirerek arkasına geçmeye çalıştığını börünce kükredi.

 

"Lan yeter! Ne çekiştirip duruyorsun!" Ömer'i kendinden uzaklaştırmak için itekleyince Yunus,Ömer'in suratına kafasını geçirdi.

 

"Ahh! Burnum! Lan orjinal burnumu kırdın Yunus!" Burnunu tutarak bakışlarını Kenan'a çevirerek sordu." Kenan! Bir burun kaç para lan!?" Kenan gözünü tutarak homurdandı.

 

"Lan siktir git ne bileyim ben kaç para! Ben bu gözle nasıl giderim hastaneye lan!?" Araz ellerini cebine koymuş bir şekilde Yunus'tepeden bakarak boy farkının verdiği güvenle konuştu.

 

"Ne yapacağız şimdi? Sen yüzüme uzanamazsın,bende eğilecek kadar enayi değilim!" Yunus dudağını öfkeyle ısırarak başını sallayıp Araz'ın kasıklarına dizini geçirdi iki büklüm olan adamın halinden faydalanarak onunda gözğne yumruğunu geçirdi.

 

Ali arkadaş katliamı yapan Yunus'a başını ben bir şey yapmadım diye sallarken Araz acıyla konuştu.

 

"Ulan bana niye iki eziyet ettin hayvan!"Yunus işaret parmağını arkadaşına doğru sallayarak konuştu.

 

"Dua edin kafanızı kırmadım!" Tekrar Ali'ye doğru bir hamle yapmıştı ki Mehmet yumruk şeklindeki elini havada yakalayarak konuştu.

 

"Ali'nin hiç bir şey den haberi yok Yunus bırak onu!" Yunus şüpheyle arkadaşına baktı onun bit şeyden haberi olmadığına kanaat getirince önlerindeki masadan sertçe bir sandalye çekerek oturup derin bir nefes bıraktı.

 

"Laan! Damat bozuntusu Akif neredesin lan!?" Kenan'ın sesiyle Akif gülümsemesini bastırmaya çalışarak yaklaştı. Elindeki telefony göstererek erkeksi kıkırdamasına engel olamayarak konuştu.

 

"Nisa ile konuşuyordum!" Bilmezlikten gelerek Kenan'a gözünü işaret edip konuştu. " Ne oldu senşn gözüne lan!?" Sorduğu sorudan sonra kendini tutamayarak kahkahasını serbest bıraktı.

 

"Lan siktir git! Garsonlara söyle buz getirsinler!" Şerefsiz olanı görmemiş gibi gğlüyor birde. Açta kıçına gül hayvan herif!" Akif,Kenan'ın ifadesi ile kahkahalar eşliğinde gözden kaybolurken Ali daha fazla dayanamayarak kükredi.

 

"Bu yaşadığımız anormal sahnelerin sebebini biriniz bana anlatacakmısınız yoksa haydarı kaptığımla hepinize ksfa göz dalıyım mı!?" Ali'nin sözlerinden sonra Yunus homurdanarak karşılık verdi.

 

"Anlatacak yüzleri varsa anlatsınlar kardeşim. Yaşlanınca bunlarda arkadan iş çevirme adeti peydah olmuş. " Ali'nin arkadaşının sözlerine anlam veremezken Yunus devam etti." Bizden gizledikleri şey ile Arya'nın başına o lanet evde gelmedik şey kalmamış! Namusuna göz dikilmiş,sevilmediğini düşünmüş,kimsesiz kalmış,çektiği acılarla bebeğini kaybetmiş! O kürtaj masasında tek başına bebeğinden olmuş!" Yunus'un sözler'ini Ali içinde büyüyen öfkeyle dinlerken diğerleri de ilk cümlelerin sonrasını şok içinde dinlemişti. "Ne için şeyimde bile olmayan bir piçin bana attığı iftirayı,temizlemek için! Bir intikam uğruna o eve oyuncak olarak gitğini en başından bilen bu ikisi,"Mehmet ve Araz'ı göstererek sözlerine devam etti. Diğerlerinide ortak ederek Arya'mın çekeceği acıları hiç düşünmeden olur vermişler bu işe! Peki niye o şerefsiz adımı tecavüzcüye katile çıkaracak,belki de beni öldürecek diye kızımı kurban etmişler!" Yunus gittikçe kabaran öfkesiyle oturduğu sandalyeden kalkarak tekme attı ve elini hesap sorarcasına kaldırarak arkadaşlarına bağırdı." Ulan belkide o şerefsiz o gün o evde kızımı öldürecekti!" Öğrendiklerinden sonra Ali'de arkadaşı gibi yerinden fırlayarak ellerini sertçe masaya vurdu ve yüzleri çarşamba pazarına dönen arkadaşlarına bağırdı.

 

"Ulan siz ne zaman dan beri arkadaş arkasından iş çevirir oldunuz! Siz benim emanetimin,yetimimin başına bile bile bunların gelmesine nasıl müsade ettiniz lan!?" Ali'nin sesi gittikçe yükselirken kendilerini suçlu hisseden adamlar ağzını açıp söyleyecek söz bulamıyorlardı. Elbetteki işin iç yüzünü Arya'nın neler çektiğini bilmiyorlardı. Yada bilseler o evi Kerim dahil başına yıkarlardı ama olan olmuştu diyecek söz yoktu. " Deniz öğrense bu adam neder nasıl açıklar!? Ayşe öğrense emanetime böyle mi sahip çıktınız diye bu adamla ikimizşn yüzüne tükürse biz ne cevap veriz!" Arkadaşlarından cevap bekleyen adam çıt bile çıkmadığını görünce öfkeyle kükredi. "Akif! Getir lan haydarı! Madem bizim kız acılardan nasibini aldı,bu hırtlarda nadiplerine düşeni alacaklar!" Arkadaşlarının gözü işittikleri şey ile açılırken Akif'in elindeki sopayı aldı ve önüne gelene indirmeye başladı.

 

Masanın etrafında yüzlerini buruşturarak bir birini izleyen adamların üstünde öfkeli bakışlarını gezdirdi ikş adam. Mekandakiler ayırmasa bunları elinden kimse alamazdı ama öfkesi de geçmiş değildi.

Yunus öğrendiği her şeyi anlatıp ne yapacaklarını düşünürken Ömer homurdandı.

 

"Lan vicdansızlar bize Allah verdi demeden daldınız lan! Ama be yslsn söyleyim biz bunu hak ettik."Mehmet acıyan çenesini sağa sola oynatırken söylendi.

 

"Öyle lan vallaha!Kerim bize her şeyi anlattığında ergen gençler gibi macera arayacağımıza o çocuğun halinden anlayıp yol yordam gösterseydik şimdi ne o çocuklar ne biz bu durumda olurduk." Kenan arkadaşının sözleri ile yüzünü buruştururken şilen parmağını kontrol etti ve çıkmış olduğunu anlayarak yerine otutturup homurdandı.

 

"Kendi adına konuş lan! O konuşmayı yaparken sen ve bu sırık vardı. Biz sonra öğrendik! " Araz elindeki buz torbasını kafasındaki şişliğe bastırarak karşılık verdi Kenan'a.

 

"O konuşma da ikimiz vardık ama o malum planı hrp birlikte yaptık! Üstelik düğün gecesi eve giren çocukta bu Yusuf itinin şirketindeki elamanlardan biriydi hatırlatırm!" Ali ve Yunus duydukları ile Yusuf'a ters bakışlar atınca ellerini sakin olun dercesine kaldırarak kendince açıklamada bulundu.

 

"Güvenilir biri olsun deyince aklıma Tolga geldi. Çok iyi çocuktur. Kimsesi yok babası gibi görür beni zararsız dır." İkili Yusuf'un açıklaması ile sabır dilenirken Kenan ikinci bir dayak vakasını kaldıramayacağı için araya girdi.

 

"Beyler bunları artık bir kenara bırakalı çünkü olan oldu. Biz önümüze bakalım. Bu çocukları tekrar nasıl bitleştireceğiz onu düşünelim." Yunus,Kenan'ın sözleri ile homurdandı.

 

"Allah belanızı vemesin sizin lan! İçine ederken düşünmeyipte şimdi nasıl temizleriz diyemi düşüneceksinz." Mehmet arkadaşının sözleri ile cevap verdi.

 

"Ne olmuş kardeşim en azından düzeltmek için çabalıyoruz. Hem bak benim kızda muallakta ben terör estiriyormuyum!"

 

"Geri zekalı!" Ömer'in sözüyle Mehmet ona ters bakışlar atarken o devam etti."Sus artık bi sus lan! Isıtıp ısıtıp önüne sürecek cümleler kurma! Kelimeleri özenle seç! Meyra demek ,Arya demek. Sen Meyra deyince adamın aklına işin başlama noktası gelecek sonra bir posta dayak daha !Sürekli hatırlatma şu olayı!" Yunus'un bakışları aniden parlayınca Ömer,Mehmet'e ben drmiştim bakışları attı.

 

"Buldum nasıl birleştireceğimizi." Herkes merakla Yunus'a bakarken o anlatmaya başladı. "Hem Arya ile Kerim,hemde Doğan ile Meyra eskisinden daha sağlam bağlarla birleşecekler." Kenan yeni bir oyunun merakı ile heyecanla sordu.

 

"Nasıl olacak abiciğim o iş!" Herkes Kenan'ın merakı ile gözlerini devirirken Yunus devam etti." Biz Melek teyzenindavasınj hallederken Kerim de taburcu olacaktır. Bu süre zarfında onları bir birinden uzak tutacağız. Ben bu ilişkinin tekrar başlamaması içşn gönülsüz gşbş davranacağım,Mehmet sende bir bahane bul aynısını yap. Daha sonra ilk aşk kıvılcımlarının düştüğü yerde onları birleştireceğiz. Ama bir farkla."

Bu defa soruyu yüzünü buruşturarak Ali sormuştu.

 

"Nasıl bir farkmış o kardeşim!?"

 

" Ziya,Semra,Sultan taktiklerini aralarda kullanacağız! Tabi bunların olması için en büyük sorunlarımızı ortadan kaldırmalıyız." Kendisine anlamayan arkadaşlarıma bakarak kaşlarını kaldırıp fısıldaı.

 

"Hatunları!"

 

Yitenumutlar...

 

 

Loading...
0%