Yeni Üyelik
24.
Bölüm

B-S-M-24

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı - Manuş Baba - Dönersen Islık Çal

 

Kararların alındığı gecenin ardından iki hafata geçmişti. Yunus ve Ali'nin gazabına uğrayan erkekler eşlerine yolda genç taraftarlar arasında maç sonu çıkan bir kavgaya karıştıklarını onları ayırmak isterkende o hake geldiklerini savunurken Akif'in karısına attığı video ve anlattıkları ile her şeyi öğrenmişler, esip gürleseler,sinir krizi geçirselerde yine bir oyunun içerisinde olan kocalarına bu defa çocuklarının mutluluğu için yardım etmeye karar vermişlerdi.

 

Arya ise kocasınında istediği gibi hastaneye hiç uğramamıştı. İçi içini yesede merkından yanıp tutuşsada gidememişti. Belki kadınlık gururydu buna engel olan belkide Kerim vurulmadan önce aldıkları ayrılma kararıydı. Ailesi olayı bilmiyot gibi davrandıkları için onun bu tutumuna şaşırmış gibi davranıp yanlış yaptığını söylerken, Arya anlaşamadıklarını bebeğini kaybettiği gün zaten ayrılma kararı aldıklarını bahane ederek herkesten anlayış beklemişti. Tabiki Kerim'in haberlerini Hayal den alıyordu. Ailesi de her gün ziyaretine gitmişti ama ayrılmak istediğini söylediği için onlara soramıyordu.

 

Melek hankmın davasıda bh süreçte sonuçlanmış yaşlı kadının, İhsa'nın işlediği suçlar başta olmak üzere, hafifletici sebepler ve yaşı,yaşından kaynaklanan bilinç bulanıklığı göz önünde bulundurularak yüksek sayıla bilecek derecede adli para cezasına çarptırılarak serbest bırakılmıştı. Bu davada Araz'ı payı yadsınamayacak derecede büyüktü.

 

Doğan ve Meyra cephesinde ise durumlar çok farklı sayılmazdı. Araz ve Yusuf'un düzenlediği oscarlık tiyatroyla Doğan yengesine kıydığı sahte nikahı kanıtlamıştı. Ağalık işinden kurtulmak için topu abisine abisine atmış onunda öyle bir niyeti olmadığını artık kendi mesleğini yapmak istediğini belirtmesi ile zaten ikilinin çevirdikleri oyunlar yüzünden aşiret büyükleri onların artık ağalık yapamayacağı konusunda hem fikir olunca abi kardeş kuzenlerinin ağalık konusundaki hevesini bilerek bu konumu seve seve ona bırakmış deyim yerindeyse tası tarağı toplayarak arkalarına nile bakmadan kaçar adım doğup bğyüdükleri şehirden ayrılmışlardı. Doğan,abisinden annesini yatırdığı hastaneyi öğrenerek ilk ve son kez ziyaret etmiş annesinin düşüncelerinde ve hareketlerinde hiç bir değişim olmadığını ve olmayacağını bir kez daha anlayınca bir daha gelmemek üzere annesini de doğup büyüdüğü topraklar gibi sonsuza dek arkasında bırakmıştı. Abisi ise yeni bir hayat kurmak için karısı ve çocuğunu da alarak yurtdışına gitmişti. Geldiğinde her şeyi geride bırakıp,bütün pürüzleri hallettiği için Meyra ile arasının düzeleceğini beklerken anlam veremediği bir tarzda uzaklık vardı aralarında. Aldığı ufak tefek haberler canını sıksada Meyra'nın görüşmek istemeyişini hamilelik hormonlarından dolayı yaşadığı duygu geçişlerine vermişti. Telefonu sürekli kapalıydı ama o vazgeçmeyip kendini araması konusunda yada telefonunu açması konusunda yolladığı haberlere kulak asıp bir kere bile aramamıştı küçük hanım! Kızlardan ve Azra annesinden ulaşmayı denediğinde ise görüşmek istemediğini söylemişti. Üstelik bir kere bile görememesi de cabasıydı. Niyeti neydi bir türlü anlam veremezken, ağır basan özlemi ve onların merakıyla delirmesine ramak kalmıştı.

 

Mehmet aldıkları karardan sonra Meyra'yı karşısına alarak konuşmuştu. İstemediği sürece Doğan'ın ona yaklaşmayacağını,yaklaştırmayacağını kendisininde bu hatada payı olsa da o damat bozuntusunun burnunun sürtmesi gerektiğini onun kızına evlenmeden dokunduğu için bu cezayı hak ettiğini savununca Meyra da babasının destek vermesi ile Doğan'ın burnunu sürtme işini iyiden iyiye ksfasına koymuştu. Tabiki arkasından dönen planlardan haberi yoktu. O sadece bir kaç gün Doğandan uzak kalıp burnunu iyice sürtmek istiyordu.Ayrılığın tahmininden daha fazla uzayacağını, Doğan beyin bir telefonla bile halini sormaya tenezzül etmediğinin farkına varınca iyice bilenmişti Meyra. Tamam kendi hattını iptal ettirmişti ortadan kaybolduğunda ama ulaşmak istese ulaşırdı. Bu düşüncelerini de hamilelik hormonlarının üstüne ekleyince kapıfa dayandığı günlerde bile inadından çıkmadı. Oysa bir bilse arkasından çevrilen işleri kesinlikle kabul etmezdi önüne sürülen bu planı.

 

Kerim ise o günden sonra her şeyi kendi elleri ile mahvettiğinin bir kez daha farkına varmıştı. Çünkü yaşananlardan sonra Yunus babası ve diğerleri hiç bir şey olmamış gibi davranıyor bu evliliği kurtarmak ve ya yürütmek için alacakları kararı Arya ile ikisinin birlikte vermelerini savunuyor kendi ailesi ve şaşırılacak bir şey ki Dağhan da bu görüşe dahil hiç bir şekilde karışmayacaklarını fikir birliği etmişcesine söylüyorlardı. Geçen günlerde Arya'yı kendi aptallığı yüzünden kaybetmek üzere olduğunu fark etsede karşısına çıkıp yüzüne bakmaya yüzü yoktu. Ne yapacağını bilmez şekilde günler geçerken Arya'nın boşanmak için bi hamlede bulunmaması birazda olsa rahatlamasını sağlıyordu.

 

Günler geçerken bir birine sevdalı kırgın yüreklerde iyice dara düşmüştü. Aradan geçen bir ayın sonunda erkekler patlamaya hazır pimi çrkilmiş bomba gibi dolanırken kızlar gururlarından ödün vermeyerek direniş sembolü olma yolunda ilerliyorlardı. Taki Yunus planını devreye sokana kadar. Arya ve Meyra'nın bir araya gelmesi ile bütğn aile ve Kerim'in ailesi Ali'nin mekanında bir araya gelmişti.Evlerden birinde toplanıpta bu kadar emekten sonra planı çöpe atamazdı. Yunus'un bakışları etrafındaki kalabalıkta gezerken aradığı simayı göremeyince rahat bir nefes aldı. O Tuğra denilen ayaklı gazeteye bu konularda hiç güvenmiyordu. Ne yapacağı belli olmazdı. Dikkatini toplayarak bakışlarını kalabalıkta tekrar gezdirdi.

 

"Biliyorsunuzki oynadığımız maçta üstünlük bizde.Hem kendi sahamızdayız hem rakiplerimizden daha tecrübeliyiz" Eliyle çevresindeki kalabalığı işaret ederek devam etti sözlerine."Onların trübünü boşken bizim taraftarımız fazlasıyla dolu."Kendiyle gururlanıp bilmişçe sırıttı ve başını öne arkaya sallayarak önündeki masaya ellerini dayayıp konuşmasına devam etti."Şimdi tek yapmamız gereken penaltıyı vurup fileleri havalandırma vakti!" Herkes Yunus'un sözleri ile yüzünü burıuştururken Ömer önündeki bardaktan bir havuç dilşmi çekerek Yunus'a fırlatarak homurdandı.

 

"Allah cezanı versin lan manyak herif! Futbol tekrarı izleye izleye beynin sulandı!" Ali de Ömer'e hak vererek söylendi.

 

"Adam gibi anlatacaksan anlat şu işi yoksa geç bu tarafa anlayacağımız dilden anlatacak birisi anlatsın şu planı!" Yunus planın neyini anlamadıklarını düşünürken kolundan çekiştirilerek kendisini tartaklayan kadına şaşkınca baktı.

 

"Çekil şuradan! Teknik direktör bozması kılıklı!" Azra,Yunus'u homurdamarak kenara iterken sözlerine devam etti." Bi işide becerin Allah aşkına! Madem beceremiyorsunuz ustasına bırakın!" Diyerek uzun saçlarını arkasına attırıp elbisesinin eteklerini çekiştirdi ve erkekleri işaret ederek "dinleyin ve öğren entrika nasıl çevrilir plan nasıl yapılır" diyerek Yunus'a bakıp yüzünü buruşturarak bakışlarını önündeki kalabalığa çevirdi."Şimdi buraya kadar her şey olması gerektiği gibiydi ama şimdi işler değişti."İşaret parmağı ile Derya'yı göstererek devam etti. " Derya sen ablana ve Meyra ablana Kerim ve Doğan'ın kısa bir tatil için Trabzona gideceklerini ama erkeklerin onları yanlız bırakmayıp eğlenmek ve kafa dağıtmak için uçuk tekliflerde, ki bu uçuk teklifleri senin hayal gücüne bırakıyorum,bulunduklarını onların burada kendilerini paralarken sevdikleri adamların onları umursamayıp eğlencenin dibine vuracaklarını söyleyeceksin. Diğer kızlarda burada olmadığına göre onlarıda yemleyip destekçini çoğalta bilirsin. Ama bu akşam yola çıkmış olmanız gerekiyor." Erkeklerin şaşkın ve Azra'dan korkulur bakışları bir birini bulurken, Azra bu defa bakışlarını Dağhan'a çevirerek sözlerine devam etti."Dağhancığım sende o salak abin ve onun kendç kadar saf ve salak olan arkadaşına kızların Trabzona yaylaya gideceklerini üstelik yanlarında bir erkek gurubununda olduğunu hep beraber kısa bir tatil yapacaklarını söyleyeceksin. Erkekli kızlı ortamlarda eğlencenin dozu kaçınca neler olabileceği konusundaki hayal gücünü konuşturman gerektiğini hatırlatmama gerek yok heralde. Diğer erkeklerinde haberi olmadığına göre sende onları yemleye bilirsin. Birazda siz eğlenmiş olursunuz."Dağhan okey işareti yaparken Azra ona oyunbaz bir edayla göz kırparak devam etti."Hayal gücünüzü bıraka bildiğiniz kadar serbest bırakın çocuklar. Siz onları bir araya getirin gerisi çorap söküğü gibi gelecektir zaten."

 

"Biz zamanında ne tongalara basmışız arkadaş!" Yunus'un şaşkınca kurduğu cümleyle kadınları gülme alırken Azra,Yunus'a bakarak tek kaşını kaldırdı ve alayla konuştu.

 

" Sizin onları bir araya getirip aynı ortama salmanızla bu işler yürümez fitili ateşleyeceksiniz beyler!" Erkekler bükemediğin bileği öpeceksin muhabbetine başlarken Dağhan ve Derya bir parçada kendilerinden kattıkları planda eğlencenin dibine vurmak için çoktan planı başlatmışlardı.

 

Dağhan abisi ve diğerleri ile konuşmak için sessiz sakin bir ortam düşünürken aklına gelen Kağan'la iletişime geçmiş Rüya abladan pastanenin anahtarını alarak hemen oraya geçmesini söyleyerek plandan bahsetmişti. Kağan eğlence çıkacağını öğrenince annesinden aldığı anahtarla pastanenin uçmuştu resmen. Diğerlerinede ortak hesaptan kızlar hakkında konuşmak istediği önemli bir konu olduğunu bildiren mesaj ve adresi atarak kendiside yola koyuldu. Pastaneye varınca çok beklemesine gerek kalmadan hepside birer ikişer damlamışlardı. Hiç vakit kaybetmeden konuşmaya geçen Dağhan'ın işi Derya ya göre daha kolay olmuştu.

 

"Olmaz öyle şey! Ne partisiymiş bu? İzin vermiyorum! Kocasının sözünü dinlemeyip hele bir gitsin,o erkeklerle aynı eve bir girsin, onun o arkadaşlarının mezarını kazarım o yaylaya! Bir de ayrılacağız diye millete yayın yapmış! Boşamıyorum lan! Sıkıysa boşasında görelim! Beni boşayıp eğlencelere akacaksın demek Arya hanım!" Dağhan abisinin kükremesi ile ürperirken onun ortada deli dana gibi gezmesini fursat bilip iyice körüklemek için tekrar konuştu.

 

"İyide abi senden izin alan yok ki! Hem senden niye izin alsın? Sen böyle pısırık, pısırık sana gelemesini bekelersen o hooo atı alan üsküdarı geçer. Hem geçmiş ola çoktan yola çıkmışlardır. Parti yarın gece olacak çünkü. Sen daha izin alacak diye bekle burada!" Kerim öfkeyle bir sağa bir sola giderken bu defa da Doğan kükredi.

 

"Başlarım onun arkadaşına! Ben bir aydır yüzüne hasret kalacağım o elin itleri ile eğlenecek öyle mi? Ne yazıyor benim alnımda enayi mi? Dağhan istediğini elde etmenin zaferiyle biraz daha yüklendi.

 

"Vallahi abi alnında şimdi ne yazıyor bilmemde, Güney ablaya yapacakları süpriz doğum günü partisinde ne olur sonunu düşünemiyorum. Sizde bilirsiniz ki kızlı erkekli eğlencelerin dozunu kaçırdın mı sonu bazen sakat bitiyor. Kimin eli kimin cebinde,kim alttaydı kim üstteydi hesabı. İşte ozaman alnınızda yazacak kelimeyi görür gibiyim!" Doğan,Dağhan'ın sözleri ile burnundan ateş çıkarır bir vaziyete gelirken yumruğunu masaya indirdi ve kırarcasına sıktığı dişlerinin arasından tıslayarak konuştu.

 

"O evi benzin döker yakarım! Meyra'yı da omzuma attığım gibi dağa kaldırırırm!" Emir ve Selçuk Önemli bir görev sonrası bir kaç gün izinle ödüllendirilmişti. Tam ne yapacaklarını düşünürken Kerim hastanedeyken açtıkları ortak hesaba Dağhandan mesaj gelmiş Emir de eğlence çıktı diye Selçuk'u da peşine takarak buraya sürüklemişti. Doğan'ın sözlerine iki arkadaş gülerken Emir, masada parmakları ile öfkeden ritim tutan Doğan'a takıldı.

 

"Bilmem farkındamısın kardeşim ama zaten zirvede olacaksınız. Yaylada daha ne kadar dağa kaldıra bilşrsin abicim! Üstelikte Meyra' yı. O senin amirin hıyar!" Emir'in sözleri ile diğerleride gülerken Doğan tirip atmış. Dağhan da hepsine ayarı vermişti.

 

"Hıyar mı? Dikkat edinde abim ve Doğan abiye gülerken siz hepiniz hıyar gibi kalmayın! Çünkü sadece Arya ve Meyra değil bütün kızlar, " elleri ile işarerler yaparak devam etti." kafile gibi bölük, bölük gidiyorlarmış." Kendisşne öfkeyle baksn adamlara iki elini dur işaretş yaparcasına kaldırarak dudaklarını büktü ve tekrar konuştu."Ben Derya nın yalancısıyım! Sizin yerinizde olsam orayı basar ya benimsin ya kara toprağın diyerek atar omzuma gelirdim kızları. " Emir,Dağhan'ın sözüyle ayağa fırlarken Selçuk'u da kolundan tutarak çekiştirdi.

 

"Kalk oğlum kalk! İzin nizim neyimize! Bu da bir görev ve sen komutanını bu görevde yanlız bırakamazsın bu bir Emir dir Selçuk!" Selçuk bir şey demeye fırsat bulamazken hep birlikte yola koyuldular. Kara haber tez duyulur hesabı gelemeyenlerinde aklına karpuz kabuğunu diğerleri başarıyla sokmuştu.

 

Derya kızları Kenan ların evinde toplayarak gazı vermeye başlamıştı.

 

"Ayy! Ne mıymıy şeylersiniz siz ya! Gşdelim işte biraz hava değişikliği olur sizede. Hem bak bahar geldi çiçekler açtı böcekler uçtu." Arya kardeşinin ısrarı ile gözlerini devirirken Meyra da homurdandı.

 

"Şu halimle şuradan şuraya gitmem ben!" Derya bakışlarını kısarak ikiliyi süzdü ve bombayı patlattı.

 

"Aman sizi düşünende suç zaten! Boynuzlarınız şu kapılara takılmaya başlayınca görürüm ben sizi! Siz böyle uyuşuk uyuşuk otururken onlar eğlencenin dibine vurmak için hazırlıklara başladılar bile."

 

"Ne diyorsun sen ne eğlencesi!?Arya kardeşinin kolundan çekiştirirken kız umursamayarak omuz silkti ve sıradan bir şeyden bahsesiyormuşcasına konuştu.

 

" Ne eğlencesi olacak bildiğin karılı,kızlı dansözlü alem gecesi! Kerim abinin Trabzonda ki kan kardeşi evleniyormuş bekarlığa veda partisi yapacaklarmış. Dağhan anlata anlata bitiremedi. Arkadaşı nişanlısının duymasından korkunca Kerim abi bizim yayladaki evde yaparız biz Doğan la kızları ayarlarız sen alkolleri hallet demiş!" Arya ve Meyra'nın ağzı bir karış açılırken gözlerinden ateş saçarcasına aynı anda sordular.

 

"Ne zamanmış bu gece!?"

 

"Dağhan yarın gece dedi! Aman ha hesap sormak için sevgililerinizi arayıpta çocuğun hayatını kaydırmayın yazık daha çok genç. Hem bilerek anlatmadı ağzından kaçırınca bende üsteledim oda anlatmak zorunda kaldı." Meyra saçlarını tepesinde topuz yaparken çemkirdi.

 

"Ne araması kızım? Ne aramasından bahsediyorsun sen? Kalkın henen şimdi yola çıkıyoruz ve ben o Doğan denen ağa bozuntusu kerkenezi oracıkta kurşuna diziyorum! Kalkın çabuk kalkın!!!" Arya,Meyra'nın sözlerşni onaylayarak çemkirdi.

 

"Aramak falan yok baskın yapacağız! Kerim denen yayla faresinin kuyruğunu oracıkta kopartmazsam banada Arya demesinler! Kalkın sana ve ne oturuyorsunuz hala!!" Kızlar onların bu hallerini görünce yüzlerine yayılan sırıtışa ve kahkahalarına engel olamamıştı. Derya ise onları da bu oyuna dahil edecek sözlerini söylemeden rahat durmayacaktı.

 

"Ayy bırak otursun onlar ablaa! Nasıl olsa oradan yapacağım canlı yayınla bundan sonra oturacaklarını zannetmiyorum. Çünkü sizinle gelipte sevgililerini basmadıkları için çıkan boynuzlarını duvardan duvara sürterek kaşımaktan yerlerinde oturamayacaklar." Kızlar Derya nın ima ettiği şeyle hemen ayaklanırken ikinci bomba Zeynepten gelmişti.

 

"Taktığın boynuz yetmedi ikinci için yermi arıyorsun sen Emir efendi!" Tabiki Emir'in başkasıyla evli olduğunu kıskançlık denşlen ateş damarlarına düşğnce unutup gitmişti.

 

Kızlar hazırlıklarını yapmak için ayrılacağı esnada Sahra,Derya'nın telefonuna eğitimdeyken çekindiği üstü çıplak olan bir fotoğrafı atmış devamında ise Derya ile bir olup kardeşini çıldırrmak için kullandıkları resmin altına Kayra'nın Derya ya ilettiği güzel dilekli mesajını kopyalayarak yollamıştı. Tabi altınada kendinden bir yorum katarak." Bence benşm gerzek kardeşim seni seviyor ama sevgisini hayvanca dürtüleriyle göstermeyi tercih ediyor." Diye eklemişti.Derya kocasının yürek hoplatan resmini incelerken bu günün ona kattığı mutlu duygularla telefonundan bir müzik açarak evine inmeye başladı.

 

Kapıyı telefondaki resimden gözlerini çekmeden açmaya çalıştığı için biraz zorlansada başarmış. İçinden taşan mutlulukşa şarkıya hem söyleyip hem oynayarak eşlik etmişti.

 

Uzun ince giderkende

Yolda hayal ederken de

Bir yiğide vuruldum

Gam keder güderken de

Hem sevildim hem de sevdim

Hiç başıma gelmezken de

 

Üzerindeki kıyafetleri kısa bir duş almak için çıkarırken telefonu da elinden bırakmadan koridorda oynayarak ilerledi.

 

Gözündeki yaşlarına kara kara kaşlarına

Yangın oldum vurgun oldum

Şu yiğidin kaslarına

 

Telefonun ekranındaki resme hasretle uzun bir öpücük bırakırken bir taraftan da kazağını çıkarttı. Banyonun kapısının önüne geldiğinde telefonu sütyeni ile göğüslerinin arasına sıkıştırarak taytını çıkartıp telefonu tekrar alırken kendini izleyen öfke ve tutku karışımı bakışlardan habersizce şarkıya eşlik edip oynamaya devam etti.

 

Şu karşıdan gelenleri bilemedim gidenleri

İçindeki bir yiğidi sanki görmüştüm ezeli

Kara kaşlı o yiğidi sanki sevmiştim hayali

 

Saçlarını tepesinde topladığı topuzdan kurtararak öne ve arkaya sallayıp dağılmasını sağladı. Saçları özgürlüğüne kavuşunca tekrar sözleri eşlik etti.

 

Gözündeki yaşlarına kara kara kaşlarına

Yangın oldum vurgun oldum

Şu yiğidin kaslarına

 

Elini sütyeninin kopçasına atarak açmaya çalışırken elindeki telefondan ve oynadığı için bir türlü beceremiyordu. Ekrandaki resim bir kez daha dikkatini dağıtırken yine uzun bir öpücük bıraktı ve telefonu küçük dolabın üzeine bırakıp iç çekerek söyledi bu defa son sözleri.

 

Yangın oldum vurgun oldum

Şu yiğidin kas... Eli yine sütyen kopçasında uğraşırken başını huysuz bir şekilde kaldırdığı an karşısındaki adamın öfkeyle ve tuhaf bir duyguyla daha harmanlanmış bakışlarıydı. Şarkının sözlerini hemen yutarken açıklmak bilmeyen lanet sütyenin kopçasının çözüldüğünü anlayan kız elleri ile hızla açılan sütyeni tuttu. Kendine doğru yaklaşsan kocasını süzerken utançtan dudaklarını ısırmaya başlsmıştı.

 

Kayra üç günlük tatilini geçirmek için arkadaşları ile planlar yaparken sodyal medya fenomeni gibi eğitime geldiği günden beri okulunda yeni arkadaşları ike ki çoğu erkek, gezdiği yerlerde, alkollü mekanlarda,partilerde sürekli uçuk kaçık resimler paylaşan karısının son resmine takılı kalmıştı. Yine bir adamlaydı ve adama koala gibi sarılmış elleri ise o tanımadığı adamın göğsündeydi! Üstelik adamjn yanağına bir de öpücük komdururken zafer işareti yapmayıda ihmal etmemişti deli karısı.Fotoğrafta karesinde ablası Sahra'da vardı ama o ayrıntı dikkat çekmiyordu esas çünkü karısı ve o bol kaslı iki metreye yakın dalkavuk bütün kareyi kaplamışlardı.Fotoğrafı gördüğü an arkadaşları ile olan planını iptal ederek vakit kaybetmeden uçak biletini ayarlayarak Ankara'nın yolunu tutmuştu. Çünkü karısının sayesinde tam bir aydır hergün bu tarz absürt fotoğrafları görmekten beyni Derya ve tanımadığı adamların fotoromanını yazar olmuştu.Ankara'ya inince ilk işi karısı olacak o deliyle hesaplaşmak olacağı için evine geçmişti. Evde aradığını bulamayınca kendini sakinleşmek adına duşa atmış. Uzun duşununun ardından hala gelmeyen karısı ile sinirle dolanmaya başladı evde. Kolundaki saate bakan genç adam onbir olduğunu görünce duran aklı esas o zaman çark etti. Sabahın bu saatinde neredeydi bu kız? Aklına gelen telefonunu eline aldı şarjının bittiğini fark edince bir küfür savurarak telefonunu şarja taktı ve açılmasını beklerken kapının açıkma sesi ve Derya nın evi dolduran o cırtlak sesi kulaklarına doldu. Eve gelen karısıyla rahat bir nefes alarak o nun söylediği şarkının sözleri ile ne söylediğini anlamak istercesine yüznü buruşturarak odanın kapısından çıkıp koridora baktı. İşte o an karısını elinde telefonla hem oynayıp hem kıyafrtlerini çıkartmaya çalışırken görünce yüzüne yayılan gülümseme ile izledi. Derya'nın kıyafetleri ile olan mücadelesi sürerken dikkatini çeken kelime ile yüzündeki gülümseme silindi. Kimin kaslarına kafayı takmıştı bu deli yine. Hem bu bu nasıl şarkıydı canım yangınlı vurmalı.! Üstelik neyi öpüyordu bu kız o telefonda.Aklına gelen kas ayrıntısı ve o kaslara bırakılan bir öpücüğü hayal edince kan beynine yürümüş tam karısına doğru bi adım atmıştıki o üzerindeki kazağı çıkarıp elindeki telefonu dolgun göğüslerine sıkıştırınca Kayra sertçe yutkunma ihtiyacı hissetti. Ulan bu deli kız bu çin işkenceleri gibi geniş işkence seçenekleri ile ya onu öldürecekti,yada o onu öldürecekti! Derya altındaki dar tayttan da kurtulunca Kayra karşısındaki manzarayla vücudunu basan ateşle farklı şeyler düşünmek için beynini zorlarken karısı ona hiç yardımcı olmuyordu. Elindeki telefonu bırakmadan diğer eliyle sütyenine uzandı ve açmak için bir hamlede bulununca Kayra'nın yüreği göreceği manzara karşıdında sıkışırken parmak uçları o kopçayı bırak sanki o sütyeni parçalayıp atmak istrrcesine karıncalanıyordu. Derya uğraşyığı şeyi başaramayınca vazgeçip Kayra'nın yüreğine su serperken bu defa eli saçlarına gitti ve onları özgürlüğüne kavuşturarak savurdu. Karşısındaki görüntü bütün hücrelerini ayağa kaldırırkrn kız hala o şarkıya devam ediyor Kayra'nın kulaklarına uğultu şeklinde geliyordu sesi. Bakışlarını karısından ayıramazken onun tekrar ekrana öpücük kondurduğunu fark edince içinde artık içinde patlamaya hazır hem büyük bir öfke hemde büyük bir arzu vardı. Telefonu yanındaki küçük dolabın üzerine bırakan karısı elini tekrar sütyeninin kopçasına uzatıp dilinden hiç düşürmediği bilmem hangi yiğidin kasları ile başını huysuzca kaldırmıştı ki bakışları kesişti. Kısa bir sn şaşkınca vakan karısı daha sonra halini hatırlamış olacakki beyaz teninden yüzüne doğru nir kırmızılık yayılmaya başlamıştı. Üstelik o uğraştığı sütyende hiç sırası olmadığı halde açılmış Derya elleri ile hızla tutup dudaklarını ısırırken Kayra'da kuruyan dudaklarını ıslatıp sertçe yutkunarak karısına doğru yaklaştı ve onun geri kaçıp duvara çarpması ile iki eli ile duvarla kendi arasına sıkıştırıp tepeden aşağı inceledi. Bakışları göğüs çatalına takılırken arzuyla boğuklaşmış bir ses, fakat öfkenin tınısını taşıyan bir tonla dişlerinin arasından tısladı.

 

"Resimdeki o adam kim!? Hani yanağına öpücük kondurup, " karısının sütyenini tutan bir elini aniden avuçları arasına alarak hafifçe sıkıp devam etti. "Bu elini göğsüne koyduğun ! " Kızın elini avuçları arasına alarak duvara bastırdı ve aynı şekilde diğer elinide kavrayınca Sütyrn Derya'nın bedeninden kayıp füşmüşyü. Kayra'njn bakışları önündeki dolgunluklarla koyulaşırken karısı utanç ve heyecan karışımı bir sesle fısıldadı.

 

"Ka..Kayra. Sak..Sakin ol." Tutukts olsa konuşa bildiği için kesik bir nefesi ciğerlerine çekrrken Sahra'ya küfürlerini iletiyordu. Bütün bunkar onun bsşından çıkmıştı. Kayra ise gözlerinin önündeki görsel şölen ile iradesini korumaya çalışarak tekrar konuştu.

 

" Ve bu elinle zafer işareti yaptığın o resim deki adam kim!?" Derya kendi hali ve Kayra'nın bakışlarındaki anlam veremediği tuhaflıktan dolayı korkarak ve bi an önce aralarındaki bu çekimden kurtulmakiçin kekeleyerek konuştu.

 

"Foto...Fotomontaj! Vallahi Ka...Kayra!" Karısının kurtulmak isteyişi ve bulduğu bahaneye korkarak sarılmasına bedenini ona bastırarak yüzündeki tehlikeli sırıtışla karşılık verdi.

 

"Bir aydır yediğin onca nane girip çıktığın onca mekandamı montaj!?"Kızın tuttuğu elini burakarak iri ellini göğsüne indirerek sert bir şekilde sıkınca karısının gözlerinin şaşkınca açılması ve nefesinin buğazında takılı kalmasını büyük nir hazla izledi. Kendi içinde yanan ateşi bastırmaya çalışarak Derya'nın mavi gözlerindeki koyulaşmayla kendisi de hırıltılı bir nefesi ciğerlerine çekerek tekrar tısladı. "Yada biraz önce o siktiğimin telefonundaki bilmem hangi piçin kaslarına nameler düzmende mi montaj dı!?" Kocasının sözleri ile resimdeki kaslar ve o muhteşem vücud tekrar gözünde canlanınca Derya kıkırdamadan edemedi. Anlaşılan kocası kendi kendini kıskanmkştı. Tabi bunu ona söyleyecek değildi. Kıkırdamasının ardından kocasının öfkesi biraz daha artarken Derya derinlerinde bir yere kaçan cesaretini bulup çıkararak karşılık verdi.

 

"Piç deme! Ne yapayım yani adam benim için özenle kas yapmış, o kaslarla benim gözlerime bayram ettirmiş, ben küçük bir öpücükle ödüllendirmişim çokmu?" İşittikleri ile karısının göğsündeki elini hızla çekerek başının yanına duvara sert bir yumruk atarak kükredi.

 

"Aç lan şu telefonu!!"Derya aniden gelen darbeyle yerinde sıçrarken korkuyla başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Açmam! Açamam Kayra!" Kayra'nın öfkesi aldığı cevapla dahada artarken dolabın üstündeki telefona uzanarak kızın burnunun dibine sokup bağırdı.

 

"Sana şu lanet telefonu aç dedim Deryaa!" Kız titreyen elleri ile telefonuna uzanırken Kayra öffkeyle fısıldayarak tekrar konuştu." Aç! O şerefsiz piç kurusunuda ona öpücükler hediye ettiğin o dudaklarınıda si..." Derya elini hızla kocasının ağzına kapatarak çemkirdi.

 

"Ne demeye küfür ediyorsun şimdi!? Bakı vermişim,öpü vermişim ne olmuş!? Göz benim, dudak benim, " Elindeki telefonu sallayarak," o kasların şu anki sahibi de benim istediğimi yaparım!" Kayra karısının pişkinği karşısında çileden çıkarak tuttuğu diğer elini de bırakıp üzerindeki tişörtü hızla çıkarıp bir köşeye fırlattı ve karısının ellerini tutarak karnına sertçe bastırdı ve bedenini kendisine yaslayarak dişlerinin arasından tısladı.

 

"Görebileceğin de,öpebileceğinde tek kas bunlar lan!"Derya fotoğraftakinin aksine şu an elinin altında hissettiği kaslarla gözlerini kırpıştırırken Kayra bedenine yapışan karısının göğüsleri ile gerilsede çenesinden sertçe kavradığı karısının alt dududağını dişlerimin arasında çekerek bıraktı ve alaylı bir gülümsemeyle fısıldadı." Sen deliysen ben senden daha deliyim! Yüzdüğün sulara dikkat et! Bir daha sakın!! Benim damarıma başka erkeklerle basmaya kalkma seni bu yağtığına pişman ederim! Bırak başka adamın kasını,bedenin altımda kaldığı an benliğini unuttururum sana deli karı!!"Nefesi hızlanan kızın ağzı duydukları ile O şeklini alırken Kayra onun bu defa üst dudağını dudakları arasına alarak emdi ve geri çekildi. Derya dudaklarını fazlasını istercesine aralamıştıki kocasının geri çekilmesi ile kaşlarını çatmış işte o an biraz önce söylediği sözler beynimde şimşek etkisi yaratmıştı. Bakışlarını kısarak elinin altındaki sert kaslara tırnaklarını geçirerek oldukça yavaş bir şekilde aşağı doğru çekerken tek kaşını kaldırdı ve konuştu.

 

"Senin kaslarda fena değil ama aradaki farkı test etmem lazım!" Kayra'nı buğazından bir inleme kaçarken sakinleşmek için gözlerini kapayınca Derya sinsi bir sırıtşla devam etti."Eee senin kaslarını gerdek gecesi beni o halde bırakıp,suçlamadan önce azda olsa test ettiğime göre," tırnakları kocasının kasıklarına doğru inmeye başlayınca "Kayra boğuk bir sesle karısının adını fısıldadı.Derya nın dudağı yukarı doğru kıvrılırken sözlerine devam etti."Aradaki farkı anlamam için başka kasları da incelemem lazım!" Gerdek gecesi yaptığı hatayı düşünürken karısının son söylediği cümle bütün vücudunu elektirik çarpmışa çevirirken karısı kasıklarındaki eli biraz daha aşağı indirerek oda aynı şekilde kocasının alt dudağını dişleyip bıraktı ve onun kararmaya başlayan çehresinden tırsarak boşluğunsan faydalanarak yanındaki kapıyı açıp kendini içeri attı ve hızla kilitleyerek çemkirdi. "Altında kalınca benliğimi kaybedecekmişim! Hıhh! Sen daha üste bile çıkamadan kaybettiğin benliğini bul deli herif!!" Kayra girdiği şehvet transından çıkarken üstüne karısının söylediği sözlerle soğuk suya girip çıkmış kadar olmuştu.Eli hızla kapı koluna giderken kilitli olduğunu anlayınca yumruğunu sertçe indirerek kükredi.

 

"Bir gün o gözlerini oyup,dudaklaeını koparıp,dilini kesip,tırnaklarını söküp o oyunbaz ellerinin avuçlarına bırakacağım senin! Ve sen böyle devam edersen o gün çok uzak değil bil istedim!!!" Derya duşun altına girerken alayla cevap verdi.

 

"Ayyy! Çok korktum. Hadi oradan be! Dua et kızlarla işim var. Yoksa o söylediklerini kim kime yapıyormuş gösterirdim sana çöl devesi!" Kayra aldığı karşılıkla öfkeyle saçlarını çekiştirerek kendi kaldığı odadaki banyoya ilerledi. Bu kız onu çileden çıkarıyordu. Onun yüzünden genç yaşta,dişlerini sıkmaktan dişsiz,saçlarını yolmaktan kel kalacaktı. Yada bir plan yapmıştı, kestirme yoldan onu öldürüp dul kalınca o çok heveslisi olduğu kıytırık vücudları olan adamlarla gününü gün edecekti. Son sözleri aklına yatmıştı zira soğuk suyla duş almaktan genç yaşından verem olacaktı. Girdiği banyoda soğuk suyu açarak altınana girdi.

 

"Abi hep birlikte bu anı ölümsüzleştirelim." Kerim öfkeyle kardeşine bakarak kükredi.

 

"Sırası mı lan şimdi fotoğrafın. O telefonu kafanda kırdırtma bana." Ya abi siz beni dinleyin. Şöyle eğlenceye gider gibi havalı bir fotoğrafınızı çekeyim altına uygun bir notla Derya ya atarım.O da kızlara gösterir illaki onlar da sizi burada zannederken rahatça hareket edecekler siz de ani bir baskınla onları alt edeceksiniz." Kayra duştan çıkıp telefonunu açtı ve Tuğra'dan gelen mesajı görünce karısının,kızlarla ne işi olduğunu anlayarak hızla dolaptan bir pantolon aldı ve aceleyle giyerek eline de bir kazak alıp kapıdan hızla çıktı. Kayra'nın yarı çıplak halde elindeki kazakla yanlarına doğru koştuğunu gören erkekler şaşırsada onun kazağı başından geçirirken söylediği sözlerle Dağhan'ın fikrini onaylayıp fotoğrafı çektirmişlerdi.

 

Kızlar ailelerinden aldıkları iki aracın başında Azra'nın dans okulunun önünde toplanırken Derya eline aldığı telefonla kızlara seslenerek selfie çekeceğini ve poz vermelerini istemiş,onların çemkirmelerine karşılık telefonuna tıklayarak bir resim açmıştı.

Kızlar gördüğü kişiler ve altındaki, "bekarlığa veda partisi bizsiz olmaz!"notunu okuyunca istediği pozu almış, onlar araçlara koşarken Derya fotoğrafı Dağhan'a "O zaman parti başlasın!" diye not düşerek yollamıştı.

 

Kızlar yolda yapacakları eziyetleri sıralarken ara ara mola vermişler Meyra'nın dinlenmesini sağlamışlardı. Gece dört gibi geldikleri yaylada araçtan inince ilk iş erkeklerin kalacsğı evi umursamaz gözlerle kontrol etmek olmuştu. Kapının önünde araç göremeyince içlerine işleyen soğukla hızla eve girmişlerdi. İlk işleri sobayı yakıp ısınmak olurken Derya,erkeklerin yaptığı şeye karşılık küçük bir intikam için arkadaşlarını çağırmasını istemiş aldığı onayla Dağhan'a mesajı yollamıştı. Dağhan ise o işi çoktan halletmiş Kaağan'ın tiyatro bölümünden arkadaşlarını ayarlamasını istemişti. Kaağan dan kızlarla yarın akşam oradayım mesajını alınca, o da Derya ya olumlu mesajı atmış ama Kayra gibi küçğk bir ayrıntıyı,tıpkı Derya'nın Loya gibi küçük bir ayrıntıyı söylemediği gibi söylememişti.Ve eğlence Dağhan için çoktan başlamıştı. Attığı kahkaha arkadaşlarının ters bakışlarına neden olsada umursamayarak girdikleri benzinliğin marketinden elindeki sepete bir kaç abur cubur attı.

 

Sinirden yiyecek birşeyler almayı unutan kızlar erkeklere saydırırken Derya saatin zaten geç olduğunu Loya'ya yarın sabahtan yaylaya gelmesini ve gelirkende kahvaltılık bir şeyler almasını söylemişti kızlara. Daha sonra zaten eğlence için alışverişi bizzat kendisi yapacaktı.

 

Kızlar kendilerini yorgunluğun etkisiyle uykuya bırakırkrn erkekler sabaha karşı ancak gelebilmişlerdi yaylaya. Çünkü yolda bir adet Dağhan'ın doymak bilmeyrn pis buğazı,ve üç kilometrede bir küçük çocucuk gibi çişim geldi diye mızmızlanan Tuğra ile ancak dokuz saatlik yolu onbir saatte gelebilmişlerdi. Gün yavaş yavaş aydınlanmaya başlarken yan evdeki araçları göz ucuyla süzüp,Dağhan ve Tuğra'ya ters bakışlar atan erkekler eve girerek en azından akşamki malum partiye kadar dinlenip dinç bir şekilde karşı koya bilmek ümidi ile kim nereyi bulduysa oraya devrilmişti.

 

Kızlar sabah on gibi eli kolu dolu kapıya dayanan Loya ile kısa bir hoş beş edip sabah kahvaltısı için verenda yı hazırlamışlar akşamı düşünerek keyifle kahvaltılarını yapıyorlardı. Derya,Loya dan aldığı numarayı tuşlayarak kısa bir sohbet sonrası aklındaki siparişleri sıraladı ve telefonu kapattı. Saat öğleyi gösterirken kızlar keyif çaylarını yudumluyordu ki kulaklara dolan aracın sesiyle bakışlarını evin yanına park eden dağ aracına yüzlerini buruşturarak çevirdiler. Bir dağ aracının sesini yükseltmek için ayrıca egzoz taktırmakta ancak bu kuş beyinliye yakışırdı. Arya kardeşinin koluna sert bir çimdik atarak kendine bakmasını sağlayıp yüzünü ekşiterek homurdandı.

 

"Kızım sen belamı arıyorsun!?" Derya ablasının sözleri ile kıkırdayarak omuzlarını silkip kendisine anlamayan gözlerle bakan Loyan'ın ise karşı evdeki manzarayı görünce işte şimdi "Siçtuk!" cümlesiyle yüzüne kondurduğu gülümsemeyle araçtan inen adama doğru ilerledi.

 

Kayra mutfakta bir taraftan bir şeyler atıştırıp bir taraftan kahvaltı hazıtlarken duyduğu kulsk tırmalayıcı sesle homurdandı. " Kim bu sesi çıkarmak için çabalayan abaza lan!" Kızların parti için gelecek o malum arkadaşları aklına gelince elindeli tahta kaşıkla hızla kapıya çıktı. Öyle hızlı çık ıştı ki arkasından seslenen Doğan'ı bile duymamıştı.

 

"İsoo! Nerelerdesin sen ya!?" Genç adam kollarını açarak sırıtırken bir taraftanda cevap verdi.

 

"Ben buralardayım da sen nerelerdesin gökkuş!" Derya merdivenleri hızla inerken karşısındaki genci süzerek kahkaha attı.

 

"Askerlik yaramış sana. Vallahi tıfıl iso gitmiş yerine," karşısındaki bir doksana yakın boyuyla dikilen adamı işaret ederek " bir meteor düşmüş be!" diyerek arkadaşının yanına koştu. Bacağına attığı tekmeyle adamı iki büklüm yapınca hızla boynuna sarılarak büyük bir kahkaha attı. " Ama hala salaksın! O dağ ayısı gibi böğüren arabada nesi!?" Genç adamda kollarını Derya'ya dolarken kızlar karşı evdeki harekrtlilikle ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kayra, gördüğü eli kolu Emine ninesinin fistanı gibi dövmeyle dolu fırlamayı ve işittiği her sözüyle yüzünü buruşturarak izledi ikilinin bir birine yaklaşmasını. Adamın karısına tuhaf bir isimle seslenmesi dünden beri hiç oturmayan sinirlerini iyice zıplatırken Derya'nın ona o dalmaçyalı ite meteor demesi ile şartellerini attırırken birde üstüne bir birlerinr çiftleşen yılanlar gibi sarılmaları Kayra'nın V kayışını kopartmış verendanın trabzanlarının üzerindrn atlayıp hızla ikiliye yaklaşması ile elindeki kaşık karısına sarışan adamın kafasında kırılmıştı. Erkeklerin müdehalesi ile "İso" Kayra'njn elinden güçlükle alınırkrn kızların Derya yı,kocasının gazabından korumak için verendeya alması ile ortalık durulmuş ama Kayra kızların verendasına çıkan adama hala en özel küfürlerini yollamaktan geri durmuyordu. Kızların o gençle ilgilenmesi erkekleri iyice bilerken onlarda her ihtimale karşı kayvaltı masasını verendaya kurmuşlardı. Kayra sürekli yan eve geçmek için yerinden kalkarken her seferinde birisi engelliyordu. Derya ise Dağhan'a bu ayrıntıyı bildirmediği için öldürücü bakışlar yollarken o da ,onun bakışlarına aynı tepkiyle karşılık veriyordu.

 

Erkekler ve kızlar orada ne için bulunduklarını,istedikleri ortam olmadan bir birine çaktırmamaya çalışırken iki tarafta kısa bir tatile gelmişcesine vakit geçirmiye çalışıyordu. Erkekler okey le futbolla oyalanırken kızlarda akşam için kendilrini ödüllendirmek için İso' nun getirdiği malzemelerle küçük bir ziyafet çekmeye hazırlanıyordu. Yaylanın serin havasına rağmen üzrindekileri çıkaran erkekler kıran kırana bir maça kendilerini kaptırırken kızlar tarafından alaca kuş misali süzüldüklerinin farkında değillerdi.

 

İso etlerle uğraşırken Meyra onun başında elindeki elmayı büyük bir iştahla yiyor bir taraftan da İso ile sohbet ediyordu. Onların bu halini kıskanan Doğan ayağına gelen topu öfkeyle genç adama isabet ettirirken top Meyra'nın hızlı refleksi ile yaptığı hamle sonucu geri püskürtülmüştü. Doğan sevdiği kadına öldürücü bakışlar atınca Meyra elinr aldığı topu ona doğru fırlatırken bağırdı.

 

"Kullandığınız suç aletine dikkat etmezseniz kafanızda patlatırım onu!" Meyra'nın sözleri ile Doğan onlara doğru bir hamle yapmıştı ki Sahra'nın merdivenlerden hızla inerek işaret parmağını sallayarak yaptığı uyarıyla attığı adım havada kaldı.

 

"Bir adım daha atarsan seni bir hamlede yere sererim Doğan! Kırılan kemiklerinin sesini karşıki yayladan duyarlar uyarmadı deme!" Sahra'nın dövüş sanatlarındaki ustalığını katıldığı turnuvalardan ve nişanlıyken onu izlemeye gittikleri zamanlardan bilen Doğan geri adım atarken Selçuk yanına gelerek omzuna dokunup sırıttı.

 

" Oğlum bi kızın tehdidiyle korktun mu lan! Kalıbından utan!" Emir'in dediği kadar vardı bu ortamda çok eğlenecekti çok. Doğan omzundaki eli sertçe iterek homurdandı.

 

" Katıldığı turnuvaları,çıktığı maçları izleseydin bu kadar erken konuşmazdın abiciğim! O küçümsediğin kızın aldığı madalyaları görsen dalga geçmeden önce bir kere daha düşünürdün." Selçuk'un gözleri kısa bir an karşısındaki kızı buldu ve hemen geri çekti. Bu o kızdı o günah yuvasından omuzlayıp çıkarttığı kız. Hatırladığı sahnede ki kızla bu kızın arasında dünya kadar fark vardı. O günki kıyafet,yüzündeki bir ton boya, abuk subuk hareketler ve laubali tavırları olan kendini beğenmiş kızla alakası yoktu. Düşüncelerinin gittiği yönü fark eden adam burun yüzünü ekşiterek konuştu.

 

"Kafayı bulup, daldaki armut gibi sallanan kızmı yapıyor bu dediklerini" eliyle ilerdeki dereyi işaret ederek tekrar konuştu "Şu dere ters akıyor de inanırım ama bu dediğine inanöam işte." Sahra biraz ilerisindeki adamların konuşmasını işitince bir adım daha atıp onlara yaklaşırken tek kaşını kaldırarak konuştu.

 

"Denemesi bedava asker!" Selçuk bakışlarını kızın gözlerine çevirdi ve o bakışlarda gördüğü meydan okumayla gözlerini hemen çekerek cevap verdi.

 

"Git işine! Ben hiç bir şekilde kadına el kaldırmam! Burası senin çıktığın ringler, bende maça çıktığın rakibin değilim! Kendine başka eğlence bul! Ne de olsa eğlence anlayışın benimkinden çok farklı." Sahra işittikleri ile ağzını bir kaç defa açıp kapatmış ama diyecek bir şey bulamayınca öfkeden yumruklarını sıkmakla yetinmişti. Bu adamın karşısında kelimelerinin hangi cehennemin dibine kaçtığını düşünürken topuklarını sertçe yere vura vura indiği verandaya döndü.

 

"Sahra'yı ilk defa alt edilmiş olarak gördüm! Bunun ne kadar büyük nir haz olduğunu bilemezsin!" Kayra karşısındaki adama yaklaşarak sözlerine devam etti. " Ve bunu başaran sensin. Söylesene onunla evlenip burnunu sürtmek ve pençelerini törpülemek için ne kadar başlık istersin!? Selçuk karşısındaki adamın sözleri ile bakışlarını gökyüzüne çevirerek korkuyla fısıldadı.

 

"Allah yazdıysa bozsun kardeşim!" Diğerleri Selçuk'un duasına aldırmadan bu ilin olabileceğini olursa en azından sadece onun başının yanacağını kendilerinin bu elebaşından kurtulacağını savunurken Selçuk ayağının önündeki topla oyunu tekrar başlattı. Fakat, bakışlarının verenda da önündeki yemeklik mazemelerle uğraşırken saçlarını kapatmak için başına bağladığı yazma ile o geceyle alakası olmayan kıza ara ara kaymasına engel olamadı. Onun bu hallerini kaçırdığı paslardan dolayı fark eden sadece Emir değildi.Selçuk'un bu halleri ve İso nun kızlara olan ilgisinden dolayı futbolunda tadı kaçmış oyunu bırakarak onlarda kendileri için hazırlık yapmaya başlamıştı.

 

Akşam olup mangallar yanarken iki tarafta bir birinden atak bekler vaziyetteydi.

 

Kızlar mangalın başındaki İso'nun etrafında onun anlattığı komik hikayelere gülüşürken Kerim elindeki mangal maşası ile o tarafı işaret ederek söylendi.

 

"Lan oğlum ben daha fazla bekleyemeyeceğim,bu arizano kertenkelesi kılıklı herifi bu mangalda yelleye yelleye pişireceğim!" Arkadaşlarıda karşı taraftan gözlerini alamazken Max kıskanç bakışlarını Sare den çekerek İso nun anlatığı kızların güldüğü,kendisinin ise anlamayarak takıldığı cümleleri aksanlı türkçesi ile sordu.

 

"Abiciğim bu "sen salla başını ben bilirim işimi " dediya anlattığı hikayede ne demek istedi?" Bakışlarını kıstı ve elleri ile tuhaf bşr hareket yaparak tekrar sordu. " Kim neyin başını sallıyor,bu hangi işi biliyor? Bana biriniz açıklaya bilirmi?" Max sin anlatılan hikayeden sadece anladığı bir kaç cümleyle ki anlayacak sadece o cümleleri bulmasıda enteresan, kendi kendine çıkarttığı en ilginç anlamla herkes bir birine tuhaf bakışlar atmakla yetindi. Doğan, Meyra'nın üzerindeki bakışlarını çekmeden homurdandı.

 

"Bacak o cümle senin anladığın tarzda bir şey değil." Max,Doğan'ın sözleri ile kaşlarını kaldırarak cevap verdi.

 

"Ama bu Eren bana sizin buraların meşhur müziklerinden birini dinletti onda ne kadar sallarsan salla yinede düşer bir damla diyordu. Onun açıklamasını ise si..."

 

"Aman kardeşim! Tamam boş ver sen o havaları. Öyle bir şey değil o masum bir cümle sadece." Emir,Max'sin sözlerini son anda kesmiş engel olmuştu ama Eren'in gülmesi ile elindeki mantarı ona fırlatarak söylendi.

 

"Lan adama öğrettiğin şeylere bak it! Aklın fikrin piçlikte." Eren mantarı havada yakalayıp Emir'in sözlerine cevap vereceği esnada yan tarafa park eden araç ve ona doğru ilerleyen Güney le bakışları avına odaklanmış bir şahin misali o yöne döndü. Araçtan inen altı erkekle beklenen misafirlerin geldiğini anlamıştı. Kendisi daha Güney'i tavlayamamış olsada bu iri kıyımlarla kızın arasındaki yakınlık ona kıskanma hakkını veriyordu değil mi? Derya ve Güney'in dışında kızlar gelen misafirlerle şaşırsada bozuntuya vermemişlerdi. Erkekler ise yapmaya çalıştıkları işi tamamen unutmuş, sus pus olmuş bir şekilde araçtan inenleri inceliyordu.

 

"O haaa! Bunları nerde eğitiyorlar böyle abiciğim ya! Şunların vücutlarına bakın abi. Acaba kaç yıldır sporla uğraşıyorlar. Kusura bakmayın abiciğim ama kızlar sizden sonra çıtalarını bayağı yükseltmişler." Eren yan tarafındaki adamın gelenleri bayağı bir övmesi ve hoşlandığı kızın onlarla olan samimiyetine öfkelrnerek bir tekme savurarak dişlerinin aradından tısladı.

 

"Lan bir siktir git! Kimin tarafındasın oğlum sen!?" Tuğra attığı kahkaha ile geri çekilirken sözlerinede devam etti.

 

"Bu adamlardan sonra pek bir şansınız olmasada tabiki sizden yanayım. Çünkü bize düşenin yanında olmamız öğretildi."

 

"Tuğra ben sana burdan şimdi bir uçarım düşmek neymiş o kıçının üstüne oturunca anlarsın!" Emir'in tehdidiyle ağzına gizli bir fermuar çerkerken,sonradan haberi olduğu planla Dağhan'ı dürterek konuştu.

 

"Lan senin haberin varmıydı bu artistlerden!?" Dağhan öfkeyle yüzünü sıvazlayarak başını olumlu anlamda sallayarak fısıldadı.

 

"Onlardan haberim vardı ama Loya'nın geleceğinden haberim yoktu. Derya'nın oyununa geldim resmen!"

 

"Eee ne demişler alma mazlumun ahını ,çıkar aheste aheste. Kimin yengesi be!" diye bağırınca Derya okey işareti yaparak karşılık verdi Tuğra'ya.

 

" Yengene takıl hayatı yaşa Tuğracı'ğım! Kopta gel o içi geçmiş yaşlı kafilesinden!" Tuğra da aynı işareti yaparken ikizinin yanında bitmesi ile bakışlarını ona çevirdi.

 

"Ne yağcı,ne cıvık ne düzenbaz,ne satıcı bir herifsin lan sen!? "Eliyle karşı tarafı işaret ederek sözlerine devam etti." Siktir git takıl orada biraz ortamda dönen muhabetten haberimiz olsun ki o hırtlara ne zaman dalacağımıza karar verelim!" İkizine başını olumlu anlamda sallayan Tuğra başlayan eğlenceyle kıkırdayarak kızlara doğru yönelmiştiki,ikinci bir araç daha park etmiş, içinden çıkan beş kızı görünce ileriye attığı adımları geri arkadaşlarına doğru çevirmişti. Onların şaşkın ve çatılı kaşlar altında bir bitini izlediğinş görünce olayın Dağhan ve Kaağan'ın planı olduğunu anlamıştı. İşler gittikçe arap saçına dönerken Selçuk hiç alışık olmadığı ortam ve gelen kızların yanında takılmamayı tercih ederek yanan mangala doğru ilerledi.

 

"Azıcık aşım kaygısız başım diye boşa dememiş atalarımız." Diyerek mangalı yellemeye başladı. Karşı eve doğru bir bakış attığında en son gördüğü diğer kızlar gibi gelen adamlarla muhabbete koyulaştıran Sahra hanımdı. Başını sağa sola sallayarak bu defa erkekleri kontrol ettiğinde hepsi şaşkın ördek yavrusu gibi bakıştılar. Kendine ilk gelen Emir Kaağan'a doğru yaklaştı ve sinirle konuştu.

 

"Lan bunlar kim oğlum!" Emir'in sorusu ile Kaağan sıtıtarak cevap verdi.

 

"Turist sayılırlar yolda tanıştık. Onlarda grup halinde gelmişler diğer grupla yarın solma yaylasında buluşacaklarmış yürüyüş için. Hepside iyi kızlar merak etme. Biliyorsun uzun yol. Tek başına olunca pek bi sıkıcı oluyor. Garibanlar eğlence görsün dedim." Emir'i arkasında bırakatak onu bekleyen Dağhan'ın yanına doğru ilerledi ve aceleyle konuştu.

 

"Lan sorma başıma gelenleri!?"

 

"Ne oldu lan!? Kaağan karşısındaki adama etrafını kontrol ederek yaklaştı ve sessizce fısıldadı.

 

"Bizim kızlar beni ekti. Hemde son anda." Dağhan'ın aniden yanındaki adama dönerek şüpheyle sordu.

 

"Peki bunlar kim o zaman oğlum!?" İşaret parmağı ile taklaş işareti yaparak Dağhan'ın kulağına fısıldadı.

 

"Eskort"

 

"Ne dedin! Ne!?

 

"Yandı gülüm keten helva dedim kardeşim!"

 

Yitenumutlar....

 

 

Loading...
0%