Yeni Üyelik
3.
Bölüm

B-S-M-3

@yitenumutlar

Bölüm Şarrkısı : Orhan Gencebay - Vazgeç Gönlüm

 

Masada sesizlik hakim olurken kızların gözü Arya ve Meyra'daydı. Hayal tabağını itekleyerek ellerini silerken kendi,kendine gülümsedi. Kenan ve Rüya'nın kızı olan Hayâl, Anne ve Babası kibarlık abidesi iken, kendi adab-ı muaşeret kurallarından yoksunmuş gibi büyümüş olmasına hayret ediyordu. Bakışlarını tekrar Arya'ya çevirdi ve babasından aldığı en büyük özelliği ile konuştu.

 

"O yakışıklılar kimdi? Nerden tanıyorsunuz?" Kıstığı bakışlarını bu defa Meyra'ya çevirerek merakla sorularına devam etti. "Sen erkek sineği bile yanına yaklaştırmazken o adamla olan muhabbetin neydi öyle? Adamlar mankenlik ajansında mı çalışıyor? Yoks..." Meyra'nın bağırması ile Hayâl'in soruları yarım kaldı.

 

Hayal'in sorduğu sorularla diğerleri de dikkat kesilirken Arya yüzünü buruşturmuş Meyra ise elinde tuttuğu çatalı,merakla sorular soran kızın boğazına doğru sallamıştı.

 

"Yeter! Cinnet mi geçirteceksin kızım sen bana?" Diğerleri onların bu haline kıkırdarken Meyra onlara ters bakışlarını göndererek tekrar korkuyla yutkunan kıza döndü. " Yeminle Şuracıkta çatalla bademcik ameliyatı yaparım sana! Yakışıklıymış! Allahın kerkenez suratlı,salyangoz salgısı kılıklı herifini bi de yakışıklı diye ilan ediyor." Meyra'nın sözleri ile Sahra ellerini çenesinin altında birleştirerek kardeşine alayla baktı.

 

"Kız haklı. Ama sen neden bu kadar sinirlendin anlayamadım?" Güney uyarmak istercesine Sahra'nın bacağına masanın altından tekme atsa da Sahra'nın bakışlarından anladığı kadarı ile susmaya niyeti yoktu. Elindeki çatalı tabağının kenarına bırakan kız kardeşine döndü ve sakin olmaya çalışarak konuşmaya başladı.

 

"Sinirli değilim Sahra! Sadece o adamdan hoşlanmıyorum. Sülük gibi ve kendini beğenmiş bir seks budalası." Zeynep'in ağzı hayretle açılırken Sahra'da bakışlarını kısıp şüpheli bir şekilde sordu.

 

"Sen nereden biliyorsun adamın seks budalası olduğunu?" Meyra'nın göz devirmelerini fark edince yüzünü buruşturdu ve elini boş ver dercesine sallayarak sözlerine devam etti. " Bir de hoşlanmadım diyorsun,sen bu güne kadar hangi erkeğe o gözle baktın ki?" Meyra'nın kaşları çatılırken kardeşi Sare'nin ve masadakilerin uyarılarına aldırmadan tekrar konuştu. " Bazen şüphe ediyorum Meyra cinsel tercihin falan mı farklı senin?" Sahra'nın sorusu ile sofradakilerin ağzı bir karış açık kalırken Meyra elinde ki çatalı sinirle masaya bıraktı ve masadan hızla kalkarak odasına doğru ilerledi. İki dakika sonra elinde montuyla geri gelen kız ortaya konuştu.

 

"Ben biraz hava alacağım." Arya telaşla yerinden kalkarak arkadaşının elini tuttu ve gözlerine korkuyla bakarak konuştu.

 

"Canım çıkmasan? Hava karardı. Yabani hayvanlarla karşılaşa bilirsin." Arkadaşını rahatlatmak için gülümseyen kız elini,tutan eli hafifçe sıkarak fısıldadı.

 

"Merak etme buralardayım fazla uzaklaşmam." İçi hiç rahat olmasada biraz hava almasının ona iyi geleceğini düşünen kız olumlu anlamda başını salladı ve arkadaşının kapıdan çıkışını izledi. Bakışlarını kapıdan çekip Sahra'ya çevirince onunda korkuyla kapıya baktığını farketti. Onaylamaz bir şekilde başını sallayan kız bu üç kardeşe anlam veremiyordu. Hepsinin karakteri farklıydı fakat Sahra sürekli Meyra ile didişme içerisindeydi. Arya Kıstığı bakışlarını ona çevirerek konuştu.

 

"Senin derdin ne Sahra? Neden üstüne gidiyorsun o kadar?" Masadaki gerginlik elle tutulur bir seviyeye gelmişti. Aslında hepsi bir,biriyle kardeş gibilerdi fakat bazen ufak tartışmalar oluyordu. "Üstelik Meyra haklı adamın ilk sözleri yatağına attığı kadınlar oldu ve bu bencede gerçekten çok kaba bir hareketti." Kızların gözleri irice açılırken Zeynep merakla konuya dahil oldu.

 

"İyi de nerede ve hangi ara tanıştınız siz bu zamparayla?" Arya' nın gözlerinin önünde marketteki sahneler canlanırken arkadaşlarına da olayı anlattı. Sahra adamın rahatlığına şok olurken Sare sandalyesinden kalkarak ellerini masaya dayadı ve hafifçe eğilerek sert bir şekilde konuşmaya başladı.

 

"Hiç bi erkeğin ne Meyra'yı, ne de başka bir kadını küçümsemeye, küçük düşürmeye hakkı yok!"Elini sertçe masaya vuran kız Sahra'ya sertçe bakarak çemkirdi.

 

"Sen de bir daha Meyra'nın üzerine gitme. Şimdi anladın mı erkeklere karşı ön yargılı olmasının sebebini?" Sahra üzgün bir şekilde bakarken Sare başını sallayarak masada gözlerini gezdirdi. " Madem o kadar azgınmış bu beyefendi bizde ona istediğini vereceğiz?" Kızlar şok olmuş bir şekilde Sare'ye bakarken o piskopatça sırıtarak bakışlarını Sahra'ya çevirdi.

 

"Ve bu yolda kurban sensin bayan fingirdek. Ama bu defa biraz Meyra gibi davranman lazım." Sahra içinden sessizce mırıldandı. Şimdi sıçıp sıvadın kızım Sahra. Senin dışın romanlar gibi oynakken için bir frijit kadın kadar isteksiz. Ne yapacaktı şimdi? Bu güne kadar savunduğu işve,cilve meselesi ayağına dolanmıştı. İtiraz edip kadınlığa leke de sürdüremezdi. Yoksa bunlar Meyra'ya söylediklerinden dolayı yolunmuş tavus kuşuna benzetirlerdi kendisini. Derin bir nefes alıp ellerini masaya dayayarak kalktı ve işveli bir şekilde saçlarını arkasına attırdı.

 

"Planımız ne?" Kızlar sok olmuş bir şekilde intikam havasına bürünen ikiliye bakarken Arya endişeyle yerinde doğruldu.

 

"Ya ne saçmalıyorsunuz siz? Adamın hayatından bize ne?" Bakışlarını bir,birinin zıttı olan iki kardeşin üzerinde gezdirerek masadaki tabağını mutfağa götürmek için aldı. " Hem Meyra gereken cevabı verdi. Üstelik birazda kaşınmıştı. Adam durduk yere söylemedi onca şeyi." Sare'de masadaki kirli tabağını eline alarak Arya'ya cevap verdi.

 

"Kusura bakma uslu kız ama Meyra'ya yaptığı hakaretler o herifin yanına kar kalmayacak." Diğer kızların gözleri konuşan üçlünün arasında gidip gelirken Arya tekrar konuştu.

 

"Buraya tatil için geldik. Allah aşkına başımızı belaya sokmayın. Babam duyarsa keser beni." Zeynep ve diğerleride Arya'nın sözlerini korkulu gözlerle onaylarken bu defa konuşan Sahra oldu.

 

"Kızım temellerimiz bela ile atılmış. Bela dan korksaydık Mehmet Yaman gibi bir babayı idare edecek potansiyele sahip olmazdık." Sert ses tonu ve çattığı kaşları ile görünüşte Meyra'dan hiç bir farkı yoktu. Kızlar Sahra'nın bu sözlerini başı ile onaylarken Güney kıkırdayarak heyecanla planı sordu. Onun bu halini Yusuf görseydi kesinlikle F16 pilotu olmasına mani olurdu. Zaten erkek askerleri bahane ederek zar zor izin vermişti. Sare kalktığı yere tekrar oturup planı anlatırken Arya yüzünü buruşturarak mutfağa doğru ilerledi ve tabağını bıraktı. Açık olan pencereyi kapatmak için ilerlerken yan eve bakışları kaydı ve mutfakta elinde tabaklarla dolaşan adamı gördü. Arkasından gelen adamla didiştikleri o kadar belliydi ki Kerim elindeki tabakları kaldırıp Doğan'a başıyla mutfak tezgahını işaret etti. Fakat Doğan başını onaylamaz bir şekilde havaya doğru kaldırıp elindeki tabağı tezgaha bıraktı ve ellerini teslim olur gibi kaldırdı.

 

"Balıkları ben kızarttım bulaşığı sana ait abicim. Boşuna kaytarmaya çalışma ensendeyim nefes aldırmam." Onların penceresininde açık olduğunu o an anlamıştı Arya. İklinin didişmesini gülümseyerek izlerken Kerim arkadaşına doğru bir tekme savurarak küfür etti.

 

" Zannedersin hizmetçi fantazisi yapıyoruz. Ensemdeymiş nefes aldırmayacakmış puşt!" Başını öfkeyle iki yana sallayan adam karşı evden yükselen kahkaha sesiyle bakışlarını o yöne çevirerek homurtular eşliğinde bir şeyler fısıldadı. Doğan ise yüzüne yayılan piç bir sırıtışla kırk yıllık dedikoducu kadınlar gibi mutfak penceresine yaklaşarak Arya'ya başıyla selam verince,kız da selam vererek cama doğru yaklaştı.

 

"Kolay gelsin." Arya ellerini pencereden sarkıtarak birleştirdi ve keyifle ikiliyi izlemeye başladı. Başını arkaya doğru çevirerek arkadaşını kontrol eden Doğan sırıtarak kıza cevap verdi.

 

"Teşekkürler Arya Hanım." Başıyla Kerim'i işaret ederek sözlerine devam etti." Arkadaşım diye demiyorum elinden her iş gelir. Yemek,bulaşık,çamaşır,üt..."

 

"Doğan! Zevzek,zevzek konuşma çayı demle istersen?" Yüzünü buruşturan adam arkadaşına dönerek homurdandı.

 

"Bi boktan da memnun kal lan! Seni övüyorum şurada! Allah'ın dağdan inme mağra adamı,elinden bir şey gelmez desem dahamı iyi dallama?" Arya'nın kıkırtıları yükselirken Kerim sert bakışlarını kıza çevirerek susmasına sebep oldu. Köpüklü elindeki bulaşık singerini Doğan'a doğru fırlatarak kükredi.

 

"Lan defol git! Ben seni ne demeye yanım da getirdim bilmem ki? Sabahtan beri başıma açmadığın bela kalmadı." Arya korkuyla dudaklarını dişleyerek bağıran adamı süzdü. Sert yüz hatları,kumral dağınık saçları ve kızları bir bakışıyla kendine aşık edebilecek derecede güzel laciverte yakın mavi gözleri vardı. Ne diyorlardı böylesine? Hah! Yunan tanrısı gibiydi. Adamın mavi gözleri ile bakışları çarpışan kız utanarak bakışlarını kaçırınca Doğan'ın sesi ile tekrar başını kaldırdı.

 

"Kusura bakmayın Arya Hanım böylede ağzı bozuktur işte bu hödüğün! Tıpkı sizin arkadaşınız erkek Fatma gibi." Bakışlarını kısarak başını pencereden biraz daha uzattı ve karşı mutfağı kontrol edercesine baktı. Daha sonra geri çekilerek başını sağa sola salladı.

 

"Sahi nerde o?" Kerim sabır dilenircesine bakışlarını yukarı doğru kaldırdı ve bıkkınlıkla söylendi.

 

"Lan sanane!? Kırk yıllık doktora yapmış dedikoducu kadınlar gibisin? Ayrıca sana çay demlemeni söylemiştim." Arkadaşının haline yüzünü buruşturarak tekrar yaptığı işe dönen Kerim karşı penceredeki kızın sesini tekrar işitince işini yaparken çaktırmadan dikkatle dinlemeye başladı.

 

"Meyra hava almaya çıktı." Aslında hiçte kötü birine benzemiyordu bu Doğan denen çocuk. Kızların yaptığı planı hatırlayınca olumsuz anlamda başını salladı. Bir şeyler yapıp barışı sağlamalıydı yoksa işler karışa bilirdi. Ne yapabileceğini düşünürken Kerim'in sözleri aklına geldi. Bakışları çekingen bir şekilde karşı eve dönerken hâlâ çay için didişen ikliye seslendi.

 

"Kerim Bey!" Mavi bakışlar kendisine dönünce gülümseyerek sözlerine devam etti. " Doğan Bey'e bu kadar yüklenmeyin. Sizin içinde bir mahsuru yoksa buyrun çayı bizde içelim." Kerim kızın teklifi ile başını olumlu anlamda sallarken Arya gülümseyerek tekrar konuştu. " Ben Meyra'yı bulup geleyim o halde." Camı kapatmak için hazırlanan kızın eli, adamın bağarması ile pencerenin kulpunda kalmıştı.

 

"Olmaz!" Arya şaşkınca bakarken Kerim pencereye yaklaşıp Doğan'a ters bakışlar atarak dirseği ile itekledi ve kıza bakarak daha sakin bir şekilde tekrar konuşmaya başladı. " Yani olmaz derken gece,gece bir bayan için tehlikeli yerler buralar. Başınıza bir şey gelirse ben Yunus Amca'nın yüzüne nasıl bakarım. Siz çayı hazırlaya durun Doğan bulur Meyra'yı." Arya'nın işittikleri ile yüzü gülümserken bu sefer suratı asılan Doğan olmuştu. Omuzlarını silkerek homurdandı.

 

"Banane lan o erkek Fatma'dan? Hem merak etme abicim,o erkek Fatma'nın değil, ona bir şey yapmaya kalkanın başına bir iş gelir." Kerim dişlerini sıkarak homurdanırken Doğan gözlerini devirerek söylendi. " Ya bırak kaybolsun. Domuz'lar kurtlar parçalasın! Hem erkeklerin kurtuluşu olur. Bayanlar ise, kız mı, erkek mi belli olmayan birinin onların adına sürdüğü lekeyi temizlememize vesile olduk diye madalya verirler bize.

" Arya pencereyi kapattığı için bu sözleri işitmemişti ama Doğan'ın sözleri Kerim'i çıldırtmaya yetmişti.

 

"Lan ben seni öldürsem kimler sevinir acaba? Kadınlar,senin gibi bir piçin dünya üzerinden yok olması şerefine yüzyılar boyu kutlama yapar plaket verirler ölümüne olan katkımdan dolayı." Doğan başını olumsuz anlamda sallayarak mutfaktan çıkmak için kapıya doğru yöneldi.

 

"Kıskanıyorsun! Yeminle sen beni kıskanıyorsun abicim!" Çıkan adamın arkasından elindeki kaşığı fırlatan adam kendi,kendine homurdandı.

 

Etrafına bakınan adam karanlıktan başka bir şey göremeyince öfkeyle derin bir nefes aldı.

 

"Yahu anladık erkek Fatma'sında gece,gece bu havan kime be güzelim? Bu dağ başında zavallı kurda,kuşa yem olacaksın haberin yok." Kıstığı bakışları ile etrafını süzen adam çaresizce yüzünü buruşturdu. Daha önceden de geldiği için çevreyi biliyordu ama kızın ne yöne gittiğini kestiremiyordu. İçine düşen şüphe ile homurdandı.

 

"Lan gerçekten başına bir şey gelmiş olmasın?" Telaşlı bakışlarla ilerlerken bir taraftanda sesleniyordu. " Erkek Fatma neredesin!?" Hiç bir ses ve yanıt alamayan adam elini cebine atarak sigara paketini çıkarttı ve içinden bir dal çekerek çakmağıyla yaktı. Bakışlarını göl kenarına doğru çevirerek o yöne doğru seri adımlarla ilerlemeye başladı.

 

"Lan nerede boktan iş var hep beni bulur zaten!" Göl kenarına gelen adam duraksayarak bakışlarını tekrar etrafta gezdirdi. Fakat bir şey görememenin siniri ile dudaklarını ısırarak söylenmeye başladı.

 

"Kız değil baş belası! Eğer seni bir bulayım Allah yarattı demeyeceğim kolundan tuttuğum gibi atacağ..." Boynunda hissettiği acı ile öfkeyle arkasını döndü.

 

"Sen beni ne zannediyorsun be? Kimi nereye atıyorsun hayvan?" Elini ensesinden çeken adam sinirle Meyra'ya doğru bir adım atınca kız elindeki odun parçasını sallayarak tehdit etti. "Yaklaşma fena yaparım." Doğan'ın kaşları alayla kalkarken bir adım daha atarak dişlerinin arasından öfkeyle tısladı.

 

"Bu iki etti. Kadınsın diye el kaldırmıyorum esas ben seni fena yaparım haberin olsun!" Üstüne doğru gelen adamla kıkırdayarak elini beline atan kız diğer elindeki odunu sallayarak cevap verdi.

 

"Ego manyağı konuştu." Elindeki odunu kenara fırlatan Meyra işaret parmağını sallayarak tekrar konuştu. " Bak benim için polis olman o yüksek egon hiç bir şey ifade etmiyor. Bana bulaşma ve peşimde dolanmayı da kes yoksa cidden sabah kinden daha büyük sorunlar yaşaya bilirsin." Doğan sabahki acıyı hatırlayınca en önemli uzvunun sağlığı için konuyu fazla uzatmamayı tercih etti. Karşısındaki kıza doğru bir adım daha atarak ellerini teslim olurcasına kaldırdı ve bıkkınca konuştu.

 

"Tamam pes! Sadece arkadaşların merak ettiği için buradayım." Meyra karşısındaki adamın sözleri ile gözlerini devirdi ve yönünü eve doğru çevirerek bir şey söylemeden ilerlemeye başladı. Onun bu haline şaşkınca bakan adam da arkasından ilerlerken ensesini ovarak homurdanmaya başladı.

 

"Neden bu kadar kabasın? Sana karşı hiç bir şey yapmadığım halde ikidir kaba kuvvet kullanıyorsun." Meyra yürümeyi keserek hırsla arkasını döndü. Fakat adamla burun,buruna gelmeyi beklemiyordu. Karanlıktan dolayı bakışlarındaki manayı çözemesede sorduğu sorudaki ses tınısından bunu gerçekten merak ettiği belliydi. Derin bir nefes alıp dudaklarını yaladı ve adamın bakışlarının dudaklarına kayması ile duğanın alt köşesini ısırarak biraz daha sokuldu. Doğan kızın erkeksi tavırlarını tuhaf bulsada inkar edemeyeceği bir gerçek vardı ki,yüksek akıma kapılmış gibi ona çekiliyordu. Tıpkı şu an yavaşça dudaklarına yaklaştığı gibi. Meyra dudağını dişlerinin arasından kurtararak adamın dudaklarına kapanmasına milim kala dişlerinin arasından tısladı.

 

"Sen neden bu kadar yapışkansan ben de o yüzden kabayım? Akılları seksten başka şeye çalışmayan ego yığınlarına karşı kendimi koruma taktiği kaba kuvvetten geçiyor." Doğan kızın sözlerine çapkınca gülümserken Meyra üzerine doğru hafif eğilmiş adamın göğsüne ellerini koyarak ittirmeye çalıştı ve kısık bir ses tonu ile tehdit edercesine konuştu." Ne demiş atalarımız; Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötekdir!" Doğan'ın gülümsemesi yüzünde büyürken elini kaldırıp Meyra'nın yüzüne doğru uzatatarak işaret parmağı ile yanağından gerdanına doğru yol çizdi.

 

"Haklı olabilirsin ama bence olayı bir de şu sözle ele alalım." Düşüncelerini toparlamak ister gibi yeşil gözlerini kıstı ve aradığı sözleri bulmuş gibi başını sallayarak tek kaşını kaldırdı. " Birileri demişki; Eğer bir kadın kısık sesle konuşuyorsa,bu bir şeyler istediğinin belirtisidir. Fakat yüksek sesle konuşuyor ve agresif leşiyorsa bu istediği şeyi elde edemediğinin belirtisidir." Meyra yüzünü buruşturarak karşısındaki adama bakarken o sözlerine alaycı bir gülümseme ile devam etti. " Sende bu belirtilerin ikiside var erkek Fatma. Bu da demek oluyorki sen yalan söylüyorsun. Yataktaki maceraların bir yalandan ibaret ve kendini koruma altına almanın sebebi ise erkeklere karşı olan korkuların." Meyra adamın sözleri karşısında bir adım geri çekilip ellerini bir birine vurarak alkış tuttu.

 

"Bravo! Seks manyağı,filozofluğa soyundu." Başını olumsuz anlamda sallayarak küçük bir kahkaha attı ve alaylı bir ses tonuyla tekrar konuştu. " O kadar bilgilisin ki sen şimdi beni kutsal bakire ilan eder, üstüne bir de seni arzuladığımı iddia edersin!" Doğan gülümseyerek kıza yaklaşırken Meyra kendine kızıyordu. Nereden çıkıyordu bu sözler? Bu gerizekalı denge denen bir şey bırakmamıştı kendisinde. Ama kendiside haklıydı bu manyağın karşısında kendini ezdirmeyecekti. Üzerine doğru gelen adamın heybeti ile ürksede bir adım daha atıp korktuğunu belli etmek istemedi. Başını sağa doğru eğen adamın yeşil gözlerini bu defa ayın ışığıyla fark edebilmişti. Yutkunarak adama bakarken o elini cebine koyarak lakayt bir havaya büründü ve omuzlarını silkerek konuştu.

 

"Bence her şey tamda söylediğin gibi.Bu güne kadar karşı cinsle bir ilgin olmadı ve benim tecrübeli olmam seni etkiliyor." Meyra öfkeyle gözlerini kıstı ve işaret parmağını adamın göğsüne vurarak konuştu.

 

"Aksine hiç birisi doğru değil! Senin gibi bir erkek beni etkileyemez!" Neden beyni duruyordu bu adam karşısında? Nereye gitmişti o hazır cevap Meyra? Üzerine doğru eğilen adam tahrik edici bir ses tonuyla fısıldadı.

 

"Öyle mi? Etkilenmediğini kanıtla o zaman erkek Fatma!" Bu kız deli ediyordu kendisini. Şimdiye kadar hiç bir kadın kendisini bu denli çileden çıkartmamıştı.Ama bu erkek Fatma'da bir şey vardı. Mıknatıs gibi kendisine çekiyordu ve Doğan bunun sebebini anlamayı kafasına koymuştu.

 

"Sana hiç bir şey kanıtlamak zorunda değilim! Senin sapık düşüncelerine de alet olmayacağım!' Meyra arkasını dönerek eve doğru ilerlerken öpüşmeyi bile bilmediği için kendisine kızıyordu. Sahra haklıydı. En azından öpüşmeyi bilseydi bu adama gereken cevabı verebilirdi. Düşünceler içinde ilerlerken kolunun çekilmesi ile sert bir şeye çarptığını hissetti. Başını kaldırıp ne olduğuna bakmaya bile fırsat kalmadan çenesini kavrayan elle dudaklarında bir sıcaklık hissetti. Bu adam onu öpüyor muydu!? Ama ne hakla? Meyra ilk defa başına gelen şeyin düşünceleri ile boğuşurken Doğan öptüğü kızın dudaklarından gelen sıcaklığın içine yayılması ile kaşlarını çatmıştı.

 

Hissettiği farklı duygu kalbini tekletirken o da düşğncelere dalmıştı.? İlişkileri elbette olmuştu hiç birini söylediği gübi yatağa taşıyacak seviyeye gelmesine izin vermesede,diğer ilişkilerinde hissettiği tarzda bir duygu,bir his değil di şu an yaşadığı. Hissetriklerine anlam veremesede birden daha fazlasını arzularken buldu kendisini ve kızın kendisine karşılık vermemesine sinirlenerek, dudaklarını aralamak için alt dudağını dişlerinin arasına sıkıştırdı ve hafifçe çekiştirdi.

 

Madem dillendirdiği kadar erkek girdiyse hayatına, küçük bir öpücük çalmaktan zarar gelmezdi o zaman. Doğan öpüşüne karşılık almak için çabalarken birden bir şey oldu. Dudaklarında bir ıslaklık ve kızın dudaklarında hissettiği o eşsiz tada karışan tuzlu bir tat. Anlam veremediği şeyle kaşları çatılırken yavaşça geri çekildi. Gözleri ne olduğunu anlamak istercesine kızın yüzünde dolanırken farkettiği ıslaklıkla bir şeyler söylemek için ağzını açtı fakat söyleyecek kelime bulamayınca hızla geri kapattı. Niye ağlıyordu şimdi? Biraz önce kendisine meydan okuyan kıza ne olmuştu? Elinin biri kızın göğsündeydi ve hangi ara oraya indiğini kendisi de bilmiyordu. Meyra elinin tersiyle gözyaşlarını silerek omuzlarını dikleştirdi ve öfkeyle tısladı.

 

" Tebrikler! Artık maceralarına benden istediğin şeyi elde etmek için ne numaralar çevirdiğini ve istediğine ulaşmak için nasıl yollara başvurduğunu da, diğer kızlara övünerek anlatırsın!" Karşısındaki kızın iri gözleri yaşlarla parlarken Doğan ne söylemek istediğini anlamaya çalışıyordu. Meyra arkasını dönüp giderken kast ettiği şeyin öfkesiyle tekrar koluna yapıştı ve hırsla tısladı.

 

"Meydan okuyan sendin ve maceralarını anlatan sadece ben değildim! Bu kadar şey den sonra bana tutucu kız tepkisi vermeni anlayamıyorum. Üstelik sadece bir öpücük, olmayan bekaretini almadım sonuçta değil mi?" Meyra'nın yüzü öfkeyle kasılırken elini kaldırdı ve karşısındaki adamın suratına sertçe geçirdi. Doğan'ın başı tokadın şiddeti ile yana doğru savrulurken yüzündeki acı ile kızın kolunu sertçe sıktı. Fakat Meyra hiç bir acı belirtisi göstermeyen bakışları ile karşısındaki adama bakarak tiksinircesine konuştu.

 

"Bu yüzden siz erkeklerden nefret ediyorum! Duygusuz ve kırıcı yaratıklarsınız." Başını olumlu anlamda sallayarak akan göz yaşını sertçe sildi. "Bencilliğiniz o kadar büyük ki karşınızdaki kızın ilk öpücüğünün de bekareti kadar değerli olduğunu anlayamayacak kadar hormonlarınızın, düşüncelerinizin önüne geçmesine izin veriyorsunuz!" Kolunu adamın elinden sertçe kurtararak eve doğru hızla ilerledi. Arkasında kalan adam ise şaşkınca giden kızın arkasından bakakalmıştı. Meyra'nın sözleri beyninin duvarlarına çarparken Doğan yüzünü buruşturarak fısıldadı.

 

"İlk öpücük mü? İyi de bu kız kendisine başka erkeklerle olan maceralarından bahsetmemiş miydi? Şimdi küçücük bir öpücük için niye kendisini suçluyordu? Öpüşürken kızın tepkisiz kalması ve gözyaşları aklına gelince elini sertçe başına vurdu.

 

"Tabi ya ilk öpücüğünü katlettin kızın salak herif! Hem de hayvan gibi." Anladığı gerçekle yüzüne büyük bir gülümseme yayılırken eve yaklaşan kızın arkasından hızla koşmaya başladı.

 

Kanepede oturan adamı ilgiyle süzen kızlardan Hayâl, daha fazla dayanamayarak konuştu.

 

"Kerim Bey." Adamın mavi bakışları kendisine dönünce meraklı bakışlarını saklamadan sözlerine devam etti. " Manken misiniz? Yani mesleğiniz ney? Yunus Amca'yı nereden tanıyorsunuz?" Arya sürekli sorular soran arkadaşını uyarırcasına hafifçe öksürdü. Hayal'in meraklı soruları karşısında gülümsemesini saklamaya çalışan adam başını eğerek burnunu kaşır gibi yaptı. Gülme isteğini bastırınca bakışlarını soru soran kıza çevirerek cevap verdi.

 

"Öncelikle Bey ekini kaldıralım." İşaret parmağı ile diğer kızları da işaret ederek tekrar konuştu. " Bu isteğim hepiniz için geçerli. Ben gereksiz Bey ve Hanım lakırtısından pek hoşlanmam açıkcası." Kızlar Kerim'in isteği ile olumlu anlamda başını sallarken adam elindeki bardağı yanındaki sehpaya bıraktı. " Hayal, sorularına gelecek olursak Manken falan değilim. Ama bu düşüncen hoşuma gitmedi desem yalan olur." Söylediği sözlerle Hayal'in kızarışını izlerken kızların kıkırdaması ile oda gülümsedi. " Özel sektörde çalışıyorum. Armatör'lük üzerine şirketlerim var. Yunus Amca'yla da tanışmışlığımız çocukluğuma dayanıyor. Babamın yakın arkadaşıydı ve benim üzerimde de çok emeği var." Arya adamın son sözlerini dikkatle dinlerken Zeynep'in imalı sorusuyla kendisine geldi.

 

" Arya'cığım Kerim'i daha önceden hiç görmedin mi sen?" Arya başını olumsuz anlamda sallarken Kerim çaprazında oturan kızı mavi gözleri ile süzerek bakışlarını Zeynep'e çevirdi ve Arya'ya sorduğu soruya kendisi cevap verdi.

 

"Tanıyamaz çünkü hiç karşılaşmadık. Eğitimlerim de dahil olmak üzere ben iki seneye kadar hep yurt dışındaydım." Zeynep kaşlarını ilginç bir şey işitmiş gibi havaya kaldırıp çayından bir yudum alırken Kerim bu defa Arya'ya bakarak konuştu.

 

"Yunus Amca gelmeyecek galiba bu yaz?" Başını olumsuz anlamda sallayan kız hafifçe gülümseyerek cevap verdi.

 

"Hayır. Bu yaz bana tesis etti evi. Yürüttüğüm bir çalışma var onun için sesiz sakin bir yerlere gitmem gerekiyordu." Kerim'in boşalan bardağını almak için yerinden kalkarken sözlerine devam etmeyi de ihmal etmedi. " Başka yere gitmeme engel olduğu için ortak kararımız burası oldu. Kızlar la biraz tatil yapacağız sonrada iş." Kerim boşalan bardağını kızın ellerine bırakırken mavi bakışlarını gözlerine çevirerek merakla sordu.

 

"Mesleğin ne?" Arya gülümseyerek adamın gözlerine baktı. Bu öyle bir gülümsemeydiki mesleğine aşık bir insanın yüzünde belire bilirdi ancak. Kerim onun gülüşüyle iyice meraklanmıştı ki bu fazla uzun sürmedi.

 

"Sevda!" Kerim anlamadığını belirtmek istercesine başında dikilen kızın yüzüne boş bir şekilde baktı. Arya ise tekrar gülümseyerek arkasını dönüp çay için mutfağa doğru ilerleyince Sare önündeki laptop tan başını kaldırarak gözlüklerini düzeltti ve arkadaşının yarım kalan sözlerini tamamladı.

 

"Mesleği biraz karışık. Yıllardır süre gelen sevda hikayelerini araştırıyor ve toparlamaları bitince bir kitap çıkartmayı düşünüyor. Anonim türkülerin sevda hikayeleri, araştırmalarının konusu. Bunu başarırsa mesleğine yazar diye biliriz sanırım ve bence başaracakta. Çünkü hayat felsefesi bu hikayeler olmuş durumda." Kerim anladım dercesine başını sallarken Sare elini boş işler dercesine salladı ve yüzünü burışturarak tekrar konuştu. " Ben aşka, sevdaya inanmadığım için pek ilgimi çekmiyor doğrusu." Sözleri biten kız başını tekrar laptopa gömerken Arya elinde çayla geri geldi ve Kerim'e bardağını uzattı.

 

"Fikirlerin gerçekten çok ilginç. Sevdayı yazmak yaşamaktan daha zordur Arya. Çünkü yaşadığın zaman hislerin ve yaşadıkların yardımcı olur." Bakışları kızın gözlerinin derinliklerindeki hüzne inmek istercesine çabalarken Arya'nın uzattığı bardağı aldı ve sözlerine devam etti. "Sare'nin de söylediği gibi yıllar önce yaşanmış sevdalara ve günümüzde insanların aşka,sevgiye inanmadığına bakacak olursak yazmak istediğin konu yapmak istediğin iş zor doğrusu." Arya gözlerini kısarak adamın gözlerine inancını aktarmak istercesine baktı.

 

"Sen ve Sare inanmaya bilirsiniz ama Sevda Adem Babamız ve Havva Anamız dan bu yana yaşanmış ve çok eskilere dayanan kadın ve erkek arasındaki duygusal bağdır. Annem ve Babam'ı hatta çevremdeki insanları da buna örnek göstere bilirim." Kerim yerinde huzursuzca kıpırdanırken Arya yerine geçerek oturdu ve çayından bir yudum alarak tekrar konuştu.

 

"Ben kalbimizin sadece bedenimizde yaşam organı olarak işlev gördüğüne inan mıyorum. Her insanın kalbi illaki bir duyguyla çarpar." Kerim kaşlarını kaldırarak karşısındaki kızın düşüncelerini ilgiyle dinledi. "Bu aşk,sevgi hatta nefret bile olabilir bana göre. Ben de bunları dile getirmeye ve insanları inandırmaya çalışacağım."İşittiği sözler karşısında bedenin gerildiğini hisseden adam yerinde huzursuzca kıpırdanırken Sahra'nın sözleri ile o yöne döndü.

 

"Ay neyse ne canım aaa! Ne sevdaymış arkadaş hani o sevdalı yakışıklı taş gibi erkekler nerede?" Kerim masada oturan kızın tepkisine gülmemek için dudaklarını bir birine bastırırken kız sözlerine devam etti. "Hayır başka bir gezegendeyse beni de oraya yollayın. Yoksa Pk gibi ilan bastırıp Sevda aranıyor diye yollara düşeceğim canım." Sahra sözleri ile herkesi kahkahaya boğarken Meyra'da eve doğru kendine söylenerek ilerliyordu.

 

"Salaksın Meyra salak! O seks manyağına haddini bildiremedin ya, boşuna babamın kızıyım diye göğsünü gere,gere gezinme ortalarda." Arkasından yetiştiği kızın sözlerini işiten Doğan'ın içi gülme isteği ile dolmuştu. Fakat yan taraftan yaklaşan bir gurup erkeği görünce gözlerini şüpheyle kıstı. Önündeki kız sinirden onları fark edememişti belliki. İyi de bunlar kimdi ve yanlarındaki kızlarda neyin nesiydi? Eğlenmek için geldilerse Meyra'yı yanlız görmeleri iyi olmaya bilirdi. Düşünceler içinde iki büyük adımla kızın kolundan tekrar kavradı ve bağırmaması için ağzını kapattı. Kızın çırpınışlarına karşı koymaya çalışarak kulağına doğru yaklaşarak fısıldadı.

 

"Şhhtt! Sakin ol benim. Şimdi elimi çekeceğim ama sakın bağırma. Bir grup genç var. Senin yanlız bir şekilde aralarından geçmen tehlikeli olabilir anladın mı?" Meyra başını olumlu anlamda sallayınca Doğan yavaşça elini kızın ağzından çekti. Şaşkın bakışları ile etrafı süzen kız ileride gülüşerek, kaldıkları eve doğru yaklaşan gruba baktı. Uzaktan kim olduklarını seçemiyordu ama eğer alkollü bir grupsa kızlara zarar vere bilirdi. Doğan kızın koluna dokundu ve kendisine dönünce fısıldayarak tekrar konuştu. "Sevgiliymişiz gibi davran. Bakalım niyetleri neymiş?" Yüzünü buruşturan kız yanındaki adamın silahını çıkarıp kurşunu namluya sürmesini izledi.

 

"Saçmalama rol icabı bile olsa seninle sevgili olmam ben!" Doğan silahını tekrar beline yerleştirirken alayla gülümsedi.

 

"Ama benim sevgilim olacaksın erkek Fatma! Şimdilik rol olabilir fakat ileri de gerçekten sevgilim olacaksın!" Kızın şaşkın yüzünü izlerken çapkınca göz kırptı ve tekrar konuştu. "Şimdi o fırın kapağı gibi,açıldığı zaman kapanmak bilmeyen ağzını açma ve sadece arkamdan ilerle." Meyra bakışlarını kısarak dişlerinin arasından öfkeyle tısladı.

 

"O dediğin asla olmayacak! Üstelik sevgililer bir birine hakaret etmez güzel sözler söyler seni amazon kaçkını." Doğan arkasındaki kıza dönerek işaret parmağı ile sus işareti yaptı ve tekrar fısıldayarak konuştu.

 

"Bu demek oluyor ki alışılmadık bir sevgili olacağız! Ha birde o çocuk mezarı kılıklı ayaklarına dikkat et çok ses çıkartıyorsun." Meyra hayretle ayaklarına çevirdi bakışlarını. Onun ayakları küçüktü bi kere. Otuz yedi numara büyük sayılmazdı değil mi?

 

"Sana şurdan bir harakiri yaparım yeminle küçük ayaklı japon kadınları üstünde tepişiyor zannedersin! Yaban Domuzu! Arpası az gelmiş at! Orangu.." Ağzına kapanan elle kulağının altı ve boynu arasında bir sıcaklık hisetti Meyra. Kızın bedeninden yayılan kokuya daha fazla kayıtsız kalamayan adam dudaklarını boynuna değdirerek kokusunu içine çekti.

 

"Sana ağzını kapamanı söylemiştim. Eğer bu uyarımdan sonrada hâlâ konuşmaya devam edersen senin için işkence benim için zevk olan bir yöntemle sustururum seni. Bu arada sevgi sözcüklerini ilişkimiz başlayınca kullansan iyi edersin. Çünkü şu an beni kışkırtmaktan başka bir işe yaramıyor." Dudaklarını yalayan adama, korku dolu bakışlarla bakan kız başını sallayarak kurtulmaya çalıştı. Tekrar önüne dönen adamın bu işten sonra kafasını yarmayı aklının köşesine not eden kız sessizce yürümeye başladı.

 

Gruba iyice yaklaşanDoğan alaylı bir ses tonuyla tekrar konuştu.

 

"Bu kadar sessiz olabileceğini tahmin etmemiştim doğrusu. İlişkimiz esnasında böyle sessiz olma sıkılırım ben. Benim sevgilim panter misali yırtıcı olmalı. Yani tam da senin gibi." Söylediği sözlere karşı hiç bir tepki alamayan adamın bakışları şüpheyle kısılırken yavaşça arkasını döndü. Karşılaştığı boşlukla elini yüzünde gezdirerek öfkeyle tısladı.

 

"Meyra! Seni Allah'ın cezası inatçı keçi!" Endişeli bakışlarını etrafta gezdirirken arkasında işittiği sert sesle panik içinde tekrar o yöne döndü.

 

"Kaldır elleri! Kaldır! Kaldır!" Karşısındaki manzaraya şok geçirir gibi bakan Doğan'ın eli, belindeki silaha giderken eline değen soğuk metalle derin bir nefes aldı. Fakat bakışları tekrar şüphe ile kısılırken kızın o silahı nereden bulduğunu düşünüyordu. Hızla Meyra ve sırtları kendilerine doğru dönük olan kızlı erkekli gruba doğru ilerlerken işittiği erkek sesiyle adımlarını biraz daha hızlandırdı.

 

"Şhhtt! Güzelim sakin ol!" Meyra gözlerini devirirken Doğan'ın konuşan adamın üzerine atlaması bir oldu. Öfkeyle yumruğunu adamın yüzüne geçirirken Meyra'nın sözlerini duymamıştı bile.

 

"Sen kimsin de benim sevgilime güzelim diyorsun lan Piç!" Adam çenesini tutarak ne olduğunu anlamaya çalışarak karşısındaki adamı süzdü. İri cüssesi ile korkutucu bir havası olsada karanlıktan dolayı yüzünü pek göremiyordu. Beyninde çakan şimşekler ile arkasına döndü ve şaşkınca Meyra'ya baktı.

 

"Vayy! Komiserim ne diyor bu çaylak!" Meyra yüzünü buruştururken şaşkınlar grubuna birde Doğan eklenmişti.

 

"Komiserim mi!?" Doğan'a ters bakışlar atan ikili durumu anlamak için Meyra'ya doğru yaklaşıp hesap sorarcasına kükredi.

 

"Bu Puşt ne diyor? Ne sevgilisi?" Kafası allak bullak olan adam bir birinin aynı olan iki iri gence bakarak Meyra'ya doğru yaklaşıp kolundan tuttuğu gibi arkasına çekti. Öfkeli bakışları ve gergin yüz hatları ile karşısındaki gençlere bakan adam korkutucu bir ses tonuyla konuştu.

 

"Ulan duâ edin bir bok anlamadım bu işten yoksa ananızı..." Ensesine yediği sert cisimle arkasına doğru şaşkınca dönen adam Meyra'nın sözleri ile bir kez daha şok geçirdi.

 

"Sen kimsinde benim anama küfrediyorsun kazma!" Doğan çıldıracak noktaya gelmişti artık. Burada neler olduğunu bir an önce öğrenmezse elinden bir kaza çıkacaktı. Ellerini sinirle yüzünde gezdirdi ve anlamsız bakışlarla karşısındaki kıza baktı.

 

"İyide ben senin Annen'e niye küfredeyim güzelim. İnsan gelecekteki kayınvalidesine küfreder mi?" Bakışları şüpheyle kısılırken Meyra'ya doğru bir adım attı ve üzerine eğilerek temkinli bir şekilde fısıldadı. Burada neler oluyor? O silah ne?" Şüpheli bakışlarını Meyra'dan çekerek eliyle Emir'i işaret etti ve tekrar konuştu. " Bu adam sana niye komiserim diyor? Ve bu siyam ikizleri senden ne hakla hesap soruyor?" Meyra'da karışan ortamı nasıl toparlıyacağını bilmiyordu. Bildiği tek şey karşısındaki adamı öldüre bilecek kadar öfkeli olmasıydı. Çünkü bu karışıklık onun suçuydu. Birde kardeşleri bu saçmalığı babalarına anlatırsa utançtan yüzüne bakamazdı. Düşünceler beynini istila ederken tüm bu rezilliğin sebebi olan adamın göğsüne elindeki silahın ucunu doğrulttu ve bağırmaya başladı.

 

"Başımın belası manyak! Ulan seni gebertirim ben!" Ablasının deli damarının kabardığını anlayan Kayra hızla yanına gelerek eline uzandı ve panikle tuttu.

 

"Abla! Kendine gel kafayımı yedin sen? Öldüreceksin adamı!"

Meyra elini kurtarmaya çalışırken Doğan'da anlamaya başladığı durumla rahat bir nefes aldı. Demekki bu siyam ikizleri Meyra'nın kardeşiydi. Yanındaki gence sırıtarak bakınca Kayra adamın göğsüne elini koyarak itekledi.

 

"Sen ne sırıtıyorsun be?" Bakışlarını tekrar ablasına çevierdi ve homurdandı. "Abla gel vazgeç bu işten. Sen gibi bi manyağı kabul eden bi enayi bulmuşsun kaçırma derim. İndir şu silahı elinden bi kaza çıkacak!" Meyra kardeşinin sözleri ile öfkeden tepinirken Doğan'a dönen genç çocuk endişeyle bağırdı. " Ya sen niye hedef tahtası gibi dikiliyorsun kaçsana enişte!" Genç çocuğun kendisine hitap ediş şekliyle Meyra'ya bakıp göz kırpan adam başıyla Kayra'yı işaret etti.

 

"Bak kayınçom bile kıyamadı bana. İnsan gelecekteki kocasını öldürmeye teşebbüs edermi gelecekteki sevgilim?" Meyra sabrının son damlasının taştığınıda Doğan'ın son sözleri ile anlayınca bir kaza çıkmasın diye silahı indiriyordu ki Kayra'nın yanlış anlayıp eline vurması sonucu çıkan gürültü ve acı bir kükreyişle herkes şaşkınca bir birine baktı.

 

Evdekiler silah sesine balkona fırlarken gördükleri manzara karşısında kızların ağzından bir çığlık firar etti. Meyra'nın gözleri korkuyla irileşirken kolu kanayan adama doğru yaklaşarak panikle konuştu.

 

"Do...Doğan vallahi kaza oldu! İsteyerek yapmadım! Tamam belki bi an istemiş olabilirim ama inan vazgeçmiştim." Diğerleri şok olmuş bir şekilde ikiliye şaşkınca bakarken Kayra ablasının gazabından korkarak eve doğru çaktırmadan ilerledi. Kanayan kolunu kontrol eden adam Meyra'ya döndü ve fısıldadı.

 

"Sana dedim bizim ilşkimiz alışılmışlığın dışında olacak diye." Çektiği acı ile dudaklarını ısıran adam korkan kıza acısını belli etmek istemezcesine gülümseyerek başını salladı ve tekrar konuştu. " Avladın beni Komiser!" Meyra üzgünce adama bakarken şoktan ilk kurtulan Hayal ve Kerim koşarak ikiliye yaklaştı ve kız hemen Doğan'ın koluna uzanarak üzerindeki gömleğin kolunu yırttı ve yaraya baktı. Bakışları üçlü arasında gidip gelirken sakince konuştu.

 

"Önemli bir şey değil. Ufak bir sıyrık sadece." Meyra ve Kerim derin bir nefes alırken Hayâl tekrar konuştu. "Hadi eve girelim ben bi pansuman yapayım sonrada sararız." Kerim arkadaşının koluna girerek eve doğru götürmeye çalışırken arkasından konuşan adamla ne yapacağını şaşırmıştı.

 

"Oo! Hayâl Hanım bakıyorum da pek bir heveslisiniz pansuman işlerine. Hiç bir yere gitmiyor bu iki dallama!" Arya olanlara daha fazla sessiz kalamayıp hızla merdivenleri indi ve öfkeyle karşısındaki adamlara baktı.

 

"Siz ne demeye geldiniz? Üstelik burası benim evim ve kimin girip girmeyeceğine ben karar veririm!" Mehmet biraz önce söylediği lafların sonucu Arya'yı karşısın da görünce yalpalayarak yaklaştı. Kız adamın yürüyüşündeki tuhaflığa yüzünü buruşturarak baktı.Belliki alkollüydü. Zaten biraz önce dilinin dolanarak konuşmasından anlamalıydı. Ona yardıma gelen Emir ters bakışlarını balkondaki kıza yolladı ve tekrar Arya'ya dönerek kükredi.

 

"Mehmet haklı! Tanımadığınız adamları,üstelik böyle ıssız bir yerde nasıl eve alırsınız? Hem kim bu adamlar?" Arya cevap vermek için ağzını açmıştıki Zeynep elini kaldırarak susturdu arkadaşını. Ufak bir tartışma yüzünden kırgın olduğu nişanlısına öfkeyle bakarken balkon korkuluklarına dayanıp hafifçe sarkarak Emir'e cevap verdi.

 

"Sen önce yanında getirdiğin kadınların hesabını ver Emir Bey!?" Zeynep'in söylediği sözler Emir'in yine suspus olmasına neden olsa da şu an içinde bulundukları durum o suskunluğunu bir tarafa bırakması için kanını ateşliyordu. Çünkü dikkatini çeken şey Zeynep'in farkında olmadan verdiği göğüs frikiği idi. Balkon korkuluklarına yaslanınca sıkışan iri göğüsleri gözlere şenlik bir manzaraya sebep olmuştu ve bu durum Emir'in hiç hoşuna gitmemişti.Dişlerinin arasından uyarırcasına sinirle tısladı.

 

"Benim sana veremeyeceğim hiç bir hesabım yok! Ama bir an önce toparlanıp içeriye girmezsen senin bana vereceğin bir hesap olacak ve sonu senin için fena olacak Zeynep demedi deme!" Emir'in sözleri ile kaşları çatılan Zeynep,Güney'in dürtmesi ile ona döndü. Kız bakışları ile göğüslerini işaret edince öfkeyle dudaklarını bir birine bastırarak bakışlarını tekrar Emir'e çevirerek çemkirdi.

 

"Sanane ha! Sanane! Göğüs benim değil mi ister açar gezerim,ister saklar gezerim!"

 

Zeynep'in onu kaale bile almadan verdiği cevaplar Emir'i çileden çıkarırken taşan sabrıyla kükrercesine bağırdı.

 

"Ulan ben şimdi senin giyeceğin elbiseye de sanada!" Emir yerinden ok gibi fırlayarak eve doğru koşarken Zeynep'in gözleri irice açıldı ve korkuyla çığlık atarak içeriye doğru kaçtı.

 

"Ayy! Tutun şu deliyi!" Zeynep içeri girdiği an Emir'de dış kapıdan girmişti. Kerim ve Doğan film izler gibi onları izlerken diğerleri de eve girmeye başlamıştı. Kayra ve Tuğra çaktırmadan getirdikleri kızları da alarak arabaya doğru ilerledi. Güney öfke ile ikizi Mehmet'e doğru yaklaşırken, arkadaşının ben hallederim sözü ile eve geri döndü. Hayâl yürümekte zorlanan Mehmet'in yanına yaklaştı ve koluna girerek sertçe konuştu.

 

"Niye içtin bu kadar? Senin bir rahatsızlığın var unuttunmu?" Mehmet kolunu omzuna doladığı kızın gözlerine çaresizce baktı ve fısıldadı.

 

"Nasıl unuturum hiç aklımdan çıkmıyor ki. Mıh gibi oturdu şurama!" Mehmet'in eliyle gösterdiği yere bakışları kayan kız anlamsızca baktı.

 

"Kalbin ne alaka Mehmet?" Adam yürümeyi bırakarak yanındaki kıza burukça gülümsedi. Yanındaki adamın tavırları Hayâl'i endişelendirirken Mehmet kızın kumral saçlarına uzandı ve parmaklarını daldırarak tekrar konuştu.

 

"Rahatsızlığım kalbim de Doktor!" Yüzü acı çekercesine buruşurken hızlanan nefesi ile fısıldadı. "Ama tedavisi yok!" Hayâl,Mehmet'in sözlerine anlam veremezken genç adam aniden öksürmeye başladı.

 

Hayal tedirginlikle karşısındaki adama bakarken onun daha şiddetli bir şekilde öksürmeye başladığını fark edince panikle konuştu.

 

"Mehmet ilacın! İlacın nerde?" Öksüren adamın yüzünü avuçları arasına alırken Mehmet iki dizinin üzerine yere çöktü ve öksürükleri arasında kesik,kesik nefes almaya çalıştı. Hayâl ise yere çöken adamın üzerini yokluyordu ilacı bulmak için.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yukardan gelen imdat çığlığı ile adam hızla merdivenleri çıktı ve kapıyı sertçe açarak içeri girdi. Gördüğü manzara bedeninin öfkeyle kasılmasına neden olmuştu. Açılan kapıyla boğuşan iklinin bakışları o yöne dönerken adam sert adımlarla yaklaşarak kızın üstündeki adamı yakasından tuttu ve kenara savurdu. Hızla yataktan doğrulan kız kocasının boynuna sarılarak gözyaşları içinde konuşmaya başladı.

 

"İyiki geldin yoksa! Kızın kocası boynundaki kolları çözerken diğer adam pis bir sırtışla konuştu.

 

"Karısını başka adamlarla birlikte olurken izleyen fantazi manyaklarından mısın sende?" Kendisine öldürecekmiş gibi bakan adama omuz silkerek tekrar konuştu. "Hayır yani benim için fark etmez, sonuçta bu benim mesleğim ama anlaşmamız da böyle bir şey yoktu ve ben merak ettim sadece." Kız biraz önce kendisine saldıran adamın sözleri ile neye uğradığını şaşırırken kocası onu yatağa doğru savurarak işaret parmağını tehdit edercesine salladı.

 

"Sakın sesini çıkarayım deme ben birazdan dönerim!" Kız işittikleri ve kocasının tavırları karşısında gözyaşlarına engel olamazken çaresizce konuştu.

 

"Neler oluyor? Bu adam da kim? Neler söylüyor Kerim!? Yalvarırım yalan söylüyor de!" Kerim engel olamadığı olay karşısında kendisine ve bu planı yapan adama olan öfkesi ile buz gibi bakışlarını karısının siyaha çalan gözlerine çevirdi ve tıslarcasına konuştu.

 

"Hayır gerçek! Ve ben senin yerinde olsam bunları düşünmek yerine başıma geleceklere nasıl katlanacağımı düşünürdüm." Karısının korkulu bakışlarını umursamadan diğer adama yaklaştı ve kolundan sürükleyerek odadan çıkardı. İçindeki öfkeyle odadan çıkardığı adama saldırmış fakat bahçeye aşırı hızlı giren aracın ani bir frenle durması ile dikkati dağılınca adamı elinden kaçırmıştı. Giden adamın arkasından bir hamle yapsada

park eden araçtan hızla inip kapısını bile kapatmadan eve doğru koşan adamın öfkeyle yüzüne indirdiği yumrukla yerinde sendeledi.

 

"Sana yapma dedim! Bu alçakça oyununa o masum kızı alet etme dedim!" Çenesini tutarak kendisine öfkeli bakışlarını çeviren adama çıldırmış gibi bağırdı. "Onun kızı değilmiş duydun mu beni adi herif!? Arya, Yunus Toralı'nın kızı değilmiş!" Kerim'in yüzü öfkeyle gerilirken dudaklarından fısıltıya benzer kelimeler döküldü.

 

"Olmaz! Onu korumak için yalan söylüyorsun!" Tekrar yüzüne inen yumrukla dengesini kaybederek kapıya tutundu ve başını sallayarak kendine gelmeyi umdu. Bakışlarını arkadaşına çevirdi ve ona doğru yumruğunu kaldırdı. Vurmak için kaldırdığı yumruğu arkasından gelen titreyen ve buz gibi sesle havada kaldı.

 

"Doğan doğru söylüyor!"

 

OY VE YORUMLARI UNUTMAYALIM (:

 

yitenumutlar

 

 

Loading...
0%