@yitenumutlar
|
Bölüm Şarkısı : Deniz Toprak-Resul Dindar- Sebebi Sensin
"Baba! Senin için baba! " Karısının sayıklaması ile daldığı anılardan sıyrıldı genç adam. Arya'nın terden yüzüne yapışan saçlarını geri iterek gözlerindeki acıyla yüzünü inceledi. Nasıl katlanacaktı onun bu haline? Karısının çektiği acıyı iliklerine kadar hissederken bu oyuna nasıl devam edecekti? Arya'nın tekrar sayıklaması ile kötü bir kabusun içinde olduğunu anladı.
"Yalvarırım yapma Kerim! " İçine yayılan acının hırsıyla dudaklarını ısırdı genç adam. Kabusta olsa onun daha fazla üzülmesini istemeyerek dudaklarını alnına dokundurup geri çekildi ve hafifçe sarstı.
"Arya! " Karısı onu duymuyormuş gibi sayıklamalarına devam ederken Kerim sesini biraz daha yükselterek tekrar seslendi.
"Arya! Uyan hadi güzelim! " Kerim'in sesi çok uzaklardan kulaklarında yankılanıyordu sanki. Bedeninin sarsılması ile gözlerini açmaya zorladı. Bir süre uğraşsada, göz kapaklarının üzerinde tonlarca ağırlık varmışcasına güçlükle açabilmişti kız gözlerini. Üzerine eğilmiş kendisine endişeyle bakan kocasını görünce korkuyla toparlanmaya çalıştı.
"Na... Napıyorsun sen!?" Arya'nın gözlerindeki korku adamın canını yakarken sertçe yutkundu ve umursamaz bir tavırla cevap verdi karısına.
"Bir şey yapmıyorum! Kabus görüyordun ve ben sadece seni uyandırmak istemiştim. " Hâlâ üzerine eğilmiş bir şekilde duran kocasını hafifçe ittirdi. Fakat uyguladığı baskı elinin acımasına neden olmuştu. Karısının yüzünü buruşturması ile adam geri çekilince Arya hızla toparlanmaya çalışmıştı.
"Korkmana gerek yok! Sana dokunmayacağım. İhtiyaçlarımı karşılayacak biri var zaten. Rahat olabilirsin yani. " Kocasının sözleri ile Arya göğsüne adeta bir bıçağın saplandığını hissetti. Boğazına düğümlenen yumruyla sertçe yutkunan kız alayla konuştu.
"İşte bu gün duyduğum en iyi haber bu! Se nin gibi bir manyağın değişik fantezileri ile baş edebileceğimi zannetmiyorum doğrusu." Karısının ima ettiği şey ile bütün bedeni öfkeyle kasıldı adamın. İşittiği sözlerle aklı dün geceki o adama ve onun yapmaya çalıştığı şeye kayınca kendine bür kez daha lanet etti. Ama dün geceki olayın hesabını günü gelince en acı şekilde kendisini dinlemeyip böyle bir planı yapan kişiden soracaktı.Ama şu an için önemli olan rolünü layıkıyla oynamasıydı.
" Saçmalamayı kes!" Karısının bu mevzuyu daha fazla irdelememesi için onu baştan aşağı küçümseyici bakışlarla süzdü. "Karım olman seni koynuma alacağım anlamına gelmiyor! Düşmanımın kızı ve bunun yanı sıra aciz, güçsüz bir kadınla birlikte olmaktansa o işi gönüllü yapan biri ile yapmayı yeğelerim! " Arya hayatında hiç bu kadar küçümsendiğini, aşağılandığını hissetmemişti. Tiksinti dolu bakışlarını kocasına çevirerek elini kaldırdı ve hırsla yüzüne doğru savurdu. Fakat Kerim ani bir refleksle yakaladı ve hafifçe sıkarak uyarırcasına tısladı.
"Bir daha sakın böyle bir şeye kalkışma! " Elinin acısıyla kızın gözleri dolarken aklına gelen ayrıntıyla Kerim'in bakışları da karısının eline kaydı. Yaralı elini tuttuğunu görünce onun canını yaktığını fark etti ve o tokadın yüzüne inmesine izin vermeyip, canını acıttığı için pişman olmuştu çoktan. Arya'nın elini yavaşça bırakırken bir yandanda homurdandı. " Ve bir daha böyle aptalca şeyler de yapıp kendine zarar verme! " diyerek öfkeden laciverte dönen bakışları ile yaralı elini işaret etti. Karısının elini bırakan adam yataktan kalkarak banyoya doğru ilerlerken Arya arkasından hayalkırıklığı ile baktı. Bu nasıl bir hırstı böyle? Hiç mi kalbi sızlamıyordu? Kendisini sevmediğini bilmek canını yakarken, gözünün içine baka baka başka kadınlara gideceğini söylemesi ondan değil kendinden nefret etmesine neden oluyordu. Kendine olan öfkesiyle eli yumruk halini alırken sertçe yatağa vurdu. Neden onu hâlâ seviyordu? Onca yaşattığı şeylerden sonra niye nefret edemiyordu?
Yatağa inen yumruğun çıkardığı sesle banyo kapısını açan adam olduğu yerde kalarak omuzlarının üzerinden başını çevirdi ve Arya'ya ters bir şekilde bakarak homurdandı.
"Anlama sorunun mu var? Sana uslu durmanı söylemiştim!" Karısının elini bakışları ile işaret ederek tekrar konuştu. " Kendine zarar veriyorsun. Böyle yaparak kurtulacağını zannediyorsan yanılıyorsun! " Kerim'in sözleri ile gözlerini deviren kız da yataktan indi ve dolaba yöneldi. Dolabı açarak kıyafetlerinde göz gezdirirken bir taraftanda kocasına cevap veriyordu.
"Bir konuda haklısın aslında, anlama sorunum olabilir." Kahverengi iri gözlerini banyo kapısında kendini izleyen kocasına çevirerek tek kaşını imayla kaldırdı. " Nede olsa senin gibi bir psikopatın gerçek niyetini anlayamadım değil mi? " Kerim tuttuğu kapı kolunu var gücüyle sıkarken Arya askıda duran günlük siyah bir elbiseye uzanarak aldı ve yatağın üzerine bıraktı. Bakışlarını tekrar kocasına çevirerek sözlerine devam etti. " Bir de haksız olduğun konu var Kerim Bey! Ben senden kurtulmak istemiyorum. " Kerim'in gözlerinde umutla, küçük ışıltılar yanıp sönerken Arya öfkeden bu küçücük ayrıntıyı fark etmemişti. " Çünkü bana yaşattığın acıların aynısını sana yaşatmadan seni, benden kurtarmam merak etme." Arya'ya umutla bakarken duymayı beklediği sözlerin aksine kin dolu sözler işitince acıyla yutkundu ve bonyoya girerek kapıyı sertçe çarptı.
Çıkarttığı elbiseyi hafifçe kaldıran kız yüzünü buruşturarak izledi. Düğün gecesinin sabahı karalar bağlamış gibi siyah bir elbise giyecekti. Oysa o her zaman cıvıl, cıvıl canlı renkleri tercih ederdi. Elbiseyi tekrar yatağın üzerine bırakırken memnuniyetsizce homurdandı.
"Aman ne güzel! Düğün gecemin sabahında karalar bağlayan dullara döndüm resmen! " Söylediği sözlerin farkına varınca sinirle saçlarını çekiştirdi. Sinirleri o kadar bozulmuştuki artık ne düşüneceğini bilemez haldeydi. Şimdi,hangi rengi ve ne giyeceğini düşünmenin zamanımıydı? Gözleri tekrar elbiseye kayınca kararla başını salladı. Bu da bir şeydi. Bu evliliğin, hayatını ve hayallerini kararttığını onlara ilk günden görsel olarak gösterecekti. Elbiseye kararlılıkla uzandığı anda odanın kapısı çalınca kapıya doğru dönerek cevap verdi.
"Gelebilirsiniz! " Kapı yavaşça aralanırken Dağhan elinde kahvaltı tepsisiyle içeriye girdi. Mavi gözlerin deki oynaşan pırıltılar ve yüzündeki gülümseme ile konuştu.
"Kahvaltıyı kaçırdığın için babaannemden gizli sana kahvaltı getirdim. " Muzipçe göz kırparken bir yandan da gülümsüyordu.
Dağhan, bu aile de kendisine en yakın hissetiği kişiydi. Kocası ve babaanne hakkında yanılsada, Dağhan'ın, sıcak ve samimi davranışları onun hakkında yanılmadığını gösteriyordu. Aksi söz konusu olsaydı o da diğerleri gibi ilk günden gerçek yüzünü gösterirdi. Öksürük sesi ile kendine gelirken, Dağhan'ın merakla kendisini izlediğini farketti.
"Yenge iyisin değil mi? " Biraz önceki gülümseyen yüzün, yerini endişeye bırakmış olması ile Arya tebessüm etmeye çalışarak cevap verdi.
"Canım istemiyor Dağhan." Kaşları hafifçe çatılan genç adam yatağa doğru bir kaç adımda yanaştı ve elindeki tepsiyi üzerine bırakarak Arya'ya döndü.
"Olmaz öyle şey!" Arya'ya yaklaşarak elinden tuttu ve yatağa doğru çekiştirdi. " Senden küçük olmam, sözümün dinlenmeyeceği anlamınamı geliyor yoksa?" Kızın şaşkın haline aldırmadan yatağa otutturdu ve kendiside karşısına oturarak kahvaltılıklara uzanıp tepsideki kızarmış ekmeklerden bir dilim alarak reçel sürmeye başladı. Arya onun bu haline şaşkınca bakarken Dağhan elindeki ekmeği ona uzatarak tekrar konuştu. " Biz Arıkan erkeklerinin inadı meşhurdur." Arya asılan yüzüyle homurdandı.
"Bilmem mi? " Kerim, bir keresinde çıktıkları bir yemekte ondan habersiz hesabı ödemesine bozulmuş ve inadından tam bir hafta kendisi ile konuşmamıştı. O günleri hatırlayınca yüzünde buruk bir gülümseme oldu. Keşke hep sevgili olarak kalabilselerdi. Yada eski günlere döne bilselerdi. Dağhan'ın sesi ile tekrar düşüncelerinden sıyrıldı.
"Dünya dalış rekorunu kırarak kahvaltıdan kurtulacağını düşünüyorsan yanılıyorsun yengeciğim." Arya, gözlerini devirerek Dağha'nın elindeki ekmeğe uzandığı anda genç adam hızla ekmeği geri çekerek ağzına götürdü ve koca bir ısırık aldı. Kendisine şaşkınca bakan kıza ağzı dolu bir şekilde konuştu.
"O kadar da değil! Kendi ekmeğini kendin hazırla küçük hanım . Sizle uğraşmaktan bende aç kaldım." Dağhan'ın bu hareketi ile kızın yüzünde gülümseme oluşurken tepsiden bir dilim ekmek alarak o da reçele uzandı.
"Öyle olsun bakalım Dağhan Arıkan!" Eline aldığı bıçağı,karşısındaki adama doğru sallayarak tekrar konuştu. "Ama sende şunu unutma, biz Toralı kadınlarının inadı da tescillidir. Bence kimle aşık attığına dikkat et! " Dağhan'a göz kırparak,elindeki bıçağı reçele batırdı.
"Bence yanlış kişiye göz dağı veriyorsun. Esas göz dağı vermen gereken kişi abim." Adam ekmeğinden bir lokma daha alacağı sırada Arya acıyla inledi.
"Ahh! " Elini tutan kıza endişe ile bakan Dağhan, ekmeğini tepsiye bırakarak panikle yengesinin eline uzandı.
"Yenge! İyi misin?" Dağhan'ın panik olmuş halini fırsat bilen kız hızla tepsideki ekmeğe uzandı ve aynı hızla ağzına götürerek onun şaşkın bakışları altında kocaman bir ısırık aldı.
"Aşk olsun yengem ya! Ödümü kopardın." Küçük bir kahkaha atan kız omuzlarını silkti.
"Sana Toralı kadınlarının inadından korkmanı söylemiştim. Beni ciddiye almadın. " Genç adam suratnı asarak ağzına bir zeytin attı.
"Aman ne komik!Ekmeğimi ,verir misin?"Arya omuzunu silkerek tepsideki ekmeği işaret etti iri gözleri ile.
"Kendine bir tane daha yap ufaklık. "Dağhan yengesinin kendisine hitap ettiği kelime ile yüzünü buruşturdu.
"Ufaklık mı? " Gülümseyerek işaret parmağını Arya'nın gözleri önünde salladı. "Aramızda bir yaş bile yok! Sana saygıdan yenge dediğimi hatırlatırım. "Mavi gözlerini kısarak tekrar konuştu. "Gerçi sen kendini yaşlı hissetmiyorsan benim için sorun yok. Ama sen yine de Dağhan de. Sonra yaşlılık kompleksine falan girersin neme lazım. " Arya, Dağhan'ın sözlerine karşılık dilini çıkarınca ikisi birden kahkahalarla gülmeye başlamıştı. Dağhan'ın enerjisi, neşesi ona acılarını biraz da olsa unutturuyordu. Taki yüzü sirke satan kocası banyo kapısında belirip gözleri ile ölüm saçana kadar. Orada dikilerek ne zamandır kendilerini izliyordu acaba?
Banyodan çıkan adam,saçlarını kurulamak için havluyu başına götürmüştüki işittiği sesler ile eli havada kaldı. Hızla kapıyı açtığı anda kardeşi ve karısını baş başa kahvaltı ysparken görmeyi tabiki beklemiyordu. Bir süre şaşkınca kahkaha atan ikiliyi izledi.Taki karısı onu fark edene kadar.
Kocasını belinden üst tarafı çıplak bir şekilde karşısında gören kız hızla bakışlarını kaçırınca Kerim'in kıskançlıktan kararan gözlerini görememişti. Genç adam dişlerini sıkarak öfkeyle tısladı.
"Ne oluyor?"Sert ses tonuyla sorduğu sorudan sonra bir iki adımda ikilinin başında dikilerek Dağhan'ın bacağına hafif bir tekme atıp homurdandı.
"Senin ne işin var lan yine bizim odamızda? " Arya'nın kendisini görünce düşen yüzünü elbetteki fark etmişti. Oysa biraz önce kardeşiyle gayet neşeli bir şekilde kahkaha atıyordu. İçine yayılan kıskançlık la Dağhan'ın bacağına biraz daha sert bir tekme attı.
"Kime diyorum lan! Ne işin var burada? " Ağzındaki lokmayı yutan genç adam Arya ile ortaların da kalan tepsiyi işaret ederek abisine, masumca cevap verdi.
"Yengem kahvaltıya inemedi ya,ona kahvaltı getirdim." Kardeşinin verdiği cevapla Kerim'in bakışları karısına döndü kısa bir an. Onun biraz önceki neşesinden eser kalmadığını görünce kendisne olan öfkesi iyice artmıştı. Mavi gözleri öfkeden koyulaşırken tekrar kardeşine döndü.
"Sana kadar kahvaltıyı getirecek kimse kalmadımı bu evde? "Abisinin sorusu ile ağzına bir parça peynir atan adam aldırmazca omuzlarını silkti.
"Ne olmuş elimemi yapışt? Hem üçümüz kahvaltı ederiz dedim. Sizle uğraşmaktan kahvaltıyı kaçırdım. " Arya'ya muzipçe göz kırparak çayından bir yudum aldı. Onun bu umursamaz tavrı ile Arya kıkırdarken, Kerim elini öfkeyle ıslak saçlarından geçirdi.
"Lan! İlk sabahımızda senin ne işin var bizimle? Hadi, madem kahvaltı getirdin beni niye beklemiyorsun hayvan!"Kocasının sözleri ile yüzünü buruşturdu kız. Sanki özel olacak bir sabaha uyanan normal bir çiftlermiş gibi konuşuyordu. Zaten her şey,bütün hayalleri,planları,umutları kısacası geleceğe dair beklediği ne varsa mahvetmşti, şimdi bir de utanmadan ilk sabahlarından bahsediyordu öyle mi?Yaşadığı iki dakikalık huzuru ve mutluluğu bile boğazına dizmeye yemin etmişti galiba bu adam.
"Sen de, manda yavrusu gibi suya girdi mi çıkmak bilmiyorsun! Hem gece halvetten sonra gusüllenmedin mi sen? Ne banyosu bu şimdi? " Dağhan'ın sözleri ile Arya'nın gözleri irice açılırken utançtan yüzü kıpkırmızı olmuştu. O ise abisi ve yengesinin durumlarını bilse de sırf onlarla uğraşıp biraz eğlenmek için inadına abisinin damarına basıyordu. Karısının utandığını anlayan adam kardeşinin yakasından tutarak kaldırdı ve sinirle tısladı.
"Lan sen ne gereksiz bir insansın! Sanane benim banyomdan, halvetim den, gusulümden Piç! Çık git elimden bir kaza çıkacak şimdi! " Arya endişe ile abi kardeşe bakarken Kerim kardeşinin yakalarını bırakarak kapıyı gösterdi.
"Olmaz. " Olumsuz anlamda kaşlarını kaldıran genç adam, tekrar yatağa oturarak çatalını aldı ve salama uzandı. "Kahvaltımı etmedim daha. " Kerim kardeşine öfkeyle baktı ve yatağa doğru sert adımlarla ilerleyip tepsiye uzandı. Eline aldığı tepsiyle bu defa pencereye doğru ilerleyen adam, camı açarak tepsiyi bahçeye fırlattı. Kendisine bakan şaşkın bakışlara dönerek işaret parmağı ile bahçeyi gösterdi.
"Senin gibi bir öküze bahçede piknik keyfi yakışır. Şimdi çık odadan ve kahvaltına bahçede otlanarak devam et!" Dağhan, abisine ters bakışlar atarak kapıya doğru ilerlerken son anda aklına bir şey gelmiş gibi arkasını dönerek yengesine baktı ve muzipçe göz kırptı.
"Bana borçların birikiyor yenge. Bi yemek ısmarlarsın artık. "Arya, Dağha'nın muzip hallerine tebessüm ederek başını salladı.
"Sözüm olsun bende sana kendi ellerimle yemek yapacağım ."Karsının sözleri ile gözleri irice açılırken kıskançlık tüm bedenini sarmaya başlamıştı. Bu kadın ne dediğinin farkındamıydı? Daha kendisine bir kere bile yemek hazırlamamıştı. Oysa o ilk tanıştıkları zaman ona kendi elleri ile kahve bile hazırlamıştı. Dağhan'ın sözleri ile kendine gelirken kaşları hızla çatıldı.
"Tamam ama o yazdığın kitaptan bir hikaye anlatmadan sadece bi yemekle kurtulamazsın." İkilinin arasındaki muhabbete daha fazla dayanamayan Kerim karısının cevap vermesine fırsat tanımadan, kükreyerek kardeşine doğru ilerledi.
"Lan ben kime diyorum! Çık git şu odadan!"Dağhan'ın kolundan tutarak kapıya doğru sürüklerken Arya'nın söylenmelerine hiç kulak asmadı.
"Yenge söz vermedin bak, unuttum zannetme! "Dağhan'ı kapı dışarı atarken onun hâlâ karısı ile konuşmak için çabaladığını görünce tam ağzını açmıştıki Arya'nın sesini kulağının dibinde işitti.
"Tamam Dağhan'cığım! Söz istediklerini yapacağım." Kerim kulağının dibinde bağıran karısına ters bakışlarını yolladı. Ne kadar meraklıydı bu kız, kardeşi ile yemek yemeye, sohbet etmeye? "Sen şimdi git, yoksa bir yerine bir şey yapacak bu psikopat!"
Kerim karısının kendine hitap ediş şekliyle daha çok sinirlenerek Dağhan'ı kapı dışarı edip ensesine tokadı patlattı. Kapıyı sertçe kapayan adam hızla arkasını dönmüştüki Arya'ya çarpması bir olunca,çarpmanın etkisi ile sendeleyen kızı belinden yakalayarak kendisine doğru çekince Arya rkorkuyla ona tutundu. Çıplak teninde hissettiği soğuk ellerin etkisi ile karısının iri gözlerine bakarken ne olduğunu anlamadan kendisine bakan karısının dudaklarına aniden yapışınca Arya adeta taş kesilmişti.
Elinin altındaki ten ateş misali yanarken,kız kocasının çıplak olduğunu hatırladı ve panikle çırpınmaya başlamış, Kerim ise onun çırpınması ile kollarından sıkıca tutarak sırtını duvara sertçe çarpmıştı. Karısının canını acıtmayı istemiyordu, ama onun kendisine karşı soğuk davranıp, kardeşi ile gülüp eğlenmesi canını yakıyordu.Arya ne kadar haklı olsa da kendine hakim olamamıştı işte. Dağhan'la eğlendiği anlar gözünün önünde canlanınca hareketleri de sertleşmişti.
Çırpınışları fayda etmedikçe kızın bedenini bir korku sarıyordu. Dün gece o adamın, üstüne zorla çulladığı anı hatırlayınca dişlerini panikle kocasının alt dudağına geçirdi. Canın acısıyla geri çekilen adam ateş saçan bakışlarını karısının gözlerine dikerek parmaklarını dudağına götürdü. Parmağına bulaşan kanı görmesi ile dişlerini sıkarak tısladı ve kıskançlıktan kararan bakışlarını karısının gözlerine dikerek öfkeyle konuştu.
"Beni kardeşimle sınama Arya!" Kızın göğsü korkudan hızla inip kalkarken Kerim sözlerine devam etti. " Eğer onu bir daha bana karşı kullandığını hissedersem yemin ederim senin için iyi olmaz! " Kocasının hareketlerinden çok dilinden dökülen sözlerle canı yanan kız onu var gücüyle ittirerek öfkeyle bağırdı.
"Beni kendinle karıştırma! Ben,senin gibi intikam almak için masum birini kullanacak kadar aşağılık değilim!" Kolunu sıkan elin baskısından kurtulmak için çekiştirmeye çalıştı. "Dağhan benim kardeşim. Onun benim gözümde Derya'dan hiç bir farkı yok! Üstelik bu evde bana her zaman dürüst davranıp,insan yerine koyan tek kişi o! " Eli, Arya'nın kolundan kayarken işittiği sözlerle karısının ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anladı. En başından beri bu evde Arya'ya tek sıcak davranan kişi Dağhan'dı. Demek ki kardeşinin yaklaşımı karısı ile arasında kuvvetli bir bağ oluşturmuştu. Bir anlık kıskançlık gözüne perde inmesine sebep olsa da şimdi düşününce ikisinin yakın olması, karısının kendisini birazda olsa iyi hissetmesini sağlayabilirdi. Kendisi, karısına acı çektirirken, Dağhan biraz da olsa bu acıyı hafifletebilirdi. Düşünceleri ile gerilen vücudu gevşerken bunu karısına belli etmemek adına hâlâ düşüncelerinin arkasındaymış gibi konuştu.
"Hareketlerine dikkat et! Ayrıca seni bu evde istemeyen kimse yok! Kendi, kendine bazı şeyleri kurup ona inanıyorsun! "Arya'nın dolu gözleri alayla parlarken kocasının önünden geçerek yatağa doğru ilerledi ve üzerinde duran elbiseyi alarak banyoya doğru yöneldi.
"Bunlar senin düşüncelerin ve beni zerre kadar ilgilendirmiyor Kerim Arıkan! İstediğin gibi düşünmekte özgürsün. " Banyonun kapısına uzandı ve kocasına dönerek tek kaşını imalı bir şekilde kaldırdı. "Yani her zaman yaptığın gibi! " Kerim'in gözü karısının elindeki elbiseye kayınca, onun sözlerini kulak ardı etti ve yüzünü buruşturarak elbiseyi işaret etti.
"Düğün günümüzün sabahı o elbiseyi mi giyeceksin? " Arya'nın bakışları da elindeki elbiseye kayarken umursamaz bir şekilde omuzlarını silkerek bakışlarını kocasına çevirdi.
"Bu evliliğin amacını ve beni alet ettiğin oyunu düşünürsek, bence günün anlam ve önemine gayet uygun. " Kocasının gerilen yüz hatları ile sözlerine devam etti. " Gerçek bir karı koca olmadığımız da düşünülürse canlı renkler giyinmeme gerek yok! Ben kara yazımı simgeleyen siyah rengi giymekten yanayım doğrusu. " Kerim karısının sözleri ile yumruklarını sıktı. Neden her şeyi daha da zorlaştırıyordu? Şu an bu durumda olmalarından o çok mu mutluydu sanki? Karısının gözlerindeki kini gördükçe, her şeyin açığa kavuştuğu o gün bile kendisini affetmeyeceğinden korkuyordu ve bedeni dikenli tellerle sarılmışcasına bir acıyla kavruluyordu. Düşüncelerini bir kenara bırakarak Arya'yı uyarırcasına konuştu.
"Evliliğimizin gerçek olmadığını sadece biz biliyoruz! " Karısının alaylı bir şekilde gülümsemesi ile gözlerini devirerek sözlerine devam etti. "Seninkiler gerçek bir evlilik yaptığımızı düşünüyor. Yola çıkmadan önce onlarada uğrayacağımızı düşünürsek annen senin bu halinden şüphelene bilir." Dolaba doğru ilerlerken hala karısını ikna etmeye çalışıyordu. Çekmeceye eğilen adam iç çamaşırlarını alarak tekrar doğruldu ve dudağını bükerek tekrar konuştu. "Her zaman canlı renkleri tercih eden kızı, evliliğinin ilk günü karalara bürünüyor." Kocasının sözleri ile öfkelenen kız derin bir nefes alarak tekrar kapıyı açmaya yeltenmiştiki Kerim'in sesini bir kez daha işitmesi ile bıraktı.
"Benim şirkette ufak bir işim var. Onu halledip gelene kadar sende hazırlan yola çıkacağız. "
"Ne yolu? Nereye gidiyoruz? " Gömleğinin düğmelerini ilikleyen adam karısının sorusuna yaptığı işe devam ederek cevap verdi.
"Balayına gidiyoruz tabiki. Ama önce annenlere el öpmeye gitmemiz gerekiyor. " Arya yüzünü buruşturarak önüne dökülen saçlarını arkaya doğru attırdı ve sinirle homurdandı.
"Anlama problemin mi var? Biz gerçek karı koca değiliz ve ben balayı falan istemiyorum." Evlenmeden önceki hayalleri geldi aklına. Kerim balayı için gidecekleri yeri ona süpriz olsun diye söylememişti. Merakla beklediği balayına şimdi gitmeyi bırak, lafını duyması bile sinirlerini bozuyordu. Gerçi temeli intikam planları ile atılan bir evlilikte, kocasının yalanlarına bakılacak olursa, o süpriz balayı gerçekten var mıydı, yok muydu o bile belli değildi.
"Anlama problemi yaşayan biri varsa oda sensin karıcığım! Zira herkes bizi şu an çoktan karı koca olmuş zannediyor ve balayı için bu gün yola çıkacağımızı da biliyorlar. " Pantolununu bacaklarından geçirirken Arya göz ucuyla kocasına baktı. Bu adam hangi ara giyinmişti. Karısının kendini süzdüğünü anlayan adam içinden keyifle gülümsedi. Kerim'in tekrar konuşması ile bakışlarını yüzüne çevirdi ve o an onun alaylı gülüşüyle karşılaştı. "Eğer balayına gitmezsek şüphelenirler ve sen babanın üzülmesini istemezsin değil mi güzelim? " Arya kocasının yüzündeki alaylı gülüşü tırnakları ile yok etmek istesede bir şey yapamamanın öfkesi ile bonyoya girdi ve kapıyı sertçe çarptı.
Karısını köşeye sıkıştırmanın keyfi ile sırıtan adam, bir yandan da kendi, kendine söyleniyordu.
"Seninle baş başa kalma fırsatını kaçıracağımı zannettiysen yanılmışsın karıcığım. " Aslında istese işlerinden dolayı balayını iptal edebilirdi. Kimsede sorgulamazdı niye diye. Ama paşa gönlü istemiyordu. Bu oyunun içinde birazcık mutlu olmak onlarında hakkıydı. Dudaklarına yerleştirdiği keyifli bir ıslıkla kıravatını da bağlayarak odadan ayrıldı.
~~~~~~~~~~~~~~'''~~~~~~~~~'~~~~~~~
"Meyriğim, şu an görevde olduğumuzun farkında mısın? " Sıkıntılı bir nefes alan adam tekrar konuştu. " Hamile kalmış olabilme ihtimalin varsa, biz de düğünü öne çekeriz. Ama lütfen kapat şu telefonu artık. Eğer operasyon başarısız olursa, hem henüz varlığından bile emin olmadığımız bebeğimiz babasız kalacak, hem de sen kocasız kalacaksın." Karşı duvarın dibinde siper almış nişanlısına, sözlerinin yanı sıra gözleri ile telefonu işaret etti. Sabah Meyra ile evlilikleri hakkında konuşurken Mehmet babası, acil bir operasyon için onları çağırmıştı. Onlar da apar topar evden çıkmak zorunda kalmıştı. Meyra, Zeynep'ler de kaldığını söylediği için taksiyle gitmeyi tercih edince bu mevzuyu konuşamamışlardı. Anlaşılan nişanlısı baya huzursuz olmuştu.
"Doğan ya! Ağzından yel alsın ne biçim konuşuyorsun öyle? "
"Yavrum, sen farkında değilsin ama babanın gözü bizim üzerimizde ve operasyon başarısız olursa benim ipimi çekeceğe benziyor. " Doğan, sözlerini bitirince kulaklığından gelen tanıdık sesin yankılanması bir oldu.
" Ulan Doğan, şu operasyonu alnımızın akıyla bir atlatalım o telefonunu kulağına monte edip telekız gibi gezdirmez miyim ben seni! "Meyra babasının sözleri ile sertçe yutkunurken Doğan çapraz köşeden kendisine öldürücü bakışlar atan kayınbabasına kaçamak bir bakış attı ve telefonun diğer ucundan işittiği sese odaklandı. Bu kız bir gün ölümüne sebep olacaktı.
"Aşkım ben en iyisi ertesi gün hapı alayım içimiz rahat etsin. "
"Nee!" Sesinin yüksek çıkması ile kayınbabasının bakışlarını tekrar üzerinde hissetti. Adam bir, kızına bir kendisine bakmaktan görevine odaklanmakta zorluk çekerken ikili onu şüphelendirdiğinin farkında bile değildi. "Meyriğim." Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıltı ve kısa bir duraksamanın ardından tekrar konuştu." Ne saçmalıyorsun sen? Ertesi gün hapı falan almak yok! Ben babanla en kısa zamanda konuşup bu meseleyi halledeceğim! Sende kapat şu telefonu artık! " Meyra'nın daha fazla konuşmasına izin vermeden telefonunu kapatarak cebine attı. Mehmet başını sağa, sola öfkeyle sallarken önünden hızla seken taşla gözleri fal taşı gibi açıldı. Kızı nişanlısına ufak bir taş atarak dikkatini üzerine çekmeye çalışırken Doğan sinirle ellerini yüzünde gezdirdi. Ne günah işlemişti de,Allah böyle tatlı bir belayı yüreğine düşürmüştü.
"Kız! Anası kılıklı! Eğer hemen görevine odaklanmazsan, ananın dans okulunda güvenlik görevlisi olarak mesleğine devam edersin ona göre! Belki dansa kabiliyetin vardırda arada bir şeyler de öğrenirsin. Rahmetli ebem hep derdiki; Yaptığın işin iyisi kötüsü olmaz,en kötüsü köçeklik onu da bellede unut! Sen ne demek istediğimi anladın kızım." Doğan, kulaklağından işittiği kayın babasının sözleri ile gülmemek için dudaklarını ısırırken Meyra anında esas duruşa geçmişti.
Doğan'ın bakışları kayınbabasını bulurken onun kendisine göz kırpması ile kendisini bu zor durumdan kurtardığı için gülümseyerek şükranlarını sundu genç adam. Tabiki bu gülümseme Meyra'nın gözünden kaçmamıştı.
Operasyon sorunsuz bir şekilde atlatılmış ve raporlar yazılmıştı. Raporunu amirine vermek için onun odasına doğru ilerleyen Doğan, telefonunun mesaj sesi ile duraksadı. Cebinden çıkardığı telefonun ekranına dokunarak mesaj bölümüne girdi.
"İlkim, ben annemin okuluna gidiyorum. Babam ders almamı söyleyince gördüm ki senin çok hoşuna gitti ben de gidip biraz ders alayım diyorum.Tabi iznin olursa. Gerçi artık dersleri Sercan veriyormuş ama olsun. Sana güzel bir sürpriz hazırlamak için elimden geleni yapacağından emin olabilirsin. " Doğan'ın gözlerinde Meyra'nın kendisine yapacağı seksi dans figürleri canlanırken sırıtarak mesajına karşılık verdi.
"Güzelim mümkünse o sürprizi evlendikten sonra yaparsan ikimiz içinde daha iyi olur. Yoksa sana verdiğim sözü tutamam haberin olsun. Onun dışında ders almanda bir sakınca yok." Nişanlısının ilk defa bir şey yapacağı zaman ondan izin istemesinden işkillense de, fazla üzerinde durmayarak önünde durduğu kapıyı tıklattı ve komut sesinden sonra içeri girdi.
"Gel bakalım damat." Mehmet'in masasına doğru ilerleyen adam elindeki dosyayı göstererek konuştu.
"Raporumu getirmiştim baba. " Dosyayı alan adam masanın köşesine bırakarak, Doğan'a oturması için eliyle karşısındaki sandalyeyi işaret etti. Kayınbabasının yaşına rağmen hala heybetli duruşu Doğan'ı ürkütsede onun her zaman kendisine sıcak bir tutumla yaklaşması,onun karşısında rahat hareket etmesine neden oluyordu. Öyle ki küçük sırrını öğrendiğinde biraz hırpalamış olsa da, ön yargısız yaklaşarak kızına olan aşkı konusunda kendisini desteklemişti. Yediği dayağı dün gibi hatırlıyordu ama kızını korumak isteyen her babanın yapacağı şeyi yapmıştı kayınbabası. Kendisine gösterilen yere otururken adamın endişeli ses tonu ile bakışlarını ona çevirdi genç adam.
"Ne yaptınız? Var mı bir aksilik? " Elini başına götüren Doğan hafifçe kaşıyarak yüzünü buruşturdu.
"Şimdilik yok gibi baba. Her şey planladığımız gibi." Arkadaşıyla konuşup, dünkü olayın sebebini tam öğrenmeden anlatmak istemesede bir süre kararsızca bekledi. Onların iyiliği için söylese iyi olurdu. "Aslında ufak bir problem çıktı ama bende tam anlamıyla anlamış değilim. Yani pek bilgim yok. " Mehmet'in kaşları hızla çatılırken sert bir ses tonuyla konuştu.
"Ne gibi bir aksilik Doğan!?" Aklından bin türlü senaryo üretirken diken üstünde damadının cevabını bekliyordu.
"Senin de söylediğin gibi dün gece evin önünde belli bir süre nöbet tuttum baba." Nasıl söyleyeceğini bilemeyen adam karşısındaki adamın tepkisinden korkarak sertçe yutkundu. " Anlamadığım aylar önce o planı kökten hallettiğini söylemişti Kerim. Ama dün gece bir adamı Kerim'in evinden çıkarken gördüm. " Mehmet'in gözleri öfkeyle kararırken sesindeki tını ölüm fermanı imzalar nitelikteydi.
"Bir adam derken!? " Bakışlarını babasından kaçıran Doğan sıkıntıyla cevap verdi.
"Adamın biri işte baba! Arya'nın haline ve Kerim'in öfkesine bakılırsa hallettim dediği o planın bir parçası olabilir o adam! Arya'ya zarar vermesi için tutulan adam olabilir yani. " Mehmet öfkeyle yumruklarını sıkarken ortada neler döndüğünü düşünüyordu. Doğan ise iki tarafın arasında köstebek olmanın verdiği huzursuzluk ve arkadaşına ihanet ediyormuş gibi hissetmenin vicdan azabıyla boğuşuyordu. "Düğünden önce iptal ettiğine eminim baba. Nasıl oldu, o adam o eve nasıl girdi bilmiyorum ama Arya'ya zarar veremediği kesin. Zaten benim müdahale ettiğimde Kerüm adamı hırpalıyordu. O planı iptal etmemiş olsa neden böyle davransın ki? Senin de dediğin gibi daha önceden Kerim'i arayıp bir hata yapmaması için uyardım. O beni yolda zannederken ben evi gözetliyordum. Aksi bir durumda acil müdahale edebilmek için. Adamı evden çıkarken görünce kan beynime sıçradı. Kapıya dayandım.Zaten bahanem hazırdı. Tek sorun Arya'nın iyi olduğundan nasıl emin olacağımdı. Kerim'i kapıda o adamla yumruk yumruğa götünce adam kaçtı ve biz tartışmaya başladık. Ben bilerek sesimi yükselttim ki Arya duysun istedim saklanınlan sırrı. Kerim, Arya'nın,Yunus abinin kızı olmadığına inanmadı önceleri ama sonra Arya'yı karşımda perişan bir halde görünce önce şüphelendim. O saçma planı tekrar devreye soktuğundan korktum." Mehmet karşısındaki genci pür dikkat dinlerken rahat bir nefes aldı." Daha sonra düşününce anladımki Kerim, Arya'nınYunus abinin kızı olmadığını zaten biliyordu. Ama anlamadığım tek şey neden Arya onaylayana kadar rol yaptı ve o adamın o evde ne işi vardı? "Sözlerini bitirince bakışlarını tekrar babasına çevirdi. Mehmet yüzünde oluşan buruk bir gülümsemeyle Doğan'a cevap verdi.
"Her şey netleşene kadar söylemek istemedim sana. Biz Kerim'le önceden görüştük oğlum." Doğan anlamayan bakışlarla kayınbabasına bakarken adam sözlerine devam etti. " Yunus'un kızı olmadığını belgeli bir şekilde önüne koyduk. Biraz beklemek zorunda kalsakta düğünden bir hafta önce bizimle iş birliği yapmayı kabul etti. Bu yolda Arya biraz hırpalansada Kerim babasının katiline ulaşacak Arya'da babasının adını aklayacak. Çünkü o şerefsiz Yunus'a öyle bir iftira atmışki bunu utanmadan belgelemiş bile. Neyseki Kerim doğru yolu buldu." Doğan yerinden kalkarak odanın içinde dolanmaya başladı. Babasının söyledikleri bazı şeyleri açıklığa kavuştursada yerine oturmayan bir taş vardı.
"İyi de madem iş birliği yapmaya yanaştı, o adamın onların evinde ne işi vardı?" Elleri ile yüzünü sıvazlarken zorla konuştu. " O adam Arya'ya tecavüz etmek için geldi o eve. Oysa Kerim, o plandan aylar önce vazgeçmişti." Mehmet'te damadı gibi ayağa kalktı ve aheste bir şekilde Doğan'ın karşısına dikildi.
"Kerim, şüphelendiğimiz adamı kuşkulan dırmamak için Arya'yı bir müddet üzecek davranaşlar sergileyecek."Doğan bir süre şaşkınca kayın babasını dinledi. Bu meselenin çözülmesi için gerçekten, Arya'nın üzülmesine izin vermiş lermiydi yani?Kaşları hafifçe çatılırken Mehmet sözlerine devam etti. "Kerim'in,aylar önce ntikam için kiraladığı adamın, dün gece evinde olduğundan, onunda haberi yoktu bence. Evet anlaşmayı kabul etti, ama sırf babasının katilini bulmak için kabul etmedi o anlaşmayı. O Arya'yı çok seviyor ve zaten onun bir kadına böyle bir kötülüğü yapacak kadar kararmış bir yüreği yok. O da bazı şeylere mecbur bırakıldığı için o plana tamam demişti. Aksi bir durum olsaydı Keeim zaten gerekeni yapacaktı. O sadece kuşkukandığı kişinin planını yerine getirmiş gibi davranmak zorundaydı." Doğan'ın gerilen yüzü rahatladığını belirtircesine küçük bir tebessümle aydınlandı. Kendi bile arkadaşına karşı şüpheye düşerken,anlaşılan o ki bu adam ona gerçekten güvenmişti. Kendisine de güvenmemiş miydi zaten. Kocaman bir yüreği vardı bu adamın. Sevdiği insanların mutluluğu için çabalayan, yeri geldiğinde en yakın arkadaşlarını bile karşısına alabilecek bir insandı. Düşünceleri arasında iç sesinin fısıltısıyla yutkundu. Sen ona verdiğin sözü tutamazsan o zaman o büyük yüreğinin gazabından da nasibini alacağını unutma Doğan efendi.
"Onu kaybetmemek için her şeyi yapar. Üstelik aylar önce o adamı Arya'ya zarar vermesi için tutmak zorunda olsa da ,o böyle bir şeyi yapabilecek birisi değil.Bizle anlaşmasa da bu planından vazgeçerdi zaten. Çünkü hiç bir erkek,sevmediği bir kadının bile gözlerinin önünde tecavüze uğramasına sessiz kalamaz. Ortada alınması gereken bir intikam olsa da. O sadece içindeki öfke ve maruz kaldığı baskılar yüzünden alınmış sağlıksız bir karardı ve Kerim de zaten bunun farkındaydı. Hem sen demedinmi o plandan aylar önce vazgeçti diye? Demekki bizimle anlaşmadan daha önce vazgeçmiş. Çünkü biz düğünden iki hafta önce konuştuk ve bir hafta öncede anlaştık."Masasına doğru ilerlerken damadına dönerek eliyle tekrara masasının önünde ki koltuğu işaret etti oturması için ve sözlerine devam etti. "Bu yüzden bence o adamı eve gizlice sokan da babasının katili olan o şerefsizdir. " Doğan kaşlarını havaya kaldırarak dudaklarını büktü. Kendisine gösterilen koltuğa doğru ilerleyip otururken bakışlarını babasına çevirdi.
"Her şey tamam da, eğer Arya'yı böyle bir plana dahil ettiğimizi ve onun çektiği acıları Yunus Abi öğrenirse o zaman ne olacak baba? " Mehmet sıkıntıyla başını kaşıdı. Bildiği bir gerçek varsa Yunus, kızının başına gelenleri ve bunlardan onunda daha önceden haberi olduğunu öğrenince ağzına sıçacaktı.Üstelik sadece Yunus olsa iyiydi. Ali ve Giray da, Yunus'un onun üzerinde uygulayacağı eziyetlere zevkle yardım edecekti. Derin bir nefes alarak ellerini yüzünde bıkkınca gezdirdi.
"Yunus ve yandaşları anamdan emdiğim sütü burnumdan getirecekler. " Yüzünde oluşan buruk gülümseme ile sözlerine devam etti. "Ama pişman değilim. Çünkü kardeşimin adı temizlenecek. Arya ve Kerim bu oyunun sonunda mutlu olacak. Tabi biz ağzımızı sıkı tutarsak Yunus bu olanların hiç birini öğrenmeye bilirde." Doğan da gülümseyerek başını salladı.
"Yani diyorsun ki plana aynen devam! Ayrıca bu sırrı Meyra'dan bile saklamaya da devam et."Masanın üzerinden Mehmet'e doğru eğilen genç adam yüzünü buruşturarak sözlerine devam etti." Baba,Meyra'dan saklamak hiç içime sinmiyor.Çünkü bu sırrı öğrendiği zaman, beni yedi köye rezil edecek bir potansiyele sahip senin kızın." Mehmet düşünceli bir şekilde başını salladı. Bakışlarını tekrar Doğan'a çevirerek alayla gülümsedi.
"Oğlum, bu sırrı öğrense bile en fazla iki gün trip atar üçüncü gün barışır."Elini kaldırarak damadının gözleri önünde geç bunları dercesine salladı. "Esas senin sırrını öğrenince, sana ne yapar sen onu düşün. Aha şuraya yazıyorum. " deyip parmağı ile masayı işaret ederek sözlerine devam etti. "Yedi köye rezil etmeyi bırak, tüm Türkiye'nin önünde rezil eder seni!" Doğan endişeyle gözlerini açarak ürkekçe konuştu.
"Baba, sen ciddi misin!?Gerçekten yapar mı? " Başını olumlu anlamda sallayan adam rahatça sandalyesine yaslandı ve damadına cevap verdi.
"Onun anası Azra Yaman! Anasınınn bana ve arkadaşlarıma çektirdiklerini bir ben, bir arkadaşlarım, bir de Türkiye bilir! " Damadının an ve an atan yüzünün rengi ile ciddiyetini takınarak tekrar konuştu.
"Yani demem o ki her şey için geç olmadan kızıma evli olduğunu söyle! "
OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM
yitenumutlar
|
0% |