Yeni Üyelik
9.
Bölüm

B-S-M-9

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı - Levent Yüksel -Zalim

 

Derya'nın sözleri ile Yunus ağzındaki çorbayı püskürtürken kızının patavatsızlığı karşısında sinirden kıpkırmızı kesilmişti. Kocasına peçete uzatan Deniz dişlerini sıkarak kızına tısladı.

 

"Deryaa! "

 

Karısının uzattığı peçeteyi alan adam, ağzını silerken bakışlarını Arya ve Kerim'in üzerinde gezdirerek tekrar Derya'ya döndü ve eline aldığı kaşığı sallayarak konuştu.

 

"Kalk şu masadan şimdi elimde kalacaksın Derya! Git valizini hazırla! Köye gidiyorsun. En azından Halan ve Dayın'a düğün telaşında yardımcı olursun! " Derya kırdığı potun farkına yeni varırken annesinin de babasına destek vermesi ile omuzlarını silkti. Zaten bütün yaz sıkılmıştı burada. En azından kuzenleri ile biraz kafa dağıtır eğlenirdi. Deniz bakışlarını tekrar Arya'ya çevirince kız beklenen cevap yüzünden sertçe yutkundu.

 

"Şey... Anne ben bu konuyu seninle özel olarak konuşsam olur mu? " Utançtan yanakları kızaran kızına bakan Yunus konunun özel olduğunu anlayınca herkesi yemeklerini yemesi için uyardı. Biten yemeğin ardından mutfakta annesine bulaşığa yardım eden kız annesinin son tabağıda makinaya koyarak ona dönmesi ile tekrar gerilmişti.

 

"Artık eline ne olduğunu anlatacak mısın kızım? " Arya gerçekleri söyleyemeyeceği için kardeşinin yaptığı patavatsızlığın arkasına sığındı.

 

"Anne ben dün gece biraz korkup, heyecan yaptım galiba. Kerim den kaçmak için suyu bahane ederek bardağa sarılmıştım oda düşüp kırıldı. Zaman kazanmak için cam kırıklarını toplayım derken elim kesildi. " Arya nefes almadan hızlı hızlı anlatınca Deniz başını onaylamazca salladı.

 

"Ah! Arya Ah! Hiç bana çekmemişsin annem ya! " Gerdek için yaylada Yunus'u zorladığı aklına gelince kıkırdayarak kızına baktı. "Oldumu bari!? " Annesinin sorusu ile şaşkınlıktan gözlerini irice açan kız utangaç bir şekilde cıyakladı.

 

"Annee! İnanamıyorum sana yaaa!"

 

"Aaa! Ne var canım? Ne haltlar yediğinizi anlat demedim oldumu diye sordum sadece? " Ellerini kopardığı kağıt havluyla kurulayan kadın sır verirmişcesine kızına doğru yaklaştı. "Ayy sen bizim yerimizde olsan ne yapacaktın acaba? Baban ve arkadaşlarını yola getirmek için kaç kaynana, kaç anneyle iş birliği yaptık haberin varmı senin! Ne çarşafımız kaldı sormadıkları, ne de o işle alakalı tüyo kaldı vermedikleri." Elini kızının önünde memnuniyetsizce sallayarak önündeki mutfak önlüğünü çıkarıp askıya astı ve sözlerine devam etti. " Biz onlardan utanmadıkta, sen annenden mi utanıyorsun kızım? Hem kocanın kıymetini bil. Babanlar gibi öküz değil en azından! " Arya içinden ne demezsin diye söylenirken annesini geçiştirmek için başını olumlu anlamda sallayarak arkasına geçip içeriye doğru ittirdi.

 

"Bilirim anneciğim bilirim. Hadi içeriye geçelimde babam kızmasın. Sen gözünün önünden kaybolunca çatacak yer arıyor adam. Şimdi benim kocama sarar falan neme lazım! " Deniz kızının sözleri ile kıkırdarken ikili içeriye geçtiler. Kerim'le sohbet eden Yunus karısı ve kızı içeriye girince ayaklandı.

 

"Yaşlanıyorsun Hatun,bu ne yavaşlık. Bir bulaşığı yıkayıp gelemediniz yahu. " Arya babasına doğru yaklaşarak kollarını beline doladı ve mavi gözlerine bakarak gülümsedi.

 

"Hakkını yeme annemin baba. Daha bizi cebinden çıkarır. Hem bizim düğünde Kuşcu ların Hızır, Melek nene ye annemi soruyordu. Gelinin ablasımı diye. Bu soruya bakarsak sence annem yaşlanmışmı?" Deniz kızına uyaran bakışlar atrken Arya babasının gerilen bedeni ile kıkırdayarak yanaklarına öpücük kondurdu.

 

"Kanını içerim o itin!" Öfkeli mavilerini karısının kahverengilerine odaklayarak öfkeyle tısladı. " Bir daha bensiz adım atmak yok köye. Zaten o puştun gözü hep sendeydi bilmiyorum zannetme! " Deniz kocasının sözleri ile bıkkınlıkla gözlerini devirdi. Kerim karısının iş güzarlığı ve kayınbabasının kıskançlık krizi ile ufak bir kahkaha atarak Arya'ya doğru yaklaştı.

 

"Hayatım biz yola çıksak artık. Zaten akşam oldu. Daha fazla gecikmeyelim. " Kocasının kendisine hitap ediş şekliyle içine bir sızı yerleşti kızın. Önceleri nasıl mutlu olurdu onun aşk sözcükleri ile kendisine seslenişine. Şimdi ise sadece canı yanıyordu. Çünkü biliyorduki Kerim rol yapıyordu. Başını olumlu anlamda sallarken babası onun yüzünün düştüğünü farketmiş ama kendilerinden ayrıldığı için üzüldüğünü düşünmüştü. Arya'nın yüzünü avuçları arasına alarak alnına ufak bir öpücük bıraktı.

 

"Komar çiçeğim. Niye üzülüyorsun? Bak hafta sonu yine beraber olacağız. Kuzeninin düğününde karşılıklı horon teperiz ha ne dersin!?" derken gülümseyerek kızına göz kırptı. Arya bakışlarını kocasına çevirince Yunus'ta damadına bakarak sözlerine devam etti. " Kerim düğüne gelmeyecek misiniz yoksa. " Karısının kendisine beklentiyle bakmasına dayanamayan genç adam ona doğru yaklaşarak elini avuçları arasına aldı ve kayın babasına döndü.

 

"Olur mu öyle şey baba? Tabiki geleceğiz." Kerim'in sözleri ile Arya'nın gözlerindeki hüzün yerini mutluluğa bırakırken adam onun bu ani değişen ruh haline gülümsedi. Orada olmayı bu kadar çok isterken, gitmesine izin vermeyeceğini nasıl düşünürdü. Onun mutluluğu için değilmiydi zaten bunca çektiği sıkıntı.

 

"O zaman hafta sonu görüşürüz çocuklar." Kerim,kayın validesinin sesi ile düşüncelerinden sıyrılırken, Deniz sözlerine devam etti. "Kendinizi eğlenceye hazırlasanız iyi olur,çünkü bütün ekip hafta sonu Trabzon da olacak. " Arya'nın gözleri şaşkınlıkla açılırken Deniz küçük bir kahkaha atarak tekrar konuştu. " Bakma öyle Ali Enişten,Mehmet,Yusuf,Kenan,Ömer Amcanlar ve aileleri de bu defa Karadeniz yolcusu." Arya sevinçle ellerini çırparken Kerim onun çocuksu mutluluğu karşısında hüzünle baktı.

 

"O zaman biz bir an önce yola çıkalım! Dinlenmemiz lazım.Belliki bizi büyük bir cümbüş bekliyor. Hadi güzelim." diyerek karısını kapıya doğru çekiştirdiği sırada yukardan Derya'nın sesi duyuldu.

 

"Babaaa! Testiyi de koyayım mı valize!? Belki Güney abla yakışıklı asker arkadaşlarından getirir. Onlarda yanlışlıkla benim testiyi kırar ne dersin!?" Herkes şok olmuş bir şekilde bir birine bakarken Yunus öfkeyle kükredi.

 

"Deryaaa! Başlarım senin testine de kocana da! Ula kudurdun mi? On dokuz yaşında koca derdinde! Kime çektin kızım sen!"

 

"Halasına!" Karısının iması ile bakışlarını ona çeviren Yunus onun umursamaz bir şekilde kollarını göğsünde birleştirmesi ile öfkeyle ellerini yüzünde gezdirdi.

 

"Deniz! Ula katil edeceksiniz ana kız beni yeminle. Hatırlatırım halasının aklını çelen senin şimşir kaşığı suratlı kardeşin! Yani dayısına çekmiş senin bu kızın!" Deniz kocasına cevap vermek için tam ağzını açmıştıki tartışmanın uzayacağını anlayan Arya hemen araya girerek vedalaşma faslını başlattı ve ailesiyle vedalaşarak evden hızla ayrıldılar.

 

Yola çıkalı uzun bir süre olmuş,fakat ikili hiç konuşmamıştı. Aracın içinde hafif bir müzik sesi yankılanırken Arya'nın anladığı tek şey yurtdışına çıkmayacaklarıydı. Kerim'in bir eliyle ensesini ovması dikkatini çekince yorulduğunu farketti. Onun haline daha fazla dayanamayarak konuştu.

 

"İstersen biraz da ben kullanayım. "'Kocasının bakışları gözlerini bulunca fark ettiği şeyle tekrar konuştu. "Nereye gittiğimizi söylersen kullanabilirim. İyi görünmüyorsun. " Kerim karısının sorusu ile gülümseyerek başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Gerek yok. Ben kullanırım sevgilim. " Arya kocasının sevgilim kelimesi ile yüzünü buruştururken ağız alışkanlığından kaynak lanandığını düşünerek üzerinde durmamaya çalıştı. Fakat Kerim bilerek söylemişti ve karısının tepkisini merak ediyordu.

 

"O zaman biraz dinlen. Yoksa kaza yapacağız! Hem biz neden uçakla gitmedik? En azından bu kadar yorulmazdın! "Karısının sevgilim kelimesine olumlu yada olumsuz bir tepki vermemesi ile Kerim biraz daha üzerine giderek eğlenmeye karar verdi.

 

"Sen beni düşünme güzelim! Ama sen yorulduysan koltuğu indireyim dinlen biraz."

 

"Yeter! Bana sevgilim, hayatım, güzelim tarzı kelimeler kullanma! " Kerim'in ne yapmaya çalıştığını anlayamayan kız sonunda dayanamayarak patlamıştı. "Burada rol yapacağın kimse yok! O yüzden özüne dönebilirsin Kerim "

 

"Doğru burada rol yapacağım kimse yok karıcığım! Zaten bende rol yapmıyorum! Gözlerden uzak olduğumuz şu günlerde, karımla sadece huzurlu bir kaç gün geçirmek istiyorum! " Arya artık bu adamın ne yapmaya çalıştığını anlamıyordu. Daha bu sabah kendisine açıkça meydan okuyan o değil miydi?Dün gece başına gelenlerin sorumlusu ve intikam için onu kullanan bu adam değil miydi? Şimdi ne huzurundan bahsediyordu acaba? Kerim onun düşüncelerini okumuş gibi tekrar konuştu. "Sadece bir kaç gün Arya! Bir kaç gün bana, sevdiğin adama tahammül edemez misin? Zamanı gelince her şey bitecek zaten. Ama şu bir kaç günde eski Kerim ve Arya olamaz mıyız? " Kerim'in ses tonundaki yalvarırmış gibi çıkan tını kızın içini sızlatırken tekrar Melek Nene'nin sözleri yankılandı kulaklarında. "Kerim böyle biri değildi. O kimseye zarar vermezdi. Sabret kızım elbet bir bildiği vardır! " Yaşlı kadının sözlerine hak verdi Arya. Onun sevdiği adam, ne dün geceki, ne bu sabah ki adamdı. Onun sevdiği adam şu an o deniz mavisi gözleri ile kendisinden cevap bekleyen, yalvarırcasına konuşan adamdı. Geceden beri düşünmekten ve yolculuğun verdiği yorgunlukla migreni tutmuş daha fazla dayanamayacak duruma gelmişti. Nefesini bıkkınca dışarı bırakarak emniyet kemerini çözdü.

 

"Başım ağrıyor. Ben biraz uzanacağım. " Umutsuzlukla omuzları düşen adam, az da olsa sevinmiştide. En azından karısı kestirip atmamış, baş ağrısını bahane ederek kaçmayı tercih etmişti. Şimdilik bununlada yetinebilirdi. Bakışlarını dikiz aynasından arka tarafa çevirdi ve karısını kontrol etti. Elleri şakaklarına baskı uygularken gözlerinide sıkıca kapatmıştı. Belliki migreni tutmuştu. Arabayı yavaşça sağa çekti. Daha önceden de tecrübeli olduğu için Arya'nın migren ilacından arabanın torpidosunda bulunduruyordu. Torpidodan aldığı hap ve suyu alarak araçtan indi. Arka sağ kapıyı açan genç adam karısının şaşkın bakışları ile karşılaşınca elindeki ilaç tabletini ve su şişesini göstererek konuştu.

 

"Senin migrenin konusunda her zaman hazırlıklı olduğumu unuttunmu?"Kocasının bu hareketi ile kızın dudaklarında hafif bir tebessüm oluşurken Kerim onun doğrulmasına yardımcı olarak oturur pozisyona getirdi ve ilacı açarak ağzına verdi. Bir kaç yudum suyla ilacı içen karısının yüzündeki saçlarını geriye çekerek huysuzca söylendi. " Neden ağrı ilk tuttuğunda söylemedin sanki. Şu haline bak ateş gibi olmuşsun kendini kasmaktan. "

 

"Bu kadar şiddetleneceğini tahmin etmemiştim! " Karısının yarı kapalı gözleri ile söylediği sözlerden sonra başını sallayan adam onun tekrar uzanmasına yardım etti.

 

"Uyumaya çalış. İyi gelecektir. " Başına ufak bir öpücük kondurarak geri çekildi. Aracın bagajına doğru ilerleyerek açtığı bagajdan bir battaniye aldı ve geri dönerek karısının üzerine örttü. Tekrar arabayı çalıştırarak yola koyulan adam sessizliğin içinde düşüncelere dalmıştı. Şu bir kaç günü karısıyla en güzel şekilde değerlendirmek istiyordu. Sert tutumunu devam ettirmesi gerektiğinin farkındaydı ama bu işin sonunda olacakları ve Arya'nın kendisini affetmeme ihtimalini düşündükçe elinden başka bir şey gelmiyordu. En azından onunla birlikte geçirdiği mutlu günlere bir kaç anı daha eklemek istiyordu. Gelecekte belkide tek tesellisi onunla geçirdiği bu mutlu anlar olacaktı. Hem gözlerden uzak oldukları sürece ona karşı tutumunu yargılayacak kimse olmayacaktı. Bakışları dikiz aynasından tekrar karısını bulunca derin bir iç çekti.Nasıl da özlemişti ona sarılmayı, kokusunu doya, doya içine çekmeyi. Düşüncelerinde ve hareketlerinde kararsız kalsada, karısını daha çok üzeceğini bilsede kalbine söz geçiremiyordu. Bir kaç gün dedi sadece bir kaç gün! Verdiği kararla gözleri tekrar karısını bulmuştu ki bakışları kesişti.

 

"Kerim, biraz dinlen sonra devam ederiz yola. Kaza yapmandan korkuyorum!" Arya'nın düz bir ses tonuyla söylediği sözler karşısında olumlu anlamda başını salladı.

 

"Uygun bir yer bulduğumda bende dinleneceğim merak etme hayatım sen uyumaya çalış. " Arya başını sallayarak karşılık verince Kerim de uygun bir yer bakmaya başlamıştı çoktan. Boynundaki ağrıyı düşünecek olursa biraz dinlenmek ona da iyi gelecekti.

 

Bir süre sonra arabayı park eden adam koltuğunu arkaya doğru indirirken kararsızca karısına baktı.

 

"Ölüm yok ya ucunda. En fazla biraz kızar okadar. " diye kendi, kendine söylenerek derin bir uykuda olan karısının yanına geçti. Arya'nın yanına uzanarak kolunu başının altından geçirdi ve göğsüne doğru çekerek dar alana sığışmaya çalıştı. Arya'nın saçlarına yüzünü gömerken burnuna dolan kır çiçeklerinin kokusu ile dudakları mutlulukla kıvrıldı. Nasılda özlemişti kokusunu. İşte şimdi boğazındaki o ilmek kaybolmuş rahatça nefes almaya başlamıştı. Kıpırdanan karısı göğsüne biraz daha sokulunca boynuna değen nefesle sanki eksik kalan yarısıda tamamlanmıştı. Kerim de aradığı huzura kavuşmuşcasına gözlerini kapamıştı.

 

Sabahın ilk ışıkları ile gözlerini açan adam kısa bir an üzerindeki ağırlığın sebebini merak etti. Başını hafifçe kaldırması ile karısının, bedenini yatak olarak kullandığını görmesi bir oldu. Onun bu hali ile içini büyük bir mutluluk kaplarken Arya'nın şu durumda uyanınca kendini kötü hissedeceğini düşünerek karısını yavaşça üzerinden koltuğa bıraktı. Bu kadarı bile yeterdi Kerim'e. Yüzündeki gülümseme ile usulca araçtan indi ve benzin istasyonunun lavabosuna giderek ihtiyaçlarını karşıladı. Geri döndüğünde karısının hâlâ uyuduğunu görünce araca binerek tekrar yola koyuldu. Öğleden önce şehir merkezine giriş yapmışlardı.Kahvaltı için karısının uyanacağını düşünen adam ondan hâlâ ses çıkmadığını görünce aracı bir marketin önünde durdurarak alış veriş yapmaya karar verdi. Yaşadıkları Arya'yı çok yıpratmış ve yormuştu. Aldığı ilacında etkisiyle gevşeyince uyuyan güzele rakip olmuştu karısı. Arabadan inen adam markte girdi ve hızlı bir alışverişten sonra tekrar aracına gelerek bagaja aldıklarını yerleştirdi. Tekrar direksiyona geçen Kerim karısının sesiyle uyandığını anladı.

 

"Trabzon'a geleceğimizi söyleseydin bu kadar yorulmana gerek kalmazdı. Aracı bende kullanırdım. " Bedenini yarım bir şekilde arkaya doğru çeviren adam gülümseyerek cevap verdi.

 

"O zaman süprizi kaçardı. Hem sen beni boş ver. Rahat uyuya bildinmi bakalım. " Arya'da dün gece uyumadan önce bir karar vermişti. Burada kaldıkları sürece oda hiç bir şey olmamış gibi davranacak her şeyi geride bırakacaktı. Tabiki şimdilik. Öncelikle kocasının bu intikam takıntısının altında yatan gerçek sebebi bulacaktı. Oda yüzüne bir gülümseme yerleştirerek ön koltuğa doğru geçti.

 

"İnanmayacaksın ama son günlerde uyuduğum en rahat ve huzurlu uykuydu. " Karısının gülen yüzüne dalan adam tıpkı Arya gibi mutlu bir ses tonu ile karşılık verdi.

 

"İnanırım, çünkü aylar sonra bende ilk defa huzurlu bir uyku çektim. Biraz dar bir alan ve üzerinde elli dört kiloluk bir ağırlık olmasına rağmen gerçekten rahat bir uykuydu."Arya'nın bakışları şüphe ile kısılırken kocası sözlerine devam etti. "Özellikle kır çiçeklerinin rahatlatan kokusu yorgun bedenime çok iyi geldi. " Kerim'in pişkince sırıtan yüzüne şaşkınca bakan kız hemen çemkirmeye başladı.

 

"Sen benden izin almadan benim koynumamı girdin Kerim! " Adam ufak bir kahkaha atarak karısının burnuna küçük bir öpücük bıraktı.

 

"Ortada bir yanlış anlaşılma var sevgilim. Ben senin koynuna değil, sen benim koynuma girdin. Ben sadece yanına uzanmıştım oysa. " Arya ağzı bir karış açık kocasını dinlerken Kerim yüzünden silinmeyen pişkin gülümsemesi ile tekrar arabayı çalıştırdı ve yola koyuldu.

 

Yaylaya çıkana kadar Arya'nın homurdanmaları ve söylenmeleri ile geçmişti vakit. Kerim bu durumdan oldukça memnundu. Belliki karısıda bu bir kaç günde savaş baltalarını indirecekti. Arabayı evin önünde park ederek bedenini hâlâ söylenmeye devam eden kadına çevirdi ve alayla sözylendi.

 

"Bu kadar üzülmene gerek yok bebeğim. Bu gecede sen ben senin koynuna girerim ödeşiriz! " Arya kocasının sözleri ile çıldırma noktasına gelerek saçlarını çekiştirdi.

 

"Ne diye girecekmişim senin koynuna! Ayrı odalarda kalacağız! Hatta gerekirse kapıyı bile kilitlemeyi düşünüyorum! " Kocasının gerilen yüzüne bakarak tükürürcesine tısladı. "Pis fırsatçı! " Hızla arabadan inen kız eve doğru yol aldı. Yaylanın temiz havası bile onu sakinleştirmeye yetmiyordu. Tamam bir kaç gün savaşa ara verme kararı almıştı ama yaptığı onca şeyden sonra sevdiği adamda olsa koynuna giremezdi. En azından gerçekleri öğrenene kadar. Tabi ortada öğrenilecek bir gerçek vardısa.

 

Eve girdikten sonra Arya kahvaltı hazırlamaya koyulmuş Kerim ise serin olan evi ısıtmak ve sobayı yakmak için odunluğa odun almaya gitmişti. Arya evde gözlerini gezdirdi kısa bir süre.Daha önceden temizlendiği belliydi. Demekki balayı için kocasıda burayı tercih etmişti. Her şeyin başladığı yer diye geçirdi içinden. Yaptığı omleti masaya bırakan kız kapının ağzında duran valizi görünce rahat ve kalın bir şeyler giymek için valize doğru ilerledi. Valizi alan kız yatak odasına doğru yöneldi ve kapıyı açarak içeriye girdi. Gördüğü manzara karşısında yüzünden buruk bir tebessüm geçti. Yatağın üzeri güllerle kaplıydı. Kenarda bir tepsinin üzerinde iki kadeh ve buz dolu bir kovanın içinde bir şişe vardı.

 

Kerim sobayı yakıpta mutfağa geçince karısını görememiş ve merakla odalara doğru ilerlemişti. Arya'nın yatak odasının kapısında hiç kıpırdamadan beklediğini gören adam da adımlarını o yöne çevirdi. Gördüğü manzara karşısında ağzından şaşkınlıktan bir küfür firar etmişti.

 

"Siktir! "Yatağa doğru yaklaşan adam karısının sorusu ile ona döndü.

 

"Bu ne demek oluyor Kerim! " Öfkelenmişti çünkü ilk gecesi ve yaşadıkları gelmişti aklına. Dün gece yaşattıklarından sonra alaymı ediyordu kendisiyle .Bu kadar vicdansız olabilir miydi? Yoksa kocası hakkında aldığı kararda yine yanılmışmıydı. Arya'nın öfkeli haline üzüntüyle baktı Kerim.

 

"Birtanem, yemin ederim böyle bir şeyden haberim yoktu! Ben sadece Dağhan'a evi temizletmesini söylemiştim. " Karısı öfkelenmekte haklıydı. Onca yaşadığından sonra duyguları ve çektiği acıyla dalga geçer gibi olmuştu bu ambiyans. Sert adımlarla yatağa doğru ilerledi ve biraz önce farkettiği küçük not kağıdını eline alarak hızla okudu.

 

"Bir ömür boyu mutluluklar dilemek isterdim ama hiç içimden gelmiyor evlat. Neyse ben sadece Davanı hatırlatayım dedim. Balayı heyecanı ile damarlarında bir Arıkan kanı taşıdığını ve karşındakinin de Yunus Toralı'nın kızı olduğunu sakın unutma!" Kocasının elindeki küçük kağıda şüpheyle bakan kız onun okudukça gerilmesi ile normal bir not olmadığını anlarken Kerim 'de ağır bir küfür ederek kağıdı elinde buruşturdu.

 

"Ne yazıyordu notta! "

 

"Dağhan'ın saçmalıkları işte! Aklı sıra süpriz yapmaya çalışmış şaklaban! Mutluklar dilerim falan filan! "Arya kocasının sözlerine inanmayıp şüpheyle bakarken Kerim tekrar konuştu. "Ben çok acıktım kahvaltıyı yapsak artık. " Kız başını sallayarak onu onaylarken Kerim önden çıkarak mutfağa doğru ilerledi. Ocakta kaynayan çayı bardaklara boşaltan adam çaydanlığı tekrar yerine koyarak elindeki kağıdı çöpe attı. Arya'da masaya oturunca kahvaltıya başladılar.

 

Sessiz geçen kahvaltının ardından Kerim eline aldığı çay fincanıyla masadan kalkarak kapıya doğru ilerledi.

 

"Ben evdekilere geldiğimizi haber vereyim de merak etmesinler. Sende ailene haber versen iyi olur. Deniz anne dün bayağı bir endişeliydi çünkü. " Arya masadaki kahvaltılıkları ve boşalanları toplarken Kerim sözlerine devam etti. " Ben göle doğru ineceğim, işin bitince gelmek istersin belki."

 

" Sanmıyorum. Duş almam lazım. Sonrada uyurum belki. Kendimi çok yorgun hissediyorum. " Kerim anladığını belirtircesine başını sallayarak kapıdan çıktı. Bulaşıkları lavaboya koyan kız yeni çay demlemek için eski çayı çöpe dökecektiki buruşmuş kağıdı görmesi ile kararsızca baka kaldı. İçine düşen kurt kağıdı almasını söylerken o pencereden kocasını kontrol etti ve göle doğru ilerlediğini görünce hızla kağıdı alıp açtı. Okudukça bedeninin gerildiğini hisseden kız kağıdı tekrar çöpe atarak üzerine çayı döktü. Ne demek oluyordu o kağıtta yazanlar? O notu yazan adam kimdi? Ya kocası? Aylardır tanıdığı,ilk görüşte aşık olduğu adam değilde, iki gündür kendisine dünyayı zindan eden acımasız insanmıydı? Aklındaki şüphelere yenisi eklenirken bulaşıkları yıkadı ve kendini duşa attı. Sıcak su bedenine temas ederken Arya hâlâ aklındaki düşüncelerden kurtulamamıştı.

 

Kendisi Kerim'in gerçek yüzünü görmesede, babası da yanılmış olamazdı ya. Yılların avukatı ve görüp geçirdiği onca tecrübe. Bir eli sürekli Kerim'in üzerinde olduğuna göre, ona kendinden bir şeyler kattığını düşünüyordu kız sürekli. Bu yüzden Kerim'in gerçek yüzünü görmemesi imkansızdı ona göre. Melek Nene nin de söylediği gibi bu işin içinde mutlaka bir iş olmalıydı. Belkide o notu yazan adam veya kadın her neyse o baskı uyguluyordu kocasına. Düşünceler beyninde dolandıkça delirecek gibi hissediyordu.Uzun bir duşun ardından banyodan çıkan kız hızla üzerini giyindi. Ailesine haber vermediği aklına gelince hemen telefona sarılarak annesini aradı. Kısa bir konuşmanın ardından Derya'nında bugün Trabzona geleceğini öğrenince babasının kararına gülmeden edememişti. İkili bir türlü geçinemiyordu. Tabi bunda muzip ve patavatsız kardeşinin payı çoktu. Kızlarada kısa bir mesaj attıktan sonra içeriye geçti. Kocasının hala gelmediğini görünce yeni demlediği çaydan büyük kupalara koyarak onun yanına gitmeye karar verdi. Aylar önce elinde iki fincan kahveyle Kerim'in göle onun yanına gelmesi ve her şeyin orada başlaması aklına gelince anılar kızın yüzünü güldürmeye yetmişti.

 

Elindeki fincanlarla sessizce kocasına doğru yaklaşırken onun telefonda konuştuğunu farketti. Önce ailesi olduğunu düşünsede duyduğu isimle yerinde çakılı kaldı.

 

"Anlamıyorsun Mehmet Amca! O adi, balayımı bile zehir etmeye yeminli sanki! Ben Arya'nın üzülmesine dayanamayıp onu biraz olsun olaylardan uzaklaştırmak isterken, o burada bile kısacık mutluluğuma gölge düşürmeyi başarıyor! "

 

"..........."

 

Duyduğu isim kızda kuşkulara yol açarken sessizce yaklaşarak konuşmaya biraz daha kulak kabarttı.

 

"Hayır Arya şuan evde. Muhtemelen uyuyordur. "Derin bir nefes alan adam önündeki küçük taşa ayağının ucuyla vurarak ileriye doğru attırdı ve karşı tarafı dinledikten sonra sözlerine devam etti. " Bu iş bir an önce bitsin! Araz Amca'ya da söyle elini çabuk tutsun yoksa ben bu adamı öldüreceğim. Yemin olsunki öldüreceğim! "

 

Arya duyduğu ikinci isimle artık emin olurken yaşadığı şokla yerinde çakılı kalmıştı. Mehmet Amcası ve Araz Amcası her şeyi biliyordu. Nasıl olurda böyle bir şeye göz yummuşlardı? Hiç mi acımamışlardı ona? Ya babası, kocam ve Amcam dediğim iki adam bir olup onun arkasından iş çevirirken sonunda olacakları hiç mi düşünmemişlerdi? Yaşadıklarını duyduklarını artık aklı almazken içinden yükselen sesle kendine geldi.

 

"Onlar babanın kardeşi! Ona asla ihanet etmezler!" Başını olumsuz anlamda hızla salladı. Bu işin içinde daha büyük işler vardı. Kocasının kendisine uydurduğu intikam masalı değildi bu yaşadıklarının sebebi. Madem ortada bir oyun dönüyordu Arya'da o oyuna ayak uyduracaktı. Bu işin peşini bırakmayacak ve üzerine oynanan oyunun şifresini çözecekti. Kerim'in sözleri ile kendine geldi.

 

"Doğan'ı bu işe karıştırmak istemedim. Ama o beni dinlemedi. Şüphelerin yersiz Mehmet Amca Doğan, Meyra'yı yıllar öncesinden beri seviyordu.

 

"......."

 

"İnan bana benim için, Arya'ya yaklaşmak amaçlı kullanmadı senin kızını. Hatta onu Arya'nın yanında gördüğümüzde biz de şok olduk.

 

"........"

 

"Senin gözünde Doğan da ben de kendimizi aklasakta faydası yok! Önemli olan sevdiğimiz kadınlar bizi affedecek mi? Heleki Meyra, Doğan'ın bu davanın içinde olduğunu ve Arya'nın yaşadıklarına karşı sesiz kalışını duyarsa arkadaşımın sonu demektir. Ayrıca Doğan'ın evli olduğunu öğrendiği zaman,düşünüyorumda arkadaşımın durumu benden daha vahim gibi görünüyor. "

 

Bu kadarını da beklemeyen Arya yaşadığı ikinci bir şok dalgası ile sarsılırken daha fazla dayanamayarak elindeki fincanı tutmakta zorlanmış ve yere düşen fincanın çıkardığı gürültü ile kocasının dikkatini çekmişti. Elindeki telefonu hızla kapatan adam karısının konuşmanın ne kadarını duyduğuna anlam vermeye çalışıyordu bakışları ile. Kendi, kendine homurdanarak endişe ile Arya'ya doğru temkinle yaklaştı.

 

"Canım iyi misin!?" Karısının yanına gelen adam onun yüzünü avuçları arasına alarak hafifçe sarstı.

 

"Do... Doğan evlimi? " Kerim derin bir nefes alarak başını olumlu anlamda sallarken Arya arkadaşının da kendisi gibi kandırılıyor oluşuna dayanamayarak iyice öfkelendi ve yüzündeki elleri hırsla ittirdi. "Siz nasıl insanlarsınız ya!? Nasıl masum insanların hayatını mahvetmeye vicdanınız el veriyor!? O kız. "Boğazına düğümlenen yumruyla sertçe yutkundu ve kocasının göğsüne yumruğunu indirdi. " Kerim o kızın durumunu hiç düşünmediniz mi böyle bir şeyi nasıl saklarsınız!? Hadi bana intikam için yanaştın. Doğan Meyra'ya neden yanaştı? O kızın ne suçu vardı? " Kerim'in uyarılarını duymayan kız çıldırmışcasına göğsünü yumrukluyordu. Taki Kerim onu hızla kendine çekip bedenini sarana kadar.

 

"Sakin ol! Yalvarırım sakin ol! Tamam anlatacağım! Sen yeterki üzülme!" Arya'nın yeni bir sinir krizi geçirmesinden korkan adam panikle aynı sözleri tekrarlıyordu.Kolları arasına aldığı karısıyla birlikte yere oturdu ve göğsüne doğru çekti sevdiği kadını. Her fırsatta onu üzüyor ve kendisinden daha çok uzaklaşmasına sebep oluyordu. Karısının saçlarını okşayarak yüzünü iri elleri arasına aldı ve aşık olduğu o gözlere pişmanlıkla baktı. Karısının yaşlarla ıslanmış gözlerinde yeni açtığı yaraların izlerini görünce boğazındaki o ilmeğin biraz daha sıkılaşıp nefessiz bıraktığını hisseti. Arya'nın hıçkırıkları yerini iç çekişlere bırakıren gözyaşları ile ıslanan yüzüne yapışan saçlarını geriye doğru çekerek alnına uzun bir öpücük bıraktı ve tekrar gözlerine baktı.

 

"Daha iyimisin?"

 

"Kocamın karşımdaki canavar mı, yoksa hâlâ aylar önce aşık olduğum adam mı olduğunu öğrenirsem daha iyi olacağım! " Kerim'in omuzları düşerken baş parmağı ile karısının yanağını hafifçe okşadı.

 

"Bu neyi değiştirir Arya? Aşık olduğun adamı da bu adamı da,bu davanın sonunda zaten affetmeyeceksin! " Arya sorusuna istediği gibi bir cevap alamazken,kocasının sözlerine hak vermeden edemedi. Bu işin sonunda ne olursa olsun Kerim'i affetmesi imkansızdı. Affetse bile ona tekrardan güvenebileceğini zannetmiyordu. Bu farkındalık kızın canını yakarken kocasına olan yakınlığından dolayı ritmini şaşıran kalbini görmezden gelerek tekrar konuştu.

 

"Ben seni tanıyamasamda, en azından sen beni iyi tanımışsın Kerim! " Kerim karısının kendini affetmeyeceğini bilsede bunu onun ağzından duymak midesine bir bolyoz yemiş gibi hissettirmişti. " Hangi yüzüne inanacağımı bilmesemde Doğan meselesini anlatmanı istiyorum. Madem evli Meyra'ylaü nasıl nişanlanır? Onun hayalleri ile nasıl oynar!? Bu senin,bana yaptıklarından bile daha acımasızca." Meyra gerçekleri öğrenince ne olacaktı? Bildiği bir şey vardıki kesinlikle toparlana mayacaktı. Çünkü Doğan, onun güvendiği, kalbini açtığı, aşık olduğu ilk erkekti. Peki ya Mehmet Amcası damadının evli olduğunu bile, bile nasıl rıza göstermişti bu işe? Çaresizce yüzünü sıvazlayan kızın içini histerik bir kahkaha doldurdu. Lanetlenmiş gibilerdi. Önce Zeynep ve Emir'in ayrılığı, kendi yaşadıkları,Meyra'nın yaşayacağı zorluklar, Güney'in imkansız aşkı ve Hayâl'in kaçtığı bir sevdası vardı.Niye mutluluk onlara çöldeki bir serap misali kendini gösterip geri çekiyordu? Düşüncelerinden kocasının sesiyle sıyrıldı.

 

"Sadece kalbine inan sevgilim!" Karısının kaçırdığı bakışlarını yakalayabilmek için parmakları ile çenesine dokunarak kaldırdı. Arya kocasının dolan gözlerini görünce, fırtınalı bir denizde kaybolduğunu hissetti. "Çünkü aklın bazen istemediğin şeyleri yapman için seni mecbur bırakıyor. Ama kalbin sana her zaman yapman gereken doğruları fısıldıyor!" Gözünden düşen bir damla yaş Arya'nın içini yakıp kavururken Kerim çaresizce fısıldadı. " Bu iki ruhlu adamın hangisine inanmak istiyorsan kalbine sor. Sorki, ayaklarımın altındaki idam sehpasını, yada boynumdaki ilmeği çıkartacak cevabı, kalbin versin sana!Ama şunu bilki seni hiç bir zaman isteyerek kırmadım,yada üzmedim! Yaşattığım ve yaşatmak zorunda kalacağım acılar için..." Arya elini uzatarak parmaklarını kocasının dudaklarına hafifçe dokundurdu ve kocasının sözünü kesti. Onunda tıpkı Kerim gibi gözünden bir damla süzülürken aldığı kararla fısıldadı.

 

"Bizim için yapacak bir şey yok artık Kerim ama Doğan ve Meyra'yı bu yanlış yoldan çevirmeliyiz. Şimdi bana her şeyi anlatta bir çözüm bulalım. Çünkü ben kardeşim dediğim kızında benim gibi acı çekmesini istemiyorum." Kerim karısına çaresizce başını sallarken bir tarftan da anlatmaya başlamıştı.

 

Arya dinlediği hikaye ile kocasına acı çekercesine baktı.

 

"Bu çok zor bir durum Kerim! Do... Doğan böyle bir şeyi kabul etmeye bilirdi. "

 

"Ama etmek zorunda kaldı! O koskoca aşiretin ağası! Tek varis! Doğan bunu ne kadar kabul etmek istemesede sonuç ortada! O evliliği de yapmak zorundaydı. Ama ben onu tanıdığımdan beri Meyra'ya aşık!" Kız işittikleri ile iyice şaşırırken irileşen gözleri ile kocasına baktı.

 

"Ağa mı? Madem koskoca ağa niye karşı çıkmadı!? Neden aşiretinin başında olmayı değilde polisliği tercih ediyor?

 

"Polislik onun kendi seçimi Arya. Ama diğer meselelere gelince bazen istemediğimiz şeyleri yapmaya mecbur kalırız! Tıpkı Doğan'ın evliliği gibi. Ama bildiğim ve sana garanti edebileceğim tek şey Doğan, Meyra'ya aşık hemde yıllar öncesinden."Arya'nın yüzü düşünceli bir hâl alınca Kerim onu belinden tutarak kendisine doğru biraz daha yaklaştırdı ve sıkıca sarıldı. " Hani sordunya niye ağalık görevini yapmıyor diye, o aMeyra için elinin tersiyle itti her şeyi. Şimdi senden tek ricam var. "Arya'nın gözleri şüpheyle kısıldı. "Bu bildiklerini Meyra'ya anlatma. Bırakalım Doğan kendisi anlatsın güzelim! " Kız önce itiraz etsede arkadaşına bu yıkımı kendisinin yaşatamayacağına karar vererek kocasının isteğini başını sallayarak onayladı. İkili bir süre daha bir birlerine sarılı vaziyette oturduktan sonra Kerim karısının ıslak saçlarını fark edince eve doğru söylenerek ilerlediler.

 

Günler aynı şekilde ilerlerken Kerim ve Arya sanki aralarındaki sorunlar hiç yokmuş gibi davranıyordu. Ama ikisi de bir süreliğine rafa kaldırdığının bilincindeydi. Belki de ikiside bu işin sonunda kendilerini avuta bilecekleri mutllu anıları biriktirmenin peşindeydi. O günden sonra ne Arya o konuları açmış ne de Kerim'in şüpheli hareketlerine tanık olmuştu. Kocası sanki ilk tanıştıkları günlerdeki gibi sevgi doluydu. Kerim'in çöpe attığı not ara, ara aklını kurcalasa da buna da bir çözüm bulmuştu Arya. Ankara'ya döndüklerinde bulduğu ilk fırsatta, Meyra ve Emir'le bu konuyu konuşacak onların yardımını isteyecekti. Mehmet ve Araz Amca'sının da bu işin içinde olması Kerim'i, Arya'nın gözünde biraz olsun aklasada, yine de bu yaşadıklarının gerçek sebebini öğrenmeden rahat edemeyecekti. Kocası Mehmet ve Araz Amca'sıyla iş birliği içinde olduğuna göre babasının düşmanı ve o notu yazan aynı kişiydi. Kerim o adam için sadece bir paravan, yada babasına ulaşması için kendisi gibi seçilen bir kurbandı. Çünkü kocası babasına düşman olsa Amca'ları kesinlikle Kerim'in yanında olmazdı.Zaten Kerim'in tutarsız davranışlarıda bazı şeyleri alalen gözler önüne seriyordu. Elbetteki oda öğrenecekti her şeyi. Hemde onların taktiği ile. Emir ve Meyra'yla iş birliği yapacak ve tıpkı onlar gibi bunu gizli tutacaktı. Bakalım bu işin altından kim çıkacaktı ve bütün bunların sonunda ne olacaktı.

 

"Güzelim kapıyı neden kilitledin? Hani şu bir kaç günü en güzel şekilde değerlendirecektik? Hani söz vermiştin?" Kocasının sözleri ile düşüncelerinden sıyrılan kız kapının arkasındaki adama seslendi.

 

"Kerim üç gecedir o kapının önünde aynı şeyleri söylemekten bıkmadın mı? Evet! Söz verdim ama bu seni koynuma alacağım anlamına gelmez! "

 

"Arya, buradan Ankara'ya döneceğiz biliyorsun değil mi? Orada aynı odada ve aynı yatakta yatacağımızı unutma bebeğim! " Arya kocasının iması ile yutkunurken vücudunu basan ateşlere de engel olamamıştı. Ellerini kaldırarak serinlemek istercesine yüzüne doğru salladı.Fayda etmediğini anlayınca üzerindeki yorganı tepikleyerek vücudunu basan sıcaklıktan kurtulmaya çalıştı.

 

"Unutmak ne mümkün Kerim Arıkan! Zira üç gecedir vakitsiz öten horoz gibi kapımda aynı sözleri tekrarlyorsun! Ama senin unuttuğun bir şey var. Ben affetmeyeceğim adamla bir yatakta yatmam!" Geldikleri günden beri kendisini affetmeyeceğini vurguluyordu ama onunda pes etmeye hiç niyeti yoktu. Karısının alaylı ses tonunu duyduğunda can kulağı ile dinlemeye başladı. "Seni affetmeyeceğime göre,her şey bittiğinde de senden kurtulmam için ümit var demektir. Bu yüzden bekaretimi korumalıyım değilmi kocacığım? Er,geç hak eden biri çıkacaktır çünkü." Kerim'in işittikleri sabır taşını çatlatıp içini kesif bir öfkeyle dolduran cinsten sözlerdi. Yumruğunu kapıya hırsla geçiren adam sesini sakin tutmaya çalışarak karşılık verdi karısına.

 

"Beni affetmesende bu evliliğin biteceğini zannedip boşa heveslenme Arya Arıkan! Seninde unuttuğun bir şey var.Eğer senin hayal ettiğin ayrılık gerçek olsa bile benim olan hep benim kalır! Yeni bir hayatın hayaline kapılma! Çünkü karıcığım sana yan gözle bile bakanı acımam öldürürüm! "Arya'nın gözleri ,kocasının keskin ses tonu ile söylediği kati sözlerden sonra irice açılırken Kerim çoktan kapıdan ayrılmıştı. Bir kaç dakikanın ardından oda birden karardı. Gözleri korkuyla büyüyen kız zifri karanlık olan odada kendini sakinleştirmeye çalıştı. Fakat başarılı olduğu pek söylenemezdi. Aradan geçen beş dakikayı bildiği bütün duaları okuyarak geçiren kız sonuda dayanamayarak bağırdı.

 

"Kerim! " Ses gelmeyince kapıya doğru tekrar seslendi.

 

"Kerim!! Ya Kerim! Beni korkutmak için yaptığını biliyorum ama yemezler. Kaldır lütfen şu sigortaları. " Bir süre daha bekledi yine ses gelmeyince oflayarak yataktan çıkmıştıki çalan kapıyla yerinde zıpladı.

 

"Arya! Elektirikler kesilmiş canım. Kapıyı açarmısın? Karanlıktan korkarsın diye mum getirdim. " Kapıya şüpheyle yaklaşarak kilidi çevirdi ve hafif aralayarak temkinle baktı. Kocası elinde yanan bir mumla kapıda kendisine gülümserken Arya ürkekçe konuştu.

 

"Kerim sırf benim korkularımdan yararlanıp odaya girmek için sigortalarla oynamadın değilmi? Ama ben bu bayat numaralara kanıp seni odama almayacağım! "

 

"Güzelim, sence ben bayat bir numarayla yanına girmeye çalışacak kadar acizmiyim? İstesem üç gecedir beklemez yedek anahtarla zaten girerdim. "

 

"Ha! Yani istemediğimden girmiyorsun? Benim koyduğum amborgo falan değil seni tutan öylemi!? " Kocasının sözleri içine oturmuştu. Ne demek istemiyordu onu? Her fırsatta sıkıştırmayı biliyordu ama! Kerim attığı küçük bir kahakadan sonra karısının kendine hayran bakışlarına odaklanarak yüzüne doğru yaklaştı.

 

"Amborgon umrumda değil sevgilim! Ben senin kendi rızanla kollarıma gelmeni istiyorum zorla değil! Aksini düşünseydim ne koyduğun engel, ne de bu kilitli kapı beni durdurabilirdi." Kocasının sözlerinin haklılığı karşısında Arya hırsla tısladı.

 

"Asla! Asla senin kollarına kendi rızamla gelip senin egonu yükseltmeyeceğim! " Kerim yine bir kahka atarken Arya elindeki mumu alarak kapıyı suratına öfkeyle çarptı. Fakat hesap edemediği şey mumun,kapanan kapının hızından dolayı oluşan esintiden sönmüş olmasıydı.

 

"Lanet olsun bir bu eksikti! " Elindeki mumu zar, zor bulduğu bir yere bırakan kız kendini cesaretlendirmeye çalışarak yatağa geçti ve yorganı tepesine kadar çekti. Korkacak bir şey yoktu uyayabilirdi. Kocaman kadındı,çocuk değildi ya. Kendisini telkin etmeye çalışsada uyku onu bir türlü bulmazken dışardan gelen seslerde hiç yardımcı olmuyordu. Yağan şiddetli yağmur, ve hayvanların çıkardığı ürkütücü seslerin yanı sıra pencereden gelen hafif tıkırtılar. Daha fazla dayanamayan kız korkuyla yerinden kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Kilidi açarak titreyen sesi ile seslendi.

 

"Kerim! " Hiç ses gelmeyince korkusu biraz daha artarak olduğu yerden tekrar bağardı.

 

"Kerim uyudunmu!? " Kocasının sesine kulak kabartsada o ürktüğü seslerden başka bir şey duymuyordu. Sesini biraz daha yükselterek ağlamaklı bir tonla çemkirdi.

 

"Ya Allah'ın cezası korkudan ölüyorum burada nerdesin!? Bak eğer biraz önce söylediklerim için bana tavır yapıyorsan hâlâ aynı düşüncedeyim!" Korksada geri adım atmamaya çalışıyordu fakat kocası biraz daha ses vermezse burada korkudan ölecekti.

 

Verandada elindeki çayla yağan yağmuru izleyen adam karısının sesini duyması ile hızla içeriye girdi. Onun söylediği sözler, kendisinde kahkaha atma isteği uyandırsada sesinin ağlamaklı tonu gerçekten korktuğunu gösteriyordu. Daha fazla korkutmamak için seslenerek yanaştı.

 

"Sakin ol! Dışardaydım duymamışım. " Kerim'i karartı şeklinde karşısında gören kız korkuyla kolundan tutup içeri çekti.

 

"Ne yapıyorsun şu havada dışarıda!? Yanımda kal! Birisi pencereyle oynuyor ve ben korkuyorum! " Kerim bakışlarını şüpheyle pencereye çevirdi. Fark ettiği şeyle dudakları yana doğru kıvrıldı. Pencerenin önündeki çam ağacının dalları esen rüzgarla cama çarpıyor ve karısını korkutan seslere sebep oluyordu. Ama bunu Arya'nın bilmesine gerek yoktu öyle değil mi? Yüzünde oluşan gülümsemeyi saklamaya hiç gerek duymadı çünkü karanlık odada karısı onu görmüyordu.

 

"Sevgilim böyle bayat numaralarla beni odana davet etmene gerek yok. Sen istesen ben zaten gelirdim. " Kerim'in alayla söylediği sözler biraz önce kendi sözlerini vurgular cinstendi.

 

"Hemen de taşı gediğine otuttur! Aman fırsatı kaçırma! "

 

"Huyum kurusun! "

 

"Canın çıksın! "

 

"Alan sen olduktan sonra sorun yok! "

Arya kocası yüzünden çıldırırken öfkeyle yerinde tepindi.

 

"Çık dışarııı!"

 

"Hay!Hay! Ama bir daha çağırırsan gelmem haberin olsun! " Karısını çıldırttığını farkeden adamın gülümsemesi yüzünde iyice büyürken kapıya doğru ilerledi. Arya ise tekrar içine düşen korkuyla dudaklarını dişlerken kısık sesle fısıldadı.

 

"Kal! Allah'ın cezası kal! "

Karısının sözleri ile açık kapıyı kapatan adam, üzerindeki hırkayı çıkarttı ve hızla yatağa doğru ilerleyip yorganı açtı. Yatağa giren adam karısunın hâlâ aynı yerde dikildiğini görünce alayla konuştu.

 

"Yatağıda ısıtmışsın. Bu iyi oldu dışarda üşümüşüm. " Arya öfkeyle dişlerini sıkarak tısladı.

 

"Donsaydın da çözülmeseydin keşke! Kutup ayısı! "

 

"Bir şey mi dedin karıcığım? Hem niye hâlâ dikiliyorsun orada gelsene yatağa!" Arya kocasının alaylı sözleri ile delirme noktasına gelsede tek başına kalmanın korkusuyla umursamamaya çalışarak yatağa ilerledi ve yorganın altına girerek sırtını Kerim'e döndü. Onun bu haline içinden kahkahalarla gülen adam daha fazla üzerine gitmek istemeyip kollarını başının altına koyarak yüzünde oluşan gülümseme ile gözlerini kapadı.

 

İki günü de aynı şekilde geçirmişti ikili. Sabahları itişe, kakışa kahvaltılarını yaptıktan sonra biraz yürüş yapıyor daha sonra tekrar eve dönüyorlardı. Arya bazen göl kıyısında yazdığı kitaba zaman ayırırken, Kerim de evdeki ufak tefek tadilat işlerini hallediyor boş zamanlarında da karısıyla ilgileniyordu. Bir türlü gelmeyen elektirik yüzünden geceleri aynı yatakta iki yabancı gibi yatıp, sabahları tek beden olarak kalkmakta balayılarına damgasını vuran tek anı olmuştu. Ve tabi bu yüzden bitmeyen tatlı atışmalarıda unutmamak lazım.

 

Balayını bitiren ikili Arya'nın Dayı oğlunun düğünü için köye inmişler ama burda da aynı yatakta yatmaktan kurtulamamışlardı. Karısının dokuz yaşındaki erkek kuzeni ile mutfağa geçen Kerim beklenen misafirlerin geldiğini haber verecekken, didişerek bulaşık yıkayan Arya ve Derya'yı görmesi ile yanındaki çocuğa sus işareti yaptı.

 

"Sende abartmıyormusun Derya!?" Om uzlarını silken kızın gece karası saçları dalgalanırken kıkırdayarak cevap verdi ablasına.

 

"Ama babam da her fırsatta beni kocaya vermekle tehdit ediyor abla. Ne yapayım bende bu konuda onun birazcık üzerine giderek eğleniyorum işte. " Kardeşine ters bakışlar atan kız sonunda onun yüzünün şekline dayanamayarak kıkırdadı.

 

"Dikkat ette bir gün ters tarafına gelmeyesin! Dediği gibi testiyi bacaya koyarsa laz inadından kimse vazgeçiremez onu! "

 

"Vallahi o testiyi bu gidişle ben koyacağım göreceksiniz! Bitmedi gitti testi muhabbetiniz! "

 

"Derya saçmalama! " Onların muhabbeti ile kıkırdayan Kerim'i farkeden ikili ona şaşkınca bakarken Kerim'in sözleri ile Derya resmen ateş topuna döndü.

 

"Aman Baldız testiyi bacaya koyma sakın! Biliyorsun ben seni Dağhan'a düşünüyorum. " Derya yanaklarını şişirerek kıpkırmızı olan yüzüyle eniştesine çemkirdi.

 

"Enişteee! Başlayacağım senin kardeşine ama ha! Ula nedir derdunuz benla!? Ha o testiyi bu gün o bacaya koymassam bana da Derya demesinler! " diyerek bir hışımla mutfaktan çıkmıştıki elbisesinin eteğini çekiştiren çocuğa döndü.

 

"Deya abla kocamı istiyorsun? Niye testiyi bacaya koyuyorsun? " Küçük kuzeninin sorduğu masum soru, ablası ve eniştesini kahakahaya boğunca Derya öfkeyle homurdandı.

 

"Ha uşak! Koca istiyorum! O meşhur testiyi bacaya koyup ilk kırana varacağım! " diyerek hırsla mutfaktan çıktı.

 

Kerim karısına bakarak kahkahaları arasından konuştu.

 

"Sizinkiler geldi aşağıdalar hepsi."Arya yüzündeki büyük gülümseme ile hızla mutfaktan çıktı. Arkadaşları ve bütün ailesi sonunda gelmişti demek. Onları karşılamak için aşağıya inen kız herkesle hoş beş ederek kısada olsa muhabbet etti.Bir süre sonra kızlarıda alarak dışarı çıktı.

 

"Hadi! Çeyiz çıkacak şimdi! Yerinizde olsam bu eğlenceyi kaçırmam! " Meyra ve Zeynep onun bu mutluluğuna kıkırdarken diğer kızlar çoktan çıkan çeyizi seyretmeye başlamıştı. Koca ev bir den boşalmış bütün kadınlar kızlar tek sıra şeklinde yan, yana dizilmişti. Derya sıranın ortadaki yerinden bağırarak kızlara seslendi.

 

"Ha! Nedikiliyursunuz orada yali kaziğu gibi!"

 

Arya şaşkın arkadaşlarına bakarak gülümsedi ve onlara hemen bu durumu açıkladı.

 

"Gelin ve Damat aynı köyden olursa, gelinin çeyizi elden ele damadın evine gider. Eski bir adet işte! Hadi bizde girelim sıraya. " Kızlar bu eğlenceyi kaçırmamak için sıraya girerken erkeklerin bazıları köyü geziyor, bazılarıda kahveye doğru yol alıyordu. Gençler ise bu değişik adeti şaşkınca izliyordu. Çeyiz çıkmaya başlayınca genç kızlar karadeniz şivesi ile bir türkü tutturdular.

 

Mavili eşarbumi

Güneşsiz takmayirum

Yarumden başkasina

Vallahi bakmayirum

 

Eğlence içinde çeyiz kız evinden erkek evine elden ele taşınıyordu. Tuğra bu olayı sırıtarak izlerken Kayra her zamanki gibi boş gözlerle izliyordu. Ne kadar da suratsız oldu son zamanlarda diye geçirdi içinden Tuğra, ikizinin yüzüne bakınca. Daha sonra bakışlarını tekrar çeyiz taşıyanlara çevirdi.

 

Mavili yeleğumi

Astum incir dalina

Sevdaluk eyi şeydur

Ben da verdum yolina

 

Kayra daha fazla bu tantanaya dayanamayacağını anlayınca köyü gezmeye karar vermiş bu fikrini de ikizi Tuğraya söyleyerek gitmek için hareketlenmişti. Taki o sesi duyupta bakışlarını o yöne çevirene kadar.

 

Çiktum dağun başuna

Mavi yelek tokudum

Ben habu sevdaluğun

Mektabina okudum

 

Mavi gözlerin kesişmesi ile gözlerini hırsla devirdi genç adam. Bu kız gerçekten deliydi bunun başaka açıklaması yoktu. Acaba Yunus Amcası bu kıza nasıl tahammül ediyordu? Başa bela cinsinden bir ömür törpüsüydü resmen! Babasının gelirken annesine söylediği sözler aklına geldi.

 

"Yunus,Derya'ya yine vetoyu koymuş! "

 

"Niyeki!? "

 

"Niye olacak, yaşına bakmadan sürekli evlenmeyi dile getiriyormuş zilli. Yunus'ta köye yollamış."Karısının kıkırdaması ile bakışlarını kısan adamda kıkırdadı. " Biliyormusun o kızda tıpkı senin gibi deli!"

 

"O da kendine bir erkeği deli edecektir Mehmet! Tıpkı benim sana yaptığım gibi! Deli öküzün koşması kolay olur derdi rahmetli Emine ninem. Derya'yı alacak adam yaşadı! "

 

Kayra hatırladığı sözlerle yüzünü buruştururken düşüncelerini bir kenara iterek adımlarını hızlandırdı. Arkasından ikizi Tuğara'da hareketlenmişti.

 

Yaşlı adam elindeki tabancayla, ilginç bir şey varmışcasına karşısına bakıyordu. Onun neden elinde silahla beklediğini anlamayan Kayra yaşlı adamın baktığı yöne baktı. Fakat enteresan bir şey göremeyince merakla adama sordu.

 

"Hayırdır emmi? Nereye bakıyorsun öyle! "

 

Yaşlı adam bir süre Kayra'yı tartarcasına süzdü. Yeşil gözleri bir kısılıp bir açılırken zararsız olduğunu anlamış olacak ki omuzunu silkerek diğer elindeki bastonla karşıyı işaret etti.

 

"Ha bu! Karkagalar misurlarumi talan edey! Yaşliluk işte gözüm görüp haklayamayirum o pok yiyeni! " Kayra adamın gösterdiği kargaya bakarak gülümserken yaşlı adamın elindeki silah birden çekildi.

 

"Ver dayı ver. Ben senin yerine haklarım onu! " Tabancayı nişan alıp hedefine doğrulttu ve polis olmanın verdiği avantaj ile ateş etti. Karganın tüyleri uçuşurken ,üzerinde durduğu nesnede parçalara ayrılmıştı. Yaşlı adama dönerek gülümsedi ve silahını geri verdi.

 

"Al bakalım Dayı. Ne şehit oldu ne gazi bok yoluna gitti senin Niyazi." Adam yüzünde büyüyen mutlulukla tabancasını alırken Kayra onun bu haline yüzünü buruşturmuştu. Tuğara adamın yeşil gözlerine bakarken yaşlı adam elindeki bastonu sallayarak bir den horan tepe, tepe kahvehaneye doğru ilerlemeye başladı. Söyledikleri ise arkasındaki iki gencin anlamsızca bir ,birine bakmasına sebep oldu.

 

"Furdum! Kirdum Torali'larun bacasundaki testiyi kirdum!"

 

İki gençte şaşkınlıkla yaşlı adamın arkasından ilerlerken bu olay köyde hızla yayılmaya başlamıştı. Hâlâ çeyiz işi ile uğraşan kadınlar kahvehanenin önündeki curcunayı merakla izlerken duydukları ile şok oldular.

 

"Kirdum testiyi kirdum! Torali'ların bacasundaki testiyi kirdum! Ha uşaklar ha! " diye horon tepen adamla Yunus işittiği sözler karşısında korkutucu bir sakinlikle tısladı.

 

"Ne diyorsun sen İdris emmi? Ne bacası ne testisi!?"Mehmet arkadaşının kabaran öfkesini hissedince onu sakinleştirmek için koluna dokundu.

 

"Bacaya koydiğunuz testi Yunis.Kirdum testiyi kizun Derya'yı alacağum! "

 

"Uyyyy! "

 

"Ahaaaaa! "

 

Kalabalıktan yükselen şaşkınlık sesleri ile Yunus'un ateş saçan mavi gözleri kızının şok olmuş mavilikleri ile buluşunca gök gürültüsünü aratmayacak bir şekilde kükredi!

 

"Deryaaaa! Ula uşak ölümlerden ölüm Beğen da! " Arkadaşları Yunus'u sakinleştirmeye çalışırken Arya ve kızlar şoktan ve Yunus'un korkusundan yerinde sendeleyen kıza müdahale ettiler hemen.

 

Kayra ve Tuğra şaşkınlıkla olanları izlerken Derya girdiği şoktan sıyrılarak babasına doğru koştu. Babasının karşısına geçen kız başıına gelenlerin verdiği panikle konuşmaya başladı.

 

"Ba... Baba! Vallahi haberim yok! O testiyi bacaya ben koymadım! Yemin ederim baba! "

 

"Sus ula! Rezil ettin beni cümle aleme! Madem koymadın gelirken ne demeye testiyi getirmek için tutturdun! Ama ben sana yapacağımı biliyorum!" Yunus öfkeyle başını sağa, sola sallarken Derya korkuyla kendini savunmaya başladı.

 

"Baba! " Ben koymadım diyorum! İnanmıyor musun sen bana!? Haberim bile yok!"Adetlerini bildiği için babasının vereceği karardan korkuyordu kız. Gerçi babası kıyamazdı ona. Ama tersine de güven olmazdı. Dolan gözlerini yaşlı adama çevirerek tekrar konuştu. "Beni o yaşlı adama vermezsin değil mi!? " Kızının hâlâ evlenmekten bahsetmesi Yunus'u iyice sinirlendirirken öfkeyle kükredi.

 

"Vereceğim ula! Ha bu dedeye vereceğum seni! " Yunus'un sözleri herkeste şok etkisi yaratırken Kayra baba kıza doğru bir hamle yapmıştıki ikizi kolundan tutarak durdurdu. Yunus'un sözlerini merakla dinleyen yaşlı adam aldığı cevapla başladı türkü söyleyerek horon tepmeye.

 

Çay eliden öteye

Yali gidelum yali, yali gidelum ya

Taşidiğin çeyizin

Ben olayim hamali, ben olayım ha

 

Herkes şaşkınlıkla yaşlı dedenin mutluluğunu izlerken Derya'nın da artık sabır taşı çatlamış deli damarı kabarmıştı. Gözlerindeki öfekeyi belli edercesine karşısındaki adama yaklaşıp ellerini beline attı. Herkes Derya'nın ne yapacağını merakla beklerken bu olaya anlam veremeyen iki kardeşte kızın hareketlerini izliyordu. Derya ellerini beline atarak başladı adamın dilinden konuşmaya.

 

Dede dede dedesun

Dede kalkup gidesun,

Sabah olacak haydi

Sen git de oğlun gelsun,

 

Derya yaşlı adamı kolundan tutup yola doğru çekiştirirken kadınlar tarafındaki kalabalıktan hayret nidası yükseldi.

 

"Uyyyyy! Kiz ne oğli! Ha bu domurcuk baklasinun senla yaşıt torinlari var da!" diye söylenirken yaşlı adam onları hiç dinlememiş tekrar başlamıştı sevincinden horon tepmeye.

 

Çikar kizim gömleği

Sar dedenun boynina, sar dedenun boy!

 

Yunus öfkeden saçlarını çekiştirirken, Kayra bu hale gelen olay karşısında kardeşi Tuğra'ya öldürücü bakışlar attı. Deniz eli ağzında olacakları beklerken, Mehmet ve arkadaşları olayın yıllar önce Yunus ve Deniz evliliğinin başlangıcı olan anıyı hatırlamıştı. Dedenin son sözleri ile herkes şok olmuştu.

 

Çöz kizim peştamli

Gir dedenin koynina, gir dedenin koy!

 

"Uyyyy!!!Kudurmiş rezil! Ula oğlun yaşında oğlun! Ne oğli torini, torini! Kudiruk Andırını alda koy cebune ha! "

 

Derya tepesinin tası atmış bir şekilde tekrar yaşlı adamın üstüne yürürken utançtan yerin dibine girecek duruma gelmişti. Babasının ve annesinin uyarısını bile duyacak durumda değildi.

 

"Deryaaaa! Doğru eve bir an önce bitsin bu rezillik!" Yunus sözlerinden sonra öldürücü bakışlarını yaşlı adama çevirmiştiki adamın tekrar türküye başlaması ile sabrının son kırıntılarının da tükenmek üzere olduğunu anladı.

 

Gel yanima yanima öyle durma uzaga öyle durma uz

Ben çüruk takamiyum kodun beni kizağa kodun beni kiz

 

Derya yaşlı adama yaklaşarak ateş saçan bakışlarını yeşil çipil gözlerine dikti ve duruşunu dikleştirdi. Yunus ve Deniz kızının hareketlerinden şüphelenirken kötü bir şey yapmaması için dua eder duruma gelmişlerdi. Yaşlı adama tiksinircesine baktı kız. Kayra ve Tuğra içlerini saran vicdan azabı ile kızı izlerken Ali ve arkadaşları ters bir durum karşısında Yunus'a müdehale etmek için tetikte bekliyordu. Deniz daha fazla dayanamayarak kızına doğru ilerliyordu ki Kayra'da yumruklarını sıkarak kardeşine ters bakışlarını attı. Tuğra'nın çaresiz bakışları ile yaşlı adama doğru bir hamle yapmıştıki Derya'nın sözleri ile durmak zorunda kaldı.

 

Karli dağdan aştiğum

Bir kardaştan gectuğum

Senmisin benim dengum

Sakalina ettuğum!

 

"Uyyyy!! Aferun kizum! Ağzına sağluk! Rezil herif! "

Derya yaşlı adamın elindeki bastonu hırsla çekti ve üzerine doğru yürüdü. Kalabalığın içinden yükselen seslerle annesi kızının koluna hızla yapıştı.

 

"Bırak anne! Bırak da! Ha bu kudiruk herif neler dedi bağa duymadunizmi?!?" Annesinin kolları arasından hala adama doğru atılmaya devam etti.

 

"Uyy! Öldüreceğum seni! Yaşlı bunak! Ula utanmayrmusun torinin yaşındayum torinin! Ula andırı kopasıca sapik herif! "

 

"Kızım sakin ol! "Deniz kızını zapt edemezken Kerim hızla koşup baldızını belinden kavradı. Çıldıran kız bacaklarını savurdukça Kerim bile tutmakta zorlanırken Ali, Yunus'a dönerek telaşla söylendi.

 

"Oğlum ne bakıyorsun boş, boş? Bir şey yapsana kız perişan oldu görmüyor musun!?" Mehmet, Ali'nin sözleri ile küçük bit kahkaha atarak söylendi.

 

"Adamın anıları canlandı! Nevri döndü resmen garibin! "Yunus, Mehmet'e ters bakışlarını atarken diğer arkadaşlarıda homurdanarak onu uyarmaya çalıştı.

 

Yunus sert adımları ile kızına yaklaştı ve Kerim'in kollarından kurtararak keskin bir ses tonuyla konuştu.

 

"Kes artık! Sayende bütün köye rezil olduk! " Derya derin bir nefes alırken yaşadığı öfke ile göğüsü hızla inip kalkıyordu. Nefesini düzenlemeye çalışırken babası tekrar knuştu. " Madem beni ele güne rezil ettin cezanı çekeceksin! " Babasının sözleri ile gözleri korkuyla açılan kız eliyle ihtiyar adamı göstererek bağırdı.

 

"Suçum olmadığı halde bu adama mı vereceksin yani beni!? Bu yaşlı bunaklamı evlendireceksin! Ya benim hayallerim var! O nefret ettiğim justin le bile evlenmeye razıyım, ama bu adamla olmaz! Daha Nick'ın kaslarına bile dokunamadım ya! " Yunus kızının sözleri ile daha çok öfkelenirken uğultulu seslerin arasından bir ses yükseldi.

 

"Dayı! Dayı!" Yunus'un bakışları kendisine doğru koşan yeğenine kayarken çocuk nefes, nefese sözlerine devam etti. "Derya ablamın testisini İdris emmi kırmadı! Yalan söylüyor verme ablamı o adama! " Yunus yeğenine şaşkınlıkla bakarken Mehmet çocuğa doğru yaklaştı ve onun boyuna inmek için dizinin birini kırarak yere eğildi. Çocuğun korkmuş gözlerine bakıp ona güven vermek istercesine gülümseyerek konuştu.

 

"Söyle bakalım ufaklık sen gördünmü testiyi kıran iti. " Çocuk başını olumlu anlamda sallayarak bakışlarını kalabalığın içinde bir süre gezdirdi. Gördüğü kişi ile gözleri parlarken işaret parmağını kaldırarak bağırdı.

 

"Aha bu itoğli it dir ablamın testisini kıran!"

 

Bakışlar çocuğun işaret ettiği yöne dönünce herkesin ağzından bir şaşkınlık nidası döküldü.

 

Uyyyyy!

 

Ahaaa!

 

"Neyyy! "

 

Mehmet herkesin şaşkın bakışlarının döndüğü yöne bakınca ağzından çıkan küfre engel olamadı.

 

"Ha siktir!" Yavaşça eğildiği yerden doğrulan Mehmet öfkeli gözlerini karşısındaki gence çevirerek kükredi.

 

"Ulan sen benim başıma belamısın it oğlu it! Ulan Tuğra babanın şarap çanağına sıçıyım lan!" Tuğra babasının öfkesinden geri, geri kaçarken çarptığı bedenin arkasına sığındı.

 

"Ulan Puşt! Derya ile hemen evleneceksin hazır ol!" Tuğra itiraz etmek için ağzını açmıştıki önündeki genç kükreyen adama karşı bir adım öne çıkarak bakışlarını arkasında kendilerine korkuyla bakan mavi gözlü kıza çevirdi ve onun gözlerinden ölümü andıran kara gözlerini çekmeden, adama cevap verdi.

 

"Testiyi kıran o değil benim! "

 

Şaşkın kalbalıktan tekrar sesler yükseldi.

 

"Haydeee! "

 

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM (:

 

yitenumutlar

 

 

 

Loading...
0%