Yeni Üyelik
12.
Bölüm

İ-D-B-S-12

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı - Demet Sağıroğlu : Arnavut Kaldırımı

 

4 yıl önce

 

Karşısındaki adamın kırışmış yüzünde gezdirdi uzun süre bakışlarını. Bakışları, yaşlı adamın yarı kapalı gibi durmasına neden olan göz kapağından kaşına doğru uzanan büyük izde takılı kaldı.

 

Karşısındaki gencin bakışlarının takılı kaldığı yeri fark edince yaşlı adam parmaklarını hafifçe o izin üzerinde gezdirerek acıyla gülümsedi.

 

Onun bu hareketi ile kendine gelen Kayra bakışlarını hızla kaçırdı ve acıyla konuştu.

 

"İki hafta önce evlendim." Yaşlı adamın feri sönmüş bakışları birden sevinçle parladı.

 

"Sevdiğini aldın mı?" Yaşlı adamın sorusu ile Kayra'nın yüzünde tarif edilemeyecek bir mutluluk belirdi. Başını olumlu anlamda salladı. Onun başıyla verdiği onaydan sonra yaşlı adam elindeki kadehi Kayra'nın kine vurarak kıkırdadı. "İşte buna içilir deli oğlan!" Masadaki kadehine uzanırken Kayra'nın yüzündeki gülüşün yerini acıya bırakması yaşlı adamın gözünden kaçmayınca ağzındaki sıvıyı yutarak homurdandı. " Sevdalanırsın sevinmezsin,sevdiğini alırsın yine sevinmezsin senin derdin ne anlamadım gitti yahu!" Elini hesap sorarcasına kaldırarak kaşlarını çattı. " Ulan iki yıl önce avuçlarıma yanan bir kor gibi düştün! Şimdi o kor ateş topu olmuş gibi karşımda! Sevdiğini alan adam mutluluktan uçurtma misali süzülür ayakları yerden kesilir ama sen etrafında yangın çıkaracak ateş gibi harlanıyorsun gün geçtikçe!" Kayra bardağında ki sıvıyı bşr seferde içerek bardağı sertçe masaya bıraktı. Yaşlı adam onun bu haline şüpheyle baktı. "Gelin hanım mı istemiyor seni? Hala o çocukla..." Kayra oturduğu yerden öfkeyle fırlayınca yaşlı adam sözlerini tamamlayamadı.

 

"O piçi Derya'nın dudaklarına dokunduğu o gün bitirmeliydim!" Bakışlarını yaşlı adama çevirerek ona doğru yaklaştı. " Bilmiyorum neler oluyor Hasan baba! Ben içimde her gün büyüyen sevdaya karşı koymaya çalışırken nasıl sevilir nasıl sahip çıkılır öğrenemedim. Tek derdim içimde büyüyen ve benliğimi ele geçiren o duyguyu söküp ata bilmekti yüreğimden!" Yaşlı adam karşısındaki genç adamın kendisine neden bu kadar eziyet ettiğini anlamak için susmayı tercih etti. Zaten konuşmayı sevdiği de pek söylenemezdi.Kayra ellerini saçlarına geçirerek hırsla çekiştirdi. " Ailelerimiz çok yakın kardeş gibiler. Ben yakıştıramadım kendime! Bütün çocuklar kardeş gibi büyüdük! Ama küçüklüğümden beri Derya'ya içimde büyüyen bu duyguya nasıl karşı koymaya çalıştığımı bir ben bir Allah bilir! Yoktu! Benden başka hiç biri aileden bir kıza böyle yan gözle bakmıyordu! Bunun ağırlığı nasıl bir şey bir bilsen!" Yaşlı adam ağır hareketlerle yerinden kalkarak Kayra'nın karşısına dikilip sert bir şekilde baktı.

 

"Sevda mevladandır! O gönlüne,alnına Derya'yı yazdıysa sorgulamak,isyan etmek,karşı çıkmaya çalışmak senin ne haddine ayarı bozuk! Ne olmuş bir sen çıktıysan!? Ulan sevda bu sevda! Gün gelir o aileden başka birilerinin bir birine sevdalanmayacağını, gizli bir yara gibi göğsünde taşımayacağını kim garanti edebilir!?" Kayra karşısındaki yaşlı adama alayla gülümsedi.

 

"Sevdalanan oldu elbet! Ama sor sonu ne oldu?" İşaret parmağı ile arkasındaki manzarayı hırsla gösterdi." Bu Ankara varya Emir abinin mezarı! Ölmeden mezara soktular! Üstelik onun durumu farklıydı! Aileleri sevdiği kızla kundaktayken birleştirmişti ellerini! Ama şimdi ne oldu! İki aile bir birinin yğğzne bakmaya utanıyor! O iki aile Emir abiye cephe! Zeynep abla Ankara'yı terk edecek!Ben Derya ile sonumuzun böyle olmasından korktum hep! Ailelerimizin arasını açmaktan, Derya'nın da bir gün Zeynep abla gibi beni bırakıp gitmesinden korktum Hasan baba!" Yaşlı adam buruşmuş ellerini Kayra'nın yakasına uzatıp çekerek silkeledi.

 

"Kendine gel! Sen Emir,Derya ise Zeynep değil! Sen sevdiğin kızı aldın! Yüreğini,gönlünü,ömrünü döşeğini paylaşacaksın onunla!" Kayra işittiği sözlerin etkisiyle yakasındaki elleri hırsla ittirerek kükredi.

 

"Paylaşacak bir şey bırakmadım!" Elini yumruk yaparak başına vurdu bir kaç sefer. " Bu aptal kafam yüzünden Derya'yı o bahsettiğin döşekte suçladım! Gönlümü paylaştım ama dilime dökülen iğrenç sözleri yüzüne vurmak için! Yüreğimi paylaştım ama sevdamı değil nefreti kusmak için! Şimdi paylaşacağım tek şey ömrüm kaldı ellerimde! Onu da bir birimizden uzak kalarak paylaşacağım!" Yaşlı adam işittikleri ile yerinde sendeledi. Geçmiş bir hayalet gibi süzüldü beyninin kuytularına ve acıyla fısıldadı.

 

"Kızı suçladın!" Kayra düşen omuzları ile başını olumlu anlamda salladı.

 

"Onu öpen şerefsiz gözümün önünde,ağzından düşürmediği isimler beynimde dönmeye başlayınca kendimi kaybettim. Benden önce ona birinin dokunma ihtimali beni delirtti."Elini kendi göğsüne vurarak sözlerine devam etti. "Ben kendi kardeşime ikizime yıllardır o şerefsiz yüzünden kırgınım Hasan baba! İçimdeki sevdayı kardeşime bile açamadım,onları o lanet gün bir araya getiren o götüntüyü gözlerime sokma sebebi olarak hep Tuğra'yı suçladım. Tuğra ve Derya hep bir birine daha yakın oldu. Ona bağladım. Sonuçta Tuğra'nın arkadaşıydı o şerefsiz. İkisinin yüzüne her baktığımda o piçi gördüm. Gün grliyor yapmam dediğin şeyleri yapar oluyorsun. Bu hayat aynı rahmi paylaştığın, aynı kandan, aynı candan beslendiğin kardeşine bile kırgın ediyor insanı! Yüreğini açtığın kadına bile yüzünü eğdiriyor bu hayat!" Kayra'yı kolundan tutarak kalktıklatı masaya doğru sürükleyip kalktığı sandalyeye tekrar oturttu ve kendiside yine karşısına oturarak boşalan kadehleri doldurdu. Parmaklarını biraz önce gezdirdiği yarasının üstünde dolaştırarak konuştu.

 

"Bana benziyorsun!" Kayra adamın sözleri ile boş boş ona bakınca yaşlı adam elindeki kadehi gelişi güzel sallayarak acıyla gülümsedi. "Gençliğime yani. Asi laf anlamaz burnunun dikine giden siktiğimin akılsızı,huysuz, kimsenin kkarşısında durup laf etmeye bile cesaret edemeği aksi deli herifin tekiydim işte senin gibi." Karşısındaki adamın kadehini yudumlaması ile Kayra'da kadehine uzandı. Yaşlı adam aldığı yudumdan sonra yanındaki radyonun düğmesine basarak efkarlı bir tınının etrafa yayılmasını sağladı. "Taksiciydim gençliğimde.Flinta gibi bıçkın bir deli kanlı. Mahallenin kızları benimle konuşmak içim yolumu gözlerdi. Abileriyim ama yan gözle ne baktım ne baktırdım.Biri hariç." Gözlerinde bir ışık belirdi son cümlesi ile yüzünde buruk bir gülümseme.Kayra ise onu ilk defa böyle görmenin şaşkınlığı ile bakıyordu. " Mahallenin diğer delisi! Her gün önüme geçer sana varacağım sen de beni alacaksın derdi! Tabi ben o zamanlar fersah fersah kaçıyorum o deliden. Kimseden korkamayan çekinmeyen herkesin kaçtığı ben bir elli boylarında zayıf çelimsiz bir kızdan kovuk kovuk kaçar olmuştum. Küçükkende söylerdi ama iş büyüyüp serpilince değişik hal alıyor işte. Mahalle duyar aileler duayar elalem duyar neder hesabı.Nihayetinde çalıştığım taksi durağının sahibinin kızı.Bir duyulsa korkumdan değil ama kızın adı karalanacak diye çekinmem. Her gün istisnasız keserdi yolumu kuytuda köşede. Yüzünden gülüşü hiç eksim olmazdı. Bir güldümü kahverengi iri gözlerinin içi gülerdi. Bir gün yine kesti yolumu. Kaşlarını çatmış öfkeyle bakıyor bu sefer iri gözleri. Ben konuşmazdım zaten hep o konuşur köşe başında kaybolurdu. Bu defa oda konuşmadı. Yüzüme bir tokat çarptı. Yeminle feleğim şaştı! Ben ne diyeceğimi bilemez halde ona bakarken o işarer parmağını kaldırarak göğsümden dürttü. "O şıngırdak Necla yı alır canına yoldaş,yuvana arkadaş, kendine kadın yaparsan sevdam üstüne yemin ederim önce onu sonra seni öldürürüm sonrada gider yıldırım nikahı ile o artist Nejdet ile evlenirim!" Kayra karşısındaki adama anlam veremeyerek baktı.

 

"Nejdetle evlenmeden hapishane ye girmesi gerekiyor onu söylemeyi unutmuş." Kayra'nın sarhoş ağızla söylediği sözlerden sonra yaşlı adam gülümsedi.

 

"Unuturmu o deli hiç!? Ben tabi devreler yandı bakıyorum aval aval aynı senin dediğin gibi dedim. Beni ve Necla'yı öldürürsen artis Nejdet denen o piçle evlenip muradına ermeden önce hapishaneye düşeceğini unuttun dedim bilmiş bilmiş.Uzun kayverengi saçlarını öyle bir savurdu ki yasemin kokusu içime işledi. "Sende pembe odanın varlığını unutmuşsun anlaşılan diyerek lafını geçirdi. Öyle bir kaldım ki işte o dakika yüreğime vurduğum kilidi kırdı Meryem. Bir şey demeden çekip gittim. Meğer anam Necla'ya görücü yollamış. Ama beni ateşlere atan Necla değil Meryem di.O gün akşama kadar anamı ikna etmeye çalıştım. O Meryem'in gönlünün Nejdet'te olduğunu ikisi arasında mahallede lafın alıp yürüdüğünü savunup gitmeyeceğini söylesede ben içime düşen o yangınla ikna ettim dinlemedim ne ailemi ne başka kimseyi. Meryem'i o akşam istettim. Bir haftaya nişan kesildi. Öyle bir ateş salmoştıki Meryem içime,sanki küçğklükten beri ilmek ilmek işlemişti sevdasını i. O gğn o köşe başında o gülen gözlerinden dökülen damlalar yüreğimin zincirini kırarken,kokusu ciğerlerime işleyip sevda ateşini düşürüp bir lafı ile kavurmuştu benliğimi. Düğün uzamasın istedi hemen bir iki aya bitsin dedi Meryem'im. Meğer başına gelecekleri o bilmişte ben bilememişim. Bir gün son müşteriyi bıraktım, bizim o kuytudan geçiyorum,köşeyi dönmeden gözüm birine takıldı. Benim aldığım elbise vardı üstünde nasıl tanımam. O piç Nejdet öpüyordu Meryem'i. Benimki de karşılık verir gibi. Söylediği o söz kulaklarımda çınladı Nejdet'le evlenirim dediği,gördüğüö sahne sanki gerçekleri çarptı yüzüme o anda.Dünya başıma yıkıldı.Gözüm döndü. Arabadan nasıl indim ne ara levyeyi aldım ne ara Meryem'i bir kenara ittim hatırlamıyorum. Daldım o ite Allah ne verdiyse. Kan revan içinde o yerde Meryem koluma sarılıyor yapma diye." Kayra dikkatli bir şekilde karşısındaki adamı izlerken onun bir anda durması ile merakla sordu.

 

"Sonra ne oldu Hasan baba!?" Yaşlı adam acı bir şekilde gülümsedi ve gözlerini ve kulaklarını işaret ederek sözlerine devam etti.

 

"Bu kulaklar duyduğu ile bu gözler gördüğü ile yargıladı sevdiği kızı." Yaşlı adamın sözleri ile Kayra'nın kaşları çatıldı düşünceli bir hale büründü."Meryem ne kadar yapmadım bir şey dediyse de ben gördüğüme duyduğuma inandım. Ne olup ne bittiğini anlatmasına bile fırsat vermeden,koluma yapışan elini koparırcasına çektim bir köşeye eski bir eşyayı atarcasına fırlattım. Gururum, senin olmadıysa başkasınada yar etme öldür diye bağırsada yüreğim evlat işaret parmağı ile göğsünü göstererek sözlerine devam etti. Şu lanet,sevmesini bilemyen bencil yüreğim karşı koydu o sese. O günden sonra Meryem ne kadar karşıma çıksada hiçe saydım. Anam bir taraftan mahallenin lafı sözü bir taraftan iyice diş biledim kıza. Bir gün yine karşıma çıktı. Pes etmedi anlattı o piçin yaptıklarını. Nice zamandır kızın peşindeymiş,ben elümi kana bularjm diye anlatmamış. Benimle buluştuğu o kuytu köşeyi meğer evvelden bilirmiş it soyu. O günde sıkıştırmış işte o köşede. Zorla kızı öpmüş. Benim karşılık verdi zannettiğim o an meğer Meryem tırnakları ile yüzünü parçalarmış o şerefsizin elinden kurtulmak için. Gözüm döndüğü için ben fark etmemişim,gördüğüme inanmışım. Tabi inanmadım Meryem'e. Gözüm gördü gönlüm bu sözlere inanmaz dedim. İşte o an çıldırdı Meryem. Yerden aldığı taşı benim gözüme hırsla indirdi." Yaşlı adamın parmakları tekrar o izin üstünde dolaşırken usulca Kayra içine düşen ateşle yerinde huzursuzca kıpırdandı. " Ben,sormadım ,işin aslını o anlatsada inanmadım ya,o da taşı gözüme indirdi gözünde de gönlünde de hiç yerim olmamışki bana inanmazsın,bana inanmayan adamın gözünde hayalimin dahi dolaşmasına benimde gönlüm razı gelmez dedi!" Ben görüş alanımı kapatan kan sızıntısı ile öylece ona bakarken o yıkılmış bitmiş bir şekilde uzaklaştı benden. Gitme diyemedim durduramadım. Anamın mahallelinin lafları mı bağladı dilimi yoksa o bir çift sözün haklılığının verdiği utançmı bağladı yollarımı bilmem ama o gidişi bitişimiz oldu ikimizinde. Akşamına bizim ev mahalle herkesin dilinde dolaşan aynı laf, Meryem utancından koca Ankara'ya sığamadı terk etti şehri diye bire bin katarak söylenen laflar. Hiç bir şey, hiç bir haber bırakmamış arkasında. Sessizce hiç olmamış,hiç yaşamamış,hiç gönlüme düşmemiş gibi,sessizce sızdığı bu yürekten yine sessizce çıkıp gitmişti.Haklıydı da ona inanmayan bir adama ne haberi bırakacaktı? Ama kimsenin bilmediği bana bıraktığı üç şey var dı. Yüreğime düşen sevdası,gözlerimde gezinen hayali,bir de hayalini nile bırakmak istemeyerek gözümde bıraktığı kendi elleri ile mühürlediği bu iz." Yaşlı adamın parmakları izin üstünde hasretle gezinirken Kayra nefes alamayacak raddeye gelmişti. Buğazına yapışan elle güçlükle nefes alarak konuştu.

 

"Peki aramadın mı hiç!?" Yaşlı adam kokundaki tesbihi masaya bırakarak kadehinden bir yudum daha aldı ve bakışlarını Kayra'ya çevirdi.

 

"Gidene yol bir olur evlat aöa arayana yol bin olur. O bin yoluda arasamda bulamadım Meryemimi." Kayra karşısındaki adama acıyarak bakarken adam işaret parmağını kaldırarark uyarırcasına Kayra'ya doğru salladı. "Sevda yüreğine düştüğünde,sevdiğin dışında herkese hatta kendine bile, önce kör sonra ahraz olacaksın! Yani ne gördüklerinle,ne de duyduklarınla yargılayacaksın! Önce sevdiğine,sonra yüreğine soracaksın! Önce sevdiğine,sonra yüreğine ianancaksın!Sen şimdi diyorsun ki bu gözlerle gördüm bu kulaklarla duydum bu yürekle yargıladım! Peki neye göre,kime göre yargıladın? Derya'ya,kardeşine sordun mu işin aslı nedir ne değil dir? Sen kendin yazdın,kendin çizdin,kendin oynadın! Sevgi şartla, şurtla, yargıyla öğrenilmiyor evlat! Yaşayarakta öğrenilmiyor!" Yaşlı gözlerinden hüzünlü bir gülümseme geldi geçti ve balışlarını karşısındaki manzaraya çevirerek devam etti sözlerine. " Hani diyor ya bir film de; Sevgi neydi? Sevgi,iyilikti dostluktu emekti !Ne doğru söylemiş meğer ama biz suçladıkça,yargıladıkça küçülttük yok ettik sevgiyi tıpkı İlyas gibi ve gün geldi Asya'lar gerçek sevginin, aşktan tutkudan ibaret olmadığını, iyilikle dostlukla emekle sevgiyi öğreten Cemşit'lerden öğrendiler! Sevgi seninle benim gösterdiğimiz değil evlat! Seninle benim verdiğimiz sadece acı!Ben öğrendim ama çok geç öğrendim! Bedeli çok ağır oldu! Sen aşkta İlyas gibi olmayı,Sevdada,sevmekte Cemşit gibi olmayı öğren." Kayra yaşlı adamın sözleri ile içinden çıkamadığı düşüncelere tekrar dalarken yüreğinde hissettiği sızıya anlam veremiyordu. "Sevdana aileni karıştırırsan, etrafındakileri,elalemin ne dediğini ne diyeceğini düşünerek yol çizersen İlyas olur Asya'nı kaybedersin!" Kayra başını olumlu anlamda sallayarak yaşlı adama baktı.

 

"Yani işin özeti diyorsunki,gördüğüne duyduğuna inanma! Aileni ve etrafınızdakileri uzak tut!" Kayra tekrar başını olumlu anlamda sallayarak burukça gülümsedi."Peki ona zarar veren bensem!?" Yaşlı adamda Kayra gini başını olumlu anlamda sallayarak gülümsedi.

 

"Ya seversin,ya nefret edersin! İkisi bir arada olmaz! Ha olur diyorsan gün gelir orta yerinden çatlatır bu ikisi seni! Bunu bir yerden duymuştum evlat. Doğru bir söz dikkate al. Seven sevdiğini kırmaz,üzmez! Eğer yaptıysada telafisini yapar! Zamana bırak! Hiç bir şey yapamıyorsan çek git! Yaşattığın acılar küllensin! Belki dönüşte adam olursunda benim gibi bir İlyas değil de, bir Cemşit çıkar içinden." Kayra oturduğu yerden yavaşça kalkarak gülümsedi.

 

"Eyvallah Hasan baba!" Yaşlı adam masadaki kadehi eline alıp karşısındaki gence doğru kaldırıp başını salladı.

 

~~~~~~~~~~Günümüz~~~~~~~~~~

 

Kayra karşısındaki adamın gözlerine uzun uzun baktı bir süre.

 

"Dört yıl önce söylediklerin ne kadar doğruymuş. Sevgi ve nefret bir arada olunca insanı orta yerinden çatlatıyormuş be Hasan baba! Yaşattıklarımın acısı biraz olsun hafiflesin diye çekip gittim ama dönüşümle daha büyük acılar yaşattım. O adamı bu gün karımın karşısında görünce o nefret çatlattı içimdeki sabır taşını. Yanlış anlama nefretim o ite. Nefretiminde,sevgiminde kime olduğunh sen biliyorsun!" Yaşlı adam başını olumlu anlamda sallayarak kısa bir an düşündü.

 

"Nefretinin de sevginin de kime oldığunu ben biliyorum ama bilmesi gerekenler biliyor mu? Mesela o adamı karşında görünce karını yargılamak yerine dinledin mi? Sana bana her geldiğinde söyledim evlat dinlemeyi bilmezsen kaybetmeye mahkumsun!" Kayra yaşlı adamın sözlerini düşğndü uzunca. Dört yıl önce anlattığı hikaye yankılandı kulaklarında. Derya anlatsada,açıklasada o insan gibi en önemlisi seven bir adam gibi hiç bir zaman dinlememişti onu. İstese kardeşinden öğrene bilirdi her şeyi ama altı yıl önce de bu günde onada bir şey sormamıştı. Öyleyse kimeydi bu kırgınlığı,kızgınlığı? Bilmeden,işin aslını öğrenmeden bu kuduz köpek gibi etrafa saldırışının sebebi niyeydi? Yaşlı adam düşüncelere dalan Kayra'nın kokuna dokunarak kendine bakmasını sağladı.

 

"Bu kapı sana her daim açık, ama bu gün yerin burası değil evlat! Madem gelin hanımın sevdasına inandın,şimdiye kadar ona yaşattığın acıları,haksızlıkları, yıllardır senin sevdan için verdiği savaşı terazinin bir kefesine koy. Diğer kefeye de sana yapıldığını düşündüğün haksızlıkları ve sevdanı koy sonra bir bak bakalım hanginiz gerçekten sevmiş!? Hanginiz sevda ateşi ile pişmiş!?" Yaşlı adamın sözleri ile düşünceli bir şekilde masadaki bardağa uzandı ve bir dikişte bitirerek oturduğu sandalyeden kalktı.Elini selam verir gibi başına götürdü ve arkasını dönerek sarsak adımlarla aracına doğru ilerledi kendini şöyle bir yokladı. Kullanamayacağını anlayınca taksiye binmek için adımlarını caddeye doğru yöneltti.

 

Kapının önüne geldiğinde uzun süre karşısındaki kapıyla bakıştı ve içeriye girmek için yapması gereken şeyi düşündü. Anahtarları aklına gelince elini cebine atarak çıkarttı ve kilide yerleştirerek yavaşça çevirdi. Saatin geç olduğunun bilincindeydi karısının uyuduğunu düşünerek sessiz olmaya çalıştı. Sessiz olması gerektiğini alkolünde etkisi ile kısa bir süre sonra unutunca kapıyı sertçe kapattı ve ayakkabılarını çıkarırken mırıldanmaya başladı.

 

Derya elinde kahve fincanı ile masaya doğru ilerlerken kapının sesiyle korkudan yerinde sıçradı. İçindeki heyecanı bastırmak için derin bir nefes aldığı anda kıcasının mırıldanmasını duydu.

 

Şu kederin yoktur yar yar

 

Dini imanı vallah

 

Dini imanı billah

 

Ömrüm çürüdü

 

Kısabir süre onun mırıltısını dinleyip ne söylediğini anlamaya çalışan Derya kocasının sarhoş olduğunu ve bir şarkıyı mırıldadığını anlayınca elindeki kahve fincanını masaya bırakarak sandalyesine tekrar oturdu ve masanın üzerindeki laptopuna bakışlarını çevirerek bir kulağı kocasında işine geri döndü.

 

Kayra yaslandığı kapıdan bedenini ayırarak dilinde şarkısıyla adımlarını odasına doğru yöneltmiştiki mutfaktan sızan ışığı görünce sarsakça o yöne doğru yürüdü. Karısının masanın üzerindeki laptopla uğraştığını görünce kapının pervazına dayandı ve dilindeki şarkıyı mırışdanarak onu izlemeye başladı.

 

Amа gülüşün bi gelse

Düşe hаyаle yаr yаr

Düşe hаyаle oy oy

Seyrim delirir

 

Derya kocasının halini umursamadan işine devam etti. Fakat Kayra'nında pes etmeye niyeti yoktu kapıdan ayrılarak karısına doğru ilerledi.

 

Cаnınа cаn аl beni

Cаnınа cаn аl beni

Olsun ölüm murаdım

O sinene Sаr Beni

 

Derya sallanarak karşısında dikilen kocasına hiç pas vermezken Kayra iki diizinin üstünde karısının önğnde diz çökerek eline uzandı ve avuçları arasına alarak öpücük bırakıp mavi gözlerine çevirdi bakışlarını.

 

Bu аcının ucu yаr yаr

Bаtаr bu cаnа yаr yаr

Bаtаr bu cаnа oy oy

Öldüm dirildim

 

Derya elini sertçe geri çekmeye çalışsada Kayra izin vermeyerek gözğsğne bastırıp gözlerinin derinliklerine baktı içindeki yangını aktarmak istercesine.

 

Amа ellerin bi değse

Benim göğsüme yаr yаr

Benim göğsüme oy oy

Ordа kuşlаr vаr

 

Kocasına ters bir şekilde bakarak elini sertçe çekti avuçlarından.

 

"Çok işim var Kayra! Seninle ve seranatlarınla uğraşamam!" Kayra karısının asık yüzüne pişman bir şekilde bakarak fısıldadı.

 

"Bu defa çok ileri gittim değil mi?" Derya işittiği sözlerle başını sertçe kocasına doğru çevirerek tısladı.

 

"Yıllar önce gördüğün saçma sapan bir şey için o gün yanıma gelip bir açıklama bile istemeye tenezzül etmedin! Bu gün yıllar öncekş o saçma görüntü yüzünden yine kendimi açıklamama müsade etmedin! Beni o gerizekalı herifin önünde,babanın,babamın ve bir sürü insanın önünde azarlayıp küçük düşürdün sence kırılmışmıyım!? Yada yaptığın onca şeye rağmen aşkım uğruna savaşıp gururumu hiçe sayarak bunca yaptığın şeye rağmen kırılmayada mı hakkım yok!?" Kayra karısının ellerini tekrar avucunun içine alarak gözlerine baktı anlatacaklarını anlamasını umarak.

 

"Çok hatalar yanlışlar yaptığımın farkındayım."

 

"Aman ne büyük lütuf!"Derya hırsla elini kurtararak laptopa uzandı ve kapatarak masanın üzerindeki fincana uzanıp bir yudum aldı. Kayra karısının tavrı ile şaşırsada devam etti.

 

"Evet! Benim için bir lütuf! Özür dilerim! Öncede özürler diledim ama yine seni kırdım.Yine yaraladım. Evet yıllar önce gelip sana hesap sormalıydım ama yapamadım. Seni o çocukla öyle görünce her şey bitti benim için. O piçi sevdiğini onu tercih ettiğini düşündüğüm için arkamı dönüp çekip gittim. Sen bein o şekilde görsen aynısını yaprdın o yüzden ne hissettiğimi anlayamazssın Derya."

 

"İyi halt ettin!" Derya elindeki fincanı sertçe masaya bırakarak bakışlarını tekrar kocasına çevirdi. "Eğer o gün oradan arkanı dönerek çekip gitmeseydin o pisliğin beni zorla öptüğünü ve sonrasında benim onun kafasını nasıl patlattığımı Tuğra'nın da ağzını burnunu nasıl dağıttığını kendi gözlerinle görür benim en güzel yıllarımı aşk acısı çekerek geçirmeme neden olmazdın!" Kayra işittiklerine anlam vermeye çalışırken Derya yeeinden kalkmak için hareketlenmiştiki onu tekrar oturttu ve fincan daki kahveye uzanarak bir sferde içti. " Kayra sıcaktı!" Derya söylemekte geç kalsada sıcağın kocasına pek etki ettiği söylenemezdi. Nefesini sesli bir şekilde bırakarak sakşnce konuşmaya çalıştı.

 

"Sizin öyle bir oyuna dahil olmanız hataydı zaten! Ne diye saçma sapan bir oyuna olur dedin!? Tuğra nasıl izin verdi böyle bir şeye!? Ben ikinizin yüzüne bakyıkça yıllarca o anı gördüm!" Derya yüzünü sıvazladı ve ellerini saçlarına götürerek arkaya doğru attırdı öfkeyle.

 

"Tuğra istedi çünkü Timur'un elinde swnin görüntün vardı. Hoca'nın arabasını gizlice alıp kaçıyordun! Sevgilisi gibi davranmazsam,görüntüleri görüntüleri delil olarak verip seni şikayet ederek okuldan attıracağını söylemiş Tuğra'ya." Karısının sözleri ile kısa bir an düşündü Kayra. Bahsettiği olayı hatıtlıyordu ama neden Derya ve Tuğra'yı bu işe karıştırmış meseleyi kendisi ile çözmemişti o piç. İçinde yükselen fısıltıyla yumruk yaptığı elini sertçe yere geçirdi ve bakışlarını karısının gözlerine dikerek konuştu.

 

"Ben o arabayı çalmadım! Hocam la bizim gurup arasında bir iddia mevzusu geçti. Hoca arabasını çok sever gözü gibi bakardı. Onun haberi olmadan arabasını kim alırsa o seneki en yüksek notu o alacaktı. Bende gizlice aldım arabayı hepsi bu! Keşke bana sorsaydınız işin aslını!"Derya şaşkınca kocasına bakarken aklında dolaşan soruyu mırıldandı.

 

"İyide neden Tuğra ile beni kullandı!?" Kayra cevabını tahmin ettiği soruyu karısının hala anlamamasına sinirlenerek oturduğu yerden hızla kalktı ve elleri ile yüzünü sıvazlayarak dişlerinin arasından tıslarcasına konuştu.

 

"Hala anlamadın mı!? Gözü geçmişte de şimdi de sende o itin! Senin ve Tuğra'nın zayıf noktanızın ben olduğumu bildiği için aklınca oyun oynamış! Beni hırsızlıkla senin gözünde,senide yaptığı şerefsizlikle benim gözümde bitireceğini düşünerek Tuğra'yı da arada harcamış şerefsiz!"Derya'nın ağzı işittikleri ile şaşkınlıkla açılırken Kayra karısının önünde tekrar eğilerek ellerine uzanıp avuçları arasına hapsetti. Kırgın bakışlarını gördükçe içi acıyordu en başından gerizekalının biri yüzünden oyuna gelmişlerdi. Kaybolan en güzel yılları ve o itin oynadığı oyunun sonucu ayrı ve uzak geçen uzun zamanları olmuştu. Karısının ellerini hafifçe sıkarak bakışlarını birleştirdi.

 

"Özür dilerim!" Derya gözlerini devirip başını başka yöne çevirince Kayra onu nasıl kırdığını daha iyi anlıyordu. Yüreğine yerleşen o acı hissin ağırlığı ile tekrar konuştu."Biliyorum önce dilediğim her özrü hiçe sayarak daha beter kırdım seni ve yine farkındayım ki bu defa affetmen zaman alacak. Pişmanım Derya altı yıl önce o gün yanınıza gelip gördüklerimin açıklamsını istemediğim için altı yıl boyuncada şimdi de köpek gibi pişmanım!"Derya ellerini kocasının avuçları arasından kurtararak oturduğu yerden kalktı.

 

"Pişman olmanın,özür dilemenin benim için bir önemi yok Kayra! Sen öfkeni kontrol edemediğin sürecede olmayacak! Ne kadar özür dileyip pişman olsanda benim yaptığım küçük bir şey bile senin gözünde yanlışsa,benim aşkımla inşa ettiğim aramızdaki o bağı her seferinde koparıp atıyorsun! Ne o dilediğin özürler ne pişmanlıklerın nede sana olan aşkım engel olabiliyor sana!" Karısının sözleri ile Kayra'da yerden kalkarak katşısına dikildi ve ellerini yüzüne uzatarak avuçları aradına aldı.

 

"Dayanamıyorum! Senin etrafında,gözlerinde,dilinde dolanan başka erkeklerin varlığı,hayali,ismi,cismi beni delirtiyor Derya!" Alnını karısının alnına dayayarak derin bir nefes çekti içine. Derya'nın kokusu ciğerlerine dolarken gözlerini kapatarak fısıldadı. "Kokun bile ulaşmasın,nulaşmasın kimselere. Sen benim küçüklüğümden bu yana yaşadığım en büyük korkumsun! Abi olarak gösterildiğin bir kıza gönül vermek ne kadar zor bir bilsen!"Derya işittiği sözle nefesini tutarken beynine uyarılar gönderiyordu inanmaması için." Herkese göre sen emanetim din,sen kardeşimdin,olmaması gereken olsada gizli köşelerde saklanmaya mahkum gizli yaramdın. Sen bana tuzak,sen bana yasaktın! " Hafif geri çekilerek dolan gözlerini karısının gözlerine çevirdi. Parmakları yüzünü okşarken ellerini çekerek eline uzandı. Sandalyeye oturarak karısınıda elinden çekiştirerek ata biner gibi kucağına oturttup bakışlarını tekrar gözlerine çevirdi. "Kabullenemedim utandım! Sana o gözle baktığım için kendimden utandım.İçimdeki ateşi kimselere ne anlata bildim ne söyleye bildim. O hissi bitirmeye çalıştıkça büyüdü,o ateşi söndürmeye çalıştıkça harlandı yangına döndü. Sen başka alemde gibiydin,etrafındakiler,arkadaşların herkes yanında benden sevgimden habersiz, ben ise yalnızdım çünkü sadece yanlızlığımdı seninle vuslatım. Yanlız kalınca dizginlemeye gerek kalmazdı duygularımı işte o zaman sarardı sevdan dört bir yanımı!"

 

İşittiği itiraflarla Derya'nın içinde milyonlarca kelebek aynı anda kanat çırpsada emin olmak çabucak kapılmak istemiyordu bu sözlerin tesirine. Yıllarca beklemişti. Acıyı şerbet diye içmiş,sabırla beklemişti acılarının bedelini ödeteceği o günü. Sevdikleri sdam tarafından çektikleri acılarla onları terk edip sonrada ağlayıp zırlayıp kendine eziyet eden sonrada affeden kızlara hiç bir zaman anlam verememişti.Elbetteki sevdiği adamı affetmeleri normaldi ama sevdikleri adam tarafından acı çektirilip,sonra sevdikleri adamı terk ederek yine o acıyı kendileri çekerek mazoşistleşmek niyeydi? Onun tarzı fikirleri farklıydı. Neden acı çeken hep kadın olmak zorundaydı. O acıyı çekerken aşkı için savaşır,istediğini elde ettiğinde çektiği acıları karşısındakine yaşatmadan teslim olmazdı. Gururu eline azık edip terkedip sonrada tükürdüğünü yalayarak geri dönmektense,gururunu bir kenara saklayıp zamanı geldiğinde zafer tacını ona bahşede bilirdi. Yüzünde hissettiği ıslaklık ve kocasının o ıslak bölgeye dokunuşu ile kendine geldi.

 

"Ben senden uzak durdukça sen bana tuzak oldun! İçimdeki varlığın,sevdan dayanılmayacak bir hale gelince konuşmaya karar verdim.Gerekirse sen dahil herkesi karşıma alacak ama yinede açılacaktım. İster karşılıklı olsun isterse olmasın ama seni o çocukla öyle görünce her şey silindi aklımda. Geç kaldım dedim. Geç kaldım gönül özüme. Size kızgın olsamda eaas kırgınlığım öfkem kendimeydi Derya! Aileleri,elalem ne deri düşünerek vaktinde açılamadığım içindi öfkem. Sevdiğine başkasının dokunuşunu görmek nasıl bir acı bilemezssin! Anlayamazsın beni!" Derin bir nefes aldı içinde biriktirdiklerini uzun uzun anlatırken. Kırdıklarını döktüklerini böyle telafi edemeyeceğini,açtığı yaraları ne söylerse söylesin saramayacağını bilsede söylemek anlatmak istiyordu artık geç kalınmışlıklarını pişmanlıklarını. " Geç gelen itiraflar,bu saatten sonra belkide işe yaramayacak açıklamalar sana gerçekçi gelmeyecek,yaralarına merhem olmayacak belki ama inanmanı istediğim tek şey sen içimde hep vardın! Kendimi bildim bileli tam buramda elini göğsüne götürerek sözlerine devam etti hep vardın!" Derya yanağındaki elleri hırsla ittirdi. Onun bu hareketi ile Kayra içinde inceden inceye boy gösteren korkuyu bastırmaya çalışarak baktı gözlerine. Kocasının kalbinin üstüne yumruğunu vurarak öfkeyle konuştu Derya.

 

Tam buranda söylediğin gibi hep var olsaydım yaşattığın her şeyi geçtim aşkıma inanırdın! Sen beni,aşkımı yıllarca hiçe saydın Kayra! Sen nir korkak gibi duygılarını saklayıp bana eziyetler ederken ben sana olan aşkımı haykırdığım halde bana inanmadın!" Kayra yüzüne çerpan gerçekle başını hızla olumsuz anlamda sallayarak cevap verdi.

 

"Ben aşkına inanmadığımı hiç bir zaman söylemedim! İstediğim aşkın değildi. Aşk tutkudur Derya. Tutku gelip geçici bir heves! Ben senin gözünde geçici bir heves değil,yüreğinde sevdan olmayı istedim! Aşk gün gelir biter çünkü tutkudan beslenir! Ama sevda adanmışlıktır kendinden vazgeçmektir! Ben beni sevmediğini düşünerek o yaşlı adamla,kardeşimle evlenme diye kendimden gururumdan vazgeçtim! Nasıl bir yangının içine düştüğümü bilemezsin!" Kocasının her sözüyle öfke damarlarında biraz daha kabarjnca Derya hırsla kocasının yüzüne sert bir tokat geçirdi. Kayra'nın başı yana doğru savrulunca çenesinden tutup bakışlarını birleştirdi ve dişlerini sıkarak konuştu.

 

"Gururun öylemi!?" Yaşlar gözlerinden süzülürken elinin tersiyle sildi hırsla ve elini kendi göğsüne vurarak tısladı. "Ya benim gururum!? Benim gururum yokmuydu Kayra!? Beni o gece o duruma sokup o iğrenç ithamları yüzüme vururken benim gururum hiç aklına geldimi!? Beni o raporu almaya sözlerinle mecbur bırakırken nasıl utandığım gururumu ayaklar altına aldığım hiç aklına geldimi! Beni her erkeğe yakıştırırken kardeşin de buna dahil hiç aklına geldimi benim gururum!?" Karısının sözlerinin haklılığı ile Kayra bakışlarını kaçırırken Derya çenesinden sertçe kavrayarak tekrar birleştirdi gözlerini. "Beni o Timur denen hayvanın önünde azarlarken babam ve babanın önünde bağırıp senin için dahil olduğum bir oyun için beni suçlarken benim gururum aklına geldimi! Aşk değil sevda istedin öyle mi? Bunca eziyetin onun içindi demek! Şu yaptıklarına bir bak! Sence hangimiz gerçekten sevmiş! O dediğin yangınlarda sence hangimiz pişmiş! Hangimiz yanmış o sevdanın ateşinde otur bir düşün!" Karısının sözleri bir ok gibi hedefini bulurken onun nefes nefese susması ile araya girdi Kayra.

 

"Ne desen ne söylesen haklısın inkar etmiyorum ama..."

 

"Aması ne!? Ne aması Kayra!?" Karısının bağırması ile yerinde sıçrarken,bu gğne kadar bastırdığı öfkesini içinde biriktirdiklerini kusmasını beklemeye karar verdi. "Sevda, bir köşeye çekilip sadece yanmakla olmuyor! Gerekirse feda ettiğin şeyler olacak! Ben sevgim için senin yatağına girdim! Bunun o geceden sonra benim için ne demek olduğunu nasıl acı verdiğini anlayamazsın!Gururumu hiçe saydım! Herşeyimi feda ettim sana!Pişmanmıyım asla! Dünya ya yine gelsem aynı şeyler başıma yine gelse yine seni seçer senin için sevgin için yine aynı şeyleri feda ederim!

Çünkü seni sevdim ve seviyorum!" Kayra karısının sözlerinin yüküyle gözünden akan yaşı koluna silerek boğuk bir sesle fısıldadı.

 

"Der..." Elini kaldırarak kocasının sözünü kesti. Tıpkı kendisi gibi ağlayan kocasının gözlerine acıyla bakarak devam etti sözlerine.

 

"Sevdiğin için mücadelelerin olacak! Ben her şeyi sineye çekerek sevgini kazanmak için mücadele ettim! Herkesin deli diye yüüzme gülmesini aekamdan konuşmasını surf senin sevgin senin için sineye çektim! Sen ne yaptın!? Neyi feda ettin!?Neyin mücadelesini verdin benim için!?" Diyorsun ya kendimden vazgeçtim, sen kendinden vazgeçmedin,beni başkası ile görmenin korkusu ile kabul ettin evlenmeyi! Korkun hep duygularından daha önce geldi. Yıllardır aynı şeyi yaptın. Her şeyin suçunu bana yükleyip kolayca arkana bile bakmadan çekip gittin! Tıpkı bu gün Timur'u görünce kaybetme korkusu ile yine anlamadan dinlemeden beni suçlaman gibi. Seninki sevmek değil kaybetme korkusu Kayra!" Kayra karısının son sözleri ve duyduğu isimle elini sertçe masaya geçirdi.

 

"Ne söylersen söyle! Neyle suçlarsan suçla! Ne yönden vurursan vur ama beni sevdamla vurma! Senin kaybettiklerin kadar kaybedişilerim olmadığını düşünüyorsun belki ama acımın seninkinden daha az olduğunu söyleme! Senin acı çekişini görmek,sana her dokunduğım da yaptıklarımın acısını iliklerime kadar hissetmekte benim payıma düşen! Gocunmuyurum,yada isyan etmiyorum ama acılar farklı biçimde,farklı türde,farklı şekilde yaşanır Derya!" Ellerini karısının yüzüne götürerek avuçları içine alıp kendine yaklaştırdı ve alnına dudaklarını değdirip geri çekildi. Sesini biraz daha yumuşatarak yalvarırcasına bir tonda sözlerine devam etti. "Sen benden her şeyi gizlerken,benim uyarılarıma rağmen beni hiç dinlemezken,üstelik o adamla aynı işyerinde çalışmanı benden gizlemen benim canımı yakmıyormu zannediyorsun!? Sen o haberi yaparken ben senin canından endişelenirken acı çekmiyor muyum!? Seni uyarmama rağmen nasıl olduysa o haberi yaptın! Sırf terfi edebilmek için yaptın! Senin terfi aldığın haberle benim hakkımda soruşturma açılırken,senin başına bir şey gelirse, bu olaydan uzak durmam gerektiği için elimden bir şey gelmeyeceğini bilmek nasıl canımı acıtıyor biliyor musun?" Derya kocasının sözleri ile şaşkınca ona baktı ve telaşla konuştu.

 

"Ne! Nasıl soruşturma açarlar? Senin bir suçun yok ki? Yarın gidip konuşacağım müdürnle. Her şeyi kendim anlatacağım." Kayra başını olumsuz anlamda sallayarak kesin bir dille uyardı.

 

"Sakın! Sakın öyle bir şey yapma! Oerasyonun sorumluluğu benimdi Derya. Benim yönetimimdeydi. Hatam var ki bu haberin çıkmasına engel olamadım. Bu yüzden soruşturma açmakta haksız değiller." Derya kocasının mesleğini ne kadar sevdiğinin bilincindeydi. Kendisi onun dört yıl önceki gidişini her ne kadar yaptıklarından dolayı kaçmasına bağlasada ama bir tarafıda sevdiği meslekte daha iyi olabilmek için, gittiğinin blincindeydi. Başını kabullenmek istemezcesine salladı. "Gereken neyse yapılacak ama senin o gazete de çalışmanı istemiyorum. En azından bu dava sonuçlanana kadar ayrıl." Derya kocasının sözlerini düşünmeye başladığı esnada Kayra tekrar konuştu." Üstelik o piçle aynı yerde çalışmanı istemiyorum!" Kocasının son sözleri ile Derya'nın gözleri şüpheyle kısıldı.

 

"Yine aynısını yapıyorsun! Korkuların yüzünden beni anlamaya çalışmıyorsun! O adamla bir alakam yok niye anlamak istemiyorsun!" Kayra derin bir nefes alarak karısına yalvarırcasına baktı.

 

"Derya bu inat edilecek bir mesele değil! O adam yıllar önce ne dolaplar çevirmiş görmüyor,anlamıyor musun?Senin etrafında olmasını istemiyorum! Üstelik bir de bu dahil olduğun dava var. İnadı bırak ayrılmasanda babam konuşsun Levent abiyle biraz ara ver." Derya hırsla oturduğu yerden kalkarak kocasının gözlerine ateş saçarcasına baktı.

 

"İşimi bırakmayacağım Kayra! Ne korkup geri sineceğim ne de bu defa senin kıskançlığın yüzünden senin,gönlünü yapmak için istediğini yapacağım! Ne olursa olsun vazgeçmeyeceğim Kayra!" Kayra'da karısı gibi ayağa kalkarak karşısına dikildi ve dişlerinin arasından tıslarcasına konuştu.

 

"İntikamını böylemi alacaksın!? Yıllar önce o odada süründüreceğim derken bunlarımı kastettin!? Benden intikam almak için inadına kendini tehlikeye atıyorsun! Senin için ne o işyeri ve o adamın etrafımda olduğu hiç bir yer güvenli değil! Süründüreceksen başka yollar bul gıkım çıkmaz! Ben senin için istediğin şekilde mücadeleye hazırım!" Derya işaret parmağını kaldırarak kocasının göğsünü hırsla dürttü.

 

"Madem benim için mücadeleye hazırsın ne gerekiyorsa onu da yaparsın! Gerekirse o adamın varlığına katlanacak,gerekiyorsa benim gibi bazı şeylerden feragat ederek benim için mücadele ettiğini kanıtlayacaksın! Tıpkı yıllarca benim yaptığım gibi!" Sözlerini bitirip arkasını dönüp giderken Kayra arkasından seslendi.

 

"Ben söylediklerimde ciddiyim ayrılacaksın o işten!"

 

"Ayrılmıyorum kolaysa gel ayır bakalım! Hedefime ulaşana kadar durmayacağım!" Karısının sözleri ile Kayra hırsla saçlarını çekiştirdi. Öfkeden ne yapacağını şaşırmıştı. Derya'nın inadıyla başa çıkmak sandığından daha zordu. Ne yapacağını bilmeyerek adımlarını odasına doğru yöneltti ve günün gerginliğinden sıyrılmak için kendisini banyoya attı.

 

Kahvaltı masasında sessizlik hüküm sürerken Kayra hızlıca kahvaltı yapan karısına çevirdi bakışlarını.

 

"Ne bu acelen?" Bakışlarını kocasına çeviren kız omuzlarını silkerek cevap verdi.

 

"İşe yetişeceğim." Karısının cevabı ile Kayra gözlerini devirerek çatalını sertçe tabağın kenarına bırakıp karısına dönmüştüki çalan telefonu ile söyleyeceklerini yuttu. Buğazını temizledi ve ısrarla çalan telefonunu açarak konuştu.

 

"Efendim amirim!"

 

.....

 

"Sizede günaydın amirim."

 

.....

 

"Hayır görmedim amirim henüz okumadım." Bakışları karısını bulurken kulağı amirinde dinlemeye devam etti.

 

......

 

İşittikleri ile çenesindeki kasların öfkeden gerildiğini fark eden Derya onun öfkeli bakışları ile ağzındaki lokmasını güçlükle yuttu.

 

"Açığa alınmamın altındaki sebep sadece bu mu amirim?"

 

.......

 

"Özür dilerim,estağfurullah tabiki sizi sorgulamak değil amacım ama bahsi geçen karım ve yaptığı haberi yayınlaması için beni ona yardım eder gibi göstermeye çalışarak ayağımı kaydırmaya çalıştıklarını düşünüyorum. "

 

......

 

"Elbetteki hakikat açığa çıkacak bhndan hiç bir şüphem yok. Operasyonun devamında....."

 

........

 

"Mehmet Yaman mı!?" Kayra babasının ismini duyması ile dişlerini sıktı öfkeyle. "Anladım amirim! Bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim. İyi günler." Telefonu öfkeyle kapatan Kayra sert bakışlarını karısına çevirdi.

 

"Açığa alınmışım!" Masaya bıraktığı telefonunu eline alarak hırsla yerinden kalkınca Derya'da yerinden kalkarak kocasının önüne geçti. Onun açığa alınmasında bir suçu olmadığını anlaymak istercesine panikle konuştu.

 

"Kayra ben bir şey yapmadım yemin edrim!" Kayra göğsündeki elleri indirerek karısının çenesine dokunarak parmaklarını yanağına çıkartıp hafifçe okşadı.

 

"Bu işten uzak dur Derya! Yeter duracağın yeri bil! Karşındaki adamları hafife alma. Silsh kaçakçılığı küçük bir iş veya küçük bir haber değildir. Kendi canını umursamıyorsan beni düşün vazgeç! Sana bir şey olursa bir zarar gelirse ben seni koruyamadıktan,bir işe yarayamadıktan sonra nasıl başım dik gezer,nasıl yaşarım!? Beni de düşünmüyorsan babam için vazgeç gitme üstüne bu haberin! Daha fazla uğraşma!" Derya düşünceli bir şekilde çatılan kaşları ile anlam veremediği noktayı tekrar ederek karşılık verdi kocasına.

 

"Babanın bu haberle ne alakası var?" Kayra derin bir nefes alarak ellerini yüzünde gezdirdi sıkıntıyla.

 

"Operasyonun başına babamı geçirmişler!"

 

Yitenumutlar....

 

 

Loading...
0%