Yeni Üyelik
13.
Bölüm

İ-D-B-S-13

@yitenumutlar

Bölüm şarkısı : Ahmet Aslan - Levent Güneş- Ali Ekber Kayış : Yalan Dünyaya Geldim Geleli

 

Kocasının sözleri ile masanın üzerindeki çantasını ve laptopunu da alarak kocasının şaşkın bakışları arasında kapıya yönelmiştiki işittiği sesle bakışlarını yan tarafındaki kocasına çevirdi.

 

"Nereye gidiyorsun!?" Derya gelen soruyla gözlerini devirdi.

 

"İşe gidiyorum Kayra! İstersen sende gelebilirsin. Bahsettiğin şeylerde sonra bir korumaya ihtiyacım olur belki." Karısının cevabı karşısında Kayra başını sağa sola çevirerek sabır diledi.

 

"Derya yeter! Bak senin yaptığın haber yüzünden açığa alındım ve operasyonun başına babamı geçirdiler. Daha fazla kurcalayıp üstüne gitme bu mevzunun! Bu haberi deştikçe pisliği sıçrayacak! Bırak herkes işini yapsın! Sen bu haberin devamını yaptıkça hem kendini hem operasyonu yürütenleri tehlikeye atıyorsun!" Kocasının gözlerine kararlı bir şekilde bakarak fısıldadı.

 

"Aynen öyle kocacığım herkes işini yapsın! Mehmet babam bu mesleğe yıllarını vermiş elbet operasyonun tehlikelerine karşı tedbirlerini alacaktır!"

 

"Lanet olshn Derya neden anlamak istemiyorsun! Silah kaçakçılığı uluslar arası bir boyuttayken böyle kolay yem olmazlar! Bu işin içinde bir iş var! Sana zarar gelsin istemiyorum! Senin bu inadın yüzünden babamın başıda derde girecek başına bir iş gelecek kadın!" Kocasının yanına yaklaşarak kulağına doğru fısıldadı.

 

"Elimden geleni yapacağım! Gide bildiğim son noktaya kadar gideceğim! Ben masa başında oturmak için okumadım bu bölümü. Savaş muhabiri olmak için okudum! Silahın olduğu her yerde büyük yada küçük, savaş hep vardır! Bende o savaşın üstüne gideceğim!" Sözlerini bitirerek geri çekildi ve tek kaşını meydan okurcasına kaldırarak kocasına kararlı bir bakış atıp hızla çıktı evden.

 

Karısına bir türlü söz geçiremeyen Kayra hırsla kapıya bir tekme savururken ona nasıl ikna edebileceğini düşündü. Aklına gelenle telefonunu açarak Yunus'un numarasını tuşladı.

 

Giden üçlünün arkasından kıstığı gözleri ile şüpheyle bakan kız elindeki fincanı masanın üzerine bakarak homurdandı.

 

"Bu kız niye her gün burada!?" Oturan kıza ters ters bakan Mert hoşnutsuzca fısıldadı.

 

"Ya sabır!" Başını sağa sola sallayan adam yanındaki kızın kıskanç bakışlarının odağının değişmediğini fark edince uyarırcasına konuştu. "Sana mı soracak Tuğçe! Amirin karısı! Mehmet başkomiserinde gelini!" Tuğçe yanındaki atkadaşının sözleri ile gözlerini devirerek söylendi.

 

"Yaptığı haber yüzünden Kayra açığa alındı! Bu nasıl pişkinlik anlamıyorum doğrusu."

 

"Kayra Amir Tuğçe! Amirim diyeceksin!"Aykut sözlerinden sonra masanın üzerinde hafifçe eğilerek Tuğçe'nin kıskanç bakışlarına alayla bakıp tekrar konuştu. " Kayra tarafından istenmediğini bilsende yıllardır peşinden koşman pişkinlik olmuyorsa adamın karısının iş yerine gelmesinin neyi pişkinlik oluyor acaba!?" Zeki arkadaşının sözleri ile kıkırdarken ona ters bakışlar atan Tuğçe'yi umursamadan baş parmağını kaldırarark Aykut'u onayladı.

 

"Ben durmam gereken yeri hep bildim ama Derya hanım anlaşılan durması gerektiği yeri bilmiyor. O haberi yapan o değilmiş gibi amirle Kayra'nın açığa alınmasında kocasının bir suçu olmadığını konuşmaya gelmiş!" Erkeklerin hepsi bir birine yüzünü buruşrurarak bakarken Saruhan karşılık verdi.

 

"Peki sen bunu nereden biliyorsun?" Tuğçe önemsiz bir şeyden bahseder gibi dudağını büküp omuzlarını silkti.

 

"Mehmet komiserle konuşurken yanlarjndan geçiyordum kulak misafiri oldum sadece. Bakalım Kayra karısının onu aklamak için amirle geldiğini duyunca ne yapacak? Malum kim olursa olsun işine karışılmasından hoşlanmıyor amirimiz." Zeki elini sertçe masaya vurarak tısladı.

 

"Haddini bil Tuğçe! Seni ilgilendirmeyen meselelere de burnunu sokma! Yoksa bir gün zevkle koparacağım o burnunu!"

 

"Ne oluyor Zeki ne bu hiddet? Altı üstü açığa alındım oğlum. Başınızda olmayınca deli danalar gibi etrafa mı saldırıyorsunuz?" Zeki arkasından gelen sesle o yöne dönerken diğerleri Tuğçe'ye uyarıcı bakışlar atıyordu.

 

"Şey amirim." Elimi başına götürerek sıkıntıyla kaşıdı. " Yok bir şey. Operasyon hakkında konuşuyorduk sadece. Bundan sonra nasıl bir yol çizmemiz gerektiği konusunda fikir alışverişi yapıyorduk." Kayra başını olumlu anlamda sallayarak çektiği sandalye ye oturdu vr bakışlarını arkadaşlarının üzerinde gezdirerek sırıttı.

 

"Bence operasyonu değil başınıza geçecek amirinizi düşünün. Mumla arayacaksınız oğlum beni. Kan kustıracak hepinize." Operasyonu kimin devraldığını henüz bilmeyen ekip bir birine şaşkınca bakarken Kayra onların bu haline kıkırdayarak tekara konuştu. " Müdür odasında mı? "

Mert gelen soruyla Derya'nın içeride ki varlığını hatırlayınca bir arıza çıkmaması için konuyu değiştirmeye çalışarak sordu.

 

"Operasyonun başına geçecek amir kim? Söylüyorsun öadem tam söyle abiciğim. Ne bu işkence eder gibi?" Diğerleride Mert'e ayak uydurarak homurdanırken Kayra yerinden kalktı ve masaya ellerini dayayarak hadifçe eğilip sır verirmiş gibi fısıldadı.

 

"Mehmet Yaman!" Herkes şaşkınca bir birine bakarken Tuğçe düşünüyormuş gibi yaparak sinsice konuştu.

 

"Operasyonun başına babası geçtiyse neden Kayra, kendisini aklaması için neden karısını müdürle konuşmaya yolladı ki? İşittiği sözlerle kan beynine sıçrarken yanlış duyduğunu düşünmek istiyor fakat zehir gibi beynine işleyen sözler bu düşüncesini kenara itiyordu. Birden sertleşen çehresi ile ızla Tuğçe'ye döndü ve ona doğru büyük bir adım atarak kolundan hırsla kavrayarak sertçe kaldırıp dişlerinin arasından öfkeyle tısladı.

 

"Ne dedin bir daha söyle!" Tuğçe kolunu sıkan elin verdiği acıyla dişlerini sıkarken diğerleri de telaşla ikiliye yaklaşıp Kayra'yı sakinleştirmeye çalışsalarda, endişeleri Tuğçe'nin zarar görmesi değil,yükselmeye başlayan öfkesi ile Derya ya patlamsından korkmalarından dolayıydı. Yoksa Tuğçe bu muameleyi çoktan hak ermiş zira kimseyi dinlemeyerek uyarılara kulak asmamıştı.Kayra onu sakinleştirmeye çalışan arkadaşlarını umursamayarak öfkeden kararmış bakışlarını karşısındaki kızdan çekmeden kolunu var gücüyle sıkarak tekrar tısladı. "Sana ne dediğini sordum!" Kendisine korkuyla bakan kızın koluna biraz daha baskı uygulayınca Tuğçe daynamadığı acı karşısında dudaklarından kaçan inlemeye mani olamadı.

 

"Ahh!" Yüzünü acıyla buruşturarak kolunu çekiştirmeye çalıştı. Beceremeyince hırsla söylendi." Karını müdüre seni aklaması için yollamışsın! Mesleğini kaybetme korkusu ile karının arkasına sığınmışsın! Bütün merkez bu laflarla çalkalanıyor! Sen karını yollarken ağırına gitmedi de duyduğun şeyler mi ağırı..."

 

"Tuğçe kes artık!" Mert'in kükremesi ile bakışlarını ona çeviren kız meydan okurcasına devam etti. " Susmayacağım! Hepinizin bildiğiniz halde Kayra'nın korkusuna sussanız da ben susmayacağım!"Bakışlarını Kayra'ya çevirerek alayla baktı." Kendisini aklamak için karısını müdüre yollayan birinden korkacak değilim! Onun ağırına gitmiyorsa ben niye susayım ki!?" Kayra işittiği sözlerin ağırlığı ile tuttuğu kolu bırakarak tiksinircesine itekledi. Derya bu kadarınıda yapamazdı. İntikam için onu müdürünün,arkadaşlarının önğnde küçük düşüremezdi. Kıskançlıktan gözü dönen Tuğçe'nin uydurmasından başka bir şey olamazdı. Omzuna dokunan elle düşüncelerinden sıyrılırken bakışları Mert'i buldu.

 

"Sen bakma ona kardreşim. Her zamanki gibi ne dediğini bilmiyor."Sert bakışlarını Tuğçe'ye çevirerek sözlerine devam etti. " Eminim ki başka bir mesele için gelmiştir." Kayra arkadaşının son sözğ ile omzundaki eli sertçe ittirirken Mert kopacak fırtınayı hissederek müdürün odasına doğru giden adamın arkasından sözlerine hızla devam etti."Kayra sakin ol! Babanda yanındaymış! Öyle bir şey değ..." Müdürün odasından çıkan ikili ile önünde aniden duran Kayra yüzünden oda durdu. Diğerleri de onların arkasından gelmiş Tuğçe yarattığı kaosla zafer gülüşünü gizlemek için var gücüyle savaşıyordu. İstediğini elde etmenin memnuniyeti ile kollarını göğsünde birleştirerek kopacak fırtınayı bekledi. Tanıdığı Kayra karısının yaptığını düşündüğü şeyden sonra kıyameti koparırdı. Dudaklarını büzerek bakışlarını ikilinin üzerine dikti.

 

Müdürün odasından çıkan karısı ve babasını görünce düşğnmek bile istemediği o dedikoduları kulaklarında çınlarken hissetti adeta. Bu zamana kadar karşılaştığı her zorluğu,sorunu kendisi halletmşti. Kimsenin karşısında eğilmemiş,bükülmemiş,el göğüs durmamıştı. O bütün bunları yapmazken,karısının bunları yapmış olma ihtimali,üstelik işine karışılmasından hoşlanmadığını defalarca söylemesine rağmen onu sürekli hiçe sayar gibi takındığı ravırlar patlamaya hazır bir volkan misali içindeki öfkeyi kabartıyordu. Karısının gözlerine öyle bir baktı ki Derya istem dışı olarak kayınbabasına doğru yanaşırken,içindeki öfkeyi yansıtan bir ses tonuyla sordu.

 

"Müdürün odasında ne işin vardı?" Kocasının ses tonuyla dahada ürken kız kayın babasının koluna yapışırken Mehmet oğlunun neye sinirlendiğine anlam veremeyerek araya girmeye çalıştı.

 

"Kay..."

 

"Baba lütfen!" Oğlunun sözünü öfkeyle kesmesi ile Mehmet şaşırırken Kayra bu defa bağırarak tekrar sordu.

 

"Sana müdürün odasında ne işin vardı dedim Derya!?" Derya kocasının ses tonuyla yerinde sıçrarken Mehmet oğluna ters ters baktı.

 

"Be...ben..Konuşmaya gelmiştim." Sözlerinden sonra kocasının alnındaki damarın seğreye başlaması bir olmuştu. Bakışlarını kocasından kaçırınca onun arkasındaki kızla göz göze geldi. Onun yüzündeki sinsi sırıtışı fark etmesi çokta zor değildi. Anlaşılan kocasının ona olan öfkesi Tuğçe hanımın hoşuna gitmişti. Yüzü tiksinircesine buruşurken kocasının bağırması ile kendine geldi.

 

"Ne hakkında konuşmaya geldin!?" Kocasının o kadının önünde sürekli kendisine bağırmasına tahammül edemeyerek dişlerinin arasından tısladı.

 

"O haberin basına düşmesi ile senin bir suçunun olmadığını." Aldığı cevapla karısının üzerine doğru yürürken kırmızı gören boğa misali drlirmiş gibiydi.

 

"Sana karışma dedim! Her defasında seni uyarmaktan ve seninde her defasında burnunun dikine gitmenden bıktım! Ya bildiğini okuma huyuna son ver yada..."

 

"Kayraaa!" Öfkeli bakışlarını işittiği sesle karısından çekerken kolunu tutan ele çevirdi .Kaşları hızla çatılırken kendini durduran babasının gözlerine dikti bu defa ateş saçan bakışlarını. Onunda kendisi kadar öfkelendiğini gözleri kesişince anlasada öfkesi önüne geçen herkesi alıp götürecek bir sel misali taşıyordu. "İleri gidiyorsun! Yanında ben vardım! Gelinim yanlış bir şey yapmadı!" Kayra sakin olmaya çalışarak kısa bir an gözlerini kapayıp tıslarcasına bir nefes çekti ciğerlerine .Öfkesi yatışmak yerine kendisine set vuruldukça dahada harlanırken bakışlarını babasından çekmeden dişlerini sıkarak bağırdı.

 

"Karışma baba! Bi karışmayın işime!" Mehmet oğlunun halini anlamaya çalışsada sabır dilenmeye başladığı esnada oğlu kolunu sert bir şekilde çekerek elinden kurtardı ve işaret parmağını kaldırarak karısına tehdit edercesine salladı. "Ya bildiğini okuma huyuna son ver yada bu olay kapanana kadar seni ev hapsine alırım! Yemin ederim beni dinlemeyi öğrenene kadar burnunun ucunu dahi çıkaramazssın o evden! Seni son kez uyarıyorum bir daha sakın benim işlerime karışma!" Sözlerini bitirerek hızla arkasını döndü ve sert adımlarla patlamaya hazır bomba misali ayrıldı merkezden.

 

Saniyeler önce yaşanan tartışmadan sonra herkes Derya'ya üzgünce bakarken onun bakışları bir kişinin üstündeydi. Kendisine alayla bakan Tuğçe'nin. Hiç bir şey değil onun önünde azarlanmak yakmıştı canını. O kocasında gözü olduğunu çekinmeden belli ederken Kayra yine kendini kaybetmiş ve bu aptal kadının gözü önünde bağırıp çağırmıştı kendisine.

 

"İyi misin kızım?" Kayınbabasının sorusu ile karşısındaki kadından bakışlarını çekmeden olumlu anlamda salladı başını. Mehmet gelininin bakışlarının takıldığı noktayı görünce Derya'nın koluna hafifçe dokunarak fısıldadı. "Çocuklardan biri seni eve bıraksın. Ben Levent'le konuşur durumu açıklarım. Bir süre izin kullan. Kayra haklı tehlikede olabilirsin."Derya başını olumlu anlamda sallayarak cevap verdi.

 

"Tamam ama önce gazeteye uğramalıyım almam gereken bazı dosyalar var." Mehmet başını sallaysrak ona onay verirken Derya sözlerine devam etti. "Baba birde telefonlarım hala incelemede ne kadar sürer? "

 

"Ne zaman aldılar?"

 

"Kayra baskının olduğu gün olay yerinde iş telefonumu aynı günün akşamı da evde de kendi telefonumu aldı incelenmesi için." Mehmet'in kaşları düşünceli bir şekilde çatıldı gelinini kolundan tutarak daha sakin bir köşeye çekerek sordu.

 

"Peki telefonlar sende değildise başka bir cihazmı vardı haberi yolladığın?" Başını olumsuz anlamda sallayan kız hızla konuştu.

 

Merkezden çıkıp aracına bindiğinden beri sakinleşmek için belirsizce sürmüştü aracını. İçindeki öfkeyi,kırgınlığı biraz olsun hafiflete bilmek için akşama kadar dolaşmıştı neresi ve nereye gittiğini fark ermeden. En sonun da kendini kimsenin olmadığı bir dağ başında bulmuştu. Ne kadar gezip dolaşsada yaşadıkları aklından bir saniye bile çıkmamıştı. Tuhaf ve yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Ankara'ya döneli altı ay olmuştu ve ilk iş olarak ona verilen görevde, silah kaçakçılığı yapan terör bağlantılı olay hakkında gece gündüz bilgi toplamış küçük operasyonlar düzenlemişti. Silahların sevk edileceği an yapılacak olan büyük operasyona bir kaç gün kala görevden alınması sinirlerini altüst ederken, karısınında bu işe tesadüfen bulaşmış olması iki defa aynı olayın operasyonunda onun ile karşılaşması normal değildi. Uyardığı halde söz dinlemeyişi heleki bu gün onun adına müdürü ile konuşması bütün kurallarını, sınırlarını çiğnemiş onun bu dik başlılığı karşısında nasıl bir yol izleyeceğini bilemez hale getirmişti. Nasıl yaklaşacağını ona nasıl ulaşacağını şaşırmıştı artık. Ona karşı yaptığı yanlışlatın bedelini ödemek için yaptıklarına gözyummaya çalışırken kendini sorgular olmuştu artık. Vereceği her türlü cezaya razıydı fakat karısının onu ve onun için endişesini sürekli görmezden gelişi üstelik bu defa babasını da girdiği yola kasıtlı olarakta olmasa yanında çekişi sabrının sınırlarını zorluyordu. Bu gün merkezde kenfisine güçlükle hakim olmuştu. Onun kendisinden korkup babasına sığındığı an öfkesi son raddede olsa da güçlükle frenlemişti kendini. Ne yaparsa yapsın düşüncelerinden arınamayınca ellerini sıkıntı ile yüzünde gezdirdi ve oturduğu yerden kalkarak aracına doğru ilerledi.

 

Aracı otoparka park ettiğinde annesi ve teyzeleride yanına patk ettikleri araçtan inince Kayra kolundaki saate bakıp bakışlarını annesine çevirdi.

 

"Hayırdır anne bu saatte hepiniz nereden geliyorsunuz böyle?" Azra arkadaşları ile kısa bir an bakıştıktan sonra oğlunun yanına ilerleyerek koluna girip konuştu.

 

"Hiiçç. Öylesine Rüya'nın dükkanında biraz takıldık." Kayra koluna giren annesine gözlerini kısarak şüpheyle baktı.

 

"Bu saatte?" Bakışlarını diğerlerinin üzerinde de gezdirdi ve ellerindeki poşetleri görünce sözlerine devam etti. "Hem bu poşetler ne? Ne aldınız ki hepiniz birden?" Kadınlar birbirinin elindeki poşetlere bakarak sanki içindekiler gözükecekmiş gibi arkalarına saklarken Azra kaşlarını çatarak oğluna çemkirdi.

 

"Sanane Kayra! Ayyy ne bu sorgu sual canım?"

 

"Oğlum burası merkez drğil bizde suçlu değiliz? Sana hesap mı vereceğiz canım?" Kayra kayınvalidesinin cevabı ile şaşkınca baktı.

 

"Ne dedimki şimdi Deniz anne?"

 

"Ayy Kayra bazen siz şu gençlerin merakı Kenan amcanızı bile sollayacak diye korkuyorum çocuğum." Rüya'nın sözleri ile Kayra yüzünü buruşturarak işaret parmağını kaldırıp şaşkınca kendisini gösterdi.

 

"Ben miyim meraklı!?" Kaşlarını kaldırarak dudağını büküp homurdandı." Allah korusun!" Annesinin elindeki poşetlere uzanarak sözlerine devam etti."Poşetlerinizi verinde taşıyım. Şimdi kocalarınızdan biri görürse dillerinden kurtulamam. Genç halinle karılarımıza poşet taşıttırmaya utanmadınmı diye başımın etini yerler.

 

Herkes ellerindeki poşetleri hızla tekrar arkalarına saklarken Kayra şaşkınca onlara baktı.

 

"Sen bize yaşlı muamelesi mi yapıyorsun oğlum!?" Kayra işittiği soru ile yüzünü buruşturarak karşısındaki kadına baktı.

 

"Estağfurullah Esha Teyze ne haddime olur mu öyle şey?"

 

"Ayy bide yüzünü buruşturuyor! Hiç yakıştıramadım sana Kayra!" Kayra'nun bakışları bu defa yanındaki kadına dönerken ne diyeceğini bilemedi.

 

"Niye yüzümü buruşturayım Ayşe Teyze? Biraz tuhaf davranıyorsunuz o yüzden şey ettim ben."

 

"Hem yaşlıyız hem tuhafız öyle mi? Aferin çocuğum! Odunluk,öküzlük yönünden hep babalarınıza çekeceğinize azıcıkta naif ve kibar analarınıza çekseydiniz ne olurdu sanki?"

 

"Allah yazdıysa bozsun!" Kayra ağzından kaçan sözlerin üstüne kadınların kendisine kızgınca baktığını fatk edince hızla toparlamaya çalıştı."Şey yani...Babalarımıza çekmek mi Allah yazdıysa bozsun dedim." Kadınların başlarını olumlu anlamda sallaması ile annesi ile yürümeye devam ederken fısıltıyla homurdandı. "O adamlar sizin gibi delileri almasaydı nasıl koca bulacaktınız acaba?Allah yüzünüze bakmış yeminle.Birde adamları beğenmiyorlar?" Kolunda hissettiği acıyla başını annesine çevirdi.

 

"Ne homurdanıp duruyorsun baban gibi Kayra!?" Kayra kolunu ovarken annesine bakarak sırıttı ve diğerlerininde duyacağı şekilde cevap verdi.

 

"Ne diyeceğim kraliçem babamların ne kadar şanslı olduğunu düşünüyordum. Sizin gibi kibar,naif ve güzeller güzeli eşleri olduğu için Allaha her gün şükretseler az diyordum." Azra oğlunun cevabı ile saçlarını omzunun üzerinden attırarak kıkırdadı.

 

"Yani. Şükür etmeliler tabiki. Bizim gibi eşlere sahip olmak öyle kolay değil sonuçta." Annesinin cevabı ile diğerleride kıkırdarken Kayra önüne geldikleri asansörü çağırdı ve onların bu haline gülmeden edemedi.

 

"Tabi sonuçta türünüzün son örneğisiniz." Kadınlar onun cevabı karşısında burun kıvırırken Kayra devam etti." Gerçi bide sizden üreyenleri de düşünecek olursak son örnek olayı doğurduğunuz kız nüfusu yoğunluğu sayesinde nesilden nesile aktarılacak. Düşününce o kızlarınızı alan seçilmiş kişilere acımadan edemiyorum doğrusu." Karnına yediği dirsekle sahte bir acıyla inledi.

 

"Unutmaki o seçilmişlerin ikinci sırasındaki sensin! Bizim damarımıza basma kızları örgütler o seçilmiş kişilerin bu güne kadar yaptıkları düzenbazlıklardan dolayı, senide o listenin başına koyarak hepinizi zevkle süründürürüz." Kayra sabır dilercesine başını sağa sola çevirerek gelen asansöre binip inecekleri katın tuşuna basıp ellerini kaldırdı ve sözlerini izah etmek istercesine parmaklarını birleştirip konuştu.

 

"Ana kraliçem! Sizin derdiniz ne? Bak kaç yaşında kadınlarsınız. Neden bu entrikalar,çevirdiğiniz dolaplar. Niye milletin evliliğine çomak sokmak,bizi süründürmek için işinizi gücünüzü burakıp plan program yapıyorsunuz!? Yaaa, hadi şimdi bana kızdın onu anladımda diğerlerinin suçu ne be güzel anam ha? Yahu torun torbaya karıştınız yeter artık durulun biraz!"

 

"Tühhh! Allah seni kahretmesin emi Kayra! Ayyy bu taktı bizim yaşımıza ayol!" Ayşe,Kayra'yı işaret ederek Esha'nın sözlerine karşılık verdi.

 

"Kabından çıkıp kapçığını beğenmiyor canım bizim bu erkek çocukları. Hepside nankör!" Kayra ağzı açık bir şekilde üzerinde çevrilen muhabbeti dinlerken bu defa Leyla konuştu.

 

"Aynen öyle Ayşe. Besle bu kargaları oysunlar gözünü."

 

"Karga mı!? Yahu Leyla Teyze madem bir benzetme yapıyorsun Kartal,Şahin,Doğan dururken neden karga gibi sinsi bir hayvanı seçiyorsun?" Leyla şaşkınca Kayra'ya bakarken o duran asansörden hızla indi. Biraz daha kalırsa can güvenliği için hiç iyi olmayacaktı. Arkasından sırayla inen kadınları görünce gözlerini bıkkınlıkla devirdi.

 

"Doğru! Akbaba diyecekti aslında LeylaTeyzen ama dili sürşmüş olsa gerek!Çünkü Akbaba misali çöküyorsunuz kızların üzerine! Ayrıca karga gibi de sinsisiniz! Oğlum olacak Kaan ve diğerleri de dahil!" Rüya'nın sözleri ile Kayra bakışlarını ona çevirerek yüzünü buruşturdu.

 

"Akbaba mı!? Aşk olsun Rüya Teyze ya siz niye benim başıma sardınız ve beni günah keçisi ilan ettiniz şimdi? Ya ben evliyim benle uğraşmanıza gerek yok! Ben kader kurbanları gibi yaptığım öküzlüklerin cezasını çekiyorum size gerek yok! Öğrenciniz gayet başarılı bu süründürme işinde!" Ellerini kaldırarrak parmaklarını sayarcasına gösterip sözlerine devam etti." Yeni kurbanlarınıza odaklanın. Unuttuysanız hatırlatayım." Mehmet abi,Soner,Tuğra,Kaan var siz bu taktikleri onlarda deneyin. Gözünüzü seveyim benim evliliğime karışmayın uzak durun artık ya!"

 

"Kızlara da böyle davranıp kırıp döküyorsunuz,evlilikleriniz bitme noktasına gelincede şimdi karışmayın diye aslan gibi kükreyenler o zaman süt dökmüş kedi gibi kuyruğunuzu sıkıştırıp yine bize geliyorsunuz! Büyük konuşma oğlum nede olsa aynı yollardan yıllar önce biz de geçtik." Kayra kayınvalidesine şaşkınca baktı. Her zaman onun tarafında olan kadın bir aksilik olunca tarafını belli edercesine iğnelemişti kendisini. Hangi akılla güvenmiştiki zaten annesinin yandaşları ve kızların işkence öğretmenleriydi sonuçta karşısındaki kadınlar. Bakışlarını kaçırarak nefesini bıkkınca dışarı verdiği esnada açılan kapıyla karısı elinde çöp poşeti ile kapıda belirdi. Onları aniden karşısında görmenin korkusu ile eli göğsüne giderken derin bir nefes alıp korkulu bakışlarını karşısındakilerin üzerinde gezdirdi.

 

"Ne yapıyorsunuz burada Allah aşkına!? Niye dikiliyorsunuz kapının önünde? Aklımı aldınız!" Kayra bakışlarını karısından çekerek diğerlerine çevirip homurdandı.

 

"Ne yapacağız hepiniz kendinize göre beni günah keçisi ilan ettiniz gelen bir vuruyor giden iki vuruyor!" Derya kocasının attığı taşla,anneleri ve teyzelerinin arasında kalışına acırken diğer taraftandaçaresizce ona bakıyordu. Azra fark ettiği bakışlarla devreye girerek gelininin yardımına yetişti.

 

"Sen çok konuştun gir içeri hadi!" Oğlunu kolundan ittirmeye çalışırken Kayra huysuzca homurdandı.

 

"Tabi! Ben içeriye gireyim siz de karımla birlikte yine kapı ağzında, arkamdan işkence planları yapın!"

 

"Kayraa!" Karısının uyarısını duymazlıktan gelirken Azra cevap verdi oğluna.

 

"Ayyy! Çıldırtma beni Kayra! Ne planı canım aaaa! Bir şey konuşacağız Derya ile." Kayra gözlerini kıstı ve şüpheli bakışlarını diğerlerinin üzerinde gezdirerek annesin üzerinde sabitledi.

 

"Hepiniz bitlikte mi?"

 

"Hepimiz birlikte Kayra'cığım bir sakıncası mı var!" Esha'nın sözleri ile bakışları tekrar onların ellerindeki poşetlere kayınca başını olumsuz anlamda hızla salladı.

 

"Olmaz! Bende burada bekleyeceğim!"

 

"Neee!" Deniz'in şaşkınlıkla söylediği sözden sonra Kayra ona dönerek fısıldadı. "Burada kalacağım dedim Deniz anne! O poşetler de ne var nasıl bir komplo kuruyorsunuz, Derya ile ne konuşacaksınız hepsini duyacağım." Deniz ağzı bir karış açık bir şekilde Kayra'ya bakarken Ayşe müdahale etti.

 

"İçeri geçelim o zaman burada kapı ağzında mı konuşacağız?" Diğerleri de onu onaylarken hep birlikte içeri geçtiler.

 

Kayra tekli koltuğa oturmuş iki tarafında karşılıklı oturan kadınalrı şüphe ile izlerken Derya elinde tepsi ile içeri girerek limonataları servis etti. Servis sırası kocasına gelince onun kendisine bakmadan limonatayı alması ile hala kızgın olduğunu anlayarak üzgünce geri çekildi. Kadınlar kısa bir an bir birlerine baktıktan sonra Azra oğluna çevirdi bakışlarını. Onu suratını asmış bir şekilde kendilerini izlerken görünce gözlerini devirip homurdandı.

 

"Allahım ne kadar suratsız bir çocuk doğurmuşum! Üstelik huysuz,aksi ve meraklı diyerek yüzünü buruşturup Kayra'ya doğru çemkirdi.

 

Derya kayınvalidesinin sözleri ile sabır dilenen kocasını görünce, buğazını temizlerek dikkatleri üstüne çekip konuştu.

 

"Ne konuşacaktınız benimle?" Deniz kızına gülümseyerek cevap verdi.

 

"Kızım biz Efehan hakkında konuşacaktık seninle." Kayra duyduğu isimle dikkat kesilirek konuştu.

 

"Kim bu Efe mi, Han mı neyin nesi ise?" Azra bakışlarını devirerek oğluna bakarken Derya cevap verdi.

 

"Arkadaşım Kayra. Annem söyledi ya." Karısının cevabı ile tek kaşını kaldırarak sordu.

 

"Orasını anladım. Seninle alakası ne?" Kocasına şaşkınca bakarak tekrar cevap verdi.

 

"Benimle bir alakası yok. İzin verirsen konu ne öğrenelim." Kayra başını olumlu anlamda sallayarak bakışlarını karısından çekmeden bekledi.

 

"Yarın işin yoksa birlikte ziyaretine gidelim." Leyla'nın sözlerini bitirmesine fırsat vermeden tekrar araya girdi Kayra.

 

"Benim karım elin adamını ne diye, hangi vasıfla ziyaret edecekmiş?" Rüya şaşkınca cevap verdi.

 

"Arkadaşı vasfıyla! Hani arkadaşıya sonuçta." Kayra aldığı cevap karşısında bakışlarını Rüya'ya çevirince o bakışlarını Derya'ya çevirerek devam etti. "Çok üzüldük. Bir ziyaret edelim dört yıldır tanıyoruz sonuçta." Kayra dudaklarını bükerek başını hafifçe salladı.

 

"Dört yıldır tanıyorsunuz demek. Güzel. Peki ben niye tanımıyorum bu Han mı Hun mu adı ne ise belirsiz şahsiyeti. Hem siz bir erkeğe acırmıydınız? Gözlerim yaşardı doğrusu." Kadınlar Kayra'nın tepkisi ile nefeslerini sesli bir şekilde bırakırken Derya kocasına cevap verdi.

 

"Adı Efehan! Demekki tanışacak ortam olmadı." İmalı bir şekilde kocasına baktı. Kayra kolunu koltuğun kenarına dayayarak düşünceli bir şekilde çenesini sıvazladı. Karısı yine ayrı geçirdikleri dört yıla atıfta bulunuyordu belliki.

 

"Yazık çocuğun kimi kimsesi yok. Tek başına nasıl kalkar bunca şeyin altın dan? Nasıl başa çıkar? Bir erkek için çok zor bir durum. Biz bir şeyler düşündük ama kabul eder mi sana bi danışalım dedik."

 

"Elin adamının ne düşüneceneğini benim karım nereden bilsin Ayşe Teyze!? Hem ne çocuğu Allah aşkına!? Derya'nın arkadaşı diyorsunuz! Kazık kadar adamın nesine üzülüyorsunuz!?"

 

"Ya sabırrr!" Oğlum bir sussana sen!" Azra oğlunun ikide bir araya girmesine daha fazla dayanamamış azarlayarak susturmaya çalışmıştı.

 

"Ne düşündüğünüzü bilmiyorum ama Efehan'a yardımı dokunacak bir şeyse seve seve bende yardım ederim size." Karısının sözleri ile Kayra içini saran kıskançlıkla elini ona doğru kaldırarak havada salladı.

 

" Kime seve seve yardım ediyorsun sen!? Hayırdır nereden geliyor bu sevginin bolluğu!?" Derya sakin olmaya çalışarak gözlerini kapayıp derince bir nefes aldı. Gözlerini tekrar açtığında gülümsemeye çalışarak dişlerini sıkıp kocasına cevap verdi.

 

"Kayra lütfen! Bi izin ver anlayacaksın zaten!"

 

"Hiçç!" Esha ters bir şekilde Kayra'ya bakarak sözlerine devam etti." Ayyy bu ne canım! İki de bir lafın ortasına girip duruyor Ömer Amcası gibi! Sürekli de Derya'ya laf sokup durma yolarım o sakallarını tek tek!" Esha,Kayra'nın tepkilerine daha fazla dayanamayarak patlamıştı sonunda.

 

"Olur Esha Teyze! Siz karımla ben burada yokmuşum gibi elin adamı hakkında plan program yapın ben böyle vazo gibi beklerim burada." Eli ile orta yeri işaret ederek sözlerine devam etti. " Buyrun konuşun!Rahat olun yani! Ben kimim ki zaten!" Kollarını göğsünde birleştirdiği esnada kafasına inen kırlentle bakışlarını annesine çevirdi.

 

"Sus artık! Sus! Madem kadınların arasında oturmaya bu kadar meraklısın öyle tabir ettiğin vazo gibi sessizce dur orada!" Kayra kaşlarını çatarak annesine doğru döndü ve elini isyan edercesine sallayarak cevap verdi.

 

"Ha ben çok meraklıyım böyle aranızda oturup elin adamı ve karım hakkında saçma sapan sonu belli olmayan başı ise hiç belli olmayan mevzularınızı dinlemeye!"

 

"Kayra çıldırtma beni kalk git! İşin gücün yokmu senin!" Kolundaki saati işaret ederek sözlerine devam etti Azra." Bak bu saat olmuş baban hala eve gelemedi. Sen nasıl polissin de erkenden evine geliyorsun ya! Kalk git görevin falan yok..." Derya kayınvalidesinin sözleri ile kocasının daha çok öfkele eceğini bildiği için konuşmaya başladı.

 

"Kayra!" Kocasının bakışları kendisine dönünce sözlerine devvam etti." Efehan ve eşi Ömür ünüversiteden arkadaşımdı. Ömür bir yıl önce bebeğini doğururken hayatını kaybetti. Efehan bir yıldır kendi başına bebeği ile hayata tutunuyordu. Bebeğin bakıcısı evlenince tekrar bakıcı bulana kadar onunla kendisi ilgilenmek zorunda kaldı. Haliyle işinden oldu. Şu an zor durumda. Annenler ondan bahsediyor olmalı. İzin verirsen ne düşündüklerini anlayalım." Kayra karısının anlattığı hikaye ile arkasına tekrar yaslandı. Adamın yaşadıkları ve bebeğin durumu içini acıtırken ellerini sıkıntı ile yüzünde gezdirerek konuştu.

 

"İşin başını anlatmadan ortasından girip birde insana ters ters konuşuyorsunuz!" Bakışlarını karısına çevirerek sözlerine devam etti."Kimi kimsesi yokmu bu Efehan'ın!?" Derya başını olumsuz anlamda sallayarak cevap verdi.

 

"Annesi ve babasını biz ünüversiteye giderken birer yıl arayla kaybetti. Tek çocuk zaten. Akrabalarıylada görüşmüyorlardı. Ömür de yetimhanede büyüdüğü için kimsesi yoktu." Kayra başını anladım dercesine salladı. Derya bakışlarını diğerlerinin üzerinde gezdirerek tekrar konuştu. "Siz ne düşündünüz? Nadıl bir yardım dediğiniz şey?"

 

"Kızım biz düşündük ki Efehan bebeği bizim yurda bıraksın. İş bulana kadar geçici bir süre. İş buluncada sabah bırakır akşam alır. Böylece bebeğinden kopmaz vehayatı bşraz olsun düzene girmiş olur." Diğerleri de Deniz'i onaylarken Derya onların bu düşüncesine gözleri dolarak baktı.

 

"Yurt geçici bir çözüm." Kayra'nın sözleri ile bakışlar ona çevrilince o sözlerine devam etti. "Adamın hayatı alt üst olmuş. Bebek henüz çok küçük akşamları bile alsa nasıl baş edecek bu adam. Bir erkek ne kadar uğraşsada,ne kadar sevsede anne sevgisini veremez."

 

"Yani? Ne demek istiyorsun oğlum?" Deniz,Kayra'nın sözlerinden bir şeyler çıkarmıştı. Aslında kendi aklında olan da buydu ama yanlış anlaşılmak istrmiyordu.

 

"Yani Deniz anne,bu adamın hayatının düzene girmesi,bebeğin daha rahat bir hayat ve anne sevgisi için bir an önce evlenmesi lazım."

 

"Neee! " Karısının ani tepkisi ile bakışlarını ona çevirdi."Çıldırdın mı sen? Ömür öleli daha bir yıl bile tam dolmadı! Hem evleneceği kadının bebeğe iyi davranacağı ne malum? Neler görüp duyuyoruz!" Kayda karısını dikkatle dinlerken Derya gözlerini kısarak şüpheyle baktı. "Demek Efehan gibi aynı şeyleri ve aynı zorluğu yaşasan,sana bir bebek emanet ederek göçüp gitsem gözün hemen karıda kızda olacak öylemi?" Kayra karısının sözleri ile başını sağa sola salladı sinirle.

 

"Ne alakası var? Kimim kimsem yok mu benim? Derya benimle kıyaslama yapma. Benim yardım edecek bir bebeğede banada sahip çıka bilecek geniş bir ailem var ama o adam ve bebek kimsesiz ve çaresiz. Olması gereken bu!" Derya cevap vermek için ağzını açmıştıki Ayşe araya girdi.

 

"Kayra haklı! Bizim bulduğumuzözüm uzun süreli değil. Madem Efrhan'ın kimsesi yok bu olaya biz el atmalıyız. " Derya şaşkınca Ayşe Teyze'sine bakarken Azra'nın sesi ile o yöne döndü.

 

"Şimdilik sadece toparlanmasına yardımcı olalım. İş bulunca bebeğe daha yakın olması için evini bu taraflara taşımasını söyleriz. Evlendirdiğimizde gözümüz üstlerinde olur. El kadar bebeği öyle hemen emanet edemeyiz sonuçta." Derya'nın şaşkınlığına annesinin sözleri ile Kayra'nın kide eklenmişti. Bu kadar çabuk plan yapmaları ve uygulamaya koyulmaları dumura uğratmıştı onuda.

 

"Ben Kenan'a bir sorayım sitede kiralık daire var mı? "Kızların kendine anlam veremeyerek baktığını görünce gülerek cevap verdi. "Bu ara site yönetimi ile pek bi sohbet eder oldu. Herkesin çocuğu evlenince babalarının dizinin dibinden ayrılmamış,onun onlardan neyi eksikmiş. Onunki de ayrılamazmış.Evlenince bu sitede oturmaları için oda Kaan'a ev alacakmış.O yüzden site yönetiminden her boşalan daire ile alakalı bilgi alıyor. Yani doğmamış bebeğe don biçiyor. Bu yüzden mutlaka haberi vardır." Esha,Rüya'nın sözlerine kıkırdayarak karşılık verdi.

 

"Ömer de bu konuda ısrarcı. Soner gelince hemen evlendirip gözünün önünden ayırmamak niyeti."

 

"Ben hak veriyorum Ömer'e. Soner yıllardır yurt dışındaydı.Okuldu master dı derken yıllar oldu. Arkadaşlarının çocukları hep yanlarında onada zor olmuştur haliyle. Askerliğin bitmesine on gün kalmış,Kenan gibi oda şimdiden ev baksın bence." Derya ve Kayra konunun birden değişmesi ile bir birlerine baktılar. Kayra gözlerini kaçıranca Derya derin bir nefes alarak bakışlarını tartışan kadınlara çevirdi ve bezgince konuştu.

 

"Yarın bir işim yok sizle gelirim ama ilk iş olarak Efehan'a ve oğullarınıza evden önce kız bulmanız gerekmiyor mu? Bence siz bu hızla onuda bulursunuz. Hem de üçü bir yerde." Kadınlara alayla göz kırparak sözlerine devam etti. "Güveniyorum size altın kızlar! Siz bunuda başarırsınız! Bir erkeğe verilecek en büyük ceza evlenmek, yine en büyük hediye ise boşanmaktır diyen siz üstadlarım bu işi alnınızın akıyla halledersiniz. "Kayra karısının son sözleri ile yüzünü buruşturdy. Cidden böylemi düşünüyordu bu kadınlar. Aklına gelen fikirle hızla annesine döndü.

 

"Anne."Azra bakışlarını çevirince sözlerine devam etti. "Bak babamında Tuğra'yı dizinin dibinden ayırmamaya niyeti varsa boşuna masrafa gerek yok biz çıkarız evden siz Tuğra'yı evlendirin oturtun buraya. Ne gerek var canım masrafa. Hem babamında hakkı,diğer amcalarım gibi oğlunu tanında görmek." Azra yerinden kalkıp sırıtarak oğluna yaklaştı ve yanaklarını parmakları arasında sıkıştırarak söylendi.

 

"Yemezler! Ankara'da Deniz mi varki kardeşin buraya yerleşsin çocuğum? Onun düzeni gayet iyi İzmir de. Senin ki de burada." Başını anladın mı dercesine salladı. Kayra yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Neden bu Tuğra sürekli dört ayağı üstüne düşüyor? Biz bu aile esaretine mahkum edilirken o yaygaracı piç neden hep sıyrılıyor!? Küçüklüğünde de ballıydı o şerefsiz, hala aynı." Kadınlar Kayra'nın küçük bir çocuk gibi mızmızlanmasına gülerken Azra oğlunun saçlarını karıştırarak diğerlerine döndü.

 

"Hadi kalkalım artık kızlar." Diğerleri de kalkarken Derya ve Kayra'da onları yolcu etmek için kalkmışlardı ki Esha unuttuğu şeyi fark ederek hızla arkasına dönerek koşar adım koltuğun yanındaki siyah poşeti alıp hızla diğerlerinin arkasından koştu. Kayra onların bu tavırları ile başını sapa sola sallayarak homurdandı.

 

"Tövbe estağfurullah! Lan senki devlet sırrı saklıyorlar ne var o poşetin içinde bu kadar gizli olan anlamadım ki?" Homurdanmalarını annesi duyunca oğluna dönerek tek kaşını kaldırıp cevap verdi.

 

"Çok mu merak ettin?" Annesinin sorusu ile biraz sesli konuştuğunu anlayan Kayra kaşlarını çatarak cevap verdi.

 

"Ucu bana dokunmasında ne olursa olusun ilgilenmiyorum! Malum iş güzarlıklarınız nirvanaya ulaşınca haliyle tırsmıyorum değil!" Kayra'nın sözleri ile kadınlar küçük bir kahkaha atatken Azra elindeki poşeti oğluna doğru uzatarak fısıldadı.

 

"Bakmak istermisin? Belki çok hoşuna gidecek bir şeyler vardır içinde. Sonuçta böyle şeyler her erkeğin hoşuna gider!" Annesinin sözleri ile Kayra'nın kaşları düşünceli bir şekilde daha çok çatılırken aklına gelen şeyle başını hızla olumsuz anlamda iki yana salladı.

 

"Aman anacığım! Yok.. Gerek yok! Sizin saçma sapan oyunlarınızla karşılaşmayı kalbim kaldırmaz benim!" Azra başını hafifçe eğerek dudağını büktü.

 

"Peki. Öyle olaun bakalım." Elindeki poşeti Derya ya uzatarak gülümseyerek göz kırptı. " Bunlar bizden sana ufak birer terfi hediyesi kızım." Derya kayınvalidesinin uzattığı poşeti alırken diğerleride uzatmıştı.

 

"Terfi tabi! Hediyesiz olur mu hiç!? Akşama da parti düzenlersiniz siz şimdi!?Alışıksınız nede olsa!Süprizlere!" Diğerleri Kayra'nın sözleri ile gözlerini devirirken Esha ona yaklaşarak hafifçe yanağını sıkıp, kıkırdadı.

 

"Belki aldığımız hediyelerden sonra parti bu gece sizin evde olur Kayra'cığım!" Kayra işittiği sözlerle yüzünü buruştururken Esha yaşından beklenmeyecek bir muziplikle göz kırptı. " Odunluk yönünü Ömer Amcandan almışsın onu anladıkta insan biraz da başka yönlerini alır be çocuğum! Nasıl gençsin sen?" Esha'nın sözleri ile Derya'nın dudaklatından küçük bir kıkırtı firar ederken Kayra öfkeli bakışlarını ona çevirdi. Esha bakoşlarını Derya'ya çevirerek eli ile işaret edip sözlerine devam etti." Baksana Derya ya ben gibi cıvıl cıvıl,cilveli nazlı." Tekrar Kayra'ya döndü ve yüzünü buruşturdu."Bir de dön kendine bak mezbağa da kesimi bekleyen boğalar gibi suratsız,aksi,huysuz ve hödüksün! Ömer Amca'na söyleyim biraz ders versin sana. O alamadığın yönleri hakkında." Esha sözlerini bitirince iri gözlerini kırpıştırarak baktı karşısındaki genç adamın asık yüzüne.

 

Kayra derin bir nefes alarak yüzünü buruştırdu ve kıkırdaşan kadınlara eli ile kapıyı işaret ederek homurdandı.

 

"Buradan hanımlar.Şu söylediğiniz şeylere bakın! Yakışıyormu size Allah aşkına!" Derya gülmemek için dudaklarını ısırırken Kayra kadınları kapıya çıkarttı. "Bi bitmedi şu saçma sapan ders,eğitim muhabbetleriniz!"

 

"Aaa! Ama çocuğum bu derslere katılmayı sen kendin istedin! Biz karınla ne zaman konuşacak olsak aklın hep fesatlığa çalışıyor senin! Bizim suçumuz ne canım!" Kayra annesine yaklaşarak yanaklarına birer öpücük kondurup geri çekildi.

 

"Belli oluyor anne konuşmalarınızın ne boyutta olduğu! Gidin Allah aşkına kocalarınıza sarın! Menopozamı girdiniz anlamadım ki ne biçim mevzular bunlar ya! Hayır benimle bile bu konuları tartışacak kadar ne yaşattı bu adamlar size anlamıyorum ki!" Kadınlar Kayra'nın sözlerini duymazlıktan gelip kıkırdayarak merdivenlere yönelince genç adam kapıyı kapatarak homurdanmaya devam etti. "Allahım millet deliye bizim aile akıllıya hasret!"Ellerini hırsla saçlarından geçirerek tekrar söylendi. "Hayır neden bizimde herinsan evladı gibi normal anne babalarımız yok! Kadın bana Ömer Amca'nın cinsel kabili..." Arkasını dönüp karısını karşısında sırıtırken görünce söyleyeceği sözleri hemen yutarak çıkıştı.

 

"Sen ne demeye gülüyorsun!? Çok mu hoşuna gitti!? Resmen bana cinsel yaşam koçu sponsorluğu yaptı kadın sen hala sırıtıyorsun!" Derya kıkırtısona engel olamayarak cevap verdi kocasına.

 

"Cinsel yaşam koçuna ihtiyacın mı var? Böyle bir sorunun olduğunu hiç fark etmemişim."

 

"Deryaaa!" Karısı gülmemek için yanaklarını ısrırken genç adam kaşlarını çatarak homurdandı." Böyle bir şeye ihtiyacım olmadığını sende biliyorsun!" Karısına olan kırgınlığı,giden kadınların kabarttığı öfkesi bir araya gelince kendine Derya'ya patlamaktan korkarak adımlarını odasına doğru çevirmiştiki karısının elindeki gözüne çarpan poşetlerle adımlarını durdurdu ve Derya'nın gözlerine bakarak işaret parmağını kaldırıp uyarırcasına salladı." Onların içinde her ne varsa derhal kaybet ortadan! Kendileri,sözleri,düşünceleri normal değilken kim bilir ne var o poşetlerin içinde!" Gitmek için tekrar arkasını dönmüştü ki gelen hışırtı sesleri ile hızla karısına doğru döndü ve onun kıpkırmızı bir yüzle dudaklarını dişlediğini görünce homurdabarak poşetlere uzandı. "Bir kerede beni dinle be kadın! Ne olur dinlesen ha!" Derya poşetleri hızla arkasına saklarken Kayra gözlerini şüpheyle kısarak fısıldadı. " Ne var lan o poşetlerin içinde!?" Karısı başını iki yana sallayarak panikle cevap verdi.

 

"Hi...hiç!" Onun cevabıyla Kayra iyice şüphelenirken karısına doğru bir hamle yaparak arkasındaki poşetleri elinden hırsla çekerek aldı. Ona engel olmaya çalışan karısına sert bir bakış atarak onun olduğu yerde kalmasını sağladı. Poşetin birini açarak içine bakınca gördüğü şey karşısında ağzından kaçan küfre engel olamadı.

 

"Siktir! Lan bunlar ne!? Ulan hepiniz bir olup beni tımarhaneyemi kapatmaya niyetlendiniz!?" Poşetin içinden çıkardığı oldukça seksi fantazi geceliği parmak uçlarında tutarak öfkeli bakışlarını karısına çevirdi." Bu ne Derya!? Ne demeye,ne yapmaya çalışıyor bunlar!? Ulan karışmadıkları bir cinsel hayatımız kalmıştı onuda bu gün itibari ile düman mevzisi bombalar gibi bombaladılar!" Derya kocasına yaklşarak elindeki poşete ve geceliğe uzanıp geri alarak poşete tıktı.

 

"Sadece bize özel bir durum drğil Kayra!"

 

"Ne demek bize özel değil kızım!? Milletin yatak odasına el mi atıyor bunlar! Kim bunlar Derya! İstihbarat birimi gibi her mevzunun içindeler lan!?" Derya kocasının giderek öfkelenmesi ile ne yapacağını bilemeyerek panikle konuştu.

 

"Bize özel değil işte Kayra! Ailede yeni evlenen bütün kızlara yaptıkları küçük bir adet sadece." Kayra işittikleri ile yüzünü buruşturarak şaşkınca baktı karısına.

 

"Lan bu ne biçim bir adet! Üstelik biz yeni evlimiyizde bunlar böyle saçma sapan şeyler yapıp beni delirtiyor!?"

 

"Biz evlenince doğru düzgün bir arada kalamadık ki. Sen geri dönünce onlarda şimdi yaptı demek ki!" Kayra her duyduğu sözle biraz daha öfkrlenirken karısının elindeki poşeti hırsla çekerek homurdandı.

 

"Başlarım ben onlaron adetine de dersine de eğitimine de!" Kocasının öfkeyle kspıya doğru ilerlediğini görünce aklına grlen şeyle hızla hareketlenerek koluna yspıştı.

 

"Nereye gidiyorsun Kayra! Küçük bir hediye sadece! Tamam ben çöpe atacağım onları söz veriyorum!" Kayra başını öfkeyle sallayarak karısına sertçe baktı.

 

"Çek o elini kolumdan! Sakın peşimden geliyim deme yemin ederim gider çeşit çeşit fantazi oyuncağı alır sabaha kadar o yatakta üstünde denerim senin Derya!" Kocasının tehtidi ile settçe yutkunan kız korku dolu bakışlarını kaçırarak elini ateşe değmişcesine hızla kocasının kokundan çekti. Kayra olumlu anlamda başını sallayarak homurdandı. "Bende öyle düşünmüştüm!" Başıyla kapıyı işaret ederek pidikopatça sıtıtıp açtığı kapıdan çıktı.

 

Derya çalan kapıyı açarak karşısındaki kocasına bakıp ürkekçe sordu.

 

"Nereye gittin Kayra?" Elleri cebinde karısına umursamazca bakarak cevap verdi.

 

"Gece altı evde başlayacak partinin startını vermeye!" Derya anlam veremediği sözler karşısında şüpheyle kocasına baktı.

 

"Ne yaptın? Ne partisi?"

 

"Aldıkları hediyeleri kapılarına asarak kibarca iade ettim." Bakışlarını kolundaki saate çevirerek devam etti sözlerine. "Birazdan eşleri gelir. Kapıda buldukları hediyelerin hesabını sorunca bizden bekledikleri o partiyi kendileri yapar artık." Sözlerini biyirincr kendisine şaşkınca bakan karısına ters bir bakış atarak odaaına yöneldi. Derya kocasının sabahtan beri yaşadığı stresi düşünerek bu konunun üzerine gitmemeye karar verip oda akşam yemeği için masayı hazırlmaya mutfağa yöneldi.

 

Geldiği kapının önünde durarak derin bir nefes alıp hafifçe tıklattı ve açarak başını uzatıp odayı kontrol etti. Kocası yatağın üzerinde oturmuş önündeki laptoptala uğraşıyordu. Bakışlarını kaldırarak kendisine çevirince Derya gülümseyerek konuştu.

 

"Yemek hazır." Kayrs kısa bir an karısına bakarak bakışlarını tekrar kucağındaki laptopa çevirdi.

 

"Canım istemiyor sen ye!" Kocasının cevabı ile Derya'nın yüzündeki gülümseme silinirken içeriye doğru adım attı. Kayra kısa bir an bakışlarını karısına çevirip tekrar yaptığı işe döndü. Ona doğru yaklaşarak yatağın kenarında durup kısa bir süre baktı kocasına.

 

"Gelmezsen bende yemeyeceğim!" Kayra nefesini sesli bir şekilde bırakarak bakışlarını karısına çevirdi.

 

"Git ve yemeğini ye! Canım istemiyor dedim. Senin yememeni gerektirecek bir şey söylediği mi zannetmiyorum Derya."

 

"Evet ama, bana olan öfken yüzünden çocuk gibi sofraya küsüyorsun!" Kayra laptopu kapatarak karısına dönüp cevap verdi.

 

"Sofraya küstüğüm falan yok! Sadece canım istemiyor bunu anlamak bu kadar zor mu?" Derya yatağın kenarına oturarak kocasının gözlerine çevirdi bakışlarını.

 

"Ben anlıyorum seni." Kocasının eline uzanarak avuçlarının arasına aldı. "Biliyorum müdürünle konuşmaya gittiğim için kızdın sen. Senin bir suçun olmadığı halde sessizce duramazdım sende beni anla!" Kayra sabahki öfkesinin kendini tekrar ele geçirdiğini fark edince elini karısının elinden sertçe çekerek konuştu.

 

"Derya lütfen! Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. İnan seni kırmak istemiyorum. Lütfen çıkar mısın odadan!" Kocasını kırdığını bildiği için başını çaresizce salladı. Onun bu haline dayanamayan adam karısı yataktan kalktığı anda bileğinden yakaladı. Karısına karşı bu kadar zayıf olduğu için kendisine kızarken onun yüzüne bakmadan çattığı kaşlarının altından fısıldadı. "Ben acıkınca yerim. Sen yemeğini ye aç kalma benim yüzümden." Derya başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Ne zamana kadar sürecek bu durum!"

Kayra kırgın bakışlarını karısını karısının üzerinden çekip tekrar açtığı laptopuna çevirerek fısıldadı.

 

"Senin için endişelendiğimi ve beni gerçekten anladığını görünceye kadar!" Kocasının cevabı ile Derya çaresizce omuzlarını düşürerek odadan ayrıldı. Sessizce odadan ayrılan karısının ardından ellerini sıkıntıyla yüzünde gezdirdi. Karısı ona başka bir yol bırakmıyordu. Ne yapsa ikna edemiyordu ve bu öfkesini dahada perçinlemesine neden olunca onu daha fazla kırmamak için kendini geri çekmek zorunda kalıyordu. Çaresizce laptobu hırsla kapattı ve yataktan kalkarak kendisini odadaki banyoya attı.

 

Önlerindeki aracın kapısını açarak karısının içeri geçmesini bekledi. Derya kocasına dönerek kollarını açıp kucağındaki bebeği uyandırmaktan korkarcasına yavaşça kendi kollarına aldı ve sessizce fısıldadı.

 

"O kadar açık konuşmana ne gerek vardı? Efehan'ın acısı henüz çok taze! Evlenmesi gerektiğini söylemek zorunda mıydın?" Karısını kibarca iterek araca oturmasını sağladı. Kendisi de aracın etrafında dolanarak sürücü kapısını açıp koktuğa oturdu ve kapıyı kapatarak anahtarı kontağa yerleştirerek aracı çalıştırdı. Dikiz aynasından arka koltuktaki karısına bakarak konuştu.

 

"Bazen yaraya tuz basmak gerekir Derya!" Kucağındaki bebeği kontrol ettikten sonra bakışlarını kocasına çevirerek tısladı.

 

"İşte bu huyun yüzünden gelmeni istemedim ama sen beni dinlemeyip peşime takıldın ve sonucunda Efehan'ı kırdın belkide." Aracı yola çıkaran Kayra karısının sözleri ile gözlerini devirdi. Gelmek istemesinin en büyük sebebi onun başına açtığı beladan dolayı tehlikede olduğunu düşündüğü için yanlız bırakmamak niyetindendi. Tabiki Efehan'a da yardım etmrk istemişti. Bh yüzdende karısını yanlız bırakmamıştı.

 

"Kırmak demeyelimde gözünü açmak diyelim biz ona. Bebek daha çok küçük Derya. Efehan tek başına baş edemezdi ki evin halinden sizde anlamış olmalısınız bunu. Hadi baş etti diyrlim bir kadının bir annenin şefkatine ihyiyacı var o bebeğin. Bunu ne Efehan,ne arasıra görmek için gidecek olan siz,nede yurttakiler vere bilir ona. Bu yüzden evlenmesi gerekiyor. Kendisi için söylemedim bebek için söyledim evlenmesini." Aslında kocası sözlerinde haklıydı. Küçük bir bebeğin tek sahip olmadı gereken şey anne şefkati ve ilgisiydi.Bakışları tekrar kucağında uyuyan bebeğe kayınca gülümseyerek alnına küçük bir buse bıraktı. Karısını dikiz aynasından izleyen Kayra onun bu hareketiyle içine tayılan huzurla gülümsedi. Dudaklarındaki gülümseme yerinde dururken fark etmeden fısıldadı.

 

"Rabbim bize de nasip eder inşallah!"

 

"Bir şey mi dedin?" Karısının sorusu ile yüzündeki gülümseme tebessüme dönüşürken cevap verdi.

 

"Kucağına çok yakıştı dedim." Derya kocasının iki gündür asık olan yüzünde gördüğü tebessümle gülümsedi.

 

"Benden çok sana yakıştı. Senin kucağına gelince hemen nasıl da sakinleşip uyudu." Bakışlarını bebeğe çevirerek elinin tersiyle yanağını hafifçe okşayarak fısıldadı. "Çok tatlı değil mi?" Kayra bakışlarını dikiz aynasından tekrar karısı ve bebeğe çevirdi ve nırıldandı.

 

"Öyle. Adı ne demiştiniz?"

 

"Asel!" Kayra başını olumlu anlamda sallayarak gülümsedi.

 

"Asel... Bal anlamında. Cennette süzme bal ırmakları diye geçer Kuran-ı Kerim de." Bakışlarını karısına çevirerek onun şaşkın yüzüne bakıp tebessüm etti. "Arkadaşın çok güzel bir idim seçmiş kızına."

 

"Sen nerden bu ismin anlamını. Üstelik Kuran- ı Kerimden örnek bile verdin?"

 

"Suriye de görevdeyken çatışma ortasında kalan kurtardığımız bir kız çocuğunun ismiydi. Anlamını sorup babasına sorduğum da o açıklamıştı. Ayrıca arapça bildiğim diller arasında." Derya kocasının verdiği bilgilerle şaşkınca kaşlarını kaldırırken Kayra bakışlarını tekrar yola çevirdi.

 

İkili bebeği yurda Arya'nın ellerine emanet edip oradan ayrılırken aralarındaki sessizlik yine yerini korumuştu. Araca binerek evin yoluna koyuldular.

 

Karşısındaki timi kısa bir an süzerek konuşmaya başladı Mehmet.

 

"Dün sabaha kadar gerekli bütün bilgiler toparlandı. Bir kaç saat sonra silah kaçakcıları en büyük partiyi ülke dışına çıkartmak için harekete geçecek! Üstelik edindiğimiz bilgilere göre kırmızı bültenle aranan bir teröristte bu sevkiyatla yurt dışına çıkarılacak!"

 

"Amirim operasyonu yarın yapacağımız bilgisini vermiştiniz. Bu bir aldatmaca olabilir mi? Kayra amirle daha önce bir kaç defa boş baskınlar oldu çünkü." Mehmet karşısındaki kıza yavaş ama sert bir kaç adımla yaklaşırken diğerleri onun bu tavırlarından dolayı bıkkınlıkla gözlerini devirmişti. Mehmet kızın karşısında durarak sert bir yüz ifadesine eşlik eden sesiyle sordu.

 

"Adın neydi senin!?"

 

"Tuğçe Koçan!" Mehmet başını öfkeyle sallayarak işaret parmağını kaldırıp yüzünü göstererek dişlerinin arasından tısladı.

 

" Adım ne benim!? Kayra amirine benziyor muyum!? " Tuğçe işittiği sert sesle güçlükle yutkunarak cevap verdi.

 

"Mehmet Yaman! Hayır benzemiyorsunuz amirim!"Mehmet başını tekrar sallayarak tısladı.

 

"O zaman sakın bir daha smzümü kesip,akıl verme hadsizliğinde bulunma!" Kararan bakışlarını kızın üzerindrn çekip diğerlerine doğru bir adım attığı esnada çalan telefon sesi ile olduğu yerde bekledi. Çalan telefon bir türlü açılmayıp hala çalmaya devam edince öfkeyle bağırdı.

 

"Kimin o çalan telefon!" Bir adım arkaya doğru atarak karşısındaki timi süzdü.

 

"Benim amirim!" Derin bir nefesi ciğerlerine çeken adam gök gürültüsünü anımsatan bir sesle kükredi.

 

"Kapat şu telefonu! Beş dakikaya operasyona çıkıyorsun bu ne lakaytlık! Nasıl operasyona gidileceğini,operasyonun ciddiyetini ben mi öğreteceğim sana!"

 

"Emredersiniz amirim!" Tuğçe bakışlarını kendisini sürekli fırçalaysn adamdan çekerek dişlerini sıkıp telefonu cebindrn çıkardı ve ekrandski numarayı görünce kısa bir an duraksadı. Mehmet kızın atan rengini fark edince bakışlarını ondan çekmeden tekrar kükredi.

 

"Emrimi ikiletme!" Kız kendisine bağıran adamla yerinde sıçrarken telefonu hızla kapatarak cebine attı.

 

"Beş dakikaya hazır olun! Beş dakika sonra hepinizi araçlarda göreceğim!" Bakışlarını son bir kez karşısındaki kızın üstünde gezdirerek sert adımlarla ayrıldı. Cebinden telefonunu çıkararak bir tuşa bastı.

 

"Her şey hazır! Düğmeye basa bilirsin kardeşim. Bunlar kiminle dans ettiğinin farkında değil anlaşılan!" Karşı tarafı dinledikten sonra tekrar konuştu.

 

"Operasyon oldukça riskli. Eğer bana bir şey olursa, operasyon başarısızda olsa Kayra'ya her şeyi anlat."Karşı taraftan gelen onayla telefonu kapatıp cebine koydu ve adımlarını çıkışa doğru yöneltti.

 

Kayra çalan telefonunun ekranına bakarak arayan numarayı cevapladı.

 

"Efendim Kaan."

 

"Kayra Derya yanında mı?" Bakışlarını karısına çevirerek cevap verdi.

 

"Evet. Hayırdır?"

 

"Abi acil gazeteye gelmesi gerekiyor." Kayra aldıpı cevapla gözlerini devirerek karısına baktı.

"Kayra,Derya'nın yaptığı haber uluslar arası basında bomba etkisi yarattı. Levent abi acil gelsin diyor!" İşittikleri ile bugün nşraz olsun yatışan öfkesi tekrar tavan yaparken telefonu kapatarak kendisine merakla bakan karısına hırsla baktı.

 

"Acil gazeteye bekliyormuş Levent abin! Uluslar arası başarını kutlarsınız artık!" Elini sertçe direksiyona geçirerek öfkeli bakışlarını kısa bir an yola çevirdi ve tekrar karısına dönerek kükredi. "Sana dur dedikçe neden durmuyorsun!? Ölmek mi istiyorsun Derya!? Haberi uluslar arası basına vermekte neyin nesi? Olmuyor böyle açık adresini ver sıksınlar kafana! Ya babam operasyonun başında babam! Bu kadar mı önemliydi bu lanet olası terfi senin için!"

 

"Evet önemli!" Karısına şok olmuş bir şekilde bakarken Derya sözlerine devam etti. " Beni hemen gazeteye götür!" Kayra karısının bencilliği karşısında dahada öfkelenerek elini bir kaç defa daha direksiyına geçirerek ani bir frenle aracı durdurdu.

 

"Lanet olsun lan! Yeter! Yeter! Bu yaptığın bencillik senin!" Derya dişlerini sıkarak bedenini kocasına çevirdi ve kendinden emin bir sesle tısladı.

 

"Ya beni o gazeteye götürürsün, ya da ben burada iner bir taksi bulur kendim giderim!" Kayra inanamayarak karısına baktı uzun bir süre. Bu bakış,incinmişliğin,kırgınlığın,yaşadığı acının çaresizliğin ve tükenmişliğin özeti gibiydi. Derya bu bakışlara daha fazla dayanamayarak emniyet kemerini çözdü ve kapıyı açmak için uzandığı anda aniden hareketlenen arabayla koltuğa sertçe yapıştı. Kayra öfkesini gaza yansıtırcasına son sürat aracı kullanırken Derya korkuyla dualar etmeye başlamıştı. Aracın içindeki gerginlik ve öfke elle tutulur bir cinste iken on dakikanın sonunda Kayra aracı sert bir frenle gazetenin önünde durdurdu. Derya hızla kapının koluna uzanırken Kayra onu bileğinden sertçe yakalayarak durdurdu ve ateş saçan bakışları arasında fısıldadı.

 

"Bizi bitirmek için daha ne kadar uğraşacaksın! Yapyığım hataların bedelini böyle kendine ve çevrendekilere zarar vererek mi ödeteceksin! Yapma! Cezayı bana kes eyvallah ama başkalrına zarar veriyorsun! Benim cezamı başkalarına kesme! Bu işin sonu iyiye gitmiyor Derya!" Derya kolunu sertçe çekerek kocasına aynı bakışlarla karşılık verdi.

 

"Benim ceza kestiğim falan yok! Ayrıca bizi bitirme her seferinde dilinden düşürmeyen sensin!" Sözlerini bitirerek hızla araçtan indi ve kapıyı sertçe kapatarak kkşar adımlarla gazete binasına girdi. Kayra giden karısının arkasından uzun süre baktıktan sonra aracı sert bir şekilde kaldırarak gazetenin önğnden ayrıldı.

 

"Neden geldik buraya lan?" Tuğra yanındaki kardeşine bakarak tekrar homurdandı. "Sana diyorum? Boş boş oturacaktık madem niye aldın beni evden?"Bir türlü konjşmayan kardeşi ile bir şeylerin ters gittiğini anlaya. Tuğra tekrar konuştu. " Kayra beni rahat uykumdan kaldırıp,onca yolu buraya susmak için mi getirdin abiciğim!? Neyse derdin anlat bir çare bulalım!" Kayra bakışlarını kardeşine çevirerek boş gözlerle baktı.

 

"Konışacak birilerini bulmak kolay,önemli olan suskunluğunu paylaşacak birilerini bulmak! Suskunluğundaki acıyı,çaresizliği feryadı duyacak birini bulup sessizlişini onunla paylaşmak kardeşim!" Tuğra kaşlarını kaldırarak alyla kardeşine baktı.

 

"Edebiyatı ilerletmişsin. Derya' nın bir etkisi var mı lan bunda?" Tuğra kardeşinin kendisine dönen bakışlarında gördüğü yıkılmışlıkla şaşkına döndü. Kaşları hafifçe çatılırken kardeşinin omzhna dokunarak tekrar konuştu. " Anladım konuşma gününde değilsin ama iki bira bari alsaydın en azından." Kayra başıyla arka koltuğu işaret etti. Tuğra başını arkaya çevirdiğinde gördüğü rakı şişesi ile hızla kardeşine döndü. " Ohaaa! O kadar ciddi diyorsun yani." Başını yana eğdi." Bana uyar." Diyerek arka koltuğa uzandığı esnada kardeşinin çalan telefonu ile şişeyi eline alıp bakışlarını ona çevirdi.Kayra cebinden telefonunu çıkararak arayan numaraya baktı. Cevaplama tuşuna basarak telefonu kulağına götürüp cevapladı.

 

"Efendim!"

 

.....

 

"Buralardayım işte nerede olacağım!"

 

......

 

"Neeee! Sen diyorsun lan!?" Telefonu kapatarak bakışlarını kardeşine çevirerek sertçe yutkundu. Tuğra kardeşinin değişen bakışlarından kötü bir şeyler olduğunu anlayarak korkarak sordu.

 

"Ne oldu!? Arayan kimdi!?"

 

Yitenunutlar

 

 

 

Loading...
0%