Yeni Üyelik
14.
Bölüm

İ-D-B-S-14

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı : Ali Kınık - Kurtlar Sofrası

 

Kayra aldığı haberle ne yapacağını bilemezken Tuğra kolundan Tutarak kendisine boş boş bakan kardeşini sertçe sarstı.

 

"Ne oldu oğlum söylesene?" Kayra bu sarsıntı ile kendisine gelirken Tuğra içinde büyüyen endişeyle tekrar sordu." Ne oldu lan? Yoksa Derya'ya mı bir şey oldu?" Gelen sorularla Kayra başını olumsuz anlamda sallayarak el firenini kaldırıp kontağı çevirdi ve aracı çalıştırarak sertçe yola çıktı. Tuğra onun bu haline anlam veremezken aracın sertçe hareket etmesi ile emniyet kemerini bağlayarak kardeşine dönüp bağırdı. " Lan manyak mısın!? Öldürecek misin bizi gerizekalı! Ne olduysa adam gibi söylesene hayvan!" Kayra kendisine saydıran kardeşine dönerek endişeyle cevap verdi.

 

"Babam!" Kardeşinin ağzından çıkan kelime, onun panik hali Tuğra'nın da endişelenmesine neden olurken duyacaklarından korkarak tereddütle sordu.

 

"Ne olmuş babama Kayra!? Adam gibi anlatsana lan! Cımbızla mı alacağız ağzından lafı!" Kardeşinin gaza biraz daha yüklenmesi ile elini torpidoya koyarak destek aldı." Yavaşla biraz! Geberip gideceğiz!" Kayrabakışlarını tekrar kardeşine çevirerek konuştu.

 

"Babam operasyonda vurulmuş! Hastaneye kaldırmışlar! Sen yavaş ol diyorsun!" Tuğra duydukları ile şaşkına dönerken elini torpidoya bir kaç kez vurarak bağırdı.

 

"Uç ozaman lan uç!" Eli ile gazo işarer ederek kükredi. "Bas şu gaza!" Ellerini hırsla yüzünde gezdirerek söylendi." Lanet olsun nasıl olmuş!?Arayan kimdi!?"

 

"Arayan Mert'ti! Ben açığa alınınca görevi babama vermişlerdi."

 

"Neeee! Ne açığa alınması!? Ne ara oldu bunlar Kayra!? Babamın alakası ne bu görevle!? Hem niye açığa alındın sen!" Kayra kardeşinin bitmeyen soruları ile bakışlarını kısa bir an ona çevirerek bıkkınlıkla cevap verdi.

 

"Üç gün önce açığa alındım! Açığa alındığım için,yakınkığımızdan dolayı babamı operasyonun başına geçirmeleri mümkün değildi ama geçirmişler işte! Terörle bağlantılı silah kaçakçılarının peşindeydik. Yaptığımız ikinci operasyonda bir karışıklık olmuş Derya onların içine düşmüş herşeyi kayda alıp haber yapınca beni görevi ihmalden açığa aldılar sonuç bu!" Tuğra kardeşinin anlattıklarını hayretle dinlerken ne söyleyeceğini bilememişti. Kayra elini direksiyona sertçe vurarak bağırdı.

 

"Ben böyle olacağını biliyordum! Biliyordum! Kaç sefer uyardım Derya yı ! Bırak bu işin peşini! Yapma dedim! Kendine yada operasyonu yürütenlerden birine zarar vereceksin dedim! " Her söylediği sözle elini direksiyona hızla geçirirken Tuğra kardeşinin koluna dokunarak onu uyardı.

 

"Çek şu arabayı kenara!" Emniyet kemerini çözerken Kayra kardeşine anlam veremeyerek bakınca Tuğra tekrar konuştu." Kafan yerinde değil! İki de bir direksiyona vurup duruyorsun babama yetişelim derken bizi öldüreceksin!" Kardeşinin sözleri ile Kayra hızını düşürerek aracı sağa çekti ve hızla inerek diğer tarafa dolandı. Tuğra direksiyonun başına geçerek aracı çalıştırıp daha temkinli bir şekilde kullanırken Kayra saçlarını çekiştirerek homurdandı.

 

"Dinlemedi! Beni dinlemedi burnunun dikine gitti hep! Lanet olası bir terfi için harcadı bizi!" Tuğra bakışlarını kardeşine çevirerek dişlerinin arasından tısladı.

 

"Saçmalama! Kendine gel! Derya'nın ne suçu var? İşini yapmış kız!" Kayra öfkeli bakışlarını kardeşine çevirerek aynı şekilde karşılık verdi.

 

"Ne demek ne suçu var lan!? Dinleyecekti Tuğra! Bir inat uğruna,lanet bir terfi uğruna. Kaç sefer uyardım ama dinlemedi beni! Bunun hesabını verecek!"

 

"Kes artık!" Tuğra bakışlarını yoldan çekerek işaret parmağını kaldırıp kardeşine doğru tehdit edercesine salladı." Yıllardır kıza yaptıkların yetmedi de şimdi de böyle bir şeyimi yükleyeceksin omuzlarına! O kıza yüklendiğini görür yada duyarsam yemin ediyorum seni elimden bu defa kimse alamaz!" Kayra kardeşinin sözleri ile öfkesini çıkarmak istercesine yumruk yaptığı elini bir kaç sefer torpidoya geçirdi.

 

Tuğra kardeşinin hareketi ile sabır dilenircesine başını sağa sola çevirerek homurdandı.

 

"Yemin ediyorum deli! Başını yaktılar Derya'nın bu hayvanla evlendirerek! Gerçi oda başka bir deli aşık olacak başka birini bulamadı sanki!" Kardeşinin kendisine ters ters bakoşlarını umursamadan sinyal verip sola döndü. Beş dakika daha ilerledikten sonra aracı hastanenin ön kapısında ani bir frenle durdurdu. Aynı esnada arkasındaki aracın kornası ile derin bir nefes alırken Kayra araçtan hızla inerek arkadaki araca doğru saydırdı.

 

"Ne var lan! Ne var! Keyfimizden durmuyoruz ya!" Arkadaki aracın arka kapısı açılıp müdürünün öfkeli bakışları ile karşılaşınca ne diyeceğini bilemedi.

 

"Ne oluyor aslanım! Magandalığa mı başladın!?" Kayra müdürüne doğru ilerlerken diğer kapıdan fırlayan karısı koşar adım hastaneye girince oda öfkeyle arkasından hareketlenmiştiki müdürünün sesiyle olduğu yerde kaldı.

 

"Bekle!" Bakışlarını müdürüne çevirerek beklemeye başladı. Yanına yaklaşan orta yaşlı sert yüz hatları olan adama başıyla selam vererek konuştu.

 

"Müdürüm izininiz olursa bir an önce içeri girmek istiyorum!" Adam başını olumlu anlamda sallayrak cevap verdi.

 

"Önüme düş birlikte gidelim! Ayrıca öfkeni kontrol altına almayı öğren yoksa babanı falan dinlemem ayağımın altına alırım seni Kayra!" Müdürünü başıyla onaylarken onun eli ile acilin giriş kapısını göstermesi ile adımlarını hızlandırarak o yöne doğru ilerlediler. İçeri girdikleri anda gözleri bilgi alabilecekleri birini ararken birden kendisine sarılan kollarla başını aşağı doğru eğerek kim olduğunu görmeye çalıştı. Annesini göğsünde ağlarken görünce şaşkınlığı yerini artım bedenini esir alan öfkeye bırakırken onu kendinden biraz uzaklaştırdı ve yüzünü avuçları arasına aldı. Derin nir nefes aldı ve sakin olmaya çalışarak konuştu.

 

"Babamın durumu nasıl?" Azra gözlerinden alan yaşları elinin tersi ile silerek başını olumsuz anlamda sallayıp cevap verdi.

 

"Bilmiyorum! Geldiğimizde ameliyata almışlardı. Biraz önce Kenan amcanda girdi ameliyathaneye. Hayalle haber göndereceğini söyledi.Haber bekliyoruz işte oğlum." Azra güçlükle konuştuktan sonra tekrar gözyaşlarına boğulurken Kayra annesini göğsüne çekerek sıkıca sarıldı. Saçlarına küüçğk öpücükler bırakarak fısıldadı.

 

" Sakin ol. İyileşecek babam. O seni bırakmaz bilmiyor musun sen?" Azra oğlunun göğsünde başını olumlu anlamda sallarken Tuğra'nın sesiyle o yöne döndüler. Kayra kollarındaki annesini Tuğra'ya emanet ederken müdürü ile bilikte babasının başına gelenler hakkında bilgi almak için timin yanına doğru ilerledi. Bakışları arkadaşları ile kesişince müdürünün konuşmasını bekledi.

 

"Nasıl oldu bu!?" Mert önce kısa bir an Kayra'ya bakıp sonra bakışlarını müdürüne çevirerek cevap verdi.

 

"Operasyonu başarıyla tamamlamıştık müdürüm ama Tuğçe'nin araca götürdüğü suçlu nasıl olduğunu anlamadığımız bir şekilde elinden kurtuldu ve aniden kızın belindeki silahı alarak Tuğçe'yi rehin aldı."Müdür başını devam et dercesine sallarken Kayra da büyük bir dikkatle arkadaşını dinlerken Mert devam etti sözlerine. " Adam kaçmak için bir araca yaklaşınca Tuğçe uafak bir hamle yaptı o esanda adam açığa çıkınca Mehmet amir ateş etti.Galiba onu tanık olarak kullanmak istediği için hafif yaralamaktı niyeti. İstediği gibi de oldu. Tam adamı almaya giderken nereden çıkarttığını bilmediğimiz başka bir silahla Mehmet amire ateş ederek yaraladı." Kayra işittikleri ile yumruk yaptığı elini sertçe duvara geçirirken müdür sert bir sesle tekrar konuştu. " Siz böylemi güvenliği sağlıyorsunuz! Yakaladığınız suçlunun üzerinde başka bir silah var mı yok mu diye arama nasıl yapmazsınız!? Bu ne lakaytlık! Bu ne aymazlık!" Mert başını eğince Zeki araya girdi.

 

"Müdürüm. O adamın aramasını Tuğçe yaptı. Biz diğer suçlularla ilgileniyorduk o esnada." Müdür başını düşünceli bir şekilde sertçe sallarken Kayra daha fazla daysnamayarak sıkılı dişlerinin arasından tısladı. "

 

"Tuğçe nerede!?" Kayra'nın sorusu ile diğerleri bir birine bakarken bu defa Saruhan cevap verdi.

 

"Adam Mehmet amire ateş edince Tuğçe de adama ateş etti fakat o esnads o da kolundan yaralandı. Onu da tedavi için içeri aldılar. Kurşun sıyırmış pasuman edip dikiş atılacakmış koluna."

 

"Bütün bunlar olurken siz ne halt yiyordunuz peki!?" Müdürün sorusu ile bir birlerine bakarken Aykut cevap verdi.

 

"Müdürüm operasyona çıkmadan önce Mehmet amir ne olursa olsun orada ölse bile kimse yerinden ve ona verilen görevin başından bir saniye bile ayrılmayacak diye emir verdi. Biz amirimiz vurulduğu an adamı infirmek için hedef aldığımızda Mehmet amir yine aynı emri verdi." Müdür ellerini yüzünde öfkeyle gezdirirken homurdandı.

 

"Allahın delisi! Lan bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur sen niye onun aklına uyuyorsun ki!"

 

"Babamı vuran o şere..." Yanındaki müdürünü hatırlayınca sözlerini değiştirerek tıslarcasına tekrar konuştu." O adama ne oldu?"

 

"Tuğçe sol göğsünü hedef almış. Olay yerinde hayatını kaybetti." Mert sözlerini bitirince Kayra öfkeli bir nefesi ciğerlerine çekip bir kaç adım uzaklaştı. Olanlara anlam veremiyordu. Babası başarı ile tamamladığı bir operasyonda,ortam güvenliği gibi küçük bir ayrıntıyı atlayarak kimseyi tehlikeye atacak bir amir hiç bir zaman olmamıştı. Peki amacı neydi? Neden böyle bir şey yapmıştı? Ellerini yüzünde gezdirerek başını kaldırdı. Bakışları karısının mavi gözleri ile kesişince içinde patlamaya hazır öfkeyi ona yansıtırcasına bakarken açılan kapıyla bakışları hızls o yöne döndü. Maskesini indiren Hayal'i fark edince koşar adım ona yaklaşarak önünde dikildi ve bedenini saran korkuyla fısıldadı.

 

"Babamın durumu nasıl Hayal!?" Karşısında toplanan kalabalığın üzerinde bakışlarını gezdirdi ve Kayra'ya dönerek gülümsedi.

 

"Durumu iyi." Herkes tuttuğu nefesi bırakırken Hayal sözlerine devam etti. " Ameliyat devam ediyor. Kurşun çıkarıldı. Riskli bölgede değilmiş zaten. Daha ayrıntılı açıklamayı kendi doktoru ameliyat çıkışı yapacaktır. Benim fazla bir şey söylemem yanlış olur ama genel durumu iyi." Herkes aldıkları güzel haberlr bir birine sarılırken Kayra doln gözleini kırpıştırarak derin bir nefes çekti ciğerlerine. Daralan yüreğini ferahlatmak için kalabalığın arasından sesizce sıyrılarak kendisini hastanenin bahçesine attı. Gelip geçenleri engellememek için ileride duran banklara doğru ilerleyerek boş olanın birine oturdu ve ellerini dolan gözleine bastırarak sakinleşmek için derin nefesler aldı. İlk defa kendini bu denli sıkışmış hissediyordu.Olanları ne yüreği ne aklı kaldrıyordu. Babası bundan daha tehlikeli görevlere,tehlikeli yerlere girip çıkmış,ölümle burun buruna gelmişti fakat bu operasyonun başına geçene kadar onu bir gün gelipte kaybedeceğini hiç düşünmemişti. O gün bugündüki onu babasını kaybetme korkusuyla sınamıştı. Hemde sevdiği kadının sebep olduğu bir haber yüzünden. Aklı ve kalbi bu yüzden sıkışıyor öfkesi de beyninde karısının o haberi yaptığı günden beri bu düşüncelerini doğrulamak istercesine kamçılıyordu. İçini yakıp kavuran öfkeyi boşaltmak istercesine ısırdı dudaklarını. Kollarını bacaklarına dayayarak başını ellerinin arasına alıp düşüncelerinden sıyrılmaya çalıştı. Kısa bir süre sonra yanında hissettiği hareketlilikle gözlerini sakinleşmek istercesine sıkıca kapattı.Burnuna dolan aşinası olduğu kokuyla karısının geldiğini anlamıştı ama onunla konuşmak için doğru bir zaman olduğunu düşünmüyordu. Başını kaldırmadan soğuk bir sesle fısıldadı.

 

"Git burdan!" Kocasının sözüne aldırış etmedi Derya çünkü onh yanlız bırakmak istemiyordu.

 

"Gitmeyeceğim!" Kayra aldığı cevapla dişlerini sıkarak tekrar etti sözlerini.

 

"Sana gitmeni söyledim! Duymadın mı!?" Derya kocasının soğukluğu karşısında gözlerini kapattı ve sakin kalmaya çalışarak cevap verdi.

 

"Bende gitmeyeceğimi söyledim!" Aldığı cevapla kendisini zorlayan karısına doğru hızla dönerek kararan gözleri ile baktı ve buz gibi çıkan bir sesle konuştu.

 

"Sana git dedim! Rahat bırak beni! Uzaklaş yanımdan hemen! Yoksa benim söylemek istemediğim senin duymak istemediğin şeyler dökülecek bu lanet dilimden!" Dolan gözleri ile kocasına kalkmayacağını gösterircesine kararla baktı.

 

"Kayra!" İkilinin bakışları yan taraftan gelen sese dönerken Kaan bir iki adımda yanlarına yaklaşarak nefes nefese konuştu.

 

"Yeni aldım haberi. Mehmet Amcam nasıl?" Karı kocanjn bakışları kısa bir an bir birini bulunca Kayra bakışlarını Kaan'a çevirerek cevap verdi.

 

"Ameliyatı devam ediyor. Durumunun iyi olduğunu söyledi ablan. Ameliyatın bitmesini bekliyoruz işte." Kaan başını anladım dercesine sallayarak Kayra'ya yaklaşıp destek olmak istercesine omzunu sıktı.

 

"İyi olacak üzülme. O neleri atlattı bunuda atlatır elbet. Benim başımı yakmadan ona bir şey olmaz oğlum merak etme." Kayra başını olumlu anlamda salladı.

 

"Eyvallah kardeşim."Kaan ikiliyi kısa bir süre süzdükten sonra tekrar konuştu.

 

"Bizimkiler içeride mi? Siz niye buradasınız? Hadi içeri geçelim." Derya ona kaşıyla işaret ederek cevap verdi.

 

"Bizimkiler içeride sen geç. Biz biraz hava alalım geliriz sonra." Kaan başını olumlu anlamda sallayıp içeriye geçmek için arkasını dönmüştüki aklına gelen şeyle tekrar ikiliye dönerek başını düşünceli bir şekilde kaşıdı.

 

"Derya! Kızın bakışları Kaan'a dönerken sıkıntılı bir tavırla konuştu. "Yeri ve zamanı değil biliyorum ama şu silah kaçakçılığı haberi ile ödül vereceklermiş sana." Kayra işittiği sözlerle hızla karısına dönerken Derya nefesini sıkıntıyla bıraktı."Ödül günü gidemeyeceksen gazeteye bildirecekmişsin senin adına başkası alacakmış. Mehtap Hanım'ın işleri işte değişik kadın biliyorsun! Milletin derdini sıkıntısını anlamaz o kadın!" Derya anladım dercesine başını sallayarak Kaan'ın gitmesini bekledi. Olmayacak yerde olmayacak şeyler söylemek bu çocuğun ilgi alanı olsa gerekti. Çünkü onun sözlerinden önce öfkeli ve soğuk davranan kocası o sözlerden sonra öldürecekmiş gibi bakıyordu kendisine. Bakışlarını yavaşça kocasına çevirerek üzgünce baktı. Kayra karısının gözlerine gizleyemediği bir acıyla bakarak dişlerinin arasından tısladı.

 

"Tebrik ederim! Çok uğraştın hak ettin!" Elini kaldırarak işaret parmağı ile çıkışı göstererek devam etti. "Şimdi buradan bir an önce çek git o lanet ödülünü al! Benim babam içeride senin yaptıklarının sonucunda canıyla boğuşurken sen bu günü ödülünle taçlandır! Belki baktıkça beni dinlemeyerek bize yaşattıklarını hatırlarsın!" Dolan gözlerinden süzülmek için fırsat arayan damlaları geri göndermek için gözlerini bir kaç sefer kırpıştırdı ve başını olumsuz anlamda sallayarak konuştu.

 

"Benim canımda en az seninki kadar yanıyor! Sadece üzülen acı çeken sen değilsin! Mehmet babamın,babamdan hiç bir farkı yok!" Dudaklarını ısırarak karısının verdiği cevapla acı dolu bir gülümseme gelip geçti dudaklarından. İşaret parmağını kaldırarak karısını işaret etti.

 

"Sana zarar gelmesin,senin canın yanmasın diye uyardım ben seni!" İşaret parmağı ile hastaneyi göstererek dolan gözlerini karısına çevirip sözlerine devam etti. "Babama zarar gelmesin,onun canı yanmadın diye yalvardım sana! İnsanlar zarar görmesin canı yanmasın diye uyardım ben seni Derya!" Başını olumsuz anlamda salladı ve işaret parmağını karısına çevirdi." Sen beni dinlemedin!" Gözünden damlayan yaşa aldırmadan işaret parmağı ile kendi göğsüne vurarak devam etti sözlerine. " Sen beni dinlemedin! Ne sevdiğin adam olarsk! Ne kocan olarak! Nr de seni uyaran bir polis olarak beni dinlemedin! Sen beni hiçe saydın!" Derya dişlerini sıkarak kocasının gözlerine kararlı bir şekilde baktı.

 

"Ben bir şey yapmadım! Bunu ilk ve son kez söylüyorum ben bir şey yapmadım!" Ellerini çaresizce iki yana açtı. " Neden ısrarla vicdanıma bu yükü yüklemek istiyorsun!?"Kayra öfkeyle yerinden fırlayarak karısının karşısına dikildi.

 

"Benim yüklememe gerek yok! Vicdanı olan insan zaten yaptığı hatayı kabul edip bu yükü pişmanlıkla taşır! Sense karşıma geçmiş brn bir şey yapmadım diyorsun! Öyleyse neden babam ameliyatta!? Ne den Tuğçe yaralı!?" Derya duyduğu isimle yerinden ok gibi fırlayarak kocasının karşısına dikilip gözlerine aynı öfkeyle baktı.

 

"O kadının başına gelen şeyleri sakın benim vicdanıma yüklemeye kalkma!Ona olan hiç bir şey umrumda değil! Bir daha bana o sürtüğün adını bile anma!" Kayra başını hafifçe eğip tek kaşını kaldırdı ve dişlerinin aradjndan tısladı.

 

"Neden!? Sen babamı hedef tahtası haline getiriken Tuğçe kurşunun önüne atladı diye mi!? Bu mu ağırına gidiyor!? Yoksa kıskançlığın mı onun başına gelen şeyi umursamayışın! " Kocasının dilinden dökülenlerle içi parçalanırken buğazını yakan acı avuçlarında bir ateş topu gibi toplanınca var gücüyle kocanın yüzüne tokat attı.Kayra'nın yüzü yana doğru savrulurken eli karsının vurduğu yerin üzerinde sert bakışlarını karısına çevirdi. Derya gözlerinden firar eden yaşları elinin tersiyle silerek fısıldadı.

 

"Yazıklar olsun sana! Ben senin için onca şeyi yaşadım yaptığın onca şeye katlandım! Ama belliki gözünde peşinde koşan bir sürtük kadar değerim olmamış!" Kayra karısının sözleri ile hırsla araya girdi.

 

"Saçmalamayı kes! Gözümde değeri olan tek kadın sensin! Sürekli aynı şeyleri yapıyorsun! Seninle her konuşmamızın,tartışmsmızın,kavgamızın sonunu geçirdiğimiz dört yıla bağlıyorsun! Yaptığın her şey o gecenin ve odört yılın bedelini ödetmek içindi zaten!" Elini göğsüne sertçe vurarak sözlerine devam etti. " Sana cezasını bana kes dedim! Çünkü her şey benim hatam dı! Benim suçumdu! Başkalarını karıştırma dedim! Sen intikam için burnunun dikine gittin! Sonunda bizi bitireceğini bile bile ısrarla bildiğini okudun! Sonucun böyle olacağı belliydi! Benim canımı yaktın ama babamla o kızı da harcadın bu yolda!"

 

"Ben kimseyi harcamadım! Senden intikam alacak olsaydım bunu o gece yapardım! O gece sen beni suçladığın şey karşısında ben kendimi kanıtlayınca seni o köyde sağ bırakmazlardı ben de intikamımı alırdım! O raporu aldığım gün yaptığın hayvanlığı kanıtıyla ortaya koysaydım baban seni kendi elleriyle öldürürdü ben intikamımı alırdım! Kendi hatan yüzünden beni terk edip gittiğinde her ay seni getirmek için ayaklanan ailemizi durdurmasaydım intikamımı alırdım!" Kocasının konuşmak için ağzını açtığını görünce sert bakışlarına eşlik elini kaldırarak onu durdurdu. " Boşamak için beni sürekli tehdit ettiğinde seni boşardım intikamımı alırdım! Eğer derdim intikam almak olsaydı bana yakıştırdığın erkeklerle dört yıl boyunca istediğimi yapar senden intikamın alasını alırdım!" Karısının son sözü ile bileğinden sertçe çekerek bedenine yaslayarak tısladı.

 

"Sakın bir daha başka bir erkeği sürme benim önüme! Seni buna pişman ederim!" Derya kolunu sertçe kurtararak hayal kırıklığı ile baktı kocasının gözlerine ve isyan edercesine konuştu.

 

"Sen beni zaten bir sözünle pişman ettirdin! Aşkım için savaşmaya karar verdiğime! Sevgin için bir dilenci gibi beklediğim her bir günüme! Senin için canı..." Buğazına düğümlenen yumruyu acıyla yutmaya çalıştı. Bakışlarını kocasından kaçırarak akan gözyaşlarını hırsla sildi. Dudaklarını parçalamak istercesine ısırırken içinde biriktirdikleri birer birer döküldü diline. Bakışlarını tekrar kocasına çevirdiğinde onunda kendisi gibi ağladığını görünce sertçe yutkundu. "Keşke bıraksaydın da o gün o yaşlı adam olsaydı kaderim! Çünkü sen beni seninle evlendiğim güne bile piş..."

 

"Susss! Sus artık! Sakın devamını getirme sözlerinin! Bir kerede beni haklı gör! Bir kere de benim acıma dokun! Bir kere de benim pişmanlığımı gör! Sadece senin acıların senin pişmanlıkların,senin duyguların yok! Bir kere de beni anla!" Elini göğsüne sertçe vurarak sözlerine devam etti."Bir kere de kırgın baktığın her bakışta benim canımı nasıl yaktığını gör! Bir kere de benim gözlerimdeki kırgınlığı benim gözlerimdeki pişmanlığı gör! Yetememenin,yetişememenin bir sevgili olarak,bir eş olarak,bir evlat olarak hissettiğim,hissettirdiğin,hissettirdiğiniz yetersizliği gör! Bir kere de suçlamadan sadece hak ver!" Elini kaldırarak parmağını gösterip devam etti sözlerine. " Benim için değilse içeride senin yüzünden yatan o sdsmın hayrına bir kere de deki Kayra ben hata yaptım!" Kocasının son sözleri ile Derya düşen omuzlarını dikleştirerek başını olumlu anlamda salladı.

 

"Haklısın Kayra ben hatalıyım!" Karısının gözlerinde gördüğü soğuklukla alev alev yanan içi aniden buz kesti. "Seninle evlenerek hata yspmışım! "Kocasının eline uzanarak avcuna hapsetti ve gözlerinin derinliklerine yüreğine bir ateş salarcasına bakarak fısıldadı." Senin olduğum o gece hata yapmışım! En önemlisi seni severek rn büyük hatayı yapmışım!" Derya avcunun aradındaki eli kapatırken Kayra hissettiği metalle bakışlarını eline çevirdi. Gördüğü yüzüğe anlam veremeyerek bakarken Derya arkasını dönüp uzaklaşmaya başlamıştı çoktan. Avcundaki yüzüğün anlamı beynine sinyaller yollarken kısa bir an düşündüğü şeyin etkisinden çıkamadı. Düşündüğü şey kalbinin hızkanmasına neden olurken kendine gelerek başını kaldırdı. Karşısında karısını görmeyi beklerken karşılaştığı boşlukla panikle etrafına bakındı. Derya'yı göremeyince ne yapacağını bilrmeyerek etrafında bir kaç tur dönerken kolunda hissettiği elle tuttuğu nefesini bırakarak bakışlarını o yöne çevirdi fakat görmeyi beklediği kesinlikle kardeşi değildi. Tuğra kardeşinin tuhaf halini babasının durumuna bağlayarak yüzündeki gülümsemeyle konuştu.

 

"Babam ameliyattan çıktı. Durumu gayet iyiymiş.Bir kaç saate odaya alacaklar. Sabaha karşı kendine gelir dedi Kenan Amca." Kayra aldığı iyi haberle kardeşine sıkıca sarıldı.

 

"Çok şükür!" Geri çekilerek kardeşinin kolundan çekiştirdi. "Hadi içeriye geçelim." Tuğra kardeşini başıyla onaylarken Kayra karısının eline bıraktığı yüzüğü cebine koydu ve Derya'nın da içeride bulacağını tahmin ederek adımlarını hızlandırdı.

 

Beklediği gibi olmamıştı Derya'yı içeride bulamayınca eve gittiğini düşünerek kendini sakinleştirmeye çalışırken homurdandı. " İşi gücü inat etmek! Ortalık karışık işte niye anlamıyorsun!? Kafana estiği gibi gecenin bir vakti tek başına çıkıyorsun!" Sinirle ellerini saçlarına atarak karıştırdı. İkisi de çok öfkeliydi ve sakinleşmeleri gerekiyordu. Bu gece fazlasıyla bir birlerini kırmışlardı. Sakinleşmeden tekrar karşılamasalar ikisi içinde iyi olacaktı. Karısı yüzüğünü çıkararak ikisinide zor ve acılı bir yolun eşiğine getirmişti. Bu gece daha fazla bir birlerini kırıp dökmeye gerek yoktu. Sakinleştikleri ve karısının düşünüp ona hak verdiği zaman konuşmaları en iyisiydi. Yanında ki hareketlilikle bakışlarını o yöne çevirdi. Yunus'u görünce yönünü ona doğru çevirdiği esnda büyük camların ardından gözüne çarpan ışık huzmesi ile uzun süredir kafasındaki sonu gelmeyen düşüncerle boğuştuğunu fark etti.

 

"Derya nerede oğlum?" Gelen soruyla huzurzusca yerinde kıpırdandı. Tartıştıklarını söylemek ve söylememek arasında gidip geldi bir süre. Damadının düşünceli hali dikkatini çekerken şüpheyle sordu. "Sorun ne Kayra?" Kayra sıkıntılı bir nefesi ciğerlerine çekerek bakışlarını kayınbabasından kaçırarak cevap verdi.

 

"Derya ile tartıştık." Yunus damadının yüzündeki ifadeden bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Söylediği gibi sadece tartışmayla kalmamıştı anlaşılan bu iki deli. Dudaklarını bükerek başını salladı.

 

"Olabilir oğlum. Her evli çift tartışır sonrada barışır. Sıkıntılı bir dönemden geçiyorsunuz ikinizde üstelik bu günün stresi ile birbirinize patlamanız gayet normal." Kayınbabasından beklemediği sözler karşısında şaşırmış bir yüz ifadesi ile ona baktı.

 

"Niye tartıştığımızı,ne olduğunu sormayacak mısın!?" Yunus huzursuzluğunu damadına belli etmemeye çalışarak rahat bir tavırla ellerini cebine koyarak başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Hayır!" Kayra daha çok şaşırırken Yunus sözlerine devam etti. " Evli olan da tartışan da sizsiniz. Bizim aranızdaki meseleye karışmamız doğru olmaz değil mi? Üstelik karışmamamız konusunda senin bizi uyardığını hatırlıyorum." Yunus'un sözleri ile Kayra bir an öylece kalsada kısasürede kendini toparlayatak cevap verdi.

 

"Evet! Öyle ama bu defa durum fark..."

 

"Bana karışma denilen bir meseleye ben karışmam oğlum!" Kayın babsının sözleri ile Kayra'nın şaşkınlığı iki katına çıkarken Yunus elini cebinden çıkararak işaret parmağını uyarırcasına damadına salladı. " Ama şunu unutma! Sen bana karışmamamı söylesende kızımın hayatını zindan etmene de izin vermem! Bu güne kadar zannetmeki senin isteğin üzerine aranızda geçen onca şeye müdahale etmedim. Sırf kızım böyle istedi diye sesiz kaldım! Deniz Teyzen le biz Derya yı ne zorluklarla aldık kucağımıza bir biz bir Allah bilir! Kızımı sana heba ettirmem Kayra! Sırf o istedi diye ona yaşattıklarını görmezden geliyorum!" Kayra bir şeyler söylemek için ağzını açtığı esnada Yunus elini kaldırarak susmasını istedi." Şimdiyr kadar kızım da dahil herkes seni dinledi! Şimdi ilk ve son kez sen beni dinleyeceksin! Ben kızımı o yaşlı bunağa vermemek için sana vermedim! Annen ve babanın bana senin kızıma olan ilgini söyledikleri için,kızımın gözlerinde sana olan aşkı gördüğüm için verdim! Kızım bana baba dayanamıyorum dediği an ne annen ne baban duracak önümde Kayra! Kızımın yüzüne senin yüzünden gölge düşerse,kirpiği kaşına değerse, yüreği aşkı ile değilde acısıyla çarparsa." Kayra'ya biraz daha yaklaşarak onun gözlerine bu güne kadar görmediği sert bir ifade ile baktı. " Yemin ederim yüreğini sökerim!" Kayra'da kayınbabasına yaklaşarak fısıldadı.

 

"Derya isterse sana kalmadan ben o yüreği senin avuçlarına bırakırım baba!" Yunus'un dudakları yukarı doğru hafifçe kıvrıldı ve dişlerinin arasından tısladı.

 

"Benim kızım yüreğini değil içindeki sevdayı görmeyi bekledi yıllarca! Eğerki yüreğini isteseydi,dört yıl içinde o yüreğini sökmem için çok bahanesi vardı! Yürek bir kurşunla,bir bıçakla sökülmez Kayra ki ben onları yapacak bir adam zaten değilim! Bir söz,bir hareket,bir bakış yeter insanın yüreğini sökmeye! Kızım bunu beceremiyorsa sana olan sevdasındandır! Ama ben Derya'nın bir sözüyle ,yüreğinle birlikte o sevdayı da oradan söküp atarım evlat!" Yunus sözlerinden sonra damadının sırtını bir baba şefkati ile sıvazlayarak gülümsedi. "Tartıştığınız konu her neyse bu günün ve son zamanlarda yaşadığınız şeylerin stresine ver.Alttan al." Damadının kulağına doğru ysklaşarak fısıldadı." Evde sözü geçen kadın da olsa son sözü erkek söyler "Haklısın" der ve bu söz küçükte olsa etkisi inanılmaz büyüktür evlat! Sana baba tavsiyesi bu sözümü kulağına küpe yap!" Geri çekilerek damadını süzdü ve yüzünü buruşturdu. " Gerçi şu surata küpe bile sevimlilik katamaz! Derya senin neyine aşık oldu anlamadım ki!?"

 

"Baba!" Kayra'nın bozulan yüzüyle omzuna babacan bir tavırla vurarak sırıttı. " Babanı odaya çıkarmışlar hadi gidelim." Kayra'nın önüne düşüp giderken aklına gelen şeyle arkasını dönüp tekrar konuştu.

 

"Haaa bu arada karınıda merak etme eve gitmiştir o! Ben malımı tanırım! Şimdi yatağına sokulup salya sümük ağlıyordur! Sayende yıllarca az maruz kalmadım o görüntüye! Şu an önemli olsn babanın yanında olman. Daha sonra karının gönlünü alırsın elbet anlayacaktır seni. Tabi bir suçun yoksa!" Yunus'un sözleri ile başını olumlu anlamda sallasada avcuna bırakılan yüzükle her ikisi içinde bu defa herşeyin bu kadar kolay sineye çekilmeyeceğini vurgulamak istemişti karısı.

 

Odanın önündeki kalabalığa bakarak başını olumsuz anlamda salladı doktor.

 

"Bakın hepinizi alamam içeriye. Hastanın sağlık durumunu da düşünün lütfen!" Kenan arkadaşının caydırma çabalarına gülerek kulağına yaklaştı.

 

"Kovsan da Mehmet'i görmedrn gitmezler. İzin ver iki dakika görüp gitsinler. Görmezlerse hastaneyi mesken tutarlar demedi deme!" Adam yan bir bakışla Kenan'a bakarak şaşkınca fısıldadı.

 

"Yok artık! O kadar diyorsun yani?" Kenan başını sallayarak onu onaylayınca adam çaresizce başını kaşıyarak karşısındaki söz dinlemeyen kalabalığa baktı.

 

"Ailesi haricinde diğerleri iki dakika görüp çıkıyorsunuz! Sonrada bu hastaneyi terk edin! Düğün salonumu burası canım!" Sözlerini bitirip huysuzlanarak uzaklaşan doktorun ardından ilk Azra girmişti. Uzun bir süre sonra Azra'nın yüzündeki hüzün yerini kocaman gülümsemeye bırakmış bir şekilde kapıyı açması ile diğerleride girdi odaya.

 

Geçmiş olsun dileklerinden sonra Kenan'ın uyarısı ile kısa sürenin ardından Azra,oğulları ve Yunus ile Deniz'in dışında diğerleri ayrılmıştı odadan. Mehmet bakışlarını odada aradığı kişiyi görmek istercesine gezdirerek çatallaşmış bir ses tonuyla konuştu.

 

"Kızım nerede!?" Azra bakışlarını odada gezdirerek kocasına yaklaştı. Meyra kocası ile Kilis te Sare işi gereği yurt dışına gitmişti. Geriye sadece Sahra kalıyordu. Demekki Sahra' yı soruyordu kocası. Gülümseyerek yatağa yaklaşıp kenarına hafifçe oturdu ve eline uzanarak avcunun arasına alarak cevap verdi.

 

"Canım biliyorsun Sahra hamileliğinin son aylarında.Onun için söylemedik. Eşi de görevde olduğu için bir sorun çıkmasından korktuk." Mehmet karısına bakarak cevap verdi.

 

"Sahra'yı kast etmedim. Haber vermediğiniz iyi olmuş boşuna endişelenmesin bir şeyim yok zaten." Azra Meyra ve Sare'nin Ankara'da olmadıklarını narkozun etkisi ile unuttuğunu düşünerek tekrar konuştu.

 

"Meyra ve Sare'de Ankara dışında hayatım." Mehmet derin bir nefes alarak sağ omzundaki sargıya hafifçe dokunarak kontrol edip doğrulmaya çalıştı.

 

"Azra hafızamı kaybetmedim hayatım! Kızların Ankara dışında olduğunu hatırlıyorum şükür." Kayra ve Tuğra bir birine bakarken Yunus kimi kast etğini anlayarak sırıttı. Azra kocasının tuhaf haliyle yıllar önceki yaşadığı şok anına giderek korkuyla başını iki yana sallayıp endişeyle konuştu.

 

"Mehmet iyisin değil mi!? Bak bizim üç kızımız var! Sen her şok geçirdiğinde çocuk sayısını ya eksiltiyorsun ya artırıyorsun!"Mehmet karısının sorusu ile yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Saçmalama Azra! Üç kızım ve iki dangalak oğlum olduğunu elbetteki biliyorum!" Elini kaldırarak sol tarafında başında bekleyen oğullatını işaret ederek sözlerine devam etti." Gerçi bu iki dallamanın yerine üç kızı tercih ederdim ama rabbim onları layık görmüş elden ne gelir!" Diyerek oğullarına bakıp muzipçe göz kırptı. Odadakiler onun bu sözleri ile kıkırdarken Kayra ve Tuğra babasının keyfinin yerinde olması ve yine onlara sarması ile ona gülümseyerek baktılar. Mehmet bakışlarını Kayra'nın üzerinde yoğunlaştırarak tekrar konuştu.

 

"Kızım derken karını kast etmiştim." Mehmet'in sözleri ile Deniz memnuniyetle kocasının göğsüne sokulurken Kayra gerildiğini belli etmemek için bakışlarını kaçırdı.

 

Azra,gelininin yokluğunu yeni fark ederken Mehmet'in sorusuna katılırcasına konuştu.

 

"Sahi nerede Derya? Gece bir ara en sjon ikinizi dışarı çıkarken gördüm. Sonra sen yanlız geldin içeri. Derya niye gelmedi?" Peşpeşe gelen sorularla sıkkınca nefesini bırakan Kayra üstü kapalı cevap verdi.

 

"Eve gitti galiba." Kayra'nın cevabı ile herkes birbirine bakarken Mehmet arkadaşına ne oluyor dercesine baktı. Yunus omuzlarını silkerek karşılık verince bakışlarını oğluna çevirerek şüpheyle baktı.

 

"Ne demek eve gitti galiba!?" Yerinde hafifçe dikleşerek sözlerine devam etti." Sen karının nereye gittiğini bilmiyor musun? Hem ne işi var evde?" Kayra bakışlarını babasından kaçırarak cevap verdi.

 

"Tartıştık biraz o da gitti!?" Oğlunun sözleri ike sinirlenen Mehmet dişlerini sıkarak tekrar sordu.

 

"Niye tartıştın kızla!? Nereye gitti? Sen nasıl adamsında gecenin bir vakti tek başına giden karının arkasına düşmüyorsun!?" Azra kocasını sakinleştirmek istercesine yaralı olduğunu hatırlatırken Drniz endişeyle baktı kocasına. Kayra'da babası gibi öfkelensede sakin olmaya çalışarak cevap verdi.

 

"Senin yaralanmana sebep olduğu için tartıştık! Uyarılarıma kulak asıp o haberi yapmasaydı ne sen ne Tuğçe yaralanmayacaktı! O haber yüzünden,alacağı terfi yüzünden,lanet olası bir ödül için sizi tehlikeye at...."

 

"Kess!" Babasının gök gürültüsünü anımsatmayan sesiyle odadakiler yerindr sıçrarken Kayra'nın kılı kıpırdamamıştı. Oda da oluşan sessizliği Yunus'un çalan telefonu böldü. Telefonu cebinden çıkatıp ekrana bakan adam beklemeden açtı.

 

"Efendim kızım."

 

"Baba Mehmet babamın durumu nasıl?" Yunus bakışlarını arkadsşına çevirerek tebessüm etti.

 

"Kendinr geldi. İyi merak etme sen. Hatta o kadar iyiki şu an kocan olacak hergeleyi fırçalıyor." Kayra kocan lafını duyunca bakışlarını hızla Yunus'a çevirdi. "Evde misin sen?"

 

"Baba hiç biriniz Kayra'yı suçlamayın! Üzerine gitmeyin ve sakın canını yakacak bir şey yapmayın lütfen!" Yunus'un kaşları kızının sözleri ile hızla çatılırken diğerleride onun değişen yüz ifadesi ile merakla onun konuşmasını dinliyordu. Yunus aptal değildi. Kızının ses tonundan iyi şeyler olmadığını seziyordu. Aklı ise konuşmanın gidişatının hoşuna gitmeyeceğini fısıldıyordu.

 

"Neredesin sen!?" İkinci bir neredesin sorusu ile Kayra ters giden bir şeylerin olduğunu anlarken huzursuzca yerinde kıpırdandı. Derya buğazından kaçan hıçkırığı güçlükle bastırarak konuştu.

 

"Babaa söz ver! Kimse bir şey yapmayacak,kötü bir şey söylemeyecek Kayra'ya. Mehmet babamada sahip çık üstüne gitmesin onun! Söz ver lütfen!"Yunus kızının sözleri ile endişelrnirken Kayra'ya öldürücü bakışlar yollayarak odanın içinde bir kaç tur atarak cevap verdi.

 

"Tamam söz veriyotum kızım! Yine senin istediğin gibi olacak ama nerede olduğunu söyle bana şimdi! Evde misin?" Derya babası onu görecekmiş gibi gözyaşlatını silerek gülğmsemeye çalıştı.

 

"Baba beni iyi dinle şimdi. Ben Kayra'yı boşayacağım!"

 

"Neee!" Herkes paniklemiş bir halde Yunus'a bakarken odada oluşsn fısıltıları ve karısının sorularını elini kaldırarak susturdu. "Peki bundan onun haberi var mı?"

 

"Dün gece yüzüğü çıkarıp verdim baba! Ben bu gün gidiyorum!"

 

"Derya saçmalama! Ne..."

 

"Baba! Lütfen dinle!" Kızı sözlerini kesince tekrar onu dinlemeye başladı.

"Gitmem gerek! Kalırsam yapamam! Hepinizle iletişimde olacağım merak etmeyin! Sadece bir kişi hariç! Kayra'nın ne sesini duymak, ne de yüzünü görmek istrmiyorum! Bu yüzden bir an önce her şeyi hallet ve ben seninle iletişime geçince beni Kayra dan boşa baba lütfen!" Yunus'un öfkeli bakışları damadının üzerinde gezinirken başını onaylarcasına salladı.

 

"Tamam kızım."

 

"Baba ne olursa olsun onu çok seviyorum! Lütfen verdiğin sözü unutma! Ona dokunmasın!"

 

"Yıllarca sana verdiğim söz için sessiz kaldığımı biliyorsun Derya! Senin için bunada eyvallah diyeceğim ama bu işin dönüşü yok unutma!" Derya göz yaşını silerek kararlılıkla cevap verdi.

 

"Biliyorum baba! Kararım kesin! Kayra dan boşanacağım!"

 

"Tamam ama en azından nereye gittiğini bileyim!"

 

"Neee! Ne gitmesi baba! Söyle ona neredeyse orda kalsın gidip alacağım!" Yunus,Kayra'nın sözleri ile sabır dilenircesine başını sağa sola sallarken Deniz ve Azra endişeyle karşılarında konuşan Yunus'a ne olduğunu anlamayarak bakıyordu.

 

"Tamam kızım haber bekleyeceğim senden. Nasıl istiyorsan öyle olsun. Ben her zaman arkandayım Derya ne olursa olsun!" Yunus telefonu kapatıp cebine koyarken karısını kokunun altına alarak gözlerine bakıp fısıldadı. "Anlatacaklarımla endişelenme her şey yoluna girecek tamammı güzelim!" Derya endişeli gözlerle başını olumlu anlamda sallayınca bakışlarını Mehmet'e çevirerek konştu.

 

"Derya gidiyor!"

 

"Ne gitmesi baba!? Neredeymiş söylemedi mi?" Yunus damadının sorularını duymazlıktan gelirken Kayra öfkeyle kapıya doğru yöneldi. " Yeter bu kadar saçmalık! Nereye gittiyse bulup getirmesini bili..."

 

"Bir adım daha atma it herif!" Babasının ihtarı ile olduğu yerde durarak ona doğru döndü. "Dün gece ne yaptın kıza!?" Ne dedin!?"

 

"Yeter baba! Şimdi bunları konuşmsnın sırası mı? Üstelik sürekli beni suçlamaktan vazgeçin artık! Ben ne kadar hatalıysam o da o kadar hatalı!' İşaret parmağını kaldırarak babasını işaret etti. "Senin orada yatmana istemiyerek te olsa Derya sebep oldu! Tuğçe'nin yaralanmasına sebep oldu! Benden yılların intikamını almak için uyarılarıma kulak asmayarak sonunu bile bile bu noktaya getirdi bizi! İntikam hırsı ve kıskançlıkla yaptığı hatayı kabullenmiyor! Onun yaptığı hata yüzünden, kendi canını riske atarak senin hayatını kurtaran bir insanın hayatını bile umursa..."

 

"Susss artık! Gözünde at gözlüğümü var senin! Yoksa kullanacak bir beynin mi yok!" Tuğra olup biteni izlerken yavaşça bir köşeye çekildi. Bu işin sonu tahmin ettiği gibi çıkarsa Kayra'yı elinden kimse alamayacaktı. " Benim burada yatmamın sebebi karın değil! " İşaret parmağı ile Kayra'yı göstererek bağırdı." Ve Sen bu güne kadar yaptığın aptallıklarla toprağın altında değilsen bunu Derya'ya borçlusun! Ben burada yatıyorsam suçlu Derya değil timindeki muhbir yüzünden!"

 

"Neee!" Kayra bsbasının sözleri ile donup kalırken Yunus dışında odadaki herkes şok olmuş bir şekilde Mehmet'e bakıyordu.

 

" Senin gözün öylesine körki timindeki haini bile göremeyerek her defasında karını suçladın!?" Kayra bütün bedenini saran bilmeği bir duyguyla boşluğa düşmüşcesine sallandı olduğu yerde. "Sen nasıl bir aptalsın ki karının elinden tüm cihazları almans rağmen onu suçladın!? Nasıl bir beynin var ki onu babası,benim ve Timur denen satılmış köpeğin önünde aşağıladın!?Nasıl bir sevgin var ki müdürün ve benim olduğum bir yerde başkalarının önünde bir sürtüğün kışkırtması ile ondan şüphelenip ezip geçtin!?" Kayra babasının sözleri ile yerin dibine girerken Mehmet elini hesap sorarcasına sallayarak kükredi." Sen nasıl bir polissin de kimin suçlu olduğunu bilmeden karını benim vurulmamda payı olarak suçladın!?" Bakışlarını yıkışmış bir şekilde duvar dibine sinen oğlunun üstünden çekmeden devam etti.

 

"O Tuğçe denen kızın oyununu karın sayesinde bozduk! Silah kaçakçılığı olayının üstüne gitmen adamların düzenini bozunca ayağını kaydırmak için timden birini ayarlamak istemişler. Tuğçe'nin sana karşı olan zafı onların dikkatini çekmiş olmalı. Tuğçe senden istediği karşılığı alamayınca büyük ihtimal gözden çıkartmış seni. Muhpirlikte işine gelmiş olmalı. Yaptığın iki asılsız operasyonun sebebi Tuğçe. Asılsız operasyonlar yüzündrn yimden şüpheleneceğini bildiği için Derya'yı kullanarak ayağını kaydırmaya çalışmışlar anlaşılan. Derya yı yanlış bir adres vermiş gibi haber için oraya yönlendiren de o Timur denen şerefsiz! Muhtemelen ikisi aynı kişiye çalışıyor." Kayra'nın içini bir pişmanlık sararken yumruk yaptığı elini duvara sertçe geçirdi. "O gün Derya dan kayıt yaptığı iş telefonu operasyon bitiminde almışsın!Kendi telefonunu da akşam almışsın! O kız bu haberi nasıl yollasın bu küçücük ayrıntıyı bile düşünemedin mi? Telefonu incelemeye göndermesi için kime verdin!" Kayra bakışlarını kaçırarak babasının uüzüne bakmaya utanarak başını yere eğip cevap verdi.

 

"Tuğçe'ye! İncelnecek her türlü cihazı o gönderirdi!"

 

"İyi bok yedin! Kız seni parmağında oynatmış! Haberleri gazeteye Timur aracılığı ile gönderen Tuğçe'ydi.Böylece sen Derya'yı suçlayacaktın. Onlarda emeline ulaşacaktı. İşin sonunda şansları yaver giderse Tuğçe seni Timur Derya'yı elde edecekti! En kötü ihtimal ikinizde ölecektiniz! Onlar her şeyi planlamıştı zaten! Silah kaçakçılığı onlar için hem paravan hem ceplerini doldurmak için büyük bir fırsattı!"

 

"Derya haberi olay yerinde biz oraya gelmeden gönderdiğini söyledi! O bana bhnu söylemişken nasıl şüpheleniyim başkasından!" Oğlunun cevabı ile yatağın yanındaki dolabın üzerinden aldığı bardağı ona doğru fırlattk. Kayra yerinden kıpırdamazken duvara çarpıp düçen bardağın sesiyle kadınların dudaklarından ufak bir çığlık firar ederken Mehmet tekrar bağırdı.

 

"Salak salak konuşma! Derya önce Kaanın böyle bir şey yaptığını düşünerek üstlenmiş olayı. Tabi sen tam bir gerizekalısın ki Kaan'la konuşmak aklına bile gelmedi!" Kayra babasının yüzüne vurduğu gerçekle yumruklarını sıktı. Babası haklıydı tam bir aptal gibi davranmıştı. Derya ya bir zarar gelecek korkusu ve onu koruma endişesi ile bütün ayrıntıları göz ardı etmişti.Fakat en büuük zararı kendisi vermişti yine karısına. "Derya,Kaan'la konuştuktan hemen sonra beni aradı ve Yunus'la birlikte konuşmak için bir araya geldik. Haberi kendisinin yayınlamadığını söyledi. Daha öncede Derya'nın başına gelen çeyden dolayı şüphelendim. Normal değildi olanlar. O gün müdürünle görüştüm seni açığa almasını ve beni geçirmesini rica ettim. Ertesi gün karınla birlikte olanları müdrünle konuşmaya gittik! Derya ile konuşarak merkeze girdiğimizde karının bana, seni aklamak ve mesleğine geri dönmeni sağkamak için elinden gelen herşeyi yapacağını söylediği esnada Tuğçe den başka kimse yoktu etrafımızda! Sonra sen müdürün odasının önünde karından hesap sorarken o kız oradaydı ve Derya ya olan bakışları normal değildi. Telefonlarının incelemeden ne zaman geri döneceğini sorunca her şey netleşti zaten! Timin de muhpir vardı ve sen bundan habersizdin! Derya iki asılsız operasyonunda da karşılaştığınızı falan anlatınca büyük bir oyunun içinde olduğunuz gün yüzüne çıkmıştı zaten. Tuğçe'nin şüpheli hareketleri vardı ama muhpirin onun olduğundan emin olmak için suç üstü yapmam gerekiyordu." Kayra yaptığı aptallıklar yüzünden sesini bile çıkaramazken odadaki herkes hayretle Mehmet'in anlattıklarını dinliyordu. " Operasyon tamamlanınca başlarındaki şerefsizin sorumluluğunu bilerek Tuğçe'ye verdim. Eğer muhbir oysa kendini kurtarmak için illaki açık verecekti. Tahmin ettiğim gibi de oldu. Silah'ının belinden alınmasına sahte bir kaç hareketle karşılık verdi. Adamın kaçabileceğini düşünüyordu anlaşılan. Ama düşündüğü gibi olmadı adam onj rehin aldı. Sonra Tuğçe küçük bir hareketle kendini kenara çekince açığa çıkan adama ateş edip hafif yaraladım ki Tuğçe'nin tepkisini ölçeyim. Sorumluluğunu vermeme rağmen adamı aramamış başka bir silahla oda beni yaraldı. Tuğçe benim yaramın hafif olduğunu fark edince önce açığa çıkma korkusu ile panikledi sonra beni kurtarırmış gibi önüme geçti. Kendisi hafif yaralanırken adamdan kurtulamak için göğsünü hedef alarak vurdu!" Sözlerini bitiren adam karısının fısıltısıyla ona döndüp elini hafifçe sıktı.

 

"Bir insan bu kadar içten pazarlıklı bu kadar kötü olamaz! Olmamalı!"

 

"O yabancı biri Azra yaptığı gün gelecek unutulacak ya oğlunun Derya ya yaptıkları." Bakışlarını tekra oğluna çevirerek öfkeyle baktı. " Derya senin hayatını kurtarmak, açığa alınarak senin ünüformana sürülen lekeyi temizlemek için kendini hiçe sayarken sen karını bir sürtüğü kıskanmakla suçladın öyle mi!? Yazıklar olsun sana Kayra! Sen Mehmet Yaman'ın oğlu olarak dünyaya gelmiş olabilirsin ama Mehmet Yaman'a yakışan bir evlat olmayı becerememişsin!" Kayra babasının sözleri ile sert bir tokat yemişçesine baktı ona. O tokadı atsaydı canını bu sözler kadar yakamazdı. İçine işleyen sözlerle fısıldadı.

 

"Bilmiyordum baba!"

 

"Bilecektin!! Seviyorsan güvenecektin lan! Yapmaz diyecektin! Gözünle görsende vardır bir bildiği diyecektin! Bizde genç olduk bizde yedik bu bokları ama analarınızı tutupta bir kadınla kıyaslamayı bırak başka bir kadının adıyla aynı cümlede ismlerini bile kullanmadık! Seviyorsan bikecektin! Seviyoraan güvenecektin!"

 

"Mehmet sakin ol!" Azra gözündeki yaşlarla kocasını yatağa yatırmaya çalışarak yalvarırcasına konuştu. " Dikişlerin patlayacak sakin ol lütfen!" Azra kocasındaki bakışlarını oğluna çevirerek bağırdı.

 

"Sende dikilme orada kazık yutmuş gibi!" İşaret parmağını kaldırarak oğlunu tehdit edercesine salladı. " Eğer karını bulup kendini affettirip gelinimi evine getirmezsen kimse elimden alamaz seni! Karışmayın diye diye bu hale getirdin evliliğini! Bu saatten sonra kimse karışmayacak sana!" İşarer parmağını odadakilerin üzerinde gezdirerek bu defa onları tehdit edercesine salladı. " Kimse buna yardım etmeyecek! Becere biliyorsa bulsun karısını affettirsin kendisini! Eğer biriniz yardım ederse elimden çekeceği var! Madem kimsenin karışmasını istemedi! Öyle olacak! Kendi başının çaresine kendisi bakacak!" Kayra annesine çaresizce bakarken sertçe yutkundu. Söylediği her sözü geriye dönüp silmek istesede faydası yoktu. Çaresizce fısıldadı.

 

"Anne!"

 

"Yok anne falan! Git becerebiliyorsan karına kendini affettir evliliğinç kurtar! Kimse karışmadan kurtara bikecekmisin bakalım evliliğini!" Kayra yıkılmış bir şekilde çaresizce kapıya doğru ilerlerken Yunus'un sesiyle olduğu yerde kaldı.

 

"Ne kurtaracağı evliliği, nede kendini affettirebileceği bir karısı yok!" Kayra gelen ikinci bir darbeyle bakışlarını Yunus'a çevirdi hızla. " Çünkü Derya ne onun yüreğini,ne de yıllarca beklediği sevgisini istemiyor artık!" Saatler önce kayın babasının söylediği sözler çınladı Kayra'nın kulaklarında.

 

"Boşanmak istiyor kızım! Dava açacağım boşanması için!"

 

Yitenumutlar

 

 

 

 

 

Loading...
0%