@yitenumutlar
|
Bölüm Şarkısı - Ferdi Tayfur - Huzurum Kalmadı
Keyifli okumalar umarım beğendiğiniz bir bölüm olur 💕💕
Kayınbabasının sözleri ile zaman durmuştu sanki. Bedenini saran duyguyu ilk defa iliklerine kadar hissediyordu. Kaybetme korkusu ilk defa bu denli yakıyordu canını. Belki de kendine güveninin sebebi bütün yaptıklarına rağmen karısının hep onun yanında arkasında durmasıydı. Ondandı belki şimdi etrafında arkasında hissettiği sonsuz boşluk hissiyatı. Her düştüğünde onu düşerken tutan dalı kırmasındandı belki de kollarının boşluğa düşmesi. Önündeki taşları her defasında sevdiğinin kaldırmasıydı belki de, şimdi kendi koyduğu taşa takılıp sendelemesi. Demmek ki sevdiği kadın bu güne kadar çaresizliği hiç tattırmamıştı ona,şimdi o yüzdendi nereden başlayacağını bilememesi. Buğüne kadar kendisinin kimsenin yardımına hiç ihtiyacı olmamıştı, bu yüzdendi demekki karısının ailelerine bu denli önem verişi. Dolan gözlerini Yunus'un gözlerine dikerek acıyla fısıldadı.
"Baba lütfen! Yalvarırım dediğin şeyi yapma! Boşama beni karımdan!"
Yunus, Kayra'nın gözlerindeki acıyı,pişmanlığı en önemlisi kızına karşı olan aşkını görsede Derya'nın yaşdıklarını bir baba olarak görmezden gelemezdi. Madem ki kızı bu yolda sabrını tüketmişti oda gereken neyse kızına söz verdiği gibi onu yapacaktı.Üstelik bir baba olarak damadına olan öfkesi en üst seviyedeydi. Evliliklerde tek tarafı suçlamak hata olurdu. Elbetteki kızınında ufak hataları vardı ama bu, kızına ağır yaralar aldığı bir evliliği devam ettirmesi konusunda ısrar edeceği anlamına gelmiyordu. İçi alev alevken kzına verdiği söz yüzünden öfkesini güçlükle bastırdı. Eğer o sözü vermemiş olsaydı Kayra'yı elinden kimse alamazdı. Gözlerindeki öfke ateşiyle karşılık verdi damadına.
"Saatler önce söylediklerini unutma Kayra! Derya isterse yüreğini kendi ellerinle söküp onun avuçlarına bırakacaktın!Boşanmanızı isteyen ben olsaydım bunu yıllar önce yapar sizi boşardım! Yıllardır benim istediğimi şimdi kızım istiyor! Şimdi sende gerekeni yap söylediğin sözün arkasında dur!" Bakışlarına yerleşen alaylı pırıltıyla bakyı Kayra'nın gözlerinin derinliklerine. "Yıllardır koca olmayı beceremedin,bari bunu becer!" Kayra işittiği sözün ağırlığı ile yumruklarını sıkarken Deniz'in bakışları hızla kocasına döndü. Gözlerindeki ateş Yunus'u bile ürpertirken keskin bir ses tonuyla bağırdı.
"Yeter!" Herkesin bakışları Deniz'in çıkışı ile o yöne dönerken o tekrar konuştu." Tamam Kayra çok büyük hatalar yaptı ama sizde bir aziz değilsiniz! Belki sizin gençliğinizde yaptığınız hatalardan daha fazlasını yapmış olabilir ama siz bu yaşınızda hala hatalar yapabiliyorsanız onun yaptığı hatayı ona bu şekilde ağır konuşarak düzeltemezssiniz!" İşaret parmağını sertçe kocasının göğsüne dürterek sözlerine devam etti." Sen bir babaysan bende anneyim! Onu ben doğurdum! Onu bedenimde taşıyabilmek için çektiğim acıları sen görsel olarak görürken ben iliklerimde hissettim! Bu ne demek hiç bir erkek anlamaz! Sen zamanında o hataları yapmadın mı!? Sana göre hafif kalabilir ama bende kızımın çektiği acıların aynısını çektim! Bende boşanmak istedim ama yinede bir şans verdim çünkü seni seviyordum! Benim ki baba değil miydi? Bizim için savaşırken sana köstek mi oldu el altından destek mi oldu! Yapma Yunus!" Bakışlarını bu defa Mehmet'e çevirerek hırsla çemkirdi.
"Ya sen! Sen çok mu farklıydın oğlundan! En azından yatakta başkası ile kendini bastırmadı Kayra! Derya'dan başkasına hiç bir zaman göz ucuyla bile bakmadı! Sizin yapamdığınızı o yaptı! Derya'nın aşkı kalbine düştüğü günden itibaren bütün kadınlara karşı kapadı gözlerini! Bir kadın için bunun önemini biliyor musunuz!"
"Denizz!" Kocasına sert bakışlarını çevirerek bağırdı.
"Suss Yunus! Yemin ediyorum parçalarım seni şimdi! " Yunus karısının tehtidi ile şaşırırken O sözlerine devam etti. " Ya siz kazık kadar adamlardınız be! En küçüğünüz yirmisekiz yaşındaydı bizi elalemin diline düşürdüğünüzde. Sonra hataydı deyip kendinizi aklamaya çalıştığınızda." Eliyle Kayra'yı gösterdi hırsla. " Bu çocuk kaç yaşında!? Benim kızım kaç yaşında! Ya siz bunlara davullu zurnalı düğün yapıp gerim gerim gerildiğinizde kaç yaşındaydı bu çocuklar!? Neye izin verdiniz? Apar topar evlendirdiniz çocukları? Birbirlerini seviyor bike olsalar açılamamışlardı daha birbirlerine! Emeklemeden koşturdunuz bu çocukları! Siz kazık kadar adamlar böyle hatalar yaparken Kayra yapınca mı suç oldu!? Elinizi vicdanınıza koyun! Sizin otuz yaşınızdaki olmayan aklınızla yediğiniz haltları bu çocuk yirmibeş yaşında yapıyorsa siz önce dönün kendi hatalarınızı sorgulayın! Açtırmayın benim ağzımı siz, o zamanlar otuzlu yaşlarınızda olamanıza rağmen adam olup dört dörtlük kocalık mı yaptınızda şimdi bu yirmibeş yaşındaki çocuktan onu bekliyorsunuz!?" Kayra üzerinde yapılan tartışmayı film izler gibi izliyor donmuş gibi yerinden hareket edemiyordu. Kolundan çekiştirilmesi ile kendine geldi. Odadan dışarı sürüklenirken tartışma sesleri hala koridordan duyuluyordu.
"Azra doğru söylüyor! Kayra,Derya'nın onu terk etmesini hak etti! Bende yardım etmeniz taraftarı değilim ama köstekte olmayın!Umutlarını parçalayıp atmayın!Sevdiği kıza açılamadan bir şeyleri paylaşıp yaşayamadan apar topar evlendirdiniz onları! Fikirlerini bile almadınız ki Kayra'nın karakteri zaten diğerlerinden farklıydı! Kızımla zıt karaktere sahipti! Derya'yı ne kadar sevsede fikri alınmadığı için bu evliliğe mecbur bırakılmış gibi hissetmiş demekki! Yada Derya'nın mecburiyetten onunla evlendiğini düşünmüş! Evliliği sizin dayatmanızla olunca karısı ile arasına kimsenin girmemesini bu yüzden istemedi belkide! Birazda onu anlamaya çalışın! Kayra hatalı ama hatanın büyüğü sizde! Baştan çocukları apar topar bir eveliliğin içine sürüklediniz! Sonjnda böyle bir patlak vereceği belliydi zaten!" Deniz dolan gözlerini kırpıştırarak ellerini yüzüne dökülen saçlarına götürerek kulağının arkasına sıkıştırdı.
"Baştan söyleyim ben bu defa hiç bir şeye karışmam! Nasıl hallediyorsa halletsin hayvan!" Azra kocasının sözleri ile gözlerini devirdi bıkkınlıkla.
"Lütfen yardım et Mehmet! Alalh aşkına bu olayada el at kocacığım!" İşaret parmağını kaldırark kocasının gözlerinin önğnde salladı. " Ya siz bizi delimi edeceksiniz! Biz iki saattir ne anlatmaya çalışıyoruz!Karışmayın! Kimse karışmayacak! Zaten her şey sizin aceleciliğiniz yüzünden bu raddeye geldi bu defa uzak durun Allah aşkına! Bir seferde her taşın altından çıkmayıverin Mehmet!"
"Bak orada dur Azra! Arya'mın başına gelenlerden en son benim haberim oldu. Onda beni suçlayamazsın! Hakkımı yedirmem!" Deniz yüzünü buruşturarak çemkirdi.
"Allah seni kahretmesin Yunus! Hala hak diyor! Yahu durmanız gereken yeri bilin artık be adam! Hala Arya diyor! Onda da zamanında yine ikinizin karıştırdığı haltlar gelip kızımı bulmuştu ya hadi neyse açmayım şimdi o konuyu!" Yunus bakışlarını kaçırarak masanın üzerindeki dosyayı karıştırmaya başlayınca Deniz gözlerini devirerek sözlerine devam etti. "Son kez söylüyorum kimse Kayra ve Derya olayına karışmayacak! Ali,Kenan,Ömer,Yusuf ve diğer arkadşlarınızda dahil olmak üzere kimse bu olayı irdelemeyecek! Zamanına bırakın! Kayra her sorunu kendisi hallederse o zaman anlayacaktır kaybettiğinin değerini." Konuşmasını kulak ardı ederek hala masadaki hasta dosyasını ilgisiz bakışlarla karıştıran kocasının eline bir fiske indirerek homurdandı."O boşanma davasını da ne yap ne et hallet! Eğer boşanırlarsa dönüşü olamaz! Birbirlerini seviyorlar önünde sonunda birleşeceklerdir.Eğer sen Derya'nın aceleyle verdiği karara uyar boşarsan sonu çok kötü olur Yunus! Kızımın sevdiği adamla tekrar birleşmesi için bir hülleci olayına marıuz kalmasını istemiyorum!"
"Neee! Saçmalama Deniz ne hüllecisi kadın! Bak gençliğinizden beri siz bu hülleci olayına iyi taktınız başlatma hüllecine de güllecine de! Yok hülleci mülleci!" Mehmet arkadaşına destek verircesine yattığı yerden homurdandı.
"Al benden de o kadar! Kim bu gözünüze kestirdiğiniz hülleciler de iki de bir hortluyor! Azra bak deli etme beni! Hülleci mülleci çıkarın aklınızdan kızım! Tamam oğlum bir hata etti ama hülleci olayı asla olamaz! Yahu siz bunun bir erkek için ne kadar ağır bir şey olduğunu biliyormusunuz!? Ölür lan benim oğlum! Siz yaşarken öldürecek misiniz benim oğlumu!" Mehmet endişeli bakışlarını Yunus'a çevirerek homurdandı. " Sende onları boşamak gibi bir bok yiyim deme hepinizi mermi manyağı yaprım yeminle! Yemin ediyorum hepiniz bir olup bu sorunlarınızla cinnet geçittireceksiniz bir gğn bana!" Azra kocasının saçlarını okşayarak sakinleştirmeye çalıştı.
"Sakin ol hayatım. Biz çıkartmıyoruz ki hülleciyi. Dinimiz sizin gibi öfkesine yenilerek karısını boşayıp pişman olan adamlara ceza olsun diye getirmiş bu kuralı." Denize muzipçe göz kırparak sözlerine devam etti." Eee bunda ceza aadece erkeğe kesilmiş olmuyor kadın da hülleci ile birlikte olmak zorunda ceza her iki taraf için kesilmiş gibi bence. Tabi hüllecinin boşamama gibi hakkı olduğunu da göz ardı etmeyelim. Evlerden ırak ama düşünsenize, Derya'ya,Kayra ile tekrar birleşmesi için bir hülleci bulsak adamın onu boşamadığını düşünün bir de. Ayyy dağlar başına! "Mehmet ve Yunus ellerini tahtaya vururken Mehmet öfkeyle homurdandı.
"Allah korusun! Ne biçim konuşuyorsun sen Azra felaket tellalı gibisin lan! Karabasan gibi çöktün göğsüme çık git şu odadan kızım ya!"
"Deniz! Bak kızım arayınca boşanmaması içi. bu saçma sapan fikirleri onun aklına sokmayın Derya'nın huyunu biliyorsun inadına yapar!" Azra ve Deniz kıkırdarken Yunus sinirle ellerini yüzünde gezdirdi. Biraz önce konuştukları gilm senaryosu gibi gözünün önünden geçince katısını kolundan tutarak hafifçe kapıya doğru ittirdi. " Git! Allah aşkına bul şu kızı!"
"Aaa! Nereden buluyum ben Yunus! Seninle konuştu sen bilmezsen ben nereden bileyim!"
"Azra sende git Deniz'le hadi. Gidin bulun gelini. En azından elimizin altında olsun! Kayra ya yine yardım etmeyelim ama Derya'nın saçma bir şey yapmasını da engelleye bilelim."
"Mehmet saçmalamayın Allah aşkına biz nereden bulalım Derya'yı? Seni bu halde nadıl bırakayım hem!"
"Git Azra git! Gelin elden gidiyor! Ben iyiyim bak taş gibiyim taş!" Elini göğsüne bir kaç sefer vurarak karısına gösteriş yaptı. " Hem Yunus burada hadi gidin siz! " Kadınlar bir birine bakarken Yunus ikisinide itekleyerek kapı dışarı etti.
"Arya'nın yanına bakın. Yurda bakın. Köyü annenleri ve annemleri ara. Kızlara sorun bakın işte Deniz bir yerlere.Her şeyi ben mi söyleyim yani!" Kapıyı kendisine şaşkınca bakan kadınların yüzüne kapatarak hızla atkadsşının karşısına geçip odada panikle dolanmaya başladı.
"Ne yapacağız kardeşim! Ya Kayra karısını bulamazsa! Ya bulsada gönlünü yapamazsa! Derya gerçekten boşanırsa! Ya bu deliler gerçekten o hülleci yi bulurlarsa." İşaret parmağını arkadaşını tehdit edercesine sallayarak tekrar konuştu. " Bak Mehmet, Derya olurda oğlunu boşarsa sonrada pişman olup tekrar birleşmeye kalkarlarsa aşklarından geberseler de ben böyle bir şeyi kabul etmem!"
"Lan salak salak konuşma! Sanki Drrya ya da Kayra kabul edecek böyle bir şeyi! Oğlum bizim bu hülle olayını ikisinin kılağınada fısıldamamız lazım ki bu boşanma işini unutsunlar!" Yunus başını hızla iki yana salladı.
"Olmaz! Derya'nın huyunu bilirim ben! Gemileri yaktığı zaman ne liman kalı ne iskele! Yapmayacağı varsa da inadına gidip yapar!"
"Bir şey olmaz bak şimdi beni iyi dinle."
Tuğra hastaneden çıkardığı kardeşini ara sokağa çekerek yüzüne sert bir yumruk geçirdi. Aniden gelen yumruk darbesi ile neye uğradığını şaşırdı. Tuğra kardeşini göğsünden iterek bağırdı.
"Sana kaç defa dedim ben lan kıza hayvan gibi davranma diye! Sen ne yaptın kulağına laf gitmeyen eşek gibi bildiğini okumaya devam ettin!" Yakasından çekiştirerek suratına kafasını geçirdi.Kayra'nın patlayan kaşından kan sızarken o yakasını bırakmadan silkeledi kardeşini.
"O Timur denen şerefsizin oyununa senin tehlikede olduğunu düşündüğü için dahil oldu o kız! Sen ne yaptın onu yıllarca suçladın! O Timur'un aptsl bir hareketi yüzünden kendi karını başka bir erkeğin varlığı ile suçladın!" Kayra kardeşinin darbelerine karşılık vermiyordu. Hak etmişti. Canının acısı içindeki acıyı bastırsın istiyordu. Tuğra dizini kardeşinin karnına geçirerek iki büklüm olmasını sebep olurken Kayra sendeleyerek doğrulup karşısına dikildi. Bakışlarını kardeşinden çekmeden onun öfkeden çakmak çakmak olmuş gözlerinde kendi boş bakışlarını kilitledi. Tuğra kardeşine olan öfkesinin dizginleyemezken bu defa çenesine sert bir yumruk indirdi. Patlayan dudadğının köşesinden sızan kanı elinin tersiyle sile Kayra gözünden damlayan yaşı umursamadan baktı Tuğra'ya.
" Saçma sapan kıskançlık triplerine girdin! Kardeşim dediğim kızı bana bile yakıştırıp kıskandın! Sana kaç defa dedim o benim kardeşim diye!Onun canını yakarsan senin kemiklerini kırarım diye! Lan bırakıp gittin! Seni seven kadını bir başına arkanda bırakıp gittin sen! Bir kız babasının evinden çıktıktan sonra orayı kendi evi gibi hissedemez bir daha! Sen onun evi olacak tek kişiydin ama onu bile çok gördün o kıza şerefsiz!" Bu defa Kayra'nın bacağına sert bir vuruşla vurarak yere düşmesine sebep oldu.Kardeşinin karşılık vermeyişi onu dahada öfkelendirirken üstüne çıkarak sert bir yumruk vurdu yüzüne.
"Karşılık ver lan karşılık ver! Sana gücü yetmeyen bir kıza eziyet etmek kolay şimdi bana karşılık ver! O kız her Allahın günü seni bekledi! Bizimkiler geçinemeyeceğinizi düşünüp uol yakınken ayrılmanızı isterken o direndi! Seni bekledi! Bunun için miydi lan!? Bir kaltağın,siktim akıllı oyununa aldanıp onu o kız yüzünden bozuk para gibi harcaman içinmi çekti Derya onca acıyı senin onca eziyetini!" Tuğra'ya değil yumruğuyla karşılık vermek ağzını açıp tek söz söyleme hakkını bulamıyordu kendinde. Tuğra ise kardrşinin tepkisi karşısında iyice hırslanıyordu. Üzerinden hızla kalkarak işaret parmağını tehtid edercesine salladı.
"Karşılık ver lan! Karşılık ver yoksa yemin ediyorum elimde kalacaksın it!" Yıllardır Derya'nın gözleri önünde yanışını sineye çekmişti sırf o üzülmesin diye. Derya diğer amcalarının kızlarından başkaydı gözünde. Onunla hep daha yakjn olmuştu. Dert ortağı,sırdaşı kardeşi olmuştu. Yeri gelmiş ablalarından daha yakın olmuştu onun için. Ama bu hayvan kardeşi yıllardır kızın iliğimi kemiğini sömürmüştü odunluklarıyla. İsyan edercesine bir kaç tekme savurdu kardeşinin karnına ve isyan edercesine çöktü kardeşinin yanına.
"Ne istedin lan kızdan!? Seni sevmekten,senden ufacık bir sevgi kırıntısı istemekten başka ne yaptı o kız sana!? Seninki sevgi değil Kayra senin ki başka bir şey! Sevgi böyle olmaz! Senin sevgi dediğin şey katıksız bir acıdan başka bir şey değil! Seven böyle yapmaz! Değer verir,güvenir,gözü gibi bakar,kırmaz incitmez! O kız senin için hayatını ortaya koydu lan hayatını!"Derin bir nefes alarak başını olumsuz bir şekilde salladı. " Sen yaşa diye kendi hayatından geçti. Babam yetişmeseydi ölecekti lan o kız!"Kayra'nın gözleri anlam veremediği konuşma ile kısılırken acıyla yerden doğrulurken yüzünü buruşturarak şüpheyle sordu.
"Ne oldu? Neyden kurtardı babam Derya'yı? Niye benden her şeyi gizliyorsunuz niye!?" Öfkeyle yumruk yaptığı elini yere vurarak bağırdı. Tuğra da onun bu haline yüzüne kondurduğu alaylı gülümseme ile cevap verdi.
"Bundan üç ay önce Derya'nın on günlüğüne iş için şehir dışına çıktığını söylediler ya hani o iş öyle değil di işte. Senin arabana patlayıcı yerleştirmişler.O yerleştirdikleri anı senin arabaya binişinin hepsinin videosunu atmışlar kıza. Sonra Derya'yı görüntülü arayarak çağırdıkları yere gelmezse aramayı kapatırsa aracını patlatcaklarını söylemişler. Bunun üstüne Derya kabul etmiş istediklerini ama Derya onlara farkettirmeden iş telefonundan babama mesaj atmış. Tabi karının senden akıllı olduğunu kestirememiş şerefsizler.Derya oraya vardığında babam takipteymiş. Sonra senin aracını küçük bir kulübenin önğnde durdurmanla araçtaki patlayıcıyı sen yaşlı bir adamla kafaları çektiğin esanada çıkarttıkları görüntüleri Derya'ya göstermişler." Kayra kardeşinin anlattığı zamanı düşününce bahsettiği yerin Hasan babanın kulubesi olduğunu anladı. Karısının aniden iş için on gün şehir doşına çıkması bir bir düştü aklına." Amaçları seni öldürmek olsaydı Derya'nın onların isteklerini kabıl etmesi umurlarında olmazdı. İstedikleri Derya'yı ortadan kaldırıp senin canını yakmaktı. Derya'yı çağırdıkları depoda bayıltarak depoya yangın süsü vermişler. Babam oraya yetiştiğinde depo alevlere teslim olmak üzereymiş. Babam karını oradan çıkartmasaydı senin için ölecekti lan o kız! Aşırı dumandan zehirlendiği için hastanede yattı. Sanada iş için şehir dışına çıktı dediler." Kayra kardeşinin anlattıkları ile yumruk yaptığı ellerini yere ardı ardına vururken acıyla bağırdı.
"Neden lan neden!? Neden her şeyi sakladınız benden!? Ben ne yaptım lan size!? Ne yaptımda beni böyle elim kolum bağlı hale getirdiniz Tuğra!? Herkes beni niye salak yerine koydu!? Niye gizlediniz oğlum benden onca şeyi!?" Tuğra kardeşinin bu konudaki haklı isyanı karşısında ona acıyarak baktı. Tişörtünün yakasından kavrayarak onu sertçe sarstı.
"Derya bilmeni istemedi! Bilip te kendini suçlama, ona borçlu hissetme istedi! Saf bir sevgi istedi! Katıksız bir sevgi! Sevecekse başka hiç bir duygu geçmesin sevgisinin önüne dedi!" Kayra yüzüne çarpan gerçekle sertçe yutkundu. Kalbinden buğazına doğru yükselen öyle bir acı vardıki değil bağırmak,haykırsa bile o acıyı oradan atamayacağını biliyordu. Gözlerinden süzülen yaşlar yüzündeki kanların üzerinden süzülürken fısıldadı.
"Bir insan kendi sevdasını boynuna ilmek gibi geçirir mi!? Benim karım geçirmiş! Bende bir cellat gibi yavaş yavaş çekmişim ayaklarının altındaki o sehpayı!" Yıllardır herkese,her şeye karşı içinde büyüyen o öfke kendine dönmüştü şimdi. Gözleri içinde boğuştuğu o öfkeyi dışına vururcasına kan kırmızısına bürünürken ellerini başına vurmaya başladı bu defa. " Yanıyorum Tuğraa! Öyle bir şey varki buğazımda nefes alamıyorum! Sanki Derya giderken sevdasının kefaretini bu defa bir ilmek gibi benim boynuma geçirdi! Boğuluyorum ama nefesimi kesen Derya değil ona yaşattıklarım!" Ne kadar kızgın olursa olsun kardeşinin çektiği acı Tuğra'nın da canını acıtıyordu. Kayra'nın biraz önce yumruk yapıp yere vurduğu ellerinin eklem yerlerindeki sıyrıkları görünce içi sızladı. Çaresizlik daha ilk andan kardeşini bu denli yıktısa sonrasını düşünmek bile istemiyordu Tuğra. Gerçi hak ettiği için değil ona yardım etmeyi elinden gelse komaya sokana kadar o aptal kafasını yere vura vura aklını başına getirmek istiyordu ama zamanında Derya ya verdiği söz ancak bu kadarını yaptırıyordu ona. Tabi bir taraftadan da kardeşlik duygusu bu şerefsize yapmak istediği işkencelerin önüne geçiyordu. Ama bu piçin burnunun iyice sürtmesi için elinden geleni yapacaktı. Kayra'nın başına vurduğu ellerine uzanıp sıkıca kavrayarak başından çekti. Çenesinden sertçe tutarak bakışlarını birleştirdi.
"Burada o aptal kafana vura vura aklını başına getireceğini düşünüyorsan yanılıyorsun! Sen o kafanı taşlara vura vura parçalasanda kar etmez sana! Kalk git karını bul!" Kayra omuzlarını düşürerek fısıldadı.
"Beni boşuyor! Dün gece evlilik yüzüğünü tutuşturdu avcuma! Ben Derya'yı bulsam bile ne o artık beni affeder,ne de Yunus babam açacağı davadan vazgeçer! Zaman lazım bize. Eğer acısı beni boşamakla geçecek,beni affetmesi için bir umut ışığı o zaman belirecekse beklerim ben! Onun beni beklediği gibi beklerim!" Tuğra kardeşinin çenesini sertçe iterek homurdandı.
"Yemin ederim sen su katılmamış salaksın Kayra! Karını bulup,senden boşanmasına mani olmazsan onu ömrü billah kaybedeceksin gerizekalı! Seni boşadıktan sonra affetse ne yazar beyinsiz!" Kardeşinin kendisine anlamayan gözlerle baktığını görünce sinirle ellerini yüzünde gezdirip yerden kalkarak karşısına dikildi."Kayra sen küçükken başına çok darbe aldın galiba! Lan karın seni boşarsa tekrar bir araya gelmek gibi bir ümidin olamaz! Ha ben puştum o cezayı hak ettim hülleci kabulum diyorsan orası senin bileceğin iş! Tabi hüllenin de karını boşamama gibi bir ihtimali var! Gerçi Derya seni boşandıktan sonra seni affetse bile hülle işini kabul etmez. Sende ancak ölünce kavuşmayı beklersin artık! Tabi Derya o zaman da yakışıklı gılmanların yerine seni tercih ederse!" Kayra kardeşinin sözlerini dehşetle dinledi. Söylediklerini idrak eden beyni bedenine komut verince vücudundaki acıları bile hissetmeyerek yerden hızla doğrularak kardrşinin karşısına dikilip başını olumsuz anlamda iki yana sallayarak dişlerinin arasından tısladı.
"Benim karım ölse hülleyi kabul etmez! " Tuğra tek kaşını alayla kaldırarak sırıttı.
"Bence damarına basıldığında neleri yapabileceğini artık öğrenmiş olman lazım! Sen şimdi kendini affettiremez boşanmayı kabul edersen sonra kendini affettirsen bile Derya daha önce yapmadığın için sana böyle bir ceza kesebilir! Tabi sen karını benden daha iyi tanırsın." Kayra karısının kendiyle inatlaştığı zamanları hatırlayınca sertçe yutkundu. Kesinlikle boşandıktan sonra ona yanaşırsa bu güne kadar yaptıklarını da üstüne koyar böyle bir cezayı hiç düşünmeden kesebilirdi Derya. Farkında olmadan başını olumlu anlamda sallayınca Tuğra sırıtarak tekrar konuştu.
"Biraz aklını kullanınca karının beyninin nasıl çalkştığını bulacağını biliyordum." Kayra kardeşinin kendisi ile eğlenen haline ses çıkartmadı çünkü bu durumlara kendi aptallığı yüzünden düşmüştü ve şimdi kardeşinin kendisi ile eğlenmesi umursadığı son şey bile olamazdı. Kardeşine doğru elini uzatarak aceleyle konuştu.
"Senin arabanın anahtarlarını versene!" Tuğra umursamaz bir tavırla kardeşine baktı.
"Niye? Ne yapacaksın arabayı?" Kayra dişlerini sıkarak cevap verdi kardeşine.
"Karımı bulmak gibi bir niyetim var izin verirsen sevgili abiciğim!"Tuğra kaşlarını alayla havaya kaldırarak sırıttı.
"Olmaz kardeşim başka kapıya." Kayra kardeşine şaşkınca baktı.
"Niye lan!? Sen değilmiydin karını bul kendini affettir diyen?" Tuğra bu defa başını olumlu anlamda sallayarak sırıttı.
"Evet bendim ama sana yardım edeceğimi söylediğimi hatırlamıyorum." Ellerini ceplerine koyarak kardeşinin dağılmış yüzüne baktı kısa bir süre. "Hatta geçmişten bir anı şimdi hafızamı şöyle bir yokladı da başına bunların geleceğine dair seni uyarmıştım ve bu gün geldiğinde Derya'nın yanında olup seni süründürmesi için elimden geleni yapacağımı söylemiştim." Yüzündeki sırıtma genişlerken kardeşinin omzuna bir iki kez vurarak sözlerine alayla devam etti."Bak gördün mü o gün geldi! Ve ben verdiğim sözleri tutarım!"Kayra omzundaki eli hırsla ittirerek homurdandı.
"Konu ben olunca o verdiğiniz sözleri bayıla bayıla tutar devlet sırrı gibi saklarsınız! Ne de olsa o sözlerin sonunda girende çıkanda Kayra ya!" Üstündeki tozları elleri ile silkeleyerek şansını bir kez daha denedi. " Anahtarı vermiyorsan sen bırak bari ne biçim ikizsin! İçim yanıyor benim sen nasıl eğleniyorsun lan!?"
"Benim de içim yanıyor ama galiba çektiklerinden dolayı içimin yağlarının erimesinden kaynaklı bu." Kayra'nın bozulan yüzüne sırıtarak işaret parmağı ile ilerdeki bekleyen araçları gösterdi. " Bak taksiler var orada. Onlara gideceğin yeri söylüyorsun götürüyorlar sende ücretini ödüyorsun o kadar basit. Yani kardeşim kısacası babanın eşeği yok burada deh dediğinde gidecek çüş dediğinde duracak! Siktir git yok sana araba falan!" Sözlerini bitiren Tuğra gözüne yediği yumrukla neye uğradığını şaşırmıştı. Kayra kardeşinin gösterdiği taksilere doğru ilerlerken öfkeyle bağırdı.
"Sen o yumruğu hak ettin!" Taksilere doğru ilerleyip birinin kapısını açtı ve oturarak şöförün hareket etmesini bekledi. Hareket etmeyen araçla bakışlarını şöföre çevirmiştiki adamın sözleri ile niye yola çıkmadıklarını anladı.
"Kardeşim yanlış geldin heralde. Hastane ileride." Kayra adamın sözleri yolcu koltuğundaki aynayı indirerek yüzünün haline baktı. Patlak bir kaş,mor bir göz yine patlamış bir dudak ve bir sürü çizik. Tuğra fena halde dağıtmıştı suratını. Aynayı kapatarak şöföre çevirdi bakışlarını.
"Yanlış binmedim abiciğim! Evime gideceğim!"Taksici şaşkın bir şekilde başını olumlu anlamda sallayarak aracı çalıştırdı ve yola koyuldu. Kapının cep bölmesinden çıkardığı ıslak mendili Kayra'ya uzattı.
Taksinin ücretini ödeyen Kayra koşarak binaya girdi. Asansörün dolu olduğunu görünce hızla merdivenlere yönelip koşarak basamakları ikişer üçer çıkmaya başladı. Nefes nefese evin kapısına geldiğinde cebinden anahtarı çıkararak kilite yerleştirdi ve kapıyı açarak içeriye öyle hızlı bir giriş yaptı ki kapı duvara çarparak sert bir ses çıkardı. Ayakkabılarını bile çıkarmadan içeriye doğru ilerlerken bir taraftanda karısının ismini sesleniyordu.
"Deryaa!" İlk işi karısının kaldığı odayı kontrol etmek olurken orada bulamayınca hızla diğer odaları ve evin her yerini kontrol etti. Karısınj bulamayınca hayalkırıklığı ile onyn kaldığı odaya çevirdi adımlarını. Aklına gelen şeyle hızla giysi dolabına ilerledi ve nefesini tutarak dolabın kapaklarını açtı. Karısının giysilerini ve valizini görmenin rahatlığı ile tuttuğu nefesini bırakarak ufak bir rahatlamayla fısıldadı.
" Valiz ve kıyafetler hala burada olduğuna göre demekki hala buralarda bir yerlerde." Derya'nın tuvalet aynasından gözüne çarpan kendi görüntüsü ile yüzünü buruşturdu. Şerefsiz kardeşi feba benzetmişti. Eli yüzü kurumuş kan lekeri ile doluydu. Kısa bir duş alıp karısını arama işine öyle devam etse daha iyi olacaktı yoksa Derya bu tipinden ve pisliğinden dolayı yanına bile yaklaşmazdı. Aldığı kararı gerçekleştirmem için hızla odasına doğru ilerlerken giriş kapısının açık kaldığını fark edince önce onu kapattı sonra hızla odasına geçerek kendisimi banyoya attı. Ilık su yaralarını sızlatırken, rahatlatmak şöyle dursun kardeşinin aklına soktuğu mesele tekrar düşüncelerini istila ederken aceleyle duştan nasıl çıktığını anlamadı. Giysi dolabına giderek apar topar üstüne ne bulduysa geçirip kendini bir an önce evden attı. Kapının önünde ne yapacağını nereye gideceğini bilemeyerek öylece bekledi bir kaç dakika. Daha sonra saklanmak isteyen bir kişinin saklanacağı en iyi yerin kaçtığı kişinin alanı olduğunu düşünerek önce kayınbabasının evine çıktı hızlı adımlarla. Uzun uzun zile bastı fakat karısı içeride bile olsa açmayacağını düşünerek hızla Esha'nın kapısına gitti. Hepsinin yedek anahtarı birbirinde vardı. O yüzden karşı kapıyı çalarak beklemeye başladı. Açılan kapıdan karnı burnunda Zeynep'i görünce şansına lanet etmeye bile fırsat kalmadan kız çığlığı basmıştı.
"Kayraaa! Ne bu halim senin?" Kayra ne diyeceğini bilemeyerek onu sakinleştirmek için kızın eline uzanarak hafifçe sıktı.
"Bir şeyim yok Zeynep abla iyiyim ben!" Bu kızlar neden analarının evinden çıkmıyorlardı bir türlü. Hayır evlenip gitmişsiniz oturun işte evinizde. Onu korkutup bir de erken doğum gibi bir olaya sebep olarak başını bu defa da öyle bir belaya sokmak istemediği için kızın endişeli iri gözlerine bakarak hızla konuştu. "Abla yemin ederim bir şeyim yok! Sen iyi misin!?" Zeynep başını olumlu anlamda sallayınca Kayra tuttuğu nefesini bırakıp tekrar konuştu. " Abla Deniz annemlerin anahtarını verebilir misin sana zahmet." Zeynep başını olumlu anlamda sallayrak içeriye geçti ağjr adımlarla ve elinde anahtarla geri gelerek Kayra'ya uzattı.
"Al canım."
"Sağol abla." Kayra tam arkasını dönmüş gidiyorduki aklına gelen şeyle tekrar Zeynep'e doğru döndü ve tam kapıyı kapatmak üzere olduğunu görünce hızla konuştu."Zehnep abla." Zeynep kapatmak üzere olduğu kapıyı tekrar aralayarak Kayra'ya baktı.
"Abla Derya ile görüştünüz mü?" Zeynep'in kaşları karşısındaki adamın yüzündeki yaraları süzerken kısa bir çatıldıktan sonra başını olumsuz şekilde salladı.
"Hayır.Bir sorun mu var Kayra?"
"Kızım kiminle konuşuyorsun iki saattir kapıda." Esha elindeki bebek kıyafeti ile kapıda belirince Kayra'nın bakışları bir an küçük kıyafette takılı kaldı.
"Kayraa! Oğlum ne bu halin!?"
"Bir şeyim yok Esha Teyze. İyiyim ben?" Esha,Kayra'ya yaklaşarak çenesinden tutup yüzünü inceleyerek homurdandı.
"İyi halin buysa kötü halin nasıl olacak acaba! Geç içeride yaralarını temizleyelim." Kayra başını iki yana sallayarak hızla konuştu.
"Gerek yok! Derya buraya hiç uğradımı? Dün gece,yada bu sabah?"Esha'nın kaşları havalanırken cevap verdi.
"Yok hiç uğramadı. Tartıştınız değil mi? Ah be çocuğum niye kafanın dikine gittin bak ne hale gelmişsin! Baban yapamayacağına göre Yunus mu bu hale getirdi seni?" Kayra başını tekrar iki yana sallayarak cevap verdi.
"Kimin yaptığının önemi yok! Hak ettim ki bu haldeyim. Derya ararsa yada uğrarsa bana haber edin Esha Teyze." Kayra'nın sözlerinden sonra arkasını dönüp önündeki kapıya yönelmiştiki Zeynep'in sesiyle tekrar arkasına döndü.
"Saklanacak kadar onun canını yaktıysan boşuna arama Kayra. Çoktan gitmiştir. Eğer Derya'yı biraz tanıyorsan bizlere haber vermeyeceğini de biliyorsundur. Malunm ailelerimizin birleştirme komploları meşhur. Onları aranızdaki ilişkiye karıştırmamak için kendi bildiğini okuyacaktır." Kayra'nın gözlerindeki umut ışığı sönerken Esha kızının kolunu çimdikleyerek çemkirdi.
"Aaa! Yettiniz ama siz! Komploymuş! Karışmıyoruz canım ne haliniz varsa görün!"Bakışlarını Kayra'ya çevirerek sözlerine devam etti." Buda moda oldu bu aralar karışmayın karışmayın!" Sözlerini bitirerek hışımla içeri doğru ilerledi.Kayra,çaresizce Zehnep'e bakarak önündeki kapıya döndü ve açarak içeri girdi. Her yere bakıp karısını burada da bulamayınca hızla ayrıldı evden. Diğerlerine de sorup Esha'dan aldığı cevaba benzer sözler duyunca kırılan umutlarıyla ayrıldı siteden ama pes etmeye niyeti yoktu. Önce Arya'ya uğradı sonra yurda. Bir ihtimal Emine ninesinin evine bile bakmıştı ama eli boş dönmüştü her kapıdan. Derya'nın anne tarafı ve baba tarafına bile sormuştu fakat kimsenin haberi yoktu. Aklına gelen isimle Loya'yı aramış oradanda olumsuz yanıt alınca tükenmek üzere olan umutlarıyla nereye gidebileceğini düşünmüştü uzun bir süre. Aklına gelen yerle hızla aracını çalıştırıp yola koyulmuştu.
Gazete'nin önüne geldiğinde aracını park ederek hızla indi ve kolar adjmlarla binaya girerek Derya'nın çalıştığı bölüme çıkmıştı. Bölümdeki kargaşa dikkatimi çekerken gördüğü kişiyle kan beynine sıçramıştı. Timuru götüren arkadaşlarını görünce hızla yanlarına yaklaştı. Kayra'yı ilk fark eden Aykut şaşkınlıkla baktı haline.
"Amirşm bu haliniz ne?" Aykut'un sözleri diğerlerinin bakışıda ona dönerken Kayra içinde büyüyen öfkeyle Timur'a saldırarak suratıına ardı ardına yumruklarını geçirdi. Arkadaşları adamı güçlükle amirlerinin elinden alırken Kayra kükredi.
"Seni öldüreceğim şerefsiz! Yemin ederim seni elimden kimse alamayacak!" Timur kelepçeli elleri ile ağzından sızan kanı silerken pis pis sırttı.
"Ben seni öldürmeyi beceremedim sen yapacaksın demek! Olur yap hadi! Beni senin gibi koruyacak bir karım yok!" Kayra adamın üstübe doğru atılırken kendini tutan arkadaşlarına bağırdı.
"Bırak Mert! Bırakın lan!" Arkadaşları onu bırakmayınca bakışlarını tekrar Timur'a çevirerek tısladı." Karımın adını bir daha ağzına alırsan dilini koparırım senin!" Kayra'nın sözlerinden sonra Timur'un dudakları alayla kıvrıldı.
"Sahi mi sen mi yapacaksın güldür me beni! Sahi becere bilirsen karın mı arkanda olacak bu sefer yoksa baban mı! Yada dur bence suratının haline bakılırsa ikisinide kaybetmiş gibisin!" Timur'un sözlerinden sonra Mert ve Zeki,Kayra'yı bıraktılar zira piç herif başına gelecekleri hak etmişti. Timur'un halini biri soracak olsa dur ihtarına uymadı kaçıyordu o yüzden bu halde diyebilirlerdi. Kayra adamjn yakasına yapışarak kafasını suratına geçirdi ve yakasından tutarak dişlerinin arasından tısladı.
"Ben babamı kaybetsem de en azından benim babam belli!"Kafasını öfkeyle hırlayan adamın suratına tekrar geçirirdi ve yine fısıldadı."Karımı kaybetsem bile en azından yüreği benim! Hep bana aitti ve hep bana ait kalacak!" Timur ağzındaki kanı tükürerek bir kahkaha attı.
"Güldürme beni Kayra! Sana ait olsa sen onu avuçunda tutardın. Ama sen ne yıllar önce ne de şimdi başara bildin bunu! Unuttuysan hatırlatayım İlk öpücüğünü ben aldım!" Kayra yumruğunu karşısındaki adamın ağzına geçirerek hırsala sarstı.
"Sen de zorla binbir türlü planla çaldığın o öpücükten sonra kafanda açılan büyük yarayı ve yediğin dayağın acısını unuttun galiba!" Timur Kayra'njn sözleri ile bozulurken o sözlerine devam etti. "Senin gibi bir şerefsiz bırak Derya ya el sürmeyi,gözünün ucu bile değse bana bırakmaz karım oyar o gözleri! Sana yaptığı kafanda açtığı o yara gibi!"Sözlerini bitirerek Timur'u tiksinircesine itekledi. Karşıda kendilerini seyreden adama doğru ilerlerken arkasından bağıran adamla durdu.
"Seni terk etti! Ne bana yar oldu ne sana! İşte bunu bilmek bile yeter bana! Seninle olmasındansa ölmesini bile istedim ama olmadı yine kurtuldu! Yine sana koştu! Ama bitti Kayra Yaman!Bh defa bitti! Hemde sen kendi ellerinle bitirdin! Sayende keyfim yerinde yatacağım içeride." Kayra öfkeden yumruklarını sıkarken yönünü çevirmeden bağırdı.
"Mert götür şu piçi benim elimde kalacak sizinde başınıza bela olacak!"Kayra'nın sözleri ile Mert onu görüyormuş gibi başını olumlu anlamda sallayarak adamı sert bir şekilde iteleyerek çıkarttı.
Kayra sakinleşmek için derin bir nefes alarak, elleri pantolonunun cebinde karşısında onu izleyen babasıyla aynı yaşlardaki pekte haz etmediği adama doğru ilerledi. Çapkınlığı dilden dile dolaştığı için pek haz etmiyordu bu adamdan.
"İyi akşamlar Levent abi?" Adam çatık kaşlarının altından kısa bir süre Kayra'yı süzdükten sonra başını olumlu anlamda salladı.
"İyi akşamlar Kayra bey!" Kayra adamın kendisine hitaf şekliyle şaşırdı bir an. Her zaman evlat yada oğlum derken ne esmişti şimdi bu adama? Bozuntuya vermeden tekrar konuştu.
"Abi Derya bu sabah buraya uğradı mı hiç?" Orta yaşlı adam karşısındaki genç adama boş bir bakış göndererek eliyle odasını işaret etti girmesi için. Kayra onu başıyla onaylayarak içeri girdi ve oturmadan bekledi. Adam da arkasından kapıyı kapatarak bir iki adım atıp Kayra'nın karşısına dikildi ve ellerini tekrar cebine koyarak gözlerine bakarak konuştu.
"Evet dün gece geldi!" Kayra farkında olmadan tuttuğu nefesini bırakırken adam rahat istifini bozmadan sözlerine devam etti. " Bu silah kaçakçılığı haberinden dolayı baban ve müdürü ile bağlantı halindeydik. Onlar muhpiri bulacaktı biz de gazeteden ona yardım edeni dün o akşam o yüzden aceleyle Derya'yı buraya çağırdım. Baban ve müdürü ile daha önce planladığımız gibi toplantıyı bahane ederek bütün çalışanları bir araya topladım. Böylelikle babanı yaptığı operasyonda riske atmayacaktık. Tabi bize o haberi yollayanın Derya olmadığını anladıktan sonra bütün çalışanlarımın telefonları dinlenmeye alındı. Taki dün ki olaya kadar bir hareket olmamıştı. Haberin ulusal basına düşmesi bile başka yollardan sağlanmıştı.Ama dün baban yaralandıktan sonra kız Timurun telefonuna mesaj atmış kendini akladığına korkacak bir şey kalmadığına dair. Ödül haberini Derya'ya duyurmasını istemiş. Arrık sonraki planları neydi Allah bilir. Haberi gazeteye Timur sayesinde sızdırmış timindeki kız. Timur bu gazetenin avukatı olduğu için istediği yere rahatlıkla girip çıkabiliyor kimse yadırgamıyordu. Bir saat önce müdürün aradı Timur ve o kız hakkında tutuklama kararı çıkarmış kız ellerinde olduğu için Timur'u kaçma riskine karşı bir bahaneyle yanımda tutmamı önerdi. Bende normal bir dava yı bahane ederek oyaladım işte. " Kayra sabırsızca dinlemişti adamın sözlerini sanki bile bile oyalıyordu. Bunların hepsini zaten en ince ayrıntısına kadar sonra öğrenecekti.Şimdi öğrenmek istediği tek şey karısının nerede olduğuydu. Ama adamın sözlerini kesip onuda kendisine cephe alanlar gurubuna dahil etmek istemediği için dinledi sabırla.
"Peki abi Derya nerede?" Orta yaşlı adam tek kaşını kaldırarak masasına doğru ilerledi ve sandalyesine oturarak rahat bir pozisyon aldı.
"Dedim ya dün gece geldi! Sonra ben Timur'la karşılaşmasının tehlikeli olacağını düşünerek yolladım onu." Adam sözlerine ara vererek masanın üzerindeki kalemi alarak oynamaya başladı. Kayra sabrının sınırlarında oynayan adamla elini sinirle yüzünde gezdirip sakin görünmeye çalışarak konuştu.
"İyi yapmışsın abi çok sağol! Peki karım nerede?" Kayra başını yana eğerek dişlerini sıktı ve gözlerini adamın gözlerine cevap beklercesine dikti. Adam elini havada gelişi güzel sallayarak rahatlığından ödün vermeden cevap verdi.
"Yolladım dedim ya oğlum!? Yurtdışına yolladım gitti." Kayra işittiği kelime ile yüzünü buruşturarak şaşkınca adama baktı.
"Nereye yolladın!?Nereye yolladın!?" Adam Kayra'nın aksine sakince cevap verdi.
"Yurtdışına yolladım!" Kayra tükenen sabrıyla adamın üzerine doğru yürüyerek elini salladı hesap sorarcasına.
"Yaaa sen hangi hakla yollarsın benim karımı!? Deli misin sen be adam!? Ne demek yurtdışına yolladım!?" Kayra ellerini masanın üzerine sertçe vurarak adamın üzerine eğilince adamda elini sertçe masaya vurarak kükredi.
"İş vereni olarak! Onun işi haber yapmak! Gitmek istedi bende yolladım!" Kayra ellerini öfkeyle yüzünde gezdirerek isyan edercesine kükredi.
"Yaa ne demek işi bu!?" Çaresizce odanın içinde volta atmaya başladı.Kabus olmalıydı bu yaşadıkları. Uyanacaktı ve uyandığında karısı kollarında olacaktı. Yoksa bh saçmalıklatın başka bir açıklaması yoktu. Hele ki şu iki dakika önce işittiği saçmalığın daniskası kabustan başka bir şey olamazdı. Kendi düşüncelerini onaylarcasına başını ssallayıp,yine kendi yüzüne sert bir tokat geçirdi. Fakat hissettiği acı,bulunduğu ortam ve karşıdında oturan adamın krnfine deli görmüş gibi bakmasıyla kabus görmediğini anlaması uzun sürmedi. Bir insan yanına hiç bir şey almadan çekip gidebilir miydi? Eşyalarını bile almamıştı nasıl ve nereye giderdi? Gerçekten gitmiş olabilir miydi? Derya'nın,biraz önce duyduklarını yapabilecek kadar gözü kara olduğu gerçeği yüzüne çarpınca odanın içinde dolanmayı bırakarak kendisibe deli görmüş gibi bakam adama yaklaşıp üstüne eğildi ve dişlerinin arasından tısladı.
"Nereye yolladın karımı!?" Sorusundan sonra elini masaya sertçe geçirip adama öldürecekmiş gibi baktı. Adam rahat tavrından ödün vermeden Kayra'nın arkasındaki bir yeri elindeki kalemle işaret etti. Kayra bakışlarını hızla arksına çevirdi. Gördüğü dünya haritasıyla tekrar adama çevirdi bakışlarını.
"Kırmızı ile işaretli herhangi ülkedrn birine gitti." Kayra hızls arkasını döndü ve kırmızı ile işaretli ülkeleri incelemeye başladı." Hangisine gitti bende bilmiyorum. Sadece haberler için gerektiğinde benimle iletişime geçeceğini söyledi." Kayra'nın gözleri gördüğü Ülke isimleri ile irileşirken hızla arkadındaki adama döndü ve eliyle haritayı işaret ederek korkuyla bağırdı.
"Delirdin mi sen!? Nasıl izin verdin böyle bir şeye!?" Kayra yanındaki sandalyeye çaresizlikle çökerek başını ellerinin arasına aldı.
"Yıllardır istediği şey buydu!Benim yanımda bunun için eğitim aldı. Hayali benim gibi diğerleri gibi olabilmekti!" Kayra adamın sözleri başını hırsla kaldırdı ve dolan gözlerine aldırmadan yumruk yaptığı elini sertçe masaya vurarak bağırdı.
"O ülkeler savaşın en yoğun olduğu ülkeler!"
Yitenumutlar
|
0% |