Yeni Üyelik
16.
Bölüm

İ-D-B-S-16

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı -Neşet Ertaş : Gönül Dağı

 

Keyifli okumalar 💜💜💜💜

 

Derya hava alanından çıktıktan sonra bakışlarını dikkatle etrafında gezdirdi. Verdiği ismin yazılı olduğu bir şey aradı gözleri ve çok uzun sürmeden gördüğü kişiye doğru çevirdi adımlarını. Kendisini bekleyen genç adama doğru ilerleyerek önünde durdu. Genç adam kendisine şaşkınca bakıp ve bu şaşkınlığını gizleyemeyerek sordu.

 

"Derya Toralı!" Derya başını olumlu anlamda sallayıp gülümseyerek cevap verdi.

 

"Evet!" Genç adam kendini hızla toparlayarak elini uzatıp gülümsedi.

 

"Kusura bakmayın Derya hanım savaş muhabiri olunca haliyle karşılayacağım kişiyi bir erkek olarak bekliyordum. Üstelik isminizde iki cins için uyumlu. Şaşkınlığımı maruz görün." Derya gülümseyerek başını iki yana salladı.

 

"Önemli değil. Sizde haklısınız." Uzun boylu genç esmer adam Derya'nın elini bırakarak aklına yeni gelmiş gibi kaşlarını havaya kaldırarak mahçupça gülümsedi.

 

"Özür dilerim kendimi tanıtmadım. İsmim Ahmed Zahir Kavir."

 

"Memnun oldum." Derya'nın gülümseyişine karşılık pda gülümseyerek elini kaldırarak yol gösterdi.

 

"Kadın savaş muhabirlerini pek sık gördüğüm söylenemez. Daha doğrusu ilk sizi gördüm. O yüzden çok şaşırdım. " Derya başını olumlu anlamda sallarken adam önüne geldikleri aracın kapısını açarak etrafına bakınıp bakışlarını Derya'ya çevirdi. " Eşyalarınız yok mu?" Derya adamın sorusu ile bir an bekledi. Eve hiç uğramamıştı ki eşyalarını alsın. Zaten gerekte yoktu kıyafete yada başka bir şeye. Ne gerekiyorsa buradan temin edebilirdi. Laptopunu,telefonlarını,kredi kartlarını hiç bir eşyasını almamıştı olurda kocası bulmaya çalışırsa diye. Düşüncelerini toparlayarak cevsp bekleyen adama döndü.

 

"Eşya taşımayı pek sevmem. Gerekli nir kaç şeyi buradan da temin edebilirim diye düşündüm." Adam başını olumlu anlamda sallayınca Derya devam etti. "Ama önce ceptelefonu ve laptopa ihtiyacım var. Geri kalan lazım olan araç gereçleri bir kaç güne arkadaşım getirecrk zaten." Adamın onayıyla araca bindi.

 

"Derya hanım sizin gazetenin buradaki ajansında çalışıyorum. Bölgeyi bildiğim için gelen muhabirlerinize rehberlik yapıyorum.Levent abiyle babam uzun yıllardır arkadaş. Levent abi yeni muhabir gelecek deyince sizin bütün sorumluluğunuzu babam bana verdi. Ama önce diğer arkadaşınızı bekliyorduk tabi ondan nöylr bir şaşkınlık yaşadım. Anlayacağınız siz nereye ben oraya. İstediğiniz bir şey olursa çekinmeden söyleyin ben hallederim." Derya aracı kullanan adama dikiz aynadından bakarak cevap verdi.

 

"Bak Ahmed önce bir konuda anlaşalım seninle. İlk iş olarak bana hanım demeyi bırak lütfen kendimi yalılardan,saraylardan çıkma kızlar gibi soğuk ve itici hissettiriyorsun! Sen hanım dedikçe gözlerim etraftan bir yerlerden kuçuk hanim diyerek fırlayacak bir arap bacıyı arıyor." Kendinden bir kaç yaş büyük olduğu belli olan adamın kahkası ile Derya da güldü. "İkincisi bir daha bana ülke başkanıymışım muamelesi yapar gibi arka koltuğa kırıttırma lütfen!" Adam bu sefer daha büyük bir kahkaha atınca Derya çattığı kaşlarının altından bakıp homurdandı." Neden gülüyorsun her sözüme çokmu komiğine gitti." Ahmed gülüşünü bastırmaya çalışarak cevap verdi.

 

"Yok estağfurullah ondan değilde o söylediklerin bana da tersti zaten ama babam böyle emredince ne yaparsın el mecbur işte.Ama rahatladım şimdi bak. Bende kendini beğenmiş kasıntı kızlardan hiç haz etmem iyi annlaşacağız seninle demekki." Derya olumlu anlamda başını sallasada onun son sözlerinden sonra temkinli yaklaşmayı not etti aklına. Hiç bir erkeğin saçmalaıklarını çekecek ne gücü ne de sabrı kalmıştı çünkü kocası bütün bakiyeyi sıfırlamıştı. Ahmed,Derya'nındeğişen havası ile tekrar konuştu. " Yanlış anlama anlaşacağız derken arkadaş oluruz anlamında. Öyle askıntı tiplerden değilimdir. Hem zaten istesende olamam evliyim." Hatırladığı karısı ile farkında olmadan yüzüne kocaman bir gülümseme yayılırken sözlerine devam etti. " Seninde evli olduğun bilgisini verdi Levent abi. Kocan asabiymiş biraz, göz kulak ol kızıma yanlış bir durum olmasın dedi." Derya adamın karısını anarlen yüzünde oluşan gülümsemeye takılı kalıp farkında olmadan oda gülümserken Ahmed'in açık sözlülüğü karşısında kocasını hatırlayınca durgunlaştı bir süre.Dikiz aynasından arkadaki kızı kontrol eden genç adam tebessüm etti. Anlaşılan daha ilk günden ayrılık acısı çekiyordu ve kocasını özlemişti. Aracın kornasjna uzunca basarak bağırdı. "Ehliyetini dağdakilerden mi aldın şerefsiz biçecekmisin bizi!?Ulan çekil hayvan oğlu hayvan! Birde bakıyorsun atarlı atarlı indirme beni aşağıya!" Derya daldığı düşüncelerden adamın sesiyle sıyrılırken endişeyle etrafına bakındı. Oto yoldan ayrılmış daha az işlek olan bir yola girmişlerdi. Önlerinde ilerleyen üç araçlarla aralarında uzun bir mesafe vardı ve etraflarında başka araç gözükmüyordu. Yolun diğer tarafında inek sürüsü ve onları toparlamaya çalışan bir çoban vardı.Savaş alanı bir bölgedeydi ve ufak bir tehlikeye karşı bile hazırlıklı olması gerekiyordu.Kocasını unutmak için gelmişti eğer onu biraz önceki gibi sürekli düşünecekse bir haftaya kalmaz nalları dikerdi. Kendini toparlayarak yerinde dikleşti.

 

"Bir sorun mu var?"Ahmed dikiz aynasından kıza bakarak başını olumsuz anlamda sallayarak cevap verdi.

 

"Yok be! İnek birden önüme fırladı onun için öyle şey ettim biraz." Derya adama şaşkınca baktı. Bir inek için mi yaygara yapmıştı bu adam şimdi? Levent bey kesinlikle normal bir insanın yanına yardımcı diye bulmamıştı. Adam az kalsın savaş ilan edecekti ve kavga meyil ettiği şahsiyetin inek olduğunu rahatlıkla söylüyordu. Şaşkınlığını gizlemek için bakışlarını kaçırıp aracın camından dışarı çevirmişti ki Ahmed'in sesiyle tekrar ona çevirdi bakışlarını.

 

"En yarım saat sonra ararsın eşini." Derya'nın kaşları anlam veremeyerek çatılırken Ahmed sözlerine devam etti. "Beş dakikaya bir telefoncuya götürüyorum seni. O yüzden öyle söyledim." Omzunu silkerek dudağını büküp kendisine tuhaf bakışlar atan kıza kısa bir bakış attı." Belki ilk aileni ararsın orası senin bileceğin iş tabi ama benim karım benden uzaklara gitse ilk beni aramasını isterdim." İşaret parmağı ile kendini gösterdi vurgulamak istercesine. " Karım ya hani benim karım! Çok merak ederim haliyle karımı!" Derya genç adamın sözleri ile gözlerini devirdi ve terslercesine cevap verdi.

 

"İyi! Git karına söyle uzak bir yere gittiğinde o ilk seni arasın! Çünkü ben babamı arayacağım!" Ahmed onu kızdırıp kafasını dağıttığı için sırıtırken Derya bakışlarını şüpheyle kısarak tekrar konuştu."Sen türkçeyi nereden öğrendin? Nasıl bu kadar düzgün konuşa biliyorsun? "Aracı süren adam sağ tarafa sinyal verip dönerken yüzünden silmediği fakat birden dahada büyüyen gülümseme ile cevap verdi Derya'ya.

 

"Levent abi burada on yıl kaldı. Biz ondan öğrendik türkçeyi. On yıl haliyle uzun zaman. Babam da onun rehberiydi. Levent abi bizim alt katta kalırdı ve boş zamanlarında benim ve kardeşimle zaman geçirirdi. O yüzden sizin kültürünüzle ilgili aklına gelebilecek her şeye hakimim." Derya,Ahmed'in anlattıkları ile kaşlarını şaşırmış gibi havaya kaldırdı.

 

"Ne yani Levent bey dillere destan çapkınlığını gece hayatını bırakıp,boş zamanlarını sizinle geçirdi öyle mi?" Gemç adam aracı bir iletişim bayisinin önünde durdurarak büyük bir kahkaha attı.

 

"Levent abi mi çapkın mış!? Güldür me beni Allah aşkına Derya. O işten başka bir şey düşünmeyen huysuz aksi bir adamdı!" Bedenini arkaya doğru çevirerek kaşlarını hafif çatıp dudaklarını büktükten sonra devam etti. "Bu topraklarda çapkınlık ve gece hayatı pek mümkün değil. Bir kadın ve bir erkeğin başbaşa kalması, kadının iffetine sürülecek bir lekedir hala buralarda. Aşk sınırlar çerçevesinde çom gizli bir şekilde yaşanmak zorundadır. Öyle olmazsa sonu kızlar için ölüme bile gidebilir." Derya duydukları ile derin bir nefes alarak gözlerini devirdi.

 

"Biliyorum! Bir savaş muhabiri gideceği bölgeyi önceden her yönüyle tanımalıdır. Bu bizde ilk kuraldır. Kültürünüzü,coğrafyanızı,adetinizi,törenizi ve dünya üzerinde hala bir çok ülkede süre gelen kadın erkek ayrımınızı gayet iyi biliyorum merak etme sen!" Duran araçtan inmek için gareketlenirken Ahmed tek kaşını kaldırarak aceleyle konuştu.

 

"Güzel. O zaman fazla sıkıntı yaşamayız." Derya başını olumlu anlamda sallayarak aracın kapısına uzandığı esnada tekrar konuştu aceleyle." Bir de her yerde kimliğini açığa verme. Gazeteci olduğunu,Türkiye'den geldiğini gerekli olmadıkça kimseyle paylaşma. Zaten seni güvenli bir otele götüreceğim biraz sonra. Orada gazeteciler, savaş bölgesi için gelen gönüllü doktorlar,hemşireler falan kalır. Hepiniz bir arada olunca olası bir tehlikede güvenliğiniz adına bir arada olmanız daha iyi." Derya dinlediğini belli edercesine başını olumlu anlamda salladı. "Gönül isterdiki Levent abinin emaneti bizimle kalsın ama Levent abi uygun bulmadı vardır bir bildiği elbet." Derya başını olumlu anlamda sallayarak cevap verdi karşısındaki adama.

 

"Kimseye yük olmak istemem, Levent bey iyi düşünmüş. Ayrıca dediğiniz gibi otel hem benim hem sizin açınızdan daha güvenli başınızı belaya sokmak istemem. İstediğim tek şey daha rahat hareket edebilmem için otelin,sürekli saldırılara maruz kalan noktalara yakın olması.

 

"Merak etme her noktaya en yakını. Her şeyi önceden ayarladık zaten. Gazete'nin bu güne kadar gelen bütün muhabirleri bu otelde kaldı.Hepsi de memenun kaldı. Ortamı çok güzel aile gibi herkes kendini yanlız hissetmezsin."

 

"Anladım. Çok teşekkür ederim Ahmed her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüşsünüz." Tekrar kapıya dönerek konuştu. "Şimdi ine bilir miyiz artık?"Genç adam başını sallayarak onaylayıp araçtan indi. İlk iş olarak ailesi ile iletişim kuracağı bir telefon ve hat alan Derya daha sonra Ahmed'den kendisini otele bırakmasını isteyerek birlikte yola koyuldular.

 

Genç adam Derya'ya bakarak mahçup bir tavırla konuştu.

 

"Bu seferlik yol yorgunusun diye ısrar etmiyorum ama bilki babam,seni yemeğe getiremedim diye canıma okuyacak." Derya karşısındaki adama sıkıntılı bir şekilde bakıp konuştu.

 

"Borcum olsun Ahmed. Gerçekten çok yorgunum. Dün geceden beri uykusuzum biraz dinlenmek istiyorum. Hem ailemlede görüşmem lazım." Ahmed anladım dercesine başını salladı.

 

"Tamam." Derya'ya oda anahtarını ve numarasının yazılı olduğu kağıdı uzatarak gülümsedi." Bu odanın anahtarı. Bu kağıtta da numaram var.Dinlenip kendini iyi hissettiğinde ara sana bölgeyi gezdireyim." Derya başını sallayara karşılık verip uzattığı kağıt ve anahtarı alırken tekrar konuştu." Tabi bir ihtiyacın olunca da araya bilirsin." Derya tebessüm ederek elini uzattı.

 

"Çok teşekkür ederim her şey için. Yarın ben seni ararım. İyi günler Ahmed." Genç adam da elini uztarak tebessüm etti.

 

"Bu benim görevim Derya teşekkür de ne demek? İyi günler. Yarın görüşmek üzere." İkili başları ile birbirlerini onaylayarak ayrılırken Ahmed resepsiyona doğru ilerleyip görevliyle konuşurken Derya'da yardımcı çocukla birlikte odasının yolunu tuttu.

 

"Mahmud Derya hanım dinlenmek istedi ama siz yemek saatinde haber edin kıza." Genç çocuk Ahmed'i başıyla onaylarken adam elinis saçlarına atarak karıştırdı."Aferin. Yüzümü kara çıkartma,beni mahçup etme sakın. Sen beni mahçup edersen bababam benim canımı yakar,o benim kini yakınca bende seninkini yakarım ona göre."

 

"Olur mu öyle şey Anmed abi? Sen hiç merak etme gözüm kulağım muhabir hanımın üstünde olacak." Ahmed abi edası ile genç adamın omzuna bir kaç kez vurdu.

 

"Hayırdır Ahmed? Yine başlamışsın çocuğu sıkıştırmaya. Bu sefer hangi önemli misafirin geldi?" Ahmed arkasından gelen sesle yüzündeki sırıtmayla o yöne döndü.

 

"Savaş muhabiri. Aile dostumuzun da kızı. Bende bizim için iki önemli unsurdan dolayı Mahmud'u uyarıyordum doktor bey."

 

"Savaş muhabiri demek? Üstelikte bir kadın."Genç adam başını olumlu anlamda sallayarak dudaklarını büktü."Ne deyim Allah yardımcısı olsun. Hem savaş muhabiri hem de bayan. İşi zor." Ahmed gülerek başını salladı.

 

"Öyle ama" Genç adama yaklaşarak sır verirmişcesine fısıldadı." Çok mahir bir şeye benziyor Jamal." Genç adam şaşkın bir ifade ile kaşlarını kaldırarak başını olumlu anlamda salladı.

 

"Sen öyle diyorsan? Merak ettim bak şimdi muhabir hanımı."

 

"Tanıştırırım bir ara. Odasına çıktı şimdi dinlenmek için." Yüzündeki gülğmseme ciddi bir hal alırken karşısındaki uzun boylu sarışınla kumral arası, mavi gözlü yakışıklı adamı uyarırcasına tekrar fısıldadı."Kız Türkiye den geliyor ayrıca evli! Ona göre hareketlerine dikkat et Jamal!"Genç adam küçük bir kahkaha atarak Ahmed'e doğru eğilip fısıldadı.

 

"Merak etme dostum evli kadınlar ilgi alanımda değil. Hem savaş bölgesindeyiz şu halime baksana?" Hafif geri çekilerek ili eli ile kendisini baştan aşağı göstererek sözlerine devam etti. Sence bu halimle hangi kadını tavlamam için gerekli cazibeye sahibim?" Ahmed karşısındaki yakışıklı adamı baştan aşağı süzerek homurdandı.

 

"Bırak benimle dalga geçmeyi! Ben uyarımı yapayım da? Kzın kocası fena bir tipmiş!Hiç bulaşma geri dur! Kendi başını da benim başımı da belaya sokma." Jamal arkadaşının omzuna bir kaç sefer vurarak gülümsedi.

 

"Merak etme,bu yakışıklılığım ve bu cazibeme rağmen hiç bir kıza yan gözle bakmadım bakmam da." Ahmed karşısındaki adamın ciddiyetini ölçercesine kısa bir an bakışlarını çekmedi üstünden. Fas'lı bir gence hiç benzemiyordu. Onun faslı olduğunu bilmeyen kesinlikle başka bir ırktan olduğunu düşünürdü avrupai bir havası vardı. Ama Allah için bu gğne kadar hiç bir yanlış hareketini görmemişti. Kız hem güzel hem emanet olunca uyarmak istemişti sadece. Başını olumlu anlamda sallayarak fısıldadı.

 

"Ben uyarımı yapayımda gerisi sana kalmış."Elini alnına asker selamı verircesine götürerek gülümsedi." Hadi iyi akşamlar sana." Jamal da ona gülüseyerek aynı şekilde karşılık verip odasına gitmek için asansörlere doğru yol aldı.

 

Derya eşyalarını yerleştirdikten sonra kısa bir duş alıp giyinmek için odasına geçti. Yatağının üzerine bıraktığı aynı kıyafetlerine yüzünü buruşturarak bakıp öfkeyle homurdandı.

 

"Kayra öküzü yüzünden kaldın mı dımdızlak buralarda! Pislik hayvan! Kıyafetlerimi almak bile içimden gelmedi senin o mendebur yüzünü göreceğim korkusuyla!" Kocasına söylenerek çıkarttığı kıyafetleri giydi. Allahtan bankadaki birikmiş parasını çekmeyi akıl etmiş ve Levent beyin verdiği avansı kabul etmişti. Yoksa hali haraptı.Sütyenini giyip tişörtünü üzerine geçirirken tekrar söylendi." Allahın cezası! İzimi bulama diye bütün paramı da yanıma aldım. Huyunu suyunu bilemdiğim insanların arasında nerede saklayacağım ben bu parayı? Ya çalınırsa? Ya kalısam buralarda beş kuruşsuz! Allah seni bildiği gibi yapsın suratsız herif! Savaş bölgesinde senin yüzünden düşündüğüm şeylere bak! Sürüm sürüm sürün Kayra!" Komidinin üzerindeki çantasına uzanırken gözünden akan yaşı hırsla silerek gözlerine sinirlenip homurdandı.."Ak sen de ak! Yıllardır kuruyamadın gittin! Sanki çeşme var arkanda! Hayır değmeyecek birine döküleceğine otur kendi haline dök o damlaları!" Çantasının içindeki yeni aldığı telefonu çıkararak şarja taktı." Bütğn dengemi bozdu öküz kırması! "Arkası gelmeyen gözyaşlarını kurulamaya çalışarak tekrar öfkeyle homurdandı."Uyyyy! Ula seni bir boşayım ahdım olsun Ali amcanın mekanın da zil takıp oynayacağum!" Kendi fikrini kendisi onaylamazcasına başjnı iki yana salladı." Olmaz da! Eğer ben zil takıp köçekler gibi oynarsam babam da benimle bıçak horonu oynar,horonun sonunda da beni o piste yatırıp kıtır kıtır keser!" Bakışlarını kısarak bu defa başını olumlu anlamda sallayıp o muzlarını silkti." Neden olmayacak mış!? Toplarım kızları ahdım vardı oynayın ula derim! Bir güzel kapak yaparım o melanistik tilkisi kılıklı Kayra'ya!" Telefonun açma tuşuna basarak bekledi." He Derya he! Hepsi çektiği o kadar zorluk ve hasretlikten sonra Derya gelsin Kayra'yı boşadım diye barı kapatsın bizde gidelim iki döktürelim yeni kavuştuğumuz kocalarımız da bizi boşasın diyordu! Sen gibi deli mi herkes!?" Kafasına sertçe vurdu. "Akılsız karı! Kendi evliliğini kocan olacak hayvan yüzünden bitirdin,sen de onların evliliğine mi sebep olacaksın! Onlar veli evli! Kocası var onların! Hani senin hiç bir zaman olmayan kocan! Hah! O onlarda fazlası ilr var işte!" Açılan telefonu tekrar komidinin üzerine bırakırken kendi ile yaptığı saçma tartışmanın farkına varınca biraz önce durdurmak için mücadele ettiği yaşlar tekrar süzüldü gözlerinden." Allahım ben kafayı yiyorum galiba! Sen aklıma mukayyet ol! O öküz için onca şeyimi kaybettim bir de akıldan zay etme beni Allahım!" Ellerini yüzüne sürerek telefonu tekrar eline aldı ve hattın açılıp açılmadığını kontrol etti. Açılmış olduğunu anlayınca şarj dan çekerek odanın balkonuna doğru yöneldi. Balkona çıktıktan sonra önündeki uçsuz bucaksız topraklara ve üzerindeki kimi yıkıntı olmuş kimi sağlam durmak için direnen bir kaç binaya ve onlardan çok daha uzakta minyatür gibi gözüken küçük askeri birliğinin olduğu noktaya bakarak homurdandı.

 

"Keşke dünyayı çocuklar yönetseydi!Yada kadınlar. En azından dünya üzerinde merhamet hüküm sürerdi. Erkek değil mi heryerde güç gösterisi! Bulunduğunuz her yeri savaş alanna çeviriyorsunuz!Bir kadının kalbinde açtığınız tahribattan tut,küçücük bir bebeğin ölümüne sebep olacak kadar merhametsizsiniz!" Düşüncelerinin kaydığı noktanın yine nankör kocası olduğunu fark edince elindeki telefondan babasının ezbere bildiği numarasını tuşlayarak açılmasını bekledi.

 

"Alo!" Babasının sesini duyduğu an akan göz yaşları daha da hızlanırken kendini toparlamaya çalışarak cevap verdi.

 

"Baba. "

 

......

 

Sesinin titrememesi için kendini sıkarak cevap vedrdi.

 

"Evet. Bir kaç saat oluyor."

 

.....

 

"Evet baba her şey yolunda ben gayet iyiyim. " Babasının sorusu ile derin bir nefes alarak cecap verdi."Hayır baba nerede olduğumu söylemeyeceğim! "

 

.......

 

"Evet baba güvenmiyorum size! Kayra ile barışmam için çevireceğiniz oyunları ablamlara yaptıklarınızdan biliyorum çünkü!"

 

......

 

"Baba lütfen! Bak yerimi bulabileceğinizi biliyorum ama beni bulmanızı istemiyorum! Beni dinlemeyip bulsanız bile sana yalvarıyorum Kayra'nın haberi olmasın! Buralara gelmemin bir sebebi de Kayra bunu biliyorsun!"

 

.......

 

"Beni bulmasını istemiyorum baba! Lütfen beni bulmaması için elinizden ne geliyorsa yapın. Annem le de konuşmak istiyorum. Yanındaysa telefona verir misin?"

 

.....

 

"Anladım. Daha sonra konuşurum o zaman. Bu arada bundan sonra bu numaradan arayacağım sizi. Kayra beni bulmaya çalışacak eminim o yüzden hiç bir şey almadım yanıma. Senden ricam sizinle görüşmem için Kayra'nın bilmediği bir numara temin edebilir misin kendine."

 

.....

 

"Ne demek ne gerek var baba? Sende biliyorsun yerimi bulmak için telefonlarınızı bile dinlemeye alabileceğini. Şu sözünden anlıyorum ki sen benim boşanma konusunda ki ciddiyetimi anlayamamışsın!"

 

.....

 

"Hayır baba! Kızgınlık yada öfkeyle aldığım bir karar değil! Ben gayet eminim kararımdan! Yüzünü bile görmek istemiyorum! "

 

......

 

"Baba ne hüllesi Allah aşkına! Hem niye barışayım ki ben onunla bir daha!?İstemiyorum! Boşanacağım ondan! Sen boşamayacaksan söyle ben başka bir avukat bulurum!"

 

.....

 

"Offf baba! Barışırsam o zaman da ceza olarak o hülleciyi kendim bulup getiririm ben merak etme sen!"

 

.......

 

"Allah aşkına baba sanki ben hülleci diye kendimi sokaklara attım burada. Ayrıca herkeste Derya gelsin de ben de ona hülleci olayım diye sıraya girmedi merak etme!"

 

.....

 

"Evet baba! Boşanmak istiyorum! Gayet ciddiyim! Boşa beni! Kurtulmak istiyorum o Kayra öküzünden!"

 

......

 

"Mehmet babam nasıl? İyi mi durumu? Annem,Azra anne kırıldılar mı bana habersiz çekip gittim diye?"

 

.......

 

"Alırım ben onların gönlünü. Anlayacaklardır onlar beni."

 

.....

 

"Baba niye size anlayışsızsınız deyim ben size! Kadın kadının halinden anlar o yüzden öyle söyledim. "

 

.....

 

"Tamam baba. Sen hallet her şeyi. Sana güveniyorum.Ben tekrar arayacağım sizi."

 

.....

 

"Görüşürüz."

 

Derya telefonu kapatarak sesli bir şekilde nefesini bırakıp homurdandı.

 

"Allahım resmen çocuk gibi alınıyor! Neden benim normal bir ailem yok! Boşanma sürecinde beni teselli edecek destek olacak bir baba yerine,laf altında damadına destek olan bir babaya sahibim! Ama ne olursa olsun boşayacağım o öküzü!" Kararlı bir şelilde elini balkonun korkuluklarına vurdu hırsla. Göz yaşlarının dinmesini beklerken bir süre daha balkonda beklemiş tam içeri girmeye niyetlendiği esnada kulaklarına dolan tanıdık ezgiyle gözleri yine karşısındaki manzarada takılı kalmıştı.

 

Mecnun Leyla'ya vurulmuş

Kerem Aslı'ya kul olmuş

Ferhat Şirin'le yoğrulmuş

Arzu'yu Kamber'e vereydin ya

Yalan, yalan, yalan dünya

 

"Hıhı vurulmuş hani nerede o sevdalı erkekler!? Kim kime kul oluyo kime!? Yoğrulmuş muş!Erkek milleti aşkla yoğrulmayı ne bilir!? Sevgiyle değil acıyla yoğururlar kadını!? Onlar almayı bilmiyorsa dünya ne etsin!? Sanki aşklar,sevdalar gerçekte bie dünya yalan!? Hepsi yalan!epsi!" Derya çalan şarkıdan hırsını çıkarırcasına elleri ile kırkulukları sıkarken şarkı da ona inat edercesine devam etti.

 

Kimisini ağlatırsın

Kimisini güldürürsün

Genç yaşlarda öldürürsün

Ölüme çare bulaydın ya

Yalan, yalan, yalan dünya

 

"Bak orada dur işte! Kimisi değil,o ağlayanlar hep kadın,gülenlerde hep o erkek milleti! Genç yaşlarda ölenlenlerde kadın! Vur,döv,kır ondan sonra ölür tabi! Ölümü bilmem ama erkek milletinin kökünü kurutmak için çare bulsaymış,ölüme çare bulmuş kadar olurmuş!"

 

Dağların var yüce yüce

Yaylaların koca koca

Yalan dünya uçtan uca

Sulh içinde olaydın ya

Yalan, yalan, yalan dünya

 

"Aaaa olmaz mı var tabi!" Eliyle karşısındaki dağları göstererek sözlerine devam etti. " Ama oda kadınların derdini dinlemek,erkeklerin ise güç gösterisi yapması için var!" Elini korkuluğa sertçe vurarak çemkirdi." Sulh muş !O erkek milleti savaşa çanak tutmasa kadınlara hayatı zından etmese zaten dünya güllük gülistanlık olur! Topu zarar bu erkeklerin! Kahrolsun o erkekler!"

 

"Erkekler kadar başına taş düşsün!"Derya aniden gelen sesle olduğu yerde korkuyla sıçrarken korkuluklardan tutunarak sesin geldiği yöne baktı.Gördüğü adamın yüzü ile şaşkınlıktan gözlerini bir kaç sefer açıp kapatırken karşısındaki adam sözlerine devam etti. " Ne istiyorsun bizden de iki saattir gömüyorsun orada!? Şu muhteşem sesin şu naifliğin içine ettin! İki dakika kafa dinletmedin! Allah sabır versin saydırdığın o erkeğe!" Genç adam kendisine şaşkınca bakan kızın gözlerinin önünde elini sallayınca Derya kendine gelerek kaşlarını çattı.

 

"Kim sin sen!?"

 

Genç adam elini yan balkondan uzatarak cevap verdi.

 

"Jamal ben!" Derya kendisine uzatılan ele şaşkınca baktıktan sonra transa girmiş gibi tekrar sordu.

 

"Kimsin!? Ne yapıyorsun orada!? Niye dinliyorsun beni!?" Genç adam kızın sorusu ile gözlerini devirerek eli ile kendini işaret edip sözlerini tüstüne basa basa tekrarladı.

 

"Jamal ben! Jamal!" Elini Derya'ya tekrar uzatarak sözlerine devam etti." Ayrıca ben seni dinlemedim yaeım saattir sen benim dinlediğim muhteşem sesle inatlaşarak sözlerine yorum yapıyorsun!" Kız elini havada bırakırken Jamal yüzüne yerleştirdiği sırıtma ile işaret parmağı ve baş parmağını bir ölçüyü işaret edercesine gösterip sözlerine devam etti. " Belki birazcık, küçücük bende senin konuşmalarına kulak misafiri olmuş olabilirim. Boşanmak istediğin öküz kocana, hülleci olayına ve babana olan isyanına." Bakışlarını şüpheyle kısarak sordu."Cidden kocana ceza olsun diye hülleci bulabilecek kadar deli misin!?" Derya'nın gözleri hem şaşkınlıktan,hem adamjn cesaretinden dolayı irileşirken başını iki yana sallayarak kendine gelmeye çalışarak çemkirdi.

 

"Sanane be! Manyak mısın nesin!? Jamal mış! Çattık! Delimi ne!?" Yan balkondaki adama ters ters bakarak odasına doğru yönelerek homurdanmaya devam etti."Jamal mış! Çok lazımdı ismin cismin! Akıllısı beni bulmaz zaten! Hep o Kayra denen öküzün yüzünden çekiyorum ben bu manyakları! Nasıl bir negatif elektirik bıraktıysa üstümde resmen çekiyorum tüm delileri!" Jamal söylenerek giden kzın arkasından sırıtarak söylendi.

 

"Kendisi çok normal sanki!? Savaş bölgesindeyiz normal bir insan bulmayı bekliyor sanki hanımefendi!" Kolunu korkuluğa dayayarak bakışlarını karşıya dikip çenesini eline dayayarak yüzünü buruşturdu." Lan hangi aklı başında kadın kendine hülleci bulup babasının karşısına çıkarır!?" Kaşlarını kaldırarak dudaklarını büküp korkuluklardan ayrıldı ve odasına doğru yöneldi." Sende bir alemsin Jamal! Bu gğne kadar akıllısı seni buldumuki,bulanda akıl arıyorsun?"

 

Derya hırsla girdiği odasında ileri geri dolaştıktan sonra kendisini yatağa attı. Bir süre uyuyup sakinleşeceğini düşünsede aklından ne kocasını çıkara bilmiş nede biraz önce balkondaki adamın saygısızlığını unutabilmişti.Bütün erkekler onu delirtmek için sözleşmişti sanki. Ama unutacaktı hem Kocasını hem boşanma işini hem o manyağın saygısızlığını unutacaktı! Tabi acıkan karnı uyumasına izin verseydi. Öfkesi tavan yapmış bir şekilde yataktan kalktı. Aşağıya inip bir şeyler yese daha iyi olacaktı. Üstelik giyecek bir şeylerde alması gerekiyordu. Çantasını ve telefonu aldı kapının üzerindeki anahtarı da alarak odadan ayrıldı.Aşağıya indiğinde ortalığın aakin olmasından memnun olarak restorantın olduğu bölüme doğru ilerledi ve boş olan masalardan birine oturarak birinin gelmesini bekledi. Otele geldiğinde resepsiyonda gördüğü çocuğun kendine yaklaşması ile onu beklemeye başladı.

 

"İyi akşamlar muhabir hanım."

 

"İyi akşamlar." Çocuk başını sallayarak karşılık verince sözlerine devam etti. " Bana yiyecek herhangi bir şeyler getirebilir misin?" Genç çocuk başını tekrar sallayarak tebessüm etti.

 

"Tabiki efendim. Hemen hafif bir şeyler hazırlatıyorum." Çocuk gitmek için arkasını döndüğünde Derya seslenerek durdurdu.

 

"Bakar mısın?" Genç çocuk ona yönünü döndüğünde gülümseyerek sözlerine devam etti." İdmin neydi?"

 

"Mahmud,Derya hanım." Derya başını olumlu anlamda sallayarak konuştu.

 

"Memnun oldum Mahmud." Eli ile karşısındaki televizyonu işaret ederek sözlerine devam etti. " Sana zahmet televizyonu da açabilir misin?" Genç çocuk başıyla onayladıktan sknra önce televizyonu açıp sonra yemekleri getirmek için ayrıldı. Derya bakışlarını etrafında gezdirdi kısa bir an. Bir kaç kişi kendi halinde yemek yiyor bir gurupta sohbet ediyordu. Bakışlarını karşıdındaki televizyona çevirdiği esnada gördüğü aşk filmi ile gözlerini devirdi. Kanalı değiştirtmek için Mahmud'a bakındı bskışları,yada vaşka birilerine ama kimsecikler yoktu ortalıkta. El mecbur umursamaz bakışlarını oynayan filme çevirdi.

 

"Seni seviyorum."

 

"Yalan!"

 

"Neden inanmıyorsun? Ben sana hiç yalan söylemedim."

 

"Külliyen yalan!"

 

"Senin için ölüme bile giderim."

 

"En büyük yalan!"

 

" Affetmeyeceksen öldür beni! Sen olmadan zaten yaşayamam!"

 

"Yalanın daniskası! Kuyruklu yalan! Bu erkek milletinin topu yalancı! " Sağa dönerler yalan! Sola dönerler yalan!"

 

"Şarkılar bitti filmlere mi sardın şimdi de?" Derya karşısındaki sandalyenin çekilmesi ve oturan adamın sözleri ile gözlerini devirdi. "Sahi ne alıp veremediğin var senin bu erkek milleti ile?" Karşısına izinsiz oturan adamın rahatlığı,yıllardır yaşadıkları,ayrılığın eşiğine gelmiş olması,yanında kimsenin olmayışı Derya'nın zaten bozuk olan sinirlerini alt üst ederken bir anda hıçkırıklara boğuldu. Jamal hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaşınca ne yapacağını bilemeyerek eli ayağına dolaşmış panik bir şekilde masanın üzerindeki peçeteye uzandı.

 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

 

Kayra öfkeyle odanın içinde dolanırken bir ürtülü sakinleşemiyordu. Karısının savaşın tam ortasında olması,üstelik hiç bilmediği yerlerde ve onunsa henüz hangi ülkede olduğuna dair en ufak bir fikrinin bile olmayışı öfkeden delirtiyordu. Saçlarını öfkeyle çekiştirerek arkasındaki prta yaşlı adama dönerek elini hesap sorarcasına salladı.

 

"Nasıl gönderirsin sen ya!? Nasıl!? Madem herşeyden haberin vardı alelacele karar vermesine neden mani olmadın!? Neden beni aramadn!?" Levent,Kayra'nın yaşadığı öfke patlamasına hak vererek sakince karşılık veriyordu.

 

"Sana dediğim gibi kendi isteğiydi.Onu zorla yollamışım gibi konuşmayı kes! Bazen çekip gitmek daha sağlıklı düşünmemize yardımcı olur. Bırak kendini toparlasın kız. Seni aramak bana düşmezdi. Arasam ne olacaktı belliki ona ulaşmanı istemiyor karın."Kayra karşısındaki adamın gözlerine hayretle baktı.

 

"Çekip gittiği yer normal bir yer miş gibi rahat rahat konuşma karşımda Levent abi! Şu an karımın hayatı tehlikede olabilir ve sen onun gitmesine izin vererek buna sebep oldun!"

 

"Kes artık!" Orta yaşlı adam ne kadar sakin kalmaya çalışsada onunda bir sınırı vardı ve Kayra o sınırı ihlal etmiş durumdaydı." O bu mesleği seçti çünkü hayali oydu! Her yıl düzenli şekilde aksatmadan eğitimlere katıldı! Türk silahlı kuvvetlerinin verdiği eğitimlerde n başarıyla çıktı. Yakın dövüş,kendini koruma,piskoloji ve bir sürü eğitimden geçiyor savaş muhabirleri! Senin zannettiğin gibi yalın ayak başı kabak dalmıyorlar savaşın ortasına! Gitmek istedi gitti! Madem karını bu kadar seviyor düşünüyorsun evliliğine sahip çıksaydın! Karını kaybetme noktasına geldiğin halde hala durmuş burada benimle tartışmaya giriyor vakit kaybediyorsun! O kadar merak ediyorsan beni rahat bırak ve karının peşine düş! Yeter canım! Bu nedir yahu!" Karşısındaki adamın sözleri ile öfkeyle başını olumlu anlamda sallayarak ona doğru yaklaştı ve masanın üzerine ellerini koyarak adamın üzerine doğru eğilerek kesin bir dille konuştu.

 

"Ne olursa olsun karımı bulacağım! Siz hepimiz iş birliği yapıp bana engel olup,yoluma taşlar koysanızda yinede bulacağım Derya'yı! İşte o zman kendine başka bir savaş muhabiri bul! Çünkü karımı be pahasına olursa olsun o bölgeden çıkartıp evine getireceğim!" Yaşlı adam dudaklarını bükerek gülümsedi.

 

"İşte böyle evlat!" Eliyle kapıyı işaret ederek sözlerine devam etti. "Her şeyin farkında olman senin için artı puan. Yardım bekleyerek zaman kaybetmeyip,karını bir an önce aramaya başlasan iyi edersin." Kayra adamın gözlerine uzun bir süre baktıktan sonra ellerini sertçe masaya geçirerek hırsla doğruldu ve arkasını dönerek hızlı adımlarla odadan ayrıldı. Gazete binasından çıkıp aracına bindiğinde sıkıntılı bir nefes bırakarak ellerini yüzünde gezdirdi. Bir yerden başlaması gerekiyordu ama nereden başalayacağını bilmiyordu. Aklına gelen şeyle cebinden telefonunu çıkararak aceleyle aradığı ismi buldu ve arama tuşuna bastı. Bir kaç çaloşın ardından açılan telefonla konuşmaya başladı.

 

.....

 

"Sana atacağım bütün numaraları dinlemeye aldır! En başta Derya ve Yunus babanın numarasını!"

 

.....

 

"Yurt dışına çıkış için kullanılan bütün ulaşım noktalarını kontrol edeceğiz!"

 

......

 

"Savaş bölgelerinde ki özel harekattan arkadaşlarımıza Derya'nın fotoğraflarını geçin! Gören,duyan olursa ne olursa olsun haber etsinler!"

 

.......

 

"Bütün bunları niyemi yapıyoruz? Derya beni terk etti abiciğim! Beni terk etmeklede kalmadı savaş bölgesine giti!"

 

......

 

"Hava almaya gittiş Mert! Benim karım piskopatın,manyağın önde gideni barut kokusu,kan kokusu olmayınca deliriyor kendini savaşın ortasına atıyor böyle!" Arkadaşının sorusu ile bıkkınca gözlerini devirdi."Savaş muhabiri olduğu için gitmiş! Onu bulamayım diye şu an savaşın en yoğun olduğu ülkelerden birine gitmiş ve ben hangi ülkede olduğunu bilmiyorum! O yüzden istedim bütün bunları senden."

 

........

 

Arkadaşını dinlerken bir taraftan emniyet kemerini bağladı ve aracı çalıştırdı. Duyduğu isimle direksiyonu var gücüyle sıkarken dişlerinin arasından tıslayarak konuştu.

 

"Hala merkezde demek!? Ben birazdan orada olurum kardeşim." Telefonu aniden kapatarak gazı kökledi.

 

İkili sert adımlarla koridorda ilerlerken Mert endişeyle baktı arkadaşına.Kırmızı görmüş boğa misali burnundan soluyordu resmen.Dilim kopsaydı da Tuğçe'nin savcılığa sevk edilmek üzere nezarette beklediğini söylemeseydim keşke diye geçirdi içinden ve telaşla konuştu.

 

"Kayra bak lütfen kardeşim sakin ol tamam mı! Zaten açıktasın bir de bunun yüzünden başına tekrar bela açma." Kayra arkadaşının sözlerini baş hareketi ile onaylarken önğne geldikleri demir parmaklı kapıdan bakışlarını içeride gezdirdi. Gördüğü manzara karşısında kan beynine sıçramıştı adeta. Tuğçe beş yıldızlı otelde keyif yaparcasına yatmış uyuyordu. Ona uykuyu haram kılıp hayatı zindan etmiş,karısını kaybetmesindeki en büyük etkenden bir tanesi olmuştu ve şimdi rahatça uyuyordu öyle mi? Açtığı kapıdan içeri girerek kıza yaklaştı ve öfkeyle yaralı kolundan tutup kaldırarak kükredi.

 

"Benim hayatımı zindana çeviripte sen huzurla uyuyacağını mı sanıyorsun lan!" Kız aniden uyanmanın ve karşısında öfkeyle kendini sarsan adamla şok olmuşcasına baktı. Karşısındaki adam yaralı kolunu her geçen saniye biraz daha sıkarken hissettiği acıyla girdiği şoktan çıktı. Dudakları alayla kıvrılırken bakoşlarıda gülüşüne eşlik etti.

 

"Hayatının zindana dönmesinin tek sebebi sensin! Ben de sevdim seni! Ama sen bir kere bile o deli karına baktığın gibi bakmadın ba..." Kayra kızın sözleri ile dahada öfkelenirken kolundaki elini bırakarak boynuna uzanıp hırsla sıktı.

 

"Kimsin lan sen!? Kimsin sen!? Sen karıma nasıl hakaret edersin!? Nefesini keserim senin! Öldürürüm lan seni!"Nefessiz kalan kız buğazına yapışan adamın elini çekiştirmeye çalışırken Kayra onu durdurmak için koluna yapışan arkadaşını iterek bağırdı." Karım gönlüme düştüğü günden beri ben gözlerimi bütün kadınlara kapadım lan! Sen kimsin ki seni görsün gözlerim!? Ömrüm boyunca o bana bir kere bile dönüp bakmasa yine de kirpiğimi kaldırıp başka bir kadına bakmam lan ben! Sen kimsin ki sana bakayım!?" Nefessiz kalan Tuğçe'nin rengi kırmızı ya dönerken Mert bağırarak arkadaşını çekiştirdi.

 

"Kayra bırak öldüreceksin! Değmeyecek biri için kendini de benide yakacaksın lan! Bırak delirdin mi!?" Mert tüm gücüyle çekiştirmesine rağmen milim oynatamamıştı arkadaşını. " Derya yı düşün lan! Böyle mi geri getireceksin onu!?" Sözleri arkadaşına etki etmeyince yüzüne sert bir yumruk geçirerek onu geri savurdu ve tekrar kıza saldırmaması için hızla tuttu arkadaşını. Kayra'nın ellerinden kurtulan kız buğazını tutarak öksürürken Kayra kendini zapt etmeye çalışan arkadaşına bağırdı.

 

"Bırak lan! Bırak beni!"Mert arkadaşını zorlukla zapt ederken onun bağırması ile oda bağırdı.

 

"Kendine gel! Delirdin mi!? Bu ögken yüzünden geldi ne geldiyse başına zaten!" Kayra arkadaşının sözleri ile tokat yemişcesine irkilirken Tuğçe öksürükleri arasında konuşmaya çalıştı.

 

"Öldürmek okadar kolay olsaydı ben karını öldürmüş olurdum çoktan! Seni elimden aldığı yetmiyormuş gibi geberip gidemedi bir türlü! Baban olacak o bunak yetişmeseydi belki de alevlere teslim olan o depodan ölüsü çıkacaktı! O ölseydi sen benim olacaktın!" Gözleri karşısındaki adama öfkeyle bakarken elini göğsüne vurarak bağırdı."Seni gerçekten seven benim ben! Ben her şeyi senin için yaptım! Timur denen gerizekalı karını baştan çıkarmayı başara bilseydi hepimiz daha mutlu olacaktık!"

 

"Kes sesinii! Katımın adını o şerefsizin adıyla birlikte anarsan o dilini boynuna dolar şuracıkta boğarım seni!" Tuğçe kendine tehditler savuran adamın sözlerini umursamadan devam etti sözlerine.

 

" Ben karının varlığına tahammül ettim! Seni sabırla bekledim! Onun manyaklıklarından bıkıp bana geleceğin günü bekledim! Ama sen vazgeçmedin ondan! Sen ondan vazgeçmeyince ben senden vazgeçtim! Ölürsen benim çektiğim acıyı belki birazda olsa karında çekerdi! Ama herşeyi mahveden deli karın bu planıma da burnunu soktu! Hem aklanacak hem de Babanı kurtarmış gibi yapıp senin gözünde kahraman olacaktım! Sende onu bırakıp beni sevecektin!" Ellerini öfkeyle iki yanında savurdu."Her şeyi berbat etti! " Kayra ve Mert karşılarındaki kadının konuşmaları ve tuhaf hareketleri ile şaşkınca onu izlerken Tuğçe büyük bir kahkaha atarak tekrar konuştu." Bak şimdi karşında kim var!? Ben varım! O aptal karın senden vazgeçti demek!" Yüzünde büyüyen pisikopatça gülümseme ile ellerini saçlarına atarak çekiştirdi. " Lanet olsun! Ama seni bana bırakmamak için her şeyi açığa çıkarınca vazgeçti senden kahrolası sürtük!"

 

"Senin dilini koparırım! Bir daha karıma hakaret edersen o dilini kopartır sana yediririm lan!" Tuğçe'ye doğru tekrar bir hamle yapınca Mert onu çekiştirerek bağırdı.

 

"Sakin ol! Görmüyor musun ya seni kışkırtmaya çalışıyor,ya da akıl sağlığı normal değil bunun!" Kayra derin derin nefesler alırken Tuğçe saçına parmağını dolayarak sırıttı.

 

"Benim olabilirsin artık! Karın yok aramızda! Kurtulduk ondan! Sonunda kurtulduk! Öldü! Bıraktı seni! Biz öldürdük onu!Timur la birlikte o depoda cayır cayır yaktık! Öldü o! Bak yanında kalan yine benim! Çünkü seni gerçekten seviyorum! Mert karşısındaki kadının tuhaf hallerine yüzünü buruşturarak bakarken Kayra'yı kolundan çekiştirerek homurdandı.

 

"Çıkalım buradan! Deli bu kadın!" Kayra karşısında kendini kaybrtmişçedine konuşup hareketler sergileyen kadına şüpheyle baktı.Yine bir oyun çeviriyor olabilirdi ve bu defa o oyuna alet olmaya niyeti yoktu." Çıkalım şu lanet yerden!" Kayra işaret parmağını kaldırarak tehdit edercesine salladı karşısındaki kadına.

 

"Yemin ediyorum en ağır cezayı almanız için elimden geleni yapacağım! Aklın yerinde değilse bile ömğr boyu akıl hasatanesinde kalman için her şeyi yapacağım! İkinizin istediği şeyi size vermeyeceğim! Ölsem bile karımdan vazgeçmem duydun mu beni! Derya beni bir ömür affetmese, çekip vursa bile gözümün göreceği,yüreğimin seveceği tek kadın yine karım olacak! Değil siz iki akıl hastası, Derya kendi bile beni istemese ölürüm de ondan vazgeçmem!" Sözlerini bitirerek kolunu Mert'in tutuşundan kurtararak hızla çıktı nezaret haneden. Mert'te temkinli hareketlerle giden arkadaşının arkasından çıkıp kapıyı kilitlerken aniden parmaklıklara sarılan kadınla neye uğradığını şaşırdı.

 

"Öldü o! Biz yaktık onu! Geberdi Derya!"

 

"Allahın cezası deli! Ulan senin altından böyle bir bok çıkacağı belliydi zaten! Ama beni dinleyen kim!" Başını olumsuz anlamda sallayarak bağıran kadını arkasında bırakıp çıkışa doğru ilerledi arkadaşının arkasından.

 

Bölük pörçük uyuduğu uykudan son bir haftadır olduğu gibi,hastane bahçesinde karısının eline evlilik yüzüğünü tutuşturduğu anların kabusu ile uyanmıştı.Ellerini gözlerine kapatarak yorgunluktan ve uykusuzluktan şişmiş gözlerini ovuşturdu. Tam bir haftadır haber yoktu karısından.O gece yer yarılmışta sanki içine girmişti Derya.Onu bulamadıkça hırslanıyor,geçen günlerle korku benliğini daha çom sarıyordu. Elindeki tek bilgi savaş olan ülkelerden birinde olduğuydu. Bir haftadır iletişimde olduğu o ülkelerdeki arkadaşlarından gelmeyen haberle artık oralardan birinde olduğundan da şüphelenmeye başlamıştı. Hava alanları,Terminaller,Tren garları,Deniz yolu her türlü ulaşım yollarını araştırmış ama eli yine boş dönmüştü. Ulaşım alanlarında gittiği günğn kamera kayıtlarını bile incelemişti. Ya o günden sonra çıkış yapmıştı,ya da özel bir araçla sınır dışına çıkarak oradan gittiği yere geçmişti. Üzerindeki çarşafı huysuzca ittirerek homurdandı.

 

"Tuğra'yla bile iletişime geçmedi! Üstelik o gerizekalıda burada kalıp bana destek olmak yerine işini bahane ederek kaçarcasına gitti!" Yatakta doğrularak oturur pozisyonu aldı ve çaresiz bakışlarını odada gezdirdi. "Kaan,Derya gittikten sonra işten ayrılıp bir manken ajansının çekimleri için buradan ayrılıp şehir dışına gideli iki gün oldu!" İkisi arasında aklı hidip gelirken bakışları şüpheyle kısıldı." Bu Tuğra ve Kaan işlerini bahane ederek buradan ayrılıp şehir dışında buluşarak Derya ile itişime geçip yanınamı gittiler acaba? İkisinin de aniden ortadan kaybolması hayra alamet değil sonuçta." Kendi düşüncelerini onaylamayarak başını olumsuzca iki yana salladı. " Telefon sinyalleri dedikleri yeri gösteriyor. Tuğra İzmir de,Kaan İstanbul'da. Hem ikisi de Derya ile iletişim kurmadılar hiç. Üstelik sık sık konuştukları başka bir nuamarada yok! Levent abi ve gazetedekilerde de şüphe çeken bir hareket yok! Yunus baba ve Derya annede de durum aynı! Diğerleride hiç iletişimde bulunmadı!" Düşünceler beynini istila ederken ellerini sıkıntıyla saçlarına geçirip karıştırarak homurdandı.

 

"Offf! Offf! Delireceğim! Ne bir haber ne bir iz! Beni böyle ardında eli kolu bağlı bırakıp gideceğine öldürseydin be Derya! Nefes alamıyorum,uyayamıyorum özlüyorum" Dolan gözlerini karısının odasında gezdirdi. Bölük pörçükte olsa uyuya bildiği tek yer Derya'nn odası onun yatağıydı. Gözünden damlayan yaşı silerek çaresizlik içinde tişörtünün yakasını çekiştirerek fısıldadadı."Yanıyorum lan hasretin kavuruyor içimi! Zaten delinin tekiydim kalan aklımı da alıp götürdün! Yanımda yöremde olsaydında dönüp bakmasaydın razıydım!Lanet adamın tekiyim! Yaptığı hatalar yüzünden karısını hak etmeyen aksi,inat,burnun dikine giden karaktersizin biriyim ben Derya!" Göz yaşları uzayan sakallarına karışırken sesi bir fısıltıya dönüştü. "Ama olmuyor lan! Olmuyor işte! Yapamıyorum! Öyle bir yara açtın ki gidişinle nesenin yaranı,ne kendi yaramı sarmama bile izin vermedin! Bağladın sana çıkan bütün yollarımı!" Yumruk yaptığı ellerini yatağa sertçe indirerek tısladı içindeki ateş tenini yakarcasına."Neredesin!? Nerede!?" Omuzları sarsılırken,odanın açılan kapısının bile farkında değildi. Taki yanı başına dikilen babasının sesini işitene kadar.

 

"Ne halt yemeye böğürüp duruyorsun lan Derya ,Derya diye!"Kayra göz yaşlarını saklama gereği duymadan babasına çevirdi bakışlarını. Çatallaşan sesiyle homurdandı.

 

"Karımın adını anmakta mı yasak oldu artık baba!?" Mehmet oğlunun cevabı ile gülme isteğini zorlukla bastırdı. Bir taraftan da acıyordu oğlunun halime ama hak etmişti bunları. Ciddiyetini takınarak kaşlarını çatarak cevap verdi.

 

"Niye yasak olsun oğlum istediğin kadar bağır,haykır. Belki seni duyarda gelir diyorsan o da yine senin gerizekalı olduğunun kanıtıdır!" Kayra babasının sözleri ile başını sağa sola sallayrak sabır diledi. " Sahi ne halt yiyorsun sen lan bu yatakta!? Lousa kadınlar gibi girdin çıkmıyorsun!?" Kayra babasının sözleri ile hızla yerinden kalkarak babasının karşısına dikilerek homurdandı.

 

"Karımı arıyorum baba! Hani beni terk edip giden gelinin var ya,hah işte onu arıyorum iznin olursa!" Mehmet oğlunun omuzunun üstünden başını uzatarak yatağa bakıp kaşlarını çattı.

 

"Rüyalarında mı arıyorsun lan!? Bula bildin mi bari!?" Yüzüne yayılan gülümseme ile oğluna bakarken Kayra üzerindeki tişörtü yakasından tutup bir hamlede üzerinden çıkararak yatağa fırlatıp dişlerinin arasından öfkeyle tısladı.

 

"Buldum! Ama belamı buldum baba belamı!" Arkasını dönüp banyoya doğru ilerlerken fark ettiği ayrıntı ile babasına dönerek kan oturmuş gözlerini üzerine dikip sordu."Sen ansıl girdin içeri!?" Mehmet elindeki anahtarı oğluna gösterircesine salladı.

 

"Anahtarla! Annen verdi!" Kayra babasına karşı nefesini sesli bir şekilde bırakarak homurdandı.

 

"Derdiniz ne sizin!?Niye rahat bırakmıyorsunuz beni!?" Mehmet biraz alaylı biraz öfkeli bir tavırla tısladı.

 

"Çektiğin acıdan öldün mü diye kontrole geldim!" Kayra babasına yüzünü buruşturarak bakarken babası elini kaldırarak kükredi."Şimdi sana bir çakarım yemin ediyorum başında dönen yıldızların arasından toplarsın o uçan aklını! Ne derdim olacak sen gibi hayvandan başka!" Askıda olan kolunun altına sıkıştırdığı kağıdı çıkararak oğluna doğru uzattı."Al o çok arzuladığın rahatlığa kavuş artık!" Kayra babasının uzattığı kağıda can simidine sarılırcasına uzandı.

 

Eline aldığı kağıtta gördüğü yazılarla irileşen gözleri ile bakışlarını babasına çevirerek konuştu.

 

"Bu..bu gerçek mi!"

 

Yitenumutlar

 

 

Loading...
0%