@yitenumutlar
|
Bölüm Şarkısı - Bülent Ersoy - Tarkan : Bir Bir Allah Biliyor
Keyifli okumalar💞💞💞
Karşısında ağlamaktan gözleri şişmiş kızı uzun süre şaşkınca izledi adam. Kızın yanına gelemeden önce onun Tütliyr'den gelen savaş muhabiri olduğunu öğrenmişti Mahmud dan. Tuhaf birisi olduğu kesindi ama Ahmed'in sözylediği gibi cevval birine hiçte benzemiyordu. Daha çok pazarda annesini kaybetmiş ne yapacağını bilemeyen küçük bir kız çocuğunun korkusu vardı üzerinde. Kendisininkiyle aynı mavi gözlerinde acı,keder,pişmanlık vardı. Birde gizlemeye çalıştığı ne yapacağını bilemediği duygular. Bir saat kadar önce balkonda babasıyla yaptığı konuşma aklına gelince huzursuz hissetti kendisini. Üztüne vazife olmadan kızın konuşmasını yorumlamış onum ruh halinin farkında olmadan üstüne gitmişti biraz. Boşanmak istemesine bakılırsa kocası ile arasında sorunlar olmalıydı. Üstelik babasının barıştırma isteğini kesin nir dille red etmesini düşünecek olursa demekki adam affedilmeyecek bir hata yapmıştı. Belki de aldatmıştı! Aldatmasa bile büuük bir sorunları olduğu belliydi. Yoksa bir kadın her şeyi gerisinde bırakıp mesleği olsa bile savaş bölgesine niye gelsindi ki? Aklını kaçırmıl olmadığı sürece! Eee karşısındaki kız da pekte normal bir tipe benzemiyordu.Hem Ahmed kızın kocası hakkında fena bir tipmiş tarzında bir ifade de kullanmıştı. Kıza şiddetmi uygulamıştı acaba? Düşüncelerinin gittiği noktadan rahatsız hissetti kendini. Tanımadığı bir kadının hayatını işittikleri ile yorumluyordu. Kız neler yaşamış olursa olsun,hiç tanımadığı bir kadın ve adam hakkında böyle düşüncelere kapılması doğru değildi. Belki adamın da karısı ile alakalı sorunları vardı ve evlilikte sorunlar hiç bir zaman tek taraf yüzünden gün yüzüne çıkmazdı. Kimsenin işine karışmayı ve kendi işine karışılmasını sevmezdi ama içinden bir ses bu yaralı kadına yardım etmesini fısıldıyordu. En azından ona bir arkadaş,bir abi olup yanlızlığını paylaşabilir,zaten sıkıntılı olan bu ortamda onun sıkıntılarına birazda olsa ortak olup daha iyi hissetmesine yardımcı olabilirdi. Gözlerini tekrar kızın yüzünde gezdirdi ve bakışları kızın kızarmış burnuna takılınca bıyık altından gülümsedi. Bu kızın küçük bir çocuktan farkı yoktu. Aldığı peçeteyi kıza uzatarak gülümsedi.
"Sakinledin mi biraz?" Derya karşısındaki adamın uzattığı peçeteyi hırsla çekip aldı elinden ve burnunu kabaca silerek adama ters ters baktı.
"Karşımda karşı cinsten birileri olduğu sürece rahatlamam mğmkün değil! Kalkar mısın masamsan lütfen!" Jamal'ın kaşları kızın cevabı ile havalanırken kollarını göğsünde birleştirip oturduğu sandalyeye rahatça kurularak kızın gözlerine baktı.
"Çok asabisin sağlığına zarar!"Derya isteğine karşı gelip hala karşısında oturan ve kendisi ile rahatça konuşan adama sinirlerinip kaşlarını çattarak çemkirdi.
"Sizene! Benim sağlığımdan? Lütfen kalkın masamdan!Gidin kendinize eğlenecek başka birilerini bulun!" Jamal'ın dudakları kızın sözleri ile yana doğru kıvrılırken Derya hırsla devam etri sözlerine." Yeterince sorunum var zaten bir de sizin gibi askıntı bir tiple uğraşamam!"
"Birincisi sağlığın bozulursa burada ilk kapısını çalacağın kişi benim! Çünkü doktorum küçük hanım! Ve bu kafayla gidersen ya vurulup ya streten hasta olup kapımı çalman çok yakın!İkincisi eğlence falan aramıyorum zira eğlence isteseydim böyle bir bölgeyi değil daha iyi yerleri tercih ederdim!" Derya şişen gözlerini kısıp adamın niyetini anlamak için şüpheyle bakarken fark ettiği ayrıntılarla dahada şaşırıyordu. Jamal tek kaşını kaldırarak kızın işaret edip sözlerine devam etti." Üçüncüsü hayatım boyunca kimseye askıntı olmadım! Ama eğer olsaydım bu senin gibi sümüklü bir kız çocuğu olmazdı!" diyerek muzipçe göz kırptı. Adamın son sözleri ile Derya istemsizce burnunu silerek yüzünü buruşturdu.
"Çok komik! Sümüklü kızlarda bir bilseler, erkek milletinin,dışı lokum içi bokum gibi olduğunu o zaman kendinizi nirvana da görür müydünüz acaba!?" Karşısındaki adam küçük bir kahkaha attıktan sonra masanın üzerine doğru eğilip fısıldadı.
"Erkekler de bir bilseler,kadınların dışının hoş,içinin boş bir kitap olduğunu o zaman siz de kendinizi bulunmaz hint kumaşı sanmaktan vazgeçerdiniz belki!" Karşısında davet edilmediği halde masasına oturup kendisine utanmadan laf yetiştiren adama öfkeyle baktı. Tam ağzını açmıştı ki Mahmud elinde tepsiyle yanında bitiverince geri kapadı. Tabakları masaya yerleştiren çocuğa dönmüş karşısındaki adamdan rahatsız olduğunu söyleyeceği esnada genç çocuk gülümseyerek konuştu.
"Yemeğinizi daha önce getirecektim ama durumunuz pek iyi gözükmüyordu.Doktor beyin sizinle ilgilendiğini görünce bekledim bende."
"İyi yapmışsın Mahmud." Bir de utanmadan çocuğa akıl veriyordu uatanmaz herif. Derya ona öfkeyle bakarken o boş bakışlarını kzın üstünden çekmeden sözlerine devam etti." Muhabir hanımın sinirleri bozulmuş. Biraz sakıinleşmesi gerekiyordu,sanırım biraz sakinledi." Sözlerini bitirip karşısındaki kıza tek kaşını kaldırarak imayla bakınca Derya eline aldığı bıçağı havada sallayarak tısladı.
"Öyle rahatladım ki sözcüklerle bunu ifade edemem! Eyleme dökecek kadar rahatladım!" Elindeki bıçağı adama doğru kaldırıp başıyla masasından kalkmasını işaret ederken Mahmud tepsiyi boşaltıp bakışlarını Derya ya çevirerek sırıttı.
"Jamal abi çok iyi bir doktor,çok iyi bir insandır. Buradaki herkes çok sever ve sayar onu.Kimseyi kırmaz,üzmez. İyi bir arkadaştır kendisi." Derya çocuğun sözlerini şaşkınlıkla dinledi. Bu karşındaki kaba adamdan mı bahsediyordu bu çocuk!? Adam tam bir patavatsızın tekiydi! Karşılaştıkları ansan beri sürekli damarına basıyor onu sinirlendiriyordu.
"Bu kadar övme beni Mahmud. Muhabir hanım yanlış anlar onun tavlamak için kendimi övdürdüğümü falan zanneder." Derya'nın ağzı adamın açık sözlülüğü ve patavatsızlığı karşısında bir karış açılırken yanındaki genç çocuk kahkaha atarak konuştu.
"Olur mu öyle şey Jamal abi? Sen kendinden büyüklere kardeş,küçüklere abi oldun hep bugüne kadar. Muhabir hanımda tanıyacaktır yakında seni. O yönde şüpheleri olsa bile seni tanıdıkça silinecektir eminim ben." Derya elindeki bıçağı sertçe tabağın kenarına bırakarak homurdandı.
"Kimsenin beni tavlamaya çalıştığını falan düşünmedim! Zaten aşık olduğum bir kocam var! Hiç bir erkeğin ereksiz ilgisine ihyiyacım yok!" Jamal dudaklarını büküp kaşlarını havaya kaldırırken Derya yanımda ki gence dönerek sözlerine devam etti." Sende bana ikide bir muhabir hanım ve ya Derya hanım demekten vazgeç!" Genç çocuk öfkelenen kadının yüzüne tırsarak bakıp masumca cevap verdi.
"Ne deyim peki?"
"Kirpi de!" Mahmud,Jamal'ın sözü ile sertçe yıtkunurken,Derya karşısındaki adamın kendi yerine cevap vermesi ile irice açılan gözlerini ona çevirdi. Jamal umursamazca omuz silkerek masumca cevap verdi.
"Her sözün diken gibi! Sürekli tırnakların dışında!" Derya nefesini sert bir şekilde burnundan bırakarak bakışlarını tekrar Mahmud'a çevirip sakin bir ses tonu ile konuştu.
"Abla ya da Derya abla diyebilirsin." Genç çocuk gülümseyerek başını sallarken Derya devam etti." Birde bir kaç kıyafet almam gerekiyor,alabileceğim otele yakın bir yer var mı?" Mahmud başını tekrar olumlu anlamda sallayrak kıza yakındaki ufak mağazayı tarif etti. Genç çocuğu onaylayarak yemeğine döndüğü esnada karşısında oturan unuttuğu adamın varlığını konuşması ile hatırladı.
"Yürüyerek gitme bence pek tekin olmayan yerlerden geçmen gerekecek. Mahmud'a söyle taksi çağırsın. Başına bir iş gelebilir yoksa." Derya eline aldığı çatalı adama doğru sallayarak cevap verdi.
"Beni rahat bırak! Nasıl gideceğim seni ilgilendirmez! İzin verirsen yemeğimi yiyip bir an önce işlerimi halletmek istiyorum. Şimdi lütfen kalkar mısın masamdan." Jamal başını hafifçe sallayarak oturduğu sandalyeden kalkıp masanın üzerine doğru eğilerek konuştu.
"Bir abiye yada arkadaşa ihtiyacın olursa yardım ederim. Tanışmamız biraz kabaca olsada ben yinede memnun oldum muhabir hamım." Derya nefesini bıkkınca bırakarak kendisine elini uzatan adamın elini bir an önce gitmesi için hafifçe sıktı. "Belki bir kaç gün sonra daha sağlıklı bir iletişim kurarak arkadaş olabiliriz.Çünkü Burada insanın en çok ihtiyacı olan şeylerden biridir arkadaşlık. Seni kırdıysam yada kaba davrandıysam kusura bakma lütfen." Derya,karşıdındaki adamın birden incelip kibarlaşmasına şüpheyle yaklaşırken muhabbetin daha fazla uzamaması adına tebessüm ederek başını eğdi hafifçe ve gitmek için hareketlenen adamla yemeğine döndü tekrar.
Dün akşam üzerine çöken yorgunlukla dışarı çıkmayı gözü kesmeyen Derya şimdi Ahmed'in getirdiği küçük dükkanda bir kaç parça kıyafet almış fakat yanında dikilen adam yüzünden iç çamaşırı alamamıştı. Ahmed koruma gibi gün boyu yanındaydı ve o yanındayken alması imkansızdı. Ayrıca çıkmasınıda istiyemiyordu. Ne diyecekti sen çık benim özel eşyalar almam gerekiyor mu. Düşüncesi bile yüzünün kızarmasına neden olurken ona asla söyleyemezdi. En iyisi akşam çıkıp almaktı. Alışverişi bitirdikten sonra Ahmed ona kısa bir keşif turu ysptırmıştı. Daha sonra gazetrnin binasına giderek oradakilerle tanışmış bir kaç gün sonra göreve başlaya bileceğini öğrenmişti. Zaten bir kaç gün içinde Kaan da gelmiş olurdu. Ahnmed le bir sonraki durağı savaş bölgesindr ki bir kaç kontrol noktasını gezip bilgi edinmek olumuştu. Keşif gezisinde düşündüğünden daha tehlikeli olan ve daha zor şartlarla karşılaşabileceği iki nokta vardı ve Ahmed esas olayların o noktalarda patlak verdiğini söyleyince yanılmadığını anlaması uzun sürmemişti. Daha sonra temizlenen bölgere gitmişlerdi. Hayata kaldıkları yerden tutunmaya çalışan,tekrardan yeni yeni düzenlerini kurmak için çabalayan insanları ve onların yaşadığı zorlukları görünce haline şükretti. Bazen hayatın ne kadar kısa olduğunu unutan insan oğlunun yüzüne çarpan cinstendi gördükleri.Kendi derdini unuttuğu saatleri bu görüntülerle bir kez daha hatırladı.
Kocasından ayrı geçen dört yılın iki yılını Kayra böyle ortamlarda görev yaparak geçirmişti. Tehlikede,can güvenliği olmadan,savaşın ortasındaki insanlar, yaralılar,ölenler,çeşitli silahlar kurşunlar üstünden sağından solundan geçerken neler hissetmişti acaba? Kısa bir sohbet ettiği askerden bazen günlerce cesedlerle aynı ortamda kaldıklarını duymuştu. Elbetteki bu koşulları biliyordu,okuyordu,duyuyordu ama yerinde görmek,yaşayan insanlardan dinlemek,onların hissettiklerini daha iyi anlamasına neden olmuştu.Her insanın kaldırabileceği bir şey değildi tüm bunlar. Sağlam bir pisikoloji gerekiyordu yoksa insanın bu olaylar içerisinde çıldırmaması imkansızdı. Yüreğine yerleşen ince sızı ike içini bir pişmalık kapladı. Kocası böyle bir ortamdan çıkıp gelmiş,ardından hemen görevine devam etmişti ve kendisi onun nasıl bir pisikoloji içinde olduğunu sorgulamayı akıl bile etmemişti. Evliliğini kurtarmak ve kocasına kendisini sevdirmek,geçmişin öfkesi derken farkında olmadan belkide Kayra'nın üzerine çok gitmişti. Bu gün gördükleri normal şeyler değildi ve o kocasına zaman tanımamış anlamaya çalışmamıştı. Emindiki daha kötü durumlarla da karşılaşmıştı. Efehan'ın bebeğinin ismini öğrendiğinden savaşın ortasından kurtardıkları bir çocuktan bahsetmişti. Biraz önce gezdikleri yer aklına gelince gözünde türlü senaryolar canlandı. Bir çocucuk kurşunların bombaların arasında savunmasız bir çocuk ve onu kurtarmaya çalışan polis,asker ve ya sivil hiç farketmezdi,fark eden tek şey onların o an yaşadığı duygu ve pisikolojiydi.Hayali,düşüncesi bile çok zordu ve kendisini böyle bir durumun içinde bulmak istemediğini hissetti. Kocasının piskolojisini birazda olsa anlamak ona daha kötü hissettirmişti kendisini. Dolan gözlerini kırpıştırarak derin bir nefes aldı.
Yanındaki kadının değişen ruh halini fark eden Ahmed onun haline üzülerek kendi kendine homurdandı.
"Bir kadının kaldıramayacağı şeyler vardır arkadaş ne demeye gelirsiniz savaşın göbeğine!?Daha bu gördüklerini kaldıramıyorsun ortasında kaldığında ne yapacaksın acaba? Ahh be kızım akıl yok mu sende!?" Derya yan tarafından gelen fısıltılarla düşüncelerinden sıyrılırken Ahmed'e dönerek sordu.
"Bir şey mi söyledin Ahmed? Dalmışım ne dediğini duymadım." Genç adam yüzüne yerleştirdiği tebessümle başını yukarı doğru kaldırdı.
"Yok be. Ne söyleyeceğim ki? Şarkı mırıldanıyordum öyle." Derya adamın kıvırdığını anlasada üstünde durmadı. Kısa bir süre sonra tekrar konuştu adam." Senin için bir sakıncası veya mühim bir işin yoksa hastaneye uğraya bilir miyiz?" Derya kısa bir an yanındaki adamı kontrol eder gibi süzerek cevap verdi.
"Hayır sakıncası yok,yapacak bir işimde yok zaten de bir rahaysızlığın mı var?" Ahmed yoldaki bakışlarını kısa bir an yanındaki kıza çevirerek cevap verdi.
"Haa yok. Yani rahatsız olan ben değilim. Babamın sonuçları çıkacaktı bu gün. Mesai saati bitmeden alayım diyorum.Yolumuzun üstünde zaten fazla uzun sürmez." Derya başını olumlu anlamda salladı.
"Olur tabi. Sen işini hallet. Önemli bir şeyi yoktur inşallah babanın?"
"Yok. Yaşına rağmen turp gibi bizim ihtiyar. Sadece bit kaç kan tahlili işte." Yanındaki adamın cevabı ile anladım dercesine salladı başını.
Kısa sayılabilecek bir süre sonra hastaneye girdiklerinde Ahmed tekrar Derya'ya dönerek konuştu.
"Bu sıcakta arabada bekleme. İstersen kafeterya da bir şeyler iç. Bütün gün yoruldun zaten." Derya emniyet kemerini çözerken yanjndaki adama gülümseyerek baktı.
"İyi olur. İçim yandı zaten. Sen işimi bitirince kafetaryaya gelirsin." Ahmed başını sallayarak onu onaylarken ikili araçtan inerek farklı yönlere ayrıldılar. Derya dışarıda kafeterya yı dışarı da ararken elinde çayla kendisine doğru yaklaşan kızıl saçlı uzun boylu bayan doktora sorarak içeride olduğunu öğrenince onun tarifi ile o yöne doğru ilerledi.Bakışlarını etrafında gezdirince burasının acil girişi olduğunu fark etti. Kaşlarını havaya kaldırarak mırıldandı. "Savaş bölgesine en yakın hastane,normal hastaneler gibi her yeri nde kafeterya olacak değil ya." Kafeteryada görev yapan adama doğru yaklaşarak soğuk bir meyve suyuyu alarak boş masalara doğru ilerleyip oturdu. Meyve suyunu içerken bakışlarını etrafında gezdirdi. Küçük bir hastaneydi. Sürekli girip çıkan görevliler hastalar askerler,polisler vardı. Ülke'nin kendi askerleri ve polisleri dışında farklı ülkelerden de görev yapan bir kaç asker ve polis çarptı gözüne. Kendi ülkesinin ünüformalarının içinde iki asker görünce içi sızladı. Geleli yirmidört saat olmasına rağmen burnunda tütüyordu ülkesi. Üstelik her ünüformalıyı gördüğünde kalbi hopluyor kocası aklına düşüyordu. Onu unutmak için uzaklaşsada baktığı her yerde sanki onu görüyor her şey onu hayırlatmak için beyni ve kalbine oyun oynuyordu sanki. Daldığı düşüncelerden ortamda yükselen sesler ve kargaşayla sıyrıldı.Ambulanstan indirilen yaralı bit asker ve etrafını saran bir kaç doktoru görünce hızla yerinden kalakarak o yöne koştu. Asker karnından ve bacağından yaralanmış her yeri kandı ve kendinde değildi. İlk defa yaralı birini yakjndan börmenin ve akan kanın görüntüsü ile şoka girmişcesine sedyede yatan askere baktı. Doktorların bir şeyler söylemesi ve kendini sarsan bir elle kendine gelirken bakışları ilk olarak Jamal denen doktorun donuk bakışları ve şaşkınlıktan çattığı kaşları ile karşılaşmak olmuştu. Onlar askeri hızla götürürken Derya hala kendini sarsan ele çevirdi bakışlarını.
"Derya iyi misin!?" Ahmed'in kendisine endişe ile bakan gözlerini görünce sertçe yutkunarak başını salladı.
"Be...ben ilk defa yaralı birini bu kadar yakından görüyorum!" Ahmed onu kolundan tutarak hızla dışarı çıkararak homurdandı.
"Ah be kızım! Emin misin sen yapabilecek misin bu işi!?" Adamın sözleri ile Derya başını hızla ona çevirerek hırsla cevap verdi.
"Şoka girmem,ilk defa yaralı birini bu kadar yakından görüyor olmamdan kaynaklı! Bir öğretmen,bir hemşire,bir katil bile ilk görevinde ne yapacağını bilemeyerek bocalaya bilir bu gayet doğal!İlk görevim ve bir kadın olarak bunu başaramayacağımı düşünüyorsun biliyorum! Evet sandığjmdan daha zor! Ama pes etmeye niyetim yok!" Anmed karşısındaki kadının nefes almadan kendisine saydırmaya başlaması ile iki elini dur dercesine kaldırarak konuştu.
"Heyy! Tamam sakin ol! Bir şey demedim. Elbetteki başarırsınız! Siz kadınlarda bu azim bu inat ve bu çene varken başaramayacağınız şey yok. " Derya bakkşlarını kısarak karşısındaki adamın ciddiyetini ölçerken Ahmed elşyle yolu işaret ederek tekrar konuştu." Benim işim bitti hadi gidelim artık." Kız başını sallayarak hola koyulurken Ahmed'te arkasından ilerleyip tuttuğu nefesini bırakarak yakalarını silkil homurdandı.
"Analarından doğarken bir ellerine şirretliği,diğer ellerine maşayı alıp geliyor galiba bu kadın milleti.Ne dedim ben şimdi de bu kız durduk yere bana patladı şimdi?" Derya aniden arkasındaki adama dönerek bakışlarını kıstı.
"Söylediklerini duydum! Siz ananızdan doğarken bir elinize kadınlardan üstün olduğunuzu düşündüren belgeyi diğer elinize de odunluğu alıp geliyorsunuz anlaşılan!"Ahmed karşısında kendisine öfkeyle bakan kıza karşı ağzına gizli bir fermuar çekiyormuş gibi yaparak tekrar yolu gösterdi.Derya ona ters ters bakarak önüne dönüp yürümeye başladı.
Ahmed onu otele bırakana kadar bir daha hiç konuşmadı.Kızdırdığını bildiği için tekrar ğstüne çekmek istemiyordu. Aracı durdurup Derya inerken suskunluğunu bozdu.
"Yarın arkadaşını alacağım havaalanından. Akşama babam yemeğe bekliyor lütfen bu sefer red etme sonra benim canıma okuyor." Derya biraz önce fazla çıkıştığını düşünerek, arka koltuktaki alışveriş poşetlerine uzanıp gülümsedi.
"Geliriz. Kaan dinlensin akşama söz geleceğiz bu sefer. " Kızın sözleri ile Ahmed'in de yüzü gülerken başıyla selam vererek onun inmesini bekleyip ayrıldı otelin önünden.
Kendisini hemen odasına atan Derya bedenini yatağa attığında hem bedensel hem ruhsal yorgunluğunun farkına o an vardı. Bu gün gördükleri onu fazlası ile iç dünyasındaki hesaplaşmanın içine sürüklerken bir de yaralı askeri görmesi ile dahada beter hale gelmişti. Sakinleştikçe farkına varıyordu bazı noktaların.Kendisi de hatalıydı elbette ama kocasını affedemiyordu. Öfkesi kızgınlığı bir türlü geçmiyordu.Evet onun pisikolojisinin normal olmadığını bu gün fazlası ile anlamıştı ama içinde yıllardır bastırdığı gurur ve kırılmışlık belkide olnadık bir zamanda karşısına dikilmişti. Belki daha önceden gururuna ve kırılmışlığına kulak verseydi boşanma raddesine gelmeden kurtara bilirlerdi evliliklerini. Belki de çoktan biterdi ama canı bu kadar acımazdı belki de. Kayra'nın kendisini bulmasını istemese de içindeki aptal aşık kadın bulmak için uğraşıyor mu,uğraşıyorsa ne kadar çabalıyor diye merak ediyordu. Bastırılmış gururu ise isyanla başını kaldırırcasına homurdanıyordu. Yıllardır yaşadıklarına çok bile dayandın,onun hatalarının yanında seninki çerez kalır diyerek fiştekliyordu kırılan kalbini. İki farklı tarafının çatışması aradında kalmak aklını iyice bulandırırken unutmak için kendini uykunun kollarına bıraktı.
Uyandığında akşam yemeği saatinin geldiğini fark ederek yerinden doğruldu. Duş almak istedi fakat gözü alışveriş yaptığı poşetlere kayınca alamadığı iç çamaşırları aklına geldi. Yüzünü buruşturarak banyoya yürüdü. Yemekten sonra ilk işi onları halletmek olacaktı.
Yemeğini yedikten sonra otelden istettiği taksiyle sabah Ahmed le alış veriş yaptıkları ufak mağazaya gitti. İhtiyaçlarını aldıktan sonra yürümeye karar verdi. Gelirken dikkat etmiş o aptal doktorun söylediği gibi hiç bir tehlike görmemişti. Üstelik otelde yakındı. Adımlarını otele doğru çevirerek yürümeye başladı. Etraf sessizdi ama öyle tehlikelide gözükmüyordu. Bir kaç kişi ve bir tanede çift geçmişti yanından. Otele yakın kuytu bir alandan ürpererek adımlarını hızlandırdı. Üç brş adım atmıştı ki aniden karşısına çıkan iki gençle korkuyla yerinden sıçradı.Sarhoş oldukları her hallerinden belliydi. Onları geçip gitmek isterken birinin kolunu tutması ile korksada belli etmemeye çalıştı.
"Dolaşma iznin var mı? Kız başına bu saatte yanında kimse olmadan gezemezssin burada!" Derya'nın kaşları hızla çatılırken adamın ne saçmaladığını anlamaya çalışıyordu. Diğeri önüne atılarak konuştu.
"Zannettiğin gibi olsa bu saatte tek başına dışarıda olmaz demekki mesleği bu." Derya adamların ne söylediğini anlamasada niyetlerinin iyi olmadığını anlayarak kolunu hırsla kurtardı adamın elinden. Bu defa diğeri üstüne gerlirken tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Sakin kalmaya çalışarak üzerine gelen adamın yüzüne yumruğunu geçirdi. Onca yıl yakın dövüş derslerini boşuna almamıştı ha savsş alanında karşılsştığı tehlikede ha bu serserilerin üstünde ikisindede kendini korumaktı nede olsa amacı. Yüzüne yumruk yiyen adam bir an sendelerken bu defa diğeri bir hamlede bulununca onunda bacağına bir trkme savurarak kurtulmaya çalıştı. Diğer adamıda kendinden biraz uzaklaştırınca başını belaya sokmak istemediği için hızla yerdeki poşetlerinr uzandığı anda arkasından gelen sesle o yöne döndü.
Jamal biraz önce tekme ile uzaklaştırdığı ayakta durmaya zorlanan sarhoş adamı sert bir yumrukla yere serererkrn diğerinede öfkeyle bakarak yerdeki adamı işaret edip bit şeyler söyledi. Onun sözlerinden sonra diğeri hızla arkadaşına yaklaşarak onu yerden kaldırıp uzaklaşırken karşısındaki adamda ona doğru bir ksç adımla yaklaştı.
"Dik kafalı olduğunu anlamıştım ama bu saatte bu tenha yerde,seni uyarmama rağmen bir aptal gibi hareket edeceğini düşünmemiştim!" Derya kendisine öfkeyle bakan adama biraz önce hissettiği korkuyla açıklamada bulundu.
"Alışverişe çıkmıştım. Giderken taksiyle gittim gayet sakin ve güvenli gözüküyordu. Dönerkende otele yakın diye yürümek istedim ama onlar birden ksrşıma çıktı işte." Jamal başını olumlu anlamda sallayarak korkan kızın üstüne daha fazla gitmek istemryerek eliyle yolu işaret etti.
"Hadi gidelim. Eşlik edeyim sana. Ne olacağı belli olmaz."
"Kendi mi koruya bilirim!"
"Biraz önce gördüm evet kendini kotuyabiliyordun ama bu şekilde de başını belaya soka bilirsin! Her ülkenin kanunu adaleti farklı işler dikkat et!" Derya cevap vermek için ağzını açmıştıki adam ona izin vermeden tekrar konuştu." Senin peşinde koşuyor,sana kur yapıyormuşum gibi davranmayı kes! Ben bir abi bir arksdaş gibi yaklaşıyorum sana! İnan bana burada kaldığın sürece bir abinin ,arkadaşın, kardeşin varlığına ihtiyacın olacak! Ayrıca brnde müslümanım! Örf ve adeti sert olan topraklarda büyüdüm! Senin kadar bende günahı,sevabı ve evliliğin kutsallığını biliyorum şükür ki! Şimdi düş önüme otele gidelim! Bir daha da bana o tarz ithamlarda bulunursan seni bir güzel pataklarım! Anlaşılan sen hiç abi dayağı yememişsin!" Derya karşısındaki adamın kendisi ile aynı renkte olan gözlerine ürkekçe bakıp başını olumlu anlamda salladı.Biraz yürüdükten sonra sıkıntıyla konuştu.
"Kusura bakma zor bir dönemden geçiyorum. Kabalıklarım için özür dilerim." Jamal başını olumlu anlamda sallayarak gülümsedi.
"Önemli değil. Herkes zor zamanlardan geçer." Derya tebessüm ederek tekrar konuştu.
"Ayrıca biraz önceki yardımın için teşekkür ederim."
"Sen halletmiştin zaten ben ufak bir uyarıda bulundum sadece." Otelin kapısına geldiklerinde adam sırıtarak tekrar konuştu."Bence yeniden medeni insanlar gibi tekrar tanışalım. Ben Jamal Fadel!" diyerek elini uzattı. Derya da hafif bir tebessümle karşılık vererek elini uzatıp konuştu.
"Derya Yaman!" Tabi şimdilik diye içinden ekleyerek adama baktı. Jamal başıyla oteli işaret ederek tekrar konuştu.
"Hadi içeri girip güzel bir yemek yiyelim." Derya başını olumsuz anlamda salladı.
"Sen ye.Ben yedim. Sana afiyet olsun Jamal."
"Jamal agabey!" Derya kaşlarını anlamadığını belli edercesine çattı.
"Anlamadım!"
"Jamal ağabey diyeceksin! Yada sadece ağabey de desen olur. Senden yaşça büyüğüm sonuçta." Otelin kapısını açarken Derya ya dönerek sordu." Sahi sen kaç yaşındasın?"
"23" Jamal başını olumlu anlamda sallayarak karşılık verdi.
"Bak gördün mü ben 29 olacağım kedinlikle ağabey demelisin!" Derya karşısındaki adama gözlerini devirdi.
"Memnuniyetle. Benim için böylesi daha iyi. Bağışıklığım var abilere karşı çünkü bir sürü abim var etrafımda.Türkiye de yani."Jamal kaşlarını kaldırıp sırıtarak içeriye girdi ve kızın girmesini bekleyerek konuştu.
"Ne güzel. Benim hiç kardeşim yok. Ağabey falanda yok. Tek çocuğum. O yüzden bir kız kardeşe ihityacım vardı. Onu da buldum." diyerek göz kırptı.Derya onun bu yaklaşımı ile memnunca gülümsedi.
"Yemeğini yemiş olsanda sende bir kahve içerek bana eşlik ede bilirsin. Hem sana buralardaki durumlar hakkında bilgiler veririm. Emin ol işine yarayacaktır." Derya onu başıyla onaylarken temkinli davransada karşısındaki benzerlik kendini acabalara sevk ediyor böyle bir tesadüfün olabilme ihtimalinin carlığını düşündürüyordu. Çekingen tavırlarla başlayan akşam bir dostluğun başlangıcını oluşturmuştu. Şimdilik abi,kardeş,dostluk ile başlayan ilişki ileride hayatlarında büyük bir değişikliğin temellerini attıklarının göstergesi olacaktı.
~~~'''~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Elinde tuttuğu kağıdı öfkeyle buruşturarak bir kenara fırlatıp babasının gözlerine şaşkınlıkla baktı.
"Ben hiç bir evrak imzalamadım! Ne demek oluyor bu!? Nasıl olurda benim hiç bir bilgim olmadan boşadı Yunus baba bizi!" Oğlunun isyanı ile Mehmet umursamazca omuzlarını silkerek cevap verdi.
"Ben bir polisim oğlum bu işler nasıl ilerler nereden bilebilirim? Avukat olan kayınbaban git ona sor? Nasıl becerebilmiş böyle bir şeyi." Kayra saçlarını öfkeyle çekiştirerek odanın içinde turlayıp babasının karşosına hırsla tekrar dikildi.
"Bunu nasıl başardığını sormama gerek yok! Avukat olan o! Ve işindeki başarısı malum! Kim bilir nasıl bir oyunla boşadı beni karımdan!" Mehmet oğlunun odanın içinde çaresizce volta atışını izledi bir süre. O inadından burnunun dikine gidişinden,laf anlamaz hallerinden eser kalmamıştı bir haftada. Bilirdi bu halleri yaşadığı karmaşayı,acıyı kaybetme korkusunu ve kaybetmişliği. Geçmişte karısı sayesinde oğlunun çektiklerinin hepsini kendi aptallığı ve karısının inadı yüzünden oda çekmişti. Uzayan sakalları,çökmüş omuzları,uykusuzluktan kanlanmış gözleri ve zayıflayan bedeni ile dağılmış bir şekilde karşısında duruyordu oğlu. Elbetteki hatalı olan sadece Kayra değildi. Derya'nın da küçük ama bu noktaya gelmelerinde etkili olan hataları vardı. İkisi de kimseyi dinlemeyip burunlarının dikine gittikleri için bu hale gelmişlerdi. Kayra odayı turlayıp tekrar babasının karşısına dikidi ve biraz önce buruşturup attığı kağıt parçasını işaret etti."Baba kız ve siz! Bu kağıt parçasının beni engelleyeceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz!" Başını iki yana olumsuz anlamda salladı. Gözlerinden damlayan yaşları umursamayarak tekrar konuştu." Vazgeçmeyeceğim! Siz değil dünya karşıma dursa vazgeçmeyeceğim!" Oğlunun sözleri ile burukça gülümsedi ve tek kaşını kaldırarak karşılık verdi Mehmet.
"Ne yapacaksın!? Boşandınız artık! O kız üç beş yıl sonra tekrar bir yuva kurmak istese, ki bu en doğal hakkı ne yapa bilirsin!" Kayra ağzını açıp babasına karşılık vermeye yeltendiğinde elini kaldırarak susturdu oğlunu." Diyelim ki hadi bir ihtimal barıştınız,dinimizin emrettiği cezayı biliyorsun hem kendine hem karına bunu nasıl yakıştıracaksın! Midem alacak mı lan böyle bir şeyi! Bitti Kayra! İkiniz de dinlemediniz kimseyi! Şimdi şapkanızı önünüze koyun, gelecekte ne yapacağınızı hayatınıza nasıl yön vereceğinizi düşünün!" Babasının sözlerinin haklılığı Kayra'uı daha da öfkelendirirken elini gelişi güzel salalyarak bağırdı.
"Gelecek falan umrumda değil! Ben karımı bulacağım ve bu eve tekrar getireceğim! Boşanmaya gelince ben boşamadım karımı! Yine de gerekirse bir ömürü o yanımdayken ona uzak kalarak geçirirm ama ne onun bir başkası ile olmasına izin veririm ne de kendim başka bir kadına helalim derim! Başka hayat ikimiz içinde olmayacak! Ne yaparsanız yapın olmayacak!" Sözlerini bitirerek banyoya doğru ilerlerken babasına dönüp,biraz önceki öfkesinin aksine sakince tekrar konuştu. "Önce evliliğime karışmamanızı ben istedim,sonra hatamı anlayıp size yalvardım. Yardım etmek istemeyişinizi de anlıyorum burnumun dikine giderek hak ettim bu çaresizliği ama köstek olmayın baba!" Mehmet oğlunun sözlerine müdahale etmek için hareketlensede bu defa Kayra onu susturarak sözlerine devam etti." Lütfen bir kerede beni dinleyin artık!" Kayra'nın sıkışıp kalmoş hali karşısında bakışlarını kaçırarak başını olumlu anlamda salladı. Nihayetinde onunda bir sabrı vardıı ve etrafunda onu dinleyip halini soracak kimse kalmamıştı. Şu an görüyorduki oğluda bazı şeylerin farkına varıp içinde biriktirdiklerimi birine anlatmaya ihtiyaç duyuyordu. Ne kadar kızsada,öfkelensede babasıydı ve ona yardım edemesede yol göstermek zorundaydı. Aman canım Azra da duyarsa duysun du. En fazla salondaki koltuğa kışkışlardı. Bakışlarını oğluna çevirerek devam etmesini istedi."Bu güne kadar beni ne kadar uyarsanızda hep sırtınızı döndünüz! Beni anlamaya hiç çalışmadınız! Sizin düşündüğünüz gibi ben evliliğimi hiç bir zaman hafife almadım!Derya'nın beni terk edip gitmesini anlıyorum ama boşanma kararı almasını ve beni dinlemeden çekip gitmesini anlayamıyorum! Ben her zaman karıma karşı dürüst davrandım! Hiç bir şey gizlemedim! Derya bana karşı sevgisi dışında hiç bir zaman dürüst olmadı! Ben hep başkalarından duymak zorunda kaldım her şeyi! Karım herkesle her şeyini paylaşırken, sevgisi dışında bir bana karşı kapalı kutu oldu baba! Ne yaptım, ne hissettim hiç düşündünüz mü!? Beni hep güvensizlikle suçladınız,karılarınız sizi bir yabancı gibi hayatının dışında bıraksa siz onlara güvenir miydiniz!? Benim Derya'ya kırıldığım tek nokta bu işte! Ama siz ona hatasını göstermek yerine onu desteklediniz! Bana yaptığınız uyarıları bu konuda Derya'ya yapmadınız! Bende boşanmayı öne sürdüm,ben de uyardım ama hiç bir zaman yürekten söyleyip sözlerimi destekleyecek şeyler yapmadım!Derya gibi boşanmayı eyleme dökmedim! Sadece evliliğin tek kişi ile olmadığını paylaşılması gerektiğini vurgulamak istedim! Tıpkı benim size yaptığım gibi o da bana kulaklarını tıkadı! Hatanın büyüğünü bana yüklüyorsunuz da, dönüp bir bakın Derya hiç hata yapmadımı!? Bu noktaya gelmemizde hiç payı yok mu!? Neden yargılamadan infaz edildim ben baba!?" Gittiği bir kaç adımı tekrar geri gelerek babasının karşısına dikildi. Oğlunun sözlerindeki haklılık payı ve gözlerinin içine çaresizce bakan kanlanmış dolu gözleri Mehmet'in içini yaksada yumuşamamak için kendine uyarılarda bulundu. Hak edilmeden kazanılan her şey kaybedilmeye mahkumdu ve şu an hem Oğlu hem gelini kaybetmişlerdi." Evlenmeden önce Derya'ya aşık bile olsam o günün baskısıyla aniden gelişti her şey. Bize zaman tanımadınız! Sizin isteğinize uyduk ama bu gün bu boşanma konusunda size uymayacağım! Karım beni terk etsede,boşasada ben biliyorum ve hissediyorum ki yüreği benim onu bulmamı istiyor ve bunu kendim başarırsam,kendimi affettirmem için bir şansım olacak. Beni dinleyecek! Bu ilişkide hatalı tarafın sasece ben olmadığımı o da anlayacak! Sizden tek istediğim en azından Derya'yı bulup getirene kadar karışmayın aramızda gelişen olaylara." Mehmet kısa bir an düşündü. Gelini kadar olmasada onun da haklı olduğu noktalar vardı. Geçmişte yaşadıkları olaylarda karılarından çektikleri onlara ders olsada, evliliklerinin geldiği nokta kendi hataları yüzünden olmış fakat karılarının onlara kestiği ceza,bir ilişkide ve ya evlilikte hatalı olanın hep erkek olduğu ön yargısını da yerleştirmişti beyinlerine. Kayra ve Derya farklıydı ne Kayra onlar gibi yaptığı hataları vurdum duymazlığı ile örtmeye çalışmamıştı. Yaptığı hataları farkında olmuş fakat yaşadıkları ona hatalarını düzeltmek için yeterince zaman tanımamıştı.Derya ise kendini sürekli oğluna adayarak paylaşmayı öğrenememişti. Kendini eşine ve evliliğine adaması sonunda onu da tüketmiş kocasından hatalarını düzeltmesini beklerken kendi hatasının farkına varamamıştı. Aslında ikisinin arasında büyğk bir iletişim eksikliği vardı ve bu konuda da hem Deniz hem Kayra haklıydı. Suçlu olan kendileriydi onlara evlilikten önce birbirlerini anlamaları,birbirlerine güvenmeleri ve gerekli olan iletişimi kurmaları için zaman tanımamış apar topar evlendirmişlerdi. Bu yüzden bu evliliğin geldiği noktayı sadece Kayra ve Derya'ya yüklemek doğru değil di. Kendileride hatalıydı en başından beri. Fakat hal böyleyken yapacak bir şey kalmamıştı. Bu defa Kayra ve kadınları dinleyerek karışmayacaklar ve oğlu ve gelininin sağlam bir iletişim ve aralarında bir güven köprüsü kurmalarını bekleyeceklerdi. Düşüncelerini bir kenara bırakarak umursamaz gibi görünmeye çalışarak omuzlarını silkip konuştu.
"Sen bilirsin evlat! Zaten şu saatten sonra sizin için elimizden bir şey gelmez." Kayra babasını başını sallayarak onaylarken Mehmet başını kaşıyarak isteksizce tekrar konuştu. "Açığa alınman formaliteden di. Müdürün artık görevinin başına geçebileceğini söylememi istedi. Bu arada Timur'un mahkemesi souçlandı uzun süre o delikten çıkamayacak! O kız içinde aynı şeyi söylemek istesemde akli melekeleri yerinde olmadığı için akıl hastanesine sevk etmişler." Babasının son sözü ile kaşları çatılırken Mehmet hızla sözlerine devam etti."Merak etme sürekli gözetim altında olacak ve onun oradan çıkmaması için ne gerekiyorsa yapacağım! Çıksa bile sonu Timur denen itten farklı olamayacak!"Kayra tekrar başını olumlu anlamda sallarken Mehmet onu kısa bir an süzdü. "İstersen müdürünle konuşup biraz zamana ihtiyacın olduğunu söyleye bilirim." Kayra başını hızla iki yana salladı.
"Gerek yok baba! İşime başlamak istiyorum. İşimin başında olursam Karıma ulaşmam da kolaylaşa bilir. " Mehmet elini oğlunun omzuna koyarak hafifçe sıkıp gülümsedi.
"İşte böyle! Toparlan ve gelinimi geri getir!Karın bir Toralı kızı ise sende bir Yaman sın ulan! Anan da deli babanda! Gerekirse çıkart içindeki o deliyi! Git karını bul at omzuna evine getir! Gerisini sonra düşünürüz!" Kendisine şaşkınca bakan oğlunun yanağına bir kaç defa hafifçe vurarak sırıttı." Zamanında ben de ananı dağa kaldırmıştım! İşe yarıyor. Sen de dene bunu eşek sıpası!" Kayra babasına gözlerini devirerek karşılık verirken Mehmet ona göz kırparak odadan çıktı.
"Seviyor mu dövüyor mu belli değil! Sanki karımı buldum da dağa kaldıracağım kaldı!" Kayra söylenerek banyoya ilerledi.
~~~~~~~~]~~]~]~~~~~]~~~]~]~~~~
Jamal çektiği sandalyeye otururken ağlayan kızın halinden neler olduğunu merak ederek yanındaki genci dürterek Derya'yı gösterip kaş göz işareti yaptı.
"Hayırdır? Nesi var bunun?" Kaan henüz bir haftadır tanıdıkları adama bakarak kısık sesle konuştu.
"Kayra ile boşanmışlar.Babası haber verdi biraz önce." Jamal kaşlarını çatarak karşısındaki kıza bakıp konuştu.
"Kuş kadar aklın yok senin! Madem bu kadar seviyordun, ağlayıp,sızlayacaktın ne demeye boşadın kocanı? Şimdi kendini yırtsan nafile!" Derya öfkeule parlayan sözlerini karşısındaki adama çevirerem çemkirdi.
"Benim neler yaşadığımı bilmeden ahkam kesme! Üstelik bir haftadır tanıdığım bşr adam olarak hayatıma burnunu sokman gerekmiyor!"Kaan,Derya'ya uyarırcasına bakışlar attı. Evet adamı bir haftadır tanıyorlardı ama sanki yıllardır aralarındaymış gibi arkadaş,abi kardeş olmuşlardı. Üstelik çokta yardımı dokunmuştu onlara.
"Sen hep böyle aptal mısın? Etrafındaki insanları dinlemeyi bilmediğin için bu haldesin şimdi! Evet kan bağımız yok belki ama ben seni kardeşim gibi görüyorum ve üzülmeni istemediğim için seninle iliteşim kurmaya çalışıyorum!" Ellerini iki yana isyan edercesine açtı. " Babanı bile dinlemedin! O gün konuşmanıza istemeden şahit oldum! Adam seni vazgeçirmek için kendi kızına hülle olayını açıkladı! Bu onun için ne kadae gurur kırıcı bir şey biliyor musun sen!? Sevdiğin adamın,ki eminim oda seni seviyor yoksa bu halde olmazdın,onun böyle bir şeyde neler hissedeceğini gururunun nasıl zedeleneceğini hiç düşündün mü!?" Derya ellerini sertçe masaya vurarak bağırdı.
"Yeter kocamın gururu,babamın gururu!" Elini göğsüne sertçe vurarak bağırdı." Ya benim gururum! Benim kadınlık gururum kimsenin umrunda olmadı! Ben yıllarca gururumu ayaklarımın altında çiğnedim!" Derya hırsla içinde yıllatdır tuttuğu bütün her şeyi bir çırpıda haykırdı karşısındaki adama. Jamal karşısındaki kızın halini bir abi hisleri ile dinlerken kah haline acıdı kah üzüldü fakat en çokta karı kocanın yaprıkları aptallıklara öfkelendi. İçindekileri döken kızın kendisi ile aynı renkte olan gözlerine alayla bakarak fısıldadı.
"Bende seni akıllı bir şey zannetmiştim! Kocan olacak adam da sende aptalın tekisiniz! Bir birinizi bu kadar severken niye bu raddeye getirdiniz ilişkinizi!? Siz birbirinizi dinleyip anlamadıktan sonra etrafınızda ki insanlar ne yapsa fayda etmez! Ancak sizi ayırmaya çalışanlara böyle çanak tutarsınız işte!"
"Jamal abi!" Kaan ikili arasındaki gerilimin bitmesi için sürekli uyarılarda bulunsada ikisininde onu dinlediği yoktu. Aynı hamurdan iki farklı karakterin arasında kalmıştı sanki. Jamal bakışlarını yanındaki gence çevirerek konuştu.
"Ne abisi Kaan! Bu her hatayı kocasına maal ediyor da sanki kendinin hiç suçu yok mu!? Yahu benimle tanışalı bir hafta oldu öfkelendin her şeyi anlattın karşındaki kıcana daha beter kızdığın öfkelendiğin zamanlar olmuş niye her şeyi anlatmadın kızım sen!? Sen herkese her şeyi amlayırken bir kocanı saf dışı bırakmışsın! Bir ona yabancı muamelesi yapmışsın! O adam seni defalarca ikaz etmiş niye bir kerede onu dinleyip içindekileri paylaşmadın!? Sen ona her yalan söylediğinde güvenini sarsmışsın! İlişkilerin temeli güvendir saygıdır! Sen o güveni vermemişsin! O güveni vermeyince adam o saygıyı nasıl hissedecekti acaba!? Sen kendi gururundan bahsediyorsun da onun için yaptığın hiç bir şeyden o adamın haberi yok Derya hanım! Adam kendini senin bu yaptıklarından sonra koca olarak gördüyse helal olsun!" Derya'nın gözlerinden süzülen yaşların arttığını görünce içini bir sızı kapladı. Uzanıp elini tutarak abi şefkati ile sıktı." Madem kaçtığın o gece karşısına çıkıp her şeyi kendin anlatsaydın! Senin içşn ben bunları yaptım deseydin! Tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış seninki o hesap Derya! Adam hiç bir şey bilmiyormuş,güven vermemişsin emeklemeyi bilmeyen bir bebeğe neden yürümüyorsun diye kızılırmı hiç!" Oturduğu yerden kalkarak kızın yanına gidip çektiği sandalyeye oturdu ve onun akan göz yaşlarını silerek sözlerine devam etti." O hayvan da hatalı elbet! Hatanın büyüğü onda ama sen hiç bir şey anlatmadan çekip gelmekle o hataya ortak olmuşsun! Keşke her şeyi anlatsaydın! Keşke kaçıp kurtulmak yerine onu köpek gibi süründürseydin! Keşke boşanmak için bu kadar acele etmeseydin be abiciğim!" Derya başını olumsuz anlamda salladı.
"İkimizde her şeyi mahvettik! Bundan sonra biz diye bir şey kalmadı abi!" Kaan ikili arasındaki gelişen olayları hayretle izlerken ne ara bu kadar sağlam bir bağ kurduklarını düşündü. " Buralara geldim gördüm savaşın ortasına girdim. Şu bir haftada ölüler yaralılar öldürülen çocuklar gördüm. Şu an pişman olduğum çok şey var abi. Ben Kayra'nın nasıl bir piskoloji ile bana geldiğini düşünemedim! Yıllardır sabrettiğim adama esas sabırlı olmam gerektiği yerde patladım. Dediğin gibi ona güven veremedim. Timur'la aynı yerde çalıştığımızı söyleyemedim. Sonra yaptıklarım onun için olsada onlarıda söyleyemeyerek aramızda olamsı gereken güveni sağlayamadım.Bende hatalar yaptım,anladım da ama iş işten geçti artık." Sözlerini bölen hıçkırıkla ağlaması iyice artarken Kaan da kalkıp arkadaşının yanına geçti ve onu kolları arasına alarak Jamal'e teşekkür edercesine baktı.
"Geçecek kardeşim hepsi geçecek! Kayra da sende ayrı ayrı da olsa hayatınızı yoluna koyacaksınız elbet. Sadece her zaman ki gibi sabret. " Derya daha fena ağlamaya başlarken Jamal sımıntıyla ellerini yüzünde gezdirdi.
"Zamana bırak her şeyi. Bırak vakti gelince görülsün yarım kalan hesaplar. Biz yanındayız şimdi. Bak en azından yanlız değilsin." Derya içi boşalırcasına ağlarken çektiği acıyla nasıl baş edeceğini düşünüyordu.
İki ay sonra.
Boşanma olayının yaşandığı o günün üstünden iki ay geçmişti.Acısı hafiflemek yerine daha da artar olmuştu Derya'nın. Geçen hafta fena halde hastalanmıştı da üstelik.Ama devam ediyordu hayat. Burada en iyi öğrendiği şeyde bu olmuştu. Ne olursa olsun hayat devam ediyordu. Ama acıta acıta ama kanata kanata devam ediyordu işte. Hafta sonuydu ve değişiklik olsun diye dışarda yemek yemeye karar vermişlerdi. Kaan ve Jamal'in ısrarları sonucu türk usulü bir restoranta gideceklerdi. Sarah la orada buluşacaklardı. Sarah ta Jamal'in ameliyat hemşirelerinden biriydi ve aynı otelde kalıyorlardı. Onunla da Kaan'ın geldi şi gün tanışmışlardı. Oda savaşta en büyük yarayı alanlardan birisiydi. Ailesini savaşta kaybetmiş kimsesiz bir kızdı Sarah. Jamal onlara yaptığı gibi ona da ağabeylik yaparak gözkulak oluyordu onada. Aracın durması ile bakışlarını önlerinde durdukları restoranta çevirdi. Et yemeklerinin olduğu bir yerdi. Acıktığını hissederek hızla araçtan inip diğerlerini beklemeye başladı. Günler sonra ilk defa kendi Ülkesinin lezzetlerini tadacaktı. Diğerleri onun bu haline gülerken hep birlikte içeriye girdiler.
Sarah çoktan gelmiş onları bekliyordu masada. Kızıl saçlara, orta boya,güzel bir fiziğe ve kahvenin en açığı gözlere sahipti. Onların geldiğini fark edince hayata inat yüzüne yerleştirdiği kocaman gülümseme ile karşıladı onları.
Yemeklerini sohbet eşliğinde yerken herkes sesizdi.Kaan'ın sesiyle herkes ona döndü.
"Çok iyi ya. Türkiye'de gibi hissettim kendi mi! Bence sık sık gelelim!"Eli ile masadakileri işaret etti."Yunus amcanın da dediği gibi" Sesini kalınlaştırarak devam etti "yiyin ha uşukalar!Can gelsun da!" Derya büyük bir iştahla yemeğini yerken arkadaşının yaptığı taklitle gülümsedi. Babasını çok özlemişti. Herkesi çok özlemişti. Bakışlarını Kaan'a çevirerek oda sesini kalınlaştırarak konuştu.
"Abicim yavaş ye önünden kaçmıyor ya! Lütfen biraz kibar olur musun Yunus! Bu hiç etik değil!" diyerek Kenan'ın taklitini yapınca ikili birbirine bakarak güldü.
"Ailenizin bu kadar büyük ve tutkun olması ne güzel." Sarah gıpteyle ikiliyi süzerken Derya onun haline üzülerek konuştu.
"Giderken sen de benimle gel Sarah." Kızın umut dolu bakışları ile bu defa Jamal'e döndü. " Hatta sende gel bizimle abi. Babamı görsen ikinizin arasındaki benzerliği abartmadığımı anlarsın. Jamal başını olumlu anlamda sallarken Kaan ağzındaki lokmayı hızla yutarak cebinden telefonunu çıkararak konuştu.
"Derya haklı. Bak şimdi fotoğrafını göstereceğim size siz bile şaşıp kalacaksınız." Cebinden çıkarttığı telefonun galerisine girerek Yunus'la olan bir fotoğrafını açıp Jamal ve Sarah'a gösterdi. Derya bakışlarını kısarak Jamal'ın tepkilerini ölçerken Sarah büyük bir şaşkınlıkla mırıldandı.
"Aaaa! Gerçekten çok benziyorlar." Bakışlarını bir Jamal'e bir fotoğrafa çevirerek tekrar konuştu."İnsanlar çift yaratılmış diyenler doğru söylüyormuş Jamal abi." Jamal kıstığı bakışları ile resmi incelerken karşısındaki benzerlikle ağzındaki lokmayı güçlükle yutarak gülümsedi.
"Yaşlarımız uyuşsa kayıp ikizim diyebilirim." Bakışlarını Derya'ya çebirerek muzipçe göz kırptı.
"Derya baban çapkın bir adam mıymış? 29 yıl önce bir gönül macerası yaşamış olabilir mi?" Sırıtarak sorduğu soruya karşılık Derya omuz silkerek dudaklarını büktü.
"Bilmem! Her erkek gibi muhtelemen onunda olmuştur belki." Derya tek kaşını kaldırarak karşısındaki adama ima ile baktı.
"Peki annen o da çapkın bir kadınmıymış gençliğinde?" Lafın altında kalacak değildi elbet. Jamal de tıpkı Derya gibi dudaklarını bükerek omuz silkti.
"Bilmem! Ama yaşadığımız topraklarda çapkınlık yapması imkansız. Belki ben evlatlığımdır." Çatalını Derya'ya doğru kaldırarak kendini onaylarcasına başını sallayıp sırıttı." Bence böylesi daha mantıklı." Derya kaşlarını kaldırarak kısa bir an düşünüp tekrar tabağına dönerken Sarah aklına gelen şeyle çantasına uzanıp içinden kapalı bir zarf çıkarttı.
"Jamal abi bunu Mira verdi.Sen istemişsin tahlil sonuçlarıymış." Zarfı Jamal'e uzatmak isterken aralarındaki Kaan almak isterken bir birlerine değen parmakları ile ikisi de akıma kapılmışcasına titredi. Sarah bakışlarını hızla kaçırıp kızarırken Kaan da anlam veremediği temas karşısında kaşlarını çatarak elindeki zarfı Jamal'e uzattı. Zarfı sakince açan adam okuduğu şeyler karşısında yüzüne yayılan gülümsemeyi engelleyemedi. Yerinden yavaşça kalkarak Derya'nın yanı başına dikilip çektiği sandalyeyle kızın yanjna oturdu. Derya yanına oyuran adamla bakışlarını tabağından çekip ona çevirirken Jamal kızın elini bir abi şefkati ile avuçlarına alarak gülümsedi.
"Yuvana dönme vaktin geldi Derya."Derya anlam veremediği bakışlarla karşısındaki adama bakarken o masaya biraz önce açtığı tahlil sonucunu koyarak tekrar fısıldadı. "Kaçtıklarjnla yüzleşme vakti!" Derya anlam veremediği cümleler karşısında bakışlarını önündeki kağıda çevirirken İkilinin samimi halini fotoğrafla kareleyen başka biri müjdeli haberi nasıl ballandırarak vereceğini düşünüyordu. Eee buda onun küçüklüğünden beri ruhuna kazınmış bir huydu kimse kusura bakmayacaktı artık.
Elindeki bardağı masanın üzerine bırakarak karşısındaki adama çevirdi bakışlarını.
"İki ay oldu! Koskoca iki ay! Yok abi! Nerede bu kız!? Çıldıracağım artık!" Emir elini Kayra'nın omzuna atarak homurdandı.
"Herkes haberdar durumdan oğlum çıkacak bir yerden bir haber. Hayır, evdekileri de sıkıştırıyorum ama yrmin billah ediyorlar yerini bilmediklerine dair. Verdikleri tek cevap iyi olduğu." Doğan kayınbiraderine üzgünce baktı. Ne hale gelmişti dağ gibi çocuk iki ay içinde. Ellerinden bir şey de gelmiyordu ki yardım etsinler. Elindeki bardaktan sıkıntıyla bir yudum alıp konuştu.
"Bizde de durumlar aynı. İletişimdeler fakat yerini kimse bilmiyor. İletişime geçtikleri numarayı bulsak gerisi çorap söküğü gibi gelecek ama malesef bulamıyoruz işte. Şaştığımdan amca oğlundan bile yardım istedim lan.Aşiretin ne gibi faydası olur bilmem ama o yolu bile denedim." Kayra eniştesinin sözleri ile yüzünü buruştururken diğerleride dalga geçercesine gülmüşlerdi Doğan'ın sözlerine.
"Kusura bakma Kayra ama bulsan ne yapacaksın kardeşim. Sonuçta boşandınız ve karın sana haram artık." Kayra diğer eniştesine ters ters bakarak elini masaya sertçe vurdu.
"Karşıma otutturup ömür boyu seyredeceğim enişte! Hoşunuza mı gidiyor bu konuyu sürekli irdeleyip canımı sıkmak!"
"Niye hoşumuza gitsin oğlum,senin acın,derdin,sıkıntın bizimde içimizi yakıyor. Ama bak o fikrinde yanlış. Sana mahrem olan bir kadına bakmanda büyük günah!Göz zinası!" Sözlerini bitiren adam omzuna konulan elle o yöne döndü.
"Bacanak sende bi sus ya!Çocuğun derdi boyunu çıkmış sen din kuralalrını sıralıyorsun sırasımı canım!" Kayra etrafındaki adamların üzerinde bakışlarını gezdirerek biraz önce konuşan eniştesinde durup sabır dilenirken Mehmet gülerek biraz önce konuşan adama baktı.
"Enişte bey o söz, derdi boyunu çıktı değil, derdi boyunu aşmış olacaktı." Elindeki çekirdek kabuğunu önündeki kaseye atarak göz kırptı karşısındaki adama.
"Ne var canim? Ne fak ediyor? Ha çıkti,ha aşti! Sizde taktınız benim sözlerime." Kayra kendi aralarında didişen kuzeni ve eniştesine bakarak yüzünü buruşturdu.Hepsi onun için uğraşıp,üzülse de,içindeki acıyı bir Allah bir kendi biliyordu. Masadaki bardağına uzanarak yudumladı ve tekrar yüzünü buruşturarak çaprazındaki diğer eniştesine baktı. Onun yüzünden kola çekirdek faslı yapıyorlardı liseli çocuklar gibi.Gözlerini devirdi. Günahsa günahı onaydı kardeşim onun boynuna takıp yollamayacaktı ya! Ama neymiş onun olduğu yerde içki içilmeyecek miş o günaha ortak olamaz mış! Ona bakarak burun kıvırıp tekrar Emir'e döndü.
"Biri vardı haber yolladığın,çok ümitliydin ondan ne oldu haber yokmu?" Emir aklına gelen isimle sırıtıp kaşlarını kaldırdı.
"Yok! Ama ben eminim ondan bu gün yarın bir haber çıkacaktır." Kayra hiç umut etmesede başını olumlu anlamda salladı ve oturduğu yerden kalktı.
"Nereye bacanak?" Hafif yan dönerek elinde sodayla gelen Kerim'e bakıp sıkıntıyla konuştu.
"Buralardayım abi. Biraz dolaşıp gelirim siz takılın." Kerim karşısındaki adamın haline üzülerek başını olumlu anlamda salladı. Kayra giderken oda elindeki poşeti masaya bırakıp homurdandı.
"Sikerim ben böyle işi! Adamın haline bakın lan! Derya da haklı da olsa ayıp ediyor artık! Boşandın kızım adamı! Cezasını kestin işte! Niye gavur eziyeti yapıyorsun!En azından ara iyiyim de kapat! Bu adamda da derviş sabrı yok nihayetinde! Başına bir şey gelecek korkusu ile geberip gidecek!"
"Tövbe de Kerim! Neden küfür ediyorsun şimdi? Gavur falan!"Herkes konuşan adma ters ters bakarken o sodasını yudumlayarak görmezden geldi üzerindeki bakışları.
Kayra diğerlerini arkasında bırakıp yürüyerek uzaklaşmıştı. Elleri cebinde karşısındaki manzarayı izlerken titreyen telefonu ile yüzünü buruşturarak homurdandı.
"İki dakika yanlarından ayrılınca intihar edeceğimi falan mı düşünüyor bunlar acaba?" Telefonu cebinden çıkartıp ekranında tanımadığı bir numaradan gelen mesaj simgesini görünce üstüne tıklayarak açılmasını bekledi.
Açılan resimle gözleri irice açılırken karısının elşni tutan adamla kan beynine sıçradı. O adam kimdi de karısının elini tutmaya cesaret edebil mişti? Olduğu yerde deli gibi dolanırken elindeki telefon çalmaya başlayınca biraz önceki njmaranın aradığını görerek hırsla açtı.
"Kimsin sen lan!? Nereden buldun karımın res mini!?" Karşıdan gelen kahkaha sesi ile kaşları çatılırken adam kahkasını durdurarak cevap verdi.
"Osman lan ben! Genç Osman!" Kayra kısa bir an karşısındakinin söylediği ismi düşündü. Aklına gelen kişiyle ağzı bir karış açılırken Osman tekrar konuştu.
"Lan kalıbına sıçtığım sen nasıl erkeksin oğlum!Ulan babalarınız karılarına göz açtırmamıştı terk edilince ama sen uyumaktan kendi gözünü açamıyorsun anlaşılan! Mehmet amcanın dediği gibi lahusa kadın gibi yatma koçum. Sen yatarken karın seni boşadı şimdi de el sallıyor arkandan lan!?
"Abi ne diyorsun Allah aşkına ya!? Dalga geçmeye mi aradın beni? Nereden buldun sen karımın resmini?Ayrıca sen bütün bunları nereden biliyorsun? Niye hiç bir şey gizli kalmıyor bu ailede ya?" Osman tekrar bir kahkaha atarak cevap verdi.
"Niye dalga geçeyim lan? Karın şimdi benim restorantta?"
" Ya abi bu dalga geçilecek bir mevzu değil bak sinirleniyorum! Ayrıca ne restorantı? Sen daha yedi ay önce itfayeci oldum demiyor muydun ya?"
'Lan sanane benim mesleğimden!?İster itafayeci olurum ister bahçivan! Sana istediğin bilgiyi veriyorum işte koçum. Bekle şimdi biraz sonra ayrıntısı ile atacağım sana bilgileri." Kayra'nın bir şey demesine kalmadan telefonu kapadı. Şaşkınlıkla kapanan telefona bakarken silkelenerek kendine geldi. Neden olmasındı? Gelecek mesaj beklerken çalan telefonu ve bilmediği ikinci numara ile hızla cevaplama tuşuma bastı.
"Abi bak yine söylüyor..."
"Kayra!" Genç adamın sözleri işittiği sesle yarıda kesilirken nefes almayı unuttu adeta. İki aydır aradığı karısınn sesi ruhuna işlerken ismi dudaklarından fısıltı gibi döküldü.
"Derya!" Karısının ismini söylemesi ile Derya'nın karşıdan gelen ağlama sesiyle kendi gözlerimden de yaşlar süzülmeye başlamıştı. Güçlükle yutkunarak fısıldadı.
"Derya affet beni" Kocasının söylediği söz daha fazla ağlamasına neden olurken hıçkırıklarının arasından oda fısıldadı.
"Kayra ben hamileyim!"
Yitenumutlar...
|
0% |