Yeni Üyelik
18.
Bölüm

İ-D-B-S-18

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı : HiraiZerdüş - İki Günlük Dünya

 

Keyifli okumalar💞💞

 

İşittiği sözlerle bedenini sanki buzlu bir suya sokup,sonrada ateşlerin içine atmışlardı. Sanki kış ile yaz birleşmiş te kışın ayazı içini titretmiş,yazın sıcağı tenine işlemişti. Öyle değişik bir duygu sarmalının içine girmişti ki sanki yüreğine bir çocuk salıncak kurmuşta panayır yerine dönmüştü içi. Ne diyeceğini bilemiyor,sesini bulamıyordu. Bir bebeği olacaktı. Gözlerindeki yaşlar parladı gecenin karanlığında. Karısına bile söylemeye utandığı,yüreğinde gizlediği hayali gerçek olmuştu. Bir bilse nasıl istemişti o bebeği! İçi panayır yerinde bayram kutlayan çocuklar gibi şen şakrak ken titreyen sesiyle konuştu.

 

"Bu...bu gerçek mi? Se...sen neredesin? Yerini söyle! Hemen yanına geleceğim!?"Derya kocasının sözleri ile akan gözyaşını elinin tersiyle silerek çaresizce fısıldadı.

 

"Artık çok geç dönüşü olmayan bir hata yaptım boşadım seni!" Karısının cevabı ile yumruğunu sıkarak yanındaki çardağın direğine vurarak tısladı.

 

"Beni boşaman şu an umrumda olan son şey bile değil duydun mu beni! Nerede olduğunu söyle gelip alacağım sizi!" Kocası sanki onu görüyormuş gibi başını iki yana salladı.

 

"Alsan ne değişecek Kayra!? Her şey bitmişken ne yapa bilirsin? Hamile olduğumu senden gizlemek istemedim çünkü bilmek senin hakkındı. Bu yüzden aradım seni." Kayra içinde bulundukları durum yüzünden öfkeden çıldırsa da karısını korkutmamak için kendini frenlemeye çalışıyordu.

 

"Çok şey değişecek güzelim! Bir daha evlenmemiz mümkün olmasa bile yanımda, etrafımda olacaksın. Seni baktığım yerde görmek bile yeter bana! Gerekirse bir ömrü seni uzaktan severek geçirmeye razıyım ben! Ne senden ne bebeğimden uzak yaşamak istemiyorum!" Derya burnunu sertçe çekerek hıçkırıklarının arasından cevap verdi.

 

"Birbirimize eziyet ermekten başka bir işe yaramaz söylediklerin! Başka bir yere giderim istediğin zaman bebeğimizi görürsün ama ben seni her gün görüpte uzak kalmaya dayanamam Kayra."Karısının sözleri ile elini yandaki direğe tekrar sertçe geçirerek tısladı.

 

"Sen delir din mi? Böyle bir şeyi nasıl söylersin! İkimizin hatasıydı ve ikimiz bu cezayı kestik kendimize, şimdi de ikimiz bu hasretliği çekeceğiz! Ama bu acının üstüne bir de bana bebeğimin hasretliğini yaşatmaya kalkarsan seni silerim Derya hem kalbim den, hem hayatım dan!" Derya'nın nefesi boğazında düğümlenip kalırken Kayra acıyla fısıldadı. " Seni seviyorum! Sen gözümün gördüğü,bakışımın değdiği yerde ol yeter bana! Sana dokunamasam da,elini tutamasam da, gözlerine bakamasam da yanımda olduğunu, hala benim olduğunu bileyim yeter bana! Başka bir şey istemiyorum!" Telefondan gelen uyarı sesi ile Derya bakışlarını ekrana çevirdi bataryanın bitmek üzere olduğunu görünce hızla kulağına götürdü.

 

"Şarşım bitmek üzere otele gidince ben seni araya..."

 

"Derya! Derya!" Kesilen hatla ne yapacağını bilemeyerek dolandı olduğu yerde. Nasıl bir şansı vardı böyle? Tam buldum derken yeniden kayıyordu ellerinden. Elindeki telefonun ışığı yanıp sönünce gördüğü numara ile gözleri umutla parladı. Osmanın attığı mesaja tıklayarak açılmasını bekledi. Okuduğu ülke ismi ve adres bilgileri ile içini saran korku ve karısını bulmanın heyecanı ile yerinde duramaz hale gelmişti. Telefonu cebeni koyup koşarak diğerlerinin yanına doğru yöneldi.

 

"Çocuklar bakın Kayra'nın yanında söylemek istemedim çünkü Yunus amca ve Mehmet babamın vardır bir bildiği diye düşünüyorum." Herkesin bakılları Sahra'nın eşine dönerken ne demek istediğini anlamak istercesine baktılar."Onlar hülle kuralını ortaya atmışlar ama o kural öyle kolay değil çetrefilli biraz. Bence Yunus amca ve Mehmet baba bu iki deliyi hem korkutmak hem göz dağı vermek için bunların kulağına kar suyu kaçırmış." Emir arkadaşının ne söylemeye çalıştığını anlamayarak homurdandı.

 

"Lan ne söyleyeceksen adam gibi söylesene! Ne dolandırıp duruyorsun lafı!" Söyleyecekleri şeyleri toparlamaya çalışarak kısa bir an bekledi ve bakışlarını Emir'e dikerek konuşmaya başladı.

 

"Hülle,dinimizce üç talakı kullanarak boşayan ve sonradan pişman olup karısı ile evlenmek isteyen erkeğe verilmiş cezadır.Boşadığı karısı ona haram olduğu için kadının başından bir nikah geçmesi lazım ki boşadığı karısı ona tekrar helal olsun! Ama bu nikah anlaşmalı bir nikah değil kadın ve erkeğin arasındaki cinsel münasebeti de içeren bir nikah olmalı. Nikah kıyılmadan önce kadın ve erkek gerçek bir evlilik niyetinde olmalı boşanma niyeti ile evlenirlerse bu nikah caiz değildir. Adam ve kadın evlendikten sonra cinsel münasebet zorunlu. Adam karısını kendi isteği ile boşamadıkça ve ölmedikçe eski eş karısına haramdır.Eğer yeni eş karısını boşarsa veya ölürse eski kocaya o zaman tekrar nikah düşer. Yani hülle olayı aslen böyle. Sahte bir şekilde kıyılan kandırmaca gibi olan nikahlar caiz değildir. Peygamber efendimiz yapanı da yaptıranıda lanetlemiştir! Sahte bir nikahla evlenen hülleci yi kiralık teke olarak adlandırmıştır. Zaten hülle şeklinde karısını geri almayı hiç bir erkek kaldıramaz ve bu da ona büyük bir ceza oluyor işte."Bakışlarını diğerlerinin üstünde gezdirerek sözlerine devam etti."Bence bu ilin içinde başka bir iş var. Ne Mehmet baba,ne Yunus amca asla böyle bir şeyi yapmazlar." Kerim biraz önce konuşan adamın sözlerini kısa bir an ölçüp tarttı ve elini hafifçe masaya vurarak bakışların kendisine dönmesini sağladı.

 

"Abi adam haklı! Ben de inanmıyorum Yunus babamın bunları boşadığına. Lan bir kere boşayacak olsa Arya'ya yaptıklarımdan sonra beni boşardı adam.Ben daha beter boklar yedim boşamayı bırak beni bağrına bastı. Merhemeti ve vicdanı el vermez onun böyle bir şey yapmaya. Bence bu işte bir iş var! Yaşlı kurtlar yine bir oyun çeviriyor olabilir." Doğan kaşlarını çatarak arkadaşına karşılık verdi.

 

"İyi de öyle bir şey olsa bizim kesin haberimiz olurdu. Böyle bir şeyi niye saklasınlar ki. Hülle olayı zaten derin mevzu böyle bir şeyi peygamberimiz yasakladığı için bende katiyen yapmazlar diye düşünüyorum. Hadi o uyarı amaçlı göz korkutmak için kurulan bir oyun diyelim." Doğan kendi söylediklerini kendisi onaylarcasına başını sallayıp devam etti. " Diyelim ki Derya ve Kayra yaşadıklarının etkisi ile bir şeylerin farkında değiller sağlıklı düşünemiyorlar,onların imzası olmadan boşanmaları imkansız! Hadi diyelim Yunus amca bir katakulle yaptı onlara bir oyun daha oynuyor. Peki neden?" Biraz önce hülle olayını anlayan adam tekrar konuştu.

 

"Üstelik hükmen boşansalar bile üç talaktan biri gidiyor. Yani birleşme gibi olasılıkları var. Tekrar bir mehir belirleyip,yeni bir nikahla Derya ile hem dinen hem resmen evlenebilir Kayra."Diğerlerinin kaşları şaşkınlıkla havalanırken adam sözlerine devam etti."Ayrıca bir de Derya'nın iddet süresi var. Bu iddet süresince dinimize höre Kayra'nın evinde kalmalı. Kanunen dokuz ay gibi olan bu süreç dinen değişiyor. Dinimize göre üç ay olarak biliniyor. Oda boşanan kadının hamile olup olmadığının kesinliği için bir süre. Eğer hamile ise iddet süresi doğurana kadardır ve bu süre içinde eşiyle aynı evde kalmak zorundadır. Eşi de onun her türlü ihtiyacını karşılamak zorundadır. Yani iddet yuvanın kurtulma şansını yükseltmek için verilen bir süreç." Konuşan adam gözlerini kısarak düşündü bir süre. "Bence bunların hepsi bir oyun. Mehmet baba ve Yunus amca zaten bütün bunları biliyorlar. Burunlarını sürtmek istedikleri Kayra ve Derya ise bizden niye gizliyorlar onu bir türlü anlamıyorum işte."

 

"Bence gizlerler. Bilirler birimizin dayanamayıp bu iki deliye söyleyeceğimizi ve onların süründürme planını bozacağımızı."Emir işaret parmağını kaldırarak diğerlerini uayarırcasına salladı."Eğer olurda Derya'yı bulursak ailelere haber etmek yok! Önce bi Kayra ile Derya konuşup sorunlarını halletsinler sonra ne gerekiyorsa yapılır. Ben ailelere güvenmiyorum! Eğer bir oyunun içindelerse Derya'yı tam bulduk derken onlar yüzünden tekar elimizden kaçırmayalım." Biraz önce konuşan adam Emir'in sözlerine yüzünü buruştururken bu defa komik türkçesi ile Sare'nin eşi konuştu.

 

"Yemin ediyorum dallas gibi aileniz var abiciğim. Ne gerek var böyle AliHaydar oyunlarına? Hayır bu kadar gizem entrika niye? Yeni bir devlet kuruyorlar sanki!" Diğerleri onun sözlerine kıkırdarken arkalarından yaklaşan Soner,biraz önce konuşan adamın yanına sessizce sinip sırıtarak konuştu.

 

"Lan rallici, o AliHaydar oyunları değil ,AliCengiz oyunları."Yanjndaki adam ikide bir hatalı cümleler kurduğh için yüzünü buruşturarak başını olumsuz anlamda iki yana sallayıp sırıtırken Soner onun omzuna hafiften vurarak tekrar sırıttı." Sonra harırlat sana ata sözleri ve deyimler sözlüğü hediye edeyim. Bizim sözleri kullanmayı seviyorsun sen anlaşılan." Soner uzun yıllar yurtdışında okumuş saha sonra ülkesine dönerdönmez askerliğini yapmak için ayrılmıştı tekrar yanlarından. Aralarında en uzun süreli ailelerinden ayrı kalan oydu. Öyle zamanlardan geçmiştiki kardeşim dediği insanların mutlu günlerinde de acılı günlerinde de yanlarında olamamıştı. Ablasının bile yaşadığı onca şeyi hep uzaktan dinleyerek geçmişti yılları.Göz ucuyla masanın etrafındaki adamların hepsini süzerek burukça gülümsedi. Askerlik biteli bir buçuk ay olmuştu ve evine geldiği günden beri oda diğerleri ile birlikte Derya'yı arama işine el atmıştı. Bundan sonra ne olursa olsun ne geniş ailesinden, ne de ülkesinden ayrılmaya niyeti yoktu. Babası Ömer Ataman bey çok istiyorsa kendisi geçsindi Hindistan daki şirketin başına! Yıllarca ayrı kalmıştı bu saatten sonra kesinlikle gitmeyecekti bir yere. Daldığı düşüncelerden Emir'in sözleri ile sıyrıldı.

 

"Soner sende var mı bir haber koçum!?" Başını olumsuz anlamda salladı. Yurt dışında kaldığı süree boyunca tehlikeli insanlarla çalışıp bazıları ile sağlam dostluklar kurmuştu. Ricası ile dostları Derya'yı aratıyorlardı her yerde ama henüz bir haber yoktu. "Arayan arkadaşlarım işlerinin ehlidir mutlaka gelecektir bir haber." Herkes inşallah sözleri ile Soner'i onaylarken koşatak gelen adama çevrildi tüm bakışlar.

 

Kayra nefes nefese yanlarına gelince ellerini dizlerine koyarak nefeslerini düzene sokmaya çalıştı bir kaç saniye. Herkes merakla onun haline bakarken o kesik nefesleri arasından sırıtarak konuştu.

 

"Buldum! Derya'yı buldum!" Herkes heyaecanla yerinden fırlarken Kayra doğrularak konuşmaya başladı.

 

"Önce Osman abi bir fotoğraf attı! Sonra beni aradı!"

 

"Biliyordum! Kimin kuzeni be!" Herkes Emir'e sus bakışları atınca Kayra devam etti.

 

"Sonra Derya aradı!" Bakışlarında ki heyecanla karşısındaki adamları süzerek büyük bir sırıtmayla konuştu. "Hamileymiş!" Herkes şaşkınlık içinde Kayra ya bakarken o heyecanla fısıldadı. " Baba oluyorum! " Kayra'nın söylediği sözleri algılayan adamlar yüzlerine yayılan gülümseme ile ona sırayla sıkıca sarılırken haftalar sonra gelen güzel haber hepsinin de içini rahatlatmış,Kayra'nın çektiği acılardan sonra onun mutluluğuna ortak olmuşlardı. Kayra kendini tebrik edilip çekilen arkadaşlarına bakarak endişeyle konuştu. "Derya yerini söyleyemeden şarjı bitti ama Osman abi bütün bilgileri attı. " diyerek geri kalan her şeyi bir nefeste anlattı. "Benim hemen oraya gitmem lazım!" Heyecan dan yerinde duramaz halde bütün duyguları zirvede yaşıyordu.Korku,endişe,hüzün ama en çokta sevinç ağır basıyordu.

 

"Nereye öyle tek başına!? Yollar mıyım lan ben seni tek başına oralara?" Emir,Kayra'ya yaklaşarak onu kolunun altına alarak sıkıca sarıldı.

 

"Biz neciyiz abiciğim burada!" Kayınçomu böyle bir günde yanlız bırakmam ben!" Doğan gülerek gelip Kayra'nın omzuna sıkı bir yumruk geçirince diğeri de araya girdi.

 

"Benim saçım dazlak mi ben de geleceğim!"Mehmet konuşan adamın kolundan tutup hafifçe kenara itti sırıtarak.

 

"Lan ecnebi damat. O söz öyle değil. Benim başım kel mi olacak! Sen burada kal bizim ata sözlerini araştır senin yerine ben giderim!" Adam sürekli onun sözlerini düzelten ikiliye ters ters bakarken diğeri araya girerek adamın omzunu hafifçe sıkıp alayla konuştu.

 

"Sen üzülme rallici. Ben sana her şeyi öğretirim ama önce gidip bizim deli kızı alalım dostum! Söz gidene kadar sana en absürt sözlerin anlamlarını bile öğreteceğim. Bak mesela Azimli sıçan duvarı deler sözü Kayra'ya her türlü kullanılabilir. Hem azimle evliliğinin içine sıçtı olarak,hemde karısını sonunda buldığu için azimli fare duvarı duvarı deler anlamında kullana biliriz. Biliyosun sıçan,fare de..."

 

"Lan bi sus! Nasıl çenen var lan senin!?" Başını sağa sola sabır dilenircesine sallayan adama Soner sırıtırken o sözlerine devam etti. "Sizin yaptığınız işlerden hayır değil şer doğar! Oraya gitmesi gereken bir kişi varsa oda benim! Bir birine namahrem olan iki deliye göz kulak olmam lazım! Ne yapacakları belli olmaz! Büyük günaha girerler sonra!" Etrafındaki adamlar kendisine bşraz önce ne diyordum şimdi ne yapıyorsun bakışları atarken,Kayra ellerini sertçe yüzünde gezdirerek konuştu.

 

"Allah aşkına yeter enişte! Gel sen! Sen burada kalırsan günah,caiz değil diye diye başka şeyler daha bulacaksın benim başıma o yüzden mümkünse gel ! Gözümün önünde ol en azından!" Adam Kayra'nın sözleri ile sırıtarak başını olumlu anlamda sallarken Kerim elindeki telefonu kapatarak sıkıntıyla yanaştı diğerlerine.

 

"Bacanağım ve sevgili arkadaşlarım hevesinizi kırmak istemem ama önümüzdeki iki gün o ülkeye uçuş seferi yok." Kayra'nın kaşları işittikleri ile çatılırken panikle konuştu.

 

"Olmaz abi! Benim acil gitmem lazım! Bir dakika daha duramam burada!" Kerim bacanağına yanaşarak omzunu hafifçe sıkarak cevap verdi.

 

"Durmayacağız zaten oğlum! Aracı hazırlatıyorum! Bir saate kalmaz yola çıkarız." Bakışlarını diğerlerinin üzerinde gezdirerek tekrar konuştu." Yol iki gün sürecek. Gelmek isteyen hazırlığını ona göre yapsın. Bir saat sonra benim şirketin önün de buluşalım! Baldızım biraz daha oralar da kalır da,biz de bu deliyi zapt etmek için her gün bir bahaneyle evden çıkarsak sonumuz bunlardan beter olacak! Arya'nın bir kızı bulamadınız diye her Allahın günü önüme temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp sürmesinden bıktım lan!"

 

"Al benden de o kadar abiciğim! Meyra'nın her Allah'ın günü soktuğu laflardan kalbura döndüm yeminle!" Herkes bu ikilinin haline gülerken Emir konuştu.

 

"Hadi abiciğim hadi! Gidip hazırlanalım bir an önce."İşaret parmağı ile Doğan ve Kerim'i göstererek sözlerine devam etti." Ve siz iki süt oğlan! Kuzenlerimi çekiştirip durmayın!Sizin gibi iki sümsüğü koca diye kabul ettiklerine şükredin siz!" Emir'in sözlerine karşılık Doğan çenesini kaşır gibi yapıp homurdandı.

 

"Sanki kendisi çok farklı! Kılıbık herif!"

 

"Doğaan! Duydum seni Meyra ile düğün gününden önceki geceye dair özel bir konuşma yapmamı istemiyorsan kapa çeneni! Ayrıca eşlerinizi tembihleyin Derya onları ararsa yanına gittiğimizi falan kaçırmasınlar ağızlarından! O delinin ne yapacağı belli olmaz! Tekrar kaçar falan aramayalım yine." Kerim yanındaki arkadaşını dürterek kaş göz işareti yapıp sırıttı.

 

Sabahın ilk ışıkları aracın içini aydınlatırken Kayra gözlerini yoldan ayırmadan eliyle uyku mahmuru gözlerini ovuşturdu. Onun bu halini fark eden Doğan homurdanmaya başladı.

 

"Kayra bırak inadı! Bırak sırayla kullanalım şu aracı. Lan sanki biz başka yeremi götüreceğiz seni? Hepimiz aynı yere gidiyoruz işte."

 

Tuğra başını arka koltuktan uzatarak homurdandı.

 

"Yok kimse onu inadından döndüremez artık! Karısını buldu ya hepimizi ölüme de götürse gözü bir şey görmez bunun!Lan ikiz eğer senin yüzünden amcalığı tadıp,yeğenimle seni delirtmeden tahtalı köye gidersem hakkım helal değil sana!" Dün gece yeni gelmişti Ankara'ya. Eve girmeden sitenin girişinde Kayra ile karşılaşıp Derya'yı bulduğunu öğrenince oda katılmıştı aralarına. Yaşanacak sahneleri kaçırmak istemiyordu. Üstelik o Derya'nın hesabını da kesecekti. Gittiği yeri ona bile söylememişti. Kayra kardeşinin sözlerine sırıtırken Soner girdi bu defa araya.

 

"Kayra bence Doğan abi haklı. Böyle giderse sen Derya'ya kavuşmadan hepimiz geberip gideceğiz.Bırak başkası kullansın birazda!" Kayra dikiz aynasından arkadan kafalarını uzatan ikiliye bakarak sırıttı.

 

"Ölümden mi korkuyorsunuz siz lan!? Benim aylardır çektiğimin yanın da ölüm hiç bir şey oğlum! Siz hele bir sevdalanın ben göreceğim ölüm mü beter ayrılık mı? O zaman anlarsınız kavuşmak için insan oğlunun ölümü bile göze alabileceğini!" İkili Kayra'nın sözleri ile yüzünü butuştururken eniştesi uyku mahmuru gerinerek homurdandı.

 

"Tövbe de kayınço! Şimdi ne demeye ölümle ayrılığı kıyaslıyorsun? İnsanı ölümden eceli korurmuş ama sende ağzını bir kere hayra aç yahu! Hem hatırlatmama gerek yok diye düşünüyorum dinimizin emrettiği çerçevenin dışına çıkmak yok! Beni günahına ortak etmeye kalkarsan yemin ederim seni bu arabaya kelepçelerim!"

 

"Hah! Başladı yine gamlı baykuş! Lan uyu sen oğlum ya! Allah aşkına uyu!" Kerim yanındaki adama ters ters bakıp çapraz koltuğunda oturan Emir'e bakışlarını çevirerek sözlerine devam etti.

 

"Siz buna görevde nasıl katlanıyorsunuz be!?" Kerim'in sözleri ile sabır çekti adam.Emir ise erkeksi bir kahkaha dan sonra cevap verdi Kerim'e.

 

"Görevde en suskunumuz odur aslında." Kerim şaşkınca bir Emir'e bir yanındaki adama bakarken Emir sözlerine ciddiyetle devam etti." Çünkü konuşmak yerine dilinde sürekli,o an en çok ihtiyacımız olan şey vardır. Dua! Görevin başından sonuna kadar sürekli okur! Onun için hafız deriz biz ona."

 

"Desene o zaman normal hayatta dili açılıyor bunun!" Emir başını sallarken adam sözlerine devam etti." Merak ettim dönünce baldıza soracağım evde onunla olan iletişimin de sürekli bu tarzda mı? Çok enterasan bir çiftsiniz çünkü bacanak." Emir'in yanındaki adamın yüzünü görmek için hafif eğilerek homurdandı.

 

"Sanane mahremimden bacanak!? Senin Sare ile olan ev içindeki hayatınla ben ilgileniyor muyum? İlgilen miyorum! Çünkü günah! Çünkü mahrem!" Mehmet arka koltuktan kalkıp uyku mahmuru öne doğru ilerledi.

 

"Bir uyutmadınız lan insanı!" Gözlerine avuç içleri ile bastırarak homurdandı." Kayra dur sende oğlum artık bir yerde! Öldük acımızdan lan!" Her kafadan çıkan sesle Kayra müsait bir yerde aracı durdurarak diğerlerinin inmesini bekledi. İki dakika sonra kapısını açıp yakasından çekiştiren adama şaşkınca baktı.

 

"Bırak lan şu siktiğimin direksiyonunu artık! Zamklamı yapıştırdılar şerefsiz!" Emir çekiştirerek indirdiği adamı kolundan çekerek dinlenme tesisine doğru sürükledi.

 

Kahvaltısını yaparken çaylarını yudumlayan dokuz adam etraftaki herkesin dikkatini çekerken Soner rahatsız olmuşcasına konuştu.

 

"Abi biz dokuz dallama atladık arabaya düştük yollara da çok dikkat çekiyoruz ben size söyleyim. Başımıza iş almayalım sonra. Sınırdan nasıl geçeceğiz böyle?" Emir gözlerini etrafında gezdirdi. Kendilerini dikkatle izleyen insanlardan bakışlarını çekerek Soner'e çevirdi.

 

"Ben hallettim merak etme sen."

 

" Nasıl hallettin abi? Ayrıca sizi acil göreve çağırsalar ne yapacaksınız? Tamam düştük yollara da bunlar hiç aklımıza gelmedi." Emir ağzındaki lokmayı yutarak peçeteyle ağzını silip arkasına yaslandı.

 

"Hallettim işte Tuğra! Buradan sorunsuz çıkacağız, oraya da Osman abinin sayesin de rahatça gireceğiz merak etmeyin siz." Kayra, Osman ismini duyunca bakışlarını şüpheyle kısarak konuştu.

 

"Abi,sen bu Osman ne iş yapıyor onu söylesene önce! Bir geldi rehber oldum dedi,bir geldi koruma oldum dedi,geçen sefer geldi itfayeci yim dedi dün gecede restorantı olduğunu söyledi. Gerçekte kim abi bu adam? Ne demeye iş değiştirip duruyor bukalemunun renk değiştirdiği gibi?Ayrıca devamlı bir yerde sabit kalmıyor ve bizim ailenin içindeki en ufak ayrıntıları,sorunları bile biliyor?Babamın bana söylediği sözün aynısını söyledi bu adam dün gece bana!" Kayra'nın sözlerini ilgiyle dinleyen adamlar Emir den bir cevap beklerken onun umursamazca bakışlarını etrafında gezdirmesi ile şüpheyle izlediler. Kayra bir şeylerden şüpheleniyordu ama olabilir miydi? Masanın üzerine hafifçe eğilen Kayra ile diğerleride eğilmişti. Kayra önüne doğru toplanan kafaları kısa bir an süzüp yüzünü buruşturarak sır verirmiş gibi fısıldadı.

 

"İstihbarat tamı?" Emir bakışlarını etraftan çekerek Kayra ve diğerlerine doğru eğilip tısladı.

 

"Lan oğlum bunlar böyle ulu orta konuşulacak şeyler mi?" diyerek ters ters onları süzerken başını olumlu anlamda salladı.

 

"Yok artık!" Soner'in tepkisi ile hepsi ona sessiz ol işareti yaparken Soner yüzünü buruşturarak homurdandı. "Lan o limonataya çiş yapan velet şimdi o dediğiniz şeyi olduysa ben boşa onca yıl eşek gibi okumuşum abi!" Herkes Soner'in sözleri ile gülerken Kayra'nın aklı Osman'ın attığı resimden sonra söylediği sözlere takılı kalmıştı. Kahvaltılarını yapıp tekrar araca binecekleri sırada direksiyona geçmek için niyetlenen Kayra'yı kenara iterek Kerim oturdu. Geçen saatler sonrasında öğle yemeği yemelerine bile izin vermeyen Kayra akşam içinde aracın içinde yemelerini şart koşarak kabul etmişti durmayı. Yemek sonrası tekrar yola koyulduklarında bu defa direksiyonda Emir vardı. Saat geceye doğru ilerlerken herkeste kendi sessizliğine gömülmüştü. Emir ortamdaki sessizliği dağıtmak için aracın radyosuna dokunarak bir müzik açtı. Aracın içini saran ezgiye eşlik ederek oda söylemeye başladı.

 

Kipriğin gaşına da değdiği zaman

Bekletme sevdiğim de vur beni beni

Sevdanın şafağı da söktüğü zaman

Diyardan diyara da sür beni beni

 

Söylediği türkünün arasında yoldaki bakışlarını kısa bir an Kayra'ya çevirerek sordu.

 

"İnsanın kirpiği ne zaman kaşına değer bilir misin sen koçum?"

 

Kayra başını olumsuz anlamda sallayınca arka taraftakilere sordu aynı soruyu.

 

"Ya siz"? İnsanın kirpiği ne zaman kaşına değer bilirmisiniz? Doğan,Sahra'nın eşine dönerek eli ile Emir'i işaret edip sinsice sırıttı.

 

"Hah! Al sana gün doğdu işte! Hadi buna da yorum yap bakalım bacanak." Doğan'ın sözleri ile sırıtan adam karşılık verdi.

 

"İşin erbabı dururken benim söylemem saygısızlık olur bacanak!" Doğan ona alayla güldü.

 

"Hadi lan oradan! Her şeye verecek bir cevabın varken,şapkadan çıkan tavşan gibi fırlarken,bimiyorum demiyorda kıvırıyor." Herkes Doğan'ın sözleri ile kıkırdarken Sahra'nın eşi bilmiş bir sırıtmayla cevap verdi.

 

"Kirpik kaşa üç şekilde değer ikisini ben söyleyim ama üçüncüye dilim varsa da yine gamlı baykuş ilan edilirim. Çünkü üçüncü tabir ateşten bir gömlektir,ne çıkarıp atabilirsin ne de derman bula bilirsin! Allah kimseye yaşatmasın üçüncü tabiri."Diğerleeş onun cevabını merakla beklerken o devam etti sözlerine. "Ağlayan insanın kirpi kaşına değermiş,bir de öfkeden kaşları çatılan insanın değer miş.Benim duyduğum bunlar ama türküde başka bir şeyi anlatmaya çalışıyor söyleyen. Onu da ne siz sorun ne ben söyleyim." Emir arkadaşının cevabı ile başını olumlu anlamda sallayarak konuştu.

 

"Doğru." Adam kendisinin onaylayan arkadaşı ile gözlerini Doğan'a çevirerek gördünmü bakışı atarken Emir devam etti sözlerine."Bunlar halk dilinde olan sözler ama türküde anlatılmak istenen o değil. Kirpiğin kaşına değdiği zaman demesi, benden başkasına baktığı zaman,gönlüne başkası düştüğü zaman bekletme sevdiğim vur beni diyor. Yani sevdama ihanet edip başkasına bakarsan demek istiyor." Diğerleri öğrendikleri yeni bilgiyle türkünün sözlerini hissederek dinlerken,Kayra kısa bir an kayın babasının hastanede söylediği söze gitti.

 

"Kızımın kirpiği kaşına değdiği zaman" demişti. Bir den yapbozun parçaları birleşti aklında. "Kızımın sende açılan gözünün başkasına değmesine izin verirsen demek istemişti. Demek ki kayın babası kızım gözünü sende açtı,sende kapatsın,salaklıklarınla kızımı başka yollara sürükleyip,ne kendini,ne beni böyle kötü bir duruma düşürme diye uyarmıştı. Nede olsa kadının kocasına bağlılığı kocanım karısına gösterdiği ilgi,alaka,sevgi ve saygıyla kuvvetlenirdi. Oda zaten yıllardır kızını ilgisiz,sevgisiz bıraktığı için uyarmıştı. Başlarına böylr bir şey gelirse açıkça suçlu olarak omu ilan etmişti.Yüreğine çöreklenen sıkıntıyla ellerini yüzüne sürerek sertçe ovdu. Resimdeki adam düşmüştü yine aklına. Ama olmayacaktı! Kavuşamasalar da ne Derya'nın kirpiği kaşına değecekti,ne de kendisinin!

 

Radyodaki türkü devam ederken içide iyiden iyiye kararmıştı.

 

Saçların rüzgarı da tel tel biçende

Dudağın dilinden de şerbet içende

Gönlümde duygular da ateş saçan da

Ateşten gömleğe de sar beni beni

 

Ateşten gömleği bir kere geçirmişti üstüne, bu yol da kavrulsa da,küle de dönse hiç bir şekilde ikisi içinde başkası olmayacaktı.

 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

 

Derya elindeki telefonu masanın üzerine bırakarak kendini izleyen arkadaşlarına baktı.

 

"Ne oldu? Hala kapalı mı?" Derya dolan gözlerini kaçırarak başını sallayıp cevap verdi.

 

"Bana kızdığından,kırgınlığından tamamen kapattı bence telefonunu!" Sarah yanındaki kıza sarılarak üzgünce diğerlerine bakıp konuştu.

 

"Olur mu canım öyle şey. Onca şeyden geçen günlerden sonra hamile olduğunu söyledin adamı şoklattın. Mutluluk sarhoşudur o şimdi. Bence hatlarda bir sorun vardır. Savaş bölgesindeyiz normal böyle şeyler yani." Derya'nın sırtını sıvazlarken diğerlerine sizde bir şeyler söyleyin bakışları attı. Kaan gelecek olan gruptan haberdar olduğu için pot kırmamak için ağzını açmazken Jamal'e verdiği bu küçük bilgiye dayanarak onun bir şeyler söylemesini istercesine ona baktı. Genç adam kaşlarını çatarak homurdandı.

 

"Bak kızım sen akıllanmayacaksın anlaşılan! Ben sana ne dedim, dinlemeden etmeden kendi kendine yargılayıp hüküm giydirme! Şu huyundan vazgeç! Vardır elbet bir sebebi!" Masanın üzerinden Derya'ya doğru eğilerek elini kaldırıp hesap sorarcasına salladı." Hem niye kapatsın adam telefonunu?"Sarah,Jamal'e uyaran bakışlar atarken o bakışları yok sayarak eliyle Kaan'ı işaret edip sözlerine devam etti." Bu çocuk anlatmadı mı adamın halini! Haftalardır seni bulmak için ne kadar uğraştığını!" Uzanıp kızın elini tuttu ve hafifçe sıkarak güven vermek istercesine gülümsedi." Hem bir dangalaklık yaptıysa o kocan ben varım be! Ona narkozsuz beyin ameliyatı yapar aklını başına getiririm sıkma canını sen!" Kaan ve kendinin bildiği ayrıntıyla içi rahattı ama sonrasında bu manyakların her şeyin içine etmesinden korkuyordu. Derya onun bu korumacı tavrıyla gülümsemeye çalışırken bir kaç gün önce ondan gizli yaptığı konuşmaya gitti aklı. Kendisinden istenen şeyi nasıl edeceğini bilmiyordu.Hemde kafası bu denli karışık ken ne yapacağını hiç bilmiyordu. Jamal ise sözleriyle gülümseyerek kıza göz kırpsada o da bir anda kendi düşüncelerinin istilasına uğramıştı.

 

Heleki dün okuduğu sonuçlardan sonra içinde ki sıkıntı daha da büyüyordu. Gelecek adamla uzun bir görüşme yapmayı aklına not etti. Bu konuşmanın Derya,Kayra ve bebek açısından daha sağlıklı kararlar almalarına yardımcı olmasını umdu. Üstelik bir de kendi durumu vardı. Düşünceleri ve duyguları na göre hareket etse de, böyle bir şey de emin olması ve elinde kanıt olması gerekiyordu. Ama önceliği bu yaralı serçeyi bir an önce buradan yuvasına yollamaktı. Sonrası yaptığı şeyden sonra zaten kendiliğinden gelecekti. Ortamdaki sessizliğ çalan telefonun melodisi bozarken Jamal cebinden çıkardığı telefonu cevaplayarak konuşmaya başladı.

 

Kendi dilinde konuşması ve yüzünün endişeyle kasılması ile masadakiler meeakla onu izlerken o telefonu aceleyle kapattı. Kaan adamın bir anda değişen yüzü ve endişeli haliyle merakla konuştu.

 

"Kötü bir haber mi abi?" Genç adam bakışlarını Kaan'a çevirerek başını olımlu anlamda sallayıp oturduğu sandalyeden aceleyle kalkarken kendini merakla izleyen arkadaşlarına açıklamada bulundu.

 

"Annem! Uzun zamandır hastaydı. Durumu ağırlaşmış." Hepsi üzüntü içimde adama bakarken o bakışlarını Derya'ya çevirerek sözlerine devam etti. "Bu zor zamanında yanında olmayı çok isterdim kardeşim ama annemin yanına gitmem lazım. Son günlerinde yanında olmalıyım. Özür dilerim seni uanlız bırakacağım için." Derya,Sarah'ın kollarından sıyrılarak yerinden kalktı ve genç adama yaklaşarak elini avuçlarına alıp güç vermek istercesine sıkıp gülümsedi.

 

"Ne özrü abi aşk olsun." Karşısındaki adamın kendisi ile aynı renkteki gözlerine minnetle bakarak devam etti." Annen o senin tabiki yanımda olacaksın. Bizi habersiz bırakma!" Genç adam başını olumlu anlamda sallayarak bakışlarını diğerlerine çevirdi kısa bir an süzdükten sonra Kaan da sabitledi. "Ters giden bir şey olursa bana hemen haber edeceksiniz! Gitsem de aklım burada. Yardım edebileceğim bir şey olursa saati,zamanı düşünmeden hemen haber etmeniz yeterli." Sarah'ın gözleri dolarken,Kaan yerinden kalkıp adamın karşına geçti.

 

"Sen meram etme abi. En ufak bir sıkıntıda bile arayacağımdan emin olabilirsin diyerek sırttı." Jamal başını olumlu anlamda sallayarak Kaan'a bakmaya devam ederek tekrar konuştu."Derya ve Sarah sana emenet! Onlara benn dönene kadar iyi bak." Kaan,kendisine emanet edilen ikici kişi ile gerilirken başını tamam dercesine salladı." Ben gelmeden Türkiye'ye dönmek zorunda kalırsanız olursanız Sarah'ı da götürün. Ben yokken burada kalmasını istemiyorum."

 

"Abi!" Jamal,Sarah'a uyarıcı bir bakış attıktan sonra devam etti.

 

"Gideceksin Sarah, beni abinin yerine koyduysan gideceksin!" Gözyaşları süzülmeye başlayan kız başını olumlu anlamda salladı. Jamal abisinin yakın arkadaşıydı. Ünüversiteyi birlikte okumuşlar,doktor çıkıncada ikisi gönüllü olarak çeşitli ülkelerde görev yapmışlardı.En son burada görev yaparken ailesi ile birlikte abisini de kaybetmişti. O günden beri Jamal onu yanjndan hiç ayırmamış arkadaşının emaneti olarak sahip çıkmıştı hep. Sarah'a yaklaşan adam onun çenesinden hafifçe kaldırarak gözlerine baktı.Kaan kzın kendinden sürmeli yeşil gözlerinin buğulu görüntüsünü börünce kalbine bir ok saplanmışcasına nefessiz kalırken Jamal tekrar konuştu. "Eğer Türkiye ye dönerlerse sende gideceksin! Sen abinin bana yadigarısın Sarah. Türkiye de olursan geri döndüğümde seni oradan alacağım söz." Kız başını olumlu anlamda sallarken adam gülümseyerek göz kırptı. "Türkiye'yi merak ediyordun hep gidersen görürsün işte." Kız akan göz yaşlarını elinin tersiyle silerek gülümsedi.

 

"Bir şartla giderim!" Genç adam kaşını kaldırarak sözlerinin devamını bekledi." Beni almaya gelince Mardine götürürsen!" Derya ve Kaan kızın bu isteğine şaşırsada Jamal gülerek başını salladı.

 

"Söz götüreceğim seni oraya!" Sarah ta gülümseyerek adama bakarken o bu sefer Derya ya çevirdi bakışlarını.

 

"Sende sözylediklerimi unutma! Kocan tekrar aradığında onu dinlemeden hüküm vermeye kalkma sakın. Durumunuz zaten pek içaçıcı görünmüyor,senin böyle davranman olayları daha beter hale getirmeye yarar sadece. " Derya 'da başını olumlu anlamda sallayarak dolu gözlerle karşısındaki adama baktı. Başta kendisinden hoşlanmasada tanıdıkça adamın yüreğinin büyüklüğü ve sevgi dolu olması,kendine bir abi gibi sahip çıkması ona çabucak alışmasına neden olmuştu.

 

"Ben hazırlansam iyi olur." Onların kendisini onaylaması ile hızla odasına doğru ilerledi.

 

Kocasına iki gündür ulaşamayan kız diğerleri ile konuşsada onlardan da merak ettiği konu hakkında bilgi alamamıştı. Hamile olduğunu henüz kimseye söylememişti. Kayra ile doğru düzgün konuşmadan kimseye de söylemeye niyeti yoktu. Kaan'ı bile bu konu hakkında konuşmaması için sıkı sıkı tembihlemişti. Jamal gideli bir gün olmuştu ve şu an hem ulaşamadığı kocası yüzünden,hemde sıkıntıdan patlamak üzereydi.Sarah hastaneye Kaan ise haber için gitmişti. Kendisi de Jamal'ı dinleyerek bebeğini tehlikeye atmamak için otelde kalmıştı ve daha akşam bile olmadan çok sıkılmıştı. Aklına geçen gün yaptığı konuşma gelince düşüncelerşni tekrar o konu üstünde yoğunlaştırdı. Bir süre düşündükten sonra şansını denemek için odadan çıkıp resepsiyona indi ve Mahmud'la kısa bir konuşma yaptıktan sonra istediğini elde etmenin sevinciyle elindeki anahtara baktı. Asansörü bile bekleyemeyecek kadar sabırsızlanmış merdivenleri çıkarak anahtarını aldığı odanın bulunduğh kata çıkmıştı. Anahtarı takıp kapıyı açtı ve odanın içerisinde kısa bir an göz gezdirip kapıyı arkasından kapadı. Bakışları odada dolanırken o esas gözüne kestirdiği yere doğru ilerledi. Yapacağı şeye odaklandı amacı milletin özelini karıştırmak değil di asla. Banyonun kapısını açarak içeri girdi ve aradığı şeyi bulamak için bakışlarını içeri de gezdirdi. Kısa bir süre sonra aradığı şeyi bulmanın sevinci ile eline aldı ve hızla odasan çıktı. Kendi odasına girerek elindekini bir poşete koydu ve komidinin üzerindeki telefonunu alarak Ahmed'i aradı. Adam Kaan'la birlikte olduğunu söyleyince onu oyalamayarak kapattı telefonu. Çantasını ve oda anahtarlarını alarak hızla çıktı odadan. Resepsiyona inerek Mahmud'a iki odanın anahtarını da vererek taksi çağırmasını istedi. Sorduğu sorunun cevabını da alınca gelen taksiye doğru ilerledi.

 

Taksiden inmeden önce onu beklemesini söyleyerek önüne geldiği şubeye baktı ve hızla yapmak istediği. Camekan bölmenin arkasındaki adama yaklaşarak yapmak istediği işlemi söyleyip gereken evrakları aldı hızla doldurarak aldığı paketin içine otel odasınsan aldığı şeyi koydu ve azğzını sıkıca kapattı. Emin olamadan kimseyi umutlandırmak istemediği için yıllardır iletişimde olduğu bir umut heyecanla bekledikleri adamın ismini ve adres bilgilerini yazdı. "Sinan ÖZDEMİR." İsmi ve bilgileri tekrar kontrol ederek paketi ülkesine göndermek için görevliye yaklaşıp teslim etti ve ücreti ödeyerek şubeden ayrılarak taksiye binip tekrar otele döndü. Odasına çıkarak yatağına uzandı. Akşam olmak üzereydi. Yemek için Kaan ve Sarah'ı beklemeyi tercih etti. Aklına yine kocası düşünce yarında bir haber alamazsa evine dönmeye karar vererek dolan gözlerini kapadı. Eli karnının üzerinde hafif dokunuşlarla dolanırken uykunun kollarına bıraktı kendisini.

 

Akşamın karanlığında önlerindeki araç bir otrlin önünde durunca Kayra hızla araçtan inerek heyecanla öndeki araçtan inen adamın koluna yapışarak kendisine çevirerek sabırsızca sordu.

 

"Bura da mı kalıyor!?" Osman sırıtarak başını salladı.Kayra bakkşlarını çokta lüks olmayan otelde gezdirirken diğerleride araçtan inip yanlarına gelince bakışlarını otelden çekerek içeri girmek için hareketlendi.Kokuna yapışan elle bakışları yanındaki adama çevrilirken o uyarırcasına konuştu.

 

"Kayra sakin ol! Her şeyi mahvedecek bir şey yapma sakın! Bak bu defa dönüşü olmaz kardeşim." Dolan gözlerini Tuğra'nın kilerden çekmeden başını olumlu anlamda hızla sallayıp tekrar hareketlenirken bh defa başka bir el durdurdu onu. Genç adam yine kolundaki elin sahibine bakmak için kafasını çevirdi.

 

"Kayra bak dikkat et! Nikahınız düştü! Onun için dinin emrettiği şekilde yaklaşacaksın tamam mı!? Karın sana namahrem koçum!" Kayra acıyla yüzünü buruşturrurken Emir arkadaşının ensesinden tutarak geri çekti hafifçe ve dişlerinin arasından bıkkınlıkla tısladı.

 

"Lan bi sus! Bi sus! Yeter bi sus kardeşim! Sırasımı şimdi bunların!?" Ensesindeki eli ters bir şekilde ittiren adam sertçe cevap verdi.

 

"Sizce zaman sırası komutanım!? Bence tamda sırası!" Emir başını göğe doğru kaldırarak hırsla sabır çekti. Kayra gitmek içşn tekrar hareketlendiğinde yine bir elğn onu durdurması ile patlama noktasına gelerek bakışlarını öfkeyle yanındaki adama çevirerek hırladı.

 

"Ne var lan ne var!?" Kerim karşısındaki adamın haline sırıtarak karışan saçlarına uzanıp eliyle düzelterek sırıttırken üzerindeki gözleğin yakalarını çekiştirerek fısıldadı.

 

"Bir şey yok bacanak. Hapishane kaçkını gibimi çıkacaksın baldızımın karşısına!?"Kayra ona minnetle baktıktan sonra koluna hafifçe teşekkür mahiyetinde bir kaç kez vurarak tekrar otele yöneldi.

 

"Kayra!" Kendisine seslenen adama dönerek bıkkınca nefesini bırakarak baktı.

 

"Lan karın o adamın yanındaysa dikkat et koçum! Belki iş ciddiye binmiştir. Adam seni silkelemesin sonra!" Osman'ın sırıtarak söylediği sözlerden sonra Kayra'nın gözlerinin önğnde iki gece önce gördüğü fotoğraf canlanınca, yüreğini saran ateş ve bedenini ele geçiren öfkeyle otelşn merdivenlerşne koştu. Diğerleri onun öfkesinin farkına vararak arkasından koşarken Emir arkasından koşan adama ters bir bakış atarak homurdandı.

 

"Lan beynini sikerim gerizekalı! Ne demeye adamın öfkesini kamçılıyorsun!? Söylenecek sözmüydü o şimdi!?" Osman büyük bir kahkahayı koyverirken Emir değişik bir küfür daha ederek peşpeşe otele giren adamların arkasından hızla girdi.

 

Resepsiyondaki Mahmud, açılan kapıdan öfkeyle giren adamı görünce kaşları hızla çatılmış peşi sıra bir bir giren adamlarla bh defa şaşkınlıkla açılmıştı gözleri! Adamların otele baskın yapar gibi girmesi ile gerilirken bir sorun çıkacağını anlamıştı. İçinde bulundukları savaşla alakalı göz dağı vermeye gelen bir gurup olduklarını düşünürken deske inen sert yumrukla daldığı düşüncelerden hızla sıyrıldj ve karşısında öfkeden gözü kararmış,saçı sakalı karışmış adama ürkekçe baktı.

 

"Sağır mısın lan karım nerede!?" Mahmud derin bir nefes alarak kendine gelemeye çalışarak adama şaşkınca baktı.

 

'Karınız kim beyefendi!" Kayra'nın cevap vermesine fırsat vermeden Tuğra araya girdi.

 

"Ya bu delinin kendi gibi deli olan kadın versiyonu! O nerede onu soruyor işte!"Mahmud yüzünü buruştururken darkadan bir baş belirerek tısladı.

 

"Lan saf mısın sen koçum!? Yaman,Yaman onu soruyor işte!"Doğan'ın sözüyle adam hafif geri çelikerek kaşlarını çatıp homurdandı.

 

"Ya sabır! Yaman kim beyefendi!?"

 

"Lan çelilin şuradan! Görgüsüz herifler!" Kayra transa girmiş gibi karşısındaki çocuğa bakıp alacağı cevabı beklerken Soner konuştu." Bizim deli kzı soruyolar kardeş! Böyle cazgır,çirkef,şirret..."

 

"Soneer!" Kayra'nın uyarısı ile arkadan diğer taraftan baş uzanıp elini sertçe vurdu deske.

 

"Ya kardeşim sen nasıl görevlisin? Ne deme ye koydular seni buraya! Benim baldız! Simsiyah saçları mavi gözleri olan hani!" Mahmud çaresizce karşısındaki tuhaf öfkeli adamları süzerken sertçe yutkundu. Kimse Derya'nın siminin söylenmediği ayrıntıısnı fark edecek halde değildi. İki günlük yogunluk ve Kayra'nın öfkesi onlarıda telaşlandırmıştı. Mahmud onlara bakarken Kerim'in yanjndan balka bir yumruk indi deske.

 

"Lan angut! Dilin mi yok senin!?Niye sorularımıza cevap vermiyorsun!?" Osman arkadan önündeki adamların hallerine gğlmekten şekilden şekile girerken bu defa diğer adam konuştu.

 

"Kardeşim sen onların kusuruna bakma yorgunluktan ne yaptıklarını bilmiyorlar. Hakkını helal et! Sen bizim şu gelin hanım hangi odada kalıyor onj söyle en iyisi!" Adam tam ağzınj açmış ismini soracaktı ki Kayra ellerini yüzüne sertçe sürerek hırladı.

 

"Lan cevap versene!" Deskin üzerinden öfkeyle adama doğru atılırken eniştesi kolundan çekerek bağırdı.

 

"Ya dilimizi anlamıyor belki? Sakin olun bir de onların dilinde soralım."Sare'nin eşi karşısındaki gence bakarak konuşmak için ağzını açtığı esnada çocuk tırsarak konuştu.

 

"Beyefendi ben sizi anlıyorum ama siz beni anla..."

 

"Niye cevap vermiyorsun o zaman hırt! Lan kızın bh otelde kaldığınj biliyoruz sen ne saklamaya çalışıyorsun bizden! Nerede oğlum kuzenim!" Mehemet'in çıkışıyla adam boynundaki kıravatı çekiştirerek gevşetmeye çalıştı. Yaşadığı zorluktan dolayı ter alnında boncuk boncuk birikmişti. Alamadıkları cevap karşıdında hepsi lobide sinirden volta atmaya başlayınca Emir onlara ters bir bakış atarak homurdandı.

 

"Beyninize sıçıyım sizin!" Emir'in kemdilerine çıkışması ile adamlar ona şaşkınca bakarken o sinirle bağırdı. " Lan adama isim vermeden sarı çizmeli Mehmet ağa arattırıyorsunuz!" Hepsi şaşkınlıkla bir birine bakarken Emir başını sağa sola sallayarak deskin önündekileri homurdanarak itip genç çocuğa baktı.

 

"Derya Yaman'ı arıyoruz kardeşim!" Adam derin bir nefes koyverip başını olumlu anlamda sallayarak desk teki bilgisayara yaklaşıp bir kaç tuşa dokunarak bakışlarını karşısındaki adama çevir.

 

"Malesef Derya Yaman isimli bir müşterimiz yok efendim." Çocuğun cevabı ile hepsinin öfkeli bakışları arkalarında hala gülmeye devam eden Osman'a kayınca o elleri cebinde gayet sakin bir şekilde deske yaklaşarak çocuğa göz kırptı.

 

"Nasılsın Mahmud?" Osman'ın sözleri ile hepsinin kaşları çatılırken o kolunu Kayra'nın omzuna atarak çocuğa gözüyle işaret etti.

 

"Bu kıt akıllı Derya Toral'ının eşi." Çocuğun kaşları hızla kalkarken, Kayra'nın yanındaki adama boğacakmış gibi bakmasıyla huzursuzca kıpırdandı. Tam cevap vereceği esnada Kayra kükredi karşısındaki adama.

 

"Derya Yaman abi! Toralı değil!" Osman onun omzuna bir kaç defa hafifçe vuraram sırıttı.

 

"O boşanmadan önceydi koçum!" Kayra öfkesini bastırmak için derin bir nefes alırken Osman sözlerine devam etti." Hem karın otele kaydını kızlık soyadıyla yaptırmış bunda benim suçum ne?" Kayra sinirden dişlerini sıkarken resepsiyondaki çocuk Osman'a bakarak konuştu.

 

"Abi muhabir hanım arkadaşlatıyls birlikte restorant bölümünde. Akşam yemeği yiyorlar. İsterseniz siz şöyle oturun ben geldiğinizi heber vereyim." Çocuk şöyle oturun derken ilerideki koltukları göstermiş,arkadaşları derken de Kayra'nın içine nasıl bir duygu bıraktığından habersizcr gülümsemişti. Kayra dudaklarını ısırarak başını hayır anlamında sallayarak cevap verdi.

 

"Gerek yok! Sen restorant ne tarafta onu göster yeterli! Karıma süptiz yapmaya geldim ben." Genç adam Kayra'nın öfkeli galinden tırsıp bir kaç dakika onu süzdükten sonra kararsızca eliyle restorant tarafını işaret etti. Kayra'nın hareketlenmesi ile diğerleri de hareketlenip restoranta doğru ilerlediler.

 

Çocuğun gösterdiği yönü takip ederek büyük bir alana giren Kayra bakışlarını hızla etrafında gezdirdi. Gözleri büyük camun önünde Kaan ve tanımadığı bir kızla yemek yiyen karısında takılı kalınca dolan gözlerinden damlayan yaşla fısıldadı.

 

"Derya!" Karısını hasretle süzen adamın dikkatini ilk çeken gece karası saçları olmuştu. İçine sevda ateşini düşüren uzun saçlarını kestirmişti. İçi sızladı bir an. Nasıl kıymıştı o aşık olduğu saçlara?Bakışları hasretle üzerinde gezinirken siyah tişörtğnden karnına kayınca boğazına kocaman bir yumru oturdu. Sertçe yutkunan adam avucunun içini gözüne bastırarak görüş alanını etkileyen yaşaları silmeye çalıştı. Olduğu yerde donmuş gibi kalırken arkasında hissettiği arkadaşlarının varlığı ile kısa bir an bakışlarını ne yapacağını bilmeyerek onlara çevirdi.

 

İçeriye ardı ardına giren adamlarla bakışlar onlara çevrilirken Derya tabağındaki yemeği didiklemekle meşkuldü. Sarah bakışların bir noktada toplandığını fark edince anormal olan şeyin ne olduğunu fark ederek hafifçe arkasına doğru çevirdi başını ve gördüğü adamlarla kaşları çatılırken endişeyle fısıldadı.

 

"Bu da nesi!?" Derya arkadaşının şaşkın ses tonu ile bakışlarını ona çevirmiş fakat onun odaklandığı ve şaşırdığı şeyin sebebebinin ne olduğunu anlamaya çalışarak o da yöne dönmüştü.

 

Karşısında görmeyi beklemediği kocasını fark edince elindeki çatal kayarak tabağına düşerken dakikalar önceki aynı acı dolu fısıltı bu defa onun dudaklarından döküldü.

 

"Kayra!"

 

Ürperen bedeni ile sanki karısının bakışlarını hissetmişçesine,arkadaşlarındaki bakışlarını tekrar karısına çevirince karısının yaşlarla parlayan mavi gözleri ve ıslak kirpikleri sanki bir ok gibi yüreğini delip geçerken ona doğru sarsak adımlarla yaklaşmaya başladı. Bir asır gibi geçen zamandan sonra karısının tam karşısımda durarak gözlerinin içine hasretle baktı.

 

Kocası kendisine yaklaşırken Derya'da ayağa kalkmıştı karşısına dikilen kocasının gözlerine oda hasretle dalarken göz yaşları arasında karşısındaki adamın varlığına inanmıyormuş gibi fısıldadı.

 

"Geldin!"

 

Kayra uzanıp karısını kollarının arasına almak için bir hamle yaptığı anda aklına gelen şeyle kolları yanlarına düşerek akan göz yaşalarına aldırmadan acıyla harmanlanmış bir sesle fısıldadı.

 

"Geldim!"

 

Yitenumutlar...

 

 

Loading...
0%