Yeni Üyelik
19.
Bölüm

İ-D-B-S-19

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı- Elif Buse Doğan : Gülüm Soldu

 

Keyifli okumalar 💓💓💓

 

Kocasının kendisine uzanan kollarının iki yana düşmesi ile Derya gözlerini pişmanlıkla sıkıca kapattı. O kollara sığınmayı o kadar çok istiyordu ki sanki yaralı yanı sevdiği adamın kollarına sığındığında merhemini bulacaktı.

 

Kayra karısının gözlerini kapatmadan önce yaşadığı pişmanlığı öyle yoğun hissetmiştiki çaresizlikten yumruklarını sıktı tğm gücüyle.Karısının ıslak mavileri kendi kahvelerine tekrar odaklandığında yalvarırcasına bir bakışla fısıldadı.

 

"Konuşmamız lazım. " Derya onu ağır ağır salladığı başıyla onayladı. Zamanı gelmişti konuşmları ve biten evliliklerini karşılıklı kabullenmeleri gerekiyordu ama Derya ayakları yere çakılmışcasına hareket ettiremiyordu. Belki de konuşmaları gereken konuları konuşmayı istemiyordu. Evliliklerinin bittiğini bilsede dillerinden dökülmesini istemiyordu. Sanki o kelimeler dillerinden dökülmeyince hala onun karısı olduğunu benimsemeye devam edecekti. Kocası onu baştan aşağı süzerken sadece bir kaç saniye çatılan kaşları ile ne olduğunu anlamaya çalışırken Kayra elini tüm gücü çekilmişcesine kaldırarak geçmesi için yol gösterdi karısına. Derya'nın ayakları sanki bu komutu bekliyormuş gibi harekete geçerken kocasının önüne geçip diğerlerinin sessiz bakışlarının arasından geçerek çıkışa doğru yöneldi. Kayra'da arkasından onu takip ederken eniştesi de hareketlensede Emir onu kolundan tutup,gözleri ile sessiz bir emir vererek olduğu yerde kalmasını sağlamıştı.

 

Sarah olup biteni film izler gibi şaşkınca izliyordu. Birbirini bu kadar çok seven iki insanın kendilerini neden bu noktaya getirdiklerine anlam veremiyordu. Derya ve Kayra'nın ortamdan ayrılması ile ne yapacağını bilemedi. Bakışları Kayra ile birlikte içeriye peş peşe giren adamlara takıldı. Onların üzerinde ürkekçe gezdirdi bakışlarını. Derya'nın kocası ile tıpa tıp aynı olan adamı görünce onun Tuğra olduğunu anladı. Otele tekrar geldiği günden beri Derya ile aynı odayı paylaşıyorlardı. Kaç gece birlikte sessiz göz yaşı dökmüşlerdi birbirinin omuzunda.İki aydır öyle çok bahsetmiştiki Derya ailesinden, kuzenlerinden onun hasretle nasıl yandığına bizzat şahit olmuştu.Hatta kızlarla yaptığı görüntülü sohbetlere bile katılmış onlarla tanışıp arkadaş olma fırsatını bile yakalamıştı.Bir tek kocasını anlatmamıştı. Sebebini elbette biliyordu anlatsa dile getirse içindeki hasrete yenik düşmekten korkuyordu. Pişmanlığı içini kavururken dayanamayıp döneceğinden,döndüğünde kocasının onu suçlamasından korkuyordu. Ama bir kaç saniye önce karşısında duran viraneye dönmüş adam bırak kızı suçlamayı bütün her şeyden kendini sorumlu tutarcasına pişmanlıkla bakıyordu karısına. Diğer adamlara takıldı gözleri. Derya'nın sözylediği gibi geniş ve birbirine tutkun bir aileye sahipti belliki. Kayra'yı bu zorlu yolda yanlız bırakmayıp,Derya'yı götürmek için, bu kadar adam onun peşine takılıp buralara kadar gelmeleri bile ailenin birbirine bağlılığını gösteriyordu.İçi sızladı,canı yandı. Kendi küçük ailesini kaybetmiş,Jamal den başka kimsesi kalmamıştı şu koca dünya da. Aile hasreti kimsesizlik içini yakarken karşısındaki aile dudaklarında buruk bir tebessüme neden oldu. O kocaman ailenin içinde olabilmek için her şeyinden vazgeçe bilirdi. Aile sevgisine o kadar çok ihtiyacı vardı ki özellikle Jamal'ın da gititği bir günün içinde bu sevgiye ne kadar ihtiyacı olduğunu hissetti. Düşünceleri arasında bakışlarını Derya'ya ve Kayra'ya olan sevgileri her hallerinden belli olan adamların üzerinde gezdirdi. Yaşı diğerlerine göre Kayra'ya daha yakın olan esmer uzun boylu genç adamın amber rengi gözlerle bakışları kesişince onun da Soner olduğunu anlamıştı. Derya ailedeki en farklı göz rengine sahip olan kuzenim diye bahsetmişti ondan.Başını yerden kaldırmayan adamı görünce tebessüm oluştu dudaklarında bu adam da çatlak görümcesinin hafız dedikleri kocası olmalıydı. Onun yanındaki başka bir ırktan olduğu adama baktı göz ucuyla, oda ecnebi damattı,diğer görümcesinin eşiydi demekki. Derya'nın onun hakkında anlattıkları aklına gelince kıkırdamamak için zor tuttu kendini.Ortamda sessizlik uzarken yapacak bir şey bulamayan kız incelemesine devam etti. Kaan'ın anlttığı kadarı,Derya ve kızların sohbet aralarında anlattıkları olaylar ile onları sanki kırk yıldır tanıyormuş gibi hissetti. Biraz ileride Derya ve Kayra'nın ardından bakan adam, adeta ela gözlerinden akan büyük bir acıyla izlemişti onların halini.Duruşundan bile güç akıyordu kumral olan adamın. Boyu bir doksanın üstünde hantal olmayan bir iriliği atletik bir bedeni vardı. Bordo bereli kuzeni Emir olmalıydı bu adam.Zeynep'i ile yaşadıkları düşmüştü belliki aklına. Onun hemen yanında ondan biraz kısa hafif dalgalı saçlı,bünyesi kırlgan,her an hasta olcakmış gibi duran adam da Mehmet olmalıydı. Bakışları yan yana duran iki adama kaydı. Birinin kaşından şakağına doğru uzanan hafif bir iz vardı. Sanki bir kılıcı anımsatıyordu. Esmer tenine farklı bir hava katsa da adamın duruşundan her an tetikte olduğu belliydi. Bu da diğer görümcesinün eşi komiser Doğan olmalıydı. Bakışları onun yanındaki uzun ve kaslı adama kaydı ve onu incelemesine bile gerek kalmadan tanıdı.Bu adam da Derya'nın ablasının eşi Kerim di anlaşılan.Derya eniştesini tarif ederken sarışın ve çok yakışıklı demişti. Hatta gözlerinin rengi gri deyince şaşırmıştı Sarah.Gri göz rengi olur mu diye ama adamın gözleri cidden griydi. Şaşkınlıkla adamın gözlerini izlerken kulağının dibinde hissettiği sesle nefesini tuttu.

 

"Kuzenlerimi ve eniştelerimi süzmeyi ne zaman bırakacaksın!?" Kulağının dibinde hafif öfkeli bir tınıyla tıslayan genç adama çevirdi bakışlarını ve farkında olmadan iç geçirdi. Bukleli hafif kıvırcık saçaları,esmer teni uzun ve yapılı bedeni vardı. Hele o karemel rengi gözleri,kendi yeşillerine her değdiğinde elektirk çarpmışa dönüyordu. Biraz önce incelediği geniş ailedeki erkeklerin hepsi anlaşılan ya karizmatik yada çok yakışıklıydı. Ama incelediği ailenin diğer bekar erkekleri ile karşısındaki adamı kıyaslayınca yüreğindeki farkındalık zirvedeki sahibinin yerini kimseye bırakmıyordu. Amacı onlarla kıyaslsmak değildi elbette bu güne kadar hiç kimse Kaan'ın sadece bir bakışı ile yüreğini erittiği gibi işlememişti içine. Henüz yabancısı olduğu bu his onu,gözlerine bakan adamda diğerlerinden farklı olan ne diye incelemeye düşünmeye itiyordu. Farkında olmadan yüreğini oynatan Kaan daki o çekimin diğerlerinde olup olmadığını anlamak istiyordu sadece. Kaan kızın o kadar incelemeden sonra bir de iç çekmesi ile gözlerini Sarah'ın kendinden sürmeli zümrüt yeşili gözlerine çevirdi.Gözlerinin güzelliği yetmiyormuş gibi birde koyu siyah bir makyajla ön plana çıkartıyordu ya şu kız gözlerini, Ömer amcasının Esha teyzesine yaptığı gibi peçe takıp gizleyesi geliyordu insanın yüreğine işleyen o bakışları. Kendisini toparlamaya çalışarak kıza karşı içinde aniden baş gösteren öfkeyle bakıp homurdandı. "Bir de çekinmeden,sıkılmadan iç geçiriyorsun! Bakışları ile kıza sertçe masanın ucunu işaret ederek sözlerine devam etti."En köşeye pencere kenarına geç otur!" Kız daldığı düşüncelerden adamın sert tınılı homurdanması ile sıyrılırken, iç geçirmesinin sebebini yanlış anlayan ve kendisine emir veren Kaan'a ateş saçan yeşillerini dikerek tısladı.

 

"Ne saçmalıyorsun sen!? Benim kimseye iç geçirdiğim falan yok! Tıpkı senin gibi onlarıda bir abi gibi görüyorum!" İşittiği hitaf şekli ile yüzünü tiksinir gibi yüzünü buruşturan buruşturan adam inlercesine tısladı.

 

"Abi mi!?" Kız adamın yüzünün aldığı şekille tekrar konuştu.

 

"Evet abi! Derya hepsinden sürekli bahsettiği için kendi kendime tanımaya çalışıyordum sadece. Ne demeye inceleyeceğim yoksa!" Kaan takıldığı noktaya geri dönerek hırladı.

 

"Ne abisi kızım!? Onlara abi gözüyle bak! Zaten doğru olanı da bu! Hepsi abin sayılır! Ama kazık kadar kadın bana abi diyemez! Ufalda cebime gir be!" Sarah onun verdiği tepki karşısında ağzı bir karış adama baktı.

 

"Nasılsın Sarah?" Kız gözlerini Kaan dan çekmeyip onun şaşkın halini umursamadan cevap verdi.

 

"İyiyim Osman abi." Bakışlarını Kaan'dan çekip masanın karşısına oturan adama gülümseyerek sordu."Sen nasılsın?" Karşısındaki adam da gülümseyerek başını sallarken kız da Kaan'ın biraz önce işaret ettiği yere geçerek oturdu.

 

"Bende iyiyim." Sarah adama gülümserken o bakışlarını hala ayakta dikilen adamlara çevirerek seslendi. "Kuzen!" Emir'in bakışları kendisine dönünce masayı işaret ederek sözlerine devam etti. "Otursanıza lan! Onların konuşacağı çok şey vardır. Hadi gelin dikilmeyin orada." Onlar derken Derya ve Kayra'dan bahsettiğini anlayan Emir bakışlarını tekrar çıkış kspısına çevirirken diğerleri çoktan yerleşmişti masaya.

 

Soner beş dakika önce göz göze geldiği kıza bakarken Kaan'ın kendisini ablukaya aldığının bilinciyle gülmemek için yanaklarının içini ısırarak bakışlarını kızdan çekmeden konuştu.

 

"Hanımefendiyi tanıştırmayacak mısın bizimle Kaan?" Sorusundan sonra kısa bir an Kaan'a baktı. Onun dişlerini hırsla sıktığını gerilen çene kaslarından anlarken bakışlarını sahte bir ilgiyle tekrar kıza çevirdiği esnada Kaan'ın sesini işitti.

 

"Sarah Armani! Gönüllü ameliyat hemşireliği yapıyor." Soner yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile karşı çaprazında oturan kadına bakıp elini uzattı.

 

"Memnun oldum Sarah hanım.Bende Soner Ataman." Sarah uzatılan eli hafifçe sıktı ve aynı karşılığı verdi.

 

"Bende memnun oldum Soner bey." Kaan'ın bakışları ikilinin ortada buluşan ellerinde takılı kalırken uzanarak hırsla ikilinin ellerini ayırıp,Soner'e ters ters bakarak homurdandı.

 

"Örk lan şu elini! Kurban pazrlığımı yapıyorsunuz iki saattir el ele!?" Soner,Kaan'ın tepkisi ile kahkaha isteğini bastırmaya Tuğra üçlü arasında yaşanan gerginliğin nedenini fark edince Sarah'a bakarak muzipçe konuştu.

 

"Bu Kaan dingilinin seni bizimle tanıştırmaya niyeti yok galiba?" Kaan,Tuğra'ya öfkeli bakışlarını yollarken kız gülümseyerek cevap verdi.

 

"Siz beni tanımasanızda ben hepinizi tanıyorum Tuğra bey." Tuğra kızın cevabı ile şaşırarak tek kaşını kaldırırken kız tekrar konuşmaya başladı."Kayra'nım kardeşisiniz." Tuğra başını olumlu anlamda sallayıp gülümserken kız diğerlerinin de ismini sayarak kendini tanıtınca hepsi şaşkınca ona baktı.

 

"Aman ne güzel! Tanımadığın erkekleri araştırmak gibi bir huyunmu var senin! ?" Kızın kaşları işittiği sözlerle çatılırken yanındaki adamın bu hün neden bu kadar agresif ve kırıcı davranıyordu gerçekten çok merak ediyordu.

 

"Tanıdığım ve ya tanımadığım bir erkeği araştırıp,araştırmamın seni ilgilendirdiğini zannetmiyorum!" Verdiği cevapla sinirden yüzü kararan adama doğru bedenini çevirerek sözlerine devam etti."Sen kimsin ki seni ilgilendirmeyen bir konuda beni sorguluyorsun!?" Kaan kızın cevabı ile öfkeyşe dişlerini sıkarak elini sertçe masaya vurunca masadaki bakışlar birden ikiliye döndü. Mehmet anlam veremediği olay karşısında Kaan'a uyarıcı bir ses tonuyla seslendi.

 

"Kaan!" Kaan'ın bakışlarını zorda olsa üzerine çekince kaşlarını çattı. "Hayırdır koçum!? Ne derdin?" Gözleri ile etraftaki bakışların üzerinde olduğunu gösterircesine işaret etti."Herkes bize bakıyor oğlum! Haraketlerine dikkat et! Yakışıyormu lan sana!?" Kaan'ın tavrına analam verememişti. Her zaman uysal ve sakin bir yapıya sahip olan adam gitmiş bir anda yerine karşılarındaki agrasif adam gelmişti. Bu halini hafatalardır içinde bulunduğu zorlu şartlara yorsa da içinden bir ses öyle olmadığını fısıldıyordu.

 

"Abi bura da şartlar,yaşam tarzı her şey farklı! Sizlerle daha biraz önce karşılaştı ve sizi kırk yıllardır tanıyormuşcasına etrafa verdiği samimi izlenim hoş bir şey değil. " Kız, Kaan'ın sözleri ile sabrının son noktasına geldiğini hissederken o sözlerine devam etti." Adına sürülecek bir leke burada hayatının karar..."

 

"Sen ne diyorsun ya!?" Sarah daha fazla dayanamayarak yanında saçma sapan konuşan adamın sözleri ile yerinden sinirle fırlayarak konuşmasını sertçe keserken diğerleri gittikçe daha çok gerilen ortamda şaşkınca birbirine öfke kusan ikiliye baktı."Kim oluyorsun da beni bu şekilde insanların için de rencide etme hakkını kendin de buluyorsun!?" Tepesin de kendisine öfkeyle çemkiren kızın,arkadaşlarının yanında onun iki de bir kendine karışma hakkına sahip olmadığını ve kim olduğunu sorgulaması ile tıpkı o gibi öfkeyle yerinden fırlamasına sebep oldu.

 

"Jamal abinin seni bana emanet ettiğini unutma! Benim yanımda olduğun sürece hareketlerine dikkat edeceksin! Zaten başımızda yeterince dert var bir de senin gönül maceralarınla uğraşacak değilim!" Sarah duyduğu sözlerin ağırlığı ile elini tokat atmak için hırsla kaldırdığı esnada Kaan bileğinden sertçe kavrayarak dişlerinin arasından tısladı. "Sakın!" Kız gözlerine dolan yaşlarla karşısındaki adama bakarken Kaan kızın bileğindeki elinin sertçe çekilmesi ile bakışlarını o yöne çevirdi.

 

"Ne yaptığını zannediyorsun sen!? Bırak kızın bileğini!" Kaan ters bir şekilde yanındaki adamın gözlerine baktığı an Sarah'ın biraz önce o gözlere bakarak iç geçirdiği anı hatırlayınca dişlerini sıkarak adama karşı tısladı.

 

"Karışma sen Kerim abi!"

 

"Saçmalıyorsun Kaan bırak kızın bileğini! Biz buraya ne için geldik ama sayende karşılaştığımız şeye bak! Adam ol lan!"Kaan gözlerini kapatarak sakinleşmeye çalıştı. Kısa bir süre gözlerini açtı ve bakışlarını kıza çevirerek bileğini sertçe bıraktı. Onun hateketlenmesi ile önüne engel olurcasına dikilerek kızın ıslak gözlerinden bakışlarını çekmeden konuştu.

 

"Dikkat et! Bu ilk ve son olsun! Sakın bir daha ailemle aramda sorun yaşamama neden olursan olacaklardan ben sorumlu değilim!" Kız ağlamamak için gözlerini kırpıştırırken Kaan'ın yüizne doğru yaklaşarak kırgınlığını dile getirircesine cevap verdi.

 

"Merak etme abim beni sana emanet etse de başına bela olacağımdan korkma çünkü şu saatten sonra seninle değil ülkene gelmek, bir adım dahi atmam! Ayrıca benim yüzümden kimsenin ailesi ile arasının açılmasını istemem,çünkü bir ailenin eksikliğini en iyi ben bilirim! " Sözlerini bitiren kız karşısındaki adamı göğsünden ittirerek kenardan geçip hızla ortamdan ayrıldı. Kaan,kızın sözlerinden sonra öfkeyle hareket edip onun yarasını kanattığını anlasa da artık çok geçti. Kendisine olan öfkesi ile yumruklarını sıkarken neden bu şekilde sert bir tepki veripte kızı kırdığına anlam veremiyordu. Bildiği tek şey kızın kendine karşı bu kadar soğuk ve ilgisizken arladaşlarına,onları görmeden tanıyabilecek kadar ilgili ve alakalı olmasıydı. Onları inceleyişi,iç çekişi , Soner ve Tuğra'nın kıza karşı piç tavırları da içindeki bu bilinmezliği kamçılamıştı.

 

"Ne halt ettiğini sanıyorsun sen hayvan!" Kaan bakışlarını karşısındaki adama çevirdiğinde onu ilk defa bu denli öfkeli görüyordu." Kızı ne hale getirdin derdin ne senin!?Ne yaptı kız şimdi sana da avını parçalayan aslan misali kızı parçalara ayırdın!" Kaan kalktığı sandalyeyr tekrar otururken Osman sözlerine devam etti."Kimsesi yok lan o kızın! Şu kocaman dünya da yapa yanlız! Böyle bir birine tutkun bir aileyi görünce Sarah'ın gözlerindeki aile hasretini özlemi fark etmedin mi de kızı hırpaladın it!" Soner yanındaki adama dönüp bakışlarını kısarak konuştu.

 

"Pes vallahi abi! Görünen o ki Sarah'ı da araştırmışsın. Nasıl bir amaçla, neye hizmet ederek araştırdırdın kızı merak ettim doğrusu!" Kaan'ın öfkeli bakışları Sarah'la bayağı bir ilgilenen Soner'i bulurken Osman gözlerini bıkkınlıkla devirip sertçe cevap verdi.

 

"Lan ne araştıracağım kızı!? Zaten tanıyordum ben Sarah'ı. Abisi bizim Jamal'ın arkadaşıydı. Jamal sayesinde önce abisini sonra Sarah'ı tanıdım." Bakışlarını Kaan'a çevirip elini kaldırdı ve onu işaret ederek yüzünü buruşturdu. " Bu salağın bahsettiği gibi bir kız değil Sarah! O sadece savaşta kaybettiği ailesinin hasretini çekiyor! Kimsesi yok kızın. Jamal kızı bu salağa emanet edip onlarla Türkiye'ye gitmesini istedi. Eşlerinizle daha önce tanışmış,sizi de böyle bir arada ve tutkun görünce sevinmiş garip. Gitmek zorunda kaldığı ülke de,geçici de olsa birlikte kalacağı geniş aile onu heyecanlandırmış,aile hasretini bir nebze de olsa bastırmıştı. Taki bu beyinsiz,kızı yanlış anlayıp onu kırana kadar!" Osman'ın anlattıkları ile diğerleri Kaan'a onaylamaz bakışlar atarken Osman karşısındaki adamın gözlerine bakışlarını dikerek konuştu."Şimdi götür bakalım o emaneti nasıl götüreceksen!? O yediğin boktan sonra o kız senle gelmez koçum!"

 

"Hayvan abi işte! Kızı bizden kıskanacak kadar ibne bu!" Kaan bakışlarını Soner'e çevirirek yüzünü buruşturup konuştu.

 

"Soner! Bak abuk subuk konuşup benim asabımı bozma! Ne demeye kıskanacağım lan ben o kızı!? Emanet sadece o yüzden ayağını denk alsın diye şey ettim! Ayrıca sen ne yavşak adamsın lan piç! Ne demeye kıza yavşıyorsun!?"

 

"Ne yavşaması puşt!? Sadece tanıştık!"Tek kaşını alayla kaldırarak sinsice sırıttı."Ayrıca ben bekar o bekar bu durum seni niye ilgilendiriyor ki bu kadar?" Kaan elini sertçe masaya geçirip öfkeyle yerinden fırladı.

 

"Emanet lan emanet o! Sen burayı şimdiye kadar yaşadığın yerlerle,kızı da o tür kızlarla karıştırıyorsun anlaşılan!"İşaret parmağını tehdit edercesine salladı."Kızın adına senin yüzünden bir leke gelirse seni mahvederim So..."

 

"Yeterr!" Emir'in sesi ile ikili ve masadakilerin bakışları o yöne çevrirlirken adam ateş saçan bakışlarını ikili üstünde sabitleyerek tekrar konuştu."Yeter!Buraya ne için geldiğimizi unutmayın! Bir kaos bitmeden bir kaosta siz mi çıkaracaksınız lan!?"Bakışlarını Soner'e çevirdi. " Burası ne Türkiye ,ne Amerika! Hareketlerine ve sözlerine dikkat et kırmayayım o çeneni!" Soner kendini savunmak için ağzını açmıştı ki Emir'in sert bakışı ile susmak zorunda kaldı. Emir bu defa bakışlarını Kaan'a çevirerek dişlerini sıkarak tısladı."Bir daha bir kadına öfkene yenilerek elini sürmeye kalkarsan senin o elini kırarım! Sana biri emanet edildiyse önce kendin ona sahip çıkıp korumayı bileceksin lan!"Kaan,Emir'in sözlerinin haklılığı ile başını eğerken adam sözlerine devam etti."Derya ve Kayra konuşup anlaştıktan sonra buradan hep birlikte çıkıp gideceğiz! Belki yarın,belki öbür gün! Kimseyi burada bırakmaya niyetim yok! O yüzden kendinizi toplayın! Birbirinizi tımarlamak yerine ülkeye dönünce bu ikisine nasıl yardım edebiliriz onu düşünün!" Bakışlarını tekrar Kaan'a çevirdi ve işaret parmağını sallayarak uyardı. "Sende,sana emanet edilen kızın gönlünü nasıl edipte kendinle beraraber getireceğini düşün! Madem sana emanet bizimle gelecek! Çünkü ben burada kimseyi bırakmak istemiyorum!" Emir'in sözleri ile ikili bir birlerine öfkeyle bakarken Soner kalktığı sandalyeye tekrar oturmuş Kaan ise hızla ortamı terk etmişti.

 

Derya açtığı kapıdan içeri girerken arkasındaki adamın varlığı ile gerginliğini azaltmak için derin nefesler alarak hafif kenara çekilip eliyle odaya girmesi için eliyle içeriyi işaret etti. Kayra kısa bir an karısının gözlerine baktıktan sonra karısının isteğine uyarak odaya girip içeriyr doğru ilerleyerek yönünü tekrar karısına çevirdi. Onun kapıyı kapatıp ağır adımlarla karşısına geçmesini bekledi. İkili kısa bir süre öylece bir birine baktı hasretle. Odadaki sessizlik uzarken sessizliği bozan Kayra oldu.

 

"İyi misin?" Aralarındaki sessizliği bozmak için bir şeyler söylemek istemiş dudaklarından dökülen haftalardır merak ettiği şey olmuştu. Derya dolan gözlerinden süzülen yaşları umursamamaya çalışarak,yüzündeki acı tebessümle başını olumlu anlamda salladı.

 

"İyiyim." Kayra sanki duyduğu tek kelimelik cevaba inanmazcasına karısını baştan aşağı incelercesine süzdü. Bakışları karnında takılı kalırken Derya'da kocasının üzerinde bakışlarını gezdirdi. Zayıflamış,saçı sakalı birbirine girmişti. Gözlerinin etrafında mor halkalar yer edinmişti. Omuzları sanki içindeki çaresizliği dışa vururcasına çökmüştü. İçi acıyla ezilirken sesinin çıkmasını umud ederek fısıldadı. " Sen iyi misin?" Karısının sorusu ile bakışlarını karnından çekmeden başını salladı.

 

"Be...bebeğimiz?" Bebeğin durumunu sorduğunu anlayan Derya ellerini farkında olmadan karnına götürürken Kayra sertçe yutkundu. Karısı karşısındayken dokunamamak, bebeğinin varlığını hissedememek bu günden sonra yaşayacağı en ağır cezaydı onun için. Gözleri dolarken bakışlarını karısının karnından çekip etrafında gezdirdi. Kuruyan dudaklarını dişleyerek akmaya çalışan göz yaşalarını engellemeye çelışsada başarılı olamamıştı.Bakışlarını tekrar karısına çevirerek başını hafifçe yana eğip içindeki acıyı aktaran bir fısıltıyla konuştu."Ne zaman öğrendin? Kaç haftalık?" Derya artık gözünden akan yaşı konturol edemezken Kayra da aynı duruma gelmişti.

 

"Seni aradığım akşam öğrendim. İki gün oldu.İki buçuk aylık." Sözlerini bitiren kızın dudaklarından firar eden hıçkırıkla Kayra ona doğru yaklaştı ve göz yaşlarını silmek için elini uzattığı anda ateşe uzanmışcasına geri indirdi. Ellerini yumruk yaparken çaresizlikle fısıldadı.

 

"Ağlama."Derya elinin tersiyle göz yaşlarını silerken küçük bir çocuk gibi çekerek aynı çaresizlikle fısıldadı.

 

"Sende ağlıyorsun." Karısının sözleri ile Kayra avuç içlerini gözlerine bastırarak homurdandı.

 

"Ben yaptığım aptallıklara,seni kaybetmeme ağlıyorum! Ama sen ağlama!" Bu defa Derya kocasına doğru bir adım attı ve aralarında mesafe kalmayacak şekilde durdu. Nefesleri birbirinün yüzlerine çarparken konuştu.

 

"Bende yaptığım aptallıklara ve seni kaybetmeme ağlıyorum!" Kayra karısının verdiği cevapla tebessüm etmeye çalışarak cevap verdi.

 

"Sen yine de ağlama. Göz yaşını silememek,sana dokunamamak öldürüyor beni! Kendimi daha da çaresiz hissettiriyor."

 

"Bu çaresizliğe sebep benim! Olmayacak bir karar verdim! İkimizide ateşten bir kuyuya attım!" Karısının yüzünü yalayan nefeslerine daha fazla dayanamayan adam,onu kollarına almanın korkusu ile elini saçlarına daldırarak karşısından ayrılıp odanın içerisine doğru ilerledi.

 

"Sana o kararı aldıracak temelleri de ben hazırladım. Seni her defasında suçladım, kırdım,yaraladım! Seni bu kararı alman için kamçıladım!" Kocasının kendinden uzaklaşması ile gözlerindeki acıyı saklamak istercesine kapatığ derin bir nefesi ciğerlerine çekti kız. Bakışklarını tekrar açtığında kocası balkon kapısının önünde kendini izliyordu. Bakışları sürekli karnına kaydıkça Derya daha da kötü oluyordu.

 

"Ben sebden her şeyi gizlemeseydim,güvenini kazana bilseydim,senin ruh halini neler hissettiğini,piskolojini tahmin etseydim,seni anlamaya çalışsaydım bu halde olmayacaktık!" Gözlerini karısından alamadıkça içindeki ateş harlanıyordu gerginlik yüzünden bedenini basan sıcaklıktan kurtulmak için balkon kapısına dönğp açtı ve içeriye serün havanın girmesini sağlayarak karısına döndü. Ona yaklaşmak istesede kendini frenleyememekten korkuyordu.Nefesini sesli bir şekilde bırakarak tekrar karısının mavi harelerine odakladı gözlerini.

 

"Evliliğimizin bitmesinde ikimizin de hataları var. Bizim bunu anlamamız çok geç oldu!" Söyleyeceği şeylere karısının nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu ve dili o sözleri söylemeye bir türlü varmıyordu. Karısının yanına yaklaşıp eliyle pencerenin kenarında karşılıklı duran tekli koltukları göstererek sözlerine devam etti."Otursan daha iyi olucak. Fazla ayakta kalma.Size bir zarar gelsin istemiyorum." Kocasının isteğini gözlerini açıp kapayarak onayladı. Onları düşünmesi hoşuna gitmişti. İlgiye sevgiye o kadar ihtiyacı vardı ki ıfak bir söz bile bütün duygularının birbirine girmesine neden oluyordu.İçindeki karmaşayı bir kenara bırakarak kocasının isteğine ayak uydurup tekli koktuğa geçerek oturdu. Kayra'da oturarak bakışlarını ksrısına çevirirken ona dokunmamak için elleri ile koktuğun kenarlarını var gücüyle sıkıp direkt konuşmaya girdi.

 

"Sizi buradan götürmeye geldim!"Derya'nın ellerindeki bakışları hızla kocasının içini eriten kahvelerini bulurken Kayra onun istemediğini düşünerek sözlerine ara vermeden devam etti."Ne olursa olsun sizi buradan aşmadan gitmem! Bu konuda itiraz istemiyorum Derya! Bebeğimi ve annesini yanımda,gözümün önünde istiyorum." Gerçekler aklına doluşurken boğazına oturan yumruyu sertçe yutkunup fısıldadı." Beni affet! Yaptığım şeyler yüzünden beni sizin yokluğunuzla cezalandırma. İnan bana bu çok ağır." Derya ne diyeceğini bilememişti. Elbetteki ülkesine dönmek istiyordu,hatta kocası gelmese kendi gidecekti ama şimdi Kayra gözlerinin içine bakarak sizi almaya geldim demişti ya şu koca dünyada mutlu olmak için ne kadar sebep varsa hepsi bir anda yüreğine dolmuştu. Kayra'nın sahiplenişine,ilgisine öyle ihtiyacı vardı ki bu iki kelime o ihtiyacı doldurmuştu sanki. Kucağında tutmakta zorlandığı ellerindeki bakışlarını kocasına çevirerek derince baktı.

 

"Seni affetsem,sen beni affetsen, evimizse dönsek içinde bulunduğumuz durumu değiştire bilirmiyiz Kayra?" Karısının konuşmanın sonunu nereye bağlayacağını içinde yeşermeye başlayan korkuyla bekledi."Biz birbirimizi kaybettik. Bir arada olamayız artık. Bir birimize acı vermekten başka bir işe yaramaz! Sürekli birbirimizi görmemiz,bir birimizi ggöz hapsinde tutmamıza neden olacak ve bu da daha çok yaralayacak bizi!"Biraz sonra söyleyeceklerini kabul etmesi için kocasının gözlerine yalvarırcasına baktı."Seninle gelirim ama bir arada olamam! Herkesle görüşüp vedalaştıktan sonra,izin ver gideyim Kayra! Belki başka bir şehre,belki başka bir ülkeye! Ama bebeğimizle her zaman görüşmeni sağlayacağım! Yemin ederim! Lütfen kabul et gideyim! İkimiz de daha fazla acı çekme...!"

 

"Kes sesini!" Kocasının tıslayan sesiyle kendi kafasında palnladığı,daldığı düşünceler yüzünden yerinde sıçrarken Kayra onu korkuttuğunu görünce ellerini sertçe yüzüne sürterek oturduğu koltuktqn kalkıp karısının dizlerinin dibine oturdu. Ellerini avuçlarına almak istesede yapamadı. Karısı başını eğmiş bir şekilde ağladığını görünce acıyla fısıldadı. "Bana bak." Karısı ona bakmadan hala ağlamaya devam eden karısına yalvarır gibi fısıldadı."Bana bak Derya lütfen! Gözlerime bak!" Kocasının ilinci komutuyla kız bakışlarını yavaşça kaldırırdı ve onun isteğine uyarak gözlerinin içine baktı. "Ne seni,Ne bebeği mi bırakmam! Bırakamam Derya anla beni! Biz ikimiz daha az acı çekelim diye bebeğimize bu haksızlığı nası yaparız! Ya ben! Bebeğimiz en azından senin avuntun olacak,tesellin olacak,dayanma gücün,dayanağın olacak ya ben ne yapacağım Derya beni hiç mi düşünmüyorsun!? Ben nasıl dayanacağım!? Her istediğimde görüştüreceğini söylüyorsun ben onun elini bir defa tuttuğum da, kokusunu içime bir defa çektiğim de bir daha nasıl bırakırım aklın kesiyor mu bunu? Beni çek vur bunu isteme! Ölürüm de bu istediğine izin vermem!" Kocasının son derece kararlı olduğunu gözlerindeki itiraz istemeyen bakışlardan da anlayan Derya omuzlarını düşürerek bakışlarını kaçırdı.

 

"Biz artık evli değiliz!"

 

"Evet değiliz! Ama bebeğimin ve senin yanımda olmana engel değil bu durum!" Kocasının inatçı tutumu ile ellerini yumruk yaparak hafifçe dizine vurdu isyan edercesine.

 

"Yanında olmamız ikimizinde sonu olacak! Belki ileri de başka birisi olacak hayatında! Ben buna dayanamam Kayra! Seni gözlerimin ömünde başka biriyle görmeye dayanamam!" Kayra yumruk yağtığı ellerini sertçe yere vurarak tekrar tısladı öfkeyle.

 

"Saçmalama! Ben kendimi bildim bileli seni sevdim ve seveceğim! Boşanmış olmamız bunu değiştirmeyecek! Ne senin başka biri ile olmana izin veririm ne de kendimin! Asla öyle bir şey olmayacak çıkar aklından!" Derya çaresiz bakışlarını kocasının gözlerine dikti.

 

"Şu halimize bak! Kırgınlığımıza öfkrmize rağmen birbirimize dokunmamak için çabalayarak eziyet ediyoruz!"

 

"İnan bana başkasının dokunduğunu görmekten,düşünmekten daha az acı verici bu durum!" Derya kocasının sözlerine kendini bırakmadan önce sonuna kadar direnmeye çalıştı.

 

"Çok canımız yanacak!"

 

"Birlikte yaralarımızı saracağız!"Karısının akan göz yaşlarını silmemek için ellerini yumruk yaparken kendi göz yaşlarını serbest bıraktı.

 

"Hiç bir zaman bir birimize sevgiyle dokunamayacağız! "

 

"Başka biri olmadıktan sonra katlanmak daha kolay olacak! Derya akan gözyaşlarını silerek homurdandı.

 

"İstediğini yapsam bile geçmişte yaptıkların yüzünden seni affetmeyeceğim!" Kayra'nın gözlerinde bir umut ışığı belirirken acı bir gülümseme ile fısıldadı.

 

"Ben de kendimi affetmeyeceğim!" Derya burnunu sertçe çekerek çemkirdi.

 

"Gitmeme izin vermeyip bize daha çok acı çektireceğin için seni süründürüp canından bezdireceğim!" Yüzüne yayılan tebessümle cevap verdi.

 

"Süründürsen,canımdan da bezdirsen gıkımı çıkartmadan ömrümü yolunuza sereceğim!"Kocasının vazgeçmeyen haliyle Derya bakışlarını kaçırarak iç çekti.

 

"Beni delirtiyorsun! Neden her şeye boyun eğip benim yollarımı bağlıyorsun!?Kayra iki dizinin üstünde karısına biraz daha yaklaşarak ellerini oturduğu koltuğun kenarlarına koyarak fısıldadı.

 

"Ne yaparsan yap,ne söylersen söyle asla vazgeçmeyeceğim! Yıllardır senin yaptığın gibi! Madem yollarımız bir birine çıkamayacak ben de,ben den gitmemeniz için bütün yolları bağlayacağım!" Omuzlarının hizasındaki,önüne dökülen saçlarını elleri ile arkaya doğru ittiren kıza içi titreyerek baktı adam. "Neden kestirdin saçlarını? Niye yaptın bunu?" Kocasının yüzüne bakmadan dişlerinin arasınsan tısladı.

 

"Öyle gerekiyordu!"

 

"Saçlarını çok sevdiğimi bildiğin için yaptın bunu?" Kocasının tespiti ile kızın bakışları şaşkınca ona dönerken Kayra devam etti." Bana olan öfkeni neden saçlarından çıkardın?"Derya başını olumsuz anlamda iki tarafa sallayarak cevap verdi.

 

"Senin saçlarımı bu kadar sevdiğini bilmiyor dum!" Kısa bir an düşünerek tekrar konuştu."Ama bilseydim yine yapardım." Kayra karısının saçlarında,parmaklarını dolandırırcasına hasretle gezdirdi bakışlarını.

 

"Neden kestirdin o zaman!?"

 

"Senden başka biri dokunduğu için!" Karısının verdiği cevapla bütğn bedeni gerilirken içini saran duyguyla elleri koltuğun kenarını sıktı var gücüyle. Gözlerinin önüne fotoğraftaki adam gelince kıskançlığı ilklerine kadar hissetti.Sakin olmaya çalışarak sıktığı dişlerinin arasından sordu.

 

"Ne? Kim...kim dokundu ki saçlarına?" Öfke bedenine hükmetmeye çalışırken krndine hakim olmak için çabalamoş fakat sesindeki o öfke tınısını gizleyememişti." Derya kocasının sesindeki tınıyı hissedince o anı hatırlayıp etkisi ile verdiği eksik cevap yüzünden kendisine kızdı ve aceleyle cevap verdi.

 

"Haber için gittiğimiz bir bölgede adamın biri tarafından rehin alınmıştım. O bana dokunmaya çalıştı ama tek dokuna bildiği saçlarım olmuştu. Ben onu kendimden uzaklaştırmak için uğraşırken kurtardılar zaten. Bende oyüzden kestim saçlarımı." Karısının cevabj ile gözleri kararan adam onun dizlerinin dibinden öfkeyele kalkarak odanjn içini dolandı çaresizce. Bir kaç tur attıktan sonra karısına dönerek işaret parmağını sallayarak konuştu.

 

"Hazırlan! Hemen yarın gidiyoruz bu lanet yerden!" Kız şaşkınca kocasına bakarken o kendi kendine homurdanıyordu." Sen karına sahip çıka bilseydin bunlar gelmezdi başına! Sen karını koruyamadıktan sona ne bekliyordun ne!" Elleri ile kafasına vurdu hırsla ve tekrar karısına döndü." Valizin nerede!?" Kocasının delirmiş gibi hareket etmesiyle oturduğu yerden kalkarak ona doğru ilerleyip önünde durdu.

 

"Sakin ol Kayra!"

 

"Nasıl sakin olayım!? Nasıl!? Ya sana bir şey yapsaydı! Ya bir şey olsaydı Derya!?"Karısının yanjmdan geçerek hızla odadaki küçük giysi dolabına doğru ilerledi." Bir dakika daha durmayacağız burada! Hemen çıkıp gideceğiz! Nerede bu lanet bavul!?" Kayra'nın kendi kendine öfke kusması ile yüksek sesle bağırdı.

 

"Gidemem Kayra!" Genç adam işittiği cevapla hızla karısına dönerek çatılmış kaşlarınjn altından şaşkın bir şekilde baktı.

 

"Ne demek gidemem!?"

 

"Gidemem çünkü yarın doktor randevum var! Ve ben bebeğimizin sağlık durumunu öğrenmeden,gideceğim yolun ona bir zararının olup olmayacağını bilmeden bir adım dahi atmam!" Karısının sözlerinden sonra farkında olmadan tuttuğu nefesini bıraktı ve öfkesini bastırmak için derin bir nefes alarak karısına döndü.

 

"Peki. Önemli olan sizin sağlığınız. Yarın birlikte doktora gideceğiz ve sonuçlara göre en kısa sürede buradan gideceğiz!" Derya başını olumlu anlamda sallarken Kayra tekrar konuştu." Randevu kaçta?"

 

"10 da."

 

"Tamam." Elini saçlarından geçirerek odanın içine doğru bir kaç adım attı." Sen şimdi yat dinlen. Sabah kahvaltıdan sonra çıkarız."Derya başını olumlu anlamda salladı."Hiç bir şeye elini sürme yarın doktordan gelince ben toparlarım eşyalarını. Şimdi inip kuzenlerle konuşmam lazım." Karısının gözlerine içindeki aşkı ve hasretliği akıtırcasına bakarak fısıldadı.

"İyi geceler." Kocasının kapıya doğru ilerlemesi ile Derya'da onun geniş omuzlarına bakarak iç çekip fısıldadı.

 

"İyi geceler."

 

Ahmed ve babası karşılarındaki adamlara bakıştılar uzun süre. Mahmud bir terslik çıkacak korkusu ile Ahmed'e haber vermişti olup biteni. Ahmed acele ile çıkarken babası da peşinden gelmişti. Biraz önce Derya'nın kuzenlerinden öğrendikleri olayın aslı ile ikili den bir haber bekliyorlardı hepsi.

 

Kayra masaya doğru yaklaştığında bir saat kadar önce masada olan kızın şimdi olmadığını,Kaan'ın da ortalarda gözükmediğini fark etmesi uzun sürmemişti. Onların yoklıpunda masaya başka birileri dahil olmuştu anlaşılan. Arkadaşlarının yanjna gelip tanımadığı ikilinin üzerinde bakışlarını gezdirdi. Karısına soramasada o fotoğraftaki adamı arıyordu gözleri. Ama karşısındakilerin o adamla alakası yoltu. Fotoğrafta yandan girmişti kadraja. Karşısında yaşlı bir adam ve en fazla kendisi yaşlarında bir adam daha vardı. Onlarda kendisini inceliyorlardı. Yaşlı olan adam elindeki bastona dayanarak oturduğu yerden kalkıp Kayra'nın karşısına dikildi.

 

"Ben Ammar Enes Kavir." Yanındaki genç adamı işaret etti." Bu da oğlum Ahmed Zahir Kavir."Kayra onları başı ile onaylarken kendisine elini uzatan yaşlı adama elini uzatarak cevap verdi.

 

"Kayra Yaman." Yaşlı adam da başı ile onu onaylarken elinş bıraktığı adama karşısındaki sandalyeyi işaret etti.

 

"Otur oğlum." Adamın işaret ettiii yere oturan Kayra karşısı daki adamın kendisi ile dertlerinin ne olduğunu düşünüyordu. "Ben Derya'nın patronu Levent'in arkadaşıyım." Duyduğu isimle gözlerini devirdi Kayra. Karısının burada olmasındaki en büyük etkenlerden birisi oydu." Levent,Derya buraya gelmeden onu bize emanet etti oğlum. Kızım gelecek size emanet dedi. Biz de emenet canından da üstün tutulur." Kayra konuşmanın nereye varacağını düşünürken adam sözlerine devam etti." Derya'yı almaya gelmişsin ama o seninle gelmek istemiyorsa ben onu yollayamam!" Kayra adamın sözleri tek kaşını kaldırarak ters bir şekilde cevap verdi.

 

"Karımı götürebilmek için senden izin mi alacağım!?Sen kimsin!?" Yaşlı adam bastonuna dayanarak Kayra'ya doğru hafifçe eğilip cevap verdi.

 

"Eski karım diyecektin galiba!" Kayra adamın sözleri ile öfkeyle burnundan nefes alırken adam tekrar sandalyesine yaslanıp devam etti."O bana emanet ve ben emaneti canımdan üstün tutarım! Derya gitmek istemezse onu eski kocası olarak hiç bir yere götüremezsin!" Kayra elini masaya sertçe vurunca Ahmed babasına karşı konulan tavırls hızla ayağa kalkıp Kayra'ya doğru bir hamle yapmıştı ki babası kolundan tutarak onu durdurdu.

 

"Emanetinize,şimdiye kadar layıkıyla sahip çıkmışsınız teşekkür ederim!"Sözlerini vurgulamak istercesine birleştirdiği parmak uçlarını masaya vurarak sözlerine devam etti." Ama an itibarı ile ema etinizi yanında olması gereken kişi aldı. Emanetiniz kendi rızası ile gelecek evine!" Masadaki herkes ikilinin konuşmasını olası bir aksilikte müdehale etmek için tetikte dinlerken yaşlı adam düşünceli bir şekilde başını olumlu anlamda salladı.

 

"Bak oğlum. Ben Derya ile konuşmadan senin sözüne itibar etmem!"Kayra başını sabır dilrnircesine çevirirken adam devam etti."O kızla boşandın! Ne bileyim onu zorla götürmediğini,eziyet etmeyeceğini ve ya canına kast etmeyeceğini!" Kayra sabrını zorlayan adama bakarak dişlerinin arasından tısladı.

 

"Sevdiğim kadına düşündüğünüz şeyleri yapacağıma ölürüm daha iyi! Ayrıca Derya şu an dinleniyor. Yani onunla görüşmeniz imkansız!" Yaşlı adam bastonuna dayanarak oturduğu sandalyeden kalkarken bakışlarını Osman'a çevirerek konuştu.

 

" Osman!" Adam isminin seslemilmesi ile ayağa kalkarak yaşlı adamın karşısına geçti. "Yarın akşam yemeğine gelin! Bu mevzuyu halledelim. Derya'nın kendi isteği ile gitmek istediğine inanırsam onu eski kocası ile bu adamlarla yollarım! Ama inanmazsam sende bunlara uyduysan yeğenimi çeker alırım senden Osman!" Adamın tehdidi ile Osman telaşa kapılırken masadakiler şok olmuştu. Şaşkınlığı üzerinden ilk atan Emir öfkeyle bağırdı.

 

"Ne diyor bu adam kuzen!? Ne yeğeni lan!? Ne oluyor burada!?Kim oluyorda tehdit ediyor bu bizi!?" Osman panikle Emir'in yanına koşarak öfkeyle yaşlı adama doğru ilerleyen kuzeninin önüne geçerek dişlerinin arasından tısladı.

 

"Dur lan! Oğlum Allah aşkı için durun lan!" Emir kızgın bakışlarını kolundan tuttuğu kızenine çevirdi."Lan adamın kardeşinin kızıyla evliyim! Karım hamile oğlum!" Ahmed,Osman'ın panik haline gülerken Kayra ona ters ters bakarak kükredi.

 

"Sen ne gülüyorsun lan!? Siz kimsiniz!? Kralınız gelse ben buradan karımla çıkacağım!" Bakışlarını yaşlı adama çevirerek devam etti." Karımı götürmek için senin evine gelip senden izin alacak değilim! Elinden geleni ardına koyma!" Osman bu defa Kayra'ya doğru koşarak telaşla konuştu.

 

"Sussana oğlum! Lan karım elden gidiyor karım! Siz buraya dokuz dallama elinizi kolunuzu sallayarak nasıl girdiğinizi zannediyorsunuz gerizekalı!" Kayra'nın kaşları işittikleri ile çatılırken Yaşlı adam ağırlığını ortaya koyarcasına tekrar konuştu.

 

"Yarın akşam bekliyorum Osman!" Sözlerini bitiren yaşlı adam oğluna başıyla gidelim işareti yaparak çıkışa yöneldi. Ahmed masadaki yüzleri allak bullak olan adamlara bakarak sırıtıp bakışlarını Osman'a çevirerek alayla konuştu.

 

"Umarım yarın akşam bizim kapıyı çok zorlamazsın genç Osman!" Ahmed göz kırparak babasının arkasından giderken Osman homurdandı.

 

"Ulan tutmayın beni! Ben seni gelmişini geçmişini! Tutma beni Kayra bırak dedim sana!"

 

"Pardon!" Masadaki herkes Osman'ı izlerken Katra sözlerine devam etti." Pardon da abiciğim seni tuttuğum falan yok benim!" Başını sağa sola sallayarak masadan çektiği sandalyeye otururken bakışlarını başında dikilen adama çevirerek homurdandı."Manyak mısın nesin abi ya! Korkuyorsun madem bu kadar belli etme be!" Osman da karşısındaki sandalyeyi çekip otururken homurdandı.

 

"Ne korkması lan!? Ben ne yaptığımı biliyor muyum!? Adam karımı elimden almakla tehdit ediyor be!?"

 

"Kuzen bizim niye haberimiz yok evli olduğundan!? " Emir'in sorusu ile bakışlarını ona çevirerek cevap verdi.

 

"Vallahi kuzen fırsat olmadı lan!? Sadece evli de değilim bir tanede oplum var!"

 

"Ne! Abi hangi ara oldu bütün bunlar!?" Tuğra söylediklerinden sonra adama şaşkınca bakarken Osman cevap verdi.

 

"Oldu işte bir ara ne yapacaksınız oğlum ya!? Benim ne zaman evleneceğimi bırakın siz şimdi. Yarın akşam o yemeğe gitmezseniz ben karımdan olacağım,siz de Derya yı falan unutun abiciğim." Bakışlarını Kayra'ya çevirerek sözlerine devam etti."Kayra bak oğlum yarın o yemeğe gitmek zorundayız! O adam söylediklerini yapabilecek güçte bir adam. Lan sizi buraya onun sayesinde soktum ben oğlum!" Kayra ellerini saçlarına atarak öfkeyle çekiştirip homurdandı.

 

"Neden her pislik beni buluyor arkadaş!? Neden her sorunla ben karşılaşıyorum!?" Yanındaki sandalye çekilirken Kaan'ın sesini işitmesi bir oldu.

 

"Yok abiciğim sadece seni bulmuyor! Kız inat etti gelmiyeceğim diye. Abi ben nasıl bırakayım bh kızı burada! Jamal abi bana emanet etti lan! Ben bu kızı burada bırakamam abi imkanı yok!" Kayra yüzünü buruşturarak yanındaki adama dikti gözlerini.

 

"Jamal kim!? Kızı niye sana emanet etti!? Sizi bana parayla mı verdiler oğlum! Lan karımı almaya geldim ben buraya karımı!" Kayra sandalyeden öfkeyle kalkarken sandalye devrilmiş diğerleri onu izlerken o işaret parmağını sallayarak tehdit edercesine konuşmuştu."Yarın sabah Derya yı kontrole götüreceğim! O akşam yemeğine kadar vaktiniz var! Sen o kızı ikna edeceksin! Sende karının amcası mı her neyi ise o adamı! Yarın akşam yemeğinden sonra bu lanet yerden çıkıp gitmemize kim engel olursa vururum!" Çıkışa doğru ilerlerken kendisine seslenen arkadaşlarını umursamayarak resepsiyona ilerleyip boş oda sordu. Şansına bulduğu son kalan boş odaya giderken diğerlerinin ne halt yediğini düşünecek halde değildi.

 

Doktorun odasının önünde onbeş dakikadır bekleyen ikili heyecan dan ne yapacağını bilemiyordu. Bakışlarını karısından çekmeye çalıştıkça giydiği elbise yüzünden gözleri sürekli bir onu bir etrafı kontrol halindeydi. Ne gerek vardı şimdi elbise giymişti bu kız? Neden daha uygun bir şey giymemişti sanki!? Başını sinirle çevirerek ileri geri yürüyüşüne devam etti.Derya ise onu izlemekten başının döndüğünü hissetse de sesini çıkarmadı.Kocasının gergin olduğu her halinden belliydi ve o müdehale etmek istemiyordu. Zaten kendi heyecanı ve gerginliği de ondan aşağı kalır cinsten değildi. Elindeki pet şişeden bir kaç yudum su içerek heyecanını bastırmak isterken sekreterin kendilerine seslenmesi ile oturduğu yerden kalktı ve şişenin kapağını titreyen parmakları ile kapatmaya çalıştı. Çantasına koymak isterken Kayra yanına geldi ve uzanıp elinden alarak diğer eliyle geçmesi için yol gösterdi. Endişe ve heyecan karışımı bakışlatı ile kocasına bakarak gülümsedi ve sekreteri takip ederek odaya doğru ilerledi.

 

Doktorun masasının önğnde karşılıklı otururken soruları cevaplayan Derya titreyen ellerini birleştirirken Kayra karşılarındaki doktoru çatık kaşları altından izliyordu.

 

"Siz içeriye geçin."

 

"Ne yapacak ki içerde?" Kayra'nın sorusu ile Derya tedirgince ona bakarken otuzlu yaşların üzerindeki doktor bakışlarını Kayra'ya çevirerek cevap verdi.

 

"Bebeğinizi görmek istemez misiniz? Üstelik sağlık durumunu da kontrol etmemiz gerek." Kayra adama ters ters bakarak başını anladım dercesine sallarken adam sözlerine devam etti."Hemşire hanım hazırlanmanıza yardımcı olacak." Derya oturduğu yerden kalkarken Kayra karısının üzerindeki bakışlarını doktora çevirerek tekrar konuştu.

 

"Bende girmek istiyorum! Bebeğimi görebilirim değil mi?" Derya yüzünde oluşan gülümseme ile ikiliye dönmeden doktorun cevabını bekledi.

 

"Elbette. Ama izin verelim de önce eşiniz hazırlansın. Siz burada bekleyin ben hazır olunca sizi çağırtacağım." Derya işittiği olumlu cevaptan sonra beklemeden içeri girmiş doktor da arkasından girmişti. İkili odaya girdikten sonra Kayra oturduğu yerden kalkarak odada dolanmaya başladı.

 

"Hazır olunca çağırtacak mış! Kendini beğenmiş kasıntı herif! Sanki başka doktor yoktu koca hastanede! Gözleri de fıldır fıldır dönüyor zaten!"

 

"Kayra bey." İsminin seslenilmesi iledolanmayı bırakan adam o yöne döndü." Eşiniz hazır. Sizde gire bilirsiniz." Hemşirenin sözleri ile içerideki odaya doğru ilerledi.

 

"Buyrun Kayra bey." Eliyle Derya'nın sol yanındaki boşluğu göstererek sözlerine deam etti."Şu terafa geçerseniz bebeğinizi daha rahat görebilirsiniz." Kayra adamın gösterdiği yöne geçerken karısının giydiği elbise yüzünden açıkta kalan bacaklarına bakarak homurdandı.

 

"La havle!" Başını sağa sola sallayıp sedyenin ucundaki beyaz örtüyü alarak karısının açıkta kalan bacaklarını örttü. Derya ve doktor şaşkınca onu izlerken o karısının sol tarafına geçti. İkilinin kendisine bakan şaşkın gözlerini fark edince biraz önce yaptığı eylemden dolayı olduğunu anlayarak konuştu.

 

"İçerisi biraz serinde üşümesin diye şey ettim!"Doktor aldığı cevap karşısında kaşlarını kaldırıp önğndeki ekrana dönerken Derya bakışlarını kısarak kocasına baktı. Kayra bakışları ile bacaklarını işaret ederek karısının kulağına doğru yaklaşarak fısıldadı.

 

"Madem elbise giydin önlemini de alsana kadın! Ne demeye örtmüyorsun bacaklarını!?" Kocasının davranışına kızsada kendisinin heyecandan unuttuğu şeyi onun yapmasına ses çıkartmamıştı. Karnına değen soğuk şeyle irkilirken ikilinin bakışları doktora döndü. Uzun bir süre elindeki aleti karısının kasıklarında ve karnında gezdirdikten sonra yüzüne yayılan gülümseme ile ekrandaki bir noktayı gösterdi.

 

"İşte buradalar!" İkilinin bakışları hızla birbirine döndü ve yüzlerinde oluşan kocaman gülümsemeyle aynı anda sordular.

 

"Buradalar derken? Bebekler ikiz mi?" Doktor onların bu haline gülümseyerek başını saladı.

 

"Evet!" Eşinizin ve sizin ailenizde çoğul gebelikler varsa ikiz bebeğinizin olma oranı yükselir. Tabi normal de de ikiz hamilelikler olabiliyor."

 

"Eşim ikiz!"

 

"Çok güzel." Ekrana parmağı ile dokunarak tekarar bir noktayı gösterdi." İşte tam buradalar." İkilinin bakışları ekrana dönerken yuvarlak bir karartının içinde beyaz küçük iki noktadan başka bir şey görememişlerdi. "Şu an çok küçükler Zeytin kadar.Ama sağlıkları gayet iyi. " Onlar dolu gözlerle dikkatle doktoru dinlerken odayı aniden kaplayan sesle ikisi endişeyle birbirine baktı. "Bu da bebeklerinizin kalp atışları."

 

"Ni..niye bu kadar hızlı? Sanki heyecanlanmış yada korkmuş gibi!" Derya'nın sorusu ile Kayra sesizce homurdandı.

 

"Karşılarındaki suratsız adamı görünce korkmuşlardır tabi! Şu surata bak! Mahkeme duvarı gibi!" Derya bakışlarını kocasına çevirerek uyarırcasına belertti.

 

"Merak etmeyin bu gayet normal." Doktor bir tuşa basıp sesi kapattı ve ekranıda eski haline getirerek ikiliyr baktı."Dışarıda bekliyorum toparlanınca görüşelim.İkili başını olumlu anlamda salladı. Çıkan doktorun ardından kısa bir an göz göze gelen ikili heyecandan söyleyecek kelime bulamıyorlardı. Derya üzerindeki çarşafı çekerken Kayra karnındaki jel kalıntılarını silmesi için yandaki masanın üzerinden aldığı peçeteleri uzattı. Sessizce karısının işini bitirmesini bekledi ve odadan çıktılar. Doktor onları görünce eliyle tekrar koltukları işaret etti ve oturmalarını bekledikten sonra konuşmaya başladı.İkili doktoru dikkatle dinledikten sonra Kayra karısına baktı ve kararlı bir şekilde konuştu.

 

"Doktor bey,biz Türkiye'de yaşıyoruz ve bj gün dönmek istiyoruz. Yapacağımız yolculuğun eşime ve bebeklerimize bir zararı olur mu?" Doktor bakışlarını kısa bir an Derya'ya çevirdikten sonra tekrar Kayra'ya bakarak konuştu.

 

"Yolculuk uçakla olacaksa bir sorun yok. Zaten iki saatlik bir uçuş. Ama araç yolculuğu olacaksa sıkıntılı olabilir. Her iki satte bir yürüyüş yapması ve bol bol dinlenmesi lazım." Kayra bakışlarını karısına çevirerek kararlı bir şekilde konuştu.

 

"Uçakla gidiyoruz o zaman! Sizin için sıkıntı yaratacak hiç bir riski göze alamam!" Derya kocasını onaylarcasına başını sallarken doktor tekrar konuştu.

 

"Biz her ihtimale karşı bir kaç tahlil yapalım yinede."

 

"Tabi. Tabi.Ne gerekiyorsa yapın siz doktor bey. " Derya kocasının heyecan ve endişeli haline içten içe güldü. Doktor biraz önceki hemşirenin ismini seslenerek bir kaç kağıt verdi eline.

 

"Derya hanıma istediğim kan tahlillerini yapın lütfen." Hemşire doktoru onayladıktan sonra Derya'ya dönerek kapıyı işaret etti. Hemşire ile birlikte odadan ayrılan Derya'nın arkasından doktor Kayra'ya dönerek gülümsedi.

 

"Sonuçlarınız iki saate çıkar. Sekreterim size haber verecektir Kayra bey." Kayra başını olumlu anlamda sallayarak ayaklandı.

 

"Teşekkür ederim doktor bey." diyerek odadan ayrıldı ve korşdorda karısını beklemeye başladı.

 

Derya kanları verdikten sonra cafeterya ya inmiş sonuç saatlerini beklerken çaylarını yudumluyorlardı. Karısının sürekli esnemesi ile onun bu haline gülen Kayra yakalanınca bakışlarını kaçırdı. Derya gözlerini kısarak şüpheyle konuştu.

 

"Neye gülüyorsun sen? " Omuzlarını umursamazca silken genç adam bakışlarını tekrar karısına çevirerek konuştu.

 

"Hiç! Sadece bir an bardak ağzında uyuyakalacağından korktum." Derya yeni gelen esnemeyle ağzını kapattı.Esnemesi geçince yorgun bakışlarını kocasına çevirerek karşılık verdi.

 

"Dün gece pek uyuyamadım. Sabahta erken kalkınca uykumu alamadım işte." Kayra bardağındaki çayı tek sefer de içerek boş bardağı masaya bıraktı.

 

"Yanacaksın Kayra be yapıyorsun!?" Karısının endişeli haline gülümseyerek oturduğu sandalyeden kalkıp yanına gitti.

 

"Hadi kalk gidiyoruz." Derya şaşkınca kocasına baktı.

 

"Nereye!?Dahs sonuçları almadık."

 

"Araba ya geçelim de uyu biraz." Kolunu kaldırarak saatine baktı. "Hem sonuçların çıkmasına daha bir buçuk saat var. Dinlenmen lazım senin. Hadi güzelim." Kocasının sözleri ile oda bardağındaki çayı bitirip ayaklandı. İtiraz edecek durumda değildi zira biraz sonra masanın üzerinde uyumak isyemiyordu. Kayra'njn yanında arabaya doğru ilerledi.

 

Aracın kapısını açan adam karısının geçmesini bekledi ve sonrada kendisi bindi.

 

"En arkaya geç istersen. Orada daha rahat edersin. Mehmet buraya gelene kadar uyuduğuna göre rahat demekki." Derya arka koltuğa geçerken kıkırdadı.

 

"Mehmet'in rahat ortama ihtiyacı yok ki, koala misali ömrünün çoğunu uyuyarak geçirdiğini hepimiz biliyoruz." Kayra karısının sözleri ile gülerken aracın motorunu çalışyırarak klimasını açıp içeriyi serinletti.

 

"Sende bu gidişle ona rakip olacaksın."

 

"Yaaa! Kayra!" Karısının çemkirmesi ile dikiz aynasından ona baktı. Uzandığını görünce yüzüne tayılsn gülümseme ile tekrar konuştu.

 

"Yavrum sen hamilesin! Seninki normal bir durum. Eee kilo alıp şişmanlayacaksın ya oda uyku yapıyor haliyle.Bence anormal olan Mehmet'in durumu."

 

"Kayraaa!Sana inat yüz elli kilo olacağım!" Karısının uyku mahmuru sesiyle sırıttı.

 

"O kadarı biraz fazla değil mi? İki tane Sumo güreşçisi falan mı doğurmayı düşünüyorsun? Bak benim maaşım eve bir market yada restorant açacak kadar uygun değil şimdi den söyleyim güzelim." Karısından gelmeyen sesle onun uykuya daldığını anlayan adam oturduğu koltuktan kalkarak arkaya doğru yaklaştı ve karısının uyuyan haline bakarak gülümsedi. Bir öndeki koltukta katlı olan pikeyi alarak üzerine örttü ve karısının çaprazında kalan koltuğa geçip oturarak bacaklarını korumalığın üzerine uzattı. Kollarını göğsünde birleştirerek karısını izlemeye koyuldu.

 

Derinlerden gelen titreme şle daldığı uykudan uyanan Kayra telefonunun çaldığını anlayınca cebinden çıkararak açma tuşuna bastı.

 

Doktorun sekreterinin sonuçların çıktığının bilgisini vermesi ile telefonu kapatarak karısına çevirdi bakışlarını. Derin bir uykunun kollarında huzurla uyuduğunu görğnce uyandırmaya kıyamayarak uzandığı koltuktan kalktı ve araçtan inerek kapısını dikkatlice kapatıp hastaneye çevirdi adımlarını.

 

Karşısındaki doktorun elindeki sonuçları incelemesini bekledi uzun sayılabilecek bir süre. Adam sonuçları bırakıp bakışlarını Kayra'ya çevirdi.

 

"Eşiniz gelmemiş galiba." Kayra yüzünde oluşan gülğmseme ile başını salladı.

 

"Arabada uyuya kaldı. Bende uyandırmaya kıyamadım." Doktor başını anladım dercesine sallayarak sıkıntıyla çenesini sıvazladı.

 

"Kayra bey ülkenize dönğnce ilk işiniz karınızı dalında uzman bir hekime muayene ettirmek olsun lütfen!"Kayra anlam veremediği sözler karşısında içine düşen korkuyla konuştu.

 

"Bebeklerde bir sorun mu var!? İyiler demiştiniz. Ultu..."

 

"Kayra bey bebekler gayet sağlıklı."Kayra doktorun sözleri ile kalbini bir elin sıkmaya başladığını hissetti. Boğazına kadar gelrn yanma hissini bastırmaya çalışarak kıtkuyla fıdıldadı.

 

"Karım mı!?"

 

Yitenumutlar....

 

 

 

 

Loading...
0%