Yeni Üyelik
2.
Bölüm

İ-D-B-S-2

@yitenumutlar

Bölüm şarkısı - Salih Yılmaz- Gelini

 

 

 

Mehmet, verdiği sözden sonra uzunca bir süre düşündü.Tuğra ne kadar her duyguyu doruklarına kadar yaşayan fırlama bir tipse ,Kayra tam tersi ciddi ve içine kapanık bir karaktere sahipti. Kayra aklı başında, ciddi ve ne istediğini bilen bir karaktere sahipti. Tamam biraz aksiydi, huysuzdu, hatta fazlası ile huysuzdu ama Derya gibi deli dolu bir kızın hakkından da ancak Kayra gelirdi.

 

Etraftaki kalabalık Mehmet'in ne yapacağını merakla beklerken, o aldığı kararla başını düşünceli bir şekilde salladı. Madem testi kırılmıştı Derya ile evlenmesi gereken kesinlikle Kayra idi. Gencecik bir kızı bu yetmişlik ihtiyara yem edemezdi. Yunus şimdi ne kadar kızını tehdit için böyle konuşsa da bir kaç gün sonra köyde laf alıp başını yürüyecek, arkadaşı çıkan dedikodulardan başı eğik gezecekti insan içinde.

 

Ne kadar büyük şehirde olsalarda köyde yetişmenin, adetinin, töresinin bir adam için ne demek olduğunu kendiside iyi bilirdi Mehmet. O yüzden arkadaşının böyle bir şey yaşamasına izin veremezdi. Kararan bakışlarını karşısında dikilen oğlu Kayra'ya çevirerek dişlerini öfkeyle sıkıp tısladı.

 

"Madem bu haltı yedin temizlemesini de bileceksin!"İşaret parmağı ile Derya'yı göstererek sözlerine devam etti. "Derya ile evleneceksin! Kızın adını temizleyip, Yunus Amca'nın bu köyde başı dik gezmesini sağlayacaksın! "Arkadaşları Mehmet'in kararı ile şok olurken Yunus koluna dokunarak uyarırcasına fısıldadı.

 

"Mehmet! "

 

"Baba saçmalama! Ben o deliyle hayatta evlenmem! "

 

"Uyyy! Bende sana bayılıyordum sanki Allah'ın devesi! "

 

"Deryaaa! "Kız babasının uyarısı ile akan gözyaşlarını silerek omuz silkerken Mehmet'te tekrar oğluna döndü.

 

"O deli de sen çok mu akıllısın!? Yeni geldiğin bir köyde örfünü, adetini bilmeden her boka atlıyorsan sen de pek akıllı sayılmazsın Kayra efendi! "

 

Azra ve Deniz olaya müdahale etmek istesede bir türlü şaşkınlıktan ağızlarını açamıyorlardı. Bir taraftan da belki de böylesi daha hayırlı diye geçiriyorlardı içlerinden.

 

"Ben size ne dedim!? Benim çocuklarım öyle yada böyle, bir ananın ciğerini yakmayacak, bir babanın başını önüne eğdirmeyecek demedim mi!? Bu işin sonunda Derya, ya bu yaşlı bunakla evlenecek, ya da Yunus Amcan bu köyde bir daha başı dik yürüyemeyecek! Deniz'in halini söylemeye bile dilim varmıyor. O kadının yıllar önce çektiklerini biz biliriz! O yüzden aynı şeyler yaşanmayacak!Derya ile en geç bir hafta içinde evleneceksiniz! "

 

Kayra'nın yufka yüreğini bildiği için vicdanına oynuyordu kozunu Mehmet. Aslında iyi de olurdu. Elinde büyüyen bir kızı gelin olarak almak hiçte fena bir fikir değil di. Bakışlarını arkadaşının mavi gözlerine çeviren adam sözlerine devam etti. "Hazır ol Yunus! Bir hafta içinde bu düğün olup bitecek!"Yunus arkadaşının ne yapmaya çalıştığına anlam veremezken şüpheyle konuştu.

 

"Lan manyak mısın!? Saçmalama! Bu işin şakası olmaz! Hemde böyle köylük bir yerde!"Yunus'un sözleri ile Derya ve Kayra'nın içine bir umut düşerken Mehmet'in ağzından çıkacak cevabı beklediler. Mehmet bakışlarını etraftaki kalabalıkta gezdirirken, yaşlı adamın aç kurt misali ağzının salyaları akarak ağzından çıkacak cevabı beklediğini fark etti. Kahverengi bakışlarını arkadaşının mavi bakışlarına çevirerek sinsice sırıttı ve yüksek sesle konuştu.

 

"Allah'ın emri, Peygamberin kavli ile kızın Derya'yı oğlum Kayra'ya istiyorum Yunus Toralı! "

 

"Uyyyy! "

 

"Ahaaaa! "

 

Herkes böyle bir şeyi beklemezken işittikleri ile şoka uğramıştı. En büyük şoku yaşayan da şüphesiz ki bu işin olmayacağını düşünerek Mehmet'in cevabını umutla bekleyen Kayra ve Derya olmuştu.

 

"Neeee! "

 

İkilinin ağzından aynı kelime dökülürken Yunus öfkeli bakışlarını onların üzerinde gezdirdi. Herkes Yunus'un vereceği cevabı beklerken Kenan arkadaşının kulağına eğilerek sessizce fısıldadı.

 

"Oğlum iyi düşün böyle bir fırsat bir daha ele geçmez! Hazır senin deliye kısmet çıkmışken ver gitsin! Hem sende onun koca merakı yüzünden başına bir şey mi gelecek korkusu ile yaşamaktan kurtulursun! Bırak bundan sonra Kayra ve oğlunu evlendirmek için can atan Mehmet düşünsğn gerisini! " Kenan'ın alayla söylediği sözler karşısında Yunus sabır dinlenirken ters bakışlarını yolladı yanındaki adama. Ama bir yöndende haklıydı. Kızının başına bir şey gelecek, itin kopuğun biri aklını çelecek diye son zamanlarda resmen uykuları kaçar olmuştu. Bakışlarını Mehmet'e çevirerek aynı yüksek ses tonu ile konuştu.

 

"Verdim gitti kardeşim! İkisi içinde hayırlı uğurlu olsun! "

 

"Ya babaaaa! Ben aşık olmadan mı evleneceğim!? Ya daha Burak'ın gamzelerini bile öpemedim sen beni bu dağ kaçkınına veriyorsun ya! "

 

"Deryaaa! Yeminle elimde kalacaksın! " Kızının üzerindeki öfkeli bakışlarını karısına çeviren adam gülümseyerek devam etti sözlerine. "Hazırlıklara başla Deniz'im bir hafta içinde Derya bu köyden teliyle duvağı ile Kayra'nın karısı olarak döncek Ankara'ya. "Deniz ve Azra telaşla bir birine bakarken Kayra yumruklarını sıkarak sadece olup biteni izliyordu. Öfkeli bakışları yaşlı adamı bulunca nasıl olupta böyle bir tongaya bastığını düşündü. Babasına karşı ne söyleyecek sözü vardı ne de direnecek gücü. Adam haklıydı. Yıllar önce hepsinide uyarmıştı. Hem öyle olmasa bile Derya'nın yaşlı bir adamla evlenmesine, yada bu evlilik olmasa da Yunus Amcasının başını yere eğdirmeye dayanamazdı. Elinden bir şey gelmedikçe öfkesi dahada kabarıyor gözleri ölümcül bir siyahlıkla boyanıyordu. Yaşlı adam üzerindeki öfkeli bakışlardan tırsarak sertçe yutkundu ve elindeki bastona dayanarak yavaşça ortamdan uzaklaştı.

 

Olaylı geçen günün gecesi hüzünle başlayıp cümbüşle biterken sabahına yine ayrı bir olayla başlanmıştı. Derya ve Kayra yarattıkları küçük çaplı olay ve rezillikten sonra can havliyle ile eve doğru ilerlerken Derya sözlüsüne lafı sokmuş Kayra'yı tabiri caizse heykel misali köyün göbeğinde öylece bırakmıştı.

 

"Azra ve çocuklar burada sizinle kalsın ben Ankara'ya dönüp gereken ihtiyaçları halledeyim. Evdi eşyaydı onlarla da birinin uğraşması şart. "Yunus arkadaşının sözleri ile düşünceli bir şekilde başını salladı. Allah yukardaya Mehmet'in masraf'a girmesini istemiyordu. Azra babadan kalma mirasının hepsini kendi rızası ile belirli vakıflara bağışlamış yıllarca Mehmet"in memur maaşı ile geçimlerini sağlamaya çalışmışlardı. Beş çocuk büyütüp okutan arkadaşının biliyorduki hiç bir birikimi yoktu. Bu nedenle içi el vermiyordu onun kendini harap etmesine. Üstelik Meyra'nın nişanı için bütçelerini aştıklarının farkındaydı. Fakat onu kırmaktan korktuğu için sesini de çıkaramıyordu. Bakışlarını arkadaşlarının üzerinde gezdirerek destek beklercesine baktı. Duruma el atın dercesine bakışlarına ilk tepki Ömer den geldi. Yunus'a göz kırparak işaret veren adam Mehmet'e dönerek konuşmaya başladı.

 

"Olmaz öyle şey kardeşim sen burada kalıyorsun. " Anlam veremediği sözler karşısında Mehmet'in kaşları hafifçe çatılırken Ömer sözlerine devam etti. "Niyesi var mı oğlum? Madem düğün burada olacak Azra ve çocukların burada sana ihtiyacı olacaktır. Sen kal biz gider hallederiz her şeyi. " Arkadaşının sözlerine itiraz etmek için tam ağzını açmıştıki bu defa Yusuf girdi devreye.

 

"Boşuna itiraz etme lan! Sen kalıyorsun biz gidiyoruz. Kadınlar kalsınlar çocuklardan çalışanlarda işlerini düzene koyup daha sonra tekrar döner. Gerçi kızlardan bir kaçı bizimle gelse iyi olur aslında. Bazı şeyler den biz anlamayız sonuçta. " Mehmet arkadaşlarına şaşkınca bakarken bir taraftan da onlara hak veriyordu. Derya ve Kayra'yı başı boş bırakmaya gelmezdi. Azra ve kızlarında gitmesi olmazdı. En iyisi alınan kararlara uymaktı. "Ali, elindeki çay fincanını masaya bırakarak Yusuf'a cevap verdi.

 

"Sen ve Kenan Ankara'ya gidin. Ne yapılması gerekiyorsa her şeyi en iyi şekilde yapın. Kadınlar ve kızlar burada kalsın çünkü böyle acil durumlarda her şeyi en iyi şekilde onlar idare eder." Erkekler Ali'nin sözlerini başını sallayarak onaylarken kadınlarda Ali' nin övgüsü diğerlerininde onu onaylaması karşısında bu duruma inanamayarak yüzlerini buluşturdu. "Ankara'da size Nisa ve Talha'nın eşi Alina yardım eder. Eğer iş paylaşımı yapmazsak bir haftada bu düğünü yetiştiremeyiz. "Mehmet arkadaşlarının aldığı kararları şaşkınlıkla izlerken bir taraftan da mutlu oluyordu. Sayelerinde can sıkıcı çoğu işten kaytarmış olacaktı. Mehmet'in yüzündeki memnun sırıtışı gören Kenan sahte bir öfkeyle konuştu.

 

"Abicim adamdaki şansa bak. Kendi düğününde elini hiç bir işe sürmedi şimdide aynısı olacak. Tarih tekerrür ediyor. Lan Mehmet ne ballı herifsin lan. " Tek kaşını muzipçe kaldıran Mehmet arkadaşına alayla cevap verdi.

 

"Bence kıskanıyorsun Kenan'ım." Kenan'ın kaşları çatılırken diğerleri merakla Mehmet'in nasıl bir bomba patlatacağını bekliyordu. "Karımla hepinizden sonra bir araya gelmeme rağmen çocuk konusunda hepinizin iki katını yaptım! Hala oradan kuyruk acın var bana yetişemediğin için. Şimdide senden önce torun sahibi olacağım diye kıskanıyorsun değilmi? Kıskanma oğlum çalış seninde olur. " Kenan öfkeyle başını sağa sola sallarken diğerleri Mehmet'in tespiti ile kahkahalarını serbest bırakmıştı.

 

"He abicim he kıskanıyorum." Sinirle yerinden kalkan Kenan karısının elinden tutup yanına çekerek sözlerine devam etti. " Hatta öyle kıskanıyorum ki Ankara'ya gidince Kağan'a kız aramaya başlayacağım vakit kaybetmeden! "Karısını çekiştirerek kapıya doğru ilerlerken Mehmet arkadaşını çıldırtmanın verdiği hazla Kenan'a biraz daha yüklendi.

 

"Lan gelin aramaya gittiğine emin misin? Rüya'yı telaşla çekiştirdiğine bakılırsa sanki üçüncü çocuğu yapmaya gidiyor gibisin. " Kenan nefesini bıkkınca bırakarak sakin görünmeye çalışarak arkadaşına döndü ve sinirden dişlerini sıkarak cevap verdi.

 

"Karımla vedalaşacağım kardeşim! Oldu mu? Rahatladın mı?" Rüya'nın kıkırdaması ile kızlarıda bir kıkırtı almıştıki Kenan'ın sert bakışları ile hepsi anında sustu. " Ben bu adama yıllardır niye katlanıyorum anlamış değilim! " Kenan homurdanarak çıkınca Yusuf'ta arkasından karısına göz işareti ile kapıyı göstererek hareketlendi.

 

Anneleri düğün hazırlıklarını bahane ederek evden atınca erkekler soluğu şehir merkezinde almıştı. Herkes bir birine sarıp eğlenirken Kerim ve Kayra'nın yüzünden düşen bin parçaydı. Emir, Mehmet'in ayağına hafifçe vurarak gözleri ile Kerim'i işaret edip neyi var dercesine sordu. Aldığı olumsuz tepki karşısında merakına daha fazla dayanamayan adam konuya direk daldı.

 

"Neyin var oğlum? " Kerim boş ver dercesine elini havada sallayarak bardağındaki çayı yudumladı. Kayra, Derya ve ona kızdığını düşünüyordu. Ne de olsa bu gün sabah odalarına destursuz bir biçimde dalmışlar ve ikiliyi en olmadık şekilde basmışlardı. Acaba bu olay yüzünden Arya abla ile mi tartıştılar diye içinden geçirirken Derya'ya olan öfkesi bir kat daha kabardı. Her şey o manyağın suçuydu. "Lan hadi Kayra'nın niye surat yaptığını anlıyoruz, çocuk genç yaşta evlenmek istemiyor. " Biraz düşündükten sonra yüzünü buruşturarak sözlerine devam etti. "Gerçi Derya gibi bir deliyi kim ister orası da tartışılır ya ama sonuçta has kız dır Derya.Bu da delinin biri olduğu için o konuda sıkıntı yok bana göre. Her neyse sen niye surat yapıyorsun şimdi? " Kayra, Emir'in sözlerine alınmış gibi suratını daha fazla asarak homurdandı.

 

"Abi ayıp oluyor ama ya! Ne deliliğimi gördünüz şimdiye kadar? Hem o Derya zillisi deli olmakla beraber koca meraklısı! Koca sevdası yüzünden testiyi diken o suç benim oluyor bu nasıl iş anlamadım gitti. " Kayra'nın sözleri ile gülmemek için kendini zor tutan masadakilere Tuğra göz kırparak konuştu.

 

"İkiz! "Umursamaz bakışlarını caddede gayesiz gezinen insanlardan çekmeden cevap verdi ikizine.

 

"Hı. "Tuğra başını iki tarafa çevirerek sahte bir öfkeyle söylendi.

 

"Ya abi bu bildiğiniz yontulmamış kalas ya! Hatta kütük, odun! Bunun neyine evlenmek falan! Verdiği cevaba bak! Afran, tafran kime oğlum! İstemiyorsan kızı atılmasaydın sazan gibi ben vurdum testiyi diye!" Masadakilere dönerek tekrar göz kırpan Tuğra sözlerine devam etti. " Şahsen ben evlenirdim Derya ile."Kayra'nın kaşları hafiften çatılırken Tuğra biraz daha üzerine gitti. " İnsan Derya ile ömrünün nasıl geçtiğini anlamaz. Hayat dolu şen şakrak bir kız. Gayette iyi anlaşıyoruz. Hatta senden daha yakınım bile diye bilirim o derece yani. " Mehmet, Kayra'nın yüzünün aldığı şekille Tuğra'yı uyarmak istercesine öksürürken, geldiklerinden beri telefonunda ilginç bir şey varmışcasına başını kaldırmayan Kağan birden heyecanla bağırdı.

 

"İşte bu be! "Herkes Kağan'ın sevinç nidası ile bakışlarını ona çevirirken Kağan deyim yerinde ise otuz iki diş sırıtarak konuştu. "Kazanmışız abi kazanmışız! " Emir, Kağan'ın konuşmasından bir şey anlamayarak merakla sordu.

 

"Kimle kazandın!? Neyi kazanmışsınız oğlum?" Kağan masaya doğru hafifçe eğilerek sözlerine devam etti.

 

"Ankara Üniversitesi İletişim fakültesi ni abi!" Kayra onun sevinci karşısında gözlerini devirerek homurdandı.

 

"Aman ne hoş! Tamda sana göre bir meslek! Elinde kamera kim kiminle ne yapmış diye milletin peşinde koşturursun artık. "Kayra'nın soktuğu lafı umursamayan Kağan onun memnuniyetsizliği karşısında burun kıvırarak cevap verdi.

 

"Ben daha çok oyunculuğu tercih ediyorum ama üzülme sen. Çünkü senin hoşuna giden bölümü sevgili nişanlın tercih ediyor. Artık kim kiminle ne yapıyor olayını beraber uygularsınız kardeşim." Öğrendiği bilgi karşısında Kayra yüzünü ekşitirken ken Kerim kıkırdayarak karşılık verdi.

 

"Ya ben zamanında dedim bu Derya'ya gel Dağhan'a alayım seni diye. Yeminle dünyanın altını üstüne getirirdi o ikisi. Çünkü ikisi de merak yönünden bir biriyle yarışır. " Bakışlarını Kayra'ya çeviren Kerim muzip sözlerine devam etti. "Kayra eğer Derya'yla evlenmekten vazgeçersen haberim olsun.Baldızımı kurda kuşa yem etmek istemem doğrusu. Hemen Dağhan'la baş göz ederim ben onu. "İşittiği sözler Kayra'nın sabır taşını yerinden oynatır cinsten olsa da onların ağzına laf vermemek için kendini zorla frenliyordu.Lakin sanki bu gün herkes ağız birliği yapmışcasına ona Derya denilen deliyi övmekten başka bir şey yapmıyordu. Bedenini saran öfkeyi kontrol altında tutmaya çalışırken parmakları sinirden masanın üzerinde ritim tutmaya başlamıştı.

 

Tuğra kaşlarını olumsuz anlamda kaldırarak Kerim'e anında cevap verdi.

 

"Orada dur Kerim abi! Eğer Kayra vazgeçerse ben kaçırmam Derya'yı. "Kardeşinin sözleri ile son sabır kırıntılarınıda tüketen Kayra bakışlarından adeta ateşler saçarcasına ikizine dönmüştüki Tuğra sözlerine devam etti. "Hem Emine ninem derdiki deli öküzün koşması kolay olur. Yani Derya delidir melidir ama onunla evlenen yaşadı. Ben biliyorum yani. " Kayra ikizinin son sözleri ile kendini kaybetmiş bir şekilde yakasına yapışarak kafasını suratına geçirdi.

 

"Lan Puşt! Yengen sayılır o senin hayvan! Gözün mü var lan Derya da! "Tuğra aldığı darbeyle burnunu tutarken diğerleri gibi içine dolan kahkaha isteğinide zorlukla bastırıyordu. Kağan ve Kerim'in sakinleştirme çabalarına aldırış etmeden elini öfkeyle kaldırarak kükredi. "Bırakın abi ya! Anlamadımki hepinizin gözü Derya' da mıydı!? Yada kız benim başıma kalınca kıymete mi bindi!? Bu yaptığınız hiç hoş değil! Resmen nişanlım sayılan kıza yavşıyorsunuz! "Emir daha fazla dayanamayarak kahkahayı basarken Kayra ona ters bakışlarını yollayarak hırsla masadan ayrıldı.

 

"Canım bak o gelinliği giyemezsin. Mümkünatı yok babam o gelinliği giydirmez sana!" Arya başının ağrısı ile mi uğraşsın yoksa kardeşinin babasına karşı boykot çabalarıyla mı uğraşsın bilemiyordu. Meyra arkadaşının solgun haline ve Derya'nın hâlâ inatla vitrindeki gelinliği denemek isteme çabalarına karşı bıkkın bir şekilde konuştu.

 

"Ablan haklı Derya. Yunus Amcam izin versede Kayra izin vermez. Gel biz başka bir gelinlik bakalım." Vitrindeki gelinlik tabiki hoşuna gitmemişti ama sırf babasına inat o gelinliği yiyecekti. İşin içine bir de Kayra beyin tutumuda girince imkanı yok giyecekti o gelinliği. Ayağını inatla yere vurarak kızlara çemkirdi.

 

"Ben bu gelinliği giyeceğim! Babam da, Kayra'da karışamayacak!" Arya kardeşinin inadı karşısında ne yapacağını şaşmıştı artık. Trabzonu alt üst etmişler onca mağazaya butiğe grip çıkmışlardı ama kardeşi ne hikmetse hep en uçuk kaçık modelleri beğenmiş, dekolte ve seksiliği bir arada taşıyan,yada transparanı bol modelleri tercih etmişti. Şu an almak için direttiği gelinlik ise transparan bir modeldi. Vücudu saran bir tülün üzerine işlenmiş küpürler den oluşan vücudu en seksi haliyle gözler önüne seren bir gelinlikti Derya'nın giymek için direttiği. Ablası ve Meyra bir kez daha gelinliğe bakıp yüzlerini buruştururken aslında Derya da bu tarz bir şeyi gece yatakta fantazi kıyafet yerine bile giyemiyeceğini düşünüyordu. Ama kafaya koymuştu bir kere babası onu nasıl çıldırttıysa o da onu öyle çıldırtacaktı. Ama kurunun yanında yaşta yanacak olan zavallı Kayra'ya olacaktı. Bu düşüncelerden sıyrılarak bakışlarını yanında bıkkınca konuşan iki kıza çevirdi.

 

"İsterseniz sizde diğerleri gibi bi kafede bekleye bilirsiniz. Çünkü ben bu gelinliği deneyeceğim. Kararım kesin !" Kardeşinin sözlerinden sonra Arya, Meyra'nın koluna girerek çekiştirmeye başladı. Bir taraftanda söyleniyordu.

 

"Vallahi daha bir adım atmam! Yürü Meyra ne hali varsa görsün bu deli! Bu ne inattır anlamadım ki. Keşke annemler gelseydi bizim yerimize bununla alış verişe. "Meyra bir kez daha vitrindeki gelinliğe bakarak içinden dualar etmeye başladı. Ya Derya kardeşinin sonu olacaktı, tada Kayra onun. Yada imkansızı başaracaklar iki deliden bir sevda çıkacaktı.

 

Derya'nın gelinliği. 👇👇

 

 

 

Kayra diğerlerinin yanından öfkeyle ayrıldıktan sonra cadde de dolaşırken bir taraftan da çevresindeki bütün erkeklerin Derya'ya karşı neden bu kadar ilgili olduğunu düşünüyordu. Onun göremeyipte diğerlerinin gördüğü ayrıntı neydi? Küçüklüğünden beri başının püsküllü belası asi, inat burnunun dikine giden laz inatlı deli kızın tekiydi işte. Nasıl unutmuştu bir de ergenlikten beri erkek manyağı, koca delisi olmuştu. Ama ne olursa olsun, ne kadar kızarsa kızsın içinde bir yerler bir sorunu bir derdi olursa diye hep tetikteydi. Başını yerden kaldıran genç adam karşıya geçmek için trafiği kontrol ederken Ablasını,Arya'yı ve Derya'yı hararetli bir şekilde tartışırken gördü. Arya ve ablasının yüzü bıkkın ve öfke karışımı bir tavırla asılırken Derya'yı yanlız bırakıp ilerlediler. Onların bezgin hali Kayra'yı meraklandırırken Derya'yı yanlız bırakarak gitmeleri de daha çok meraklandırmıştı genç adamı. Bu arada Derya önünüde durduğu mağazaya girerken Kayra'da içine düşen kuşkuyla yolun karşısına geçerek kızın girdiği mağazanın önüne geldi. Bakışlarını içeriye doğru çeviren Kayra bir gelinlik mağazası olduğunu anlamıştı nihayet. Bakışları bu defa mağazanın içinde Derya'yı ararken onun bir bayanın elindeki gelinliği alarak kabine doğru ilerlediğini gördü. O an aklına gelen fikirle yüzüne sinsi bir gülümseme yayıldı. Adımlarını içeriye doğru yönlendirerek biraz önce Derya'nın konuştuğu kıza doğru yaklaşarak konuştu.

 

"Pardon! Bakar mısınız? " Kız arkasından gelen sese doğru döndü. Karşısında Esmer teni, kahverengi iri gözleri ile iki metreye yakın bir genci gören kızın gözlerinin içi beğeni ile parlarken,Kayra umursamaz bir tavırla tekrar sözlerine devam etti. "Ben aracımı parkederken nişanlım gelinlik bakmak için mağazanıza girmişti. İsmi Derya. Hangi kabinde acaba. "Kızın gözlerindeki umut ışığı bariz bir şekilde sönüp suratı düşerken cevap verdi.

 

"Baştan ikinci kabinde. "Elini kaldırarak Kabinlerin önündeki bekleme koltuğunu işaret ederek sözlerine devam etti. "Koltuklarda bekleye bilirsiniz nişanlınız biraz sonra çıkar. "Diyerek Kayra'yı koltuklara doğru yönlendirmiştiki kabinden Derya'nın sesini işitmesi bir oldu.

 

"Yardımcı olabilir misiniz acaba? "Kız kabine doğru ilerlerken Kayra koluna dokunarak fısıldadı.

 

"Ben hallederim siz diğer müşterinizle ilgilenin. " Kız başıyla Kayra'yı onaylayarak yeni gelen müşteriye doğru ilerledi. Kızın gitmesi ile Kayra kabine doğru ilerleyerek kapısını yavaşça açıp içeriye girdi. Sırtı kendisine dönük bir şekilde gelinliğin fermuarı ile uğraşan kızın üzerinde bakışlarını gezdirirken Derya'nın sözleri ile bakışları gördüğü manzara karşısında takılı kaldı.

 

"Fermuarı kapatamadım. Yardımcı olurmusunuz acaba?" Bu kız kafayı yemiş olmalıydı. Böyle bir şeyi giymesine izin vereceğini nasıl düşünmüş olabilirdi? Vücudu ayan beyan ortadaydı. Bu nasıl gelinlikti böyle? En seksi gecelikler,hatta fantazi kıyafetler bile yanında halt etmişti. Ulan mahrem yerleri bile meydandaydı. Ne yani şimdi bu iki kıytırık dantel miydi mahrem yerlerini kapatacak olan! Bedeni öfkeden alev alırken kaşları hızla çatıldı. Elini fermuara uzatan genç adam sert bir ses tonuyla homurdandı.

 

"Her yerin meydanda! Fermuar kapanmasa ne olur!? " İşittiği sesle,Derya bir eliyle topladığı gece karası saçlarını bırakarak panikle arkasına dönmüştüki gelinliğin eteğine takılarak sendeledi. Kayra refleks olarak kızı belinden kavrarken dengesini sağlayamayan kız Kayra'nın üzerine düşünce ikisi birden yere kapaklandı. Kayra altta Derya üstte bir pozisyon dayken Derya şaşkın bir şekilde konuştu.

 

"Uyyy! Ne işin var ha burada!? " Üzerindeki kızın şaşkınlıktan irice açılan mavi gözlerine tek kaşını kaldırarak ima ile baktı.

 

"Önce sen cevap ver bakalım üzerindeki bu şey neyin nesi? " Derya'nın gözleri yuvalarında sağa, sola dönerken Kayra'da kızın vücudundan yayılan sıcaklığı umursamamaya çalışarak gelecek cevabı bekledi. Lakin elleri bulunduğu yuvarlak dolgunluklardan sanki tüm vücuduna birer ateş topu yolluyordu ve elinin altındaki ince tül Derya'nın vücudunu sanki tüm çıplaklığı ile hissederken, umursamaz olma konusunda ona pek yardımcı olmuyordu. Derya bakışlarını kısarak cevap verdi altındaki genç adama.

 

"Gelinlik deniyordum! Malum bu hafta sonu düğünüm var ya hani. "

 

"Yapma ya! Demek bu gelinlik öyle mi? Bende fantazi gecelik zannetmiştim."İşittiği sözlerle Derya'nın yüzü hafiften kızarırken Kayra avuçlarının altındaki dolgunluklara baskı yaparak sözlerine devam etti. "Malum her yerin kabak gibi olunca gördüğüm görüntü karşısında başka bir şey gelmedi aklıma. " Kalçalarının sıkılması ile Derya'nın gözleri irice açılmış ve huzursuzca kıpırdanmasına sebep olmuştu. Bu esnada hissettiği sertlikle kendini toparlayarak hızla Kayra'nın üzerinden kalktı ve önüne dökülen uzun gece karası saçlarını hırsla geriye doğru attırarak çemkirdi.

 

"Belli ne zannettiğin! Artık nasıl bir gözle ve ne niyetle baktıysan biraz daha üzerinde kalsam kutsal bakireliğim son bulacaktı."Bu giydiği lanet şey nasıl tasarlanmıştı böyle? Her açıdan farklı bir görüntü çiziyordu. Bir adım atsa sanki mahrem yerleri gizlendiği o parmak kadar küpürlerin arkasından millete göz şovu yaptıracaktı. Bakış açısı alttan olunca gördüğü yürek hoplatan manzara karşısında sertçe yutkundu genç adam. Yuvarlak kalçaları, dolgun göğüsleri, uzun bacakları Kayra'nın içini fokurdatsa da öfkeden mi, arzudan mı olduğuna anlam veremiyordu. Kararsızlığı Derya'nın söylediği sözlerin beyninde yankılanması ile son bulmuştu. Taviz vermemeliydi.Madem bu deli ona meydan okuyordu oda gereken karşılığı verecekti. Yüzünde oluşan piskopat sırıtışla uzandığı yerden çevik bir hareketle kalktı.

 

"Demekki üzerimde olmak hoşuna gitti ki, kalkmak için acele etmedin! " Derya'nın ağzı işittiği sözler karşısında bir karış açılırken Kayra onun bu haline yan bir gülüşle karşılık vererek zaten küçük olan kabinde üzerine doğru eğilip elini Derya'nın dağılan saçlarına uzattı ve yumuşak ama keskin bir ses tonu ile sözlerine devam etti. "Bu lanet şeyi giyip elaleme arkamdan küfür ettirmeyeceksin! Yoksa kutsal bakireliğinin bir önemi kalmayacak senin için! " Derya'nın çenesini iki parmağı arasına sıkıştırarak onay beklercesine gözlerine baktı. "Anladın mı beni laz delisi!? " Derya'nın gözleri bir kez daha yuvalarında sağa sola döndü. Ne hakla emrivaki yapıyordu şimdi bu deli kendisine. Bilmiyor muydu bu deli damarına basarlarsa inadından kimsenin çeviremeyeceğini. Hem bakireliğinin bir önemi kalmayacak derken neyi kast etmiştiki bu manyak! Düşünceler beynine doluşurken Kayra'nın gözlerine bakarak çenesindeki eli hırsla ittirdi.

 

"Burada seninle hoşuma giden pozisyonların tartışmasını yapmayacağım Kayra bey! Zira ben altta da olsam üstte de olsam hakimiyetin kendimde olmasını isterim!"Kayra'nın kaşları şaşkınca havalanırken aralarındaki yakınlık ikisini de zorlamaya başlamıştı artık. Derya titrek bir nefesi ciğerlerine çekerek sözlerine devam etti. " Gelinliğe gelince onu giymeme engel olamazsın! Çünkü ben o gelinliği giyeceğim! "Kayra ellerini kızın omuzlarının üzerinden duvara sertçe vurarak tısladı.

 

"Giymeyeceksin giydirmem! O kadar çok giymeye can atıyorsan, alayım bu lanet şeyi bir gece bana özel giyersin belki! "Kayra'nın sinsi sırıtışı yüzünde büyürken elini yavaşça kızın boynuna doğru kaydırdı. Derya hızlanan nefesi ile onun lafları altında kalmamak için cevap verdi tekrar.

 

"Bence boş yere o kadar heveslen me! Hevesten bir yerlerin şişerse sevgilin olacak tavuz kuşunu memnun edemezsin sonra!"Kayra tek kaşını kaldırarak muzip bir şekilde baktı bedeni ile duvar arasında sıkıştırdığı kıza.

 

"Bence bu gelinliği seçerek kimin daha hevesli olduğunu sen zaten belli ettin laz delisi."Bakışlarını kısarak elini kızın gerdanında aşağı yukarı ürpertici bir dokunuşla gezdirerek sözlerine devam etti. "Gerçi böyle şeylere baş vurmana gerek yoktu. Sen direk söyleseydin ben seni memnun etmek için elimden geleni yapardım, sen de koca derdine düşmezdin! "Derya, Kayra'nın dokunuşları ile erimek üzere iken söylediği sözler bir anda soğuk duş etkisi yarattı üzerinde. Her seferinde incitecek kıracak sözleri çok düşünüyor muydu acaba? Eğer o kıran inciten oluyorsa karşılığınıda fazlasıyla alacaktı. Onun karşısında geri adım atmaya hiç niyeti yoktu. İki yıl önce o hatayı yapmıştı bir daha böyle bir hataya düşmeyecekti. Madem onu kırıyordu, kırılmayı da göze alacaktı Kayra efendi. Kayra kızın gözlerinde beliren kırgınlığa anlam veremezken Derya kendini hemen toparlayarak alaycı görünüşünün arkasına sığındı tekrar.

 

"Gelinliği senin için seçtiğimide nereden çıkardın acaba? Yada gerçekten seninle evleneceğime nasıl bu kadar emin ola biliyorsun? "Kayra'nın bozulan surat ifadesine aldırmadan tek kaşını meydan okurcasına kaldırarak sözlerine devam etti. "Üstelik bu özgüveninin sebebini de anlamış değilim doğrusu? Seni tanımasam gerçekten beni memnun edebileceğine inanırdım! "Derya'nın sözleri ile Kayra'nın gözleri öfkeden kararırken elini sertçe duvara vurarak dişlerini sıkarak tısladı.

 

"Sana hep söyledim, yine söylüyorum o ayarı bozuk diline bir gün gelip öyle bir ayar çekeceğim ki laf sokmayı bırak sadece benim adımı sayıklamak için işe yarayacak! " Derya gözlerini devirirken Kayra çenesinden sertçe tutarak bakışlarını tekrar birleştirdi. "O tilki dolu kafandan nelerin geçtiğini en iyi ben bilirim Derya! Unutmaki ikimizin hamuruda aynı mayadan! Yerine getiremeyeceğin sözleri dökme o çatal dilinden. Çünkü çok boş konuşuyorsun güzelim! "Başını sertçe çevirerek çenesini Kayra'nın tutuşundan kurtardı ve hırsla konuştu.

 

"Benim deli damarıma basma Kayra! Çünkü bastığında neler yapa bileceğimi de en iyi sen bilirsin! Bu duruma katlanıyorsam sebebi babam ve Mehmet Amcam! Ama gözümü karartırsan seni kına gecesi günü tüm köyün gözü önünde, gördüğün dişi sineğe bile kalkan o andırın, gibi bırakırım haberin olsun! "Anlam veremediği kelime karşısında Kayra'nın gözleri kısılırken Derya bakışları ile Kayra'nın erkekliğini işaret ederek sinsice sırıttı. "Babam ve Baban umrumda bile olmaz kaçarım! Gider bu gelinliğide hayallerimi süsleyen Nick'ım için giyerim sende sazan gibi oltaya geldiğinle kalırsın! " Kayra duyduğu isimle başını iki tarafa sallayarak sinirle güldü.

 

"Ulan başlarım senin Nick'ına da Burak'ına da! Esas sen benim damarıma basma gelin diye evime ayak bastığın gün çeker giderim, yıllardır Nick, Burak diye sayıkladığın gibi bu defa da kocam, kocam diye inlersin! Bu da sana cezanın alası olur belki akıllanırsın deli karı!" Derya bıkkınca nefesini bırakırken Kayra tekrar konuştu. "Şimdi çıkart şu ne olduğu belirsiz şeyi bir an önce çıkalım şu lanet yerden!" Derya umursamazca bakmaya devam edince Kayra elini duvara sertçe vurarak kükredi. "Çıkartacak mısın yoksa benim çıkarmamı mı bekliyorsun!?" Kayra öfkeyle dudaklarını yaladı ve Derya'yı kolundan tutarak arkasını çevirmiştiki kız cıyaklarcasına konuştu.

 

"Bırak beni ya deli misin sen!?" Kayra'nın ellerini omuzlarında hissedince panikle tekrar konuştu. "Tamam! Tamam ben çıkarırım! Sen yeterki çık şu lanet kabinden! "Kayra'nın elleri omuzlarında kalınca gelinliğin önünü tutarak ona dönmüştü ki yüzündeki kendini beğenmiş sırıtışla karşılaşması bir oldu.

 

"Sanki daha önce hiç görmediğim şey! Bana görmediğim şeylerle gel güzelim! " Derya'nın ağzı bir karış açık kalırken Kayra çapkınca göz kırptı.

 

"Nasıl!? Ne den bahsediyorsun sen!? "

 

"Sen söyle bakalım önce kalçamdaki findık büyüklüğündeki beni nereden biliyorsun? Ondan sonra ben neyi kast ettiğimi söyleceğim. " Derya'nın gözleri yaramazlık yaparken yakalanan çocuklar gibi sağa sola döndü ve parmakları ile oynarken alt dudağını sarkıtarak cevap verdi.

 

"Hani çocukken çiçek geçirmiştik ya, senin ateşin çok yükselmişti Elif abla sana iğne yaparken o zaman görmüştüm."Kayra inanmıyormuş gibi bakışlar atarken Derya utançtan kızaran yanakları ile bakışlarını kaçırarak göğsüne sertçe vurdu. "Kes şöyle bakmayı! Sapıkmışım gibi hissettiriyorsun! "Kayra ufak bir kahkaha atarak tek kaşını muzipçe kaldırdı.

 

"Değil misin? " Ayağını hırsla yere vuran kız kapıyı açarak çıkan genç adamın arkasından seslenerek bir adım attı.

 

"Heyy! Bana bir şey anlatacaktın unuttun mu?"Kayra işaret parmağını kaldırarak öfkeyle tısladı.

 

"Çabuk o kabine gir ve üzerini değiştirmeden kafanı bile çıkarayım deme!"Bakışlarını etraftan bir gören oldumu dercesine gezdiren adama inat adımını kabinden dışarı atmıştı ki Kayra'nın çevik bir hareketle kendisine doğru atılması ile hızla kabine girip kapıyı sertçe kapatarak içeriden bağırdı.

 

"Deliii! Zır deliii! "Biraz önce kendisi ile ilgilenen kızın onları izlediğini farkeden Kayra yüzüne takındığı sinir dolu gülümseme ile kabine dönerek bağırdı.

 

"Haklısın güzelim deli oluyorum sana! Dişlerini sıkarak yakalarını bıkkınlıkla silkip tekrar konuştu. "Hem de zır deliii. Aşkından delirdimm! "Kız genç adamın haline gülümserken Kayra kıza yaklaşarak bir şeyler anlatmaya başladı.

 

Ankara'da ise durumlar daha farklıydı. Hepsinin birlikte oturduğu apartmanın satılık dairesi Kenan ve Yusuf'a ilaç gibi gelmişti. Mehmet'in alt katındaki daireyi hemen satın alan Yusuf ve Kenan bu durumu Mehmet'e nasıl açıklayacaklarını düşünürken Ali'nin fikri ile bu can sıkıcı durumdan da kurtulmuşlardı. Biliyorlardı ki Mehmet böyle bir şeyi asla kabul etmeyecekti. Ali'nin fikri ise daireyi düğün hediyesi olarak Kenan ve Yusuf'un alması evin eşyası ve ihtiyaçlarını da Ömer ve kendisinin karşılamasıydı. Talha'da takı meselesini halledeceğini söyleyince Mehmet'e kalan ise sadece düğün masrafları olacaktı. Herkesin aklına yatan bu fikirle bütün eksikler hafta içi halledilmiş, hafta sonuna da Talha ve ailesi Yusuf, Kenan olmak üzere Trabzona dçnüş başlamıştı. Araz ve Giray'ın ailesi de sonra dan onlara katılınca kalabalık bir konvoy olarak sonunda Trabzona gelinmişti.

 

Kayra ve Derya gelinlikçi de yaşadıkları o olaydan sonra geçen günlerde bir araya gelmemek için sanki büyük bir çaba harcamışlar bu çabalarında da gayet başarılı olmuşlardı. Kayra'nın aklında Derya'nın o gün giydiği gelinlik ve söylediği sözler dönüp dururken bir aksilik çıkarıp koca köye rezil olmamaları için dua eder duruma gelmiş bu nedenle de stres topu gibi ortada dolanır olmuştu.

 

"İkiz!"Bakışlarını Tuğra'ya çeviren Kayra onun sırıtarak kendine yaklaşmasını izledi. "Şu papyonu taksana lan! Vallahi babam köpürüyor." Kayra kardeşinin elinde salladığı papyona bakarak öfkeyle üzerindeki ceketi çekiştirdi.

 

"Lan zaten piyanist şantörlere çevirdiniz beni! Sıçtırtma papyonunun içine! "Üzerindeki beyaz cekete bakarak başını öfkeyle sağa sola çevirerek elini göğsüne vurarak sözlerine devam etti. "Suç bende suç! Sizin gibi iş güzarlara ne diye güvenip size bıraktım ki her şeyi!"Tuğra gülmemek için kendini zor tutarken Kayra işaret parmağını kaldırarak tehdit edercesine salladı. "Sakın gülme yeminle sıçarım ağzına! Ayrıca eğer damatlık diye aldığınız zımbırtıda buna benziyorsa ağzınla burnun yer değiştirir ona göre. " Tuğra tuttuğu kahkasını serbest bırakarak zorla konuştu.

 

"Yok lan!Aslında seni yarın penguene benzetmek niyetimiz. Frak aldık koçum sana. Gerçi bu boyla pek bi penguene benzemezsin ama idare ediver artık. " Kayra küfrederek kardeşine doğru bir tekme savurunca Tuğra kahkahaları ile ortamı inleterek ikizinin gazabından kaçtı.

 

"Şerefsiz Piç! Lan Tuğra elbet sende bir gün elime düşersin! Anamdan emdiğin sütü burnundan getirmezsen banada Kayra demesinler! "

 

"Sakin ol koçum! Bu kadar stres düğün öncesi bünyeye zarar! "İşittiği ses ile arkasını dönen genç adam karşısında kendini sırıtarak izleyen Doğan'ı görünce yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Bir sen kalmıştın enişte dalga geçmedik! Sende geç! Herkes geçsin! Zaten Kayra emmi oğlunun katırı geleni gideni götürür! "Doğan, Kayra'nın omzuna poh poh larcasına bir kaç sefer vurarak gülümsedi.

 

"Ohooo alındığın şeylere bak. Oğlum esas alınması gereken benim lan! Ablanla hepinizden önce nişanı taktık ama en sona biz kaldık. Hiç bir şey anlamadım ben bu işten! " Yandaki masanın altına doğru eğilerek bir bardak çıkaran Kayra bardaktaki sıvıyı bir dikişte bitirerek Doğan'a dönüp bilmişcesine konuştu.

 

"Kusura bakma enişte ama bana kaldıysa evlenmek için hiç heveslenme. Sonuçta ablamda bir kadın ve inan bana kadınların kurduğu kumpaslara aklın sırrın ermez! Şahsen yukardaki o delinin aklında hangi tilkiler dönüyor, yine ne kumpaslar kuruyor diye düşünmekten anam ağladı yeminle! " Masanın altına tekrar eğilerek şişeden biraz daha sıvı doldurdu bardağına ve yine bir dikişte bitirerek bakışlarını evin kapısına çevirerek homurdandı. "Bence yol yakınken arkana bile bakmadan kaç! Bekarlık sultanlıktır diye boşa demiyorlar! " Tekrar masaya doğru eğilen Kayra'nın yakasından tutarak kaldıran Doğan azarlarcasına konuştu.

 

"Yeter artık bırak şu zıkkımı! Biraz daha içmeye devam edersen dut gibi sarhoş olacaksın! O zamanda Mehmet baba seni bir güzel silkeleyecek haberin olsun! " Kayra'nın bakışları babasını ararken kendisine onaylamaz bakışlar atan babasını görünce başıyla selam vererek sırıttı.

 

Kağan ve Tuğra ikiliye doğru yaklaştı ve Kayra'nın hafif çakır keyif halini görünce endişeyle Doğan'a baktılar. Ondan aldıkları her şey yolunda bakışı ile Kağan konuşmaya başladı.

 

"Kayra,Ali Amca kazık gibi dikilecek mi, meydana çıksın da, bakalım damarlarında gerçek Ankara kanı dolaşıyor muymuş görelim diyor."Boş alana bakışlarını çeviren Kayra Ankara havası oynayan Emir, Mehmet, Kerim ve Dağhan'ı görünce sırıttı.

 

"Lan hadi Emir ve Mehmet'i anladım da Kerim abi ve bu Dağhan piçi ne alaka oğlum! Onlar ne anlar lan Ankara havasından!?" Diğerlerinin bakışlarıda boş alana dönünce Dağhan ve Kerim'in horon ve oyun havası arasında kalmış oynayışıyla kahkahalarını serbest bıraktılar.

 

"Derya hadi artık ama! Bu ne canım hala hazırlanamadın mı? Hayır madem beceremiyorsun bizi al içeriye! Çocuk kök saldı resmen aşağıda! "Arya'nın sözleri ile diğer kızlarda onaylarcasına homurdanınca Derya kapıyı açıp söylenerek çıktı.

 

"Ayy çok umrumda sanki Kayra Bey'in kök salması! Belki Meyve verirde bir işe yarar o sırık boyuyla! "

 

"Hadi canım hadi! Sen kurban ol da Enişte Bey'un boyina posina!Ha buldun dalyan cibi oğlani afgurup duraysun!" Derya arkadaşının sözlerine gözlerini devirerek cevap verdi.

 

"Uyy! Esas o kavak ağacı kılikli Eniştanız kurban olsun bağa! Ne demişlar baluk alursan hamsidan kiz alirsan Trabzondan! " Kızlar Derya'nın sözleri ile kıkırdarken bir diğer arkadaşı burun kıvırdı.

 

"Oyyy haspam! Ula Enişta seni almayaydi yetmişlik dedaya kalacağudun! Daha fazla konuşma da kaluk kari! " Derya'nın kolundan tutarak dışarı doğru çekiştirirken herkes kızın sözlerini onaylarcasına homurdanmya başlamıştı.

 

"Bulmiş cul gibi oğlani burun kıvırayi da! Ha beğanmayisen söyla taliplisi çoktur! Çam dali gibi maşallah! " Derya'nın gözleri işittikleri ike şaşkınca açılırken giydiği bordo renkli kına kıyafetinin eteklerini topladı ve aceleyle merdivenleri indi. Kayra'yı sinir etmek için biraz bekletse de görünüş o ki köyün müzmin bekarları sevgili kocacığına göz koymuştu. Şu an Kayra ile bir birlerini boğazlayacak durumda olsalar da kocasını bu kızlara kaptırmaya hiç niyeti yoktu. Sonra bu devir de deli de olsa koca bulmak hiç kolay değildi. Üstelik o kocayı bulana kadar başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemişti. Kızlar Derya'nın hızşa merdivenleri inmesine anlam veremezken aynı hızla masaya doğru ilerleyip Kayra'nın kolundan tutarak masaya çekiştirmesine de şaşırıp kalmıştı. Şaşıran sadece kızlar değildi. Kayra da aynı şaşkınlıkla yanında oturan kıza bakışlarını çevirerek konuştu.

 

"Hayırdır ne bu telaş deli!?"Derya umursamazca omuzlarını silkelerken Kayra sözlerine devam etti. "Neden geç indin? Bak bilerek yaptığının farkında değilim zannetme! Ama artık sabrımı zorluyorsun Derya haberin olsun! "Derya tam çemkirmek için ağzını açmıştıki yan taraflarında oturan köydeki kızların gülüşerek Kayra'yı süzdüğünü fark edince ani bir kararla masumca gözlerini kırpıştırarak cevap verdi.

 

"Ama adet böyle canım benim ne suçum var?" Derya'nın cevabı Kayra'da adeta şok etkisi yaratmıştı. Direk çemkirme moduna gireceğini düşünürken onun gayet uysal bir şekilde cevap vermesi bir haftadır içinde dolaşan şüpheyi körüklemişti. Gözlerini kuşkuyla kısarak sordu.

 

"Yine ne tilkiler dolanıyor o aklında? "Kayra'ya doğru sokularak elini koluna koydu ve dudaklarını büzerek cevap verdi.

 

"Düşündümde bir yola girdik. Sürekli kedi ve köpek gibi didişmemizin hiç bir anlamı yok. Üstelik bir birimizi kırmaktan başka bir işe de yaramıyor bu tavırlarımız. Bir birimize karşı daha anlayışlı olursak belki bizimde normal bir evliliğimiz ola bilir. " Kayra'nın şok olmuşcasına açılan gözlerine bakarken gülmemrk için kendini zor tuttu. Kayra, Derya'nın konuşması ve tavırlarından korkarak, endişe ile elini kaldırıp yanındaki kızın alnına dokunarak şüpheyle konuştu.

 

"Derya iyi misin sen? Ateşin falan mı var? Hasta mısın kızım? " Derya nişanlısının eline uzanıp tutarak alnından çekti. Daha eli elinin arasındayken Kayra endişeyle tekrar konuştu. "Yoksa yine içtin mi? Mümkünü yok! Senin böyle düşünmen imkansız! Elinden gelse sen beni kurşuna dizeceksin! Korkutma beni! " Kayra'nın endişeli hali Derya'nın hoşuna gidince elini kaldırarak yanağına uzanıp hafifçe okşadı.

 

"Eskisi gibi mi olalım istiyorsun yani!? " Kayra parmaklarını kulağına götürerek dudaklarını büzdü ve masaya vurarak sırıttı.

 

"Aman Allah korusun!" Derya göz ucuyla yan taraftaki kızları süzüp onların yüzlerinin düştüğünü anlayınca biraz daha sokulmuştuki Kayra'ya Arya gülümseyerek yanlarına yaklaştı.

 

"Ne yapıyorsun Derya!? Ahtopot misali yapıştın çocuğa resmen! " Derya omuzlarını silkerken Kayra'da hala içindeki şüpheyle nişanlısını inceliyordu. Bu delinin bir derdi var ama çıkar kokusu diye düşünürken Arya'nın sözleri ile daldığı düşüncelerden sıyrıldı. Hadi ortaya geçinde kına yakılacak şimdi. Derya bindallısını tutarak yerinden kalkarken yanlarındaki kızların hareket mendilini görünce Kayra'nın eline uzanarak avcunun içine hapsederek kınanın yakılacağı alana doğru sürükledi.

 

Derya'nın yüzüne örtülen duvakla, Arya elinde kına tepsisi ile etraflarında dönmeye başladı. Arkasında da köyün kızları dillerinde bir türküyle Arya ve diğer kızlara eşlik etmeye başladılar.

 

Bu evin tavanı yok

Yıldızlar göreniyor

Maşalla enişteye

Ne güzel göreniyor

 

Derya işittiği türküyle başındaki duvağı kaldırarak türküyü söyleyen kızlara doğru çemkirdi.

 

"Uyyy! Ula bu nasil kina türküsü dür!? Ha resmen benum kocaya asilaysunuz!" Başına aldığı darbeyle bakışlarını Arya'ya çeviren kız yanından gelen kıkırdamayla bu defa ters bakışlarını Kayra'ya çevirmiştiki bir anda kırmızı duvak yüzüne tekrar örtüldü.

 

Enişte boyun uzun

Değersin yapraklara

Bu gelin kurban olsun

Bastığın topraklara

 

Derya iyice sinirlenirken tekrar örtüyü yüzünden kaldırıp dişlerini sıkarak tısladı. "Oha ama ya oha yani! Ula size na adamin boyindan posindan!? Maşallah incelamadiğinuz uzvi kalmamış da! Hem ben ne demaya kurban oluyormuşum o olsin da! Centilman olsin biraz! "Kayra bu defa kahkahasını tutamazken uzanarak Derya'nın başındaki duvağı kendisi kapattı.

 

"Kız deli bak ne kadar çok talibim çıktı gördün mü? Ona göre ayağını denk al!"Karnına aldığı dirsek darbesi ile daha yüksek sesle kahkaha attı.

 

Asma başını asma

Yüreğimizi yakma

Bu gelun biraz delidir

Sen buna kulak asma

 

"Uyy! Kimimiş delu da! Ula hepunizi yolinmiş kaza çevirirum ha! Derdunuz ne sizun! Ula ne Eniştay miş da! Zannedarsın Nick Batemen! Yuva kuracağum yuva! Ne demeya çomak sokaysinuz kaluk karılar! " Kolunu kavrayan elin sert tutumu ile bakışlarını Kayra'ya çeviren kız onun yüzündeki öfkeyle, kırdığı potu anlayarak panikle toparlamaya çalıştı.

 

"Vallahi yanlış anladın! Nick sadece hedef değiştirmeceydi. Onu görsünlerde senden umutlarını kessinler diye. Sonuçta bu devirde koca bulmak zor. Senide bu evde kalmış karılara kaptırmaya hiç niyetim yok! "'Derya'nın peş peşe kurduğu onca cümleden sonra Kayra'nın takılı kaldığı nokta, senide kaptırmaya niyetim yok cümlesi olmuştu. Gerçekten bu deli bir şeyleri kabullenmiş miydi yoksa yine bir oyun mu oynuyordu? Bu düşünceler arasında bakışlarını kıstı ve düşünceli bir şekilde etrafında gezdirdi. Bakışları Dağhan'ın Derya'ya olan bakışları ile kesişince içini bir öfke sardı ve yerinde huzursuzca kıpırdandı. Bu Piç ne demeye yiyecekmiş gibi bakıyordu Derya'ya? Hadi o bakıyordu da yanındaki Dangalak arkadaşlarına ne oluyordu? Sinirden parmaklarını bacaklarına vurarak ritim tutan Kayra, Arya ve Meyra'nın birden önlerinde belirip kına için hazırlanmalarını izledi. Gereken adetler yapıldıktan sonra kına sonunda yakılmıştı. Göz yaşı dökmesi gereken Derya iken Deniz ve Azra gerekenden fazla göz yaşını dökmüş Derya kızların türküleri yüzünden surat asmıştı. Kayra eline kınayı yakan ablasının kulağına bir şeyler fısıldayarak öfkeli bakışlarını Dağhan ve tayfasına çevirerek öfkeyle başını salladı. Kına işlemi bittikten bir kaç dakika sonra Meyra,Emir'in yanına giderek bir şeyler anlattıktan sonra Emir eline sazı alarak Kayra ve Derya'yı piste çağırdı ve sazın tellerine vurmaya başladı.

 

Derya karşısında kollarını açan Kayra'ya bakarak aynı pozisyonu alıp kollarını kaldırdı ve türkünün başlaması ile ellerini kadırarak ritme uygun hareket etmeye başladı.

 

Karşımda salınıp durma

At boynuma kolun dilber

Karşımda salınıp durma

At boynuma kolun dilber

 

Kayra'nın kolları etrafında salınarak dönmeye başladı.

 

Yalınayak yere basma

Giyin altın nalın dilber

 

Kayra yere eğilerek kollarını havaya kaldırıp sallanırken Derya'da etrafında salınmaya devam ediyordu. Yere çöken Kayra'nın üzerine doğru eğilerek işveyle hareketlerine devam ederken ikili herkesi şoka uğrattığının farkında değildi.

 

Aileler ikilinin bir biri ile uyumlu oyununu beğeni ile izlerken hangi ara bir birlerine bu kadar yakınlaştıklarını düşünüyordu. Daha düne kadar bir birini boğazlayan ikilinin şimdiki hali hepsinide hayretler içinde bırakmıştı.

 

İkili müziğe ayak uydurarak bir birinin etrafında üzerlerindeki karşı cinslerin gözlerine inat nispet yapıyordu sanki.

 

Giyin altın nalın dilber

Yalınayak yere basma

Giyin altın nalın dilber

Giyin altın nalın dilber

 

Bir yar sevdim gücüm yetmez

Bu gönül seni terk etmez

 

Kayra bir dizini kırarak yere doğru yavaşça eğildi ve ellerini havaya kaldırarak oynamaya devam ederken Derya arkasından geçerek etrafında salınıp bir tur attı.

 

Bir yar sevdim gücüm yetmez

Bu gönül seni terk etmez

Havalanmış elim yetmez

Göğe çıkmış nalın dilber

 

Yerde kollarını sallayarak oynayan Kayra'nın önüne geçerek üzerine doğru eğilen Derya ona gülümseyerek geri çekilirken Kayra elini kaldırdı. Sanki şarkının sözlerini ona hitap ediyor gibi iki parmağını kaldırarak üzerine eğilen kıza doğru salladı.

 

Göğe çıkmış dalın dilber

Havalanmış elim yetmez

Göğe çıkmış dalın dilber

Göğe çıkmış dalın dilber

 

Karacaoğlan derdim çoktur

Kaşlar kara bakış oktur

 

Derya, Kayra'ya doğru oynayarak ilerlerken bir taraftanda türkünün sözlerini söylüyordu Kayra, Derya'nın gerdanına doğru sokularak ellerini kaldırıp türkünün sözlerini sesli bir şekilde söyleyerken Derya'da işveyle daha bir sokuldu nişanlısının bedenine doğru.

 

Karacaoğlan derdim çoktur

Kaşlar kara bakış oktur

Bir misli menendin yoktur

Nece senin halın dilber

 

Kayra vücudunu geriye doğru atarak son bir kez hafifçe eğilip oynarken Derya'da oynayarak gelip Kayra'nın önündeki yerini aldı.Sırtını ona doğru döndü ve hafifçe üzerine doğru eğilip oynayarak geri doğruldu. İkili çapraz bir şekilde karşılıklı bir birlerine bakarak kollarını açıp oynamaya devam etti.

 

Nece senin halın dilber

Bir misli menendin yoktur

Nece senin halın dilber

Nece senin halın dilber

 

Uyumları ile herkesi hem büyüleyip hem şaşkına çeviren ikili bir birine sokulmuş bir şekilde oyunu bitirirken Kayra, Derya'nın kulağına eğilerek fısıldadı.

 

"Umarım sende gözü olanlar biraz önce artık kime ait olduğunu anlayıp, gözlerine mukayyet olurlar. Sende ayağını denk al bundan sonra değil ağzında başka bir erkeğin ismini gözünün ucuyla başka bir erkeğe baktığını sezersem yemin olsun yakarım seni Derya! " Burnuna dolan alkol kokusu ile biraz önce yaşadıkları Derya'nın gözünde sanki bir gösteride seyirci karşısında yapılan bir oyunmuş gibi canlanınca büyük bir hayal kırıklığı olup doldu içine. Oysa biraz önce Kayra'nın gözlerinde farklı duygular gördüğüne nasılda inandırmıştı kendini. Damarlarında alev alan öfkeyle o da tıpkı Kayra gibi fısıldadı.

 

"Esas sen ayağını denk al! Bir sevgilisi olan ben değilim sensin unutma! Deli damarımı en iyi sen bilirsin. Eğer benim başımı yere eğecek, kadınlık gururumla oynayacak bir şeyler yaparsan Maçka şahidim olsun ki vururum seni! Hem de gözümü bile kırpmadan vururum!" Kayra'nın gözlerine sözlerinde ciddi olduğunu belirtmek istercesine öfkeden hırçın denizleri andıran mavi gözleri ile baktı. Kayra tekrar kızın kulağına eğilip gülümseyerek fısıldadı.

 

"Karacaoğlan derdim çoktur

Kaşların kara bakışın oktur

Bir misli menendin yoktur

Nece senin halın dilber "

 

 

OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİNNN 😉😉

 

BÖLÜM HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZİ MERAKLA BEKLİYORUM 😌😌

 

YİTENUMUTLAR

 

 

Loading...
0%