Yeni Üyelik
20.
Bölüm

İ-D-B-S-20

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı - İsmail Altınsaray - Yazın Yağar Kar Başıma

 

Keyifli okumalar 💕💕

 

Doktorun odasından nasıl çıktığını bilemeyen Kayra bedenini kapının hemen yanındaki bekleme sandalyelerine güçlükle bıraktı. Gözleri dolu dolu bakışları karşı duvarda boş gözlerle izliyordu. Bakışları bir kadının bebeğine sarıldığı yağlı boya tabloda dolaştı uzun süre. Gözlerinden yaşlar süzülürken başını ellerimin arasına alarak saçlarını çekiştirdi.

 

Ne yapacaktı nasıl bir yol izleyecekti hiç bir şey bilmiyordu. Karısının hamile olduğunu öğrendiği,onu bulduğu andan beri yaşadığı mutluluk doktorun bir kaç sözüyle uçup gitmişti adeta. Mutlukuk bir kuş gibi konuyordu parmağına daha ona dokunamadan uçup gidiyordu her seferinde. Ne diyecekti,nasıl açıklayacaktı Derya'ya. Yaşadıkları onca şeye rağmen bebeklerinin mutluluğu ile azıcıkta olsa gülen yüzünü nasıl soldururdu. Ellerini saçlarından çekerek başını olumsuz anlamda salladı. Söylemezdi! Saklaya bildiği yere kadar saklayacak durumunu ona belli etmeden kendisi üstlenecekti bu sıkıntıyı.

 

Zaten çok zorlu bir süreçten geçeceklerdi karısına söyleyip daha fazla strese sokmayacak bebeklerinin ve onun sağlığını daha fazla riske atmayacaktı. Bu süreci uzata bildiği kadar uzatacaktı. Avuç içlerini akan gözlerine bastırarak derin bir nefes aldı ve kendini birazda olsa toparlayarak ayağa kalkıp çıkışa doğru ilerledi.

 

Türkiye'yr döner dönmez Rüzgar ve Kenan amcası ile konuşup alanında en iyi olan doktorlara götürecekti karısını. Sadece bu doktorun sözleri ile hareket etmeyecekti. Düşünceleri arasında aracın yanına geldiğinde sessizce kilidi açarak aracın içine girdi. Bakışları hızla karısını bulurken onun hala bıraktığı gibi derün bir uykuda olduğunu görünce gözlerini kapattı acıyla.

 

Ne karısını ne de bebeklerini kaybetmek istemiyordu. Hemen bu ülkeyi terk edip kurtulmak istiyordu bütün sıkıntılarından. Sanki bir an önce buradan giderse bütün sorunları çözülecekmiş gibi hissediyordu. Sıkıca kapattığı gözlerini açarak karısının üzerinde gezdirdi. Önce hasret kavurmuştu içini. Kavuşursa bütün acılarının biteceğine inanmıştı. Şimdi ise ayrı kalmaya bile razıydı. Yeter ki karısı ve bebekleri iyi olsundu başka bir şey istemiyordu. Karısının üzerindeki pikeyi omuzlarına doğru çekti ve sessiz olmaya çalışarak direksiyona geçip aracı çalıştırdı ve hareket ettirdi.

 

Aracı yola çıkarttığında Derya hafifçe gözlerini aralayıp bir şeyler mırıldanırken,uykunun daha ağır bastırması ile tekar kapadı gözlerini. Karısının bu halini dikiz aynasımdan izleyen adamın yüzünde buruk bir gülümseme oluşurken yapacaklarını aklında sıraya koymaya başladı.

 

Aracı otelin önüne park eden adam direksiyondan kalkarak arka koltuğa karısının yanına doğru ilerledi. Onun hala uyuyor olması haftaların yorgunluğunun,endişesinin sonucu gibiydi. Uyandırmaya kıyamayarak çaprazındaki koltuğa tekrar oturup bakışları karısında düşüncelere daldı tekrar.

 

Uzun bir süre sonra Derya gözlerini hafifçe araladı. Önce nerede olduğunu anlamaya çalışarak kısa bir an etrafında bakışlarını gezdirdi. Gözleri pencereden dışarı kaydığında güneş ışınlarına bakarak yüzünü buruşturdu. Saatin öğleyi geçtiğini fark edince ellerini yüzünde gezdirerek nefesini sesli bir şekilde dışarı verdi. Ellerini yüzünden çekip hafif doğrulmuştu ki bakışları çaprazındaki kocası ile kesişince şaşkınca konuştu.

 

"Ne yapıyorsun orada?" Kayra yüzüne kondurduğu çapkın bir gülümseme ile cevap verdi.

 

"Seni izliyordum." Karısının kaşları şaşkınlıkla havalanıp yanakları kızarmaya başlayınca sözlerine devam etti." Toparlan da inelim artık hadi güzelim." Derya başını olumlu anlamda sallayarak doğruldu ve üzerindeki pikeyi katlamaya başlarken aklına gelen şeyle bakışlarını hızla kocasına çevirdi.

 

"Sonuçları unuttuk! Neden uyandırmadın ki beni!?" Oturduğu koltuktan kalkarak karısının karşısına geçti ve elindeki pikeye uzanarak katladı.

 

"Ben aldım sonuçları. Her şey temiz miş merak etme sen." Kayra elindeki pikeyi biraz önce kalktığı koltuğa bırakırken Derya kaşlarını çatarak homurdandı.

 

" Keşke beni de uyandırsaydın.Belki soracağın bir kaç bir şey vardı." Karısının gözlerine bakarak muzipçe güldü.

 

"Ne soracaktın?" Derya kocasının gözlerindeki muzipliğe anlam veremezken Kayra sırıtarak devam etti." Seksi soracaktısan yasakmış yavrum." Derya'nın ağzı kocasının pat diye söylediği sözle o şeklini alırken kendini hızla toparlayarak kaşlarını çattı.

 

"Saçmalama! Ben sadece hamilelikle alakalı bir kaç soru soracaktım! Böyle saçma bir şeyi sormadın adama değil mi? " Kayra omuzlarını umursamazca silkerek cevap verdi.

 

"Tabiki sormadım Derya. Adam kendisi söyledi. Hem yapamayacağımız bir şeyi niye sorayım ki?"Kısa bir an düşünen kız kocasının sözlerine inanmış olacak ki başını olumlu anlamda salladı." Ayrıca sormak istediğin şeyleri Ülkemize dönünce Rüzgar amcaya sorarsın." Derya başını tekrar olumlu anlamda salldı." Şimdi soruların bittiyse inelim artık araçtan. Uzun zamandır uyuyorsun acıkmadın mı?" Kocasının sorusu ile kararsızca dudaklarını büktü.

 

"Çok acıkmadım. Önce duş alsam daha iyi olacak. Doktorun karnıma sürdüğü jel huzursuz etti beni."

 

"Tamam. Sen duşunu alırken bende kuzenlerle konuşayım. Bir an önce gidelim buradan. Daha fazla kalmak istemiyorum." Derya başını olumlu anlamda sallayarak araçtan inmek için hareketlendiği esnada Kayra da hareketlendi. Aracın dar koridorunda bedenleri birbirine yapışık bir hal alınca Derya burnuna dolan kokuyla gerildi.Ne yapacağını bilemeyerek konuşmaya çalıştı.

 

"Ke..kenara çekilde ineyim." Kayra da karısının bedenine yapışık gibi duran haliyle ne yapacağını şaşırmıştı. Bedeblerinin yakınlığı yetmiyor gibi burnuna dolan kokuda ona hiç yardımcı olmuyordu. Gözlerini kapatarak karısının kokusunu özlemle içine çekerken dişlerinin arasından fısıldadı.

 

"Çekile bilsem zaten çekilirim kadın! Niye daha önce geçmek istediğini söylemiyorsun!" Derya kocasına dokunmamak için büyük çaba harcarken geçmek için hafifçe hareketlendi.Bedeni kocasına sürtünce karnında hissettiği sertlikle gözleri kocaman açıldı.

 

"Ka...Kayra!" Karısının şaşkın bir şekilde ismini söylemesi ile adam gözlerini daha sıkı kapatarak nereye koyacağını bilemediği ellerini yumruk yaparak boğuk bir sesle homurdandı.

 

"Lanet olsun!" Burnun dan sertçe çektiği nefesle kısa bir an sakinleşmek için bekledi. Göğsü hızla aldığı nefeslerden dolayı inip kalkarken tekrar konuştu."Sakın kıpırdama!" Derya kocasını onaylamak için başını olumlu anlamda sallarken tuttuğu nefesini bırakınca,Kayra boynuna çarpan sıcaklıkla dudaklarından kaçan hırıltıya engel olamayarak tekara homurdandı. "Ya sabır!" Sıkıca kapattığı gözlerini yavaşça aralayan adam bakışlarını yavaşça aşağıya doğru indirdi. Karısı alnını göğsüne dayamış kesik kesik nefes alırken Kayra acı çekercesine yüzünü buruşturarak ellerini yavaşça karısının omuzlarına koydu.

 

Omuzlarında hissettiği ellerin sıcaklığı irkilmesine neden olurken kocasının boğuklaşmış sesini işitmesi bir oldu."Güzelim şimdi ben arkaya doğru hafif geri çekileceğim sende yavaş ve dikkatli bir şekilde geç şu koridoru lütfen!" Başını hızla olumlu anlamda sallayan karısı ile derin bir nefes alarak bedenini arkasındaki koltuğun elverdiğince geriye doğru hafifçe çekti. Karısının omuzlarını her ihtimale karşı bırakmayan adam onu dikkatli bir şekilde önünden çekmeye çalışarak koridoru geçirdi.

 

İkili tuttukları nefeslerini aynı anda bırakırken Derya dudaklarını dişleyerek kocasına masumca baktı.

 

"Kayra gerçekten çok özür dilerim. Öyle şey etmek istememiştim. Sen birden önüme çıkınca ben geri çekilmek istedim ama karnımda hiss..."

 

"Tamam!" Karısının sözlerini tamamlamasına fırsat vermeyen adam elini susmasını istercesine kaldırarak sözlerine devam etti." Tamam! Sorun yok! Sen otele geç ben birazdan gelirim." Kocasının son sözlerine anlam veremeyen kız şüpheyle gözlerini kıstı.

 

"Niye sonra geliyorsun ki? Bir yere mi gideceksin?" Kayra karısının üstüne gelmesi ile yüzünü buruşturarak başını geriye doğru atarak isyan edercesine homurdandı.

 

"Hay ben senin merakına!"Bakışlarını isteğini yerine getirmeyen karısına çevirerek fısıldadı."Biraz önce karnında hissettiğin şey olabilir mi sebebi hayatım!" Derya kocasının ne söylemeye çalıştığını anlamazken Kayra daha fazla dayanamayarak bakışları ile erkekliğini işaret etti. Derya'nın gözleri şaşkınlıkla irileşirken bir şeyler söylemek istemiş fakat ağzını bir kaç kez açıp kapamaktan başka bir şey yapamamıştı."Güzelim bu halde nasıl içeriye geleyim.Kurban olayım Derya in şu arabadan artık! Ben de sakinleşince gelirim!" Derya sesini kaybetmiş gibi hiç bir şey söyleyemezken başını olumlu anlamda sallayarak aracın kapısını açıp hızla indi.

 

"Dikkat et! Yavrum yavaş olsana biraz! Hamilesin sen ya! " Kayra uyarılarını duymayan karısının arkasından bakarken otele girene kadar çekmedi bakışlarını üzerinden.

 

Otele giren kız direk odasına yönelirken kimseyi gözü görmemişti. Bekleme salonunda onları bekleyen adamlar Derya'nın halindeki gariplikle bir birlerine baktı.

 

Otelin kapısından içeri giren Kayra resepsiyona doğru ilerlerken isminin seslenilmesi ile bakışlarını arkasında kalan bekleme salonuna çevirdi. Kuzenlerinin onu beklediğini görünce adımlarını o yöne çevirerek yanlarına yaklaştı ve eniştelerinin arasındakş boşluğa bedenini sertçe bıraktı.

 

"Derya'nın nesi vardı öyle?" Kayra Doğan'ın sorusu ile biraz önce arabada yaşadıkları anı hatırlarken Kaan konuştu bu sefer.

 

"Bizi bile fark etmedi.Hızla geçip gitti." Kayra ne diyeceğini bilemezken Kerim konuştu

 

"Hastane de bir sorun çıkmadı değil mi?" Kerim'in sorusu ile esas sorunu hatırlayan Kayra sertçe yutkundu.

 

"Lan çatlatmasana adamı?"Mehmet'in sabırsızca sesini yükseltmesi ile Emir girdi araya.

 

"Sakin olun oğlum! Hele bir nefeslensin anlatır elbet." Sözlerini bitirdiği esnada yan tarafından gelen yeni bir soruyla bakışlarını o yöne çevirdi.

 

"Derya da yada bebekte mi bir sıkıntı var kardeşim!?" Soner bakışalarını Kayra dan ayırmadan cevap beklerken o elüni saçlarına atarak sıkıntıyla dağıttı.

 

"Derya araçta bana sinirlendi o yüzden sizi fark etmemiştir."

 

"Ne yaptın kıza yine!?" Sare nin kocasının sorusu ile bakışlarını ona çeviridi. Şimdi araçta başından geçenleri bunlara anlatamazdı. Eniştesi vaaz vermeye başlar diğerleri de dalga geçerdi. En iyisi konuyu hastaneye bağlamaktı.

 

"Bir şey yapmadım enişte. Sonuçları beklerken arabada uyuya kaldı bende uyandırmak istemedim. Sonuçları ben tek başıma aldığım için sinirlendi." Verdiği cevaptan sonra aklına doktorun söyledikleri gelince omuzları çaresizlikle çöktü."İyiki de uyandırmamışım." Tuğra nın kaşları kardeşinin tuhaf halleri ile çatılırken beklemeden konuştu.

 

"Sende bir şeyler var! Bilirim ben bu hallerini! Ne zaman baba hindi gibi düşünmeye başlasan kesin bir şey çıkar altından!" Kayra elleri ile yüzünü sıvazlayarak kendinden cevap bekleyen adamlara kısa bir an baktı.

 

"İkiz bebeklerimiz olacak!"Kayra'nın cevabı ile hepsi bir birine gülerek baktı. Doğan yanında oyyran adamın sırtına sertçe vurarak kolunu omzuna atıp sertçe kendine çekti.

 

"Şok ladın mı lan sen ikizleri duyunca!"

 

"Bence de şoka girmiş bu salak!" Sözlerinden sonra Osman kahkaha atarak tekrar konuştu. "Korkma lan alışırsın zamanla. Alışmasaydı baban alışamazdı. Çift üretim fabrikası gibisiniz ailecek." Kayra yanındaki yüzünü buruşturarak baktı.

 

"Abi ne diyorsun ya! Niye alışamayım ben bebeklerime? Beşiz bile olsa şoklamam ben sen merak etme!" Bakışlarını Osman dan çekmeden sözlerine devam etti."Abi bizim acilen Türkiye'ye dönmemiz lazım. Derya'nın sağlığı ile alakalı sorun çıktı."

 

"Nee! Ne sorunu?" Tuğra endişe ile yerinden kalkıp kardeşinin karşısına gelirken diğerleride yerinde huzursuzca kıpırdandı.

 

"Ciddi bir şey mi?" Emir'in sorusu ile Kayra başını olumlu anlamda salladı.

 

"Ben hemen uçuş var mı kontrol edeyim." Kerim sözlerini bitirir bitirmez cebinden telefonunu çıkarttı. Kayra o sırada doktorun ona anlattıklarını anlatmaya başladı.Anlatacakları bitince çaresizce etrafındaki adamlara baktı.

 

"Ben ne yapacağımı,nasıl hareket edeceğimi bilmiyorum. Tek bildiğim bir an önce buradan gitmek istediğim."

 

Osman karşısındaki adamın çaresizliği ile üzülürken cebinden telefonu çıkararak bir köşeye çekildi. Eşinin amcasını arayıp durumu izah etse iyi olacaktı. Bu durumda işi yokuşa sürmenin anlamı yoktu.

 

Oturduğu yerden kalkan Kayra ortada bir ileri bir geri dolaşırken bir taraftanda konuşmaya başlamıştı tekrar.

 

"Yaptığım aptallıklar yüzünden boşandık! Ona yaklaşamıyorum dokunamıuorum! Bir aksilik,bir sorun olsa ben nasıl müdahale edeceğim! Nasıl yardım edip yanında olacağım Derya'nın!" Ellerini saçlarına atarak çekiştirdi."Delireceğim artık! Doktorla konuşmadan önce sadece yanımda,gözümğn önünde olsun bir ömür yeter diyordum! Şimdi böyle bir durumda ben ne yaparım! Yanında olamazsam,ona destek olamazsam ben ne işe yararım ki!" Kayra ortada deli gibi dolanırken kolunda hissettiği elle başını o yöne çevirdi. Eniştesi kolundan çekiştirerek biraz önce kalktığı koltuğa otutturarak önüne geçti ve konuşmaya başladı.

 

"Onlara yardımcı olmak istiyorsan önce sakin ol aklını başına topla! Bu balde onlara ne faydan dokunacak!" İçindeki acı gözlerine yansırken etrafındaki adamların üzerinde çaresizce gezdirdi gözlerini. Bakışları tekrar Sahra'nın eşini bulduğun da onun sıkıntıyla çenesini sıvazlayarak tekrar konuşması bir oldu. "Bak! Senin boşanma durumun normal değil aslanım! Bir kere sen karına sözlü ve ya yazılı bir şekilde onu boşadığını söyledin mi?" Kayra eniştesinin ne söylemeye çalıştığını düşünürken aklı allak bullak olmuş bir şekilde düşündü ve çatılan kaşları ile başını olumsuz anlamda iki yöne salladı.

 

"Hayır! Hiç bit şekilde boşamadım ben karımı!" Eniştesi başını anladım dercesine sallayarak tekrar konuştu.

 

"Dinen boşamadın! Peki bir belge ve ya evrak,hadi olmaz da oldu diyelim boş bir kağıt falan imzaladın mı!?" Kayra yine kısa bir an düşündü. Hiç bir şey de imzalamamıştı ama eniştesi bütün bunları neden soruyordu? Amacı neydi bu adamın bir türlü anlamıyordu.

 

"Hayır hiç bir şey imzalamadım! Enişte bunların konumuzla ne alakası var şimdi?" Diğerleri daha önece bu konuyu tartıştıkları için hafızın neyi anlatmaya çalıştığının farkındaydı fakat Kayra'nın aklı her şeyin üstüste gelmesi ile gerçekten karışmıştı anlaşılan. Adam Kayra yı kolundan tutatarak tekrar kaldırdı ve karşısına dikip gözlerine anlayışla baktı.

 

"Senin kafa doğal olarak gitmiş koçum! Ulan sen karını dinen boşamamışsın,imza atmadığına göre hükmende boşaman imkansız! Tabi Yunus amca bir katakulle çevirmediyse orasını ben bilmem! Ama senin rızan olmadan bir katakulleylede boşamış olsa sen karının yanında olabilir,ona destek olabilirsin! İddet süreci boyunca karının yanında olabilirsin. Bu süre boyunca Derya senin evinde kalabilir ve iddet süresi doğum yapana kadardır. Sen zaten bu iddet süresi içinde hamile olduğu için onun her şeyi ile ilgilenip rahat ettirmek zorundasın!" Kayra nın bütün algıları kapanmış ve karşısındaki adamın ne dediğini anlamıyormuşcasına yüzüne bakması ile adam sırıtarark tekrar konuştu." Kayra sen boş ver benim söylediklerimi git karının yanına kardeşim! Boşanmanız şu an için şaibeli bir halde o yüzden sen git sınırı aşmadan destek ol karına. Şaibeli durum çözülürse iddet süresine de gerek kalmayacaktır! O küçük şaibeli nokta aydınlatınınca ben ne gerekiyorsa açıklarım sana." Kayra adamın sözlerinin ne anlama geldiğini kısa bir an düşündü. Toparlamaya çalıştığı düşünceleri arasından yanan ampulle feri sönmüş gözlerinin içi parladı birden. Haftalardır hüznün ve acının yer edindiği yüzü aydınlanırken karşısındaki adamı hızla kendisine çekerek sarıldı.

 

"Eniştem be! Seni yaradana kurban olurum ben! " Adam kendisini var gücüyle sıkan Kayra'nın kollarından kurtulmaya çalışırken homurdandı.

 

"Lan bırak! Manyak mısın oğlum!?"Kayra onu duymazken yüzündeki kocaman gülümseme ile sırtına vuruyordu sertçe. Diğerleri onun sevinci karşısında mutlulukla onu izlerken Kayra'nın kollarındaki adam kendini kurtarıp yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Laaann! Öldürece kmisin beni! Daha bebeğimi bile alamadım kucağıma! Git şükür namazı mı kılıyorsun sadaka mı dağıtıyorsun ne yapıyorsan yap ama benden uzak dur koçum!" Kayra yüzündeki sırıtışla etrafındakilere bakarak işaret parmağını kaldırarak hepsini işaret ederek konuştu.

 

"Şahidim olun bu boşanma mevzusu açığa çıksın,Derya sağlığına kavuşsun beneklerimizi sağlıklı bir şekilde kucağımıza alalım yedi koç kurban edeceğim abiciğim!" Tuğra ikizine yaklaşarak sertçe kolunun altına çekip saçlarını karıştırdı.

 

"Bende kardeşin olarak iki koç devireceğim lan! Helali hoş olsun!" Kayra kardeşinin omzuna hafifçe vurarak homurdandı.

 

"İki koç mu!?" Yüzünü butuşturarak devam etti. "Amcasın sen lan ne iki koçu? Deve keseceksin deve!" Mehmet araya girerek iki kardeşi ayırdı. Kayra'yı sırtından hafifçe ittirerek söylendi.

 

"Sen karının yanına git bir an önce! Koçu da deveyi de biz keseriz kardeşim! Gerekirse sürü kurban ederim lan!" Kayra dolu gözlerle etrafındaki adamlara bakarken Kerim elinde telefonla yanlarına gelip Kayra'ya bakarak konuştu.

 

"İlk uçuş yarın sabah sekizdeymiş bacanak! Bir gece daha sabredeceksin artık." Kayra hayal kırıklığı ile başını olumlu anlamda sallarken Emir onun sırtını sıvazladı.

 

"Geç olsun da güç olmasın koçum! Bir sorun çıkmadan gideceğiz inşallah buradan." Kayra minnetle baktı etrafındaki arkadaşlarına.

 

"Sizde perişan oldunuz benim yüzümden! Madem yarın çıkacağız yola sizde dinlenin biraz." Sare'nin eşi yüzünü buruşturarsk cevap verdi.

 

"Kayra haklı çocuklar. Biraz dinlenelim ve şu üstümüzdekilerden bir an önce kurtulalım. Kokorca ya döndük resmen! O değilde Sare beni bu halde eve katiyen almaz. O yüzden duş ve kıyafet gerekli." Adamın sözlerinden sonra Osman ayak üstü konuşan arkadaşlarına yaklaştı.

 

"Onlar kolay iş ecnebi damat! Sen hiç türk hamamına gittin mi?" Adam hatırladığı anılarla yüzünü buruşturdu."Burada var mesela hemde tarihi. Ben sizi oraya götürürüm. Tabi önce bir kaç parça kıyafet almamız lazım size."

 

"Aman Osman abi! İstemez hamam falan! Ben duş almak istiyor sadece!" Memmet onun bu haline gülerek yanıns yaklaşıp koluna omzunu atarak Osmana baktı.

 

"Sen bakma ona Osman abi. Hamamda kötü anıları var garibin!" Mehmet'in sözleri ile adam homurdanırken diğerleri kıkırdadı. " Bizi ancak hamam paklar zaten!" Osman başını sallayarak bakışlarını Kayra'ya çevirdi.

 

"Sende gel de şu kaymış tipini düzelttirelim. Dağda kilerden bir farkın kalmamış." Kayra elini iki aydır kesmediği sakallarına götürerek sıvazladı. Gitse iyi olurdu gerçektende şekli şemali kaymıştı. Başını sallayarak konuştu.

 

"Tamam ben önce bir Derya'yı kontrol edip geleyim." Kayra büyük adımlarla asansöre doğru ilerlerken Osman seslendi arkasından.

 

"Kayra!" Yönünü arkasına dönen adam Osman'ın konuşmasını bekledi.

 

"Madem uçağınız yarın bu akşam yemeğini istersen Amca bey de yiyelim kardeşim. Hem bende ailemi ağırlamak isterim." Osman'ın sözlerini kısa bir an düşündü. Dün akşam yaşadıklarının etkisi ile ayıp etmişti yaşlı başlı adama. Onlar iki aydır karısına burada sahip çıkmış,koruyup kollamışlardı. En azından bir teşekkürü hsk ediyorlardı.Aldığı kararla başını olumlu anlamda salladı. Onun onayı ile Osman tekrar konuştu."O zamsn Derya ve Sarah'a da söyle hazırlansınlar akşam için." Kayra karşısındaki adamı tekrar başıyla onaylayarak asansötün düğmesine bastı. Dolu olan asansörle adımlarını merdivenlere yönelterek koşar adım çıktı.

 

Dün gece ayrıldığı odanın kapısına gelince nefesini düzene sokmak için bir kaç dakika bekledi ve kapıyı tıklattı. Karısını kapıyı açmasını beklerken açılan kapının ardında Sarah'ı görünce hüsrana uğrasada çabucak toparlandı.

 

"Merhaba." Kız başıyla karşısındaki adamı onaylarken Kayra tekrar konuştu. "Dün akşam tanışma fırsatımız olmadı. Sabah kahvaltıda da sen yoktun işe gitmiştğn galiba." Elini kıza uzatarak bekledi kısa bir an. Bu ülkelerde bir bayanla erkeğin el sıkışması bile anormal karşılanan bir durum olsada yeni yeni bu düşünceleri aşmaya başladıklarını bir yıl önce bu ülkeye, özel harekat polis eğitimi vermek için geldiği üç aylık görevinde fark etmişti. Kız elini uzatınca hafifçe sıkarak bıraktı.

 

"Bende Sarah!" Kızın hafif tebessümü ile o da tebessüm etti.

 

"Derya ile konuşacaktım. Müsait mi?" Sarah başını kısa bir an arkaya çevirip tekrar adama döndü. Zümrüt yeşili gözlerindeki hüzne inat kocamannbir gülümseme ile cevap verdi.

 

"Biraz önce duştan çıktı. Yorulmuş olmalıki hemen uyudu." Farkında olmadan Kayra'nın da yüzündr bir gülümseme oluştu.

 

"Rahatsız etmeyim uyusun ozaman." Kız onu onaylayıp kapıyı kapatacağı esnada Kayra tekrar konuştu." Şey akşam yemeği için Osmsn abinin davetlisiyiz. Siz hazırlanın ben sizi alırım."

 

"Tamam. Derya uyanınca hazırlanırız biz." Sarah karşısındaki adamın halinden bir sıkıntısı olduğunu anlayınca tekrar konuştu."Bir sorun mu var Kayra bey." Kızın sorusu ile Kayra başını kaşıyarak sıkıntıyla konuştu.

 

"Derya'nın valizinin hazırlanması lazım. Yarın sabah sekiz de uçağımız kalkacak çünkü." Kızın hüzünlü bakışları bir anda dolarken Kayra devam etti."Ben hazırlardım ama anladığım kadarı ile birlikte kalıyorsunuz benim odaya girmem pek uygun olmaz." İkisinin birlikte kaldığını dün gece anlasaydı bu odaya girmezdi ama fark edememişti. Kız gülümsemeye çalışarak cevap verdi.

 

"Ben hazırlarım merak etmeyin siz." Kayra onu başıyla onayladı.

 

"Kendi valizlerini hazırlamayı da unutma Sarah." Adamın sözleri ile kız başını ikş yana salladı.

 

"Hayır Kayra bey ben gelmiyorum!" Kızın net cevabı karşısında Kayra,Kaan'a içinden bir küfür savurdu.Bu kız gelmezse biliyorduki karısı onu burada tek başına bıraktığı için huzursuz olacaktı. Üstelik Kaan'a emanet edilmiş ve Türkiye'ye götürülmesi istenmişti. O beyinsiz de her erkek gibi kıza karşı öküzlüğünü sergilemiş ve kırmıştı. Düşüncelerini bir kenara bırakarak kızın gözlerine baktı çekingen bir tavırla.

 

"Birincisi bey kelimesini bir kenara bırak. Abi diye bilir yada ismimi söyleye bilirsin. İkincisi bizimle gelmen gerekiyor Sarah. Hem o gerizekalı kuzenime emanet edildiğin için hem de sana ihtiyacım olduğu için!" Sarah ilk nedeni duymazlıktan gelerek kaşlarını merakla çatıp konuştu.

 

"Bana niye ihtiyacınız var ki?" Kayra bakışlarını kızın omzunun üzerinden odanın içinde gezdirerek cevap verdi.

 

"Beş dakika koridora gelde konuşalım."Aldığı cevap karşısında daha çok meraklanan kız,Kayra'nın sık,sık odaya kayan bakışlarından Derya'dan gizli bir şey konuşacağını anlamıştı. Bir süre kararsız kalsada önemli bir şey olacağını düşünerek kapının arkasından anahtarı aldı. Kayra kızın hareketi ile geriye çekilerek ona yeterli alanı açınca kız sessiz olmaya çalışarak kapıyı kapatıp Kayra'ya döndü. Adam eliyle ona yol göstererek koridorun sonundaki büyük pencerenin önünü işaret edince Sahra o tarafa doğru sessizce yürüdü.

 

Odadan uzaklaşıp pencerenin önüne geldiklerinde Kayra fazla uzatmadan konuşmaya başladı.

 

"Kontrol için bu gün hastaneye gittik belki biliyorsundur."

 

"Evet haberim var. Jamal abi ayarlamıştı doktoru." Kayra'nın kaşları ismini sıkça duyduğu adam yüzünden çatılırken düşğncelerinin dağılmasına izin vermeden sözlerine devam etti. "Bebeklerin durumu iyi."

 

"Tebrik ederim Derya söyledi. İkiz bebek bekliyormuşsunuz." Kızın yüzünde kocaman gülümseme ile kendini tebrik etmesi Kayra'nın da yüzünde tebessüme neden olmuştu.

 

"Teşekkür ederim Sarah." Yüzündeki tebessüm yerini hüzne bırakırken sözlerine devam etti. "Bebeklerin durumu şimdilik iyi ama Derya'nın sağlığı iyi değil."

 

"Nasıl yani!? Neyi var!?" Kızın endişeyle sesini yükseltmesi ile Kayra işaret parmağını dudaklarına götürdü.

 

"Şhhtt! Sessiz ol be kızım!"Bakışlarını karısının kaldığı odanın kapısına çevirerek kontrol edip tekrar karşısındaki kıza döndü. "Durumu ciddi." Kızın elleri ağzından kaçacak çığlığı engellemek istercesine hızla ağzına kapandı." Sen burada tek başına kalırsan Derya üzülecektir. Ben onun böyle bir durumda üzülmesini istemiyorum Sarah lütfen anla beni. Üstelik ben de senin burada kimsesiz tek başına kalmanı istemiyorum.Çünkü sen kimsesiz değilsin! Derya seni kardeşi yerine koymuş belliki. O yüzden ben karımın kardeşini böyle bir yerde kimsesiz bırakamam!" Kız dolan gözlerini Kayra'ya çevirerek sordu.

 

"Haberi yok değil mi? Hasta olduğundan yani. Yoksa bu kadar mutlu nasıl olsun ki?" Kayra başını iki yana sallayarak cevap verdi.

 

"Hayır yok! Ne kadar geç öğrenirse o kadar iyi. Üzülüp strese girmesini istemiyorum. Hem kendi sağlığı hem bebeklerin sağlığı açısından geç öğrenmeli. Lütfen sende bir şey söyleme yada ağzından kaçırma." Sarah başını hızla olumlu anlamda salladı.

 

"Hastalığı ne?" Kayra dolan gözlerini kızın bakışlarından çekmeden cevap verdi.

 

"Böbrek yetmezliği." Kız ağzından kaçan şaşkınlık nidasını engellemek için ellerini hızla ağzına kapatırken Kayra sözlerine devam etti." Çok zor bir hamilelik süreci geçirecekmişiz.İleride diyalize bağlanmak zorunda kalacakmış." Kız ellerini ağzından çekerek göz yaşları içinde fısıldadı.

 

"Bebekleri aldıra bilir...."

 

"Derya bunu kesinlikle kabul etmez! Öleceğini bilse yine doğurmak isteyecektir."

 

"Bu çok riskili. Hem Derya hem bebekler hayatını kaybede bilir! O yüzden Derya'ya fikrini sormak zorundasın!"

 

"Riskli olduğunu biliyorum! Ama imkansız değil! Tıbta örnekleri var! Evet çok zorlu bir süreç olacak ama onların sağlığı için elimden gelenin en iyisini yapacağım!" Bakışlarını kızdan çekmeden sözlerine devam etti."Elbette bende bu konuda karımın karar vermesini istiyorum. Ama böyle bir şeyi soramam söyleyemem! Üzülmesini istemiyorum anla beni!" Kız kuruyan dudaklarını yalayarak olumlu anlamda başını salladı.

 

"Sizinle Türkiye'ye geleceğim ve karının bu konudaki fikrini ona bir şey söylemeden öğrenmen için sana yardım edeceğim!"Kayra'nın ıslak gözleri sevinçle parladı."Ama bunun çok zor bir süreç olduğunu unutma! Annenin ve bebeklerin ölüm riski yüksek! Hamileliğinin belli bir döneminden sonra hastalığın gidişatına göre diyalize girmek zorunda! Belki böbrek nakli olması gerekecek! Bunların hepsini tekrar düşün ona göre karar ver lütfen!" Kayra olumlu anlamda başını sallarken kız onun çaresiz haline üzülüp gülümsemeye çalışarak sözlerine devam etti. "Ben şimdi gidip valizleri hazırlayım." Sözlerini bitiren kız odaya doğru ilerlerken Kayra arkasından seslendi.

 

"Teşekkür ederim Sarah." Genç kız arkasına dönerek gülümsedi.

 

"Esas ben teşekkür ederim abi.Durum her ne kadar farklı olsa da beni burada kimsesiz bırakmadığın için."Kızın sözleri ile içi parçalanan adam ona burukça gülümserken Sarah devam etti."O kendini nimetten sanan kuzenine, sen açıklarsın durumu. Ona emanet edildiğim için geldiğimi düşünmesini istemem!" Kaan ağır hareketlerle kızın sözlerini onaylamak için başını salladı.

 

"Seni bir daha kırmasına izin vermeyeceğim. Gerekirse görmeyeceksin bile o gerizekalıyı!"Sarah adamın sözlerinden sonra başını hafifçe eğerek tekrar odasına doğru ilerledi ve açtığı kapıdan sessizce içeri süzüldü.

 

Giymek için bir kaç parça kıyafet aldıktan sonra Hamam faslını da hallederek otele dönmüşlerdi. Bekleme salonunda kızları beklerken Kaan hareketlendi. Kayra şüpheli bakışlarını ona çevirerek konuştu.

 

"Nereye!?" Eliyle üst katı gösteren Kaan cevap verdi kuzenine.

 

"Kızları çağırayım ben.Hem aşağı inerken Sarah denen inatçı keçiyle bir kez daha konuşup ikna etmeye çalışırım.

 

"Otur yerine geri." Kayra'nın sözleri ile ne olduğuna anlam veremezken o tekrar konuştu. "Ben konuştum kızla. Gelecek bizimle." Aldığı cevap karşısında Kaan'ın kaşları şaşırmış gibi havalanırken dudakları da büküldü.

 

"İstemem yan cebime koy diyormuş yani."

 

"Kaaan!" Emir'in uyarısı ile Kaan yerine otururken Kayra bakışlarını ona çevirerek tekrar konuştu.

 

"Derya'nın durumunu anlattığım için geliyor kız! Saçma sapan konuşupta kızın canını sıkarsan, o kız gelmekten vazgeçerse seni buraya gömerim Kaan!" Kaan umursamaz bir şekilde omuzlarını silkip homurdandı.

 

"Herkeste iki günlük tanıdığı kıza karşı koruma oldu sanki!?" Soner ve Tuğra onun neden böyle davrandığını inceden inceden sezselerde ses etmediler.

 

"Günahtır Kaan. Yazık kimsesi yok kızın. Hem öksüz,hem yetim. Kırma daha fazla kızın kalbini. Ne zararı var sana da bu kadar diş biliyorsun!?" Kaan şaşkınlıkla işaret parmağını kaldırıp kendini gösterdi.

 

"Ben mi diş biliyorum abi? Ya benim ne derdim olacak onun la yapmayın Allah aşkına! Sadece uyarmak istedim ama küçük hanım ilginin üzerinde olmasını seviyor galiba." Dili böyle söylesede kalbi dün geceden beri anlam veremediği bir şekilde öfkeyle doluydu.

 

Gece gönlünü almak için otelin bahçesine yanına gittiğinde onu kuytu bir köşede küçük bir kız çocuğu gibi toprakla oynarken bulmuş özür dilemiş,kenidi ile gelemesi için konuşmuştu. Ama hanım efendi sanki hiç suçu yokmuş gibi inada bindirmişti meseleyi.

 

"Şu saatten sonra değil seninle gelmek vurulup gebersen bile dönüp arkama bile bakmam!"Kızın söylediği söz canını acıtırken oda onun canını yakmak istercesine konuştu.

 

"Elbette bakmazssın! Çünkü eminim ki bakmak istediklerinin listesinde bile değilimdir." Kızın bakışları hızla yanındaki adama dönerken dişlerinün arasından öfkeyle tısladı.

 

"Doğru listemde o kadar çok adam gibi adam var ki senin gibi kendini adam sananların ismine de cismine de yer yok!"

 

"Sarahhh!" Her zaman sakin kişiliği ile dikkat çekerken bu kızın yanında kendisini patlamaya hazır bir bomba gibi hissetmesi bedenin de yüreğininde daha önce hissettiği bir duygu değildi. Öfkesi birazda ilk defa hissettiği bh duygular yüzünden olsa gerekti ki ikisinin sebebi de yanındaki bu kızdı.Kendisini toparlamaya çalışarak yüzüne alaylı bir gülümseme yerleştirdi. " Çok erkek tanıdın demekki? Erkekleri adamlığına göre ayıra biliyorsan oldukça yüksek bir libido ya sahipsin anlaşılan!?" Hırsından gözlerinden yaş akan işaret parmağını tehdit edercesine sallayarak

tısladı.

 

"Bana bak!"

 

"Zaten şu an sana bakıyorum! Hayır sen gibi gözüm başkalarında da değil ama niye göremiyorsun merak ettim! Gözlerinde mi sorunlu acaba!" Kaan kıza fırsat vermeden sertçe konuşurken kız tepesinden taşan öfkeyle burnunun dibine kadar girerek sert bir dille fısıldadı.

 

"Gözlerimin başkasına bakması zoruna mı gitti! İki saattir başkası deyip duruyorsun! Kime istersem ona bakarım! Göz benim namus benim! İster bakarım,ister altına ya..." Kaan kızın sözlerini tamamlamasına izin vermeden hızla dudaklarına kapandı. Öpmüyordu çünkü sadece o kelimeleri duymak istemediği için susturmak istemişti. Kız girdiği şoktan aynı hızla çıkarken Kaan'ı tüm gücüyle itip yüzüne sert bir tokat geçirerek fısıldadı.

 

"Se...sen ne hakla dokunursun bana!" Sarah birilerinin duyma olasılığı ile fısıltıyla konuşsada görülme ihtimali aklına gelince yaşlar süzülen bakışlarını hızla etrafında gezdirdi. Kaan yediği tokadın etkisi ile kendine gelirken böyle bir şeyi nasıl yaptığına anlam veremiyordu. Kendini geçmiş kızın hayatını riske atmıştı. Elleri ile yüzünü sertçe sıvazlayarak konuşmaya çalıştı.

 

"Sa...Sarah bak. Bak ben böy..."

 

"Kes sesini! Bundan sonra sakın bana yaklaşma! Yemin ederim öldürürüm seni!" İşaret parmağı ile yeri göstererek hırsla devam etti sözlerine. "Şuracıkta can çekiştiğimi görsen bile dönüp bir daha asla bakma bana! Allah şahittir ki sen, sana haram olan bir kıza rızası dışında dokundun! Ve yine Allah şahidim olsun ki senden iki cihanda da davacıyım!" Kaan yaptığı hatanın farkına yeni varırken içeri geçmek için hareketlenen kızın arkasından dişlerini sıkarak sessizce seslendi.

 

"Sarah! Sarah!" Yaptığı aptallıkla ayağını yerdeki toprak yığınına vurarak etrafa savurdu. "Lanet olsun! Neden bu kadar dik kafalısın Sarah!"Kızın sözleri beyninde yankılanırken eliyle kafasına sertçe vurdu.

 

Dün gecenin anılarından Doğan'ın sesi ile sıyrıldı.

 

"Bir şey mi yaptın kıza lan doğruyu söyle? Ne demeye kıza karşı bu kasar öfke dolusun?" Doğan'ın sorusu ile dün gece yaptığı hata Kaan'ın aklına tekrar düşerken hırsla yerinden kalktı.

 

"Ne alakası var abiciğim ya! İyice abarttınız sizde!" Sözlerini bitirdikten sonra adımlarını çıkışa doğru yönlendirdi.

 

"Şimdi nereye gidiyorsun lan!?" Mehmet'in sorusu ile arkasını dönerek öfkeyle bağırdı.

 

"Dışarı çıkıyorum abiciğim oda mı yasak!"

 

"Yooo! Çık oğlum niye yasak olsun ki?" Mehmet'in kendisini delirtmek istercesine umursamazca omuz silkip rahat bir tavırla verdiği cevap karşısında gözlerini devirerek çıkışa ilerledi.

 

" Bak var bunda bir boklar demedi demeyin sonra!" Mehmet'in tesbiti ile Kerim düşünceli bir şekilde başını salladı.

 

"Bence de var da şu yerden çıkmadan başımıza bir bela açmasa bari!"

 

Akşam yemeği için geldikleri evde Derya bakışlarını karşısındaki sandalyede oturan kocasından alamıyordu. Saçlarını kestirmiş,sakallarını tamda sevdiği gibi kısattırmıştı. Bakışları kesişince kocasının çapkınca göz kırpışı ile hızla bakışlarını kaçırdı. Kesinlikle bu adamın dengesi şaşmıştı. Daha bu öğlen uzak durmak,dokunmamak için elinden geleni yaparken şimdi karşısında alalen kur yapıyordu. Acaba onu bıraktıktan sonra gittikleri hamamda sabuma basıp kayıpta kafasını mı çarpmıştı. Yada kocasına bu kuzenleri olacak adamlar bilmediği bir şeyler mi içirmişlerdi. Aklındaki düşüncelerle şüpheli bakışlarını onlara çevirerek inceledi. Garip bir durum yoktu. Tabiki kocasının hareketlerinden başka.

 

Yüzünü buruşturarak başını öne eğdi. Kesinlikle bir şey içirmişti bunlar kocasına. Güvenmiyordu,hem de hiç güvenmiyordu kuzenlerine ve eniştelerine.

 

Osman eşiyle birlikte bahçedeki masaya doğru yaklaşarak arkadaşlarına bakıp gülümsedi ve karısını işaret ederek konuştu.

 

"Eşim Firuze."Masadkiler memnun olduklarını belirtirken kadında gülümseyerek aynı şeyleri söylemişti. Karnı burnunda denmesede beş altı aylık hamile olduğu belliydi. Uzun bir elbise giymiş başınada şal bağlamıştı.Zayıf ve uzun boylu ve gözleri de elaydı. Derya kadını fazla incelediğini düşünerek bakışlarını kaçırdığı esnada kocasıyla tekrar göz göze gelmişti. O bakışlarda farklı bir şeyler vardı fakat çözemiyordu. Kocası kendisine öyle baktıkça eli ayağına dolaşıyor ne yapacağını şaşırıyordu. Bakışlarını kaçırarak Ahmed'in eşi Büşra ve Firuze'nin yemekleri servis edişini izledi.

 

Çok acıkmıştı kocasının bakışlarındaki gizemi sonrada düşüne bilirdi. Yemekler sohbet eşliğinde yenmişti. Aralarına sonradan katılan Osman'ın iki yaşındaki oğlu erkeklerin ilgi odağı olurken Derya fırsattan istifade lavaboya gitmek için ayaklandı. Daha öncede geldiği evde aceleyle ilerledi. Çünkü çok sıkışmıştı. Lavaboda ihtiyacını giderip tekrar aşağıya indiğinde kızların mutfaktan gelen sesleri ile adımlarını o yöne çevirdi. İçeri giridği anda etrafı saran kahve kokusu ile gülümsedi.

 

"Gel Derya. Otur şöyle."Firuze,Derya'yı masaya yanına davet ederken bir taraftanda masanın üzerindeki küçük çikolatalardan atıştırıyordu.Derya kadının karnına bakarak iç geçirdi. Sarah ve Büşra kahveleri yaparken Firuze merakla sordu. "Neden iç geçirdin öyle?" Derya biraz önce yaptığı hareketin fark edilmiş olması ile gülümsedi.

 

"Bir çocuğun olması ve hamile bir kadın olarak hala fit olan vücuduna imrendim." Firuze yüzünde oluşan gülümseme ile yanındaki kızın elini avcunun içine alarak hafifçe sıktı.

 

"Önemli olan sağlık canım.Hem anne hem bebeklerin sağlıklı olması. Kilo nedir ki elbette verilir sonra."Sarah fırsatın ayağına geldiğini düşünerek cebindeki telefonun çıkarıp ses kayıdına girdi. Masaya doğru yönelen kız çektiği sandalyeye oturarak lafa girdi.

 

"Bencede önemli olan sağlık. Mesela hamile bir hasta gelmişti geçen ay hastanenin acil bölümüne.Kadının kalp rahatsızlığı varmış. Hamileliğini öğrendiklerinde aldırmaları gerektiğini söylemiş doktoru. Hem kadın hem bebek için çok riskli bir gebelik miş çünkü. Kadın kocasının tüm ısrarlarına rağmen aldırmayıp doğurmaya karar vermişti." Derya ve Firuze dikkatle Sarah'ı dinlerken onun aniden susması ile ikiside aynı anda merakla sordular.

 

"Eee sonra ne olmuş." Sarah dudaklarını bükerek cevap verdi.

 

"Bilmiyorum ki acil ameliyata girmemiz gerekiyordu o kadına ne oldu bilmiyorum. Ama çok riskli bir karar almıştı. Hem bebeğin hem kendinin gebelik sürecinde ölme ihtimali vardı. Üstelik gebelik döneminin çok zorlu geçeceğine eminim. O yüzden yanlış bir karar vermemiştir umarım." Sarah sıraladığı yalanlar için tövbe etmeye başlamışken Derya araya girdi.

 

"Demekki çok istiyor du bebeğini." Firuze de,Derya'yı onaylarcasına başını olumlu anlamda sallarken Sarah bakışlarını şüpheyle kısarak Derya ya dikti.

 

"Ne yani Allah korusun öyle ciddi bir hastalığın olsa sen doğururmuydun?"

 

"Evet!" Derya'nın hiç beklemeden verdiği cevap karşısında ne diyeceğini bilemeyerek baktı. "Elbette doğururdum Sarah! Sonuçta Alahtan başka kimse ne olacağını bilemez. Ölür dersin yaşar,yaşar dersin ölür. Veren de alan da Allahtır. Ne demişler tedbir bizden takdir Allahtan.Tedbirimizi aldıktan sonra gerisi Allah'ın bileceği şeyler. Hem ben öyle bir şey olsa bile sırf Kayra'ya o mutluluğu yaşata bilmek için bile doğururdum. Çocukları çok sever çünkü.Onun için ondan bir parçayı ona verebilmek için doğururdum!" Sarah dolu gözlerle arkadaşına bakarken,Firuze onun bu haline kıkırdayarak Sarah'ı gösterip konuştu.

 

"Allahım şunun haline bak yavru köpek gibi bakıyor." Ellerini yanaklarına uzatarak hafifçe sıktı."Sen çok mu etkilendin." Sarah yüzünü buruşturup burnunu çekerken Derya onların bu haline gülüyordu. "İçinde büyümeye başlayan bir can olmadan bu duyguyu anlamak imkansızdır. Böyle tehlikeli kararlar o duygunun üstünlüğü ile alınıyor işte. Ne demiş annelerimiz "Anne olunca anlarsın." Şimdi ileri geri konuşupta Derya'yı korkutma. Hadi Büşra'ya yardım ette kahveleri götürün." Büşra fincanları iki tepsiye koyarak kaşıyla tepsinin birini işaret etti. Arkadaşını onaylayan Sarah tepsiyi alarak peşinden çıkınca Derya ve Firuze de peşlerinden çıktı.

 

Karısı aralarından ayrıldığından beri gözü onun üzerinde olan Kayra onun mutfak olduğunu düşündüğü yere geçmesi ile rahat bir nefes aldı. Bakışlarını dün gece tartıştığı yaşlı adama çevirerek çekimser bir şekilde konuştu.

 

"Enes bey dün gece için sizden özür dilerim." Yaşlı adam bastonuna dayanarak heybetli bedenini hafifçe öne doğru eğerek babacan bir tavırla gülümsedi.

 

"Özür ne demek oğlum. Derya sevdiğin kadın bebeklerinin anası,bizse hiç tanımadığın insanlarız hakkındır hesap sormak soracaksın tabi." Kayra yaşlı adamın sözleri ile biraz rahatlarken düşğncelerini söylemek için tekrar konuştu.

 

"İki ay ondan haber alamayınca haliyle delşye döndüm. Tam buldum,alıp ebimize götüreceğim derken sizde öyle söyleyince bende anın etkisi ve tekrar kaybetme korkusu ile ayıp ettim size karşı. Lütfen kusuruma bakmayın." Yaşlı adam ağır ağır başını sallayrak bastonunu tuttuğu parmaklarını bir kaç sefer oynatıp konuşmaya başladı.

 

"Bu akşam siz gelmeden Oman ve Ahmed her şeyi anlattı evlat. Sen canını sıkma. Ben sana da hak veriyorum. Ama malum durumunuzun ayrıntılarını ve Derya'nın rahatsızlığını bu akşam öğrendiğim için bende haliyle dün bazı şeylerden haberim olmadığı için sert çıktım. O yüzden seninle ve Derya ile ilgili bir sorunum kalmadı üzme kendini. Ama bana bey demeyi bırakmazsan ciddi sorunlar yaşaya biliriz evlat!" Kayra adama minnetle gülümserken oda ona gülümseyerek karşılık verdi.

 

"Amca kararından caydın değil mi? Benim hatunu alı koymayacaksın yani." Osman'ın yüksek sesle söylediği sözlerden sonra adam yüzünü buruşturarak bastonu yere sertçe vurdu.

 

"Sağır yok karşında lan! Ne demeye bağırıyorsun sütçü beygiri gibi!"Adam bastonunu hafifçe kaldırıp tehdit edercesine salladı."Eğer bu ay da yiğenimi istemeye anan ve baban hatta büyüklerin gelmezse işte o zaman çekip alırım karını!"Osman çaresizce erkeklere bakınca onlar onun o haliyle gülüp alay ederken kızlar ellerinde kahve tepsileri ile bahçeye çıkıp çardakta oturan erkeklere doğru ilerlediler.

 

Kayra'nın bakışları Osman'ın eşi ile konuşarak gelen karısına kayarken Sarah şansına saydırıyordu. Büşra Enes amcanın tarafından başlamıştı kahveleri dağatmaya o yüzden Kaan salağının olduğu taraf kendisine kalmıştı. Kahveleri başını kaldırmadan herkese dağıtırken sıra Kaan'a geldiğinde ayağında hisesttiği baskı ile başını hafifçe kaldırarak adamın gözlerine sertçe baktı. Kaan'ın kendisine ne var dercesine attığı bakışla öfkesini içine gömerek başını tekrar önüne eğdi. O esnada fark ettiği şey ise Osman'ın iki yaşındaki oğlunun ayağının dibinde oyuncak arabasını sürmeye çalışması idi. Haksız yere bakışları ile adama uyarı gönderdiğini o an anlayan kız pişman olsada tekrra dönüp bakmadı adama.

 

Kahveler içilirken Derya önündeki çikolata ile kısa bir anlı bakışma yaşarken midesinin ağzına gelmesi ile fincanı aceleyle masaya koyarak yerinden aniden fırlayıp hızla lavaboya doğru koştu. Kayra nın bakışları sürekli karısının üstünde olduğu için ondaki değişikliği fark ederek hızla oda koştu arkasından. Firuze ve Büşra,Derya'nın rahatsızlığını bilmedikleri için olayı Kayra'nın karısına olan aşırı ilgisine yorarak kıkırdarken,çoğunluk durumu bildiği için pek yadırgamamıştı.

 

Derya lavaboya girdiği an kapıyı kapatarak arkasından kilitleyip öğürmeye başlarken Kayra'da dışardan kapıya vurarak seslendi.

 

"Ben buradayım Derya ters bir şey olursa seslen güzelim." Derya kocasının sesini duyduğu an utançla öğürtülerini bastırmaya çalışsa da engel olamıyordu.Kayra ise koridorda ileri geri endişeyle dolanırken kapıya tekrar vurarak seslendi."Yada sen kapıyı aç bende geleyim yanına." Derya'nın gözleri şaşkınlıkla irice açılırken bulduğu ilk fırsatta çemkirdi.

 

"Gel Kayra birlikte çıkaralım! Delirdin mi sen!? Ben burada utaçtan yerin dibine giriyorum sen ne diyorsun!"Sözlerini bitirir bitirmez yeni gelen bir atakla sarsılırken musluğu sonuna kadar açarak bolca soğuk su çarptı yüzüne. Kayra elleri ile yüzünü sertçe sıvazlarken endişeyle dudaklarını dişleyip tekrar denedi şansını.

 

"Yavrum ne var utanacak. Her hamilemin başına gelen bir şey bu. Hadi aç kapıyı da yanına gireyim." Karısından beklediği yanıt yerine bolca su sesi duyunca tekrar koridoru arşınlamaya başladı. İki dakika sonra açılan kapıyla panikle koca bir adımla karısının karşısına dikilip solgun yüzünü avuçları arasına alarak inceledi.

 

"İyisin değil mi?" Derya yüzünde hissettiği ellerle ne diyeceğini bilemezken başını sallamakla yetinmişti. "Başın falan dönüyorsa,kendini kötü hissediyorsan söyle hemen hastaneye gidelim." Karısının yüzüne yapışan saçlarını elleri ile kenara doğru çekiştirirken ondan gelecek cavabı bekliyordu. Derya ise dünden beri kendisine dokunmamak için çabalayan kocasının bu öğleden sonra ki değişimine anlam veremiyordu. Yüzündeki ellere uzanarak hafifçe çekmeye çalıştı.

 

" Sorun yok Kayra iyiyim ben. Sadece çikolatayı görünce midem kalktı."Adam anladığını belli etmek istercesine başını olumlu anlamda sallarken karısını kemdisine çekerek alnına dudaklarını bastırıp uzun süre bekledi. Derya şok üstüne şok yaşarken kocası geri çekilerek ona çapkınca göz kırpıp elini beline koyarak onu bahçeye doğru yönlendirdi. Bahçeye çıkan ikiliye herkes gülümseyerek bakarken Kayra karısının yarınki yolculuk için dinlenmesini istediği için Enes beye doğru yaklaşarak konuştu.

 

"Enes amca bize müsade et artık biz kalkalım. Malum yarın sabahtan uçağımız var. "Yaşlı adam bastonuna dayanarak oturduğu yerden kalkıp Kayra'ya gülümseyerek baktı.

 

"Nikahtan sonra kalksaydınız evladım." Kayra ve Derya birbirlerşne bakarken diğerleride ne oluyor dercesine Osman ve Ahmed'e bakıyordu.

 

 

Yitenumutlar....

 

 

 

 

 

Loading...
0%