Yeni Üyelik
21.
Bölüm

İ-D-B-S-21

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı - Neşet Ertaş - Yolcu

 

 

 

Keyifli okumalar 💞💞💞

 

 

 

Kayra karısının üstündeki bakışlarını çekerek karşısındaki yaşlı adama çevirerek anlamadaığını belirtircesine bakıp sordu.

 

"Ne nikahı? Kim evleniyorki?"

 

Yaşlı adam bastonuna dayanarak ağır hareketlerle oturduğu yerden kalkıp Kayra'nın karşısına dikidi. Biraz önceki babacan bakışlarının yerini öfke ve tehlikeli bakışlar almış bir halde Kayra'ya bakarak cevap verdi.

 

"Kuzeninin!"

 

Adamın cevabı ile herkes şaşkınca birbirine baktı. Ne oluyordu bu dam kimden bahsediyordu?Arada fısıldaşmalar başlarken Emir bir anda aklına düşen şüphe ile yanındaki adama dönerek,farkında olmadan şaşkınca dile getirdi düşüncesini.

 

"Kuzen! Nikahsız mı aldın sen yengeyi lan?" Osman kuzeninin sözüyle irkilirken yaşlı adam sertçe kükredi.

 

"Destur!" Emir adamın kükreyişi ile ona döndü." Brnim evimden nikahsız kız almak onun ne haddine ulan! Siz ne zannettiniz burayı?" Yaşlı adamın sözleri ile herkes suspus olurken adam başını öfkeyle salladı."Anlaşılan siz nerede,kimin evinde olduğunuzu daha anlayamamışsınız! Hele ki benim çatım altında,benim kanatlarım altında ki kızları sahipsiz sanıp örf ,adet bilmeden haram helal gözetmeden el uzatır olmuş bazılarınız!" Karşılarındaki adamın sert sözleri ve öfkesi yüzünden hepsi bir an kendinden şüpheye düşmüştü. "Benim evlat yerine koyduğum bir kızla gönül eğlendirip buradan elini kolunu sallayarak çıkacağını zanneden kendini bilmezi dua edin bu topraklara gömmedim! Bizimde hatır gönül saydıklarımız olmasaydı dün gece onu çoktan akbabalara yem etmiştim!"

 

İşlerin giderek karıştığını hisseden Kayra sürekli önğne çıkan engellerle isyan bayrağını çekme noktasına gelmişti artık. Kim bir halt yemişti de bu adamı bu hale getirmişti. Evlilerin bit halt yemeyeceği aşikardı ama ya dört bekar diye fısıldadı içi. Bakışları yanyana dizilmiş macera film izler gibi karşısındaki adamı izleyen dörtlüye döndü.

 

"Hanginiz ne halt yediniz lan!?" Dörtlünün bakışları aynı anda Kayra'ya dönerken aynı anda işaret parmaklarıda şaşkınca kendilerini göstermiş aynı anda şaşkınca konuşmuşlardı.

 

"Ben mi!?" Kayra sabır dilenircesine başını sağa sola sallayarak eliyle diğerlerini işaret edip cevap verdi.

 

"Hepsi evli! Onlar bir bok yemiş olamayacağına göre, siz mahşerin dört atlısından başka kimse bir halt yemez!" Derya kocasının sözlerini şüpheyle karşısındaki adamlara çevirirken diğer kadınlarda ne olduğunu anlamak istercesine birbirlerine bakıyordu.

 

En hızlı toparlanan Mehmet oldu.

 

"Lan ben ne yapacağım!? Yıllardır yüreğimde taşıdığım aşk varken,hiç nir kıza dönüp o gözle bile bakmamışken gelip o haltı burada yiyecek değilim!" Ters bakışlarını Kayra'dan çekmeden yanındaki üçlüyü gösterdi. "Ne bok yediyse bu üçü yemiştir!" Soner yanındaki adama sen nasıl bir satıcısın dercesine bakarak bakışlarını Kayra'ya çevirdi.

 

"Kardeşim benim ülke dışından evlenmeyeceğime dair ahtım var biliyorsun! Lan babam anamı Hindistandan aldığı için örüm iki ülke arasında geçti! Tam ülkeme yerli dönüş yapmışken aklımı peynir ekmekle yemedim ben! O kadar da aptal değilim! Bu iki salak yapmıştır ne yaptıysa!" Tuğra ikizinin bakışlarını ve diğerlerinin bakışlarını üstünde hissedince hızla ellerini kaldırıp panikle konuştu.

 

"Lan yapmadım ben bir şey! Saçmalamayın! Vay arkadaş ihaleyi bana yılacaklar akılları sıra! Gidin kendinize başka kurban bulun!"

 

Mevzunun uzadıkça uzaması ile yaşlı adam elindeki bastonu yere sertçe vurarak bütün bakışları üstüne çekti.

 

"Kesin şu tiyatroyu! Kim ne halt yediyse biliyor yediği haltı! Bu nikah kıyılmadan Derya ve Kayra haricinde hiç biriniz bu ülkeden çıkamazsınız! Bu nikah kıyılacak! Ama güzellikle ama silab zoruyla!" Yaşlı adam bakollarını yanındaki gelini ve yiğenine çevirerek sözlerine devam etti. "Gidin Sarah'ı hazırlayın! İmam birazdan gelir!" Kadınların gözleri irice açılırken Sarah şok olmuş bir şekilde donup kalmıştı. Yaşlı adam bakışlarını bu defa erkeklere çevirerek bastonunu kaldırdı ve Kaan'ı işaret ederek konuştu."Siz de örf,adet bilmez kuzeninizi hazır edin yoksa bu işin sonunda cesedini bile götüremezssiniz ülkenize!" Sözlerini bitiren adam etrafında şok olmuş insanları bırakarak eve doğru ilerlerken ilk şoku atlatan Sarah oldu.

 

Koşar adım Ahmed'e yaklaşarak kolundan tutup sertçe sarstı.

 

"Ahmed abi! Yalvarırım engel ol babana! Be...ben onunla evlenmem!" Ahmed kolunu korku ile tutan kıza kısa bir süre bakarak bakışlarını karısına çevirerek çekmesi için işaret etti.

 

"Dün gece olanlardan sonra elğmden bir şey gelmez Sarah! Ya evleneceksin ya da ölümü seçeceksin!" Derya ağzından kaçan çığlıkla yerinde korkuyla sendeledi. Kayra karısını hızla kollarının arasına alırken bu defa Kaan konuştu sertçe.

 

"Benimle evlenmezmiş! Sor bakalım ben seni istiyormuyum acaba! Nikah falan yok! Öldürecekmiş! Hangi çağda yaşıyoruz lan!" Kaan sözlerini bitirir bitirmez şakağında hissettiği soğuklukla bakışalarını kısarak yanındaki adama bakarken kadınlar ağızlarından kaçan çığlığa engel olamadı.

 

"Buralarda çağda hükmüde değişmez! Yaptığının cezası direk ölüm! Hem bu kızı hem kendini öldürtmen için yeterli bir sebep! Dua et babam vicdanlı davrandı da sizi nikahlamayı uygun gördü! Bana kalsa dün gece kendi gözlerimle gördüğüm şeyden sonra oracıkta alırdım canını!" Silah'ın ucunu Kaan'ın kafasına sertçe bastırarak sıktığı dişlerinin arasından tısladı. "Şimdi ya bu kızı alacak helalin yapacaksın yada önce Sarah'ın sonra senin canını alırım burada!" Kaan adamın son sözleri ile sertçe yutkundu. Dün gece bir hata yapmıştı ama bunda kızın hiç bir suçu yoktu.

 

Derya kocasının kolunu sıkarak bakışlarını kendisine çekmeye çalışarak korkuyla fısıldadı.

 

"Bir şey yapın lütfen!" Karısının gözlerindeki korku ve titreyen bedeni Kayra'nın kendisine gelmesine neden olurken Sarah'ın sesini işitmeleri bir oldu.

 

"Ahmed abi beni öldürsende evlenmem ben onunla! Zannettiğiniz gibi bir şey değildi! Yanlış anlaşılmaydı sadece! Bana ne istiyorsanız yapın ama yalvarırım onları bırakın gitsinler lütfen!" Kaan kızın sözleri ile dün gece söylediklerini hatırlarken nasıl olupta böyle bir aptallık yaptığına anlam veremiyordu. Sarah adımlarını hızla onlara doğru yönlendirerek Ahmed'in karşısına geçerek göz yaşları içinde tekarar konuştu." Jamal abimle konuşmak istiyorum! O böyle bir şeye asla izin vermez!"

 

"Jamal kararı babama bıraktı Sarah! Unutmaki o abinse babamın da evlatlığısın! En az Jamal kadar babamın da hakkı var üzerinde! Adın çıkarsa ne Jamal ne babam kurtarabilir seni! Namus meselesi bu!" Kayra karısını arkasındaki sandalyeye otutturarak onlara doğru ilerlerken Emir kuzeninin koluna yapoşarak sertçe sarstı.

 

"Lan ne oluyor! Nasıl boktan bir iş bu! Yardım etsene oğlum!" Diğerleri de içinde bulundukları duruma çare ararken Osman konuştu.

 

"Kuzen benim elimden ne gelir! Dğn gece kızı öpmüş lan! Bunun buealarda ne demek olduğunu o akılsız Kaan ve sizlerde çok iyi biliyorsunuz! Ben ne yapayım şimdi?" Diğerleri duyduğu şeyle yeni bir şok yaşarken Kaan'ın nasıl olupta böyle bir hata yapyığını düşünüyorlardı.

 

"Namus benim namusum abi! Ve ben namusuma leke sürecek hiç bir şey yapmadım!" Jamal'ın nasıl olupta böyle bir karara razı geldiğine akıl erdiremiyordu. Ondan böyle bir şey beklememenin ağırlığı,Ahmed'in kararlılığı ile omuzlarını dikleştirerek dişlerinin arasından tısladı." Madem gözünüzde namusum kirlendi,ölümle temizlenecek o zaman beni

öldür! Bu insanların hiç bir suçu yok!" Ahmed silahı Kaan dan çekip Sarah'a doğrultunca erkekler hareketlenmiş Kaan adamın silah tutan elini sertçe kavrayarak tıslamıştı.

 

"Ne yapıyorsun sen! Bırak onu! Bir suçu yok onun!" Ahmed eline yapışan adamla gülmemek için yanalarının içini ısırırken Kayra araya girerek Sarah'ı kolundan tutup arkasına çekti. Onun bu hareketi ile Doğan kızı onun arkasından çekip uzak bir köşeye götürürken Kayra,Ahmed'in gözlerine bakarak sessizce fısıldadı.

 

"Kadınlar korkuyor! Derya'nın durumunu biliyorsunuz! Hemen indir şu lanet silahı! Ben ikisiyle de konuşup ikna edeceğim!" Kaan kuzenine ne saçmalıyorsun dercesine bakarken Ahmed başını ağır bir şekilde sallayarak silahı indirdi. Onun bu hareketi ile Kayra,Kaan'ı kolundan tutupu gibi sertçe Sarah'ın bulunduğu köşeye doğru itekledi. Onun iteklemesi ile sendeleyen Kaan'ın suratına sert bir yumruk geçirdi. Erkekler Kayra'nın bu hareketi ile onların yanına giderken Derya ağzından kaçan çığlıkla oturduğu yerden fırladı. Kayra'nın bakışları karısının çığlığı ile ona dönerken işaret parmağını kaldırarak uyardı.

 

"Sakin ol ve otur o sandalyeye! Bir daha da ne olursa olsun sakın kalkayım deme!"Derya gözlerinden akan yaşlarla dudaklarını ısırıp başını olumlu anlamda sallayarak tekrar oturdu kalktığı sandalyeye.

 

Kaan çenesine aldığı darbeyle Kayra'ya ters ters bakarken onun tekrar kolundan tutması ile biraz ilerideki Sarah ve Doğan'ın yanında buldu kendini. Kayra kısa bir an ikisini öfkeyle süzdükten sonra işaret parmağını kaldırarak öfkeyle salldı kuzenine.

 

"Ne bok yediysen adam gibi arkasında duracaksın! Bu işin çözümü nikahsa o nikah kıyılacak!"

 

"Ben ölürümde onunla evlenmem!"

 

"Kes sesini!" Sarah'ın sözleri ile kan beynine sıçramıştı. "İkinizde buranın kuralınıda adetini de biliyordunuz! Ne halt yemeye böyle bir hata yaptınız!?" Kayra sözlerini bitirince sakin olmaya çalışarak sertçe yüzünü sıvazladı ve tekrar ikiliye dönerek sessiz ama sert bir dille konuştu." Derya'nın durumunu anlattım size! Buradan hemen gitmek istediğimi söyledim! Lan bu kadar insanın ailesini bırakın karım hasta karım! Hemen tedaviye başlamamız gerekiyor! Ama her dakika başıma yeni belalar açıldığı için biz bir türlü gidemiyoruz buradan! İkinize ve karıma bir şey olmadan çıkmak istiyorum ben buradan! Sizden birine bir şey olsa ben o kızı nasıl götüreyim buradan Kaan!? Hiç mi düşünmüyorsunuz,hiç mi insaf yok sizde lan! Her geçen saniye belki de ben onlardan biraz daha kopuyorum!" Doğan, Kayra'nın durumuna hak vererek omzuna destek olmak istercesine dokunup Kaan'a bakarak konuştu.

 

"İkiniz de kabul edeceksiniz bu nikahı! Kayra haklı oğlum. Derya'nın hali malum. Siz ölmeye hevesli olabilirsiniz ama biz buna izin vermeyiz. O yüzden bir an önce şu nikah kıyılsın bizde bir an önce çıkıp gidelim şu yerden!" Sarah dökülen göz yaşları arasında çaresizce Kayra'ya bakarak ısıldadı.

 

"Derya'yı götür sen abi! Benşm yüzğmden ne ona ne bebeklere zarar gelsşn istemem!" Bakışlarını diğerlerinin üzerinde gezdirerek Kaan da sabitledi." Sizin de buradan çıkmanız için elşmden geleni yapacağım! Sonunda ölüm emrim verilse de Kaan da dahil sizin çıkmanız için her şeyi yapacağım!"

 

"Saçmalama! O hatayı ben yaptım bedelini ben öderim! Sen sadece dün gece söylediğini yap kafi! Geberip gitsem de arkana dahi bakma! Derya ile birlikte buradan git!" Herkes ikilinin yaptığı konuşmadan ne yapmaya çalıştıklarına anlam veremezken Emir konuştu.

 

"Ne saçmalıyorsunuz siz!?" Bakışlarını Kaan'a çevirerek sözlerine devam etti." Lan biz Kenan amcaya,Rüya teyzeye ne deriz hiç düşündün mü? Oğlunuz boku bokuna gitti. Bir hata yapmış kızın birini öpmüş ama nikahına almayı kabul etmediği için öldürdüler! Var mı böyle bir şey! İnsanın yüzüne tükürürler yüzüne! Yaptın bir hata temizleyeceksin ulan! Bunca insanın bekleyenini Derya'nın durumunu aaymıyorum bile! Hemen şimdi bu iş bitecek Kaan!" Kendi yaşadıklarınsan sonra kuzeninin üstüne gitmek istemesede biliyordu ki buradan çıkış yoktu. En az hasarla çıkmaları için Kaan bunu yapmak zorundaydı. En önemlisi dün gece Soner ve Tuğra'ya verdiği tepkiye bakılırsa kıza karşı da boş değildi. Ama bu salağın yüzünden kız gümbürtüye gidecekti. İçini saran sıkıntıyla düşüncelerinden uzaklaşmaya çalıştı. Ölmektense kızın da bu salakla evlenmesi tek kurtuluşuydu. Birden aklına gelen hinlikle yanımdaki kuzeni Osmanı hafifçe dürtüp göz kırptı. Kendine boş boş bakan kuzeninin söyleyeceklerine ayak uydurması için dua etti.

 

"Osman!"

 

"Efendim kuzen." Şüpheli bakışları kuzeninin gözlerinde gelecek soruları beklerken Emir tekrar konuştu sertçe.

 

"Bu işin başka çıkar yolu yok mu!?" Osman az çok kuzeninin ne yapmaya çalıştığını gözlerindeki hain pırıltılardan anlarken anlamazlığa vurarak konuştu.

 

"Nasıl yani?"

 

"Ne bileyim oğlum şartmı bir biri ile nikahlanmaları!? Onu soruyorum." Osman anladığı mevzuyu diğerlerine çaktırmamaya çalışırken hafız da anlamıştı Emir'in ne yapmaya çalıştığını.

 

"Var ama!" Başını olumsu, bir şekilde salladı."Olmaz oğlum öyle şey!"

 

"Sen söyle olur mu olmaz mı biz karar verelim!" Osman bakışlarını sıkıntı ile Kaan'a dikti.

 

"Kaan kabul etmezse ya diğer bekarlar,ya da sizden biri bu nikahı kabul edip Sarah ve Kaan'ın hayatını kurtara bilir!" Kaan ve Sarah aynı anda bağırdılar.

 

"Asla olmaz!"

 

"Olmaz ben başkasına bu kötülüğü yapamam!"

 

"Emir! Kul hakkına girer kardeşim bu? Hem kim kabul eder böyle bir şeyi. Çoğumuz evli. Çoluğu çocuğu var! Bekar olanlar kendi rızası ile belki ama kim kabul eder böyle bir şeyi." Tuğra olayın gidişatını anlayınca dahil oldu konuşmaya.

 

"Ben! Ben Derya üzülmesin diye,eşleriniz için ve bu zavallı kızı ölümden kurtarmak için kabul ederim abi! Yeterki çıkalım şuradan!" Kaan'ın bakışları hızla yanındaki kuzenine dönerken öfkeyle tısladı.

 

"Sen ne demeye boş kahramanlık peşinde koşuyorsun lan!? Sana mı kaldı Sarah'ı kurtarmak!?" Tuğra içinde bulundukları traji komik olay yüzünden bir kahkaha koyvermek istesede kendine güçlükle engel oldu.Kaan'a dönerek ellerini kemerinin üzerine koyup alayla baktı gözlerine.

 

"Bana kaldı! Madem kabul etmiyorsun seni mi bekleyecek bunca insan!? Senin yüzünden ölüme boyun mu eğsin bu kız!?" Bakışlarını Kaan dan çekerek Emir'e çevirdi.

 

"Abi hafız enişte kıyarsa bu nikahı imam falan beklememize gerek yok ben kararımı verdim. Nşkah kıyılsın,şu iş hallolsun bir an önce gidelim buradan." Hafız, Emir ve diğerlerine bakarak cevap verdi.

 

"Kıyarım kardeşim ben nikahı!"Emir başıyla onları onayladı.

 

"Tamam bitirin o zaman şu lanet mesele kapansın! Biz de çıkalım şu evden." Osman bakışlarını Sarah'a çevirerek konuştu.

 

"Hadi kızım git Firuze ablan hazırlasın seni." Kız şoka girmişcesine donup kalırken Kaan'ın kükreyişi ile kendine geldi.

 

"Bir şeyler söylesene sen de! Ne mereklısın her önüne gelen le evlenmeye! Bana gelince öldürün, asın kesin diye naralar atıyordun! Ne oldu yeni talip çok hoşuna gitti galiba!" Kaan kızın Tuğra'ya gelince sessizce kabullenişine dayanamamıştı. Sarah karşısındaki adamın ithamları ve suçsuz bir insanın kendisi yüzünden mahvolacak hayatının yüküyle omuzlarını dikleştirip dişlerinin arasından tısladı.

 

"Hoşuma giden tek şey bu insanların benim hayatım için çabalamaları! Senin yaptığın hata yüzünden heekesi kurtaracak bir çıkış yolu ararken beni burada ölüme terk etmek istemeyişleri! Sen de keşke onlar kadar Tuğra kadar yürekli olsaydın,adam olsaydın da yaptığın şey yüzünden insanların hayatları ile oynamak yerine yanlışını temizleme büyüklüğünü göstere bilseydin!"Kaan'ın gözlerine küçümsercesine bakarak yüzünü buruşturdu." Erkek misin sen be! !Yaptığı şeyi temizlemeye yüreği yetmeyen adama erkek demem ben! " Sarah'ın ağır sözleri ile herkes birbirine bakarken Kaan öfkeyle ona doğru bir adım atmıştı ki Kayra koluna yapıştı hızla.

 

"Sakın!Aklından geçeni biliyorum o kıza elini kaldırdığın an kemiklerini kırarım senin!" Kaan kuzenine sert bakışlar atıp kolunu çekerek hızla kurtardı ve biraz geride elinde silahla bekleyen adama doğru dönüp seslendi.

 

"Ahmed abi! İmamı getir kıysın nikahı! Şu dakikadan sonra Allah şahidim olsun ki kızınızı nikahıma aldım!"

 

Herkes farkında olmadan tuttuğu nefesini bırakırken Ahmed olumlu anlamda başını sallayarak babası gibi eve girdi.

 

"Emin misin Kaan. Bak eğer sonra kıza eziyet falan edecek olursan ben sözümün arka.." Tuğra'nın sözleri Kaan'ın susmasını isteyen bakışları ile yarıda kalırken Emir girdi araya.

 

"Hafız kıyardı nikahı ne gerek varda imam falan bekliyoruz şimdi!"Sözlerini bitiren Emir diğerleri ile dakikalar önce kalktıkları çardağa doğru ilerlerken Kaan, hala olduğu yerden kıpırdamayan kızın gözlerine öfkeyle bakarak cevap verdi kuzenine.

 

"Bırak imam kıysın abi! Şimdi hafız abinin kıydığı nikahı geçersiz falan sayarlar bir de onlarla vakit kaybetmeyelim!" Emir başını anladım dercesine sallayarak yoluna devam etti.

 

Emir'in arkasından giderken kızın yanında kısa bir an duraklayan Kaan içindeki bütün öfkeyi ona göstermek istercesine gözlerine bakarak dişlerinin arasından tısladı.

 

"Demek erkek değilim ha!" Başını ağır ağır sallayarak sözlerine devam etti. "Şu nikah bir kıyılsın erkekmiyim değil miyim o zaman göstereceğim ben sana!"

 

Duydukları ile Sarah'ın nefesi boğazında düğümlenirken sertçe yutkundu. O sözleri söylemek istememişti. Kimsenin kendisi yüzünden canı yanmasın,kimse kurban gitmesin istemişti. Tuğra kendini ve geleceğini sebepsizce bu olaya hiç düşünmeden kurban ederken canı yanmıştı kızın. Kendisi yüzünden onun hayatının mahvolmasını istememişti. Bütün bunlar Kaan'ın hatasıydı. Kendisinin de elbette suçu vardı. Ülkesinin hükmlerini,kurallarını bile bile gecenin bir vakti o yanına geldiğinde öylece oturmuştu aptal gibi. Eğer Kaan geldiğinde kalkıp gitseydi bu raddeye gelmeyecekti işler. Tuğra'yı kurtarmak için, bunları yaşamalarına sebep olan adamı kışkırtarak nikahı kabul etmesini istemişti. Yoksa Tuğra'nın başı yanacaktı. Kaan'la bu evliliğe katlanabilirdi fakat kalbinde bir abiden farkı olmayan adamla evlenmek yerine gerekirse burada ölürdü. Kendi ölümü bile temizlemezdi bu olayı Kaan'ı da peşinden sürüklerdi. Kaan'a bir şey olursa emindiki bu adamlarda gözlerini karartıp buradan en az birinin canını almadan çıkmazlar dı. Birbirlerine olan bağlılıklarını dün gece kendisi çok net bir şekilde görmüştü ve bu yüzden kimsenin canı yansın istemediği için Kaan'ı kışkırtarak nikaha razı gelmesi için dua etmişti.O sözlerin ne başka bir sebebi vardı ne de hissettikleri o yöndeydi. Böyle yapmasaydı yaşanacakları düşünmek bile istemiyordu. Düşüncelerinden koluna dokunan elle sıyrıldı. Bakışları Büşra'yı bulunca şaşkınca etrafına baktı. Gözleri çardakta oturan Kaan'ın ateş saçan bakışları ile karşılaşınca hemen çekti.

 

Ne ara gitmişti o gerzek oraya? Ne kadar süredir dikiliyordu burada öylece hiç bir fikri yoktu. İşittiği sözlerden sonra şoklamış o gözlerde gördüğü öfke ateşi yakıp kavurmuş ilk defa Kaan dan korkmasına sebep olmuştu. Büşra kendisini tekrar sarsınca bakışlarını ona çevirdi. Gözleri dolu dolu bit şeyler söylüyordu fakat bütün algıları kapalıymış gibi ne söylediğini anlamıyordu. Büşra'nın gözünden süzülen yaşı takip ederken yüzüne inen sert tokatla kendine geldi.

 

Herkesin bakışları ikiliye dönerken Derya ve Firuze kalkmak için hareketlenmişler fakat eşlerinin izin vermeyişi ile tekrar yerlerine oturmuşlardı.

 

"Ne demeye vurdu şimdi kıza Osman abi! Kabul ettik işte nikahı! Niye canını yaktı şimdi o kadın!" Kaan yerinden kalkıp ikiliye doğru hareketlenirken Kerim kolundan tutarak otutturdu tekrar.

 

"Otur şuraya! Bir şeye de karışmasan ölmezssin!" Kaan çatılan kaşları ile Kerim'e kısa bir an baksada gözleri her ihtimale karşı iki kadının üzerindeydi."Gelirken kıza ne söylediysen şoka girmiş olmalı. Yaşadıklarından sonra gayet normal tabi. Kadın belliki şoktan çıkarmak için attı o tokadı." Kaan,Kerim'in sözlerine inanmak istercesine bakışlarını ikiliden çekmezken Sare'nin eşi girdi araya.

 

"Cidden bir tuhafsınız abiciğim. Kız zaten şoka girmiş tokat atmakta nedir yani. Bu saçma terapiyi bir sizin millette var zannediyordum ama öyle değilmiş demekki. Tencere,dibin olmuş tabak senin ki benden kapak!" Herkes buruşturduğu yüzüyle biraz önce konuşan adama bakarken ortamı dolduran kahkaha ile o şaşkınca katıla kayıla gülen Osman'a bakınca yine yanlış bir şey söylediğini anladı.

 

"Senin ki benden kapak ne lan? Oğlum nerenden uyduruyorsun sen bu sözleri?"Osman'ın kahkahaları arasında söylediği şeylerle ona ters bakışlar atarak yan dönüp bir bacağını diğerinin üzerine attı.

 

"Abi bu sefer cidden saçmaladın yani. Boşuna alınganlık yapma. O söz tencere dibin kara senin ki benden kara olacaktı." Soner'in söylediği sözü düzeltmesi ile homurdanarak konuştu.

 

"Tabak ve kapak nerede kaldı o sözde o zaman kardeşim?"

 

"Onları sen katıyorsun oğlum yok tabak kapak falan lan. Kısa ve net işte." Doğan'ın atasözünü açıklama çabaları sürerken Ahmed ve imam da gelmişti.

 

Büşra,Sarah'ı şoktan çıkartmak için ona tokat atınca kızın bir anda titremeye başlaması ile onu hızla bahçeden uzaklaştırıp eve sokmuş sakinleştirmek için elinden geleni yapmıştı. Derya ve Firuze imamın geldiğini haber vermek için gelince Sarah'ın hali ile üzgünce birbirlerine baktılar.

 

"Ammada ağır elin var Büşra! Kızın yüzümün haline bak resmen elinin izi geçmiş ya!" Firuze'nin sözleri ile Büşra kızın yanağını kontrol ederken ağzından kaçan sese engel olamadı.

 

"Hihhh! Ay ben ne bileyim abla. Öyle hiç bir tepki vermeyince korktum bende bir şey oldu sandım. Korkudan elimin ayarı kaçmış resmen." Derya kaş göz işareti yaparak susmalarını isterken kızı kolundan tutarak dışarı doğru sürükledi. Üzün bakışları kızın kileri bulurken içi acıyarak fısıldadı.

 

"Sakın korkma Sarah. O kuzenim olacak ahmak hiç bir şey yapamaz sana. Ne ben ne ailedeki diğer kadınlar buna asla müsade etmeyiz. Sen istemediğin sürece sana dokunamaz inan bana! O yüzden sakın korkupta o beyinsizin ekmeğine yağ sürme! Arkanda ben varım. Ben demek bizim geniş ailenin kadınları demek. O yüzden korkmak yok canım." Derya bulduğu ilk fırsatta bunları söylerken Sarah dolu gözleri ile onun elini sıktı. Bakışlarından bile kendisi için ne kadar üzüldüğü ne kadar acı çektiği belli oluyordu. İçi ürperdi. Türkiye ye gidince koca ailede tek tanıdığı,tek tutunacak dalı Derya olacaktı. Onun üzülmesini kendisi yüzünden bir problem yaşamasını istemiyordu. Gülümsemeye çalışarak karşılık verdi.

 

"Sen sıkma canını. Ben onun hakkından gelirim. Birden gelişen olaylar yüzünden şoka girdim sadece.Hem gönlüm olmasa şuracıkta kesseler yine kabul ermezdim Kaan'la evlenmeyi." Yanımdaki kızı rahatlatmak için söylediği sözlere kendi de inanmak istiyordu. Tamam kalbi Kaan'a karşı boş değildi ama onun yaptığı şeyleri yutacak değildi. Üstelik biraz önce gerçekten korkmuştu. Gözlerindeki öfke bir yana söylediği sözler her yöne çekilecek tarzdaydı.

 

"Şimdi içim rahatladı bak. Askında böyle kaba saba birisi değildir Kaan. Babasını bir görsen kibarlık abidesi dir. Kaan da ona benzer aslında ama galiba benim sorunlarım, onu savaşın içine sürüklemem ve bu yaşadıkları dengesini bozdu galiba." Kendisini ilgiyle dinleyen kıza gülümseyerek rahatlatmak istercesine sırtunı sıvazladı. "Rüya teyzem ve Kenan amcam bayılacak sana. Bizim ailede arkana kadınları alır eşlerini de yanına çekersen bu kükreyen aslanlar süt dökmüş kedi oluverir. Kural basit anneler arkada babalar yanında olacak. Eee sende de bu potansiyel fazlasıyla var." Bakışları ile çardakta oturan erkekleri göstererek kıkırdadı. "Daha ilk günden onları yandaş yaptın kendine. Emin ol Kaan'ı yola gertirmen için sana çok yardımları dokunacak hepsinin." Sarah bakışlarını erkeklerin olduğu tarafa çevirerek burukça gülümsedi. Derya haklıydı onların kendisini koruma çabalarını unutmayacaktı hiç bir zaman. Kaan'a karşı onun yanında olmuşlar bir abi gibi sahip çıkmışlardı. Kolundan çekiştiren Derya ile o yöne doğru ilerlerken Firuze'nin arkalarından nefes nefese gelerek fısıldaması ile duraksadılar.

 

"Sarah. Abdest aldın mı?" Kız olımlu anlamda başını salladı.

 

"Siz yanıma gelmeden önce Büşra aldırmıştı." Firuze de tıpkı onun gibi başını sallayarak Büşra'nın elindeki şala uzanarak konuştu.

 

"Şöyle kenara geçte yasalara uymak için örttüğün örtüyü değiştirelim. Saçın başın meydanda.Şimdi imamın diline düşme birde." Sarah kenara geçerek Firuze'nin sözylenmelerini dinlerken şalını bağlamsını bekledi. O esnada Derya da ülke yasalarına uymak için yanından ayırmadığı şalı başına doladı. Sokaklarda,halka açık yerlerde,hatta savaş bölgelerinde bile başını örtmek zorundaydı. Buranın halkı gibi tam tesettürlü kapanmasada en azından saçlarını kapatarak yasalara saygı gösteriyordu. Kapanmadığı yer otel, bu ev ve hastaneye gittiği gün dü. Ondada heyecandan unutmuştu. Allahtan bir sorun çıkmamıştı. İşlerini bitiren kadınlar erkeklere doğru yönelince Firuze tekrar durdurdu.

 

"Siz içeriye odaya geçin. Böyle olmaz. İmam haremlik selamlık ister." Sarah telaştan unuttuğu her şeyi Firuze'nin hatırlatması ile minnetle baktı ona. Büşra,Derya ve Sarah'ı tekrar içeri alırken Firuze de Osman'ı çağırarak hazır olduklarını söylemişti. Sarah,Derya ve Büşra bir oda da beklerken vekşl olarak Firuze'yi seçmişlerdi.

 

Diğer odaya imam, Enes bey, Kaan Kayra,Emir girmiş vekil olarakta Osman seçilmişti.

 

Yarım saat kadar bir süre sonra nikah kıyılmıştı. İmamın gidişinin arkasından müsade isteyerek hemen toparlanıp çıkmışlar gece yarısını geçerken otele gele bilmişlerdi.

 

Kayra kızlara hazırlıklarını tamamlamarını hatırlatırken Kaan,Sarah'ın yüzüne nile bakmadan dışarı çıkmış diğerleri de otelde boş oda olmadığı için Kaan'ın arkasından çıkarak araca geçmişlerdi dinlenmek için. Osman'ın fikri ile, sabah hepsi uçakla dönecekler geldikleri aracı Osman daha sonra gönderecekti. Dinlenmeleri için evinde kalmalarını önerdiysede o evde daha fazla kalmak istememişti hiç biri.Enes bey le aynı evde yaşadıkları için,abniden patlak veren olaylar yüzünden uygun bulmamışlardı kalmayı. Aracın içinde herkes bir koltuğa yerleşmiş sabaha kadar az da olsa dinlene bilmeyi ummuşlardı.

 

Sabah erken saatte Enes bey,Osman,Ahmed ve eşleri onlarla vedalaşmak için gelmişti. Kızların vedalaşmasından sonra Enes bey Kaan'a elini öpmesi için uzatarak sert bakışlar altında konuştu.

 

"Ülkene gidince resmi nikah işlemlerini başlat hemen. Ben Sarah için gereken evrakları göndereceğim sana." Kaan asık bir suratla yaşlı adamın elini öperek başını olumlu anlamda salladı. Yaşlı adam elini Kaan'ın omzuna atarak hafifçe sıktı."Sana öksüz ve yetim bir kız emanet ettim! Sakın onu sahipsiz görüpte canını yakmaya,eziyet etmeye kalkma! Unutma Sarah benim kızım! Eğer onun saçının teline bir zara verirsen, yada bir zarar gelmesine izin verirsen bunu sana fena ödetirim evlat! " Yaşlı adamın sözleri ile gözlerini devirirken omzundaki baskı karşısındaki adamın yaşından beklenmeyecek şekilde artınca yüzünü buruşturdu acıyla."Söylediklerimi sakın unutma! Senin yüzünden masum insanların canını yakmayı istemem! Ama benim kızımın canı yanarsa senin sülalenin canı yanar! Ben onu sana yaptığın hata yüzünden ölmesi için değil yaşaması için nikahladım! Bunu aklından çıkartma!" Kaan başını olumlu anlamda sallayarak adamın omzundaki elini çekmesini bekledi. Hiç bir ifade barındırmayan bakışlarını adamın gözlerine sabitleyerek duygu yoksunu bir ses tonuyla konuştu.

 

"Merak etmeyin Enes bey,prenses kızınız kraliçe gibi yaşayacak evimde. Çünkü bizde,sizin aksinize kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz!Emin olun ailem onu benden daha üstün tutacaktır! Şimdi tehditleriniz ve şartlarınız bittiyse izin verinde uçağa yetişelim. Malum buradan sizin izniniz olmadan çıkamıyormuşuz ya hani." Kaan'ın sözleri ile diğerleri yaşlı adama yaptığı saygısızlıktan dolayı homurdanırken bir taraftan da başka bir aksilik çıkmaması için dua ediyorlardı. Bu gerizekalı adamın damarına basamaya devam ederse o aksilik geliyorum diye kükrüyordu resmen. Yaşlı adam öfkeyle kıstığı bakışları ile bir süre Kaan'ı süzdğkten sonra alttan almak niyetinde olacakki bakışlarını diğerlerine çevirerek tekrar konuştu.

 

"Hepiniz Allah'a emanet olun çocuklar. Ne yaşamış olursak olalım,yolunuz buraya tekrar düşerse bilinki benim kapım evlatlarma her koşulda açıktır. Hepiniz ailelerinize selamlarımı ve saygılarımı iletin. Sizi tanıdığıma bahtiyar oldum." Adamın sözlerinden sonra geri kalan herkes te elini öperek vedalaşırken Sarah akan gözyaşları ile sıkıca sarıldı adama. Ne yapmış olursa olsun,Jamal abisinden sonra kendisine sahip çıkıp,bir baba gibi kol kanat germişti. Yaşlı adamda kıza koklarını sardıktan kısa bir sonra hafif geri çekilerek nemli gözlerle alnına bir öpücük bırakıp yolların yorgunluğunu gözler önüne seren kırışık yüzünde oluşan gülümseme ile Sarah'ın yaşlı gözlerine baktı.

 

"Allah şahidimdir ki elümden geldiğince bir baba olmaya çalıştım kızım sana. Bir kız çocuğunun okuması,çalışması,meslek sahibi olması gibi bir durumun söz konusu olamdığı bu topraklarda ben seni büyüttüm,bu yaşa getirdim okuttum. Biliyorum ki tahtını yaptım Sarah, ama bahtını yapamadım. İnşallah bahtın açık olur evladım. Bu acımasız topraklarda tek başına hayatta kalamazdın. Ben bir yolcuyum bu gün var yarın yokum. O yüzden bu kara topraklardan uzaklaşmanı ve rahat bir hayat sürmeni istedim. İnşallah bu yaptığımdan dolayı beni affedersin bir gün. Hakkını helal et kızım!" Sarah yaşlı gözlerini silerek gülümsemeye çalıştı.

 

"Hakkım sana helaldir Kavir baba!" Kendisine soy adı ile hitaf eden kıza bakarak gülümsedi. " Babaların kızlarından af dilemeyi bırak,evlattan bile saymadığı bu topraklarda sen bana sahip çıktın. Seni hayal kırıklığına uğrattığım için sen affet beni.Sen hakkını helal et." Yaşlı adam gözünden süzülen yaşla kızın başına bir öpücük daha kondurarak fısıldadı.

 

"Kapım her zaman açık sana. Yolunda bahtında açık olsun." Elindeki siyah kadife kutuyu ve üzerindeki hesap kartını kızın eline tutuşturarak onun şaşkın bakışları altında sözlerine devam etti." Bunlar Kavir babandan sana düğün hediyesi. " Sarah başını olumsuz anlamda sallarken adam ona izin vermeden sözlerine devam etti."Baban olarak veriyorum. Aceleye geldiği için zaten çeyiz olarak hiç bir şey yapamadım o yüzden bunları kabul edeceksin! Hakkım sana ananın ak sütü gibi helal olsun Sarah'ım." Yaşlı adam gözünden akan yaşı gizlice silerek homurdandı. "Haydi git artık! Otoritemi sarstın koskoca Kavir beyi çocuk gibi ağlattın! Haydi haydi." Diyerek bastonunu araca doğru salladı. Duruşunu dikleştirerek kendisine nemli gözlerle gülen yiğeni ve gelinine sertçe baktı.

 

"Neye gülersiniz siz!"Elindeki bastonunu bu defa gelini ve yiğenine doğru sallayarak homurdandı."Kötek geliyor şimdi! Haydi sizde arabaya yallah!" Kadınlar kıkırdayarak arabaya doğru ilerlerken Firuze söylendi.

 

"Şu hallerini bilmesek seni Adolf Hitler zannedeceğiz Kavir bey!" Firuze'nin sözleri ile Büşra kıkırdarken Enes bey tekrar homurdandı.

 

"Hele edepsi velete hele! Ulan beni elin gavuruna benzetmekte neyin nesi! Destur de kardeşimin yetimi! Sen Kavir babanın köteklerini özledin heralde!" Kadınlar araca binince Enes bey Osman ve Ahmed'e dönerek bastonu ile arabayı işaret edip bağırdı. "Sizde yolcu edin misafirleri! Benim misafirim olduğunu bildirmeyi unutmayın ona göre hizmette kusur etmesinler!" Osman ve Ahmed adamın bir anda değişen havası ile başlarını olumlu anlamda sallarken Ahmed'in aracına doğru ilerlediler.

 

Kerim kullandığı aracın kornasına uzun sayılabilecek şekilde basıp yaşlı adama eliyle veda ederken yaşlı asamda yanı hareketi yapıp arkalarından dualar okumaya başlamıştı.

 

İki saatlik uçak yolculuğundan sonra Ankara'ya iniş yapan kalabalık gurup gerekli işlemlerden sonra dışarı çıkınca etrafını izledi bir süre.

 

"Vay arkadaş insanın toprağı gibisi yokmuş ya lan. " Soner'in sözüyle yüzlerine büyük bir gülümseme yayılırken adam devam etti."Yok ben kesinlikle bir daha çıkmam yurtdışına. Fobi oldu kardeşim. Babam ve Derya yüzünden yeminliyim bir daha çıkmam ben!"

 

"O olmadı bak Soner. Ben sana benim teyzemin kızını alacaktı. Çok güzel kızdır hanim hanimcik." Sare'nin sözleri ile Soner kulağını çekerek yumruk yaptığı elini yanındaki Tuğra'nın başına vurdu.

 

"Allah korusun abi ya ! Benim ahdım var ahdım! Memeleketimden evleneceğim ben.Ankara'ya kazık çakacağım kimse oynatamayacak bir daha beni yerimden." Sözlerini bitiren adam sırıtarak ellerini pantolonunun cebine koyarken Tuğra homurdandı.

 

"Lan kazıklı Voyvoda hani ayarladığın araç nerede? İki saattir bekliyoruz ne gelen var ne giden. Sen daha bir aracı ayarlıyamıyorsun bir de kazık çakacağım diyor." Soner ,Tuğra'nın sözleri ile ağzını gözünü eğerek karşılık verirken önlerine yanaşan siyah büyük aracın camı ağır ağır inerken yüksek sayılabilecek bir müzik sesi duyuldu.

 

Şiki şiki baba

Hayni hayni yaba

 

Aracın inen camıyla başını dışarı uzatıp şarkıya eşlik eden kişiyle hepsinin yüzü buruştu.

 

Helik melik duni

Gel fakiri yaba

 

Ooooooooooooooooooooooooo...

 

Kızlar Ayaz'ın bu haliyle kıkırdarken Soner de araca yaklaşarak kolunu açık cama dayayıp Ayaz'a eşlik ederek bağırdı.

 

Ooooooooooooooo.......

 

Soner başına aldığı darbeyle sesini kesip eli başında,yanındaki adama döndü.

 

"Oooohhhh!"

 

"Lan siz ikiniz benim başıma belamısınız!" Ayaz bütün dişlerini gösterircesine sırıtırken Emir ona bakarak homurdandı. " Bir kerede adam gibi gel lan! Bir kerede normal bir şekilde gel!" Ayaz,Emir'i duymazlıktan gelerek tekrar şarkıya eşlik edince diğerleri de gülmüştü onların bu haline.

 

"Oooooooooooooo"

 

"Allah belanızı versin lan sizin! Kime diyorum ki!" Ayaz, camdan uzanarak Emir'in gömleğinin yakasını düzeltirken cevap verdi

 

"Normallik karakterimde yok komutan.Hayatı dalgaya almazsan çok yaşamazsın sen bu stresle." Emir yüzünü buruşturup yakasındaki eli hırsla ittirirken Kayra arkadan araya girdi.

 

"Sen yinede o hayatı çok fazla dalgaya alma kardeşim. Ne demişler;Kalamazssın bu hayatta bakire en azından hayat koyar bir kere!"

 

"Kayra!" Derya'nın uyaran sesiyle bakışlarını ona çevirerek ne oldu dercesine baktı.

 

"Yalan mı söylüyorum güzelim? Bu böyle hayatı dalgaya ala ala yüksekten uçarsa düşüşü çok sert olacak onun için uyardım." Yüzünü buruşturarak karşılık verdi Derya.

 

"Keşke yanındaki bayanlarıda düşünüp biraz edepli uyarsaydın o zaman!" Sarah'ın koluna girerek önlerindeki araca binmek için çekiştirirken Kayra arkasından şaşkınca fısıldadı.

 

"Ne dedim de edepsiz oldum ben şimdi?" Herkes araca doğru ilerlerken Kaan kolunu Kayra'nın omzuna atarak fısıldadı.

 

"Bence hamilelik yaramadı buna. Ayarları gitti devre yandı bunda. Eski Derya'yı bilmesek hanım hanımcık bir kız zannederdik şu hali ile." Kayra arkadaşını başıyla onaylarken onlarda araca bindiler.

 

Aracı sitenin otoparkına park eden Ayaz arkaya doğru başını uzatarak konuştu.

 

"Daha bekleyecek misiniz? Yoksa ben çıkayım mı sizden önece?" Sare'nin eşi bakışlarını kısarak şüphe ile baktı kendilerini izleyen arkadaşına.

 

"Sen nereye geliyorsun Ayaz?" Sahte bir alınganlık ifadesini yüzüne yerleştiren adam cevap verdi.

 

"Aşk olsun kardeşim. Ben sizin için her zaman,her zorlukta koşturayım,kendşmi paralayım siz beni yukarı davet etmeyin. Yazdım bunu bir kenara." Doğan yüzünü buruşturarqk karşılık verdi.

 

"Lan sen ne görgüsüz çıktın. Yırgunuz oğlum kaç gündğr uykusuz senin haberin var mı? Adama bak ya bir de davet bekliyor?" Doğan araçtan inmek için hareketlenirken Ayaz sırıtarak konuştu.

 

"İyiki altın kızlarım var benim. Onlar da olmasa sizin gibi nankörlerin umrunda bile değilim." Kerim bakışlarını kısarak şüpheyle sordu.

 

"Kim o altın kızlar lan?" Ayaz muzipçe kaşlarını oynatarak cevap verdi.

 

"Kaynanalarınız! Parti veriyorlarmış aman Ayaz sensiz olmaz,bak bopazımızdan geçmez,bizim suratsızların yüzünü çekeceğimize gelde iki gülüp eğlenelim diye bir ısrar bir ısrar anlatamam." Ayaz'ın sözlerinden sonra Kayra ona yaklaşarak sordu.

 

"Ne partisi abicim bu?"

 

"Kaan'ın evlenmesinin şerefine ve sizin ikizlerin şerefine kardeşim. Yukarısını bir görseniz tam cümbüş. Babamın tayfa, Giray amcalar,Kaan'ın halası,Kayra'nın dayısı."

 

"Nisa ablalar mı? Allahım bu bir kabus olsun lütfen!" Tuğra elini yüzüne kapatarak isyan edercesine mızırdandı. Nisa'nın kızı küçüklüğünden beri ona takıktı gerçi pekte büyümüş sayılmazdı ama o çocuktan bıkkınlık gelmişti artık. Paçasına yapıştığı zaman istediğini yaptırana kadar peşini bırakmıyordu. Sarah şaşkınca Tuğra'ya bakarken Derya onun bu haline kıkırdadı.

 

"Lan ne ara duydular lan? Hanginiz yumurtladı karılarınıza da parti marti onca insan toplandı." Hepsi başını olumsuz anlamda sallarken Emir başını sıkıntıyla kaşıyarak fısıldadı.

 

"Boşuna milleti suçlama Kaan. Osman dan başkası yemez o haltı. Adam mit mi yoksa magazin muhabiri mi belli değil." Kaan öfleyle yüzünü sıvazlarken Emir sözlerine devam etti." Hadi inelim artık. Olan olmuş. Nasıl olsa öğreneceklerdi." Ortamda dönen muhabbet Sarah'ın gerginliğini zirveye çıkarırken araçtan inenlerle beraber oda indi.

 

Mehmet'in evinin kapısında hepsi ne yapacağını bilmez bir şekilde bir birine bakarken aradan uzanan el zile basarak geri çekildi. Bakışlar Ayaz'ı bulurken o umursamazca omuzlarını silkerek açılacak kapıyı bekledi. Bir kaç dakika sonra açılan kapıyla içeriden gelen ses ve arkadan gelen ses bir birine karıştı.

 

Fidayda da Angaralım fidayda

Beş yüz altın yedirdim bir ayda

 

İki adam hem söyleyip hem oynayarak bir birine yanaşırken diğerleri deli görmüş gibi ikisine baktı.

 

Gitti de gelmedi ne fayda

Başını da yesin bu sevda

 

Sarah şok olmuş bir şeklide değişik hareketler sergileyen adamlara bakarken Derya kıkırdayarak Kayınbabası ve Ayaz'ın halini izliyordu.Bakışları Sarah'ı bulunca onun şaşkın haliyle yüzündeki gülümseme dahada büyüyerek kızı içeri doğru çekiştirdi.

 

"Ankara'ya hoş geldin Sarah cığım." Sarah şaşkın bakışlarını binanın içinde oynayan adamlardan çekmeden başını olumlu anlamda salladı. "Ankara'nın delisi meşhurdur gördüğün gibi. "Diyerek hala oynamaya devam eden adamları göstererek Sarah'la birlikte içeri girdi.

 

Kayra ve diğerleri de kızların arkasından girerken Mehmet seslendi.

 

"Ulan Kayra aferin lan aile'min gurur kaynağı!" Kayra ve diğerleri Mehmet'e dönerken adam kolunu beraber oynadığı Ayaz'ın boynuna ararak saçlarını karıştırdı."Bak gördün mü! Benim oğlum o benim! Babasının rekorunu kimselere vermeyecek koçum benim!" Kayra babasının sözleri ile yüzünü buruştururken diğerleri gözlerini devirdi.Ayaz anlam veremediği sözler karşısında başını Mehmet'in önüne doğru uzatarak sordu.

 

"Ne rekoru Mehmet amca? Ben bir şey mi kaçırdım acaba?" Ayaz'ın sorusu ile Mehmet duruşunu dikleştirip yüzüne kondurduğu kocaman gülümseme ile cevap verdi.

 

"Ailenin nüfusu." Ayaz'ın kaşları düşünceli bir şekilde çatılırken Mehmet devam etti. " Oğlum Allah bana hepsinden fazla çocuk verdi babalarınızı egale ettim. Şimdi de en fazla torun rekoruna koşuyorum Kayra sayesinde. Kayra rekorumuzu kimselere bırakmayacak bu gidişle." Ayz orta yaşlı adamın çocuk gibi yarışa girmesini komik bularak gülerken diğerleride sabır çekmişti.

 

"Bir bu kaşmıştı Mehmet amca sidik yarıştırmadığınız. Vallahi korkar oldum artık sizden. Yakında erkek torunlarınızın pipisini de ölçmeye kalkarsanız kimin ki daha büyük diye şaşmam!" Mehmet yanındaki gencin kafasına sertçe vurup içeri doğru ilerlerken homurdandı.

 

"Siz ne anlarsınız lan!? Pipi ölçme yarışına girmedik ama zeka ölçme yarışı yapsaymışız sen kesinlikle sonuncu gelirmişsin Ayaz! Babası kılıklı fasulye sırığı!" Kapının önünde dikilen erkekleri hırsla kenara itti. "Çekilin lan sizde umutsuz vakalar! İki dirhemlik keyfime limon sıktınız yine! Ne varsa kızlarımda var lan!" İçeri girerken bağırdı. "Azra! Gelinim nerede gelinim!Çağır onu kayınbabasının rekorunu kimselere kaptırmadığı için ebemden kalan beşibiryerde yi takacağım boynuna!" Mehmet'in arkasından diğerleri de içeri girerken Kaan,Kayra'yı dürterek sırıttı.

 

"Hadi yine iyisin kaptın beşibiryerdeyi. Senin yedi koçun parası çıktı lan." Kayra bakışlarını karşısındaki manzaradan çekerek kendini dürten kuzenine döndü.

 

"Lan babam görgüsüzlük yaptı diyordum da senin ki mum dikiyor. Ben im koçların parası çıkarmı bilmem ama senin düğün masrafların çıkarda balayına bile gidersiniz o gerdanlıkla." Kaan kendine anlamayan bakışlarla bakarken onun çenesinden tutarak karşıda ki manzaraya çevirdi.

 

"O ne lan!?" Kaan'ın tepkisi ile Kayra ve diğerleri kıkırdarken Kenan'ın sesi yankılandı ortamda.

 

"Lan Mehmet sen beşibiryerde takacaksında ben altta mı kalacağım." Elindeki gerdanlığı onun gözüne sokarcasına gösterip yanındaki kıza döndü ve elini öpmesi için uzattı.

 

"Hoşgeldin ailemize kızım." Sarah grldiğinden beri tuhaf olaylar zinciri ile karışmaktan şaşkın bir şekilde öünündeki ele baktı. Kenan'ın elini öperken çekingen bir şekilde cevap verdi.

 

"Hoşbuldum efendim." Cevabı ile karşısındaki adam memnun olmamışcasına yüzünü buruşturdu.

 

"Ne efendisi kızım? Babanım ben senin. " Ali arkadaşına yaklaşarak kıkırdadı.

 

"Kız bile baba olarak görmedi lan seni. Şu tipe bak kim baba der sana hipi herif." Kenan arkadaşının sözleri ile gözlerini devirirken Yusuf girdi araya.

 

"Lan şu yaşına geldin hala yırtık pantolan uçuk renkli tişörtler giyiyorsun. Ağır ol biraz ağır." Sarah'ın bakışları Kenan'ın üzerindeki kıyafetlere kayarken gülmemek için dudaklarını bir birine bastırdı.Cidden biraz havai bir görünümü vardı.

 

"Hepiniz den gencim diye kıskanıyorsunuz oğlum. Özellikle Yusuf sen. Karta kaçtın oğlum! Üstelik daha kayınbaba da olamadın. O yüzden kıskanıyorsun beni." Yusuf başını sağa sola sallarken Azra homurdanarak araya girdi.

 

"Ayyy! Yeter be! İki dakikada yine görgüsüzlüğünüzü konuşturdunuz!" Kocasına doğru ilerleyerek biraz önce çekmeceden aldığı takıyı çekip aldı elinden. Ters bakışlarını atmayı ihmal etmeden Kenan'ın yanına gidip onun elindeki gerdanlığı da çekip alarak Sarah'ı kolunun altına çekti. "Görgüsüz şeyler! Kız zaten şaşırmış,sizin yaptığınız şeye bak." Azra kolunun altındaki Sarah'a bakışlarını çevirerek çenesinden tutup erkeklere çevirdi yüzünü. "Şu haline bakın. Korkutuyorsunuz kızı. Alışkın değil belliki sizin gibi delilere." Sarah,Azra'nın tutuşu ile balık şeklini alan dudaklarını konuşmak için açıp kapatırken başına gelenler yüzünden gözlerini kırpıştırdı şaşkınca.

 

"B...ben iy...iyiyim Az...ra Teyze." Çenesini tuttuğu kızın tuhaf konuşması ile Azra ona garip garip bakarken Rüya gelerek,Azra'nın elini kızın çenesinden çekti.Sarah derin bir nefes alırken bakışlarındaki korku ile daha önce netten tanıştığı kızları aradı gözleri.

 

"Azracığım onları uyarayım derken sen boğacaksın gelini mi?" Rüya'nın uyarısı ile Azra bakışlarını Sarah'a çevirerek şirince sırıttı.

 

"Kusuara bakma kızım bunalar bende kafamı bıraktı.Daha önceden de tanışmıştık zaten bilirsin hiçte cazgır bir kadın değilim ama damarıma basıyor bu adamlar işte." Sarah tebessüm ederek başını olumlu anlamda sallarken Rüya arkadaşının kendini savunurcasına tanıtmaaına sırıtarak konuştu.

 

"Değildir kızım hiç cazgır değildir.Sevgisini bu şekilde gösteriyor Azra Teyzen. Ama sen dikkat et bazen sevgisi biraz önceki gibi hedefini şaşıyor ara sıra. " Bakışlarını yanında kendine sırıtarak bakan arladaşına çevirdi."Azdaha boğuyordun gelinimi Azra. Oğlum daha muradına eeemeden dul kalacaktı sayende. Lütfen bir daha sevgin hedefini şaşmasın." Sarah erkekleri acayip,kadınları daha acayip ailede bakışlarını korkuyla gezdirirken Kaan'ın sözleri ile bakışlarını onun üzerinde sabitledi.

 

"Olur mu hiç anneciğim. Bırak Azra teyzem istediği gibi boğa boğa sevgisini göstersin sevgili karıma. O alışkın sevgi pıtırcığı olmaya. Sevgiye boğulmaya." Kocasının sözleri ile Sarah bir şeyler söylemek için ağzını açmıştı ki içinde bulundukları ortam ve henüz tanımadığı insanlar ağzını tekrar kapamasına neden oldu. Dişlerini sıkarak dilinin ucuna gelen sözleri yutarken kocasının kendisine attığı sinsi gülüşe karşılık gözlerindeki öfkeyle karşılık verdi.

 

Yunus kızını kollarının altına alarak,sırf inat olsun diye Kayra'dan uzak tutmak için köşe kapmaca oynarken, Mehmet'te ona yardımcı oluyordu. Sürekli laf sokarak ikilinin boşandığını vurgularlarken Kayra artık onları umursamamaya karar vermişti. Ama ne yapsa karısına iki metreden fazla yaklaşamıyordu. Onun bu çabaları sadece babası ve kayınbabasını değil evdeki diğer erkekleride eğlendirirken o pes etmemek için dieeniyor karısını yanlız yakalayacağı bir anı kollarken avına odaklanan aslan misali bekliyordu. Bulduğu ilk fırsatta kolundan tuttuğu gibi eve götürecekti. Yeterince yorulmuştu dinlenmesi şarttı. O bunları düşünürken masalar kurulmuş yemekler yenilmiş, kutlama pastaları kesilmiş hatta olayı yine abartan erkekler Ali amcasının sazını getirerek kutlama bahanesi ile oyun oynamaya başlamıştı. Başka zaman olsa onların bu halleri onu da eğlendirirdi ama Derya'nın durumu yüzünden eğlenmeyi bırak mutluluğunu bile burukça yaşıyordu. Bakışlarını oynayan adamların üzerinde boş boş gezdiren Kayra artık içinde yuvalanan sıkıntı ile kendini balkona attı.

 

Bakışları karşısındaki manzara da dolanırken cebinden çıkarttığı sigara paketinden bir dal çekerek ucunu ateşleyip dumanını içine çekti. Ne yapacağını bilememk onu iyice boğarken arkasında hissettiği hareketlilik ile yarısını içtiği sigarayı balkondan sarkan çiçeğin dibinde aceleyle söndürdü.

 

"Lan oğlum oturup bir masada kafa çekerken utanmıyorsunuz da bir şu zıkkıma gelince mi saygı göstereceğiniz tutuyor." Yunus'un sözleri ile bakışlarını ona çevirdi.

 

"Estağfurullah baba. Ondan değil de alışkanlık işte." Yunus başını olumlu anlamda aalalrken diğer amcaları ve babasıda onun arkasından balkona çıkmış ve birer sigara yakmışlardı. Kendine uzatılan sigarayı geri çevirirken Mehmet yüzünü buruşturak baktı oğluna.

 

"Ne bu halin lan? Geldiğinden beri sirke satıyor yüzün.Lan tamam önce de suratsız piçin tekiydin ama gün geçtikçe çekilmez bir hal alıyor şu suratın!" Kayra babasının sözleri ile burukça gülümsedi.

 

"Lan oğlum baba oluyorsun baba! Biraz gül!" Yusuf'un sözleri ile içindeki ateş iyice harlanırken Ali girdi araya.

 

"Ben biliyorum onun derdini." Ali'nin sözleri ile diğerlerinin yüzüne sinsi bir gülümseme yayılırken o sigaradını dudağının köşesine sıkıştırarak Kayrayı kolunun altına çekip babacan bir tavurla bir kaç kez vurdu. Sigarayı diğer eline alarak tekrar konuştu." Ne yapsın çocuk karısını elinden aldınız. Bebeklerine bile sevinecek hal mi bıraktınız benim koçum da!"Ali sözlerini bitirince diğerleri kıkırdadı. Kenan,Yunus ve Mehmet'e bakarak gözleri ile Kayra'yı işaret ederek konuştu.

 

"Yazık oğlum lan. Siz de eziyet etmeyin daha fazla. Çekti işte cezasını. Bırakında iki sevinci bir arada yaşasın bari çocuk." Yunus,Kayra'ya yanaştı ve diğer omzuna da o sarılarak sıktı.

 

"Yeter oğlum asma suratını. Boşamadım seni karından. Sadece küçük bir ceza vermek istedik. Bir birinizin değerini bilin diye. Bir birinizden vaz geçmeyeceğinizi biliyorduk biz zaten." Kayra'yı göğsüne doğru çekerek biraz daha sıkıp sırıtarak devam etti."Gülsün yüzün lan! Yeşilçam filmimi çekiyoruz ki Erol Taş gibi sevenleri ayıralım damat!" Kayra,kayun babasının sözleri ile burukça gülerek dolan gözlerini ona çevirdi.

 

"Bizi boşamadığınızı geçte olsa öğrendim zaten baba. Ben karımı dinen boşamadım. Hükmen boşanmak için imzada atmadım sonuç böyle olunca oyun çevirdiğinizi anladım geçte olsa." Kayra'nın sözleri ile gülüşürlerken Mehmet araya girdi.

 

"Kümün oğlu be! Zeka küpü zeka!" Yunus arkadaşına ters ters bakarak homurdandı.

 

"He kardeşim he fışkırıyor! Hatta o kadar fazla geldiki paçalarınsan akıyor bak. Tövbe estağfurullah! Lan bir şey den de kendine pay çıkarma. Ne bi..."

 

"Yunus!" Ömer'in uyarısı ile hepsinin bakışları ona dönerken o sözlerine devam etti."Lan bi susun iki dakika." Bakışları ile Kayra'yı işaret etti." Belliki başka bir şey var." Hepsinin bakışları bu defa Kayra'ya dönerken o dolu gözlerindeki,ne yapacağını bilmeyen bakışları ile hepsine baktı tek tek. Bakışları Kenan'ın üstünde sabitlenince daha fazla dayanamayarak konuştu.

 

"Kenan amca iyi bir doktora ihtiyacım var." Hepsinin kaşları aynı anda çatılırken Mehmet endişe ile oğluna yaklaşarak Ali ve Yunus'un tutuşunsan kurtararak kendine doğru çekip baştan aşağı inceledi.

 

"Neyin var!?" Kayra başını olumsuz anlamda sallarken Mehmet panikle sordu." Oğlum yaralandın falan mı lan? Neresi göster çabuk!" Mehmet'in panikle söylediği sözlerden sonra diğerleri de telaşlanırken Kayra tekrar konuştu.

 

"Baba ben iyiyim. Bir şeyim yok. Yaralanmadım falan."

 

"Lan neden doktor arıyorsun o zaman? Yüreğimi ağzıma getiriyorsun benim it herif!" Ali endişeli arkadaşını Kayra'nın önünden çekerek homurdandı.

 

"Lan nir izin verde konuşsun çocuk! Kıçı yanmış kedi gibi velveleye veriyorsun ortalığı!" Mehmet arkadaşının uyarısı ile susarken bakışlar tekrar Kayra'ya çevrilmişti.

 

"Derya hasta!" Yanındaki damadının sözleri ile Yunus'un bakışları hızla onu bulurken içine doğan hisle korkarcasına sordu.

 

"Nesi var? Ciddi mi Kayra? Bebekler, bebekler lemi alakalı?" Korku içine yerleşirken Kayra'nın vereceği cevabı nefesini tutarak bekledi. Kızının hastalığının ne olduğunu bilmiyordu ama ne kızına ne torunlaeına bir şey olsun istemiyordu.

 

"Yola çıkmadan önce bebeğe bir zararı olurmu diye kontrole gittiğimizde yaptığı tahlillerden sonra oradaki doktor böbrek yetmezliğinden şüphelendi baba. Bebeklerde şimdilik sıkıntı yok ama ileride üçününde ölüm riski olabilir dedi. İlerleyen aylarda diyalize girmek zorundaymış. Belki böbrek nakline bile ihtiyaç olabilir dedi! "Yunus inanmak istemezcesine başını iki yana salladı.

 

"Yanılmıştır o! Olamaz mı lan yanıla bilir! Neler okuyor,duyuyoruz,görüyoruz! Bir şeyi yok benim kızımın!" Yunus gözlerinden süzülmeye başlayan yaşlarla Kenan'a baktı. "Bir şey söyle Kenan yanılmıştır de lan! Ben onu ne zorluklarla aldım kucağıma! Tırnağı kırılsa içim titrer benim ona bir şey olacak diye!" Bakışlarını arkadaşlarından medet umarcasına hepsinin üstğnde tek tek gezdirdi." Bir şey söyleyin lan! Yoktur bir şeyi deyin oğlum! Daha sevdiği adamla mutlu olacak benim kızım!" Adımlarını Kenan'a çevirerek yakasından sertçe kavrayıp sarstı." Bir şey de lan! Yoktur de! Ylan söylemişler de! Bebeklerini sağlıkla kucağına alacak da! Bir şey söyle! Bir şey!" Kenan yakasındaki ellere uzanarak arkadaşının kollarından tutup gözlerine baktı.

 

"Bütün tahlilleri baştan yapacağım! En iyi dıktorları bulacağım! Hem Derya,hem bebekler için! Ama." Kayra bakışlarını şüpheyle kısarak sordu.

 

"Aması ne Kenan amca? Açık konuş!"

 

"Ama basit bir kaç tahlille bu hastalığın teşhisi konula bilir. Doktorun yanıldığını zannetmiyorum. Söylenecek her şeyi söylemiş uyarısını yapmış. Ama."

 

"Ehhh! Ama! Ama! Siktirme lan amanı! Ne söyleyeceksen adam gibi söylesene!"Mehmet'in kükremesi ile Ömer omzuna baskı uygularken Kenan devam etti.

 

"Bebekleri aldırırsak Derya'nın hayatı daha az riske girer. Belki ilerleyen zamanda tekrar bebek sahibi olabilir."

 

"Asla olmaz!"Kayra'nın sert çıkışı ile suçlayıcı bakışlar ona dönerken Yunus içimin alev aldığını hissetti. Derya'yı kucaklarına almak için nelere göğüs germişlerdi. Şimdi kızına nasıl derdi kendi canın için bebeklerinden vaz geç diye. Zaten asla kabul etmezdi böyle bir şeyi. Bunun bilinci ile acıyla fısıldadı.

 

"Derya böyle bir şeyi kesinlikle kabul etmez!" Kayra elinden bir şey gelmemenin öfkesi ile cevap verdi.

 

"Etmedi de zaten baba!"

 

"Haberi var mı rahatsızlığından?" Ömer'in sorusu ile başını olumsuz anlamda salladı Kayra.

 

"Sarah üstü kapalı sordu. Kesinlikle ret ediyor! Öleceğimi bilsem yine doğururum diyor. Haberi yok sizde bir şey söylemeyin. Saklayabildiğimiz kadar saklayalım. Üzülüp,stres yapmasını istemiyorum. Ama ne yapacağımı,nasıl bir yol izleyeceğimi de bilmiyorum." Kenan,bir iki adımda Kayra'ya yaklaşıp omuzlarından tutarak sarstı.

 

"Önce kendine gel! Uzun bir yol var önümüzde. Derya'nın en çok sana ihtiyacı olacak. Her şeye hazırlıklı olmalıyız ki müdehalemiz o kadar hızlı olsun! İnşallah olmaz ama."

 

"Ya sabırrr!Hay amalar kovalasın seni!" Kenan başını sabır dilenircesine sallayarak devam etti.

 

"Sonuçlara baktıktan sonra karar veririz ne yol izleyeceğimize. Sonuçlara göre hepimize doku testi yapacağım." Kayra'nın omuzları duyduğu şeyle düşerken Yusuf sordu.

 

"Doku testi ne için kardeşim."

 

"Her ihtimale karşı böbrek nakli için. Tabi uymama ihtimali de var ama o sonucu şimdilik eleyelim stres yapmayalım şimdiden."

 

"Uymazsa ne olacak Kenan!" Yunus'un sorusu ile dudaklarını birbirine bastırarak derin bir nefes aldı.

 

"Organ nakli için sıraya gireceğiz! Bu da çok uzun bir bekleme süreci demek. O ilk ,anne baba ve birinci derece akrabalardan alınır ilk örnekler. Çğnkü onların uyum oranı daha yüksek." Bakışlarını diğerlerinin üzeeinde gezdirerek tekrar Yunus'un üstğnde sabitledi.

 

"Bir seçenek daha var tabi. Uyma ihtimali yüksek olan." Bakışların hepsi merakla ona dönünce tekrar konuştu.

 

"Kardeşi!"

 

Yitenumutlar.

 

 

 

 

Loading...
0%