@yitenumutlar
|
Bölüm Şarkısı : Murat Göğebakan - Vazgeçilmiyor
Keyifli okumalar💓💓💓
Kenan'ın son sözü ile hepsi birbirine çaresizce bakarken arkalarından felen sesle konuyu aceleyle kapattılar.
"Kenan ne yapıyorsunuz burada?" Karısının sorusuna ne cevap vereceğini bilemeyen adam panik halinde geveledi.
"Imm...Kayra...Derya..."
"Kayra ve Derya'nın boşanmasının oyun olduğunu anlatıyorduk Rüya." Ömer'in cevabı ile Rüya kocasının üzerindeki şüpheli bakışlarını çekti.
"Ya Osman'ın anlattığına göre bizim Kaan bey bit haltlar yediği için nikahlanmış Sarah'la ama ya şimdi vazgeçerse ne yaparız biz?" Bir elini belinde endişeyle yüzünü buruşturdu."Vallahi içim içimi yiyor."
"Ne yapayım kadın!? N yapayım!? Zorla koynuna mı sokayım kızın!?" Rüya aldığı cevap karşısında şaşkınca kocasına bakarak homurdandı.
"Tüh! Allah senin cezanı vermesin Kenan! Gençliğinde de aklın plan yapmak yerine sadece uçkurunda olurdu şimdi de aynısın!"Kenan ellerini beline koyarak hesap sorarcasına tısladı.
"Rüyaaa! Sen bana ne demek istiyorsun? Şey düşkünümüyüm kızım ben!?" Herkes ikilinin bir anda parlayan haliyle ne yapıyor bunlar dercesine bakarken Rüya'da kocasından aşağı kalmayarak elini sertçe sallayarak karşılık verdi.
"Ne anladıysan o? Antropozlu azgın teke!?" Kenan şaşkınlıkla kendisini gösterirken uyarmak için koluna dokunan Yusuf'u umursamadan tısladı.
"Ben miyim antropozlu azgın teke! Ulan sen nesin peki? Menopozlu frijit keçi!" Rüya'nın ağzı işittikleri ile bir karış açılırken öfkeden deliye dönmüştü.
"Yeter lan!"Mehmet'in kükreyişi ile Rüya ve Kenan'ın bakışları ona döndü. " Lan manyak mısınız oğlum!? Biz sizin yatak odanızın sorunlarını dinlemeye mecburmuyuz lan!? " Kenan sakinleşmek için ellerini yüzüne sürerken, Rüya'da ateş basan bedenini serinletmek için elleri ile kendini yelliyerek kocasına bakıp homurdandı.
"Utanmaz hödük!" Kapıya doğru dönen kadının arlasından elini kaldırarak hırladı.
"Kadın gir içeri! Herkesin içinde abuk subuk konuşturuyorsun beni!"
"Ayyy! Çok meraklıydım ben de senin konuşmana,konuşma benimle bundan sonra Kenan!" Karısının arkasından yüzünü buruştururken arkadaşlarına dönerek homurdandı.
"Ne dedim abiciğim ben şimdi!?" Kayra şaşkın bakışlarını karşısındaki adama dikerek cevap verdi.
"Ne demedim ki diyecektin galiba Kenan amca? Resmen bir saniyenin içinde mahreminizi döktünüz karı koca?" Başını sağa sola sallayarak içeri geçti.
"Lan manyak,ayarsız godzilla. Lan biz sana ne dedik menopozdaki kadının üstüne gidilir mi o kadar hırt!" Ali sözlerini bitirerek Kayra'nın arkasından içeri girdi.
"Tecrübelerimizi anlattık oğlum! Alttan alttan sokacaksın lafı. Çat çat diye yüzüne mi söyle dedik! Hemde bizim yanımızda." Ömer de içeri girdi arkadaşının arkasından.
"Yanlış hareketler bunlar doktor hiç yakışıyor mu sana? Hiç etik değil bu yaptığın!" Yusuf'un sözleri ile Kenan şaşkınca giden arkadaşlarının arkasından baktı.
"Ulan ben sadece burada toplanıp konuştuğumuzdan şüphelenmesin diye şey ettim!" Bakışlarını etrafında gezdirip kimsenşn kalmadığını fark edince içeriye giren arkadaşlarının arkasından giderken homurdandı. "Bunlar yüzünden Rüya'nın da kalbini kırdım iyimi? En az üç gün affetmez şimdi beni. Elit çizgimden çıkarttınız beni hayvan herifler! Yine de yaranamadım ya lan!"
Tuğra kendisine hayran hayran göz süzen kızla yüzünü buruşturdu. İçinden şansına sövüyordu. Her kızın ilk aşkı babası oluyordu da madem bu kızın piyangosu niye kendine vurmuştu. Korkuyordu kızdan artık. Bir insan çocuk ken hayran olur o ayrıda büyürkende mi hayran olurdu? Bakışlarını kendisini süzmeye devam eden kız dan kaçırdı. On üç yaşındayda omasına rağmen ilk aşkını bulmak yerine her fırsatta onun dibinde bitiyordu bu bücür.
"Tuğraaa!" Adam duyduğu sesle yüzünü buruşturarak bezgince dişlerini sıkarak kıza dönüp cevap verdi.
"Efendim başımın belası!" Kız telli dişlerini sergilercesine sırıtarak konuştu.
"Hani söz vermiştin! Her gittiğin ülkeden bana kartpostal atacaktın?" Ne ara söz vermişti onu bile hatırlamıyordu. Bu bacaksız onu oyuna mı getirmeye çalışıyordu aklı sıra.
"Ne ara söz verdim ben? Benşm neden haberim yok acaba?" Kız dudaklarını büküp kaşlarını çatarak omuz silkince Tuğra bir ağlama krizinin eşiğinde olduklarını anlayarak başına bela almamak için aceleyle tekrar konuştu." Tamam! Ben unutmuşum!" Kız tekrar sırıtırken rahat bir nefes larak bakışlarını şüpheyle kıstı.
"Ne yapacaksın sen kartpostalları bakalım?" Atacağından yada merak ettiğinden değildi bu kzı saçma sapan hayaller kurupta yaşına başına bakmadan başına bela olsun istemiyordu. Sırıtarak omuzlarını silken Melek cevap verdi.
"Koleksiyon yapıp herkese göstereceğim! İlerde çocuklarımıza da babanız bana her ülkeden kartpostal attı diye gösteririm. Her denizci çapkın olmaz o her limanda sevgili değiştirmek yerine bana kartpostal atıyordu derim." Tuğra yüzünü buruşturarak kıza korkuyala bakarak tısladı.
"Melek sen korku filiminden falan mı fırladın! Ne babası ne çocuğu! Sen kendin çocuksun bacaksız! Tövbe estağfurullah kabir azabı gibi! Melek değil şeytan!" Kız tekrar ağlama modyna geçince ellerini kaldırarak durdurdu." Bak tamam atacağım o kartpostalları. Sende koleksiyon yap onlardan." Yüzüne yerleştirdiği sinsi sırıtışla kızın mutluluktan parlayan gözlerine baktı." Hem koleksiyonunu gösterme bahanesi ile kendine sevgili yapar onu eve atarsın nasıl fikir?"Kaşlarını sırıtarak havaya kaldıran Tuğra kızın düşünürcesine kısılan bakışları ile bekledi.
"Kıskanmaz mısın yani?" Tuğra bıkkınlıkla gözlerini devirdi.
"Neden kıskanıyım seni? Sencede artık yaşına uygun birini bulma zamanın gelmedi mi bücür! Rahat bırak beni artık! Sana uygun değilim anla! Sevgilim var hem benim!"Kız Tuğra'nın yanından ok gibi fırlayarak dolu gözleri ve büktüğü dudakları ile karşısında dikilip hırsla baktı.
" Öyle olsun! Ben de sana kalmadım! Gider başkasını bulurum!"
"Nerede o günler!" Tuğra'nın cevabı ile kız ayağını sertçe yede vurarak hızla gözden kayboldu.
" Ne demeye çocukla çocuk oluyorsun? Yazık üzüldü. İlk aşkısın ne var idare etsen azıcık." Tuğra çay uzatan Asya'nın sözleri ile gözlerini devirdi.
"Azıcık sabredeyim öyle mi? Kızım ben bu bücürün tacizlerine altı yıldır katlanıyorum be!" Eliyle burnunu işaret ederek tısladı. " Burama kadar geldi yeminle! Size göre hava hoş tabi.Yeter yaşı küçük değil umudunu kessin yoksa takıntı haline getirecek beni." Asya, Tuğra'nın sözleri ile kıkırdayarak yanına ilişti.
"Sevgilin olduğunu umudunh kessin diye mi söyledin yoksa o sarışından şüphelenmeli...?" Tuğra elini Asya'nın ağzına hızla kapayarak etrafı kontrol etti bakışları ile.
"Kızım sussana!" Asya başını olumlu anlamda sallarken Tuğra elini çekip sözlerine devam etti." Bh ara milleti baş göz etmeye öyle meraklılar ki arada kim vurduya gitmekten korkuyorum. Daha yeterince tanımıyoruz bir birimizi." Asya başını olumlu anlamda sallayarak ağzına görünmez bir fermuar çekti. Ben İzmir'de olmadığım zamanlar dikkat ediyorsun değil mi? Bak biri olur takılır, makılır, başına bir iş gelir, beni bunların elinden kimse kurtaramaz ona göre. Kardeşini bunlara yem etme sakın." Asya mavi gözlerini kıtpıştırarak şirince sırıttı.
"Yapar mıyım öyle şeyler aşk olsun! Sadece kızlarla takıldığımı biliyorsun. Biri olsa zaten ilk senin haberin olur. Kaçar mı senden hiç?"
"Doğru kaçmaz ama sen yinede dikkat et." Asya başını olumlu anlamda sallayarak sırıttırken boş olan odada bir anda curcuna başladı.
"Hemen yarın gelinlik bakacağız." Hayal annesine uyarırcasına bakışlar atarak homurdandı.
"Anne ne bu acele!? Bırakın da kız dinlensin biraz. Adapte olsun yeni yaşantısına." Tuğra ve Asya'nın yanına oturan Ayşe araya girdi.
"Olmaz Hayal'im. Uzatmaya gerek yok. Geçmişte biz nikahlı kocalarımızı yola getirememiştik, şimdi Sarah nasıl elinde tutsun, yola getirsin senin o aklı bir karış havadaki kardeşini? Konuşturmayın şimdi beni gelinin yanında."Sarah yavaş yavaş tanımaya başladığı aile ile biraz olsun rahatlamıştı. Taki düğün mevzusu açılana kadar. Ayşe saçlarını düzelterek homurdandı." Erkek milleti oynaşmaya,gönül eğlendirmeye gelice kıçından ayrılmazlar ama iş nikaha,düğüne gelünce kaçacak delik ararlar. Yapı meselesi kızım hepsi aynı sürüm bunların."Elini havada boş ver dercesine sallayarak yüüznü buruştırdu."Ne demiş atalarımız katranı kaynatsan olur mu şeker cinsini sevdiğim cinsine çeker! O hesap bunların ki." Ayşe'nin haklı tespiti ile Tuğra kaşlarını kaldırark dudaklarını bükerken Rüya sıcak basan bedenini serinletmek için eline aldığı dergiyi sallayarak arkadaşının yanına oturup konuştu.
"Ayşe haklı. Düğünü hemen yapmalıyız. " Elini yanındaki boşluğa vurarak Sarah'a seslendi." Gel otur kızım yanıma." Ayakta dikilen kız kayınvalidesine doğru yaklaşırken onun işaret ettiği yere oturdu. Elindeki kağıt havluya ellerini kurulayarak içeri giren Azra oğlunu görünce homurdandı.
"Senin ne işin var burada!?" Ona yaklaşarak kolundan tutup çekiştirdi." Kalk git içeri. Burada oturup laf dinleyeceğine git babanlar ne haltlar karıştırıyor onu öğren çabuk!" Tuğra yüzünü butuşturarak annesine isyan edercesine baktı.
"Ya anne! Çocukmuyum ben Allah aşkına! Niye insan gibi bir muamele görmüyorum ben acaba? Hem ne haltı karıştıracak koskoca adamlar? Bit de ispiyonculuk yapmamı brkliyorsun! Yakışıyor mu sana hiç?" Azra oğlunun cevabı ile ellerini beline atarak tek kaşını kaldırarak imalı bir şekilde baktı oğluna.
"Bana bak Tuğra ona ispiyonculuk denmez! Sadece yine hangi saçma planların içindelerse öğrenip,tedbir almamız için bize haber vereceksin. Onlar gizli gizli bir araya toplanınca kesin bir çapanoğlu çıkar altından.Kenan denen kibarlık abidesi Rüya teyzeni tavuk kişeler gibi kabaca postaşadığına göre kesin bir iş çeviriyor bunlar." Tuğra ellerini teslim olurcasına kaldırarak oturduğu yerden kalkarak söylendi.
"Tamam anne tamam! Vallahi Allah sabır versin bu adamlara. Böyle dedektif gibi her şeyi araştırıp adamları sıkboğaz ediyorsunuz sonrada evlilikten korkuyorlar diye roman yazıyorsunuz! Yahu siz kadınlar böyle yaparsanız adamlar tabi kaçar evlilikten." Derya kayınvalidesinin arkasından başını uzatarak Tuğra'ya imalı bit şekilde sırıtıp konuştu.
"Azra anne. Bence Kaan'ın düğününden sonra bunu da evlendirelim. Baksana çok hevesli konuşuyor. Bence suyu kaynamaya başlamış." Tuğra yengesine gözlerini belerterek bakıp dişlerinin arasından tısladı.
"Deryaa! Ulan ağzınızda bakla ıslanmıyor yeminle."
"Az kaldı kızım! Şu işleri bir halledelim sıra ona da gelecek." Bakışlarını oğlunun gözlerine sabitleyerek lafın yeri gelmişcesine uyarısını yaptı." Ama konuştuğun kızı gözüm hiç tutmadı haberin olsun!" Tuğra annesine şaşkınca bakarken bakışları Derya ve Asya arasında gelip gitti hangisinin söylediğini tespit etmek istercesine." Bakma kızlara öyle! Sen beni ne zannettin benim kızların getireceği habere ihtiyacım yok. Daha sağlam muhbirlerim var çocuğum. Şimdi yürü git babanların yanına." Tuğra annesinin sözleri ile muhbirinin kim olduğunu düşünürken onun Azra tekrar konuştu. " Bence o kızdan da bir an önce ayrıl! Ne sana yakışır ne ailemize!" Annesine dönmeden homurdandı genç adam.
"Ulan anam soğan babam sarımsak ama zannedersin ki ben kraliyet soyunun son veliahtıymışım gibi konuşuyor kadın."
"Tuğraaa! Sarımsağa tükürmüşler görüp göre bileceğin yağmur bu demişler seninki o hesap! İki gün sonra sana tekmeyi vurunca görüp görebileceğin o sinsi sevgilin olur! Beni kızdırma bekar gezersin ömür boyu!" Azra'nın sözleri ile odadakiler kıkırdaşırken o da diğerleri gibi oturup bir bacağını diğerinin üzerine atıp,topuzundan fırlayan saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırarak kızlara bakıp sırıttı.
"Nerede kalmıştık." Sarah çaprazına oturan kadının nasıl bir karaktere sahip oldığunu çözemeyerek şaşkınca baktı. Galiba bu geniş ailedeki en dişli kadındı Azra.Biraz önce hiç bir suçu olmayan oğluna bile yargı dağıttığına göre hata yapanlara nasıl bir tepki verdiğini düşünmek bile istemiyordu.
"Rüya haklı olarak bir an önce düğünü yapalım diyordu Azra." Esha'nın sözleri ile Azra bakışlarını Sarah'a dikip muzipçe göz kırptı.Sarah bu hareketin arkasından geleceği merak edip gerilirken kadın hafifçe öne doğru eğilerek konuştu.
"Sarah'cığım öpüşmeden başka bir şey gelişti mi aranızda?" İşittiği soru ile tükürüğü boğazına kaçan kız bir öksürük krizine girerken Meyra sırtına hafifçe vurarak annesine doğru homurdandı.
"Anne böyle şakkadanak sorulur mu böyle şeyler!? Utandırdın bak kızı." Sarah elini kaldırarak Meyra'nın durmasını işaret ederek kızarmış bir yüzle Azra'ya baktı.
"Öpüşme falan yok Azra teyze yanlış anlaşılmaydı o sadece. Ben böyle olsun istemezdim. Ama bizim oralarda bu tür şeylerin sonucunda bizim başımıza gelen en hafif ceza."
"Kızım bırak sen şimdi cezayı falan. Sen bizim oğlanla nikahlandın. Tabiki nikah önemli fakat ona karşı bir şey hissetmen daha önemli. Ufakta olsa bir jis var mı Kaan'a karşı içinde? Azra aslında bunu sormak istiyordu." Sarah Leyla'nın sözleri ile bakışlarını kaçırırken Derya onun utandığını anlayarak cevap verdi.
"Sarah, Kaan'a karşı boş değil Leyla teyze. Ama bizim herkese karşı uysal ve kibar davranan Kaan, Sarah'a gelince bir Aslan gibi parçalara ayırıyor kızı. Hal böyle olunca da Sarah'ı kırmaktan başka bit halt yediği yok Kaan beyin!" Deniz gözlerini devirerek kızının sözlerini yorumladı.
"Bırak Allah aşkına annem. Onların aslan, kaplan kesilme olayı aşık olduklarını, bir kıza bağlandıklarını kabullenemediklerinden kaynaklı." Oturduğu koltukta hafif öne doğru kayarak işaret parmağını kaldırıp ders verircesine salladı. " Kadın erkek arasında ki ilişki sirke benzer. Erkekler kendilerini bu dönemde aslan ve kaplan gibi görürler. Unutmayın ki aslan ve kaplan sirkte oynaya bilir ama bir kurt'u asla sirkte oynatamazsınız! Bırakın erkekler kendini aslan kaplan olarak görsün siz kurt olun. Oynayan değil aklını kullanıp, asaletini koruyan olduğunuzda bir gün olar da bu oyunlarına muhakkak son verecektir." Sahra, Deniz'in sözleri ile kocaman karnını okşayarak sırıttı.
"Deniz teyzeni duydun mu yavru kurt'um! Bak bunları kulağına küpe yap gün gelecek lazım olacak! Sakın bir aslan ve ya kaplanın oyununa gelme! Baban gibi kurt ol annen gibi aslan olma!" Sahra başını kaldırıp kendisini izleyenlere gülümseyerek baktı. "Canım o aslan kurt olayında bizimki tam tersiydi ya ben aslan Selçuk kurt tu o yüzden şey ettim." Yüzüne yayılan kocaman gülümseme ile Sarah'a baktı. "Bence Sarah ve Kaan'ın düğünden önce baş başa kalması lazım." Sahra'nın sözleri ile Sarah panikle cevap verdi.
"Yo...yok Sahra abla! Hiç gerek yok yalnız kalmaya falan. Düğüne de gerek yok aslında." Rüya yanındaki kıza şaşkınca baktı.
"Ne demek gerek yok. O düğün yapılacak küçük hanım. Kocanı başka kadınlara kaptırmak istemiyorsan o düğün şart canım." Sarah derin bir nefes alırken Nisa kapıdan yorgun bir şekilde girdi. Kızını sakinleştirmesi çok uzun sürmüştü. Tuğra'ya olan takıntısını bir pisikologla görüşmenin zamanı gelmişti artık. Yorgun bedenini Sare'nin yanına bırakırken Arya konuştu.
"Başka kadınların kocan üstündeki ilgilerini kesmek için düğün şart! O düğün olacak, o evlilik cüzdanı göze sokulurcasına sallanacak." Nisa, Arya'nın sözleri ile kıkırdadı.
"Tabi Sarah'cığım! O cüzdan bir bıçak çünkü hemen o ilgileri kesip atar." Bakışlarını odadakilerin üzerinde gezdirerek homurdandı." Hepinizin de o güç simgesi haline getirdiğiniz evlilik cüzdanından vardı. Ne işe yaradı acaba? Kocalarınız onca boku yerken o sihirli güçleri olduğunu düşündüğünüz kağıt parçası ne işe yaradı?" İşaret parmağını kaldırarak Sarah'ı gösterdi." Sarah her şeyden önce Kaan'ın kalbine girmeli. O kalbi fetih ettikten sonra bırakın Kaan o evlilik cüzdanını almak için Kaan peşinde dolansın." Kadınlar kısa bir an düşünür gibi bakışırken Sarah kendi hakkında verilen kararları dinlemekten başka bir şey yapamıyordu. O Kaan'ı peşinden koşturacaktı ha buna gülerdi işte.
"Niye koşmasın canım! Sürüne sürüne koşar hem de!"Zeynep'in sözleri ile son düşündüğü şeyi farkında olmadan dile getirdiğini anlayan Sarah hızla ellerini ağzına kapatınca kadınlar onun bu haline kıkırdadılar.
"Önce sizi bu ortamdan uzak bir yere baş başa yollamamız lazım." Sare'nin tespiti ile diğerleri başını olumlu anlamda sallarken Rüya kararsızca fısıldadı.
"Ayy bilemedim ki resmi nikah olmadan nasıl olur. El alem ne deri şimdi?" Sarah başına geleceklerim korkusu ile kayınvalidesini onaylarcasına sallayınca Güney girdi araya.
"Bırak şimdi el alem ne deri Rüya teyze. Dini nikahları var zaten. Resmi nikahı da bu işin sonunda el birliği ile Kaan'a kıydırtacağız." Sarah'ın gözleri korkuyla fal taşı gibi açılırken Hayal onun bu haliyle umutsuzca konuştu.
"Resmi mikah için biz elimizden geleni yapacağız ama sizce Sarah, kardeşim olacak salağı o kıvama getirebilecek kadar tecrübeli mi?" Azra kısa bir an Sarah'ı alıcı gözle süzdükten sonra konuştu.
"Cıkk! Sarah bu işi kendi başına beceremez. Ama yanında bir destekçi olursa oda çabucak kavrayacaktır olayı. Her kadın gibi onun da iç güdüleri var nihayetinde." Ayşe arkadaşına bakışlarını kısarak baktı.
"Kim bu destekçi?" Azra'nın bakışlarında hain pırıltılar oynaşırken sırıtarak cevap verdi.
"Derya." Herkesin bakışları Derya'ya dönerken o da yüzüne yayılan hain gülümseme ile karşılık verdi onlara.
"Planın ne Azra?" Deniz'in imalı sorusu ile sırıtan Azra onları bekletmeden hızla yerinden kalkıp her ihtimale karşı odanın kapısını kapatırken, Sarah başına geleceklerin korkusu ile çoktan dua etmeye başlamıştı.
"Şimdi Kayra ve Derya uzun süre ayrı kaldı ve Derya hamile. Artık biraz yalnız kalma zamanları gelmedi mi sizce de." Kadınlar merakla Azra'yı dinlerken o sözlerine devam etti." Derya'nın hamileliğini ve son yaşadığı şeylerden uzakta biraz zaman geçirmesi gerektiğini bahane ederiz. Sarah ta hemşire olduğu için her ihtimale karşı onu da onlarla Emine' ninemin evine yollarız. Bu arada biz burada kızlar oara da boş durmayacak tabi. Eee bir kaç küçük oyunla Kaan'ı da oraya yolladık mı gerisi kızların maharetine kalmış." Kadınlar planı onaylarken Derya , Sarah'ı dürttü.
"Çok eğleneceğiz kızım çok! " Sarah başına geleceklerin korkusu bir yana Derya'nın durumu bir yana korkuyla baktı kendisine gülümseyerek bakan kıza. Hele ki Kayra'nın bu plana nasıl bir tepki vereceğini bilmeyişi Sarah'ı iyice endişelendiriyordu. Ülkesinde savaşın ortasında da olsa, çeşitli sıkıntılara maruz da kalsa şu an hiç biri bu ailenin çılgınlıkları kadar korkutmuyordu gözünü. Çokta sakin ve yolunda giden bir hayatı yoktu elbette ama en azından rutini belliydi. Hiç bir zaman elinde tuttuğu ipin ucu bu kadar kaçmamıştı. Kaan'ın onu öptüğü ana kadar tabi! Hayatının kontrolünü kaybetmemek için sıkıca tuttuğu o ipin ucu o an kaymıştı ellerinden. İçine yerleşen bu korkunun bir diğer faktörü de Kaan dı tabi ki. Elbette ona karşı kendini ezdirmeye niyeti yoktu ama onun uysal ve sakin kişiliğinin altında yatan o pisikopat tarafını dün gece çok bet bir şekilde göstermişti kendisine. Ne yapacağını bilmiyordu. Bu insanlara uysa başına gelecekler neler gelecek hiç bir fikri yoktu ve bu bilinmezlik korkularını daha da tetikliyordu.
Sarah düşüncelere dalmışken diğerleri yaptıkları planın ayrıntılarını konuşurken odanın kapısı açıldı ve Kayra belirdi kapıda. Bakışları ile odadaki herkesi merakla süzdü.
"Ne yapıyorsunuz siz burada?" Derya kocasının sorusuna karşılık omuzlarını silkti.
"Hiçç! İki aydır uzağız ya hasret gideriyorduk." Kayra bakışlarını şüpheyle kısarak karısına baktı. Hepsi bir araya toplanıp koalisyonu kurdularsa kesin bir bit yeniği çıkardı bu işten. Başını anladım dercesine sallarken annesinin oturduğu yerden kalkıp yüzüne kondurduğu kocaman gülümseme ile kendisine yaklaştığını görünce şüphelerinde haklı olduğunu anladı. Oğluna yaklaşıp ellerini yanaklarına koyan kadın bir çocuğu sever gibi sıkarak söylendi.
"Aman da benim oğlum baba mı oluyormuş? Karısını merak edipte peşine mi düşermiş?" Kayra annesinin sevgi gösterisi ile yüzünü buruştururken o sözlerine devam etti. "Oyyy ! Çaktırmadan karını kontrole mi geldin sen?" Azra sinsice sırıtırken Derya kocasının yüzünün aldığı şekille kıkırdadı. Kayra onun kıkırtısı ile kendine gelirken annesinin ellerine uzanarak yanaklarını tutuşundan kurtarıp homurdandı.
"Anne ne yapıyorsun ya!? Beş yaşındaki çocuğu seviyorsun sanki! Kazık kadar adamım! Tüm karizmamı çiziyorsun yeminle! " Kadınlar Kayra'nın isyanı ile gülüşürken Azra'nın konuyu nereye bağlayacağının bilinciyle tiyatro izler gibi izlemeye başladılar ikiliyi.
"Ayyy öyle mi paşam! Hastane de yardım isterken kazık kadar adam değil de beş yaşındaki çocuktan farkın yoktu ama!" Kayra hatırladığı anlarla yüzünü buruşturarak işaret parmağını annesi ve kayın validesi üzerinde gezdirdi.
"Siz ikiniz bana yardım etmeyip kocalarınızın oyununa çanak tutmuştunuz! İyi oldu bunu hatırlattığın anne! Bizi boşanmış gibi göstermelerine ses etmeyip bir de siz tekme attınız düşene!" Derya işittikleri ile şaşkınca annesine bakarken Kayra bakışlarını iki annenin arasında gezdirdi." Yahu hiç acımadınız mı halimize!? Karımı buldum ama sizin oyunlarınızın şüphesi yüzünden sarılamadım, dokunamadım bile!" Kayra'nın sitemkar sesine mutfaktan elinde çayla çıkan Kaan, Tuğra ve Soner de gelmişti ki Deniz'de, Azra gibi oturduğu yerden kalkıp damadına yaklaştı.
"Hiç acımaz olur muyuz oğlum!?" Yüzüne yerleştirdiği sahte üzüntüyle sözlerine devam etti." Biz sizi uyaracaktık ama bizi boşamakla tehdit etti babalarınız. Eee bu yaşımızdan sonra dul mu kalalım evladım." Kayra kayınvalidesinin sözleri ile kaşlarını sahte bir şaşkınlıkla kaldırırken Kaan içtiği çayı püskürterek güldü.
"Kusura bakma Deniz teyze ama amcamlar sizi boşamakla değil siz onları boşamakla tehdit edersiniz. Bizi boşamakla tehdit etti yalanını kime söyleseniz size bir tarafları ile gülerler! Onlarda o tehtidi yapacak cesaret nerede!?" Kaan'ın sözleri ile Azra tek kaşını kaldırarak tehlikeli bakışlarını ona çevirdi.
"Sen de o cesaret fazlasıyla var anlaşılan Kaan!?" Azra'nın bakışları ve imalı sözleri ile sertçe yutkunsa da çaktırmamaya çalıştı.
"Yanii. Var diyelim! Ben açık ve net adamım Azra teyzem. Öyle katakulle li işlere gelemem benim karım böyle oyunlar çevirsin boşarım!" Sarah işittikleri ile bakışlarını kısarak öfkeyle baktı çayını içen adama.
"Benim kocam da verdiği sözlerin arkasında duramayacak adamsa ben de onu boşarım!" Kaan karısının sözleri ile gözlerini hızla ona çevirerek öfkeyle baktı." Nikah kıyılırken boşama hakkını bana da veren kocam sonuçta!" Kadınlar Sarah'ın çıkışı ile şaşkınca ona bakarken Tuğra ve Soner şok olmuş bir şekilde Kaan'a bakarak homurdandılar.
"Cidden o hakkı verdin mi!?" Soner'in sorusu ile Kaan başını belli belirsiz sallarken Tuğra fısıldadı.
"Gerizekalı bu çocuk! Geçmiş olsun kardeşim! Dikkat ette yengeyi kızdırma vallahi boşar seni kalırsın öyle sap gibi! Seni bu kafayla başka alanda olmaz zaten." Tuğra ve Soner'in kıkırtısı ile Kaan onlara ters bir bakış atarken Azra araya girdi.
"Kesin zevzekliği!" Bakışlarını Kayra'ya çevirerek sözlerine devam etti." Ne yaptıysak sizün iyliğiniz için çocuğum. Hatırla bak o macunları ye..."
"Anneee!" Kayra annesinin sözlerinin devamını getirmesini istemeyerek uyarınca odadaki kadınlardan bir kıkırtı yükseldi. Kayra elini yüzünde gezdirerek homurdandı."Ya sabıır!"
"Sabır oğlum sabır! Tamam annem sinirleriniz bozuk sizin kolay şeyler yaşamadınız sonuçta. Biz düşündükte sen karını da al ninenin evine gidin bir süre. Herkesten uzak sessiz sakin." Annesinin sözleri ile Kayra'nın kaşlatı düşünceli bir şekilde çatılırken Azra devam etti sözlerine. " Hem Derya ve bebeklerede iyi gelir köy havası mis gibi. Baban amirin le konuşur durumu anlatır izin ayarlar sana." Kayra kısa bir an düşündü. Uzaklaşmak iyi olabilirdi. Hem Derya'nın durumunu öğrenme riski de azalırdı. Stresten uzak bir şekilde karısı hep gözünün önünde olurdu. Tabi Derya'nın da bu konuda fikrini alması lazımdı. Araları düzelmeye başlamışken tekrar bir sorun çıksın istemiyordu. Bakışlarını karısına çevirdi. Onun da hevesle başını sallaması ile annelerinin düşüncesinin doğruluğu ile başını olumlu anlamda salladı.
"Tamam!" Derya,Sarah'a bakarak heyecanla ellerini çırparken Kayra tekrar konuştu. "Ama yarın hastaneye gidip hamilelik takibine bsşlamamız gerekiyormuş Kenan amca öyle söyledi. Rüzgar amcayla konuştum kendisi ilgilenecek bizimle." Derya yüzüne yayılan kocaman gülümsemeyle kocasına baktı.
"Çok sevindim. İçim hiç rahat değildi ama şimdi rahatladım işte. Hepimiz Rüzgar amcanın eline doğmuşuz eminimki bizim bebeklerimizi de önce Allah'ın izniyle sağlıklı bir şekilde kucağımıza verecek." Karısının sözleri ile yerinde sendeleyince sırtında hissettiği elle bakışları Sarah'ın üzgün bakışlarıyla kesişti. Gözlerini bir kaç defa kırpıştırarak nemlenmesini engellemeye çalışırken Tuğra'nın fısıltısını işitti.
"Kendine gel!" Kardeşinin uyarısı ile derin bir nefes alarak bakışlarını karısına çevirip gülümsedi.
"İnşallah!" Başıyla arkasında kalan kapıyı işaret etti. "Artık kalkalım istersen. Yol yorgunusun dinlenmen lazım." Derya olumlu anlamda başını sallayıp ayaklandı.
"Oğlum Sarah'ta sizinle gelsin köye. Yanınızda bulunsun ne olur ne olmaz. Hem seninde için rahat eder. Kensn amcanların evinde kalır olmazsa." Kayra olumlu anlamda başını sallarken Azra,Sarah'a bakarak tekrar konuştu."Kızım sende bu gece burada kal. Daha uygun o..."
"Olmaz öyle şey!" Kaan'ın tepkisi ile bütün bakışlar ona dönerken o devam etti sözlerine. " Neden burada kalacak?" Azra içinden sinsice sırıtırken,şaşırmış gibi yapıp cevap verdi.
"Eee oğlum resmi nikah yok düğün yok! Uygun olmaz öyle."
"Burası da uygun olmaz! Tuğra denen piç var çünkü!" Ters bakışlarını Tuğra'ya çevirirken onun sırıtması ile gözlerini devirdi.
"O zaman biz de kalsın." Esha sırıtarak Kaan'a muzipçe göz kırptı.
"Sizin ev hiç olmaz Esha teyze! Orada da senin azman oğlun Soner var!" Sahra bıkkınlıkla nefesini dışarı vererek söylendi.
"Deniz teyze kabul ederse onlar da kalabilirim. Onlar da kulp bulabileceğin kimse yok nasıl olsa!" Deniz olumlu anlamda başını sallarken Kaan dişlerini sıkarak tısladı.
"Kimsenin evinde kalamazsın! Sen annemler de kal ben burada bu piçle kalırım! Böylesi daha garanti." Sarah gözlerini devirerek umursamazca omuzlarını silkti.
"Sen bilirsin!"
"Ben bileceğim tabi! Başka kim bilecek! Madem karımsın benim evimde kalacaksın o kadar!"Bakışlarını Sarah'ın üzerinden çekmeden tekrar konştu.
"Bir daha plan yapmadan önce bana da fikrimi sorsan iyi edersin! Burası ne senin ülken ,nede ben oradaki ailenim! Nikahıma girmeyi kabul ettiysen bu kuralara uyacaksın!"Kadınlar Kaan'ın karısı hakkındaki düşüncelerini merak ettikleri için sözlerine müdahale etmemişlerdi. Sarah konun daha fazla uzamasnıı istemediği için tek kaşını kaldırarak alaylı bir şekilde cevap verdi.
"Emredersin kocacığım!Zaten bizim oralarda erkeğin sözü geçerlidir alınışkınım yani ben bana koymaz! Şimdi izin verirsen önce annenler de dinlenmek istiyorum. Yine iznin olursa bir iki gün içinde Derya ile gitmek istiyorum."Herkes evine gitmek için ayaklanır ken Kaan karısının bir anda değişen uslubu ile onu kısa bir şüpheyle süzerek elndeki çayı yudumlayıp yüzünü buruşturarak homurdandı.
"Ne halin varsa gör! Gözümün önünde olma yeter!" Sözlerin bitirip elindeki bardağı bırakmak için ilerlerken Sarah umursamaz gibi omuz silkse de içinde bir yerlerin incindiğini hissetti.
Kayra'lar ve diğerleri eve gitme için ayrılırken Azra Kaan' bakarak homurdandı. "Ben de sana o söyediklerini yalatmazsam bana da Azra demesinler!
Kayra anahtarı kapının ynındaki vestiyere bırakarak arkasını döndü ve karısını hızlı ama dikaktli bir şekilde kollana alarak saçlarına öpücükler bıraktı.Derya ise kocasın beline sıkıca sarılmış başını göğsüne yaslayarak hasret kaldığı kokyu çekiyordu ciğerlerine. Genizden gelen acı dolu bir sesle fısıldı Kayra.
"Seni o kadar özledimki aklımı kaçıracağım zannettim. Seni bulduğum gün sarılıp dokunamamak , kokunu içime çekemek bitirdi beni. "Derin bir nefesle özlediği kokuyu özgürce doya doya içine çekti. Göğsünde hissettiği ıslaklıkla başını yavaşça aşağı eğip karısını hafifçe kendinden uzaklaştırarak ıslak gözlerine baktı.
Derya dudaklarını büzüp yüzünü asarak kocaının gözlerine bastı.
"Ben nasıl özledim haberin var mı!? Kaç defa çıkıpgelmek için niyetlendim ama yapamadım. Beni suçlamadan korktum. Beni öye kırdın ki canımın acısı içimdeki hasretin önüne geçti. Ama bazen öyle anlar oluyorduki bütün acılarım siliniyor sadece hasretin kalıyordu geriye." Karısının sözlerini dinlerken elide hafif bir dokunuşla yüzünde gezniyordu.Derya bu dokunuşlarla mayışırken sinsice sırıttı. "Hasretin gözümü öyle kör etmiştiki senin hayalini görüyordum her yerde. Sokakta ki herkes sana benziyordu. Hatta bir gün admın birinin peşine düştüm sen diye."Kayra karısının konuşmasını ilgiyle dinlerken son söylediği sözle irkildi. Kaşları çatılırken temkinli olmaya çalışarak sordu.
"Sonra ne oldu!?" Kocasının sesindeki tınıyla Derya'nın yüzüne hain bir gülüş yayıldı.
"Tabi adam benim perişan halimi görünce evine davet etti." Kayra'nın kasılan bedeni ile amacına ulaşan kız kocasının sıktığı dişlerinin gıcırtısını duya biliyordu. "Sonra ben..."
"Tamam sus! Hikayenin gerisini getireyim deme." Derya gözlerini şaşırmış gibi kırpıştırarak masumca fısıldadı.
"Niye ki?" Kayra başını sağa sola sallayarak homurdandı.
"Yavrum sallıyorsun madem ölçülü salla! Birincisi sen böyle bir şey yapmazsın,ikincisi o anlattığın hikayeyi orada yaşaman imkansız!" Derya omuzlarını silkerek kocasının kollarından sıyrılarak odasına doğru ilerledi.
"Orada yaşadığımı kim söyledi?" Karısının cevabı ile Kayra büyük bir adımla ona ilerleyip kolundan tutarak yavaşça kendine çevirdi.
"Şu hikayeye bir son ver yoksa fena şeyler olacak!" Derya tek kaşını kaldırarak sinsice sırıttı.
"Aslında hikaye nin bir kısmı doğru. Perişan bir haldeyken iki sokak serserisi tarafından saldırıya uğradığımda kurtardı beni. Sonra da otele götürdü." Kayra duyduğu ikinci saldırı haberi ile gerilirken endişeyle konuştu.
"Ne saldırısı kadın!? Bir şey yaptımı o şerefsizler sana!? Küm kurtardı!? Ne oteli!? Sen ne yaşadın lan orada!?" Arka arkaya sıraladığı sorulardan sonra ellerini saçlarına geçirerek hırsla çekiştirdi. "Delirteceksin beni! Bir gün gerçekten delireceğim!" Derya keyifle sırıtarak kocasının halini izlerken masumca cevap verdi.
"Jamal kurtardı!" Kayra duyduğu isimle ellerini saçlarından çekerek başını hafif yana doğru eğerek tehlikeli bir ses tonuyla tısladı.
"Jamal kim lan? İki de bir o herifin adı geçiyor!" Karısı bakışlarını kaçırınca başını iki tarafa sallayarken eli de hesap sorarcasına sallanıyordu."Kim bu Jamal!?Kim!? Kim!? Çıldırtma kızım adamı!" Derya gülmemek için dişlerini sıkarken sakin olmaya çalışarak tek seferde cevap verdi.
"Doktor arkadaş! Sarah'ın manevi abisi." Kayra ellerini sinirle yüzünde gezdiererek homurdandı.
"Lan bir bitmedi bu Sarah'ın abisi,amcası,babası dayısı! Kimsesiz dediniz, mantar gibi akrabası bitiyor!" Birden gözlerinin önünde beliren fotoğrafla gözlerini şüpheyle kısstı. Olabilir miydi? O gün o masada Sarah ve Kaan da varmış ama ya Osman kendisini kandırıyordusa.Sakin olmaya çalışarak karısının burnunun dibine kadar girip sordu.
"Bundan dört beş gün önce Osman abinin restorantın da elini tutan adammı o Jamal dediğin doktor arkadaş!?" Kocasının sorusu ile bakışları kısılırken kısa bir an düşündü ve hatırladığı anı ile başını olumlu anlamda salladı.
"Evet o da, sen nereden biliyorsun rlimi tuttuğunu?" Derya'nın bakışları şüpheyle kısılırken kocası başını sinirle sallayarak homurdandı.
"Osman abi resminizi attı! O piç elini tutuyordu." Derya yanlış anlaşılmayı engellemek için hızla açıkladı.
"Sandığın gibi değil. Hamile olduğumu ondan öğrenince seni aramam için beni ikna etmeye çalışıyordu. İçinde bulunduğum duruma üzülerek destek olmaya çalışıyordu sadece. Hepsi bu inan bana." Karısının panikle açıklamaya çalışması ile derin bir nefes aldı. Tanımadığı bir adam karısına destek olmaya çalışsa da kıskanç tarafı bunu kabul etmiyordu. Bu konunun üstüne gidip adamın kim olduğunu daha fazla araştırmak istese de Derya'yı daha fazla strese sokmayı istemiyordu. Duygularına ket vurarak başını olumlu anlamda salladı.
"Bir daha kimsenin elini tutmasına izin verme! Desteğe ihtiyacın varsa kocan olarak bu benim görevim.Başkasına gerek yok!" Kocasının sakin olmaya çalışarak söylediği sözlerden sonra Derya rahatlarken kocasına sokulup elini göğsüne koydu. Hafif dokunuşlarla okşarken muzipçe konuştu.
"Peki kocam yanımda yokken..."
"Deryaaa! " Kocasının uyaran ses tonu ile hafif geri çekilip onun yüzünün aldığı şekille eğlemircesine sırıttı."Kızım yemin ediyorum katil edeceksin beni! Sabredeyim diyorum inadına damarıma damarıma basıyorsun! Delirtmek mi amacın lan!?" Derya ayaklarının ucunda yükselerek kocasının yanağına küçük bir öpücük bırakarak geri çekilip muzipçe göz kırptı.
"Yok! Delirtmek değil süründürmek kocacığım! Seni uyarmıştım. Yaptıklarını ödetip süründüreceğime dair unuttun mu!?" Karısının sözleri ile kısa bir an otel odasında ki konuşmalarını hatırlayan Kayra karısını hızla kendisine çekerek durdaklarına sert bir öpücük bırakıp geri çekildi.
"Süründüreceksen başka yollar dene. Bu tür imalardan hiç hoşlanmadığı mı en başından beri biliyorsun." Kocası sözlerini bitirince Derya'da onun dudaklarına kapandı. Öpüşü onun aksine sert değil baştan çıkarıcıydı. Uzun bir öpücüğün ardından geri çekilerek dudaklarını yalayıp iç gıcıklayıcı bir şekilde fısıldadı.
"O an ki hallerini görsen inan bana başka yola gerek kalmadığını anlarsın hayatım." Karısını bedenine yaslayarak hafie kalçalarını sıktı.
"Bence şu an ne hale geldiğimi ve dokuz ay boyunca buna katlanmak zorunda olduğumu anlasan,halime acır o tür oyunlara gerek bile duymazsın." Derya kaşlarını hafifçe kaldırarak mırıldandı.
"Hımm. Öyle mi dersin?" Kayra karısının boynuna doğru sokularak dudaklarını gezdirirken boğuk bir sesle fısıldadı.
"Öyle diyorum." Kocasının haliyle Derya kıkırdarken eli kasıklarına doğru yöneldi ve kulağına doğru nefesini burakarak fısıldadı.
"Bir bakalım o zaman!" Karısının sıcak nefesini kulağında ellerini de kasıklarında hisseden adam homurdanarak Derya'yı bir hamle de kucağına alıp odasına doğru yöneldi.
"Dokuz ay senden uzak durmam gerekiyor güzelim. Ne yaparsan yap sana istediğin gibi dokunamam! Bana yaptığın eziyete amenna ama sonunda sen de yanacaksın unutma!" Derya kocasının sözleri ile kıkırdarken Kayra yatak odasının kapısını açarak kucağında karısı ile içeri girdi. Kapıyı tekrar ayağıyla kapatırken karısının boynunu ısırmasıyla sabır dilenircesine homurdandı.
"La havleee! Bir rahat dur kadın!"
Ertesi gün sabahtan hastaneye gitmişler Rüzgar'ın kontrolüyle bebeklerin sağlığının çok iyi olduğunu öğrenmişlerdi. Rüzgar Derya'nın durumunu bildiği için basit bir idrar yolu enfeksiyonu diyerek onu Nefroloji bölümüne,akşamdan durumu anlattığı arkadaşına yönlendirmişti.
Arkadaşı enfeksiyon bahanesi ile Derya'yı ulturasonla ve gerekli şekilde muayenelerini yaptıktan sonra bir kaç test isteyip sonuçlarını Rüzgar'a yollayacağını söyleyerek onları tekrar Rüzgar'ın yanına yollamıştı.
Sonuçların çıkmasını beklerken Derya yanında bekleyen kocasına bakışlarını çevirerek konuştu.
"Ne zaman çıkacak sonuçlar." Kayra içindeki sıkıntı ile koridorda volta atarken karısına belli etmemek için çabalıyordu. Bakışlarını ona çevirerek gülümsedi.
"Birazdan çıkar." Sözlerini bitirmişti ki karşıdan gelen Kenan amcası,babası ve kayınbabası ile içindeki sıkıntı iyice arttı. Derya onları beklememenin şaşkınlığı ile oturduğu yerden kalkarak kendilerine yaklaşan adamlara baktı.
"Ne yaptınız çocukalar?" Kenan'ın sorusu ile Kayra derin bir nefes aldı.
"Sonuçları bekliyoruz."
"Sizin ne işiniz var baba burada?" Derya babası ve Mehmet'en bir cevap beklercesine bakarken Yunus aceleyle cevap verdi.
"Kenan amcan la işimiz vardı gelmişken uşakları bir de biz görelim dedik." Babasının cevabı ile Derya gülümsedi.
"Bebekleri görmek için geç kaldınız ama." Mehmet sahte bir üzüntüyle homurdandı.
"Tühh! Görüyor musun Yunus hep senin yüzünden! Ha bir bardak daha çay içelum,ha bir tane daha diye diye kaçırttın bize torunları." Dünürünün sözleri ile Yunus omuzlarını silkti.
"Olsun da bir daha ki sefere görürüz." Kayra iki babasına da minnetle baktı. Destek olmak için gelmişlerdi ve durumu Derya'ya çaktırmamak için bahaneler üretiyorlardı. İçindeki korku gözlerine yansımış bir şekilde onlara baktı. Onlarında endişeyle beklediklerini bahane buldukları bahaneye sığınarak buraya geldiklerini biliyordu. Kayınbabasının gözlerindeki endişenin kendi endişesinden aşağı kalır yanı yoktu. Çaresizliğini anlayarak o da onlara biraz yardımcı olamak adına konuştu.
"Bekleyin ozaman sonuçları alınca hep birlikte döneriz." Kolundaki saate baktı." Birazdan çıkar zaten."
"Olur olur!" Kızının yanına doğru ilerleyen Yunus kolunu omzuna dolayarak başına bir öpücük bırakıp kendisiyle birlikte oturmasını sağladı.
Aradan geçen beş dakikanın sonun da Derya babasının göğsünde mayış mış bir şekilde uyuma moduna geçerken Rüzgar'ın kapıya çıkıp onları odaya çağırması ile hepsi birlikte içeri girdiler.
Rüzgar karşısında sıralanan adamların gerginliğini azaltmak için sırıtarak homurdandı.
"Anlaşılan ben ölmeden sizden kurtulamayacağım. Karılarınız bitti çocuklarınızı,gelinlerinizi doğutturuyorum. Bana iyi bir ödül borçlusunuz beyler." Mehmet karşısındaki adama tek kaşını kaldırarak alayla sırıttı.
"Diyorsun ki, Mehmet attığın yumruklar kesmiyor Osmanlı tokadına geç!" Rüzgar arkadaşınım yıllar önceki doğumlara atıfta bulunduğunu anlayıp sahte bir sinirle homurdanırken Mehmet devam etti." Korkma lan kolum sakatlık var uzun süre sert ve fevri hareketler yapamam! Kayra atar ama o zamanda sen nalları dikersin malum yaşlılık." Rüzgar başını olumlu anlamda sallayarak gülümsedi ve elindeki kağıtlara bakışlarını çevirmeden önce Kayra'ya kısa bir bakış atıp konuşmaya başladı.
"Derya cığım test şüphelerimiz doğru." Kayra ve diğerleri işittikleri ile telaşla bir birine baktılar. Kayra içinde filizlenip bir den büyümeye başlayan acısını dışa vurmamak için sandalyenin kenarlarını sıkmaktan eklem yerleri bembeyaz olmuş bir şekilde bakışlarını yerdeki büyük karo taşlara çevirdi. Yunus ise dolan gözlerindeki yaşları geri yollamak için var gücüyle savaşırken Kenan ve Mehmet çaktırmadan kolunu sıktılar yanındayız dercesine.
"Rüzgar amca bebeklerime bir zararı olur mu peki bu idrar yolu enfeksiyonun?" Derya'nın sorusu ile kendikerini toparlamak adına büyük çaba sarf ederlerken Rüzgar başını olumsuz anlamda salladı.
"Şimdilik hayır. Ama kontrol altına almazsak ileride sorun yaşaya bilirler. O yüzden yazacağım ilaçları aksatmadan doğuma ben kesmeni söyleyene kadar kullanacaksın. " Derya başını anladım dercesine sallarken Kayra konuştu.
"Her gün takip ederim ben Rüzgar amca." Sesinin titremesinden korkarak cevap verse de normal çıkmasını başarmıştı. Orta yaşlı adam da başını olumlu anlamda sallayarak tebessüm etmeye çalıştı. Kayra'nın içinde bulunduğu durum canını yakmıştı. Yıllar önce Hüma'yı arkasında bırakıp gitmek zorunda olduğu zaman canlanmıştı aklında. Hastalığı değildi onu korkutan o masadan kalkamazsa arkasında sevdiği kadını bırakmaktan onu bir daha görememkten,dokunamamaktan korkmuştu hep. O yüzden Kayra'nın kaybetme korkusunu çok iyi anlıyordu. Elinden gelenin fazlasını yapıp hem karısına hem bebeklerine sağ salim kavuşturacaktı Allahın izniyle.
"Bu rahatsızlığını kontrol altına alacağız ama ilerleyen aylarda büyük ihtimal yüksek tansiyon sıkıntıların başlayacak." Önceden kararlaştırdıkları gibi Derya'ya hastalığını söylemeselerde hamileliğini öne sürerek gerekli uyarıları yapacaktı.Kendisi bazı şeylerin farkına varırsa o zaman daha dikkatli olurdu." Çoğul gebeliklerde risk faktörü daha yüksektir."
"Rüzgar amcan doğru söylüyor kızım Azra annende çok zorlu bir gebelik süreci geçirdi. Tansiyonu sürekli yüksekti. O yüzden çok dikkat etmelisin." Yunus arkadaşına minnetle bakarak kızına dönüp gülümsemeye çalıştı.
"Tabi yavrum. Azra teyzen,Leyla teyzen çok sıkıntılar yaşadılar bu süreçte. O yüzden kurban olayım dikkat et kızım." Derya babası ve kayın babasına gülerek baktı.
"Siz merak etmeyin ben bebeklerime zarar verecek her şeyden sakınırım."
"Kendin içinde dikkat etmelisin Derya!" Kayra'nın uyarıcı sözleri ile eline uzanarak hafifçe sıktı.
"Ben bebeklerimize sen de bana dikkat et o zaman hayatım." Bakışlarını tekrar doktora çevirdiğinde Rüzgar yeniden konuşmaya başladı.
"Tansiyon yükselmesi,baş dönmesi,mide bulantısı,kusma bunların hepsini yaşayacaksın kızım. Bunlar sadece hamileliğin getirdiği sorunlar değil vücudundaki enfeksiyonun da getirdiği sorunlar. Kanlı idrar bu saydıklarım da aşırıya kaçan bir durum olduğunda hemen bana geleceksin!"
"Hemen getiririm Rüzgar amca. Bir saniye bile beklemesine müsade etmem!" Derya kocasının abartmaya başladığını düşünerek gözlerini devirirken Rüzgar sözlerine devam etti.
"Hemen diyete başlayacağız. Şimdiden önlemimizi almak senin sağlığın açıısndan da iyi olur." Derya daha ilk aylarda diyet veren doktoruna anlam veremeyerek baktı.
"Ne diyeti? Henüz çok erken değil mi?" Rüzgar aniden gelen soruyla afallarken Kenan hızla araya girdi.
"Derya cığım kilo alımın çok hızlı. Hamile kalmadan önceki kilonla şimdiki kilon arasında altı kilo var. Hamileliğin ilk aylarında genelde kilo verir kadınlar ama sen aksine şimdiden kilo almaya başlamışsın. Eee ilerde tansiyonun da fırlayacak biz şimdiden tedbirimizi alalım." Kenan'ın açıklaması ile bakışları ile kendini süzdü. Gerçekten o kadar almışmıydı. Aklına gelen ayrıntıyla kendine içğnden cevap verdi. Hemşireye hamile kalmadan önceki kilo bilgimi ben verdiğime göre, şu an ki kiloma da bakacak olursak cidsen almışım diye geçirdi içinden.
"Peki sen nedersen ona uyacağım Rüzgar amca. Ben bebeklerimi gerekirse kendi canımdan bile geçerek dünyaya getirmek istiyorum. Söylediğşniz gibi riskli bir süreç yaşayacaksak ,doğumda ve ya bu süreçte bir aksilik çıkarsa öncelikli tercihin bebeklerim olmasını istiyorum!" Derya'nın sözleri ile erkekler onaylamazca homurdansalarda Rüzgar anlayacağını anlamış bir şekilde tekrar konuşmaya başladı.
"Can senin mi ki canından vazgeçiyorsun! Canı bize verende Allah, biz den geri alacak olan da Allah! Senin ortaya koyacak canın yok kızım can Allahın dır. O isterse alır isterse yaşatır." Derya'nın kendisini dikkatle dinlediğini anlayınca sözlerine devam etti. " Önecelikli tercih,dinen de tıbben de annede dir. O yüzden ,madem bebeklerini dünyaya getirmek için bu kadar kararlısın, gereğinden fazla kendine dikkat edeceksin. Saydığım belirtiler aşırıya kaçarsa hemen geleceksin! Diyetine eksiksiz uyacaksın! Stres,üzülmek yasak! El ve ayaklarında şişme olursa hiç beklemeden bana geleceksin!" Derya başını olumlu anlamda salladı.
"Şimdi sen git babanlar ve Kenan amcanla bir şeyler ye biz Kayra ile erkek erkeğe konuşalım biraz." Derya önce ikiliye şüpheyle baksada sonra aklına cinsellikle alakslı konuşmak isteyeceği gelince oturduğu yerden kalkarak diğerlerine yanaştı. Yunus ve Mehmet merakla Kayra ve Rüzgara baksada Kayra'nın her şeyi anlatacağının rahatlığı ile çıktılar odadan.
Rüzgar bakışlarını sıkıntıyla Kayra'ya çevirerek daha fazla merakta bırakmayıp konuştu.
"Derya'nın durumu ciddi evlat." Kayra dayanma gücünü zorlayarak başını devam etmesini istercesine salladı. " Daha önce nasıl fark edilmemiş anlamadım. Sonuçlar pek iyi değil. İlerleyen aylarda Derya'yı diyalize almak zorundayız! Bebekleri her koşulda doğurmak istemesi ayrı sıkıntı. Üçünü de bu süreçte kaybede biliriz!" Kayra ne kadar dik durmaya çalışsa da omuzları birden çöküp yaşlar gözünden süzülmeye başlayınca Rüzgar masasından kalkarak yanına gelip destek olmak istercesine yanına oturdu. Ellerini avuçları arasına alarak bir baba şefkatiyle sıktı." Bu şekilde görevin en zoru sana düşüyor. Dik dur! Metanetli ol! Ben elimden gelenin en iyisini yapacağım! Umıyorum ki başaracağız! Ama uyarılarımı harfiyen yerine getirin!" Kayra başını hızla salladı." Derya durumunu ne kadae geç öğrenirse o kadar iyi onun için. En azından bir de stres ve üzüntü binmez omuzlarına şimdilik. Devamlı benimle iletişimde ol. Erken konuşmak istemiyorum ama böbrekleri büyük ihtimal iflas edecek. O yüzden hepinizden uyum testi istiyorum." Kayra'nın ağlamaktan kızaran bakışları korkuyla Rüzgar'a döndü ve günlerdir akkına takılan soruyu korkuyla fısıldadı.
"Ya hiç birimizin ki uymaz sa!?" Rüzgar bakışalrını sıkıntıyala kaçırdı yanımdaki adamdan.
"Organ bağışı için sıraya gireceksiniz. Oda çok uzun bir süreç. O yüzden dua edelim uysun!" Kayra ellerini öfleyle yüzünde gezdirerek oturduğu sandalyeden ok misali fırlayıp bağırdı.
"Bulamzsak,zaman yetmezse ne olacak!?"
"Bu sürece dayansada böbrekleri iflas ederse fazla dayanamaz!" Rüzgar'ın sözleri ile daha fazla dayanamayarak yere dizlerinin üzerine çöküp acıyla fısıldadı.
"Ölecek mi!?"
Yitenumutlar....
"
|
0% |