Yeni Üyelik
25.
Bölüm

İ-D-B-S-25

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı - Güzin ile Baha - Gençlik Başım da Duman (Ateş Böceği)

 

 

Arkadaşlar bu bölüm ağırlıklı olarak Kaan ve Sarah çiftine ait. Bundan sonraki bölümler de Derya ve Kayra çiftinin zor günleri ile devam edeceğiz. İnşallah bu çiftimizi de seversiniz keyifli okumalar 🥰🥰🥰

 

Karısının sözleri ile duraksayan Kaan ne cevap vereceğini bilememişti. Sahi nasıl bu duruma gelmişlerdi. Öfkeden mi,kıskançlıktan mı,kışkırtmayla mı? İkisinin de sevgi ye dair dokunuşlarla bu hale gelmedikleri bir gerçekti. Öfkeyle kendi yaktığı ateşin cinsel çekimine kapılmışlardı ikisi de. Son anda aklı başına biraz olsun gelince yanlış bir şey yapmaktan korkarak dökülmüştü kelimeler ağzından. Araların da bir bağ olsun istiyordu. Nikahlı karısıydı ama ilklerini yaşayacaklardı hiç bir duyguyu barındırmayan sadece cinsel çekim üstüne yaşanacak bir şey istemiyordu.

 

Kendisi hislerini tam anlamıyla çözmüş değildi. Hatta ne hissettiğini bile bilmiyordu. Karısını gördüğü ilk andan beri duyguları inişli çıkışlıydı hep. Değişik bir atmosferin içerisindeydi sanki. İlk defa bir kadına karşı hem bu kadar öfkeleniyor, hem de sevmek için kendi kendine bahaneler arıyordu.ilk defa bir kadını kıskanıp saklamak ,yüreğine hapsetmek istiyor,ilk defa böyle ilkel duyguları olduğunun farkına varıyordu.Kendini bir anda içinde bulduğu bu değişik atmosferde kaybetmekten korkuyordu.

 

Bilmediği bu hisler sürekli aklında dönse de bakışlarını yatağındaki karısına çevirdi. Kızıl saçları bir pelerin misali dağılmıştı yatağa. Beyaz teniyle tezat bir görüntü oluşturuyor yeşil buğulu gözleri bir bütün gibi güzelliğini tamamlarken eşsiz bir tabloyu anımsatıyordu. Bir gün kendisine bu kadar güzel bir kadına sahip olacağını söyleseler güler geçerdi. Onun için yüz güzelliği değil yüreğinin güzelliğiydi önemli olan. Hiç bir zaman bir kriteri olmamıştı. Güzellik ona göre gelip geçici,hatta başa bela bir kavram dı. Bu yüzden hiç bir zaman karısının bu kadar göze çarpan bir güzelliğe sahip olmasını istememişti. Ama kader onun yoluna ender rastlanan bir güzellik çıkartmıştı ve kendisi bu kadar güzel bir kadınla nasıl baş edeceğini hiç bilmiyordu. Sürekli gözler karısının üzerinde olacak,sürekli tetikte olması gerekecekti. Aklı karma karışık bütün hisleri bir birine girmiş bir halde karısının hala utançla kızaran yanaklarına baktı. Karısı ondan ölesiye utansa da kızaran yanakları ve altındaki görüntü ile kendisi çok zor bir durumdaydı şu an.Bir tarafı sevgi isterken,bir tarafı ucunda ölüm de olsa bu noktadan sonra vazgeçmesini istemiyordu. Bir de üzerine oynanan ve oynanacak olan oyunları düşününce aklı büsbütün karışıyordu.Karısının biraz önce söylediği sözlerden çıkardığı anlama bakılırsa o da çevrilen oyunlarla başlayan bir ilişki istemiyordu. Bir tarafı onun da yaşananlar da bir suçu olmadığını fısıldarken diğer tarafı aklını başına toplamazsa karısnın da kadınların oyunlarına katılmakta geç kalmayacağını söylüyordu.

 

Sarah zeki bir kadındı ve ona karşı hiç hak etmediği davranışlarını, yaklaşımını bir an önce düzeltmediği takdir de üzerine oynanan oyunlara zevkle dahil olacağı kesindi. İşte o zaman düşeceği durum şimdiden gözünde canlanıyor ve o halinden korkmadan edemiyordu. Annesi ve teyzelerinin diğerlerine yaptıkları aklına gelince bir kaçışının olamayacağının bilincindeydi. Üstelik bir de babası ve amcaları da o oyunlara dahil olursa işler arap saçına dönecekti. Bu hikayenin sonunda da yananın kendisi olacağın dan adı gibi emindi. Kayra'nın ve diğerlerinin yaşadıklarını bizzat gördükten sonra bunu anlaması çokta zor değildi. O yüzden Sarah 'la bir an önce normal çiftler gibi yaşamaya ve onu şu an ki birlikteliğe ikna etmesi lazımdı. Vakit kaybedemez di çünkü karısının ağzından aldıkları her laf hanesine bir eksi olarak işleniyor bu da idam sehpasının her an biraz daha ayaklarının altından kaymasına neden oluyordu.

 

Aklı daha beter bir şekil de karışırken bir çıkış kapısı arıyor geldikleri noktayı bir hüsrana değil de yeni bir başlangıca çevirmek istiyordu. Karısını böyle bir nokta da kırmadan, o yeni başlangıcı nasıl yapacağını düşünürken aklına gelen küçükte olsa umut vaad eden o ayrıntıya tutundu. Ne den olmasındı? Olabilir di. Ne de olsa bu tarz başlayan evlilikler hala vardı günümüz de. Üstelik eskiye dönüp bakacak olursa gayette güzel başarmışlardı evliliklerini yürütmeyi. Aklı karmakarışık olsa da aldığı karara karısının da uymasını umarak üzerine doğru eğilip dudaklarına dudaklarını sürterek fısıldadı.

 

"Hiç biriyle!" Karısı kendisine neden bu haldeyiz o zaman dercesine bakınca hızla devam etti ."Bizim ilişkimiz tersten başlamadı mı sence de Sarah?" Kız üzerine eğilmiş bir şekil de bakışlarını gözlerine sabitleyen kocasına ne diyeceğini bilemeyerek bakmıştı. Soruyu ne amaçla sorduğunu bilse cevabını da ona göre verecekti ama Kaan onun biraz önce söylediği sözleri yine yok sayarak başka şeylerden konuşmaya başlamıştı. Bu adam onun düşüncelerini umursamıyor muydu acaba? Tamam ondan hoşlanıyordu, hatta daha fazlası da ola bilirdi ama ondan bir sevgi belirtisi görmeden onun olacağını düşünmesi,için de bitr yerlere dokunuyordu. Onun için çok mu zordu acaba biraz önce söylediği sözlere karşı bir kaç güzel söz söyleyip kalbini rahatlatması? İstediği şey de ısrarcı olsa karşı koyamayacağını biliyordu. Ne kadar engrel olmak istese de hem karısıydı,hem de biraz önce hissettiği duygu,heyecan onun içim çok yabancıydı. Öyle bir duygu fırtınasının içinde böyle acemice ona karşı koyamayacağını biliyordu. Utancı bile kadınsal iç güdülerinin önüne geçemiyor bilmese de ona ayak uyduruyordu. Bu durumda da ona karşı koyamayacağının ve ya koymaya çalışmasının manasız olacağını biliyordu. Bilmeden de olsa hem karşılık verip hem de ona karşı koymaya çalışmak saçmalık olurdu galiba. Üstelik bir de üzeri de de onu böyle köşeye kıstırmış gibi gözlerindeki arzuyla seyretmesi utanmamak için verdiği o yoğun çabayı silip süpürüyordu. Kocası ise sanki onun çıplaklığından duyduğu rahatsızlığın farkında değilmiş gibi rahatça konuşuyordu. Utanma duygusu ağır basıp çabaları kar etmeyince

rahatsız olmuş bir şekil de kocasının üzerindeki varlığını görmezden gelmeye çalışarak hafifçe doğrulmaya çalıştı. Yatağın üzerindeki pike ile üzerini kapatmak isterken göğüsleri kocasının çıplak göğsüne değince Kaan üzerine biraz daha eğilerek onun yapmaya çalıştığı şeyi engelledi.

 

Kocasının bu hareketi ile ona çekinik gözlerle bakarken titreyen bir sesle çaresizce konuştu.

 

"Üzerimi örtmem ve ya bir şeyler giymem lazım." Bakışlarını kocasının gözlerinden çekerek göğsüne sabitleyip sessizce fısıldadı. "Utanıyorum Kaan." Karısının sözleri ile onun çenesini yumuşak bir şekilde tutup hafifçe başını kaldırdı ve gözlerini tekrar birleştirdi. Başını iki yana sallayıp elini karısının bel kavisine koyarak hafifçe okşadı. Sarah bu dokunuşla ürperirken adam konuştu.

 

"Konuşacağız. Bedenini benden gizlemeden! Hem belki sen sorularıma ikimizi ve evliliğimizin gidişatını düşünerek cevap verirsen kaldığımız yerden devam ederiz." Kaan kendisine şaşkınca bakan karısına çapkınca göz kırparak dudaklarından bir öpücük çalıp tekrar gözlerine çevirdi bakışlarını. "Soruma cevap vermedin hala!" Kocasının sözleri ile Sarah kısa bir an düşündü. Ne sormuştu ki? İçinde bulunduğu bu utançtan nasıl aklında tutmasını bekliyordu bu adam?Hafızasını biraz daha zorlayınca hatırladığı soruyla başını olumlu anlam da salladı.

 

"Evet." Söyleyeceği sözlerden utanarak bakışlarını kaçıran Sarah kocasının yüzüne bakmadan konuştu. "Ama bunun şu an içinde bulunduğumuz durumla ne alakası var Kaan?" Karısının kendisine bakmaması ile bel kavisindeki elini hafif okşayışlarla göğsüne doğru getirerek göğüs ucunu iki parmağının arasına alıp hafifçe sıktı. Hissettiği hafif ama hoş sızıyla Sarah'ın gözleri hızla kocasını bulurken Kaan onun irileşen gözlerine bakarak güldü.

 

"Tepkilerini sevdim!" Kızın kaşlarının çatılması ile eli göğsünü okşarken tekrar konuştu."Bakma öyle. Güzel bir şey söyledim sonuçta." Karısı ile arasındaki teması kesmek istemiyordu çünkü onun dokunuşlarına ne kadar dayanacağını merak ediyor hem de bir an önce kendisine alışmasını istiyordu.Üstelik gerçekten de üzerinde bıraktığı etki ve onun tepkileri hoşuna gitmişti. Karısı kendisine hala çattığı kaşlarının altından bakarken o sözlerine devam etti. "Sorduğum sorunun için de bulunduğumuz durumla alakasına gelince,bu durum da olmayı,içinde olmaya tercih ederdim!" Kızın gözleri tekrar irice açılırken dudakları da işittiği şeylerle o şeklini almıştı. Karısının yüzünün aldığı şekille dudaklarından bir kıkırtı kaçınca Sarah kendine gelerek onu üstünden itmek için elini çıplak göğsüne koyup hafifçe ittirerek çemkirdi.

 

"Terbiyesiz! Senin utanman olmaya bilir ama ben şu an gerçekten utançtan öleceğim! Kalk üstümden Kaan Allah aşkına! Ben ne sordum sen neler söylüyorsun sapık mısın sen ya!?" Kaan kıkırdaması küçük bir kahkahaya dönüşürken bedenini karısının üzerine biraz daha bastırarak homurdandı.

 

"Rahat dur! Yoksa biraz önce söylediğim şeyi şimdi yapacağım hayatım!" Kocasının sözleri ile çırpınışlarını hızla kesen kız put misali kalırken Kaan eğlenircesine ona baktı. "İşte böyle ! Bak biz bu ilişkiye tersten başladık. Normal başlayan ilişkilerin sonunda olması gereken bizim ilişkimizin başında gelişti. Yani normal bir ilişki de tanışma ile başlayan evreler sevgili olma, nişan, nikah ve düğün olurken bizim ilişkimiz de tersi oldu. Direk nikaha geçtik. " Elini karısının yatağa dağılan saçlarına götürerek parmaklarını üzerinde okşarcasına gezdirip muzipçe karısına baktı. "En azından direk düğünden giriş yapmadığımıza şükretmeliyiz galiba." Karısını biraz önce uyardığı için uysalca yatmasına memnuniyetle baktı. O altında hareket ettikçe gerçekten zorlanıyordu. Saçlarındaki elinin bir parmağı karısının kolunda boydan boya hafif dokunuşlarla gezdirirken onun titreyen bedeni ile tekrar konuştu. "En sonda olması gereken evreyi en başta yaptığımıza göre bir birimize hemen aşık olacağımızı düşünmemiz de saçma olur." Kocasının sözleri ile kalbinin bir köşesin de boy veren acıyla sertçe yutkundu. Kendisine hemen aşık olmasını ya da kendisi gibi bazı hisler beslemesini beklemiyordu ama bunu duygusuzca bu şekil de yüzüne karşı söylemesi canını acıtmıştı. Sonuçta kocası bilmese de o kocasına karşı kuvvetli hisler besliyordu.Kaan karısının gözlerinden geçen hüzün dalgasına anlam veremezken Sarah kocasını onaylarcasına başını olumlu anlamda salladı. Kaan karısının onu onaylaması ile biraz önce gözlerinde gördüğü duygu geçişini düşünmeyi erteledi. " Görücü usulü ile birbirlerine karşı hiç bir duygu beslemeden ,hatta bir birini hiç görmeden evlenen milyonlarca insan var ve şu an ki durumumuza bakarsak bizim de onlardan bir farkımız yok öyle değil mi canım." Konuşmasının gidişatını karısının vereceği cevaplara göre yönlendirmeyi düşünen Kaan sürekli karısına anlatmaya çalıştığı şey hakkında düşüncelerini soruyordu. Sarah sa hem bulunduğu durumdan hem de kocasının bu halde onunla konuşup bir türlü sade de gelemediği için sıkılmış bir durumda tekrar başını onaylayarak elini kaldırıp kolundan göğsüne doğru yol çizen kocasının elinin üzerine koydu ve yüzünü buruşturarak çemkirdi.

 

"Bana şöyle dokunup durmayı kes artık!"

 

"Sen altım da bu hal de yatarken nasıl dokunayım?" Aldığı cevap karşısın da Sarah'ın gözleri öfkeyle parlayarak kocasını hırsla ittirse de başarılı olamamıştı.Kocasının eğlenen yüz ifadesi ile dişlerini sıkarak tısladı.

 

" Kaan kalk üstümden! Giyinmek istiyorum! Konuşacaksak uygun bir durumda konuşalım." Karısının sözleri ile kaşlarını kaldırarak başını olumsuz anlam da sallayarak sözlerinin üstüne basa basa konuştu.

 

"Üstünden kalkmayacağım! Giyinmek yok ! Konuşmak için gayet uygun bir durumdayız! " Sarah nefesini sertçe bırakarak tısladı.

 

"Derdin ney senin!? Amacın ne Kaan!? Konuşmak için uygun falan değilim ben şu an! Senin için sorun yok tabi çıplak olan ve utançtan yerin dibine girmek isteyen benim !" Sözlerini bitirdiği anda kocası üzerinden hafifçe doğrulunca Sarah rahat bir nefes almıştı. Tabi ki kocasının eli pantolonunun düğmesine gidene kadar.

 

" O zaman durumlarmızı eşitleyip uygun hale getirelim hayatım!" Sarah kocasının bu hareketi ile ellerini hızla yüzüne kapatırken boğukça fısıldadı.

 

"Delirdin mi sen!? Ne yapıyorsun be adam!?"

 

"Ben karımın vücudunu tanırken karım da benim vücudumu tanısın istiyorum.Ellerini yüzünden çeker misin karıcığım!?" Sarah başını hızla olumsuz anlam da sallayıp isyan edercesine konuştu.

 

"Ölsem açmam! Kaan bak niyetin ceza vermekse tamam bir daha öyle bir şey olmayacak lütfen kalk üzerimden !" Kaan karısının yüzüne kapattığı ellerine uzandı ve yavaşça yüzünden çekerek avuçlarına öpücük bırakıp göğsüne koydu. Avuçlarında hissettiği sıcaklıkla Sarah'ın kalbi durma noktasına gelirken kasıklarında hissettiği sertlikle nefesini tutmuş kulağı ve boynuna çarpan sıcak nefesle gözlerini daha sıkı kapatmıştı.

 

"Bak güzelim farzet görücü usulü evlendik. Birbirimize karşı hiç bir şey hissetmiyoruz."Ama ben sana karşı hissediyorum demek istese de öfkeden dilinin ucuna gelen kelimelerin ağzından kaçmasını engellemek için dudaklarını dişledi.Kaan'ın bakışları karısının dudaklarına kayarken sertçe yutkunarak sözlerine devam etti. "Bu durum kadınım olmana engel mi sence?" Karısının yüz ifadesinden kabullenmeyeceğini sezerek hızla sözlerine devam etti. " Madem biz bu ilişkiye sondan bir önceki evreden başladık o zaman bizde sondan başa giderek devam edelim ilişkimize. Karım ol! Nişanlım ol! Sevgilim ol! Sonra da ilk defa otel de tanıştığım kız ol! " Sarah işittiği sözler karşısında ne diyeceğini bilememişti. Kocası farklı gibi gözüken ama onun da dediği gibi görücü usulü evliliklerden pek farkı olmayan bir öneri sunmuştu kendisine.Böyle evliliklerin sonund a da aşık olan bir birini seven sevdirmeyi başaran bir sürü mutlu çift vardı.En iyi örnek annesi ve babasıydı.Düğün gecesine kadar birbirlerini hiç görmemişlerdi bile. Ama bu onlara engel olmamış birbirlerini sevip aşık olmuşlardı.Belki onlar da başara bilird. Hem Kaan bibirlerini sevme ihtimalinden çok , bu ilişkiye sondan da başlasalar sevmeyi vaad etmişti. İçini saran tuhaf duygularla başara bilirmiyiz diye düşündü. Ya söylediği hiç bir şey gerçekleşmezse, ya kendisini sevmez aşık olmazsa ne yapardı o zaman? Düşünceler beyninde cirit atarken ya boşa ümit edip beklersem ya hiç sevmez se düşüncesi çarptı bu defa duvarlarına. Düşündükçe aklı allak bullak oluyor içinden çıkamıyordu. Bu güne kadar ülkesinde hep mantığı ile hareket etmek zorunda kalmış duyguları ve kalbini hep görmezden gelmeyi öğretmişti yasaları ona. Hayatın da ilk defa duygularını ve kalbini dinlemek istiyordu.

 

Vereceği cevabı huzursuz bir şekil de bekleyen kocasına baktı. Bakışları yüzünün her karesinde dolaşırken bu gün ilk defa gördüğü yanaklarında ki o derin çukurların belirdiği noktalar da gezdi bakışları. Bir yanı deli gibi korkarken ,bir yanı sevilmek sarılmak istiyordu artık. Kimsesizliğini unutmak, kapanmayan yaralarını sarmak istiyordu. Düşünceleri gözlerinin dolmasına neden olurken yaşlarla parlayan gözlerini kocasının gözlerine çevirerek ürkekçe baktı.

 

"Sarah'ın yaşlarla parlayan gözlerini görünce bir an nefesinin kesildiğini hissetti Kaan. Nemli kirpiklerin ardında ki yeşil gözlerindeki acı ve hzün dolu bakışlar bir ok gibi saplanmıştı sanki göğsüne. Yaptıkları ile onu üzdüğünü ve zorladığını düşünerek söylediklerine pişman olup tam özür dilemek için hazırlanırken Sarah çatallaşmış bir sesle fısıldadı.

 

"Hep yanım da olacak mısın?" Duyduğu sözle bir an irkildi Kaan. İçin de bir yerlerde bir şeylerin tepetaklak olduğunu hissetti. Söylediği o kadar sözden sonra karısının sorduğu soru içini acıtmıştı. Ona söylediği o kadar sözden sonra beklediği kesinlikle böyle bir soru değil di. Sözlerini söyledikten sonra beklediği süre boyunca aklında çeşitli replikler yazmıştı. Karısının kesinlikle kendisine karşı çıkacağı, resmi nikahı şart koşup isteğini ondan sonra yerine getirebileceğini söyleyeceğini düşünmüştü. Hatta küçük bir ihtimal de olsa bir gün onu sevmesi için söz isteyeceğini, ya da o sözü duyana kadar kendisine dokunmamasını isteceğini bile düşünmüştü.Ama böyle bir soruyu hiç beklemiyordu. Sorduğu soru öyle çok şey gizliyordu ki içinde, boğazına oturan yumruyla yutkunamadı bile. Nasıl bir yalnızlığın,kimsesizliğin içinde olduğunu sevgiye,sahiplenilmeye nasıl ihtiyacı olduğunu,yaralarının sarılmasını acıyla nasıl beklediğini bir tek cümleyle özetlemişti. Oysa kendisi yalnızlık nedir hiç bilmemişti. Ailesi hep yanındaydı. Bu güne kadar kaybettiği ve ya yasını tuttuğu hiç kimse olmamıştı. Nasıl bir acı olduğunu tahmin bile edemiyordu. Hiç bir zorlukla karşılaşmamıştı,çünkü her zaman yanın da zorlandığın da sıkıştığında elini uzatan geniş kocaman bir ailesi olmuştu. Şimdi annesinin Sarah'ı neden hemen kabullendiğini ve mutlu olması için yeri gelirse onu gözden çıkaracağını daha iyi anlıyordu. İkisinin yarası aynıydı. Kader ikisini de aynı yerden yaralamıştı. Annesinin kimsesizliğine her zaman büyük bir üzüntü duymuştu ama Sarah'ı belki de bu konuda en çok kendisi yaralamıştı. Oysa o sığınacak bir aile istemişti belliki. Şimdi ise onu yaralayan kocasına sığınmak istiyor tutmak için elini uzatıyordu. O eli karısı istemese de o zaten tutmuştu. Bırakmaya da hiç niyeti yoktu.Ama sadece sığınacağı bir yuva değil sevgisini de istiyordu karısının. Kendisine ürkekçe bakan o gözlerden bunun için biraz daha beklemesinin gerektiğini göre biliyordu. Onadan önce hem kaderin açtığı yaraları hem kendi açtığı yaraları sarması gerekiyordu. Sonra sevdanın da zamanı gelecekti elbette.

 

Karısının yüzünü avuçları arasına alarak ıslak gözlerine birer öpücük bıraktı. Sarah bu dokunuşlarla gözlerinden süzülen yaşlara engel olamadı. Ne kadar ciddi olduğunu anlaması için gözlerini karısının gözlerinden çekmeden çatlamış bir ses tonuyla fısıldadı.

 

"Ömrüm yettiğince yanın da olacağım!" Sarah biraz daha artan gözyaşlarını durdura bilmek için dudaklarını ısırırken Kaan başparmağını karısının dudağına hafifçe bastırarak dişlerinin baskısından kurtarırken, yaptığı hatalardan dolayı bakışlarını acıyla gezdirdi yüzünde. " Bir ömür bana katlana bilecek misin?"

 

"Denerim! Başka seçeneğim yok ki! Mecburen katlanacağım sana!" Kaan karısının sözleri ile ona kırgınca baktı.

 

"O kadar çekilmez miyim? Mecbur olmasaydın,ya da başka seçeneğin olsaydı beni istemez miydin?" Karısının vereceği cevabı duymak için sabırsızlanırken Sarah derin bir nefes alarak bakışlarını kaçırdı.

 

"Beni dinlemeyip başka telden çaldığın zaman biraz çekilmez oluyorsun doğrusu." Kaan'ın yüzünde muzip bir gülümseme olurken Sarah devam etti. " Yaşadığım ülkede bir seçeneğim olamazdı. Tek seçeneğim sendin! Benim ülkemin erkeklerinden çok farklıydın sonuçta." Kaan karısının ucu açık cevaplarından istediği sonuçlara varamasa da karısının üzerine doğru hafif eğilerek kulağına fısıldadı.

 

"Farklılıklar dikkat çeker! Ne kadar katı kurallarınız olsa da sonuçta ülkenden bir erkeği beğenip sevebilirdin. Ama onlar değil ben dikkatini çekmişim belliki! Bak buna sevindim işte."

 

"Kaaan! Benim duyduğum sesi sende duydun mu!"' Kaan karısının sözleri ile dikkat kesilip kısa bir an dinledi ve hafif geri çekilerek başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Ben bir şey duymuyorum ne sesi?" Sarah kaşlarını çatarak kocasının kulağına yaklaşıp fısıldadı.

 

"Tavana çarpan şeyin sesi!" Kaan anlam veremeyerek durdu bir kaç saniye.

 

"Ne çarptı tavana?"

 

"Kendi kendine yükselttiğin egon çarptı Kaan!" Geri çekilerek kocasını üzerinden itmeye çalıştı. "Kalk üzerimden! Yeterince yükseldin düşüşün sert olacak yoksa!" Karısının sinirle bakan gözlerine bakıp sırıttı.

 

"O zaman başka şekilde yükseltki düşüşüm acılı değil,zevkli olsun!" Sarah kocasının sözleri ile gözlerini irice açarak fısıldadı.

 

"Utanman yok mu senin!? Neden sürekli edepsizce konuşup beni utandırıyorsun!?" Karısının göğüsünü hafifçe sıkarak göz kırptı.

 

"Daha utanacak ya da edepsizleşecek bir şey yapmadım. Yeni başlıyoruz." Sarah'ın cevap vermesine izin vermeden dudaklarına kapandı. Çünkü yaraları sarmaya başlamak için dokunmak şarttı. En önemlisi ise birbirine sıkıca sarılmaktı.Sarah bir anda gelen hamleyle öylece kalırken Kaan çoktan onu keşfetmeye başlamıştı. Dokunuşları her seferinde daha ileri giderken Sarah kocasının bedeninde yaktığı bu ateşin içinde acemiliğinin kurbanı oluyordu. Kocasının her dokunuşunda benliği bir öncekinden farklı bir noktaya taşınırken ne aldığı kararlar ne işitmek istediği sözler kalmıştı aklında. Ona karşı ilk gördüğü andan beri içinde filizlenen sevgi olmasa engel olmak kolay olurdu belki ama şu an kendinde ne ona engel olabilecek gücü ne de itiraz edebileceği kelimeleri bulabiliyordu. Doğru yanlış hepsi bir birine girmişti ve benliğini saran ilk defa hissettiği bu hazzın sonun da kaybolan aklının onu hiç acımadan terkedişinin hesabını sormalıydı.

 

Bacak arasınada hissettiği sertlikle gözlerini sımsıkı kapattı. Hissettiği hafif baskıyla nefesini tutatrken kulağının ddibinde hissettiği nefesle titredi.

 

"Nefes al Sarah ve gözlerini aç bana bak!" Sarah başını olumsuz anlamda hızla salladı. Bu adam çıldırmış olmalıydı. Böyle bir an da nasıl gözlerine bakabilirdi? Zaten utana utana bu hale gelmişti şimdi de utancından öldürmekti niyeti galiba. Düşünceleri arasında başını tekrar olumsuz anlamda sallarken Kaan yatktan destek aldığı bir elini karısının yüzüne çıkararak çenesine dokunup yüzüyüze gelecek şekilde çevirdi ve dudaklarına uzun bir öpücük bırakarak fısıldadı. "Gözlerini aç! Benim olurken gözlerinde de bana teslimiyetini ve seninde bana vereceğin sözün doğruluğunu görmek istiyorum." Kocasının ilk sözleri utancını kamçılasa da kendisinden neyin sözünü istediğini merak ederek yavaşça araladı gözlerini.

 

Kaan karşılaştğı irileşmiş gözbebekleri ve koyu buğulu bir yeşile dönüşmüş gözlerle sertçe yutkundu." Benim olduktan sonra belki bana kızacak hatta pişman olacaksın ama birbirimize daha çabuk alışmamız için bu gerekliydi Sarah! " Kız kocasını başını sallayarak onaylarken Kaan devam etti. " Ve senden istediğim söz lütfen güngelip aşık olmasan da az da olsa sevmeye çalış. Çünkü birazdan bir ömür birbirimize ait olacağız ve ben en azından sevileceğim ümidine tutunmak istiyorum." Sarah kocasının gözlerine içindeki sevgiyi aktarırcasına bakarak fısıldadı.

 

"Söz veriyorum sana aşık oluncaya denk her geçen gün sevgimi büyütmek için çabalayacağım ve ömrüm yettiğince sadece sana ait olacağım." Karısının sözlerinden çok bakışlarındaki farklılık içine işlerken dudaklarına uzandı. Öpüşünü derinleştirirken kendini de hafifçe içeri ittiği an da karşılaştığı engel ve karısınım acı inleyişi içini sızlatırken oda acıyla yüzünü buruşturdu. Alışması için karısına biraz zaman tanırken dudaklarını serbest bırakarak onun kesik kesik aldığı nefeslerinin arasında alnına bir öpücük bıraktı ve gözünden süzülen yaşın üstünden dudaklarını kurularcasına gezdirerek kulağına doğru fısıldadı.

 

"Hoş geldin ömrüme de gönlüme de." Sözlerinden sonra karısının alnına tekrar bir buse bırakarak hareketlendi. Tenleri birbirine karışırken ikisi de birbirinin sırrını çözemediği kalplerinin bir gün olup kendi aşkıyla çarpmasını istiyordu. İkisi de kendi kalbindeki duygunun varlığına karşın karşılık beklerken bilmedikleri şey birbirlerini gördükleri ilk anda kalplerindeki sır çözülmüş tohum toprağa ekilmişti.

 

Kayra sırt üstü uzanırken karısını göğsüne çekil çıplak bedenine kollarını sıkıca doladı. Yüzünde oluşan gülümseme ile başını iki yana salladı. Onu resmen tuzağa çekip yatağa atmıştı karısı. Kayra ne kadar direnip karşı koymaya çalışsada Derya'nın elinden kurtulamamıştı. Göğsün de kıkırdayan karısının belinde elini hafifçe gezdirirken yüzündeki gülümseme ile tısladı.

 

"Deryaa! Bir daha gülersen fena olacak!" Kocasının uyarısı ile kıkırtısı kahkahaya dönüşen kız omuzlarını silkti.

 

"Hani yasaktı? Dokunamazdın! Niye kaçıyordun ki sanki? Yasaklar delinmek için vardır! Ara da bir ihlal etmekten sakınca gelmez kocacığım.

" Kayra karısının sözleri ile gözlerini devirdi. Düşük riski yüzünden karısına dokunamıyordu ama karısı da ona inat edercesine dayanma gücünü her geçen gün daha fazla zorluyordu. En azından hastalığını öğrenene kadar dayanmak zorundaydı onun böyle ani çıkışlarına. Öğrendikten sonra kendisi durumun ciddiyetinin farkına varacaktı zaten. Biraz önce yaşadıkları anları hatırlayınca derin bir nefes çekti ciğerlerine.

 

"Sen bekle ben şimdiki o yasakların acısını doğumdan sonra çıkaracağım senden! Sen sabret ve o günleri bekle güzelim! " Kocasının göğsünde hafigçe doğrularak çenesini elinin üzerine koyarak kocasının gözlerine muzipçe baktı.

 

"O günler gelsin bebeklerden fırsatın olursa atarsın yatağa! Hem niye şimdi tavır yapıyorsun ki? Bebeklere zarar verecek bir birleşme yaşamadık sonuçta." Kayra yüzünü buruşturarak karısına baktı.

 

"Neden mi tavır yapıyorum? Derya farkında mısın bilmiyorum ama senin önün de bir ergen durumuna düştüm. Neden bir kere de beni dinlemiyorsun sanki." Derya hatırladığı anla gülmemek için dudaklarını bir birine bastırıp bir kaç saniye bekledi ve masumca konuştu.

 

"Benim ne suçum var şimdi? Kaç ay geçti normal tabi. Önemli olan içimizdeki ateşin sönmesiydi kocacığım." Kocasının göğsünden kalkarak yatakta doğrulunca Kayra'nın bakışları karısının dolgun göğüslerine kaydı. "Ergenliğine döndün işte fena mı? Bu defa hayali Derya değil gerçeği vardı karşında hem seninle hem onunla zevkle ilgilenen!" Bakışları ile kocasının erkekliğini işaret edince Kayra yerinden doğrulup yanındaki pikeyi karısının üzerine sardı. Bu kadın onu gerçekten zorluyordu. Acaba sabrını denemek için mi karşısında bu şekilde oturuyordu. Amacı her zaman ona söylediği gibi süründürüp işkence etmekse biraz önce yaşadıkları anlar ve karşısındaki şu haliyle seçtiği yöntemler gerçekten çok başarılıydı. Yüzünde istemssizce acılı bir gülğmseme peydah olurken homurdanarak yataktan kalktı.

 

"Sen iyice edepsizleştin mi bana mı öyle geliyor? Hayır önceden de edepsizdin ama şimdi daha fena bozuldu o ağzın karıcığım!" Derya yataktan kalkıp karşında dikilen kocasını beğeniyle süzerek iç geçirirken Kayra onun bu halinden korkarak cevabını alamadığı soruyu es geçip hızla banyoya doğru ilerledi.

 

"Akşam oldu sen aç bekliyorsun hala! Dikkat et dedikçe iyice salıyorsun Derya! Duştan çıkayım o yemekler yenecek güzelim!" Derya giden kocasını hala süzmeye devam ederken sözleriyle yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Gören de kuş sütü eksik bir sofra var da, ben ne yiyeceğimi seçemiyorum zanneder. Günlerdir sebze yemrği yemekten ineklere döndüm!" Yataktan kalkarak ortalığı topatlamaya başlayan kız bakışlarını yukarı doğru çevirerek ağlamaklı bir sesle konuştu. "Tövbe yarabbim! Vallahi nimeti beğenmemek değil ama bebeklerin yerine brokoli ve karnabahar doğurmaktan korkar oldum." Üzerine kocasının tişörtünü geçirerek çarşafları değiştirip yatağı düzeltti. Kendilerini kaybettikleri o anlarda etrafa saçtıkları kıyafetlerini yüzünde oluşan gülümsemeyle toparladı. Ne kadar istedikleri gibi bir birleşme olmasa da en azından bedenlerinin birbirine olan hasretini bir nebze de olsa dindirmişlerdi. Eline topladığı kıyafetlerle bonyoya doğru yönelmişti ki kocasının duştan çıkması ile kapıda karşılaştılar.

 

Kocası belşne sardığı havlu ile bir den karşısına dikilince Derya bakışlarını onun sular süzülen ıslak bedeninde gezdirdi. İnce bir çizgi halin de göğsünden kaslarına doğru süzülerek inen su damlalarını takip ederek yutkununca Kayra saçlarını kuruladığı havluyu karısının yüzüne kapayarak sırıttı.

 

"Bana yiycek bir şey mişim gibi bakmayı kes ve hemen duşa gir hayatım. Daha fazla aç bekleme artık." Derya yüzüne kapanan havluyu hırsla çekip hoşnutsuz bir şekil de konuştu.

 

"Yiyeceğim şeyler de tıpkı senin gibi tatsız! Ne var sanki baktıysam bir yerin mi eksil di!? Bit de yemek diyorsun sürekli. Senin zorunla sürekli sebze yemekten, sebze doğuracağım haberin olsun!"Kocasının önünden geçip banyoya girerek kapısını kapatmadan önce kocasına ters bakışlarını yolladı. " O gün geldiğin de doğum hane kapısın da karnabahar ve brokoli ile bakışınca şaşkınlıktan düşüp bayılma!" Kapıyı yüzün sertçe kapatan karısıyla küçük bir kahkaha atan Kayra kapıya yaklaşarak tıklattı. Kapıyı hırsla açan karısı huysuzca bağırdı.

 

"Ne var!?" Karısının dudaklarına küçük bir öpücük bırakarak sırıttı.

 

"Karnabahar ve brokoli var!" Karısının gözlerini bıkkınlıkla devirmesi ile tekrar konuştu. "Çok değişik ve uyumlu oldu bebeklerimizin ismi değil mi gönülözüm!? Derya kocasının alayla söylediği sözler ile ayağını sertçe yere vurarak tısladı.

 

"Ben de de osmanlı tokadıyla kroşe yumruk var! İster misin!?" Elimi yumruk yaparak kocasının yüzüne doğru sallayarak sözlerine devam etti. "Dalaga gçiyorsun bir de ya! Yemiyeceğim onları!" Kapıyı sertçe kocasının yüzüne çarparak duşa girdi.

 

Açtığı tencerenin kapağından içindeki yemekle bakışarak başını kocasına çevirip ters bakışlar atarak söylendi.

 

"Hani farklı bir şey yiyecektim!?" Kayra ocağın önün de yaptığı işi bırakıp karısına anlam veremeyerek baktı.

 

"Farklı işte Derya." Derya isyan edercesine tencerenin kapağını kapattı.

 

"Haklısın! Ispanak! Gerçekten çok farklı! Bu gün cidden çok farklı bir yemek yiyeceğim!" Bakışlarını kısıp işaret parmağını kocasına doğru kaldırarak uyarırcasına salladı.

 

"Bir daha yemeklere karışmayacaksın! Sen yemeklere dokunmayacaksın anladın mı beni!" Kayra yüzünü buruşturarak omuzlarını silkti.

 

"İyi de yemekleri ben hazırlamıyorum ki? Malesef öyle bir hünerim yok karıcığım. Ve farkındaysan ikimiz de bu yemekleri yiyoruz. O yüzden şikayet etme artık."

 

"Kim!?" Kayra başını iki yana sallayarak sordu.

 

"Kim? Kim?" Derya kocasının sorusu ile elini onun sorusunu geçiştirircesine sallayıp konuştu.

 

"Kim olacak? Yemekleri hazırlayan kim?"

 

"Sarah! Bazen de Yasemin abla dan rica ediyorum." Derya duyduğu isimle başını olumlu anlam da salladı. Omuzlarını düşürerek nefesini bıkkınca bıraktı. Duyduğu isimle umutları bir an da soldu.Sarah kesinlikle yemek diyet listesine ihanet etmezdi. Evine gidene kadar sabretmekten başka çaresi yoktu. Nasıl olsa Kayra bey işe bailamak zorundaydı değil mi? O zaman da kendi mutfağın da kendi istediği şeyleri yapmasına kimse karışamayacaktı. Ama sabrı da tükenmek üzereydi. Aklına gelen şeyle içindeki zafer sevincini bastırmaya çalıştı. Kocasının dikkatini üzerine çekmemeliydi.

 

Kayra karısının kabullenişi ile tekrar önünde uğraştığı işe dönerken Derya kocasına bakarak tekrar konuştu.

 

"Ben Sarah ve Kaan'ı çağırayım. Hem tansiyonumu da ölçmedi bugün." Kayra bakışlarını ocaktan çekmeyerek başını olumlu anlamda sallayınca Derya mutfaktan çıkarak diğer eve doğru yöneldi.

 

Çaldığı kapının önün de sabırsızca beklerken açılan kapının arkasından görünen Kaan'a bakarak hızla konuştu.

 

"Kaan! Bu ev de yiyecek normal şeyler var mı?" Kapının arkasından kendisine anlam veremeyerek bakan kuzenine, sorduğu sorunun cevabını bir an önce vermesini beklercesine baktı. Çok mu zor bir şey sormuştu da bu salak alık alık bakıyordu acaba? Hem ne olmuştu buna saçı başı bir birine karışmıştı? Bakışlarını kısarak Kaan'ı incelerken kuzeni boğazını temizleyerek cevap verdi.

 

"Ne diyorsun kızım sen? Sen anormal şeyler mi yiyorsun da normal şeyler arıyorsun?" Derya başını çevirerek kendi evlerini kontrol etti ve Kaan'a yaklaşarak sır verircesine kulağına fısıldadı.

 

" Böyle bol et! Aburcubur,tatlı şryler falan! Sebze yemeği yemekten nevrim döndü! Karın olacak vejeteryan sebze yemeğin den başka bir şey pişirmeyi bilmiyor galiba? Bence Sarah'ı yemek kursuna yazdır kuzen!" Sözlerini bitirerek geri çekilirken burnuna dolan tanıdık parfüm kokusu ile bakışları tekrar kısıldı.

 

"Sebze mi!?" Kaan yüzünü buruştururken Derya'da buruşturarwk istemsizce eli ağzına gitti. Öğürmemek için kendisini zor tutarken başını olumlu anlam da salladı. "Cidden sadece sebze yemeği mi yapıyor!?"Derya başını olumlu anlam da sallayarak cevap verdi.

 

"Bana inanmıyorsan yemeğe gel ve gözlerinle gör! Buraya geldiğimiz den beri sebze den başka bir şey yemedim desem yalan olmaz. Bu gün de Ispanak yapmış senin ki?"

 

"Ne! Ben Ispanaktan nefret ederim!" Banyodan gelen su sesinin kesilmesi ile Derya'yı kolundan tutarak kenara çekti. Kızın bakışları Kaan'ın kolunu tutan eline oradan da koluna kayınca gördüğü tırnak izleri ile irice açıldı. Kaan yüzünü buruşturarak midesi bulanırmış gibi hızla konuştu.

 

"Ben o eve girmem! Her yer pis pis kokuyordur şimdi! Siz yemeğinizi yeyin! Ben aç kalmaya razıyım kuzen!" Kendisini kibarca iteleyen kuzenine dönerek yalvarırcasına baktı.

 

"Turşuda mı yok!"

 

"Ne!?" Kaan Derya ya baktı şaşkınca." Ispanak ve turşu ne alaka Derya?Yeminle mide mi kaldırdın! Git evine kızım ya!" Derya yı kapı eşiğin de bırakarak kapıyı kapatmak için içeri girdi." Ayrıca Ispanak kokuyorsun! Sen pişirmediğin halde nasıl böyle bir kokuya maruz kaldın!?" Sadece tencerenin kapağını açıp bakışmıştı yemekle. Cidden sinmişnmiydi üzerine? Yoksa bu salak abartıyor muydu? Üzerindeki gömleğin yakasını burnuna doğru götürerek koklarken Kaan'ın kapıyı kapatmaya çalıştığını fark edince hızla elini kapıya koydu.

 

"Durr! Sarah tansiyonumu ölçecekti."

 

"Seni bu kokuyla içeri almam! Sarah'ı da o yemeğin piştiği eve yollamam! Git kocan ölçsün tansiyonunu!" Kapıyı yüzüne kapatan kuzenine hayret ederken kapıyla bakışarak homurdandı.

 

"Ben hamile olduğum halde bu kadar tepki vermedim be! Bir insan bir yemekten nasıl bu kadar nefret eder ki?" Merdivenleri inerken yüzünü buruşturdu. "Hem neydi onun o hali? Ayy kıza bir şey mi yaptı yoksa o öküz!" Aklında sorularla evin yolunu tuttu. Neler döndüğünü yarın nasıl olsa öğrenirdi.

 

Mutfağa giren karısıyla bakışlarını ona çeviren Kayra karısının arkasına bakarak sordu.

 

"Hani neredeler?" Derya omuzlarını silkerek dudaklarını büktü.

 

"Kaan ıspanaktan nefret edermiş. Gelmeyecek miş. Sen biliyor muydun?" Kocasına doğru yaklaşarak tekrar kendi kıyafetini kokladı." Ben ıspanak mı kokuyorum!?" Kayra karısının sözleri ile unuttuğu ayrıntıyı hatırlayınca güldü.

 

"Evet. Ispanak sevmez o ama ben unutmuşum. Pişince eve bile girmez. Rüya teyzem evde ıspanak yaptığın da biz de yada diğrrlerinde kalır dı o gece. Kokusuna bile dayanamaz." Karısının kendisini kokladığını fark edince gülerek beline sarıldı." Sen ona aldırma piskolojik olarak ona kokuyormuş gibi gelmiştir. Yasemin abla pişirdi yemeği sen niye kokasın ki?" Derya kocasının kolların dan sıyrılarak pencereye doğru ilerleyip şüpheyle diğer eve bakıp yüzünü buruşturdu.

 

"Zaten bir tuhaftı. Saçı başı dağılmış üstünde Sarah'ın kokusu." Kocasına dönerek sözlerine devam etti. " Kolların da tırnak izi vardı. Kayra kıza zorla bir şey yapmış olmasın bu salak!" Kayra karısının yanına yaklaşarak kolundan tutup masaya oturtarsk uyarırcasına konuştu.

 

"Dedektifliği bırak yemeğini ye güzelim. Onlatın özeli bizi ilgilendirmez!" Bakışlarını karşısına oturan kocasına çevirerek kaşlarını çattı.

 

"Bana git tansiyonunu kocan ölçsün,seni o kokunla bu eve sokmam, Sarah'ı da o kokunun kaynağı olan eve yollamam gibi bir şeyler geveledi." Kayra kaşlarını kaldırarak başını olumlu anlam da salladı.

 

"Yapacak bir şey yok canım! Sevmiyor çocuk işte. Ne ismine ne kokusuna katlanamıyor Ispanağın. Sen takma kafanı. Ben ölçerim tansiyonunu." Derya kocasının sözlerini başını sallayarak onaylasa da aklı şüphelendiği konuda yemek istemediği yemeğine döndü.

 

Sarah bonyodan çıkınca hızla kaldığı odaya doğru ilerledi. Kaan'la şu an için karşılaşmayı hiç istemiyordu. Öyle utanıyordu ki küçük bir fare deliği bulsa şu an hiç düşünmeden içine girebilirdi. Zaten ne geldiyse başına hep utancı yüzünden gelmişti.Utancına yenilmeyip kocasına karşı koya bilecek gücü kendinde bula bilseydi onun dokunuşlarına karşı koyabilirdi belki. Üstelik bu konulardaki acemilği de hiç yardımcı olmamıştı ona .Kaldığı odaya kendini attığında hızla kapıyı kilitleyerek yatağın üzerine attı kendini. Hırsla saçlarını n suyunu alırken kendi kendine homurdandı.

 

"Kimi kandırıyorsun Sarah! Kendine bari doğruyu söyle! Kocanla birlikte olmayı istemeseydin bunların hiç birisi sana engel olamazdı."Saçlarını hırsla çekiştirerek ağlamaklı bir sesle fısıldadı. "Allahım! Tam bir gerizekalı gibi davrandım!" Oturduğu yerden hırsla kalkarak öfkeyle yatağa doğru bir tekme savurduğu anda ağzından çıkan acı çığlığa engel olamadı.

 

"Ahhhh!" Bazanın enarına çarpan ayağının ucunu tutatrak yerinde acıyla zıplarken bir taraftan da söyleniyordu. "Ucuz bir kadın gibi hemen kucağına atladım adamın! Kim bilir hakkım da ne düşünüyordur şimdi!? Hem salak hem sakarım!" Yüzünü buruşturarak yerinde zıplarken çalan kapıyla kendini tekrar yatağın üzerine bıraktı.

 

"Sarah iyi misin!? Niye bağırdın öyle?"

 

Sarah kocasının sesiyle ne diyeceğini bilemedi.Kendi kendine konuştuğunu duymamış olmasını diledi. Birde deli damgası yemek istemiyordu.

 

"Hem kapıyı neden kilitledin ki? Ne yapıyorsun orada sen?"

 

"Hi...Hiç! Ayağımı yatağın kenarına çarptım sadece." Kekelediği için kendine kızmayı daha sonraya bırakarak sözlerine devam etti. "Giyiniyorum kapıyı o yüzden kilitledim."

 

"Bir şey oldumu peki ayağına?Kapıyı açta bakayım." Sarah oturduğu yerden hızla fırlayıp başını iki yana sallayarak panikle cevap verdi.

 

"Bir şeyim yok! Hem giyinmedim henüz! "Kaan karısının kendinsinden utanmaya devam ettiğini anlayınca üsteleyip dha fazla huzursuz etmek istemedi.Nasıl olsa çıkacaktı o odadan.

 

"Peki.Ben duşa giriyorum o halde." Sarah sanki kocası onu görüyormuş gibi başını olumlu anlamda salladı.

 

Geçen on beş dakikanın ardından Sarah üzerini giyinerek odadan çıkmış saçlarını kuruması için açık bırakarak üzeine yeşil bir elbise giymişti. Salona geçerek huzursuzca dolanmaya başladı. Ne yapacaktı şimdi? Nasıl davranacaktı? Ne yapacağını bilmeyerek odanın için de dolanırken çalan kapıyla adımlarını o yöne çevirdi.

 

Açtığı kapıda karşısında gördüğü gençle gülümsemeye çalıştı.

 

"Merhaba hemşire hanım."

 

"Merhaba Kadir." Genç çoccuk utangaç bir bakışla karşısındaki kıza bakıp tam konuşmak için ağzını açmıştı ki arkadan gelen sesle geri kapadı.

 

"Hayırdır Kadir? Akşamın bu saatin de ne işin var burada?" Kaan'ın sorgulayıcı bakışları ve seindeki rahatsız edici tınıyla Kadir bakışlarını ona çevirdi. Elindeki havluyla saçlarını kurulayan adamın kendine olan bakışları sert ve sorgulayıcı olunca Kadir geliş sebebini açıklamak için konuştu.

 

"Biraz rahatsızım da abi.Sağolsun Sarah hanım iğnelerimi yapıyor üç gündür." Kaan'ın bakışları bir karısı bir kapıdaki genç arasın da gidip geldi kısa bir an.

 

"Sen asker de değil miydin? Hem niye hastaneye gitmiyorsun da karıma yaptırıyorsun iğnelerini?"

 

"Kaan!" Sarah'ın uyaran sesi ve bakışlarını görmezden gelerek karşısındaki gence baktı.

 

"Abi normal de hastaneye gidiyordum ama annem ve yasemin abla Sarah hanımla konuşup oda bana iğne yapmayı kabul edince gitmedim ben de. Her gün o kadar yolu gitmeye üşendim galiba." Kaan'ın ters bakışları yönünü karısını bulurken genç çocuk devam etti."Askerden rahatsızlandığım için hava değişimine yolladılar. "Kaan genç çocuğun sözlerini bakışları karısının üzerindeyken başını anladım dercesine onaylayarak karısına sordu.

 

"İğneyi burada mı yapıryordun onların evin de mi?" Sarah kocasının sorusunun ne anlama geldiğini anlayarak dişlerini sıkıp hızla cevap verdi.

 

"Kadir annesi ile geliyordu Kaan!" Genç çocukta anlamış olacak ki oda konuştu tekrar.

 

"Bu gün senin geldiğini duyunca annem gelmedi abi."Kaan gencin cevabın dan tatmin olmuş gibi başıyla içeriyi işaret etti.

 

"Geç te yapsın Sarah hanım iğneni!" Genç çocuk karşısındaki adamın isteğini başıyla onaylayarak ayakkabılarını çıkarıp içeriye geçerken Sarah kocascasına dönerek öfkeyle bakıp tıslarcasına fısıldadı.

 

"Nİye kabalık ediyorsun! Biraz daha kibar olabilirdin!"Sözlerini bitirip içeriye doğru yönelen karısının kolundan tutarak kendisine doğru çekti.

 

"O da hastaneye gitsin o zaman!Yalnız kaldığın eve o yalnız gelirken çekinmiyor da ben bu durumdan rahatsız olunca kabalık mı yapmış oluyorum!?"

 

"Yalnız gelmiyordu annesi ile geliyordu!" Kaan da dişlerini sıkarak tısladı.

 

"Şimdi yalnız gelmiş ama!"

 

"Sebebini açıkladı ya!"

 

"Umrumda mı sence!" Sarah kocasının sözleri ile ayağını sertçe yere vurarak içeriye geçerken Kaan da hızla arkasından ilerledi.Karısnın yalnız bırakacak değildi! Üstelikte askerden izinli gelmiş hormnları coşmuş bir adama hiç güvenmiyordu!

 

Sarah kocasının bakışları altında iğneyi yaptıktan sonra Kaan çocuğu kovarcasına alalacele postalamış hızla karısınnın yanına dönmüştü. İŞaret parmağını kaldırıp uyarırcasına salladı.

 

"Bir daha kim seye iğne falan yapmıyorsun!" Sarah şaşkınca kocasına baktı.

 

"Ama bu da benim mesleğimin bir parçası."

 

"Mesleğini yapmayı bu kadar çok istiyorsan babamın yanın da ya da Rüzgar amcanın yanın da da yapa bilirsin!" Kocasının sözleri karşısın da öfkelenirken işaret parmağı ile göğsünü dürteterek konuştu.

 

"Konumuz benim çalışmam değil! Sadece yardım istediler yardım ettim bunda büyütecek ne var şim di!?" Kaan karısının üzerine doğru eğilip o da karısı gibi öfkeyle bakarken çalan kapıyla bakışların karısından çekmeden sıktığı dişlerinin arasından tısladı.

 

"Yine kim geldi!?" Sarah bilmiyorum dercesine omuzlarını silkerken o sabır dilenerek kapıya doğru ilerledi.

 

"Ev ev değil yol geçen hanı!"Açtığı kapıyla karşısın da gördüğü gençlere öfkeyle bakarak bağırdı.

 

"Ne var lan!?" Gençler Kaan'ı katşıların da görmeyi beklemiyormuş gibi şaşırırken o tekrar bağırdı. "Ne isyorsunuz oğlum!? Ne halt yemiye bu kapıya geliyor ipimi koparan!?" Sarah kocasının kükreyişi ile arkasından kapıya çıkarken gençler den birisi bakışları ile Sarah'ı işaret etti.

 

"Abi iğne olacaktık!" Gencin işareti ile Kaan hızla arkasına döndü. Karısı ile göz göze gelince gök gürültüsünü aratmayacak şekil de kükredi.

 

"Gir içeri!" Kız kocasının bağırışı ile yerin de zıplarken ilk defa gördüğü gençlere şaşkınca baktı." Kime diyorum kızım geçsene içeri lan!" Her seferin de sesi ve öfkesi biraz daha yükselen kocasının sert bakışları altında hızla içeriye girdi. Karısının gitmesi ile dışarı çıkan adam bir kaç adım atarak evin kapısının üzerin de gözlerini gezdirerek işaret parmağını kaldırıp baktığı yeri işaret etti.

 

"Bakın bakayım ne yazıyor orada!?" Gençler bakışlarını hep birlikte kapının üstüne çevirip dikkatlice baktılar ve aynı an da cevap verdiler.

 

"Bir şey yazmıyor abi." Kaan kendini tutmakta güçlük çekerek başını sinirle sallayarak tekrar sordu.

 

"İyi bakın lan! Bir daha sormayacağım!" Gençler onun bağırması ile önce şaşkınlıkla bir birine sonra tekrar kapının üzerine bakıp bir kaç saniye sonra içlerinden biri tekrar konuştu.

 

"Abi bir şey yazmıyor ki. Senin gözlerin demi bir sorun var acaba?" Diğeri araya girerek sırıttı.

 

"Abi anladım ben seni. Sen de hemşire hanımın güzelliğini duyup gözlerim net görmüyor bahanesi ile geldin. İyi bahane valla." Kaan öfkeyle ellerini yüzünde gezdirirken diğeri arkadaşlarını dürterek sırıttı.

 

"Garanti olsun diye hem göz hem asabiyet muayenesine gelmiş abi!." Kaan üç gence bakışlarını çevirip tek tek öfkeyle bakarak bağırdı.

 

"Lan madem kapının üzerin de hastane ya da sağlık ocağı yazmıyor siz ne bok yemeye benim kapıma geliyorsunuz şerefsizler!" Gençlerin üzerine yürüyüp tekme tokat girişirken bir taraftan da hala öfkeyle bağırıyordu. "Bir de kendi karıma asılmak için bahane ürettiğimi idda ediyorsunuz öldürürüm lan sizi! Karım o benim karım!" Gençler Kaan'ın elin den kurtulup kaçarken o hala bağırıyordu. "Bir daha gelirseniz dinime imanıma vururum lan sizi haysiyetsiz piçler!" Arkalarından bir süre daha öfkeyle baktıktan sonra içeri girerek kapıyı sertçe kapattı.

 

Gençler duvar dibin de bekleyen kadına yaklaşırken kadın kahkahalarla gülüyordu.

 

"Anamm! Aferin lan size. Emme gözel oynadığız oyunuğuzu." Gençler Yasemine yüzünü buruşturarak bakarken içlerinden birisi homurdandı.

 

"Ne oyunu Yasemin abla ya! Niye söylemiyorsun hemşire kızın Kaan abinin karısı olduğunu!? Öldürüyordu bizi az daha! Ayıp oldu adama da?" Yasemin karşısındaki gence ters ters bakıp söylendi.

 

"Ehhh! O kim adam öldürmek kim? Tavık bile kesemiyen herifler iki lakırtı idince adam mı olduğuz sandığız gendiğizi!" İşaret parmağını kaldırarak gençleri tehtid edercesine salladı. "Bağa bakın lan gıl gurtları bu ittimiz oyunu birinin ağzından duyarsam ganığızı içerim sizin! Emme ben sizin gibi guru tihdit itmem adamı essahtan içiverim!" Gençler karşısındaki kadının kedi gibi tırnaklarını gösterip üstlerine doğru bir adım atması ile gerilerken başlarını olumlu anlam da salladılar. "Ha şöyle! Eccik irkek olun! Hadi gidin işiğize gali sizinen işim bitti!" Gençler başlarını tekrar olumlu anlam da sallayarak yollarına devam ederken Yasemin avluya doğru bir kaç adım atıp cebin den çıkardığı telefonun tuşlarına basarak kulağına götürdü.

 

"Hah! Alo Azra napıyon gız deli!?"

 

......

 

" Sorma ne oyunlar ittim ne oyunlar!Bizim bu Kaan hiç de göründüğü gibi kibarcık değil ya gız! Anam bu Sarah'ı azı süt kokan bebelerden neyim gısganıp gezer."

 

.......

 

"Hahh! Tam da öyle gardaşım! Anam biz bu irkek milletiynen akıllarımızı savaşdırmaya kalkıyoz emme ben görüyom ki bunların hepsi silahsız! "

 

......

 

"Tamam anam sen yarin yolla hepisini ben nabıza göre şerbeti virim. Gız anam kişke siz de geleydiniz. Bağa iyi iğlence çıkıyo bunlarınan. Hep birlikde iğlenivirdik eccik."

 

......

 

"Senin kiler mi? Gız sorma anam çifte gumrular gibiler maşşalah! Oynaşıp gezerler! Kayra yola gelmiş gözünün içine bakıyo Derya'nın. Tamam. Ben yarin olanı biteni akdarım gine sağa. Hadi görüşürüz." Kapattığı telefonu yeleğinin cebine koyarak avlu kapısından içeri girerek iki evin üstün de gezdirdi bakışlarını. Biraz önce yaşananları hatırlayınca hırsla homurdandı.

 

"Lan Kaan ne emmiye geliyon. ne gömmüye!" Başını iki yana sallayarak tövbe çekti. "Allahım bazıları şükür ittirir bazıları küfür ittirir! Emme bunlar bağa hep küfür iddiriyo ya günam boynlarına bu diyosların!" Başını olumsuz anlam da sallayarak adımlarını evine çevirdi.

 

Kaan karşısındaki karısına ters ters bakarak homurdandı.

 

"Sen her önüne gelene iğne mi yopıyorsun!? Yol geçen hanına dönmüş lsn ev!" Sarah sürekli aynı şeyleri söyleyen kocasına bakarak bıkkınlıkla gözlerini devirdi.

 

"Sana ilk defa geldiklerini kaç defa daha söylemem gerekiyor!? Gelmediler daha önce! Ben de seninle gördüm ilk defa!" Kaan elini sünirle saçlarından geçirerek odanın içinde dolanırken Sarah sözlerine devam etti. " Aynı şeyleri tekrarlayıp durmaya devam edeceksen buyur kendi kendine konuş! Ben yatıyorum!" Kocasını sinir küpü halin de arkasın da bırakarak kaldığı odaya geçti. Beyefendinin hesap sorma seansı yüzünden yemekte yiyememişlerdi. Bir şeyler yemeyi düşünse de canı istemediği için geceliğini giyerek yatağa girdi. Aklı hala kocasının bir türlü yatışmayan öfkesin de olsa da bedeni bu gün yaşadğı yorgunluğa daha fazla dayanamayınca çabucak uykuya daldı.

 

Sabah kahvaltısını hep birlikte yaptıktan sonra erkekler Cuma namazına kadar bahçeyle uğraşmış vakit gelince de Cuma ya gitmek için evden ayrılmışlardı. Derya,Sarah ve Yasemin üçlüsü otururken kızların geleceğini haber etmesi ile hazırlık için ayaklanmıştı.

 

"Öyle yimenen aşınan uğraşmayın gız.Madem benim gızlar geliyomuş kakın börek açam böğön de." Derya ve Sarah onu onaylarken alınan kararla, malzemrleri hazırlamak için ayaklandılar. İki ev de de un olmayınca Yasem'in Sarah'a dönerek konuştu.

 

"Gız Sarah sen baggal dan un alıp geliver de biz de içi hazırlıyak Derya' yınan." Sarah başını olumlu anlam da sallayarak ayaklandı.

 

"Başka bir şey lazım mı abla?"

 

" Yok gız çabuk git gel emme!"Sarah başını sallayarak koşar adımlarla eve doğru gidip cüzdanını aldı. Şalını düzelttikten sonra kapıdan aceleyle çıkıp bakkal'ın yolunu tuttu.

 

Derya bakışlarını kısarak yanımda ki kadına bakıp konuştu.

 

"Yine ne planı yaptın da Sarah'ı bakkala yolladın abla?" Kadın umursamazca omuzlarını silkti.

 

"Hiç bişi itmedim böğöz. Dün gayınnan gızları yollarım yarin, eccik ara virelim de havaları değişsin didi. Bi şi yapmadım bende."

 

Derya şaşırmış gibi kaşlarını kaldırarak başını anladım dercesinde sallayarak düşünceli bir şekil de konuştu.

 

"Sanki o değişiklik yaşanmış gibi abla. Sözlerini ve dün farkına vardığı ayrıntıları kendine merakla bakan kadına açıkladı.

 

Yasemin elini dizine vurarak şen bir kahkaha attı.

 

"Anam gız disene bu Sarah bizim olanı goynuna aldı! Helal olsun gız oğa! Bi irkeği isdediğin gıvama getirmenin altın guralı irkek isdeyince virmiyecen,sen isdiyosan virecen. Emme yeri geldim mi de anasını da belliyecen." Derya kadının sözleri ile kıkırdarken kadın önündeki soğanları soymaya başladı. "Heyyy Sarah heyy! İyi mi ittin kötümü ittin görecez. Yarı yar olanın yar sarar yarasını,yarı yar olmayanın felek beller anasını! İnşallah Kaan yaralarını saran yar olur! Feleknen bir olup da hayatığı belleyen taraf olmaz inşallah!" Derya'da tıpkı karşısındaki kadın gibi düşüncelere dalarken başını olumlu anlam da salladı.

 

Bakkal dan elinle aldığı un la çıkarken başından kayan şalı düzeltirken çarptığı bedenle sendeledi. Düşmemesi içün kendini tutan kolların sahibine bakışlarını ürkekçe çevirince çarptığı kişiyle göz göze geldi.

 

"İyi misin?" Sarah kocasının sorusu ile başını olumlu anlam da sallarken bakışlarını utangaç bir şekil de etrafta gezdirerek tutuşundan kurtuldu. Kaan karısını baştan aşağı süzerken dudakları memnuniyetle kıvrıldı. Uzun siyah küçük kırmızı çiçekli günlük elbisesi ile dikkat çekmemeye çalışıyordu anlaşılan. Ama çarpmanın etkisi ile başından kayan kırmızı şalı ve altından gözüken kızıl saçları fazlası ile dikkat çekiciydi. Ellerini karısının kayan şalına uzatarak beceriksizce düzeltmeye çalışırken bakışları da etrafta bir gören var mı diye geziniyordu. "Dikkat et başkasına da çarpa bilirdin." Sarah b kocasını onaylamak için tekrar başını sallarken Kaan onun hala dünkü tartışmaları yüzünden tavır yaptığını anlayarak hafifçe gülümsedi. Anlaşılan karısı inatçı bir yapıya sahipti. Ama bilmediği o ondan daha inatçıydı. Sesini duymak istiyor du ve onu konuşturana kadar gitmesine izin vermeyecekti. Elindeki unu işaret etti bakışları ile. "Ne yapacaksın onunla?" Kız kendi inadına karşılık kocasının da inat ettiğini anlayınca eve geç kalmamak için cevap verdi.

 

"Kızlar gelecekmiş onun için börek yapacağız." Dün akiam Derya'nın Ispanak muhabbeti aklına gelince Kaan yüzünü buruşturarak baktı karısına ve onu uyarırcasına işaret parmağını salladı.

 

"Sarah bak sakın o böreğe Ispanak falan koyuyum deme! Hatta dokunma bile o şeye! Eğer parmağının ucuyla dahi dokunursan yemin ediyorum ne o eve girerim ne de sana yaklaşırım! Gider araba da yatarım! Sakın duydun mu beni sakın öyle bir şey yapma!" Kız şaşkınca kocasına baktı midesi bulanırmış gibi yüzünü buruşturduğunu görünce Ispanak tan hoşlanmadığını anladı fakat anlamamış gibi yaparak masumca sordu.

 

"Sen Ispanak sevmiyor musun?"

 

"Adını bile duymaya tahammülüm yok! Lütfen Sarah öyle bir şey yapayım deme!" Kız yüzünde oluşan sinsi gülümse me ile kaşlarını kaldırarak sırıttı.

 

"Arabaya senin için bir battaniye ve yastık bıracağım Kaan." Karısının sözleri ile şaşkınca ona bakarken o çoktan gitmek için evin yolunu tutmuştu."Dün bana yaptığın eziyetlerin bir bedeli olmalı değil mi?İnan bana parmaklarını bile yiyeceğin çok güzel bir Ispanaklı börek yapacağım!" Eve doğru ilerleyen karısının arkasından gitmek için hareketlenirken omzuna dokunan elle bakışlarını arkasına çevirdi.

 

"Ne oldu lan? Betin benzin atmış." Gözlerinin önün de canlan ıspanaklı börek görüntüsü ile tiksinti dolu bakışlarını arkadaşının gözlerine çevirdi.

 

"Kızlar geliyormuş ve onlar için börek açıcaklar mış. Bil bakalım neyli?" Kayra kuzeninin yüzündeki dehşet ifadesi ile kahkaha attı.

 

"Galiba ıspanaklı!"

 

"Söyleme şunun adını lan!" Kayra onun omzuna bir kaç kez vurarak konuştu.

 

"Kızlar geliyorsa kocaları da akşama damlar. Bu akşam cümbüş var desene."Kuzeninin değişmeyen uzü ifadesi ile onu rahatlatmaya çalıştı. "Hadi gidelim de sana yapılacak süikaste engel olalım.Hem sen ne ara çıktın camii den?" Adımlarını Sarah'ın arkasından eve doğru yönlendiriken Kaan cevap verdi.

 

"Sen Mustafa abiyle konuşuyordun ben de ayakkabılarımı giyerken Sarah'ın geçtiğini gördüm çıktım işte hemen."

 

 

"Bakar mısınız!?" Sarah eve az bir mesafe kala arkasından gelen araç sesi ve bir şeyler söyleyen erkek sesiyle etrafına bakındı. Ona mı sesleniyorlardı avaba. İyi de ona kim niye seslenecekti ki. " Pardon abla biz birini arıyoruz da bir bakar mısınız?"

 

"Lan abla dedin kadına ama, istermisin şimdi film gerçek olsun. Al yazmalı bir Türkan Şoray çıksın karşına." Başka bir sesin söylediği sözlerle kaşlarını çattı. Etrafta kim se yoktu ve başında al bir yazma vardı. Benliğini saran öfkeyle sakin olmaya çalışarak arkasını döndü.

Araç ani bir fren yapıp dururken aracın içindekiler şaşkınca bir birine baktı.

 

"Ben size desim abi! Dua kapıları açıkmış demekki!" Diyerek arabadan inen bir doksan boyuna yakın adam koşar adımlarla Sarah'ın yanına yaklaşıp çapkınca sırıttı.

 

"Merhaba hanımefendi. Biz birini arıyorduk ama yardımcı olabilir misiniz? " Adamın lakayt tavırları ile Sarah kaşlarını çatarak cevap verdi.

 

"Ben de köyün yabancısıyım beyefendi. Aradığınız kişiyi tanımam mümkün değil." Sözlerini bitiren kız yoluna devam etmek için dönerken arabadan inen diğeri kadar uzun boylu kumral adam yolunu kesti bu defa.

 

"Ne tesadüf ben de yabancıyım. Arkadaşımızı ziyarete gelmiştik ama yoluma siz çıktınız bence bu bir işaret Al yazmalım filmini bilir misiniz tıpkı onun gibi." Sarah derin bir nefes alarak başını öfkeyle sağa sola çevirerek homurdanıp geçmeye çalıştı.

 

Bir kaç adım atmış avlu kapısona yanaş mıştı ki bu defa sarışın mavi gözlü olan çıktı karşısına.

 

"Siz o densizlere bakmayın lütfen kendilerini İlyas sanan dönek heriflerden onlar. Ama ben bir Cemşit gibi sevgi doluyum dur. Hep korur kolallarım." Sarah karşısındaki adamın sözleri ile daha çok öfkelenerek bağırdı.

 

"Çekilin yolumdan be! Dağ başımı burası!? Yemin ediyorum şimdi sapık var siye bağırırım." Adamın yanından geçip hızlı adımlarla tam avlu kapısına gelmişti ki bu defa esmer olan karşısına dikildi.

 

"Çok haklısınız hanımefendi. Sapık gibi rahatsız etti bu kaba insanlar sizi. Madem yabancısısınız buranın ben size gideceğiniz yere kadar eşlik edeyim de rahatsız etmesinler sizi." Sarah sabrının son noktasına gelerek elindeki un torbasını yere bırakıp avlu kapısının yanındaki uzun tahta parçasını eline alarak karşısındaki adamın omzuna sertçe vurup bağırdı.

 

"Çekil yolum dan! Sapık mısınız be ! Ne demeye takip ediyorsunuz siz beni!" Adam koluna aldığı darbeyle kıza hala tebessüm ederek bakarken diğerleri de tıpkı onun gibi bakınca Sarah bu defa elindeki tahtayı diğerine doğru salladı.

"Gidin buradan!" Sarah'ın bağırış seslerine Derya ve Yasemin kapıya gelirken gördükleri manzara karşısın da ikisi aynı anda şaşkınca bağırdı.

 

"Sarah!"

 

Diğerleri bir birine şaşkınca bakarken Sarah ürkekçe etrafındaki adamlara baksa da temkini elden bırakmıyordu.Utzaktan Sarah'ın etrafın daki adamları gören Kaan ve Kayra koşarak yaklaşmaya başladı. Kayra, bir şeyler söylese de Kaan benliğini ele geçiren öfke den hiç bir şey anlamıyordu.

 

Derya ne olduğunu anlamaz bir şekil de karşısındaki dörtlünün üzerin de bakışlarını gezdirirken adamlar ondan önce şaşkınlıklarını üzerlerinden atıp sırıtarak kapıya yaklaşınca hepsi bir ağızdan sormaya başaldı.

 

"Lütfen arkadaşın olduğunu söyle!"

 

Derya şaşkın bakışları bir Sarah'a bir elin deki tahta parçasına gidip gelirken başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Kuzenin!"

 

Kız bu defa sarılın olan adama bakarak salladı başını.

 

"Komşun!"

 

Derya yüzünü buruşturarak başını tekrar olumsuz anlam da sallarken bakışları kemdilerine büyük bir öfkeyle yaklaşan Kaan ve kocasına kaydı.

 

"O zaman misafirin!"

 

Sarah kolundan çekildiği an elindeki tahta parçasını refleks olarak yan tarafına doğru savururken Derya ve Yasemin aynı anda bağırdı.

 

"Yapma Sarah!"

 

"Dur gızım!"

 

"Karım lan o benim! Karım!" Bu sözlerden sonra ortam da acı bir inleyiş yankılanırken Sarah kendini geri çekerek elindeki tahta parçasını kendisini tutan adama bir kere daha vurmak için kaldırdığı an gördüğü manzara ve adamın şakağından süzülen kanla şok olmuş bir şekilde kalakaldı.

 

Yitenumutlar...

 

 

Loading...
0%