Yeni Üyelik
26.
Bölüm

İ-D-B-S-26

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı - Cem Karaca- Bindik Bir Alamete

 

Arkadaşlar size değişik bir bölümle grldim biliyorum Derya ve Kayra çiftini bekliyorsunuz ama olayların gidişatını bağlamam gerektiği için gerekli. Umarım bölümğ beğenirsiniz keyifli okumalar 💞💞

 

"Bu da mı gol değil lan! Lan millet çatır çatır evleniyor ben siz gibi üç sapla takılıyorum bu bana reva mı be!" Herkes şaşkın ve korku dolu bakışlarla Sarah ve karşısında ki adama bakarken Mert'in isyan edercesine söylediği sözler ortama bomba gibi düşmüş Kaan'ın ona doğru hala bir hamle yapmaya çalışması ile Aykut ağzından kaçan kıkırtıya engel olmamıştı. Dudaklarını bastırarak arkasını dönüp karnını tutarken Zeki nin onu uyarırcasına attığı bakışları ve onun da kendini gülmemek için şekilden şekile giren her zamanki ciddi yüzü tuttuğu kahkahasını koyvermesine neden olmuştu.

 

"Bırak beni Kayra! Ulan adam hala abuk subuk konuşuyor lan!" Kaan'ın sözleri ile Kayra ters bakışlarını arkadaşlarına atarak şoka girmiş gibi kocasına bakan Sarah'a döndü.

 

"Sarah!" İsminin sertçe söylenilmesi ile kendine gelen kız kocasına doğru bir hamle yaparken Aykut kahkahasını zarzor bastırarak konuştu.

 

"Lan kız karpuz gibi yardı kocasının kafasını! Pekmezini akıttı oğlum!" Zeki her zaman ki ciddi tavrıyla başını olumlu anlam da sallayarak karşılık verdi arkadaşına.

 

"Verilmiş sadakamız varmış kardeşim! Bun dan sonra daha dikkatli olmamoz lazım!"

 

"Lan siz ne konuşuyorsunuz hala!" Kaan kükremesinin ardından kolunu karısı ve Kayra'nın tutuşun dan kurtarmaya çalışırken Saruhan araya girdi.

 

"Ne var kardeşim ya!? Ne bilelim senin karın olduğunu!? Yüzük yok bir şey yok! Suç bizim mi yani? Madem karın sen de taksaydın bir yüzük!"

 

"Eeehhh! Susun be! İmam osurursa cemaat sıçarmış!" Yasemin'in sözleri ile bu defa Saruhan kahkahaya boğulurken o avludan çıkarak Kaan'ın önüne gelip yüzünü burşturdu. " Doru söylüyo bu gavruk oğlan! Takaydın yüssüğü sen de garığa böyle hovu kakan düşmezdi garığın peşine!" Kaan öfkeyle Yasemin'e bakarken Sarah endişeyle kolundan çekiştirerek fısıldadı.

 

"Kaan! Başın kanıyor! Hadi eve gidelim de pansuman yapayım ben." Bakışlarını Yasemin den çekerek karşısındaki dörtlünün üzerinde gezdirdi öfkeyle ve karısının sözlerini onaylarcasına başını ağır ağır salladı. Anladığı kadarıyla bu piç herifler hala buradaydı.Elbette onlarla hesabını görecekti. Ama şimdi karısını bunların yanın dan bir an önce uzaklaştırması en iyisiydi. Bakışları bir an Saruhan'la kesişince ikili birbirine ters ters bakışlar attı. Biraz önce o Saruhan'ın söyledikleri aklına gelince,o itin doğru söylediğini fark etti.Karısının parmağın da bir alyans bile yoktu. Ama bu her kızın peşine düşmeleri anlamına gelmiyordu değil mi? Öyle her kulun eti yenmezdi işte. Karısının elinde ki sopayla onlara saldırdığı anı hatırlayınca yüzüne memnun bir gülümseme yayılınca başına giten ağrıyla yüzünü buruşturdu. Bu şerefsizlerin yüzünden kafayı da yardırmıştı. Ama bu yüzük meselesini en kısa zaman da halletmeliydi. Bu ayrıntıyı aklına not edip karısına uyarak eve doğru yöneldi.

 

"O haaa!" Zeki Yasemin'e yaklaşarak ellerini beline atıp ters ters baktı.

 

"Abla sen ne diyorsun ya o nasıl söz öyle!?Küfür mü ettin sen şim di bize! Sanki sapığız biz!" Bakışlarını Kayra'ya çevirerek eliyle Yasemin'i gösterip şilayet esercesine homurdandı."Sapık muamelesi yapıyor abi bu kadın bize! Yasemin bir iki adım da Zeki'ye yaklaşarak elini beline koydu. Uzun boylu iri adamı baştan aşağıya süzüp bakışlarını kısarak çemkirdi.

 

"Bağa bak bosdan gorkulu küfür itmedim. Emme diggat it zincire vurulmuş küfürlerimin kilidynen oynayonuz!" Zeki yüzünü buruşturarak kadına bakarken Yasem'in eliyle evleri işaret ettiktrn sonra Kayra'ya ters ters bakarak homurdandı. "İlin danası gider boynuzun da ot getiri, bizim dana gider gıçın da bok getiri!" Kayra sinirle yüzünü sıvazlayarak başını yana yatırıp Yasemin'e bakarak söylendi.

 

"Yahu ben ne yaptım şim di de bana laf sokuyorsun Yasemin abla!?" Yasemin yüzünü buruşturarak çemkirdi.

 

"Sus sen! Arkadaşların da sağa benzer! Utanma dinen bişi yok edepsizler de!" Derya daha fazla bu tantanaya dayanamayarak bıkkınca bağırdı.

 

"Ayy yeter! İçim şişti ya!" Bakışlar Derya ya dönerken o bu defa eliyle evleri işaret etti. "Geçin artık içeriye!"Bakışlarını Yasemin'e çevirerek sözlerine devam etti. "Gel abla biz geçelim içeriye onlar da gelir arkamızdan." Bakışlarını kıcasına çevirerek sen ilgilen bakışları atarak Yasemin'i uzaklaştırdı ortamdan. Yoksa Zeki ile birbirlerine girmeleri an meselesiydi. Hepsi kafa çocuklardı aslın da ama Zeki biraz ani parlaya biliyordu.

 

Karısı ve giden kadının ardından bakarak hızla arkadaşlarına doğru yaklaşıp çattığı kaşlarının altından öfkeyle bakarak homurdandı.

 

"Lan siz benim başıma bela mısınız!? Dişi sinek görseniz peşinden koşuyorsunuz lan!" Hepsi mahçupça karşıların daki adama bakarken Aykut arkadaşını işaret ederek konuştu.

 

"Abi vallahi hepsi bu Saruhan'ın suçu. Kızı o gösterdi. Şu kıza adresi soralım dedi!" Saruhan yanındaki arkadaşının ensesine sertçe vurarak homurdandı.

 

"Siktir pezevenk! Ben ne yaptım lan!? Ben sadece adresi öğrenelim dedim. Hatta abla dedim kıza be! Hepsi aha bu Zeki'nin suçu." Zeki kendisini işaret eden arkadaşına bir tekme savurup Kayra'ya dönerek söylendi.

 

"Yok kardeşim öyle bir şey sen beni bilirsin yapar mıyım hiç öyle şeyler!"

Kayra arkadaşının sözleri ile yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Bilmez miyim ciğerinizi bilirim hepinizin!" Kayra'nın sözleri ile Zeki ,Mert'i işaret etti.

 

"Hepsi bu Mert'in salaklığı! Ben sadece film den bahsettim o yok bunlar İlyas gibi ama ben Cemşit gibi sevgiyle sararım falan abuk subuk konuşup kızı korkuttu." Mert hala acıyan kolunu tutarak arkadaşına doğru tükürdü.

 

"Tüh! Allah sizin belanuzı versin lan satıcı herifler! Lan sizin yüzünüzden kız kolumu kırdı kolumu! Feda ettim sizin için kendimi ama sizin yaptığınız şeylere bak! Nankör köpekler!" Bakışlarını Kayra ya çevirerek üçünü işaret etti.

 

"Abi canıma tak etti yeminle! Ev de bunların yüzünü gör işte bunların yüzünü gör! Yahu özel hayatım yok özel hayatım! Bıktım bunların temizliğinden,yemeğinden,pisliğinden!Evlenip onlardan ayrılacağım diye her boklarını benim üstüme yıkıyor karaktersiz herifler!"

 

"Düğün ne zaman?" Kayra'nın sorusu ile diğerleri sırıtırken Mert şaşkınca baktı.

 

"Düğün derken abiciğim?"

 

"Düğün işte oğlum! Düğün ne zaman? Evleneceğim dedin ya, neyini anlamadın sorunun?" Mert dudaklarını bükerek cevap verdi.

 

"Bilmem kızı bulunca o da olur heralde." Kayra öfkeyle ellerini yüzün de gezdirerek sıktığı dişlerinin arasından tısladı.

 

"Lan madem daha orta da kız yok neyin havasındasın şerefsiz! Lan girin içeri!" Eliyle kapıyı işaret ettiğin de peşpeşe içeriye giren arkadaşlarının arkasından homurdandı. " Kış kışlığını,puşt puştluğunu yapar diye boşa dememişler!"Avlu kapısını kapatıp kendisini bekleyen arkadaşlarına hızla dönerek işaret parmağını uyarırcasına salladı. "Kaan dan ve Sarah tan özür dileyeceksiniz lan! Yoksa geri döndüğüm de yedi ceddinizi ağlatırım sizin oğlum!" Arkadaşları mahçup bir şekil de bakarak başlarını salladılar. "Bir de sakın Yasemin ablaya uymayın! Ne derse hı hı deyün geçin. Kadın deli oğlum kaşınırsanız kaşır ona göre. Kendimi sizin için o delinin önüne atamam!"

 

"Sanki sülalesin de akıllı biri var da?" Zeki dişlerini sıkarak fısıldarken Aykut'ta onu aynı şekil de onayladı.

 

"Sorma. Sanki kendi çok normalmiş gibi." Önlerine geçip eve doğru yönelen Kayra'nın arkasından Saruhan yüzünü buruşturarak arkadaşları gibi fısıldadı.

 

"Deli deliyi bulur diye buna diyorlar galiba abiciğim. Sike sürülecek akıl yok lan bunların hiç birin de. Askıntı olduğumuz kız bile kocasının kafasını patlattı."

 

"Şimdi duyup hepimizi oyacak susun artık!" Kayra'nın arkasına omuzlarınım üzerinden bir bakış atması ile hepsi şirince sırıtmışlardı. Onun dönmesi ile Saruhan'ı dürttü Mert.

 

"Lan arabadakileri unuttuk! Ben alıp geleyim bu defa da yengeden fırça yemeyelim." Diğerleri onu başını sallayarak onayladı. Mert tekrar geldiği yolu geri dönerken diğerleri Yasemin'in inceleyici bakışları altında balkona geçmişlerdi bile.

 

Sarah kocasını oturttuğu sandalye de de şakağına pansuman yaparken bir taraftan da acısını hafifletmek istercesine üflüyordu.

 

"Ahhh! Güzelim yavaş ol biraz ama ya! Canım yanıyor! Madem vuracaksın ne demeye bana vuruyorsun karşındaki piçinn kafasını kırsaydın ya!" Sarah kocasının canını acıtınca yüzünü buruşturarak yaptığı işe ara vermeden üzgünce fısıldadı.

 

"Özür dilerim. Kolum dan tutulup aniden çekilince onlardan birisi zannettim Kaan. Ben nerden bileyim senin olduğunu. Onlardan biri zannettiğim için vurdum zaten. Senin olduğunu bilsem vurur muyum hiç? Keşke onlardan biri olsaydı da kafasını patlatsaydım!" Karısını öfkeyle söylediği sözlerden sonra Kaan da sinirle homurdandı.

 

"Ne diyorsun kadın sen? Kolun bile olsa elin dallamaları dokunamaz hiç bir yerine!" Sarah kocasının sözleri ile sertçe çemkirdi.

 

"Eee senin kafaya oldu olan ama!"

 

"Kafa benim değil mi!? Sana dokunmalarındansa bir daha kırdırtmaya razıyım ben sana bu kafayı !" Kocasının sözleri ile elindeki pamuğu masanın üzerine bırakıp yarayı kapatmak için diğer malzemelere uzandı. Tekrar kocasına dönerek üzgünce fısıldadı.

 

"Çok acıyor mu?" Karısının üzgün bakışları ile sahte bir acıyla yüzünü buruşturup başını salladı.

 

"Acıyor! Üflesene biraz." Karısı üzerine doğru eğilip yaraya bir taraftan üfleyip bir taraftan kapatmaya çalışırken Kaan biraz önce gözlerini ayırdığı manzaraya bakışlarını tekrar dikerek muzipçe mırıldandı.

 

"Mor sana çok yakışmış." Anlam veremediği cümleyle bakışlarını kocasına çevirdi.

 

"Anlamadım." Kaan gözleriyle karısının sütyeninden taşan dolgun göğüslerini işaret ederek çapkınca sırıttı.

 

"İç çamaşırının rengin den bahsediyorum." Sarah yakasını kapamaya çalışarak doğrulmaya yeltenince Kaan bir hamle de kucağına çekerek oturttu. Kadın hem aldığı pozisyonun şaşkınlığı hem yakasının ne ara açıldığını bilememenin düşüncesi utançla fısıldadı.

 

"Ne ara açıldı bu!? Allahım ne olur dışarıdayken açılmamış olsun bu lanet düğmeler! Rezillik!" Karısının kendi kendine konuşması ile Kaan onun yakasını kapatmaya çalışan elinin üzerine elini koyarak durdurdu.

 

"Kimse görmedi hayatım ben açtım düğmeleri." Sarah kocasına bakarak şaşkınca sordu.

 

"Neden? Hem ne ara yaptın?" Karısınım elini çekerek elbisenin bir düğmesini daha açarak boynuna doğru sokulup fısıldadı.

 

"Elin öyle ağır ki canımı yakıyordun. Ben de canımın acısını unutturacak bir şeyler düşünmeye çalışırken göğüslerin dikkatimi çekti. Ben de bari düğmelerle oynayım derken açılı verdiler." Sarah kocasının yaptığı şeyi masumlaştırarak anlatması ile gözlerini kısarak şüpheyle bakarken Kaan'nın eli karısının elbisesinin toplanan eteklerinden açığa çıkan bacaklarında geziniyordu.

 

"Canını yakıyorsam uyara bilirdin? Üstelik altı üstü küçük bir yarık ne kadar acıyabilir Kaan Allah aşkına. Abartma lütfen!?" Kendisini azarlayan karısından bakışlarını çocuk gibi kaçırıp yüzünü buruşturarak cevap verdi.

 

"Hem kafamı patlatıyorsun hem azarlıyorsun! Benimle ilgilenmen gerekiyor çemkirmen değil. Ne olmuş açtıysam sanki?" Bakışlarını tekrar karısına çevirerek homurdandı. "Beyin kanaması geçirirsem sebebi sensin! Üstelik piskolojik şiddet uyguluyorsun bir de. Senin hiç acıman yok mu kadın?" Kocasının sitemi ile Sarah biraz ileri gittiğini düşündü. Kocasıydı sonuçta yabancıymış gibi tepki vermesi normal değil di. Alışmaya çalışmalıydı bu tür şeylere. Üstelik haklıydı da.Kazayla da olsa sonuçta kendisi bu hale getirmişti onu. Belliki canı da tatlıydı biraz. Belki de önün de utandığı için acısını belli etmemek adına söylediği gibi yapmıştı. Derin bir nefes alarak konuştu.

 

"Özür dilerim." Kaan içine dolan gülme isteğini kabul bastırarak küskünce konuştu.

 

" Ben ileri gittim galiba. Dokunuşlarımın seni bu kadar rahatsız edebileceği ni düşünmemiştim."

 

Karısının bacağın daki elini çekerek elbisenin yukarı doğru kıvrılan eteklerini kapattı bacaklarına. Bakışlarını karısının gözlerine çevirdi. Yüzündeki şaşkın ifade ile gülmemek içün kendisiyle büyük bir mücadele veriyordu. Okuduğu bölüm aldığı oyunculuk eğitimleri şimdilik ekran başındakileri değil de karısını etkilemesi için muazzam bir fırsattı. Düşüncelerini bir kenara bırakarak,karısının yeşil gözlerine kırgınca baktı.

 

" Bundan sonra sen istemediğin sürece saçının teline dahi dokunmam. "

 

Sarah şok olmuştu. Ne diyordu bu adam? Yanlış mı anlamıştı kendisini yoksa? Dokunuşları ile bir sorunu yoktu ki. Sorun kendisinin utanması ve acemiliğiydi.Üstelik o başka bir meseleydi. Daha yeni iletişim kurmaya başlamışken tekrar başa dönmek gibi bir şeydi kocasının şu anki tavrı. Gözlerinin içine bakmaya çalışarak fısıldadı.

 

"Kaan yanlış anladın. Bak ben öyle demek istemedim." Karısının kızaran yanakları ile yanak içlerini ısırdı adam. Karısı ile uğraşması zevkli olacaktı anlaşılan. "Kocamsın elbette dokunmak istediğin zaman dokunacaksın ama." Sarah gerisini getiremeyince sustu. Kocası daha fazla üstüne giderek tekrar konuştu.

 

"Ama?" Sarah dudaklarını dişleyerek kocasına bakmamya çalışarak decam etti.

 

"Ama ne bileyim sen her fırsatta böyle olur olmadık zaman da beni böyle şey..." Kaan tek kaşını kaldırarak karısına imaylı bir bakış attı.

 

"Seni ney?" Sarah gözlerini kırpıştırarak sıkıntıyla nefesini bıraktı.

 

"Off Kaan niye zorluyorsun sanki? Söylüyemiyorum işte." Yüzün de oluşan gülümseme ile karısının dudaklarına kapanarak uzun bir öpücük aldı. Geri çekilirken eli elbisenin diğer düğmelerinin üzerin de gezinmeye başlamış karısının çekingen bakışlarına muzipçe bakmıştı.

 

"Böyle olur olmadık yerde sıkıştura bilirim. Öpe bilirim. Üzerindekileri çıkarta bilirim. Sevi..." Sarah elini hızla kocasının ağzına kapatarak yüzünü buruşturdu.

 

"Sus Allah aşkına! Senin kadar edepsiz bir adam tanımadım daha." Kaan dudaklarına kapanan elin içine diliyle dokununca Sarah ateşe değimiş gibi elini kocasının dudaklarından çekip irice açtırdığı gözleri ile bakarak çaresizce fısıldadı.

 

"Kaan!" Adam elbisenin düğmelerini açıp açıkta bıraktığı göğüslere sokulurken dudaklarını gezdirerek boğukça homurdandı.

 

"Hımm." Kadın yaşanacakların bilincinde kendine yeni keşfetmeye başladığı duyguların korkusuyla ellerini kocasının saçlarına uzatarak çekiştirdi.

 

"Kaan çekil lütfen!" Adam başını olumsuz anlamda sallayarak dudaklarının değdiği noktalara küçük ısırıklar bırakıp boynuna doğru yönelirken eli de karısının elbisesinin altından kadınlığına doğru yola çıkmıştı çoktan.Sarah bu dokunuşların etkisi altına girmemeye çalışarak tekrar çaresizce konuştu. " Kaan bırak beni lütfen. Bak biraz dan biri gelecek! Hem dışarıda onca insan varken bu yaptığın hiç doğru değil. Her an biri gelse çok kötü bir durumdayız." Hızla konuştuğundan mı kocasının dokunuşlarından mı bilemiyordu fakat nefesi hızlanmaya başlamıştı.

 

Kaan karısının boynun da uzun süre oyalandıktan sonra küçük bir ısırık bırakıp diliyle üzerinden geçerken dışarıdan gelen araç sesinin ardından korna sesiyle Sarah korkuyla fısıldadı.

 

"Ablan ve kızlar geldi galiba bırak artık beni Kaan!" Kaan hafif geri çekilerek karısının ellerini karısının beline yerleştirdi ve gözlerine kararlı bir şekilde baktı.

 

"Önce söz ver." Sarah telaşlı bir yüz ifadesi ile kocasının kucağından kalkmaya çalışarak dişlerinin arasından tısladı.

 

"Ne sözü!"

 

"Akşam ayrı oda da kalmak yok! Benim odam da kalacak,benimle uyuyacaksın!"

 

"Ne! Saçmalama Kaan!" Adam ciddiyetini bildiren bir bakış atınca Sarah çaresizce homurdandı. " Ablanlar burada kslmak isterlerse ne olacak!? Ben böyle bir şey yapamam!" Kucağından kalkmak için tekrar yeltenen karısını biraz daha kendine bastırarak sertliğini hissetmesini sağladı. Karısının irice açılan gözlerine karşılık sırıtarak konuştu.

 

"Kalırlarsa sen de gece gizliden gelirsin."

 

"Asla! Asla yapmam öyle bir şey!" Kaan karısının bacaklarını okşarken tek kaşını kaldırarak meydan okurcasına baktı.

 

"Asla çok büyük bir kelime. Ama imkansız değil. Sen gelmezsen ben gelirim odana!" Sarah başını inanamaz gibi iki yana salladı.

 

"Yapamazsın!"

 

"Öyle bir yaparım ki sen bile şaşarsın! Ya şim di söz ver, ya da kucağımda bu şekil de birinin bizi basmasını bekleyelim güzelim." Sarah çaresizce fısıldadı.

 

"Kaan lütfen!" Adam kaşlarını olumsuz anlam da kaldırdı.

 

"Cevap bu değil karıcığım!"

 

Kadının kalbi biri gelecek korkusu ile göğsünden fırlayacakmış gibi çarparken çaresizce başını salladı.

 

"Tamam! Söz!" Kocası ellerini belinden çekince hızla ayağa fırlayıp elbisesinin açılan düğmelerini kapaymaya çalışırken öfkeli bakışlarını kocasına dikerek tısladı." Ama bu yaptığın zorbalığı sana bu gün bi şekil de ödeteceğim Kaan! " Karısının tehtidi ile Ispanak mevzusu aklına gelince yüzünü butuşturarak uyarırcasına konuştu.

 

"Sakın böreğin içine o malum şeyi koymakla tehtid etme beni Sarah! Yemin ediyorum elime eldiven,ağzıma maske takar seni kendi ellerimle yıkar yine de o yatağa sokarım! Sonra olacakları sen düşün!" Sarah kocasının sözleri ile sertçe yutkunurken elbisesinin eteklerini çekiştirdi.

 

"Ben de başka türlü alırım intikamı mı!" Kocasının ters bakışlarını umursamayarak eline uzanıp avcunun içine aldı. Kaan onun ne yapmaya çalıştığını merak ederek bakarken o başındaki şalı çekip kocasının avuçları arasına bırakarak onun şaşkınlığından faydalanıp hızla dışarıya attı kendini.

 

Elin deki şalla bakışan adam karısının ne yapmaya çalıştığını anlayınca öfkeyle arkasından koşsa da o çoktan diğer evin merdivenlerine yönelmişti bile. O da arkasın dan koşarken abladının ve kızların geldiğini fark edince duraksadı.

 

Sakin olmalıydı yoksa bu koalisyon onun ipini çeke bilirdi.Elbet karısından bu yaptığının hesabını soracaktı. Ama şimdilik sakin olmak zorındaydı. Gözlerin deki öfkeyi fizlemeye çalışarak derin bir nefes alıp tekrar eve doğru hızlı adımlar attı. Çünkü Kayra beyin o piç arkadaşları da o balkondaydı. Anlaşılan zor bir gün olacaktı.

 

Sarah kızlarla hoş beş ettikten sonra Yasemin ve diğerlerinin yanına hamurun başına oturdu. Kaan da karısının arkasından gelmişti ama basamakları dahi çıkamıyordu. Kabusu olan Isğanak yüzünden Kayra arkadaşının balkonun diğer tarafında hamurla uğraşan kadınlara bakışını görünce karısına seslendi.

 

"Derya!" Karısının bakışlarının kendisine dönmesi ile sözlerine devam etti. " Börekler neyli olacak?"

 

"Patates ve kıymalı." Kayra başını anladım dercesine sallarken Kaan da rahatça balkona çıka bilmişti sonun da. Önce kızlarla hoş beş etmiş,kızların başındaki bandajı sorması ile küçük bir kaza diye geçiştirip balkonun diğer ucuna doğru çevirmişti adımlarını. Bakışları Kayra'nın arkadaşları ile kesişince ters bakışlar atarak homurdandı.

 

"Ne işiniz var lan sizin burada!?" Zeki, Kaan'ın sözleri ile mahçupça baktı.

 

"Kusura bakma kardeşim eşin olduğunu bilsek yaparmıyız hiç öyle bir şey. Gerçi evli bir bayan olduğunu bilsekte yapmayız. Biz bekar zannettik. Kendi adıma gerçekten özür dilerşm. Çok mahçubum sana ve eşine karşı." Kaan adamın sıkıntılı duruşundan gerçekten mahçup olduğunu anlayabiliyor du ama karısına yediremiyordu işte kendine.

 

"Vallahi kardeşim bilmiyorduk. Hem hoş bir şelil de olmasa da ödeştik sayılır. Sen Derya yengenin numarasını bize verirken evli olduğunu bilerek verdin. Biz de bilmeyerek yengeyi biraz sıkıştırıp kotkuttuk galiba." Aykut bakışlarını yan taraftaki kadınlara çevirerek seslendi. " Yenge biraz önce yaşanan tatsızlıktan dolayı özür dilerim! Gerçekten çok pişmanım! Terbiyesizlik ettim!" Sarah ileri de karşısında kendisinden özür dileyen adama ne diyeceğini bilemeyerek bakarken kocasının sert bakışları ile gözleri kesişince başını olumlu anlamda sallayarak yaptığı işe geri döndü.

 

Karısının hareketi ile Kaan aynı anda Aykut'a döndü.

 

"Lan aynı şey mi şimdi hayvan!"

 

"Aynı şey kardeşim!" Kayra kuzenine ters ters bakarak oturması için sandalyeyi işaret etti. " Farkındaysan ben ve Derya da evliydi ama sen bu ayrıntıyı saklayarak bu abazalara karımın numarasını vermiştin!" Kaan kuzeninin sözleri karşısında şimdi nasıl bir hata yaptığını anlıyordu.

 

"Hepimiz de çok pişmanız Kaan. Özür dileriz tekrar unutalım gitsin." Kaan sıkıntılı bir şekil de Saruhan'ın sözlerini onaylarken Mert'in sözleri ile ona döndü.

 

"Kaan baldızın falan var mı lan? Ya da yengenin kuzeni falan?" Kaan başını sağa sola çevirerek homurdandı.

 

"Hasbin Allah! Lan öldüreceğim bak seni şimdi." Kayra bıyık altından kuzeninin sabrını zorlayan arkadaşına gülerken o elini sakin ol dercesine kaldırarak tekrar konuştu.

 

"Lan kötü bir niyetle söylemedim oğlum hemen celallenme. Evlenmek bu piçler den kurtulmak istiyorum. Bunların yüzünden başıma gelmedik bela kalmadı. Aynı soruyu Kayra ya da sormuştum ama o da aynı tepkiyi verdi lan." Kaan dişlerini sıkarak elini masaya sertçe vutunca kızların bakışları o yöne dönmüş ama anormal bir şey olmadığını anlayınca yaptıkları işe geri dönmüşlerdi.

 

"Pezevenge benzer bir halimiz mi var!? Madem evlenmek istiyorsun git kendin bul puşt! Ya da söyle anana anan bulsun bir tane! Uzak durun lan karılarımızdan!" Kayra'nın boğazını uyarırcasına temizlemesi ile Kaan bakışlarını ona çevirince Kaan ortam daki ölüm sessizliğini o an fark etti.

 

"Mert'in ve diğerlerinin annesi ve ailesi yok Kaan!" Kaan anlam veremediği söz ksrşısında kuzenine şaşkınca bakarak homurdandı.

 

"Lan nasıl yok kaya kovuğundan mı çıkıp bu yaşa geldi bu hayvanlar!?" Aykut ilk defa yüzündeki her daim kullandığı alaylı maskeyi çıkararak ciddiyetle baktı karşısında oturan adama.

 

"Kaya kovuğun dan çıkmışız demekki ne anamız belli ne babamız." Kısa bir an sessizlik oluşunca boğazındaki yumruyu göndermek için sertçe yutkunan adam sözlerine devam etti. " Yetimhaneden çıktık biz. " Kaan işte bunu hiç beklemiyordu. Sert bir yumruk yemiş gibi kalakaldı. Ddaklarından sadece kendinin bile zor işittiği bir fısıltı döküldü.

 

"Hepiniz demi?"

 

"Hepimiz de! Devlet isim verdi, devley yetiştirdi,devlet büyüttü, devlet okuttu. Devlet önümüze bir gün bir teklifle geldi. Kimliğin ve benliğin de her şeyin de devlet yazdığını seni saranın anan baban değil de devlet olduğunu idrak ede bildiysen o teklifi göğsünde madalya gibi bir ömür boyu taşırsın! Kayra abiyle de o teklif sayesin de tanıştık. Aynı yerde aynı eğitimlerden geçtik yolumuz bir davamız bir. Biz den yana ne sana ne eşine karşı bir hata olmaz kardeşim. Sadece küçük bir yanlış anlaşılma diyelim." Zeki nin sözleri ile Kaan başını üzgünce salladı. Bilmiyerek te olsa yaralarını deşmişti adamların.

 

"Lan bu arada sen iki de bir evlenmek için zıplayıp duruyorsun da bizim sen den ne eksiğimiz var? Biz de evleniriz!" Zeki elini masaya tekrar sertçe vurarak homurdandı. "Ben de evleneceğim arkadaş! Benim neyim eksik bundan!?"

 

Kaan karşısındaki adamlara kızgın olsa da için de bir yerler parçalanmıştı hikayeleri ile. Bu kocaman adamlar hiç sahip olamadıkları aile yi bulmaya hiç sahip olamadıkları yuvayı kutmaya çalışıyorlar fakat her erkek gibi nasıl yapacaklarını bilmiyorlardı.

 

"Bu işler ince işler adam fena şişler bosdan gorkulu!" Yasemin biraz önce işittiği hayat hikayesinden sonra üzülmüştü bu gençlere evlenme isteklerinin ciddiyetini ölçmek için elindeki oklavayı sallayarak kızlara dönerek söylendi. "Analar kızlarına baht kurar kızlar bahtı kocada ararmış. Bunlar da baht arayan kızların aklına sıçayım aklına!" Kızlar kadının söyledikleri ile kıkırdaşırken Zeki kadının ikinci kez kendisine laf sokması ile yönünü ona doğru çevirerek söylendi.

 

"Ablacım senin benle derdin ne!? Hayır sen niye iki de bir bana laf sokuyorsun? Hem benim evlenmek istemem seni neden ilgilendiriyor ki?" Bakışlarını arkadaşlarına çevirerek öfkeyle fısıldadı. "Ne biçim kadın lan bu!? Düğün olur iki kişiye tasası düşer deli komşuya hesabı!" Kayra uyarılarına rağmen arkadaşının kendisini tınlamadığını fark edince diğerleri gibi ikiliyi izlemeye başladı. Zira arkadaşı aşık attığı kadını azıcık tanısaydı hiç bulaşmazdı. Yasemin tek kaşını kaldırarak karşısındaki gence meydan okurcasına baktı.

 

"Eşşek si...şeyini sallasa özenilmez sırık! Özenmeynen olmaz bu işler benim terbiye mi bozdurma o gadar çok evlenmeyi istiyosan bakıyım sağa köyden bi gız." Zeki şeytan görmüş gibi yüzünü buruşturarak yakalarını silkti.

 

"Aman! Aman ! Uzak dur benden! Sen bu yaşın da böyleysen köyünün kızları kim bilir nasıl!? Senin gibi bir karım olacağına ömür boyu bekar gezerim daha iyi!" Erkekler Zeki'nin korku ile söylediği sözlerden sonra gülüşürken Yasemin öfkeyle çemkir di.

 

"Gendi köyünün öpülmüşünü beğenmiyen garşı köyün si.."

 

"Yasemin abla!" Kadın kendini uyaran Kayra'ya bakarak tekrar çemkirdi.

 

"Ne var lan gavur çocuğu!"

 

"Abla yeter daha fazlasını söyleme! Onlar senin huyunu bilmiyorlar o yüzden öyle konuşuyorlar sen aldırma onlara." Kadın elindeki oklavayı Kayra'ya doğru salladı.

 

"Size iylik edende suç gakın gidin gözümün önünden. Ne oturup durunuz burda sil getmiş gibi!" Kayra,Yasemin'in söylediği sözlerden sonra ortalığın karışmaması için bakışları ile diğerlerine kalkın işareti verdi. Hep bitlikte kalkıp merdivenleri i erken Kayra karısına dönerek konıştu.

 

"Biz biraz dolaşıp gelelim. Siz de işinizi halledin. Yapılanlar dan da yeme sakın!" Derya gözlerini bıkkınca devirerek başını olumlu anlamda salladı. Onlar merdivenleri inip yola koyulurken Yasemin bakışlarını onlara çevirerek bağırdı.

 

"Lan bebeler! " Bakışlar ona çevrilince sırıtarak konuştu. "Diggatli olun! Gendi ayaynan geleni şiy itmeden yollamazlarmış Yasemin abla didiydi dersiniz sona!" Kızlar Yasemin'in sözüyle şüpheyle ona bakarken Zeki ve diğerleri Kayra ve Kaan'a dönerek hrp bir ağızdan sordular.

 

"Ne demek istedi lan bu kadın şimdi bize!?" Kaan pis pis sırıtırken Kayra başını sağa sola sallayarak homurdandı.

 

"Yok bir şey kardeşim! Hadi hadi gidelim biz artık!" Arkadaşlarını iteleyerek önüne katarken kızlar hep birlikte Yasemin'e dönerek aynı anda sırıtarak seslendi.

 

"Yasemin abla aklında ne var yine?" Kadın onlara sırıtarak cebin den telefonunu çıkarıp kızlara çevirdi bakışlarını.

 

"Gözel şeyler var gızlar gözel şeyler! Emme sizin de yardımığız ilazım. Madem bu garipler yuva gurmak isdeyo biz de yardım idivirem sevapdır." Kızlar nasıl dercesine bakarken Yasemin aklındaki planı kızlara anlatıp onaylarını aldı. Daha sonra çıkarttığı telefon la Azra'yı arayıp fikirlerini anlattı ve ondan haber beklediğini söyledi. Kızlar da eşlerini arayıp gereken talimatları verince tekrar işlerine döndüler.

 

Sarah hala inanamıyordu böyle bir çılgınlık yapmalarına. Hele bekledikleri onayların gelmesi onu daha çok şaşırtmıştı. Kendini bir komedi filmin içindeymiş gibi hissediyordu. Bu insanlar gerçekten deliydi ve onların içinde onlara benzemekten korkuyordu galiba. Aslın da eğleniyordu. Geldiği yerde hayatı pek renkli değildi ama buraya geldiği ilk günden beri hiç eğlenmediği kadar eğlenmişti. Bir taraftan korksa da bir taraftan kendini olayların akışına bırakıp onların arasına dahil olmak istiyordu. Daldığı düşüncelerden boynuna değen cisimle ayrıldı. İrkilerek boynundaki oklavaya bakarken karşısındaki kadının şüpheli bakışları ile karşılaştı.

 

"Gız Sarah! Boynuğa beşibiyerdeyi dört dene eksik gondurmuş senin herif!" Sarah anlamayan bakışlarla karşısındaki kadına bakarken kızların kıkırdayışı ile Yasem'in kızın anlam veremeyerek kendine bakışıyla şen bir kahkaha atarak önün deki hamuru açmaya başladı.

 

"Bi gün böle gine gomşularnan hamır pilavı kesiyoz siz erişte dirsiniz gerçi de her neyse onu kesiyoz iş de gomşunun biri garşım da ben gafamı galdırınca gözüm boynundakı izlere gaydı. Onu gördükden sona durum mu ben tabi durmam seslendim gomşuya." Gız Hanife anam her yiriği damgalatmışın bi de açıp gösderiş yapar gibi sergiliyon didim. Gız garı bağa şöyle bi bakıp burun gıvırarak ne dise beğenirsiğiz? Amannn Yasemin sizin herifler de iş yoğsa ben napıyım anam. Herif didin emer de gömer de sizinkiler yapmayosa benimkinin yapmasının neyi ayıp gardaşım." Ben galagaldım gız ölece. O gancık Hanife bağa laf sokarda ben altın da galırmıyım hiç?"

 

Sarah kadının anlattıkları ile şimdi anlamıştı boynuna neden öyle baktığını. Kaan bir şey yapmıştı demek ki. İçin de öfke harmanlanırken uzun saçlarının omuzlarından aşağa dökülmesine izin verdi utançla.

 

Sahra tepsiyi fırına koyup otururken küçük bir kahkaha attı.

 

"Bence üste çıkmışsındır sen Yasemin abla! Sen hiç altta kalır mısın ki?"

 

Yasemin şen bir kahkaha atarak başını olumlu anlamda salladı.

 

"Galmam gız Sahra. Ne diyi galacam. Gancık benim herifime laf soktu adam mı dimek istedi. Ben başımı sallayarak içimden fısıldadım. Sen görün gız Hanife. Ben yarin bu lafığı sağa yidirmezsem bağa da Yasemün dimesinler didim. Gice herifin goynuna girdim. Lan herif şuramı bi emcikleyivir didim."

 

Kızlar şaşkınca kadını dinlerken Sarah irice gözlerini açtırmıştı şaşkınlıktan ve ağzından kaçan sorya engel olamadı.

 

"O ne yaptı peki!?"

Yasemin Sarah'ın sorusuyla kaşlarını çatarak çemkir di.

 

"Ne yapacak gız? İrkek bu iki dokun bi cimcikle isdediğini yapıviri hemen. Sonun da o Hanife garısına gösteriş yapmak varsa o yapmasa bile ben çıkarım onun depesine zorla yapdırıvirim vallaha. Neyse Herif yaptı tabi didimi. Ben oramada gondur burama da gondur diye diye beşi birlik gibi sıralandırdım boynuma." Derya kıkırdayarak araya girdi.

 

"Ayy! Adam ne yapsın bakmış kadının ateşi başına vurmuş,imamı bulmuşken nikahını kıyıveriyim demiş." Derya'nın sözleri ile kızlar kıkırdarken Yasemin ona ters bir bakış atarak çemkirdi.

 

"Gahbelen me Derya benim ateşim her zaman başım da. Hunharca sevişdiğimiz gicelerimiz olur bizim!" Kızlar tuttukları kahkahalarını serbest bırakırken Sarah ta artık utanmayı bırakıp onlara uymaya çalışıyordu. "Neyse olan oldu biten bitdi,yıkandık yunduk zabahınan irkekleri işe yollayınca hamırın başına gine ottuk. Ofladım pufladım ıccak basdı diyi gafam dakı yimeniyi eccik yillendirdim. Derdim beşibiyerdeleri Hanife'ye göstermek tabi. Bu Hanife görüvirdi benim morlukları. Burnunu gıvırarak homurdandı.

 

"Gız Yasemin anam her yirini emcitmişin bi de açıp geziyon utanmadan didi. Ben de didim ki gız Hanife anam senin herif bi dene gondurup utanmadan gerini gerini açıyodun ya sen, benimki beşibiyerde gondurunca ben niye gapatıyım gururunan gösterivirim. Herif didin iki deneynen galmaz aha böle gonduru viri her yirine. Sen utanmayosan ben hiç utanmam yiğidin malı meydan da olur. Yiğid de belli avradda didim!"

 

"Ayyy Yasemin abla! O nasıl söz öyle!?" Arya'nım sözü ile Yasemin elin deki oklavayı onun kalçasına vurarak çemkirdi.

 

"Sus gız sen! Onlar başka şeğerden göçüp gelecek bizim Angara'nın irkeni güccük görecek bende izin mi virecedim. Ohhh iyi iddim."Ellerini gerdanına sürerek hülyalıca bakışlar attı. "Kişke eccik de şuraları da emcikleteydim de orta yirinden çatlayı vireydi o Hanife garısı." Kızlar kıkırdaşırken o da kıkırdadı. "Emem bir göreydiniz nası bozuldu alınan mora boyandı yüzü. "Eee ne dimişler elin şisini görmiyen gendininkini piyade tüfe sanırmış onun ku da o hesap oldu." Kızlar Yasemin'in sözleri ile kahkahaya boğulurken Bir taraftan da akşam için böreklerin yanına başka hazırlıklarda yapıyorlar dı.

 

Hayal, Sarah'a bakarak konuştu.

 

"Sarah gelinlik katoloğu yolladı annemler sen bak beğen hemen dikimine başlancak mış." Sarah çekingen bir bakışla yanındaki görümcesine dönerek sıkıntıyla konuştu.

 

"Hiç gerek yoktu Hayal abla. İlla giyeceksem bir mağazadan gider alırdık." Kaşçasına yediği oklavayla yerinde sıçradı kız. Eli kalçasına giderken bakışları da kendisine vuran kadına dönnce onun öfkeli bakışları ile karşılaştı.

 

"Bağa bak Sarah sen sapıttın heral. Gız anam ne isdeyon bak dikdiri vireceklermiş isdedini. Bizim zamanımız da dikdirmeyi bırak alma bile yoğudu. Bula bilirsen giyiyodun. Biz Harun abiğiz nen evlenecez ben gelinlik isdedim. Anası alamam didi. Sona ben de didim ki anama nişanı bozun gelinlik olmazsa ben varmam oğa. Anam dimez olaydım."

 

"Niye ki Yasemin abla? Ne oldu?" Güney'in sorusu ile Yasemin kıkırdarken kızlar dikkatini tekrar ona vermişti.

 

"Gız anam benimki nişanı atacamı duymuş. Evlerimiz yakındı. Eski den böle çatklar yoğudu. Gaş denir biz de düzlükdü çatılar hep. Neyse benim ki çıkmış gaşın üstüne eline de bi urgan almış ucunu ilmek yapıp boynuna giçirmiş. Ben de bi iş uçun gaşa çıktım şöyle bi bakdım etrafıma gayrıihtiyari Harun gaşta. Sarı bi buvazlı gazak giymiş bana seslenip işaret idiyo. İpi yukarı doğru sündürüyo boynunundaki ilme gösderiyo. Nişanı atarsan gendimi asarım dimiye getiriyo. Anam gülsem mi alasam mı bilemedim. Vazgeçtim nişanı atmakdan gaynana da gitmiş gelinlik almış gelinlik bizim eve geldi. Ben bi seviniuom sorman. Anam didiki gızım git giy de bi bakam esiği gediği var mı. Gitdim giyindim hevesnen anam giyinmez olaydım."

 

Kızlar şaşkınca Yasemin'e baktılar. O oklavadaki hamuru Meyra'nın önüne koyup içlemesini beklerken Zeynep merakla sordu.

 

"Eee sonra ne oldu?" Yasemin yüzünü buruşturarak Zeynep'e bakıp homurdandı.

 

"Ne olacak gelinliğin önün de gıp gırmızı bi leke! Zıggım içesiceler öyle mübarek bi gicede şarapmı içdiğiz,şampanya mı içdiğiz ne halt yidiğiz de o gelinliği o hale getdiğiz? Nası bi fantazi uyguladığız da gelinliği çıkartmadan üzerinden dökdüğüz o zıkkımı!?" Kızlar gülerek Yasemin'e baktılar.

 

"Çıkartamadınız mı lekeyi abla?" Sare Hira'nın sorusu ile Yasemin ona gözlerini devirerek baktı.

 

"Gız Hira sade leke olsa gine iyi."

 

"Başka ne vardı ki? " Asya'nın sorusu ile Yasemin eliyle omzunu işaret etti.

 

"Aha buradan burayaca yırtıktı. Anam gavırın azgınları o gadamı gudurdunuz di? Heralda damat femarınan neyim uğraşamayacak gada sabırsızımışdı dutmuş burdan aşşa gada ayırı virmiş o golu. Gız azdığız mı? Öle mi çıkar o gelinlik? Damadınınan gelinin hunharca bi gerdek gecesi giçirdiklerini o gelşnliğin başına gelenlerden anayıvirdim. Ben o gelinliği giymem diyi ağlayıp zırlasam da anam düğünece yıkadı yudu tamir itti godu şoruya. Vel hasıl ben de gine de o üstünde erotik hatıralar daşıyan gelinliği giydim sonun da." Bakışlarını Sarah'a çevirerek sözylendi.

 

"İlin giydini giyen bilir o gelinliği beğen dikdirsin gaynanan!" Sarah kadına yaşadığı anıdan dolayı üzgünce bakarken o şen bir kahkaha atarak tekrar komuştu. " Bizim ki de farklı oldu canım. Biz den önceki gelininen damadın fantazilerini örenmiş olduk. Baya biz azgınlarımış gerçi." Kızlar Yaseminin sözleri ile kıkırdarken Derya, Sarah'a dönerek muzipçe sırıttıkran sonara masumane bir şekil de konuştu.

 

"Hiç uğraşamam gelinlikle falan dersen bende var bir tane canım Kayra beğenmemişti o yüzden giyemedim. Belki Kaan giymene izin verir." Kızların hepsi aynı anda Derya ya dönerek uyarıcı bakışlar atarak çemkirdiler.

 

"Deryaaaa! Saçmalama yine!" Sarah onlara şaşkınca bakarken Derya umursamazca omuz silkti.

 

"Siz bilirsiniz. Teklif var ısrar yok." Diğer kızlar işlerine dönerken Derya yanındaki arkadaşın dönerek çaktırmadan kulağına fısıldadı.

 

"Sen onlara bakma canım. Bu teklifi mi Kaan'a sor onun da fikrini al. Madem gelinlikle falan uğraşmak istemiyorsun iyi bir fikir ola bilir bence." Sarah ta her genç kız gibi gelinlik giymek istese de utancından ayıp olmasın diye dile getiremiyordu. Derya'nın fikrini onaylayarak işine döndü.

 

Akşam üzeri kızlar bütün hazırlıklarını bitirmiş balkonda yorgunluk çayı içiyorlardı. beklenen diğer misafirlerin gerlmesi üzerine kızlar Yasemin le birlikte erkekler gelmeden planı uygulamaya koyuldular. Yeni gelen kızlar çaylarını içerken Yasemin onlara bakarak sahte bir üzüntüyle konuştu.

 

"Vah guzularım! Dimek analarığız zorla yolladı sizi buruya?"

 

Elif'in kızı yüzünü buruşturarak söylendi.

 

"Yani pek öyle sayılmaz Yasemin abla.Yani sizi görmek için kendi isteğimizle geldik çünkü sizi özlemiştik bu fırsatı kaçırmayalım dedik. Diğer mevzuya gelince o kesinlikle annelerimizin zoruyla oldu. Bu devirde görücü usulü evlilik mi kaldı canım!?" Hüma'nın kızı araya girerek arkadaşını onayladı.

 

"Yani. Hem bizim yaşımız kaç daha canım evde kalmış muamelesi uyguluyorlar!?"Mehir'in kızı çayını yudumlayarak arkadaşının sözlerine katıldı.

 

"Aynen öyle vallahi! Ben istmem öyle görücü usulü koca moca!Aşk evliliği istiyoroum ben!"

 

"Babam ve abim anneme uyup buraya bir erkekle görüşmeye geldiğimi bir duysalar beni keserler! Gerçi gelmeseydim annem de kuş başı yapacaktı o yüzden arada kaldım ben ama istemiyorum evlenmek falan!" Yasemin yanın da oturan kızın bacağına hafifçe vurarak kızlara baktı.

 

"Bu işler zorunan olmaz madem isdemeyonuz biz size yardım ideriz siz hiç üzülmen gızlar. Bölelikle analarığızı da gırmamış olursuğuz."Kızların gözlerin de ümit ışığı parlarken Yasemin diğer kızlara göz kırparak planını başlattı. Eee o dört avanak hak etmişti yapacaklarını. Hazırlıklar bitmiş kızlar erkeklerin gelişini bekliyorlardı. Karşıların daki kızlara bakarak yapacaklarını anlatırken eve doğru yaklaşan erkeklerle kızları içeriye yollayarak hemen suustular. Merdivenleri çıkıp balkona gelen erkeklerden Zeki bakışlarını etrafta gezdirerek memnunca sırıttı.

 

"Abla gitmiş evine galiba. bir an onu da sizinle yaşıyor sandım yeminle." Kayra arkadaşının sözleri ile gülümserken başına gelecekler için acımaya başlamıştı şimdiden. Bir taraftan da böyle bir oyunu hak ettiklerini düşünüyordu. Belki oyun sonun da güzel şeyler olur arksdaşları da özlemini çektikleri yuvanın sıcaklığına kavuşurlardı. Bakışlarını karısına çevirerek göz kırptı. Karşılığın da aldığı gülümseme ile oda ona gülümseyerek konuştu.

 

"Yemek hazır mı güzelim? Kurt gibi acıktık getirin şu börekleri de yiyelim artık." Derya kocasının sorusunu başını sallayarak onayladı.

 

"Hazır ama eniştenleri bekleyeceğiz. Yolda larmış gelirler biraz dan.Siz elinizi yüzünüzü yıkayana kadar onlar da gelirler heralde." Kayra karısını onaylayarak arkadaşlarını lavoboya yönlendirerek önce kendisi elini yüzünü yıkayarak çıktı lavabodan.Kaan da onun arkasından çıkınca dşğer dördü aynı anda girdi banyoya. Mert arkadaşlarına ters ters bakarak homurdan dı.

 

"Lan burada bari ayrılın kıçımdan şerefsizler." Akut arkadaşının omzuna vurarak söylendi.

 

"Olmaz oğlum dışrı da bir yerde o kadın varken anca beraber kanca beraber." Mert başını sağa sola sallayarak elini yüzünü yıkayıp çıktı.

 

Gözünün önüne kadar sokulan havluyla bakışları havluyu tutan ele kaydı. Kendisine sırıtarak bakan kızı görünce korkuyla yerin de zıpladı.

 

"Tövbe bismillah!" Adamın tepkisi ile Simay sırıtarak kon uştu.

 

"Ho...ho..hoş geldiniz! Be... Ben Si...Simay!"Mert karşısın da saçı başı bir birine girmiş, başaının üstüne deli bağlar gibi bağladığı yazma ile sırıtan kızla bir adım geri attı korkuyla. O kızın ön dişleri çürükmüydü o mu yanlış görüyordu? Kızın hala kendine sırıtarak baktığını görünce gülümsemeye çalışarak konuştu.

 

"Ho....hoş bulduk ben de Mert!" Kız adamı kısa bir an süzdü onun şaşkın ve ürkek bakışlarına gülmemk için kendini zor tuttu. yakışıklı adam dı vesselam. Bir doksanın üzerin de boyu yapılı bir vücudu vardı. Esmer yanık tenin de mavi gözleri parlıyordu. Düşüncelerinin kaydığı noktayı fark ederek hızla kendini toplayıp planına sadık kaldı. Mert'e doğru yanaşarak dirseği ile onun karnını dürttü.Adam kendine şaşkınca bakınca sırıtarak konuştu.

 

"Ço..ço..çok yakışık...lısın!" Mert'in gözleri duyduğu sözle fal taşı gibi açılırken kız başındaki yazmanın ucuyla utanırmış gibi oynayarak konuştu tekrar."Be...Bekar mısın?"

 

"Be..bekarım!" Mert ağzından kaçan kelimeyle kızın gözlerinin parladığını görünce dışarı doğru adımlarını yönlendirerek korkuyla konuştu. "De..Değilim! Evliyim! Üç çocuğum var hatta!" Kız da peşinden gelirken o koşarak kendini dışarı attı.

 

Zeki de işini bitirip çıkmıştı ki çarptığı şeyin sendelediğini fak edince hızla kollarını uzatıp tuttu. Gözlerinin kesiştiği manzara ile ağzından kaçan küfüre engel olamadı.

 

"Ha siktir!" Karşısında kendiisni görebilmek için başını geriye doğru atan kızın belinden ellerini hızla çekerek bir adım geri kaçıp sözlerini geveledi.

 

"Özür dilerim! Görmedim sizi!" Kız gözlerini kırpıştırarak sırıttı.

 

"Önemli değil. Havlu getirmiştim size." Kızın gözlerindeki anormallik dikaktini çekerken yan tarafına doğru uzattığı havluyu alarak kıza baktı. Bu kız görme problemi var dı galiba. Gerçi kız diyordu ama saçlarının rengi de bir tuhaftı. Beyaz ve sarı arasında bir renkti yaşlımıydı acaba? Rana gözlerini karşısındaki adamın bedenin den güçlükle çekti. Neden bu adamon bu derece yakışıklı olduğunu söylememişler diki? Boylu poslu mankenlere taş çıkarırdı bu adam. Sarışındı ve deniz mavisi gözleri içinde bir yerlerin kıpırdanmasına neden olmuştu.Hele o çarptığı bedenin deki kasaları...Kendine gelmeliydi abisi ve babası onu keserdi. Adam titreyen elleri ile kızın elin deki havluyu alarak hızla yüzüne kapatınca Rana dudaklarından kaçan kıkırtıya engel olamadı. Adam havluyu yüzünden çekip kıza ne oldu bakışları atunca kız ellerini arkasında birleştirerek yerin de hafifçe salladndı.

 

"Güzelliğimin gözlerinizi kamaştırdığının farkındayım. Çünkü her gören aynı tepkiyi veriyor. Babam güzelliğin göz kamaştırıcı olduğu için dedi." Adamın yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Şahine yavrusu kuzgun gelirmiş!" Kızın kendisine anlamayarak baktığını görünce zoraki bir sırıtmayla konuştu." Ya!Ya! Maşallah ay gibi parlıyorsunuz! Gözlerim kamaştı! Ben en iyisi kör olmadan bu güzelliğe fazla maruz kalmayım!" Havluyu kızın eline bırakırken kız hızla elini kavrayarak derin bir iç çekince Zeki korkuyla kıza baktı.

 

"Bekar mısın!?" Kızın yan tarafa bakarak sorduğunu görünce kendilerine şok olmuş gibi bakan Aykut'u görünce onu işaret ederek ceval verdi.

 

"Ben değil ama o bekar! Üstelik evlenmeyi düşünüyor. Ben evliyim evli! Yeminle evliyim!" Kızın elinden elini kurtararak hızla dışarı attı kendini. Kız da arkasından koştururken Aykut biraz önce karşılaştığı manzaranın garipliği ile yüzünü buruşturarak arkalarından bakarken gözünün önün de sallanan havluyu bakışlarını kapıdan çekmeden uzanıp aldı.

 

Elini, yüzünü kurulayıp havluyu verene teşekkür etmek için bakışlarını o yöne çevirince gördüğü yüz ile bedenini hızla geri çekince sırtına batan sert cisimle acıyla yüzünü buruşturdu. Büyük ihtimal duvarda olan bir şey sırtına batmıştı. Karşısındaki kız da üstüne doğru gelirken kaçacak yer aramak için ellerini iki yana açarak duvarları yokladı. Lanet olsun ki düz duvardan başka bir şey gelmiyordu eline. Karşısndaki kavanoz dipli gözlüklerinin ardından kendine sırıtarak bakan kızı korkuyla süzerken kız burnunun dibine girerek bağırdı.

 

"Hot deldinit!" Bağırarak bir şeyler söyleyen kızı omuzlarından sertçe tutarak kendinden olabildiğince uzaklaştırıp yüzünü buruştuararak kendi kendine homurdandı.

 

"Tövbe Allahım!Tövbe! Bu...bu nedir yarabbim!? Üç harflileremi karıştım ben!? Dili dişi de anlaşılmıyor! Nece konuşuyor bu yaratık!? Hangi alem den rabbim!?" Ayça karşısındaki adamın yüzünün aldığı şekille gülmemek için yanaklarının içini ısırdı. Bu şapşal çok mu tatlıydı yoksa ona mı öyle geliyor du? Kumral saçları yataktan yeni kalkmışcasına dağınık ken kahverengi gözleri bir çocuğun gözlerindeki muzip pırıltıları taşıyordu. Kendisi de uzun boylu olmasına rağmen adam ondan en az on santim uzundu. Vücuduna bakılırsa sporla uğraştığı belliydi. Bakışlarını adamın gözlerinin içine dikerek bağırdı.

 

"Meletler alminden!"

 

"Nereden!? Nereden!?"

 

Kız iki kolunu yana açıp kanat çırpar gibi kendisine şaşkınca bakan adamın yüzüne doğru uzanıp sırıttı.

 

"Ya meletler aleminden itte! Benim dumutatık talbimi dörenler melet dibitin der hep." Adam onu omuzların dan sertçe itekleyerek ellerini hemen geri çekip kıza tiksinerek baktı.

 

"Git kızım git! Uzak dur benden! Kim söylediyse kandırmış seni! Allahım şu hale bak!" Ayça kavonoz dibi gözlüklerinin arkasından adama göz kırparak tekrar yanaşıp elini göğsüne koydu hızla.

 

"Detar mısın!?" Aykut kızın elini üstünden ittirerek yüzünü buruşturdu.

 

"Ney!" Ayça elini dudağının kenarına koyarak bağırdı.

 

"Evlimitin!"

 

"Lan ne bağırıyorsun kulağımın dibin de!? Değilim evli mevli!" Kız sırıtak Aykut'a yaklaşıp göğsünü hafifçe çimdikleyip yerinde sallandı. Aykut'un eli acıyan göğsüne giderken şaşkınca kıza baktı.

 

"Ne tetatüf ben de detarım!" Sözlerini bitiren kız şen bir kahkaha atınca Aykut kızın niyetinden korkarak kenardan yavaş yavaş süzülüyorduki kız hızla koluna girerek onun ittirmelerini umursamadan dışarı çıktı.

 

Saruhan saçlarını düzelterek lavabodan çıkarken Burcu seslendi.

 

"Hoş geldin anam!" Saruhan sesin geldiği yöne doğru başını çevirince karşısında gördüğü kişiyle şaşkınca işaret parmağını ile kendisini işaret ederek konuştu.

 

"Bana mı dediniz?" Kız adama doğru yaklaşarak elindeki havluyu omzuna sertçe çarpıp martı şeklinde ki kaşlarını çatarak homurdandı.

 

"Sana dedim tabi senden başka kim var burada kerkenez!" Saruhan hayretler için de yanında dikilen kıza baktı bir süre. Bu kız sa dünya üzerin deki bunun diğer hem cinsleri huri melek gibi olsa gerekti. Kaşlar martı bıyıklar burmalık lan tek tük sakalları bile vardı bunun! Kendi düşüncelerinden sıyrılarak kıza ters bir bakış attı.

 

"Hoş buldukta adam gibi konuşsana kızım sen! Kerkenez merkenez hayırdır!" Burcu adamın yanağından bir makas alarak şen bir kahkaha attı.

 

"Vay anam vay! Ulan kızlar kovalasın seni be! Yemişim atarını!" Elini giydiği kumaş pantolonun cebine atarak bir tesbih çıkarıp çevirdi. Bir iki adaım önün de dolanırken Saruhan kızı baştan aşağı süzdü. Üzerinde kendinden bir kaç beden büyük bir erkek gömleği altında kumaş pantolon,gömlek pantolonun içine özentisiz bir şekilde sıkıltırılmıştı. Arkasını dönmesi ile kalçaları gözüne çarptı. Kalçaları bir kadını anımsatmasa karşısındaki kıza kesinlikle erkek diyebilirdi. Gözüne çarpan beyaz çoraplarla yüzünü buruştururken kız elindeki tesbihi adamın alnına indirdi hafifçe. "Kalite kontrolün bittimi!?" Saruhan elini alnına götürerek hafifçe ovarken kaşlarını çatarak söylendi.

 

"Bitti! Kaporta çürük,göğüs çökük,dingil yamuk ama bak Allah için arka kasa sağlam!" Burcu adamın sözleri ile elindeki tespihi sallayarak ona yaklaşıp çenesi ve burnundan tutarak ağzını açıp baktı.

 

"Süt dişlerin gitmiş!" Kızın ne yapmaya çalıştığını anlaöayan Saruhan ellerşni yüzünden ittirerek alaylı bir şekilde homurdandı.

 

"Normal değil mi sence de?" Kız onu umursamadan beline sarılıp kaldırma çabalarına girişince Aykut bedenini kızın kollarının tutuşundan hızla kurtararak korkuyla baktı. Bu kız onu taciz mi ediyordu? Ellerini bedenini kormak için sararken kız ciddi bir şekilde başını salladı.

 

"Kilonda iyi. İyi beslemişler." Adam elini kıza doğru sallayarak homurdandı.

 

"Ne yapıyorsun sen lan!? Kurbanlık mı seçiyorsun!? Değişik!" Kız yandan bir gülüş sergileyerek adama doğru yanaşıp başını eğerek göz kırptı.

 

"Eee koca da bir kurbanlıktır değil mi koçum!?" Sözlerini bitirip Saruhan'ın kalçasını sıkınca adamın gözlerini yerinden fırlarcasına açılması ile sırıtıp geri çekildi. Tespihi bileğine geçirerek elini yumruk yapıp baş parmağını kaldırdı. " Allah için senin kasa benim kinden de sağlam mış be! Hele o kasları nere de yaptın anam babam!" Sözlerini bitiren kız bileğindeki tespihi eline alıp sallayarak Saruhan'a doğru yaklaşırken asam ellerini kaldırarak bağırdı.

 

"Olduğun yerde kal yaklaşma bana! Sapık mısın nesin sen!? Ellemedik,yoklamadık yerimi bırakmadın lan! Koca da kurbanlık gibiymiş! Lan şu haline bak rüyam da görsem korkarım! Rüya yı bir kenara bırak senin le hayal bile kurmam be! Sakın yaklaşma bana!" Burcu karşısındaki adamın tepkisinden memnun olurken üzgünmüş gibi başını salladı ağır ağır.

 

"Vay anasına yandığımın dünyası vay!" Adamın üzerine doğru bir adım daha attı. Ela gözleri kendisinden gerçekten korkmuş gibi bakarken biraz önce düzeltmeye çalıştığı kumral saçlarından bir kaç tutam alnına dökülmüştü. Adam tam hayallerindeki gibiydi. Yalan yok Allah özene bezene yaratmıştı ama o bu tarz bir görücü usulü evlilik istemiyordu.Kendisini toparlayarak elindeki tespihi adamın yüzüne doğru salladı. " Bizim de Fatmagül gibiydi hayallerimiz suçu yoktu amma anasını belleyen çok oldu!"

 

"Allah senin cezanı versin! O ne biçim bir söz lan!?" Burcu karşısındaki adama muzipçe göz kırparak elini havada umursamazca salladı.

 

"Ehhh! Boş versene sen! De hele bekar mısın? Manitan ya da yavuklun var mı?" Saruhan karşısındaki kızın özgüveni karşısında ağzından kaçan kıkırtıya engel olamadı.

 

"Yoksa ne yapacaksın?"

 

"Nikahıma alacağım lan! Ne yapacağım duvara asıp seyrine mi bakacağım!" Saruhan başını sağa sola sallayarak sabıt çekti.

 

"Ulan dön de bir aynaya bak be! Biraz daha zorlarsan birlikte kız tavlamaya çıkarız sen de o kaytan bıyıklarını burarsın artık!" Burcu'yu arkasında bırakarak dışarıya doğru yöneldi. "Kırkılma zamanı gelmiş koyun gibi orta da geziyor bana nikah basacakmış! Lan sen git cinsiyetini belirle önce!" Burcu kahkahasını serbest bırakarak adamın arkasından çıktı.

 

Ortalık panayır yeri gibi olmuş dört erkek kızlardan kaçacak delik ararken Diğerleri ise eğlencenin tadını çıkarıyordu. Gelen gurupla ortalık biraz sakinleyip kızlar aniden ortadan kaybolurken masalar hazırlanmış yemekler servis edilmişti.

 

Kayra önüne konulan pilavın üstüne saplanmış tahta kaşıkla bakışlarını sahte bir kızgınlıkla karşısındaki kıza çevirdi.

 

"Simay bu ne demek oluyor şimdi?" Simay sırıtarak Mert'e bakıp içeri kaçınca masadakileri bir gülme aldı. Kayra'nın sert bakışları da sorgularcasına Mert'e dönünce o anlam veremeyerek baktı.

 

"Bu ne anlama geliyor biliyor musun kardeşim?". Mert dudaklarını bükerek omuzlarını silkti.

 

"Simay evlenmek istiyor!"

 

"İyi ya abi evlensin banane!"

 

"Sanane mi? Lan kız senin le evlenmek istiyor hıyar!" Mert hızla masadan kalktı.

 

"Ne! Saçmalama lan! Ne alaka!?" Diğerleri Mert'in haline gülerken Rana elin de bardak dolu tepsiyle yaklaşıp birden yere bıraktı.

 

Çıkan sesle herkes o yöne dönerken Rana masaya doğru ilerleyerek elin deki Sağlam bardağı Zeki' nin önüne koyup sırıtarak içeriye doğru kaçtı.

 

Selçuk yanındaki adamı dürterek bakışları ile bardağı işaret etti.

 

"Aha! Senin ki de niyetini açıkladı! Hayırlı uğurlu oldun kardeşim." Zeki bir önün deki bardağa bir giden kıza bakarak korkuyla başını iki yana salladı.

 

"Olur mu abi öyle şey! ? Saçmalamayın Allah aşkına! Ben hayatta evlenmem o çakiyle!" Arkadaşlarının başlarına gelenlerin korkusu ve ortamın karışıklığı ile Aykut oturduğu sandalye den yavaşça kalkarak kimseye çaktırmadan balkon korkuluklarına yönelmişti ki duyduğu sesle yüzünü butuşturdu.

 

"Milavvvv! Milavvvv!" Herkes çıkan değişik sesle ne olduğunu anlamaya çalışırken Aykut onlara sırıtarak homurdandı.

 

"Kedi dir kedi!" Balkon dan aşağı doğru bedenini sarkıtarak rast gele bağırdı.

 

"Pisttt! Pisttt!"

 

"Milavvv!"

 

Aykut ellerini öfkeyle yüzünde gezdirirken omzuna dokunan elle bakışlarını arkasına doğru çevirdi.

 

"Kedi değil kardeşim boşuna kovma! Bizim oraların eski bir adeti kızlar evlenmek istediğini belli etmek için dama çıkar kedi gibi ses çıkarırmış!" Kerim karşısın daki adamın renginin atması ile kahkasını güçlükle bastırarak Aykut'un omzuna hafifçe vurdu. "Geçmiş olsun kardeşim."

 

"Ya abi kamera şakasımı bu Allah aşkına ya!? Böyle saçmalık olur mu?"

 

Max araya girerek homurdandı.

 

"Benim başima gelenleri bir bilseniz neler oluyor neler. Hem Sare kendi gözleri ile görmüş kızları sıkıştırmışsınız lavabo çıkışın da."

 

"Kim uyduruyor bunları ya! Ben değil o kıl yumağı sıkıştırıp oramı buramı yokladı benim! Kurbanlık dana muamelesi yaptı." Saruhan'ın sözlerini diğerleri de sözleri ile onaylarken Burcu'yu kapıdan çıkarken gören Saruhan eliyle onu işaret ederek sözlerine hırsla devam etti. " Aha kendisi sorun işte abicim kim kimi taciz etmiş! Ta bi kere şu tipe bakın ya! Erkek mi kız mı belli değil!" Yüzünü tiksinircesine buruşturarak sözlerine devam etti. " Elin de tespih, bıyıklar kaytan, kaşlar martı, beyaz çorap ayağın da al bu sefer de ayakkabıların topuğuna basmış! Kamyon şöförü gibi salınıyor mübarek!"

 

"Ayakkabıların topuğuna basmış!" Emir'in sorusu ile Saruhan başını sallayarak kızın ayaklarını işaret etti.

 

"Evet abiciğim bak işte!"

 

"Lan kız ayakkabının topuğuna basmış çünkü seninle evlenmek istediğini vurguluyor puşt!" Saruhan oturduğu yerden fırlayarak Emir'e öfkeyle baktı.

 

"Sikerim böyle işi! Ne evlenmesi lan! Zorlamı evleneceğim kardeşim istemiyorum!"

 

Diğerleri de Saruhan'ı onaylayarak ayaklanıp gitmeye yeltenirken kızlar hep birlikte içeriye kaçtı. İstedikleri olmuştu ve bu evlilik mevzusunu da kimseyi kırmadan kapatmışlardı. Banyoya girerek yüzlerini temizleyen kızlar üzerlerini değiştirmeye başladılar.

 

"İstemiyor musunuz abiciğim siz şimdi bu kızları." Doğan'ın sorusu ile erkekler hepsi bir den başını olumsuz anlamda sallarken arkadan gelen sesle o yöne döndüler.

 

"Oyy guzularım hoş geldiğiz hele!" Zeki gördüğü kadınla yüzünü buruştururken yeni gelen gurup Yasemin le hoş beş ettiler kısa bir süre. Kadın bakışlarını Derya'ya çevirerek muzipçe göz kırptı.

 

"Yimenizi yidiyseğiz benim gızları almıya geldim. Malum ortalık gurt gaynıyo guzuları gurtların önüne atmıyam."

 

"Hah! Ben de merak ediyordu, bu eşsiz şahaserleri dünyaya getiren üstün kabiliyetli kadın kim diye. Demek senin kızların!" Zeki'nin sözleri ile Yasemin meydan okurcasına ellerini beline atıp balkon korkuluklarına yaklaştı.

 

"Ne o beğenemedin mi bosdan gorkulu!" Zeki ellerini dur dercesine kaldırarak söylendi.

 

"Yooo! Haşa! Beğenmemek ne demek! Hepsi kıymetli bir mücevher gibi Allah için! Ama keşke kıymetleri ile oldukları yerde kalsalarmış! Dünya ya fazla ağır gelir senin kızlar! Paha biçilemez!" Yasemin başını iki yana sallayarak sırıttı.

 

"Bak sen bu işten anlıyon. Elmas da önce kömür olarak çıkar işlendikden sona değeri artarmış dirler. Sen biliyon bu işi."

 

"Bıraksaydın da hep kömür olarak kalsaymış keşke senin o elmaslar!" Yasemin,Saruhan'ın sözlerine karşılık elini hava da boş ver dercesine salladı.

 

"Kör atın kör alıcısı olurmuş. Onların gısmetleri gapıda dizili siz dert itmeyin gendi başığıza çekin husayı. Evde galmışınız benim gızlarıma laf idiyonuz." Aykut eliyle konuşan kadını işaret etti diğerlerine.

 

"Bak abi kızların kör alıcıları varmış! Bize yakışmaz verilen sözü bozmak. Bırakalım mıtlu olsunlar alıcılarıyla."

 

"Bağa bak kenafir gözlü kümes gaçgını gart horuz! Size mi galdı benim dünya gözeli gızlarım!" Yasemin sahte bir öfkeyle Aykut'a bakarken Mert kahkasına engel olamayarak yanındakilere Yasemin'i göstererek konuştu.

 

"Dünya güzeli mi dedi o?" Bakışlarını Yasemin'e çevirerek sözlerine devam etti. " Abla senin gözlerin de bir problrm mi var? Sen kızlarını estetiğin kralını yapan bir doktora da götürsen kar etmez! Mal ortada sonuçta." Yasemin yüzünü butuşturarak çemkirdi.

 

"Hele laflara bak! Öküzün harmanda sıçdığı gışın önüne gelirmiş laflarığıza diggat idin pişman olman sona.Benim gızlarım sizi gül olsağız yakasına mendil olsağız cebine sokmazlar! Di gidin işinize benim azımı bozdurman."

 

"Oğlum gene dört ayağımızın üstüne düştük. Bırakın üstelemeyin başımıza falan kalırlar sonra!" Aykut'un sözlerini haklı dercesine diğerleri de onaylarken Yasemin kapıya doğru bağırdı.

 

"Simay,Rana,Ayça,Burcu! Hadi gali gız! Çıkıvirin gali." Yasemin'in sesiyle kızlar arka arkaya evden çıkarken erkekler dönüp bakmamıştı bile. Taki merdivrn den inip Yasemin'in yanına gelene kadar.

 

"Bunlar kim lan!?"

 

Hepsinin ağzından aynı kelime dökülürken Rana'nın beyaza yakın saçlarından durumu çakan Zeki'nin ağzından bir küfür firar etti.

 

"Ha siktir!" Arkadaşları bakışlarını kızlardan kısa bir an Zeki'ye çevirince Yasemin de aynı anda konuştu.

 

"Benim beğenmediğiniz eşsiz mücevher gızlarım!"

 

Bakışlar tekrar kızlara dönerken Yasemin sözlerine devam etti.

 

"Hadi gızlar gidem de Azra teyzeğize bunların sizi beğenmedini söylüyem o da usulünce analarığıza söler gali." Kızlar erkeklere kısa bir bakış atıp Yasemin'i başlarıyla onaylarken Yasemin tekrar konuştu. " Leyla teyzrğiz didiki onları beğenmezlerse Güney'in askeriyeden arkadaşları var bi de onlarla görüşsünler. " Kadının son sözleri ile ilk kendine gelen Zeki balkon korkuluklarından atlayarak önlerine geçti.

 

"Gerek yok! Başka biri ile görüşmesine beğen di o beni vallahi beğendi!" Bir den önüne dikilen adamın heybeti ile Rana korkuyla bir adım gerilerken aynı hızla diğerleri erkekler de kızların karşısına dikildi.

 

Yitenumutlar....

 

 

Loading...
0%