Yeni Üyelik
27.
Bölüm

İ-D-B-S-27

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı - Sezen Aksu - Haydi Gel Benimle Ol

 

Keyifli okunalar 💞💞

 

 

Yasemin karşısında dikilen adamlara baktı kısa bir süre. Sevmişti bu çocukları. Biraz akılları hava da olsalar da iyi çocuklara benziyorlardı. Zaten sakıncalı tipler olsa Kayra aralarına girmelerine izin vermezdi. Kısacası bu gençler bu geniş aileye damat olacak yıllardır aradıkları o yuva sıcaklığını artık bulacaklardı. Kızların bakışların dan da beğendiklerini anlayan Yasemin bu işi bu akşam halletmeye karar verdi. karşıların da dikilen adamlara tek tek baksa da hiç birinin gözüyle kesişmedi bakışları. Çünkü büyük bir beğeniyle kızların üzerindeydi onların gözleri. Boğazını temizleyerek sertçe konuştu.

 

"Eee yolumuz dan çekilivirin de gidem gali. "

 

"Olmaz!" Saruhan'ın çıkışıyla ona dönerek şaşırmış gibi yaptı.

 

"Niye olmasın lan?"

 

"Şöyle olmaz ..." Aykut yanındaki arkadaşının karnına bir dirsek atarken kızlar onların bu kıvranışına gülmemek için kendileri ile mücadele ediyorlardı. Aykut dişlerinin arasından arkadaşına tısladı.

 

"Sen de bir şey söylesene abicim!" Mert karşısındaki kızın çekik gözlerinde kaybolmuştu. Bu kızın kökenlerinde kesinlikle farklı bir ırk vardı. Büyük ihtimal melez di. Arkadaşının kendisini dürtmesi ile kendine geldi.

 

"Hıı! Bana mı dedin kardeşim?" Aykut arkadaşının tuhaf haliyle homurdandı.

 

"Hay ben senin ... " Bakışlarını Yasemin'e çeviren Aykut şirince sırıttı. " Ablacım çok hoş bir şaka yapmışsınız doğrusu. Kırk yıl düşünsem evleneceğim kızla böyle tanışacağım aklıma gelmezdi doğrusu." Saruhan eli ayağı bir birine dolaşmış bir şekil de nereye koyacağını bilemeyerek elini saçlarına atıp karıştırırken sırıttı.

 

"Aynen öyle ablacığım. Kim derdi kader de bu köye gelipte eveleneceğimiz kızlarla karşılaşacağımızı?" Burcu karşısın da kendisine sırıtarak bakan adamın yüzüne şaşkınca baktı. Biraz önce oynadıkları oyundan sonra bu adamlar hani bunları istememişlerdi. Ne yapmaya çalışıyorlardı şimdi? Gerçi görücü usulü olarak saymazlarsa değişik bir tanışma olmuştu. Hoşuna da gitmişti karşısında ki adam. Ama bu düşüncelerini bilmesine gerek yoktu.

 

"Pardon! Evleneceğimiz kızlar derken? Biraz önce bizi istemediğinizi gayet net bir şekil de gösterdiniz. Şimdi ne evliliğin den bahsediyorsunuz acaba?" Saruhan kıza yaklaşarak ellerini cebine koyup çapkınca sırıttı.

 

"Siz de biraz önce ev de kalmış, kudurmuş kızlar gibi üstümüze atlıyordunuz!"

 

Rana adamın sözleri ile öfkeyle ayağını sertçe yere vurup çemkirdi.

 

"Evlenmeyi istemediğimiz için biz o numaraları bizi beğenmeyip evlenmekten vazgeçin diye yaptık!"

 

Zeki tek kaşını kaldırarak Rana'ya meydan okurcasına baktı.

 

"O zaman pek işe yaramamış sizin numaralar! Çünkü ben seninle şu andan itibaren ciddi bir ilişki düşünüyorum! Sen tam bana göresin! Kararımı verdim ben evleneceğim kızım seninle!" Rana başını hafif geriye doğru atarak burnunun dibine kadar sokulan adamın mavi gözlerine öfkeyle baktı.

 

"Hadi ya!Bana sordun mu o kararı alırken acaba!? Karının üstüne kuma olarak mı alacaksın!?" Zeki umursamazca omuzlarını silkti.

 

"Evli değilim ki?"

 

Ellerin de çaylarlar bahçe de didişenleri sinema izler gibi izleyen diğerleri sırıtarak fikir yürütüyordu konu hakkın da. Erkekler, kızların onlara bir şans vereceğini söylerken, kadınlar, erkeklerin o şansı koparmak için çok uğraşmaları gerektiğini söylüyordu.

 

"Bence bu gece bunlar buradan sözlü çıkar demedi demeyin!" Kaan elindeki çay dan bir yudum alarak kendisine o kadar da değil bakışları atarak alayla sırıtan , adamlara ve kadınlara siz görürsünüz bakışları attı.

 

Mert uzun süredir tesiri altın da kaldığı gözlerden bakışlarını çekmeden ortaya konuştu.

 

"Bence her şeye en baştan başlayıp bir birimize şans verebiliriz." Simay dudaklarını bükerek alayla sırıttı.

 

"Dedi... Evli ve üç çocuklu aile babası! Ben de üç çocuklu evli bir adama şans verecek karakter yok canım! Olan varsa on da dene sen şansını."

 

Mert kıza doğru bir adım atmıştı ki Yasemin'in çalan telefonu ile aralarından geçip bir iki adım uzaklaşması ile olduğu yerden konuştu.

 

"Ya yeminle evli falan değiliz! Biraz önceki haliniz yüzünden korkudan öyle söyledik."

 

"İyi ya! Bizim amacımız da buydu zaten. Evlenmeyi istemediğimiz için öyle davrandık ve hala da bu düşüncedeyiz. Hem iç güzelliğe değil de dış güzelliğe bakan adam dan ne hayır gelir?"

 

Kızlar arkadaşlarının son sözlerini başları ile onaylarken Aykut araya girdi.

 

"Nikahta keramet vardır demiş atalarımız!" Aykut karşısındaki kıza çapkınca göz kırptı. " Siz biraz önceki halinizle aynaya baktınız mı acaba da suçu bize buluyorsunuz?"

 

Ayça yüzünü buruşturarak homurdan dı.

 

"Ne var mıştı halimiz de!? Siz dönün de bize saydırdığınız onca söze bakın önce! Üstelik o atalarımız tam da içinde bulunduğumuz durumla alakalı başka bir söz daha söylemiş. Güzel gözünden,yiğit sözün den belli olurmuş!"

 

"Amaan! Eeee gız Leyla oldu mu şindi?" Yasemin'in sesi ile hepsinin bakışları o yöne dönerken o sözlerine devam etti. "Neyse gali yapacak bişi yok. Hem Kayra'nın arkadaşları gızları beğenmedi. Madem öle sen yolla öteki olanları da görüşsünler bakam! Tamam bekliyom. Hadi görüşürüz."

 

Erkekler bir birine ne oluyor dercesine bakarken kızlar da merakla Yasemin'e dönmüştü. Yasemin ise arkadın da kalan balkona doğru dönerek bir iki adım atıp seslendi.

 

"Gız Güney!"

 

Güney ağzındaki çayı yutarak acrleyle cevap verdi.

 

"Efendim Yasemin abla."

 

"Gızım anan aradı. Senin askeriyeden arkadaşların geliyomuş gızları görmiye gonum mu neyise onu atıvirecemişin adiresi çabık bulsunlar diyi."

 

Güney yanın daki kızlara ne oluyor bakışı atarken kızlar bilmiyoruz dercesine dudak bükmüş, Kaan büyük bir kahkaha patlatmıştı.

 

Zeki karşısındaki kızın yanına sokuldu. Kızın kendisine kaşlarını çatarak bakması ile başı ile Yasemin'i işaret edip konuştu.

 

"Aykız! Söyle şu kadına sana talip falan getirmesin!" Rana yüzünü buruşturarak adamın sözlerine homurdandı.

 

"Aykız ne be!? Rana benim adım Rana! Hem sanane benim taliplerimden manyak mısın nesin!?" Eliyle adamı göğsünden ittirmeye çalışarak öfkeyle o da arkasındaki balkona dönerek seslendi.

 

"Güney!" Kızın bakışları kendisine dönünce sözlerine devam etti. " Ben karar verdim evleneceğim. " Zeki'nin yüzün de yamuk bir gülümseme oluşurken arkadaşlarına gördünüz mü dercesine havalı bir bakış attı." Arkadaşlarının aradın da böyle bir doksan boyların da boylu poslu kaslı kara kaş kara göz karayağız birisi varsa ben kabul ediyorum!"

 

"Neee!" Zeki'nin tepkisi ile kız ona ters ters baktı.

 

"Ne, ne!?"

 

"Lan ben de uyuyorum işte o krıterlere. Boy desen boy,pos desen pos! Bir doksan dört boyum, kas desen Hulk'a rakip olurum! Daha ne istiyorsun kurban olayım!" Rana adamı baştan aşağı süzerek kaşlarını olmaz dercesine kaşlarını kaldırdı.

 

"Olmaz! Bir kere ben esmer severim!Sarışın ve mavi gözlüsün! Dört santim fazla uzunsun! Öyle boğum boğum kas ta istemem bay Hulk!" Karşısın daki adam dişlerini sıkarak tısladı.

 

"Zeki! Adım zeki! Dört santimin lafımı olur aramız da! Ben farklılıkları sevrrim! Mesela saç rengin çok farklı! Dört santimin lafımı olur aramız da? Ben de minyon kadın severim! Biraz önce içeri de de kaslarıma nasıl ağzının suyu akarak baktığını da gördüm ayrıca! Yani sen tam benim tipimsin!" Rana adamın burnunun dibine girerek dişlerinin arasından tısladı.

 

"Terbiyesiz!" Kızın yakınlığını fırsat bilerek üstüne eğilen Zeki de tıpkı o gibi dişlerini sıkarak tısladı.

 

"Daha terbiyesizleşmedim yavrum! O yüzümü talibin olarak gelecek piçe saklıyorum!" Rana'nın irice açılan bakışlarına karşılık sırıtarak geri çekildi.

 

"Güney attın mı konumu? Ne zaman geliyorlar mış? Ya kıyafette getirmedim yedek! En azından makyajımı bari tazeleyim. "

 

Balkondakiler eğlenerek karşılarındaki manzaeayı izlerken Güney kuzların ısrarı ile göstermelik olsrak eline telefony slarak bahçedekilere doğru salladı.

 

"Şim di attım canım!"

 

Yasemin fitili ateşleyip kenara çekilerek teleğinin cebindeki çekirdeği yerken kendi kendine kıkırdayarak fısıldadı.

 

"Anam sen şu zillilere bak heleee! Gız siz oyunculuk da beni bile sollarsığız ya! Hadi bakıyım gızlar görüyüm sizi! "

 

Saruhan yanın daki kızın sözleri ile kolundan kavrayarak huzla kendisine çevirerek öfkeyle isyan edercesine konuştu.

 

"Lan bana gelince maymundan beş dakika önce dünya ya teşrif etmiş gibi karşıma çıkıpta elin yavşağına ne demeye süsleniyorsun!? Git biraz önceki makyajını yap!" Burcu yanın daki adam dan kolunu sertçe çekerek elinden kurtardı.

 

"Sanane be! Sen kim oluyorsun? Ne demeye tekrar gireyim o kılığa. Kararımı değiştirdim beğenirsem evleneceğim!"

 

"Ben Saruhan bebeğim! Saniyeler önce sözlün olan Saruhan!"

 

"Sözlüymüş ben bir söz verdim mi sana acaba!? Kendi kendine gelin güvey oluyorsun sen!?" Saruhan işaret parmağını kaldırarak uyarırcasına kızın göğsünü dürttü.Bu kıza mı tahta gibi demişti. En az doksan beden sütyen takıyordu bu kız? Peki biraz önce neredeydi o göğüsler? Kız göğsündeki parmağı hırsla ittirirken o kendine gelerek tısladı.

 

"Orta da bir gelin güvey mevzusu varsa gelin sen damat ben olacağım! Kendi kendime olduğum falan yok yani!"

 

Aykut yanındaki kızın çantasından bir şey çıkartması ve telefona bakarak bir şeyler yapması ile dikkat kesildi. Gördüğü şeyle kaşlarını çatarak bir adımda kıza yaklaşıp elindeki ruju hışımla çekip bir köşeye fırlattı.

 

"Ne yapıyorsun sen be!?" Ayça'nın sorusu ile Aykut elini beline koyup tek kaşını kaldırarak baktı.

 

"Esas sen ne yapıyorsun?"

 

"Ruj sürüyordum! Tabiki sen Rujumu alıp atana kadar! O ruj ne kadar senin haberin var mı?" Öfkeli gözleri ile karşısındaki adama öldürücü bakışlar atarken adam da ondan aşağı kalmıyordu.

 

"Ne kadarsa ne kadar! Ben alırım sana yenisini! Şimdi değil ruj,krrm dahi süremezssin!" Ayça ellerini kavgaya hazır mahalle karısı gibi beline atarak adama çemkirdi.

 

"Allah Allah! Sana mı soracağım ne yapacağımı? Bir de rujumu geri alcakmış! Kimsin sen be !? Ruj da sürer mini etekte giyer talibimi karşılarım sana ne oluyor!?" Kızın kolundan tutarak sertçe çekip bedenine yaslayarak kararşı bakışlarını gözlerine dikti.

 

"Ben Aykut! Biraz önce tanıştık! Şim di de sevgili olduk farzet! Kısa bir süre sonra nişanlım sonra da karım olacaksın! O yüzden benim kadınım olacak bir kız benden başka kimse için süslenemez! Bu nu o aklına sok sonra da sorun yaşamayalım bu konuda!"

 

Simay, Yasemin'e doğru dönerek seslendi.

 

"Abla burada dikilip duracak mıyız? Talipler nereye gelecek senin eve mi buraya mı? Ona göre oturalım artık bir yere yoruldum ben. Pelte gibi mi çıkayım çocuğun karşısına?" Yasemin oyurduğu yerden kalkarak elindeki çekirdeği cebine koyup kızlara doğru yaklaşıp Simay'ın önün de durarak onu beğeniyle süzdü.

 

"Tühh! Maşşalah at gibisin! Ne yorgunluymuş. İrkek yaşlansa gız alır,gız yaşlansa kim alır dimiş atalar. Demir tavında dövülür gızım. Siz gelen taliplerinizi gaçırman böz."

 

Simay üzerindeki elbiseyi çekiştirerek bir kahkaha attı.

 

"Bence de abla. Güney'in arkadaşını kabul edeceğim. Nereye kadar bekar kalacağım doğru söylüyorsun. Hem çocuğun işi gücü de yerin de. Askeri pilot çok havalı."

 

Mert kızın sözleri ile biraz şaşkın biraz öfkeli ona bakarak homurdandı.

 

"Ne olmuş yani!? Ben de özel harekat polisiyim! Onun uçakla aldığı leş kadar benim bu ellerle aldığım kelle var!" Ellerini kızın gözünün önün de sallayarak homur dandı. "Onun karşısın da da böyle fingirdemeye devam edersen o kellelere bir tane daha eklenecek! Benim bir yola çıktığım kıza kimse talip olmayı bırak yan gözle bile bakamaz!"

 

Simay, karşısında ellerini gözünün önüne kadar sokan adamın ellerini sertçe ittirip,kendisine kızgınca bakan gözlerine imalı bir bakış atıp saçlarını omzundan arkaya doğru attırdı.

 

"Seninle çılsak çıksak koşu yoluna çıkarız. Onda da sen beni çocuk parkına dönen sapakta yol da bırakırsın. Malum üç çocuğun varmış ya ,yerin bir baba olarak orası olur çünkü. Benim evli adamlarla işim olmaz kısmetimin önün de durma o yüzden!"

 

Mert ellerini sıkıntıyla saçlarından geçirdi. Biraz önce içeri de söylenen söz önüne gelmişti. İşaret parmağını kaldırarak kıza doğru uyarırcasına salladı.

 

"Birincisi evli olsam sana talip olmazdım! İkincisi ilk talip benim o şansı bana vereceksin! Üçüncüsü benimle çıkacağın yol da sapak yok bütün yollar direk nikah masasına çıkıyor güzelim!"

 

Yasemin araya girerek söylendi.

 

"Ehhh! Gelin binmiş deveye gör nasip neriye! Nasibiğiz de yomuş dimek. Hadi bakıyım çekilin yoldan."

 

Kızlar Yasemin'e doğru bir adıö atmıştıli erkekler önlerine dikilerek homurdandı.

 

"Nereye!?"

 

"Güneyy! Telefonlarınıza neden bakmıyorsunuz kızım siz!? Araç arızalandı yol da kaldık! Ulan drmeyr taşıyorsunuz o lanet telefonları." Mehmet sinsice sırıtarak ikizine saydırırken çaktırmadan yanındaki adamları kontrol ediyordu. Yüzlerine bakılırsa durum vahim di.

 

Erkekler gelen beş kişiye şüpheyle bakarken onların da kendisini çatık kaşları ile incelemesi ile bir birlerini tarttılar. Gelenlerin bahsedilen talipler olduğunu düşünürken Rana'nın sözleri ile Zeki bakışlarını ona çevirdi.

 

"Allahım sana geliyorum! Sen benim aklımı da kalbimi de koru yarabbim! Heybetin den bastığı yer sallanıyor mübareğin!"

 

Zeki yanındaki kızın sözleri ile dişlerini sıkarak tısladı.

 

"O çeneni bir an önce kapatmazsan o heybetli cüsse biraz sonra ayaklarının dibine iki seksen uzanacak heberin olsun!" Rana bakışlarını kısarak adamın ciddiyetini tartarcasına bakarak fısıldadı.

 

"Gerçekten yapar mısın dediğini?" Zeki başını olumlu anlam da sallayarak dişlerinin arasından tısladı.

 

"Daha fazlasını bile yaparım rahat durmazsan!" Kız, bir karşısından kendisine avına yaklaşan aslan misali yaklaşan adama, bir yanındaki adama bakarak endişeyle fısıldadı.

 

"Sakın öyle bir şey yapma!" Zeki kızın sözleri ile gerilirken çoktan kızı bir hamlede iri bedeninin arkasına çekmişti.

 

"Bu... Bu olamaz! Bu kadarı fazla ama!" Ayça karşıdan gelen adamla, yanındaki adam dan bir adım uzaklaşmaya çalışırken Aykut kızı kolundan tuttuğu gibi yerinde sabitledi. Kızın şaşkın bakışları kendini bulunca homurdandı.

 

"Sakın bir adım daha atayım deme! O gözlerini de elin adamının üzerinden çek!" Ayça karşısındaki adamdan bakışlarını çekmeden fısıldadı.

 

"Esas sen şu elini bir an önce kolumdan çek!" Kız kendilerine yaklaşan adama doğru şirince sırıtarak kolunu sertçe kurtarmaya çalışınca Aykut aniden kolunu kızın omzuna doladı.

 

"Yandım! Yandım Allahım! Biraz sonra kendi yaktığım ateşi zevkle harlayacak! Bittim ben!"

 

Saruhan yanında söylenen kızın sözleri ile yüzünü buruşturdu.

 

"Senin o ateşini söndürürüm kadın! Ağzından çıkan laflara dikkat et!"

 

Burcu gözlerini devirerek titreyen elleri ile yanındaki adamı ittirmeye çalışarak çemkirdi.

 

"Ne diyorsun sen ya! Çekil uzaklaş yanımdan! Ateşimi söndürecekmiş! Gelen adama bir bak istersen! O ateşi biraz sonra bizzat o yakacak! "

 

Saruhan kendisini ittirmeye çalışan kızın titreyen ellerini sıkıca kavrayarak öfkeyle fısıldadı.

 

"Biraz daha adama bakmaya devam edersen ben cehennemin olacağım haberin olsun!"

 

"Allahım sen bu adamın kalbine anlayış nasip eyle! Hayallerimin peşinden koşturma beni! Ayağım da topuklular var takılıp düşmekten korkuyorum!"

 

Mert yanındaki kızın homurtusuyla bakışlarını hızla ona çevirerek sinirle söylendi.

 

"O hayallerin arkasından el salla yoksa ben bizzat ben başka bir şey sallayacağım Simay!"

 

"Sen buradan şimdi kaybolmazsan,el sallayacağım şey çok olacak! Pis pis konuşup durma çabuk kaybol! Yüreğimin tahribatına razıyım bari hayallerim benimle kalsın!"

 

Mert kolunu kızın beline sararak kendisine çekip kulağına fısıldadı.

 

"Adama karşı en ufak bir fingirdemeni görürsem tahribat senin yüreğinde değil onun bedeninde olur!"

 

"İşte şimdi gösteri başlıyor! Bu gün intikamımı bu dallamalardan alacağımı söylemiş miydim!"Kaan'ın sözleri ile balkonda ki bütün bakışlar ona dönerken o yüzündeki pis bir sırıtışla elindeki bardağı karısın doğru uzatarak tekrar konuştu. "Sarah bir çay daha veririr misin ? Eğlence kuru kuru gitmez şimdi!"

 

Yaklaştıkları gruba sinsi bir gülüşle ilk selam veren Mehmet olmuş bakışlarını kızlara çevirerek muzipçe göz kırpmıştı.

 

"Ne haber kızlar? Bizi karşılamak için mi çıktınız avluya?"

 

Rana başını saklandığı adamın arkasından çıkarıp şirince sırıttı.

 

"Merhaba Mehmet abi! Ya sizi karşılamaya çıktık. Gözümüz yollarda kaldı doğrusu." Zeki yan tarafın dan başını uzatarak konuşan kızın yüzüne iri elini kapatarak arkasına doğru homurdanarak ittirdi.

 

"O kafanı bir daha sakın çıkartma oradan!"

 

Diğer kızlar da Mehmet'e karşılık verirken Zeki'nin hareketi ile yumruklarını sıkan adam dişlerini de sıkarak konuştu.

 

"O saklandığın bedenin arkasından çık ta yüzünü göreyim!" Karşısındaki adamın sesiyle kızın ellerinin tişörtüne yapıştığını hisseden Zeki adama doğru bir hamle yaparak tısladı.

 

"Sen kimsin ki benim sözlümün yüzünü görmeyi umut ediyorsun lan!?" Söylediği sözle karşısındaki adamın yüzü öfkeyle kararırken bedenine batan tırnaklarla kızın titreyen sesini işitmesi bir oldu.

 

"Allah senin cezanı versin koca öküz! Yaktın beni!"

 

Adam dişlerini sıkarak karşısındaki çiftin sarmaş dolaş halini süzerek öfkesini alaylı bir şekşl de dile getirdi.

 

"Muhteşem bir karşılama! Doğrusu bu kadar güzel bir karşılama beklemiyordum! O kolun altın da değil de benim yanım da olman gerekmiyor muydu senin?" Aykut kızı biraz daha sahiplenircesine bedenine çekerken kızın çırpınışlarını umursamadan sert bir şekil de karşılık verdi karşısındaki adama.

 

"Sözlüsü dururken sen kimsin ki senin yanın da olacak puşt! Ağzına ayar vermezsen ben o ağzını dağıtarak veririm o ayarı." Yanın daki kızın koluna batırdığı tırnaklarını umursamazken karşısındaki adam kendisine doğru öfkeyle bir adım atarak tısladı.

 

"Denesene! Hadi dene bir de o kemiklerini tek tek kırayım senin it!"

 

Hepsi kopacak fırtınayı beklerken kimse müdahale etmek istemiyordu. çünkü bu işin sonun da arada kalmayı kimse istemiyordu. İzlemekle yetinip kendi göbeklerini kendilerinin kesmesini beklediler. Sonuçta bu derin mevzulara hepsi de dalıp çıkmıştı.

 

Karşısında kendisini el ele izleyen çifte bakarak,gözleri ile ellerini işaret ederek gürledi.

 

"Ne anlama geliyor bu!?"

 

"Şey..."

 

Saruhan ellerini karşısındaki adamın gözüne sokarcasına kaldırarak alayla sırıttı.

 

"Ne anlama geldiğini anlamayacak kadar beyinsiz misin koçum? Bir sürü anlamı var! Bak mesele ben sayayım sana bir kaç tane. Sevgilim,sözlüm,nişanlım,karım!" Karşısındaki adamın yüzünün aldığı şekille Saruhan'ın yüzündeki alaylı sırıtış iyice genişlerken yanındaki kız tıtreyen sesi ile fısıldadı.

 

"Allah senin belanı versin! Azrailim oldun resmen! Ecelim de karşım da! Bittim ben!"

 

Adam karşısındaki kızın belindeki ele bakarak yüzünü buruşturdu.

 

"Kamera şakası mı bu!? Bu adamın kolunun senin belin de ne işi var!?" Mert kızın belini biraz daha kavrayarak sertçe kendine çekip karşısındaki adamın gözlerine benim dercesine baktı.

 

"Boşuna burya kadar zahmet etmişsin birader! Orta da Şaka olan bir durum yok! Biz gayet ciddiyiz! Ama bak sizin sözlü kızlara talip olmanız eşşek şakası ile eş değer! Şimdi ikileyin buradan hadi kardeşim!"

 

Adam Mert'in sözleri ile bir iki adım da önüne dikilip alayla sırıttı.

 

"Hadi ya! Gitmzssem ne yapacaksınz!?" Alaylı bakışları yerini öfke pırıltılarına bırakırken dişlerini sıkarak tısladı. "O kolunu hemen kızın belinden çekmezsen şaka nasıl yapılır zevkle göstereceğim sana!"

 

Mert karşısındaki adamın gözlerinde ki öfkeye karşılık aynı bakışlarla karşılk vererek homurdandı.

 

"Göster bakalım neyi gösteriyor muşsun zevkle!"

 

"Bence bizimkiler Mert'leri mahfedecek! Onları daha önce hiç bu kadar sinirli görmemiştim."

 

Güney'in sözleri ile Kayra eğlenirmiş gibi seslendi.

 

"Bence o kadar da emin olma onların aldığı eğitimlere karşı seninkilerin pek şansı yok!"

 

Kaan bardağındaki çaydan bir yudum alarak diğerlerine dönüp sırıttı.

 

"Bence ikisi de olmaz berabere kalırlar. Hasarlar eşit olur yani."

 

Bakışlar tekrar önlerindeki gergin ortamın manzarasına dönerken Koray'ın kükremesi ile ortalık bir anda karıştı.

 

Erkekler yumruk yumruğa bir birine girerken balkondakiler büyük bir keyifle izlerken, kızlar telaştan ne yapacağını bilmiyor,Yasem'in elinde ki çekirdeği ile oturduğu yerden bacaklarını uzatarak çıkan kavgaya yorumda bulunuyordu.

 

"Eccik sert vurun canım! Boyuğuza posuğuza bakan da essah bi şi sanır! O ne öle yalandan vuruyonuz." Elindeki çekirdekten bir tane daha ağzına götürüyordu ki yerde yuvarlanan adamlarları görmesi ile onlara doğru seslendi.

 

"Lan Koray! Yidirdim yimeklerin hatırına o Zeki dinen gorkulun ağzına iki dene de benim uçun giçir! O bağa laf yitişdiriyo iki de bi." Sözlerinden sonra sinsice sırıtırken bu defa Zeki'nin üste çıkması ile kadın tekrar bağırdı. "Oyyy! Benim selvi boylu Zekim! O Koray'a iki dene de, benim uçun vur güccüken benim civcilerimin hepisini öldürmüşdü o çam yarması. Ha,ha,haaahh öle. Vur, vur eliğe sağlık guzuuum!" Yasemin sözlerini bitirip çekirdeğini yemeyr devam ederken kızlarda kavga eden adamları ayırmaya çalışıyordu.

 

"Yaaa! Yeter yok öyle bir şey! Bit şey yok aramız da! Tanımıyorum ben bu adamı! Söz falan yok!"

 

Burcu'nun sözleri ile Saruhan karşısında ki adama bir yumruk atarak Burcu'ya döndü ve elini hesap sorarcasına sallayarak öfkeli bir şekil de bağırdı.

 

"Lan az önce içeri de oramı buramı yoklarken,popomu mıncıklarken,bekar mısın diye sorarken neyindim o zaman!?" Barlas karşısındaki adamın söyledikleri ile dudağından sızan kanı silerek hırsla kızın üzerine doğru kükreyerek yürüdü.

 

"Laaan Burcuuu! Ne diyor lan bu it!?"

 

Saruhan kendisini bırakıp kızın üstüne doğru yürüyen adamla kokundan tutarak bağırdı.

 

"Kimin üstüne yürüyorsun lan sen!" Gözüne yediği yumrukla Saruhan sendelerken adam kızın karşısına dikilmişti.

 

Ayça bir birine girmiş iki adamın kollarına yapışarak korkuyla fısıldadı.

 

"Allah aşkına ayrılın ya!" Bakışlarını Aykut'a çevirerek çemkirdi." Ya bıraksana sen de be! Burnunu kanattın azman!" Aykut kaşlarını çatarak kıza döndü.

 

"Önce o vurdu! Benim de kaşım açıldı! Sen beni düşüneceğine elin piçini mi düşünüyorsun!?" Ayça ellerini brline atarak öfkeyle bağırdı.

 

"Onun tarafını tutacağım tabi! Senin tarafını ne diye tutayım?"

 

"Lan biraz önce içeri de benimle oynaşmaya çalışıp, göğsümü çimdiklerken de beni tutuyodun ya!?" Sözleri biter bitmez çrnesine yediği yumrukla geri savrulurken Ayça üstüne doğru gelen adam dan geri geri kaçarak saklanacak yer aramaya başlamıştı.

 

"Gel gız gel! Sen de giç arkama!" Yasemin Burcu'yu da diğer kızlar gibi arkasına alırken bakışları hiç kıyamadığı genç adama döndü.

 

Simay ellerini beline atmış iki erkeğin bir birine yumruk savuruşunu zevkle izliyor du. Mert'in karşısın daki adamın yüzüne kafa atması ve onun burnun dan gelen kanla endişeyle bağırdı.

 

"Yaaa neden yüzüne vuruyorsun be!? Şu hale bak o canım yakışıklı yüzünü ne hale getirdin? Öküz! Koluna bacağına vurur insan!" Mert kızın sözleri ile hızla ona doğru dönerek sıktığı dişlerinin arasından tısladı.

 

"Senin o dilini ben var ya!" Başını öfkeyle sallayarak homurdandı. " Az önce içeri de yakışıklılığım dan kekeme olmuştun! Çok yakışıklısın,bekar mısın diyordun ne oldu o sözler!? Ulan kocam istiyorum gel beni al diye üstüme tırmanıyordun iki dakika önce!" Simay ağzı bir karış açık karşısındaki adama baktı. Evet hepsini demese de söylediklerinin çoğunu demişti ama bunu söylemenin ne lüzumu vardı ki şimdi. Ellerini beline atarak bakışlarını kısıp karşısındaki adama çemkirdi.

 

"Deyivermişim ne olmuş!?"

 

"Simaaaay!" Kız isminin kükrenişi ile ağzından kaçanların farkına varırken ellerini hızla ağzına kapattı.

 

Adam kızın üzerine doğru yürürken Mert önüne geçince kafasını suratına geçirdi. Mert kendini hızla toparlarken yumruğunu adama doğru savurdu.

 

"Oyyy! Boncuk gözlü gara guzuuumm! Sen benim dünya gözelime nası vurun?" Yasemin ellerini beline atarak öfkeyle kavga eden ikiliye doğru ilerlerken kızlar da arkasına sinerek peşinden gidiyordu. Yasemin'in bağırmasını kimse umursamazken o kavga edenlerin arasına girerek tekrar bağırdı. "Yiter gali! Kesin şu it dalaşını!"

 

Zeki karşısındaki adama öfkeyle bakarak Yasemin'e karşılık verdi.

 

"O zaman yolla bunları buradan! Kızlar dan uzak dursunlar!" Yasemin, Zeki'ye bakarak alayla sırıttı.

 

"Ne diye yollayım! Hangiğizi yollayım onu da bilemedim! Gırık bana bu gece lazım,yarın kocam gelecek! Sizin iş o hisaba döndü! Hey gidi heyyy!" Zeki yüzünü buruşturarak kadına midesi bulanırcasına baktı.

 

"Ne biçim sözler bunlar kadın! Ne alakası var şimdi!? Pis pis konuşuyorsun!? Yahu senin insan gibi iki çift lafın olmaz mı!?" Yasemin başını iki yana sallayrak masumca karşılık verdi.

 

"Ne didim ki ben şindi lan!? Siz gırıksığız işde!"

 

"Yasemin ablaaa!" Yasemin'in bakışları kendisine şaşkınca bakan kızlara döndü.

 

"Ehhh! Zillilenmen siz de! Olanları eve atıp orasını burasını mıncırtdığız ben size ölemi didim gahbeler!"

 

"Neyyy! Yasemin abla ne diyorsunuz siz ne oluyor burada!? Bu siktiğimin piçleri kim!? Simay siz ne bok yiyorsunuz lan!?" Yasemin öfleyle bağıran adama yaklaşarak yüzünü avuçları arasına aldı.

 

"Benim gara guzum! Vay benim boncuğum! Sakin ol iki gözümün çiçe!" Kaşlarını çatarak Mert'e bakıp çemkir di." Senin depeği delerim depeği! Ne ittin benim yakışıklıma!" Mert kadının sözleri ile başını sağa sola çevirirken kadın sahte bir öfkeyle çemkirdi. " Köpek boğuşur gibi boğuşdunuz. İki gün sona akraba olacanız nası bakacanız abilerinizin yüzüne! Şindi bu olanlar bu gızları virimi size iii!"

 

Aykut kadının anlam veremediği sözlerle ellerini öfkeyle yüzünde gezdirdi.

 

"Yahu abla ne diyorsun? Nece konuşuyprsun sen kurbanın olayım!? Onlar kim oluyor da vermiyorlar mış kızları bize!? Onlara ne ya!?" Aykut'un sesi sonlara doğru isyan edercesine yükselirken kadın elleri ile diğer erkekleri işaret etti.

 

"Eee gızların abileri bunlar! Ayaz- Simay'ın, Barlas- Burcu'nun,Eren- Ayça'nın ,Koray'da -Rana'nın abisi!" Eliyle erkeklerin ismlerini tek tek sayarken bir taraftan da gösteriyordu.

 

Hepsi şok olmuş bir şekilde karşıların da kendini öfkeyle süzen adamlara bakakalmıştı. Çok fena oyuna gelmişler di. Hem de bu karşıların da masum rolü yapan deli kadın yüzün den pis bir oyuna gelmişlerdi. Önce kızları ortya bir oyunla sürmüş,sonra göster çek yapmış,başka erkekleri hayali bir şekil de oyununa dahil etmiş ortalığı kızıştırmış, şimdi de abileri devreye sokarak aklınca işleri daha çok karıştırıyordu. İyi de kimin tarafın daydı bu kadın!? Ama şimdi bunları düşünmenin zamanı değildi. Karizmayı feci hal de sarsmışlar dı hemen toparlanmalıydılar. O kızı beğenmişti! O kız onun olacaktı! Belliki önün deki en büyük engel kızın abisiydi oda ilk onu aşacaktı. Düşüncelerini hızla toparlayarak ilk kendine gelen Zeki oldu.

 

Yüzüne kondurduğu kocaman gülümsemeyle karşısındaki adama doğru kollarını açarak pişkince sırıtarak yaklaştı.

 

"Vayy! Kardeşim! Demek Rana'nın abisisin! Gel seninle şöyle bir kucaklaşıp yeni bir başlangıç yapa..." Zeki karnına yediği diz darbesi ile iki büklüm olup karşısındaki adama bakarken o işaret parmağını sallayarak onu uyarırcasına salladı.

 

"Siktir şerefsiz! Kardeş miş!? Nereden kardeşin oluyorum lan ben senin!? Ulan bir daha kardeşime yaklaşacak olursan seni pişman ederim! Uzak duracaksın Rana'dan!" Zeki hızla kendisini toparlayarak karşısındaki adama aynı darbeyle karşılık verdi.

 

"Lan istediğim kızın abisisin diye saygıyla yaklaşayım dedim benim ayarımla oynama! Enişten olacağım saygılı ol dingil! Beni de saygı çizgimden çıkarma!" Rana ikiliye ağzı açık bir şekil de bakarken diğerleri de aynı tepkiyle karşılaşmıştı.

 

Balkon da çaylarını yudumlayanlar daha fazla bu manzaraya dayanamazken Kayra merdivenleri inerek hızla kavga edenlerin yanına yaklaşıp bıkkınca bağırdı.

 

"Güç gösteriniz bittiyse yürüyün eve! Yok biz böyle iyiyiz diyorsanız siktirin gidin başka yerde yapın gösterinizi! Acıktık lan! Sizi mi bekleyeceğiz sabaha kadar!"

 

Bir birlerine öldürücü bakışlar atsn guruplar Kayra'nın sözleri ile onu onaylarcasına başlarını sallayarak arkasından eve doğru ilerlediler.

 

Ellini yüzünü yılaysn dışarıya çıkarken Hayal ve Sarah yaralarını pansuman ediyor kızlar ise olayın kendilerine patlamasından korkarak diğerlerine yardım ederek masayı hazırlıyordu. Kaan karısının başın da dikilmiş pansuman yapılan adamlara uyarıcı bakışlar atıyordu.Karısıyla muhabbet etmeye çalışan arkadaşını omzundan sertçe ittirerek homurdandı.

 

"Yeter kalk lan artık! Kılıç yarası sanki! Altı üstü iki çizik!" Ayaz'ın kendisine pişkince sırıtması ile sabır dilenerek bu defa bakışlarını karısına çevirerek öfkeyle söylendi. "Sen de iki saattir bitiremedin bi pansumanı!" Sarah kocasının çıkışıyla umursamazca omuzlarını silkti. Onu sıkıştırmanın cezasını ödeteceğini söylemişti ve öfkesi umrunda değildi.

 

"Ne böğürüp duruyorsun kıza!? Çekil kızın başından yoksa senin o ağzını dikerim Kaan!" Ablasının sözleri ile yüzünü buruşturarak ona baktı.

 

"Madem o kadar maharetlisin benim ağzımı dikeceğine, karımın işini de sen yap!"

 

Mehmet didişen ikiliye bakarak yumruklarını sıktı. Sevdiği kadına hem bu kadar yakın olup,hem de yıllardır uzak kalmak artık dayanma gücünü tüketmişti.Kaan denen beyinsiz kendi karısını kıskanırken onun sevdiği kadını gözden çıkarıyordu ve o hiç bir şey yapamıyordu. Başını sağa sola sallayarak onlara doğru bir adım atmıştı ki Emir'in engeli ile karşılaştı.

 

"Yapma! Senin karışman uygun değil kardeşim!" Mehmet derin bir nefesi ciğerlerine çekerek başını tükenmişlikle salladı.

 

Nihayet masaya oturabilmişlerdi. Kayra çaprazında oturan ablasına dönerek on dakikadır ortalarda olmayan karısını sordu.

 

"Abla Derya nerede? On dakikadır yok orta da?" Meyra elindeki çatalı ağzına götürürken dudaklarını büktü.

 

"En son lavaboya girmişti ama bilmiyorum ki. İstersen ben bakayım." Yerinden hareketlenen ablasına eliyle işaret etti.

 

"Sen otur abla ben bakarım." Meyra başını sallayarak kardeşini onaylarken Kayra çıktan içeriye geçmiş lavaboya yönelmişti. Karısının lavaboda bulamayan adam odalarına bakmış orada da bulamayınca seslenmişti. Oda'nın birinden gelen sesle adımlarını o yöne çevirdi.

 

Derya toparladığı paketleri hızla ortadan kaldırıp dolabın içine sokuşturmuştu ki açılan kapıyla gülümseyerek o tarafa döndü.

 

"Ne yapıyorsun sen burada?" Şüpheli bakışlarını odanın içerisinde gezdiren adam burnuna gelen kokuyla kaşlarını çattı. "Ne kokuyor burası Derya!?" Kız kocasına yaklaşarak koluna girip dışarı çıkartmak için yönlendirdi.

 

"Bir şey kokmuyor Kayra! Hamile olan sen misin ben miyim? Bir koku olsa ilk ben alırdım değil mi? Hadi masaya geçelim." Karısının hareketleri ile bakışlarını kısan adam başını düşğnceli bir şekilde salladı.

 

"Ne yapıyordun peki orada?"

 

"Yarın geleneksel piknik günümüz ya kızlar bu gece burada kalacağı için eksik bir şey var mı diye kontrol ediyordum. Pijama,yastık falan işte." Söylediği yalana kocasının inanıp inanmadığını kontrol etmek için ona kısa bir bakış atan kadın bakışları kesişince gülümsedi. "Sen de amma şüpheci oldun. Ne yapacağım başka Kayra!?"Kayra şüphelendiği şeyi söylemek istemedi çünkü aklına sokmak istemiyordu. Hem nerden bulacaktı düşündüğü şeyi. Karısının belşnden tutup çekerek dydaklarına kısa bir öpücük kondurdu. Aldığı tatla kaşları çatılırken üstüne gitmek istmeyerek uyarırcasına fısıldadı.

 

"Uslu dur!" Karısı dudaklarını ısırarak ona bakarken o elinden tutarak aklındaki düşüncelerle masaya doğru ilerledi.

 

Yemekler yendikten sonra gergin olan ortamı yumuşatmak adına sohbetler açılsada iki gurup arasındaki gerginlik elle tutulur derecede hissediliyordu. Mertler kızlara kaçamak bakışlar atarak incelerken diğerleri de onların bu bakışlarını yakaladıkça yerinde duramaz hale gelmişlerdi.

 

Aykut bacağına aldığı sert darbeyle gözlerini Ayça'dan çekerken ağzından kaçan inlemeye mani olamadı. Eren sinirli bir gülümsemeyle dişlerinin arasından tısladı.

 

"Çeksene ayağını bacağını. Bak kazayla ayağım bacağına çarptı işte." Aykut karşısındaki adama boş bakışlarla bakınca Eren yanında ki Kerim'e dönerek sohbetine devam ederken acı bir inleme bu defa onun dudakların dan dökülürken Aykut sinsice sırıtarak konuştu.

 

"Pardon abi! Bacaklarımı çekerken ayağım çarptı. Canın çok yanmadı ya!?"

Adamın sözleri ile Eren hışımla oturduğu yerden kalkarken homurdandı.

 

"Lan ben senin! Si..." Kerim,Eren'in kolunu tutarak geri otuttururken fısıldadı.

 

"Kızlar var sözlerine dikkat et. Uzatmayın oğlum ayıp lan!" Eren karşısındaki adama seninle sonra görüşeceğim bakışları atarken kolunu tutan adamı başıyla onaylayarak geri oturdu.

 

"Burcu!"

 

"Ahh!"

 

Barlas yanındaki adama dönerek tek kaşını kaldırarak baktı.

 

"Pardon! Kardeşime bakmak için dönüyordum dirseğim yüzüne çarptı galiba!" Saruhan çenesine inen sert darbeyle hafifçe çenesini oynatarak dişlerini sıkıp başını olumlu anlamda salladı.

 

"Yenge!"

 

"Ahhh!"

 

"Abi bie şey olmadı değil mi? Derya yengeden buz isteyecektim.Ona sesleneyim derken kafam çarptı!" Barlas bir eli gözünde öfkeyle bağırdı.

 

"Başlarım lan senin buzuna!" Bir de abi diyor kod.."

 

"Barlasss!" Emir'in uyarısı ile susarken Saruhan sahte bir masumlukla tekrar konuştu.

 

"Dikkat etseydin abi o zaman! Malum çeneme dirseğin çarptı ya hani onun için istemiştim buzu. Benim ki geçti ama senin ihtiyacın var galiba. Derya yenge sana getirsin istersen!" Yanındaki adama sinsice bakışlar atarak önüne döndü.

 

"Yandımm!"

 

"Offf! Elim çaya çarptı kazayla! Fazla hasar yoktur umarım." Zeki acısıyla masadan fırlayarak tişörtünü bedenin den uzak tutmaya çalışarak yanında kendisine sırıtarak bakan adama ters ters baktı. Adam Kayra ile bir şeyler tartışırken Zeki içinden saydırıyordu.Nereden oturmuştu bu gergedanın yanına!?

 

Masadaki sürahiye uzanarak eliyle yavaşça devirdi. Koray üzerine dökülen soğuk suyla irkilip ayağa fırlarken Zeki'nin yakasına yapışırken o da onun kinr aynı şekilde yapıştı.

 

"Ne yapıyorsun sen lan!" Zeki kaşlarını ima ile kaldırarak sırıttı.

 

"Elim çarptı kardeşim niye bu kadar sinirlendin ki şimdi?"

 

"Yandığın için yaptın demi şerefsiz!" Zeki başını iki yana sallayarak genişçe sırıtarak adamın kulağına fısıldadı.

 

"Evet ama sen değil kardeşin yaktı!" Koray adamın yakasını biraz daha çekiştirerek tısladı.

 

"Kardeşimin adını ağzına alma belanı si.."

 

"Koray yeter! İkinizin ki de kazaydı uzatmayın!"

 

Kayra'nın sözleri ile Zeki'nin yakasını ittirerek bırakıtken o da onun kini aynı şekilde bıraktı.

 

Mert eziyet sıeasının kendisine geldiğini anlayınca bacaklarını hızla altına topladı. Önün deki çay dolu bardağı masanın ilerisine doğru itip kollarını göğsünde birleştirdi.

 

Aykut'un hareketleri ile Ayaz yüzünü buruşturarak ona baktı. Aklınca önlem mi alıyordu bu hıyar.

 

Biraz sonra Arya'nın önlerine bıraktığı karpuz tabakları ile Ayaz'ın gözlerinin içi parladı. Aykut karpuz dilimi için tabağa uzanmıştıki acıyla inledi.

 

"Laaaan!" Ayaz, yanın daki Koray'la sohbet ediyormuş gibi ona bakarken herkes gibi sesin sahibine çevirdi bakışlarını ve neden bağırdığına anlam verememiş gibi başını iki yana sallayarak farkında değilmiş gibi çatalı biraz daha bastırdı.

 

"Hayırdır!"

 

"Ahhh! Parmağımdan çek şu lanet çatalı!" Ayaz bakışlarını, bastırmaya devam ederken ağır ağır Aykut'un eline indirdi. Gördüğü manzara ile şaşırmış gibi yaparak çatalı yavaşça geri çekti.

 

"Hay Allah! Ben de diyorum bu karpuz kelek mi? Neden bu kadar sert!" Parmağını acıyla sallayan adama bakarken yüzüne yayılan sinsi sırıtışla tekrar konuştu. " Eeee sen de dikkat et ama,elin ayrı yerde gözün ayrı yerde! Bundan sonra o elini nerelere koymaman gerektiğin öğrenmişsindir umarım!" Aykut oturduğu yerden hırsla kalkarak tısladı.

 

"Lan benim tabağıma uzanan sensin bir de şaf mı sokuyorsun!?" Ayaz bakışlarını karpuz tabağına çevirerek bir elini diğerine sahte bir şaşkınlıkla vurdu.

 

"Tüh! Kusura bakma benim tabağım zannetmişim.Hiç farkında değilim yani!" Aykut karşısındaki adamın gözlerinin içindeki mutluluk pırıltıları ile dişlerini sıkarken geri yerine oturdu.

 

Ayaz onu kontrol ederek tabağındaki karpuzları yerken Aykut biten tabağı ile masadan kalkarak içeriye doğru yöneldi.

 

"Allahhh!" Ensesin de hissettiği acıyla yerinden fırlayan Ayaz kendisine üzgünmüş gibi bakan adamın gözlerindeki zafer pırıltıları ile sertçe yutkundu.

 

"Ayağım masaya takıldı da. Tam düşüyordum çatal senin enseye battı." Elindeki çatalı Ayaz'ın gözüne sokarcasına çevirirken sözlerine devam etti. "Görünmez kaza işte kusura bakma!" Ayaz sinirle sıktığı yumruğunu karşısındaki adama doğru kaldırrarak homurdandı.

 

"Ben senin gelmişini geçmişini...!"

 

"Ayaz! Günah kardeşim! Gelmişi geçmişi karıştırma küfürlerine. Hem ne demeye didişip duruyorsunuz? Yeter artık başka vukaat istemiyorum lan! Şuraya kafa dinlemeye geldik sizin tepişmelerinizden başka bir şey dinleyemedik!" Ayaz ellerini öfkeyle yüüznde gezdirerek başını olumlu anlam da salladı.

 

"Selçuk doğru söylüyor. Yarın her yıl yaptığımız geleneksel pikniği yapacağız. Tatsızlık istemiyorum! Tatsızlık çıkaran olursa Azra annemi üstünüze salarım. Bunu istemezsiniz değil mi?" Bakışlarını iki gurubun üzerinde gezdiren Doğan onların korkuyla başlarını sallaması ile alayla güldü. "Ben de öyle düşünmüştüm."

 

"Başımız daki gardiyanlar yetmiyormuş gibi bir de bunları sardırdık iyi mi?" Simay'ın sözleri ile Rana yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Yaktı adamı resmen! Ben hiç bir şey den değil ama abim yüzünden ev de kalırım demedi demeyin! Bi de eve dönünce babam eklenecek bittim ben bittim! " Kız ellerini yüzüne kapatarak nefesini sertçe bırakırken Burcu konuştu.

 

"Hele ben! Babam beni narkozsuz ameliyat yapar. Bu abim burada olanları bir anlatırsa, sen benim başıma mart kedisimi oldun diye kısırlaştırılmış kediye çevirir beni!" Kızlar Burcunun sözleri ile kıkırdarken Ayça saçlarını havalı bir şekilde omuzlarından arkaya attırdı.

 

"Babam kızlarına dayanamaz. Abim olacak salak kendi kendine havalra giriyor o kadar. Ne diye korkacağım ondan be! O kendine baksın önce! İki ağlarım biraz hasta numarası yaparım babam abime patlar senin yüzünden hasta oldu diye." Kızlar Ayça'ya bakışlarını kısarak bakıp aynı anda konuştular.

 

"Numaracı şıllık!" Ayça omuzlarını umursamaz bir şekilde silkerek kahkasını koyverdi.

 

"Ayçaaaaa!" Abisinin adını seslenmesi ile korkuyla yerinde zıpladı.

 

"Efendim abiciğim!"

 

Erkekler Kaan'ın evine geçince karısı ile geçirmek istediği gecenin planı suya düşmüş onun siniri ile ev de terör estirmişti.

 

Derya ise sakladığı gizli hazinesini odasına taşımış basılma korkusu olmadan ablasının uyarılarına aldırmayarak kendi bildiğini okumuştu.

 

Soner ve Tuğra'nın da sabah erkenden gelmesi ile yola çıkılmış sabah kahvaltısı piknik alanın da yapılmıştı. Kızlar ip atlarken Derya yine Kayra engeline takılarak surat asıp onları izlemişti. Karısının gönlünü yapmak için salıncak kuran Kayra erkeklerin eğlencesi olurken kızlar onların bu tavırlarına karşı sitem etmişti.

 

Kızlar kendi araların da hem hazırlık hem dünkü olayın değerlendirmesini yaparken bir taraftan da gözleri futbol maçı yapan erkeklerdeydi.

 

Kayra arkadaşları,Tuğra,Soner,Kaan ve Mehmet ile bir takım olurken diğer gurupta damatlar, Emir ve Kerim'i alarak bir takım olmuştu. Kaybeden taraf kızların istediği bir şeyi yapacaktı.

 

"Kayra o maçı kazanmazsanız sizi nezarete atarım bilmiş ol!" Meyra'nın sözleri ile Doğan koşmayı bırakıp karısına söylendi.

 

"Meyriğim ne yapıyorsun ya! Kocanı destekleyeceksin kardeşini değil!" Meyra kocasına doğru koşarak yanına yaklaşıp işaret parmağını kaldırarak uyarırcasına salladı.

 

"Eğer bu maçı kaybetmezsen ikinci çocuğu unut Doğan!" Karısına şaşkınca bakan adam onun ne yapmaya çalıştığını anlamazken arkasından gelen sesle ona döndü.

 

"Karınla muhabbetin bittiyse dön artık şu oyuna lan!" Kerim'in sözleri ile Doğan başını olumlu anlam da sallayarak giden karısının arkasından şüpheyle bakarak oyuna döndü.

 

"Faulll! Faull! Bilerek bacağıma tekme attı bu çam yarması!"

 

Eren bacağını ovup karşısındaki adama öfkeyle bakarken Aykut ellerini dizlerine koymuş sırıtarak nefesleniyordu.

 

"Öyle bir şey yapmadım uydurma! Çocuk musun sen!? Kendini yere atıyorsun numaradan!"Eren adamın sözleri ile ona bir tekme savurunca maç tekrar devam etmişti.

 

"Kaan!" İsminin seslenilmesi ile o yöne dönen adam kenar da Sarah'ı görünce kaleyi boş bırakarak hızla yanına gitti.

 

"Bir şey mi oldu?" Kocasının sorusu ile kız başını olumsuz anlamda sallarken elindeki su şişesini ona uzattı.

 

"Su iç biraz." Kızlar başka şeyler söylemesi için yollamıştı ama nasıl söyleyecekti ki. Söylemezse de verdiği söz ne olacaktı. Kocası verdiği suyu içerken kısa bir an bakışlarını sahaya çevirince fırsattan istifa de yüzüne bakmadan hızla konuştu." Bu maçı kazanırsan dün ısrarla istediğin o geceyi sana ben hediye edeceğim!" Karısının sözleri ile boğazına su kaçınca öksürük krizlerine giren Kaan bakışlarını hızla ona çevirse de Sarah koşarak uzaklaşmıştı bile. Bir taraftan öksürürken bir taraftan yüzüne yayılan gülümseme ile kaleye doğru koştu. Üzerindeki tişörtü çıkartarak bir lenara fırlatırken bakışları kendisini izleyen karısında kısa bir an oyalanarak gecenin hevesi ile tekrar oyuna odaklandı.

 

"Ya kör müsün kardeşim!? Tepeme çıksaydın lan!" Koray'ın diklenişi ile Zeki de ona karşı diklenerek homurdandı.

 

"Sen çelme takmasaydın ben de üstüne düşmezdim!" Kayra ve Emir bıkkınlıkla nefeslerini bıraktılar. Maç başladığından beri iki gurup sürekli bir birine sataşıyor,ya bilerek darp ediyorlar ya da ağız dalaşına giriyorlardı. Mola vermişlerdi ve o bu tantanayı dinlemek istemediği için karısının yanına gelmişti.

 

"Bu maçı kazanmanız lazım hayatım!" Kayra suyunu yudumlarken isyan edercesine cevap verdi karısına.

 

"Derya sürekli birbirine dalaşıyorlar! Benim tek derdim maç bitene kadar sağlam kala bilmeleri. Ya bir yerlerini kıracaklar ya da birbirini boğacak bunlar!" Derya kocasının haline acıyarak göğsüne sokularak fısıldadı.

 

"Ara da olan benim kocama oluyor. Delirtiyorlar seni değil mi? Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık." Karısının planını bildiği için ona ayak uydursa da gerçekten çok zorluyordu iki gurupta. Arkadaşlarının işareti ile nefesini sertçe dışarı vererek elindeki su şişesini karısına uzatarak bekleyenlerin yanına giti.

 

Tekrar başladıkları maçta iki grupta aynı şeyleri sergilerken sıcağında bastırması ile tişörtler üzürelerinden çıkartılmış berabere devam eden maça kızlar ara ara eşlerini uyarmak için müdehale etmiş bir taraf kaybetmeyi göze alırken diğer taraf kazanmak için bastırıyordu.

 

Maç bitimin de kazanan takımla kızların yüzün de kocaman bir gülümse me olurken kendilerine doğru didişerek yaklaşan adamlarla isteyecekleri şeyi kabul ettirmenin planını yapıyorlardı.

 

"Sizin yüzünüzden kaybettil abi! İki de bir karılarınızla muhabbet ettiniz maç ortasın da!" Eren,Ayaz'ın sözlerini onaylarcasına hırsla başını salladı.

 

"Aynen öyle kardeşim! Sanki hiç görmediler karılarını o dakikaya kadar!"

 

"Aşık adamlar! Size mi soracaklar eşleri ile konuşurken! Sen ne anlarsın zaten aşk dan sevgi den de böyle şeyleri anlayacaksın!" Eren kızın sözleri ile diyecek hiç bir söz bulamayarak,sadece gözlerinden akıp giden bir pişmanlıkla baktı gözlerine.

 

"Bence bu işte bir terslik var! Kızlar ne zaman bunlarla konuşsa bizim performans bie tık daha düştü." Barlas'ın sözleri karısının ona verdiği bu geceki sözü hatırlatınca yüzüne yayılan kocaman gülümseme ile çıkıştı.

 

"Ne alakası var kardeşim bizim eşlerimiz de geldi." Kaan'ın cevabı ile Koray da yanındaki adamların vücutlarından öfkeli bakışlarını çekerek söylendi.

 

"Sizin kiler her geldiğin de ne söylediyse peeformansınız zirve yaptı! Bizimkilerinki ise karıları her gelip gittiğin de yerlere indi." Bakışlarını yanın da dikilen adamlara çevirerek öfkeyle kükredi. "Kime vücut şovu yapıyorsunuz lan siz! Giyin artık şu tişörtlerinizi!"

 

Kızlar erkeklerin vücutlarını kaçamak bakışlarla süzerken Zeki tişörtünü omzuna atarak sert bir dille söylendi.

 

"Onu da sana soracağız baş gardiyan!" Bakışlarını yanındaki Saruhan'a çevirerek sıktığı dişlerinin arasından homurdandı. "Yaraların,ışığın içeriye girdiği yerdir demiş Mevlana, ben o yaradan içime sızan ışığın peşini şu saatten sonra bırakmam kardeşim!Bu da kendi kendine havlasın dursun böyle umrumda olmaz!" Tişörtünü omzundan çekip alırken masaya doğru adımlarını yönlendirdi. Kendisini ürkek gözlerle izleyen kızın bakışları ile bakışları kesişince yanından geçerken bir saniye kadar durup mırıldandı.

 

"Hayat,alt yazılı değil, alın yazılı bir filmdir! Sen benim alın yazımsın Hasna!" Kızın gözleri şaşkınlık ve korkuyla irice açılırken bakışları hızla abisini buldu onun diğerleri ile konuştuğunu görünce tuttuğu nefesini bırakıyordu ki tişörtünü başından geçiren adamın kendisine çapkıncca göz kırpması ile o eşsiz maviler de kaybolmuştu Rana. Taki Sarah'ın kıkırtısını duyana kadar. Bakışlarını ona çevirince kız dudaklarını bir birine bastırarak konuştu.

 

"Senin bu koca öküz romantik çıktı." Rana gözlerini devirerek homurdandı.

 

"Ne alakası var şimdi? Bizi tavlayamadıkları için dolanıyorlar ciğerci kedisi gibi."

 

"Tavlsmak için dolansa kur yapar,askıntı olur. Ama çocuk sana direk sen benim alın yazımsın güzel kadın dedi." Rana kızın sözleri ile alayla güldü.

 

"Güzel kadın diye bir şey çıkmadı ağzından uydurma Sarah." Kız tek kaşını kaldırarak Rana ya baktı.

 

"Hasna, Farsça da güzel kadın anlamına gelir! O da sana senbenim alın yazımsın Hasna demedi mi?" Rana başını düşünceli bir şekilde ağır ağır sallarken bakışları önce abisini kontrol etti sonra biraz önce giden adamın arkasından baktı. Mangalın başında bir şeylerle uğraşıyordu. Sarı saçları bir birine girmiş hafif uzun sakalları ayrı bir hava katmıştı yüzüne. Mavi gözleri yaptığı işe odaklıydı. Böyle bir mavi göz renginin, bu güne kadar ilk defa bir erkekte bu kadar beğendiğini fark etti. Bakışları adamla tekrar kesişince onun kendisine bahşettiği yan bir gülüşe karşılık Rana da utançla dudaklarını dişleyerek karşılık vermişti.

 

Erkekler mangal başına toplanınca Derya, kocasının arkadaşlarının ortadan kaybolmasını fırsat bilerek onların yanına gitti. Kayea'nın koluna girerek kendisine gülümseyerek bakan kocasına göz kırpıp konuştu.

 

"Siz kazandığınıza göre kaybeden gurup bizim oy çokluğu ile aldığımız karara uyacaktı değil mi?" Kaybeden taraf başlarını olumlu anlam da sallarken Kerim baldızını uyarırcasına işaret parmağını salladı.

 

"Bak baldız abuk subuk bir şey istemek yok! Geçen yıl yaptığınız gibi kendi başınıza gece vakti bir kulübe gitmeyi aklınızdan bile geçirmeyin!" Derya geçen yıl ki olayı hatırlayınca küçük bir kahkaha attı. Geçen yıl kızlar erkeklere karşı voleybol oynamış kazanınca gece kulübüne giymek istemişler fakat sonu erkekler için pek hayırlı bitmemişti. Ama kendileri gayette eğlenmişti. Başını iki yana sallayarak sinsice güldü.

 

"Yok enişte bu seferki bir rica sadece." Kerim'in uyarısı ile erkekler sıkıntı ile Derya ya bakarken o sözlerine devam etti." Şimdi den belirteyim Simay,Rana,Ayça ve Burcu'nun bu konu ile ilgili görüşünü almadık. Çünkü oy çoğunluğu biz de. " Barlas çaprazındaki kıza bakışlarını kısatak şüpheyle bakarken Derya sözlerine devam etti.

 

"Zeki,Mert,Aykut ve Saruhan'ın kızlarla konuşmasına izin vereceksiniz!"

 

"Katiyen olmaz!" Barlas elini sertçe kaldırarak tısladı. " Sen aklını kaçırmıçsın!"

 

"O piç kardeşime bir metre den fazla yaklaşırsa ağzını burnunu dağıtırım!" Koray'ın sözlerinden sonra Ayaz başını gurubun ortasına doğru uzatarak homurdandı.

 

"Simay öz kardeşim olmasa da kğçüklüğümüzden beri Sinan amca bana emanet eder. Abisiyim ben onun o yüzden o it Simay'la konuşmaya yeltenirse dilini keserim onun!" Ayaz'ın çıkışı ile Derya gözlerini devirirken Eren girdi araya.

 

"O kazmanın muattap olacağı tek kişi benim! Hele bir kardeşime yaklaşmayı denesin onun o bebek yüzünü dağıtırım! Unut bunu Derya!" Drrya erkeklerin tepkisi ile başını hafif yana eğerek salladı.

 

"Unuturum tamam! Ama brnim hafıza bazı şeyleri unutmuyor Eren! Mesela senin yıllar önce yaptığın hatayla nelere sebep olduğunu Giray amca ya duya bilir!" Eren,Derya'nın Güney'le aralarında yaşananlar dan bahsettiğini anlayınca sertçe yutkundu." Derya bakışlarını Barlas'a çevirerek sinsice sırıttı. "Mesela Barlas'ın babasının sekreteri ile yaptığı yurt dışı kaçamağında kızın fingirdekliği yüzünden iki gün yurt dışında nezarete atıldığını Rüzgar amca duya bilir." Barlas'ın gözleri bu sırrı Derya'nın bilmesi ile irice açılırken o bakışlarını Koray'a çevirdi. "Koray'ın jiç suçu olmayan bir kızın kalbini kırıp onu intihara kadar sürüklediğini Özgür amca gibi ince düşünceli bir adam bir duysa ne olur?" Koray yaptığı hatayı hatırlayınca kendisine olan öfkesinden yumruklarını sıkarken Derya bakışlarını Ayaz'a çevirerek başını sen yandın dercesine sallayarak sırıttı. "Hele sen! Sinan amca, Simay'ın sana olan çocıkluk aşkından vazgeçirmek için yaptığın oyunları bir duyarsa girecek mezar ararsın!"

 

"Sakınnn!"

 

Erkekler hep bir ağızdan aynı kelimeyi söylerken Derya şirince sırıttı.

 

"Kabul edeceğinizi biliyordum." Erkekler başlarını onay verircesine çaresizce sallarken Derya işaret parmağını sallayarak son bir defa uyardı onları. " Onlara karşı kava davranmak yok! Laf sokmak, vurmak kırmak,hayvanca saldırmak yok! Kızları sıkıştırmak hiç yok! Çğnkü onlarında bu plandan haberi yok! Eğer dediklerimden birini bile yaparsanız sırlarınızı ortaya dökerim!" Adamlar başlarını tekrar çaresizce sallarkrn Derya onların da haline üzülerek tekrar konuştu. "İzin verin tanısınlar birbirlerini. Sizi anlıyorum abi olarak kardeşlerinizi korumaya çalışıyorsunuz ama inanın hiç biri kötü çocuklar değil. İstedikleri sadece bir aile,bir yuvayanın sıcaklığına sahip olmak. Hiç tatmadıkları sevgiyi bir kadın tarafından hissetmek istiyorlar.Sahiplenilmek istiyorlar."

 

"Tamam dedik Derya! O piçler için duygu sömürüsü yapmana gerek yok!"

 

"Karımla konuşurken ses tonuna dikkat et çeneni kırarım senin!" Kayra'nın çıkışı ile Barlas iki kolunu yana doğru açarak homurdandı.

 

"Benim sinirim karına değil kardeşim! Kendi salaklığıma! Kime söyledim ben bu yaptığım aptallığı da Derya'nın kulağına kadar gitti. Ben çenemi kapalı tuta bilseydim şu an bu sırla tehdit edilip istemediğim şeylere mecbur edilmezdim." Deryaadamı sözleri ile kıkırdayarak Tuğra'ya muzipçe göz kırptı. Kaynının kalbi gerçekten pamuk gibiydi. Düşünülenin aksine sadece işe yarayan bilgileri gerektiği zaman söylerdi. Şimdi de Kayra'nın arkadaşlarına yardımcı ola bilmem için kullanmıştı bildiği sırları. Muhteşem bir ikili oluyorlardı doğrusu.

 

Kızlar yemek hazıt olana kadar dolaşma bahanesi ile erkeklerin yanından ayrılmış uzun bir yürüyüştrn sonra bir çeşmenin başında Derya'nın biraz dinlenmesi için yürüyüşe ara vermişlerdi.

 

Çeşmeden ellerini yıkayıp su içerken Dimay arkadan gelen sesle o yöne döndü.

 

"Tutadım tetmeye delmet olaydım. O düzel yüzünü dörmez olaydım." Kız gördüğü kişi ile yüzünü buruşturarak hemen Meyra'ın arkasına saklanaram bıkkınlıkla inledi.

 

"Deli Rüstem!"

 

"Timaaay!'

 

Kızlar karşıdan elin de deyenek, başında kasket,ağzında sigara, pantolonun paçaları çoraplarının içinde kendilerine doğru yaklaşan adamı görünce kıkırdadılar.

 

"Neler detin dız ten!? Dözüm yollarda taldı?"

 

Simay başını Meyra'nın omzunun üzerinden uzatarak çemkirdi.

 

"Gitt! Yaklaşma bana! Iyyy nereden çıktı bu!?"

 

"Babanlar da deldimi dız!?" Meyra arkasındaki kızın rahatsızlığı ile karşılarındaki adama bakarak konuştu.

 

"Babamlar yok Rüstem. Sen de git hadi buradan.". Rüstem elindeki deyneği sallayarak konuştu.

 

"Niye dız? Süslü docan dızacak diyimi dortuyon. Dızmaz o bana." Elini cebine atarak bir şey çıkarıp salladı. "Hem ben bu altınları Timay'a datmadan ditmem!"

 

"Ayyy! Ne altını be! Çekil git! Benim asabımı bozma!" Rüstem gükerek bir adım daha attı kızlara doğru elindeki beşi bir yerdeyi sallayarak üçüzleri gözsterdi.

 

"Dız bunların babası didiki beşibir yerdeyi detir sana Timay'ı verecem didi."

 

"Ben o beşi bir yerdeyi senin bir yerlerine öyle bir takarım ki ömrü billah çıkaramazsın lan!" Rüstem ve diğerleri arkadan gelen sert sesin sahibine dönerken o adama doğru bir hamle yapmıştıki diğerleri adamdaki tuhaflığın farkına vararak onu durdurmak için koluna yapıştılar.

 

"Dur lan! Bir sorunu var belliki! Normal değil adam baksana!"

 

"Bırakın lan! Bütün manyaklar beni buluyor zaten!"

 

"Timay tim bu!?" Rüstem elindeki deynekle karşısındaki adamı gösterince Mert tekrar kükredi.

 

"Nişanlısıyım lan! Nişanlısı!"

 

"Nerden nitanlıtı oluyon? Memet abi bana verdi Timay'ı bi kere." Elindekileri sallayarak tekrar konuştu. " Bak altınlarım da hatır.Tenin neyin var?" Mert karşısındaki adamın rahatsızlığını fark etsede öfkesine engel olamıyordu.

 

"Lan siktir git! Belanı arama!" Simay yıllardır peşinde dolanan adamdan kurtulmak için kendisine bir fırsat doğduğunun bilinci ile Meyra'nın arkasından çıkarak hızla Mert'e yaklaştı.

 

"Evet! Evet! Nişanlım Mert bu! Sen de bırak artık peşimi Rüstem! Nişanlıyım artık ben!" Mert yanına gelen kızın elini avcunun içine sahiplenircesine hapsetti.

 

"Hepiniti ilin olanlarına virdiler. Biriniyi de bana virteler ne olurdu tanki?" Bakışlarını diğerlerinün üzerinde gezdirerek homurdandı. " Titten birini alıyım mı dızlar?"

 

"Laann! Lann git! Şerefsiz!" Diğerleri kızların yanına hızla giderek ellerini tuttular. " Onlar da bizim nişanlılar hadi koçum,hadi aslanım başka kapıya. " Zeki sözlerini bitirince Saruhan homurdandı.

 

"Lan adam deli ama kızlara yazılıyor bildiğin!" Aykut arkadaşını onaylayarak fısıldadı.

 

"Anlaşılan bu köy de normal biri yok kardeşim. Başımıza yeni bir bela almadan gidelim bir an önce." Bskışlarını kızlara çevirerek sertçe konuştu." Yürüyün siz de gidelim buradan! Bu işin ucu da bize dokunacak yoksa. Kocalarınız ve abilerinize yem etmeyin bizi yine!"

 

"Bahtsız deveyi çölde kutup ayısı sikermiş! Bizim durumun başka açıklaması yok yeminle!" Kendisine şaşkınca bakan kıza gülümseyerek baktı adam. " Kusura bakma aslın da pek küfür etmem ama arada ağzımdan kaçıyor işte!" Rana yüzünü buruştururken Zeki elinden çekerek diğerlerinin peşine düştü. Azıcık yalanın kimseye zararı olmazdı değil mi? Hem ne olmuş ağzı biraz bozuksa!

 

Piknik alanına doğru yaklaşırken hala arkalarından gelen adamla Saruhan dişlerini sıkarak Rüstem'e döndü ve sertçe konuştu.

 

"Lan gitsene oğlum! Manyak mısın nesin takıldın peşimize sahipsiz it gibi!" Rüstem çocuk gibi omuzlarını silkerek karşılık verdi.

 

"Delirim tananne? Tenin malın mı? Tüslüyle tonuşacam ben."

 

"Ya sabır! Hay ben senin süslünün aklını si..."

 

"Aykut!" Meyra'nın çıkışı ile sözlerini devam ettirmezken yanındaki kızın kıkırdaması ile ona döndü. "Bakıyorum çok eğleniyorsun! Dünden beri eğlencenin dibine vuruyorsunuz sayemiz de. Abileriniz önğmüze engel olmasa,bak nasıl uyumlu birer çift oluyoruz." Aykut'un sözleri ile Ayça elini hız hala adamın elinden elinden kurtararak çemkirdi.

 

"Haaa! Biz size olur dedikte bir abilerimiz engel önünüz de yani!" Diğer kızlar da Ayça'nın sözleri ile adamların ellerini bırakarak sertçe yanlarında ki adamlara baktılar. " Cidden çok uyumlu çift olabiliridik belki! Siz testesteron hormonunuzu büyütene kadar, kafanızın içinde ki olmayan aklınızı büyüten adamlar olsaydınız küçükte olsa bir ihtimal olabilirdi belki!" Erkekler şaşkınca kızlsra bakarken Burcu elini beline atarak homurdandı.

 

"Tavşan dağa şeyini sürtmüş dağı si.. Şey ettim sanmış!" Saruhan kızın sözüyle ters ters ona bakarak söylendi.

 

"Kızım senin ağzının ayarı yok mu!? Küfürü etmenin de bi zamanı, bi adabı vardır!" Burcu omuzlarını umursamazca ilkerek masaya doğru ilerlerken homurdandı.

 

"Siz laftan anlasanız dün akşam anlardınız! Gelmişler abileriniz engel diyorlar! Biz kadıya derdimizi yanıyoruz, kadı bize şeyini sallıyor! Al sana adab! Hem de en afillisin den!" Kızlar Burcu'nun sözü ile kıkırdaşarak arkasından ilerlerken Saruhan yüzünü buruşturarak hızla kızın yanına ilerleyip karşısına dikildi ve homurdandı.

 

"Niye küfür ediyorsun kızım sen! " Burcu dişlerini sıkarak adamın gözlerine öfkeyle baktı. Abilerini engel göreceklerine kendilerine fikirlerini sormadan oldu bittiye getiriyorlardı işi.

 

"Seviyorum! Küfür etmeyi seviyorum özellikle böyle senin gibi kendini bilmezlere!" Saruhan kaşlarını öyle mi dercesine kaldırarak kıza imalı bit şekil de baktı.

 

"Ne tesadüf ben de seviyorum küfür etmeyi! Bak sana şimdi bir tane söyleyeceğim aklından çıkarma evlenince lazım olacak!" Kızın kulağına yaklaşarak fısıldadı." Yaptın bir hayır bacağını tam ayır güzelim!" Burcu'nun yüzü aldan mora dönerken burnundan sertçe nefes aldı. Kendisine çapkınca göz kırparak arkasını dönüp ilerleyen adamın arkasından cevabını veremediği için ayağını sertçe yere vurdu. Ne biçim bir adamdı bu!?

 

Rüstem'in, Simay'a olan aşkı ortalığı karıştırırken Doğan diğerlerini güçlükle yatıştırarak adamı yollamıştı. Yemekler yendikten sonra kızlar masayı toplarken erkekler çaylarını yudumlayarak koyu bir sohbete dalmışlardı. Kayra'nın bakışları karısının çalan telefonuna kayınca Sinan'ın aradığını karısına söyleyerek telefonu uzattı.

 

Derya telefonu alarak kalabalıktan biraz uzaklaşırken hala çalan telefonu cevapladı.

 

"Sinan amca."

 

.....

 

"Evet,piknikteyiz."

.....

 

"Sonuçlar çıkmış mı!?"

 

......

 

"Nasıl! Bir yanlışlık olmasın!?"

 

Derya aldığı cevap karşısın da ne diyeceğini bilememişti.Böyle bir şey nasıl olurdu ki? Halbuki neredeyse emindi böyle bir şey olmayacağından.Büyük bir hayal kırıklığı ile telefonu kapattı.

 

Yitenumutlar...

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%