Yeni Üyelik
28.
Bölüm

İ-D-B-S-28

@yitenumutlar

 

Bölüm Şarkısı - Şükriye Tutkun - Bilsen Şimdi Nerdeyim

 

 

 

Derya aldığı telefondan sonra düşünceler içinde diğerlerinim yanına döndü. Karısının düşüncrli hali ile eline uzanan Kayra hafifçe sıkarak kendisine bakmasını sağladı. Bakışları kesişince yanına oturtarak sordu.

 

"Bir şey mi oldu? Neden aramış Sinan amca?" Kocasının gözlerine bakarak gülümseyerek cevap verdi Derya.

 

"İkimizin arasında halledilmesi gereken ufak bir mesele vardı onun için aramış." Kayra karısının sözleri ile bakışlarını kısarak bir şeyler anlamaya çalışsa da hiç bir şey çıkaramamıştı söylediklerinden.

 

"Ne meselesiymiş bu?" Derya bakışlarını etrafında kısa bir an gezdirerek tekrar kocasına çevirdi.

 

"Daha sonra anlatırım. Şu an konuşulacak bir mevzu değil." Kayra bakışlarını karısından çekmeden onu başını sallayarak onayladı.

 

"İlaçlarını içtin mi bu gün?"

 

"Hayır eve geçince içeceğim." Kayra karısının ellerinde fark ettiği hafif şişlikle bakışlarını kısarak şüpheyle sordu.

 

"Diyete uyuyorsun değil mi hayatım!?" Derya nefesini sesli bir şekil de bırakarak kocasına bıkkınca baktı.

 

"Her yediği mi kontrol ediyorsun Kayra? Yiyeceğim tabağı bile sen hazırlıyorsun nasıl uymaya bilirim acaba?" Karısının gözlerine üzhünce bakarak kokunu omzuna dolayıp göğsüne çekti. Başına küçük bir öpücük kondurarak acıyla fısıldadı.

 

"Bir dahaki hamileliğinde söz veriyorum her şeyi kendi istediğin kadar yiyeceksin!" Bakışlarını hızla kocasına çeviren kadın şüpheyle onun gözlerini inceledi.

 

"Şimdi neden yiyemiyorum!? Yine hamileyim ne fark ediyor Kayra!?" Adam kırdığı pot yüzünden kendinr kızarken yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirerek karısına takıldı.

 

"Yani çok çocuk fikrine takılmıyorsun da yemek konusuna mı takılıyorsun? Alemsin Derya. Ne kadar pis boğaz bir kadın oldun sen? Bilmem farkındamısın ama ailemin üreme genlerini belliki ben almışım. Diğer hamileliğin büyük ihtimalle üçüz olabilir." Kocasının sözleri ile kısa bir an düşündü kız. Gerçekten de ilk bebeklerini ikiz tutturmuşlardı. Eğer Kayra dediği gibi ailesinin üreme genlerini aldıysa cidden ikinci hamileliğinde üçüz tutturma olasılıkları da yüksekti. Peki veş çocuklu bir anne olmayı düşünüyormuydu? Başını şiddetle olumsuz anlam da salladı. En azından şimdilik öyle bir düşüncesi yoktu. Kocasına sokularak sahte bir endişeyle fısıldadı.

 

"Olmaz öyle bir şey değil mi? Ayrıca çoğul gebelik babanın genlerin de değil annenin genlerin de daha etken. Bu sefer senden almış olabilirler ama bir dahaki sefer böyle olmayabilir.Üstelik bunu düşünmek için çok erken. Sen beni niye şimdiden strese sokuyorsun ki? Belki çok ileri de deneriz. " Kayra karısının dikkatini dağıtmanın rahatlığı ile masadaki çayına uzanarak yudumlarken Derya fısıldayarak tekrar konuştu. " Kayra,doğumdan sonra yumurtalıklarımı mı bağlatsam acaba? Bizim de beş çocuğumuz olduğunu düşünsene.Nasıl ilgileneceğiz? Kendimizle ilgilenemiyoruz daha."

 

"Sakın! Sakın öyle bir talepte falan bulunma Derya! Ben korunurum merak etme sen! Vakti gelince bu mevzuyu tekrar konuşuruz ama bağlatma konusunu çıkart aklından!" Derya kocasının tepkisi ile şaşırdı. Kendisinin sadece ablası olduğu için çok çocuk istiyordu zaten ama Kayra'nın kalabalık bir aile de büyümüş olması ona farklı düşündürmüştü. Aynı fikir de olmalarına sevinirken Kayra da ise düşünceler daha farklıydı. Elbetteki kalabalık bir aile istiyordu çünkü kalabalık ailenin eksileri gibi artıları da vardı. Seviyordu kalabalığı. Ama en önemlisi diğer normal kocalar gibi o da karısının hamileliği boyunca heyecanla beklemek istiyordu kaybetme korkusuyla değil. Aş erdiği şeyleri arayıp bulmak istiyordu,yasaklar koymak değil. Bunlar için karısının önce sağlığına kavuşması gerekiyordu. Daha sonra hayallerini gerçekleştireceklerdi elbet.Gözleri karısının hafif çıkmaya başlayan karnında takılırken buruk bir gülümseme ile bakarak elini küçük çıkıntıya koyarak karısının mavi gözlerine çevirdi bakışlarını. "Önce siz sağsalim kurtulun sonra kalabalık aile planlarımızı tekrar düşünürüz." Elini kocasının elinin üstüne koyarak başını olumlu anlam da salladı.

 

Piknik bitip eve döndüklerinde herkes gitmek için hazırlanırken Derya kendini lavaboya atmış yediklerini çıkartıyor Kayra ise kapıda bekliyordu.

 

"Derya iyi misin!?" Midesini boşaltan kız rahatlarken kocasına cevap verdi.

 

"İyiyim! Ama biraz başım dönüyor." Karısının sözleri ile Kayra endişeyle seslendi.

 

"Hemen dışarı çık çabuk! Niye kilitliyorsun şu kapıyı anlamıyorum ki?"

 

Kardeşinin yükselen sesi ile Sahra yanına yaklaşarak telaşla konuştu.

 

"Ne oldu bir sorun mu var? Niye bağırıyorsun?" Bakışlarını ablasına çeviren Kayra eliyle kapıyı işaret ederek homurdandı.

 

"Kapıyı kilitlemiş!" Sahra gözlerini devirerek kardeşine ters ters baktı.

 

"Ne var bunda Kayra? Demek ki kendisini o halde görmenden hoşlanmıyor."

 

"Başı dönüyormuş abla! Düşse bir yere çarpsa,o hal de görmemden dahamı iyi! Hem ne olur o hal de görsem?" Lavabonun kapısı açılınca abla kardeşin bakışları o yöne döndü. Derya rengi atmış bir şekil de kocasına baktı.

 

"Tiksinirsin Kayra! Bir insanı kusarken görmek hoş bir görüntü değildir!" Kayra hızla karısının koluna girerek ona ters ters bakıp homurdandı.

 

"Senin her halin bana hoş kadın! Kusarken bile! Bir daha o kapıyı sakın kilitleme!" Derya bıkkınca gözlerini devirerek başını olumlu anlam da salladı.

 

"Ayyy görmemişin oğlu olmuş çekmiş çükünü koparmış! Bunaltma kızı rahat bırak biraz! Her şeyine karışıyorsun Kayra. Böyle giderse dokuz aya kalmadan senin boğuculuğun yüzünden doğurur bu kız! Hamile kalan her kadının başına gelen şeyler bunlar. Sadece Derya ya özgü bir durum değil rahatla biraz." Karısını odalarına doğru yönlendirerek, kendisine ayar çeken ablasına çevirdi bakışlarını.

 

"Sen bu şikayetlerini kocana ilet o seni boğmasın abla! Ben onların sağlığını düşünüyorum boğmuyorum!" Sahra kardeşinin kendisine verdiği sert cevaplarla yüzünü buruşturdu. Ne demiştiki şimdi? Ne vardı bu kadar sinirlenecek? Sadece dışarıdan bakılınca bile karısına karşı ilgisi fazla boğucu gözüküyordu. Derya'nın haline üzüldüğü içün söylemişti ama kardeşi fazla tepki vermişti. Belki de yıllardır içinde sakladığı aşkın patlamasını yaşıyordu salak kardeşi. Derya'nın durumuna üzülse de karışmamasını net bir şekil de vurgulamıştı Kayra bey. Düşüncelerini bir kenara bırakarak umursamazca omuzlarını silkti.

 

"Ne halin varsa gör! Karın bu defa da fazla ilgiden kaçarsa o zaman görürüm ben seni!" Sözlerini bitirerek dışarıya doğru yönlendirdi adımlarını.

 

"Hasbin Allah!" Homurdanarak odanın kapısına geldiklerinde Derya ona bakarak fısıldadı.

 

"Bazen gerçekten etrafındakilere çok sert davranıyorsun! Kötü bir şey demedi ki." Kapıyı açarak karısını yatağa götürdü ve uzanmadına yardım ettikten sonra derin bir nefes alarak gülümsemeye çalıştı.

 

"Alırım ben onun gönlünü sen merak etme. İki gündür çok yoruldun dinlen biraz." Derya başını olumlu anlam da sallayarak kocasını onaylarken baş dönmesi biraz daha artınca gözlerini halsizce kapadı. Karısının durumu ile endişelenen Kayra dolaba yönelerek üzerini örtmek için bir şeyler aradı. Rüzgar'ı arayıp Derya'nın birden değişen durumu hakkın da bilgi almayı düşünerek battaniye ararken gözğne çarpan poşetlerle kaşları çatıldı. Ne olduğuna anlam veremediği poşetleri çıkarıp içini açtığın da gördükleri karşısında kan beynine sıçrarken bakışlarını hızla karısına çevirdi.

 

Onun uykuya daldığını fark edince dolaptan çekip aldığı battaniyeyi üzerine örtmek için ona doğru ilerlerken ayaklarındaki bariz şişlikte gözüne çarpınca battaniyeyi üzerine örterek endişeyle oda da dolandı.Nereden bulmuştu bu kadın bunları? Sarah ve Kaan Derya'nın durumunu bildikleri için bunları alıp getirmezdi. Yasemin ablaya da durumun dan bahsetmişti. Dün akşam ki küçük ayrıntıyı hatırlayınca ellerini sinirle saçlarından geçirdi. Demek ki dün akşamdan beri bunları yiyordu. Durumunu bilenler getirmeyeceğine göre dün gelenlerden birileri getirmişti demek ki! Poşetleri eline alarak hızla odadan çıktı.

 

Balkona çıktığında masada oturanların önüne poşetleri sertçe fırlattı. Kayra'nın bu hareketi ile herkes şaşkınca ona bakarken o işaret parmağı ile poşetleri göstererek dişlerinin arasından hafif yüksek bir sesle tısladı.

 

"Kim getirdi bunları!?" Herkes anlam veremeyerek bir poşetlere bir Kayra'ya bakarken Mert ve arkadaşları bir birine ne oluyor dercesine bakarken Kayra kuzenleri ve eniştelerine bakarak tekrar konuştu. " Siz,Kaan ve Sarah getirmeyeceğine göre bunları kim getirdi!?" Durumu bilenler dışında geri kalan diğerleri neler olduğunu anlamaya çalışırken Aykut oturduğu yerden kalkarak arkadaşının öfkesine anlam veremeyerek bakıp konuştu.

 

"Yenge canım istedi deyince biz de sevinsin diye alıp getirdik. Bir sorun mu var kardeşim?" Arkadaşının sözleri ile Kayra ellerini hırsla yüzünde gezdirerek çaresizce konuştu.

 

"Lan ben bilmiyor muyum almayı!? Karımın canının istediği şeyi almayı belmiyormuyum Aykutt!" Sinirle bir ileti bir geri giderken cebinden telefonunu çıkardı. Bir kaç çalıştan sonra açılan telefonla telaşla konuşmaya başladı.

 

"Rüzgar amca! "

.....

 

"Derya diyeti bozmuş!"

 

......

 

"Tabiki kontrol ediyordum Rüzgar amca ama bozmuş bir şekil de işte!" Bakışları arkadaşlarının üstünde öfkeyle gezerken onlar da,Kayra'nın yaptığı konuşma ile yanlış bir şey yaptıklarını anlamışlardı.Derya'nın durumunu bilmeyenler Kayra'nın telaşı ile ne olduğunu anlamayarak ona bakarken o sözlerine devam etti.

 

"Evet bazı belirtiler var!"

.....

 

"Başı dönüyor,elleri ve ayakları şişmiş! Bir de halsizlik var!" Kayra elini saçlarına geçirerek hırsla çekiştirdi.

......

 

"Tamam. Tamam Rüzgar amca hemen getiriyorum."

 

Telefonu kapatarak cebine koydu ve içeriye doğru yönelmişti ki koluna yapışan Arya ile bakışlarını ona çevirdi.

 

"Neler oluyor! Neyi var Derya'nın!?" Kayra kolundaki elin üzerine elini koyarak çekip hafifçe sıktı.

 

"Abla bizim acil hastaneye gitmemiz gerekiyor. Kerim abi anlatır sana." Sözlerini bitiren adam yanındaki kadının gözlerine anlayış beklercesine baktı. Onun başını olumlu anlam da sallaması ile hızla içeriye geçti. Odaya girip karısının üzerindeki battaniyeyi çekerek yavaşça kucağına aldı.

 

Derya kocasının kendisini kucağına almasıyla uyanırken uykulu bir sesle şaşkınca konuştu.

 

"Ne oluyor Kayra? Ne yapıyorsun?" Kayra karısının alnına bir öpücük bırakıp fısıldadı.

 

"Hastaneye gidiyoruz!" Derya yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Benim çok uykum var ama. Hem neden gidiyoruz ki hastaneye?" Kayra odanın kapısından çıkarken karısına bir bakış attı. Ne durumda olduğunu tam bilmedikleri için endişelendirmemek adına biraz önce yaşananlardan dolayı söylendi.

 

"Yediklerin yüzünden tansiyonun yükselmiş." Uyku mahmuru olan Derya kocasına yakalnmanın korkusuyla kıvırmaya çalıştı.

 

"Ben bir şey yemedim ki? Sen de gördün. Hep senin hazırladıklarını yedim." Kayra dışarıya çıktıklarında kendilerine telaşla bakan kalabalığın önünden merdivenlere yöneldi.

 

"Boşuna kıvırma güzelim! O gerizekalılara verdiğin siparişleri buldum! Onalara bunun hesabını daha sonra soracağım!" Son sözlerini arkadaşlarına bakıp dişlerini sıkarak söylemişti.

 

Onlar ise işittikleri tehtitten değil yanlış bir şey yapıpta Derya'ya ve bebeklere bir zararlarının dokunmasından korkuyorlardı.

 

Derya yakalanmanın verdiği korkuyla dudaklarını dişlerken kocasının son sözleri ile telaşla konuştu.

 

"Kayra onların bir suçu yok! Ben istediğim için aldılar hepsini." Kayra da biliyordu onların bir suçunun olmadığını. Sonuçta karısının rahatsızlığından hiç birinin de haberi yoktu. Esas kızgınlığı kendineydi. Derya haricinde herkesi bu konuda uyarmadığı için kızıyordu kendisine. Karısının sözlerini onaylarcasına başını olumlu anlamda sallayarak merdivenleri inmişti ki birden yanlarında biten Tuğra ile ona çevirdi bakışlarını.

 

"Ben götürürüm sizi." Kayra kardeşine minnetle bakarken o hızla araca yönelip kapısını açtı ve Kayra'nın karısını koltuğa oturtmasını bekledi. Karısının yanına geçen Kayra kapıyı kapatırken Tuğra da çoktan sürücü koltuğuna geçip aracı hareket ettirmişti.

 

Ortam da oluşan sessizlikle Arya bakışlarını kocasına dikerek sertçe homurdandı.

 

"Neler olduğunu artık anlatacak mısın? Yoksa arkalarından gidip kendim mi öğreneyim!?" Kerim karısının çıkışı ile bir kaç adımda yanına gelerek elini tutup gözlerine baktı sakin ol dercesine.

 

"Hayatım biz hepimiz size söylemek istedik ama Kayra,Derya'nın yanın da ağzınızdan bir şey kaçıracağınızı düşünerek daha sonra söylemeyi uygun gördü." Arya kocasının sözlerine anlam veremezken Meyra araya girerek endişeyle kocasının kolunu çekiştirdi.

 

"Ne oluyor Doğan!? Yine neler çeviriyorsunuz siz Allah aşkına? Ya siz ikiniz neden sürekli bir şeyler gizliyorsunuz bizden!? Niye akıllanmıyorsunuz siz ya?" Meyra'nın sözleri ile herkes çıkacak olan tartışmanın kıvılcımlarını fark ederken Doğan da onun bilinciyle karısının elini tutarak gözlerine bakıp cevap verdi.

 

"Ya niye gizleyim ben sen den Meyriğim. Kardeşin öyle istedi. Hem niye ikimize çıkışıyorsunuz bunlar da biliyordu." Meyra kocasının işaret ettiği kişilere bakarken Sahra elini karnına koyarak kocasına ters ters bakıp homurdandı.

 

"Neden şaşırmadım acaba? Her taşın altından karınca sürüsü gibi hep birlikte fırlıyorsunuz!" Selçuk karısına yaklaşıp onu arkasındaki sandalyeye oturturken Sahra kolundan tutan ele sertçe vurarak çemkirdi. " Utanmıyorsun değil mi yalan söylemeye! Ya imam oğlusun bu insalar sana hafız diyor sen bana yalan söylüyorsun!" Karısının çıkışı ile Selçuk kaşlarını çatarak karşılık verdi.

 

"Tövbe estağfurullah! Ne yalanı söylemişim Sahra!? Delirtme beni? Kardeşin söylemek istemediği için sakladım! Onun kararı sonuçta. Elime davul alıp duyuru mu yapsaydım!?"

 

"Sana ne demeli Max!? Ya sen ne ara uydun bunlara? Boşuna dememişler kara öküzün yanında yatan ya huyundan ya suyundan diye!" Max ihalenün kendine kalacağını düşünerek hızla konuştu.

 

"Aşkim! Ne yapayım ben şimdi? Aşaği tükürsem sakal, yukari tükürsem bıyık. Herkes saklayınca ben de mecbur kaldım saklamaya."

 

"Bunların başında yalı kazığı gibi dikikene bulurum ben suçu? Sen necisin acaba Emir!? Niye büyükleri olarak yol göstermiyorsun sen bunlara? Gerçi kime diyorum ki? Adamın hayatı alavere dalavere!" Emir ihalenin en sonunda kendisine patlaması ile kükredi.

 

"Lan san ki ben on yaş büyüğüm bunlardan? Kazık kadar adamlar ağzılarına gemmi vurdum! Söylemek isteyen söyleseydi! Suç niye her seferin de bana kalıyor arkadaş! Hayır oradan bakılınca alnım da derviş falan mı yazıyor!? Benim de bir sabrım var yani?"

 

Birbirine hesap soran çiftleri şaşkınlıkla izleyen diğerleri konunun ne olduğunu anlamadan kavgaya tutuşmalarına anlam veremeyerek bir birine bakarken Zeki konuştu.

 

"Ya cidden Derya'nın sorununu aranızda bilen bir Allah'ın kulu var mı? Şu an neyin tartışmasını yapıyorsunuz? Sorun ne ? Kim biliyor? Bilmiyorsanız niye tartışıyorsunuz? "

 

Koray adamın yanına gelerek omzuna sertçe vurarak diğerlerine bakıp konuştu.

 

"Adam haklı abi. Biliyorsanız söyleyin,bilmiyorsanız ebediyen susun! Ben Rüzgar amcayı arar öğrenirim sorun neyse?" Zeki kendisine destek veren adama dönerek başını salladı.

 

"Eyvallah kardeşim."

 

Koray,Zeki'nün omzunu hafifçe sıkarak karşılık verdi.

 

"Ne demek kardeşim."

 

Rana ikilinin birbirlerine karşı olan tavrını şaşkınlıkla izlerken Mehmet'in sesiyle o yöne döndü bütün bakışlar.

 

"Derya rahatsız."

 

"Ne!? Nasıl rahatsız!?" Arya'nın sorusu ile Kerim,Mehmet'e ters ters bakarak homurdandı.

 

"Damdan düşer gibimi söylenir böyle şeyler kardeşim."

 

"Kerim kes artık! Derya'nım neyi varsa anlat!? Yok ben anlatamam diyorsan bırak Mehmet anlatsın!" Arya'nın sert çıkışı ile Kerim susarken Mehmet sözlerine devam etti.

 

"Böbrek yetmezliği." Kızların ağzından acı bir inleme dökülürken göz yaşları içinde konuştu Arya.

 

"Nasıl olur daha önce hiç şikayeti olmadı.Hastalanmazdı. Grip bile çok nadir olurdu." Karısını kolunun altına çeken Kerşm başına bir öpücük bırakarak fısıldadı.

 

"Sakin ol hayatım."

 

Mehmet kokuna tapışan kızın yaşlar parlayan gözlerine içi giderek baktı.

 

"Kim dedi bunu? Böyle saçmalık olur mu? Yanlış teşhistir! Hamile bu kız ya! Bu çok riskli bir durum!" Elini kolundakş elin üstüne koyarak avcunun içine alıp hafifçe sıktı. Boğazındaki yumruyu göndermek için sertçe yutkunsa da pek fayda ettiği söylenemezdi. Kızın gözlerine içindeki aşkı aktarmak istercesine bakarak sözlerine devam etti.

 

"Derya'yı almaya gittiğimiz de bebeklerin ve Derya'nın durumunu öğrenmek için doktora gittiler Kayra ile. Doktor bir kaç test yapmış böbrek yetmezliği teşhisini koymuş. Ülkenize gidince vakit kaybetmeden alanında uzman biriyle tedaviye başlayın demiş. Testleri baban tekrarladı Hayal. Teşhisi arkadaşıyla birlikte koydular." Kızın düşen omuzları ile onu kollarının arasına çekmemek için var gücüyle savaşsada kendine hakim olamayarak kollarının arasına aldı. Şu an iyi görünmüyordu ve kim ne derse desin umrunda değil di.

 

"Peki ne olacak? Tedavisi ne?" Sare'nin sorusu ile kocası onu kolunun altına çekerek sıkıca sarılıp sorularına cevap verdi.

 

"Diyalize girmesi gerekiyor aşkım. İleride böbrek nakli olması gerekecek miş. Bebekler ve Derya'nın hayatı büyük risk altın da."

 

Her yeni öğrendikleri bilgiyle şok üstüne şok yaşarken Sare acıyla fısıldadı.

 

"Bu kadar riskli bir durumda hamileliğini sürdürmesi daha da riskli. Neden söylemediniz kendisine, belki bebekleri aldırır tedavisine başlardı bir an önce." Sarah karşısındaki kızın sorularına hızla cevap verdi.

 

"Hastalığını açıklamadan ağzını aradık, hatta Rüzgar amca bile tekrar konuştu bu konu hakkında. Hastalığın bilmese de ucunda ölümde olsa doğurmak istiyorum dedi." Sahra işittikleri ile elini hızla ağzına kapatırken başını kocasının göğsüne yasladı göz yaşlsrı içinde.

 

"Sahra sakin ol lütfen! Bebeğimizi düşün! Ne olacağını Allah'tan başka kim bilir kadın! Kendinize gelin Derya'ya destek olun. Size her zamankinden daha fazla ihtiyacı olacak."

 

"Peki niye apar topar götürdü Kayra? Bir sorun mu var? Bir şey mi oldu?" Zeynep'in sorusu ile Sarah bakışlarını ona çevirerek cevap verdi.

 

"Diyet yapması gerekiyordu. Kayra abi ve biz çok dikkat ediyorduk. İstediklerini yiyemediği ve durumunu bilmediği için o sürekli şikayet ediyordu. Galiba Kayra abinin arkadaşlarından istedikleri yüzünden rahatsızlandı. Tabi onların da Derya'nın durumundan haberi olmadığı için durumlar bu noktaya geldi."

 

Sarah'ın sözleri ile Saruhan yumruk yaptığı elini yanın daki duvara sertçe geçirdi.

 

"Allah bizim cezamızı versin! Bizim yüzümüzden kötüleşti kız!" Barlas adamın duvara vurduğu elini hızla tutarak bakışlarının kesişmesini sağladı.

 

"Sizin bir suçunuz yok aslanım boşuna kendine eziyet etme!" Adamın dolu gözlerinin acıyla parlaması ile şaşkınca ona bakan Barlas ne yapacağını bilemeyerek kendine doğru çekerek sarıldı. Bir insanın bakışlarında böyle bir acının olması mümkün müydü? O acının kalbinde bir yerlere dokunduğunu hissederken adamın sırtına bir kaç kez hafifçe vurarak geri çekildi.

 

Burcu abisinin ve karşısındaki adamın arasındaki ilişkinin boyutunun birden bire değişmesi ile gözyaşlarının arasından ağzı açık onlara bakarken Mert'in sözleri yankılandı bu defa ortamda.

 

"Yok abi yok! Biz yaptık! Biz Derya'nın istediklerini almasaydık böyle olmazdı! Kayra haklı. Adam alamıyor mu karısına da biz her boka atlıyoruz! Biz ne anlarız bu işlerden!?" İleri geri balkonda volta atarken bir taraftan da acıyla söyleniyordu." Derya'ya ya da bebeklere bir şey olursa ne yaparız biz? Lan uğursuzuz oğlum biz uğursuz! Herkese bulaştırıyoruz uğursuzluğumuzu! Anamız babamız köpek yavrusu gibi boşuna bırakmamış bizi oraya! Uğursuz olduğumuz için! Bir Derya kalmıştı ona da bul...." Sueatına yediği yumrukla girdiği tıranstan çıkarken şaşkın bakışlarını karşısında kendisine aynı şaşkınlıkla bakan adama çevirdi.

 

"Lan sus sus! Uğursuz da uğursuz! Bi sus! Olacağı varmış olmuş! Bilerek mi yaptınız oğlum!? Kendinize eziyet etmeyi bırakın lan! Bir daha ağzından uğursuz lafı çıkarsa çeneni dağıtırım senin!" Kendisine gözleri dolu dolu bakan adama gülümseyerek omzuna sert bir yumruk attı.

 

"Bak, herkes gayet ılımlı bir şekil de konuştu, sen iki de bir vuruyorsun adama! Ne yaptı da vuruyorsun sürekli?"

 

"Simayy!" İki adamın aynı anda ismini söylemesi ile kız bir adım gerilerken ıslak gözlerini kırpıştırarak baktı.

 

"Karışma sen!"

 

Aynı anda tekrar çıkışmaları ile hayretle fısıldadı.

 

"Ne haliniz varsa görün be! Deli misiniz nesiniz!"

 

Arya oturduğu sandalyeden hızla kalkarak kocasına çevirdi endişeli bakışlarını.

 

"Yok ben duramayacağım daha fazla! Hastaneye gidelim! Ne olmuş öğrenelim Kerim!" Karısının panikle elini kolunu sallayarak söylediği sözlerle adam ellerini karısının omuzlarına koyarak fısıldadı.

 

"Tamam. Ama önce bir sakin ol. Götüreceğim seni." Arya başını sallayarak kocasını onaylarken geri kalan herkes bir anda toparlanıp hastaneye doğru yola çıkmışlardı.

 

Kayra hastane koridorun da bir ileri bir geri gidip gelirken sıkıntıyla içeriden çıkacak doktorları bekliyordu. Hafta sonu olduğu için hastanede olmasalar da Kenan'ın onlarla iletişime geçmesi ile hastaneye gelmiş Derya'yı muayene ediyorlardı.

 

Tuğra ileri geri sürekli dolaşıp duran ikizine yaklaşarak koluna dokundu. Kendine dönen bakışları ile ona güven vermek istercesine gözlerine baktı.

 

"İyi olacaklar merak etme. Derya güçlü ve inatçı bir kız. Seni bırakmaz. Bunu en iyi sen biliyorsun." Kardeşinin omzuna hafifçe vurarak sırttı. " Küçüklüğünden beri sülük gibi yapıştı lan sana. Bırakır mı o deli hiç." Kardeşinin sözleri ile buruk bir gülümseme oluşmuştu adamın yüzünde. Tuğra iç çekerek mırıldandı."Sevda gerçekten şans işi. Galiba hiç bir zaman bana uğramayacak o şans. O yüzden seni kıskanmıyor değilim." Kardeşinin omzuna tekrar vurarak bu defa o gülümsedi burukça. " Şanslı piçin tekisin! Küçüklüğümüz de de öyleydin. Bütün aksiliklerine,huysuzluklarına rağmen hep seni tercih ederlerdi kızlar. Ben gibi kibar ve uysal biri varken,sen gibi aksi huysuz birinde ne bulurlardı hiç anlamazdım. Cidden hiç bir zaman anlamayacağım galiba." Tuğra kardeşinin dikkatini başka yöne çekmek için konuşsada düşüncelerini söylemişti aslında.

 

Kardeşinin sözleri ilgisini çekmiş olacak ki Kayra çattığı kaşlarının altından karşısımdaki kardeşine şüpheyle baktı.

 

"Cidden kıskanıyor musun beni lan?" Tuğra çarpık bir gülüşle başını olumlu anlamda salladı.

 

"Sen karına o kadar eziyet ettiğin halde Derya sana körkütük aşık! Ama ben sevdiğim kızı incitmekten korkarcasına dokunmaya kıyamazken, o bana boynuz takmış! " Kardeşinin son sözleri ile Kayra'nın kaşları havalandı şaşkınca. Ne diyeceğini bilemeyerek ağzını bir kaç sefer açıp kapatırken Tuğra tekrar konuştu. "Buraya gelmeden bir kaç gün önce piçin teki Nilay'ın videolarını attı.Beni aldatmışlan! Hem de öyle biriyle aldatmışki,o aldattığı şerefsiz videoları bana atan! O kadar da dürüst biri beni boynuzladığı piç! Gerisini sen anla artık!" Kayra gibi bir kaç tur attıktan sonra kardeşinin karşısına geçerek tek kaşını soraracasına kaldırdı. "Sence sorun bende mi?" Kayra kardeşinin sorusuna analam veremeyerek konuştu.

 

"Nasıl yani?" Dudaklarını bükerek omuzlarını umursamazlıkla silken Tuğra alaylı bir bakışla kardeşine baktı.

 

"Ne bileyim,kızlar kendilerine acı çektiren erkeklerden hoşlanıyor galiba. Bende de o yok. O yüzden çekici gelmiyor olabilirim." Kayra kardeşinin sözleri ile gülümseyerek elini omzuna koyup hafifçe sıktı.

 

"Saçmalama! Acı çektiren biri olarak söylüyorum inan bana hiç çekici bir durum değil! Yaşattıklarının cezasını kat ve kat çekiyorsun ve sana sunulan sevdayı,aşkı hak etmediğini düşünerek yaşıyorsun. Sevilecek bir adam varsa sensin oğlum! Gün gelecek sevgisi ile yüreğini saran, sana kendini bile unutturacak bir kadınla birleşecek yolların. İnanıyorum ben." Kardeşinin gözlerine kendisine inanması için bakıp,başını hafifçe eğdi. Tuğra'nın başını olumlu anlamda sallaması ile oda güldü. "O zilliyi de unut gitsin! Zaten hiç gözüm tutmamıştı!" Aklı karısında olsa da,kardeşinin anlattıkları ve ona yapılan ihanet canını sıkmıştı. Onun gibi değildi kardeşi. İnce fikirli,fazlası ile merhametli,ılımlı bir yapıya sahip olmuştu hep. O yüzden bu yaşadıklarını hak etmediğini düşünüyordu.

 

Tuğra derince bir nefes alıp başını Kayra'nın sözlerini onaylarcasına tekrar sallarken bir anda etraflarını saran kalabalıkla sustular.

 

Herkes Kayra'ya destek olmak için bir şeyler söylerken Sahra ve Sare kolarını beline dolamış üzgünce bakıyorlardı kardeşlerine. Bir türlü mutlu olamamıştı.

 

"Abi çok özür dileriz! Yengenin durumunu bilseydik bizi öldürse de getirmezdik o siparişleri." Mert'in sözleri ile Kayra başını olumlu anlam da salladı. Onların bir suçu olmadığını biliyordu. Kendi yaptığı aptallık yüzünden onlara patlamıştı.

 

"Durumu nasıl? Bir sıkıntı yok de kardeşim. Yaptığımız salaklık yüzünden kafayı yiyeceğiz lan! Hayır sen de haklısın niye sormadık, kocan neden almadı istediklerini diye de sazan gibi atladık!" Zeki'nin sözleri ile Aykut araya girerek homurdandı.

 

"Malız çünkü! Tescilli mal!" Saruhan dudaklarını ısırarak başını pişmanca salladı.

 

"Yemin ediyorum ömrü hayatım da üç defa salaklık yaptım bu en büyüğü oldu. Kendimizi nasıl affettireceğimizi bilmiyoruz kardeşim." Kayra arkadaşlarının kendilerine eziyet ettiklerini görünce sıkıntıyla konuştu.

 

"Eziyet etmeyin kendinize artık. Benim hatam dı. Bu noktaya geleceğini bilemedim. Daha önceden uyarmalıydım herkesi." Arya gözünden akan yaşı silerek Zeki'nin sorusunu tekrarladı.

 

"Durumu nasıl şimdi?" Kayra ellerini sıkıntıyla yüzünde gezdirerek nefesini sesli bir şekilde bıraktı.

 

"Doktorlar çıkmadı henüz. Biz de bilmiyoruz." Verdiği cevaptan sonra ablalarının kollarından sıyrılarak tekrar kapıya doğru yaklaşıp elini kapıya koyarak gözlerini acıyla kapattı.

 

"Kayra! Kızım nasıl!?" Kayınbabasının sesi ola o yöne dönerken kendilerine doğru korku dolu gözlerle gelişini izledi. O esnada açılan kapıyla hepsinin bakışları o yöne dönmüştü.

 

Rüzgar,Kenan ve diğer doktor içeriden çıktığında herkes onların söyleyeceğine dikkat kesildi.

 

Rüzgar gülümseyerek karşısındaki kalabalığa bakarak gülümsedi.

 

"Tansiyonu yükselmiş. Tabi rahatsızlığı da cabası. Şimdilik iyi İlaç verdik uyuyor. Bebekler de iyi." Herkes tuttuğu nefesini bırakırken Kayra ellerini yüzüne kapayarak yüzünü sıvazladı. Gözlerine hücum eden yaşları göndermek istercesine alt dudağını dişleri arasına sıkıştırdı. Omzunda hissettiği elle Tuğra'ya minnetle baktı. Rüzgar bakışlarını kalabalığın üzerinde gezdirerek ortamın havasını yumuşatmak için sahte bir öfkeyle karşısındaki kalabalığı sorgularcasına homurdandı.

 

"Siz hepiniz ne demeye geldiniz baskın yapar gibi buraya? Burası hastane! Her seferin de aynı şeyi yapıyorsunuz lan! Ben kovmaktan bıktım, siz ciddi ya da değil en ufak bir sorun da buraya baskın yapmaktan bıkmadınız! Önce analarınız babalarınız dı şimdi sülale boyu geliyorsunuz be!" Burcu babasının sözleri ile ona yaklaşarak koluna sokulunca Barlas çattığı kaşlarının altından ona baktı.

 

"Ne yapalım baba? Derya'nın durumunu merak ettik. Kendi hastanemiz de de el gibi muamele yapıyorsun bize!" Kızının sözleri ile orta yaşlı adam gözlerini devirerek homurdandı.

 

"Sizin değil! Ben kazandım! Ben büyüttüm bu bu noktaya getirdim. Siz de çalışın kemdiniz kazanın kızım." Burcu omuzlarını silkerek kıkırdadı.

 

"Aman baba! Niye uğraşayım onca sene bulurum bir zengin koca keyfime bakarım!" Saruhan kızın sözleri ile yumruklarını sıkarken Rüzgar dişlerinin arasından tısladı.

 

"Burcuuu! Ameliyathaneye götürmeyim seni şimdi! Bir daha ağzından koca lafı duyarsam senin o ağzını dikerim!" Babasının sözleri ile kız ağzına hayali bir fermuar çekerken Saruhan memnunca sırıtarak karşısındaki baba kıza baktı.

 

Kenan baba kızın ddişmesi ile gözlerini devirdi. Yıllar geçsede bu adamın kuskançlık huyu bir nebze olsun azalmamıştı. Şimdi de kızına sarmıştı. Evlendirmeyipte turşusunu kuracaktı sanki hıyar. Başını sağa sola sallayarak düşüncelerinden sıyrılıp bakışlarını kalabalığın üzerinde gezdirerek Kayra ve Yunus'ta sabitleyip konuştu.

 

"Derya'ya durumundan bahsetmenizin zamanı geldi." Yunus ve Kayra bir birlerine çaresizce bakarken diğer doktor araya girdi.

 

"Diyalize girmesi gerekiyor artık!"Ortam da oluşan gergin sessizlikle kızlar kocalarına sokulurken Kayra sendeleyen kayınbabasının koluna girdi. Yunus elini damadının elinin üstüne koyup hafifçe sıkarken ikisi de birbirine destek olmak için çabalıyordu.

 

"Niye önceden habee etmiyorsunuz siz lan? Ne oldu gelinime?" Mehmet ve diğer arkadaşlarıda geldiğin de Tuğra kısaca açıklama yapmıştı. Doktor kalabalığın üzerinde bakışlarını gezdirerek sözlerine kaldığı yerden devam etti. "Malesef sizdrn aldığımız da örneklerin hiç birisi Derya ile uyuşmadı." Kayra çaresizlikle yumruklarını sıkarken Yunus isyan edercesine konuştu.

 

"Benim ki nasıl uymuyor!? Nasıl uymaz!?" Hepsi kırılmış umutları ile doktorun gözlerinin içine bakarken adam üzerindeki bakışların ağırlığı ile tekrar konuştu.

 

"Babası olmanız illaki uyacağı anlamına gelmiyor Yunus bey. Annesi ne,kardrşine böbreğini vermek isterlerse dördüncü derecrden akrabalarınıza bile Derya'nın durumundan bahsedin. Bir an önce önlemlerimizi alalım ki önümüzdeki süreçte izleyeceğimiz yol belli olsun."

 

"Ben de test yapyırmak istiyorum!" Arya'nın sözleri ile doktor bakışlarını ona çevirdi." Ablasıyım! Kan bağımız yok ama belki uyar öyle değil mi?" Arya dolu gözlerini beklentiyle doktorun gözlerine dikmişken adamdan gelecek cevabı bekliyordu. Doktor başını olumlu anlamda sallayarak konuştu.

 

"Bir ihtimal uyabilir tabi. Birinci derece akrabalar da bu ihtimal daha yüksek ama biz her ihtimali değerlendirmek zorundayız. Derya ve bebeklerin sağlığı için önlemlerimizi önceden almamız daha uygun olacaktır. Ailenizdeki erkeklerin çoğu test yaptırdılar zaten ama söylediğim gibi uygun değildi." Kalabalıkta kısa bir sessizlik oluşurken kendi arasında kısa bir konuşma yapan gurubun arasından Aykut konuştu.

 

"Biz de test yaptırmak istiyoruz!" Ksyra ve Mehmet'in bakışları hızla onlara dönerken Kayra kesin bir dille ret etti.

 

"Olmaz! Mesleğinizi mi sonlandırmak istiyorsunuz kardeşim? Böyle bir şey olmayacak!" Kayra'nın sözleri ile Zeki araya girdi.

 

"Olur! En fazla geri hizmete çekerler kardrşim! Ondan da gocunacak değiliz! Görev bu içerisi dışarısı fark etmez! Yeter ki yenge ve bebekler kurtulsun!"

 

"Bizim bir ailemiz olmadı belki de hiç bir zaman olmayacak! Ama senin aileni kaybetmeni istemiyoruz. Madem uyma gibi bir ihtimal var biz de yaptıracağız o testleri!" Saruhan'ın sözleri ile Mehmet kaşlarını hızla çatarak kükredi.

 

"Sizin bir aileniz var zaten! Biz neciyiz lan? Bir daha böyle bir şey duymayım ağzınızdan!" Eliyle etrafındaki kalabalığı işaret ederek sertçe söylendi." Bu çocuklar neyse siz de öylesiniz bizim için! Ne benim çocuklarımdan ne de arkadaşlarımın çocuklarından farkınız yok! Bir daha duymayım o sözü fena benzetirim hepinizi."

 

"İyi ya Mehmet amca madem bizim de onlardan bir farkımız yok biz de yaptıracağız o testi. Madem bizi çocuklarınız gibi görüyorsunuz burakın biz de deneyelim şansımızı!" Mert'in sözleri ile Kayra başını çaresizce olumlu anlamda salladı. Ne deseler ikna olmayacaktı karşısındaki adamlar bu yüzden üstelemedi.

 

Geri kalanlar da test yaptırmak isteyince ortalık karışmış her kafadan bir ses çıkar olmuştu. Doktor bakışlarını hepsinin üzerinde gezdirerek yüksek sesle konuştu.

 

"Tamam! Tamam sakin olun şimdi. Öncelikle bir kaç ayrıntıyı söylemem gerekiyor." Kronik rahatsızlığınız varsa,geçmişte böbreklerinizle alakalı sorun yaşadıysanız ve benzeri rahatsızlıklarınız varsa bağışçı olamazsınız. İsterseniz diğer ayrıntıları giderken anlatayım şimdi test yaptırmak isteyenler gelsin benimle. Bura da daha fazla kalabalık yapmayalım." Gençlere bakarak sözlerini bitiren adam Yunus'a dönerek tekrar konuştu. "Eşinizin bir rahatsızlığı yoksa onunla da görüşelim bir an önce. Bir de dediğim gibi akrabalar da önemli tabi." Yunus'un omuzları düşerken güçlükle fısıldadı.

 

"Deniz'in karaciğer problemi var. Bebek tedavisi gördüğümüz dönemde kullandığı ilaçların sonucunda karaciğerinde sorun oluştu. Kardeşim şeker hastası. Eşimin kardeşi de kanser tedavisi görüyor." Doktor anladım dercesine başını sallayarak üzgünce baktı karşısındaki adama. "Kuzenleri ile iletişime geçin o zaman. Vermek isterlerse tabi." Yunus doktorun sözlerini başını sallayarak onaylarken doktor onu bekleyen gurubun önüne geçerek yol gösterdi.

 

Kayra bakışlarını babasına çevirerek konuştu.

 

"Baba siz cafeteryaya inin. Ben Derya'nın yanına gireyim. Uyanınca da durumunu anlatırım." Yunus yıkılmış bir şekilde damadının sözleri ile başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Söylerken yanında olalım. Destek oluruz size. Senin içinde kolay değil oğlum." Kayra elini kayınbabasının koluna koyarak kararlı bir şekilde baktı gözlerine.

 

"Gerek yok baba. İyi görünmüyorsun. Seni bu halde görmesin zaten.Siz aşağıda bekleyin ters bir şey olursa haber ederim ben size yine. Hem annemleri de arayın onlarda bir an önce test yaptırsınlar. Uyumlu çıkan olursa en azından morali yükselir."

 

Ömer,Kayra'nın karısıyla yalnız kalmak istediğini anlayınca Yunus ve diğerlerini toparlayarak cafeterya ya doğru yöneldi.

 

Gidenlerin arkasından kısa bir süre bakan Kayra derin bir nefes aldı. Şimdi en zor olan sınavına girecekti. Dik durmalı karısı a umut olmalıydı. Ama nasıl olacağını kendisi bile bilmiyordu. Elleri ile yüzünü sıvazladı. Nasıl söyleyecekti nereden başlayacaktı hiç bir fikri yoktu. İçi yanıyordu ama yangınını söndürmeye bir damla su bulamıyordu. Gözlerinin içine bakarak nasıl anlatacaktı daha kendisinin bilr kabullenemediği gerçekleri. En azından uyumlu bir böbrek bulana kadar saklamak istemişti. Bir umuda tutunsun istemişti ama onu da becerememişti. Ellerini saçlarına geçirerek öfkeyle çekiştirdi. Kendini sıkmaktan dolan gözlerinin içi kıpkırmızı olmuştu. İçinden gelen ağlama hissini bastırmaya çalışarak ellerini duvara dayayıp fısıldadı.

 

"Şimdi değil! Şimdi değil!" Ağlayamazdı. Şimdi ağlayıpta Derya'nın karşısına yıkılmış perişan bir halde çıkamazdı. Şimdi zamanı değildi. Her şey bitince içinde birikenleri bağıra bağıra ağlayarak atabilirdi ama şimdi değildi. Şimdi hiç zaöanı değildi. Sertçr yutkunduktan gözünden firar eden bir damla yaşı avcunun içini bastırarak silip derin bir nefes alarak kendine gelmeye çalıştı. Bir kaç derin nefesten sonra diğer elini de duvardan ayırarak saçlarını düzeltip üstüne çekidüzen verdi. Elleri ile yüzünü sıvazlayıp burnunu sertçe çekip tekrar derin bir nefes alarak karısının yattığı odanın önüne gelip kapının kulpunu indirdi.

 

İçeriye adımını attığında bakışları hızla yatakta yatan karısını bulurken onun gala uyuduğunu fark edince yatağa doğru yaklaşıp kenarda duran sandalyeyi çekerek karısının başucuna oturup elini avuçları arasına aldı. Bakışları solgun yüzünde gezinirken karısı hafifçe kıpırdanarak gözlerini araladı.

 

Bakışları beyaz tavanla buluşan Derya başındaki hafif ağrıyla yüzünü buruşturdu. Nerede olduğunu kavramaya çalışırken en son hastaneye geldiklerini hatırladı. Rüzgar ve Kenan amcasının yanında kendini muayene eden doktorun talimatıyla hemşire bir kaç ilaç vermişti ondan sonrasını hatırlamıyordu. Elindeki baskıyla bakışlarını sağ tarafına çeviren Derya kocasının gülümseyen yüzüyle karşılaşınca suçlulukla dudaklarını dişledi.Uyarılarını umursamayarak onu da korkutmuştu. Üstlerine nasıl titrediğini hatırlayınca üzgünce gözlerine baktı. İçleri kıpkırmızı olan gözlerini fark edince korkuyla gerildi. Bir şey olmuştu kesin bir şey olmuştu. Elleri hızla karnına giderken kocasının elleride kendi ellerinin üzerine kapandı.

 

"Daha iyi misin?" Kocasının sözleri ile başını hızlı bir şekilde sallayarak sertçe yutkundu. Sormaya korktuğu soruyu kocası anlamışcasına gülümsedi." Merak etme bebeklerimiz gayet iyi." Derya tuttuğu nefesini bırakırken suçluluk duygusu tekrar gelip oturmuştu göğsüne. Yattığı yerde doğrulup oturur pozisyona gelerekkocasının gözlerine çevirerek fısıldadı.

 

"Çok özür dilerim Kayra. Ben sadece..."

 

"Geçti artık." Karısının sözlerini keserek daha fazla kendisini üzmesine izin vermeyen adam şefkatle fısıldadı. "Şimdi iyisiniz ya önemli olan bu."

 

"Çok kızdın mı?" Kayra gülümseyerek başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Kızmadım." Derya kocasının cevabı ile yüzünü buruşturdu.

 

"Yalancı! Madem kızmadın yüzünün hali ne böyle. Gözlerinin içi kan çanağına dönmüş. Çok öfkelendiğinde böyle olursun sen." Karısının sözleri ile Kayra nefesini tutmuştu. Evet öfkelenmişti ama ona değildi öfkesi. Ne yapmıştı ki? Her hamile gibi canının istediklerini yemek istemişti. Öfkesi kendine,çaresizliğineydi. Avcunun içindeki elin üstüne küçük bir öpücük kondurarak tekrar gülümsemeye çalıştı.

 

"Gerçekten kızmadım güzelim."

 

"O zaman başka bir şey var Kayra. Bu halin normal değil. Bir şey mi oldu? Bebekler de bir sorun mu var?" Karısının daha çok telaşlanması ile başını hızla iki yana salladı.

 

"Hayır, hayır! Bebekler gayet iyi. Ama..." Derya kocasının hali ve yarım bıraktığı sözleri ile bakışlarını kısarak şüpheyle sordu.

 

"Ama ne Kayra? Sorun neyse söyle artık. Ben salak değilim! Bebekleri görmeye gittiğimiz ilk günden itibaren bir tuhaflık var sende! Farkında değil miyim sanıyorsu? Sürekli beni izliyor,sürekli kontrol altında tutuyorsun. Otururken kalkarken,yemek yerken su içerken her an tetiktesin! Tuvalete girdiğimde bile kapıda bekliyorsun!" Karısının gözlemlerindeki haklılık payıyla burukça gülümsedi Kayra." Sorun neyse lütfen söyle! Kendine eziyet etmekten vazgeç! Senin bu halde olmana dayanamıyorum." Sözlerini bitirerek kocasının yüzünü avuçları arasına alarak söyle artık dercesine gözlerine baktı.

 

Kayra yüzündeki ellere uzanıp çekerek avuçlarına öpücük bırakarak karısının mavi gözlerine çevirdi dolan gözlerini. Derin bir nefes alarak fısıldadı.

 

"Sen hastasın!" Kocasının fısıltıyla söylediği sözle Derya gözlerini bir kaç sefer kırpıştırıp anlam veremeyerek baktı kocasına.

 

"Anlamadım? Nasıl? " Kayra gelen soruyla gözlerini zorlayan yaşlara lanrt ederek cevap verdi.

 

"Böbrek yetmezliği dedi doktor!" Kayra devamını getiremeyerek susarken Derya ellerini huzla kocasının ellerinin arasından çekip yüzünü tekrar avuçları arasına alarak dolan gözlerinden süzülmeye başlayan yaşları umursamadan yalvarırcasına baktı kocasına.

 

"Bebeklerimizi almayacaklar değil mi? Buna izin vermem Kayra! Ölsem izin vermem! Bak ne gerekiyorsa yaparım! Yemem içmem sadece ilaçlarla yaşarım ama bebekleri almalarına izin vermem!" Kayra karısının haliyle ne yapacağını bilemeyerek bakakalmıştı. Onun da gözlerinden yaşlar süzülürken Derya hızla kuruladı akan yaşları ve başını olumsuz anlam da salladı." Vermiyeceğim onları! Sen baba olmayı bu kadar çok isterken sana o duyguyu tattırmadan ben...ben vermem Kayra. Belki...belki bir daha anne olma şansım bile olmayacak! Bu bebekleri istiyorum! Senin için kendim için istiyorum!" Karısının kendini kaybetmiş haliyle Kayra oturduğu sandalyeden kalkarak yatağa yanına geçip bu defa o karısının yüzünü avuçları arasına alarak dudaklarına sert bir öpücük bırakıp geri çekildi.

 

"Sakin ol! Evet baba olmayı çok istiyorum hem de her şeyden çok!" Başını iki yana sallayarak devam etti." Ama senden daha çok hiç bir şeyi istemiyorum! Hiç bir zaman da istemedim! Seni istiyorum! İstemeyeceğim! Anne olma şansın olmasa da,hiç baba olamasam da yine sadece seni isteyeceğim!" Derin bir nefes alarak karısının yaşlarla ıslanan gözlerine öpücükler bırakıp alnını alnına yasladı. "Evet doktorlar bebekleri almanın daha uygun olduğunu söyleseler de,sen durumunu bilmeden de olsa onların bu kararını ret ettin. Bebeklerimiz şimdilik iyi. Senin kadar bende istiyorum onları ama önce senin sağlığın! Durumundan dolayı bebeklerimiz de sende risk altındasın! Şimdi sakin ol lütfen!" Derya kocasının sözleri ile derin bir iç çekerek başını olumlu anlamda salladı. Onun bu hareketi ile Kayra hafif geri çekilerek tekrar yüzünü avuçları arasına aldı ve gözlerine kararlı bir şekilde bakarak sözlerine devam etti.

 

"Seninle açık konuşacağım,çünkü bir daha bu tarz bir durum ysşansın istemiyorum güzelim." Karısı gözlerini açıp kapayınca sözlerine devam etti." Diyetin rahatsızlığından dolayıydı. Doktorunun ve Rüzgar amcanın kesin talimatı var harfiyen uyacaksın!" Derya başını olumlu anlamda hızla salladı.

 

"Asla! Listenin dışına bir daha asla çıkmayacağım Kayra yemin ederim."

 

"Beklenmedik bir sorun çıkarsa önceliğim senin hayatın olacak! Bu konuyu tartışmak için ağzını bile açma! Bir daha asla açılmayacak bu konu!"

 

Kocasının sözleri ile sertçe yutkunan kadın başını ağır ağır salladı kabul etğini belli edercesine. Onun bu hareketi ile Kayra yanaklarını okşayarak burukça gülümsedi.

 

"Diyalize girmen gerekiyor o yüzden en kısa zamanda diyalize girmeye başlayacaksın. Bu uzun bir süreç olacakmış. Doğuma kadar hastanede gözetim altında bile kala bilirmişsin."

 

"Kalırım! Ne istiyorlarsa yaparım! Gerekirse bu yataktan çıkmam bile! Yeterki bebeklerimizi sağlıklı bir şekilde kucağımıza alalım ne istiyorlarsa yaparım Kayra." Kayra şaşkınlıkla baktı. Aslında daha çok hayranlık vardı bu bakışlarda. Her zaman güçlü olmuştu. Yıllarca Sevdası için savaşmış şimdide bebekleri için savaşıyordu. Kendi çaresizliğinden utandı. Karısı ondan daha fazla umut dolu,daha çok savaşma azmi gösteriyordu. Onun sözlerini onaylarcasına başını salladı.

 

"En önemlisi böbrek nakli olman gerekiyor. " Karısı gülümseyerek yüzüne baksada bakışlarındam geçen o acı dalgasını fark etmişti Kayra. Yüzüne kondurduğu kocaman gülümsemeyle alnına bir öpücük bırakıp fısıldadı. "Sana güveniyorum! Bunu da atlatacağız! Bebeklerimizle birlikte çıkacağız buradan. Sen benden vazgeçnedin yıllarca savaştın benim için şimdide bebeklerimiz için benim için tekrar savaş güzelim. Biliyorum yoruldun, yıprandın artık mutlu olmayı istiyorsun. Acılardan hüzünlerden sıyrılıp huzuru istiyorsun. Ama şunu sakın unutma sen düşersen bende düşerim! Sakın benim elimi bırakma kadın! Sakın! " Derya muzipçe gülümseyerek ıslak kirpiklerinin arasından kocasına baktı.

 

"Son sözleri venim söylemem gerekmiyor muydu? Sanki biraz ters oldu bu konuşma." Karısını göğsüne yaslayarak gülğmsemeye çalıştı.

 

"Sen benden daha güçlüsün! O yüzden sen benim elimi bırakmayacaksın! Siz üç kişi savaşıyorsunuz ben tekim. O yüzden siz benim elimi tutacaksınız ben sizden güç alacağım."Başını hafif karısının karnına doğru eğerek tekrar konuştu. "Karnabahar,brokoli anlaşıldı mı? Babanın elini bırakmayacaksınız!" Kocasının sözleri ile Derya kıkırdarken Kayra karnına iki öpücük bırakıp geri doğruldu.

 

"Bence beni dinleyecekler. " Derya başını olumlu anlam da sallayarak kocasının göğsüne sokulup kollarını beline doladı.

 

"Bence de dinleyecekler."

 

Oluşan kısa sessizlikten sonra Kayra nefesini burnundan sertçe vererek tekrar konuştu.

 

"Benim böbreğim uymadı." Derya başını hızla kaldırarak kocasının gözlerine telaşla baktı.

 

"İyiki de uymamış! Kimseden böyle bir şey isteyemem ben Kayra. Organ nakli için sıraya girelim."

 

Karısının sözleri ile kaşları çatıldı Kayra'nın.

 

"İsteyemem ne demek Derya!? Organ nakli sırasında kaç yıl bekleyenler var haberin var mı senin? Bir sürü testten geçiyorlar. En ufak bir riskte zaten eliyorlar direk. Ailenin erkeklerinin hepsi test yaptırdı. Ömer amca'nın şekeri olduğu için ona test bile yapmadılar! Kimseye bir zararı dokunmayacak. Böyle düşünme. Bebeklerimiz olacak Derya. Nasıl kabul etmezsin?" Derya kaşlarını şaşkınca kaldırarak inanamıyormuş gibi fısıldadı.

 

"Hepiniz mi veridiniz!?"

 

Kayra karısının şaşkınlığı karşısında yüüzne yayılan gülğmseme ile başını olumlu anlamda salladı.

 

"Evet! Hatta şimdi de diğerleri donör olmak için test yaptıracaklar. Kızlar ve erkeklerin hepsi. Sonra da annemler. Annen donör olamayacakmış. Biliyorsun karaciğerinden rahatsız olduğu için." Derya başını biliyorum dercesine sallarken Kayra ayakkabılarını çıkararak yatağa biraz daha yerleşip sırtını başına dayadı ve karısını göğsüne çekti. "Tabi en yüksek uyum akrabalardan çıkıyormuş. Baban hepsiyle iletişime geçecek."

 

"Dayım kanser hastası,halam şeker başka kimse kalmadıki akraba. Kuzenlerimin eşleri izin verirmi bakalım böyle bir şeye? Kimsenin benim yüzümden kötü olmasını istemiyorum." Karısının saçlarına öpücükler bırakarak kararlılıkla fısıldadı Kayra.

 

"Ne olursa olsun bulacağım uygun böbreği! İsterse kaf dağının ardındaki alemlere girip çıkmam gerekse de yinede bulacağım!" Derya kocasını sözleri ile kıkırdayarak yüzünü onun yüzüne doğru kaldırdı.

 

"Gitmişken zümrüdü ankanın tüyünden de getirirmisin?" Karısının sorusu ile Kayra dudaklarına yönelerek uzunca öptü. Geri çekilirken çapkınca göz kırptı.

 

"Sen iste bütün tüylerini yolup geleyim." Kıkırdayarak kocasının göğsüne biraz daha sokulan Derya kısa bir süre sonra mayışmış bir sesle mırıldandı.

 

"Bana şarkı söyler misin?"

 

Kayra karısın isteğine anlam veremeyerek yüzünü buruşturarak dordu.

 

"Ne?"

 

"Şarkı Kayra! Hani sarhoş olduğun gece söylemiştin ya bana öyle işte."

 

"Güzelim iyi de benim sesim güzel değil ki? Kargaları dinle daha çom zevk alırsın. Sarhoşken yapmışım bir salaklık işte." Derya kocasının göğsüne hafifçe vurarak homurdandı.

 

"Bahane arama. Sesin gayet güzeldi kocacığım. Uykum geldi yine söyle hadi." Karısının sözleri ile Kayra elini onun saçlarının arasına geçirerek mırıldanmaya başladı.

 

 

Yar, canıma ecel de vursa,

Severim ben, caymam

O gönlüne bir kıvrılsam, Uyurum,uyanmam

 

Gör izine neleri serdim

Yazım da sensin,

Kışım da sensin,

Vazgeçilmezimsin

 

Ne bahar ister,

Ne dalda bülbül

Gönülde bir gül

Olsun ,diyesimssin

 

Yar, ucunda ölüm de olsa,

Severim ben, caymam

Gözlerinin daldığı yerde

Uyurum, uyanmam

 

Gör izine neleri serdim

Yazım da sensin,

Kışım da sensin,

Vazgeçilmezimsin

 

Ne bahar ister,

Ne dalda bülbül

Gönülde bir gül

Olsun ,diyesimsin

 

Derya kocasının sesi ile uykuya dalarken Kayra karısının kokusunu ciğerlerine hapsedercesine çekti derince.

 

Kapının önün de eli kapı kolunda kalmış ne gide biliyor ne içeriye girebiliyordu. Hissettiği çaresizlik elini kolunu öyle bir bağlıyordu ki,boğazındaki nrfes almasını engelleyen yumrunun gitmesini istercesine sertçe yutkundu. Birden odanın dışına kadar taşan sesle nefesini tuttu. Elini kapının kolundan hızla çekti. İşittiği sözler ve o sesteki acı dolu tını yüreğini delip geçerken akan göz yaşlarına hakim olamadı. Gerçekten bu kadar çokmu sevmişti Derya'yı? Sevdiğini biliyordu ama bu kadarını tahmin edememişti. Kendisini kapının yanındaki sandalyelere bırakırken tuttuğu hıçkırıklarını da serbest bırakmıştı artık...

 

Yitenumutlar ...

 

 

 

Loading...
0%