Yeni Üyelik
32.
Bölüm

İ-D-B-S-32

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı - Karsu - Jest Oldu

 

 

 

Herkes merakla Azra'ya bakarken o titreyen elleri ile telefonu güçlükle tutarak,sesinin duyulmasını istemezce fısıldadı.

 

"Durumu nasıl!?"

 

.......

 

Karşıdan gelen cevapla nefesinin kesildiğini hisseti. Oğlunun verdiği cevapla telefonu güçlükle kapatarak dolan gözlerini bir kaç saniye kapatarak nefes almaya çalıştı. Ne söyleyeceğini,durumu nasıl toparlayacağını bilemiyordu. Kesik bir kaç nefesi içine çekerken kocasının sesiyle gözlerini hafifçe araladı.

 

"Ne oluyor!? Kim kaza yapmış Azra!?" Derin bir nefes alarak bakışlarını kocasından çekerek, masadakilerin üzerinde gezdirip acı dolu bakışlarını Kaan'ın üzerinde sabitleyerek fısıldadı.

 

"Sarah!"

 

Kaan duyduğu isimle bedenin taş misali kesildiğini hissederken göğsüne saplanan acıyla Azra'nın sözlerini kabul etmek istemezcesine başını iki yana sallayarak fısıldadı.

 

"O değil de! Karın değil de Azra teyze! "

 

Kalbinde hissettiği acı dudaklarından acı bir fısıltıyla dökülürken bakışları yalvarırcasına Azra'nın gözlerinde sabitlenmişti.

 

Azra'nın gözlerindeki acı birden suçlayıcı bakışlara dönerken dudaklarından dökülen sözlerin de bakıllarından geri kalır yanı yokmuş gibi, bir hançer misali saplanmıştı yüreğine.

 

"Senin o büyük hayallerin karının ölümüne sebep oldu! Karını hiçe sayarak kavuştuğun hayallerin getirir mi sevdiğin kadını geri! Sarah'ı sen öldürdün Kaan!"

 

Azra'nın sözleri ile nefesi boğazında düğümlenirken, yer ve göğün birleşip ikisi arasında sıkıştığını hissetti. Olamazdı! Sevdiği kadını bu şekilde kaybedemezdi! Daha sevdiğini söyleyecek,ona verdiği sözleri yerine getirecekti! O da sevecekti kendisini! Onlar da mutlu olacaktı. O kadar plan yapmış,oyunlarla sevdiği kadını karısı yapmıştı bu şekilde kaybedemezdi. Masadakilerin hepsi onu suçlarcasına öfkeyle konuşurken Kaan,Azra nın sözlerinin gerçekliği ve diğerlerinin sözlerinin ağırlığı yüzünden, benliğini saran büyük bir korku ile ellerini kulaklarına kapayarak başını iki yana sallayarak kabul etmek istemezcesine acıyla fısıldadı.

 

"Hayır! Hayır! Ölmedi!"

 

Yanaklarında hissettiği el ve isminin derinlerden seslenilişi ile korkuyla sıçrayarak bağırdı.

 

"Hayır!"

 

Kesik kesik nefesler alırken sakinleşmeye çalışıyor bir taraftanda fısıltı şeklinde sürekli aynı kelimeleri tekrarlıyordu.

 

"Ölmedi! Hayır! Ölmedi!"

 

"Kaan!"

 

İşittiği titrek sesle bakışları sesin sahibine dönerken kesik nefeslerinin arasında yanındaki kadına baktı korkuyla.

 

"İyi misin? Sayıklıyordun. Kabus gördün galiba?"

 

Neler olduğunu anlamaya çalışırken gördüğü kabusun ardından yaşadığı ana hızlı bir geçiş yaptı. O kısa an da herşey gözlerinin önünden film şeridi gibi geçerken şaşkınlık ve korku karışımı bir rahatlama ile fısıldadı.

 

"Kabus!"

 

Bakışkarı yanındaki kadının ellerine kayarken,sol elini hızla avuçlarının içine alıp inceledi. Karşılaştığı görüntüyle tuttuğu nefesini bırakırken kendisine aynı duygularla bakan kadına bakışlarını çevirip omuzlarından serçe kavrayarak kendisine çekip sıkıca sarıldı. Hatırladığı kabusla sertçe yutkunarak yüzünü buruşturup korkuyla fısıldadı.

 

"Çok kötü bir kabustu Sarah! Be...ben, sana öyle adi ve bencilce davranıyordum ki kendimden tiksindim!"

 

Sarah kocasının kollarından yavaşça sıyrılarak bakışlarını kocasının gözlerine dikerek merakla sordu.

 

"Ne gördün ki!?"

 

Karısının sözleri ile Kaan dudaklarını onun alnına bastırarak yüzünü bir şeyden tiksinircesine buruştırup acı çekercesine fısıldadı.

 

"Sarah ben öyle bir adam değilim! Yemin ederim öyle bir adam değilim!"

 

Kocasının hala gördüğü kabusun etkisinden çıkamadığını anlayan kız ellerine uzanarak avuçları arasına alıp destek olmak istercesine sıktı.

 

"Ne gördün Kaan!"

 

Kaan derin bir nefes alarak karısının gözlerinin içine bakarak konuştu.

 

"Seni ilk gördüğüm an aşık olmuşum! O yüzden seninle evelenebilmek için Osman ve Ahmet abi ile plan yapıp sana nikahı basıyordum. Aslında olaylar, nikahımız hepsi aynı gelişiyor ama ben seni öperek plan yapıp zemin hazırlıyorum. Senin hiç bir şeyden haberin olmadığı için benim de zorla evlendiğimi düşünüyorsun. Yaptığım planlar,oyunlar ve büyük bencilliğim sayesinde seni ülkenden getirmem daha kolay oluyor."

 

Aralıksız anlattığı şeylerden sonra nefeslenirken Sarah ona üzgünce baktı. Anlattığı şeylerin için de hoşuna giden tek şey ilk görüşte aşık olduğunu söylediğiydi. Hissettiği bu duygu da uzun sürmemiş, Kaan'ın rüyasının bir parçası olduğu geçeği yüzüne çarpınca hevesi yine kursağında kalmıştı. Geriye kalan anlattığı diğer şeyler ise göğsünün sıkışmasına neden olmuştu. Kocasının rüyasında gördüğü şekilde,tek tarafın aşkı yüzünden yapılan,planlı programlı bencilliğin dayanılmaz derecede olduğu bir evlilik yapmaktansa,gerçekte olduğu gibi zoraki bir evliliği,o tür bir evliliğe tercih ederdi. Öyle bir bencilliği ne affede bilir,ne de o tür bir evliliği kabul ederdi. Ne kadar kıcasını sevsede bu tür bir bencillik affedilemezdi. Daldığı düşüncelerden Kaan'ın sözleri ile sıyrıldı.

 

"Dün gece sana söylediğim gibi oyunculuk hayallerimin peşinden gidiyorum. Gitmeden önce senin parmağına yüzüğü takıp,resmi nikah için gün almaya çalışıyorum. Fakat aksilikler yüzünden bir türlü alamıyorum o günü. Sonra gidiyorum işlerin uoğunluğundan dolayı seninle görüşemiyoruz sadece telefonda kısa görüşmeler yapıyoruz."

 

Sarah kocasınınrüyasının devamında neler olduğunu merakla beklerken onu ilgiyle dinliyordu. O rüyasını anlattıktan sonra ne olursa olsun gece aldığı kararı söyleyecekti. Kaan'ın sustuğunu fark edince onun buruşan yüzünü ve çattığı kaşlarını inceledi. Anlaşılan rüyasının devamın da kocasının hoşuna gitmeyen şeyler olmuştu. Bakışlarını kısarak kocasının gözlerine bakmaya çalışsa da onun gözlerinin birleşen ellerinde oldyğunu görünce tekrar konuştu.

 

"Peki devamın da ne oldu bu garip rüyanın?"

 

Kaan düşünceli bakışlarını baktığı yerden kaldırarak karısının gözlerine baktı. Rüya'nın devamı zihninde canlanmaya başlayınca gözlerindeki düşünceli bakışların yerine anın da öfke kıvılcımları yerleşmişti.

 

"Sonra bir gün sen beni arıyorsun. Ben çekim sonrası yorgunluktan telefonumu sette unuttuğum için başrolü paylaştığım partner açıyor ve saçma sapan konuşuyor. Sonra benim karavanımdan çıkıyormuş gibi bir görüntü düşürüyor medyaya. Tabi sen onun benim telefonumu açıp abuk subuk konuşması ve bu oyunu üzerine beni terk etmek istiyorsun. Annemler sana engel olarak o çok korktuğum,başıma gelmesini istemediğim için tedbirli davrandığım o cezalarını,planlarını,entrikalarını brnim üzerimde denemek için İstanbul'a gelip seti basıyorlar. Babamlar da arkasından basıyor ve ortalık karışıyor. Film de partnerim olan o kadın gerçekleri basın toplantısı yaparak açıklayor ve ben oyunculuğun bana göre olmadığını anlıyorum. Ankara'ya dönmek için uçak saatini beklerken kahvaltı yapıyoruz annemler beni suçluyor seni dinlemediğim için. Beni terk ettiğini söylüyorlar."

 

Aldığı derin nefesin ardından bakışlarındaki şaşkınlıkla,kendisini merakla dinleyen karısının gözlerinin içine bakıp, yüzünü buruşturarak heyecanla devam etti anlatmaya.

 

"O kadar gerçekçi bir rüyaydı ki anlatamam. Beni terk ettiğini söylediler. Nikah gecesi sana mehir olarak verdiğim saati ve yanında küçük bir not yollamışsın Azra teyzeyle. Ben,beni terk ettiğin için kendimi suçlayıp,içimdeki acıyşa öylece kalırken Azra teyzemin telefonu çalıyor. Kayra arıyor ve bir kazadan bahsediyor. Azra teyzem yıkılmış bir şekilde telefonu kapatıp Mehmet amcamın sorusuna karşılık senin kaza geçirdiğini söylediği an zaman duruyor sanki. Ben gördüğüm bu rüya boyunca dışarıdan izleyen bir insanmışım gibi içimdekileri onlara yansıtamıyorum yeterince tepki veremiyorum. Sonra Azra teyzem senin öldüğünü söyleyip buna benim yaptımlarım sebep olduğunu söylüyor. Ben bir anda bütün duygularım çekilmişcesine kalakalıyorum. Ölmez, ölmedi diye bağırıyorum ama sesim çıkmıyor tabi. Böyle tuhaf ve kötü bir kabustu işte."

 

Sarah kocasının bir rüya dan bu kadar etkilenmesine anlam veremeyerek bakarken o başını olumlu anlamda sallayarak kararlı bir ses tonuyla sözlerine devam etti.

 

"Bu bir işaretti belki! Attığım adımlara dikkat etmezsem seni kaybedeceğime dair bir işaret! Benim onca önlemi almamın bir sebebi vardı Sarah! Ben seni böyle saçma sapan şeyler yüzünden kaybedip önelmini aldığım şeylerin başıma gelmesini istemiyorum ! Seni kaybetmeyi ise hiç istemiyorum!"

 

Sarah kocasının haline üzülerek sakinleştirici bir ses tonuyla fısıldadı.

 

"Sakin ol. Bir birimize bir söz verdik ve sen sözünü tuttuğun ve beni yanında istediğin sürece ben hep senin yanında olacağım. Bütün bunları ne için ve ne amaçla yaptığını biliyorum. Bu kadar...."

 

"Bilmiyorsun Sarah! Bilmiyorsun! Sen benimle zorla evlendin! Sen beni istemeyince ben senin hayatını, hayallerini mahvetmek istemediğim için bu evliliği istemedim!"

 

Kaan'ın kendisini bu kadar kötü hissetmesi ile Sarah ne kadar diyeceğini bilemeyerek karşılık verdi.

 

"Zoraki bir evlilik yapsakta bir birimize söz verdik Kaan. Sürekli başladığımız yere dönersek verdiğimiz sözü yerine getiremeyiz ve bu durum bir birimizi yıpratmaktan başka bir işe yaramaz." Sarah kocasının gözlerine kendisini onaylaması için istekle bakarken Kaan başını iki yana sallayarak aceleyle konuştu.

 

"Sarah ben kendimi sana ifade edmiyorum galiba! Başa dönmek falan istemiyorum ben! Ben senden ilk gördüğüm andan beri hoşlandım ve sana aşığım niye amlamak istemiyorsun!?"

 

Kocasının sözleri ile Sarah'ın gözleri irice açılırken şaşkınlıkyan ağzından kaçan sözcüğe engel olamadı.

 

"Ne!"

 

Karısının irice açılan gözlerine ve tepkisine karşı Kaan onun olumsuz şeyler söyleyeceğini düşünerek hızla sözlerine devam etti.

 

"Ne, ne demek kızım!? Karım değil misin aşık olamaz mıyım? Birbirimize söz verdik ve ben sana verdiğim sözü tuttum. Sana aşığım! Seni seviyorum! Ve seni kaybetmektense hayallerimden bile vazgeçiyorum!" Yerinde kıpırdanarak yan tarafındaki komidinin çekmecesine doğru uzanırken yüzünü buruşturarak sözlerine decam etti.

 

"Ben karar verdim oyunculuk bana göre değil! Sen haklısın kimin eli kimin cebinde belli değil! Seni kaybetmemek,sonrasında kafamı taşlara vurup o cezalara maruz kalmamak,annemlerin kuracağı tuzaklara düşmemek için,hayallerde bile olsa başka kadınların tuzağına düşüp bunca tedbiri çöpe atamam. Seni kaybedemem!"

 

Kocasının aşk itirafı ile kalbi göğsünden fırlayacakmış gibi atmaya başlamıştı. Gece yaptıkları konuşmadan sonra Kaan'ın onu bırakıp,hayallerinin peşinden gideceğini düşünürken o sabaha bambaşka bir Kaan olarak uyanmıştı. Dün gece acıyla dolan kalbinde şimdi milyonlarca kelebek aynı anda dans ediyordu. Kocası hayallerinin peşinden gidince onu tamamen kaybedeceğini fısıldayan yüreği,şimdi onun biraz önce yaptığı aşk itirafını inanmazca fısıldıyordu. Yüzündeki şaşkın ifade yerini kocaman bir tebessüme bırakırken parmağında hissettiği metalin soğukluğu ile daldığığı düşüncelerden sıyrılırken bakışları hızla parmağını buldu. Parmağındaki alyansı görünce ikinci defa şaşkın bakışlarını kocasına çevirdi.

 

Kaan,karısının elini dudaklarına götürerek avuç içine küçük bir öpücük bırakıp Sarah'ın gözlerine güven vermek istercesine bakarak konuştu.

 

"Her şey hızlı gelişti. Zoraki bir başlangıç yaptık ama ben, her genç kızın hayalindeki gibi olsun istiyorum senin için herşey. Hiç bir şeyin içinde ukte olarak kalmasını istemiyorum Sarah." Söyleyeceği sözleri kafasında toparlamak için kısa bir an duraksarken,karısının yaşadığı şaşkınlık karşısında, kendisini de yaptığı itiraflar ve yapacağı teklifin heyecanı basarken, içinde büyüyen heyecan ve korkuya yenik düşmemek için sözlerine fazla ara vermeden devam etti. "Belki romantik değilim,belki ilk yapmam gereken şeyi en sondan yapıyor,herşeye tersten başlıyorum, belki de çoktan karım olan bir kıza evlenme teklifi etmekte geç kalan bir salak olarak tarihe geçerim ama seni seviyorum Sarah! Ve benimle evlenmeni istiyorum!" Sözlerini bitiren Kaan gördüğü rüyanın, aşk itirafının ve yaptığı teklifin etkisi ile karısının gözlerine heyecanla bakarken onun bir cevap vermemesi üzerine korkuyla fısıldadı.

 

"Sarah bak ben seni sevdiğimi söykedim diye panikleyerek,kötü hissedeceğimi düşünerek,ya da ne bileyim korkarak falan verme kararını. Aşkımı itiraf ettim ve ya evlenme teklif ettim diye bana aşık olmanı ve ya beni sevmeni beklemiyorum hemen sen den. Bunu kararını etkilemek içinde söylemedim. Ben sadece seni sevdiğmi ve beni seveceğin güne kadar bekleyeceğimi bil istedim! Ben sana geç kalmak istemiyorum!Ben bize geç kalmak istemiyorum! Sana söz verdim ne olursa olsun yanında olacağım! İçinde senin olmadığın hayallerimin peşinden koşup seni kaybetmeyeceğim!"

 

Sarah kocasını sakin olmaya çalışarak dinlerken, onun sözlerinde ne kadar ciddi olduğunu da anlamaya çalışıyordu. Elbetteki aşk itirafına çok mutlu olmuştu ama işin içine kendi yapacağı itirafta girince işte o zaman utancına yenik düşmekten korkuyordu. Kaan'a ona aşık olduğunu nasıl söylemesi gerektiğini bilmiyordu ve utancı yine olmadık yerde gün yüzüne çıkıp onu yarıyolda bırakmıştı. Nasıl söyleyeceğini bilmesede önce kocasının sözlerinde aklına takılanları sormaya karar verdi. Hem böylelikle konu açmış olurdu. Üstelik biraz daha böyle sessiz kalmaya devam ederse Kaan bazı şeyleri yanloş anlaya bilirdi. Utancını bastırmaya çalışarak bakışlarını kısıp kocasına şüpheyle baktı.

 

"Madem İlk gördüğün andan beri benden hoşlanıyordun,evlenmemizi istediklerinde neden öyle tepki verdin?"

 

Karısının yüzünü avuçları arasına alarak şüphelerini yok etmek istercesine baktı gözlerinin içine.

 

"Çünkü sen karşı çıktın! Ben senden hoşlansam da, senin başka birini sevme ihtimalin vardı. Hayallerimin ötesinde bir güzelliğe sahiptin ve ben kalbinin boş olabileceğine ihtimal vermemiştim Ben senin hayallerini yıkan adam olmak istemedim! Seni hislerime yenik düşerek öpsem de,seni çıkılmaz bir yola sürüklesem de, evlenmeyi kabul etmezsem belki sevdiğin adama kavuşursun diye düşündüm." Kısa bir an durup derğn bir nefes alırken aklına gelen şeyle uüzünü buruşturup sözlerine devam etti." Ama Tuğra ortaya atılıp kahramanlık yapınca baktım bu işin başka çıkışı yok sizinkiler o an senin hislerine göre ideğil, o anki durumu kurtarmaya yönelik hareket ediyor o zaman bende seni başkasına kaptırmak istemedim. Kalbinde başkası olsa da belki beni de sever bir gün dedim. O geceki sözlerimin sebebi sen değil onlara olan kızgınlığım yüzündendi. Tuğra salağının gereksiz kahramanlığınaydı. Ama senden çıkartrım sinirimi."

 

Kocasının sözlerinden sonra bakışlarını ondan çekerek,tektar parmağındaki alyansa çeviren Sarah,onun söylediklerini tartarcasına kısa bir an düşündü. Bakışlarını tekrar kocasına çevirerek onun umutla bakan gözlerine baktı. Madem başkalarına olan sinirini o gün ona kusmuştu biraz daha üzerine gidecekti. Beklediği cevabı alması kolay olmamalıydı.

 

"Peki benim Derya ve Kayra ike köye gitmeme neden izin verdin? Madem hoşlanıyordun,ben den uzak kalmak yerine,benimle ilgilenip aramızdaki yalnış anlaşılmaları düzelte bilmek için uğraşa bilirdin değil mi? Hem sen her başkalarına sinirlendiğinde hırsını benden çıkarıp,öfkeni bana mı kusacaksın? Köy de de aynısını yaptın."

 

Karısının son sorusu ile Kaan başını hızla iki yana sallayarak aceleyle konuştu.

 

"Ben niye hırsımı senden çıkarayım güzelim? Olur mu öyle şey? Bak tamam ufak hatalarım oldu ama bir daha kesinlikle olmayacak Sarah. Hem sinirden dediğime bakma hepsi seni kıskanmamdan dolayı oldu onların. Bende yeni farkına varıyorum,ben de yabancısıyım öyle bir duygunun. Ama başka açıklaması olamaz galiba yaptıklarımın. Köye yollamamın sebebi,sebden biraz uzak kalıp,sana karşı olan duygularımın,hislerimin boyutunu anlaya bilmek içindi. Sende ben den biraz uzaklaşırsan belki bana olan öfken azalır,beni görmeyince baskıyla yapılan evliliği kabullenmen daha kolay olur diye düşündüm." Kaşlarını hafifçe çatılırken sözlerine devam etti. "Sakin bir yapım var fakat seni kıskanınca durumlar değişiyor o yüzden bu noktada uzlaşmamız lazım diye düşünüyorum. Eğer sinirleniyorsam lütfen yanımdan uzaklaş çünkü bilki bir kıskançlık krizinin eşiğindeyim demektir. O yüzden seni kırmak istemiyorum."

 

Sarah kocasının son söyledikleri ike gözlerini devirerek homurdandı.

 

"Saçmalama Kaan! Abartma istersen!"

 

"Saçmalamıyorum Sarah! Bir gün sende bana aşık olursan kıskançlık nasıl bir duygu o zaman anlarsın güzelim!" Dün gece karısının sözleri akkına gelince biraz üzerine gitmek için sözlerine devam etti. "Farzet ben oyunculuktan vazgeçmedim,hayranı olduğum kadınla ve çok güzel kadınlarla film,dizi çekiyorum çeşit çeşit haberler çıkıyor hakkımda, sen buna kızmaz bozulmaz mısın yani?"

 

Dün gece Kaan'ın o hayranı olduğu o kadından bahsederkenki hali gözlerinin önünden geçince,kaşları hızla çatılırken, oturduğu yerden sertçe kalkan Sarah işaret parmağını kocasına doğru uyarırcasına sallayarak konuştu.

 

"Oyunculupun sana göre olmadığını,o defteri kapattığını söyledin! Ayrıca dün gece söyleyemesem de şimdi açıkça söylüyorum Kaan! Ben kocamın oyuncu olmasını,elin kadınları ile saçma sapan rollere bürünüp,etrafa samimi pozlar sergilemesini istemiyorum! Madem bana aşıksın o oyunculuk defterini sonsuza kadar kapat!" Adımlarını kocasının dün gece hayranlık ve beğeni ile bahsettiği kadının afişinin olduğu yöne doğru yönlendirerek kıskançlıkla afişe bakıp,bakışlarını tekrar kocasına çevirerek işaret parmağını kaldırıp afişi gösterdi. " Hatta bu kadını da çıkar aklından! Benim sevdiğim,aşık olduğum adam başka bir kadının hayalini kursun,ondan beğeni ile bahsetsin istemiyorum! " Dün geceden beri kadına karşı içinde hissettiği kıskançlık,kocasının biraz önceki sözleri ile hat safhaya ulaşmış, dudaklarından dökülenin farkına bile varmamıştı Sarah.

 

Karısı öfkeyle yaptığı itirafın farkında olmasa da Kaan gayet net bir şekilde anlamıştı Sarah'ın sözlerini. Kalbi göğüs kafesinde taklalar arıyordu çünkü böyle bir itiraf beklemiyordu. Sarah'ın ona gün gelip alışacağını,hayatını , yalnızlığını paylaşacağı için sevgi besleyeceğini tahmin ediyordu fakat beklediği karısının kendisine aşık olması değildi. Kehribar rengi gözleri heyecanla parlarken yataktan kalkarak,bir kaç adımla karısına doğru yaklaşıp onun karşısında durdu. Gözlerini karısının gözlerine dikerek onun üzerine doğru eğilip kulağına ciddi bir ses tonuyla fısıldadı.

 

"Gördüğüm rüyada da bu kadın yüzünden aramız açılıyordu ve ben aşık olduğum kadını kaybediyordum. Gerçekte de bu kadın yüzünden bana aşık olan karımla aramın bozulmasını istemiyorum karıcığım." Hafifçe geri çekilerek karısına göz kırptı ve bakışlarını onun gözlerinden çekmeden duvardaki afişe uzanıp çekerek eline aldı. Elindeki afişi karısının gözlerinin önünde hiç tereddüt etmeden yırtaraken kendisine anlam veremeyerek bakan karısına çapkınca sırıttı.

 

Bakışları şüpheyle kısılırken kocasının elinde parçalara ayrılmış olan afişi gözleri ile işaret ederek konuştuSarah.

 

"Niye yaptın şimdi bunu?"

 

Karısının sorusuna karşılık Kaan tek kaşını kaldırarak imalı bir bakış atarak sırıttı.

 

"Bilirsin ben tedbirli adamım güzelim. Bir afiş için beni seven karımı kıracak değilim."

 

Kocasının beni seven sözünde takılı kalan Sarah kaşlarını çatıl bakışlarını kısarak gözlerine baktı.

 

"Seni seviyorum diye bir şey söylemedim Kaan! Uydurma kendi kendine!" Kocasının kaşları şaşkınlıkla havalanırken Sarah bir an kendisinden şüpheye düştü. Söylemiş miydi öyle bir şey? Söylediyse ne ara söylemişti ki?

 

"Bebeğim sen iyi misin? Ateşin mi yükseldi yine?" Elini kaldırarak karısının alnına dokunan Kaan vücud ısısının normal olduğunu anlayınca karısının yine utandığını ve bu yüzden inkar yoluna başvurduğunu düşünerek alayla sırıttı." Ateşin de yok! İki dakika önce laf arasında bana olan aşkını itiraf ettin hiç boşa inkar etme güzelim!"

 

Kocasının alaylı gülüşü ve imalı ses tonu ile Sarah yüzünü buruşturarak ona meydan okuyan bakışlar atıp ayağını hırsla yere vurarak konuştu.

 

"Niye inkar edeyim ki! Laf arasında geçti diyorsun hatırlamıyorum işte! Hm ben sen gibi korkak değilim ki hislerimi gizleyeyim. İstesem yüzüne de söylerim."

 

"Söyle!"

 

Kocasına anlam veremeyerek bakan Sarah kaşlarını çatarak sordu.

 

"Neyi?"

 

Kaan nefesini sertçe bırakarak,ellerini kaldırıp karısının yüzünü avuçları arasına alarak gözlerinin içine bakıp muzipçe fısıldadı.

 

"Neyi olacak,beni sevdiğini söylemeni istiyorum. Yüzüne de söylerim diye meydan okuyordun az önce. Şimdi söyle bakalım kolaymıymış o kadar." Kendisine şaşkınca bakan karısına gülümseyerek başını olumsuz mana da iki yana sallayıp sözlerine devam etti. "Bence hiç kolay değil serçe. Kolay olsaydı seni gördüğüm ilk an ben senin yüzüne söylerdim."

 

Sarah, kocasının onu sıkıştırması ile terleyen avuç içlerine ve vücudunu basmaya başlayan sıcaklığa lanet okuyarak bir çıkış yolu aramaya başlasa da bir türlü bulamıyordu. Hangi akılla meydan okumuştu ki bu adama? Kendi kendini düşürdüğü duruma kızsa da artık ondan utanıp çekinmek istemediğinin de farkındaydı. Kendini kastıkça anlaşmaları daha da güçleşiyordu. Baştan beri belki de aralarında ki eksi buydu. Kendini kasıyor,utanıyor du. Dün gece de bunun en büyük kanıtıydı. Gitmesini istemediğini dolaylı yollardan anlatmak yerine direk söyleseydi belki kocası o an vaz geçerdi. Kendi sıkılganlığı,utangaçlığı yüzünden kendisi ile birlikte kocasını da zora sokuyordu. Seni seviyorum demek ne kadar zor ola bilirdi ki? Hem laf arasında da olsa söylemişti. Yine söyleye bilirdi. Bakışlarını kocasının gözlerine çevirerek derin bir nefes aldı ve kuruyan dudaklarını yaladı. Bir kaç sefer ağzını açıp kapasada o iki kelime bir türlü çıkmadı dudaklarından.

 

Karısının içinde bulunduğu durum ile eğlenircesine ona bakan Kaan onu biraz daha zorlamak isteyerek yüzündeki sırıtışla fısıldadı.

 

"Bekliyorum serçe! Hadi bakalım ne kadar cesaretlisin görelim."

 

Kocasının alaylı sözleri ile sinirlenen Sarah yüzündeki elleri sertçe ittirerek tısladı.

 

"Sen böyle benimle alay etmeye devam ettiğin sürece daha çok beklersin Kaan!" Kocasının ellerinden kurtularak odadan çıkmak için kapıya doğru yönelirken onun kıkırtısı ile homurdandı. "Öküz!"

 

"Benim için sorun yok güzelim. Laf arasında da olsa duydum o iki kelimeyi nasıl olsa. Benim için o kadarı da yeterliydi ama sen kendin meydan okudun." Karısının kendisine hışımla dönmesi ile ellerini eşofmanının ceplerine sokup küçük bir kahkaha atarak fısıldadı. "Cesaretine hayranım bebeğim!"

 

Kocasının alaylı sözleri ile Sarah dişlerini sıkarak çenkirdi.

 

"Biraz daha öyle gülmeye devam edersen o iki kelimeyi ömrünün sonuna kadar duyamayacaksın Kaan!" Tek kaşını kaldırarak işaret parmapını uyarırcasına kocasına doğru salladı. " Ya da dur! Sen böyle benimle eğlenmeye devam et,belki başka iki kelime duyarsın benden!"

 

Kaan karısına doğru bir kaç adım atarak önün de dikilerek çapkınca göz kırptı.

 

"Seni kızdırınca cesaretin gün yüzüne çıkıyor. Bak kızınca o kelimeler nasıl firar ediyor dudaklarından. Mesela birazdan,o başka iki kelimede kaçacak ağzından. Sana aşığım Kaan diyeceksin!"

 

Sarah kocasının özgüveni karşısında yüzünü buruşturarak ona bakıp hırsla göğsünden ittirerek homurdandı.

 

"Hayır! Seni boşuyorum gibi iki kelime çıkacak Kaan!"

 

Karısının sözleri ile Kaan kaşlarını çatarken onun kapıyı açıp odadan çıkması ile hızla arkasından çıkarak kolundan yakalayıp kendine çevirerek şaşkınca gözlerine baktı.

 

"Sen ciddi misin!?"

 

Sarah sence dercesine kaşlarını kaşlarını kaldırıp kocasının gözlerine kararlı bir şekilde bakınca Kaan onu kolundan çekiştirerek ablasının odasına doğru sürükledi.

 

"Tamam! Bir daha üstüne gelmeyeceğim söz veriyorum! Sen yeterki sakin ol. Boşanmayı falan da çıkar aklından."

 

Kocasının bir den süt dökmüş kedi moduna geçişiyle Sarah içinden kıkırdarken Kaan onu ablasınım odasına sokarak sözlerine devam etti.

 

"Şimdi sakin oluyorsun ve hazırlanıyorsun! Resmi nikah için işlemlere başlayacağız ve yıldırım nikahı ile evleneceğiz!"

 

"Nee! Apartopar ne nikahı Kaan?" Kocasının aldığı ani kararla ne diyeceğini şaşıran Sarah ona şaşkınca bakarken Kaan onu odanın içine doğru hafifçe ittirerek homurdandı.

 

"Ne apartoparı güzelim. Sen her sinirlendiğin de beni böyle boşamaya kalkacaksan bırakta ben de önlemimi alayım! O nikahı hemen kıyacağız! Sen hazırlan,ben de hazırlanayım annemlere haber edelim onlarda düğün hazırlıklarına başlasınlar."

 

Sarah'ın ağzı işittikleri ile bir karış açılırken şaşkınca fısıldadı.

 

"Kaan bu acelen ne!? Hem hayallerin ne olacak o konuyu daha açıklığa kavuşturmadık bile. Sonra sorun çıksın isyemiyorum!"

 

Karısının şaşkın surat ifadesi ile Kaan bir onu kendine çekerek dudaklarına sert bir öpücük bırakıp geri çekildi. Kendinden emin bir şekilde cevap verdi.

 

"Hayal mayal yok! Bitti gitti güzelim! Yerin dibine batsın öyle hayal! Sorun çıkacak bir şey yok ben kesin kararımı verdim kapandı o defter. Nikah meselesine de gelecek olursak acele falan değil Sarah. Dini nikahımız var. Benim oldun. Beklememizi gerektiren bir durum olduğunu düşünmüyorum!"

 

Sözlerini bitiren adam karısının düşünceli hali ile bu durumu aleyhine çevirmek için tekrar konuştu.

 

"Beklememizi gerektiren bir durum yok ama beklemememizi gerektirecek bir durum var karıcığım."

 

Sarah'ın başını iki yana sallayarak neymiş o durum dercesine kocasına baktı.

 

"Kaç sefer birlikte olduk ve hiç birinde de korunmadık Sarah. Eğer hamile kaldıysan biran önce evlenmemiz daha doğru değil mi?" Karısının gözlerinde bir endişe belirrince kendisini yanlış anlamasından korkarak sözlerine hızla devam etti. " Yanlış anlama aramızdaki ilişki kimseyi ilgilendirmez, sana da böyle bir durumda kimsenin laf sözylemesüne izin vermem ama ben senin daha rahat etmen için uğraşıyorum. Olaki öyle bir durum olursa sen utançtan kendini yer bitirirsin ve ben senin üzülmeni istemiyorum."

 

Kocasının sözlerindeki haklılıkla Sarah onu onaylarcasına,utançla başını hızla salladı.

 

"Ta..Tamam. Sen haklısın galiba."

 

Karısının onayı ile Kaan yüzüne yayılan gülümseme ile alnına bit öpücük bırakıp tekrar konuştu.

 

"Senin rahat etmen için Sarah. Yoksa kümin ne düşündüğü umrum da değil. Annemlerle konuşalım onlar hazırlklara başlasın biz de nikah işemlerinden sonra sana gelinlik bana da bir damatlık bakarız. Eksik olan neyin varsa bu gün halledelim. Senin eksiklerin olabileceği aklımdaydı fakat Derya'nın durumundan dolayı bir türlü fırsat olmamıştı alışverişe. Bu gün hepsini hallederiz artık.

 

Sarah kocasının sözlerini onaylarcasına başını sallarken Derya'nın köyde söylediği söz aklına gelince kocasına sormaya karar verdi.

 

"Derya kendisinin gelinliğini giymemi teklif etti ama ben sana sormadan karar vermek istemedim. Senin için bir sakıncası yoksa onu da giye bilirim. Ben bu tarz şeylerle uğraşmaktan pek hoşlanmıyorum. Provaydı,ölçüydü bana göre değil yani. Hem Derya ile beden ölçülerimizde hemen hemen aynı."

 

Karısının sözleri ile Kaan kuzeninin düğün günü çıkan kargaşayı anımsayınca bakışlarını kısarak şüpheyle bakarak başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Olmaz!"

 

"Neden hazır gelinlik işte. Hem hiç giymemiş. Kayra'nın beğendiğini giydiği için kendi beğendiğini giyememiş."

 

"Olmaz Sarah! Çıkart onu aklından! Derya kendi beğendiği gelinlik yerine Kayra'nın beğendiğini giyecek öyle mi? Kayra'ya inat yine giyerdi o gelinliği. Tabi Kayra'nın engeline takılmasaydı." Onların düğün gününü hatırlamaya çalışarak bakışlarını kısınca Kayra'nın o günkü hali gözlerinin önün de canlandı birden. Ardından o günkü kargaşa. Başını hızla olumsuz anlamda salladı. " Kayra o gelinliği Derya'ya giydirmediyse kesin vardır bir bildiği. Kesin abuk subuk bir şeydi o gelinlik! Kayra'nın o günkü halini hatırlıyorum da demek ki boşuna eşekten düşmüşe dönmemiş çocuk! Ne olduğu belli olmayan şeyi ben karıma giydirmem! Derya'nın kızınca nasıl bir manyağa dönüştüğünü ben bilirim. Kesin giyilmeyecek tarz da bir şeydi!"

 

Sarah kocasının birden sinirlenmesine anlam veremeyerek durumu toparlamak için alttan alamaya çalıştı.

 

"Tamam sakin ol. İstemiyorsan giymem bende. Ama bak şimdiden söylüyorum ben öyle sürekli provaya falan gitmem. Bir mağazadan alıp çıkalım. Hoşuma giden bir şey bulamadam da beyaz bir elbise bile giyerim benim için sorun değil."

 

Karısının vazgeçmesi ile Kaan'ın yüzüne bir tebessüm yayılırken kapıya doğru dönerek konuştu.

 

"Sen yeterki vazgeç o ne olduğu belli olmayan şeyi giymekten. Ben Ankara'nın altını üstüne getirir hatta dünya daki tüm gelinlik mağazaları ile iletişime geçer yine bulurum sana istediğin gibi bir gelinlik."

 

Kocasının sözleri ile Sarah gözlerini deviririken altı üstü bir gelinlik mevzusunu neden bu kadar büyüttüğüne anlam veremiyordu. Onun sözlerine karşı meseleyi daha fazla uzatmamak için başını olumlu anlamda sallayarak kocasını kapının dışına doğru itekledi.

 

"Tamam çık artık hadi. Hazırlanayım da çıkalım bir ana önce. Sen de hangi mazayla iletişime geçiyorsan geç."

 

Kaan karısının jendisini itelemesi ile ona dönerek yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Annemlere sonra mı söylesek acaba? Şimdi öğrenirlerse,düğüne kadar ikimizi bir birimizden uzak tutmak için ellerinden geleni yaparlar. Hem sen de biraz daha hasta numarası yapsan burada kalmaya devam edersin. Bende geceleri gelirim yine olmaz mı?"

 

Sarah işittikleri ile kaşlarını çatarak kocasına ters bakışlar atıp sıktığı dişlerinin arasından uyarırcasına tısladı.

 

"Kaan! Biraz daha saçmalarsan düğüne kadar ben seninle görüşmemek için elimden geleni yapacağım! Annenlere gerek bile kalmayacak demedi deme!"

 

Kaan iki elini birden pes edercesine kaldırarak telaşla konuştu.

 

"Tamam. Tamam. Bir şey demedim farzet." Sarah'ın başını olumlu anlam da sallaması ile çapkınca sırıttı. " Bak her dediğini kabul ediyorum,sen de şimdi şu iki kelimeyi söylesen,bir de öpücük versen ödül olarak nasıl olur?" Sözlerini birerek karısına göz kırpınca Sarah derin bir nefes alarak kapıyı kocasının yüzüne sertçe kapatarak bağırdı.

 

"Sen bu sabaha kadar daha çekilir bir adam dın kocacığım! Aşık hallerin hiç çekilmiyor doğrusu!"

 

Kaan yüzüne çarpan kapı ve karısının sözleri ile yüzünü buruşturarak karşılık verdi.

 

"Senin de bu sabahtan beri cesaretin tavan yaptı karıcığım! Yüzüme kapıyı çarpmakta ne demek oluyor Sarah!? Burnumu kırdın resmen!"

 

"Burnun o kadar büyük ki onu hesaba katamamışım kocacığım! Umarım kapıda bir hasar açmamıştır!"

 

"Nee! Hiç te bile! Benim burnum gayet orantılı! Sen benim burnumu beğenmiyor musun?" Eli ile burnunu kontrol ederek homurdandı. " Oysa kızlar enn çok burnumu beğenir di? Estetik mi diye hep sorarlardı." Yüzünü buruşturarak kendi kendine anlam veremeyerek homurdandı." Yalan mı söylüyordu şimdi o kızlar yani?"

 

"Biraz daha başka kızlar dan bahsedersen, estetikçinin elinden çıkmış gibi görünen o muazzam burnuna gerçekten estetik yaptırmak zorunda kalacaksın Kaan!"

 

İşittiği sözlerle gözleri irice açılan Kaan elini burnuna kapayarak karısına karşılık verdi.

 

"Sustum güzelim. Vallahi sustum. Sen yeterki burnuma dokunma! Hazırlan sen. Saçmalıyorum ben işte."

 

Burnunu tutarak tekrar odasına doğru ikerlerken karısının kıkırtısı ile onun da yüzünde bir tebessüm oluşmuştu. Her şer de bir hayır vardır dedikleri bu olsa gerekti. Dün gece o kabusu görmeseydi belki de hayatı içinden çıkılmaz bir hal alacaktı ve sevdiği kadını gerçekten kaybedecekti. Odasına girip kapıyı kapattı ve hızla duşa girdi. O kabusu görmeden önce içinde olan huzursuzluk aldığı kararlardan sonra bir den kaybolmuş içi hiç olmadığı kadar huzurla dolmuştu. İçindeki rahatlamayla duşunu alarak hızla hazırlanmaya başladı.

 

Rüya bakışlarını oğlu ve gelini üzerinde gezdirerek aldıkları bu ani kararın arkasındaki sebebi merak edercesine ikiliyi inceledi.

 

"Bence de bu kararı almanız iyi olmuş ama söylediğiniz sürede her şey nasıl yetişecek oğlum? Bir ay gibi kısa bir süre de nasıl yetiştiririz biz her şeyi?"

 

Sarah kayınvalidesinin sözleri ile bakışlarını endişeyle kocasına çevirince Kaan onu rahatlatmak istercesine çaktırmadan göz kırpıp annesine çevirdi bakışlarını.

 

" Yapma anne bir ay kısa bir zaman mı? Babamlar sizinle bir günün içinde hem kına hem düğün yapmış. Siz nasıl hazır oldunuz,bir gün de nasıl başardınız onca şeyi de bir ayı kısa buluyorsun şimdi?"

 

Rüya bakışlarını oğlundan çekerek arkadaşlarının üzerinde gezdirerek yardım istercesine bakarken Ayşe araya girdi.

 

"Kaan cığım. Bizim durumumuz farklıydı oğlum. Her şey Ali amcanın iş güzarlığı yüzünden olmuştu. İki ayağımız bir pabuca girmişti o gün."

 

"Evet! Mehmet amcan göreve gitmek zorundaydı ve doğru düzgün vedalaşamamıştık bile. Sonrası zaten kabus gibiydi. Bak yine aklıma geldi o günler! Ne zaman aklıma gelse beni bir sinir basıyor!" Azra yüzüne döküken saçlarını hırsla kulağının arkasına sıkıştırarak homurdandı. " Gereksiz şeyler! O zaman da böyle iş güzarlardı işte!"

 

"Oğlum bu günler en güzel günleriniz. İleri de şunu yapamamıştık bu eksik kalmıştı diyeceğinize geniş bir zamana yayın bu hazırlıkları. İçiniz buruk değil yüzünüzde gülümsemeyle hatırlayın." Leyla'nın sözlerini onaylamak istercesine Deniz araya girdi.

 

"Annenler doğru söylüyor Kaan. Bu ailenin erkeklerin de genetik mi bu tezcanlıllık canım. Hadi bizi geçtim yıllar oldu. Ama çocuklarımız da da aynı muamele ile karşılaştık hep. Derya ve Kayra'yı da alelacele evlendirdi bu babanlar. Eee diğerleri de pek farklı değildi yani."

 

Sarah kadınların gönülsüz sözleri ile iyice umudunu yitirirken Kaan ona destek olmak istercesine elini avcunun arasına alarak hafifçe sıktı.

 

"Ay şöyle keyifle bir düğün yapamadık. İsteme olsun, alışveriş olsun hiç bir şey olmuyor bu çocuklarda. Ne kısmetsiz bizim çocuklar canım. Şöyle gönlümüzce eğlenelim,bir gelin hamamı yapalım, damadı bir alış verişte görüp ter döktürelim bunlar da lazım canım."

 

Kaan,Esha'nın son sözleri ile yüzünü buruştururken kadınların kıkırtısı ile hkmurdandı.

 

"Alışverişte mi görelim. Ne alışverişi Esha teyze? Kurbanlık almaya mı çıkıyoruz ya! Yapmayın Allah aşkına?"

 

"Ayyy! Öküzz!" Esha yüzünü buruşturarak oturduğu yerden hafif öne doğru eğilip Kaan'a doğru fısıldadı. " Çeyiz alışverişi oğlum! Gelinlik,damatlık,bir sürü ızır zırvır. Ama bak en önemlisi ve en eğlencelisi de gelin hanıma iç çamaşırı,gecelik falan alırken damadın vereceği tepkileri izlemek. Onun o ateş bas..."

 

"Öfff! Sus Allah aşkına Esha teyze ya!" Kaan yüzünü buruşturarak Esha'nın sözlerini sertçe keserken, Sarah renkten renge girmiş, kadınlar ise Kaan'ın çıkışı ile kıkırdayınca adam öfkeyle konuşmuştu. "Şu yaşta benimle yaptığınız muhabbete bak! Şu sözleriniz den sonra siiznle değil alışverişe markete bile gitmem ben! Ben yaparım karımla özel alışverişi! Adı üstün de özel! Bilmem anlata bildim mi! Size gerek yok yani! Hem madem benim için alınıyor ben seçe..."

 

"Kaaann!" Sarah'ın uyaran ses tonuyla Kaan bakışlarını karısına çevirince onun kırmızının en koyu tonuna büründüğünü fark etmesi fazla uzun sürmemişti. Yüzüne bile bakamayan karısının bu patavatsızlığı kendisine ödeteceğinden adı gibi emin olurken annesi ve teyzelerine karşı içine dolan öfkeyke bakışlarını onlara çevirerek homurdandı.

 

"Bu hayallerinizi üzerinde gerçekleştire bileceğiniz üç bekar erkek çocuğunuz ve iki bekar kız çocuğunuz var! Bizi eleyin o listeden! Yoksa şimdi o nikah için o günü alacağım ve düğüne falan gerek kalmayacak haberiniz olsun! Size en fazla iki ay veriyorum! Derya'nın durumunu da düşünecek olursak daha fazlasına imkan yok! Ya kabul eder hazırlıklara başlarsınız ya da dediğim gibi sadece nikah olur!"

 

Kaan'ın çıkışı ile kadınlar bir birine bakarken Azra yanındaki Rüya'nın kulağına doğru yaklaşarak fısıldadı.

 

"Canım bence bunlar birlikte olmuş!"

 

"Nee! Ne ara!?"

 

Azra arkadaşının ağzından fısıltıyla kaçırdığı tepkiye karşılık kalçasına bir çimdik atması ile birlikte dişlerini sıkarak homurtuyla karşılık verdi.

 

"Sessiz olsana be! Ne araysa ne ara!? Önemli olan zamanı mı? Çocuk haklı. Sarah hamile kalırsa diye durumu kurtarmaya çalışıyor. Kızı düşünüyor anlasana! Üstlerine gitmeyelim. Hallederiz iki ayda biz bu işi." Rüya endişeli bakışlarını arkadaşına çevirerek nasıl dercesine bakınca Azra kaşlarını kaldırıp gözlerini irice açtırarak uyarırcasına arkadaşına bakıp fısıldadı.

 

"Sen onayla da bunlar bir an önce çıksın şu evden. Sarah'ın halini görmüyor musun? Bu mevzu uzarsa kız biraz dan utançtan bayılacak!"

 

Azra'nın sözleri ile Rüya'nın bakışları Sarah'ı bulurken kızın durumunun gerçekten iyi olmadığını anlayan Rüya trlaşla yerinden kalkarak oğluna bakıp konuştu.

 

"Tamam oğlum. Tamam. Hadi siz gidin bir an önce nikah için gün alın. Gelinlik ve damatlık bakmayı da unutmayın biz gerisini hallederiz." Kaan annesinin sözleri ile oturduğu yerden hareketlenirken Esha sırıtarak konuştu.

 

"Kaan." Kaan'ın bakışları kendisine dönünce alayla sırıttı." Bak ben hala gencim oğlum. Kararın kesin değilse o özel alışverişte size zevkle eşlik ederim çocuğum." Kaan'a muzipçe göz kırparak sordu. " Ne dersin. Fena fikir değil bence."

 

Kaan başını sağa sola sabır dilenircesine sallayarak karısınjn elinden tutup kendisi ile birlikte onu da kaldırarak Esha'ya bakıp söylendi.

 

"Esha teyze menepoz da takılımı kaldın sen? Hayır Ömer amcam la cinsel hayatın da bir sorun varsa hallede bikecek kişi ne ben ne de karım bil istedim. Sen en iyisi o özel alışverişe Ömer amcamla birlikte çık! Anlaşılan sizin böyle bir fantaziye ihtiyacınız var!" Sözlerini bitirerek adımlarını kapıya doğru yönletirken Esha'nın homurtusu ile sırıttı.

 

"Ayy terbiyesiz! Ne ihtiyacımız olacak bizim ayol! Bu gençler de de hiç anlayış yok. Biz yapamadık öyle şeyler içimizde kalmış işte. Ne var sizinle gelsekte biz de biraz o anların tadını çıkarsak! Babaları gibi hödük bunlar!"

 

Kadınlar Esha'nın sözlerini onaylarcasına sesler çıkarırken kapıdan çıkmak için hazırlanan kocasının kokundan tutan Sarah bakışlarını birleştirerek utançla fısıldadı.

 

"O alışveriş olmayacak Kaan! Aklında öyle bir şey varsa sil at! Beni kessen seninle o alışverişi yapmam! Aklında öyle bir şey varsa söyle gelmeyim ben rezil olmayalım durduk yere."

 

Karısının elinden tutarak dışarı çeken Kaan kapıyı arkalarından çekerek dudaklarına bir öpücük bırakıp hızla geri çekildi.

 

"Sen istesende ben götürmem zaten. Çıkışta veya orada başka erkeklerle karşılaşıp, seni hayal etmelerine katkıda bulunamam! İnternet denen bir şey var değil mi? Oradan istediğini ve benim istediklerimi sipariş edebiliriz."

 

"Nee! Kaan ne biçim düşünce yaoın var senin! Ne demek hayal dünyası falan ya! Millette mağazanın kapusında sıraya girmişti Sarah gelse de biz de o şeyleri onun üzerinde hayal etsek diye." Yüzünü burşturan kız merdivenlere doğru yönelince Kaan kokundan tutarak kendisine çekti.

 

"Böyle bir düşünce yapım var Sarah! Gerek yok mağazaya falan. Ama internetten sipariş konusunda ciddiyim ben. O alışverişi birlikte internetten yapacağız!"

 

Sarah nefesini sertçe burnundan bırakarak gözlerini bıkkınlıkla devirince Kaan onun bh haline sırıtarak baktı. Onun bu hareketi ile Sarah ona ters ters bakınca Kaan lafı değiştirmek adına akkına takılan şeyi sordu.

 

"Şalını takmamışsın. Unuttuysan sen çık al ben beklerim seni burada."

 

"Takmayacağım Kaan! Ya anlamıyorum herkes beni mi bekliyor! Sarah çıksa da biz de bir görsek diye! Abartma bu kadar."

 

Kaan karısının kolundan çekiştirerek homurdandı.

 

"Abartmıyorum! Hem elbisenin rengini de beğenmedim. Toprak rengi saçlarınla birleşince çok dikkat çekiyor. Bir daha dışarı çıkarken giyme bu rengi. Saçlarını kapatacağın konusunda da daha önceden anlaşmıştık değil mi?"

 

Sarah ağzı bir karış açık şaşkınca kocasına baktı. Onun kendisini umursamadan yukarı kata doğru ilerlediğini anlayınca yerinde bekleyerek kendisine bakmasını sağladı. Bakışları birleşince kendisine ne oldu dercesine bakan kocasına öfkeyle baktı.

 

"Kıyafetlerim sizin evde değil Azra teyzelerde! Ayrıca onu giyme şunu giy,saçlarını kapat tarzı konuşmaya devam edeceksen bence o nikah gününü hiç almayalım Kaan! Bu baskıcılığın ileri de takıntı haline gelecek diye korkuyorum!"

 

"Saçmalama Sarah! Niye takıntı haline gelsin? Sen sadece çok dijkat çekiyorsun ve ben başka erkeklerin sana benim baktığım gibi bakmasını istemiyorum. Kıskanç bir yapım olduğunu kabul ediyorum ama sen de biraz yardımcı ol. Ne den sürekli söylediklerime muhalefet oluyorsun. Elbisenin rengiyle saçlarının uyumu çok dikmat çekiyor bunu söylemek istedim sadece."

 

Söylediği sözlerden sonra kocasının kendisine üzgünce bakması ile biraz sert çıkıştığını fark etse de bozuntuya vermedi. Eğer şimdi bu tutumunun önüne geçmezse ileri de bu konuda sorunlar yaşayacakları belliydi. Bakışlarını kararlı bir şekilde kocasının gözlerine dikip sesini biraz daha yumuşatarak tekrar konuştu.

 

"Kendimi göstermek için giymiyorun bu renk kıyafetleri Kaan. Ne giyersem giyeyim saçlarımın rengi yüzünden hep dikkat çekiyorum zaten.Ama sen şalımı mı sorun ediyorsun saçları mı mı ben anlayamıyorum. Eğer sorun şal ise ülkem de zorunluluktan kullanıyordum zaten. Yok sorun saçlarımın rengi ise ve bu seni bu kadar rahatsız edecekse başka renge boyata bilirim!"

 

Sarah'ın son sözleri ile Kaan başını hızla olumsuz anlamda salladı.

 

"Sakın öyle bir şey yapma! Saçlarını boyatmayı aklının ucundan dahi geçirme güzelim. Tamam şal ve kıyafet konusunda nasıl istiyorsan öyle yap ve bende kendimi bu konuda frenlemeye çalışacağım ama sen de söz ver saçlarına hiç bir şekilde dokunmayacaksın!"

 

Sarah yüzünde oluşan gülümseme ile kocasının sözlerini onaylarcasına başını sallarken Kaan tek kaşını kaldırarak devam etti.

 

"Ne rengine, ne de uzunluğuna! Boyatmak ve kestirmek yok! Anlaştık mı?"

 

Sarah başını yüzündeki kocaman gülümseme ile tekrar onaylarcasına sallayınca Kaan da gülümseyerek göz kırpıp adımlarını bu defa asansöre doğru yönlendirdi.

 

Aradan geçen bir buçuk ayın sonunda Kaan yanındaki erkeklere dönerek homurdandı.

 

"Yeminle bu düğün işinin kadar tantanalı olacağını bilseydim ben de Sarah'a katılır sadece nikah isterdim. Yok kokteyl,yok kır düğğnü,olmadı havuz başı, konsepti,kınası, gelin başı,makyaşı,masası çiçeği, burnunu işaret ederek bıkkınca sözlerine devam etti. " Burama kadar geldi! Bu ne lan!?" Erkekler Kaan'ın şikayetleri ile kıkırdarken Tuğra alayla arkadaşının omzuna vurarak konuştu.

 

"Dayan aslanım dayan! Yıkılmak,yılmak,şikayet etmek yok! En azından bunların düştüğü durumlara düşmedin." Bakışları ile Kayra'yı göstererek alayla sırıttı. "Peki bu adam insan değil miydi? O buğdayları saymadan gerdeğe giremedi lan garibim!"

 

"Hiç! Bir de şikayet ediyor halinden!" Kayra,Kaan'ın haline gülerek hafif öne doğru eğilip homurdandı. " Lan insafsız Allah'tan gelinlik vakası gelmedi başına. Sarah sadece elbise giyecekmiş duyduğuma göre. Lan ben o gelinlikten ne çektim senin haberin var mı? Aldığımız gelinliği yedeğe çekmiş benimki. Sen git ne olduğu belli olmayan şeyi gelinlik diye al! Yeminle fantazi gecelik bile masum kalır yanın da. Bir de onu giyeceğim diye düğün günü bana inat yaptı." Kayra o günü hatırlayınca ellerini öfkeyle yüzünde gezdirerek homurdandı.

 

"Senin o karın yeminle deli! Hem de zır deli! Senin de ondan aşağı kalır yanın yok! O ne olduğu belli olmayan şeyi niye çöpe atmadın,yakmadın lan? Ben kurtuldum başkasının başı yansın diye mi? Sarah'a onu giydirmek için alttan alttan işlemiş kızı!"

 

Erkekler Kaan'ın suratının şekli ile gülerken Kayra şaşkınca ona baktı.

 

"Bir de saklamış mı o lanet şeyi!? Hayır onu saklamasındaki amaç ne anlamıyorum ki? Bir defa üstünde gördüm on da da bana özel giymiş olsa gam yemem o gerizekalı Dağhan da gördü. O anı hatırladıkça bana gelşyorlar kardeşim! Kapatın şu gelinlil mevzusunu."

 

"Bence ikinci koca için saklıyor seninki onu. Başka açıklaması yok. Baştan seni gözden çıkartmış seninki?" Kayra yanındaki Soner'in ensesine vurarak kendisine gülen arkadaşlarına dönüp homurdandı.

 

"Haaaahaaa! Çok komik! Beyinsizler! Her boka gülün siz! Ulan o şeyi nerede saklıyorsa bulup aynısından diktirip senin karın olacak kıza senden hediye diye düğün günü sabahı yollayacağım Soner! O zaman güle bilecek misin bakalım gevşek gevşek!"

 

Soner,Kayra'nın sözleri ile yerinde dikleşerek söylendi.

 

"Ben koskoca tekstil firmasının sahibi Soner Atabey müstakbel karıma o tarz bir şeyi giydirmem kardeşim. Onun giye bikeceği tek gelinlik modelini benim çizeceğim gelinlik olur ancak."

 

Kayra kuzenine görürüz bakışları atarken Kaan araya girdi.

 

"Kazın ayağı öyle olmuyor Soner bey! Ben Sarah'a özel model hazırlattım kız onu bile beğenmedi. Jamal abisi düğün hediyesi yollamış onu giyecek miş. Nasıl bir ley göstermiyor bile. Kayra'nın düştüğü duruma düşmekten korkmuyorum desem yalan olur."

 

"Kim lan bu Jamal!" Kayra elini hırsla masaya vurarak homurdanmaya devam etti. " Kim? Kim? İn mi cin mi belli değil her yerden fırlıyor! O lavuğa ne oluyormuş, ne karışıyor oğlum senin karının giyeceği gelinliğe! Kusura bakma ama sen de de iş yok kardeşim. Zaten görmediğim halde hiç haz etmefim şu Jamal denen adam dan sen de kuyruğunu kıstırdıkça bana iyice geliyorlar bak Kaan!" Sözlerini bitiren Kayra arkasına yaslanırken Mehmet onun bu haline sırıtarak karşılık

verdi.

 

"Niye üstüne gidiyorsun adamın lan? Kayınçosu bir yerde ne yapsın? Hediye göndermiş incelik yapmış işte adam. Hem senin haberin yok mu Derya'ya da ona uygun nedime elbisesi yollamış." Mehmet kaşları ile diğerlerine Kayra'yı işaret ederek vereceği tepkiye sırıttı.

 

Kayra başını hafifçe yana eğerek bakışlarını kısarak öfkeyle fısıldadı.

 

"Ne yapmış,ne yapmış!?" Elini sertçe havaya kaldırarak hesap sorarcasına salladı." Lan ona ne benim karımın giyeceği elbiseden! Parasıyla gösterişmi yapıyor puşt! Ben alamıyor muyum karıma istediği elbiseyi. Lan nedime ne? Nedime ne oğlum!? Ecnebimiyiz biz!? Lan Kaan hani bu piç müslüman dı lan!? Ulan bir çıksın karşıma yeminle ağzını gözünü dağıtacağım ben onun!"

 

Kaan,Mehmet'e ters bakışlar atarak Kayra'yı sakinleştirmek adına konuştu.

 

"Sakin ol kardeşim. Sadece Derya'ys yollamamış. Kızların hepsine yollamış. Yani senin karına özel bir durum değil. Evet müslüman adam ama be bileyim onların adetleri farköı demek ki. Ya da kızların öyle bir fikri vardı onunla paylaşınca o da incelik olsun diye düşünmüş olabilir."

 

"Bak sen şimdi bu açıklamayı yapınca çok rahatladım Kaan! Yani sadexe benim karıma yollamamış çok büyük bir incelik! Bak Allah için öyle rahatladım ki rahatlıktan elim kolum ayrı oynuyor şimdi bir yerine yumruğum çarpacak!" Kaan arkadaşının tepkisi ile gülmemek için yanaklarının içini ısırırken onunun Derya'nın durumun dan dolayı bu kadar gergin olduğunun bilinciyle sözlerini umursamıyordu. Derya'ya uygun böbrek bulunamadıkça hepsi de endişelense de Kayra'nın korkusu gün geçtikçe endişesinin üstüne çıkmaya başlıyor bu durum da onu agresifleştiriyordu.

 

Derya hamileliğinin beşinci ayına sorunsuz bir şekilde girsede hala aranılan doner bulunamadıkça Kayra çıkmaza giriyordu. Derya'ya ve bebeklere bir şey olacak korkusunun üstüne doğumu sağ salim atlatma ihtimalleri olsada Derya için sonrasını düşünmek onu yiyip bitiriyordu. Herkes onun bu durumunu bildiği için olabildiğince destek olmaya çalışıyordu. Düğünden hemen sonra Derya'yı her ihtimale karşı hastaneye yatırmaları gerektiği için Kayra son günlerde cansıkıntısından patlayacak birilerini arar olmuştu.

 

"Doğruyu söyle lan gelecek mi o piç düğüne!?" Kaan daldığı düşüncelerden Kayra'nın sorusu ile sıyrılırken omuzlarını kaldırarak dudaklarını büktü.

 

"Bilmiyorum. Gelmeye çalışacağını söyledi ama ben gelebileceğini zannetmiyorum. Annesini kaybetti ve ailenin tek mirasçısı. Bildiğim kadarı ile teyzesinden başka kimsesi de yok. İşlerini toparlamaya çalışıyor. Büyük bir mirasın idaresi ona kaldı. Zor bir durum olsa gerek. İşlerini toparlayınca Fas tan tamamen ayrılıp Türkiye'ye yerleşeceğini söylemiş Sarah'a. "

 

Kayra, Kaan'ın söyledikleri ile elimi kaldırarak öfkeyle söylendi.

 

"Al işte! Çek beni vur diyor! Ne bok var ona Türkiye de!? İnsan vatanını terk eder mi? Var bu herifte bir bozukluk! Başıma bela olur bu benim! Elimde kalır! Şerefsiz! Ben biliyorum onun niyetini! Resmen kızların peşinden buraya gelecek dallama!"

 

"Abartma sende artık Kayra." Arkasından gelen sesle hızla yerinden kallan adam karısının koluna girerek onu her zaman oturduğu koltuğa doğru yönlendirirken Derya'nın ters bakışlarına karşı başınj sağa sola sallarken Derya homurdandı.

 

"Ne alıp veremediğin var Jamal'le? Konuşmalarınızın hepsini duydum! Çok ayıp. Saçma sapan konuşuyorsunuz! Çocuğun kime ne zararı var. Üstelik karılarınızı kıskanacağınız bir durum da yok! Bizim için değil ama belki de aşık olduğu kız için yerleşecektir Türkiye'ye. Son konuşmamız da Mardin'li bir kıza gönlünü kaptırdığını söylemişti."

 

"Ohaa! Elin Faslı'sı bile Türkiye'den kız bulup aşık oluyor ben siz gibi iki dallama ile takılıyorum hala! Yazıklar olsun lan bana!"

 

Tuğra'nın sözleri ile Soner ve Mehmet gözlerini bıkkınlıkla devirirken Derya kıkırdayarak ona baktı.

 

"Jamal gelsşn birlikte takılırsın. Bunların beceremediğini o becerir belki bir kız ayarlar sana."

 

"Gelsin tabi gelsin! Bir o eksikti! Bu salak Tuğra yetmiyor bir de onun aşk maceraları ile uğraşalım! İpini koparan burada zaten!" Kayra homurdanıtken karısının sert bakışları ile masumca sırıttı. " Sen bana bakma güzelim takılıyorum ben sana. Gelsin tabi it! Başımızın üstün de yeri var şerefsizin!" Dişlerini sıkarak söylediği sözleri karısının duyup duynadığını kontrol ederek oturmasına yardım edip bir şey söylememiş gibi göz kırptı. Yanına oturarak elini karısının karnına koyarak hafifçe okşadı. Yüzüne yayılan huzur dolu tebessümle bakışlarını karısının mavi gözlerine çevirerek fısıldadı. "Sen yeterki canını sıkma. Siz iyi olun ben bu dünyayı başımın üzerinde taşımaya razıyım." Yüzünü buruşturarak sözlerşne devam etti. "O herife de senin hatrın için katlanacağım mecbur."

 

Soner,Kayra'nın sözleri ile kıkırdarken yanındaki Kaan'ı dürterek sessizce homurdandı.

 

"Lan biraz önce bizim yanımız da asıp kesen bu değil miydi? Aha da buraya yazıyorun bu karısından korkuyor kardeşim. Derya gelene kadar artistlik yaptı şimdi kedi gibi mayıştı şerefsiz."

 

Kaan karşısındaki manzaraya bakarak sırıttı.

 

"Biz ona aşk diyoruz kardeşim aşk! Tabi sen gibi kazmalar ne anlar bu duygudan. Adam şu durumda karısının üzülmesini istemiyor.Haklı yani bir yerde."

 

Soner,Kaan'ın sözlerine karşılık bir şeyden tiksinirmiş gibi yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Yemin ediyorum senin ıspanaktan tiksindiğin kadar tiksindim aşktan şu sözlerinle! Banel herif! Düpe düz pısırıklık bu! Aşk mış!"

 

Soner oturduğu sandalyeden kalkıp mutfağa doğru ilerlerken Kaan duyduğu şeyle öğürmemek için kendisini zor tutarken şekilden şekike giren yüz ifadesi ile diğerleri onun bu haline gülerek ortamdan uzaklaştılar. Kaan'ın bakışları bir birine sokulan karı kocaya kayınca diğerleri gibi o da ortamdan ayrıldı hızla.

 

Düğün günü herkes bir koşuşturmaca içerisindeyken Kaan'ın aklı iki aydır kendisinden uzak tutulan karısındaydı. Annesi ve teyzeleri bir açığını bulamadıkça üzerine yüklenmiş,o meşhur cezalarını kesecekleri bir yanlışını bulamayınca düğünden önce gelini görmezssin diyerek neredeyse iki aydır karısının yüzünü sınırlı şekilde görür olmuştu. Annesi ve teyzeleri her istediklerini üstünde uygulamıştı resmen. Kız isteme olayını ilinci kez yaşadığı anı hatırlayınca Kavir beyden istedikleri günü mumla aratmışlardı. O günü hatırlayınca içtiği kahvenin tadı ağzına gelmişcesine yüzünü buruşturdu.

 

Sarah'ı Yunus amcasından istemişler o ise bir kere istemeyle kız mı verilir diyerek işi yokuşa sürmüştü. Amacı farklıydı tabi ama babası da dahil diğer erkeklerde ona destek olunca olan yine ona olmuştu. Kadınların kendilerini affetmelerini şartı ile Sarah'ı vereceğini söyleyince gerilen ortamda kadınlar resti çekmişti. İkinci istemede de elleri boş dönünce Kaan artık ne yapacağını şaşmış vaziyette kalakalmıştı. Küs oldukları için kadınlar bir olup erkeklerden Sarah'ı istediği halde yine de elleri boş dönünce Azra teyzesi ortaya çıkarak ikinci defa fitili ateşlemiş ya verirsiniz ya da kızı kaçırırız diyerek ortaya bir bomba bırakmıştı. Erkekler ne yapsalarda bu işin içinden çıkamayacağını anlayınca,tartışarak tatsız bir şekilde kız verilmez üçüncü bir isteme yapın diyerek onları tekrar eli boş yollamıştı. Kendi gençliklerinde yaşadıkları zorlukları Kaan'a da yaşatsalarda üçğncü istemede nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde hem Sarah'ı almışlar hem de anne ve babaların barış imzalamalarına şahit olmuşlardı. Ama o günkü kahvenin tadını yıllar geçse de unutamayacağını hatırladıkça hala ağzına gelen tattan anlaya biliyordu.

 

Kayra,Derya'nın yerini ona söylemediği için intikam olarak onun için hazırlanan kahveyi sabote etmişti. Kahvenin içine ıspanak suyu katarak ömrü boyunca unutamayacağı o iğrenç tadı tatmasına neden olmuştu. Annesinin,ona getirilen kahveyi bir seferde içmezse bu kızı istemediğin anlamına gelir tembihleri olmasaydı öyle bir şeyi öldürseler içmezdi ama ucunda Sarah'ı kırmak olunca el mecbur içmişti. İçmişti ama o lanet tat hala damağındaydı işte. Omzuna aldığı darbeyle yerinde sendelerken daldığı düşüncelerden Kayra'nın sesiyle sıyrıldı.

 

"Ne oldu lan? Ne bu yüüznün hali?" Kaan'ın kemdisine ters vakışlar atarak omzundaki elini ittirmesi ile Kayra kıkırdayarak sözlerine devam etti." Yine mi kendi ellerimle sana özel hazırladığım o enfes kahveyi düşünüyordun?" Kaan onun sözleri ile öğürünce o küçük bir kahkaha atarak elini kış kış yaparcasına sallayarak homurdandı. "Git lan git! Git başka yere kus!" Kaan,Kayra'ya doğru bir tekme savurup küfrederken o onu omuzlarından tutarak silkeledi. " Nasıl damatsın lan sen? Senin dipçik gibi sağlam durman lazım sen ağaçta sallanan yaprak misali sallanıyorsun." Omuzundaki elleri hırsla ittiren Kaan işaret parmağını kaldırarak Kayra'ya uyarırcasına salladı.

 

"Kayra bak siktir git! Benimle uğraşma! Bak o iğrenç kahveyi hatam olmamasına rağmen Derya'nın hatrına sineye çektim,eyvallah dedim uzatma kardeşim! Biraz daha uzatırsan ağzını burnunu dağıtırım senin!"

 

Kayra,Kaan'a yaklaşarak kendine çekip sıkıca sarıldı.

 

"Ödeştik zaten uzatmaya gerek yok." Hafif geri çekilerek omzuna bir kaç sefer vurarak sırıttı. " Hadi hayırlı olsun. Sarah'ı bekletme artık." Kaan karısının adını duyunca heyecandan sırıtarak çeketini düzeltip Kayra'ya bakarak sordu.

 

"Nasıl görünüyorum lan? Bir anormallik yok değil mi?" Kayra başını yukarı doğru kaldırarak cevap verdi.

 

"Yok. Yok. Hadi git lan artık! Sabaha kadar sizi mi bekleyeceğiz oğlum. Biz de göremedik zaten karılarımızı. O şerefsizin gönderdiği elbiseleri giymişler ama neye döndüler bilmiyorum. Lan tırsmıyor değilim ha. Hayır tuhaf bir şeyse Derya'ya bir şey de diyemem. Hamile kız sonuçta. Ama ben bhnların hesabını soracağım o şerefsiz herife." Kaan,Kayra'nım yine aynı mevzulara giril yaptığını anlayınca gözlerini bıkknca devirerek gelin için ayrılan odaya doğru adımlarını yönlendirdi.

 

Sarah düğğn istemesede annesi ve teyzeleri kır düğünü olsun diye tuturmuşlardı. Anlaşmaları üzere az bir davetlinin katılması şartı ile Sarah ve Kaan da onların bu isteğini de onaylamıştı. Geldiği kapının önünde derin bir nefes alarak kısa bir an durup çeketini ve papyonunu düzeltti. Elini kaldırarak kapıyı tıklatıp açılmasını bekledi. Gözleri göreceği manzarayı beklerken kapıdan başını uzatan bir adet beyaza yakın sarı saçların olduğu bir kafayla yüzünü buruşturdu.

 

"Bahşiş almadan bu kapıyı ordu yığsan açtırmam Kaan!" Rana elini araladığı kapıdan uzatırken Kaan yan taraftan gelen meraklı erkek topluluğu ile gözlerini devirerek elini pantolonunun cebine attı. Bu anlayışsız geri zekalılar yüzünden karısını bile rahatça göremeyecekti anlaşılan. Tamam onların karıları da içerideydi ama o zaten içeri girince onları postalayacaktı. Niye sabredemiyordu acaba bu ailenin erkekleri? Cebinden çıkardığı parayı Rana'nın eline tutuşturarak homurdandı.

 

"Tamam mı!? Girebilir miyim artık içeriye?" Rana avcuna bırakılan paraya bakarak yüzünü buruşturarak çemkirdi.

 

"Bu ne be!? Ben bu ikiyüzlüğe değil kap pencere bile açmam! Meşhur doktor Kenan Hekimoğlu'nun, veliahtının verdiği kapı açma parasına bak! Cimri! Pinti! Çıkart çabuk cebinde ne kadar varsa!"

 

"Nee! Delirdin mi kızım sen! O meşhur doktor Kenan Hekimoğlu bana bu düğün masraflarının hepsini kilitledi haberin var mı senin!? Benim babam senin baban gibi sırtımızı sıvazlamıyor! Herkes kendi emeği ile bir yerlere geşecek biz de altın kural bu!" Elini kaldırarak sertçe salladı." Cebimdeki bütün para bu! Ya aç şu kapıyı ya da ver paramı geri! Ayrıca karımı da ver yoksa senin o beyaz kafanı o kapının arasına sıkıştırırım Beyza!"

 

Rana'nın ağzı Kaan'ın sözleri ile bir karış açılırken arkadan gelen sesle bakışlarını o yöne çevirdi.

 

"Hele bi dene kim kimin kafasını sıkıştırıyor o kapıya görelim bakalım! Adettenmiş öğrendim ben tüm bunları! Rana'nın üstüne gitme sökül paraları!" Rana, Zeki den aldığı destekle tek kaşını kaldırarak Kaan'a sinsice sırıtırken Kaan sabır dilenircesine homurdandı.

 

"Lan hadi bunları anladım peşimde kuyruk gibi karıları için geziyorlarda size ne oluyor kardeşim!" Bakışlarını Kayra'nın arkadaşı olan dörtlünün üzerinde gezdirerek yüzünü buruşturdu.

 

"Eee biz de kızlar için geldik."

 

Kaan kendi elleri ile birleştirdiği saadet temellerini attığı çiftleri düşününce içinden kendine küfürler ederek cebindeki paraların hepsini çıkararak Rana'ya ters bir bakış atıp avcuna bıraktı.

 

"Oldu mu!?"

 

"İdare eder! Züürtsün anlaşılan."

 

Rana avcundaki parayı sayarken Kaan şaşkınlıkla konuştu.

 

"Aldığın o parayla bir ay geçinen aileler var vicdansız!"

 

"Abartma istersen Kaan! Bu gün kuaföre verdiğimiz para bile çıkmaz buradan!"

 

"Lan onu da bana kilitlediniz hepiniz! Bir de naval okuyor yüzsüz!" Kaan bakışlarını yanında kıkırdayan arkadaşlarına çevirerek homurdandı.

 

"Allah aşkına kardeşim alın karılarınızı sevgililerinizi kaybolun bir an önce yoksa ben çıldıracağım!" İşaret parmağını kaldırarak onlara doğru uyarırcasına salladı. "Şimdi ben içeriye gireceğim peşimden kimse gelmesin! Ben içeridekilerin hepsini çıkaracağım.Kim kimi alıp gidiyorsa gitsin bir ana önce!" Kapıya dopğru yönelince Rana kapıyı kapatır gibi yaparak Kaan'ın son sabır kırıntılarını da tüketince ağzından kaçan küfre engel olamadı.

 

"Sikerim ben böyle işi ama ha!" Rana işittiği küfür ve Kaan'ın öfkeli bakışları ile kendini dışarı atarak onun yanından geçerken homurdandı.

 

"Terbiyesiz!"

 

"Çıkarcı,para düşkünü beyaz kene!" Kaan sıktığı dişlerinin arasından Rana'ya öfkeyle tıslayarak odaya girdi. Karısını göremeyince ayakta dikilen kızlara anlamsız bakışlar atarak kükredi.

 

"Sarah nerede!? Bak daha fazla ıyun kaldıracak sabrım kalmadı hepiniz de terkedin şu odayı! Kocalarınız olacak kuyruklarım dışarıda sizi bekliyor! Ha çıkmadan önce karımı nereye sakladınız onu da söyleyin yoksa düğün terörünü başlatan damat olarak tarihe geçmeme çok az kaldı.

 

Kızlar Kaan'a ters bakışlar atarak tek tek çıkarken en arkaya kalan Derya elbisesinin eteklerini toplayarak Kaan'a yaklaşıp öfkeyle homurdandı.

 

"Karın Labovoda! Görgüsüz hödük! Odayı başımıza yıktın! Yedik sanki karını! Bir kolumuzdan tutup dışarı atmadığın kaldı!" Adımlarınımkapıda kendisine şaşkınlıkla bakan kocasına doğru yöneltti. Anlaşıkan kıyafetine şaşırmıştı. Eee adam haklıydı. Ağzı yanam yoğurdu üfleyerek yer diye boşuna dememişlerdi. Omuzlarının üzerinden Kaan'a bir bakış atarak tısladı. "Yaygaracı piç ne olacak!"

 

Kaan kapıda kendilerine sırıtan Kayra'ya öfkeyle bakarak homurdandı.

 

"Bu kıza bu küfürleri hep sen öğretiyorsun şerefsiz! Ulan karıkoca delisiniz be!" Kayra karısının elini tutarak kendisine doğru çekerek Kaan'a muzipçe göz kırptı.

 

"Eyvallah kardeşim! Sen de öğret karına. Bak yeri grlince çok güzel kullanıyorlar." Kaan'ın homurdanmalarını umursamadan kapıyı kapattı.

 

Kaan kendi kendine homurdanırken açılan lavabonun kapısı ike bakışlarını o yöne çevirdi.

 

Karısının sırtı kendisine dönük olduğu için baştan aşağı onu inceledi. Gelinliğin sırtı gayet kapalıydı korktuğu gibi bir dekolteyle karşılaşmamıştı. Etekleride kabarık değildi. Bir elbiseyi anımsatacak kadar düzde değildi. Kendisine doğru yönünü çevirmesi ile bu defa önünü inceleyince üzerindekinin bir gelinlikle yöresel bir kıyafet arası tarzda bir elbise olduğunu anlaması fazla uzun sürmedi. Hafif kabarık ve sade bir eteği vardı. Bakışları üzerine doğru çıkarken gold rengi ağır işlemelerin kullanıldığı üst kısım bir tür yöresel kıyafeti anımsatıyordu. Saçları bol bir örgüyle şekillendirilmiş duvak kullanmamışlardı. Açıkçası bu tür şeylerden pek anlamasa da karısı bu yöresel kıyafet ve gelinlik arası tarzdaki kıyafetin içinde haddinden fazla güzel görünüyordu. Düşğncelerini vurgulamak istercesine bakışlarını karısının zümrüt rengi gözlerine çevirerek hayranlıkla baktı. Bakışları karısının yaşlatla parlayan gözlerinde takılı kalırken yüzündeki gülümseme hızla solarak panikle karısının yanına ilerledi.

 

"Sarah! Neyin var senin!? Niye ağlıyorsun!?" Karısını endişe ve merakla izlerken Sarah kocasının eline uzanarak avcuna elinde tuttuğu şeyi bıraktı.

 

Yitenumutlar....

 

 

 

 

 

Loading...
0%