Yeni Üyelik
33.
Bölüm

İ-D-B-S-33

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı - Sezen Aksu - Küçüğüm

 

Finale yaklaşıyoruz keyifli okumalar 🥰🥰

 

Kaan avuçdaki kırmızı kuşağa analam veremeyerek bakarken Sarah titrek bir sesle konuştu.

 

"Siz de adetmiş. Gelin'in babası ya da kardeşi bağlarmış bu kuşağı." Sarah'ın gözünden süzülen yaş Kaan'ın eline damlarken kalbinin sıkıştığını hissetti. Karısı ailesinin yokkuğunu en derinin de hissediyordu şu an ama o ağlarken Kaan ne yapacağını bilemez hale geliyordu. Karısı böyle bir adeti bilmediğine göre bunu ona anlatan,kuşağı eline tutuşturan kimse canına okuyacaktı daha sonra. Elini kaldırarak Sarah'ın gözünden süzülen yaşı silip,sesinin normal çıkmasına gayret ederek sordu.

 

"Kim verdi bunu sana!?" Sarah kocasının sorusu ile burnunu çekerek fısıldadı.

 

"Rüya anne verdi. " Kaan şaşkınca karısına bakarak homurdandı.

 

"Annem mi verdi!? O sözleri de o mu söyledi!?"

 

Kocasının sert çıkan ses tonu ile Sarah endişeyle ona bakarak cevap verdi.

 

"Evet. Bir de bu kuşağı neden verdiğimi kısa süre sonra anlayacaksın dedi."

 

Karısının anlattıkları ile Kaan annesinin neden böyle bir şey yaptığını düşünürken çalan kapıyla bakışları o yöne döndü. Kapıdan başını uzatan Soner kaşlarını çatarak Kaan'a bakıp homurdandı.

 

"Ne demeye dibine kadar sokuldun lan kardeşimin!? Uzaklaş hemen daha nikah kıyılmadı,düğün olmadı bu neyin samimiyeti şerefsiz!"

 

Sarah anlam veremediği sözler karşısında şaşkınca Soner'e bakarken,Kaan yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Nereden kardeşin oluyor lan? Karıma ne kadar yaklaşacağımı sana mı soracağım? Şimdi de seni mi diktiler gardiyan diye başıma?"

 

Soner kapıyı tamamen açarak odanın içine doğru ilerleyip Kaan'ın karşısına dikildi. Ellerini pantolonunun ceplerine koyarak umursamaz bir havayla Kaan'ın gözlerine eğlenircesine baktı.

 

"Sarah kendisini istemen için büyük olarak kimi seçmişti kuzen?"

 

Kaan,Soner'in sorusu ile yüzünü buruşturdu. Üç defa onun yüzünden karısını istemek zorunda kalmış hepsinde farklı eziyetler ve zorluklara maruz kalmıştı. Dişlerini sıkarak tısladı.

 

"Yunus amcamı."

 

Soner tek kaşını kaldırarak başını hafifçe eğdi Kaan'ın cevabını onaylarcasına.

 

"Peki Yunus amcam artık Sarah'ın babası pozisuyonuna eriştiğine göre ve onun bir oğlu olmadığına içim,ailemizin adeti olan kızlara abilik yapıp onlara hayatları boyunca destek olması ve yardım etmesi için sence Sarah'a bundan sonraki hayayında abi olarak kimi seçtiler dersin?"

 

Sarah anlam veremediği konuşmalar yüzünden ikiliyi izlerken Kaan fark ettiği ayrıntıyla başını hızla iki yana salladı.

 

"Hayatta olmaz! Benim karımın abiye falan ihtiyacı yok! Ben korurum onu! Hele senin gibi bir abiye hiç ihtiyacı yok! Salak mıyım ben seni başıma sardıracak lan!?"

 

Soner elini Kaan'ın omzuna koyatak hafifçe sıktı ve uyarırcasına konuştu.

 

"Karar çoktan verildi! Sarah abisi olarak bundan sonra bana emanet! Sen ister kabul et ister etme! Ya şimdi izin ver o kuşağı bağlayıp abilik vazifemi yapayım,ya da sen bu düğün senin bekarlık hayatının başlangıcı olsun! Beni kızdırma alır giderim kardeşi mi sen de kalırsın kazma gibi ortada!"

 

Kaan,Soner'in gayet ciddi bir şekilde yaptığı tehditle başını sabır dikenircesine sağa sola sallayarak ellerini öfkeyle yüzünde gezdirdi. Annesi ve teyzeleri en büyük hamlelerini en sona saklamıştı anlaşılan. Sarah'ın kimsesiz oluşuna karşı karısını kendisinden bile koruması için bu dallamayı abisi olarak seçmişlerdi. Ailelerinde erkek kardeşi olmayan kızlara kendi içlerinde bir erkek kardeş seçerek, her konuda destek olması için böyle bir karar almışlardı kendi aralarında. Böylelikle geçmişte kendi yaşadıkları sıkıntıların aynısı kızlar yaşarsa diye bir önlemdi amaçları. Abi ve ya erkek kardeş olarak eşlerle yaşadıkları problemlerde kızlara destek olacaktı seçilen kardeş. Kendilerinin destek olacak birer abileri ya da kardeşleri olmadığı için bu şekilde bir yol çizmişlerdi. Arya'nın ki kuzeni olarak Emir olurken,Derya'nın ki her zaman en yakın olduğu Tuğra olmuştu. Karısının kimsesi olmadığı için Soner piyangosu da kendisine vurmuştu. Soner'in,karısına nasıl bir abi olacağını biraz önce söylediği sözleri düşündükçe içini afakanlar bassada el mecbur başını olumlu anlamda sallayarak onayladı kuzenini.

 

"Tamam! Buna da tamam!"

 

Soner,Kaan'ın kabullenişi ile sinsice sırıtırken Kaan yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Ulan Soner! Gün olur devran döner elbet! Eğlen sen eğlen! Senin de bu durumlara düştüğünü göreceğim elbet!"

 

Soner omuzlarını umursamazca silkerek sırıttı.

 

"O zaman çok beklersin koçum! Aşk meşk bana göre değil! Ben o defteri açmadan kapattım! Sizin durumunuza düşmeye niyetim yok!"

 

Kuzeninin sözleri ile Kaan gözlerini devirerek bakışlarını kendilerini şaşkınca izleyen karısına çevirerek durumu açıkladı.

 

"Güzelim bizim aile de bir gelenek var. Erkek kardeşi olmayan kızlara aile içinden bir abi seçiyor annemler. Seçilen abi hayatın boyunca sana yardımcı ve destek olacak. Savunması,koruması gerektiği kişi kocan bile olsa ona karşı hep yanın da olacak. Derya ve Tuğra ikilisini düşün tıpkı onlar gibi." Sarah başını anladım dercesine sallayınca Kaan elini kaldırıp yüzünü buruşturarak Soner'i işaret etti. "Senin şansına abi olarak çıkan da bu piç işte!"

 

Sarah'ın bakışları Soner'i bulunca o muzipçe göz kırparak karşılık verip kıza yaklaştı ve Kaan'ın elinde tuttuğu kırmızı kuşağı sertçe çekip alarak Sarah'a dönerek konuştu.

 

"Bu gerizekalı seni üzecek bir şey yaparsa hemen bana söyleyeceksin Sarah. Hatta bununla evlenmek gibi bir niyetin yoksa söyle ben şimdi her şeyi arkamızda bırakır çıkarırım seni buradan."

 

"HasbinAllah!"

 

Kaan'ın homurtusu ile Sarah kıkırdarken Soner ona ters bir bakış atarak çıkıştı.

 

"Ne oluyor lan! Şurada kardeşimle iki dakika konuşup dertleşemiyecek miyim!? Bak Kaan benim asabımı bozma! Koyun gibi meletirim seni şimdi burada!"

 

Kaan bu meselenin daha fazla uzamasını istemeyerek dişlerini sıkarak cevap verdi.

 

"Yaparsın kardeşim yaparsın. Ne de olsa kayınçom sayılırsın artık. Ne desen başım gözüm üstüne."

 

Soner bakışlarını Sarah'a çevirerek pişkince sırıtarak başıyla yanındaki kuzenini işaret etti.

 

"Bak üzerindeki etkimi görüyor musun? Abinim kızım ben senin haddini bilecek bundan sonra." Sarah kocasına üzgünce bakarken Soner de bakışlarını ona çevirerek tekrar homurdandı. " Damat bozuntusu!" Kaan sabrının sonuna geldiğini hissederken Soner besmele çekerek kırmızı kuşağı Sarah'ın belinde iki defa dolandırdı ce üçüncü de bağlayarak kısa bir an bekledi. Dolan gözlerini Sarah'ın zümrüt yeşili gözlerine dikerek fısıldadı.

 

"Bu kuşağın anlamı gelin olacağın ev de her zaman güçlü ve zorluklara karşı mücadeleci olman pes etmemendir. Yeni evine bolluk,bereket,huzur,mutluluk ve uğur getirmen içindir. Biz türkler de çok eskilere dayanan bir gelenektir. Amacını saptırsalarda esası böyledir." Sarah dolan gözlerini kırpıştırarak başını anladım dercesine salarken Soner ona hüzünlü nir tebessümle karşılık vererek nemli gözlerle sözlerine devam etti. "Ablamın gayret kuşağını bağlamak bana nasip olmamıştı ama kader de kardeş kuşağı bağlamak var mış ha Sarah!" Kızın gözünden süzülen yaşı hüzünle bakarken kendisi de ellerini dolan gözlerine bastırıp sert bir nefes çekip ellerini gözlerinden çekerek sözlerine devam etti. "Bundan sonra senin de benim için ablam dan hiç bir farkın yok. Ne yaşarsan yaşa ne olursa olsun başın sıkıştığında abi yetiş demen yeterli. Ben hep yanında olacağım. Gayret kuşağını ben bağladım, sen gayretini eşine ve evine her daim göster. Yaşadığın zorluklara karşı şimdiye kadar nasıl dik durduysan uine öyle dik dur. Ama ayağının takıldığı,sendelediğin yerde bilki abin hep arkanda olacak! Allah yolunu da bahtını da açık etsin."

 

Sarah'ın elşne uzanarak bir avchnun arasına alıp bir abi şefkati ile hafifçe sıktı. Bakışlarını Kaan'a çevirerek bh defa onun eline uzanıp Sarah'ın elini onun avuçlarına bırakarak Kaan'ın kulağına doğru eğilip sessizce fısıldadı.

 

"Sana karşı söylediğim her şey de gayer ciddiydim Kaan. Zannetme ki yaptığın bir hata da kuzenin olarak senin yanında olurum. Şh saatten sonra benim tarafım belli! Ayağını denk al kardeşim deyip kabul ettiğim kızı üzme! Bir hata yapsan,Sarah'ın yerinde başka bir kız olsa ikinci bir şansın olur belki ama Sarah çok acılar çekmiş! En önemlisi artık benim kardeşim ve bende ikinci bir şans yok! Bunu aklından sakın çıkarma!"

 

Soner geri çekilerek Kaan'a anladınmı dercesine bakınca Kaan sertçe yutkunarak başını olumlu anlamda salladı. Annesi göz göre göre bu manyağı başına bela etmişti. Onun duygu ve hislerinin olmadığından söylediği sözlerden sonra artık neredeyse emin olmuştu. İnsan uzun yıllar ailesinden ve sevdiklerinden ayrı yaşayınca bu hale geliyordu demek ki. İş dünyasında acımasız olduğunu biliyordu ama işin içine ailesi girince bu kadar acımasız olacağını hiç tahmin etmemişti.

 

Soner de Kaan'ın onayıyla başını sallarken ani bir duygu geçişi yaşamış gibi yüzüne alaylı bir gülümseme yayıldı.

 

"Önden bir sap edasıyla salına salına ben mi çıkayım yoksa beklenen çift olarak siz mi çıkarsınız?"

 

Kaan daldığı düşüncelerden Soner'ib sorusu ile sıyrılırken hızla cevap verdi.

 

"Sen sonra gel kardeşim. Biz çıkalım bir an önce,bir aksilik olmadan şu düğün bitsin yoksa ben kafayı yiyeceğim artık!"

 

Soner,Kaan'ın içinde bulunduğu durumla eğlenircesine kıkırdayarak kapıya doğru ilerleyip açarak reverans yapar gibi eğilerek kapıyı işaret etti.

 

Kaan,Sarah'ın elini çekiştirerek kapıdan çıkarıp Soner'e dönerek sesizce homurdandı.

 

"Ulan el birliği ile düğünümün içine sıçtınız be!"

 

Soner eekeksi bir kahkaha atarak kuzeninin kulağına doğru eğilip fısıldadı.

 

"Daha bir şey yapmadık oğlum geceyi bekle seni hallaç pamuğuna çevirip öyle sokacağım o gerdeğe! Benim kardeşimi almak ne demek miş göstereceğim sana!"

 

Kaan kuzeninin sözleri ile kaşlarını çatarak bir küfür savurdu.

 

"Siktir git şerefsiz! Belamısın lan başıma!?" Soner'in attığı kahkahalarla daha çok çileden çıkan Kaan akkına gelen şeyle kapıyı hızla çekerek üzerindeki kilidi çevirdi.

 

"Kal lan burada da aklın paşına gelsin piç herif!"

 

Soner içeriden kahkalar atarken Sarah kocasına dönerek telaşla fısıldadı.

 

"Kaan saçmalama aç şu kapıyı!"

 

Sarah'ın elini daha sıkı kavrayan Kaan adımlarını bahçeye açılan kapıya yönlendirerek karısını da peinden sürükledi.

 

"Hak etti o manyak bunu! Onu düşüneceğine beni düşün beni! Adam üzerimde hain planlar kuruyor! Kocan elden gidiyor sen hala onu düşünüyorsun!"

 

"Biraz eğlenmek istemiş demek ki ne var bunda? Anlayış göster sende. Aç o kapıyı lütfen!"

 

"İki dakika da abici oldun satıyorsun beni demek! Mersk etme birazdan arar kuzenlerden birini gelir çıkarırlar çok kıymetli abini oradan!"

 

Kocasının sözleri ile şok olan Sarah ona şaşkınca bakarken kapıdan çıktıklatı an yüzüne patlayan flaşla neye uğradığını şaştı.

 

"Gülümse biraz karıcığım. Düğün fotoğraflarımızı gören,damat geline ne demişte bu gelin bu kadar şaşkın acaba diyece dedikodu kuli kuracaklar sonra." Kocasının sözleri ile Sarah yüzüne bir gülümseme kondurdu. Kaan doğru söylüyordu. Soner orasan çıkmak için arardı nasıl olsa birini.

 

Düğün devam edip saatler ilerlerken Soner hala ortalarda yoktu. Kaan bu durumun memnuniyeti ike keyiflenirken Emir'in yaklaşması ile o yöne çevirdi bakışlarını.

 

"Soner nerede lan? En son Sarah'ın kuşağını bağlamak için sizin yanınıza gitmişti. Sonra bir daha gözükmedi." Kaan elindeki kadehi yanından geçen garsonun taşıdığı tepsiye bırakarak Emir'e dönüp sırıttı.

 

"Beni kızdırdı bende onu gelin odasına kilitledim! Demek ki hala orada. "

 

Emir şaşkınca Kaan'a bakarak homurdandı.

 

"Manyak mısın lan sen? Kızdın diye adamı niye kilitliyorsun?"

 

"Ne var abicim! O da hem patavatsız hem bu kadar salak olmasaydı! Aklını hep puştluğa çalıştıracağına birinizi aramayı akıl etseydi çıkmıştı oradan çoktan!"

 

Emir ellerini öfkeyle yüzünde gezdirerek tısladı.

 

"Telefonunun şarjı bitmiş olamaz mı acaba!?" Elindeki Soner'in larj cihazına takılı telefonunu Kaan'a doğru sallayarak homurdandı. "Sen durduk yere kaşınıyorsun Kaan! Oradan çıkınca sana yapacağı eziyetleri bir düşün koçum sen!"

 

Emir'in sözleri ile Kaan'ın aklına Soner'in gece için söylediği sözler gelince sertçe yutkundu. Emir onun bu haline sen adam olmazsın dercesine başını sallayarak yanından ayrıldı.

 

Önünde durduğu kapıya bakarak homurdandı.

 

"Bütün aksilikler beni bulur zaten! O zampara,burnu kaf dağında olan,baba parası ile kendini bir halt sanan zengin züppesinin yüzünden başladı her şey devamı da geliyor işte! Uğursuz! Gül gibi işimden oldum onun uğursuzluğu yüzünden! Ahhh! Ahh! Bir adını öğrene bilseydim de haddini bildir seydim o kendini beğenmiş piç kurusuna! Şimdi işin yoksa milletin ayak işlerine bak sarhoşuyla,sapığıyla,şerefsizi ile uğraş!" Geçen gece yaşadığı olay aklına gelince üzerindeki yeleğin cebinden çıkardığı şişeyi avcuna sıkıştırarak derin bir nefes çekti içine. "Hadi kızım Mahru başlıyoruz yine! Allah yardımcın olsun!" Yüzünü buruşturup dudaklatını dişleyerek kapının kilidini çevirdi. Kapıyı yavaşça açarak içeriye doğru bir adım atmıştıki aniden kolundan çekilmesi ile benliğini saran korkuyla avcundaki spreyi yan tarafındaki kişinin yüzüne doğru sıktı.

 

Odayı saran acı dolu haykırışın arasında Mahru yumruk yaptığı elini adamın neresine denk gekirse savurarak bağırdı.

 

"Allah belanı versin senin sapık herif! Sarhoş! Pislik! Allahın cezası! Paranızla her haltı yiyebileceğinizi zannediyorsunuz Allah'ın belaları!"

 

"Ahhh! Gözlerim! Kimsin lan sen!? Kaan geldi zannetim o yüzden öyle çektim! Kimsin sen!?" Soner acıdan gözlerini açamazken bir taraftanda aldığı darbelerden kendisini korumaya çalışıyordu. " Manyak mısın? Dur sana be! Ne sapığım ne sarhoşum ben!" Ahhh! Gözlerim yanıyor lan! Ne yaptın Allah'ın manyağı!" Göğsüne aldığı darbeyle eli göğsüne giderken gözlerini açmaya çalışsada bir türlü başaramıyordu.

 

"Bir de kim olduğumu soruyor utanmadan hayvan! Seni tacizci pislik!"

 

"Ahhh! Gözlerim önüme akacak şimdi yeminle!" Başına aldığı darbeyle doğrulmaya çalışarak bağırdı. "Ulan bir dur! Deli midir nedir! Kaan mı yolladı seni doğruyu söyle!?"

 

Mahru adamın sorusu ile yüzüne sert bir tokat atarak çemkirdi.

 

"Seni adi pislik! Ben eskort muyum ki o dediğin kişi beni sana yollasın? Sapık! Yemin ediyorum parçalarım seni burada!"

 

Soner sürekli aldığı darbelerden dolayı sinirlenirken yediği tokatta üzerine tuz biber olmuştu. Ne olduğunu anlamadıkça öfkesi gözlerindeki acıyı bile unutturur duruma gelmişti. Karşısındakini görmeden elini sertçe dur dercesine kaşdırarark kükredi.

 

"Kesss artık! Sen ne hakla bana tokat atarsın! Saçma sapan suçlamalar yaparak beni darp ediyorsun!" Mahru adamın kükreyişi ile bir an kendine gelirken kısa bir an duraksayıp adamı inceledi. Sarhoşa benzer bir hali yoktu ve adam gayette ayık gözüküyordu. Öyle zararlı sırnaşık bir tipede benzemiyordu fakat ne çıkacağı belli olmazdı. En ufak ters bir hareketine karşı atakta beklerken Soner öfkeyle dişlerini sıkarak tısladı. "Bu yaptığını sana ödeteceğim lanet olası! Bu düğün kuzenimin ve o beni piçlik olsun diye bu lanet odaya kilitledi! Ben onun geldiğini düşünerek o şekil davrandım! Senin zannettiğin gibi ne sapığım, ne de sarhoşum!"

 

Mahru karşısında gözleri kapalı bir şekilde acıyla kıvranan adamın sözleri ile ne yapacağını şaşırarak ona baktı. Anlaşılan bir yanlış anlaşılma yaşamışlardı. Ama şimdi alttan alıpta kendini ezdiremezdi bu züppeye. Şaşkınlığını gizleyemeyerek çemkirircesine konuştu.

 

"Be..ben ne bileyim öyle şey ettiğinizi! Yani öyle zannettiğinizi! Üstüm olacak o estetik abidesi sarı şırfıntı, burada kilitli kalan bir sarhoşun olduğunu söyleyince ben de tedbir aldım kendimce. Hem işe yeni başladım sayılır. Baba parası ile bir yerlere gelen zengin bir züppe, çalıştığım küçük şirketin kapanmasına neden olunca bizi işten çıkardılar. Eee kendi mesleğimi icra edeceğim bir iş bulana kadar benim de sonum garsonluk oldu! Her gün kaç türlü sapıkla,sarhoşla muhattap oluyorum ben haberiniz var mı? Tedbirli olmak,kendimi korumak zorundayım! Geçen gece iki sarhoş iş çıkışı eve dönerken beni sıkıştırınca bende bu önlemi aldım! Hayatımız siz erkekler kadar kolay değil! Ekmeğimizi kazanmak için çakışmak zorundayız. Siz gibi paramız bol değil anlayacağın! Sen gibi parası bol olanlar ne tekliflerle ne sapıklıklarla geliyorlar haberin var mı!? Seni de öyle sapıklardan zan...."

 

"Kesss! Ne saçmalıyorsun sen Allahın cezası! Nefes bile almadan konuşuyor!Nasıl bir varlıksın sen!? Banane senin hayat hikayenden sarhoş muhabbetlerinden,gecelerinden! Bu lanet şeyi gözüme sen sıktın ne gerekiyorsa yap çabuk!" İşaret parmağı ile gözlerini göstererek dişlerini sıkıp tehlikeli bir ses tonuyla tısladı. "Bir an önce düşmanımın yüzünü görmek istiyorum!"

 

Mahru adama doğru temkinli bir şekilde yaklaşarak koluna girip onu odadaki lavaboya doğru yönlendirirken homurdandı.

 

"Düşmanınız olacak bir şey yapmadım! Kendi mi korumam suç olmasa gerek! Siz arkadaşlarınızla tuhaf oyunlar oynamasaydınız böyle bir şeye ikimiz de maruz kalmazdık! Ama yok siz zenginlerin her şeyi bir garip! Eğlence anlayışınız bile tuhaf! Züppelikten,şımarıklıktan başka bir şey değil bu yaptıklarınız."

 

Soner kolundaki eli sertçe kavrayarak sıktığı dişlerinin arasından tısladı.

 

"Çeneni kapatmazsan o beğenmediğin zengin züppelerinden biri olarak, o bol paramla ağzını sonsuza kadar açamayacağın şekilde bir ameliyat geçirmen için elimden geleni yapacağım!"

 

Mahru yanındaki adamın tehdidini umursamadan musluğu açarak elini altına tutup adamı lavaboya doğru hafifçe eğilmesi için yönlendirerek gözlerine bol su çarptı.

 

"Sen kendini ne sanıyorsun acaba? Bir biber gazı sıkımlık canın var be! Geçmiş karşıma beni tehdit ediyo! Aaa pardon gözlerini açamadığın için karşıma da geçemiyorsun gerçi de!" Avcundaki bol suyu adamın yüzüne çarparak dişlerini sıkıp çemkirdi. "Benim canımı sıkma yemin ediyorum şişenin hepsini boşaltırım o meymenetsiz suratına!"

 

Soner de tıpkı yanındaki kız gibi dişlerini sıkarak tısladı.

 

"Canına susadıysan bir dene istersen! Sen bittin kızım! Çenen çalışacağına elin çalışsın elin! Görüşüm bir netleşsin ben sana o zman gösterecsğim bekle sen!"

 

Mahru avcundaki suyu adamın ağzına sertçe çarparak tısladı.

 

"Kapa o çeneni ve bana emretmeyi de kes! Şura da insanlık yapıp yardım ediyorum kaydırma benim şirazemi! Bırakırım seni burada köstebek gibi kalırsın ortada!"

 

Soner kızın gözüne su çarpan elini aniden tutarak sertçe sıktı.

 

"Bana bak! Doğru konuş başlatma şirazenden,terazinden! İnsanlık yapıyormuş! Sen beni bu hale getirdin sen! Benim sabrımı zorlama!" Kızın elini sertçe ittirip elini gezdirerek suyu bulmaya çalıştı. Mahru kendisine sürekli çıkışan adama ters ters bakarak homurdandı.

 

"Ben bu hale getirdiysem sende çanak tuttun!Sana insanlıkta yaramıyor! Ne halin varsa gör boşnak tarhanası suratlı!"

 

Sözlerini bitiren kız hızla oradan ayrılırken Soner uzaklaşan ayak sesleri ile bağırdı.

 

"Nereye gidiyorsun lanet olası dön çabuk geri! Ulan ben bunun hesabını sana ödetmezmiyim! Şirret,mendebur!"

 

Mahru odadan çıkıp biraz ilerledikten sonra karşıdan kendisine doğru yaklaşan bir doksanın üzerinde boyu olan kumral adama tedirgince bakarak ilerlerken, adamın kendisine seslenmesi ile adımlarını durdurdu.

 

"Pardon." Bakışkarını adama çevirince Emir eli ile gelin odasını işarer ederek sözlerine devam etti. "Damat Bey kuzenime bir şaka yapıp onu gelin odasına kilitlemişte içeride birisi var mı acaba?"

 

Mahru karşısındaki adamın sözleri ile içerideki adamın doğru söylediğini anlayınca içini saran vicdan azabıyla başını hızla iki yana salladı.

 

"Gelin odası boş efendim. Arkadaşınızı ben kendim çıkardım odadan ve odayı temizliyorum şu an."

 

Emir kızın sözlerine anladım dercesine başını sallayarak karşılık verdi.

 

"Teşekkür ederim. Kolay gelsin." Karşısındaki adama küçük bir tebessüm sunan Mahru onun geldiği yöne doğru tekrar gittiğini görünce hızla mutfak bölümüne doğru ilerledi.

 

Soner bir türlü açmayı başaramadığı gözlerine su çarpmaya devam ederken bir taraftan da hala söyleniyordu.

 

"Ulan Kaan bittin oğlum sen! Bütün bunlar senin yüzünden geldi başıma! Ben sana yapacağımı biliyorum şerefsiz! Puşt! Siktiğimin beyinsizi!"

 

"Ayarın gibi ağzında bozuk! Terbiyesiz herif!"

 

Soner işittiği sese dikkat kesilirken biraz önceki kız olduğunu anlayınca öfkeyle bağırdı.

 

"Siktir git! Beni daha fazla çileden çıkartma! Yok yere başıma açtığın şeylere bak! Ne bok yemeye geldin geri!?"

 

Bir kaç adımda Soner'e yaklaşan Mahru kolundan tutarak çekiştirdi.

 

"Adam gibi konuş benimle!"

 

"Konuşmazsam ne olur!?"

 

"Bak seni arıyorlar başıma bela olacaksın yardım etmeye geldim şuraya insanı pişman etme! Bu işi zor buldum senin yüzünden kaybedemem! Benim sen gibi param bol değil! Ayrıca adam gibi konuşmazsanda karşılığını aynı şekilde alırsın!"

 

Soner kızın sözleri ile sinirle güldü.

 

"Kabus olmalı bu ya! Cidden ben bir kabusun içinde olmalıyım! Bana küfür edecekmiş! Lan hele bir et o dilini nasıl kopartıyorum ben o zaman görürsün sen!"

 

Soner'i lavabodan çekiştirerek çıkarıp ilk koltuğa oturtan Mahru, nefesini sertçe bırakarak homurdandı.

 

"Sabrımı zorlamayı bırak artık! Şimdi gözlerine birer damla süt damlatacağım acısı geçecek ve kısa bir süre sonra görüşün netleşecek."

 

Soner işittikleri ile kızın yapacağı şeyi engellemek istercesine elini rast gele sallayarak telaşla bağırdı.

 

" Sen beni kör mü edeceksin be! Ne sütü manyak mısın nesin!? Siktir git defol başımdan senden gelecek yardım Allahtan gelsin!"

 

"Eeeeh! Yettin be! Geçmişi kınalı züppe!" Mahru koltukta oturan adamın sözleri ile çıldırma noktasına gelirken adamın oturduğu koltuğun arkasına geçerek Soner'in gözlerini açmaya çalıştı. " Her şey tip değil diye boşa dememişler! Rüya da görsem abdestim bozulur ama gerçekte beş para etmezssin! Bana bir daha küfür edersen cümle alem şahidim olsun ki yedi sülaleni tesbih gibi ipe dizer o tavan yapmış egona mum dikerim senin!"

 

Soner gözünü açmaya çalışan kızın elini ittirmeye çalışırken homurdandı.

 

"Ne biçim küfür lan o!? Bir kızın ağzına yakışıyormu!? Küfürün de bir adabı,bir vardır gideri vardır! Sülalemi karıştırma dilini keserim senin!"

 

Mahru pipetten bir damla sütü Soner'in gözüne bin bir güçlükle damlatarak sözlerine karşılık verdi.

 

"O biçim bir küfür! Tabi sizin eşrafta madiden sözler duymaya alışmışsın sen! Poh pohlamışlar, kandırmışlar seni canım cicim diyerek. Ağırına gitti benim methiyelerim. Eee sen de haklısın be ne diyeyim."

 

Soner gözünün rahatlaması ile elini havada memnuniyetsizce sallayarak öfkeyle tısladı.

 

"Yerin dibine batsın senin methiyelerin! Meymenetsiz! Bitir işini yoksa ben o küfürlerin alasını sayacağım şimdi sana!"

 

Mahru sanki adam onu görüyormuş gibi ellerini beline atarak çemkirdi.

 

"Yok yaa! Var mı başka kelamın! Emretme bana! Sen nefes alıp Allah dedin de biz yallah mı dedik! Ne okuduysan özet geçtim!"

 

Soner acısı geçen gözünü kırpıştırarak açmaya çalıştı.

 

"Çattık! Yeminle çattık! Hayatım boyunca sen gibi çirkef,cazgır bir kadına rastlamadım! Nasıl bir kadınsın sen!? Allah seni alacak adama sabır versin!"

 

Mahru adamın sözlerine karşı burun kıvırarak,Soner'in diğer gözünü de açıp bir damla süt damlatarak karşısına geçip elini dur dercesine kaldırdı.

 

"Bak orada dur işte! Kısmetimin horozu tüylenseydi karşıma senin gibi gözü açılmamış bir buzağı çıkmaz,sülalesi afilli , şekli şemali kandilli bir adam çıkardı! Ama şans bizi bulmuyor işte."

 

Soner rahatlayan gözlerini kırpıştırarak açmaya çalıştı.

 

"Laflara bak! Laflara! Çekil başımdan! Gözü açılmamış o buzağı şimdi seni tekmeleyince,o aradığın kandilli adam gözlerinin önünden geçecek, ama sen kaç tane olduğunu sayamayacaksın bile!"

 

Mahru aldığı larşılıkla yüzünü buruşturarak adama bakarken Soner'de oturduğu yerde dikleşerek gözlerini bir kaç defa kırpıştrıp sonunda açmayı başarmıştı. Mahru'nun bakışları hayatında ilk defa gördüğü amber rengi gözlerle kesişince sertçe yutkundu. Şaşkınkıktan gözleri irice açılırken ağzından kaçan sözlere engel olamadı.

 

"Gö... gör...mende bir sorun yok değil mi? Beni görüyor musun doğruyu söyle!? Bak eğer görmüyorsan hemen buradan kaçmam lazım hapislerde çürümek için daha çok gencim! Ama söz kaçmadan önce arkadaşını bulup burada olduğunu söyleyeceğim."

 

Soner kızın tepkisi ile yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Ne saçmalıyorsun sen? Yalı kazığı gibi dikiliyorsun önümde işte! Gayet net görüyorum! Hatta sütyeninin rengine kadar söyleye bilirim şu an!"

 

Mahru'nun bakışları göğüslerine doğru inerken, adamla uğraşmaktan açılan gömleğinin düğümelerini fark etmediğini anladı. Düğmeyi hızla iliklerken kaşlarını çatarak Soner'e çemkirdi.

 

"Demek gözlerinin rengi cenabetliğinden kaynaklıymış! O güzelim gözler senin gibi bir adama hediye olmuş! Ama o gözler sen de olunca güzellik değil Kenafirlik akıyor o resmen!"

 

Soner oturduğu yerden hızla doğrularak kızın önüne dikilip dişlerinin arasından öfkeyle tısladı.

 

"Göz rengimin en büyük özelliği kurtların göz rengine yakın olması! Ve bu özellik beni onlarla özdeştirdiği için biraz daha konuşursan seni burada parçalayacağım! Kenafirliğine gelince az daha kör ediyordun beni! Elbette sana karşı kin ve nefret akacak! Şimdi kaybol buradan senin yüzünden kardeşlerimin düğününe katılamayacağım!"

 

Mahru yüzünü buruşturarak adamın yüzüne tiksinircesine baktı.

 

"Çok meraklıydım senin yanında kalmaya ben de! Kurt muş senden olsa olsa mirket olur be! Kendini beğenmiş Zoolog! "

 

Sözlerini bitirerek kapıya doğru ilerlerken kolundan çekilmesi ile Soner le burun buruna geldi.

 

"Şu düğünü bir bitsin seni bulacağım! Seni bulup aynı böyle tam karşıma dikeceğim! Ve bu yaptığın şeye,ettiğin hakaretlere,küfürlere seni pişman edeceğim!" Bakışları kızın yaka kartına kayarken hırsla çekip aldı.

 

Mahru,Soner'in bu hareketi ile kolunu sertçe kurtararak bir adımla dibine kadar girip duruşunu dikleştirerek alay edercesine gülümsedi.

 

"Eeehh! Yeter be sepet havası çaldığın!" Soner'in göğsüne elinin tersiyle sertçe vurarak çemkirdi. " Ulan insaniyet fukarası,filinta görünümlü zırtopoz! Pavyon kandili kılıklı ıslak karga! Bir daha bana dokun senin kantarlı ağzına öyle bir ayar çekerim ki suyu bile pipetle içersin!" Soner kızın sözleri ile ellerini öfkeyle yüzünde gezdirirken Mahru bakışlarını kısarak sözlerine devam etti." Ben kimsenin ayağına gitmem! Hesabı olan varsa kendisi gelir!" Mahru sözlerini bitirerek kapıya doğru ilerlerken öfkeyle homurdanmalarına devam ediyordu.

 

"Süpürge tohumu kılıklı toynaksız deve!"

 

Soner giden kızın arkasından yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Allahın cezası! Şirret,cazgır hamam tellakı kılıklı piskopat!" Öfkesinden kesik kesik nefesler alırken elini yüzünü yıkayım sakinleşmek için oda daki banyoya ilerledi.

 

Düğün bitene kadar Soner patlamaya hazır volkan gibi ortada gezerken,önüne gelene çatacak yer aramıştı. Kimse oun bu haline anlam veremezken Kaan gecenin sonun da hırsını kendisinden çıkarmaması için dua eder olmuştu.

 

Düğün bitip evlere dönülmüş erkekler Kaan'ın sırtını yumruklamak için sıraya girmişlerdi. Kaan onlara çaresizce bakarken sıranın en sonun da kapının hemen dibindeki Soner'in öfkeli bakışları ile sertçe yutkundu. Bu saçma adeti çıkaranlara içinden küfürlerini iletirken balayı planını Derya'nın durumu yüzünden erteleyen Sarah'a da içten içe söyleniyordu. Soner'in göz rengi bir kurtu anımsatırken bu gece anlam veremediği şekilde beyazları kanlanmış bu haliyle filmlerdeki kurt adamları anımsatır olmuştu. Üzerine atlayıp kendini parçalayacak bit kurt gibi öfkeyle onu süzerken Kaan ne yapacağını bilemez bir şekilde eliyle çenesini sıvazladı. Lanet olsun ki aklına bir şey gelmiyordu ve söylenmeye başlayan topluluğa ürkekçe bakarak kapıyla arasındaki mesafeyi bakışları ile çaresizce ölçtü. Bakışları cellat gibi onu bekleyen topluluğun üzerinde ani bir hamleyle kapıya doğru koştu.

 

Aldığı bir kaç yumruk darbesi ile kurtulduğunu düşünürken koridora boylu boyunca uzanmasını sağlayan o çelme ile yerle kısa bir süre bakışarak acıyla inledi.

 

"Ahh! Ulan Soner Allah senin belanı versin piç herif! Lan düşman mevzisine mi saldırıyorsun dangalak!" Uzandığı yerden söylenerek doğrulup kapıya doğru dönerek bakışlarını kalabalıpın üstünde gezdirerek Soner'in gözlerine sabitledi.

 

"Ne demeye çelme takıyorsun lan! Bacağımı kıracaktın az daha puşt!"

 

Soner bir türlü aklından çıkmayan gecenin anıları ile Kaan'a öfkeyle bakarak sıktığı dişlerinin arasından öfkeyle homurdandı.

 

"Dua et kafanı kırmadım şerefsiz! Ulan bu gece başıma ne geldiyse senin yüzünden geldi! Beni o odaya kilitleyerek o süpürgeli cadı kılıklı kızın işkencelerine maruz bıraktın ya bu yaptığım çektiklerimin yanında az bile kalır! Sen dua et bu gün düğün günün sırf bu yüzden affettim seni yoksa çekeceğin vardı elimden!"

 

Kaan arkadaşının sözleri ile kapıya doğru bir kaç adım atarak sinsice sırıttı.

 

"Lan fena mı olmuş. Hayatının aşkı ile tanışmana vesile olmuşum. Teşekkür edeceğine fırça atıyorsun. O cadı sen kurt adam bu fantastik hikayenin sonunu merakla bekliyorum kardeşim." Diğerleri Kaan'ın sözleri ile kıkırdarken Soner kapıya doğru bir hamle yapınca Kaan hızla kapayarak arkadan bağırdı.

 

"Lan belki masalların tersine gece yarısından sonra prensese dönüşüyordur senin cadı. Git bir kontrol et bence. Sen gece yarısından sonra kurt adama dönüşsende giderin var kabul eder belki seni vahşi kurt!" Sözlerini bitiren Kaan kurt gibi ulurken Soner kapıya öfkeyle bir tekme atıp kükredi.

 

"Senin gırtlağını sıkar kedi gibi miyavlatırım Kaan! Gerdek korkun falan varda geceyi burada benimle didişerek mi geçireceksin puşt!"

 

"Seninle didişmeyi çok isterdim ama sevgili karım beni bekliyor be kardeşim. Artık bir başka dolunay gecesi bu didişmeye devam ederiz kardeşim. Şimdi gitmem gerek."

 

"Ulan inşallah hevesin kursağında kalırda gerdek hayal olur bu gece sana."

 

O gece Soner'in duası kabul olup Kaan,Sarah'ın regl olması ile hüsrana uğrayınca geceyi sabah etmeyle değil günleri saymakla geçmişti zaman.

 

Düğünden iki gün sonra Derya'nın hastaneye yatırılması ile Kayra ve herkes içinde zorlu bir süreç başlamıştı.Günler hızla geçerken herkes endişelerini Derya'ya hissettirmemek adına elinden geleni yapıyordu. Gündüzleri işine giden Kayra geceleri nadir de olsa ailelerin ısrarı üzerine karısını onlara emanet ederek evine gitsede sabah işe gitmeden Derya'yı kontrol ediyordu. Kadınlar gündüz Derya'yı yalnız bırakmıyor herkes onun canının sıkılmaması oyalanması için bir şeyler yapmaya çalışıyordu.

 

Kayra elindeki kumandayı komidinin üzerine bırakarak bakışlarını karısına çevirip memnuniyetsizce homurdandı.

 

"Bırak artık şu örgüyü." Derya elindeki örgüden bakışlarını kocasına çevirerek omuz silkti.

 

"Ne yapayım canım sıkılıyor. Burada günlerdir yatan sen olsan bırak örgüyü kilim dokurdun Kayra!"

 

Karısının sözleri ile oturduğu koltuktan kalkarak yatağa doğru yanaşıp karısının elindekileri aldı ve yanındaki kutuya koyarak baş ucundaki çekmeceyi açarak içine bıraktı.

 

"Anlıyorum canın sıkılıyor ama ben yanındayken bari bırak şunu! Ben geçiririm senin canının sıkıntısını." Derya dudaklarını bükerek kocasına bakarken Kayra yanına ilişerek elini karısının karnına koyup güldü.

 

"Karnabahar ve brokoli isminde kararlı mısın hala?"

 

Kocasının sorusu ile yüzünü buruşturan Derya hoşnutsuz bir ses tonuyla söylendi.

 

"Öfff! Saçmalama Kayra şaka yapmıştım ben. Öyle isim mi olur?" Kayra karısının boynuna doğru sokularak kokusunu içine çekip bir öpück bırakırken Derya elini kocasının saçlarına geçirerek iç çekip mırıldandı.

 

"Kayra. Çıka bilecek miyim buradan? Bebeklerimizle evimize gide bilecek miyiz?"

 

Karısının sorusu ile Kayra kaskatı kesilirken sertçe yutkundu. O nun da aklından çıkmıyordu bu düşünce. Başara bilecekler miydi? Doğumu atlata bilecek miydi karısı? Bebeklerini sağsalim kucaklarına alabilecekler miydi? Aklından hiç çıkmıyordu ki. Başını karısının boynundan kaldırarak gözlerine,kendisine inanmasını beklercesine bakarak konuştu.

 

"Bu güne kadar nasıl geldiysek geri kalan zamanı da atlatacağız. Başaracağız! Sen umudunu kaybedersen ben de yıkılırım güzelim. Senin benden güç alman gerekirken ben sizden güç alıyorum Derya. Böyle konuşma bir daha."

 

"Hastaneye yatalı iki ay oluyor Kayra. Uyum testi yapılmadık kimse kalmadı etrafımızda. İki aydır sürekli yatıyorum. Günden güne üzerimde bir ağırlık,bir uyuşma hissi artıyor. Ne kadar dikkat etsem de tansiyonum hep yüksek. Bir şey olacak ve ben..."

 

Kayra karısının sözlerinin devamını getirmesini istemeyerek dudaklarına kapandı sertçe. Derya bu öpüşün kendisini susturmak için olduğunu anlayınca başını hafif yana doğru çevirerek kocasının dudaklarından kurtardı dudaklarını ve gözlerine hüzünle baktı.

 

"Konuşmak istiyorum. Ertelemeye çalışma artık Kayra."

 

Ellerini yüzünde gezdiren Kayra karısının ısrarlı bakışları ile dolan gözlerini saklamak istercesine başını öne eğerek onaylsrcasına salladı.

 

"Gözlerime bak." Kayra başını ellerinin arasına alarak onaylamazca iki yana sallarken Derya onun ellerine uzanarak başını kurtarıp çenesinden tutarak kendisine doğru çevirdi. Gözlerinde parlayan yaşlarla boğazına sert bir yumru otururken kendi gözleri de dolsa da tebessüm ederek bakmaya çalıştı kocasının gözlerine.

 

"Eğer ben ve bebeklerimiz doğumu atlatamazsak ömür boyu yasımızı tutma." Kayra'nın gözlerinden damlayan yaşları hızla silerken krndi gözlerinden süzülen yaşları umursamayarak devam etti sözlerine. " Tekrar sevmeye çalış. Tekrar bir yuva kur. Çocukların olsun." Kayra başını olumsuz anlam da sallarken Derya onun yüzünü avuçları arasına alarak acıyla fısıldadı. " Çok gençsin. Ben ölsem de hayat devam edecek ve ben seni bırakıp gidersem huzurla gitmek istiyorum. Sevileceğini mutlu olacağını bilerek gitmek istiyorum. Söz ver Kayra!" Kocası bir şeyler söylemek için dudaklarını aralayınca Derya elini hızla dudaklarına kapatarak onun konuşmadına engel oldu. Başını hafif yana eğerek kocasının gözlerine yalvarırcasına baktı. " Lütfen söz ver! Benimle mutlu oldun mu bilmiyorum ama mutlu olduysan da o kısacık mutlulukla bir ömür avunmanı istemiyorum."

 

Karısının sözleri ile dudaklarındaki eli sertçe çekerek avcunun içine uzun bir öpücük kondurup ıslak gözleri ike tıpkı karısı gibi yalvarırcasına baktı.

 

"Yapma Derya! Niye bu eziyeti yaşatıyorsun hem kendine hem bana! Sen bu yüreğime düştüğün andan beri ben senin aldığın her nefesle mutlu oldum. Yaşadığımız onca şeye rağmen bir an bile mutsuz olmadım, hep mutluydum ben seninle! Ne olursa olsun başka hiç kimse olmayacak! Bu gözler seninle açıldı seninle kapanacak! Öyle bir şeyi benden isteme!"

 

"İstiyorum ve sende o sözü vereceksin! Lütfen Kayra! Sen arkamdan yas tutup acı çekerken ben nasıl huzurlu olacağım!? Böyle mi seviyorsun beni!? Ben senin mutlu olmanı isterken sen benim huzurla yatmamı bile istemiyorsun!" Kocasının yüzünü tekrar avuçları aradına alarak fısıldadı. " Lütfen!" Kayra başını olumsuz anlamda sallayarak tısladı.

 

"Saçmalıyorsun! Lütfen kes şunu!"

 

Kocasının çıkışı ile Derya elinin tersi ile göz yaşını silerek tekrar konuştu.

 

"Peki!" Derin bir nefes alarak tekrar konuştu. "Peki ben ölürsem ve bebeklerimiz yaşarsa o zaman ne yapacaksın!?"

 

Kayra karısının tuhaf konuşmasjna daha fazla dayanamayarak sertçe çıkıştı.

 

"O zaman evlenirim! Ne yapayım iki bebekle tek başıma! Ben evlenirim sende huzura erersin! Kocanı bırakıp gitmeye çok heveslisin nede olsa!"

 

Derya kocasının sözleri ile öfkeyle omzuna bir yumruk geçirerek çemkirdi.

 

"El kadar bebeklere üvey anamı getireceksin? Sen vicdansız adamsın! Tek başınaymış! Annemler ne güne duruyor! Hele bir evlen,hele bir çocuklarıma üvey anne getir, yemin ediyorum hortlar gelir boğazına yapışırım senin Kayra!"

 

Karısının sözleri ile şaşkınca ona bakan Kayra yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Yahu biraz önce evlen diyen sen değil miydin kadın!? Şimdi be değişti!?"

 

"O zaman kendi başınaydın Kayra bey! Şimdi iki çocuk babasısın! Üstelik evlenmeye de pek bir heveslisin bakıyorum da!"

 

"Ya sabır!"

Kayra ellerini yüzünde gezdirerek karısına inanamazca bakıp sözlerine devam etti.

 

"Deryam,güzelim iyi drğilsin sen hadi yat dinlen biraz." Kolunu karısının omuzlarına dolayarak yatağa kendisi ike birlikte yatırdı. "Hiç bir şekilde evlenmeyeceğim sen üzme kendini. Ben lafın gelişi,beni kızdırdığın için söyledim onu. Sen iyileşeceksin ve ben sana bu söylediklerini hatırlatıp hesap sorduğum da bakalım ne yapacaksın?"

 

Kocasının göğsüne sokulan Derya,Kayra'nın üzerindeki tişörtle oynarken fısıldarcasına mırıldandı.

 

"Bebeklerimiz hayatta kalırsa evlenme. Ama hiç birimiz kurtulamazsak evlenmen konusunda ciddiyim Kayra."

 

"Suss! Uyu artık be kadın! Gece gece sabrımı mı deniyorsun! Ağzından bir daha evlilik lafı duyarsam yemin ediyorum çıkıp giderim buradan! Bekleme odasında yatarım!"

 

Derya kocasının çıkışı ile kısa bir süre sessizce beklerken tekrar fısıldadı.

 

"Kayra."

 

"Deryaaa!"

 

"İyi geceler diyecektim sadece."

 

"İyi geceler güzelim! Gecenin iyliğini bıraktın sanki de."

 

Kısa bir süre sonra,Derya uykuya yenik düşerken Kayra günlerin yorgunluğuna rağmen yine de firar eden uykusunun yüzünden karısını izlemekle geçiriyordu vakti. Derya'nın söyledikleri aklında dönerken içinden çaresizliğine karşı saydırıyordu. Güçlü görünüp dik durmaya çalışsada tükenmişti artık. İçini basan sıkıntıyla kollarındaki karısının alnına bir öpücük bırakıp yavaşça yataktan çıktı. Pencereye doğru ilerleyerek hastanenin bahçesinde gezinen banklarda oturan insanları izledi kısa bir süre. Herkesin farklı bir telaşı farklı bir korkusu,farklı kayıpları vardı. Adımlarını kapıya doğru yönlendirirken giysi dolabını açarak pantolonunun cebinden sigarasını ve çakmağını alıp odadan ayrıldı.

 

Hastanenin bahçesine çıktığında yüzüne çaroan serin havayla sonbaharın yağmur kokulu havasını ciğerlerine çekerek ilerideki banklara doğru adımlarını çevirdi.

 

Oturduğu bankta yaktığı sigarasını içerken bakışları karısının kaldığı odanın penceresinde takılı kaldı. Doğumu atlatsa,yorgun bedeni uzun süre uygun böbreğin çıkmasını beklemeye dayanabilecek miydi? Diyalizle uzun yıllar yaşayan hastaların olduğunu öğrenmişti ama karısı doğum dan sonra bu bekleyişi kaldıra bilir miydi? Bebekleri yaşar mıydı? Bir an da olsa aklında dönğp duran bh düşüncelerden,korkulardan sıyrıla bilmeyi istedi. İnsan uykusunda bile düşünür müydü? Aylardır doğru düzgün uyku uyumasa da uyuduğu o kısa zmanlarda uykusunda bile düşüncelerinin korkularının esiri olduğunu hissediyordu.

 

Esen rüzgarla vücudunu saran ürperti düşüncelerinden sıyrılmasına neden olurken derin bir nefesi ciğerlerine çekerek oturduğu banktan kalkıp elşndeki sigara izmaritini yanındaki çöp kutusuna atarak adımlarını hastanenin giriş kapısına doğru yönlendirdi.

 

Odaya girdiğinde sesiz olmaya çalışarak lavaboya girip elini yüzünü yıkayarak çıktı ve yatağa karısına doğru yaklaştı. Onun huzursuz bir uykuda olduğunu fark edince yanına yatmak için yatağın diğer tarafına dolanarak Derya'nın üzerindeki pikeyi kaldırdı.

 

Gördüğü manzara karşısında gözlerine yaşlar hücum ederken içine yerleşen korkuyla ne yapacağını bilemeyerek kapıya doğru koşup açtığı kapıdan koridora çıkarak adeta hastaneyi inletircesine kükredi.

 

"Doktooor!!!"

 

Yitenumutlar

 

 

 

Loading...
0%