Yeni Üyelik
34.
Bölüm

İ-D-B-S-34

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı - Şebnem Ferah - Deli Kızım Uyan

 

Keyifli okumalar...

 

Kayra'nın çağrısı ile bir an da ortalık karışırken o girdiği şok nedeniyle olup biteni sadece izlemekle yetiniyordu. Kolundan tutulup sürüklenircesine odanın dışına çıkarılınca kendisini sarsan adama boş gözlerle baktı.

 

Yüzüne aldığı sert darbeyele karşısındaki adamın varlığını algılarken korku ve telaşla konuşmaya başladı.

 

"Kan... Kanaması var Rüzgar amca! Çok kanaması var!"

 

"Kendine gel oğlum! Kendine gel Kayra! Ben buradayım."

 

Kayra orta yaşlı adamın kollarundan tutarak göz yaşları içinde yalvarırcasına baktı gözlerine.

 

"Yalvarırım kurtar onu! Karımı kurtar Rüzgar amca!"

 

Rüzgar başını olumlu anlamda hızla sallarken kollarını Kayra'nın tutuşundan kurtarak omuzlarını kavrayıp sertçe sıktı.

 

"Karını şimdi acil doğuma alacağım. Derya'nın tansiyonunun yüksek olması ve rahatsızlığı nedeniyle bebeklerin gelilişimi durduğu için bir kaç güne bebekleri alacaktım zaten. Fakat Derya'nın bir anda yükselen tansiyonu bu süreci hızlandırdı. Sen şimdi sakin ol. Önce Allah'ın izni ile ben elimden gelenin fazlasını yapacağım. İnşallah kurtulacaklar."

 

Kayra kendisini telkin etmeye çalışan adamın gözlerine çaresizce bakarak başını olumlu anlamda salladı.

 

Rüzgar'ın yaptığı konuşmadan sonra her şey büyük bir hızla gelişmiş Derya'nın odadan ameliyathaneye indirilişine kadar elini bir saniye bile bırakmamıştı Kayra.

 

Ameliyathanenin kapısında çaresiz bir başına beklerken kendisine doğru telaşla yaklaşan kalabalığı boş gözlerle izledi.

 

"Derya nasıl!? Ne zaman aldılar doğuma!?"

 

Deniz'in sorusu ile Kayra başını hızla iki yana sallayarak konuştu.

 

"Bilmiyorum anne! Zaman kavramı durdu sanki! Ne zaman aldılar, oraya gireli ne kadar süre geçti inan bilmiyorum!"

 

Ne yapacağını bilemez şekilde ellerini saçlarına geçirip çekiştirerek kendi kendine konuşurmuş gibi fısıldadı.

 

"Çok kanaması vardı. Bir den oldu. On dakika içinde bir den oldu. Hava lamya çıktımıştım. Sadece on dakika ayrıldım yanından. Keşke ayrılmasaydım." Ellerini başına öfkeyle vurarak kendini suçlarcasına söylendi." Ben yalnız bıraktım! Ben! Ben! Ben...."

 

Yunus ve Mehmet hızla Kayra'ya doğru yaklaşarak başına vurduğu ellerini tutarak sertçe çekiştirdi.

 

"Saçmalama! Sen yanında olsan da olacaktı! Geç kaldığın bir şey yok! Hastanedeydiniz sonuçta." Kayınbabasının sözleri ile bakışlarını ona çevirerek çaresizce fısıldadı.

 

"Baba bir şey olmasın! Kurtarsınlar Derya'yı. Karımı istiyorum ben! Sen söyle Rüzgar amcaya kurtarsın Derya'yı baba! Onu sizin ellerinize nasıl verdiyse, ikinci kez tekrar versin! Ben karımı istiyorum!"

 

Yunus damadının sözleri karşısında ne söyleyeceğini onu nasıl teselli edeceğini bilemezken, bu sözlerle aylardır kendi içinde yanan ateşin katmerlendiği hissetti. Çaresizlik elini kolunu bağlarken Kayra'nın dilinden dökülen sözler dilinide bağlar olmuştu artık. Ne söyleyecek söz ne verecek ümit kalmıştı karşısındaki adamı teselli etmek için. Artık kendini bile teselli edemiyordu ki Kayra'ya faydası dokunsun du.

 

Bakışları Mehmet'le kesişince sertçe yutkunarak fısıldadı.

 

"Ben biraz hava alsam iyi olur." Mehmet arkadaşını başını sallayarak onaylarken onun biraz uzaklaşması ile bakışlarını oğluna çevirerek yüzünü avuçları arasına alıp gözlerini bir birine sabitledi.

 

"Dik dur! Sakın kendini bırakma! Ne demiş Mevlana ; eğer ellerin diken yaraları ile kan revan içinde kaldıysa güle dokunmana çok az kalmıştır! Bu da geçecek ve sen sevdiğin kadın ve çocuklarınla birlikte çıkacaksın buradan! Babana güven!" Ellerini oğlunun yüzüne uzatarak göz yaşlarını kurulayıp alnını alnına dayayarak fısıldadı." Korkularınızı yüreğinizden çekip alamam ama mutlu olmanız için kalbinizin en gizli köşesinde,herkesten gizlediğiniz sırlarınızı mutluluğunuz için çekip çıkarırım. Derya'ya ile birbirinize karşı olan aşkınızı görüpte nasıl bir oyunla sizi bir birinize kavuşturduysam yine yapacağım! Yeterki sen babana güven evlat!" Babasının sözleri ile Kayra ona şaşkınca bakarak fısıldadı.

 

"Baba!"

 

Mehmet'in yüzünde buruk bir gülümseme oluşurken oğlunun omzunu hafifçe sıkarak fısıldadı.

 

"Baba ya! Ne zannettin it oğlu it! O testiyi oraya üç harfliler koymadı ya! Önce Yunus'un yeğeni,sonra o yaşlı amca ve en son Tuğra hepsi senin içindi kas kafalı!" Kayra akan göz yaşları içinde babasına şaşkınca gülümserken Mehmet sırıtarak karşılık verdi. " Baba olunca anlayacaksın beni Kayra. Çocuklarının mutluluğu için bir baba imkansız kelimesini lugatundan siler! O yüzden güven evlat! Sen babana güven!"

 

Kayra babasının sözleri ile burukça gülümseyerek başını olumlu anlamda sallayınca Mehmet oğlunun omzuna bir kaç defa vurarak homurdandı.

 

"Bu sır aramızda! Sakın Yunus duymasın arkamdan mevlüt okutursunuz yeminle. İzninle şimdi gidip arkadaşımla ilgilenmem lazım." Kayra başını tekrar olumlu anlamda sallarken Mehmet oğluna muzipçe göz kırptı. " Babalığın en önemli kuralı her şeyi ilk bilen olup,bilmemezliğe vurdurmaktır. Sanki en son öğreniyormuş gibi tepki göstereceksin ki kimse yaptığın planlardan şüphelenmesin!" Kayra'nın saçlarını karıştırarak bakışlarını karısına çevirdi ve kaşları ile Kayra'yı işaret ederek size emanet dercesine bakışlar atıp çıkışa doğru ilerledi.

 

Hastane bahçesinde bakışları Yunus'u ararken yanındaki arkadaşlarını görmesi ile rahat bir nefes aldı. Adımlarını onlara doğru yönlendirerek hızlı bir şekilde aralarına katıldı.

 

"Ne demeye kaçtın lan buraya? Yakışıyor mu Korkusuz Yunus Toralı ya böyle sinmek?"

 

Yunus bakışlarını Ali'ye çevirerek homurdandı.

 

"Darldım Ali! Üstüme üstüme geldi her şey. Bir de Kayra'nın o çeresiz hali, yalvarışları gücüm kalmadı dayanamadım. Kendimi buraya attım." Ellerini yüzünde gezdirerek fısıldadı. " Ne ye yanacağımı şaştım! Kızıma mı,Kayra'ya mı,bebeklere mi şaştım! Şaştım! Kendimden utanıyorum lan! Deniz bile benden daha dirayetli davrandıkça kendimden utanıyorum! Ben ona destek olacakken o bana destek oluyor! Nasıl utanmayım siz söyleyin."

 

Ali arkadaşının hali ile üzgünce ona bakarken Ömer,Yunus'un yanındaki boşluğa kendisini burakarak sırtını sıvazladı.

 

"Ohooo sen bundan utanacaksan benim yerin dibine girmem lazım lan dengesiz!"

 

Kenan, Ömer'in sözleri ile kıkırdayarak Yunus'u dürtüp Ömer'i işaret etti.

 

"Bak bu konuda çok haklı kardeşim. Lan Zeynep' in doğumunda bayıldı adam be! Torununu kucağına aldığında çocuk gibi ağladığını unuttunuz mu?" Ömer,Kenan'a ters ters bakarken Yunus hatırladığı anı ile burukça gülümsedi.

 

"Bence hepimizden önce Ömer yaşlandı! Dede olmak yaramadı bu dangalağa! Yaşlılık belirtisi tüm bunlar!" Yusuf'un sözleri ile Mehmet,Ömer'e bakarak küçük bir kahkaha attı.

 

"Lan sen şimdiden böyleysen ihtiyarlayınca bayram günü cam da bekleyen dedeler gibi karşı binadan gelecek torunlarını gözlersin yaşlı gözlerle."

 

Ömer arkadaşlarının sözlerine karşılık umursamazca omuzlarını silkti. Biliyordu ki niyetleri alay değil Yunus'a destek olmaktı. O yüzden alınmak yerine o da onlara eşlik etti.

 

"O zaman Esha beni elinde bastonla kovalar. Şimdi bile homurdanıyor kadın. Ne var canım biraz duygusallaştıysam." Aklına bir şey gelmiş gibi bakışlarını Yunus ve Mehmet'in üzerinde gezdirerek söylendi. " Birazdan sizde dede olacaksınız. Lan oğlum sahteden bile olsa iki göz yaşı dökünde Esha'nın gözüne batmayım bende."

 

Yunus ve Mehmet,Ömer'in sözleri ile bir birlerine bakıp sırıtırken Ali homurdandı.

 

"He kardeşim he! Mendilleri hazırla sen. Biz senin namını kurtarmak için birazdan içeri de hep birlikte sevinç göz yaşları dökeceğiz." Sözlerini bitiren Ali Yunus'un kolunu kavrayarak oturduğu yerden kaldırıp çekiştirdi. " Şaka bir yana senin ikizleri görünceki halini kaçırmak istemiyorum ben. Bunlar isterse beklesin biz içeri gidiyoruz hadi! Bu Mehmet dangalağı zaten alışık o gelmese de olur!"

 

"Ne! Bu Yunus yarması benden önce torunlarımı görecek öyle mi? Hayatta olmaz! Engin tecrübelerime ihtiyacı olacak onun. Ömer gibi, torunları görünce düşüp bayılırsa ben tutarım onu. Bu işler benden sprulur nede olsa."

 

Mehmet hepsinden önce giriş kapısına doğru yönelince Ömer ensesine vurarak homurdandı.

 

"Senin geçmişini de biliyoruz gerizekalı! Kayra ve Tuğra'nın haberini alınca şoka giren sendin hatırlatırım. Hatta öyle bir şok ki yıllarca atlatamayıp Deniz'in hamileliğinde çıkan kargaşa da, Azra'nın durumu kurtarmak için söylediği yalanla hastanelik olmuştun o yıllardır çıkandığın şok yüzünden. Şimdi karşımıza geçmiş caka satıyor şerefsiz!"

 

Ömer'in sözleri ile erkekler Mehmet'in o günkü halini dalgaya alarak içeriye girip ameliyathanenin olduğu yöne doğru ilelediler.

 

Deniz elini aklına gelen şeyle elini alnına vurarak arkadaşına bakıp telaşla söylendi.

 

"Azra! Valizi unuttuk. Rüzgar doğum bir kaç gün sonra deyince getirmemiştim ben. Bu gece de aniden haber gelince unuttum."

 

Azra telaşla ortada dönen arkadaşının yanına ileleyerek onu durdurdu.

 

"Sakin ol. Sarah ve Kaan getirecek. Ben unuttuğumuzu fark edince Ayşe'yi aradım ama o hastaneye geldiklerini söyleyince Sarah'ı aradım getirmeleri için."

 

Deniz tuttuğu nefesini bırakırken Ayşe arkadaşının sözlerini onaylarcasına başını hızla sallayarak kolundaki saate göz attı.

 

"Gelirler biraz sonra. Merak etme sen."

 

Leyla karşıdan gelen kalabalığı görünce Rüya'nın omzunu dürtüp kıkırdayarak karşıyı göstersip söylendi.

 

"Vallahi Rüya senin Kaan'ın mı,gelinin mi ağzında bakla ıslanmıyor bilemedim. Biz çocuklara haber etmedik doğumdan sonra söyleriz diye ama anlaşılan seninkiler davul çalmış. Rüzgar bu günden sonra bizim hastaneye girişimizi engellemezse iyi."

 

Bakışlar kendilerine yaklaşan kalabalığa kayarken Kayra'nın bakışları da gelen kalabalığa kaymıştı. Hepsinin Derya için telaşlanmaları,annelerinin panik halleri o an film izler gibi izledi ortamdaki telaşı. Sanki kendi filminde baş rol değil de merak,endişe,korkuyla ne olacağını bilemeyen bir izleyici gibi seyrediyordu etrafında olup bitenleri.

 

Yanına yaklaşan Emir elini omzuna ararak hafifçe sıktı.

 

"Ne o lan şaşkın kümese yeni gelmiş tavuk gibi şaşkın şaşkın süzüyorsun etrafını. Derya şu halini bir görse var ya ömrünün sonuna kadar başına kakardı. Tipe bak." Kayra,Emir'in sözleri ile burukça gülümserken diğerleri de yanlarına gelerek Kayra'yı biraz olsun içinde bulunduğu ruh halinden çıkarmak için kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı.

 

Kısa bir süre sonra ameliyathanenin kapısı açılmış iki hemşire kuvözlerle birlikte kapıda belirmişti. Herkesin bakışları bir anda o noktaya kayarken kimse yanlarına yaklaşmaya cesaret edemiyordu.

 

Kayra dolan gözlerine ellerini bastırıp bir kaç saniye bekleyerek tekrar açtı ve bir kaç adımla bebeklere doğru ilerleyerek yanlarında durarak hayranlıkla ikizlere baktı. Gözleri ikisi arasında gidip gelirken onların hızla inip kalkan gözğüslerini fark edince acıyla gülümsedi. Cinsiyetlerini öğrenmek istemedikleri için kız mı erkekmi olduklarını henüz bilmiyordu. Bakışlarını hemşirelere çevirerek gözünden süzülen yaşı umursamadan sordu.

 

"Karım nasıl!?"

 

Hemşirenin biri Kayra'ya nın sorusuna tebessümle karşılık vererek konuştu.

 

"Birazdan doktor bey bilgilendirecek sizi." Sözlerini bitirip kuvözü itince Kayra telaşla tekrar konuştu.

 

"Bebekler nasıl? Bir sıkıntı var mı?"

 

"Bu sorunuzun cevabını da bebek doktorlarımız verecektir. Henüz detaylı muayeneleri yapılmadı."

 

Kayra kadının sözleri ile başını anladım dercesine sallarken Yunus homurdandı.

 

"Hiç bir şey bilmiyorsun madem ne demeye süper kahraman edası ile çıkıyorsun oradan!?"

 

Hemşire Rüzgar'ın uyarılarını hatırlayınca Yunus'a ters bir bakış atarak Kayra'ya döndü.

 

"Bebekleri yenidoğan ünitesine çıkaracağız. Daha sonra gelip göre bilirsiniz. Şimdi sadece bir kişi bizimle gelsin. "

 

Kaan,Sarah'a sen git diye başıyla işaret edince Sarah kocasını onaylayarak hemşireye doğru ilerledi.

 

Herkes bebeklerin enfeksiyon kapma riskine karşılık uzaktan izlerken Azra ve Deniz bir kaç adım yaklaşarak bebeklere heyecanla baktılar. Mehmet'te bir kaç adımla onların arkasına geçerek hemşireye ters bir bakış atıp konuştu.

 

"Kız ya da erkek mi olduklarını biliyorsunuzdur herhalde? Yoksa cinsiyetlerini öğrenmek için de mi o merinos kafalı doktor bozuntusu Rüzgar'ı bekleyeceğiz?"

 

Hemşire Mehmet'in sözleri ile derin bir nefes alarak cevap verdi.

 

"Cinsiyetlerini biliyoruz ama söylemememiz konusunda Rüzgar bey uyardı edendim. Derya hanım ve Kayra bey öyle uygun görmüş. İkisi aynı anda öğrenmek istiyorlarmış."

 

Hemşire sözlerini bitirip kuvözü iterken Mehmet oğluna dönerek homurdandı.

 

"Her şeyiniz bir garip sizin! Pipi gizleme operasyonu yapıyoruz sanki!"

 

Azra kocasının sözleri ile kıkırdayarak yanına sokulup koluna girerek kıkırdadı.

 

"Ben biliyorum cinsiyetlerini."

 

Mehmet bakışlarını kısarak karısına baktı.

 

"Nereden biliyorsun yavrum? Gözlerinde üç boyutlu ultrason mu var?"

 

Azra kocasının sorusu ile tek kaşını kaldırarak imalı bir şekilde baktı.

 

"Gözlerimde ultrason yok ama senin yüzüne bakınca fark ettim,torunlarım kız olsaydı bu kadar çirkin olamazdı Mehmet! Çünkü senin kopyan ikiside."

 

Mehmet karısının sözleri ile ona ters bakışlar ataraken diğerleri Azra'nın sözlerine kıkırdayınca adam bakıllarını Yunus'a çevirerek alınmışcasına çıkıştı.

 

"Lan torunlarımıza çirkin diyor, sen yeni gelin gibi kıkırdıyorsun gevşek herif!"

 

Yunus omuzlarını umursamazca silkerek cevap verdi arkadaşına.

 

"Banane lan ben miyim çirkin olan. Senmişsin bak. Hem seni bu çirkinlikle alan olduysa benim torunlarımı da alan olur elbet. Senin çirkinliğini almışlar mı bilmem ama benim karizmamı aldıkları kesin. Afilli poz kesiyordu veletler."

 

"Siktir git salak! Karizmaymış! Sen git ayna da şu hansi tipine bakta sonra karizmadan bahset!"

 

İkilinin atışması ortamdaki gerginliği kısa bir an unuttururken Kayra bakışlarını kapıya dikmiş çıkacak dokrorun vereceği haberi bekliyordu sabırsızlıkla.

 

"Kayra babana ve çocuklarına hakaret ediyor bunlar sen yük katarı izleyen öküz gibi kapıyla bakışıyoraun yazıklar olsun sana!"

 

Kayra bakışlarını babasına çevirerek gülümsemeye çalıştı.

 

"Kıskanıyorlar baba seni. Yakışıklısın,karizmatiksin, ailenin en çok nüfus sayısı sende,en erken dede olan da sensin çekemiyorlar işte seni. Ayrıca bebekler sana değil Yunus babama benziyor. Yüzleri mahkeme duvarı gibi sirke satıyordu."

 

"Babalarının salaklığını anladıkları içindir o yüz ifadesi!" Yunus damadının kendisine attığı taşla sahte bir öfkeyle çıkıştı." Zeka küpü cesur bir dedemiz varken biz neden salak bir babanın genlerini taşıyoruz diye üzülmüştür benim zavallı torunlarım."

 

Deniz kocası ve diğerlerine ters bakışlar atarak araya girip tartışmanım daha fazla uzamasına mani oldu.

 

"Yeter da! El kadar uşaklara ettiğiniz. Zekası sizlere benzemesin kafi!"

 

Azra kocasının yanaklarını sıkarak kendisine bakmasını sağlayarak sırıttı.

 

"Ben şaka yaptım hayatım. Sen çirkin misin de alınıyorsun hemen? Bebekler çok güzel. Siz net bir şekilde göremediğiniz için kızdırayım dedim biraz. Derya ya benziyorlar. Allahtan Kayra'ya benzememişler suratsız olurlardı yoksa."

 

"Annee!"

 

Azra oğluna bakarak çemkirdi.

 

"Nee! Yalan mı suratsızsın Kayra!"

 

"Anne farkındamısınız bilmiyorum ama onlar daha bebek! Birilerine benzetme çabanız neden anlamıyorum. Gayette güzel, ya da yakışıklı olacakları kesin! Derya ve benim genlerimden aksini beklemek imkansız olur."

 

Kayra sözlerini bitirmiştiki önğnde dikildiği kapı açıkınca hepsi de gizlemeye sakladıkları telaş ve merakla kapıya yöneldi.

 

Rüzgar,yanındaki doktora bakarak derin bir nefes alıp bakkşlarını Kayra'ya çevirerek konuştu.

 

"Doğum biraz zorlu geçti. Kanaması biraz fazlaydı. Kontrol altına aldık ama hamilelik sürecinde geçirdiği zorlu süreç,bedenin yorgunluğu,hastalığının verdiği dezavantaj biraz bizi zorlayacak gibi gzüküyor."

 

"Durumu nasıl? Lütfen açık konuş Rüzgar amca!"

 

Rüzgar elini Kayra'nın omzuna koyarak destek olmak istercesine hafifçe sıktı.

 

"Kayracığım benim alanıma göre durumu iyi. Derya doğumu zorda olsa atlattı. Ben kendi alanım adına bu konuda seni ancak bu kadar rahatlatabilirim. Gerisi Haldun da."

 

Bakışlarını kalabalığın üzerinde sıkıntıyla gezdiren adam en son Kayra'ya çevirdi bakışlarını ve daha fazla bekletmeden konulmaya başladı.

 

"Rüzgar'ın dediği gibi zorlu bir dopum oldu. Onun alanında durumu iyi ama bu zorlu doğumun onun rahatsızlığını tetikleyeceğini söylemeliyim. Size daha öncede söyledim böbrek nakli bekleyen hastalar uzun yıllar diyalize bağlı olarak yaşaya biliyor fakat Derya zorlu bir süreçten geçti bünyesi nasıl tepki verir bunu gözlemleyerek daha net bir şekilde göreceğiz. O yüzden normal bir doğum sürecinden sonraki gözlemine ek olarak bende aynı şekilde gözlem altında tutacağım. Ama şunu söylemeliyim ki her an hastalığı ciddi bir ilerleme kaydede bilir. Bu yüzden uygun böbreğin acil olarak bulunması gerekiyor."

 

Doktorun sözleri ile biraz önce taktıkları mutluluk maskesi bir anda düşerken doktorun gidişi ile herkes sus pus olmuştu.

 

Herkes neyapacağını,ne söyleyeceğini bilmez bir şekilde bir köşeye çekilirken Rüzgar, Kayra'nın kolunu tutarak destek olmak istercesine fısıldadı.

 

"Sen o Haldun dingiline aldırma hep en kötüsüne hazırlar insanı. Klasik doktor konuşması işte. Derya gayet güçlü savaşıyor. Kendine gelince odaya alacağzı o zman görürsün karını ve sen de vana hak verirsin evlat." Rüzgar kendi söylediği sözlere kendisi de inanmak isterken uygun bmbreğin bir an önce bulunması için dua ediyordu.

 

Kayra,karşısındaki adamın sözlerini başını sallayarak onaylarken çaresiz bir şekilde ne yapacağını bilemez halde kalakalmıştı.

 

Sabaha kadar bekleme salonunda Derya'dan gelecek haberi bekleyen kalabalık bebek doktorunun verdiği iyi haberle biraz olsun sevinirken buruk sevinçlerine sarılarak Derya'dan gelecek iyi bir haberin beklentisine sığınırlarken çaresizliğin dibe vurmuş hali ile bebekleri görmeye giden Kayra'nın arkasından hüzünle baktılar.

 

Kayra bebekleri görmek için tedbirlere uygun bir şekilde giyinerek kuvözlere doğru yaklaştı. İkisi de birbirinin kopyası gibi olan bebeklerini göz yaşları içinde izlerken onların hızla inip kalkan göğüslerinden,doktorun ciğeeleri tam gelişmediği için nefes almakta zorkandıklarını söylediği aklına gelince acıyla gözlerini kapattı. Bu dünya da çok istediği iki şey gerçekleşmişti ama ikisi de buruk bir mutlulujtu içinde. Derya'yı istemişti en çok istemişti ama mutluluğu yaşadıkları ve kaybettikleri zaman yüzünden hep buruktu. Baba olmayı istemişti onu da nasip etmişti Allah ama karısının ve bebeklerinin durumu yüzünden mutluluğu yine buruktu. Ne olursa olsun şükretti yine Allah'a. Derya yı ve ondan olan bebeklerini ona nasip ettiği için. Başaracaklardı bebekleri bile savaşmayı bırakmadılarsa karısı hiç bırakmazdı. Onun aşkı için savaşmış,bebekleri için savaşmıştı ve şimdide ailesi için savaşıyordu. Karısı ve bebekleri savaşırken o pes edip yıkılmayacaktı.

 

Gözlerinin tekrar açarak bebeklere sağ taraftaki bebeğine çevirdi bakışlarını.

 

"Bakın kim gelmiş? Baba sizi görmeye mi gelmiş."

 

Bakışlarınj yanındaki tanıdık sese çevirriken Hayal'in kendisine muzipçe göz kırpması ile gülümsedi.

 

"İlk karşılaşmanıza dahil olmak istemezdim ama amelşyatım var ve ben bunları görmeden girersem aklım burada kalır yanlış bir şey yaparım diye korktum. Onların iyi olduğunu kendi gözlerimle görmek istedim."

 

Kayra onj onaylarcasına başını sallarken Hayal bakışları ile bebekleri işarer ederek fısıldadı.

 

"Cinsiyetlerini söyleyim mi?"

 

"Olmaz! Derya ile birlikte öğreneceğiz! Sende kimseye söyleme!"

 

Hayal kıkırdayarak omuz silkti.

 

"İstesem de söyleyemem bilmiyorum ki. Seni denedim sadece. Derya'ya verdiğin sözü tuttun mu diye merak ettim." Bakışları ile soldaki bebeği göstererek sırıttı.

 

"Bak bu diğerine göre daha uyanık. Kilosu ondan 200 gram fazla. O garibimi köşelere itekleyip sürekli tıkınmış. Bence bu sen gibi uyanık,diğeri Tuğra gibi ensesine vur ekmeğini al cinsinden."

 

Kayra,Hayal'in sözleri ile kıkırdarken o kaşlarını kaldırarak enteresan bir şey söylüyormuş gibi sözlerine devam etti.

 

"Ama bak o kilosu daha ağır olsa da bence bu daha karizmatik tıpkı Tuğra gibi." Dirseği ile Kayra'yı dürterek kıkırdadı. " Sen huysuz ve suratsızssın!"

 

Kayra kuzenine ters bir bakış atarak homurdandı.

 

"Hiç te bile! Ben Tuğra'dan daha uysal ve daha karizmatiğim! Bebeklerim de bana benzeyecek! Aklı bir karış havada fırlama amcalarına değil!"

 

Hayal,Kayra'nın sözleri ile küçük bir kahlaha atarak bebeklere hayranlıkla baktı.

 

"Sen gibi suratsız olsalarda çok tatlılar. Ayrıca bence sen hala Tuğra'yı kıskanıyorsun. Çok ayıp Kayra."

 

Kayra Hayal'in sözleri ile derince bir iç çekerek konuştu.

 

"Kime benzedikleri umrumda değil. İsterlerse amcaları gibi fırlama olsunlar . Sadece biran önce sağlıklarına kavuşsunlar benim için önemli olan o."

 

Hayal başını olumlu anlamda sallayıp mırıldandı.

 

"İyileşecekler üzme kendini." Kayra'nın koluna dokunarak fısıldadı. " Hadi şimdi çıkalım. Fazla bile durduk,onların sağlığı açısından iyi değil. Hemşireler bizi kovmadan gidelim,sonra tekrar gelirsin."

 

Kayra bebeklerine bir kez daha bakarak onlara doğru mırıldandı.

 

"Bir dahaki gelişimde annenizden iyi haberler getireceğim size. Siz savaşın ki annenize güç verin..." Derin bir nefes alarak burukça gülümsedi. "Hep birlikte benide çıkarın bu cendereden. Ben sizin kadar güçlü değilim ve yönümü kaybettim. Nasıl savaşacağımı bilmiyorum."

 

Kayra'nın sözleri ile Hayal sertçe yutkunurken onun bakışlarının kendisine dönmesi ile gülümsemeye çalışarak başıyla çıkışı işaret ederek Kayra'nın koluna girip onu da kendisi ile beraber çıkardı yeni doğan yoğun bakım ünitesinden.

 

Geçen iki günün ardından Derya'nın kendine gelememesi herkesi korkutur olmuştu. Herkes teselliyi bebeklerde ararken uzaktan da olsa onları görmek hepsine biraz olsun dayanma gücü versede Kayra doktorların izin verdiği ölçüde bebeklerini aksatmadan görmeye gidiyor onlarla birlikte direnmeye çalışıyordu.

 

Derya'nın yanına da tıpkı bebeklere olduğu gibi önlemlerle girebiliyor kısıtlı bir zaman diliminde karısını görüyordu. Her görüşün ardından bir tükenmişlik yaşasa da bebekleri gördüğü an kendine verdiği sözlerle yeni bir direniş için ayrılıyordu yanlarından. Bebeklerin doktorundan onların sağlığı hakkında sürekli bilgi alarak karısının yanına her girdiğinde ona anlatıyordu. Bu gün de doktor bebekleri hakkında güzel gelişmelerden bahsetmişti. Derya'nın yanına girip bir an önce bu gelişmeleri onunla paylaşmak için heyecanla onun yattığı özel yoğunbakım odasına doğru ilerledi. Karısının yanına girmek için hemşirenin yardımı ile hazırlanarak odaya girmek için hazırlanırken işittiği sözlerle gözlerine dolan yaşlara engel olamadı.

 

Ula finduk kurdu, koca koca diye başımın etini yedin yıllarca. Ha bunun için miydi da! Bu yatakta böyle yatmatmak içinmiydi. Yakışıyor mu sana Derya. Bak eğer bir an önce kalkmazsan andım olsun Kayra'ya kız aramaya çıkacağım. Ula çocuk gün yüzü görmedi da! İnsan sevdiğini yanlız bırakır mı hiç? Çocuğun gözünde fer kalmadı. Bir bebeklerin bir senin yanına mekik dokumaktan divaneye döndü." Derya'nın eline uzanarak avuçlarının arasına alıp gözlerindek yaşlarla burukça gülümsedi. "Dün torunlarımın yanına çıktım. Laf aramızda o çok bilmiş Mehmet'e benziyorlar. Eğer cinsiyetleri kızsa o benzerlikle kesin evde kalır torunlarım. Eğer erkekse giderleri var tabi." Derin bir nefes alarak bakışlarını kızının solgun yüzünde gezdirdi. "Sonra senin bebekliğin geldi aklıma. Annen ablan ve seninle uğraşmaktan yorgun düştüğünde ikimizin sabahladığı geceler. Bir şarkı söylerdim sana o geceler uyutabilmek için. Ne hikmetse sabahı sabah etsende o şarkıyı duyunca uyurdun. O zamanlardan biliyordum senin farklı olduğunu. Sen bana benziyordun." Kızının avcunun içine küçük bir öpücük komdurarak çaresizce fısıldadı.

 

Gece geçmez, gündüz olmaz

Can bu dünyaya dayanmaz, neden?

Haykırdım dağlara, duymaz

Bekledim günlerce, yok ki gelen

 

Karlı dağların ardında biri yaşarmış

Bulut olur, yağmur olur, bize bakarmış

Hem yakın, hem uzakmış

Yanakları al almış

 

Deli kızım uyan

Söylenenler yalan

Deli kızım uyan

Bir tek sensin duyan

Bir tek sensin duyan

 

Yunus'un kızına seslenişi ile yüreğinin sıkıştığını hissederken yanındaki hemşirenin sözleri ile ona döndü.

 

"Yunus beyin içeri de olduğunu bilmiyordum Kayra bey. Biraz önce nöbet değişimi yaptık. Demekki diğer arkadaşın bilgisi dahilindeydi."

 

Kayra anladım dercesine başını sallayarak fısıldadı.

 

"Bende girebilir miyim. Sadece bir kaç dakika. Daha uzun sürmeyecek." Hemşire Kayra'nın ili gündür çektiği sıkıntıların bilinci ile yalvaran bakışlarına daha fazla dayanamayarak onun isteğini başını sallayarak onayladı.

 

"Tamam ama lütfen kısa sürsün. Haldun bey bu yaptığımı duyarsa sonum hiç iyi olmaz. On dakika sonra vizit kontrolleri başlayacak."

 

Kayra gülümseyerek başını hemşireyi onaylarcasına sallayıp içeriye doğru ilerledi.

 

Deli kızım uyan

Söylenenler yalan

Deli kızım uyan

Bir tek sensin duyan

Bir tek sensin duyan

 

Odaya girdiğinde bakışları Derya'nın elini avuçları içine alarak alnını yatağına yaslamış omuzları çökmüş adama doğru yaklaşarak elini omzuna koyup titrek bir sesle fısıldadı.

 

"Baba."

 

Yunus başını yanında duran damadına çevirerek yaşlı gözlerinin ardından gülğmsemeye çalışarak hızla göz yaşlarını kurulamaya çalışarak konuştu.

 

"Oğlum."

 

Kayra adamın kplundan tutarak hafifçe çekiştirerek fısıldadı.

 

"Baba hadi çıkalım. Bak birazdan doktor gelecek bizi burada görürse girmemize bir daha izin vermez."

 

Yunus damadını onaylarcasına başını olumlu anlamda salladı. Bakışlarını Derya'ya çevirerek acıyla fısıldadı.

 

"Ne zaman uyanacak Kayra? Uyanabilecek mi kızım? Benim deli,hayat dolu kızım nasıl bu hale geldi de ben fark edemedim?Neden bu kadar geç kaldım ben oğlum? Kızım ve bebekleri can pazarında savaşırken benim elimden beden bir şey gelmiyor?"

 

Kayra bakışlarını karısına çevirip yaşlarla dolan gözleri ile onun solgun yüzüne baktı kısa bir süre. Bakışlarını tekrar kayınbabasına çevirerek gülümsemeye çalışıp onu içine düştüğü buhrandan çıkarmak,konuyu değiştirmek istercesine konuştu.

 

"Size güzel haberlerim var. Bebeklere dün gece anne sütü vermişler damla yoluyla. Emme ve yutma refleksleri gelişince Derya emzire bilecekmiş. Bebebeklerin durumu iyiye gidiyor anlayacağın." Yunus'un ıslak gözlerinde küçük mutluluk pırıltıları oluluşurken Kayra sözlerine devam etti. " Sende kendini toparla yoksa Deniz annameden fırçayı yiyeceksin yine. Derya'ya bu haberi vermek için gelmiştim ama sen kızınla öyle şarkılı türkülü muhabbete dalmışsın ki bana zaman kalmadı."

 

Damadının sözleri ile Yunus bakışlarını tekrar kızına çevirerek söylendi.

 

"Küçükken bu şarkıyla uyandırır uyuturdum hep. Onu öyle uyurken görğnce eskilere gittim birden. Ne çok çektirdi bu kız bana.Hala da çektirmeye devam ediyor. Arya ne kadar uysal ve anlayışlıysa Derya bir o kadar deli ve asiydi. Hep derdim benim sonum bu deli kızın elinden olacak diye. Ama belki de kader benden önce onun..."

 

"Baba! Lütfen. Hadi çıkalım artık." Kayra kayınbabasının sözlerini devam ettirmesine izin veremeyerek sustururken adam başını olumlu anlamda sallayarak haffiçe omzunu sıkarak kapıya doğru yöneldi.

 

Kayra çıkan adamın arkasından derin bir nefes alırken bakışlarını karısına çevirerek bir kaç adımda yatağa yaklaşıp mırıldandı.

 

"Baban haklı güzelim. Bir an önce uyan artık yoksa ben delireceğim Derya. Kime koşacağımı şaştım. Ben sen değilim. Yetişemiyorum,herkesi birden idare edemiyorum. Bırak herkesi kendimi bile idare edemiyorum artık." Karısının alnına küçük bir öpücük bırakarak odadan ayrıldı. Doktoro yakalanıpta bu kısa ziyaretlerinden de olmak istmiyordu.

 

Bekleme odasında Kayra'nın getirdiği çayları yudumlayan üçlü sessizliğini korurken ilk günün sonunda doktorların uyarısı yüzünden evlerine gitmek zorunda kalan kalabalık saat başı telefonla haber alıyorlardı kendilerinden. Günlük erkekler bir gurup,kadınlar bir gurup olarak ziyaret ederken Arya her gün erkenden gelip babası ve annesine destek olmak için yanlarından ayrılmıyor akşam geç saatlere kadar kalıyordu. Gitmek istemesede çocuğu için Deniz'in ısrarı ile geç saatte de olsa gitmek zorunda kalıyordu.

 

Çaylarını yudumlarken günlük rutin haline gelen erkeklerin ziyaret saati başlangıcı ile Kayra oturduğu trrden kalkarak onları karşıladı.

 

Kısa bir durum değerlendirmesinin ardından Kenan bakışlarını Azra'ya çevirerek konuştu.

 

"Mehmet nerede?"

 

"Tuğra geliyor bu gün onu almaya gitti havaalanına. Sekiz buçukta inecekti uçağı gelirler birazdan." Kenan anladım dercesine başını sallarken Derya'nın doktorunun kendilerine doğru yaklaşması ile hepsi bakışlarını o yöne çevirdi. Kayra adımlarını doktora yönlendirerek karşısına geçip iyi bir haber vermesi ümidiyle bekledi.

 

"Günaydın." Kalabalık doktora başlarını sallayarak karşılık verirken adam konuşmaya başladı." Derya hanımın bu kontollerini yaptık ne yazıkki durumu stabil. Ama üç gün sonra acil ameliyata almamız gerekiyor kendisini."

 

"Nee!? Ne ameliyatı!? Bir şey mi oldu? Bir sorunmu var doktor bey?"

 

Deniz korkuyla kocasının kollarına sığınırken Azra bir kaç adımda oğlunun yanına giderek koluna girdi.

 

Doktor Kayra'nın sorusu ile başını olumlu anlamda sallayıp sert yüz hatlarına yayılan tebessümle tekrar konuştu.

 

"Evet bir şey oldu ama kötü bir şey değil aksine iyi bir şey oldu." Bakışlatını krndisini merakla dinleyen kalabalığın üzerinde gezdirerek sözlerine devam etti. " Gözünüz aydın aranan donör bulundu!"

 

"Neee!"

 

Deniz ve Azra sevinç çığlığı atarken Kayra ve Yunus tuttukları nefeslerini burakarak gözyaşları içinde bir birlerine baktılar.

 

"Nasıl bulundu? Donör kim miş? "

 

Ali'nin heyecanla sorduğu sorularla doktor gülümseyerek cevap verdi.

 

"Donörümüz birazdan burada olur. Merak ettiğiniz soruları kendisine sorarsınız. Benim şimdi üç gün sonraki gerçekleltireceğimiz nakil için gerekli işlemleri başlatmam lazım. İzninizle." Doktorun sözleri ile herkes onu başıyla onaylarken Kayra çocuk gibi sevinçle annesine sarıldı.

 

"Duydun mu anne! Bulunmuş!" Kollarını çözerek annesinin alnına uzun bir buse bırakıp bu defa Deniz'i aldı kolları arasına. "Bulunmuş Deniz anne bulumuş kurtuldu karım."

 

Deniz gözünden süzülen yaşlarla Kayra'nın sevincine karşılık vermek istercesine onu aşını sallayarak onaylarken yüzünü avuçları arasına alarak fısıldadı.

 

"Duydum oğlum duydum! Çok şükür!" Kayra'onun da eline bir öpücük bırakıp geri çekilerek yanındaki Yunus'a çevirdi bakışlarını ve göz yaşları arasında büyük bir gülümseme ile kıkırdadı.

 

"Baba!"

 

Yunus kollarını açarak aynı tepki ile karşılık verdi Kayra ya.

 

"Damat!"

 

Kayra onun bu tepkisi ile yüzünü buruşturarak sıkıca sarılıp fısıldadı.

 

"Yine mi damat olduk?"

 

"Eeee bundan sonra böyle! Kızımı aldığın yetmedi iki tane torunum da senin yanında olacak! Yanlız bıraktınız lan beni! Damatsın! Damat olarak kalacaksın Kayra!"

 

Kayra geri çekilerek hoşnutsuz bir şekilde homurdandı.

 

"Kerim abiye gelince oğlum,evladım bana gelince damat! Benim ne eksiğim var ondan?"

 

Yunus damadının omzuna babacan bir tavurla vurarak sırıttı.

 

"Eksiğin yok fazlan var Damat! Mesela onun babası sadece benim! Ama senin bir baban daha var. Kerim ayrıcalıklı olmalı değil mi? Üstelik sen kıskançsın lan! İnsan bacanağını kıskanır mı?"

 

"Ben de bir torun fazla verdim ama sana! Ben ayrıcalıklı olmalıyım!"

 

Diğerleri onun bu sözleri ile kıkırdarken arkalarından gelen sesle o yöne döndüler.

 

"Çekemiyor oğlum bizi! Eskiden de kıskançtı senin bu kayınbaban! Yaşlanınca daha beter oldu! İhtiyar bunak!"

 

Mehmet'in sözleri ile Yunus kıkırdarken,onun yanında gelen Sinan araya girdi.

 

"Bak bu konuda Mehmet haklı. Hep kıskandın Yunus sen benim kardeşimi. Ama bence bu günden sonra kıskanmak için bir sebebin daha olacak."

 

Sinan'ın sözleri ile herkes ona anlam veremeyerek bakarken Yunus umursamazca omuz silkti.

 

"Neyi ni kıskanacağım onun? Hem bu gün benimle ne kadar uğraşırsanız uğraşın moralimi bozamayacaksınız. Kızım kurtuldu lan! Bu haberden sonra isterseniz top yükün gelin kılım kıpırdamaz."

 

"Lan her zamanki gibi yine benden sonra aldın bu haberi demek. Sen haberi alırken ben donörü alıp geldim oğlum."

 

Mehmet'in sözleri ile herkes merakla ona bakarken karşıdan Tuğra ile gelen genç adamı görünce hepsi şaşkınca onlara baktı.

 

Tuğra yanındaki adamla kalabalığa yaklaşarak elini kaldırıp onları işaret etti.

 

"İşte bizim geniş aile kardeşim! Ama bu daha çeyreği. Anlaşılan diğerleri hastane kurallarına takıldığı için gelememiş."

 

Herkes karşısındaki adama şaşkınca bakarken Tuğra eliyle yanındaki adamı işaret ederek sözlerine devam etti.

 

"Bu arkadaşda Jamal Fadel!"

 

Kayra duyduğu isimle gerilirken,Derya yı araken Osman'ın attığı fotoğraftaki adam olduğunu anlması uzun sürmemişti.Üstüne bir de karısının onu dilinden düşürmeyişi eklenince içini saran kıskançlık duydusu ile adama doğru bir adım atarak bakışlarını kardeşine çevirip eliyle Jamal'ı göstererek öfkeyle tısladı.

 

" Tuğra! Bu adamın ne işi var burada?"

 

Tuğra ikizinin eline uzanrak üzerine sertçe vurup homurdandı.

 

"Saygılı ol! Sen ne kazma bir adamsın lan! İnsan bir hoş geldin der karısının arkadaşına." Tuğra ikizinin haliyle eğlenircesine sırıtırken Kayra dişlerini sıkarak söylendi.

 

"Lan siktirme belanı! Bu şerefsiz karımın arkasında kuyruk gibi dolanıyor ne demeye hoş geldin diyecekmişim!?"

 

"Dolanamazmıyım karının peşinde? Bence benim görevlerim Derya'nın peşinde olmak! Onu korumak! İnsan sevdiklerine zarar gelsin istemez sonuçta değil mi!?"

 

Kayra karşısındaki adamjn söyledikleri ile öfkeyle yakasına yapışırken Deniz ve Azra şaşkınca yeni genci izliyordu.

 

"Öldürürüm seni lan! Sen kim oluyorsun da benim karımı koruyacaksın!? Ne hakla!? Geldiğin yere geri dön yoksa gebertirim seni!"

 

Kolundan tutulup çekilmesi ile Kayra bakışlarını babasına çevirirken Mehmet oğlunu uyarırcasına homurdandı.

 

"Kendine gel lan! Ne nibçim konuşuyorsun sen!?"

 

Kayra babasının o adama destek olması ile şaşkınlıktan irice açılan gözleri ile ona bakarak öfkeyle çıkıştı.

 

"Baba nasıl konuşuyor duymuyor musun? Karıma yürüyor resmen şerefsiz! "

 

"Hösssttt! Orada dur bakalım! Biri karşımıza geçip karına yürüyecek biz de midesi geniş gibi izleyeceğiz öyle mi!? Derya ya böbreğini verecek donör Jamal! Saygılı ol biraz it herif!"

 

Kayra karşısındaki adama ters bakışlar atarak tam ağzını açmıştıki Yunus arkadan müdahale etti.

 

"Kayra haklı! Donör olacak diye abuk subuk konuşmasına gerek yok! Evli bir kadın hakkında daha dikkatli sözler seçmeli. Kocasının,babasının önünde bu tarz bir kelimeler sarf ederse gereğinede katlanır! Haddini bil delikanlı!"

 

Jamal karşısındaki adamın çıkışı ile burukça gülümseyerek tek kaşını kaldırıp imayla konuştu.

 

"Bende bana bu hakkı veren adam neden sesizce bekliyor diyordum! Biraz daha sessiz kalsaydın Derya'nın senin hakkında söylediği korumacı,kıskanç baba modeli hayalimdeki görüntüsünden çıkacak başka boyuta taşınacaktı."

 

Kayra karşısında ki adamın pişkinliği ile öfkeyle homurdandı.

 

"Lan sen benim babamla nasıl konuşuyrdun it oğlu it!" Sözlerini bitiren Kayra içinde ki kıskançlık ve ayların birikmiş öfkesi ile yumruğunu Jamal'ın yüzüne geçirdi. Jamal aldığı yumruk darbesi ile geriye doğru savrulsa da kendini toparlyarak elini sertçe kaldırıp Kayra'ya hesap sorarcasına çıkıştı.

 

"Ulan esas sen benim babama nasıl it dersin şerefsiz!"

 

Jamal da yumruğunu Kayra'nın yüzüne geçirirken kalabalıktan aynı anda bir ses yükseldi.

 

"Baba mı!?"

 

"Bir daha ben babamla konuşurken aramıza girersen senin ağzını burnunu kırarım damat bozuntusu!"

 

Jamal'ın sözleri ile herkes şaşkınlıkla ona bakarken Deniz ilk kendine gelen olarak kocasının göğsüne sertçe vurarak öfkeyle hesap sordu.

 

"Sen ne halt yedin be adam !? Ne diyor bu çocuk!? Ne babası!? Ne ara yaptın!? Sen beni aldattın mı Allah'ın cezası boyun kadar çocuğun var be!?"

 

Yunus karşısındaki gencin sözleri ile şoka girerken karısının ardı arkasına sorduğu sorularla ve suçlamayla girdiği şoktan aynı hızla çıkarak karısına şaşkınca baktı. Eğer karşısındaki genç adam doğruyu söylüyorsa dört yıldır aradığı çocuğu olmalıydı. Gerçi tipine bakınca yalan söylemediği de açıktı ama.Genç adam tıpkı gençliğinin kopyasıydı. Düşüncelerini bir kenara bırakarak karısının ellerini avuçları arasına alıp konuştmaya çalıştı.

 

"Deniz bak sandığın gibi bir şey değil güzelim açıklaya bilirim." Deniz kocasının göğsüne bir yumruk atarak ağlamaklı bir ses tonuyla çemkirdi.

 

"Neyi açıklayacaksın!?Neyi!? Bunun bir açıklaması var mı? Çocuk karşına dikilmiş sana baba diyor!" Kocasına bir tokat atarak hırsla ayağını yere vurunca Mehmet'in kahkahası ile diğerleri de anladığı durum karşısında kahkahasını koyuvermişti. Jamal babasının içine düştüğü duruma üzülürken diğerlerinin kahkahası ile onlara ters ters bakıp babasına doğru bir adım attı.

 

"Lan oğlum sen de bir bokluk olduğunu ilk anda anlamıştım! Amacın ne senin lan!?Ne demeye ortalığı karıştırmak için uğraşıyorsun!? Senin yüzünden Deniz annem ve Yunus babam ne hale geldi puşt! Öldürürm lan seni! Öldürür o böbreğini sökerim bir işe yaramış olursun hayvan!"

 

Jamal, Kayra'nın sözleri ile onu omuzundan sertçe ittirerek homurdandı.

 

"Lan çekil önümden! Sesninle sonra hesaplaşacağız! Kardeşime yaşattıklarını burnundan fitir fitir getireceğim senin! Bir daha da benim anne babama, anne baba diye hallenip durma! Koparırım o dilini! Damatsan damatlığını bil sevimsiz!" Kayra'yı kenara iterek anne ve babasına doğru yaklaşıp Deniz'in karşısına dikilerek dolu gözleri ile konuştu.

 

"Anne yanlış anladın bamın seni aldattığı falan yok." Deniz'in elini avuçları arasına alarak gözlerini hüzünle onun kahvelerine dikti. "Sen şimdi bira sakinleş ben her şeyi anlatacağım sana."

 

Deniz şaşkın bakışlarını Azra'ya çevirerek fısıldadı şaşkınca.

 

"Ayyy Azra bu çocuk anne diyor bana1 Ben nereden annesi oluyorum!?" Azra arkadaşının giderek atan rengiyle hızla yanına yaklaşıp koluna girerek onu arkalarında kalan sandalyelere yönlendirip oturtarak öfkalei bakışlarını Yunus'a çevirerek çemkirdi.

 

"Bana bak balık hafızalı Yunus ne olup bittiğini ya hemen anlatırsın ya da seni bu hastaneye kadavra olarak bağışlarım! Tabi ölümün benim elimden olduktan sonra!"

 

Yunus adımlarını karısına doğru çevirererk bir kaç adım da yanına ilişip elini avuçları arasına alarak konuşmaya başladı.

 

"Deniz yemin ederim ben seni hiç aldatmadım! Eğer düşündüğüm şey doğruysa Jamal ikimzin oğlu!"

 

Deniz kocasının avcundaki elini sertçe çekerek omzuna hırsla vurdu.

 

"Ne saçmalıyorsun sen! Ben doğurduğum çocuk sayısını bilemeyecek kadar bunamadım Yunus! "Bakışlarını karşılarında dikilen Jamal'e çevirerek eliyle onu işaret edip sözlerine devam etti. " Biz Derya'yı kucağımıza almak için yıllarca tedavi gördük! Derya'dan başka çocuk doğurmadığıma göre böyle bir şey imkansız!"

 

Yunus karısının dizleri önünde eğilerek elelrini tekrar avuçları arasına alıp gözlerine ona inanmasını istercesine baktı.

 

"Bunları bende biliyorum ama durum farklı işte.Hatırlıyormusun tüp bebek tedavi için Amerika' da bir kliniğe gitmiştik. " Deniz kocasının sözerine karşılık başını onaylarcasına sallayınca Yunus sözlerine devam etti. "Orada gördüğümüz tedavi başarısız olmuştu ve biz embrioların dondurulmasını isteyip ülkemize dönmüştük. YIllar sonra Rüzgar'ın ve hocasının uyguladığı tedavi ile sen hamile kalınca biz mutluluktan o dondurulmuş embrioları unuttuk Deniz." Kocasının anlattıkları ile kısa bir geçmişe giden Deniz hatırladıkları ile başını olumlu anlamda sallayarak içine yerleşen şüphe ile bakışlarını karşısında kendilerine hüzünle bakan genç adama çevirerek güçlükle yutkundu. Kocasının kopyası gibiydi ve bu konuşmanın sonunda hayatlarının yönünün değişeceğine dair bir his kaplamıştı içini. Bakışlarını Jamal'den çekip tekrar kocasına çevirdiğinde Yunus dolan gözleri ile karısının gözlerinden çekmeden sözlerine devam etti. "Dört yıl önce yiğenimin düğünü için Trabzona gittiğimiz de bir haber almıştım. O klinik bir takım usulsüzlükler yapmış.Dondurulmuş bazı embrioları başka ailelere büyük bir mevla karşılığı yerleştirmiş. Biz devamlı iletişim halinde olmadığımız için embrionun birini başka bir kadına para karşılığı yerleştirmişler. Bu işlemi biz ülkemize döndükten kısa bir süre sonra yapmışlar. " Yunus karısının üzerindeki bakışlarını başını arkaya doğru çevirerek Jamal'e çevirdi ve onu baştan aşağı tekrar inceleyerek burykça gülümsedi. Hiç bir kanıra gerek yoktu bu çocuk onun oğluydu bu içine işleyen bakışlarından bile belliydi. Öyle ki söylediği gibi Derya ile böbreği uyuşuyorsa bu konu hakkında düşünmenin bir anlamı kalmıyordu. "Bakışlarını tekrar karısına çevirerek sözlerine devam etti.

 

"Trabzon'da ben o haberi alınca içime bir kuşku düştü. Arkadaşlarla bu olayı tartışıp Sinan dan araştırması için rica ettik. Sinan'ın ilk uşaştığı bilgilere göre çıkan haberler gerçekti ve embrioyu başkasına para karşılığı transfer etmişlerdi. Bir çocuğumuz daha vardı. Yaşıyor mu,sağ mı, kız mı erkek mi bilmiyordum ama bir çocuğumuz daha vardı. Başka bir aile de başka bir yuvada büyük ihtimal başka bir ülke de. O günden sonra Sinan hep araştırmada kaldı. Ama biz bir türlü ulaşamadık izine. Sana anlatmak istedim. Bir çocuğumuz daha var diye söylemek istedim ama yaşayıp yaşamadığını bilmediğim için seni üzmek istemedim. Her şey açığa çıktığı zaman seninle konuşacaktım zaten ama gördüğün gibi ben de seninle birlikte öğrendim her şeyi."

 

Durumu bilenler Yunus'un anlattığı hikaye karşısında sakince gelişmeleri izlerken Deniz, Azra ve Kayra şaşkınlıkla Yunus'un anlattıklarına anlam vermeye çalışıyor bakışları bir Yunus bir Jamal arasında gidip geliyordu.

 

Kocasının sözleri ile gözünden süzülen yaşları umursamadan önce Jamal'e çevirdi bakışlarını Denz ikisi bir birini anlamaya çalışırcasına inceledi uzun bir süre. Anlatılanların gerçekçiliğinden emin olmak istercesine bakışlarını bu defa Sinan'a çevirdi Deniz.

 

"Peki sonra ne oldu?"

 

"Ben uzun süre izini sürdüm ama bir türlü ulaşamadım. Önce Derya bazı şeylerden,kuşkularından bahsetti. Jamal'le muhabirlik için gittiği ülkede tanışmıştı şans eseri. Onun babasına olan benzerliği dikkatini çekmiş."

 

"Derya biliyor muydu?"

 

Yunus başını olumlu anlamda sallayarak cevap verdi karısına.

 

"Kendi düğün sabahı tesadüf eseri öğrendi." Kayra öğrendiği şeyle yüzünü buruşturarak karşısındaki gence baktı. Demek karısı bir kardeşi olduğunu biliyordu. Sinan'ın tekrar konuşmaya başlaması ile bakışlar yine ona çevrilmişti

 

"Önceleri sadece benzerlik olarak düşünmüş ama sonraları içine düşen kurta yenilmiş. Bir gün bana bir kargo yolladı. Jamal'ın kaldığı odadan onun kullandığı tarağı. Dna testi için. Jamal bu arada annesinin rahatsızlığı yüzünden ülkesine dönmek zorunda kalmıştı. Test sonuçları çıkana kadar Derya'da Türkiye'ye dönmüştü ama ne yazık ki negatif ti sonuç."

 

Sinan'ın sözleri ile Yunus oturduğu yerden hızla kalkarak Sinan'a doğru bir kaç adım atıp öfkeyle arkadaşına baktı.

 

"Siz bizle dalgamı geçiyorsunuz Sinan! Madem sonuç negatif çıktı niye Jamal bana baba diyor!?"

 

Sinan arkadaşının omzuna elini koyarak hafifçe sıktı.

 

"Sakin ol kardeşim."

 

"Çünkü o tarak benim değildi." Bakoşlar bu defa Jamal'e dönerkem Deniz derin bir nefes çekti ciğerlerine. Elleri titrerken dönmeye başlayan başını Azra'nın omzuna yasladı.

 

"Kaan'la aynı odada kalıyorduk. Ben yanıma sadece kişel eşyalarımı aldığım için Derya kalan diğer eşyalarımı görünce tarağıda benim zannetti büyük ihtimal. Tarak Kaan'ın olunca da test sonucu doğal olarak negatif çıkmış."

 

"Derya bana Jamal dan, şüphelerinden bahsetmiş fotoğrafını göstermişti. Fotoğrafı gördüğüm de bu çocuk Yunus'tan başkasının olamaz dedim. Ama seni ümitlendirmemek için söylemedik. Sonuçlar negatif çıkınca da bizde yanıldığımızı düşündük. Taki Kaan'ın düğününden bir hafta önceye kadar. Kaan laf arasında Jamal'le aynı odada kaldığından falan bahsedince dedimki bir karışıklık mı oldu acaba? Sonra Sinan'la bu konuyu tekrar görüştük ve Jamal'e ulaşmaya karar verdik.Biz ona ulaşalım derken Jamal öğrendiği bilgiyle bizden önce davranıp bize ulaştı."

 

Mehmet'in sözleri ile Jamal onu onaylayarcasına başını sallayıp bakışlarını Deniz'e çevirdi.

 

"Annem,yani taşıyıcı annem hastalanmadan önce bana bazı şeyler anlatmıştı. Bir klinikten para karşılığı transfer yoluyla bana sahip olduklarından bahsetmişti. O güne kadar hiç anlatmasa da ben şüpheleniyordum zaten. Ama o kadarını beklemiyordum. En fazla evlatlık olduğumu düşünüyordum. Farklı bir ırktan olduğum bariz belliydi. Hiç bir şekilde uyuşmuyorduk. Önceleri onlara niye benzemediğimi sorgulardım. Ten rengim, saç rengim, göz rengim hepsi farklı bir ırkın getirisi gibiydi." Uzun konuşmasının ardından derin bir nefes alarak sözlerine devam etti. "Büyüyüp sorgulama evresini geçtiğim de kan gurubumun bile ailede ki kimseyle uyuşmadığını öğrendim. Ama yapacak bir şeyim yoktu. Annem zaten babamın ölümünden sonra toparlanamadı hep hastacaydı. Aile de kayıplar arka arkaya gelip anne oğul tek kalınca doktor olduğum o gün bana her şeyi anlattı. Galiba kendi çabamla bir şeyleri öğrenmemden korkmuş olacaktı. Babam köklü bir ailenin oğluydu ve annemle severek evlenmişlerdi. Yıllar geçmiş çocukları olmayınca aile büyükleri ikünci eş için baskı yapmaya başlamışlar. Babamın kısır olduğunu karı koca biliyormuş tabi. Babam annemin üstüne kuma getirmeye razı olmazken,annem babamın rahatsızlığının meydana çıkmasını istemiyormuş. İkisi bir karar almışlar babam sevdiği kadının üstüne evlememek için taşıyıcı annelik fikrini söylemiş anneme. Sırf onu kaybetmemek için başkasının çocuğunu taşımasına razı olmuş. Annemde babamın bu fikrine karşı madem bir çocuk illaki olacak ve senin genlerini taşımayacaksa benimkini taşımasına da lüzüm yok deyince ikisi ortak dondurulmuş embrio ya karar vermişler. Tabi teyzem o klinikte doktor olduğu için bana ulaşmaları kolay olmuş. Ailelerine tedavi için gidiyoruz diyerek gizliden halletmişler mevzuyu. Hamile kaldığını öğrenincede müjdeli haberle dönmüşler tekrar."

 

"Aman Allah'ım! Bu... Bu nasıl bir bencillik!? Bu nasıl bir oyun!? Nasıl bir plan!?"

 

Deniz gözlerinden süzülen yaşlarla karşısındaki genç adama bakarken Jamal de ıslak bakışlarını annesinden çekmeden ona doğru bir kaç adım attı.

 

"Ben bu gerçekleri öğrenince gerçek annemin babamın da kim olduğunu öğrenmek için uğraştım fakat Türk olduğunuz bilgisinden başka bir şey söylemediler. Gerçekleri öğrendiğim o gün terk ettim ülkemi. Sarah'ın abisi okuldan arkadaşımdı. Onun yanına gittim ve savaş bölgesinde gönüllü doktorluk yapmaya başladım. Derya oraya gelmeden iki yıl öncesinde gitmiştim ben. Kader bizi orada karşılaştırdı. Beni ilk gördüğündeki tepki hala gözümün önünde." Yüzünde oluşan buruk gülümseme ile Deniz'in dizinin dibine çöküp ellerini avuçları arasına alarak kendisine hala şaşkınca bakan kadının gözlerine hasretle baktı. " Abi kardeş ilişkisi kurmayı başardığımızda bana sürekli babasına olan benzerliğimden bahsediyor özlemle bakıyordu. Bir gün resmini gösterdiğinde bende aramızdaki benzerliğe inanamadım. Ben gerçek ailemi arıyordum,Derya bir türktü ve babası ile aramızda inanılmaz bir benzerlik vardı. Elimdeki ip ucu sadece türk olduğum olsa da şansımı denemek istedim. Tabi bunda babamla olan benzerliğimizin etkisi yadsımaz. Derya'nın hamile olduğunu öğrendiğimizde kontrol için arkadaşjmdan randevu ayarlamıştım. Hem onların iyi olduklarından emin olacaktım,hem de arkadaşımla konuşup dna testi için de kan almasını istemiştim. Biz randevunun gününü beklerken annemin çok hastalandığı haberi gelince ben apar topar ülkeme döndüm. Kayra ve Derya kontrol için arkadaşıma gittiklerinde o ondan rica ettiğim gibi dna içinde kan alarak gerekli birimlere vermişti. Arkadaşım çıkan sonuçları bana aylar önce yollasa da bazı karışıklıklar nedeni ile kaybetmiştim. Araya annemin vefatı da girince aile meseleri falan derken aklımdan arkadaşımla tekrar iletişime geçemedim. Daha sonra da arkadaşımı bir kazada kaybedince sonuçlara tekrar ulaşmam aylar sürdü. Bir hafta önce sonuçlara ulaştığım da ilk iletişime geçtiğim Sinan abi oldu. Beni aramış ama ulaşamayınca önce kendisini tanıtıp daha sonra en kısa zamanda Derya hakkında görüşmek istediği mesajını bırakmıştı. Ben de kim olduğunu ve Derya'yı nereden tanıdığını araştırınca aslında yıllardır benim peşimde olduğunu öğrendiğimde taşlar yerine oturmuştu. Ben mesajı alır almaz Sinan amcaya ulaştım.Bir birimizden bilgiler edindiktem sonra ben elimdeki sonuçları ona gönderidim. Ardından Mehmet amcayla görüştük ve o benden Derya için uyum testi yapyırmamı rica etti bana raporları yolladı. Ben de vakit kaybetmeden testleri yaptırdım. Sonuçlar çıkana kadar gelmek istemedim çünkü böbreğim uyarsa iki sevinci birden yaşayalım istedim. Ve sonuç sizinde bildiğiniz gibi uyumlu."

 

Elindeki raporları Deniz'e doğru uzatarak gözyaşları içinde fısıldadı.

 

"Biliyorum inanması güç ama kaderin işine akıl sır ermiyor anne! Anlatılanlara inanmıyorsan bak sana raporlarla geldim." Elindeki kağıtları Deniz'e doğru tekrar uzatınca kadın elinin tersiyle kağıtları hırsla itti. Ellerini kaldırarak Jamal'ın yüzünü avuçları arasına alıp hafifçe okşayarak gözyaşları arasında fısıldadı.

 

"Gerek var mı rapora evrağa! Benim inanmadığım senin benim oğlum oluşun değil, bunları yaşamamıza sebep olan insanların merhametsizliği,vicdansızlığı! İnsanların acımasızlığına inanamıyorum! Varlığından haberdar olmasam da büyüdüğünü,ilk adımlarını,il kelimelerini,ilk aşkını, mutluluğunu,hüznünü kaçırdığıma inanamıyorum! Benim bütün inançsızlığım bunlar. Yoksa o klinikte geçirdiğim günleri hatırladığım an ben senin benim oğlum olduğuna inandım." Ellerini Jamal'ın yüzüne bastırarak burukça gülümsedi. "Anlatılanlardan ve şu yüzü gördükten, sonra insanın içinde şüphe kalırmı hiç! Kırk kat yabancı bile senin şu babanın kopyası halini görse ha bu uşak kot kafali Yunus'in oğli der." Deniz başını hafif yana yatırarak acıyla baktı oğlunun gözlerine. "Affet bizi oğlum! Biz senin varlığını unutmasaydık air olmadığın bir yerde belki de mutsuz bir şekilde yaşamak zorunda kalmayacaktın."

 

Jamal yüzündeki elleri avuçlarının arasına alarak içlerini öpücükler bırakıp acıyla gülümsedi.

 

"Sizin ne suçunuz var ki? En büyük suçlular,kendi mutlulukları için benim hayatımı çalan beni yalan bir dünyaya mahkum eden annem ve babam dediğim insanlar. Ben her şeyi geride bırakıp geldim sadece kendim olarak geldim! Ne onların şanını,ne o köklü adlarını, ne de miraslarını aldım! O klinikte sizin çocuğnuzdum,size yine sizin çocuğunuz olarak gelmek istedim. Her şeye sıfırdan tertemiz başlamak istedim. Ne şan ne nam ne de onların mirası size gelirken gölge etmesin üstümde istedim. Sizin bıraktığınız gibi fakat bir embrio değil de yirmidokuz yaşında zaman aşımına uğramış aile sevgisine hasret koca adam olarak geldim."

 

"Hoş geldin! Hoş geldi oğlum!" Deniz,jamal'ın yüzüne öpücükler kondururken Yunus ıslak gözlerini kurulamaya çalışarak karısı ve oğluba doğru yaklaşarak Jamal'in yanına çöküp kollarının arasına aldı.

 

"Benim oğluma da bu yakışır dı!Yerin dibine batsın paraları da adları da!" Hafif geri çekilerek oğlunun yüzğnü avuçları arasına alıp alnına dudaklarını bastırıp geri çekildi " Hoş geldin evine oğlum! En kısa zamanda dava açacağım! O insanların ne ismini ne cismini taşımana gerek yok!" Jamal babasının sözleri ile başını olumlu anlamda sallayarak gülümserken Yunus saçlarını karıştırarak gözyaşları içinde kıkırdadı.

 

"Heyyttt be! Aslanım benim! Şu asalete şu heybete bak!" Bakışlarını arkadaşlarına çevirerek başı ile oğlunu işaret etti." Görüyorsunuz değil mi lan! Aynı ben! Tıpkı benim gençliğim gibi! Asil ve korkusuz! Bu asillik sadece Toralı lar da vardır!" Jamal babasının sözleri ile kıkırdarken Mehmet bir iki adımda onlara yaklaşarak Jamal'ı kolundan tutup sertçe kemdine çekerek arkadaşına alayla baktı.

 

"Hadi lan oradan! Asaleti kim kaybetmişte sen bulscaksın! Allah'ın orman kaçkını!" Bakışlarını Jamal'a çevirerek elleri ilr başını tutup sertçe salalyarak sırıttı.

 

"Aynı ben! Aynı! Ben gini asil! Ben gibi gözü tok! Ben gibi yakışıklı! Ben gibi zeki! Ben gibi..."

 

"He Mehmet he! Aynı sen! Sen gibi iş güzar! Benzer tek yönünüz bu!" Azra kocasının sözlerini sert bir şekilde kesip kollarından çekiştirerek Jamal'ı onun tutuşundan kurtardı."Çekil şuradan! Yayık ayranına çeviridn dağ gibi çocuğu!" Kocasına ters ters bakıp bakışlarını Jamal'e çevirerek tek kaşını kaldırıp, yüzünü buruşturarak Mehmet'e deli görmüş gibi bakan Jamal'ın çenesinden tuttuğu gibi sertçe kendisine çevirdi.

 

"Hoş geldin çocuğum." Jamal ürkek bakışlarını Azra'dan çekmeden başını olumlu anlamda salladı. " Tip olarak kime benzersen benze ama huy olarak bu beyni kıt amcalarına ve babana benzeme sakın! Eğer ki öyle bir hata yaparsan elimden çekeceğin var bilmiş ol! Yıllar sonra kavuştuk falan demem diğerlerine nasıl muamele ediyorsam aynı şekilde sanada yaparım!" Jamal karşısındaki kadının sözleri ile ürkek bakışlarını,yardım dilenircesine babasına çevirdiğinde Yunus ona çaresizce bakarak elini kaldırıp deli işareti yapmakla yetindi.

 

Arkadaşının yaptığı hareketi fark eden Mehmet kafasına sert bir fiske geçirince Yunus'un omuzlarını umursamaz bir çocuk gibi silkmesi ile Jamal'ın gözleri gördüğü manzara karşısında irice açılmıştı. Anlaşılan bu geniş aileye ve tuhaflıklarına alışması biraz zaman alacaktı.

 

Aradan geçen bir kaç saatin sonunda haberi alan herkes hastaneye akın etmişti. Derya için sevinirken Jamal'ın hayat hikayesi ile hüzünlü anlar yaşanmıştı.

 

Kayra elinde taşıdığı çay bardağının birini karşısında oturan adama uzatarak homurdandı.

 

"Al içte akkın yerine gelsin!" Jamal kendisine ters davranan adama içten içe gülerken önüne bırakılan bardağa uzandı. "Karıma böbreğini veriyorsun diye başımda taşıyorum seni bak kıymetimi bil!"

 

"Bu başında taşımış halinse aşağılar nasıl acaba? Ayrıca kardrşime veriyorum ben böbreği sen niye kendine payçıkarıyorsun küçük damat!"

 

Kerim, Jamal'ın sözüyle kıkırdayınca Kayra ona ters bir bakış atarak homurdandı.

 

"Komik mi abi!? Bak bu kaşınıyor, enişte dayağı yemeden adam olmayacak ben size söyleyim!" Jamal,Kayra'nın sözleri ile kahkaha atarak masaya doğru eğilip alayla fısıldadı.

 

"Yok ya! Hadi dövsene! Ben yeni geldim oğlum ailenin şu an gözdesi benim! Bi bok yiyemezsin! Hem kurtarıcıyım,kahramanlarıyım beni sana yem etmezler küçük enişte!"

 

"Lann!" Kayra elini masaya srrtçe vurarak başını srn görürsün dercesine salladı. " Ulan dua et sana muhtacım! Ama ameliyattan sonra ahdım olsun sana hoşgeldin partisi yapmazsam bana da Kayra demesinler!"

 

Jamal masanın üzerinden hafifçe eğilerek anlamazlığa vurdurup sırıtarak fısıldadı.

 

"Bak böyle gel canımı ye kardeşim. Ne partisi? Rakkase de oynatacak mısın?"

 

Kayra,Jamal'in sorusu ile yüzünü buruşturarak fısıldadı.

 

"O ne ki lan!?"

 

Kaan,Kayra'nın omzuna vurarak kıkırdadı.

 

"Lan ne cahilsin be! Bazı ülkelerde dansöze,rakkase derler."

 

Kaan'ın cevabı ile Kayra kaşlarını kaldırarak bakışlarını Jamal'e çevirip başını olumlu anlamda salladı.

 

"Olur olur tabi. Derya bir iyleşsin Ali amcamın mekanın da sana partinin alasını yaparım ben kardeşim."

 

Jamal sorarcasına gözünü kırpıp başını iki yana salladı.

 

"Mekan derken kardeşim. Cafe falan mı? Bak öyleyse istemem. Fas'ın dansözleri kadar gece hayatı da meşhurdur. Hele Kasablanka daki gece kulüpleri görmeniz gerekir kesinlikle. Yani şimdi öyle yerlerden sonra burada bir kafede benim için vereceğiniz partiyi kendime hakaret sayarım."

 

Mehmet, Soner'i dürterek Jamal'i işaret etti.

 

"Lan ne diyo bu dangalak. Bu onlara gece hayatı diyorsa burada bunu zapt edemeyiz ben size söyleyim. Kafeymiş, hey Allahım." Mehmet sözlerini bitirip gülmeye başlayınca Soner elini Jamal'in omzuna atarak hoşnutsuz bir şekilde homurdandı.

 

"Ne kafesi lan? Oradan bakınca süt bebesine benzer bir halimiz mi var hırt! Mekan dediysek pavyon,pavyon! Ankara'nın pavyonları meşhurdur hiç mi duymadın sığır!"

 

Jamal dudaklarını büküp başını olumsuz anlamda sallayınca Kayra araya girdi.

 

"Niye ezikliyorsunuz lan kayınçomu? Duymamış olabilir? Ama bu öğrenmeyeceği anlamına gelmez." Kayra'da tıpkı Soner gibi elini Jamal'in omzuna koyarak hafifçe sıkıp kararlı bir şekilde baktı gözlerine. "Sana söz kardeşim! Derya iyi olsun kendini toparlasın sana alem yapacağım alem! O dansöz o masaya gelecek! O zaman alem Fas'ta mı yaşanıyor,Ankara'da mı sen karar ver."

 

"Tövbe estağfurullah! Lan sizin hiç hayra meyliniz olmaz mı? Dansözmüş? Derya bu söylediklerini bir duyarsa o masaya seni sinek gibi yapıştırır sonrada jiletle geri kazır kayınço!"

 

Jamal, karşısındaki adamın sözlerinden sonra rengi atan Kayra'ya bakarak kıkırdadı.

 

"Ne oldu lan? Sen Derya'dan korkuyor musun?"

 

"Tanısan sende korkarsın kardeşim! Beni o masaya yapıştırırken seni de o çok övdüğün rakkaseler gibi oynatır, haberin olsun da sonra uyarmadı deme."

 

Jamal yüzünü buruşturarak memnuniyetsizce homurdanırken başını Kayra'yı onaylarcasına salladı.

 

"Doğru söylüyorsun kardeşim. Onu tanıdığım kadarı ile o ışığı gördüm onda. İnşallah yiğenlerim annelerine çekmezler, çünkü Derya acayip inatçı. Allah sana sabır versin kardeşim."

 

"Amin kardeşim amin!"

 

Kayra sözlerinden sonra çayından bir yudum alınca fark ettiği ayrıntıyla yüzünü buruşturdu. Bu Jamal denen puştla hangi ara bu kadar samimiyeti ilerletmişti acaba? Çattığı kaşları ile bakışlarını yandan hafifçe Jamal'e doğru çevirdiği an onun da aynı şekilde kendine baktığını görünce ikisi aynı anda hızla birbirine sırtını dönerek dönerek tısladılar.

 

"Allah'ın çöl bedevisi dangalak!"

 

"Kılıbık küçük enişte!"

 

Yitenumutlar...

 

 

Loading...
0%