Yeni Üyelik
4.
Bölüm

İ-D-B-S-4

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı -Sezen Aksu -İhanetten Geri Kalan

 

Yüzüne inen tokatla gözlerinden ateş saçarcasına karşısındaki kızın yaşlar süzülen gözlerine baktı. Hayâl kırıklığı bir kez daha gözlerine yansıyan kız iki sene önce Kayra'ya karşı içinde filizlenmeye başlayıp büyük bir aşka dönüşen duygularına bir kez daha lanet etti. Büyük bir hevesle beklediği o gün kökten kazıyıp atmalıydı o duyguları. Böyle acı çekeceğini bilerek boşuna hayaller kurmuştu. Hiç bir zaman görmeyecek! Ne ona olan aşkımı ne de kırmaktan usanmadığı yüreğimin acısını. Kırılmaktan usanmayan kalbi bu sözleri fısıldarken, aklı sanki kalbine düşmanmışcasına hâlâ savaşmasını fısıldıyordu. Seviyordu Kayra'yı. Onu görmezden gelişine, acımasızca onu sürekli kırmasına rağmen seviyordu. Sessizce sevmeyi, kalbinin gizli köşelerine çektiği acıları ve aşkını gizlemeyi öğretmişti Kayra ona. Olmayacak duâ ya amin denilmeyeceğini öğretmişti ona. Fakat Kader o gün olmayacak olan bir duâ ya avuç açtırmıştı Derya'ya. Kendinin bile haberi bile yok ken o testi bacaya konulmuş ve kaderin oynadığı küçük oyunla kırmak Kayra'ya nesip olmuştu. İşte o günden sonra bir umut dedi Derya ve olmayacak duası için açtı ellerini. Bu defa kalbiyle değil aklıyla hareket edecek sonuç ne olursa olsun, ne kadar acı çekerse çeksin Kayra'yı kendine başlayacaktı. Çünkü kader ona red edemeyeceği bir fırsatı altın tepsiyle sunmuştu. Aklından bunlar geçerken kırılmaktan kanayan kalbine tuz basarcasına içinden fısıldadı Derya.

 

"Ne kadar yara alırsan al savaşmayı asla bırakma! Korkup geri çekilmekten, pişman olmaktansa, aldığın yaraları cesurca karşıla Sevdan için savaş! " Aldığı kararla gözyaşlarını elinin tersiyle sildi ve sağ avcunu açarak elinin kınasını gösterdi.Kayra'nın ateş saçan bakışlarına meydan okurcasına bakarak fısıldadı.

 

"Kınayı geline ne diye yakarlar bilir misin? " Bakışlarındaki öfke karısının sorusu ile yerini meraklı bakışlara bırakırken Derya sözlerine devam etti. "Gittiği eve ve kocasına kurban olsun diye! Arkandaki o süslü döşek zifaf döşeği, gelin ve damat rahat etsin diye! "Gözlerindeki merak karısının sözlerinin sonunu nereye bağlayacağı ile dahada artarken Derya yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile devam etti. "Ben bu odaya her şeyi geride bırakarak girdim! Elime yakılan kınamla, arkamdaki döşeğin bilinciyle girdim! Fakat hiç bir zaman büyük konuşup daha sonra tükürdüğümü yalamadım!"

 

"Derya! Ne söyleyeceksen açıkça söyle laf çarpma! " Merakı öfkesinin önüne geçen Kayra'nın yüzüne bakarak alayla güldü.

 

"Bana dokunacak kadar Delirmediğini söyleyen sen bu gün benden yatağına girmemi istiyorsun. Maharetini dilinle değil yatakta göster diyorsun! Bana dokunmak istemeyen adam, benden koynuna girmemi isteyince erkeklikmi oluyor yani?" İşittiği sözlerin ağırlığı Kayra'nın gözlerini karartırken Derya onun öfkesini umursamadan tek kaşını meydan okurcasına kaldırarak devam etti. "Bence o döşekte maharetini göstermesi gereken kişi ben değil sensin! Karın olarak ben hazırım! Fakat erkekliğini sadece hareketleri ve kaba lafları ile yüzüme vuran adam hazır mı o yatağa girmeye? " Derya lafını bitirir bitirmez kolundan hızla çekilince bakışları karşısındaki duvarla kesişti. Arkasında kalan kocasının sert sesi ile yutkundu.

 

"O yılan dilini tutmazsan adam diye hitap ettiğin kişi,sana erkekliğini de kocan olduğunu da öğretecek haberin olsun! "Derya kocasının parmaklarının gelinliğin fermuarında gezdiğini hissedince kesik bir nefes alarak tekrar konuştu.

 

"Ben görevlerini bilerek girdim bu odaya! Ben senin gibi korkak değilim! Kendimi sana rencide ettireceğime o yatağa girer üzerime düşen görevi yaparım!" Kayra öfkeyle burnundan nefes alarak Derya'nın kulağına doğru yaklaşıp dişlerinin arasından fısıldayarak gelinliğin fermuarını indirmeye başladı.

 

"Senin o şirret dilini bir gün zevkle koparacağım! İş kadınlık görevini yerine getirmekte değil,önemli olan ayaklarının dibindeki o döşekte kocanı memnun edebilmek! Yoksa diğer görevi üstlenecek bir sürü kadın var! " Derya kocasının iğneleyici sözleri ile kıskançlık duygusunun damarlarında alev aldığına yemin edebilirdi. Kayra'nın parmakları sırtında hafif dokunuşlarla gezerken gözlerini sakinleşmek adına kapayarak titreyen sesiyle altta kalmamak için fısıldadı.

 

"Bakalım koca olarak sen beni memnun edebilecek misin!? " İşte bu sözler Kayra'yı çıldırtmaya yetmişti. Derya'nın üzerindeki gelinliği yırtarcasına hırsla çıkarırken içinde büyüyen arzuya küfürlerini iletiyordu. Bu nasıl bir aşk, nasıl bir tutkuydu? Bazen kendisinden korkar olmuş takıntılı bile olduğunu düşünür dereceye gelmişti. Gerçekten öyle olabilir miydi? Derya onun bu hayattaki en büyük takıntısı mıydı? Hayatının değişmesine iki gün sebep olmuştu. Küçülüğünden beri içinde kanatlanan milyonlarca kelebekle savaşmış en son iki yıl önce pes ederek her şeyi kabullenerek Derya ile konuşmaya gittiği gün değişmişti hayatı. İçinde günden güne çoğalan o milyonlarca kelebeğin ölümüne sebep olmuştu o gün Derya. Sonra o yaşlı bunak ve Tuğra'nın yüzünden başına Derya'yı o yaşlı adamdan kurtarmak için kıpırdamıştı içindeki koza. Testiyi kıran Tuğra olsada Derya'yı ne o yaşlı adamın eline bıraka bilmiş, nede kardeşinin kollarında görme düşüncesine dayana bilmişti. İki yıldır kozasına sarılı bir şekilde içinde yaşayan o kelebekler o gün hep birden kozalarını yırtarak yeniden canlanmıştı sanki. Bir umut deyip bakmıştı Derya'nın gözlerine taki dilinden düşürmediği o adamın ve diğerlerinin isimlerini işitene kadar. Şimdi aynı ümitle belki kırgınlık, belkide biraz öfkeyle bakıyordu ama en çok biz ola bilme ümidini göre bilmek adına bakıyordu Derya'nın aynı umutla parlayan mavi gözlerine. Sessiz bakışlarını çekerek kızın boynuna doğru yöneldi. Derya bir öpücük beklerken Kayra'nın direk boynuna yönelmesi ile kuruyan dudaklarını yaladı. Kayra yavaşça karısını arkasındaki yatağa yatırarak içinde büyüyen arzunun aksine ne kadar öfkeli de olsa sakin olmaya çalışarak dokunuşlarına devam etti.

 

Vücudunun her yerinde gezen ateş gibi dudaklar bir türlü beklediği öpücüğü Derya'ya vermemiş bedenleri ise birleşme noktasına gelmiş durumdayken Kayra kor gibi yanan kara bakışlarını Derya'nın bulutlanmış mavi gözlerine çevirmişti. Kız bu bakışlarla kırgınca fısıldadı.

 

"Bir kere bile dudaklarını dudaklarıma değdirmedin. " Kayra'nın kor gibi yanan gözlerinde ankık bir karartı gelip geçerken gözlerini kaçırarak boğuklaşmış sesiyle fısıldadı.

 

"Zamanı var! Eğer dudaklarına dokunursam ikimizde içimdeki ateşte yanarız! "Kocasının sözlerine anlam veremeyen kız hissettiği dolulukla kendini geri çekmeye çalışırken Kayra'nın vücudunun bir yay misali verildiğine yemin edebilirdi. Derya anlam veremediği durum karşısında beklerken Kayra beklediği engelle karşılaşamayınca ateş misali yanan gözlerini öldürücü bir öfkeyle kızın gözlerine çevirdi ve hızla bedenini Derya'nın üzerinden çekerek doğruldu. Kız ne olduğunu anlamayarak üzerine çektiği çarşafın altından, öfkeyle pantolonunu giyinmeye çalışan kocasına baktı şaşkınca.

 

"Ne oldu!? " Öfke tüm bedenini yakıp kavururken gözlerinin önünden iki sene önce gördüğü o görüntü geçti. Derya ve Tuğra'nın kankası olan o piçin öpüşme sahnesi. Karısının şaşkın ses tonunu işitmesi ile daldığı düşüncelerden sıyrılarak ayağının dibindeki yastıklara bir tekme savurarak etrafa savurdu ve ürkütücü bir öfkeyle Derya ya döndü.

 

"Sus!" Kayra'nın tuhaf davranışlarına ve sinirli hallerine alışıktı ama onu ilk defa bu kadar tuhaf ve bu kadar öfkeli görüyordu. Genç adam hayal kırıklığı ile alayla gülümsedi. " Keşke erkekliğim hakkında edebiyat yapıp ahkam kesmeden önce başkası ile beraber olduğunu söyleseydin! "Derya'nın gözleri işittiği sözlerle şaşkınlıktan irice açılırken kocasının ima ettiği şeyden dolayı başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Kayra ben ilk defa sen... " Genç adam karısının sözlerini bitirmesine izin vermeden aniden üzerine eğilerek çenesini sertçe kavrayarak kükredi.

 

"Sana sus dedim! Çocuk mu kandırıyorsun sen!?" Gözleri alev alev yanarken hissettiği acıdan dolayı ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Derya'nın şımarık, hoppa hallerine tavırlarına rağmen hiç bir zaman aklının köşesinden böyle bir şey yaptığının şüphesi bile geçmişti. Ona aşkını itiraf etmek için kafeye gittiğinde o piçle öpüşürken gördüğü gün bile bu kadar kaybetmiş, bu kadar bitmiş hissetmemiştim kendisini. Akmak için zorlayan gözleri kıp kırmızı olurken Kayra dişlerini sıkarak başını olumsuz anlamda salladı. " Beni memnun edebilecek misin demenden anlamalıydım! Sana ilk dokunanın ben olmadığını anlamalıydım! " Her kelimesinde sesi daha fazla yükselirken, işittiği hakaretler ve sözler kızın beyninde uğulduyor gözlerinden dökülen yaşların yenilerine sebep oluyordu. " Belki dedim lan, belki iki deli bir sevdayla yanar dedim! Keşke söyleseydin Derya! Keşke senden önce başkasının koynundan çıktım deseydin! Sen bu yüzden beni memnun edemezsin deseydin! "Kayra'nın son sözleriydi Derya'yı kendine getiren. Çenesini sıkıca kavrayan eli hırsla ittirerek var gücüyle çektiği acıların, işittiği sözlerin acısını çıkartmak istercesine bir tokat geçirdi Kayra'nın yüzüne. Gözünden bir biri arkasına dökülen yaşları umursamadan üzerindeki çarşafa sarılarak kalktı yataktan ve içindeki acıyı kusarcasına baktı sevdiği adamın yüzüne.

 

"Sana da, sana olan aşkıma da, senin için iki yıldır savaşan kalbime de lanet olsun! Değmezsin sen Kayra! Ne benim aşkıma nede karşıma çıkan onca erkeğe rağmen senin için sakladığım bedenime değmezsin! Sen hiç bir temiz duyguya layık değilsin! " Karısının sözleri bir anlkta olsa bütün bedenini sarsarken biraz önce yaşadığı gerçeklikle kendini toparlayarak yüzüne alaylı bir gülümseme yerleştirerek öfkeyle tısladı.

 

"Bu da yeni numaran mı? Bu defa da aşığım, seviyorum diye mi kandıracaksın? Bir kadın ya aşık olduğu adama saklar kendisini, ya da evlendiği adama! Senin sözlerine göre ikiside ben olduğuma göre neden sana ilk dokunan ben değilim acaba?" Kapıya doğru sert adımlarla ilerlerken tekrar arkasını dönerek işaret parmağını kaldırdı ve gözünden süzülen yaşla fısıldadı. "Şu an beni düşürdüğün durum yüzünden seni boşamak hakkım! Fakat Allah şahid ki karım olarak kalacaksın ama ben sana elimi bile sürmeyeceğim! Bu da senin cezan olacak! " Kayra'nın ettiği yemin ve sonrasındaki sözleri kadınlık gururunu çiğneyip geçmesi Derya'nın gözlerindeki aşk perdesini aralamıştı o an. Kapının koluna uzanan kocasına aynı sert ses tonuyla bağırdı.

 

"O kapının kolunu indirdiğin an ben de seni indiririm Kayra Yaman!" Kayra umursamazca arkasını döndüğü an Derya'nın elinde gördüğü silahla gözlerini devirirken kızın sesini tekrar işitti. " Sen karının namusundan şüphe edip sorgularken,beni aşağılarken insanların ne düşüneceğini hesaba katmamış olabilirsin ama ben kimseye benim hakkımda düşündüğün şeyleri düşündürtmem! Namusuma laf ettirmem! " Şu an ne kadar kızsa da öfkelense de Derya haklıydı. Düşünemişti ama bu odada kalamazdı. "Buna sende dahilsin! Ne benim namusumdan, ne aşkımdan şüphe etmeye hakkın yok!" Kayra odanın içine doğru tekrar ilerlerken bu defa Derya işaret parmağını kaldırarak sözlerine devam etti. "Beni sana eş olarak gönderen Allah'a yemin olsun ki gün gelecek bu söylediklerine pişman olacaksın! Ama ben yine aşkımın arkasında olup mücadele eden taraf olacağım! Sen benim yüzüme bakamazken ben, senin için değil kurduğumuz bu yuva için savaşacağım!Çünkü o zaman savaşan kişi ben değil, benim için, sen olacaksın! Sen bana aşkın karşılaşılan ilk zorlukta pes etmek olmadığını kalbimi kıra kıra öğrettin!" Kayra, karısının sözleri ile umursamazca konuştu.

 

"Sen savaş! Kendinden emin olduğun o gün geldiğinde eğer pişman olursam o zaman edebiyatını yapmaya devam edersin!" Her sözünün karısını biraz daha kırdığından yaraladığından habersiz devam etti sözlerine. "Dilinden düşürmediğin aşkların varken benim aşkım için savaşmak ve beklemek zor gelir sana! Tıpkı iki yıl önce bekleyemeyip aşkı başkasının dudaklarında aradığın gibi zor gelir beklemek!" Farkında değildi ama sözleri ile yaraladığı kadar Derya'nın inatçı tarafını kamçılıyordu Kayra. İçine attı kız her sözü. Duyunca şaşkına döndüğü ama kanıtlaya bileceği o öpüşme mevzusunu. İstese Tuğra'nın bir sözüyle kanıtlardı ama şimdi değildi. Sustu! Her şeyi her acıyı her kırgınlığı içine attı. Kayra ise Loya'nın elinden aldığı o silahı yanında tuttuğu için kendisine kızıyordu. Sessizce bu odadan çıkıp gidebilirdi fakat karşısındaki kadına karşı hâlâ içinde ki aşkı taşıyan kalbi kızın kendisine bir zarar vermesinden korkarak ayaklarını çiviliyordu bu lanet odaya. Düşünceler uzayıp giderken odadaki sessizliği Kayra'nın duygusuz ses tonu bozdu. " Sabah bu odadan çıktığımızda ve yanımızda ailelerimizden kim olurda olsun eski Kayra ve Derya olacağız! Olmaması gereken bu evliliği, saçmada olsa bir oyun gibi devam ettireceğiz! Bizim yüzümüzden kimse üzülmeyecek, kimse bir birine kırılmayacak! Yoksa ailelerimizin yıllardır sürdürdüğü dostluk senin zevkin için yaşadığın anlar yüzünden biter. Ben babamın kardeşi olarak gördüğü arkadaşına karşı mahçup olmasını istemiyorum! "

 

"Ben bir şey yapmadım! Daha fazla iğrençleşme!" Kayra karısının sözlerine karşı hiç bir tepki vermeden köşedeki koltuğa oturarak konuşmak istemediğini belirtirken, Derya ise elinde silahla sessizce akıttığı göz yaşları ile sabahı etmişti.

 

Aldığı uzun duştan sonra üzerini giyinen Kayra, yatakta elinde silahla hala aynı pozisyonda bekleyen kıza bakarak konuştu.

 

"Ben dışarı çıkıyorum. Sende duşunu al ve o suratının halini düzelterek çık bu odadan! " Diyerek açtığı kapıdan çıkarak arkasından kapıyı çekti. Uyuşmuş bedenini yataktan zorlukla indiren kız kendisine kızıyordu. Aşağılamasına, şüphelerine, çektirdiği acılara kırgınlıklara karşı hâlâ kalbinin onun için çarpmasına isyan ediyordu. Saplantılı bir aşktı onun kisi belki. Hiç bir duyguyu hiç bir sözü hak etmiyordu belki Kayra ama savaşacaktı! Belki hep aşağılanacak, hor görülecekti, belki kocası inanmayacaktı,belki gurursuz bir kadın olacaktı onun ve diğerlerinin gözünde ama savaşacaktı. Bu yola kalbini koymuştu. Kayra,kalbini çiğneyip bir köşeye fırlatsada, ezsede, kırsa da aşıktı ona! "Ve bu aşkın ona öğrettiği üç şey vardı. Aşkta gurur olmaz! Pes etmek yok! Sabır!" Kendine ne kadar kızsa da banyoya doğru ilerlerken homurdandı.

 

"Sabret Derya! Gün gelecek aşkından bütün yaptıklarından köpek gibi pişman olacak! İşte o gün senin ve aşkının zaferi olacak! O gün kadının gururu erkeğin ilkel tabularını yıkmış olacak! İşte o gün taş devrinden kalma Fred Çakmak taş kılıklı kocanın mezarını kazıp mermer taşını dikeceksin!" Ayarladığı ılık suyun altına girerek uyuşan bedenin rahatlamasını beklerken tekrar homurdandı. " Bir de o öküz yüzünden gusullen şimdi! Hayır o iş olsa gam yemeyeceğim ama oda yok! "Göz yaşları akan suya karışarak tekrar süzülmeye başlarken iyice bozulan sinirlerine ağız dolusu küfürlerini iletti kız.

 

Kahvaltı için salona grçecrği esnada babasının kısık sesiyle ysptığı konuşmada dikkatini çeken sözle adımlarını yan odaya çevirdi.

 

"Deniz'in tabiki haberi yok Sinan! Nasıl söylerim daha kendim bile ne olduğunu anlamadan! Bilmiyorum yirmiüç yıl geçmiş aradan o zamanlar onu düşünecek halimiz mi vardı? Tamam haber bekliyorum senden. Hayır elimde bi kanıt olmadan Deniz'e söyleyemem. Tamsm kardeşim görüşürüz." Yunus telefonu kapatıp arkasını döndüğü anda Derya'yı görünce şaşırdı. Konuşmanın nr kadarını işittiğini bilmediği için temkinle yaklaştı kızına.

 

"Ne oluyor baba? Neyi gizliyorsun annemden? Sinan amca neyi araştıracak? Yunus kızının sorularıyla derin bir nefes aldı. Derya'nın her şeyi öğrenmden yakasını bırakmayacağını biliyordu.

 

Kahvaltı masasında herkesin gözü ikilinin üzerindeyken Kayra durumu fark ederek karşısındaki karısının ayağına dokunarak kendisine bakmasını bekledi. Fakat işittiği ses beklediği kişiden gelmedi.

 

"Hayırdır Kayra! Ne demeye ayağıma, bacağıma dokunup beni taciz ediyorsun koçum? Hala dün gecenin anbiyansın dan çıkamadın galiba? " Ali'nin sözleri ile yuttuğu peynir parçası Kayra'nın boğazına takılırken öksürük krizi de arkasından gelmişti. Derya ise kırmızının en koyu haline bürünürken masadaki erkekler kahkalarını serbest bırakmıştı. Azra telaşla oğlunun sırtını sıvazlarken kıstığı bakışlarını Ali'ye çevirerek çemkirdi.

 

"Yıllar önce de böyle patavatsızdın, hâlâ şu huyundan vazgeçemedin Alii!" Ali karısınında kendisine uyarırcasına bakışlar atması ile çayını umursamaz bir tavırla yudumladı.

 

"Yıllar önce de böyle cadı ve civcivli tavuk gibi korumacı tavırlar sergilerdin.Sende hâlâ şu huyundan vazgeçemedin!" Ali ve Azra bir birine ters ters bakarken Kayra annesinin sırtındaki elini uzanarak durdurdu ve boğazını son bir kez temizleyerek Ali'ye bakıp konuştu.

 

" Maşallah senin bacaklarda ahtapot misali her yere uzanıyor Ali Amca. Hayır, senin bacağının benim önümde ne işi var?" Bakışlarını kısa bir an yanında oturan Ayşe'ye çevirdi ve tekrar Ali'ye dönerek sinsice sırıttı. "Ben sadece tuzu isteyecektim karımdan ama senin bacakların bulunduğu yere bakılırsa yılların ambiyansından çıkamayıp hâlâ kart horozlar gibi cilveleşme derdinde olan sensin!" Kayra'nın, Ali'ye çarptığı lafla bu defa kadınlar kahkayı basarken Derya kıkırdayarak önündeki tuzluğu uzatırken Ayşe kocasının bozulan yüzüne bakarak Kayra'nın sırtını sıvazladı.

 

"Aferin oğlum! Dinsizin hakkından imansız gelir diye boşa dememişler! " diye söylendi. Biten kahvaltının ardından yola çıkmak için hazırlıklar yapılırken Yunus aracını Kayra'ya vererek Mehmet'in aracına geçerken Tuğra ikizinin yanına sokularak fısıldadı.

 

"Kayra bende sizinle geleyim mi lan? Bak valla gıkımı bile çıkartmam yeminle çıkartmam. Hatta sen geç karının yanına ben kullanırım. Ha ne dersin? Tamam mı? " Kayra kardeşinin elini omzundan ittirerek Derya'nın valizini bagaja koyarken homurdandı.

 

"Sıçmıya gidiyorum Tuğra orayada gelecek misin? " İkizi suratını buruştururken o sözlerine devam etti. " Siktir git! Zaten başıma ne geldiyse senin bu cıvık hareketlerin yüzünden geldi! Bekar geldiğim yerden senin yüzünden evli olarak gidiyorum! " Tuğra ikizinin gönlünü yapabilmek için yüzüne takındığı gülümseme ile cevap verdi kardeşine.

 

"Ne bileyim ben oğlum o testinin altından böyle saçma bir adet çıkacağını. Hem dua et yaşlı katnem bir kadın değil bahtına çıkan. Bir zamanlar aşkıyla yanıp tutuştuğu kız! " Kayra ters bakışlarını kardeşine çevirerek bagajın kapağını kapatarak kıskançlıkla homurdandı.

 

"Ben onun aşkıyla yanarken o yanan dudaklarını söndürecek ateşi senin kankan olacak piçte bulmuştu o zamanlar. Şimdi siktir git zaten sinirim tepemde hırsımı senden çıkarmayım! "Tuğra ikizinin söylediği sözlere anlam vermeye çalışırken hatırladığı anı ile gözleri irice açıldı ve gülme krizine girerek zorda olsa konuşmaya çalıştı.

 

"La... Lan. Sen Derya'yı kıskandığın için mi yan çizdin iki yıl önce? Oğlum yo... "

 

"Ben hazırım. " Derya, gülmekten konuşamayan Tuğra'ya ve ona öfkeyle bakan kocasına bakarak merakla sordu. "Bir şey mi oldu? Sen neye gülüyorsun öyle? " Tuğra, Derya ya doğru ilerleyerek elini omzuna atıp kahkaları arasında cevap vermeye çalıştı.

 

"Yenge senin bu kocan varya. " Kızın bakışları kocasını bulurken Kayra öfkeyle ikiliye yaklaşıp homurdanarak kardeşinin elini karısının omzundan ittirdi.

 

"Başlarım senin yengene de sana da!" Derya'nın elinden tutarak araca doğru çekti ve kapısını açarak yolcu koltuğuna otutturarak kapısını sertçe kapatıp kardeşine döndü ve işaret parmağını kaldırarak uyarırcasına salladı. "Bir daha elini kolunu attığın yere dikkat et yemin ederim kırarım o kolunu Tuğra! " Neye uğradığını şaşıran Tuğra giden ikizinin arkasından tekrar seslendi.

 

"Lan cidden almayacak mısın beni yanınıza? "

 

"Git Akif abiye yağ çek! Bak onların arabası da boş!" Tuğra gözlerini korkuyla açarak arkadaki araca baktı. Hiç bir kuvvet onu o araca bindiremezdi. Aracın içinde kendisini sırıtarak izleyen küçük kıza aynı sırıtmayla karşılık verdi. Küçük kız demeye bin şahit isterdi. Canavar gibi bir şeydi mübarek. Bitmek bilmez sorularla insanı canından gezdirirken birde her çocuk gibi yaşından büyük birisine beslediği aşkın bıkkınlığı vardı Tuğra da. Evet resmen kendini dinlemekten bıkmıştı Tuğra. Küçük kız çocuk aklıyla aşık olduğu kişiyi yani kendisini gözlerinin içine hülyalı hülyalı bakarak anlatıyordu her seferinde. Bir çiftin kırkından sonra kesinlikle çocuk yapmaması gerektiğini düşündü. Başını olumsuz anlamda sallayıp yüzündeki sırıtışın arasında homurdanarak hareketlendi.

 

"Kırkından sonra çocuk yapınca böyle çok bilmiş, zeka patlaması yaşayan bir nesil dünyaya geliyor demekki." Elini kaldırarak kendisine hala sırıtarak bakan küçük esmer kıza el salladı ve arkasını dönerek en öndeki araca doğru ilerledi. "Ulan ben o araca bineceğime kendi arabamızda sıkıntıdan patlarım daha iyi." Diyerek babasının arabasına doğru adımlarını hızlandırdı.

 

Biraz önce kendisini araca tıkarcasına sokan kocasına bakışlarını çevirerek merakla sordu.

 

"Bir eşyayı tıkar gibi beni araca neden soktun? ". Karısının sözlerini duymazlıktan gelen Kayra istifini bozmadan yola bakmaya devam etti. Derya sinirlerinin verildiğini hissederken sakin olmaya çalışarak tekrar konuştu. " Madem konuşmayacaktın Tuğra'yı yanımıza alsaydıkta bu uzun yolculukta çekilir bir hal alsaydı." Bakışlarını karısına çevirmeden yüzüne alaylı bir gülümseme yerleştiren genç adam

 

"Eski aşklarınızı konuşarak mı yolculuğu çekilir bir hale getirecektiniz? "İşittiği imalı söz ile Derya aynı imayla karşılık verdi.

 

"Şahsen benim anlatacak eski bir aşkım yok! Ama senin alatacak çok şeyin var galiba ki dilin kaşınıyor yine. Mesela benim okulum da ve benim çevremdeki kızlarla yaşadığın yatak maceralarını anlat!" Kayra çattığı kaşlarının altından sert bakışlarını yanında kendisinden hesap soran karısına çevirirken o önüne dökülen gece siyahı saçlarını hırsla kulağının arkasına sıkıştırıp sözlerine devam etti. "Ya da yatağına atlamak için neden benim arkadaşlarımı tercih ettiğini anlat! " Kayra alaylı bakışlarını karısına çevirerek bakışlarının aksine sert bir dille konuştu.

 

"Kıskançlığın gözlerimi yaşarttı!" Karısının gözlerini devirmesi ile acımasız sözlerine devam etti. " Benim ne kadar kızla yattığımın listesini tutup, sende o kadar erkeğin altına mı girdin yoksa!?" Kocasının dudaklarından dökülen sözler birer cam kırığı gibi yüreğine dolup kanatırken Derya dolan gözlerini ağlamamak için kısa bir an kapatsada firar eden göz yaşlarına engel olamadı. Duygularına gem vuramamanın öfkesi ile yumruklarını sıkarak fısıldadı.

 

"Sen, koynundan çıktığın,her erkeğin altına yatıp sana yamanmaya çalışan kızlarla karıştırdın galiba beni!" Kayra aynı umursamazlıkla yola bakarken Derya daha çok öfkelendi. Madem suçsuz yere iki yıldır kalbini kırıyordu aynı yerden kendiside kırılacaktı. Derin bir nefes alarak tekrar konuştu

"Sözlerine dikkat etmezsen benim senin için tuttuğum listeyi bu defa sen benim için tutmak zorunda kalırsın!?" Ani bir fren sesiyle Kayra aracı sürdürürken diğer araçtakilere gitmelerini işaret ederek sessizce bekledi. Son araçta önüne geçtiği an karısının kolunu sıkıca kavrayarak gözlerine inen kara perdenin arasından tısladı.

 

"Ağzından çıkana dikkat et! O yılan dilin çatallaştı yine!" Derya ya biraz daha sokularak gözlerinin içine daha sert bir şekilde bakarak devam etti. "Söylediğin şeyi uygulamayı bırak bir erkeğe göz ucuyla baktığını görürsem Ankara şahidim dirki çeker vururum seni deli karı!" Yüzüne çarpan sıcak nefes göz yaşları ile ıslanmış ya aklarında ürpertiye neden olurken Derya kocasının burnunun dibine kadar sokularak kendinden emin bakışlarla fısıldadı.

 

"Ben her şeyime dikkat ederim merak etme sen! Bu güne kadar uçkuruna sahip çıkamayan sensin!" Mavi gözleri kıyıya vuran hırçın sular gibi dalgalanırken Derya devam etti konuşmasına. "Eğer ben senin, bırak yatağı, başka bir kadının derdiyle bile dertlendiğini sezersem çeker kendimi öldürürüm! "

 

"Seni öldürürüm diyecektin galiba. Çünkü senin gibi bir deli den böyle bir göz dağı beklerdim!" diye alayla güldü Kayra. Yüzündeki ciddiyeti bozmadan alayla gülmeye devam eden kocasına cevap verdi.

 

"Tamda söylemek istediğimi söyledim! Seni öldürüp öbür tarafta hurilerle yar edeceğime, kendimi öldürür bana yakıştırdığın ithamlarla ve yaşattığın acıların vicdan azabı ile yaşamanı sağlarım. Sen burada yaptıklarının cezasını çekerken ben orada yakışıklı Gılman larımla keyf sürerim." Kayra'nın alnındaki damar atmaya başlarken bu kızla ne yapacağını düşünüyordu. Tutsa, tutamıyor, bıraksa bırakamıyordu. Yüreğinde yabani bir kuş misali çırpındıkça kanatları sanki keskin bıçak gibi parçalıyordu içini. Ne yaparsa yapsın seviyordu bu deliyi ama yaptığı şeyi bir türlü kabullenemiyordu. "Ona göre ayağını denk al! Eğer bir kadın sezersem, eğer arkamdan bana acıyarak bakarlarsa dediğimi hiç tereddüt etmeden yaparım Kayra. " Bakışları kızın kırmızı dudaklarına kayarken tadını almak için sızlıyordu sanki dudakları. Kayra kesik bir nefesi ciğerlerine çekerek kuruyan dudaklarını diliyle ıslatıp yavaşça geri çekildi. Kocasının öpeceğini düşünen kız yeni bir hayalkırıklığı ile kalakalırken hasretten kavrulan dudaklarını ıslatmak için çantasındaki suya sarıldı. Araçta oluşan sessizlik Derya'nın uykusunu getirirken dün gece yaşadıklarınında yorgunluğu ile gözleri daha fazla dayanamayarak kapanmıştı. Düzenli nefes alışverişlerinden karısının uyuduğunu anlayan Kayra kısa bir an bakışlarını çevirerek kontrol etti. Boynu kaymış gece karası saçlarının bir kısmı yüzüne dökülmüştü. Uzun kirpikleri deniz gözlerini gece misali örtmüştü. Kırmızı dudakları hafif aralıkken bir bebeğin masumluğundan farkı yoktu o an için. Yüzünde oluşan buruk gülümseme ile aracı durdurdu ve Derya'nın koltuğunu indirerek boynunu düzeltti. Üzerine örtmek için arka koltuktaki hurkasına uzandı ve karısının üzerine örterek tekrar yola devam etti.

 

Bir yanı her şeyi, her kesi kırıp dökmek isterken öbür yanı yıllardır aşkı ile süründüğü kızı sarıp sarmalayıp içinde saklamak istiyordu. Fakat Derya'nın yaptığı şey içine öyle bir oturmuştuki nefes aldırmıyordu adeta. Dokunuşları ile karısının bedenindeki başka izleri silmek istesede dokunduğu an elini harlanmış bir ateşe sokmuşcasına geri çekiyordu. Öpmek hasretini çektiği tadıyla uykularından sıçradığı odudakları kana kana öpmek istiyordu ama o lanet görğntü gözlerinin önünde beliri veriyordu o an. Bu nasıl bir çelişkiydi? Neyin cezası, kimin ahıydı bu yaşadıkları? Oysa hiç bir kıza ümit verip kalbini kırmamıştı. Kendini bildi bileli onun için hep Derya vardı. Gözü ondan başkasını görmemiştiki. Başka biri nasıl sevilir, nasıl dokunulur bilmiyordu. Babasına verdiği söz ve Derya'ya olan aşkı olmasa kızların hakkında çıkarttığı dedikodulara kendisi bile inanacaktı.

 

Yolculuk bitmek üzereydi ve karısı hâlâ uyuyordu belliki yorgundu. Oturdukları siteye giriş yaparak aracı park yerine park etmişti. Derya'yı uyandırmak için hareketlenirken aracın penceresinin tıklatılması ile başını o yöne çevirdi ve Kenan'ın gülümseyen yüzüyle karşılaşınca araçtan indi. Elindeki anahtarı gösteren Kenan, Kayra'nın eline uzanarak avcunu açıp içine bıraktı.

 

"Mutlu mesut bir yuva olur inşallah. Allah ağzınızın tadını bozmasın, huzur yuvanızdan eksik olmasın oğlum! "Kayra başını olumlu anlamda sallayarak bakışlarını etrafında gezdirdi.

 

"Çok teşekkür ederim Kenan Amca. Her şey için. " Kenan da başını sallayarak oğlundan ayırt etmediği genci onaylarken Kayra devam etti. "Diğerleri nerede? "

 

"Biz ,genç ve hızlı adamlarız koçum! Onlar yaşlandı artık kaplumbağa hızıyla ancak geliyorlar. " Kayra'ya muzipçe göz kırptı. Diğerleri bilerek hızlarını düşürmüştü. Kaura ve Derya evlerine girerken rahat etsin diye düşünmüşler bu yüzden arkada kalmışlardı. Kenan'ın yıllar geçsede hız tutkusundan ödün vermediğini bildikleri için anahtarı da ona teslim etmişlerdi."Kayra'nın omzunu babacan bir tavırla sıkarak bakışları ile araçta uyuyan kızı işaret ederek konuştu. "Derya yı daha fazla o halde bekletme. İki büklüm olmuş.Sen kucakla bakalım karını, Hayal size yardım etsin! " Kenan'ın sözleri ile Kayra bakışlarını araçta uyuyan karısına çevirdi. Ne yani şimdide kucağındamı taşıyacaktı? Çocuk gibi uyumanın sırası mıydı şimdi? Zaten yol boyunca uyumuş canının sıkılmasına sebep olmuştu! Ne vardı sanki uyuyacak o can sıkıntısını çekmektense onunla gelene kadar didişmeye razıydı. Ama Derya Hanım dönüp kıçını bir güzel uyumuştu ve bu da yetmiyormuş gibi şimdi de kendini taşıttıracaktı öyle mi? Hayatta taşımazdı! "Oğlum ne bakıyorsun öyle öküz gibi hadisene! Kayra babanın odunlukları bile seninkinin yanında hafif kalırdı. O zamanlar Annen böyle uyuyacak babana da bu fırsat kaçıracaktı öyle mi? Sırf Annene dokuna bilmek için yeminle omzuna attığı gibi on katı soluksuz çıkardı lan! Sen kime çektin anlamadım ki. " Kenan'ın sözleri ile başını sağa sola bıkkınca sallayarak ima ile cevap verdi.

 

"Hayâl ablasının gelmesine gerek yok. Ben hallederim Kenan Amca. " Sözlerini bitirip araca doğru ilerledi ve Derya'nın kapısını sertçe açarak homurdandı. "Birde babamdan ders veriyor. Yahu sizin yediğiniz naneleri dinleyerek büyüdük! Kitabını yaz deseler cilt romanınızı yazarım be! Annemi on kat omzunda taşırmış! Ulan hepimiz annenden yaka silkip babanı yem diye önüne atıyorduk demiyorda karını kucakla evinize çıkart diyor! Oldu doktor civanım başka emrin! " Derya, kocası kapıyı sertçe açtığı ilk an uyanmıştı ama onun homurdanarak kendi kendine ne konuştuğunu merak ettiği için gözlerini açmamıştı. Son sözlerini işittiğinde ise içindeki laz inadı hortlamıştı. Artık kocası olacak yontma kalas yalvarsa da açmaçmayacağı için sesini çıkartmadı.

 

"Ne oldu Kayra taşıyamamaktan mı Korktun oğlum? " Yanına gelen Kenan Amca'sının sorularından bir hayli sıkılan Kayra karısına uzandı. Kollarına almadan önce aklına gelen fikirle Derya'nın kalçasını hafifçe sıktı. Fakat karısında uyanmaya dair hiç bir belirti yoktu. Dişlerini sıkarak başında nöbet tutan adama cevap verdi.

 

"Kuş kadar kızı taşıyamayacaksam vay benim halime. Sadece bir yerini inciltmemek istemediğim için kararsız kaldım bir an. " Derken karısının kalçasını bu defa daha sert bir şekilde sıktı. Derya kocasının hareketlerine tepki göstermek yerine onunla dalga geçercesine içinden söyleniyordu.

 

"Kenan Amca'mın sorularına nasılda kıvırarak cevap veriyor bak. Kaç tabi Kayra bey kaç! Ne de olsa erkekliğin onda dokuzu kaçmak mış! "Yine hiç bir tepki alamayınca el mahkum kucakladığı gibi çıkarttı karısını araçtan ve Kenan'a bakarak zoraki sırıttı.

 

"Asansörede bizimle binmeyi düşünmüyorsun değilmi Kenan Amca? "

 

"Ne asansörü? " Kenan'ın cevabı ile Kayra gözlerini devirerek cevap verdi.

 

"Ne asansörü olacak Kenan Amca, hani şu evlerimize çıkmak için kullandığımız araç! "Kenan küçük bir kahkaha atarak sinsice tek kaşını kaldırdı ve eliyle asansörü işaret etti.

 

"Malesef Asansör arızalı Kayra cığım. " Kayra'nın bakışları hızla asansöre dönerken gördüğü notla isyan edercesine bağırdı.

 

"Neee! Şakamı bu!? Tam sekiz katı kucağımdaki mand... Manken kadar zayıf kızla nasıl çıkarım? " Derya kocasının isyanı karşısında gülmemek için kendini zor tutarken son anda kocasının kıvırdığı sözle sinirle çemkirdi içinden.

 

"Oh olsun! Her şey müstahak sana! Manda yavrusuymuş! Elli dokuz kiloyum bi kere insafsızın oğlu! Sen camış gibi her bulduğunu tutarken ben fit kalabilmek için ne diyetler yapıyorum haberin var mı senin!?"

 

Kenan, Kayra'nın arkasına geçerek hafifçe ittirdi. "Hadi oğlum gençsin sen daha. Başara bilirsin. Hadi koçum göreyim seni. " Kayra bir ara Kenan Amca'sından alacağı intikamı aklının köşesine not ederek merdivenlere doğru yöneldi.

 

Çık çık bitmeyen merdivenler neredeyse iflahını kesmişti genç adamın. Her basamakta Derya'ya saydırırken arkasından merdivenleri çıkan Kenan'ın varlığıyla onada saydırmaktan geri kalmıyordu.

 

"Kenan Amca, sen neden Rüya Teyzemle çıkmadın sanki. Hem Hayal ve Kağan da yokken muhteşem kas şovlarından birini yapardın Rüya Teyzeme! "

 

"Ulan hep baban olacak dallama öğretiyor size bunları değil mi? Gençtik, Kanımız kaynıyordu iyiki kaslarımız sayesinde bir iki hatun düşürmüştük ,çekemedi senin o baban bir türlü."

 

"Heee! Olmayan kaslarınla mı düşürdün hatunları. "Diyerek kendi kendine mırıldanırken alnından akan teri omzunu kaldırarak sildi ve kucağındaki kızın dudaklarının kıvrıldığını fark edince neye uğradığını şaşırdı. Bu deli gerçekten uyumuyordum da kendisini taşıtacak hamal mı arıyordu yani? Derya'nın kulağına yaklaşarak sıktığı dişlerinin arasından öfkeyle fısıldadı. "Lan sen benimle dalga mı geçiyorsun? Derya yemin ederim şimdi seni şak diye yere bırakmayan şerefsizdir! " Kız korkuyla gözlerini açtı ve panikle fısıldayarak cevap verdi.

 

"Yapamazssın Kenan Amca arkanda! " Dişlerini öfkeyle sıkan adam gözlerini kapatıp açarak karısına öldürücü bakışlarını yolladı ve tekrar kulağına eğildi.

 

"Bunun hesabını fena ödeteceğim sana deli karı! O eve bir girelim kaçacak delik aramazsan banada Kayra demesinler! "Derya korkuyla dudaklarını dişlerken Kayra ben sana sorarım manasında başını sallıyordu ki Kenan'ın sesini tekrar işitti.

 

"Ne yapıyorsun iki de bir kızın üzerine eğilip fısır fısır! "Çıldırma noktasına gelen genç adam sesini yükselterek cevap verdi.

 

"Karımın kulağına onu ne kadar çok sevdiğimi geceyi dört gözle beklediğimi söylüyordum! Oldu mu Kenan Amca! Merakını gidere bildim mi? Hayır eğer evde ne yapacağımızı da merak ediyorsan çekinme gel yatak odamıza kadar gir! "Son basamakları da çıkarak Kenan'a döndü. " Kusura bakma ama insanı canından bezdirecek kadar meraklısın Kenan Amca!" Ağır bir kaç adımla Kenan da son basamakları çıkarak Kayra'nın cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açarken söylendi.

 

"Kusura bakma ama evlat bendeki bu merak olmasaydı mesleğimin zirvesinde olmazdım. Merak sınırlarını bildiğin zaman iyi bir şeydir. Araştıran bir yapım var haliyle bu da bir doktorda olması gereken en önemli unsurlardan bir tanesi. "

 

"Doktorlar milletin özel hayatını ne zamandan beri merak ediyor acaba Kenan Amca sora bilir miyim? " Kapıyı açan Kenan arkasındaki genç adama dönerek muzipçe göz kırptı.

 

"Merak iyidir koçum! Sende daha fazla uzatmada gir evine hadi bakalım. "Kayra,Kenan'ın tuhaf tavırlarına gülerek içeri geçerken mırıldandı.

 

"Kediyi merak öldürürmüş Kenan Amca! Allah gecinden versin ama bir gün bu merağın yüzünden gideceksin sende mazallah! " Kenan yüzünü buruşturarak anahtarları evin içine fırlattı ve Kayra'yı şok edecek o sözleri söyledi.

 

"Bacanağını yatakta bastığın gibi basılmak istemiyorsan anahtarlarını her zaman içeri al Kayra cığım! " Kayra'nın şaşkınlıktan irice açılan gözlerine bakarak tekrar muzipçe göz kırptı ve kapıyı kapattı.

 

"Yuhh be! Ulan adam MİT ajanı gibi mübarek! Bir o rezilliğimiz kalmıştı milletin ağzına sakız olmadık şimdi o da Kenan Amca'nın sayesinde yarınki manşetlerde olur! "

 

"Merak iyidir Kayra! Merak iyidir koçum! Merak etme ağzım sıkıdır! " Diyerek kapının dışından kahkaha atan adamın sözleri ile yüzünü ekşiten Kayra, sessizce homurdandı.

 

"Adama bak ya utanmasa eve böcek yerleştirip ne konuşuyoruz diye dinleyecek! "Aklına düşen şüphe ile bakışlarını kısarak etrafında gezdirdi. " Ben en iyisi evi köşe bucak arayım.Ne olur ne olmaz." Derya'nın kıkırtıları ile kendine gelirken kızın sözleri unuttuğu sinirini tekrar kabartmıştı.

 

"Ne oldu? Bakıyorum da Kenan Amca dan tırstın. Ama müstahak sana! Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste diye boşa dememiş atalarımız. Sen bana böyle haksız yere eziyet ettikçe daha çok cin çarpmış gibi gezersin ortalıkta! " Kucağındaki karısının yüzüne beş karış astığı suratıyla bakarken homurdanarak cevap verdi.

 

"Esas senin çektiklerin müstehak be deli karı! O şeytan beyninle beni hamal gibi kullanıp kendini sekiz kat çıkarttın! Şimdi sana yardım edecek Kenan Amcan da yok! " Derya'nın gözleri kedi yavrusu gibi kendini acındırmak için açılırken Kayra yüzündeki duygusuz bir ifade ile kollarını serbest bıraktı. Aynı anda Derya yerle bütünleşirken acıyla inleyişi koridoru doldurdu.

 

"Ayyy! Aman! Offf! " Kayra suratındaki duygusuz ifade ile yerdeki karısının kıvranışını izlerken Derya birazda olsa toparlanarak eliyle kalçasını ovarken acı çeken bakışlarıyla kocasına çemkirdi.

 

"Ne yapıyorsun sen! İyice delirdin! " Yüzünü buruşturarak kendi kendine acıyla inleyerek homurdandı. "Ahh! Annecim! Off! Gitti Jennifer Lopez kalçalarım! Ayy!" İki dizinin üzerine gelerek öfkeyle kocasına baktı. " Kafayımı yedin sen!? Ne demeye bırakıyorsun öyle şak diye? Yarına kadar sıkı kalçalarım mosmor olacak manyak! " Kayra da hafifçe eğilerek dizinin birini yere verip karısının yanına çökerek umursamazca süzdü.

 

"O övündüğün kalçalarını kimse görmeyeceği için morarma sında da bir sakınca yok!" Bakışlarını şüpheyle kısarak imayla sözlerine devam etti. "Yoksa göstermeyi düşündüğün birisi mi var sevgili karıcığım? " Kocasının sözlerinin altındaki gurur kırıcı ima ile bir an sessiz kaldı kız. Ne kadar sabırlı olmak için çabalasa da at gözlüğü takan kocası onun dilindeki zehiri akıttırmayınca rahat edemiyordu anlaşılan. Sinirli bir nefesi ciğerlerine çeken kız alayla güldü.

 

"Evet! Birisi değil, bir düzüne göstermek istediğim kişiler! Yarın bir resim kursunda bir oda dolusu erkeğin içinde çıplak modellik yapacağım!" Kayra öfkeyle dişlerini sıkarken,Derya kocasının yanak kaslarının sinirden seyrimesine sinsice sırıttı. "Merakını giderebildim mi sevgili kocacığım? " Genç adam sertçe yutkunarak eğildiği yerden hırsla doğruldu ve işaret parmağını yerdeki karısına doğru sallayarak kükredi.

 

"Dilin her zamanki gibi bal saçıyor etrafa! Ama dikkat et balını şıçrattığın o arı bir gün fena ısıracak dilini! " Ellerini yanaklarına götürerek mavi gözlerine sahte bir korku ifadesi yerleştiren kız alaylı bir üslupla söylendi.

 

"Hihh! Yoksa dilimi sıracak olan, başımda vızıldanmaktan başka bir işe yaramayan eşşek arısı mı! Çok korktum doğrusu!" Karısının tavrı ile ellerini yüzüne götürerek öfkeyle sıvazladı ve içeriye doğru giderken kendi kendine söylendi genç adam.

 

"Allahım sen bana sabır ver! Yoksa bu deli elimde kalacak! " Kocasının arkasından yerden sızlanarak kalkan kız onun ettiği duayı duyunca kıkırdayarak seslendi.

 

"Ne oldu Kayra Bey bakıyorumda bir den îmâna geldin! "

 

"Bir erkeğin başında bela, sen gibi bir deli varsa îmâna gelir, senin gibi bir şeytandan kurtulmak için yetmiş yıl,yetmiş taşla Mekke de şeytan da taşlar be!" Sözlerini bitiren genç adam açtığı kapıdan içeri girerek kapıyı sertçe geri kapattı. Kapıdan çıkan sert ses Derya'nın yerinde sıçramasına sebep olmuştu. Kayra'nın acımasız sözleri her seferinde bir olma ihtimalini biraz daha düşürsede, kocası için zorunlu bir evlilik olan bu ilişkiyi aşka dönüştürmekten bir an olsun vazgeçirmiyordu kızı. Umudunu yitirmiyordu sadece kırılıyordu, yaralanıyordu, üzülüyordu. Ama güçlüydü. Hepsiyle baş edebilirdi. En ufak zorlukta arkasını dönüp çekip giden o çıt kırıldım kızlardan olmamıştı hiç bir zaman. Gerekirse tırnakları ile söke söke alırdı istediğini. Yeri geldiği zaman babasına bile pes dedirten zorlu bir karakteri varken, sevdiği adam için savaşın en kanlısına bile hazırdı. Bir birilerinin yaralarını kanata kanata bir aşk doğuracaktı gerekirse. Evet kocasının söyledikleri yenilir yutulur şeyler değildi! Hazmetmesi zordu ama işittiği ithamlar, sözler ve kocasının ona karşı olan tavırları yüzünden ilk zorlukta pes etmeyecekti. Romanlardaki aptal kızların düştüğü hataya düşmeyecekti. Onca acıyı, eziyeti, hakareti işitip ilk fırsatta arkasına bakmadan kaçıp, sonra aşkından pişman olan o gerizekalı erkek karakteri affeden,aşık,aptal kız olmayacaktı. Açıyorsa acıtacak, kanıyorsa, kanatacak terk etmesi gereken biri olursa kesinlikle kendisi olmayacak sonra kuyruğunu sıkıştırıp kürkçü dükkanına dönen o zavallı kızlardan olmayacaktı. Dolan gözlerini kırpıştırarak mırıldandı.

 

"Kaç bakalım kocacığım! Ama şimdilik!" Arkasını dönerek onlar için hazırlanan evi gezmeye başladı. Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş sanki onun zevkine göre döşenmişti. Mavi ve beyazın tonları eve ferah bir hava katmış eşyalar gösterişten uzak spor tarzda seçilmişti. Odaları tek tek incelemiş sıra Kayra'nın girdiği odaya gelmişti. Yatak odası ve misafir odası olduğu belli olan diğer odalara bakılırsa burası çocuk odası olarak düşünülmüş olmalıydı. Daha sonra incelemek için kapıdan geri çekildi. Kocasını bir kaç gün kendi haline bıraksa iyi olurdu. Yatak odasına geçerek önce uzun bir duş aldı. Pijamalarını giyinip odadan çıktığında saatin epey ilerlediğini fark etti. Acıkmıştı ama canı pek bir şey istemiyordu. Evde atıştırmalık bir şeyler bula bilme ümidi ile dolaba doğru ilerledi. Tıka basa olan dolabı görünce ufak çapta bir şaşkınlık yaşasa da kendini toparlayarak hızla atıştırmalık bir sandviç hazırlayıp bir bardak ta meyve suyu alarak dolabı kapattı. Tam ekmeğinden bir ısırık almıştıki Kayra'nın aç olabileceği de aklına gelince dolaba geri dönerek aynı işlemleri bu sefer kocası için yaparak mutfak masasının üzerine hazırladı. Tabiki onu çağırıp yediği iki lokmayı da kendine zehir etmeyecekti. Naif vicdanı aç kalmasına dayanamamıştı bu kadarı o mahalle kabadayısı kılıklı kocasına çok bileydi. Kendi kendine sinirlenerek meyve suyu dolu bardağı masaya sertçe bırakarak homurdandı.

 

"Zıkkımın kökünü ye Kayra! Aslında seni aç sefil süründürmem lazım ama aşık yanım o sert, güzelim,kaslarının kaybolmasına el vermiyor. " Kocasının kaslarını hatırlayınca ekmeğini ve meyve suyunu eline alarak balkona doğru ilerledi. Manzaraya karşı keyifle karnını doyurırken kayınbabasının yukardan gelen sesine istemsizce kulaklarını dikti. Ne yapabilirdi duyuyordu sonuçta. Mehmet'in kızlarından ve onların sevgililerinden dert yanması, Tuğra'nın okul hayatının maddi açıdan aileyi zorlayacağından, Kayra ile kendisinin alt katlarına olmalarını kendisine sorun edip bunu biraz sitemli, biraz mizahi bir dille karısına anlatmasını yüzündeki tebessümle dinledi Derya. Mehmet babası haklıydı. Adamın eti neydi budu neydi? Bir memur maaşıyla aile geçindiriyordu. Tamam kızlar kendi hayatlarını kurtarmıştı ama Tuğra üç senedir bir türlü hangi mesleği istediğine bir türlü karar verememiş en sonunda Mehmet babasının bütçesine bir sillede o vurarak İzmir'de denizcilik bölümünü tutturmuştu. Üstelik o da yetmiyormuş gibi birde ani evlilikleri ve ikinci bir evin geçim sıkıntısını kayınbabasının omuzlarına bırakmışlardı. Kayra'nın mezun olmasına bir sene vardı. Kendisi ise daha bu sene başlayacaktı ünüversiteye. Adamın çıldırmaması bir mucizeydi. Mehmet babası ile görüşüp uygun bir dille okul masraflarını kendisinin karşılamak istediğini söyleyecekti. Kendi babası bu duruma karşı çıkıp karşılamak isteyecekti ama Derya ne kocasının, ne kayın babasının maddiyat açısından incil mesini, kırılmasını istemiyordu. Hem çalışıp hem okuya bilirdi. Bu kararı iki babaya da uygun bir dille anlatmalıydı. Aldığı kararla ekmeğinin son lokmasını ağzına atıp meyve suyunun kalanınıda yudumlamıştı ki Mehmet babasının yükselen sesi ile konuşmaya tekrar kulak kabarttı. Bu defa konuştuğu kişi Doğan dı. Ama neden böyle ters konuşuyordu ki Mehmet babası? Biraz daha kulak kabartınca işittiği sözler ile şok oldu. Şaşkınlıktan boğazına kaçan ekmek kırıntısı ile elini ağzına kapayarak öksürüğünü engellemek için içeriye kaçtı. Odaya girer girmez öksürüğünü serbest bırakan kız koridora doğru ilerlerken iyice şiddetlenen öksürüğü ile ortamın aydınlanması bir oldu.

 

Eli ile duvardan destek alarak iki büklüm öksürmekten kıpkırmızı olan karısını karşısında gören Kayra telaşla yanına gedi.

 

"Derya ne oldu!? İyi misin? " Derya başını olumsuz anlamda sallayarak aldığı kesik nefeslerinin arasında zorlukla konuşa bildi.

 

"Su! " Kayra karısının halinden korkarak panikle mutfağa koşup bardak aramaya koyuldu. Bir türlü bulamadığı bardakla eli ayağına dolaşırken ağzından dökülen küfürlerindehaddi hesabı yoktu. Son açtığı dolapta bulduğu bardağa musluğu açarak suyu doldurup hızla hala öksüren karısının yanına koştu. Öksürmekten iki büklüm olan kızı hafif doğrultarak bardağı dudaklarına uzattı. " İç hadi! Nefessizlikten öleceksin şimdi! Ne oldu böyle birden bire!? " Derya içtiği suyla nefes almaya çalıştı bir süre. Kayra karısının sırtını sıvazlayarak sakinleşmesini sağlarken Derya allak bullak olmuş bir halde cevap verdi.

 

"Balkonda bir şeyler atıştırıyordum ekmeğin kırıntısı boğazıma kaçtı. Sonra nefes alamadım işte. " Kayra belli etmesede tuttuğu nefesini bırakarak söylendi.

 

"Çocuktan betersin! İki lokmayı yemeyi de beceremiyorsun! Ama iş iğnelemeye, erkeklere laf atmaya gelince gayette güzel beceriyorsun! Nasıl bir şeysin anlamadım ki? " Derya kocasının sözlerini duymuyordu bile. Biraz önce işittiği sözler beyninde dolanıyordu sürekli. Öksürmekten ıslanan gözlerini kocasına çevirerek konuştu.

 

"Mutfağa masanın üzerine atıştırmalık bir şeyler hazırladım acıkmış sındır." Diyerek yatak odasına doğru ilerledi. Karısının tuhaf haline anlam verememişti genç adam. Söylediği sözlerin altında kalacak biri değildi karısı. Muhakkak cevabını verir damarına basardı. Derya bir şey hatırlamış gibi tekrar Kayra'ya döndü. " Balkona çıkma sakın. Çok pis! Ben yarın sabah temizlerim ondan sonra kullana bilirsin. " Kayra şaşkınca başını sallayarak karısını onayladı. Kapanan kapıya bakarak başını kaşıyıp kendi kendine söylendi.

 

"Bir haller var bunda! Gözlerindeki deli dalgalar durulmuş birden!"Mutfağa doğru yönelerek kendi kendine homurdanmaya devam etti. "Kesin bir şey var. Ben malı mı bilirim."Masanın üzerindeki sandviçi ve meyve suyunu görünce içi burkuldu. " Acaba çok mu üzerine gittim? Ondan mı öyle oldu? En iyisi bir kaç gün kendi haline bırakmak." Diyerek çektiği sandalyeye oturarak kendisi için hazırlanan sandiviçi yemeye koyuldu.

 

Derya işittiği şeylerin kendini ilgilendirmediğinin farkındaydı ama Kayra duyarda bir delilik yaparsa diye korkuyordu. Sonuçta Mehmet babası çocuklarıdan bir söz almıştı Tuğra öyle söylemişti. Eğer Meyra'nın hamile olduğunu öğrenirlerse Mehmet babasından daha büyük tepki göstere bilirlerdi. Üstelik Doğan'ın ve Mehmet babasının Meyra'dan gizlediği bir sır olduğu konuşmalarından da bariz bir şekilde belliydi. Daha fazla düşünmeyi bir kenara bırakarak babasının ofisinin kapısını çaldı. Yapılan hoş beş ve karşılama faslından sonra Derya okul mevzusunu açarak düşüncelerini anlattı ve babasının, kararlarına destek olmasını istedi.

Yunus önce red edip kendisinin karşılayacağını söylesede işin içine arkadaşının ve damadının gururu girince el mecbur kabul etti.

 

"Kızım bizim kabul etmemiz önemli değil, senin çalışmana Kayra izin verecek mi bakalım? " Derya babası nin boynuna sarılarak yanağına bir öpücük kondurdu.

 

"Onuda düşündüm baba. Siz yarın akşam, Mehmet babamlarla bize yemeğe gelin ben konuyu açarım sizde bana destek olursunuz. " Yunus kızının kararını başını sallayarak onaylarken Derya oktan kapıya ulaşmıştı bile. İkinci durağı Kayın babasının yanıydı. Ondanda aynı cevapları alınca Derya biraz daha rahatlamıştı.

 

"Kızım yük olacağını düşünme sakın! Eğer öyle düşünseydim bu evliliği okullarınız bitene kadar ertelerdim. Sen çalışıp kendi masrafınu kendin karşılamak istemeseydin de bana yük olmazdın. Çünkü senin kızlarım dan bir farkın yok. " Derya Kayınbabasının sözleri ile hüzğnle gülümserken adam devam etti. " Ne zaman sıkılırsan, yetişemediğini düşünürsen söyle.Baba ben beceremedim yapamadım de, gerekirse arabamı satar seni yine kimseye muhtaç etmeden okuturum." Derya gözlerindeki yaşlarla hızla yerinden kalkarak Mehmet'i kucaklayıp elini öptü.

 

"Kırılmadın değil mi? " Mehmet tebessümle kaşlarını kaldırdı.

 

"Ne kurulması seninle gurur duydum! O hayta Tuğra daha baba parası yemeyi düşünürken sen hem çalışıp, hem okumayı düşünüyorsun ya aferin sana." Derya kayın babasını tekrar kucaklayıp yarın akşamki yemeğe davet ettikten sonra kapıya yönelmiştiki Mehmet seslendi. " Deli gelin!" Mehmet'in hitap şekliyle Derya kıkırdayarak ona doğru döndü.

 

"Efendim baba. " İşittiği Baba kelimesi içinde bir yerlere dokunurken Mehmet ilaret parmağını kaldırarak uyarırcasına salladı.

 

"Çalışmana izin verdim ama benim bulduğum, benim istediğim işte çalışacaksın ona göre. "Derya başını sallayarak adamın sözlerini onayladı ve vedalaşarak ayrıldı.

 

Kayra arızalı olan asansöre bir kez daha küfrederek elindeki poşetlere bakarak homurdandı.

 

"Bu delinin bana garezi ne anlamadım gitti. Kendini taşıttığı yetmiyormuş gibi şimdide eşşek yğkü gibi poşetleri taşıtıyor. Görende ordu doyuracağız zanneder!" Merdiven basamağında durup biraz nefeslendikten sonra hem basamakları çıkmaya hem söylenmeye devam etti. "İki gündür sesimizi çıkartmıyoruz ya çık bakalım tepemize Derya Hanım!" Ayağı basamağa takılıp sendeleyince bu defada site yöneticisine saydırmaya başladı. "Ulan ben sen gibi yöneticinin de yapacağın işinde, asansöründe...Tövbe tövbe adamı durduk yere günaha sokuyorlar. Üç gündür koskoca sitenin asansörü yapılmazmı kardeşim.?" Sonunda kapıya gelen adam poşetleri yere bırakarak cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açarak poşetleri içeri taşıdı. Karısının mırıltıları mutfaktan gelirken elindeki poşetlerle o yöne doğru ilerledi. Görüş açısına giren karısının bir şeyler daha istemesinden korkarak elindeki poşetleri sessizce bırakıp kaçmaktı niyeti. Taki bakışları Derya'da takılı kalana kadar. Nasıl da yakışmıştı mutfağa öyle. Farkında olmadan yüzüne yayılan tebessümle izlemeye koyuldu.

 

Derya tezgahtaki yeşillikleri alıp kesme tahtasının üzerine koyarak başına gelişi güzel taktığı kenarları pul oyalı tülbenti sıkılaştırıp tepesinde bağladı ve lavaboya doğru ilerledi. Musluğu açarak ellerini yıkayıp ocaktaki çorbayı kontrol etti. Dilinde tutturduğu bir şarkının sözlerini kendince çevirerek söylerken tekrar yeşilliklerin başına gelip salatayı yapmaya koyuldu fakat mutfak kapısında kendisini izleyen genç adam dan habersizdi. Dudaklarından dökülen ezgi ile şarkısını söyleyerek işine konsantre oldu.

 

Kızım seni Nick'a vereyim mi?

İsterim babacuğum isterim!

Onun adı Nick, kasları içime düşürdü bir aşk

İsterim babacuğum isterim!

 

Kızın sözleri ile yüzündeki tebessüm silinip kaşları çatılan genç adam tam içeriye doğru bir adım atmıştı ki vazgeçerek beklemeye karar verdi.

 

Kızım seni Bernardo'ya vereyim mi?

İsterim babacuğum isterim!

Onun adı Bernardo ben öleyim o kollarda

İsterim babacuğum isterim.

 

Sabır dilenircesine başını yukarı kaldıran adam,bu deliyle ne yapacağını düşündü. Kız uydurduğu sözlerle şarkısına devam ederken adam öfkeyle nefesini dışarı verdi.

 

Kızım seni Burak'a vereyim mi?

İsterim babacuğum isterim!

Onun adı Burak sarılıpta yatsak

İsterim babacuğum isterim.

 

Yatmak ve yatak kelimesini duyduğu anda kan beynine sıçrayan Kayra artık duyduğu sözlere dayanamayarak kıza doğru biraz daha yaklaşmıştıki bir türlü kapanmayan ağzından dökülen sözlerle donup kaldı.

 

"Kızım seni Kayra'ya vereyim mi?

İstemem babacuğum istemem!

Onun adı Kayra, çeker beni vurur valla

İstemem babacuğum istemem!

 

Adamın koyu kahve gözleri öfkeyle dahada kararırken ağzının içinde bir küfür dolandırdı. Söylediği uyduruk şarkı ve kızın yaptığı işe odaklanmış hali ile yüzünü buruşturdu. Deli, deliyi görünce sopasını saklar dedikleri bu olsa gerekti.

 

"Kızım seni Kayra'ya vereyim mi?

İstemem babacuğum istemem!

Onun adı Kayra, ateş olur beni yakar valla,

İstemem babacuğum istemem! "

 

"Elin adamlarını o çatal diline dolayıp ağzından düşürmezsen o ateş seni yakıp küllerini o çok istediğin adamlara gram, gram hediye diye dağıtır haberin olsun! "

 

Kız arkasından gelen sert sesle yerinde sıçrarken elini göğsüne bastırıp daha sonra baş parmağı ile damağını kaldırarak dudaklarını suç işlerken yakalanmış bir çocuk gibi ısırdı ve yavaşça arkasını döndü. Karşılaştığı bakışlar işittiği sözlerin gerçekliğini yüzüne vurur cinstendi.

 

Bir gün bu deli kesinlikle onu yakıp kül edecekti! Kayra'nın ateş saçan bakışları üzerinde oyalanarak gezmeye başlayınca kız yutkunarak geriye doğru bir adım attı. Onun bu hareketi ile yüzünü buruşturan Kayra kelimeleri tükürürcesine döktü dilinden.

 

"O piçlerin adını anmak zevk mi veriyor sana? Beklentin ne söylesene? " Elini sertçe duvara vuran adam giderek dahada öfkeleniyordu. "Kocanın karşısında bile utanmadan başka erkeklerin hayalini kuruyorsun! Başka bir erkek bedenine sahip olduğu halde benim karım oldun! Böyle bir şeyi kaldıramayacağım hiç aklına bile gelmiyor değil mi? Ama benim duygularımı düşünecek kadar dıyarlı olsan listesini yaptığın o erkeklerin koynuna girmeyi hayal edecek kadar ucuzlaşmazdın! " Yumruk yaptığı elini tezgaha indirdi. Derya donmuş bir şekilde onu dinlerken kocası bu defa kırmaktan daha da öteye gidip kendisini faişe gibi gördüğünü ima eden sözleri ile yıkılmıştı. Kayra'nın gözlerine biriktirdiği kırgınlıkların acısı ve gözyaşları içinde bakarak sol elini kaldırarak avcunu açtı ve sağ elindeki bıçağı bir anda sol eline sürterek avucunu kesti.

 

"Ne yapıyorsun sen çıldırdın mı? " Kayra tezgahtaki kağıt havludan kopararak karısının eline uzanmıştıki Derya göz yaşları içinde elini havaya kaldırarak onu engelledi. Elinden yere damlayan kana bakarak yaralı elini bu indirerek bu defa kocasının göğsünün üzerine bastırıp acıyla konuştu.

 

"Bu kan o gece beklediğin bir damla kanın kefareti olsun! Göğsüne bulaşan kanım belki yüreğini bana karşı biraz olsun yumuşatır da yatağına tertemiz girip sözlerinle kirlettiğin karına güvenmeyi öğretir!" Bıçağı tuttuğu elinin tersi ile akan göz yaşlarını silerek sözlerine devam etti. "Ha! Hala bu sözlerime de güvenmiyorsan göğsündeki kanım temizlenmeden yaptığın hatayı anlamanı sağlayacağım. Ama bilki beni yapacağım şeye mecbur bıraktığın için ömür boyu unutamayacağım bir utanç izi bırakacaksın bende. " Kocasının göğsündeki elini çekerek kapıya doğru yönelmiştiki Kayra göğsünden ayrılan elin sıcaklığı ile ürpererek kendine geldi ve hızla karısının koluna yapıştı.

 

"Dur! Yarana bakalım! " Derya'nın yaralı elinden süzülen kanı gördükçe biraz önce dokunduğu yer ateş olup yakıyordu sanki tenini. Korku ve telaşla karısını ikna etmeye çalıştı. "Bak söz veriyorum sonra her şeyi konuşacağız! Ama sakinleş önce! "

 

"Bırak! " Kayra karısının kolunu bırakıp ellerini tamam dercesine havaya kaldırdı. " Sakın ğeşimden geleyim deme bu defa senin o kalın kafanı kırarım anladın mı beni! " Diyerek elindeki bıçağı tezgaha sertçe bırakarak akan göz yaşlarını sildi ve Kayra'yı mutfakta bırakarak çıktı. Yatak odasından çantasını alarak bulduğu bir fuları yaralı eline dolayan kız göz yaşları içinde sessizce evden ayrıldı. Kayra ise bu defa fazla ileri gittiğinin farkındaydı. Derya ile konuşmak istiyordu fakat kendisine kırgın olduğunu bildiği için sakinleşmesini beklemeye karar vererek tezgahtaki karısının yarım bıraktığı salatanın başına geçerek bir türlü hakim olamadığı öfkesine saydırmaya başladı.

 

"Allah belanı versin lan gerizekalı! Karın lan o senin ne olursa olsun karın artık! Kıza resmen faişe muamelesi yaptın! " Öfkesini doğrama tahtasının üzerindeki yeşilliklerden çıkarırcasına vuruyordu bıçağı. " Elini sardımı acaba! Doktora da gitmez ki şimdi laz delisi! " Karısının evde olduğunu düşünerek onun yarım bıraktığı işlerle ilgilenip bir nebzede olsa gönlünü ala bilmeyi umut etti. Derya ise sessizce çıktığı evden gözyaşları içinde uzaklaşırken sitenin çıkışında Tuğra ile karşılaştı. Kızın perişan halini gören Tuğra telaşla yanına gelerek kolundan tuttu.

 

"Derya ne bu halin!? Biri bir şey mi yaptı!? " Kız olumsuzca başını sallarken Tuğra daha çok endişelenmeye başlamıştı ki Derya yaralı elini göstererek iç çekti.

 

"Akşam ki yemek için salata yapıyordum elimi kestim! " Doğruları söyleyemezdi. Ne olursa olsun hem kendini hem Kayra'yı küçük düşüremezdi. "Hastaneye gidiyordum. " Tuğra telaşla başını sallayarak kızı kolunun altına aldı.

 

"Hadi beraber gidelim. " Derya önce kabul etmek istemesede sesini çıkartmadı. Tuğra'nın çevirdiği taksiye binerken sessizce fısıldadı.

 

"Kimsenin haberi yok. Kimse duymasın. Boş yere ortalığı velveleye vermeyelim. " Kaşlarını çatarak kıza bakan Tuğra şüpheyle konuştu.

 

"Kayra! " Derya bakışlarını kaçırarak cevap verdi.

 

"Onunda haberi yok. Söyleme sakın,boşuna telaşlanmasın. " Başını olumlu anlamda sallayan Tuğra taksiciye gidecekleri hastaneyi söyleyerek Derya'yı tekrar kolunun altına aldı.

 

Eline yapılan müdehaleden sonra Hayal'in şüpheli bakışlarına karşılık Derya gözyaşlarını akıtmaya devam ederken Tuğra üzüntüyle fısıldadı.

 

"Canın çok mu yanıyor? " Derya başını olumlu anlamda sallarken Tuğra kızın eline bakıp yüzünü buruşturarak bir abi edasıyla başınas bir öpücük bıraktı.

 

"Birazdan geçecek canım. " Derya'nın gözyaşları bu sözlerle dahada artarken Hayal ikiliye yaklaşarak Tuğra'nın omzuna dokunup kendisine bakmasını sağladı.

 

"Sen biraz dışarda bekler misin canım. Benim Derya ile konuşmam gereken şeyler var. " Tuğra, Derya 'ya bakıp onun onayını aldıktan sonra dışarıya çıktı.

 

"Ne oldu Derya? Ne bu halin?" Derya sessizce ağlarken Hayal yanına gelerek ellerini tuttu. "Belliki bir şey olmuş. Küçükken kolun kırıldığında bile bir damla göz yaşı dökmeyen sen bu ufacık çizik için bu kadar ağlamazssın! " Derya hüzüne bulanmış mavi gözlerini Hayal'e çevirdi ve kararlılıkla bakarak konuştu.

 

"Bekaret muayenesi yaptırmak için geldim ben sana Hayal abla! " Hayal duydukları ile şok olurken Derya da yaşadıklarına daha fazla dayanamayarak Hayal'in kollarına yığıldı.

 

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM 💕💕

 

yitenumutlar

 

 

Loading...
0%