Yeni Üyelik
5.
Bölüm

İ-D-B-S-5

@yitenumutlar

Bölüm şarkısı -Acıya Gülmek

 

Sedyenin üzerinde baygın bir şekilde yatan kızla ne yapacağını bilemeyerek dolandı odanın içerisinde Hayâl. Bayılmadan önce ne istemişti bu deli kendisinden? Düşündükçe çıldıracak gibi oluyordu. Her şey nasıl bu raddeye gelmişti? Kayra ile arasında ne geçmişti de bu kız böyle bir şey istemişti kendisinden? Kayra aklına düşünce öfkeyle saçlarını çekiştirdi kız. Kapıyı açarak içeri giren arkadaşı Hayâl 'in o halini görünce endişeyle yanına yaklaştı.

 

"Canım ne oluyor? Ne bu halin?" Hayâl sıktığı dişlerinin arasından tıslarcasına cevap verdi arkadaşına.

 

"Delireceğim Filiz! Bu erkek milleti yüzünden kesinlikle kafayı yiyeceğim! " Arkadaşı Hayal'in durumunu bildiği için onu sakinleştirmek isterken sedyede yatan Derya'yı işaret ederek öfkeli sözlerine devam etti Hayâl." Bu kız yeni evlendi. Üç gün oluyor daha Filiz! Ama bil bakalım ne için hastaneye gelmiş ve benden ne istiyor!?" Kız dudaklarını bükerek bilmiyorum dercesine başını sallarken Hayâl sinirle bir kahkaha atarak tekrar saçlarını çekiştirdi ve bağırarak sorduğu sorunun cevabını kendisi verdi arkadaşına. "Bakirelik testi istiyor Filiz! "

 

"Neee!" Deyim yerindeyse ağzı bir karış açık kalan kız tıpkı Hayâl gibi öfkeyle konuştu." Beni o kızı muayene etmem için çağırmadın değil mi?" Hayâl kararsız gözlerle arkadaşına bakarken kız yüzüne dökülen saçları arkaya doğru attırarak odanın içerisinde dönmeye başladı. " Ben böyle bir şeyi yapmam! Bak kız ayılsın isterse durumu polise bildiririz! Belki kocası tarafından zorlanmıştır!" Hayâl sinir bozucu bir kahkanın ardından alayla konuştu.

 

"Polis mi? Onu bu hale getiren belki de polis olan kocasıdır ne dersin? " Filiz'in ağzı tekrar bir karış açılırken başını sallayarak kendine gelmeye çalıştı ve işaret parmağını kaldırarak bakışlarını şüpheyle kıstı.

 

"Bekle bir saniye. Yani sen bu kızı ve eşini tanıyor musun? "

 

"Bana eşi deme Filiz eşi deme! O Kayra denilen şerefsizi,öküzü elimden kimse alamayacak! Protein eksikliğinden gelişmemiş beynine beyin nakli yapacağım o hayvanın!" Filiz durumun ciddiyeti karşısında dudaklarını ısırırken sedyede yatan kıza üzgün bakışlarını çevirmiştiki Hayâl'in bağırışı ile olduğu yerde korkuyla sıçradı. "O Kayra denen dağ ayısını bu hastanede kobay olarak kullanmazsan bana da Hayal demesinler! " Filiz parmağı ile damağını kaldırırken aniden açılan kapıyla tekrar yerinde sıçrayarak homurdandı.

 

"Tövbe bismillah!" Tuğra hızla içeri girerek gözleri ile odayı taradı. Derya'yı baygın bir şekilde sedyede uzanır vaziyette görünce panikle konuştu.

 

"Ne oluyor Hayâl abla? Derya niye baygın?" işaret parmağını kaldırarak panikle sedye deki kızı işaret etti ve panikle sözlerine devam etti. O... O iyi mi? Attın beni dışarı iki de bir Kayra diye bağırıyorsun. Bir problem mi var? "

 

Hayâl aniden odaya dalan Tuğra ile öfkeyle gözlerini devirdi ve kendilerini izleyen arkadaşına dönerek konuştu.

 

"Sen yapmak istemediğin o muayeneyi yap!" Arkadaşı onaylamazca başını sallarken Hayâl tekrar konuştu. " Filiz o muayeneyi yap. O adamım diye ortada gezen Kayra hayvanı bunu hak etti. Hem emin ol sen yapmazsan Derya yaptıracak başka bir doktor bulur. Kafasına koymuş bir kere." Tuğra olanlara anlam veremeyerek ikiliyi izlerken Filiz çaresizce başını salladı. " Muayeneyi yapınca raporu bana ver. " Kız tekrar başını sallarken Tuğra Derya'nın hali ve anlam veremediği konu karşısında huysuzca söylendi.

 

"Ya ne olduğunu banada anlatacak mısınız? Ne oluyor? Ne muayenesi? Derya'nın nesi var? Allah aşkına bir şey söyleyin yoksa Kayra'yı ararım inanın bana bu hastaneyi başınıza yıkar! Demedi demeyin!" Kayra ismini duyması ile iki kadın da aynı anda kükredi.

 

"Çık dışarı! " Tuğra tırsak bir şekilde ikiliye baka kalırken Hayâl onu kolundan tuttuğu gibi odanın dışına sürükledi. İri gözlerini dahada irileştirerek Tuğra'nın göğsünü dürttü ve uyarırcasına işaret parmağını kaldırarak tısladı.

 

"Demek hastaneyi başımıza yıkacak o ikizin olacak hayvan ha!? Hiç durma ara! " Tuğra ürkek bir şekilde Hayâl'e baktı. Ne olmuştu bu kıza? Ne çıkmıştı içinden? O düşünceler ile boğuşurken Hayâl tekrar kükredi. " Hadi arasana! Eğer yirmi dakika içinde burada olmazsa sonunu hiç düşünmeden elimdeki raporla siteyi onun başına yıkar insan içine çıkacak yüz bırakmam o ikizin olacak ayı da! " İşittiği sözler karşısında Tuğra neye uğradığını şaşırdı. Ne yapmıştı ikizi olacak o manyak acaba? Bu kızlar neden böyle çıldırmıştı? Hayâl arkasını dönerek koridorda kaybolurken Tuğra telaşla telefonuna sarıldı.

 

Mutfakta ufak hazırlıkları tamamlayan Kayra yemekleri beceremeyeceği için çaresizce etrafını süzdü. Karısının kendine gelip gelmediğini düşünürken onun son hali gözlerinde canlanınca bir küfür dolandırdı ağzında. Ne yapacak, nasıl davranacaktı hiç bir fikri yoktu. Elini kuruladığı kağıt peçeteyi çöpe atarak derin bir nefes aldı ve yatak odasına doğru ilerledi. Geldiği kapının önünde derin bir nefes daha alarak bir iki sefer kapıyı tıkladı.

 

"Derya. Ben salatayı ve meze çeşitlerini hazırladım. Hadi sende çıkta yemek işini de halledelim. "İçeriden bir tepki gelmeyince söylediği sözlerin farkına vararak avcunun içini alnına sertçe vurdu ve sessizce kendi kendine söylendi.

 

"Malsın oğlum cidden malsın! Kızında onca sözden sonra derdi yemekti! İnsan önce bir özür diler hayvan!" Boğazını temizleyerek tekrar kapıya tıkladı.

 

"Derya. Bak tamam özür dilerim. Biliyorum kabalık hatta hayvanlık ettim ama şimdi bunları konuşmanın sırası değil daha sonra konuşup halledelim ne dersin? Yani sende o yılan dilini tutsan bende o kadar tepki göstermezdim! Dilinden erkeklerden ve onların kaslarından başka bir şey dökülmüyor. Bende haksız değilim sonuçta. " Sözlerinin farkına varınca sinirle dilini ısırdı. Kendisinin de ondan aşağı kalır yanı yoktu gani. Ne demeye tekrar aynı konulara giriyordu ki. Sıkıntıyla elini saçlarının arasından geçirerek sözlerine devam etti. " Her neyse bunları sonra konuşalım. Bak ailelerimiz gelecek ve biz evliliğimize onları inandıracağımız konusunda hem fikirdik öyle değil mi? Hadi şimdi çık o odadan işimizi halledelim. " Derya dan yine hiç tepki gelmeyince aklına gelen karısının yaralı eli ve ona bir şey olma ihtimalinin düşüncesi ile nefesi kesildi genç adamın. Korkuyla kapıyı açan adam bakışlarını hızla odada gezdirdi. Gözleri karısını göremeyince bir kaç büyük adımla odadaki banyoya ilerledi ve bir an tereddüt etsede hızla kapıyı açtı. Sonuç yine aynıyken evin bütün odalarını ve balkonları telaşla dolandı fakat Derya dan hiç bir iz yoktu. Telaşla evin içinde sağa sola dolanan adam karısının nereye gitmiş olabileceğini düşünüyordu. Annesine mi gitmişti acaba? Aklındaki fikri hemen eledi. Yaralı eliyle kimseyi telaşlandırmak istemezdi. O yüzden ne Deniz annesine ne de kendi annesine gitmiş olabilirdi. Diğerlerine de gitmezdi çünkü ortalığı velveleye vereceklerini Derya gayet iyi bilirdi. Ellerini yüzünde gezdirerek çaresizlikle ne yapacağını düşünürken çalan telefonunu hızla cebinden çıkardı. Belki arayan Derya dır diye ekranına bakmıştı ki Tuğra'nın ismini görünce yüzünü buruşturdu. Ne istiyordu şimdi bu dengesiz. Fakat birden aklına gelen düşünce ile açıp açmamak arasında kaldı. Derya onun yanında olabilir miydi? Hemen telefonun açma tuşuna basıp sakin olmaya çalışarak cevap verdi.

 

"Efendim Tuğra. "

 

"Lan ne bok yedin sen!? " Kayra kardeşinin sorusu ile şüpheyle kulaklarını dikerken kısa bir an düşündü. Sonuçta bu salağın sağı solu belli olmazdı. Hiç yoktan karısı ile arasında olanları anlatmaya niyeti yoktu. Karı koca arasında böyle tatsızlıklar olurdu değil mi? Tam konuşacaktı ki Tuğra öfkeyle tekrar konuştu. "Böyle kukuman kuşu gibi düşündüğüne göre kesin içinden çıkılmayacak bir bok yedin lan!" Kayra temkini elden bırakmayarak cevap verdi ikizi ne.

 

"Ne diyorsun lan? Ne bok yiyecek mişim?" Tuğra öfkeyle derin bir nefes çekti içine ve tekrar konuştu.

 

"Lan bi bok yemedin de Derya'nın o hali ney? Hayâl abla niye çıldırmış gibi bana saldırarak tehdit etti. "Tuğra'nın anlattıklarına anlam veremeyen genç adam telaşla konuştu.

 

"Ne diyorsun lan sen? Ne yi var Derya'nın? Hayâl abla ne alaka? Nerdesiniz oğlum siz? "

 

"Senin olmayan beynini sikeyim beynini! Lan siteye girereken Derya ile karşılaştım. Eli yaralıydı hastaneye gelecektik Hayâl ablanın çalıştığı hastaneye gidelim dedi. Geldik Hayâl abla müdehale etti. Sonra beni odadan çıkardılar bir ara Kayra diye yeri göğü inletince içe bir girdim Derya baygın sedye de yatıyor. "

 

"Neeee! Ne oldu lan karıma!? " Tuğra'nın nefes almadan anlattıkları ile Kayra panikle cüzdanını alarak hızla evden çıktı. İkizi nin tepkisi ile başını sabır dilenircesine sağa sola sallayan Tuğra sözlerine devam etti.

 

"Lan kazma! Biz ne yapacağız senin karına? İçeride başka bi doktor daha var, o muayene ediyor şimdi Derya'yı. Ama senin adını duyunca hem Hayâl hem diğer doktor cin çarpmış gibi oldu. Hayâl abla hastaneyi başıma yıktı lan. Ara o Kayra'yı buraya gelsin yoksa ben o siteyi onun başına yıkarım diye esti gürledi. " Kısa bir an duraksayan Tuğra derin bir nefes alarak şüpheyle sordu. " Kayra ne bok yedin lan kıza? Bak ben Hayâl ablayı ilk defa böyle gördüm. Ne oluyor lan? " Karısının Hayâl'e her şeyi anlattığını düşünen Kayra sıkkın bir ses tonuyla cevap verdi.

 

"Bir şey olduğu yok. " Diyerek telefonu Tuğra'nın yüzüne kapattı. Site çıkışında taksiye binerek hastanenin aderesini verdi ve arkasına yaslanarak ağrıyan başını ovmaya başladı. Bu kız tam bir baş belasıydı. Tamam hatalı olabilirdi fakat bu durumu kendi aralarında halkede bilirlerdi. Ne gerek vardı ki Hayâl'in duymasına? Üstelik Tuğra'da şüphelenmişti. Tuğra ve Hayal'in bilmesi bu evliliğin tuhaf gidişatını ailelerin de öğrenmesi demekti. Onların öğrenmesi bir sürü sorunun kırgınlıkların, küskünlüklerin başlangıcı demekti. Böyle geniş,yıllardır yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen bir aileye sahipken onların arasının açılma sebebi olmak istemiyordu. Derya'ya içinden saydırırken fark ettiği ayrıntıyla bir kez daha öfkelendi. Ona hastaneye gitmeyi teklif etmişti ama hanımefendi ne yapmıştı Tuğra ile gitmişti. Bu kız neden Tuğra ile her zaman daha yakındı. İçine düşen kuşkuya kendini daha fazla kaptırmamak için sinirle yüzünü sıvazlayarak sıkıntılı bir şekilde nefesini dışarı verdi. Taksicinin geldiklerini belirten sözleri ile sakinleşmek için kapattığı gözlerini açarak cebinden ücreti çıkarıp ödedi ve hızla araçtan indi. Hastaneye girerken bu gün müdürü ile yaptığı konuşmayı düşündü. Doğru bir karar verip vermediği konusunda kararsızken şu an Derya ile içinde bulundukları duruma bakılırsa eğitimini Erzincan da tamamlamak istemekle yerinde bir karar vermişti. Böylelikle bir sene boyunca bir birilerinden uzak kalacaklardı ve bu belkide evliliklerini kurtarmak için iyi bir fırsat olabilirdi. Hayâl'in odasının olduğu koridora geldiğinde kendisine hızla yaklaşan Tuğra'yı görünce kaşlarını çatarak endişe ile yaklaştı. Karısı ortalıkta görünmediğine göre hâlâ ayılamamış mıydı yani? Nesi vardı bu kızın Allah aşkına? Neden hâlâ kendine helememişti? Yakasına yapışan ellerle daldığı düşüncelerden sıyrılırken Tuğra'nın öfkeyle söylediği sözlerle kendine gelmesi uzun sürmedi.

 

"Ulan ne yaptın o kıza da bu hale geldi? Kayra eğer o kızın bu halde olmasının sebebi sensen yemin ediyorum kardeş falan dinlemem ağzını burnunu kırarım lan senin? " Tuğra'nın verdiği tepki ve söylediği sözler gelirken içine düşen kuşkuyu yeniden canlandırmıştı adeta. Bu şerefsizin onun karısına olan ilgisinin sebebi neydi? Derya'nın üzerine neden bu kadar düşüyordu? Trabzonda Derya için söylediği sözler çınladı birden kulaklarında. " Sen evlenmekten vazgeçersen haberim olsun ben evlenirim Derya ile. Gayet iyi anlaşıyoruz elimden kaçırmak istemem doğrusu!"Buna benzer şeyler söylemişti değil mi kardeşi olacak bu Piç! Beyninde yankılanan sözlerle yakasındaki elleri hırsla itti ve kardeşinin yüzüne öfkeyle yumruğunu geçirerek kükredi.

 

"Yeter lan! Senden mi öğreneceğim karıma nasıl davranacağı mı? " Tuğra patlayan dudağından akan kanı elinin tersi ile silerken Hayâl ve Derya'da dışardan yükselen tanıdık seslerle hızla kapıyı açarak koridora çıkmışlardıki Kayra'nın öfkeli sözleri ve Tuğra'ya doğru olan hamlesi ile şok oldular. " Derdin ne lan senin? Sanane benim karım dan? Sanane karımla olan ilişkim den? Gözün mü var lan Derya da? Ne zaman arkamı dönsem karımın yanında mantar gibi biliyorsun Piç! " Kızlar duydukları sözlerin ağırlığı ile ikinci bir şok dalgasına kapılırken Tuğra gök gürültüsünü anımsatan bir sesle kardeşinin üzerine doğru koşarak suratına kafa attı.

 

"Laaaan!" Kayra'nın yakalarından tutup silkerken etrafta toplanan kalabalığı umursamadan bağırmaya devam etti. "Şerefsiz miyim lan ben? Puşt muyum? Kardeşimin karısına o gözle bakacak kadar adi bir Piç miyim?" Kayra'yı geriye doğru itti ve ateş saçan kahverengi gözlerini kendisininkini ile aynı olan gözlere çevirerek hayâl kırıklığı ile söylendi. " Keşke Derya'nın sana olan aşkını bilmeseydim! İnan bana eğer bilmeseydim ne olursa olsun kardeşim dediğim bu kızı sana yar etmezdim Kayra! Bedeli ne olursa olsun senin gibi bir delinin, kalbi olmayan bir hayvanın insafına bırakmazdım onu! " Tuğra'nın sözleri ile Derya'nın gözlerinden yaşlar firar ederken Kayra onun akan göz yaşları ile daha da öfkeleniyordu. Kardeşi ve karısının arasındaki o anlam veremediği bağ daha ok öfkelenmesine sebep oluyordu. Hayâl daha fazla rezillik çıkmadan Kayra'ya dönerek işaret parmağı ile odasının kapısını göstererek keskin bir dille konuştu.

 

"Hemen odaya giriyorsun Kayra! Eğer biraz daha rezillik çıkarmaya devam edersen bütün bu saçmalıkların açıklamasını Mehmet ve Yunus Amcama açıklamak zorunda kalacaksın! " Hayâl"in sözleri ile kardeşine ve kapıda gözyaşları içinde dikilen karısına ters bakışlarını yollayarak sinirle odaya girdi. Hayâl başıyla Derya'ya da odaya girmesi için işaret verirken daha sonra Tuğra'ya dönerek sakin bir dille konuştu. "Sende sakin bir şekilde burada bekle! Sana ihtiyacımız olabilir! "Sözlerini bitiren kız odaya girerken Tuğra hızla konuştu.

 

"Ben neden giremiyorum içeri? Ne oluyor Hayâl abla? Benden ne gizliyor sunuz?" Tuğra'nın soruları ile kız derin bir nefes alarak cevap verdi.

 

"Karı koca arasında özel bir durum canım. Sen dediğimi yap burada bekle. " Diyerek içeri girerken Tuğra'da başını sallayarak onu onaylamakla yetindi .Ellerini gür saçlarının arasından sıkıntı ile geçirerek kapının önünde gergin bir şekilde volta atmaya başladı. İkizi olacak dallama güzel bir sopayı hak etmişti lakin ne yeri ne zamanıydı. Derdi neydi bir türlü anlamıyordu. Görmüyor muydu karısının gözlerindeki aşkı? Karısını ondan kıskanmıştı! Kardeşinden kıskanmıştı resmen! Kendini geçmişti ama o lafları Derya'nın önünde sarf etmesi hiç iyi olmamıştı. Derya'yı kendisi kadar iyi tanırdı. Deve kini vardı sevgili yengesin de. Er geç o sözlerin intikamını gerizekalı ikisinden alırdı tanıdığı Derya. Yüzüne yayılan sinsi sırıtıla homurdandı.

 

"Ulan beyni gelişmemiş amip işte o zaman zevkle yardım edeceğim Derya'ya. " Diyerek arkasında bulunan sandalyelerden birine bıraktı bedenini.

 

Karşısına oturan karısının bitkin haline bakarken elindeki sargıda dikkatinden kaçmamıştı. Derya'nın hâlâ ağladığını görünce sinirle homurdandı.

 

"Kardeşim olacak o Piç için mi ağlıyorsun!? Derdiniz ne lan sizin?" Sakinleşmek istesede bir türlü başaramıyordu. Aynı şeyler tıpkı bir rekam şeridi gibi aklında dönüyordu. Derya'nın öpüştüğü o görüntü, başka erkeklere karşı sözde de olsa aşırı ilgisi, gerdek gecesindeki yaşadıkları ve kardeşi ile olan gereksiz, samimiyeti. Bu düşünceler sürekli beyninde dönerken bir türlü sakinleşemiyordu. Elini yanındaki masaya sertçe vurarak Derya ve Hayâl'in korkuyla yerinde sıçramasına neden oldu. " Ne var Tuğra ile aranda!? Sebebi ne aranızdaki bu tuhaf bağın!?" Derya başını olumsuz anlamda sallayıp şok olmuş bir şekil de kocasına bakarken Hayâl daha fazla dayanamayarak öfkeyle bağırdı.

 

"Yeter! Sen nasıl bir erkeksin ha!? İnsan karısına nasıl böyle bir itham da bulunur!? Kendine gel Kayra! Biri beraber büyüdüğün seni seven karın, diğeri kardeşin! İkizin! Böyle erkeklik olmaz! "Hayal'in sözleri Kayra'yı daha fazla öfkelendirirken sakin olmaya çalışarak düşündü. Erkeklik! Neydi bu erkeklik!? Sevdiği kızı başkası ile öpüşürken görüp ya sevdiyse o çocuğu diyerek sesini çıkaramamak mıydı? Kardeşi testiyi vurup korkuyla sallanırken, sevdiği kadının yaşlı bir herifle hayatı kararmasın diye her şeyi üstüne almak mıydı erkeklik!? Kardeşi ve karısı arasında olan samimiyete bike imrenmek, kıskanmak mıydı erkeklik!? Yada hasreti ile yandığı sevdiği kızın teninde başkasının izlerinin var olduğunu bildiği halde cehennemi kabullenmek miydi erkeklik!? Sahi ne zor bir yükmüş erkek olmak diye alayla söylendi içinden.

 

"Abla boşuna dil dökme çünkü karşındaki adamın erkeklik kavramını bildiğinden bile şüpheliyim! Şu ana kadar yaptığı her şey bir yana kardeşine yakıştırdığı ithamlara bakarsan..."Hayal'in sözleri ile tepesinin atması, üstüne bir de karısının sözleri ile de deli damarının kabarması bir olan genç adam elini masaya sertçe vurarak oturduğu sandalyeden hırsla kalktı. Öyle bir öfkeyle kalkmıştıki kalkmasının etkisi ile sandalye yere düşerken o işaret parmağını hesap sorarcasına sallayarak konuşmaya başladı.

 

"Nasıl olur erkeklik ha!? Nasıl olur!? Anlatın hadi! Beraber büyüdüğün kıza abi diye gösterilirken içinde büyüyen aşkı herkesten saklamaya çalıştığım için mi erkek değilim!? Yoksa ne olursa olsun deyip gözünü karartarak sevdamı itiraf edecekkken, sevdiğim kızı başka biriyle öpüşürken görüp onu seviyorsa diye aşkımı kalbime gömdüğüm için mi erkek değilim!? Kardeşimin kırdığı testi yüzünden Derya'nın yaşlı bir bunakla evlenmesine göz yummadığım için mi erkek değilim!? Karımın dilinde her gün başka adamların vücut hatları dolanırken sabrettiğim için mi erkek değilim!? " Öfke bedeninde bir zehir gibi yayılırken dilinden dökülenlerin farkında değildi Kayra. Belkide yıllardır içinde biriktirdikleri ve son günlerde yaşadıkları yüzünden bir sinir krizinin eşiğinde olduğunun bilincinde olmayarak dökülüyordu kelimeler birer zehir damlası gibi. Öfkeden kıpkırmızı olan yüzü ve gerilen boyun damarları onu dahada korkutucu yaparken sözlerine devam etti. " Yoksa benden önce başkasının koynuna giren karı... " Yüzüne sertçe inen tokatla sözleri yarım kalırken Derya attığı tokattan sonra yaşlarla ıslanmış gözlerini irice açtırdı ve elini dur işareti yaparcasına kaldırarak derin bir nefes aldı.

 

"Söylediğin her sözün her hakaretin kalbimde açtığı yarayı gün gelir belki yine merhemi sen olursun! Olacaksın da! Ama başka bir erkeğin bana dokunduğunu söylemeyi kes artık!" Elini kaldırarak kocasının üzerindeki tişörtün göğüsündeki kan lekesine dokundu ve sözlerine devam etti. " Sana bu kan kurumadan sadece seninle olduğumu ıspatlayacağımı söylemiştim! "Elindeki sıkmaktan buruşan kağıdı Kayra'nın göğsüne çarparak bakışlarını gözlerine dikerek kesin bir dille tısladı. " Oku! Oku da karına yakıştırdığın şey doğrumu değil mi o gerçekleri görmeyi red eden gözlerinle gör sonucu!"Kayra'nın kaşları anlam veremediği sözler karşısında hızla çatılırken bakışlarını karısın elindeki buruşmuş kağıda çevirdi. Ne diyordu bu kız? Neyi görecekti? Derya'nın elindeki kağıda uzanarak kağıtta yazılanların üzerinde gözlerini gezdirerek anlamaya çalıştı. İlk gözüne çarpan yazıyla elektirik çarpmış gibi titreyen adam bakışlarını bitkin bedenini sandalyeye bırakan karısına çevirdi. Neydi bu şimdi? Derya gözlerinden süzülen yaşları elinin tersi ile silerken o elindeki raporun sonucunda gezdirdi bakışlarını ve ne olduğunu anlamayarak şaşkın bir dille sordu.

 

"Bu ne demek oluyor?"Aklı böyle bir şeyi anlamazken yada anlamak istemezken elindeki kağıt parçasından bakışlarını çekerek bir süre Derya'ya şaşkınca baktı. Onun sessiz kalışı ve sadece ağlaması içine tuhaf bir korkunun tohumlarını ekerken Hayâl, Derya'nın düştüğü duruma daha fazla dayanamayarak öfkeyle cevap verdi yanı başında dikilen adama.

 

"Ne mi oluyor!? Senin hayvanlığının belgesi! Senin ilkel davranışlarının, karını ömür boyu unutamayacağı, senin yüzüne her baktığında hatırlayacağı, sana ispatlamak için kendi gururunu hiçe saydığı utanç kaynağının belgesi! " Kayra işittiği sözler karşısında ne cevap vereceğini bilemezken içine düşen korku adeta hatasını yüzüne çarparcasına fısıldadı. Eğer elinde tuttuğun kağıt düşündüğün şeyse karının yüzüne bakamayacak olan sensin! Onu bu belgeyi almaya sözlerinle iterken esas gururunu ayaklar altına alan sensin! Hayâl haklı o senin hayvanlığının belgesi! Böyle bir durumda utanması gereken sensin! Düşünceler beynini istila ederken elinde tuttuğu kağıdı ateşe değmiş gibi aniden bıraktı. Kayra'nın atan rengi ve sürekli değişen mimikleri ile Hayâl göğsünü dürterek bakışlarının kendisine dönmesini sağladı ve karşısındaki adamın onu dinlediğinden emin olarak sözlerine devam etti. "Biraz önce ateşe değmiş gibi yere attığın kağıtya tıp dili ile açıklama yapmışlar sana! Ama ben senin anlayacağın dilden anlatayım da o ilkel beynin anlasın raporda ne yazdığını. Karın bakire! Bazı kızlık zarları esnek olur ve ilk birleşmede bozulmaz! Ama senin gibi kıt düşünceliler bunu farklı algılar! " Hayâl'in sözleri ile Kayra'nın kahverengi bakışları hızla karısına döndü. Onun mavi gözlerinde bir suçlama bir tiksinti belirtisi ararken karşılaştığı sadece büyük bir kırgınlıktı. O kırgınlık bir an öyle bir acıttıki genç adamın canını sanki Derya'nın deniz gözlerinde utançtan boğuluyormuş gibi nefessiz kaldı. Bakışlarını o kırgınlıklardan kaçırarak başını öne eğerken Hayâl bir kez daha devam etti sözlerine. "Ona kendinden önce başka birinin sahip olduğunu zanneder ve sonu bitmeyen ithamlarda bulunur! Tabi kapı dışarı atmamışsa! Öldürmemişse!" Hayâl'in bakışlarına acıyla karışık alay pırıltıları düşerken devam etti." Tabi senin gibi insaflı olup kendi dilinde yaptığını erkeklik olarak görüp kızı kabullenme lütfunda bulunanlarda var!" Sözlerini bitiren kız kapıya doğru ilerlerken aklına gelen ayrıntı ile geri döndü ve eğilerek yerdeki kağıdı alıp Kayra'nın göğsüne çarptı. "Aklında şüphe kalmasın,karının muayenesini ben yapmadım! Sonra kıza torpilli rapor aldın diye ithamlarda bulunma! " Kayra'nın pişmanlık dolu gözleri Hayâl 'in kiler ile buluşunca kız olumsuz anlamda başını sallayarak son sözlerini söyledi. "Olmadı Kayra, yakışmadı bu sana! Senden böyle bir şeyi beklemezdim doğrusu! " Hayâl arkasını dönüp hızla odadan ayrılırken Kayra utançtan yerin dibine gire bilmeyi diledi o an! Ne söyleseler, ne yapsalar haklılardı. Az bile söylemişler yüzüne tükürseler hak etmişti. Nasıl savunurdu kendisini? Böyle bir şeyin savunması olurmuydu? Sevgisi aşkı mıydı gözünü bu kadar kör eden yoksa hırsının kıskançlığının esirimi olmuştu. Karısına sevdiği kıza karşı yaptığı bu zulmün sebebi neydi?

 

Derya hareketsiz bir şekilde karşısında dikilen sevdiği adama acıyarak baktı. Yerinde başkası olsa yaptığı onca şeye ettiği onca hakarete karşılık yüzüne dahi bakmazdı. Fakat o farklıydı. Onun yüreğindeki aşk başkaydı. Her şeyi göze almıştı ama elbetteki bu kadarını beklemiyordu. Bu kadar kırılmayı, bu kadar yaralanmayı beklemiyordu. Gurursuzdu belki, fakat aşkta gurur olmazdı! Mantık olmazdı! Şu an şu saniye yüreğini bu odada bırakıp her şeyi göze alarak çıkabilirdi bu odadan. Ne çekeceği acılar, ne geride bırakacağı yıllar, ne de kardeşten öte ailelerini bir birine düşman etmek umrunda olurdu. Ama sevdası vardı! Kırılsa da, yıkıl sada, yaralansa da bütün dertlerinin çaresinin karşısındaki adamda olduğunu biliyordu. Sanki çaresiz bir hastalığın pençesindeydi ve tek ilacı sevdiği adamda kocasındaydı. Belki saftı belki biraz deliydi fakat hiç bir zaman aptal bir aşık olmamıştı. Yine olmayacaktı! Onsuz saha çok acı çekeceğini, nefessiz kalacağını, yaşayamayacağını bilirken kendini o acıları bile isteye çeken sonra affetmek zorunda kalan aptal aşık durumuna sokmayacaktı. O bir karar almıştı ve savaşacaktı. Her savaşın taktiği farklıydı, tıpkı Derya'nın taktiği gibi. Önce affedecek,sabırla bekleyip kazandığından emin olduğu anda gereken cezayı zevkle verecekti. Gereksiz yere acı çekip daha sonra affeden aptallardan olmayacaktı.Sabır en büyük silahıydı. Tıpkı şimdi kocasının kendisi ile hesaplaşmadının bitmesini beklediği gibi sabırlı olacaktı.

 

Kayra'nın kafasında bin bir düşünce aynı anda dolanırken, kendisini suçluyor en ağır küfürleri iletiyordu beyninin en hassas noktalarına. Karısının yüzüne bakamıyordu, zaten baksa diyecek sözüde yoktu. Derya'nın sessizliği daha çok gerilmesine sebep olurken bağırsın, çağırsın, aynı hakaretleri oda kendisine yapsın ama sessiz kalsın istemiyordu. Onun sessizliği canını daha fazla yakarken aklına olmadık ihtimaller geliyordu. Bu sessizliği artık ondan vazgeçişinin sebebi miydi? Ne bekliyordu ki? Elbette kendisine böyle bir hayvanlığı reva gören adamla evli kalmak istemezdi. Aniden kaşları çatıldı. Boşar mıydı onu? Kendi düşüncesi ile başını olumsuz anlamda salladı. Hayır hayır boşamazdı. Aileler vardı arada, her şeyden önemlisi karısı seviyordu onu! Tamam belki inanmak istememiş olabilirdi ama Hayâl de öyle söylememiş miydi? Derya seviyordu onu. Her ne olursa olsun izin veremezdi bu boşanma işine. Gerekirse giderdi! Karısıda yanlız kalıp kafasını toplardı. Zaten gidecekti. Evet en iyisi gitmekti. Zaman her şeyin ilacı dememişler miydi böylece bir nebze unutulurdu bu yaşadıkları ve o zaman karısının yaralarını sarıp incinen kalbini kazanmak daha kolay olurdu. Zaten yediği boklardan sonra en iyisi kendini uzak tutup karısını varlığı ile daha fazla yaralamamaktı. Bir cezayı hak etmişti fakat Derya ona boşanma gibi bir cezayı layık görmeden o kendi cezasını kendi kesmeliydi. Sevdiği kadından uzak kalmak onun için en büyük cezaydı zaten. Aldığı kararla başını olumlu anlamda sallayarak odadaki sessizliği bozdu.

 

"Ben gidiyorum! Bir yıllığına! Eğitiminin kalan bir yılını Erzincan da tamamlayacağım. " Derya ikinci bir hayal kırıklığı ile sarsıldı. Ne diyordu bu? Bir özür bile dilemeden şimdide gitmekten mi bahsediyordu? Kayra yere eğdiği başını kaldırmadan devam etti sözlerine. "Böylesi daha iyi Derya! En iyisi bir süre ayrı kalıp hatalarımızı değerlendirip ders çıkartmamız!Tamam ben çok büyük bir hata yaptım kabul ediyorum, fakat bu ayrılıkta kendine çeki düzen vermesi gereken sadece ben değilim." Derya kocasının sözleri karşısında şok olmuş bir şekilde yerinden fırladı ve elini hesap sorarcasına sallayarak öfkeyle bağırdı.

 

"Özür dilemen gerekirken bir de beni terk etmekten bahsediyorsun! Kendine mi ceza kesiyorsun banamı!?" Kayra karısının isyanı ile söylediği saçma sözlerin farkına varmış kaş yapayım derken göz çıkardığınu anlamıştı. Kesinlikle konuşmayı bile bilmeyen ayının tekiydi. Derya başını olumsuz anlamda sallayarak acıyla söylendi. "Sende hiç utanma yok mu!? Şunu hiç unutma Kayra,kendi kendisinden utanmayan yeryüzünde kimseden utanmazmış!" Kocasının kendini açıkşamasını dinlemeden kapıya doğru ilerlerken son vuruşunu yaptı. " Eve gitmek istiyorum! Malum akşama misafirlerim var. Tuğra ile giderdim ama senin saçma sapan ithamlarına daha fazla maruz kalmak istemiyorum! "Diyerek odadan çıktı.

Kayra'da karısınun sözlerinden sonra hızla odadan çıkarak koşar adım peşine takıldı. Tuğra dangalağı karısının dibinde bitmeden koşup yetişti. Kara gereksiz tere kuruntu yaparken Tuğra,Hayâl ile birlikte çoktan evin yolunu tutmuştu.Hastanenin çıkışında çevirdiği taksiye karısı ile bindi ve adresi vererek yolculuğun bir an önce bitmesini dileyip arkasına yaslandı. Taksici uzanarak radyoyu açınca Kayra kulaklarına dolan ezgilerle bu gün şansın ondan yana olmadığını bir kez daha anladı. Sanki çalan türkü bile hatalarını yüzüne vurur cinstendi.

 

Altın yüzüğüm kırıldı

Suya düştü su duruldu

Dediler yarin geliyor

lnce belleri kırıldı

Tel tel tellerine

Kurban olam dillerine vay

 

Atımın da nalı yoktur

Üzerinde çulu yoktur

Gölbaşın da yolu yoktur

Git gelemem emmim kızı

Tel tel tellerine

Kurban olam dillerine vay

 

Dinlediği sözler iyice canını acıtırken sıkıntıyla yüzünü sıvazlarken şöför sanki ona inat eder gibi radyonun sesini biraz daha yükseltince yaptığı hatalar ve içinde büyüyen pişmanlık yüzünden araç Kayra'ya dar gelir olmuştu.

 

Altınlarım nal edeyim

Al hırkamı çul edeyim

Gölbaşını yol edeyim

Git gelemem emim kızı

Tel tel tellerine

Kurban olam dillerine vay

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

 

Ecel terleri döktüğü yolculuk sona ererken Derya araçtan inmiş ve onu beklemeden hızla eve doğru ilerlemişti. Eve giren kız kapıyı açık bırakarak bir türlü bastıramadığı kırgınlığı ve öfkesi ile üzerindekileri çıkararak mutfağa girdi. Ellerini yıkayarak yarım bıraktığı işlerinin başına geçerken Kayra kapıdan şaşkın bir şekilde onu izledi. Hiç bir şey olmamış, onca şey yaşanmamış gibi davranan karısının halinden korkmaya başlamıştı. Onun yerinde başkası olsa dünyayı başına yıkmış cümle aleme rezil etmişti. Konuşmak için karısına doğru ilerlerken onun doğrama tahtasında hırsla sebze doğradığını fark edince ikinci bir kazaya sebebiyet vermemek için sessizce mutfaktan ayrıldı. Bu gün konuşmak iyi bir fikir değildi. Daha sonra uzun uzun konuşup sakin kafayla bir birlerini daha iyi anlaya bilirlerdi. Aldığı kararla banyoya doğru ilerledi. Duş alsa fena olmayacaktı yoksa gerginlikten her yeri tutulup kalacaktı.

 

Masada sessizlik hakim ken tabağındaki yemeği didiklemekle meşgul olan üçlünün üzerindeydi tüm bakışlar. Mehmet boğazını temizleyerek sessizliği böldü.

 

"Derya. "Kızın mavi bakışları hızla kendi kahverengi gözleri ile buluşunca Mehmet artık adı gibi emin olmuştu oğluyla gelini arasında bir sorun olduğuna. "Konuştuğumuz gibi sana bir iş ayarladım kızım. " Yunus merakla kızı ve arkadaşının arasındaki sohbeti dinlerken Kayra çattığı kaşlarının altından babasına baktı. " Gazeteci bir arkadaşımın yanında. Seçtiğin bölüm de bunun üzerine olduğu için senin için faydalı olacağını düşünüyorum. " Derya gülümseyerek kayınbabasını onaylarken o sözlerine devam etti. " Bence erken sevinme Levent zor bir adamdır. " Duyduğu isimle Kayra elindeki çatalı sertçe tabağının kenarına bırakarak babasına döndü.

 

"Sen ne zorluğundan bahsediyorsun baba! O adam bildiğin delinin teki! " Oğlunun tepkisi ile Mehmet kaşlarını kaldırırken Derya umursamazca homurdandı.

 

"Benim bir deli olduğumu sürekli vurgulayan sen değil miydin? Ne güzel işte deli deliyi görünce sopasını saklarmış! "Karısının verdiği cevapla Kayra inanmaz bakışlarla bakakalırken Derya bakışlarını tekrar kayınbabasına çevirerek tebessüm edip sözlerine devam etti. " Benim için sorun değil baba." Kadınlar bu durum karşısında sessiz kalırken Yunus'ta damadının yardım istercesine bakışlarını görmezden gelerek onlara ayak uyduruyordu. Bu iki deli madem böyle anlaşıyordu onlar da onların anlaşacağı ortamı büyük bir zevkle yaratırdı.

 

"Ben biraz senden ve kişiliğinden bahsettim." Derya dinlediğini belirtmek için başını sallayınca Mehmet devam etti. "Yanlız onunda bir ricası var. Kendi çekirdekten yetiştirmek istiyor. Yani sürekli yanında staj görür bir pozisyonda olacaksın taki o ne zaman sen bu işi kaptın derse o zamana kadar ve bir şey daha. " Derya'nın bakışları kısılırken Mehmet tekrar sözlerine devam etti. " Her zaman seninle olabilecek bir erkek eleman verdi. Yani her işte yedi yirmi dört onunla olacaksın. Zor şartlarda yanında güvenilir bir erkeğin olması lazım mış."

 

"Neee! Asla böyle bir şey olamaz!" Kayra bakışlarını karısına çevirerek elindeki bıçağı öfkeyle salladı. " Unut! Çıkart aklından çalışmayı falan! Ne demek elin adamıyla yedi yirmi dört beraber çalışmak!? Zaten o Levent denen kart zampara dan hiç haz etmezdim boşuna değilmiş haz etmemem! "Tamam şu an normal bir evlilikleri olmaya bilirdi fakat karısını başka bir adamla yedi yirmi

dört çalıştırmazdı. Damadının çıkışı ile Yunus gülmemek için dudaklarını dişlerken Mehmet sinirle başını sağa sola salladı.

 

"Sen kimden haz ediyorsun ki ondan haz edesin? Sevimsiz!"Babası kimden yanaydı acaba? Gelinini başka bir adamla içli dışlı çalışmasına izin verir ve o Levent denilen adamın inine nasıl yollardı?Masadakilerin bakışları bir Derya'ya bir Kayra'ya dönerken aralarında esen soğuk rüzgarlara anlam vermeye çalışıyorlardı. Meyra ise bir kaç saat önce Arya'nın anlattıklarını düşünüyor masada olup biteni tınlamıyordu bile. Kerim'in intikam uğruna arkadaşının hayatını mahfede bilceğine inanmazken, oda tıpkı Emir ve Güney gibi bu işte bir bit yeniği olduğunu düşünüyordu. Eğer Kerim intikam için bu evliliği yapmış olsaydı babası ve Araz amcası böyle bir durumda imkanı yok Arya'yı riske atıp Kerim'e destek olmazlardı. Kesinlikle bu işin içinde başka bir iş vardı. Tabağındaki ete çatalını sertçe batırdı. Neden gizli kapaklı iş çeviriyordu babası ve nişanlısı? Hayır kendisinin de yardımı dokuna bilirdi. Sonuçta nişanlısı gibi oda bir polisti değil mi? Hira'nın dürtmesi ile daldığı düşüncelerden sıyrılarak masadaki muhabbete odaklanmaya çalıştı. Bakışları Derya'yı bulurken onun kaşlarını çatarak konuşmasını ilginç bir film izliyormuş gibi seyretti. Kayra'nın gereksiz çıkışı ile bu defa Derya ayağına gelen fırsatı kullanarak lafı gediğine oturttu." Hem sen Erzincan'a gitme kararı alırken bana sordun mu? Sen ne düşünüyorsun diye fikrimi aldınmı!? " Derya'nın sözleri ile masadakiler sorgulayan bakışlarını Kayra'ya çevirirken Yunus bu durum karşısında sessizliğini bozarak konuştu.

 

"Bu ne demek oluyor Kayra? Nereden çıktı şimdi Erzincan meselesi? "Kayra kayınbabsının sorusu ile sıkıntıyla başını kaşırken Mehmet sabredemeyerek sinirli bir şekilde sordu bu defa.

 

"Baban bir soru sordu oğlum cevap versene! Sen yeni evli değil misin? Karını bırakıp nereye gidiyorsun lan? "Kayra'yı gerekli mercilere ileten kız boşalan tabakları alıp mutfağa geçerken Azra ve Deniz de arkasından kalktı. Onların arkasından kızlar da geçince üç erkek masada baş başa kaldı. Derya annesi ve Azra'nın ısrarlarına dayanamayarak içinde birikenleri hırsla anlatmış, Kayra ise babası ve Yunus'u gitmek için sıraladığı bahanelerle ikna etmişti. Tekrar masada toplanıldığında Mehmet tekrar konuştu.

 

"Derya ben Levent'in yanına vereceği arkadaşı istemedim. Yanında tanıdık biri olsun istedim. O yüzden Kağan la mesai arkadaşı olacaksınız. " Kayra rahatlamışcasına nefesini bırakırken masadaki kadınların, kendisine attığı öldürücü bakışlarının farkında değildi. Derya ise yüzündeki kocaman gülümseme ile karşılık verdi Mehmet'e.

 

"Teşekkür ederim baba. Bu iş Kağan ve benim kendimizi geliştirmemiz için büyük birnimet. " Mehmet boş ver dercesine elini havada sallayarak tabağındaki tatlıya yöneldi. Trileçe den bir parça alıp ağzına götürdüğünde yüzü memnun bir gülümseme ile kaplandı. Oğlu olacak şam maymunu çok şanslıydı. Gelini yemek konusunda gayet başarılıydı doğrusu. Doğan'ın da gelmesi ile çay faslına geçilirken Kayra'nın gitme mevzusu nu da masaya yatırmışlardı. Erkekler eğitimi açısından gitmesini uygun görürken, kadınlar Derya'ya yaptığı hatalar yüzünden ikisinin biraz ayrı kalmasında fayda olacağını düşünüyordu.

 

"Yolculuk ne zaman Doğan? " Yunus'un sorusu ile Doğan bakışlarını Meyra'ya çevirerek gülümsedi ve cevap verdi.

 

"Yarın akşam yola çıkacağız Yunus Amca. Meyra uçak yolculuğunu istemediği için araçla gideceğiz. Orada sıkılırsa diye Hayâl ve Hira da geliyor bizimle.Ama öncesinde Maraş'a halamlara uğrayıp ellerini öpüp gönüllerini alalım diyorum.Kadın hastalığından dolayı nişana da gelemedi. Zaten annemler de halamı ziyaret için Maraş'a gelmişler.Hep birlikte geçeriz Kilis'e artık." Yunus anladım dercesine başını sallayarak çayından bir yudum alırken bu defa Meyra konuştu.

 

"Biz konuşup karar verdik Derya'da bizimle geliyor Doğan. " Erkekler Meyra'nın sözleri ile bakışlarını ona çevirdi. Doğan daha yeni evli bir kadının kocasından ayrı kalmak istemesine anlam veremezken Kayra itiraz etmek için ağzını açmıştı ki annesinin öfkeli bakışlarını görünce geri kapamak zorunda kaldı. Mehmet bir şeyler döndüğünden artık emin olurken bu defa Yunus konuşmaya girdi.

 

"Meyra cığım iyi hoş düşünmüşsünüzde bunlar yeni evli. Bırakın da biraz evliliklerine adapte olsunlar kızım. Zaten bir kaç hafta içinde Kayra Erzincan'a gidecek malum baş başa kalsalar iyi olur. " Diyerek ima ile baktı karısına sende destek olsana dercesine. Kızı ve damadının arasında bir sorun olduğundan oda emindi fakat böyle ayrı gayrı takılırlarsa sorunun büyümesinden korkuyordu adam. Sonuçta kendileri de geçmişte evliliklerinde sorunlar yaşamış ayrı kaldıkça sorunlar dahada dallanıp budaklanmıştı. Kızının ve damadının aynı şeyleri yaşamasını istemiyordu. Birlikte olurlarsa sorunu daha çabuk halledeckenlerine inanıyordu. Karısının boğazını temizlemesi ile bakışlarını ona çevirmiştiki, onun sen karışma dercesine attığı bakışlarla şüphesi daha da arttı.

 

"Canım adapte olacak ne var. Onlar genç daha, her şeye kolayca adapte olurlar. Hem bırak kızımız da gitsin. Onun içinde biraz değişiklik olur. Malum her şey üst üste geldi. " Deniz'in sözleri ile Yunus onaylarcasına başını sallarken şüpheli bakışlarını damadına çevirdi. Bu hırtapoz ne yapmıştı da bu kadınlar kızını yollamak için el birliği ile çabalıyordu? Geçmişte kadınların el birliği ile yaptığı oyunlar gözlerinin önünde canlanınca yüzünü buruşturarak bardağındaki kalan çayını hızla yudumlayıp bir den ayaklandı. Kesinlikle bu işe karışıp geçmişte yaşadıklarını tekrar yaşamak istemiyordu. Damadı olacak salak ne halt ettiyse kendi başının çaresine baksa iyi olurdu. Herkes Yunus'un ani kalkışı ile ona dönerken o ortaya konuştu.

 

"Hadi kalkalım artık. Malum çocukların dinlenmesi lazım yarın yola çıkacaklar. " Yunus taki değişimin farkına varan Mehmet ne olduğunu anlamak istercesine bakarken bu konuyu daha sonra halletmeyi aklına not alarak ayaklandı.

 

Herkes yavaş yavaş dağılırken Yunus bilerek arkaya kalmıştı. Damadına yaklaşarak kulağına fısıldadı.

 

"Ne bok yediysen adam gibi temizle! Eğer bu kadınların damarına basar da geçmişte yaşadıklarımızı, şu yaşımızdan sonra tekrar yaşamamıza neden olursan ibreti alem için vururum lan seni! Analarınızın sağı solu belli olmaz! Ben bu yaşımdan sonra ele güne maskara olamam! " Diyerek geri çekilip damadının rengi atan yüzüne öfkeyle baktı ve kapıdan çıkarken ima ile homurdandı. "Söylediklerimi unutma damat!" Kayra kayınbabasının üstü kapalı tehdidi ile sertçe yutkunurken Derya onun ne durumda olduğunu umursamadan odasına doğru ilerledi. Arkasından seslenen kocasına aldırış etmeden odaya girerek kapıyı yüzüne sertçe çarptı.

 

Derya o günün sabahı ablası ve diğerleri ile gitmiş onunla vedalaşmamıştı bile. İki gündür evde kimsesizleri oynuyordu resmen. Erzincan daki eğitiminin devamı için bu iki günde gerekli işlemleri halletmiş soru olacak bir şey bırakmamaya çalışmıştı. Karısının gidişinin üzerinden iki gün geçmişti. Görünen o ki umursamamaya çalışsada Derya'nın evdeki varlığına alışmıştı. İki günde ev çöplüğe dönmüş, boğazından adam akıllı lokma geçmemişti. Tuğra ile olan sorununu konuşup halletsede annesi ve diğerlerinin kendisine karşı ilgisizliğine anlam verememişti. Karnını doyurmadan evden çıkmasına uyumasına izin vermeyen annesi bir kere bile karnın açmı bir ihtiyacın var mı diye sormamıştı. Uzandığı yatakta elini başının altına koyarak şüpheyle kıstığı gözlerini tavana dikti. Acaba Derya annesine ve diğerlerine aralarında yaşanan problemleri anlatmışta onların bu tavırlı hali o yüzden miydi? Gözlerini kapayarak bu düşüncesini hızla eledi. Yediği o kadar haltı annesi öğrenecekti ve onu Ankara'da barındıracaktı öyle mi? İmkanı yoktu böyle bir şeyin. Onun adı Azra Yaman dı! Böyle bir olay karşısında sessizlik onun bünyesine, karakterine tersti bir kere. Kesin Meyra'nın düğün telaşın dan dır diye teselli etti kendisini ve karısınun yastığına sarılarak kokusunu içine çekti. Yüzünde oluşan gülümseme ile rahat bir nefes alırken odada yankılanan telefonun melodisi ile homurdanarak doğrulup telefona uzandı.

 

"Ulan karımızın kokusunu bile rahatça içimize çekemiyoruz insaf be! " Telefonu eline aldığında ekranda gördüğü isimle şaşırırken farkında olmadan söylenmeye devam etti. " Kokunu damı haram kıldın be vicdansızın kızı!?" Açma tuşuna basarak telefonu kulağına götürdü ve tam cevap verecektiki karısının sesi yankılandı telefonun diğer ucundan.

 

"Ka... Kayra! He... Hemen buraya gel ne olur! " Karısının ağlayarak söylediği sözlerle yattığı yerden ok misali fırlayan genç adam yüreğine yerleşen korkuyla ve endişe dolu bir ses tonuyla cevap verdi.

 

"Derya ne oldu!?" Cevap yerine karşıdan sadece hıçkırık sesleri yükselirken Kayra telaşla kapıya doğru ilerlerken tekrar sordu. " Güzelim sakin ol ve bana ne olduğunu anlat hadi! " Derya hıçkırıkları arasında kesik bir nefes alarak konuşmaya çalıştı.

 

"Me... Meyra abla vuruldu! " İşittiği sözlerle Kayra'nın eli kapının kolunda asılı kaldı.

 

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM

 

yitenumutlar

 

 

Loading...
0%