Yeni Üyelik
35.
Bölüm

İ-D-B-S-FİNAL

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı - Levent Yüksel : Bi daha

 

 

 

Üç günün nasıl geçtiğini anlamayan Deniz ve Yunus ameliyata giren çocuklarının endişesi ile bekleme odasında birbirlerine sarılmış bir şekilde ameliyatın bitmesini beklerken Kayra bir akksilik çıkacak korkusu ile yerinde duramaz haldeydi.

 

Jamal'in geldiği günden beri onunla sürekli takışıp dursada ilk oda kabullenmişti artık durumu. Karısının kardeşi olduğunu öğrendiği andan beri içindeki hemcinslerine karşı olan kıskançlık başka bir boyuta taşınmştı. Tuğra'dan sonra şimdi bir de Jamal'le uğraşacaktı. Tuğra hep Derya'nın tarafında olsada,kardeşi olduğu için ikisi arasında yeri geldiği zaman köprü olmasını biliyordu. Ama bu Jamal denen dangalak ilk geldiği günden beri Derya'yı aşırı sahiplenip kendisini fasulyeden sayıyordu.

 

Kardeşinin kocasıydı ama adam ona el oğlu gibi davranıyordu. Derya'ya karşı aşırı bir sahiplenme vardı ve karısı kendine geldiğinde onun abisi olduğunu öğrenince pabucunun dama atılmasından korkuyordu. Jamal de şeytan tüyü vardı. Öyleki adamdaki çekim annesini bile etkilemişti. Annesi, feminst düşünceleri ile ailenin erkeklerine kök söktüren o kadın, Jamal denen puştun ağzına bir emzik verip pışpışlamadığı kalıyordu.

 

Tamam kokay şeyler yaşamamıştı hem de hiç kolay şeyler yaşamamıştı ama biraz anlayış olurdu insanda canım. O beyinsiz adını küçük enişteye çıkarmıştı resmen! Aslında önceleri haz etmemişti ama sonraları farkında olmadan kurdukları iletişimle kafa dengi olduğunu da anlamıştı. Kendisi insan gibi yaklaşsa çok iyi anlaşacaklardı fakat asam onu gördüğü an kedi görmüş köpek gibi saldırıya geçiyordu. Kendisinin de enişteleri vardı ama bu şekil bir tutum hiç bir zaman sergilememişti onlara karşı.

 

Düşünceleri arasında bakışlarını kısarak farkında olmadan sesli bir şekilde kendi kendini sorguladı.

 

"Ben de eniştemlere bu bahtsız çöl bedevisi Jamal'ın yaklaştığı gibi mi yaklaştım acaba!?" Kendi sorusuna karşılık başını yukarı doğru kaldırarak yüzünü buruşturdu. "Yok ya! Yapmamışımdır ben öyle şey. Bir kere anlayışlı bir kardeştim ben."

 

"Sorma o kadar anlayışlıydın ki Meyra ile sevgili olduğumuzu öğrenince, terör örgütü ile bağlantısı var diye beni şikayer edip az daha mesleğimden ediyordun.

 

Kayra eniştesinin sesi ile bakışlarını o yöne çevirerek işaret parmağı ile kendisini gösterip sinsice sırıttı.

 

"Kim ben mi!? Yok canım Tuğra'dır o! Kesinlikle Tuğra dır. Ben yapar mıyım hiç öyle şey? Sen karıştırmışsındır enişte."

 

"Hadi o karıştırdı kardeşim. Peki bana hamam macerası yaşatıp üstüne bir de kasabı sünnetçi diye getiren kimdi!? Allah'tan sünnetliydim sonum ne olurdu yoksa o kasabın elinde düşünmek bile istemiyorum!"

 

Kayra,Max' sin sözleri ile elini dur dercesine kaldırarak pişkince sırıttı.

 

"Bak onda sen hak etmiştin enişte. Ablamı,benim ablamı, üstelikte Mehmet Yaman'ın kızını kaçırmaya çalışırsan başına geleceklere de katlanacaksın bir zahmet!"

 

Max omuzlarını umursamaz bir şekilde kaldırıp Kayra'ya ters ters bakarken Selçuk araya girdi.

 

"Ulan hadi onlar hak etmiş benim numaramı ne demeye kartlara basıp, üstüne kadın resmi koyup da, dilim söylemeye varmıyor o şey diye sokaklara attın manyak herif!?"

 

Kayra hatırladığı anı ile kıkırdayarak eniştesinin omzuna elini attı.

 

"Bak sende onu hak etmiştin enişte. Ablam sna aşık olduğu halde sen onu dış görünüşüne göre yargılayarak kırmıştın! Kaç gün ağlamıştı ablam senin haberin var mı? Benim ablalarımı üzecek adamların şirazesini kaydırırım arkadaş ayağınızı denk alın!"

 

Kayra'nın sözleri ile üçlü bir birine yüzünü buruşturarak bakarken Selçuk kaşlarını çatarak homurdandı.

 

"Kusura bakma kayınço ama Jamal'de,Derya'nın kardeşi ve sen de karını zamanında üzdüğün için başına gelenleri ve gelecekleri hak etmiş oluyorsun! Keser döner sap döner gün gelir hesap döner demişler. Elbet o hesap dönecek gülme sırası bizede gelecek."

 

Kayra,Selçuk'un sözleri ile yüzünü buruşturarak memnuniyetsizce homurdandı.

 

"Hiç yakkşıyor mu sana bu sözler enişte. Ah eder gibi! Günah,günah. İnsan kayınçosundan yana olur o çöl dikeninden yana değil!"

 

Selçuk ellerini pantolonunun cebine koyarak omuzlarını umursamazca silkip sırıttı.

 

"Dost acı söyler kardeşim. Ya bizim sana yaptığımız gibi alttan alıp, Jamal'ın yaptıklarını yutacak,Derya için katlanacaksın,ya da böyle köşelerde kalmaya mahkum olacaksın. Çünkü kadınlar bu gibi durumlarda kardeşlerinden yana olurlar. Tecrübeliyiz sonuçta."

 

Kayra eniştelerini ciddiyetle süzerek umursamazca omuzlarını silkeledi.

 

"Hele bir denesin, o zaman çölde deniz kabuğu arattırmazsam ona banada Kayra Yaman demesinler!" İşaret parmağını kaldırarak eniştelerine doğru tehdit edercesine salladı. " Geçmişteki günlerinize geri dönmek istemiyorsanız sizde tarafınızı seçin! İki günlük tanıdığınız Jamal mi karılarınızın göz bebeği kardeşi ben mi!?" Kayra'nın tehtidi ile üçlü gülmemek için yanaklarının içini ısırarak yüzlerine sahte bir korku ifadesi yerleştirerek aynı anda homurdandılar.

 

"Sen kayınço!"

 

" Tabiki sen!"

 

" Başka şansımız mı var imanı bütün mümin kardeşim!"

 

Kayra eniştelerine bakarak kollarını açıp sırıttı.

 

"Kimin enişteleri be!" Kaşlarını kaldırıp parmağını uyarırcasına salladı tekrar." Ama fazla üstüne gitmeyelim ne de olsa karımın kardeşi. Hem iyi çocuğa da benziyor. Yazık çok şey çekmiş. Ufaktan ufaktan karşılık verelim ne de olsa alışık değil o bütür şeylere."

 

Enişteleri yüzlerindeki sinsi gülüşle Kayra'yı başlatını sallayarak onaylarken geçmişin intikamını almanın vakti geldiğini düşünüyorlardı.

 

Uzun bir süre daha hep birlikte ameliyatın bitmesini beklerken çıkan doktorun verdiği bilgilerle hepsi aylar sonra rahat bir nefes almıştı.Doktor Haldun bakışlarını Kayra'ya sabitleyerek konuşmasına devam etti.

 

"Nakli başarıyla gerçekleştirdik.Bu gece gözetim altında kalacaklar yarın odlarına alırız. her şey umduğumuz gibi gider bir sorun yaşamazsak bir hafta sonra taburcu ederiz.Önümü zde dikkat etmemiz gereken altı aylık bir süreç var, taburcu olduğu zaman evde tedavisine devam edilmesi için almanız gereken eğitimler var. Enfeksiyon riski yüksek olduğu için lütfen dikkat edin ve eve çıktığında da bu şekilde kalabalık bir ortamda olmamasına özen gösterin. Taburcu olacağı zaman size tekrar gereken bilgileri ileteceğim. Şimdilik izninizle tekrar geçmiş olsun."

 

Herkes büyük bir rahatlama ve mutlulukla içinde birbirine sarılırken Kayra sanki aylardır omuzlarındaki yükün bir anda kalktığını hissederek yorgun bedenini arkasında ki sandalyeye bırakarak tuttuğu nefesini sesli bir şekilde bıraktı.

 

"Şükürler olsun!"

 

Mehmet oğluna yaklaşarak yanına oturup kolunu omzuna dolayarak kendisine çekerek göğsüne sertçe bastırdı.

 

"Bana güven demiştim değil mi eşekk sıpası! "Kayra dolu gözleri ile bakışlarını babasına çevirerek başını olumlu anlamda salladı.

 

"Teşekkür ederim baba! Bugüne kadar benim ve bizim için yaptığın her şey için teşekkür ederim! Sen olmasaydın ben nasıl başarırdım,nasıl çıkardım bu savaşın içinden?"

 

Mehmet başını oğlunun başına hafifçe vurarak uyarırcasına konuştu.

 

"Teşekkür de ne demek lan!? Babanım ben senin. sen ne isen Derya ve diğerleri de benim için öyle. Ben kimsesizdim oğlum,bir garip Emine ninenizden başka kimsem yoktu şu hayatta. Sonra sırayla bu gördüğün adamlar girdi hayatıma. Arkadaş,dost,yoldaş en önemlisi kardeş oldular bana. Annen girdi sonra hayatıma can yoldaşım oldu kalan son boşluğu,esas yalnızlığımı onunla paylaştım. Gittiğim görevlerde anneni ve sizleri hep kardeşim dediğim bu adamlara emanet ettim.Hiç bir zaman gözüm arkada kalmadı,kalmazda. Onlar için bende aynısını yaparım. Sizin için nasıl olmazı olduruyorsam onların çocukları içinde yaparım.Çünkü onlar benim kaybettiğim ailem,çocukları da çocuklarım. Varım yoğum onlar! Size bırakacağım bir mirasım yok ama yüreği tertemiz,bir mirastan dsha değerli dostlarım ve çocuklarım var. Jamal'de onlardan bir tanesi."

 

Derin bir nefes alarak bakışlarını önce bir birleri ile neşeyle sohbet edip şakalaşan arkadaşlarının üzerinde gezdirdi. Sonra başını tekrar Kayra'ya çevirerek gözlerini, gözlerine sabitleyip sözlerine devam etti.

 

"Derya için elimden geleni yapmaya çalıştım ama bu konu da teşekkürü hak eden ben değilim. Sen de biliyorsun ki Jamal! Abisi olması illaki böbreğini vermesi gerektiği anlamına gelmiyordu. Üstelik yaşadığı o yalan hayattan sonra istese vermeye bilirdi.Sana, sevdiğin kadını,çocuklarına annelerini geri verdi. Hayat ondan her zaman bir şeyler almış! En önemlisi de ailesini. Sen,kardeşlerin ve Arya hariç, kuzenlerin dahi hiç biriniz hiç bir zaman kaybeden olmadınız! O yüzden kaybenin acısını hayata ve insanlara karşı tavrını anlayamazsınız. Jamal'ı anlayamazsın,anlayamazsınız! Sen kaybetmenin eşiğine gelmişken o tekrar geleceğini sana vaad etti. Şimdi düşün yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgide sevdiğin kadın gidip gelirken, yaşadığın çaresizliği ve kaybetme korkusunu düşün. Bir kaç gündür kardeşini kaybetme korkusunu yaşarken, kaybetmişliğin acısını yıllarca yaşamış Jamal!"

 

Elini oğlunun omzuna koyarak hafifçe sıktı ve sözlerine devam etti.

 

Sen yaşama diye,çocukların yaşamasın diye, anne ve babası yaşamasın o duyguyu diye mecbur olmamasına rağmen size vaad ettiği şeyi bir düşün oğlum.Nasıl bir şey olduğunu düşün ve bundan sonra ona karşı olan tutumuna biraz daha dikkat et." Kayra babsının uzun ve anlamlı konuşmasını can kulağı ile dinlerken sözlerini bitirmesi ile başını düşünceli bir şekilde onaylarcasına salladı.

 

"Ben zaten senin ona gereken değeri vereceğinden eminim.Şimdi sen onu o seni tanmıyor ama ileride bir birinizi tanıdıkça eminim ki bizim dostluklarımız kadar sağlam bir dostluğunuz oluşacak. Zamana bırak bazı şeyleri.Derya nın ağabeyi ola bilir bu demek olmuyorki karına senden daha yakın olacak.Birbirlerini tanımaya ve kaybettikleri o uzun zamanı olabildiğince doldurmaya ihtiyaçları var.Sana düşen sadece sabırlı olmak ve her şeyi akışına bırakmak."

 

Elini yumruk yaparak oğlunun omzuna hagifçe vurarak sırıttı.

 

"Kendin ol kasma. Jamal'e de diğerlerine olduğun gibi yaklaş. Karının abisi diye farklı bir ayrıcalığı olmadığını da inceden inceden sezdir. Saygılı ol dediysem,her dediğine de eyvallah de demiyorum. Nabza göre şerbet ver." Oturduğu yerden kalkarak Kayra'ya muzipçe göz kırptı.

 

"Anladın mı dediklerimi küçük enişte!"

 

Kayra babasının son sözü ile bütün konuşmanın değerlendirmesini bir anda yaparak sinsice sırıttı.

 

"Anladım baba. Hem gayet net anladım."

 

Kayra'nın saçlarını ksrıştırarak kıkırdadı.

 

"Heyytt be! Aslanım benim! Sen,Mehmet ve Azra'nın oğlusun koçum. Plan,entrika,oyun senden sorulur. Bizim kanımızı taşıuorsun oğlum uyanık ol! Ne yapacaksan sezdirmeden,inceden inceden yap,sonra da bilmiyor ayağına yat dalgana bak. Görüyüm seni yavru Yaman!" Yönünü arkadaşlarına doğru

çevirerek,işaret parmağını kaldırıp tekrar uyarırcasına sallayarak fısıldadı. "Unutma nabza göre şerbet vereceksin koçum. Hiç bir zaman tek taraflı girmeyeceksin okanın altına. Beraberindekileri de yanında götürki suç ortağın olsun cezan hafiflesin."

 

Kayra başını olumlu anlam da sallayarak babası gibi oturduğu sandalyeden kalktı ve kuzenlerine doğru ilerledi. Madem bu Jamal efendi ile iyi anlaşmak zorundaydı o zaman onun anlayacağı dilden konuşacaktı.

 

Ertesi gün doktorun odadan çıkması ile Deniz ve Kayra bir birine baktı kısa bir süre. Doktor enfeksiyon uyarıları yüzünden Kayra, Yunus ve Deniz'in dışında kimsenin kalmasına izin vermemişti.Zaten uyarılardan sonra kimsede kalmak için ısrar etmemişti.

 

Kayra başını düşünceli bir şekilde sallayarak Deniz'e çekinerek baktı.

 

"Anne yanlış anlamazsan, sen ilk Jamal'in yanına gir. İlk seni görünce mutlu olacaktır. Ben de Derya'nın yanına gireyim. Uyandığında yanında olmak istiyorum."

 

Damadının sözleri ile Deniz,onun ellerini avuçları arasına alarak burukça gülümseyerek ona minnetle baktı.

 

"Teşekkür ederim..." Boğazındaki yumrudan kurtulmak istercesine sertçe yutkunarak dolu gözleri ile Kayra'ya başını olumlu anlamda salladı. " Yıllarca yokluğumu hissetmiş,en azından şimdiden sonra yanında varlığımı,var olduğumu bilsin. İlk beni, annesini görsün oğlum. Belki kaybettiğimiz zamanı,yaşayamadığımız,kaçırdığımız anları geri getirmez ama birbirimizin yarasını sarmamız için buna ihtiyacımız var."

 

Kayra karşısındaki kadının yaşamak zorunda bırakıldığı acılarla ona destek olmak istercesine kollarının arasına çekerek kulağına fısıldadı.

 

"Geçecek anne.Her şey olması gerektiği gibi olacak. Zamanla her şey düzelecek." Hafif geri çekilerek Deniz'in yaşlarla parlayan gözlerine güven vermek istercesine baktı. "Hadi şimdi sen oğlunun yanına git,ben de karımın." Deniz gülümseyerek başını olumlu anlamda sallarken Yunus elinde telefonla karısı ve damadına yaklaştı.

 

"Hayırdır? Bizimkilerle konuşurken ben bir şey mi kaçırdım? Bir haber mi var?"

 

"Doktor çıktı biraz önce. Derya'yı uyarmak için ilaç vermişler birazdan kendine gelirmiş. Jamal kendindeymiş zaten. İkidini de kısa sürede olsa göre bilirmişiz. Ama bir girmek şartıyla."

 

Kayra'nın açıklaması ile Yunus başını anladım dercesine sallayrak bakışlarını kısa bir süre ikilinin üzerinde gezdirdi. Karısı yılların özlemi ile gözlerine yalvarırcasına bakarken, Kayra'nın bakışlarının da ondan aşağı kalır yanı yoktu. Kendisi de çocuklarını görmeyi çok istiyordu fakat onların yalvarırcasına bakışlarına daha fazla dayanamadı. Nasıl olsa artık sağlıklılardı. Daha sonra görebilirdi. Karşısındaki ikiliye gülümseyerek fısıldadı.

 

"Eee haydi da! Ne dikiliyorsunuz hala burada? Siz girmeyecekseniz ikisinin yanına da ben gireceğim ona göre."

 

Yunus'un sözleri ile ikili başlarını olumlu anlamda sallayarak hızla odalara ilerlediler.

 

Deniz odadan içeriye girdiğinde bakışları direk yatağı buldu. Jamal'ın babasınınkiyle aynı renk gözleri ile bakışları çakışınca dolu gözlerinde ki tebessümle ona doğru yaklaştı.

 

"Geçmiş olsun oğlum."

 

Jamal annesinin gözlerimdeki yaşlara inat gülümseyerek ona bakarak çatallaşmış sesiyle fısıldadı.

 

"Sağol anne."

 

Oğlunun dudaklarından anne kelimesini her duyduğunda yüreğine saplanan acıyla sertçe yutkundu. Jamal'ın eline uzanıp avuçları arasına alarak gözlerine ilgiyle baktı.

 

"Ağrın sızın var mı? Nasıl hissediyorsun?"

 

Annesinin sorusu ile Jamal muzipçe göz kırparak cevap verdi.

 

"Bomba gibiyim." Deniz elini oğlunun saçlarına uzatarak şefkatle okşarken kıkırdadı." Derya için riskli olduğunu bilmesem onu ziyarete gidecek kadar iyiyim sen düşün artık."

 

"Onun için biraz daha beklemen lazım. Bam ben ikinizinde annesi olmama rağmen ilk sana geldim. Derya için öncelik kocası. İlk o görmeli."

 

Annesinin sözleri ile Jamal sahte bir kızgınlıkla kaşlarını çatarak homurdandı.

 

"Ne denmiş o!? Sen benim yanıma gelince babam onun yanına girmiştir diye düşünmüştüm! Öncelik sizin olmalı! Neden o keşkül kılıklı damat bozuntusu girdi kardeşimin yanına!?"

 

Oğlunun çıkışı ile Deniz önce şaşırsa da daha sonra ikilinin arasındaki çekişmenin bilinci ile şefkatli bir ses tonu fakat içinde uyarı barındıran sözleri ile karşılık verdi oğluna.

 

"Biz anne babası olsakta,Kayra'da kocası değil mi anneciğim? Yani bizden daha yakın olan ve ilk görmesi gereken de o. Ayrıca Kayra ile anlaşamazsanız Derya arada kalacak ve bu duruma çok üzülecektir. Kardeşin yeterince acı çekti." Sözlerinin ardından kısa bir an duraksayan Deniz oğlunun gözlerine acıyla bakarak fısıldadı. "Tıpkı sen gibi! Ve inan bana Kayra'da çok acı çekti. Kardeşinin mutluluğu için Kayra karşo biraz daha ılımlı olmaya çalışamaz mısın? İnan bana çok iyidir ve Derya'yı da çok seviyor."

 

Annesinin sözleri ile Jamal başını olumlu anlamda sallayarak fısıldadı.

 

"Ben bir şey yapmıyorum ki. O damarıma, damarıma basıyor." Annesinin elinin üstüne elini koyarak gözlerine itatkar bir çocuk gibi baksa da, içinden yaramaz çocuklar gibi eğlenceli günlerin avuntusu ile yapacaklarını planlıyordu. " Derya vesizin için daha ılımlı olmaya çalışacağım. Ama üzerime gelirse karşılığını alır."

 

Oğlunun sözleri ile Deniz hafif şaşkın ve uyarıcı bir ses tonuyla fısıldadı.

 

"Jamal!"

 

Aldığı uyarıyı kulak ardı edercesine omuzlarını umursamazca silkip tekrar konuştu.

 

"Beni çileden çıkartmaya devam ederse, bu gidişle abi dayağı da yiyecek haberiniz olsun!"

 

Deniz oğlunun gözlerine yalvarırcasına bakarak inlarcesine fısıldadı.

 

"Jamal! Ne konuştum ben seninle? Hem bunları konuşmanın,düşünmenin sırası mı? Yeni çıktın ameliyattan."

 

Jamal annesinin sözleri ile başını tamam dercesine salladı.

 

"Tamam. Derya nasıl iyi mi durumu?"

 

Deniz oğlunun başına küçük bir öpücük kondurarak başını olumlu anlamda salladı.

 

"İyi,çok şükür. Doğumdan dolayı bünyesi yorgun olduğu ve kanaması çok olduğu için ameliyattan sonra onu uyuttular olası bir aksiliğe karşı. Biraz önce uaynması için ilaç vermişler. Uyanmasını bekliyoruz. Ama genel durumu iyi dedi doktor."

 

"Çok şükür! Umarım bir aksilik çıkmaz ve bir an önce toparlanır da yeğenlerim den daha fazla ayrı kalmaz. Onların şu an bir birine ihtiyacı var." Annesinin elini kaldırarak dudaklarına götürüp küçük bir buse bıraktı. "Babam nerede? O ne zaman gelecek yanı ma?"

 

"Baban dışarıda bekliyor. O da görmek istiyordu fakat doktor bir kişi girsin deyince benim girmemi istedi."

 

Jamal annesinin gözlerine bakarak muzipçe fısıldadı.

 

"Anne çok şanslı kadınsın yeminle. Babam çok ince düşünceli. İlk senin ve o damat bozuntusunun girmesine müsade etmiş. Yani ilk kendisi de görmek isteyebilirdi ama sizin için kendini sonraya bırakmış. Kimin babası ya adamın dibi dibi."

 

Oğlunun sözleri ile Deniz sahte bir öfkeyle kaşlarını çatarak homurdandı.

 

"Kızlar babalarına toz kondurmuyor,bari sen benim tarafımda olsaydın oğlum! Hepiniz mi babacı olmak zorundasınız, ne var babanız da size bu kadar çekici gelen anlamıyorum ki?"

 

Jamal annesinün sözleri ile kıkırdarken Deniz ona ters ters bakarak homurdanmalarına devam etti.

 

Kayra odaya girdiğinde kulaklarına dolan mırıldanma benzeri seslerle geç kaldığını düşünerek adımlarını hızlandırıp yatağa doğru ilerledi. Karısının hala uyuduğunu görünce yatağın yanındaki sandalyeyi çekerek Derya'nın elini avuçları arasına alıp yüzüne kondurduğu tebessümle heyecanla beklemeye başladı.

 

Derya'nın dudakları sürekli kıpırdanırken sessiz mırıltısını anlamaya çalışırcasına dikkatini ona verdi.

 

"Uyyy. Nick haçen çekesin elleruni. Ula nereye gideyi o edepsuz elin?"

 

Kayra karısının mırıltıyla söylediği sözler karşısında kaşlarını öfkeyle çatarken farkında olmadan avucundaki eli de sıkmıştı. Ne sayıklıyordu bu kadın? Nasıl bir rüya görüyordu ki böyle saçmalıyordu?

 

"Ula çek dedim sağa eluni! Uyyy! Dokunma bağa! Evliyum ben evli! Ven senin kiriştirduğun garilara benzemem ula fururum seni! Uyyy bak hala elleyi!"

 

Kayra karısının yükselmeye başlayan sesi ile ne yapacağını bilemezken, söylediği sözlerlede içini saran kıskançlıkla baş etmeye çalışıyordu.

 

"Ula Kayra nerdesin!? Karın elden gideyi sen arkamdan el mi sallayacaksun? Uyy galıbığa tüküreyim Kayra! Ulaaa dönseğe geri! Ancuğuum! Ha ben nerelera gideyim! Kocam dedum bağrima bastum beni bu ecnebinin gollarina kendi elleri ile atti! Ula Kayra yaziklar olsun sağa! Ben sağa gönül verdum sen beni bu genç yaşimda ecnebiye yar ettun ula! Yaklaşma ulaaa yaklaşma bağaaa! Nick misun ne halt isen yaklaşma diyurum sağa! Uyyy başuma gelenler! Kalk üstümden ula! Haçen bağa dokunursan seni bu yatakta seni kitir kitir doğrarum!"

 

Karısının son sözleri ilr Kayra'nın gözleri irice açılırken daha fazla dayanamayarak öfkeden titreyen elleri ile Derya'yı hafifçe dürterek seslendi.

 

"Derya uyannn! Bak hemen kalk o yataktan bu rüyanın sonu iyiye gitmiyor!"

 

Derya'nın sayıklaması kesilince Kayra onu kısa bir an sessizlikle inceledi fakat aklına düşen görüntülerle tekrar dürtmeye başladı.

 

"Derya gözünü seveyim uyan artık kızım ya! Ulan nereden çıktı yine o şam maymunu kılıklı herif! Derya uyan diyorum sana bak o herifle bir halt yersen ikinizi de vururum!" Karısının tepkisizliği karşısında çaresizce ellerini yüzünde gezdirerek kendi kendine homurdandı.

 

"Ulan resmen karım elden gidiyor ben burada geyik gibi oturuyorum!"

 

"Kayra!"

 

Yüzündeki ellerini hızla indirerek yataktaki karısına çevirdi bakışlarını. Onun mahmur gözlerle kendisine baktığını görünce elini hızla avcunum arasına alarak telaşla sordu.

 

"Bir şey yapmadı o adam sana değil mi? Bak Derya doğruyu söyle?"

 

Kocasının sözlerine anlam veremeyen Derya şaşkınca ona bakarak halsiz bir şekilde fısıldadı.

 

"Hangi adam!?"

 

Karısının cevabı ile onun doğruyu söyleyip söylemediğini kontrol edercesine gözlerine baktı. Kocasının inceleyen bakışlarına anlam veremezken hatırladığı şeyle elini Kayra'nın avuçlarından hızla kurtararak karnına götürdü. Aradığı kabarıklığın yerinde sert bir şey hissedince içine düşen korkuyla bakışlarını hızla kocasına çevirerek panikle fısıldadı.

 

"Bebekler!? Bebeklerimiz!? Bir şey ol..."

 

"Sakin ol! İkisi de gayet iyi." Karısının korku dolu bakışları ile onun sözlerini hızla kesen Kayra kendisine inanmayan gözlerle bakan karısına gülerek karnının üzerindeki eline uzanarak tekrar avuçları arasına alarak gözlerine güven vermek istercesine baktı.

 

"Yemin ederim gayet iyiler! Yarım saat önce yanlarındaydım." Derya kocasının gözlerine şüpheyle bakarken onun sözleri ile tuttuğu nefesini bıraktı yavaşça ve yüzünde oluşan buruk bir gülümseme ile konuştu.

 

"Hiç bir şey hatırlamıyorum. Ne doğuma gittiğimi,ne de nasıl doğurduğumu." Kayra karısının sözleri ile gözlerine üzgünce bakarak konuştu.

 

"Tansiyonun yükselip, kanaman başlayınca acil doğuma aldılar. Bebeklerimizi doğar doğmaz yeni doğan yoğum bakımına alındı ama sen iki gün kendine gelemedin. Foğumun iyi geçmesine rağmen hastalığın yüzünden bünyen kaldıramamış tabi kanamanın da etkisi büyükmüş." Kendisini dikaktle dinleyen karısının saçlarına elini uzatarak hafif dokunuşlarla okşadı. " Çok korkuttun beni. Bir an seni kaybediyorum sandım. Bir daha uyanamayacaksın diye öyle korktum ki anlatamam o duyguyu." Derya kocasına üzgünce bakarken Kayra derin bir nefes alarak sözlerine devam etti. Üçüncü günün sabahı doktor seni acil ameliyata alacağını söyledi. Aradığımız donör bulunmuştu. O an dedim ki kurtulacak. Bu güne kadar nasıl dayandıysa bizim için nasıl savaştıysa o ameliyatıda atlatacak. Hepimiz öyle mutlu olduk ki, o korkudan sonra o mutluluğu da tarif edemem."

 

Kocasının sözleri ile Derya'nın yüzüne buruk bir gülümseme yayılırken Kayra yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Tabi o çöl bedevisi çıkıp gelsede yine de mutluluğuma engel olamadı. Sadece birazcık limon sıkmış olabilir. Hayvan herif!"

 

Derya'nın kaşları anlam veremediği sözlerle çatılırken merakla sordu.

 

"Çöl bedevisi mi? Kim ki o?"

 

Kayra yüzünü buruşturarak dişlerinin arasından tısladı.

 

"Jamal dangalağı! Sana donör olan o!"

 

Kocasına şaşkınca bakarken Kayra yüz ifadesini düzeltmeye çalıştı. Ne de olsa karısının abisiydi. Derya ile o herif yüzünden araları bozulsun istemiyordu. Elbetteki yapacaklarından geri kalamayacaktı ama bu çekişmeyi devam ettiren olarak görünemezdi karısına o Jamal salağı öyle gözükebilirdi ama o sessizce halledecekti işini. Sahte bir sırıtışla karısının gözlerine baktı tekrar.

 

"Dangalak dediğime bakma sen güzelim, o seni kıskandığım içindi. Yani öncedendi. Öğrendiğim gerçek karşısında saygı da kusur etmiyorum merak etme sen."

 

"Ne gerçeği Kayra? Anlattıklarından hiç bir şey anlamıyorum. Doğru düzgün anlatırmısın lütfen? Jamal ne ara geldi? Ne ara böbreğimizin uyumlu olduğunu öğrendi? Ben kaç gündür uyuyorum? Ne kadar süre geçti ki bunca şey olup bitti?"

 

"Sen kendini yorma,anlatacağım yavrum iyi dinle beni şimdi."

 

Derya kocasını onaylarcasına başını sallayınca Kayra sözlerine devam etti.

 

"Altı gündür kendinde değildin. Herşey bu süreçte gelişti. Jamal gelince biz onu sadece donör zannetmiştik ama öyle değilmiş. Jamal senin aradığın ağabeyinmiş güzelim."

 

"Ne!? Nasıl olur? "Derya yerinde hafifçe kıpırdanmaya çalışırken Kayra'nın engeli ile karşılaşınca şaşkınca sözlerine devam etti. "A...ama ben DNA testi yaptırdığımda olumsuz sonuç almıştık."

 

Kayra karısının hareket etmesini engellemek istercesine ona uyaran bakışlat atarak konuştu.

 

"Kıpırdama! Sen Kaan'ın tarağını almışsın test içim. İkisi aynı odada kaldıkları için fark edememişsin o ayrıntıyı."

 

Kocasının sözleri ile Derya bakışlatını tavana dikerek yüzünü buruşturup fısıldadı.

 

"Nasıl böyle bir ayrıntıyı atladım. İnanamıyorum. " Bakışlarını kocasına çevirerek tekrar konuştu. " Peki o nasıl öğrenmiş kardeş olduğumuzu?"

 

"Şöyle olmuş hayatım..."

 

Kayra sözlerini bitirdikten sonra Derya üzgünce ona baktı.

 

"Kardeşimin hayatına dair böyle bir hikayeyi çıkacağını tahmin ediyordum doğrusu. Bu yöntemle hamile kalıp bir bebeğe sahip olmak için ince ince plan yapmışlar! Bir hayatın baştan sona değişmesini sağlamışlar ama kader her zaman bizden önce çizer yolumuzu. Ağabeyimin yolunu da bizimle birleştirmiş yinede. Düşünsene ya bir birimizden hiç haberimiz olmasaydı?"

 

"İyi ki olmuş. Her şerde bir hayır vardır dedikleri bu olsa gerek. Sen beni terk edip gitmeseydin Jamal'ı bulamazdınız. Belki de seni bile kaybederdim. Yaptığımız hataların bazen iyi yanlarıda oluyor güzelim."

 

Derya burukça gülümseyerek başını salladı.

 

"Şimdi iyimi peki?"

 

Karısının sorusu ile Kayra başını yana doğru çevirerek fısıltıyla homurdandı.

 

"Katır gibi şerefsiz!"

 

"Anlamadım." Bakışlarını tekrar karısına çevirerek şirince sırıttı.

 

"Şükürler olsun çok iyi karıcığım. Canım kayınçom o olmasa be yapardık hiç bilmiyorum." Bir eliyle karısının elini tutarken diğer eliyle başını işaret ederek sinsice sırıttı. "Başımın üstünde taşıyacağım onu bundan sonra."

 

Derya kocasının gözlerine şüpheyle baktı.

 

"Anlaşabildin mi peki ağabeyimle?"

 

"Anlaşmak ne kelime güzelim bir görseydin bizi sanki ikizim olan Tuğra değil de o çöl be... Çöl aslanı Jamal!" Sözlerini bitirip karısına tevbessüm ederek bakarken Derya anladığı durum karşısında şimdilik sessiz kalmayı tercih ederek yüzüne yayılan gülümseme ile konuştu.

 

"Bebeklerimizi ne zaman göreceğim Kayra? Cinsiyetlerini öğrenmedin değil mi? Kime benziyorlar?"

 

Karısının heyecanla sorduğu sorular karşısında Kayra ona doğru yavaşça yaklaşarak gözlerinin içine aşkla bakıp fısıldadı.

 

"Babama benziyorlar."

 

Kocasının cevabı ile Derya yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Offf! Kayra! Öyle romantik yaklaşıp aşkla bakınca bana benzediklerini söyleyeceksin sandım! Odun musun sen!?" Kayra karısının sözleri ile kıkırdarken avcundaki eli dudaklarına götürerek küçük bir öpücük bırakıp tekrar konuştu.

 

"Kusura bakma güzelim benim romantikliğim ancak bu kadar oluuor işte. Cinsiyetlerini birlikte öğreneceğiz diye söz verdim sana ve hala öğrenmedim." Derya yüzündeki kocaman gülümseme ile kocasına bakarken Kayra sözlerine devam etti." Ne zaman göreceğine gelince şimdi izin verirsen ben önce bir doktorunla görüşeyim. İzin çıkmazsa resimlerini çeker getiririm sana."

 

Derya başını olumlu anlamda hızla sallarken Kayra ona çapkınca göz kırpıp oturduğu sandalyeden kalkarak kapıya doğru ilerledi.

 

"Kayra!" Yönünü karısına doğru çevirince Derya devam etti. " Ağabeyimi de görmek istiyorum onu da sor lütfen."

 

Başını sallayarak kapıya ilerleyip odadan çıktı.

 

"Beni gör beni! Ne yapacaksın o çöl kurbağasını! İşim var benim bu kayınço dallaması ile. İnsan kocası varken o danfalağı neden merak eder ki? Hiç olmayan pabucum bu Jamal yüzünden dama atıldı lan!"

 

"Hayırdır damat? Ne homurdanıyorsun kendi kendine? Derya ayarı verdimi uyanır uyanmaz yoksa?"

 

Kayınbabasının alaylı sözleri ile gözlerini deviren Kayra yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"He baba verdi! Niye ayar versin Derya bana? Hayır ne yaptım ki? Hepiniz bir oldunuz Jsmal üstünden bana yükleniyor beni sinir etmek için uğraşıyorsunuz! Bak fark etmiyorum zannetmeyin! Elbet bu devran döner,oğlun olacak sevgili kayınçomdam intikamımı alırım. O zaman da böyle keyifli ola bilecek misiniz bakalım?"

 

Yunus damadının sözleri ile sırıtarak muzipçe göz kırptı.

 

"Silahlarınızı kuşanın o vakit,bu davanın sonunu merakla bekliyorum. Bakalım zafer kimin olacak?" Kayra sabır dilenircesine başını iki yana sallarken Yunus devam etti. " Merak etme Jamal'e bu konuda destek vermeyeceğim. Hak eden kazansın Gerçi sonunda kazanan tarafı hayal edince ikinize de acımıyor değilim." Sözlerini bitirerek Kayra ya bakışlatı ile koridoru gösterince o bakışlarını kısarak kayınbabasının ne demek istediğini düşünerek doktorun odasına doğru yola koyuldu.

 

Üç gün sonra

 

"Lan sen bana sormadan Derya'ya her şeyi nasıl anlatırsın!?" Kayra,hasta yatağından kendisine saydıran adama pişkince sırıttı."Süpriz yapacaktım ben! Bir de gelmiş üç gün sonra haber veriyor! Sen bittin Kayra! Sen devam et böyle, elbet ben sana yapacağımı bilirim! Utanmadan üç gün sonra ziyaretime geliyorsun bir de pişkince sırıtıyorsun! İylik bilmez hayvan!"

 

"Jamall!"

 

Annesinin uyarısı ile bakışlarını ona çevirerek huysuzca söylendi.

 

"Anne görmüyor musun arkamdan ne işler çeviriyor!? Niye kardeşimle arama giriyor!? Bana onu savunma! Senin oğlun benim bu hayvanat bahçesi kaçkını zürafa değil!"

 

"Lan ne iyliği! Kendin demedin mi böbreği, ben kardeşime verdim diye! Şimdi ne demeye başıma kakıyorsun salak!"

 

"Kayraa!" Kayra bakışlarını Deniz'e çevirerek işaret parmağı ile Jamal'i gösterdi.

 

"Ama anne bana hakaret ediyor ve sürekli yaptığı şeyi başıma kakıyor! O senin oğlunsa ben de damadınım yeter ama!"

 

Deniz bıkkınlıkla saçlarını çekiştirerek çemkirdi.

 

"Offf! Yeter! Kesin didişmeyi artık! Ya iki medeni insan gibi anlaşmayı öğrenirsiniz ya da Derya'ya ikinizin sürekli bir birini yediğini söylerim."

 

Deniz'in tehtidi ile ikili bir birine bakarak zoraki gülümsedi. Jamal yüzündeki sahte gülümseme ile bakışlarını annesine çevirerek konuştu.

 

"Sen bize bakma annem. Biz böyle anlaşıyoruz. Birbirimize olan yoğun sevgiden kaynaklı bu durum." Bakışlarını vu defa Kayra'ya çevirerek dişlerini sıkarak söylendi."Hadi yardım ette kalkayım yataktan kardeşim. Annem Derya'yı ziyarete göyürecek."

 

Kayra,Jamal'in sözlerini onaylarcasına başını sallayarak oturduğu yerden kalktı.

 

"Olur mu hiç öyle şey kardeşim,annem dinlensin ben götürürüm seni." Damadının sözleri ile Deniz ikilinin birbirine karşı tutumunu değişyirmw ümidi ile yorgunca konuştu.

 

"İyi olur Kayra ben de bir çay alayım kendime oğlum." Deniz'in sözlerinden sonra Kayra,Jamal'in kalkmasına yardım ederek tekerlekli sandalyeye oturttu. Sandalyenin arkasına geçerek dikkatli bir şekilde iterek odadan çıkartınca biraz ilerledikten sonra memnuniyetsiz bir ses tonuyla homurdandı.

 

"Bak Jamal seni son defa uyarıyorum karımın yanında damarıma basma benim Derya'nın yanında bir şey yapamasam da sonra fena olur senin için!"

 

"Kardeşimle nasıl konuşacağımı sana mı soracağım izbandut kılıklı suratsız!"

 

"Ulan doğru konuş benim le yemin ediyorum seni götürür morga kilitlerim, hipotermi den geberir gidersin!" Jamal ellerini tekerlekli sandalyenin tekerleklerine koyarak durdurup başını hafif arkaya doğru çevirip homurdandı.

 

"Sana beyin nakli yaparım Kayra! Ulan yaşayan insanı morga kilitleyip hipotermi geçirtme planı nedir!? Daha sağlam ölüm planları yap dangalak!"

 

Kayra sabır dilenircesine başını sağa sola sallarken Jamal önüne dönerek eliyle yolu işaret etti.

 

"İttir hadi ne bekliyorsun!? Kıçım sandalyeyle bütünleşti sayende!"

 

"Ulan ben seni bir iteceğim şimdi,sandalyeyle değil yerle bütünleşeceksin puşt! Babanın uşağı yok burada!"

 

Kayra sandalyeyi hırsla ittirirken Jamal kıkırdayarak söylendi.

 

"Babamın uşağı olmaya bilirsin ama damatsın! Ne dersek yapacaksın oğlum,elin mecbur sonuçta."

 

Kayra,Jamal'ın sözleri ile sandalyeyi sertçe sürerek odaya hızlı bir giriş yapınca Jamal sarsıntıdan canının acıması ile acıyla fısıldadı.

 

"Laaaan! Allah belanı versin! Dikişleri mi patlatacaksın şerefsiz!"

 

"O dikişleri ağzına atsalardı keşke!"

 

Kayra sıktığı dişlerinin arasından sessizce fısıldarken Derya görüş alanlarına girince ikili yüzüne hemen sahte gülümsemelerini kondurdular.

 

"Güzelim bak sana kimi getirdim." Derya yüzündeki kocaman gülümseme ile kapıdan giren ikiliye bakarken Kayra sandalyeyi yatağın kenarına yaklaştırıp elini Jamal'in omzuna koyarak sertçe sıkarak gülümsedi." Canım kayınçom seni görmek isteyince kıramadım."

 

Jamal kardeşinin elini avuçları arasına alarak muzipçe göz kırptı.

 

"Bak bu çocuğun kıymetini bil çok saygılı çok!" Derya bakışlarını kocasına çevirerek gülümsedi.

 

"Öyledir benim kocam."

 

Kayra karısının cevabı ile yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamazken Jamal kardeşinin elini hafifçe sıkarak homurdandı.

 

"Kocanla aşk dolu bakışmalarını kessen de biraz da abinle ilgilensen Derya'cığım."

 

Ağabeyinin sözleri ile Derya bakışlarını hızla abisine çevirerek utangaç bir gülümseme ile cevap verdi.

 

"Kusura bakma abi,hoş geldin.Nasılsın!? Ağrın sızın var mı?"

 

Kayra,Jamal'in arkasından çekilerek yatağa karısının yanına doğru ilerlerken yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Kıskanç piç! Başımın belası!"

 

"Bir şey mi dedin Kayra!?" Jamal'in sinsice sırıtışı ile sorduğu soru ile Kayra'da aynı şekil sırıtarak cevap verdi.

 

"Yok canım kayınçom bebeklerin emzirme saati yaklaştıda onu diyordum." Jamal kaşlarını kaldırarak bakışlarını kardeşine çevirdi.

 

"Hoş bulduk. Ben iyiyim canım,ağrım sızım da yok ama artık yeğenlerime isim koymanın zamanı gelmedi mi sence de? Hep bebekler mi diyeceğiz?"

 

"Karışmadığın bir o kalmıştı onada karış uyuz!"

 

Kayra dişlerinin arasından sessizce homurdansa da karısının kaşlarını çatarak kendisine bakması ile şirince sırıttı.

 

"Abin haklı güzelim. Bence de oğlanlara isim koymamızın zamanı geldi."

 

Derya bebeklerini hatırlayınca yüzüne yayılan kocaman gülümseme ile kocasını onaylarcasına başını sallarken abisine dönerek diğer elini de onun elinin üzerine koyup heyecanla konuştu.

 

"Bence de zamanı geldi. Peki oğlanların ismini sen koymak istermisin abi?" Jamal kendisine sorulan soruyla hüzün ve mutluluk karışımı bir ifade ile kardeşine bakarken Kayra şaşkınca tısladı.

 

"Neee! Babaları dururken onun ne haddine benim oğullarımın ismini koymak!"

 

Kocasının tepkisi ile Derya bakışlarını ona çevirip kaşlarını çatarak uyarırcasına fısıldadı.

 

"Kayraa! Dayıları olması yeterli bir sebep değil mi sence!? Ya da annelerinin kurtulmasına sebep olan dayıları mı deseydim?"

 

Kayra karısının fısıltısı ile nefesini sesli bir şekilde bırakarak, bakışlarını Jamal'e çevirip sakın öyle bir hataya düşme dercesine bakıp, öfkeyle dişlerinin arasından tısladı.

 

"Bu şerefi bize bahseder misiniz sayın Jamal Toralı bey!"

 

Jamal, Kayra'nın düştüğü durumla içten içe eğlenirken gözlerinin içine sinsice bakarak cevap verdi.

 

"Estağfurullah kardeşim. O şeref bana ait." Kayra ona uyarıcı bakışlar atarken Jamal kısa bir an düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra bakışlarını kardeşine çevirerek gülümsedi.

 

"Ege ve Efe nasıl?"

 

Derya yüzüne yayılan gülümseme ile dolan gözlerini kocasına çevirdi onay almak istercesine.

 

Kayra karısının bakışlarındaki istekle başını olumlu anlamda sallayarak bakışlarını Jamal'e çevirdi.

 

"Güzel! İkizlere uygun olur kardeşim."

 

Derya da kocasını onaylarcasına başını sallayarak fısıldadı.

 

"Çok beğendim. Çok güzeller. Teşekkür ederiz abi."

 

Jamal yüzündeki gülümseme ile bakışlarını ikilinin üzerinde gezdirerek fısıldadı.

 

"Umarım bahtları da isimleri gibi güzel olur."

 

Derya abisinin elini hafifçe sıkarak dolan gözlerini aynı renk gözlere sabitlerken Kayra,Jamal'ın geçmişini hatırlaması ile üzgünce baktı.

 

"İnşallah abi. Seni üzmemek için geçmişi açmak istemiyorum. Geçmişte birlikte olamasakta bundan sonra hep birlikte olacağız."

 

Jamal kardeşinin sözleri ile içini saran hüzünden sıyrılmak istercesine yüzüne kocaman bir gülümseme kondurarak konuştu.

 

"Ben de tam onu söyleyecektim Derya. Annem tansiyon hastasıymış onun yorulmasını istemiyorum hastaneden taburcu olunca sizin evde kalalım Kayra ikimizle de ilgilenir. Hem de kaybettiğimiz zamanların acısını çıkarırız."

 

Derya kocaman gülümseme ile abisine bakarak neşeyle karşılık verdi.

 

"Çok iyi düşünmüşsün! Çok güzel olur bence." Derya bakışlarını kocasına çevirirken Jamal de çevirdi. "Kayra sencede iyi olmaz mı? Hem sen abimle iyi anlaştığınızı söylemiştin o da yalnız kalmamış olur. Diğerleride yardım eder zaten."

 

Kayra donmuş bir şekilde karşısondaki adama bakarken Derya kocasının tepkisizliği karşısında onu dürttü.

 

"Kayra..." Karısının kendisini sarsması ile kendine gelen adam bakışlarını karısına çevirerek konuştu.

 

"Dalmışım güzelim. O yüzden ben konuştuklarınızı anlamadım galiba. Ben anlatayım sen yanlışım varsa düelt istersen." İşaret parmağı ile Jamal'i göstererek sözlerine devam etti. " Jamal! Yani abin iyileşene kadar bizimle kalmayımı düşünüyor ben mi yanlış anladım?"

 

Jamal,Kayra'nın tepkisi ile sırıtırken Derya onun sözlerini onaylayarak hevesle başını salladı.

 

"Çok güzel olur değil mi?"

 

Kayra'nın kaşları yavaş yavaş çatılırken Jamal'le geçirmek zorunda kalacağı mecburi günler gözünün önünden film şeridi gibi geçince oturduu yerden aniden fırlayarak kükredi.

 

"Olmaaaz! Olamaz! Ne demek bizimle kalacak!? Benim evim darülacuzemi canım?" İşaret parmağını Jamal'e doğru uyarırcasına salladı öfkeyle. "Çıkart aklından bu fikri! Gerekirse özel hemşire tutarım ama evimde kalmana izin vermem!"

 

Derya kocasının sert tepkisi ile ona şaşkınca bakarken Jamal yüzüne yerleştirdiği kırgın bir ifadeyle Derya'nın elini sıkarak kendisine bakmasını sağladı.

 

"Kocan haklı Derya. Bir de ben yük olmayım size. Anneme de zor olmasın ben en iyisi iyileşene kadar bir hasta bakıcı bulayım kendime. Yanlış anlamayın niyetim sadece sıkıcı günleri biraz daha katlanılır hale getiririz düşüncesiydi."

 

Derya abisin sözleri ile sert bakışlarını kocasına çevirerek sıktığı dişlerinin arasından sessizce fısıldadı.

 

"Ya hemen abimden yaptığın kabalık için özür dile yada o evde yalnız başına sıkılan sen olursun Kayra! Yıllarca birbirimizi bilmeden ayrı kalmışız birlikte vakit geçirmek istemesi suç mu? Bir kaç ay benim hatrım ve onun bizim için yaptıklarının hatrına bu isteğini kabul edeceksin! Ha etmem diyorsan şu andan itibaren onun yıllardır çektiği yalnızlığı çekmeye hazır ol! Çünkü ben annemin evine giderim sen o kıymetli evin de kalırsın bir başına!

 

Karısının sert tehtidi ile Kayra'nın gözleri irice açılırken başına gelenlere inanamıyordu.Bilerek yapıyordu bu piç! Karısıda ona inanıyordu. Demek abisinin tarafını seçiyordu Derya hanım! Elbetteki karısından ve bebeklerinden ayrı kalmayı kabul etmeyecekti! Hem de şartlar ne olursa olsun! Madem Jamal bey bu savaşı kendi başlatmıştı başına geleceklerede katlanacaktı puşt! Aldığı kararla başını onaylarcasına sallayarak bakışlarını Jamal'a çevirip yüzüne sahte bir gülümseme kondurarak konuştu.

 

"Olur mu öyle şey kayınço. Benim evim senin evin. Ben sadece enfeksiyon riskine karşı ikiniz adına endişelendiğim için öyle tepki verdim." Jamal'in gözlerindeki sinsi zafer pırıltıları ile dişlerini sıkarak sözlerine devam etti. " Gel tabi gel sen! Başımın üzerinde yerin var. İstediğin kadar kalabilirsin! Hatta gelmişken nüfusuma da alayım seni ne dersin!?"

 

Derya kocasının son sözüne karşılık onu dürterken Jamal pişkin bir sırıtışla karşılık verdi.

 

"Çok ısrar ettin be enişte. Şimdi nasıl kırayım ben senin gibi bir adamı. Gelirim tabi ama nüfus işine gerek yok babam hallediyor o işi. Bir Toralı asla başka bir soy ağacına geçemez! Yanlışlıkla geçtiyse bile gördüğün gibi dünya'nın kanuna bile ters düşüyor bu durum. Toralı'ların bir asaleti,bir namı var sonuçta. İkinci bir tercih hakkım olsaydı belki Yaman olmayı düşünürdüm. Oda belki yani! Ama istersen seni Toralı yapa biliriz!"

 

"Allah korusun be! Kurban ol Yaman'lara sen! O başka soyağacına geçme kuralını kardeşini alarak ben egale ettim kayınço! O kuralı koymakta biraz geç kaldın galiba! Bu yaşına kadar bir kız bulamayıp evde kaldığına göre sen bayağı ağır kanlısın anlaşılan. Evli olduğumu da hesaba katarsak bir Yaman olarak İki sıfır Toralı'lardan öndeyim."

 

Derya abisi ve kocasının saçma rekabetine daha fazla dayanamayarak homurdandı.

 

"Abi,Kayra yeter da! Yaman idi Toralı idi diye diye başımı şişirdiniz." Kıstığı bakışlarını şüpheyle ikilinin üzerinde gezdirdi. Daha öncesinden yapılan kısa ziyaretlerde ikisinin sürekli didişme halinde olduklarından bahsettikleri için niyeti ikisini de yola getirmekti fakat bu pekte kolay olacağa benzemiyordu. En azından şimdilik." Yoksa siz anlaşamıyor musunuz?" İkili Derya'nın sorusu ile birbirini tartarcasına bakınca Derya yüzüne üzgün bir ifade yerleştirerek fısıldadı. " Aşık olduğum adam ve yıllar sonra kavuştuğum abim arasında kalmak nasıl kötü bir his biliyor musunuz siz?" Sahte göz yaşları ile göz yaşları gözlerini doldururken ikili onun bu halş ile üzülerek panikle kınuştu.

 

"Olur mu hiç öyle şey güzelim!? Biz abinle şakalaşıyoruz. Sen niye üzülüyorsun yok yere. Hem benim kayınçom anlaşılmayacak adam mı şu sıfata bak!" Bakışlarını Jamal'a çevirerek yüzünü buruşturup homurdandı. " Şeytan tüyü var benim kayınçom da! Lokum lokum!"

 

Kayra'nın sözleri ile Jamal yüzüne zoraki bir gülğmseme yetleştirerek karşılık verdi.

 

"Aşk olsun Derya sen abini hiç tanıyamadın mı? Ben seninle bile iletişim kurmuş adamım sevgili enişteciğimle mi kuramayacağım? Şeker gibi adam be!" Bakışlarını Kayra'ya çevirerek dişlerinin arasından tısladı. "Aslan eniştem benim! Hay maşallah şu kudrete bak be!"

 

Derya ikilinin birbirine olan tutumuna karşı içten içe eğlenerek baktı. Aslında ikiside çok iyi anlaşacaktı ama inatları yüzünden ilk adımı atmayı gururlarına yediremiyorlardı. Eee onlar o adımı atmıyorsa o attırırdı elbet.

 

Dört ay sonra

 

"Şu kumandayı hemen bana ver yoksa Derya'yı çağıracağım şimdi!"

 

Kayra koltukta bacaklarını uzatarak kendisine öfkeyle bakan adama aynı şekilde karşılık vererek tısladı.

 

"Yeter beee! Dört aydır her Allah'ın günü Trabzon sporun gelmiş geçmiş bütün maçlarını izlemekten beynim eror verdi!"

 

"Sen de eror verecek beyin var mı ki dingil! Hem bir Trabzon lu olarak tuttuğum takımın bütün maçlarını izlemeliyim ki geçmişimizi bileyim değil mi? Sen anlrsın Allah'ın Ankara'lısı!"

 

Kayra,Jamal'ın sözleri ile yüzünğ buruşturarak homurdandı.

 

"Lan öğrenince futbolun tarihçesini yeniden mi yazacaksın öküz! Çöl ve orman karışımı egzotik embesil! Sana bir ayar çekerim futbol topu gibi dönersin evin içinde! Kalk git lan evine!" Yerinden öfkeyle kalkarak bir iki adım da Jamal'a yaklaşıp çekiştirdi." Kalk git lan! Kalk!"

 

"Deryaaa!"

 

"Laannnn!" Kayra,Jamal'ın çağrısı ile bakışlarını hızla kapıya çevirirken karısını görünce gülümseyerek bakışlarını Jamal'e çevirip homurdandı.

 

"Böyle iyimi kayınço? Bir yastık daha koyayım mı arkana!?"

 

"İyi kardeşim iyi rahatına bak sen."

 

"Abi niye bağırıyorsun zor uyuttum zaten Gürka. Uyanacaklar şimdi!"

 

"Unutmuşum güzelim ya kusura bakma. Uyanırlarsa sen getir biz bakarız Kayra ile birlikte."

 

Kayra başını sağa sola sallayarak sabır dilenirken Derya aniden yükselen bebek sesleri ile ikiliye öfkeyle baktı.

 

"Alın işte! Yaptığınızı beğendiniz mi! Ege ile Efe'yi uyardınız!" İşaret parmağını ikiliye doğru sallayarak çemkirdi. " Ben annemlere çıkıyorum! Burada dinlenmek ne haddime benim! Uyardığınız için bebeklere de siz bakacaksınız size ceza olsun!" Sözlerini bitirerek ikiliye arkasını dönüp koridora doğru ilerlerken Kayra öfkeyle yumruğunu kendisine sırıtan Jamal'in omzuna geçirdi.

 

"Allah senin cezanı versin lan hayvan! Senin yüzünden karım zombiye döndü! Ne var da iki de bir böğürüp bebekleri uyandırıyorsun!?"

 

"Kayra nasıl zombi olunuyormuş bu gece bizzat uygulamalı olarak yaşa ve anla kocacığım!"

 

Kayra'nın gözleri karısının sözleri ile irice açılırken kapının kapanma sesi ile başında dikildiği adamın yakasına yapışarak silkeledi.

 

"Lan sen benim başıma bela mısın!? Her boku yiyen sen, okkanın altına giren ben! Öldürürüm lan seni!"

 

Jamal yakasını Kayra'nın tutuşundan kurtarmaya çalışarak konuştu.

 

"Kayra!"

 

"Bak hala Kayra diyor puşt!"

 

"Lan bebekler çatlayacak ağlamaktan bırak yakamı da onlarla ilgilenelim öküz!"

 

Kayra unuttuğu ayrıntıyı hatırlayınca Jamal'ın yakasını bırakarak hızla bebek odasına doğru ilerlerken arkasından gelen adama homurdanmaya devam etti.

 

"Ulan senin defterini düreceğim ben! Bekle sen Jamal! Bu yaptıklarına pişman edeceğim oğlum!"

 

"Yürü lan salak! Pişman edecek miş! Üç aydır ne bok yiye bildin de beni pişman etme hayalleri kuruyorsun sen küçük enişte."

 

Kayra beşiğinde ağlayan bebeği kucağına alarak Jamal'in bacağına doğru bir tekme savurdu hırsla.

 

Jamal de ağlayan diğer bebeği kucağına alarak Kayra'nın ensesine sert bir fiske indirerek bebeği pışpışlamaya başladı.

 

"Ağlama dayıcığım,ağlama aslanım baban gibi yaygaracı olma koçum."

 

Kayra,Jamal'e ters bakışlar atarak bebeğe onun yaptığı işlemi yaparak fısıldadı.

 

"Ağlama oğlum,ağlama yavru kartalım. Dayın gibi velveleye verme ortalığı koçum!"

 

Jamal sinsice Kayra'ya sırıtırken burnuna gelen kokuyla yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Lan Kayra sana kötü bir haberim var. Galiba altına yapmış bu aslan parçası."

 

Kayra,Jamal'a doğru bir adım yaklaşarak onun kucağındaki bebeğin poposunu koklayarak yüzünü buruşturdu.

 

"Offf! Hakkaten lan altını pislemiş."

 

Jamal bebeği kendinden hafif uzaklaştırarak endişeyle konuştu.

 

"Ne yapacağız kardeşim? Becere bilir miyiz sence? Yoksa Derya'yı çağıralım mı?"

 

Kayra başını olumsuz bir şekilde havaya doğru kaldırarak karşılık verdi.

 

"Hallederiz kardeşim. El kadar bebeğin altını değiştiremeyecek kadar kabiliyetsiz miyiz biz. Hallederiz. Derya dinlensin biraz çok yoruldu o."

 

"Haklısın kardeşim değiştiririz. Sen al bu aslan parçasını ben malzemeleri çıkarayım." Kayra bebeği almak için uzanarak Jamal'i başıyla onayladı.

 

Jamal altını değiştirdiği yeğenine bakarken Kayra da kucağındaki oğluyla başını uzatarak diğer oğlunu inceleyip homurdandı.

 

"Jamal sence de bu işte bir tuhaflık yok mu kardeşim."

 

"Vallahi bana da öyle geliyor ama tuhaf olan şeyi bulamadım."

 

"Lan bezi ters kullanmışsın! Pamuklu yeri dışına gelmiş." Kucağındaki oğlunu Jamal'in kucağına vererek diğer oğlunun altını açıp bezi düzelterek tekrar kapattı." Şimdi oldu işte."

 

"Oldu valla!" İkili bir birine bakıp sırıtırken Jamal tekrar konuştu. "Vallahi kardeşimin eşisin diye demiyorum on parmağında on marifet Kayra."

 

"Şımartıyorsun be kayınço!" Jamal kucağında uyuyan bebeği beşiğe yatırarak söylendi.

 

"Yok yok öylesin. Yiğidi öldür hakkını yeme." Sessiz olmaya çalışarak yönünü Kayra'ya dönüp fısıldadı.

 

"İkimize kahve yapıyorum sende Ege'yi uyutta içelim kardeşim."

 

Kayra pışpışladığı bebeğine bakarak başını olumlu anlamda salladı.

 

"Hem yarım kalan maçların özetini de izleriz."

 

"Allah seni bildiği gibi yapsın lan! Hala maç diyor hamsi beyinli!"

 

"Kayraaa!"

 

"Ne varrr! İçim şişti üç aydır maç izlemekten lan!"

 

"Senin içinde Trabzon sporun oyuncuları tepinsin lan!" Uaynıp ağlamaya başlayan bebekle Jamal hırsla eliyle bebeği işaret etti. "Yaptığını beğendin mi!? Ne bok yemeye bağırarak konuşuyorsun! Uyandırdın yavru kartalı!"

 

"Lan gerizekalı ben bağırıyorum da sen ne yapıyorsun? Opere mı? Git biberonları getir başımın belası!"

 

Jamal beşiğe bıraktığı bebeği tekrar kucağına alarak homurdandı.

 

"Ben niye getiriyorum git kendin getir!"

 

"Ya sabır! Allahım sen sabır ver! Ben ne günah işledim de bu adamı benim başıma sardın!?"

 

"Laflara bak laflara! İsyan etme! Git biberonları getir! Bebek bakmaktan bile acizsin lan sen ne beceriksiz bir herifsin be!"

 

"Ulan Jamal! Ulan Jamal! Yedin bitirdin ömrümü hayvan herif!"

 

İki ay sonra

 

Jamal etrafındaki anbiyansa bakarak memnuniyetsizce kalabalık masadaki adamlatın üzerinde bakışlarını gezdirerek homurdandı.

 

"Parti anlayışın bumu senin küçük enişte!? Hani o dansöz gelecekti bu masaya?" Aslında memnun olmuştu bu durumdan. Demekki Kayra o tür ortamlardan hoşlanmıyordu. İlk sınavı geçmişti.

 

Kayra Jamal'in sorusu ile sinsice sırıttı.

 

"Olur mu öyle şey kayınço dansöz falan olacak şey mi? Bana ters öyle şeyler."

 

"Tabi tabi Doğan abinin bekarlığa veda gecesinden sonra taövbe ettirdi Selçuk abi bize!" Tuğra'nın sözleri ile Selçuk onaylarcasına başını salladı.

 

"Gerek yok koçum öyle şeylere. Alkol falanda yok! Alkolsüz kokteyl için! Bana kalsa bu mekanda ters ama Emir komutanın isteği üzerine gelmek zorunda kaldım." Selçuk sözlerinin aksine içinden intikam kahkahaları atarken kendisine şüpheyle bakan Kayra'ya her şey yolunda bakışı attı. Kendisi içmeyecekti nasıl olsa sırf Kayra'dan intikam almak için bu gece biraz esnek davranıyordu. Ama olacaklardan Kayra'nın haberi elbette yoktu. Bakışları Jamal'le kesişince ona da her şey yolunda dercesine göz kırparak önündeki kuruyemiş kasesine uzandı.

 

Kayra üç eniştesinin de desteğini alınca rahatlayarak arkasına yaslandı. Jamal başına gelecekleri çoktan hak etmişti. Acıyor muydu elbette hayır. Altı ay anasından emdiği sütü burnundan getirmişti piç. Şimdi intikam zamanıydı. Kayra çektiklerinin karşılığı için intikam almak isterken Jamal'de, hem kardeşinin yaşadıklarına bedel hemde Kayra'nın sivri uçlarını törpülemek için küçük bir oyun oynamak istiyordu. Niyeti Kayra'yı ava giderken avlamaktı. Nasıl olsa üç enişte de Kayra'dan geçmişin intikamını almak için onunla iş birliği yapmışlardı.Onların desteği ile rahatça yerine kuruldu.

 

Emir bakışlarını büyük masada oturanların üzerinde gezdirdi tek tek. "Doğan,Selçuk,Max,Kerim, Mehmet,Tuğra,Soner, Kaan ve Jamal hepsi koyu bir sohbetin içindeydi. Başını diğer tarafa çevirerek bu defa onların üzerinde gezdirdi bakışlarını.

 

"Eren,Barlas,Koray,Ayaz,Mert,Saruhan, Aykut ve Zeki onlar da kendi aralarında hararetli bir şekilde tartışıp didişiyorlardı. Onların bu haliyle yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamadı. Bakışlarını arkalarında bekleyen garsona çevirerek yanına çağırıp isteğini söyledi. Bir kaç saniye sonra elinde sazla yanına gelen adamın elinden sazı alarak ayarlarını yapıp tellere vurarak sırıttı.

 

"Geniş ailemizin mutluluklarının temeli olan türküyle yapalım açılışı, masadakilere muzipçe göz kırparak sordu. "Ne dersiniz?"

 

"Yapma abi yanarız! Bir aksilik çıkar yarın Derya için yapacağımız kutlamaya katılamazsak kızlar oyar bizi."

 

Kaan'ın sözlerini onaylarcasına başını hızla salladı Kayra.

 

"Abi vallahi o günün laneti bizi de bulur diye korkuyorum yapma,başka bir şey söyle ne olur. Tarih tekerrür den ibaret demişler." Masadakiler ve Emir,Kayra ile Kaan'ın tepkisi ile alayla sırıtırken Jamal merakla sordu.

 

"Neymiş abi o tarihi türkü? Ben niye bil miyorum?"

 

Kayra eliyle Jamal'ı işaret ederek huysuzca homurdandı.

 

"Al işte Kenan amcam gibi başladı ney miş diye! Ben size dedim tarih tekerrür den ibarettir diye."

 

Emir,Kayra'nın tepkisine sırıtarak tellere vurdu.

 

Dere boyu kavaklar

Açtı yeşil yapraklar

Ben yare doyamadım, ben o yare doyamadım

Doysun kara topraklar

 

"Ben bir lavaboya kadar gidiyorum gelirim hemen." Yanındaki arkadaşı onu onaylarcasına başını sallayınca yerinden kalkarak daha önce anlaştığı kişiyi bulmak için ilerledi. Girdiği yerde kendisini bekleyen adama cebinden çıkardığı kutuyu vererek sinsice sırıttı.

 

"İçeceklerin hepsine karıştır bunu kardeşim." Karşısındaki adam kendisine korkuyla bakarak fısıldadı.

 

"Abi bir duyulursa bu yaptığımız yakarsın beni!" Elini garsonun omzuna vurarak kıkırdadı.

 

"Merak etme kimse senin yaptığını anlamayacak. Sen anlaşmamıza uy yapman gerekenleri yap gerisi bende kardeşim." Adam çaresizce başını sallayarak karşısındaki adamı onayladı. Garsonun onayı ile adam geldiği gibi hızla geri dönerek kusursuz planının tadını çıkarmak için sandalyesine tekrar oturdu.

 

Asmadan gel asmadan

Fistan giymiş basmadan

Kalk gidelim sevdiğim

Devriyeler basmadan

 

Hepsi bir den türküye eşlik ederken bardaklar bir dolmuş bir boşalmış değişen ambiyansla kimse ne yaptığının farkında bile değildi. Gecenin ilerleyen saatlerinde hepsinde film tamamen kopmuştu.

 

Ertesi gün

 

Kızlar mutfak ta hazırlıklarla uğraşırken erkeklerde salonda dün gecenin tartışması içerisindeydiler.

 

"Lan ben dün geceye dair hiç bir şey hatırlamıyorum. Hatırlayanınız var mı oğlum?"

 

Emir'in sorusu ile Selçuk yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Alkol yok dediniz, bak bana gizliden bir şey içirdiyseniz günahı sizin boynunuza kardeşim!"

 

Selçuk'un sözleri ile Doğan homurdandı.

 

"Saçmalama bacanak yok öyle bir şey. Alkol falan yoktu!"

 

"Peki dün gecenin açıklamasını nasıl yapacaksın enişte!?"

 

Kayra Doğan'a şüpheyle bakarken o bilmiyorum dercesine omuzlarını silkti. Aynı anda telefonlarından gelen mesaj sesleri ile hepsi birden telefonlarına gelen mesajları açtılar. Açılan fotoğraflarla hepsi aynı anda şaşkınca kükredi.

 

"Laaann!"

 

"Bu neee!"

 

"Ohaaa!"

 

"Hangi ara yaptım ben bunu!?"

 

"Ne oluyor Kayra!? Niye bağırıyorsunuz yine!?" Jamal elindeki telefonunu pantolonunun cebine sıkıştırarak Kayra'yı kendine gel dercesine dürtüp kardeşine doğru ilerledi.

 

"Yok bir şey Derya! Erkek erkeğe muhabbet ediyoruz! Ne demeye müfettiş gibi geliyorsun iki de bir!" Derya kendisini iteleyen abisine şüpheyle bakarak homurdandı.

 

"Müfettiş mi!? Ne haltlar karıştırıyorsunuz yine abi!?"

 

"Yok kızım bir şey ya! Ne karıştıracağız! Telefona yeni bir uygulama gelmiş ondan fotoğraf çekiyoruz,kocan da tuhaf bir hareket yaparken çıkmış o fotoğrafta ona şaşırdı." Derya anladım dercesine başını sallayarak kocasına bakıp sırıttı.

 

"O foğrafı sonra bana da göster kocacığım merak ettim nasıl çıkmışsın."

 

Kayra karısının sözleri ile nefes almayı bile unuturken başını yavaşça salladı. Derya'nın gidişini kontrol eden Jamal hızla arkasına dönerek panikle dolanmaya başladı.

 

"Yandım bittim ben! O dansöz, o kadınlar nereden geldi!? O kadın hangi ara çıktı kucağıma!? Derya beni kesecek!"Bakışlarını Kayra'ya çevirerek korkuyla baktı. "Hele senin elinle dansözün göğsüne para sıkıştırdığım fotoğrafı görünce kolumu kesecek!"

 

Kayra,Jamal'ın sözleri ile ellerini saçlarına geçirerek korkuyla fısıldadı.

 

"Benim de elimi kesecek! Beni sapık fantazilerine kurban etmişsin lan! Para sokuşturmakla kalmışmı o fotoğraf!? Öbür fotoğrafta o para sıkıştırdığım şeylerden birisi resmen avucumda!" Bakışları Jamal'e doğru uzattığı eline kayarken hızla indiretek tiksinircesine pantolonuna sildi.

 

"Ulan ya ben ne yapayım!? Kadın kucak dansı yapmış benimle ben de karşılık vermişim! Nasıl yaptım böyle bir şeyi ben Zeynep'ime!?" Emir sözlerini bitirdiği an Selçuk salonun içinde volta atmaya başladı.

 

"Tövbe! Tövbe! Estağfurullah tövbe! Allahım sen biliyorsun! Sen gördün her şeyi! Affet yarabbim! Ben harama bakmam sen beni bilirsin! O kadın ne ara geldi ne ara beni dudağımdan öptü bilmiyorum! Benim suçum yok Allahım! Sen affet!"

 

Doğan,Selçuk'un haline üzgünce bakarken kendi fotoğrafını hatırlayınca telaşla konuştu.

 

"Meyra beni kesin vurur! Nezaretin temeline gömer o fotoğraftan sonra! O kadının kalçaları ne ara benim malum yerlerimde gezindi. Ben ne ara dokundum lan o lanet şeylere!? Niye uyarmadınız beni hayvanlar!?"

 

Doğan'ın sitemi ile Max hırsla kükredi.

 

"Kelin ilacı olsa kendi saçına sürermiş bacanak! Biz ne yaptığımızı biliyormuymuşuz da bize sitem ediyorsun!? Ben lan ben! O kadının bacaklarından olmadık yerlerine doğru yol çizmişim bu elle! Sare benim bu elimi keser, yaptığı arkeolok kazılarında tırmık niyetine kullanır! Bu elle kendi sonumu imzalamışım da haberim yok!"

 

Kerim gözünün önünde sallanan ele sert bir fiske indirerek homurdandı.

 

"Çek lan şu elini! O ata sözü de kelin ilacı olsa kendi başına olacak! Bizim bu halimize dün gece yediğin hurmalar bir tarafını tıtmalar derler! "Fotoğraf gözünün önünde belirince yüzünü buruşturarak çaresizce fısıldadı. " Ne bok yiyeceğim ben! Kadın kucağımda,el ele,göz göze, bir başka karede boynuma sokulmuş kadın!" Bakışlarını yanındaki Kaan'a çevirerek boynunu işaret etti. "Baksana koçum bir şeyler yapmış mı? Emer falan! Gerçi Arya kanımı emecek bu saatten sonra benim!"

 

Kaan, Kerim'i itekleyerek ellerini yüzünde gezidrerek öfkeyle homurdandı.

 

"Abi ne emiklenmesi gözünü seveyim ya! Ben gidiyim mezarımı kazayımda hazır olsun! Kadınla striptiz dans yaptığımı Sarah bir görürse abdestsiz,kefensiz yollar beni öbür tarafa!"

 

" Ohaaaa! Lan ne striptizi!? Hangi ara Kaan! Sen sıçıp sıvamışsın lan!?"

 

Jamal'in sözleri ile Kaan bikmiyorum dercesine dudaklarını bükerken Tuğra ve Soner kıkırdadı.

 

"Lan gerizekalı kadının göğüs arasına leblebi atışı yapmakta neyin nesi!?"

 

Soner telefonunun ekranına bakarak sırıtıp Tuğra'ya cevap verdi.

 

"Oğlum ben en azından göğüs arasına leblebi atışı yapmışım sen kadının ağzına havuç diliminin bir ucunu,kendi ağzına da bir ucunu alıp yeme yarışı yapmışsın! Sonuç malum! Salak!" Diyerek kıkırdarken Mehmet yüzünü buruşturarak söylendi.

 

"Bir de de düştüğümüz durumla eğleniyor musunuz beyinsizler! Lan kadını masanın üzerine yatırıp göbeğinden fıstık yemişim iğrenç lan!"

 

"Neyyyy!Lan ne pis insansın sen Mehmet!" Mehmet,Emir'e dönerek elindeki telefonu salladı. " Kadının göbeğinden sırayla kokteyl içerken o iğrençlik terimi nerenize kaçmıştı kardeşim."

 

"Yok oğlum o kadar da değil lan!Yapmamışızdır!"

 

Kayra'nın sözleri ile Mehmet tek kaşını emin misin dercesine kaldırınca Kayra yüzünü buruşturarak fısıldadı.

 

"Değilim kardeşim! Lanet olsun ki emin değilim!"

 

Kaan gözünde canlanan görüntülerle öğürürken Mehmet'e yalvarırcasına baktı.

 

"Anlatma gerisini lan! Ulan ne bok yedik biz!? Ne içtik? Nasıl bu hale geldik!? Kızlara ne diyeceğiz şimdi? Her şeyi geçtim bu kalleşliği kim yaptıda bir de ortaya delil koyar gibi fotoğrafladı bizi."

 

"Ben size dedim tarih tekerrürden ibaret dedim! Her şey o türküyle başlamış yine anıları canlandırmayın dedim! Bu mal Jamal'ın merakı yüzünden pandoranın kutusu açıldı işte! Ama dinletemedim kimseye! Şimdi bundan sonra karılarımız bizi kapı önüne koysa yeridir!" Kayra'nın sözleri ile Emir hepsine hızla eliyle toplanın işareti yaparak etrafında toplayarak fısıldadı.

 

"Fotoğrafları telefonlarınızdan tamamen kaldırın!"

 

"Gönderen kimse onun telefonundan da sen kaldırırsın artık kardeşim! Hem kaldırsak ne olur , yaradana her şey ayan olduktan sonra!"

 

Selçuk'un sözleri ile Emir başını sabır dilenircesine salladı.

 

"Git karına da göster sen o zaman geri zekalı! Sonrada hepimizi yak! Seni kurşuna dizerim Selçuk!" Bakışlarını diğerlerinin üzerinde gezdirerek sözlerine devam etti. "Şimdi o fotoğraflar kalkacak. Bekarlar da kalsın ben o fotoğrafları kimin attığını bulacağım. Yarın ilk işimiz hastaneye gidip kan vermek olacak ama Kenan amcanın hastane olmaz başka olsun. Bakalım kanımızda bir madde çıkacak mı? Kesin var da kanıtımız olsun. Yoksa biz böyle abazlar gibi hallenecek adamlar değiliz oğlum! Hele ki karılarımızı aldatmak,dişi sineğe bile yan gözle bakmıyoruz be! Olacak iş mi!? Var bunda bir Ali Cengiz oyunu! Kanları verelim biz,sonra elimiz deki kanıtlarla kızlara her şeyi anlatacağız. Şahsen ben saklamayı düşünmüyorum. Bir suçumuz yok abi vermişler bize bir şey ama kim belli değil. O yüzden kızların karşısına kanıtla çıkmamız lazım. O zamana kadar çenenizi sıkı tutun!"

 

Emir'in sözlerinden sonra diğerleri başlarını sallayarak onu onaylarken çalan kapıyla bir birinin yanından ayrıldılar.

 

"Mert'ler gelmiştir. Bakalım onlarda durum ne?"

 

Dışarıdaki gürültüyle Mert ve arkadaşları,Koray ve arkadaşları da içeri girerken onlar da bir birlerine kaçamak bakışlar atarak koltuklra doğru ilerlediler.

 

Kızlar da hep birlikte içeri gelip yeni gelenlerle kısaca sohbet ederken Ayaz her zamanki muzipliği ile dilinde bir şarkıyla salona giriş yaptı.

 

Oynaşır mıyım bir daha?

Kadın mı, kız mı tövbe bi' daha

 

Elindeki zarfı Derya'ya tutuşturarak şarkının sözlerine devam etti.

 

Ben ettim, sen etme, affet

Bırakma beni bu karda, kışta

 

Zeynep'in eline de bir zarf vererek muzipçe göz kırptı.

 

Bakışlarını kemdisine şaşkınca bakan adamların üzerinde gezdirerek elindeki zarfları hepsine teker teker salladı.

 

Bitti, geçti, gitti, tövbe

Tövbe

Tövbe

Tövbe

Tövbe

Tövbe

Eee tövbe

 

Dolaşır mıyım bir daha

O bar bu bar geceden sabaha

 

Meyra'ya uzattığı zarfla kaşlarını kaldırarak sırıtıp şarkının sözlerine devam etti.

 

Hadi kapat beni, evlere at

Dönersem eğer koy kapıya

 

Sahra'nın yanağından küçük bir makas alarak kıkırdayıp tekrar erkeklere dönerek ellerini yalvarırcasına birleştirip şarkının sözlerine devam etti.

 

Kalk gidelim, ele oh dedirtme

Sevdiğini kurda, kuşa yedirtme

Kalk gidelim, ele oh dedirtme

Sevdiğini kurda, kuşa yedirtme

 

 

 

A ben mi sert erkeğim?

Kanatsız bir meleğim

 

Sareye uzattığı zarftan sonra yüzünü buruşturarak Max si işaret edip başını onaylamazca iki yana sallayarak devam etti.

 

Dersimi aldım geldim

Ver elini ayağını öpeyim

 

Arya'ya zarfı uzatırken yanağından küçük bir öpücük çalarak söylendi.

 

 

Tırnağın bile olamaz

 

Kendini gösterip başını yukarı doğru kaldırarak başıyla erkekleri işaret etti.

 

Ben değil onlar yaramaz

 

Son zarfı da Sarah'ın eline tutuş turarak işaret parmağını kaldırıp Kaan'ı gösterdi ve şarkının sözlerine devam etti.

 

Bu hain sensiz yapamaz

Kapıyı aç, n'olur gireyim

 

 

Yüzüne kondurduğu kocaman sırıtışla kendisine ne yapıyor bu deli bakışları atan erkeklere doğru ilerleyip söylemeye devam etti.

 

Aklımı aldı başımdan

Oldum eşimden, arkadaşımdan

Cehaletime, gençliğime ver

Hadi geri sar, al en başından

 

Adımlarını Selçuk'a doğru atarak önünde diz çöküp alayla sırıttı.

 

Bi daha bi daha bi daha tövbe tövbeeee!!!

 

 

Selçuk önünde diz çöken Ayaz'ın tuhaf hareketlerine anlam veremeyerek bakarken pişmanlıkla fısıldadı.

 

"Aynen kardeşim tövbe! Tövbe!" Ayaz Selçuk'a pişkince sırıtarak diz çöktüğü yerden kalkıp kızlara doğru yaklaşarak sırıttı.

 

"Eee niye açmıyorsunuz!?"

 

"Ne ki bunlar!?"

 

Derya'nın sorusu ile Ayaz sırıtarak göz kırptı.

 

"Eşlerinizin onur belgesi Derya'cığım!" Kızlar şüpheli bakışlarla eşlerine bakarken onlar başlarını açmayın dercesine korkuyla sallayınca, Ayaz onların bu hallerine sinsice srıtarak fısıldadı.

 

"Açın,açın!"

 

Derya açtığı zarftan çıkan foroğraflarla şok olurken öfkeyle bağırdı.

 

"Kayraaaa! Abiiii!"

 

Kayra ve Jamal bir birine korkuyla bakarken isimler evin içinde peşi peşine yankılandı.

 

"Keriim!"

 

"Emirr!"

 

"Doğaan!"

 

"Selçuuuk!"

 

"Maaax!"

 

" Kaaaan!"

 

Ayaz karşısındaki adamların yüzlerinin aldığı şekille alayla sırıttı.

 

"Eee intikam denilen soğuk yemek, yenilmezdi yavaann! Ben size Simay'ı kardeşim gibi görüyorum, bana yardım edinde bu çocuksu hayallerinden el birliği ile çıkaralım dediğimde beni kız ayarladık diye kandırmıştınız! Bir gay le beni, kamera yerleştirdiğiniz bir odaya koyarak, benim orada çektiğim işkenceleri,katlanmak zorunda kaldığım zorlukları izleyip hepinizin eğlendiği o günü hiç nutmadım! Sabrettim! Bekledim! İntikamımı alacağım o günün gelip çatmasını bekledim."

 

"İnanamıyorum size nasıl böyle bir şey yaparsınız!? Hadi abimi bir yerde geçtim bekar adam banane ama sen niye ona uyuyorsun evli barklı çoluk çocuk sahibisin! O haltları yerken biz hiç mi aklına gelmedik Kayra!?"

 

Derya'nın yüzünü buruşturarak söylediği sözlere karşılık Kayra panikle bir adım atarak ortaya içinde bulundukları durumu açıklamaya çalıştı.

 

"Deryam,güzelim bak bi din..."

 

"Kes Kayra! Babama anlat derdini bundan sonra! Beni aldatacaksın bende sineyemi çekeceğim! Zamanın da seni boşamayan Derya'nın aklına tüküreyim be!"

 

Zeynep,Derya'ya destek olurcasına söylendi.

 

"Ya ben! Ya ben ne yapayım bu aklıma! Zamanın da arkamdan ne işler çevirdi Emir bey! Ben ne diye affettim bu pavyon bozmasını!? Boynuz yemek için mi aptal Zeynep!"

 

Karısının sözleri ile Emir ona doğru bir adım atarak fısıldadı.

 

"Yok öyle bir şey Zeynep'im yapar mıyım ben hiç öyle şey!? Senin üzerine gül koklar mıyım!?"

 

Sahra,Emir'in sözleri ile yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Kızım sizinkiler açıktan yapmış bari! Benim kine ne demeli! Allah dediğine mi inanayım,yallah yoluna gittiğine mi!? Haram diye zamanın da bana bakmazken şimdi gözleri çarkı felek gibi fır dönüyor!"

 

Selçuk karısının sözleri ile şok olmuş gibi ona bakarak çaresizce fısıldadı.

 

"Allah canımı alsın hatırlamıyorum ne olduğunu! Cennet bahçemde bir gül varken cehennemin zakkumuna el uzatırmıyım ben? Sen tanımıyor musun kocanı!? Tövbe de Sahra!"

 

Meyra bir elini beline atarak,diğer elini kocasına doğru hesap sorarcasına salladı.

 

" Bu Doğan odunu her şeyi getirdi benim başıma! Adam başkası ile evliyken beni nikahlamaya kalktı. Hepsini sineye çektim bu defa da boynuz taktı! Allah seni bildiği gibi yapsın Doğan! Yunus amcamla görüş bundan sonra!"

 

"Meyriğim deme öyle Yunus amca falan! Niye aldatayım ben seni!? Var bu işte bir çapanoğlu pişman olacağınız şeyler söylemeyin."

 

Arya erkeklere doğru bir adım atarak öfkeyle tısladı.

 

"Pişman olacağımız sözler öylemi!? Çoluk çocuk sahibi adamlarsınız be! Sen ölümlerden döndün! Bana neler yaşattın sen Kerim! Az mı geldi çektirdiklerin bir de boynuz mu takayım dedin!?"

 

Kerim karısının sözleri ile başını olumsuz anlamda hızla sallayarak fısıldadı.

 

"Vallahi bu defa bir şey yapmadım Arya! Nasıl aldatayım güzelim!? Aldatsam bilirim hissederim! "

 

"Pardon da nasıl hissediyorsun büyük enişte!? Hayır değişik bir cümle oldu bu? Merak ettim nasıl yani!?" Jamal sorduğu soruyla kendisine şaşkınca bakan adamı umursamadan bakışlarını Ayaz'a çevirerek hırsla söylendi.

 

"Ulan hadi bunlar hak etti de ben ne yaptım sana piç! Neyin intikamı bu bana yaptığın!?"

 

Ayaz,Jamal'e doğru yaklaşarak alayla sırıttı.

 

"Kimse benim kuzenlerimin arkasımdan iş çeviremez Jamal'cığım. Sende o yüzden arada kaynadın! Kayra'nın arkasından hepiniz birlik olup oyun oynatacaktınız ama ben,düşmanımda olsa satmam kimseyi!Değil ki dostlarımı satayım! Anca beraber kanca beraber oğlum öğren bunu artık! Satmam ama ne olursa olsun intikamım dan da vaz geçmem kinciyim dir."

 

"Ulan bizim sayemizde Simay seni abisi gibi gördüğünü anladı beyinsiz!"

 

Simay,Emir'in sözleri ile ağzından kaçan kıkırtıya engel olamadı.

 

"Yooo! Bacım gibi görüyormuşum aslında ben onu Emir abi! O olaydan sonra onu fark ettim."

 

Ayaz,Simay'ın sözleri ile elini kaldırarak sertçe onu işaret ederek Emir'e çıkıştı.

 

"All! Bak nasıl bir izlenim çizmişim herkesin gözünde sayenizde! Hak ettiniz oğlum siz bunu!" Bakışlarını kızlara çevirerek sözlerine alayla devam etti. "Ayrıca o fotoğraftaki gerçek kadın değil sevgili ablalarım,kuzenlerim ve yengelerim! O da cinsiyet değiştirmiş bir erkek!" Kızlar öğrendikleri şeyle kocalarına bakıp yüzlerini buruştururken Max şaşkınlıktan ağzından çıkanlara engel olamadı.

 

"Yapma ya! Oysaki fotoğraflarda kadın gibi! Değme kadınlara taş çıkarır kardeşim o derece hiç anlamadım ben şahsen!"

 

"Allah senin cezanı vermesin Max! Beddua bile edemiyorum bebeğimin babasısın çünkü! Beni aldattığın yetmiyor üstüne bir de o kadını övüyorsun! Utanman arlanman da yok senin!" Sare arkasını dönüp kapıya doğru ilerlerken kızlara yanda bir bakış atarak öfkeyle tısladı."Sizi bilmem ama ben beni aldatan adamla şu dakikadan sonra aynı havayı bile solumam! Hazırlan Max efendi bu dava mahkemede biter! Ben de Sare isem önce seni boşayacağım sonra senin heykelini, kazdığım alanlara tarihi zampara diye dikeceğim!" Kızlar Sare'nin peşine takılıp giderken, erkeklerin hepsi de aynı anda giden karılarının peşine düşünce Ayaz arkalarından seslendi.

 

"Bak isterseniz bu duruma uygun bir şarkım da var! Söylüyorum bak dinleyin! Size gelsin!"

 

Sussan olmuyor, susmasan olmaz

Dil dursa hâkim bey tende can durmaz

Yazsan olmuyor, yazmasan olmaz

Kaleme tedbir koma, tek durmaz

 

"Lan o değil de kızlar bu oyunu bayağı gerçekçi oynadı vallahi oscarlık rol kestiler."

 

Eren'in sözlerini onaylarcasına Aykut başını salladı.

 

"Bir ara gerçekten boşayacaklar sandım. Yani anne babalarını düşününce çocuklarıda çok normal değil sonuçta."

 

Zeki,Eren ve Aykut'un sözlerinden sonra rengi atan Ayaz'a bakarak aklına gelen şeyle şüpheyle sordu.

 

"Sen kızlara resimlerin fotomontaj olduğunu,dün gece hiç bir şey yaşanmadığını,hatta öyle bir kadının olmadığını anlattın önceden değil mi kardeşim!?"

 

Ayaz bütün bakışların kendi üzerine dönmesi ile başını onaylamaz şekilde hızla sallayarak sessizce fısıldadı.

 

"Hayır! Unuttum ya la ben onu!"

 

"Allah senin cezanı versin beyinsiz! Git anlat herşeyi! Milletin yuvasını yıkacak dangalak!"

 

Koray'ın öfkeyle söylediği sözlerden sonra Ayaz onu onaylayarak kapıya doğru ilerlerken Mert arkasından seslendi. Kendisine ne oldu dercesine bakan adama sırıtarak konuştu.

 

"Ayaz tam da senin şu durumuna uyan bir şarkım var abi söyleyim mi?"

 

Ayaz şaşkınca Mert'e bakarken o neşeyle söylendi.

 

"Bahça duvarından aştım

Sarmaşık güllere dolaştım

Yanıyorum yanıyorum yanıyorum hele"

 

SON...

 

Yitenumutlar

 

 

Loading...
0%