Yeni Üyelik
24.
Bölüm

İ-D-A-24

@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı -HiraiZerdüş - Eyvallah

 

 

 

Salondan ayrıldıktan sonra Sahra'nın ağrısının artması ile Selçuk onu hastaneye götürmüş yapılan tektiklerden sonra sol kaburgasındaki zedelenmeden dolayı bir reçete ve bir kaç gün istirahat uyarısı ile ayrılmışlardı hastaneden.

 

Sahra'yı eve bırakana kadar öfkeyle homurdanan Selçuk aracı park ederek kemerini çözüp, asık birsuratla yanında oturan karısına çevirdi bakışlarını.

 

"Boşuna surat asma! Doktor ne dediyse ona uyacaksın!"

 

Sahra nefesini sertçe bırakarak kemerini çözüp bakışlarını kocasına çevirdi.

 

"Ama benim ilgilenmem gerek bir düğünüm var! Evdi eşyaydı hiç bir şey yok daha orta da. Sen tutmuşsun bana doktora uy diyorsun."

 

Hiç bir şey söylemeden aracın kapısını açarak inen adamın arkasından gözlerini devirirken kendi kapısının açılması ile bakışlarını o yöne çevirdi.

 

"Yürüye bilecek misin?"

 

Kocasından gelen soruyla Sahra gülerek kaşlarını kaldırdı.

 

"Iıı. Yürüyemem. Kapıda ki güvenliği çağırda çıkartsın beni yukarı."

 

Selçuk'un kaşları işittikleri ile hızka çatılırken karısını bir hamlede kucağına alarak homurdandı.

 

"Tövbe estağfurullah! Bilerek basıyorsun damarıma damarıma değil mi!?" Ayağıyla aracın kapısını kapatarak kucağında kıkırdayan karısına ters bir bakış attı. "O gün bile izin vermemişim elin adamına bu gün mü taşıttıracağım karımı!?"

 

"Unutmaki o gün sende elin adamıydın."

 

Binanın giriş kapısına gelip Sahra'nın evinin ziline basarak beklemeye koyuldular.

 

"O gün emanetimdin,bu gün kocanım! O günde ben taşıdım bu gün de ben taşıyacağım! Bir şikayetin mi var!?"

 

Sahte bir sorgulamayla karısının gözlerine bakarken Sahra gülerek başını iki yana salladı.

 

"Asla! O gün de yoktu bu gün de yok."

 

Aldığı cevapla yüzünde memnun bir gülümseme oluşan adam açılan kapıyı ayapıyka ittirerek dikkatlice kapıdan geçerek asansöre doğru yöneldi. Asansörün düğmesine basıp beklemeye başladıkları esnada Sahra'nın kıkırtısı ile bakıllarını ne oldu dercesine ona çevirdi.

 

"Kayra düğünden sonra evlerine döndükleti gece Derya'yı kucağında çıkarmak zorunda kalmıştı o kadar katı. Bu durumdayken o geldi aklıma. Kenan amca asansör bozuk demiş Derya da uyuma numarası yapınca zavallı kardeşim sekiz kat onu kucağında taşımıştı."

 

Dinlediği hikaye ile kıkurdatan Selçuk karısına bakarak mırıldandı.

 

"Kusura bakma da Kayra biraz saf galiba? Sekiz kat kucağımda taşıyacağıma uyarırdım ben." Sahra kaşlarınu çatarak kocasına bakınca o imalı bir gülüşle devam etti sözlerine. " Baköa öyle gece nasıl olsa uyanmak zorunda kalacak! Sonuçta yeni evli değiller mi?"

 

Selçuk'un ima ettiği leyle Sahra'nın ağzı şaşkınlıkla açılırken açılan asansör kapısıyla Selçuk'un ağzıda bir karış açılmıştı. Gördüğü manzara karşısında hızla toparlanarak boğazını sertçe temizleyerek öpüşen çiftin ayrılmasını sağladı.

 

"Selçuk!"

 

Emir'in şaşkınlığına karşılık Selçuk alayla karşılık verdi.

 

"Komutanım!"

 

Zeynep ve Sahra kıpkırmızı olmuş bir yüzle bir birlerine kaçamak bakışlar atarken Emir üzerlerindeki ilgiyi dağıtmak adına gözleri ile Sahra'yı işaret ederek sırıttı.

 

"Hayırdır? Düğün gecesi provası mı yapıyorsunuz?"

 

Emir'in sözleri ile Selçuk ona ters ters bakarken Sahra alayla karşılık verdi.

 

"Biz onu yapmıyoruz da belliki siz asansör fantazisi yapıyordunuz ulu orta!"

 

Sahra'nın sözleri ile Zeynep ona sus dercesine bakışlar atarken Selçuk ta uyarı niteliğinde hafifçe kalçasını sıkmıştı.

 

"Yine sivri dilinle, iğnelerini çıkardın kuzen. Bakıyorum da formundasın."

 

Emir'in alaylı sözleri ile Zeynep onun kolunu sıkarak uyarurcasına fısıldadı.

 

"Emirrr! Sus artık!"

 

"Sende her zamanki gibi mart kedisi modundasın! Çık artık şu asansörden! Adamın sakatlanmadık bir beli kaldı,biraz saha orada dikikirsen o da olacak sayende!"

 

"Sahraa!" Selçuk'un uyarıcı sesiyle sert bakışlarını ona çevirerek çemkirdi.

 

"Ne var yalan mı!?"

 

Emir karısının elinden tutup çekiştirerek asansörden çıkarken eliyle asansörü işaret ederek sırıttı.

 

"Aman kuzen bel önemli! Hele ki düğüne üç beş gün kalmışken! Daha da önemli!"

 

Zeynep kocasının sözleri ile utançla başını eğerken Selçuk arkadaşının yaptığı ima ile sabır dileniyordu.

 

"Komutanım sizin işiniz gücünüz yok mu!? Gidin Allah aşkına! Yakışıyor mu size hiç bu sözler!? Bayanların yanında."

 

"Ne dedim lan!? Birisi karım diğeri kuzenim! Onlardan mı utanacağım?" Emir'in sözleri ile Sahra yüzünü buruştururken Zeynep kocasının kolundan öfkeyle çekiştirerek homurdandı.

 

"Utanma duygun var mı ki senin zaten!? Yürü Allah cezanı vermesin rezil ettin beni!" Emir karısına şaşkınca bakarken o Selçuk ve Sahra'ya başıyla küçük bir selam vererek kocasını sürüklemeye devam etti. " Aklının çalıştığı nokta hep bel altı! Belki Sahra'ya bir şey oldu yürüyemiyor kız! O yüzden taşıyor Selçuk kucağında! Ama yok bir insanın fikri ne ise zikri de o olurmuş! Senin fikrinde zikrinde belli!"

 

Karısının nefes almadan kendisine saydırması ile Emir kısa bir an duraksayıp asansöre binen ikiliye şüpheyle baktı. Asansörün kapanması ile kıstığı bakışlarını karısına çevirerek şüpheyle konuştu.

 

"Acaba bunlar gerdeği bekleyemedi de o işi yapacağız derken bir sakatlık mı oldu? Kızın belini mi sakatladı bu hayvan!?" Zeynep'in ağzı işittikleri ile bir karış açılırken Emir sözlerine devam etti. "Yani Selçuk sonuçta yıll..."

 

Karıısının göğsüne attığı çimdikle acıyla yüzünü buruştururken Zeynep öfkeyle sıktığı dişlerinin arasından tısladı.

 

"Suss artık! Sanane be adam!? Sanane!? Milletin gerdeğini,cinsel hayatını yorumlamak sanamı kaldı!"

 

Zeynep'in parlayan öfkesi ile onu daha fazla sinirlendirmemek için eline uzanarak avuçları arasına hapsederek çapkınca gülümsedi.

 

"Haklısın güzelim. Biz kendi cinsel hayatımızla ilgilenelim." Zeynep kocasının bir türlü çıkamadığı cinsellik muhabbeti ile gözlerini devirirken Emir omuzlarını umursamazca silkerek sözlerine devam etti. "Amaan bananeki zaten. Sahra'ya ne olduysa Selçuk'un sorunu. Cinsel hayatı etkilenecek olan onlar sonuçta. İlahi adalet diye bir şey var. Burnumu kırıyordu o cadı az daha. Ama bak ben sapa sağlamım bizim cinsel hayatımızı etkileyen bir durum yo..."

 

Zeynep kocasının ağzına sert bir fiske indirerek öfkeyle çemkirdi.

 

"Senin sorunun da bu akşam o çok heveslendiğin,dilinden düşürmediğin cinsel hayatına rüyalarında devam etmek olacak Emir!" Elini kocasının elinden sertçe çekerek ona ters bakışlar atıp bina kapısına doğru homurdanarak ilerledi. "Ne olduğunu bilmeden anlamadan senaryolar yazdı adam iki dakika da! Utanmasa zil takıp oynayacak!"

 

Giden karısının ardından şaşkınca bakarken onun son söylediği sözlerle aklına gelen şeyle gözleri hevesle parlayarak hızlı bir kaç adımla karısına yetişerek heyecanla konuştu.

 

"Yavrum bak sen zil takıp oynayacak deyince aklıma ne geldi." Zeynep nefesini bıkkınlıkla bırakarak aynı bıkkınlıkla sordu.

 

"Ne geldi Emir?"

 

Emir yüzüne yayılan çapkın gülümseme ile cevap verdi karısına.

 

"Sen bana özel bi dans etsen bu gece." Zeynep gelen cevapla yüzünü buruştururken Emir sözlerine devam etti. "Bir dizide görmüştüm kız kocasına özel kılıçla falan dans ediyordu ilk gecelerinde."

 

Zeynep ellerini kaldırarak sıktığı dişlerinin arasından sertçe nefes alarak tısladı.

 

"Seni o kılıçla doğrarım Emir! Bir fantazi manyağı olmadığın kalmıştı onu da oldun sonunda başıma!"

 

Sert adımlarla yürümeye devam ederken Emir küskün bir ses tonuyla karşılık verdi karısına.

 

"Ne dedim ben şimdi!? Her şeye kızıyorsun sende! Ne olur yapsan yani? Ben göreve gidince çok ararsın,vicdanın sızlar ama beni bulamazsın o zamanda."

 

Yanlarından geçen bir kaç kişi ile Zeynep kocasının kolundan çekiştirerek çıkıştı.

 

"Yürüüü! Allahım seb bana sabır ver adamın içinden Massimo Torricielli çıktı resmen!" Emir işittiği yabancı isimle kaşlarını çatarak karısına bakarken Zeynep ona dönerek öfkeyle güldü. "Ben sana o dansı yılanla yapacağım Emir! Bekle sen bekle!"

 

Karısının sözleri ile Emir'in ağzı o şeklini alırken birden aklına gelen şeyle başını iki yana sallayarak fısıldadı.

 

"Olmaz! Yılan tehlikeli. Kılıç pek tehlike arz etmiyor."

 

Zeynep artık kocasına ne diyeceğini bilemeyerek sinirle tepindi olduğu yerde. Önüne dökülen saçlarını hırsla ittirerek hızla yürümeye devam ederken Emir arkasından seslendi.

 

"Hem o bahsettiğin ecnebi herif kim!? O kim oluyor da benim içimden çıkacak mış! Ben onun içinden çıkarım ancak! Kimse benim içimden çıkamaz!"

 

Karısının kendisine cevap vermeyip kaale bile almadığını gören Emir içine düşen merakla telefonunu cebinden çıkarak arama motoruna girip karısının söylediği isimi arattı. Karşısına çıkan fotoğraflara burun kıvırarak baktı. Adam İtalyan bir oyuncuydu anlaşılan. Bu kadınlarda zevk varmı acaba diye düşünürken gözüne çarpan videoya tıkladığı esnada gördüğü görüntülerle sertçe yutkundu. Kaşları hızla çatılırken içine yayılan kıskançlıkla bir kaç büyük adımda karısına yetişerek kolundan sertçe tutarak kendisine çevirerek telefonda dönen videoyu gösterip sıktığı dişlerinin arasından tısladı.

 

"Bu ne lan!? Kızım sen bunları mı izliyorsun!?"

 

Gördüğü görüntüdeki hayranı olduğu adama kaçamak bakışlarla bakarken Emir karısının gözlerindeki beğeniyi yakalamıştı çoktan.

 

"Bakıyorum ne var bunda!? Sen dans eden kılıçlı kızları izleyince sorun yokta ben bunu izleyince mi sorun oldu!?"

 

"Ulaan adam anadan üryan geziyor lan! Gezmekle de kalmıyor üstelik se... Tövbe estağfurullah!" Başını sağa sola salayarak sert bakışlarını tekrar karısına çevirdi." Benim izlediğim dans eden kılıçlı kızı annemler izliyordu annemler! Üstelik kız normalde çarşaflıydı! Anadan üryan çıkmıyordu böyle!"

 

Zeynep kocasının sözlerine gülmemek için dudaklarını dişlesede bakışları hala dönen video daki adamda ağzından kaçan kıkırtıya engel olamadı. Karısının odak nokatasının kendisi olmadığını ve komik bir şey varmış gibi kıkırdaması ile Emir videoyu kapatarak telefonu cebine koyup hırsla karısının elini kavrayarak çekiştirdi.

 

"Ben göstereceğim sana kıkırdamayı! Elin puştunu ağzının suyu aka aka izlemeyi!"

 

Zeynep kocasının tavrıyla sinsice sırıtarak söylendi.

 

"Çekiştirme! Düşüreceksin şimdi! Hem ne var canım hep kadınlar mı fantazi yapmak zorunda erkekler yapınca nasıl oluyor diye merak etmiştim sadece! O yüzden izledim!"

 

Karısından gelen cevapla Emir aniden ona dönerken kaşlarının havalanmasına engel olamadı. Dudadaklarını öyle mi dercedine bükerek başını olumlu anlamda sallayıp psikopatça gülümsedi.

 

"Demek merak ettin?" Karısının başını olumlu anlamda sallaması ile onu tekrar hırsla çekiştirerek homurdandı. "Ben senin o merakını nasıl gideriyorum sen görürsün şimdi!"

 

Selçuk karısını eve bırakıp evdekilere neden o halde olduğunu ve doktorun söylediklerini anlattıktan sonra ev halkının Sahra'ya onaylamaz bakışları ve sözleri ile akşam yemeğine oturulmuştu.

 

Yenilen akşam yemeğinden sonra düğün hazırlıkları hakkında bilgi alan Mehmet kızı ve damadının gelinlik ve damatlık fikrini onaylayarak kızının verdiği onayla mutlu oluşunu izlemişti. Saatler ilerlerken Selçuk izin isteyerek ayaklanmış Sahra ise onun uyarılarına aldırmayarak kapıya kadar geçirmek için arkadından ilerlemişti.

 

"Neden söz dinlemiyorsun!? Hareket ettikçe canın yanıyor işte!"

 

Ayakkabılarının bağcıklarını bağlarken bir taraftan da kendisine söylenen adama gözlerini devirerek karşılık verdi.

 

"Ölümcül yara almadım Selçuk abartma. İyiyim ben."

 

Selçuk doğrularak karısının gözlerine bakıp,sesli bir şekilde nefesini bıraktı.

 

"Tamam. Sen yine de dikkat et. Fazla zorlama kendini."

 

Sahra başını olumlu anlamda sallayarak sıkıntıyla kendisine bakınca Selçuk merakla başını iki yana salladı.

 

"Ne oldu?"

 

"Gelinliği damatlığı hallettikte evdi eşyalardı nasıl yetişecek? Durumum senin abarttığın kadar kötü de..."

 

"Olmaz!" Karısının sözlerini sertçe kesince onun düşen yüzünü avuçları arasına alarak bakışlarını birleştirdi. "Düğün organizasyonu ile Kayra ve Tuğra ilgileniyor zaten. Bende ev işini halledeceğim. Yarın eşya katoloğu getiririm beraber seçeriz eşyalarıda. "

 

Sahra kocasını razı edemeyeceğini anlayınca çaresizce başını salladı.

 

"Merak etme ben her şeyi halledeceğim. Sen dinlen düğün gününe kadar iyileşmene bak." Karısının bozulan moralini düzeltmek istercesine gülümseyerek çapkınca göz kırptı. "Lazımsın bana."

 

Sahra işittiği son sözlerle kıkırdarken arkalarından gelen sesle utançla kızardı.

 

"Ben varım ya enişte ablam neyine lazım!?" Selçuk elinde çay bardağı ile mutfağa geçen Tuğra'ya yüzünü buruşturarak bakarak sertçe homurdandı.

 

"Bizi mi dinliyordun sen!?"

 

Tuğra alınmış bakışlarını Selçuk'a yollayıp söylenerek mutafağa geçti.

 

"Yaa ben niye dinleyim sizi!? Siz de beni iyice telekulak yaptınız! Kulaklarımın hassas olması benim suçum değil! Rahatsız oluyorsanız biraz alçak sesle konuşun sizde!"

 

Selçuk giden adamın arkasından onun sözlerine inanamayarak kafasını sallarken Tuğra mutfak kapısından başını uzatarak tekara söylendi.

 

"Ayrıca benim kulağıma çalınanlar işinize yararken ne siz ne eşleriniz hiçte rahatsız olmuyorsunuz!" Ağzına gizli bir fermuar çekerek tekrar konuştu. " Bundan sonra sıkışınca bana sormayın ne biliyorsun diye geçti o günler!"

 

"Tuğraaa! Ulan nerede kaldı çayım!? Kimin dedikodusunu yapıyorsun yine orada fısır fısır!"

 

Babasının sözleri ile Tuğra yüzünü buruşturarak söylendi.

 

"Yeminle canımdan bezdim! Bir evin en küçüğü olacağına dağda bir taş ol bundan daha iyi be! Bu ne arkadaş!? Adımı dedikoducuya çıkarttınız hep birlikte!"

 

Sahra ve Selçuk şaşkınca Tuğra'nın söylenmelerini dinlerken o başını salona doğru uzatarak bağırdı.

 

"Getiyorum baba! Kimin dedikodusunu yapacağım? Anneme senin yaptığın şu fuhuş operasyonunu anlatıyordum. Hani kadının biri senin kollarına bayılmışta sende onu ayıltmak için bayağı bi ilgili davranmışsın ya onu anlatıyordum " Bakışlarını ablası ve Selçuk'a çevirerek sinsice sırıtıp tekrar mutfağa girerken Azra'nın öfkeyle salona doğru geçişi bir oldu.

 

"Mehmeeet! Boyun devrilmesin emi!"

 

"Kim lan ekibimdeki o ispiyoncu!? Kim anlatıyor sana bunaları!?"

 

Sahra anne ve babasının başlayan didişmeleri ile karşısındaki adama mahçupça bakarken Selçuk yüzünü buruşturarak işaret parmağını kaldırıp mutfağı göstererek fısıldadı.

 

"Bu çocuğun istihbaratta olmadığından emin misiniz?"

 

Sahra kocasının sözleri ile kıkırdarken Selçuk kaşlarını kaldırarak başını iki yana salladı ve karısının yzüğnü avuçları arasına alarak alnına küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi.

 

"Hadi sen de dinlen artık. Ben yarın gelirim yine. Dikkat et kendine."

 

Başını sallaıyarak Selçuk'u onaylarken onu asansöre binene kadar izleyip yüzünde oluşan kocaman gülümseme ile kapıyı kapatıp sırtını yasladığı anda bakışları kardeşi ile kesişince nefesini bıkkınca verdi.

 

"Niye dikiliyorsun orada!? Şimdi de rontgenciliğe mi başladın?"

 

Tuğra elindeki çaydan bir yudum alarak başını iki yana salladı.

 

"Ne izleyeceğim sizi abla ya? İçeriye tek girersem babam şimdi girişir bana. O yüzden seni bekledim. Seninle girersem sana zarar vermemek için dokunmaz bana."

 

Kardeşinin sözleri ile Sahra gülerek ona doğru yaklaşıp koluna girerek söylendi.

 

"Biliyorsun annenin huyunu ne demeye salıyorsun babamın üzerine asılsız bir bilgi yüzünden."

 

"Yok vallahi asıksuz değil. Sen benim asılsız bilgi verdiğimi duydun mu hiç?" Sahra kardeşinin sözleri ile merakla ona bakarken Tuğra onun kulağına doğru yaklaşarak fısıldayarak anlatmaya başladı.

 

Zeynep işittiği seslerle huzursuzca yerinde kıpırdanırken titrek bir sesle konuştu.

 

"Emir! Ya neredesin? Niye bağladın gözlerimle ellerimi."

 

Karısınıns sorusu ile Emir karşısındaki manzaraya bakarak keyifle sırıttı. Elindeki buz dolu kaseyi komodinin üzerine bırakarak yataktaki karısının yanına çıkıp boynuna sertçe bir öpücük bıraktı. Zeynep'in irkilmesi ve kendisine doğru dönmeye çalışması ile kulağına doğru yaklaşıp nefesini bırakarak fısıldadı.

 

"Erkeklerin fantazi anlayışını merak ediyordun değil mi karıcığım?" Kocasının sözleri ile aldığı nefes boğazında takılı kalırken hissettiği sıcak nefesle huzursuzca kıpırdandı. "Hazır mısın? Biraz dan büyük bir zevkle merakını gidereceğim."

 

Zeynep,kocasının sesindeki belli belirsiz öfke tınılarını hissederken korkusu merakından daha üstündü. Ama lanet olsun ki o merak kırıntısının da peşine düşmek istiyordu. Kararsız bir şekilde başını iki yana sallayarak titrek bir sesle fısıldadı.

 

"Emir gözlerimi bari aç lütfen. Be...ben başıma ne geleceğini bilmediğim için korkuyorum. Ama lanet olsun ki bir o kadar da merak ediyorum!"

 

Karısının sözleri ile kıkırdayan Emir,karısı sanki kendisini görüyormuş gibi başını iki yana sallayarak kaseye uzanıp parmaklarının arasına bir buz sıkıştırarak ağzına aldı buzu.

 

Zeynep nefes nefese kalmış bir şekilde bakışlarını kendisini sırıtarak izleyen kocasına çevirerek utançla gözlerini kapayarak inlercesine konuştu.

 

"O yüzündeki sırıtışı sil ve gözlerini üzerimden çek utandırıyorsun beni!" Kocasının kıkırdaması ike yorganı başına kadar çekerek tepindi. Nasıl olmuştu da kendini o kadar kaubetmişti aklı almıyordu. Evin yalıtım sisteminin üst seviyede olmadı için dua etti yoksa komşulara karşı rezilliğin alasını sergilemişti o çığlıklarla.

 

"Zeynepp!"

 

"Hııı!"

 

Karısının verdiği cevapla Emir kıkırdayınca sarsılan yatakla Zeynep yüzünü buruştururken adam boğuk bir sesle tekrar konuştu.

 

"Banyo fantazisi de ister misin?"

 

İşittiği sözler ve kocasının sesindeki tınıyla Zeynep'in gözleri irice açılırken,kocasının sesindeki o boğukluğun tutkudan mı yoksa gülmemek için kendisini sıkmaktan mı olduğuna karar veremiyordu. Hayır tutkudanda teklifini düşünecek ama değilse yorganın altında köstebek gibi saklanmaya devam edecekti.

 

Yeni güne hepsi Selçuk'un aramaları ile uyanırken onun verdiği adreste toplanmışlardı. Selçuk'un yaptığı açıklama ile kızlar onun ince düşüncesine hayran kalıp kocalarına surat yaparken o Sedat la onları tanıştırarak sözlerine devam etti.

 

"Kısaca yardımınıza ihtiyacım var. Kına gününü de sayarsak bu gün itibari ile düğüne dört gün ve ben bu evi yetiştirmek zorundayım ve sizde bana yardım etmek zorundasınız."

 

Selçuk'un sözleri ile hepsinin bakışları evi tararken umutsuzca bir birlerine baktılar. Onların gözlerindeki umutsuzlukla Selçuk onlardan gelecek cevabı merakla bekledi.

 

"Vallahi kardeşim elimizden geleni yaparız. Ama yetişir mi bilemem."

 

Emir'in cevabı ile onun omzuna bir kaç sefer vurarak güldü.

 

Mehmet bakışlarını karşısındaki genç adama çevirerek konuştu.

 

"Nereden başlıyoruz Sedat kardeşim?" Mehmet'in sözleri ike Sedat ona plandan bahsederken Hayal telaşla araya girdi.

 

"Mehmet sen tozun yoğun olacağı işlere girme pek. Astımın tetiklemesin sonra."

 

Hayal'in kendisini düşünerek yaptığı uyarı ile Mehmet gözlerinden taşan mutlulukla başını olumlu anlamda sallarken Hayal ona gülümseyerek Selçuk'a çevirdi bakışlarını.

 

"Benim hastanede iki ameliyatım var bu gün. Onları halledip gelirim tekrar. Bir şey lazım olursa ara mutlaka."

 

Selçuk kızın sözlerini onaylayınca Hayal vedalaşarak ayrıldı ortamdan. Selçuk bakışlarını Derya,Sare ve Zeynep'e çevirerek sıkıntılı bir şekilde konuştu.

 

"Kızlar sizde bana alışverişte yardım etseniz. Sahra'nın nelerden hoşlandığını neleri beğendiğini bilirsiniz siz."

 

Selçuk'un sözleri ile Kayra ve Emir telaşla çıkıştı.

 

"Olmaz!"

 

Selçuk ve kızlar bakışlarını ikiliye çevirirken Max bu çıkışa anlam veremeyerek söylendi.

 

"Niye olmasın canim? Yardım etsinler bacanağa. Adam haklı kadınların zevki bizimkinden farklı."

 

Selçuk bacanağını başını sallayarak onaylarken Kayra bir iki adımda karısının yanına geçerek kolundan tutup sertçe yanına çekerek homurdandı.

 

"Çok meraklıysan sen yolla ablamı enişte! Benim karım gidip eniştem ve ablamın özel anlarının temelini atamaz!"

 

Max anlam veremeyerek Kayra'ya bakarken bakışlarını açıklama istercesine sevgilisine çevirdi.

 

"Özel an derken neyi kastediyor senin bu kardeşin hayatım?"

 

Sare dudaklarını büküp omuzlarını kaldırırken Tuğra elindeki ruloyu Max'in eline tutuşturarak konuştu.

 

"Kıyafet, ayakkabı, makyaj malzemeleri falan işte enişte.Haaa daha açıklayıcı bir cevap istiyorsan gecelik,jart..."

 

"Lan suss! Tövbe estağfurullah!" Selçuk başını sağa sola sallarken kızların kıkırdaması ile utanmış bir şekilde erkeklere bakarak açıklama yaptı.

 

"Saçmalamayın kardeşim ya! Yok öyle bir şey! Perde,avize falan o tarz şeyleri kast etmiştim ben. Öyle bir alışverişe sizin eşlerinizi niye götüreyim ben! Off! Konuşturmayın beni Allah aşkına ya!" Ters bakışlarını Tuğra'ya çevirerek homurdandı. " Lan oğlum sen niye sürekli ortalık karıştırıyorsun? Söylenecek laf mı şu dediklerin?"

 

Tuğra eniştesinin çıkışı ile pişkince sırıtarak karşılık verdi.

 

"Aşk olsun enişte. Ben öyle anlamışım ne var bunda? Hem fena mı oldu küçük bir hatırlatma yaptım sana bak. Kızlar düğün öncesi böyle şeylerin alışverişini yapmaya bayılırlar." Önemli bir şey söyleyecekmiş gibi elindeki ruloyu yere bastırarak sapına dayanıp başını hafifçe grubun içine doğru uzattı. "Bunlar adetmiş annemler konuşurken duydum. Kaynana,görümce varsa elti gidilirmiş ama en efsane kısmı ise damadında bu alışverişe katılmasıymış. Annem ve teyzemler Sahra abla mı ikna etmeye çalılırken duydum. Yoksa nereden bileyim böyle antin kuntin adetleri. Ben söyleyim sen kazaya kurban gitme işte tedbirini al. Alılveriş günüde böyle kazık yutmuş gibi kalakalma!"

 

Selçuk ve diğerleri Tuğra'nın sözleri ile ona şok olmuşcasına bakarken Kayra bakışlarını karısına çevirerek şüpheyle baktı. Öyle bir alışveriş yapılmamıştı. Yapıldıysa kendisi neden çağırılmamıştı!?

 

"Benim neden haberim yok böyle bir adetten. Hayır geleceğim den değil ama bu gereksiz neeeden biliyor bütün bunları!? Yoksa o alışveriş yapılırken bu gerizekalı da yanınızda mıydı!?"

 

Derya gelen soruyla başını hızla iki yana sallarken Tuğra ikizinin ensesine sert bir fiske geçirerek onun bakışlarının kemdisine dönmesi ile sırıtarak cevap verdi.

 

"Salak Salak konuşma! Ne işim var benim senin karının alışverişinde!? Hem Derya'ya öyle bir alışveriş yapılmadı!?"

 

Selçuk gittikçe tuhaflaşan muhabbetle yüzünü buruşturarak karşısındaki genci büyük bir dikkatle dinleyen adamlara çevirirken Kayra kükredi.

 

"Lan sen nereden biliyorsun benim karıma ı alışverişin yapılmadığını!? Ben kocasıyken bilmiyorum!"

 

Tuğra gözlerini devirirken diğerleride Kayra'nın sorusunu onaylarcasına başlarını sallarken Tuğra bezgince cevap verdi.

 

"Duydum diyorum lan duydum! Annemler konuşurken duydum! Neyini anlamıyorsunuz! Sahra ablamı ikna etmeye çalışıyorlardı ablam da Derya'ya neden yapılmadı böyle bir alışveriş diye sorunca oradan duydum! Yeminle bütün enerjimi sömürdün Kayra! İstihbaratın da bi kuralı vardır her şeyi döktürüyorsun bana ortaya! Ne meraklı adamsın lan sen!"

 

Derya ve kızlar Tuğra'nın sözleri ile kıkırdaşırken o elindeki ruloyla boya kovasına doğru ilerlerken erkekler şeytan görmüş gibi bakıyordu arkasından.

 

"Yarabbim sen sabır ver bana! Mahrem anlayışı yok bu çocuğun! Anlattığı şeylere bak! Milletin yatak odasına da el atacak yakında! Elimde kalmazsa iyidir!"

 

Tuğra işittiği sözlerle sinsice sırıtırak kendi kendine fısıldadı.

 

"Daha yeni başlıyoruz enişte bey. Zayıf noktan neresi ise oradan çekeceksin bu işkenceleri."

 

Selçuk kızları da alıp çıkarken erkekler Tuğra'nın yanına geçerek onu sıkıştırırken aslında her şeyin Selçuk için yapılan bir işkence olduğunu öğrenince, Selçuk'a acısalar da Tuğra akşam olanları anlatınca keyiflenmeden de edemediler. Max ise onlara şaşkınca bakarak başına geleceklerin korkusu ile ne yapıpta bu manyakların elinden kurtula bileceğini düşünüyordu.

 

Selçuk kızlarla işlerini halletmiş bir kaç mobilya dergisini de almayı ihmal etmeyerek tekrar evin yolunu tutmuşlardı. Eve girdiklerinde herkesin bir işle meşkul olduğunu görünce yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamadı. İnsanın dostları olması iyi bir şeydi vesselam. Kızlar yanından geçip eşlerinin yanlarına geçerken Zeynep Emir'i mutafakta tamir etmeye çalıştığı mutfak dolapları ile boğuşurken bulunca ona doğru yaklaşarak yanağına bir öpücük bırakarak geri çekildi.

 

Kocasının bakışları kendisininkini bulunca onun yüzündeki gülğmseme ile kendi yüzünde de bir gülümseme oluştu. Elindeki aleti bırakarak karısını tezgahla arasına sıkıştırıp sorgularcasına baktı gözlerine.

 

"Neler yaptınız?"

 

Gelen sorunun altındaki merakı fark eden Zeynep kıkırdayarak cevap verdi.

 

"Neler yapmadık ki?"

 

Emir tek kaşını kaldırarak tekrar sorgularcasına bakarak şüpheyle konuştu.

 

"Tuğra'nın bahsettiği gibi bir alışveriş değil di değil mi?" Zeynep gözlerini devirince Emir tekrar konuştu. "Senin için yapıldı mı o alışveriş!?" Zeynep başını olumsuz anlamda sallarken Emir yüzüne yayılan sırıtmayla karıaının boynuna doğru uzanarak küçük bir öpücük bırakıp fısıldadı. "Hııım. Bhnu duyduğuma sevindim. O alışverişi kaçırdım diye üzülmüştüm. Bu demek oluyor ki beraber çıkacağız o alışverişe. Adetler önemli değil mi?"

 

Zeynep kocasının kendisine beklentiyle baktığını görünce başını olumlu anlamda salladı. Hala dün gecenin etkisinden çıkamamıştı ve kocası ona bu şekilde yaklaştıkça heyeceandan eli ayağına dolanıyordu. Karısının dudaklarına uzanan adam bir öpücük bırakıp geri çekilirken yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Bizim işimiz mi bunlar! Tutsaydık bşr kaç adam halletselerdi! Bizim şu an evimiz de olmamız lazımdı!" Zeynep kocasının sözlerine kıkırdarken Emir yumruğunu mutfak dolabına geçirerek dişlerinin arasında tısladı. "Baş başa! Ama ne hikmetse biz bir türlü erişemedik o levela!"

 

Kocasının boynuna kollarını dolayan kız parmaklarının ucunda yükselerek sessizce fısıldadı.

 

"Çocuğun durumu belli ne yapsın? Bir başına ancak kalkıyor altından o kadar masrafın. Bir kaç gün sık dişini lütfen." Sözlerini bitirip kocasının dudaklarına uzanırken tekrar fısıldadı." Hem çok seksi göründün bak gözüme! Gece..."

 

Emir karısının konuşmasına daha fazla dayanamayarak dudaklarına kapanırken Zeynep'te bir türlü çıkamadığı gecenin etkisi ile kendisini kocasına bıraktı. Karısının teslimiyeti ile Emir öpüşünü derinleştirirken Zeynep'i belinden kavrayarak tezgaha oturturken gelen sesle hızla ayrıldılar.

 

"Emir ab..."

 

İkili hızla bir birinden ayrılırken kapıdaki Sedat başını yan tarafa çevirerek mahçupça konuştu.

 

"Abi özür dilerim ya! Kusura bakma vallahi yengenin burada olduğunu bilmiyordum."

 

Sedat'ın sözleri ile Emir karısını tezgahın üzerinden indirerek onun utançtan kıpkırmızı olmuş haline gülmeden edemedi. Fena basılmışlardı.

 

"Ben şey diyecektim. Annemler yemek hazırlamış. Masayı kurmuşlar bahçeye hadi sizde buyrun sofraya."

 

Emir bir türlğ kendilerine bakamayan genç adamın ve karısının daha fazla utanmasına dayanamayarak cevap verdi.

 

"Tamam kardeşim elimzi yüzümüzü yıkayıp geliyoruz hemen."

 

Sedat onun sözlerini başını sallayarak onaylayıp hızla oradan ayrılırken diğerlerini çağırmaya çekinmişti. Ya aynı manzara ile tekrar karşılaşırdısa.

 

Banyo tarafından gelen sesle başını o yöne çevirdi.

 

"Ne bileyim ben neden yapmadılar Kayra!? Gidip sorayım mı bana neden fazntazi gecelikler almadınız diye!?"

 

Sedat işittikleri ile yüzünü buruştururken Kayra sıktığı dişlerinin arasından tısladı.

 

"Bağırma! Ev boş yankı yapıyor! Bütün mahalle özelimize şahit oldu sayende!"

 

"Ne özeli be!? Bizim bir özelimiz mi var mahallenin şahit olacağı!?"

 

"Kızım bağırmasana! Derya delirtme beni! Herkes duyuyor lan! Amacın ne senin amacın!? Bak uyarıyorum annemlerle falan ögle bir alışverişe çıkılmayacak! İstemiyorum ben herkesin özlimize karışmasını!"

 

"Allah senin cezanı vermesin Kayra! Hala özel diyor! Çek şu elini göğsümden! Ancak beni tehtit ederken aklına geliyor onlar zaten!"

 

Sedat işittikleri ile bir an önce evden çıkmak istiyordu fakat annesi de hepsini topla yemeğe getir dediği için tek başına da çıkamıyordu. Aklına gele şeyle gözleri parlarken hepsini birden çağırmak için ortaya seslenmek amacıyla ağzını açmıştı ki tartışarak salona geçen çiftle geri kapadı.

 

"Senin kardeşlerin terör estiriyor Sare. Ben korkuyorum arrık başıma geleceklerden. Hele o Tuğra saman altından su yürütüyor! Ya milletin yatak odasına el attı bu çocuk! Amaç ne işkence! Altı üstü evleneceğiz neyin işkencesi bu!? Sanki savaş açıyor ablalarını ala adamlar bunlara!"

 

Sare sevgilisinin yüzüne elini koyarak hafifçe okşayarak gülümsedi.

 

"Ablarını alan adamlara küçük bir uyarı yapıyorlar hayatım. Ayağınızı denk alın sahipsiz değiller demek onların dilinde bu yaptıkları. Abartma sende. Hem Tuğra,Sahra'ya çok düşkündür. O yüzden sana fazla sarmaz merak etme."

 

Max karşısındaki kızın sözleri ile rahatlayıp nefesini bırakırken yüzündeki ele uzanarak dudaklarına götürmüştü ki Sedat biraz önceki görüntülere tekrar matuz kalmamak için hızla bağırdı.

 

"Annemler yemek hazırlamışlar! Sofrayı da bahçeye kurmuşlar hepinizi yemeğe bekliyoruz!"

 

Sözlerini bitirerek hızla evden çıkarken Sare ve Max giden adamın arkasından şaşkınca bakmışlardı.

 

Dışarıya çıkan Sedat tuttuğu nefesini sertçe bırakarak homurdandı.

 

"Ev değil cilveleşme pansiyonu! Karısını sevgilisini sıkıştıran içeride! Cenabet ettiniz evi be!"

 

Mehmet kendi kendine konuşan adamın arkadından gelerek kolunu omzuna atınca Sedat boş bulunarak yerinde sıçrayınca yanındaki adam gülerek konuştu.

 

"Hayırdır kardeşim cenabet olan kim? Niye kendi kendine konuşuyorsun anlat hele."

 

Sedat yanındaki adama gülümsemeye çalılarak başını olumsuz anlamda sallarken Hayal elinde tatlı paketleri ile ikiliye yaklaşarak gülümsedi.

 

"Kolay gelsin." Mehmet başınınsallayarak onun elindeki paketlere bakarken Sedat karşılık verdi.

 

"Sağol abla. Tam zamanında geldin. Kaynanan seviyormuş. Biz de yemeğe bkm aqoturacaktık."

 

Hayal genç çocuğun sözleri ile gülümseyerek Mehmet'e kaçamak bşr bakış konuştu.

 

"Henüz bir kaynanam yok." Mehmet onun bu sözüne karşılık bakışları ile elindeki tatlıları işaret ederek heyecanla konuştu.

 

"Ne aldın!?" Hayal ne zaman tatlı alsa mutlaka onun sevdiği tatlıyı alırdı yine aynısı olduğundan emin bir şekilde gelecek cevabı bekledi.

 

"Fıstık sarma aldım." Elindeki paketleri kaldırarak güldü. "Sen seversin." Mehmet aldığı cevapla yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamazken hızla Hayal'in elindeki pakete doğru uzanmıştı ki kız arkasına çekerek kaşlarını çattı. Fark ettiği ayrıntıyla Mehmet'e yaklaşarak onun omzundaki tozlara elini uzatarak temizlerken sertçe çıkıştı.

 

"Sana toza girmemeni söylemiştim!" Hayal'in eli omzunda gezerken boynuna değen sıcak parmaklarla gerilen Mehmet farkında olmadan Sedat'ın omzunu sıkınca genç adam şaşkın bakışlarını ona çevirmiştiki Mehmet'in karşısındaki kıza olan bakışları ile bu defa ağzı şaşkınlıkla aralanmıştı. Kendisini hızla toparlamaya çalışırken yağmurdan kaçarken doluya tutulmanın korkusu ile aceleyle konuştu.

 

"Be...ben annemlere bir bakayım. Eksik bir şey var mı diye."

 

Hayal genç adamın sözlerini başıyla onaylarken Mehmet işitmemişti bile yanındaki adamın sözlerini.

 

"Ben de geleyim seninle. Yardım ederim hem." Sedat ikilinin yanından ayrılırken Hayal bakışlarını tekrar Mehmet'e çevirerek homurdandı.

 

"Sakın bir daha hastalığını tetikleyecek işlere girme!"

 

Mehmet onun ne söylediğini anlamasa da başını olumlu anlamda sallayarak giden kızın arkasından yüzündeki kocaman gülğmsemeyle baktı. Onun kendisini düşünmesi bile yetiyordu içindeki aşkın harlanmasına. Ufacık bir ilgisi için değil hastalığını tetiklemek hasta olup yataklara yatmaya bile razıydı.

 

Yenilen yemekten sonra erkekler tekrar iş vaşı yaparken kızlar kadınlara yardım etmiş İkra'nın da okuldan gelmesi ile hepsi bu deda da erkeklerin yanına yardıma geçmişlerdi. Asya ve Güney de daha sonra dan onlara katılmış gecenin ilerleyen saatlerine kadar çalışmışlardı. Yorgunluktan işi savsaklamaya başladıklarında artık dağılmaya karar vererek herkes birer ikişer dağılmaya başlamıştı.

 

Selçuk üzerindeki yorgunluğu atmak için duşa girmiş aldığı duştan sonra rahatlayarak yatağına uzanmıştı. Aklı Sahra'da olsa da rahatlayan bedenini saran uykuyla gözleri kapanırken telefonunun çalması ile komodinin üzerindeki telefonuna uzanarak açma tuşuna basarak kulağına götürüp uyku sersemi bir sesle cevapladı.

 

"Aloo."

 

"Uyuyor muydun?"

 

Sahra'nın sesiyle yüzüne bir tebessüm yayılırken cevap vermeye çalıştı.

 

"Iıı. Henüz değil ama. " Gelen esnemeden sonra tekrar konuştu galiba birazdan yapacağım o işi."

 

"Yaa." Karısının sesindeki üzgün tınıyla kapanan gözlerini açmaya çalışırken Sahra devam etti. " Yoruldun tabi koşturmaktan. Sen uyu o zaman. Dinlen sabah görüşürüz."

 

Selçuk karısının son sözleri ile yüzünü buruşturdu.

 

"Yarın çok işim var Sahra. Önce nikah dairesine gidip düğün gününe nikahı da ayarlamaya çalışacağım. Sonra evin elektirik ve su saatleri için başvuru yapacağım ve daha bir sürü eksik."

 

"Bu günde gelmedin." Selçuk'un gözleri karısının düşrn morali ile tamamen açılırken Sahra tekrar konuştu. "Ben çok sıkıldım bütün gün yatmaktan. Annemler de köye gitti yarın döneceklermiş. Tuğra da galısaha maçından gelmiş yorgunmuş yatıp sızdı. Sare desen akşama kadar sevgilisi ile gezip tozmaktan ölü gibi geldi eve. Yüzüme bile bakmadı!"

 

Selçuk,Tuğra ve Sare'nin uydurduğu bahanelerle gülümserken Sahra tekrar konuştu.

 

"Ben Derya'lara insem biraz. Vallahi yarım saatten fazla kalmam."

 

Sahra'nın sözleri ile Selçuk'un uykusu açılırken yatakta oturur pozisyona gelerek cevap verdi.

 

"Olmaz. Yat dinlen. Bak söz veriyorum yarın bir yolunu bulup gelmeye çalışacağım tamam mı? Hem Kayra'lar evde değil. Konuşmuştuk biz bu gün Yunus amcalara yemeğe gideceklerdi. Rahatsız etme sen şimdi."

 

Sahra aldığı cevapla nefesini sertçe vererek çaresizce kabullendi.

 

"Tamam. Sende yat hadi. Uykun daha fazla açılmasın."

 

Selçuk karısının sözlerini onaylayıp telefonu kapatmak üzereyken Sahra iç çekerek fısıldadı.

 

"Seni seviyorum!"

 

Selçuk şaşkınca elindeki telefona bakarken ilk defa karısından duyduğu kelimeyle tutulup kalmıştı. Tamam kendisini sevdiğini hep göstermiş hatta dolaylı yollardan söylemişti de ama ilk defa direkt söylemesi farklı duygular yaratmıştı kalbinde. Kalp atışları bir sözüyle ritmini değiştirirken konuşmak için telefonu tekrar kulağına götürmüştü ki telefonun kapandığını anlayaınca derin bir nefes alarak yatağından hızla kalktı.

 

Zeynep saçlarını kurularken bir taraftanda söylenerek odaya giriyordu.

 

"Her yerimiz toz olmuş. İnşallah yetişir o ev. Evin yarı inşaat halinde bırakılması iyi olmamış ama yapacak bir şey yok yetiştireceksinzi el mecbur." Sözlerine karşılık kocasının hiç bir tepki vermediğini fark eden kız saçlarını omzunda toplayarak bakışlarını kocasına çevirdi ve gördüğü manzara karşısında şaşkınca fısıldadı.

 

"Emirr!" Yatağa doğru ilerleyerek kocasının numara yapıp yapmadığını kontrol etmek için uzunca süzdü. Emir'in burnundan aldığı sert nefesle gözleri irileşirken yatağa sertçe oturarak gözlerini hayal kırıklığı ile kapatıp inlercesine fısıldadı.

 

"Emirr!" Yatağın sarsılması ile kocası hareketlenirken Zeynep hevesle bakışlarını ona çevirmiştiki Emir'in yatış pozisyonunu değiştirip uyumaya devam etmesi ile Zeynep yumruk yaptığı elini yatağa sertçe geçirip homurdandı.

 

"Bütün gün gecenin hayalini kurup yatıp sızmakta nesi!?" Hayal kırıklığı ile kocasına tekrar bakarak yatağa uzanıp yorganı sertçe üzerine çekerek kocasına sırt üstü yatıp bakışlarını tavana dikerek mırıldandı.

 

"Kocanın dağlar da günlerce uykusuz gezip,inşaat işleri ile uğraştıktan sonra yorgunluktan sızıp kalması çok garip!"

 

Telefonuna gelen mesajla Sahra izlediği filmi durdurarak elindeki kaseyi komodinin üzerine bırakıp telaşla kalktı yataktan. Hissettiği acıyı umursamadan hızlı adımlarla kapıya giderek aceleyle açtı ve karşısındaki adamı görmenin şaşkınlığı ile konuştu.

 

"Selçuk! Ne oldu? Kötü bir şey mi var?"

 

Karısının gözlerindeki endişeli bakışlarla yüzüne bir tebessüm kondurarak başını iki yana salladı.

 

"Her şey yolunda sakin ol."

 

Sahra anlam veremeyerek kocasına bakarken Selçuk bakışlarını karısının gözlerine dikerek fısıldadı.

 

"Neden telefonu kapattın?"

 

Gelen soruyla Sahra başını iki yana sallayarak cevap verdi.

 

"Sesin çok yorgun geliyordu,uyku sersemi konuşuyordun uykun açılmasın diye kapattım." Kaşları düşünceli bir şekilde çatılırken şüpheyle baktı kocasına. "Bunu sormak için mi geldin? Yatıp uyusaydın ya."

 

Karısının sözleri ile Selçuk kapının girişine doğru bir adım atarak başını hayır anlamında sallayıp Sahra'nın yüzünü avuçları arasına alarak fısıldadı.

 

"Tabiki bunun için gelmedim. Telefonu kapatırken söylediğin o iki kelime için geldim. Ben bir şey söylemeden telefonu yüzüme kapatınca ben de gidip karımın yüzüne söyleyim onu ne kadar sevdiğimi dedim." Sahra şaşkın bir şekilde kocasına bakarken Selçuk alnına küçük bir öpücük bırakarak geri çekilip fısıldadı. "Seni seviyorum! Bunu sakın aklından çıkartma! Seni görmeye gelemesem de aramalarına cevap veremesem de her daim aklımda ve kalbimdesin diye bilmek için geldim."

 

Kocasının sözleri ile Sahra kıkırdayarak fısıldadı.

 

"Deli misin sen? Bunu söylemek için gelinir mi uyusaydın ya." Selçuk küçük bir çocuk gibi omuzlarını silkerek gülümserken Sahra koluna elini koyarak çekiştirdi. "Kapıda kaldın hadi içeriye gir."

 

Sahra'nın isteği ile Selçuk başını olumsuz anlamda sallayarak fısıldadı.

 

"Olmaz! Uygun olmaz Sahra. Babanlar yok hem de saat geç oldu." Elindeki poşeti karısına uzatırken Sahra bakışlarını poşete çevirdi.

 

"Nedir o?"

 

Karısının poşeti alıp bakışlarını gözlerini çevirmesi ile Selçuk cevap verdi.

 

"Mobilya ve betaz eşya katoloğu." Sonradan aklına gelen şeyle tekrar konuştu. " Haa! Bir de annem bir katolog koymuş içine.Madem rahatsız evden çıkamıyor takıları da katalogdan seçsin bir an önce alalım dedi."

 

Kocasının sözleri ike Sahra başını olumlu anlamda sallayarak tekrar çekiştirdi kolunu.

 

"İçeriye gir beraber seçeceğiz!" Selçuk'un itiraz etmek için ağzını açması ile yüzünü buruşturarak sözlerine devam etti. "O evde yalnız yaşamayacağım değil mi? O yüzden birlikte seçeceğiz. Hem evden çıkmama izin vermiyorsun ki birlikte beğenelim. Bari bu kadarını yap lütfen."

 

Karısının yalvarırcasına bakışları ile Selçuk kararsız bir şekilde düşündükten sonra bakışlarını kolundaki saate çevirerek saati kontrol edip cevap verdi.

 

"Tamam." Sahra yüzüne yayılan kocaman gülümseme ile kocasını çekiştirerek içeri sokarken Selçuk ayakkabılarını çıkartarak nefesini sertçe bırakıp karısına gülümsedi. " Ne kadar tabum varsa hepsini bir bir yıkıyorsun haberimin var mı?"

 

Bu defa Sahra umursamazca omuzlarını silkerek kocasının elini tutarak odasına doğru çekiştirdi. Odadan içeriye giren adam bakışlarını sıkıntıyla karısına çevirerek homurdandı.

 

"Salona mı geçsek?" Sahra onun sözleri ile gözlerini devirerek yatağına oturtarak homurdandı.

 

"Merak etme yatağa atmam seni!"

 

Karısının cevabı ile Selçuk işaret parmağı ile oturduğu yatağı göstererek sırıttı.

 

"Sanki niyetin öyle gibi."

 

Yüzüne yayılan gülümseme ile elindeki poşetle kocasının yanına oturan kız imalı bir şekilde bakarak kulağına yaklaşıp fısıldadı.

 

"Gazoz ister misin?"

 

Selçuk karısının sözleri ile kıkırdarken sırtını yatağın başlığına dayayarak komodinin üzerindeki kaseden bir kaç mısır alarak karısına uzattı.

 

"Ben senin bildiğin erkeklerden değilim hatun!" Sahra kocasının uzattığı mısırları alırken Selçuk elini yatağa vurarak yanına oturmasını isteyince Sahra ona doğru yaklaşarak kolunun altına sokulup boynuna bir öpücük bırakarak gülümseyip poşetten katologu çıkartarak sayfalarını çevirmeye başladı. Mobilyaları incelerken Selçuk'un bakışları açık olan laptopa kayınca ekranda gördüğü görüntüyle konuştu.

 

"Türü ne bu filmin?"

 

Kocasının sorusu ile Sahra'nın bakışları kısa bir an laptoptaki filme kaydı daha sonra tekrar katoloğa çevirip cevap verdi.

 

"Aksiyon."

 

Karısının başına bir öpücük bırakıp bakışlarını tekrar laptopa çevirerek ekrandaki adamı inceledi. Bakışları kısılırken tekrar sordu.

 

"Konusu ne peki?"

 

"Karısı öldürülüyor ve adam kızı ile vaş başa kalıyor. Karısının intikamını almak isterken bir taraftan da kızını korumaya çalışıyor. "

 

Sözlerini bitiren Sahra beğendiği koltukları kocasına göstermek için bakışlarını ona çevirerek işaret parmağı ile katoloğu gösterdi.

 

"Bu nasıl?"

 

Kocasının bakışlarının filmde olduğunu görünce gülerek söylendi.

 

"Bana yardım edecek misin? Yoksa filmi açayım mı? Güzel film. Adam yakışıklı olduğu kadar oyunculuğu da muhteşem." Sahra'nın masumca verdiği cevapla Selçuk adamı biraz daha inceledi. " İstersen izleyelim beraber. Saha sonra seçeriz mobilya..."

 

"Gerek yok!" Selçuk laptopu sertçe kapatarak karısının elindeki katoloğa uzandı. " Sevmedim ben! Adamın tipinden belli iyi bir film değil!" Adam yakışıklıydı ve karısını kıskandığını söyleyemediği için filmi kötülemişti. Nasıl diyecekti ki beğendiğin oyuncudan bile kıskanıyorum diye. Sahra dalga meselesi haline getirirdi nihayetinde. Bakışlarını karısına çevirerek gülümsedi. " Bunu mu beğenmiştin?"

 

Kız kocasının haline anlam veremeyerek bakarak başını olumlu anlamda salladı.

 

"Bence de güzel bu."

 

İkili bir süre daha mobilye katoloğunu inceleyip karar verdikten sonra Sahra beyaz eşya kotoloğunu çıkarırken Selçuk iyice bastıran uykusunu dağıtmak için elleri ile yüzünü sertçe sıvazlamıştı ki karısının dudaklarından dökülen şaşkınlık fısıltısından sonra hareketlenmesi ile bakışlarını ona çevirdi.

 

"Ne oldu?"

 

Sahra gülümsemeye çalışarak yastığın arkasına elindeki katoloğu sıkıştırmak için debelenirken cevap verdi.

 

"Yok bir şey."

 

Onun şüpheli hareketleri ile Selçuk saklamaya çalıştığı şeyi fark ederek karısının üzerinden kolunu uzatarak bir hamlede elinden çekti katoloğu.

 

Sahra engel olmaya çalışsada başaramayınca bakışlarını kaçırdı. Utanmak değildi bakışlarını kaçırmasının sebebi kocasının sert bir tepki vermesinden korkuyordu. Beklediğinin aksine Selçuk'un dudakları bükülüp kaşları havalanırken Sahra'da onun tepkilerini izlemeye koyulmuştu.

 

"Beni izleyeceğine benim için giyebileceğin özel bir kaç parça iç çamaşırı seçebilirsin değil mi karıcığım?"

 

Sahra bu defa şok olmuş bir şekilde baktı kocasına. O katologda kadınların bedenleri üzerinde gösterilmemiş miydi o iç çamaşırları?

 

"Seninle oturp kadınların bedenlerine mi bakayım Selçuk!?"

 

Kocasının elinden katoloğu sertçe çekerken Selçuk küçük bir kahkaha atarak karısına sokulup aldığı şeyi geri almaya çalıştı.

 

"Ver şunu. Sadece iç çamaşırları var. Belliki annem işgüzarlık yapmış bunu katalogların arasına koyarak. Üstelik ikimizin birlikte seçmesini düşünmüş olacakki sadece iç çamaşırları var o katologda."

 

Kocasının cevabı ile Sahra ona sırtını dönerek hafifçe araladı katalogu ve inceledi bir süre zararsız olduğuna kanaat getirince tuttuğu nefesini bırakarak döndü kocasına ve katoloğu bıraktı eline.

 

"Sen istediğini seç ben beyaz eşyalara bakayım."

 

Yüzüne çapkın bir gülümseme ile başını iki yana salladı.Karısının omzunu öpüp bakışlarını tekrar gözlerine çevirerek fısıldadı.

 

"İkimiz seçeceğiz!"

 

Sahra kurtuluşunun olmadığını anlayınca çaresizce başını sallarken kızaran yüzünü gizlemek için bakışlarını kocasının elindeki katoloğa çevirdi.

 

Selçuk'un gösterdikleri ile şaşkınlığı daha da artarken son gösterdiği ile bakışları hızla kocasını bulmuştu. Başını iki yana sallayarak tısladı.

 

"Asla! Asla giy..."

 

Aniden karısının dudaklarına kapanan adam küçük öpücükler burakarak geri çekilip fısıldadı.

 

"Onlar olmasada olur! Ben senin vereceğin tepkileri merak ettiğim için gösterdim onları. " Elini karısının sol göğsüne koyarak fısıldadı. " Benim için önemli olan tek şey burası! Bedenini sevmedim ki ben senin,kalbini sevdim! O yüzden benim için bedenini süslemene gerek yok. Kalbini sevdamla süsledin ya o bana yeter. Bunların hiç birine gerek yok!"

 

Sahra işittiği sözlerle kocasının dudaklarına dudaklarını değdirerek önce kıkırdayıp sonra fısıldadı.

 

"Emin misin bir önce gösterdiğin benim çok hoşuma gitmişti."

 

Karısının yakınlığı ile derin bir nefes alan Selçuk burnuna dolan kokuyla iç çekerek mırıldandı.

 

"Başka hoşuna giden olmuş muydu?" Eli karısının göğsüne çıkarken gafifçe sıkarak dudaklarını dudaklarına sürttü. "Sanki ondan önceki güpür mor büstiyer takım da güzeldi."

 

Göğüslerinde gezinen elin ve dudaklarına değen sıcak dudakların etkisi ile Sahra kıcasına biraz daha sokularak inlerken Selçuk daha fazla dayanamayarak karısının dudaklarına kapandı.

 

Selçuk yaktığı ateşle Sahra'yı da harlarken karısının dudağını dişlerinin arasında çekiştirmesi ile hırıltıyla onu kucağına çekerek dahada derinleştirdi öpüşünü. Karısının tişörtünü çekiştirerek elini tenine sürtünce Sahra teninde hissettiği ateş gibi parmakların dokunuşu ile kendisini kocasına bastırınca Selçuk dudaklarından kaçan kıkırtıya engel olamamıştı. Elini biraz daha yukarıya çıkarınca göğsüne direk temas etmiş sıktığı dişlerinin arasından aldığı zevkle tıslamıştı.

 

"Sütyen kullanmama gibi bir huyun mu var kadın!? Ne zaman dokunsam direk elime geliyor bunlar!"

 

Kocasının sorusu ile Sahra nefes nefese cevap verdi.

 

"Sütyenlere takıntın mı var senin be adam!? Önüne enngel çıkarmıyorum işte fena mı!?" Aldığı cevapla Selçuk karısjnın göğsünü hafifçe sıkarak dudaklarını boynuna doğru indirerek fısıldadı.

 

"Belki o engeli aşmak daha çok hoşuma gidecek!"

 

Sahra başını geriye doğru atarak boynunda gezinen dudaklara daga fazla yer açtı.

 

"Hmmm! İşine bak Selçuk! O engelleri aşacağın günlerde gelecek!"

 

Karısının sözleri ile yüzğne bir gülümseme yayılırken boynuna hafif bir ısırık bırakarak ısırdığı yerin üzerinde dilini gezdirerek geri çekildi.

 

"O engeli aşacağımız gün devam edelim o zaman güzelim." Sahra kocasının geri çekilmesi ile anlam veremeyerek ona bakarken Selçuk onun aralık dudaklarına küçük bir öpücük bırakarak fısıldadı. " Daha fazla ileri gitmeyelim."

 

Sahra dudaklarını bükerek nefesini sertçe bırakırken Selçuk onun tepkisi ile kıkırdayarak belinden kavrayıp kendisine bastırdı.

 

"Zor durumdayım anla!" Hissettiği sertlikle Sahra tek kaşını tehlikeli bir şekilde kaldurarak kendini tekrar kocasına bastırarak ,onun sert bir nefes çekmesi ike elini tişörtünün altından geçirip parmaklarını tenine sürterek göğsünü okşayınca Selçuk hırlar gibi bir ses çıkararak karısının elini tutup dudaklarını sertçe öperek geri çekilip sıktığı dişlerinin arasından tısladı.

 

"Dua et annene ve babana olan saygım var! Yoksa zaman ve mekanı düşünecek halde değilim!" Sahra kocasının cevabı ile kıkırdarken o karısını kucağından indirerek tişörtünü düzeltip yataktan kalktı ve kendi üzerini düzeltirken homurdandı.

 

"Helalim olan karıma istediğim gibi dokunamamakta benim imtihanım galiba!" Bakışlarını kendisini gülerek izleyen karısına çevirerek derince nefes aldı. "Ben artık gideyim yoksa bu gecenin sonu ikimizi de yakacak!"

 

Sahra başını olumlu anlamda sallayarak yataktan kalkıp kocasına gülmemek için kendini zor tutatarak baktı. Onun bakışı ile Selçuk saçlarını düzeltirken ne oldu dercesine başını sallayınca Sahra bakışları ile pantolonunun önünü işaret edince Selçuk'un bakışlarıda o noktaya kaymıştı. Karısının pantolonundan bille belli olan kabarıklığını işaret ettiğini anlayınca derin bir nefes alarak honurdandı.

 

"Sana da eğlence çıkıyor değil mi?" Sahra dudaklarından kaçan kıkırtıya engel olamazken Selçuk gülerek başını iki yana sallayıp söylenerek kapıya ilerledi. " Gülsen bakalım Üç gün sonra bak ben nasıl eğleniyorum seninle!"

 

Açtığı kapıdan başını uzatarak ortamı kontrol edip kimsenin olmadığına kanaat getirerek koridorda ilerleyip giriş kapısına doğru ilerleyerek sessizce ayakkabılarını giyip kapıyı açarak bakışlarını karısına çevirdi.

 

"Üç gün sonra iyileşemem ben daha.Kaburgalarım ağrıyor benim."

 

Karısının biraz önce söylediği sözlere vurgu yaptığını anlayınca başına bir öpücük bırakarak fısıldadı.

 

"Biraz önce ağrımıyordu ama o kaburgaların." Sahra aldığı karşılıkla dudaklarını dişlerken Selçuk bu defa dudaklarından öperek dışarıya çıktı. "Git dinlen o gün gelince mazeret kabul etmem boşuna heveslenme hatun!"

 

Sahra'nın gözleri işittikleri ile irice açılırken Selçuk ona çapkınca göz kırparak kapıyı çekerek yüzündeki sırıtmayla asansöre doğru ilerledi.

 

Kendisine ters bakışlar atan karısına üzgünce bakan adam bahçe kapısından girerken üzgünce konuştu.

 

"Yorgunluktan uyuya kalmışım güzelim niye trip yapıyorsun şimdi?"

 

Emir'in sözleri ile Zeynep hırsla ona dönerek çemkirdi.

 

"Sen gece yorgunluktan uyuyup kaldında sabah daha kargalar pisliğini yemeden beni neden kaldırıyorsun!? Ben yorulmadım mı?"

 

Karısının çemkirmesi ile Emir sırıtarak karşılık verdi.

 

"Gecenin telafisini yapmak istediğim için uyardım yavrum."

 

Zeynep kocasının omzuna sert bir yumruk vurarak tısladı.

 

"Çok güzel telafi ettin Emir!"

 

Sedat bahçe kapısında tartışan ikiliye bakarak dudaklarını büküp homurdandı.

 

"Bunlarda dengesiz midir nedir? Dün cilveleşiyorlardı bu gün savaşıyorlar."

 

"Zeynep nereden bileyim ben senin gece regl olacağını!?"

 

Sedat'ın gözleri irice açılırken indiği merdivenleri hızla çıkmaya başladı tekrar.

 

"Ben sana sabah söylüyorum ama sen gecenin intikamını aldığımı düşünerek inanmıyorsun! Üstelik yalan söylüyor muşum gibi kontrol ediyorsun bir de!"

 

Kendisine arkasını dönerek eve doğru ilerleyen karısının arkasından ilerledi.

 

"Ne bileyim kızım öyle sandım işte. Hem umut fakirin ekmeğiymiş, yalan söylediğini umut etmiştim sadece!" Karıaı hiç bir şey söylemeden kendisine ter ters bakınca dudaklarına bir öpücük bırakarak fısıldadı. "Çikolata falan ister misin? Ya da tatlı bir şeyler? Sinirlerin yatışır biraz."

 

Zeynep kocasının teklifi ile ayağını sertçe yere vurarak tısladı.

 

"Gözüme gözükme Emir! Başka bir şey istemiyorum!" Emir şok olmuş bir şekilde karısına bakarken Zeynep bir kaç adım atmıştı ki geri dönerek tekrar konuştu. "Ya da vazgeçtim! Git tatlı bir şeyler al! Meyra da gelecek bu gün. Şekeri falan düşerse yer kız."

 

"Ya oradan bakınca ben Meyra'nın online marketi gibi mi duruyorum ben! Allah aşkına kocası yok mu bu kızın ya!? Ben karımın gönlünü yapmak için uğraşıyorum o bana Meyra diyor!"

 

Zeynep kaş göz işareti yapsada Emir bir türlü susmamıştı. Karısının hareketlerini izleyerek kaşlarını çatıp tekrar söylenerek arkasını döndü.

 

"Ne kaş göz iş..." Arkasında görüdüğü kişiyle sözleri yarım kalırken Meyra'nın dolu dolu olmuş gözlerini görünce gülümsemeye çalılarak konuştu.

 

"Kuzen. Ne ara geldin sen?"

 

Meyra elindeki çantayı Emir'in karnına sertçe vurarak titrek bir sesle konuştu.

 

"Hakkımda söylediklerinin hepsini duyacak kadar oldu! Bir kaç sefer bir şey istedim diye bıkmışsın belliki. Bilseydim istemezdim! Ayrıca kocamdan istesem zaten yapar. Ama ben kuzenim den istiyorum ne var bunda! Bir daha istemem!"

 

Zeynep,Meyra ile kocasının arasındaki tartışmayı izlerken Emir,Meyra'nın ağlaması ile onu kollarının arasına alarak başına bir öpücük bırakıp pişmanlıkla fısıldadı.

 

"Tamam. Özür dilerim. Bak dün çok yorgundum ve sabahta bazı aksilikler olunca sinirlerim bozuldu sana patladım. Yoksa seninle alakası yok" Meyra başını olumlu anlmada sallarken Emir kıkırdayarak sözlerine devam etti. "Sen söyle şimdi ne istiyorsan ben hemen alıp geleceğim."

 

Meyra işittikleri ile hızla Emir'in kollarının arasjndan sıyırlıp heyecanla konuştu.

 

"Tavuk göğsü,kazandibi,profiterol,magnolia, trileçe." Meyra düşünürken Emir'in yüzünün aldığı şekille Zeynep koşar adım yanlarına gelerek Meyra'nın koluna girip eve doğru çekiştirirken kulağına fısıldadı.

 

"Abartmadın mı biraz! Doğan duyarsa ne diyeceksin. Doktor yasakladı sen iyice abarttın. Doğan duysa ne hesap veririm ben!"

 

Bakışlarını kocasına çeviren kız gülümsemeye çalışarak seslendi.

 

"Beni bekle beraber gidelim." Emir hala şaşkın bir yüz ifadesi ile karısına bakarak başını olumlu anlamda sallayınca Zeynep,Meyra'ya dönerek gülümsedi.

 

"İçeri geçsen diğerleri gelmişler." Meyra başını sallayarak onu onaylayıp içeriye geçerken unuttuğu şeyle tekrar dönüp giden kızın arkasından seslendi.

 

"Zeyneeep!"Emir karısının elini tutup çekiştirirken kız Meyra'ya döndü. " Dondurma da al!" Karşısındaki kıza çaresizce bakarken onun içeriye girmesi ile Emir şaşkınca fısıldadı.

 

"Onların hepsini yiyecek mi cidden!? Zeynep nefesini sertçe bırakarak başını sallayınca Emir telaşla konuştu. "Zeynep sakın hemen hamile kalma! Ben... Ben buna hazır değilim!"

 

Kocasının sözleri ile kıkırdayan kız açtığı bahçe kapısından çıkarken cevap verdi.

 

"Bebeğin nasıl yapıldığını biliyor musun?"

 

Emir karısının sorusu ile yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Elbette biliyorum! Ama biraz önce yaşadığım şeyden sonra uzun süre o eylemi yapmayu düşünmüyorum! Senin aklında öyle bir plan varsa lütfen rafa kaldır. Bu şeyin yani Meyra'nın bu halini gördükten sonra ben öyle yaptım çünkü!" Aracın yanına geldiklerinde karısının elini bırakarak ürkmüş bakışlarla tekrar fısılsadı. "Doğan'a acıyorum. Adam gece nöbetten gelince bile Meyra bir şeyler isteyip yolluyormuş çocuğu tekrar. Düşünsene nöbetten gelmişim karımla bir gece geçireceğim ama küçük bir canavar yüzünden sabote ediliyor! Kesinlikle önümüzdeki bir kaç yıl bebek dü..."

 

"Emir!"

 

"Benim seninle baş başa geçirmek istediğim geceler..."

 

"Emir bir suss!" Karısının çıkışı ile Emir derin bir nefes alırken Zeynep ellerini kaldırdı. "Sakin ol! Benim de henüz öyle bir planım yok. Ama bebekler ve hamilelik hakkındaki düşüncelerini sil at lütfen bir an önce kafandan! Her hamilelik aynı olmaz! Ve böyle yaparak benide korkutuyorsun! Henüz planı bile olmayan bir şeyi büyütme bu kadar kafanda lütfen! Akışına bırak tamam mı hayatım."

 

Emir derin bir nefes alarak başını olumlu anlamda sallayarak karısını kendisine çekip başına bir öpücük bırakınca Zeynep kıkırdayarak konuştu.

 

"Bir an panik atak geçiriyorsun sandım."

 

"Ne geçirdim bilmiyorum ama istediği o şeylerden sonra şirazem kaydı resmen!"

 

Karısının kapısını açarak onun oturmasını bekleyip kapıyı kapatarak gözünün önündeki hamile Zeynep'in görüntüsünden kurtulmak için başını sertçe iki yana salladı.

 

Geçen iki günün ardından evin eksiklerini nihayet halletmişler kızlar son dokunuşları yaparak yerleştirdikleri evi beğeniyle izlemişlerdi.

 

"Sanki konsol o köş.."

 

"Yeter Zeynep! Canımdan bezdim yahu! Sabahtan beri yok şu köşe yok bu köşe! Gayet güzel oldu dursun orada!"

 

Kızlar Emir'in çıkışı ile gözlerini devirirken Zeynep umursamazca cevap verdi.

 

"İki eşya yeri değiştirdin diye canından beziyorsunda kendi evimizin eşyalarının dizaynına henüz elini bile sürmediğini unutuyorsun! Şu düğün geçsin el atılacak o dizayna Emir bey! O yüzden kendine gel canlan biraz!"

 

Gözlerini irice açtıran adam oturduğu yerde dikleşerek homurdandı.

 

"Yahu neyi var evimizin dizaynının? Her şey yerli yerinde gayet güzel. Başıma iş çarıp durma Zeynep! Hiç bir şeye elimi sürmem! Amelemiyim ben yaa!"

 

Erkekler Emir'in tepkileri ile kıkırdarken Zeynep ellerini beline koyarak çemkirdi.

 

"Öyle mii! O zaman senin dizaynını değiştireyim ben Emir! Mesela iki gündür sızıp kaldığın o koltukla birlikte seni verip yerine yeni bir koltuk ve daha genç,daha dinamik hisseden biri ile takas etmeliyim belki de!"

 

Karısının sözleri ile Emir öfkeyle tısladı.

 

"Bak ileri gidiyırsun fena olacak! Başka birini bulmak falan ne biçim laflar bunlar!? Yakışıyor mu sana!?"

 

Diğerleri bir den tartışmaya başlayan ikiliye şaşkınca bakarken Zeynep yüzünü buruşturarak kocasını süzüp tekrar konuşmak için hareketlenince Arya araya girerek telaşla konuştu.

 

"Kına! Sahra bizi öldürecek!"

 

Arya'nın sözleri ile kızlar bir birine telaşla bakarken Zeynep kocasına dönerek panikle konuştu.

 

"Aşkım kalk kalk! Oturmanın zamanı değil. Nir an önce eve gidip duş alıp Sahra'nın yanına gitmem lazım."

 

Diğerleri de kocalarını ve sevgililerini çekiştirirken Emir panikle kalktı oturduğu yerden.

 

"Haklısın güzelim bir an önce gidelim. Geç kalırsan o manyak bu defa evi basmakla kalmaz dinamit döşer patlatır."

 

Kapıyı kapatıp çıkarken Zeynep başını olumlu anlamda salladı.

 

Selçuk elinde telefonla bahçedeki hareketliliği fark edince kaşlarını çatarak telefondaki karısına cevap verdi.

 

"Ben nereden bileyim kızlar nerede Sahra? Senin eşyalarını yerleştirdikten sonra gittiler. Kuaföre falan gitmişlerdir belki.

 

"Saçmalama Selçuk altı üstü evde eğleneceğiz ne kuaförü! Neyse kapat sen ben bulutum onları."

 

Selçuk telefonu kapatarak bahçe kapısından çıkan topluluğa yanaşarak aceleyle konuştu.

 

"Kızlar Sahra çoktan sizi aramaya başlamış bile. Siz bir şey çaktırmayın gözünüzü seveyim. Ben kuaför falan dedim ama yemedi. Eee haklı tabi tam iyileşemediği için kınayı büyük bir şey yapmak istemedi,evde eğleneceğiniz için benim bulduğum kuaför bahanesi de saçma oldu biraz."

 

"Sen merak etme enişte hallederiz biz. "

 

Selçuk başını olumlu anlamda sallarken Kayra sertçe homurdandı.

 

"Sen bir şey hallet me Derya!Bak abuk subuk planlar yapıyorsun sonu iyi bitmiyor! Eve erkek dansöz getirmek gibi bir planı sen yapınca, bu sefer halledeceğin şeyler kötü sonuçlana bilir."

 

Kocasının sözleri ile Derya gözlerini devirirken Selçuk tekrar konuştu.

 

"Bu arada kızları bırakınca hepinizi bekliyorum."

 

Erkekler sırıtarak Selçuk'u onaylarken kızlar çoktan araçlara binmişti.

 

Sahra'nın sorgularından hepsi farklı bahanelerle kurtulurken Rana,Ayça,Simay ve Burcu'nun da gelmesi ile geceyi başlatmışlardı. Gecenin ilerleyen saatlerinde Gülşen hanım,İkra ve Meliha hanımında gelince eğlenceye ara verilmiş kına yakma merasimi başlamıştı.

 

Yasemin, Sahra'nın eline kınayı yakarken kulağına doğru eğilerek söylendi.

 

"Ahhh Sahraam ahh! Gız durdun durdun turnayı gözünden vurdun ya. Ağlama neyim gız dağ gibi,boylu poslu herife gidiyon. Bak köydeki Döndü'yü biliyon ya giçen hafta gelin oldu. Gız gocasını bi gör süklüm püklüm sümsük bişi. Emme Selçuk oğlum ölemi basdımmı yiri titretiyo." Sahra,Yasem'inin sözleri ile kıkırdarken kızlar ona şaşkınca bakıyordu.

 

İkra kına ritüelini abisini görüntülü arayıp canlı olarak izletirken kıkırdayarak seslendi.

 

"Eee ama gelin ağlamıyor!"

 

Abisi kaşlarınınçatarak ona bakarken Yasemin,İkra'nın sesi ile ona dönerek küçük bit kahkaha attı.

 

"Gız bende diyom Sahra iki ala gızım yalandan da olsa iki göz yaşı akıt diyi emme yok. Bağa didiki usulca;

 

Bu küpün dibi pekmez

O pekmez bize yetmez

Aslan gibi yarim var

Bir ömür gülsem yetmez

 

Yasemin'in sözleri ile evde kıkırtılar yükselirken daha önceden adetlerini öğrenen Meliha hanım yerinde kurularak söylendi.

 

Derenin başı güzel

Suyunda taşı güzel

Selçuk'um gelin alıyor

Kirpiği kaşı güzel

 

Kızlar Meliha hanımın sözleri ile alkış tutarken Azra ve arkadaşları bir an kına gecelerini hatıtlamış yüzlerindeki buruk gülümseme ile Sahra'yı süzerken Gülşen hanım,arkadaşını dürterek fısıldamıştı.

 

"Kız ne oluyor?"

 

"Sen sus Gülşen adetleri böyleymiş."

 

Gülşen hanım yüzüne yayılan gülümseme ile arkadaşını onaylarken Yasemin tekrar başladı atışmaya.

 

Şu dağlardan ses mi gelir

Askerler tekmil mi verir

Sahra'ma bir damat nasip olmuş

Huyunun güzelliği dillerdedir

 

Sahra,Yasem'inin sözleri ile yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamazken Gülşen hanım utangaçça elini ağzına kapayarak güldü. İkra annesini dürterek duydunmu dercesine bakışlar atarken Meliha hanım girdi araya.

 

Asma yaprağı sarması

İçi dolu kıyması

Herkeslere nasip olmaz

Böyle güzel gelini alması

 

Sahra utangaç bir gülümseme ile orta yaşlı kadına bakarken kızlar onların hallerini imrenerek izledi.

 

Altın kalburbur derindir

Suları pek serindir

Damadımızı sorarsanız

Boyu posu yerindedir

 

Meliha hanım Yasemin'in kına yakışını incelerken tekrar konuştu.

 

Gelin oldun evimize

Şenlik kurdun gönlümüze

Hoşgelmişsin allı gelin

Oğlumuzun hanesine

 

Yasemin kına yakma ritüelini bitirerek elini peçeteye silerek Sahra'yı kolundan tutup kaldırdı.

 

Değirmen başı suvaklı

Bendi çifte kavaklı

Hanesine hayırlar getirsin

Sahra'mı gelin ettik telli duvaklı

 

Evdeki küçğk kalabalık Yasemin ve Meliha hanımın atışmasına alkış tutarken Yasemin ellerini kaldırarak huysuz bir şekilde çemkirdi.

 

"Anam alkışlamaya mı geldiğiz buruya?" "Bakışlarını kızlara çevirerek sözlerine devam etti. "İmine nenem haklıymış ya gızz. Anxa kerane garılarıları gibi fingirdeşiyonuz. Kakında oynan eccik."

 

Yasemin'in sözleri ile kızlar kahkaha atarken o işaret parmağını kaldırarak bakışlarını kısıp tehtit edercesine söylendi.

 

"Elimi yıkamaya gidiyom. Geldiğimde o oyun havası açılmış olacak. Nası Ankara'lı sığız siz!?" Sare,Yasemin'in isteğini yerine getirmek için hareketlenirken o ellerini havaya kaldırıp kalçalarını sallayarak bağırdı.

 

"Ihhh Gökçe nerelerdesin gızım? Analı gızlı oynayaydık da bi görelerdi şu gancık garılar. Oyyy yavrum hiç gıyamam nerelerdeysen." Kendi kendine konuşmasına ara vererek kızlara hitafen koridordan tekrar bağırdı. " Hadi gızzzz açın şu müziii." Yaptığı istekten sonra bağırarak bir şarkı tutturdu. " Arabadan inmem diyo, faytona binmem diyo, bacakları omuz da vallaha vermem diyoooo, ahhh İmine nenem ahhh!"

 

Giden Yasemin'in arkasından bir kahkaha tufanı eserken İkra abisine yaptığı canlı yayınla, Yasem'inin son sözlerinden sonra telefonu utançtan nasıl kapatacağını bilememişti.

 

"Allahım o nasıl şarkıydı öyleee! Ben abimin yüzüne nasıl bakacağım!?" Gülşen hanım yanındaki kızının mırıltıları ile bakışlarını ona çevirince kız gülümseyerek oturduğu yerden kalkıp oynayan kızların arasına karıştı içinde büyüyen utançla.

 

"Oğlum ben böyle methiye duymadım lan! Resmen öve öve bir hal oldu Yasem'in abla seni."

 

Emir'in sözleri ile Selçuk'un yüzünde bir tebessüm oluşurken Kerim araya girerek kıkırdadı.

 

"Bir de Kayra övülmüştü bu damat olarak hatırlatırım. Derya'nın Trabzon'da ki kız arkadaşları türkü yakmıştı bacanağıma."

 

Elini Kayra'nın omzuna atarak hafifçe sıkarken Kayra kasılarak karşılık verdi.

 

"Benim ki bunun yanında ne ki abi. Jübileyi Yasemin yemgem enişteme yaptı." Bakışlarını Selçuk'a çevirerek güldü. "Yasemin yengemin sevgisine nail olmak kolay değil enişte kıymetini bil. Ne yaptıysan gözüne girmişsin demekki. Kimseyi övmez böyle. Onun için varsa yoksa Ayaz dır."

 

"Yasemin abla iyi hoş ta değişik bir kadın garip biraz. " Selçuk'un sözleri ile Ayaz elindeki çay bardağını masaya sertçe bırakarak homurdandı.

 

"Halt etmişsin sen! Kadınların hasıdır Yasemin ablam! Eğlencenin dibine vurursun onunla. Tabi siz anlamazsınız cahil herifler." İşaret parmağını Selçuk'doğru kaldırarak tehtit edercesine salladı. " Bu sözlerini söyleyeceğim. Benim tahtıma kimi oturttuğunu bilsin." Selçuk şaşkınca Ayaz'a bakarken diğerleri gülmemek için kendilerini zor tutuyordu. Ayaz önündeki çaydan bir yudum alarak yüzünü buruşturup sertçe geri bıraktı bardağı. " Bir de çay içiriyor bize! Hayır neden iki kadeh içemiyoruz ağız tadıyla anlamadım ki."

 

"Zıkkım iç kardeşim! Yok alkol falan! Siz ne zaman o haltı yeseniz başımıza bir iş geliyor. Ben düğün arifesi karımın damarına basıpta başıma iş açamam!" Selçuk öfkeyle saydırırken aklına gelen şeyle tekrar konuştu." Ayrıca Gökçe den nefret edip annesi ile bu denli anlaşmanda çok garip! Gökçe'yi sevmiyorum ayağına yatıp kaleyi içten mi fetediyorsun lan!?"

 

Ayaz duuduğu isimle yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Anma şunun ismini! Destur çek destur! Mazallah basar o insanı! İki de bir, o ismi lazım değili araya sıkıştırıp durmayın! Tanımadığım evli olduğum karımla ömrü billah evli kalırım yine de mendebur kıza o gözle bakmam!"

 

Erkekler Ayaz'ın öfkesini yatıştırmaya çalışırken Selçuk sinsice gülerek içinden fısıldadı. "Ben bu olaya Yasemin ablayı dahil edeyim de gör bakalım o kıza nasıl bakıyorsun sen o gözle." Ayaz'ın halini keyifle izlerken bahçe kapısından giren arkadaşlarına gözü çarptı.

 

"Komutanım vallahi darıldık! Biz görevdeyken düğün yapacaktınız demek?"

 

Bahçr kapısından arkasındaki arkadaşları ile söylenerek giren Yiğit'in sözleri ile Selçuk'un yüzüne kocaman bir gülümseme yayılırken oyurduğu sandalyeden kalkarak onları karşılamak için ilerledi.

 

"Üstelik biz yoklen bir de eğlence yapıyorlar kardeşim!" Harun masadaki bakışlarını Selçuk'a çevirerek başıyla masanın üzerindekileri işaret ederek alınmış gibi sözlerine devam etti. " Nasıl geçiyor biz yokken boğazınızdan bunlar komutanım! Biz bir bardak çaya hasret kalalım siz demliğin dibine vurun! Emir komutanım evlendi izinde siz evleniyorsunuz izindesiniz,uzun bir iznin sırrı evlilikte demekki! Benim de uzun bir izine,dinlenmeye ihtiyacim var! Madem iznin yolu evlikikten geçiyor, ben de evleneceğim!"

 

Masadakiler Harun'un sözleri ile kıkırdarken Selçuk'a sarılıp tebrik eden adam masanın üzerindeki çeşitli yiyeceklerden atıştırmaya başlamıştı bile. Gökhan ve Saitt'e tebrik ederek diğerleri gibi masaya kurulurken Harun oturduğu sandalyeden aniden fırlayarak kalktı. Bütün bakışlar ona dönerken o sırıtarak bahçe kapısına doğru ilerlemeye başlarken bir taraftan da söyleniyordu.

 

"Az kalsın unutuyordum! Size süprizimiz var komutanım!" Selçuk arkadaşının arkasından merakla bakarken Kayra ona doğru yanaşarak konuştu.

 

"İstermisin senin askerin süprizi dansöz olsun enişte. Ya da şöyle mükemmel bir çilingir sofrası."

 

Selçuk bakışlarını yanındaki adama çevirerek telaşla başını salladı.

 

"Olmaz! O dediklerini şu kapıdan içeriye sokmam ben Kayra! Siz de boşuna heveslenmeyin bu gece öyle bir şey kesinlikle olmayacak!"

 

Kayra ve diğerleri Selçuk'un sözleri ile gözlerini devirirken Harun aracjn içinde biraz oyalandıktan sonra elinde bir tepsi içinde kına ve üzerinde yanan mumlarla bahçeye doğru ilerledi.

 

Heyyy! Heyy! Damat kınası kurlsun

Davul zurna vurulsun

Komutanım aç elini

Kınan avcuna hayır duasıyla konulsun

 

Harun'un bağırarak gür sesiyle söylediği sözleri ve elinde getirdiği kına ile ortamdaki kalabalıktan ıslık sesi ve tezahüratlar yükselirken Selçuk yüzündeki kocaman gülümseme ile oturduğu yerden kalktı.

 

Gökhan bir sandalye alarak ortaya doğru götürürken Harun'a eşlik etti.

 

Heyyy! Heyy! Nam saldık dağlara

Ant verdik gardaşlığa

Komutanımın düğün kurmuş

Hanesine mutluluk dola

 

Elini göğsüne götüren Selçuk,gülümseyerek başıyla Gökhan'a teşekkür ederken Sait başka bir sandalye daha getirdi sadıc için.

 

Heyyy! Heyy!Sağdıc gelsin buraya

Batırsın elin kınaya

Komutanım damat oluyor

Yuvasında huzur bula

 

Sait'in sözleri ile Selçuk elini dua eder gibi kaldırıp yüzüne sürerken diğerleri onun bu hareketi ile gülmüş Emir yerinden kalkarak söz verdiği gibi Selçuk'un sağdıcı olmak için yanına konulan sandalye ye oturmuştu.

 

Yiğit ikiliye doğru yaklaşarak önlerinde eğilip Harun'un da tepsiyle eğilmesi ile kınadan bir parça aldı. Bakışlarını Emir'e çevirerek baş parmağı ile işaret parmağını bir birine sürterek yüzündeki sinsi gülüşle bekledi. Emir önce umursamada sonra elini cebine atarak arkadaşının avcuna parayı sıkıştırsada Yiğit razı olmamış bu işlem üç sefer tekrarlanmış daha sonra Emir'in ters bakışlarıyla Selçuk'un sağ elini avcuna alarak kınayı yakmaya başlamıştı.

 

Heyyy! Heyy! Düğün alayı toplansın

Damat oyunu oynansın

Komutanımın kınası var

Rabbim onu utandırmasın

 

Selçuk arkadaşının sözlerinin yüzündeki gülümseme ile başıyla onaylarken içindende dualar ediyordu. Emir parmağına kına sürmeye başlayan adamın işine odaklandığını fark edince biraz önce kaybettiği büyük sayıla bilecek paranın intikamını almak istercesine bağırınca Yiğit bir an boş bulunarak sıçramış diğerlerini de bir kahkaha almıştı.

 

Heyyy! Heyy! Kına yakılır ere

Meydan damat göre

Selçuk'um kurban olsun

Rabbinin emaneti allı geline!

 

Emir'in sözleri ile verdiği ince mesajı alan Selçuk başını sallayarak anladığını bildirince Emir ona göz kırparak fısıldadı.

 

"Kınan hayırlı uğurlu olsun kardeşim."

 

"Amin! Allah razı olsun komutanım."

 

Gece ilerleyen saatlere kadar her iki tarafta eğlenmiş ilerleyen saatin geç olduğunun farkına varınca toparlanarak ayrılmışlardı bulundukları ortamlardan.

 

Sahra üzerindeki gelinliğe yüzündeki gülümsemeyle bakarken annesinin arkadında buğulu gözlerle kendisini izlediğini fark edince ona dönerek burukça gülümsedi.

 

"Sana daha çok yakıştı." Azra kızını süzmeye devam ederken odadakilerde onların duygusallaştığını fark edince ortamdaki havayı dağıtmak istercesine bir birlerine kaş göz işareti yaparken Tuğra öfkeli bir şekilde söylenerek odaya girdi.

 

"Abla şu Kayra öküzüne bir şey söyle ağzını burnunu kıracağım şimdi!"

 

Sahra şaşkınca Tuğra ve arkasından içeriye giren Kayra'ya bakarken Azra kaşlarını çatarak sertçe çıkıştı.

 

"Yine ne oldu!?"

 

Kayra,Tuğra'nın konuşmasına fırsat vermeden araya girdi.

 

"Ablamın kuşağını ben bağlayacağım! Benim hakkım! Sonuçta bu gerizekalıdan 40 dakika önce doğan benim!"

 

"O zaman da sıramı kapmak için acele edip benim pozisyonumu değiştirmeme sebep olmasaymışsın ben senden önce doğacaktım beyinsiz!"

 

İkilinin didişmesi ile oda da kıkırtılar yükselirken Azra yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Yıllatdır doğum anınızı tartışmaktan sıkılmadınız mı?" İki oğlu da başını olumsuz anlamda sallarken Azra derin bir nefes alarak tekrar konuştu. "Yazı tura atın! Kazanan Sahra'nın kuşağını bağlasın!" Kadın ellerini sertçe yüzüne sürerek başını iki yana salladı. "Buna inanamıyorum! En küçük bir şeyi bile olay haline getiriyorsunuz sürekli!" Azra söylenerek dışarıya çıkarken bir taraftan da gizlemeye çalıştığı göz yaşlarını siliyordu. Aslında oğullarının gelmesi iyi olmuştu yoksa kendini daha fazla tutamayacaktı.

 

Kazanan Tuğra olup görevini yerine getirirken yaşanan hüzünlü anları Asya'nın sesi böldü.

 

"Geldiler!" İşittiği sözle Sahra'nın bedenini bir heyecan sararken titreyen ellerini saklamak için gelinliğinin eteklerine sarıldı. Babasının,damatlığının içinde Selçuk'un nasıl göründüğünü çok merak ediyordu. Ayrıca düğün mekanını da çok merak ediyordu ne kadar ısrar etse de süpriz diyerek susturmuştu kocası.

 

Evinde içinde çoğalan seslerden sonra Tuğra odanın kapısına giderek hızla kapatırken Asya da onun yanında yerini alınca ikisi sırtını kapıya dayayarak bir birlerine ters bakışlar attılar.

 

"Yaaa Tuğraaa! Sen erkeksin çekil kapıdan! Ben alacağım o parayı!"

 

Sahra ikiliye bakarak küçük bir kahkaha atarken Tuğra aynı bakışlarla karşılık verdi yanındaki kıza.

 

"Oldu canım! Ne olmuş erkeksem! Ben duracağım kapıda! Sen çekil! Eniştem hırslanır kapıyı ittirirse bir yerini incite bilir."

 

İkili didişmeye devam ederken kapı tıklatıldı.

 

"İzin verirseniz karımı alacağım."

 

Sahra duyduğu sesle daha da heycanlanmış Zeynep ve Sare yanına giderek ona destek olmaya çalışırken Tuğra sinsice sırıtarak dışarıdaki sese karşılık verdi.

 

"Adetler enişte adetler!"

 

Selçuk içeriden gelen sesi duyunca yüzünü buruşturarak Emir'e bakıp fısıldadı.

 

"Lan onun ne işi var orada!?" Emir arkadaşının yüzünün aldığı şekile sırıtarak içeriye seslendi.

 

Elmayı koydum rafa

Gelinin gardaşı kapıyı aça

İstediği ne ise

Feda olsun gelin kıza

 

Asya ve içerideki kızlar ne oluyor dercesine Tuğra'ya bakarken o Asya'ya dönerek gördünmü bakışları atarak cevap verdi.

 

Elma rafta durmaz

Bu kapı bu mani ile açılmaz

Emir abi boşa dil dökme

Ben açsam da kardeşin razı olmaz

 

Asya,Tuğra'nın başına bir fiske indirerek fısıldadı.

 

"Ne diyorsun saçma sapan!"

 

Tuğra yanındaki kıza ters ters bakarak homurdandı.

 

"Bahşişten bahsediyorum! Karışma sen! O anladı."

 

Selçuk kaşlarını çatarak şimdi ne olacak dercesine yanındaki adama bakarken o tekrar konuştu.

 

Postu serdim eşiğe

Gelin basıp geçsin köşeye

Adet yerin bulsun da

Kardeşim neye razı gelir desin bana

 

İşittiği sözlerle Asya'nın gözlerinin içi parlarken Sahra ve kızlar merakla olacakları bekliyordu.

 

Kapıya çaktık çivi

Sağdıc bey at cebine eli

Gelini almak isterse

Damat konuştursun tatlı dilini

 

Emir bakışlarını Selçuk'a çevirerek fısıldadı.

 

"Paradan ziyade senden güzel sözler bekliyorlar kardeşim."

 

İşittikleri ile Selçuk'un bakışları irileşirken telaşla konuştu.

 

"Lan ben ne anlarım mani den şiir den. Sen söyle işte benim yerime."

 

"Saçmalama Selçuk! Damat sensin! Benmiyim lan!"

 

Emir'in verdiği cevapla arkasındaki adamlardan bir kahkaha koparken kızlar içeride dışarıda ne olduğunun merakı ile bekliyordu. Sahra ise Selçuk'tan gelecek atak bekliyordu.

 

Selçuk ne diyeceğini bilmeyerek bekledi bir kaç dakika daha sonra aklına gelen şeyle gülümseyerek konuştu.

 

"Her şey vaktini bekler,

Ne gül vaktinden önce açar,

Ne güneş vaktinden erken doğar.

Bekle, senin olan sana gelecektir." Demiş Mevlana." Yüzünde oluşan gülümseme ile devam etti. "Özün bilene her yerde hazır-ı nazır,gönlü kör olana neylesin hızır! Ben sabırla beklerim! Nihayetin de Özümü de,gönlümü de bilen sensin ama belliki Tuğra ve Asya'nın gönlü hala kördürki benim özümü bilmez yanan gönlümü de görmezler de şu kapıyı hala açmazlar!"

 

Selçuk'un son sözleri ile Asya ve Tuğra bir birine bakarak dudak bükerken Sahra kardeşine seslendi.

 

"Tuğra aç kapıyı! "

 

Ablasının isteği ile Tuğra başını sallayarak kapıyı aralayıp elini uzattı.

 

Emir,Tuğra'nın avcuna bir miktar para bırakmış paraya bakan genç adam yüzünü buruşturarak başını onaylamaz bir şekilde sallamıştı. Emir biraz daha bırakıp aynı muamele ile karşıkaşınca biraz daha bıraktı. Tuğra elindeki parayı Asya'ya vererek başını tekrar iki yana sallayınca,Emir onu kolundan tutakarak bir hamlede yanına çekerek tısladı.

 

"Soyguncumusun sen lan piç!" Tuğra kıkırdayarak ellerini iki yana açıp cevap verdi. "Vallahi ben değil abi senin bu kardeşin soyguncu! Kasa o!" Asya abisinin kükreyişi ile kapıyı tamamen açarak ellerini beline atıp çemkirirken Selçuk'ta fırsattan istifade girdi odaya.

 

Karı koca bir birini beğeniyle süzerken odadakiler odayı boşaltmış hala didişen Emir,Asya ve Tuğra'yı da çekiştirerek çıkartmışlardı dışarı.

 

Selçuk karısına yaklaşarak alnına bir öpücük bırakıp geri çekilerek karısının elini avcunun arasına alarak dudaklarını araladı bir şeyler söylemek için fakat Sahra boşta kalan elini kaldırarak dudaklarına kapatıp gülğmseyerek başını iki yana salladı.

 

"Sakın bir şey söyleme! Ellerinden aşk akıyor,gözlerinden ben! Sen beni ben seni hissedip gördükten sonra hiç bir söze gerek yok ne dilimde ne gönlüm de."

 

Gelin alma ritüelini hüzünlü ve yoğun bir duygusallıkla tamamladıktan sonra yola koyulmuşlardı. Sahra bir süre girdiği duygusallıktan çıkamayınca Selçuk'un avuçlarına bıraktığı küçük paketle şaşkınca ona çevirmişti bakışlarını. Kendisine buruk bir gülümsemeyle gülen adam nemli gözlerine parmak uçları ile dokunarak yaşları kurularken fısıldadı.

 

"Çikolata iyi gelir belki. İkra canı sıkıldığında,üzgün olduğun da çikolata yer hep. Bende sabah dolapta görünce bu gün üzüleceğini düşünerek yanıma almıştım."

 

 

Sahra kocasının sözleri ile kıkırdarken paketi açarak bir ısırık alıp,kocasına da uzatmış Selçuk ise karısının ısırdığı noktadan ısırarak ona muzipçe göz kırpmıştı. Onun bu hareketi ile Sahra başını omzuna yaslayarak kalan çikolatayı da yerken ön koktukta oturan Zeynep, Selçuk'un sözlerini işitmiş ve Sahra'yı düşünerek yaptığı incelik çok hoşuna gitmişti.Bakışlarını kocasına çevirerek uzun süre onun yola odaklanmış görüntüsünü inceledi içinden taşan aşkla. Emir bakışlarını karısına çevirmeden sessiz olmaya çalışarak fısıldadı.

 

"Yüreğimin türküsü önüne dön. Kaza yaptıracaksın!" Yüzünde oluşan gülümsemeyle karısına kısa bir bakış atarak gülümsedi. " Şu bakışlarını gören yıllardır beni görmüyorsun zanneder. O nasıl bakıştır kurban olduğum?"

 

Emir'in sözleri ile Zeynep derin bir iç çekerek yüzündeki gülümseme ile fısıldadı.

 

"Her an görsemde yıllardır görmüyor gibi çarpıyor yüreğim sana her bakışımda." Emir işittiği sözlerle frene basıp karısının dudaklarına kapanmamak için kendisini zor tutarken,birer koru anımsatan bakışlarını kısa bir an karısına çevirerek tıpkı Zeynep gibi derin bir nefes çekti içine. Karısının kucağındaki eline uzanarak tutup dudaklarına götürerek avcunun içine uzun bir öpücük bıraktı.

 

Araç park ettiğşnde Sahra merakla etrafına bakındı. Yaptıkları kısa süreli yolculukta etrafı incelemek aklına gelmemişti. Gördüğü evle bir an afallarken aklına gelen şeyle şaşkın bakışlarını hızla kocasına çevirdi. Anne ve babasının gelinlik ve damatlığını giymişler ve onların evlendiği yerde evleneceklerdi. Dolan gözletine engel olamayarak kollarını hızla Selçuk'un boynuna dolayarak fısıldadı.

 

"Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim."

 

Karısının başına bir öpücük bırakan adam,boynundaki kolları çözerek kendisine dolu gözlerle bakan katısına başıyla işaret etti.

 

"Hadi inelim artık." Sahra kocasının sözleri ile heyecanla başını sallarken Selçuk araçtan inerek diğer tarafa dolanıp karısının inmasine yardımcı oldu.

 

Araçtan inen kız bakışlarını etrafta gezdirirken arka bahçeden gelen müzik sesiyle düğünün orada olacağını anlamış Selçuk'un adımlarına ayak uydurarak o yöne doğru ilerlemişti.

 

Düğün başlayalı saatler olmuş,önce gelin damat oyunuyla annesi,babası,teyzele ve amcalarını o güne götürürken sonra damat ve arkadaşları nostaljik bir rüzgar estirmişlerdi. Müzikleri bike aynı seçen Kayra ve Tuğra organizasyonu yönetirken nostaljik esintiye daha fazla dayanamayan anne ve babaları sanki o güne geri dönmüşcesine sahneden inmez olmuşlardı. Gecenin ilerleyen saatlerinde nikah kıyılmış,kıyılan nikahtan sonra Sahra'nın kızlarla eğlenmesini fırsat bilen Selçuk ta erkeklerin yanına geçmişti.

 

Kayra ve Tuğra'nın arasına girerek omuzlatına kollarını dolayıp onları hafifçe sarstı ve keyifle konuştu.

 

"Oğlum siz var ya siz, siz adamın dibisiniz. Ablanız çpk mutlu oldu düğünümüzün burada olmasına." Bakışlarını etrafında gezdirerek başıyla pistteki kadınları ve erkekleri işaret etti. "Onlar bile çok sevindi. Sizin sayenizde nostalji yaşıyorlar. Aklınızla bin yaşayın oğlum siz! "

 

Diğerleri de Selçuk'un sözlerini desteklercesine konuşunca ikili omuzları kabarmış bir şekilde yerlerinde dikleşti. Yanlarında birden elinde bir tepsi baklava ve onun üzerindeki süslenmiş kuru yemiş tabağı ile biten Sedat başıyla elindekileri göstererek konuştu.

 

"Abi bunları Yasemin diye bir kadın tutuşturdu elime. Seni gerdeğe koymaya gelen arkadaşların yiyecekmiş. Adetleriymiş. Ne yapayım?"

 

Grrdek kelimesini duyması ile Selçuk yerinde huzursuzca kıpırdanınca diğerleri onun bu haline gülerken Selçuk yutkunarak cevap verfi Sedat'a.

 

Senin arabaya koy kardeşim." Bakışlarını Emir'e çeviretek verdiği sözü hatırlatmak isyercesine devam etti sözlerine. " Belliki ben dayağı yiyeceğim siz tatlıyı!"

 

Sedat diğerlerinin Selçuk'a olan bakışlarını fark edince gülmemek için kendisini zor tutarken onu onaylarcasına başını sallayarak ayrıldı ortamdan.

 

Dağılan kalabalıkrtan sonra düğün bitip vedalaşma olmuş, damat ve gelini evine götürme ritüeli için ortamı gençlere bırakan aile büyükleri Mehmet ve Kenan'ın evlerinde geceyi geçireceklerini söyleyerek dağılmışlardı. Herkes gelin ve damadı evine bırakmak için arabalara yönelirken Emir çalan telefonunu cebinden çıkartarak cevaplama tuşuna bastı.

 

Arayan kişinin verdiği komutlarla bakışlatı Selçuk'u bulurken telefondaki kişinin sözlerini onaylayarak kapattı. Adımlarını Selçuk'u aralarına alan kalabalığa doğru çevirerek bakışlarını Selçuk'un üzerinden ayırmadan seslendi.

 

"Görev emri geldi karargaha gidiyoruz!"

 

Sahra işittiği sözlerle yanındaki Güney'in koluna yapışıp farkında olmadan sıkarken Selçuk'un bakışları hızla karısını bulmuş onun solan yüzüyle tekerrür eden kaderinden korkmuştu.

 

Yitenumutlar...

 

 

Loading...
0%