@yitenumutlar
|
Bölüm şarkısı : Deniz Tekin- Sezenler Olmuş
Elif ve Giray'a birebir uyan güzel bir türkü mutlaka dinleyin (: iyi okumalar.
Elif işittiği ses ile şaşkınca arkasına döndü ve karşısında görmeyi beklemediği, hele ki bu halde hiç beklemediği kocasını gördü. Korku içinde ağzını kapatırken boğuk bir ses tonu ile kekeleyerek konuştu.
" Gi...Giray! Ne bu hâlin? " Elif'in gözlerindeki korku belirtisi ile çığlık atıp herkesi başlarına toplamadığına şükrederek yavaşça yaklaşıp işaret parmağını dudaklarına götürerek fısıldadı.
"Şhtt! Sakin ol,korkmana gerek yok iyiyim ben. Sadece ufak bir kaza geçirdim." Yorgun bedenini yanındaki sandalyeye bırakırken bir taraftan da Elif'i süzüyordu. Görüşmedikleri süre içerisinde karısındaki değişik liklere takılmıştı gözleri. Elif'in diğer sandalyeyi karşısına çekip oturması ile uzun ve pürüzsüz bacakları dikkatini çekerken karısının sözleri ile dikkatini ona vermeye çalıştı.
" Yüzündeki yaralar,kolundaki kırık ve aksayan bacağınla pekte küçük bir kaza geçirmiş gibi durmuyorsun." Sanki kendi canı yanıyormuş gibi yüzünü buruşturarak Giray'a baktı. " Çok canın acıyormu?" Karısının ilgili hali Giray'ın hoşuna giderken yüzüne kondurduğu tebessümle cık layarak anlatmaya başladı.
" Kolumda biraz ağrı var o kadar. E normal tabi kırık oldığu için hem daha bir gün bile geçmedi kazanın üstünden." Karısının çattığı kaşlarını görünce bakışlarını kaçırsa da Elif'in hışmından kurtulamamıştı.
"Bilmem farkındamısın ama senin hastanede müşade altında olman gerekiyordu." Sinirli bir şekilde ayağa kalkarak sessiz olmaya çalışarak ellerini iki yana açıp sözlerine devam etti. " Ama Giray Bey her zaman ki gibi her şeyi ben bilirim havasında çıkıp buraya geliyor." Giray karısının ayağa kalkması ile savrulan saçlarından yayılan koku ve oturmuş vücut hatlarına takılı kalmıştı. Biçimli kalçaları,incecik beli ve dolgun göğüsleri ile sanki aylar önceki çocuk gitmiş yerine genç bir kız gelmişti. Oysa daha bir yıl bile dolmadan bu kadar nasıl değişebilirdi bu kız. Kocasının tuhaf bakışlarını üzerinde hissedince giydiği şort askılı geceliği geldi aklına.Utançla kızarırken Giray'da yerinden kalkarak yavaşça dibine kadar sokuldu. Karısının saçlarından ve teninden yayılan lavanta kokusu bile aklındaki düşünceleri dağıtmaya yetmemişti.
" Gelişimden neden bu kadar rahatsız oldun Sidelya?" Elif anlam veremediği soru ile kaşlarını çatıp Giray'ın ne ima ettiğini düşünürken kocası yüzünden anlaşıldığı kadarı ile sinirli bir şekilde sözlerine devam etti. " Yoksa Talha denen serseri ile rahatça gezip gönül eğlendire meyeceksiniz diye üzüntünden mi bu tepkin?" Elif kocasının ima etti şey ile şok olmuştu. Ne Talha ile ne başka bir arkadaşı ile Giray gittiğinden beri dışarı bile çıkmamıştı. Sadece bu gün o da Salih Bey'in ısrarlarından dolayı onu kırmamak için Talha'yla sinemaya gitmişti. Üstelik parmağına yüzüğü takıp giden,ama gittiği yerde telefonuna bile cevap veren özel arkadaşlar bulmaktan da geri kalmayan kendisiydi. Şimdi ne hakla onu suçlaya bilirdi? Başını dikleştirerek kocasından iki adım uzaklaşarak cevap verdi.
" Bana kendisi ile evliyken bile, aşkı bulup her duyguyu tatmamı söyleyen adam mı söylüyor bu sözleri?" Giray'ın sinirden gerilen çenesinde iki kas seyrerken Elif umursamayarak sözlerine devam etti. " Beni her fırsatta çocuk olarak gördüğünü yüzüme vuran,giderken parmağıma yüzüğü takan,ama gittiği yerde ilk fırsatta,telefonlarına bile cevap verebilecek bir kadın bulan adam mı söylüyor?" Giray sinirden yerinde duramaz hale gelmişti. Ne saçmalıyordu bu kız? Hem ne zaman aramıştı da bir kadın cevaplamıştı onun telefonunu? Gitmek için arkasını dönen karısının koluna yapışıp mutfak tezgahı ile kendi arasına sıkıştırarak yüzüne doğru eğildi ve sinirle hırladı.
" Sen benim karımsın! Karısının yüzük takılı elini tutarak gösterdi ve sözlerine devam etti. " Bu yüzüğü bu parmağa süs olsun diye takmadım ben. Sen imâm nikahlı da olsa Giray Eyyüpoğlu'nun karısısın ona göre davran." Karısını baştan aşağı süzerek çapkınca sırıttı. " Ve, evet bir konu da haklısın, seni çocuk olarak görmekte hata ettim sanırım." Boynuna doğru sokularak kokunun kaynağını bulmayı denedi. Fakat Elif sinirle kendini geri çekip Giray'ın yüzüne sert bir tokat atarak aynı hareketi oda ona uyguladı ve elini göstererek boş olan parmaklarını işaret edip sözlerine devam etti.
" Bana süs olsun diye takmamışsın ama kendin süs niyetine takmışsın anlaşılan." Attığı tokattan sonra kocasının ateş saçan bakışları üzerinde olsa da o aldırmadan sözlerine devam etti." Senin gözlerin de başka kadınlara karşı iffet ve namus perdesi var mı ki beni aksiyle itham ediyorsun ve kendi gözünün görmediklerini ima ederek beni suçluyorsun?" Dolu,dolu olmuş gözlerinden yaşların akmasına izin vermeyerek Giray'ın gözlerinin içine baktı. " Ben gözümü de gönlümüde senin kaderime yazıldığın gün haram olana kapattım. İma etiğin şeylere dikkat et Giray Eyyüpoğlu." Giray karısının sözleri karşısında ne diyeceğini bilememişti. Elbetteki sözlerinde haklıydı ama sinirlendiği bir nokta vardıki o yaptığı yanlış bile olsa kabullenmişti. Elif biten sözlerinden sonra kocasından uzaklaşmaya çalışırken Giray karısını tezgaha iyice sıkıştırarak gözlerinin içine hırsla baktı. İşaret parmağı ile karısının çenesine dokundu ve hafifçe kaldırdı.
" Sen benim karımsın. İster çocuk ol! İster yetişkin bir kadın! Bu hiç değişmeyecek." Sıcak nefesi Elif'in yüzünü yalayıp geçerken karısının yutkunarak gözlerini kapatmasıyla dudakları yan tarafa doğru kıvrıldı Giray'ın. " Sen benim gözüm de el değmemiş bir cennet çiçeğisin. Şüphelerim senden dolayı değil, seni kirletmeye soldurmaya çalışan hem cinslerimden yana." Elif'in kafası iyice karışmıştı. Ne demeye çalışıyordu bu adam? Ne olarak görüyordu onu? Bu sözler ne içindi? Kıskandığı için mi böyle konuşuyordu acaba? Elif'in kafasının içinde bu düşünceler dönerken bu soruların cevabını almayı umarak,kocasının yakınlığından dolayı kuruyan dolgun dudaklarını ıslattı ve titrek bir nefes alıp buğulu bir sesle konuştu.
" Kafamı karıştırıyorsun? Ne söylediğini,ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum." Gözleri titreyen ellerine kayınca saklamak için tezgaha tutundu. Titreyen elleri ve saklama çabası elbetteki Giray'ın gözünden kaçmamıştı. " Sen beni ne olarak görüyorsun? Çocuk olarak gördüğün biri için bu kadar istek fazla değilmi sence? Sonuçta ben bir çoc..." Elif'in sözleri, Giray'ın dudaklarını istila etmesi ile yarım kalırken şaşkınlıktan gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Giray elini uzatarak Elif'in çenesini sıkıca kavrarken bir taraftan da bu ani öpücüğü derinleştirmeye çalışıyordu. Tarifi imkansız bir tat vardı karısının dudaklarında,bal gibi, şerbet gibi. Sanki dudakları değdikçe akıyor fakat o kana,kana içemesin diye engel oluyordu Elif. Karısının dudağına hafif bir ısırık bırakarak elini uzun saçlarına geçirip fısıldadı.
" Karşılık ver Sidelya." Elif nasıl hareket edeceğini bilemediği için kaskatı kesilmiş bir şekilde dikiliyordu. Karşılık vermesini istemesine rağmen hâlâ cevap alamayan Giray küçük bir öpücük bırakarak nefes,nefese geri çekildi. Karısının hızla inip kalkan göğüsleri dikkatini çeksede o şok içinde kendisine bakan gözlere çevirdi bakışlarını. Yüzüne yerleştirdiği tebessümle fısıldadı.
"Önemli olan benim seni ne olarak gördüğüm mü? Yoksa senin benim için ne ifade ettiğin mi?" Karısının titreyen bedeni ve hırpalanmış dolgun dudaklarına bakarak çatılan kaşları ile sözlerine devam etti. " Seni öptüğümde neden karşılık vermedin? Üstelik karşılık vermeni istediğim halde yine sözümü dinlemedin. Ben seninle ne yapacağım Sidelya?" Karısının cevabını merakla beklerken Elif girdiği şoktan çıkmaya çalışırken, şaşkınlıktan iri,iri olan mavi gözleri ,Giray'ın sözlerini yanlış anlaması ile yağmur taşıyan bir bulut gibi buğulanmıştı. Dolu gözleri ile kocasının bakışlarına odaklanarak titrek bir sesle konuştu.
"Nasıl karşılık verilir bilmiyorum çünkü. Senin bana ima etmeye çalıştığın şeylerin aksine ben bir erkeğin gözlerinin içine bile bakmamışken nasıl karşılık verilir bilmiyorum." Giray elbetteki böyle bir şey beklemiyordu. Tamam karısının bu konularda ki tutumunu az çok biliyordu ama bu kadarını da beklemiyordu. Elif gözünden süzülen yaşı elinin tersi ile silerek hırsla ama kimseyi uyarmamak için fısıltı ile sözlerine devam etti. "Yada sen haklısın. Ben daha bir öpücüğe bile karşılık veremeyecek kadar çocuğum dur belki. En iyisi sen,dokunuşlarına ve yaşına uygun yetişkin bir kadın bul kendine nede olsa ben senin gözünde şu an dan sonra tescillenmiş bir çocuğum." Kocasının şaşkın bakışları ve ismini seslenmesini umursamadan hızla merdivenlere yönelip en üst kata odasına çıktı. Giray şaşkınca karısının arkasından bakarken aklında Elif'in sözleri vardı. Demek kimse dokunmamıştı karısının gül kurusu dudaklarına? Karşılık veremeyişi ilk defa böyle bir şey yaşamasından kaynaklanıyordu. Oysa o istemediğini zannederek söylemişti o sözleri. Bilmeden yine soldurmuştu Sidelya bakışlarını. Ama memnun olduğu bir nokta vardı ki o da karısının bu konularda ki tecrübesizliği idi. Yüzünde ki sırıtışla oda lambayı kapatarak mutfaktan çıkıp odasına doğru ilerledi. Bir yanı mutlu olsa da bir yanı Elif'in yaşlarla dolu gözlerini hatırlayınca bencil herif diye yakasına yapışıyordu. Cebinden çıkardığı telefonla ekranı açıp mesajlar bölümüne girdi ve Sidelya isminin üzerine tıklayarak yazmaya başladı.
" Boş yere yastığa düşmesin yağmur damlaların. Bırak benim bu kurak yüreğime düşsün. Düşsün ki senin tecrübesizliğin karşısında ben tecrübemden utanayım."
Gönder tuşuna basarak odasının kapısını açtı. Odasında löyle bir göz gezdirip,telefonu yatağının üzerine bırakarak soyundu ve kısa bir duş için banyoya girdi. Elif ise tam da Giray'ın dediği gibi göz yaşlarını yastığına akıtıyordu sessizce. Neler oluyordu kendisine bilmiyordu. Giray'ın ismi,cismi sesi onunla alakalı her hangi bir şey duygularının alt,üst olmasına yetiyordu. Biraz önce yaptığı ise tam bir şapşallıktı. Kafasının içinde bunlar dönerken yastığının altındaki telefonun titreyişi ile irkildi.Telefonu eline alıp ekrana dokunduğunda Giray'ın olduğunu görünce hemen mesajı açtı. Okuduğu sözler ile gözyaşları artarken ne cevap vereceğini bilmiyordu. Titreyen elleri tuşlara dokununca parmakları beyninn emrine uymayarak düşündüğünden farklı şeyler yazdı.
" Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et, çünkü ; Söz dilden önce yürekten çıkarmış. Senin yüreğin beni hem çocuk olarak görüyor,hem benden şüphe ediyor. Bunu her fırsatta dile getirmen beni yaralıyor. Önce yüreğini terbiye et ki dilden söylediğin sözler gerçek olsun."
Gönderdiği mesajla sırt üstü uzanarak tavanı izlemeye daldı. Dudaklarında garip bir his dolanıyordu. Sanki bir çift karınca keşfe çıkmış dokunduğu yerlerde tatlı bir uyuşukluk bırakıyordu. İlk defa öpülen biri olarak böyle bir his yaşıyorsa karşılık verebilseydi nasıl hissedecekti onu düşünüyordu Elif. Gözlerini kapayarak kendine gelmek için başını sallarken Giray'da duşun altında daha farklı duygularla boğuşuyordu. Bu güne kadar hatrı sayıla bilecek derecede kadınlarla birlikte olmuş her erkek gibi ilişkiler yaşamış ama hiç birinden Elif'in dudaklarındaki tadı alamamıştı. Üstelik karısı karşılık bile vermemiş, İstemediği çocuk olarak gördüğü karısını o Talha denen ergenden hatta bazen Demir'den bile kıskandığı oluyordu. Nasıl bir duyguydu bu? Hangi ara gelip çöreklenmişti yüreğine? Sırf bu korku yüzünden terk etmemişmiydi evini? Her şey karma karışıktı. Üstelik Elif gerçekleri öğrendiğinde istermiydi kendisini? Alçılı koluna dikkak ederek suyu kapatıp duştan çıktı. Biraz zorlanarakta olsa üzerini giyinerek yatağa geçti ve eline telefonunu alıp açtığında Elif'e mesajın iletildiğini gelen cevapla anlamıştı. Demek daha uyumamıştı Küçük Hanım? Mesajı açarak okumaya başladı, okudukça kendisine nasıl kırıldığını anladı. Kendi duygularını biraz olsun çözmeye başlamışken, karısın ne hissettiğini düşünmeye başlamıştı. Elif kadere inanıp boyun eğen bir kızdı,ya kaderine razı gelip o yüzden katlanıyorsa bana diye beyninin içinde yankılanan sese kulak verdi. Düşüncrlerine karşılık iç sesi devreye girererek fısıldadı. Bence o da bir şeyler hissediyor olmalı, halini görünce nasıl telaşlandı, sen yanına yaklaşınca nefes alışı bile değişiyor. Giray bu seslerle çıldıracaktı ama içine de şüphe düşmüştü bir kere. Kaderine yazıldığı için yanında olsun istemiyordu. O da kendi gibi bir şeyler hissederek yanında olsun istiyordu. Ağrımaya başlayan başı ile düşünmeyi bırakıp gelen mesaja karşılık verdi.
" Ben yürekten inanmadığım hiç bir şeyi sana söylemedim. Senin aksine şüphe ettiğim şeyler farklı ama bunu kendi içimde çözmem lazım önce. Tecrübesizlik konusuna gelirsek,sana kızmadım. Kızmışım gibi algılıyorsun ama ben tersine mutlu bile oldum. Çünkü sana her şeyin ilkini benim öğretmem tarif edilemez bir duygu. Tıpkı senin bana bazı şeyleri sözlerinle öğrettiğin gibi. Biz bir birimizin ilki olacağız Elif."
Biten sözlerinden sonra yüzüne yerleştirdiği sırıtma ile kurduğu küçük tuzağa karısının düşmesini bekledi. Elif beklemekten yorgun düşmüş göz kapakları kapanırken yine bir titreme sesi ile irkildi. Telefonun ekranını açarak Giray'ın sözlerini okumaya başladı. Okuduğu mesajla utançtan kızarırken son sözleri okuması ile tüm kelimeler aklından uçup gitmiş o sadece son sözlere odaklanmıştı. Ne diyordu böyle bu adam hırsla cevap yazmaya başladı.
" Sen benim her konuda ilkim olabilirsin ama, benim, senin hiç bir konu da ilkin olmadığıma eminim. Bu yüzden yalan söylemene gerek yok!" Elif gece,gece sinirini zıplatan adama içinden saydırarak telefonu sertçe yatağa bırakıp tekrar uyumaya niyetlendi. Giray ise beklediği cevabın gelmesi ile hevesle ekrana dokundu. Okudukları ile yüzünde bir gülümseme belirmişti. Demek küçük karısı kıskanç bir yapıya da sahipti. Ne düşünceler içinde gelmişti evine şimdi neler oluyordu. Yüzündeki gülümsemeyi bozmadan bir mesaj daha attı.
" Ne sormak istiyorsan açıkça soer. İmalı konulmana gerek yok,benim de cevap veremeyeceğim bir durum yok. Bazı konularda ilkim elbette değilsin ama hangi konuda ilkim olacağını da vakti gelince öğreneceksin karıcığım merak etme." Küçük bir hinlik yapıp Elif'in damarına basmanın verdiği haz ve mesajı göndereceği zaman aklına gelen muziplikle bir kaç kelime daha yazdı. "Elif, kahvaltıya yumurtalı ekmek yaparmısın yine?"
Giray yatağına uzanırken sırıtıyordu ancak Elif çıldırmak üzereydi. Bir adam bu kadar gıcık, öküz ve odun olma kabiliyetini nasıl bir arada barındıra bilirdi. Sinirle okuduğu mesaja telefonun ekranını kırmak istercesine bastırarak cevap yazmaya başladı.
" Öyle mi? Ne güzel, bende tamda öyle tahmin ediyordum. O zaman iyi bir öğretmen olacaksın demektir,tecrübelerinle övündüğüne göre? Neyse ben iyi bir öğrenciyimdir,senin engin tecrübelerinden faydalanıp karşıma çıkan ilk erkek te öğrettiklerini deneyeceğime emin olabilirsin. Nede olsa tecrübe önemli değilmi Giray? Bu arada, ZIKKIMIN KÖKÜNÜ YE!" gönderdiği mesajdan sonra telefonun sesini tamamen kapatıp uykunun onu almasını diledi. Giray ise gelen mesajla yerinden fırlamış deli gibi odanın içinde dolanıyordu. Başka bir erkek mi? Ne diyordu bu kız? Olamazdı karısının yanına erkek sinek bile yaklaşamazdı izin vermezdi böyle bir şeye. Bu düşünceler ve kıskançlık krizi ile sabahı etmiş şimdi penceresinden çardağa hazırlanan masayı izliyordu. Elif,kalçalarına kadar uzanan sarı saçlarını krem rengi üzeri çiçek desenli bir saç bandı takarak açık bırakmış, üzerine somon rengi günlük bir elbise giymişti. Yüzünde beliren gülümseme ile onu izlerken arkasından sesizce yaklaşıp karısını omzuna atan kişi ile kaşları çatılıdı. Sinirle balkona çıkmak için kapıya yöneldi ve kapıyı açıp hırsla balkona çıktı. Karısının kahkahayla karışık çığlıkları yankılanıyordu bahçede. Bu tablo karşısında balkondan sinirle kükredi.
" Ulan indir karımı omzundan Piç! Ulan Demirrr! İki dakikan var bu iki dakika içinde karımı yere indirmezsen ben seni indiririm lan." Elif Giray'ın tepkisine şaşırsada Demir hiç oralı olmadan onu hala omuzlarında döndürüyordu. Demir'in kendisini hiç takmadığını gören Giray söylenerek hızla odadan çıkıp aşağı yöneldi. Salondan geçerken Baba'sına ve Anne'sine göz ucuyla bakıp günaydın diyerek mutfağa geçti ve Gönül Hanım'a da günaydın diyerek bahçeye çıktı. Salih Bey ve Ayten Hanım şaşkınca bir birine bakarken Gönül Hanım elinde ki havlu ile yanlarına geldi.
" Biraz önce mutfaktan Jet hızıyla geçen ve bana günaydın diyen Giray'mıydı? Yoksa benim tansiyonum yükseldi halisilasyonmu görüyorum?" Salih Bey başını olumlu anlamda sallayıp ayaklanırken Ayten Hanım da söylenerek eşi ile kalkıp mutfağa yöneldi.
" İkimizin de aynı anda halisilasyon görmesi imkansız Gönül. O Giray'dı ama hangi ara geldi bu çocuk bizim niye haberimiz yok?" Hepsi birlikte bahçeye çıktılar. Demir ise Giray'ı görmenin verdiği şaşkınlık ile sessizce Elif'in kulağına fısıldadı.
"Ne zaman geldi bu dengesiz?" Elif,Demir'in sözlerine kıkırdayarak cevap verdi.
" Dün gece." Demir şüpheli bir şekilde gözlerini kısıp yerinde durdu ama Elif'i indirmedi omuzlarından. Biraz önce Salih Amca ve Ayten Hanım ile görüşmüş bahçeye geçerken de Gönül Hanım'ıgörmüştü. Kimsenin haberi yoktu demekki Giray'ın geldiğinden yoksa söylerdi birisi mutlaka. Peki Elif Hanım gece geldiğini nereden biliyordu ki? Elif'i yavaşça yere indirip kahverengi gözlerini kısarak şüphe ile sordu. " Peki gece geldiğini sen nerden biliyorsun Küçük Hanım? Bildiğim kadarı ile görüşmüyordunuz?" Elif,Demir'in sözleri karşısında sıkıntı ile gözlerini kaçırırken gece olanlar aklına gelince utançla kızarmıştı. Elif'in cevap vermeyip üzerine birde kızarması ile Demir iyice şüphelenmiş ve tekrar ne olduğunu sormaya hazırlanıyordu ki Giray'ın ateş saçan gözleri ve suratına yediği yumrukla açılan ağzı kapanı vermişti. Giray,Elif'i kolundan tuttuğu gibi arkasına çekerken içerden çıkan ev halkıda bu yumruk karşısında şok üstüne şok yaşıyordu. Giray işaret parmağını kaldırıp çektiği acı ile suratını buruşturarak doğrulan adama karşı sallayarak konuştu.
" Sana karımı omuzlarından indir demiştim. Ayrıca ne zaman gelip,neler yaptığımızın hesabını sana verecek değiliz." Elif,Giray'ın arkasından fırlayarak Demir'in yanına geçip eliyle kocasının yumruk attığı yere dokundu ve üzüntüyle konuştu.
" Demir abi! İyimisin? Çok canın acıyormu?" Demir, yüzüne kondurduğu tebessüm ile Elif'e bakarak başını olumsuz anlamda sallayıp kolunu Elif'in omuzlarına doladı ve alaycı bakışlarını Giray'a çevirdi.
" Sağlam yumruktu kardeşim. Ama daha çok çalışman lazım,çünkü bu, " Elif'i göstererek sözlerine devam etti." güzelliği korumak bir yumruğun işi değil. İnan dışarıda aç kurtlar kol geziyor. Bana atar yapacağına karını ham yapmaya çalışan adamlara karşı güç gösterisi yap. Biliyorsun bana sökmez." Giray karşısındaki adama şaşkınca bakarken gözü karısının omuzlarındaki elindeydi. Demek Elif Hanım dışarılar da boy gösteriyor çapkın köpeklerde ağzının suyunu akıtarak karısına bakıyordu. Bu hiç hoşuna gitmemişti işte. Zaten baştan bu gerzeğin aklına uyup yurtdışına gitmesi hataydı. Giray bunları düşünürken yanında bir çığlık kopmuş ve o yerinde sıçramıştı.
" Oğlum! Ne bu halin? Ne oldu sana?" Annesi'nin sesi ile ona dönerken babası yanından geçip suratını asarak hoşgeldin demiş arkasındanda söylenmeyi ihmal etmemişti.
" Kim bilir hangi azgınlığının sonucu bu hale geldi. Gelir gelmez kudurmuş köpek gibi etrafındakilere saldırmasından belli değilmi Ayten?" Ayten Hanım kocasına ters bakışlar atarken Gönül Hanım da masaya iki servis daha açmış ve Giray'a hoş geldin diyerek çayları koymaya başlamıştı. Giray annesinin yüzünü avuçları arasına alırken Elif te yanından süzülerek mutfağa doğru geçti.
"Annem! Ne diye ortalığı velveleye veriyorsun ufak bir kaza atlattım. Sadece kolum kırık okadar." Gözü mutfaktan elinde büyük bir tabakla gelen Elif'e kayınca Giray yüzünü kaplayan sıtışla karısını süzdü demek ki onu kırmamış yumurtalı ekmek yapmıştı. Sabırsızlıkla bakışlarını tekrar annesine çevirip sözlerine devam etti. " Bırak sen şimdi benim durumumu. Açlıktan ölüyorum bir an önce şu kahvaltıya başlayalım."'Anne'sinin şaşkın bakışlarına aldırmadan masaya sürükleyip oturttu. Kendiside Elif'in karşına geçerek otururken Elif üstü kapalı tabağı masaya bırakıp yerine geçti. Demir yüzünde büyük bir sırıtışla kapalı tabağın ağzını açmaya yeltenince Giray kaşlarını çatarak arkadaşının eline bir fiske indirerek söylendi.
" Çek o patilerini,her şeye de saldırma, onun içindekiler benim." Demir tek kaşını alayla kaldırıp eli ile buyur aç işareti yaparken Giray çoktan kapağı açıp hayal kırıklığına uğramıştı bile. Homurdanarak karısına baktı.
"Bu ne Elif?" Elif çayına şeker atıp karıştırırken umursamazca omuz silkip söylendi.
" Pankek." Giray yüzünü buruşturarak karısına inanamazcasına bakınca Elif çayından bir yudum alıp sinsice sırıtarak tekrar konuştu. " Bildiğin pankek işte niye öyle hayal kırıklığına uğramış gibi bakıyorsun?" Yanındaki adamı işaret ederek sözlerine devam etti. " Demir abim çok seviyor,bu gün kahvaltıya geleceğini söyleyince bende yapayım dedim. İyi yapmışım değil mi?" Giray kendi isteğinin umursanmadığını ve arkadaşı olacak düzenbazın sevdiği şeyin yapılması ile sinirlenirken Demir Elif'e abartılı bir şekilde teşekkür edip çatalını pankeklere uzatmıştıki Giray kaşlarını çatarak aniden tabağı masadan alıp yerinden sinirle kalktı. Diğerleri şaşkınca Giray'ı izlerken,Giray ise elindeki tabakla bahçenin sonundaki köpek kulübesine yaklaştı ve köpeğin yemek kabına bir tabak pankeki boşaltıp yatan köpeğin başını okşayarak konuştu.
" Gold! Elif ablan senin ağzına layık kahvaltılık hazırlamış gördünmü oğlum? Hadi göreyim seni hepsini bitir bakalım." Biraz ilerideki çeşmede elini yıkayarak şaşkın bakışların altında masaya geri dönüp yerine oturdu. Onun bu hareketine Salih Bey ve diğerleri sinsice gülerken Demir içinden dalga geçsede, bozulmuş gibi bir hava takınarak homurdandı.
" Neyapıyorsun sen kıskanç herif?" Daha bir tane bile yememiştim." Giray çatalına taktığı salatalığı ağzına atarak pişkince sırıttı. Ağzındaki lokmayı yutup tek kaşını kaldırarak Demir'e baktı.
" Zıkkımın kökünü ye kardeşim. Daha yiyememişmiş. Lan senin evin yokmu? Her bulduğun fırsatta buraya damlıyorsun?" Elif, Giray'ın yaptığı kabalığa ve söylediği sözlere sinirlenerek kocasına bakıp kaşlarını çatarak sinirle söylendi.
" Ben sana bir daha yaparım Demir abi. Sen iste yeterki." Giray,Elif'in sözlerine kızarak ateş saçan bakışlarını Demir'e çevirdi. Ne yani onun isteklerinin hiç önemi yokmuydu? Homurdanarak karşısındaki adama bakıp söylendi.
" Senin işin gücün yokmu lan? Tavlaman gereken kız filan damı yok? Oğlum nasıl Askeri okul orası her kafana estiğinde çıkıyorsun lan? Ye yemeğini de bir an önce deffol git!" Salih Bey uyarırcasına öksürürken Demir sırıtarak kızarmış ekmeğine bal sürüp Salih Bey'e döndü.
" Boş ver Salih Amca alışkınım ben bunun dengesiz hallerine. Mesela iki gün önce gelmiyeceğim derken bu gün hop burada dengesiz işte." Giray'a hodri meydan der gibi bakış atıp sözlerine devam etti. " Öyle değil mi kardeşim? Ama ben senin dengesiz liklerinin sebebini biliyorum hep kıskançlıktan oluyor bunlar." Sırıtarak Giray'a göz kırptı. Aralarında öyle bir bağ vardı ki ikisi de bir birine söylediği hiç bir söze alınmıyordu. Giray sinirden yerinde duramaz hale gelmişti. Şimdi karşısındaki adamı Şuracıkta boğa bilirdi.
" Lan defol git belamısın sabah, sabah! Kıskançlıkmış? Sanane lan sanane?" Bakışları karısının uzandığı şeye kayınca hırsla Elif'e cephe aldı bu defa.
" Elif Hanım farkındamısınız bilmem ama ben burada kolum kırık kahvaltı etmeye çalışıyorum, ama sen sabahtan beri ben hariç herkese hizmet ediyorsun." Elif elinde ekmekle kalakalırken Giray sözlerine devam etti. " Kolunu kullanamayan benim Demir dallaması değil. Hani o uzattığın ekmeği bana versen artık." Elif dün geceden beri Giray'ın üzerinde olan tuhaflığa bir anlam veremezken sabahtan beri yaptığı huysuzluklara da sinir olmuştu. Yerinden hırsla kalkarak ekmek sepetini aldı ve Giray'ın yanına yaklaştı. Giray karısının yanına gelmesi ile yine saçlarından yayılan lavanta kokusunun büyüsüne kapılmıştı adeta.
" Ekmek istediğini keşke daha önce söyleseydin." Yüzüne takındığı tebessümle Giray'a baktı. Giray aynı tebessümle karşılık vererek alınmış gibi söylendi.
" Düşünürsün zannetmiştim. Şu halimle yiyemiyorum ya hani?" Elif kocasının kırık olan koluna bakarak üzülmüş bir surat ifadesi takınırken konuşmaya devam etti.
" Haklısın tamamen benim düşüncesizliğim. Kusura bakma özür dilerim." Herkes kaşlarını kaldırmış ikili arasındaki diyaloğun nereye gideceğini kestirmeye çalışırken Elif eline aldığı ekmeği hırsla küçük parçalara ayırarak Giray'ın tabağına setrtçe bıraktı. Giray kendisi ve Demir arasında yapılan muamelenin farkında olarak dişlerinin arasından sadece Elif'in duya bileceği şekilde tıslayarak konuştu.
" Köpeğe ekmek mi doğruyorsun karıcığım? Kafama geçirseydin bari?" Elif tek kaşını kaldırarak imalı bir şekilde Giray'a bakıp konuştu.
" Kusura bakma Giray bu konularda sen kadar tecrübeli değilim. Hem beğenmediysen" ilerdeki köpeği eli ile işaret etti. " Gold'un önüne dökersin. Ben köpeklerden korkarım sen o konudada tecrübelisin. Biraz önce gayet iyi anlaşıyordun nede olsa." Elif yerine geçerken Giray karısının soktuğu lafları düşünüyordu. Demekki tecrübe meselesine takmıştı karısı. Kendi,kendine sırıtarak tabağından bir parça ekmek alıp ağzına attı. Karısının bakışlarını üzerinde hissedince göz kırparak ağzındaki lokmayı yutup konuştu.
" Sen iste yeterki ben engin tecrübelerimi sana zevkle aktarırım." Elif'in içtiği çay işittiği sözle buğazına kaçarken Demir'de yanındaki kızın sırtına vuruyordu hafif,hafif. Elif Giray'ın ima ettiği şeyi anlaması ile kızarmaya başlayınca masadakiler bu ikili arasındaki tuhaf diyaloğu çözmeye çalışıyordu. Giray ise Elif'in kızaran yüzüne bakıp sırıtarak sözlerine devam etti. " Köpekler konusundaki tecrübelerim den bahsediyorum." Bu sefer tek kaşını kaldırarak intikam alırcasına karısının gözlerine baktı. " Belki korkunu da yenrsin benim tecrübelerim sayesinde." Elif eline aldığı çatalı utançla sıktı.Bu adamın utanmazlığına hayret ediyordu. Öldürücü bakışlarını Giray'a yollarken Ayten Hanım'ın sözleri ile ona döndü bakışları.
"Ay yeter! Tuhaf konuşma larınızdan başım şişti ayol. Elif hadi kızım biz kalkalım ancak hazırlıklarımızı tamamlarız." Elif'in başını olumlu anlamda sallayıp bardağındaki kalan çayı yudumlaması ile Ayten Hanım tekrar konuştu." Daha hediye bakacağız çok işimiz var çok." Giray meraklı bakışlarını annesi ve Elif arasında gezdirirken dayanamayıp sordu.
"Ne hazırlığı? Ne hediyesi?" Ayten Hanım yerinden kalkarken gülümseyerek oğluna bakıp cevap verdi.
" Şükran Teyze'nin oğlu Araz'ın düğünü var bu akşam. Bizde onun için hazırlanacağız gelinimle. Elif'im şöyle bir salınsında meydan bir güzel görsün." Giray annesinin sözleri ile Elif'i süzerken,Elif'te kalkmıştıki Demir'de ayaklanarak Ayten Hanım'a bakıp konuştu.
" Ayten Teyze bence Elif evde kalmalı mümkünse bir yere kapatın,yoksa bu defa gelen görücüler bu evden sağ çıkamaya bilir." Giray'ı gözleri ile işaret ederek sözlerine devam etti. " Katliam çıkar, katliam." Elif,Giray'ın çatılan kaşlarını görünce izin isteyerek uzaklaşırken,Ayten Hanım uyarırcasına Demir'e baktı. Giray ikili arasındaki işaret leşmelerden ve Demir'in sözlerinden şüphelenerek konuşmaya başladı.
"Ne görücüsü? Kim için geldilerki? Ya niye ben bir şeyleri sormadan adam akıllı anlatmıyorsunuz her şeyi? Neler oluyor bu evde?" Salih Bey ve Gönül Hanım sabahtan beri bu curcunayı izlemekle yetinirken Salih Bey sonunda çıldırdı.
" Sorma o zaman oğlum. Gittiğinden beri bir kere bile gelmezsen karına gelen görücüleri de böyle duymakla yetinirsin işte." Giray şaşkınlıkla babasını dinlerken dudaklarından bir hayret nidası yükseldi.
" Neee!? Ne diyorsun sen baba olacak şeymi söylediklerin?" Salih Bey oğlunun sözleri ile elindeki gazeteyi sertçe masaya vurarak homurdandı.
" Bu akşamki düğüne sende gel de,oluyor muymuş, olmuyor muymuş kendi gözlerinle gör bakalım." Sinirle arkasını dönüp giderken tekrar dönüp söylenmelerine devam etti. " Bir de koca olacak. Karısı elden gidiyor Küçük Bey'in ruhu duymuyor. Senden koca olsa ne olur be! Pabucumun kocası." Hırsla söylenmelerine devam ederek eve girdi. Ayten Hanım ise telaşla eşinin arkasından ilerlerken bir taraftanda Gönül Hanım'a sesleniyordu.
" Gönül kalk! Allah aşkına sabah,sabah adamın tansiyonu fırladı yine,haplarını getiriver. Ah! Giray Ah! Ben sana ne deyim oğlum." Ayten Hanım'ın arkasından Gönül Hanım da telaşla giderken Giray masa başında Demir'le kalakalmıştı. Demir arkadaşının suratının aldığı şekle içten içe gülerken yanına yaklaşarak omuzuna iki defa hafifçe vurup,kendine bakmasını sağladı.
" Sana kolay gelsin kardeşim. Gerçi hiçte kolay değil ben en son birinin ağzını burnunu kırmıştım. Ama hâlâ Elif'te, Elif diyor garip. Dikkat ette karını elinden almasınlar." Giray arkadaşına öldürecekmiş gibi bakarken Demir sırıtarak sözlerine devam etti. " Akşam bir vukuat olursa bir alo demen yeterli." Arkadaşının alçılı kolunu işaret etti gözleri ile. " Bu kırık kolla sen değil Elif'i kendini bile koruyamazsın." Giray masadan aldığı çatalı hırsla arkadaşına fırlararak söylendi.
" Siktir git Piç! Zaten sinirim tepemde sende üstüne tüy dikme.Arkadaşmısın düşmanım mısın belli değil." Demir sırıtarak asker selamı verip ortadan kaybolurken Giray hâlâ söyleniyordu.
" Hemen apar topar kaçıp gitmesinin altında vardı zaten bir tuhaflık." Kendi,kendine konuşup sinirle başını sallayarak tekrar söylendi. " Ben sana yapacağımı bilirim. Öyle bir ceza vereceğim ki bana yalvaracaksın." Yüzüne takındığı sinsi gülüş ve planının verdiği mutlululuk ile eve doğru ilerledi.
Ayten Hanım ve Elif hazırlıklar için dışarı çıkmış Araz'a spor bir saat gelin'e ise şık bir bileklik almışlardı. Elif'e Ayten Hanım'ın ısrarları sonucu bir elbise ve ona uygun zarif bir kolye alınmış yorulunca dinlenmek için yemek arası vermişler ardından da kahvelerini içerek kuaföre geçmişlerdi. Giray evde deli danalar gibi dolanırken,akşama kadar nasıl vakit geçireceğini düşünüyordu. Arkadaşı Sinan'ı arayıp biraz sohbet ettikten sonra bir akşam buluşmak için sözleştiler. Geri kalan zamanını ise uyuyarak geçirmeye karar verip yatağına uzanırken Annesi ve Elif'te Akşam için son hazırlıklarını tamamlıyordu.
Eve gelen Ayten Hanım geç kalacaklarını söyleyerek Elif'i direk odasına hazırlanması için yollamış kendisi de eşini kontrol edip hazırlandıktan sonra aşağı inmişti ki Gönül Hanım'ı ağlarken bulunca telaşla yanına gitti.
" Gönül neyin var canım niye ağlıyorsun?" Gönül Hanım göz yaşlarını silerek cevap verdi.
" Kardeşim Hasan kaza geçirmiş Ayten Hastanede' ymiş üstelik durumuda ağırmış.Ben izin verirseniz Hastaneye gideyim." Ayten Hanım ağlayan kadını kolundan tutarak kaldırdı.
" Delimisin sen? O nasıl soru öyle? Kalk hadi sen hazırlan ben Salih'e söyleyim beraber gidelim." Gönül Hanım itiraz etsede Ayten Hanım onu susturarak eşinin yanına çıktı. Durumu anlatmıştı ama ortada gidilmesi gereken bir de düğün vardı.Bunca yıllık dostlarının tek çocukları evleniyordu sonuçta. İkili önden Giray ve Elif'i yollayıp daha sonra katılmaya karar verince Ayten Hanım bu defa oğlunun odasına yöneldi. Giray takım elbisesini giymiş kırık olan kolundan dolayı ceketi ile uğraşıyordu. Annesinin odaya grip durumu telaşla özet geçmesi ile onların düşüncelerine hak vererek onayladı. Diğerleri evden çıkarken Giray'da ceketini almış aşağıda Elif'i bekliyordu. Beş dakikadır beklemesine rağmen bir türlü inmeyişine homurdanırken merdivenlerden gelen sesle o yöne döndü.
Elif üzerinde uzun zümrüt yeşili,belden aşağısı dökümlü bir şekilde inen, üzerinde altın sarısı işlemeleri olan kalın askılı gece kıyafeti ile inerken Giray büyülenmiş gibi karısına bakakalmıştı. Dağınık topuz olan sarı saçları mavi gözlerini ön plana çıkaran makyajı ile bir melek gibi süzülüyordu adeta. Giray'ın yüzünde şapşal bir sırıtış peydah olurken Elif etrafta göz gezdirip kimseyi göremeyince merdivenlerden inerek merakla sordu.
"Annem'le, Babam neredeler?" Giray'ın ise yüzündeki şapşal ifade elif'in elbisesinin ön kısmındaki derin dekolteyi görmesi ile solmuş yerini çatık kaşlara bırakmıştı. Çattığı kaşları ile karısına cevap verdi.
" Onların acil bir işi çıktı sonra katılacaklar düğün törenine." Karısını tekrar baştan aşağı süzdü. Demir haklıydı galiba bu güzellikle nasıl baş edecekti hiç bir fikri yoktu. Giray'ın tuhaf bakışlarına karşılık Elif rahatsızca yerinde kıpırdandı. Bu kıpırtıyla düşüncelerinden sıyrılan Giray memnuniyetsiz bir surat ifadesi ile tekrar konuştu. " Başka kıyafet bulamadın mı?" Elif kıyafetine göz atıp ne olduğunu anlayamayınca kaşlarını çatarak sordu.
" Niye? Neyi var kıyafetimin?" Giray yüzünü buruşturarak eli ile bacak dekoltesini gösterdi.
"Sorunda bu ya bir parçası yok! Galiba dikmeyi unutmuşlar. Bacağın boydan boya meydanda." Başını olumsuz anlamda sallayarak sözlerine devam etti. " Git ve şu elbiseyi çıkart. Elin adamlarının aç kurtlar gibi karımı izleyip salyalarını akıtmalarına müsade edemem ben!" Elif, Giray'ın sinirli haline anlam veremeyip kaşlarını çatarak çemkirdi.
" Elbiseyi annen beğendi. Ben istemedim bile. Ayrıca şu saaten sonra çıkaramam zaten geç kaldık." Giray ne söylerse söylesin karısı tersini yapıyordu. Astığı yüzü ile ceketini sandalyeden alarak tekrar giymeye uğraştı. Fakat lanet şeyi kırık kolu yüzünden bir türlü giyemiyordu. Sinirle homurdandı.
" Lanet olsun!" Elif kocasının bu haline gülümserken sert bakışların kendisine dönmesi ile dudaklarını ısırdı. Giray'ın ise bu görüntü aklında başka şeyler çağrıştırırken Elif'in sözleri ile hayal aleminden bir anda çıkı verdi.
" İstersen yardım edeyim?" Başını olumlu anlamda sallayınca Elif elindeki çantayı masanın üzerine bırakarak kocasına yaklaşıp ceketi sağlam kolundan geçirdi. Karısından yayılan bir günde aşinası olduğu o koku ciğerlerine dolarken boynunda bağlı kol askısını çözmek için Elif'in biraz daha yaklaşması ile fısıldayarak konuştu.
" Çok güzel olmuşsun." Karısının başını kaldırması ile şaşkın bakışlarla karşılaşması bir oldu. " Bakma öyle doğru olanı söylüyorum. Başımı belada bırakacaksın bu gece." Elif'in yüzü işittiği sözlerin utancı ile kızarırken ceketi sol omzuna atarak kol askısını boynuna tekrar geçirdi.
" Ko...kolun kırık olduğu için zaten giyemezdin. Ama böyle daha rahat hareket edersin." Karısının kekelemesini yakınlıklarına verip biraz daha sokulup eğdiği başını parmakları ile kaldırarak gözlerine baktı.
" Yanımdan ayrılmak yok." Elinin tersi ile karısının yanağını okşayarak yavaş bir şekilde eğilip burnun ucuna küçük bir öpücük bıraktı. " Bir adım öteye bile gitmene izin vermiyorum." Elif aralarındaki yakınlığın etkisi ile midesinde kelebeklerin uçuştuğunu hissediyordu. Bu nasıl bir duyguydu böyle daha önce hiç başına gelmemişti oysaki. Giray'ın sözleri,hissettiği duygu bunların hepsi sanki içinde kendinin bile bilmediği bir yere dokunmuştu. Buğulu mavi gözlerini kahverengi gözlere sabitleyerek titrek bir sesle fısıldadı.
" Benim bir adım uzağına gitmemi istemiyorsun ama sen gidebiliyorsun Giray." Derin bir nefes aldı söylemek istemediği sözler dökülüyordu dudaklarından. Oysa hesap sormaya hakkı varmıydi ki? Bir türlü engel olamıyordu dilinden dökülen sözlere ve yine bir kaç kelime firar ediyordu dudaklarından ondan izinsiz. "Hem de kilometrelerce uzaklara gittin. Beni istemeyerek, burada bir başıma bırakarak gittin." Kuruyan dudaklarını yalayarak gözünden süzülen bir damla yaşla tekrar konuştu. " Niye hiç gelmedin Giray?"
~yitenumutlar~
|
0% |