Yeni Üyelik
11.
Bölüm
@yitenumutlar

Bölüm şarkısı : Fikrimin ince Gülü - Çalı Kuşu

 

Elif'in sorusu ile afallayan Giray ne söyleyeceğini bilememişti. Uzaklaşmak istese gidemiyor, sahiplenmek istese sahip lenemiyordu. Karısının mavi buğulu gözlerinde gün gelip,kin ve suçlayan bakışlar görmekten korkuyordu. Gelgitler yaşıyordu, ama bunu Elif'e anlatamıyordu. Babası öyle bir kuyuya atmıştıki ikisini ne yapsa bir çıkar yol bulamıyordu. Düşünceleri beynini işgal etmeye başlayınca sıkıntılı bir nefes çekti ciğerlerine. Söylemek isteyipte söyleyemediklerini yine içine atarak kırgın bakışlardan düşen yaşlara uzattı elini. Yüzünde buruk bir gülümseme ile karısının yanağındaki yaşları sildi.

 

" Bence muslukları kapa yoksa zombiye dönmen an meselesi." Elif'in yanağındaki elini indirerek eline uzanıp sıkı bir şekilde soğuk eline geçirdi parmaklarını. Kapıya doğru yönelirken alaycı bir ses tonu takınarak tekrar konuştu. " Seni bırakıp gitsemde,gelmemi istemeyen de sendin." Kapıyı açarak karısına muzip ber şekilde bakarak göz kırptı." Bana unuttuğunu söyleme sakın küçük hanım?" Elif kocasının hitap sözüne sinirlenerek yerinde durdu. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam. Biraz önce yakın tavırlar sergileyip kendini farklı hissettirirken şimdi bu Küçük Hanım da nereden çıkmıştı? Giray karısının duraksaması ile başını geriye doğru çevirdi ve o an mavi gözlerde elle tutulur bir kızgınlık gördü. Ne oldu dercesine bakarken bir taraftanda yine ne yapıp da bu asi cadıyı sinirlendirdiğini düşünüyordu. Elif kızgın bakışları ve çattığı kaşları ile hızla Giray'ın parmaklarından kurtardı elini. Ters bakışlar eşliğinde topuklarını yere sertçe vurup söylenerek önündeki bir kaç basamağı hırsla indi.

 

" Hödük! Kart zampara! Senin güzel sözlerine inanan da suç!" Arabanın yanına hızla gidip durdu. Giray'ı beklerken bir ayağı ile ritim tutuyor bir taraftanda hala saydırıyordu. " Küçük Hanım mış! Kolun yerine çenen kırılsaydı keşke." Son sözler ağzından dökülünce pişmanlıkla dilini ısırdı. Ne yapıyordu böyle? Resmen beddua ediyordu adama. Dudaklarını büzdürerek kulağını çekiştirip arabanın üzerine tıklattı üç kere. Ters bakışlarla Giray'a çaktırmadan bakttı fakat onun kendisinin aksine sırıttığını görünce somurtarak kollarını göğsünde birleştirdi. Giray ise Elif'in neye sinirlendiğini anlamanın rahatlığı ve bundan çıkardığı anlam ile sırıtsa da karısının suratının asıldığını görünce toparlamaya çalıştı surat ifadesini. Basamakları inerken gözleri sürekli karısının üzerindeydi. Demek karısı ona bu tarz hitaflarda bulunduğu için kızıyordu kendisine. Gülmemek için dudaklarını ısırırken o da arabanın yanına gelmişti bile. Tam özür dileyip gönlünü alacaktıki, arabadan elinde telefonla konuşan Demir'in inmesi ile şaşkın bakışlar eşliğinde ağzını kapaması bir oldu.

 

" Tamam dedim ya Asya. Anladım yarın Elif'i de getireceğim." Elif ve Giray,Demir'in neden burada olduğunun merakı ve anlamadıkları konuşma ile arkadaşlarına bakarken Demir gözlerini devirerek tekrar konuştu. " Napıyım yani kırk sefer söyledin Elif'i de getir diye. Tamam diyorum." Demir başını olumsuz anlamda sallayarak bıkkınlıkla ofladı. " Tamam yarın Elif, sen,ben buluşuyoruz oldumu arkadaşım? " Arkadaşım kelimesini üstüne bastırarak söylerken Elif kıkırdamıştı. Fakat Demir'in sert bakışları ile ciddiyetini takınarak başka şeylerle ilgileniyormuş gibi etrafına bakınmaya başladı. " Tamam arkadaşım tamam sanada iyi akşamlar." Kapattığı telefon ile bıkkınlıkla nefesini dışarı verdi. Karşısındaki ikiliyi süzerken gözlerinin Elif'te takılı kalması ile dudaklarından bir ıslık döküldü.

 

" Vay! Kız sen ne olmuşsun böyle?" Elif üzgün bir şekilde Demir'e bakarak mırıldandı.

 

" Çok mu kötü görünüyorum Demir abi?" Demir yüzüne yayılan gülümseme ile Elif'e yaklaşıp elinden tutarak kendi etrafında bir tur döndürdü. Bakışları Giray'a dönünce gördüğü manzara karşısında tekrar Elif'e dönüp kendisine çevirdi ve tekrar sırıtarak konuştu.

 

" Delimisin kızım sen? Peri kızı kadar güzel olmuşsun. Fakat" Elif'in elini bırakarak bir kaç adımla arkadaşının yanına yaklaştı ve kolunu omzuna atıp sözlerine devam etti. " Bu gece kavalye seçimin yanlış bence." Eli ile Giray'ı işaret ederek arkadaşının bozulan suratını umursamadan devam etti. " Şuna baksana muşmula gibi asık bir surat ve korkuluk misali alçı da bir kolla sana eşlik edecek kavalyen." Yüzüne kondurduğu yapmacık bir üzüntü maskesi ile Elif'e baktı. " Ah! Çok şanssızsınız prensesim nesli tükenmiş bir tür olmamalıydı Beyaz At'lı prensiniz." Demir ve Elif bu sözlerden sonra gülerken Giray homurdanarak arkadaşının kolunun altından çıktı ve karısına yaklaşıp ters bakışlarla Demir'e baktı.

 

" Komik olduğunu zanneden çakma soytarı. Ne işin var lan burada? Kapı dan kovsam baca dan giriyorsun?" Demir arabaya doğru ilerleyip arka kapıyı açarak Elif'e işaret etti geçmesi için.

 

" Niye olucak lan baban rica etti. Onlar şoförle gitmiş, sende bu halde araç kullanamazsın diye beni çağırdı." Elif'in yerine geçmesi ile Giray'a bakıp homurdandı. "Sanki ben hayranım senin o mahkeme duvarı suratına." Giray arkadaşının sözleri ile gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Sakin olmalıydı bu serseriye uyup daha gecenin başından kendini germemeliydi. Gözlerini açarak yüzüne bir gülümseme yerleştirip arkadaşına baktı.

 

" Demir'ciğim artık gidebilirmiyiz canım kardeşim? " Demir'in başını sallayarak onaylaması ile açık olan kapıya yöneldi. Fakat alçılı kolunda hissettiği acı ile ağzından çıkan iniltiye mani olamadı.

 

"Ahh!" Ne yapıyorsun lan hayvan?" Demir arkadaşının alçılı kolundaki elini çekerek sağlam olanı tuttu.

 

" Pardon abicim ya tamamen dalgınlığıma geldi." Elif'in içeriden uzattığı başı ve endişli bakışlarını gören Giray acıdan kıvransada gülümsemeye çalışırken Demir açık kapıyı kapayarak Giray'ı yolcu koltuğuna doğru sürükledi. " Lan arabayı ben kullanacağım dediysem şöför muamelesi de yaptırmam kendime." Giray'ı yolcu koltuğuna oturtarak kendide direksiyon başına geçip arabayı çalıştırdı. Arkadaşının ters bakışları ve dudaklarının kıpırdaması ile sırıtarak konuştu." Ne bakıyorsun ters,ters? Dudaklarında kıpır,kıpır." Biraz önce sırıtan yüzü yerini kızgınlığa bırakırken sözlerine devam etti. " Lan küfürmü ediyon yoksa Puşt!" Elif'in arkadan yaptığı uyarı öksürüğü ile Giray'ın patlamasıda bir oldu.

 

" Allah'ın medeniyetten yoksun Ayı'sı! Lan Elif'in yanında bari küfürlü konuşma Piç herif!" Elif daha fazla bu didişmeye dayanamayarak öne doğru eğilip iki koltuğun arasından başını uzattı.

 

" Demir abim'e laf ediyorsun ama senin medeniyette, Amerika'da kalmış anlaşılan." Giray,Demir'e laf söyletmeyen karısına yüzünü byruşturarak bakarken Demir ise kıkırdamakla yetindi.

 

" Aman sen her fırsatta bu adamı savun Avukat'ı olmuşsun zaten." Elif kocasının sözlerine omuzlarını silkerek umursamazca baktı. Arabaya binerken Demir'in telefonda söylediği sözler aklına gelince meraklı bakışlarını ona çevirerek sordu.

 

" Demir abi." Demir yüzüne kondurduğu gülümseme ile aynadan Elif'e bakarak cevap verdi.

 

" Efendim canım." Giray arkadaşının kullandığı kelime ile bakışlarını camdan dışarı çevirerek homurdandı.

 

" Canın çıksın pezevenk." Demir arkadaşının sözlerine kahkaha atarak onu iyice sinirlendirmek için Giray'a ters bakışlar atan Elif'e bakarak tekrar konuştu.

 

"Sen ne söyleyecektin güzelim? Seni dinliyorum." Giray sabır dilenmeye başlamıştı. Bu adam böyle konuşmaya devam ederse arkadaş filan dinlemeyip alçılı kolunu kafasına indirecekti. Elif biraz daha öne doğru kayarak Demir'in koltuğuna kolunu dayadı ve merakla sordu.

 

" Yarın Asya ile beni mi tanıştıracaksın yoksa ben mi yanlış anladım?" Demir, dikiz aynasından Elif'in heyecandan parlayan mavi gözlerine bakıp gülümseyerek başını salladı.

 

" Evet Küçük Hanım. Yarın Asya seninle tanışmak istiyor." Elif bu habere sevinirken Giray her zamanki huysuzluğu ile araya girdi.

 

" Oh! Ben kimimki zaten? Mahallenin muhtarı kadar söz hakkım yok bakıyorum da." Karısının düşen yüzü ile Demir'e dönerek sözlerine devam etti. " Neden benim karımı peşinden sürüklüyorsun lan? Hem ben izin veriyor muyum bakalım?" Elif üzgün bir şekilde Demir'e bakınca o da Giray'a çıkıştı.

 

" Ne var lan? Asya çok istiyor Elif'i tanışmayı. Hem fena mı olur? Arkadaş olur ikisi." Giray karısına dönerek üzgün yüzüne baktı bir müddet. Şaka amaçlı söylediği sözler karısının üzlmesine sebep olmuştu anlaşılan. Biliyordu ki izin vermezse Elif o buluşmaya gitmezdi. Ne kadar karşı geliyormuş gibi gözüksede onun yapısına ve şimdiye kadarki yaşam tarzına tersti izin almadan çıkmak. Kendisi yokken de izinsiz dışarıya adım atmadığını, aldığı duyumlardan biliyordu Giray. Ama onun bu kadar çabuk kırılması ve üzülmesine dayanamıyordu içinde bir yerler. Koltuğunda hafif yan dönerek karısının eline uzandı.

Eline dokunan sıcak parmaklarla başını kaldıran Elif,Giray'ın kahverengi bakışları ile karşılaştı.

 

" Okadar çok mu istiyorsun Asya ile tanışmayı." Sorusundan sonra karısının buruk bir gülümseme ile çocuk gibi başını sallaması üzerine Giray'ın da yüzüne bir gülümseme yayıldı. Karısının avcunun içini okşayarak gözlerinin içine odakladı bakışlarını. " Sadece ufak bir şakaydı söylediklerim. Tabiki istediğin kişilerle görüşüp konuşabilirsin bunun için benden izin almana gerek yok. Dediğim gibi sadece şakaydı." Karısının soğuk ellerini okşamayı bırakıp uyarırcasına hafifçe sıkarak sözlerine devam etti. " Bu adamla." Gözleri ile Demir'i işaret etti. " Ne kadar geçinemesemde,huysuz,gevşek ve hatta patavatsız biri olsada, seni emanet edebileceğim babam'dan sonraki tek insan o." Karısının şaşkın bakışlarına karşılık dudakları yan tarafa doğru kıvrıldı. Tek kaşını kaldırıp tekrar konuştu. " İstediğinle görüşebilirsin derken ve izin mevzusuna dönecek olursak,Demir haricinde bir erkekle benim ve ya Demir'in olmadığı bir ortamda bulunamazsın. İşte buna izin vermiyorum." Göz kırparak karısından onaylar bir cümle veya hareket bekledi ama alabildiği tek karşılık gözlerini devirmesi olmuştu. Elif kocasının avuçlarının arasındaki elini yavaşça çekerek kaşlarını çattı.

 

" İstersen damgala tam olsun." Elleri ile alnını işaret etti. " Böyle tam buraya " Erkekler yaklaşamaz" diye. Çıldırdın mı sen! Farkındaysan ben hemşire olacağım." Derin bir nefes alarak bıkkınlıkla geri verdi." Hastaların içinde hiç mi erkek olmuyor sanıyorsun? Hem bu sene sonu, stajımı Ürolojü bölümünde yaptım ben." Giray'ın duydukları ile gözleri irileşirken dudaklarından dökülen küfürle Demir kahkahayı patlattı. Elif ise sinirini alamayarak çemkirmeye devam etti. " Yasakmış! Geri kafalı hödük ne olacak!" Giray karısının çalıştığı bölüm ve söylediği son sözün siniri üstüne bir de Demir'in bitmek bilmeyen kahkahaları ile iyice çileden çıkmıştı.

 

" Yeter! Sidelya beni delirtme inan o halimi görmek istemezsin." Demir'e yolladığı sert bakışlarla arkadaşı ne kadar sinirlendiğini anlamış olacak ki anında gülmeyi kesti. " Koca hastanede bölüm mü kalmadıda üroloji bölümünü seçtin? Zaten çevrende bir sürü abaza varken bir de şey hastaları çıktı başıma." Son sözünden sonra Demir tekrar bir kahkaha atınca bu defa ikisi birden uyardı gülen adamı.

 

"Demiiir! " Giray arka tarafa dönerek işaret parmağını karısının gözleri önünde salladı. " Bana bak Elif bir daha o bölümü seçmek yok. Eğer öyle bir yanlış yapıp seçersen o hastaneyi basar bütün hastalarını kökten tedavi ederim." Demir arkadaşının sözlerine bu defa daha yüksek sesle gülerken Giray'ın öldürücü bakışlarını ve sert tepkisini sonunda üzerine çekmişti. " Gülme lan sende! Ulan ben seni bu zamana kadar niye öldürmedim acaba? Yada neden hala görüşüyorum ki sen gibi bir ibneyle?" Demir gülmesini zar zor bastırarak arabayı park edip arkadaşına döndü.

 

" Zararsız olduğum içindir kardeşim zararsız." Giray başını sen adam olmazsın dercesine sallarken Elif,Giray'ın sözlerine ve Demir'in kahkahalarına olan sinirinden dolayı,Demir'e patladı.

 

" Niye abi? Hadım mısın sen zararsız olacak?" Bu defa Giray kahkahayı basarken Demir arkadaşına ters bakışlar atıp arabadan inen Elif'e dönerek kaşlarını çatıp baktı. Kendisi ve Giray'da arabadan inerken söylenmeyide ihmal etmedi.

 

"Oha! Kızım ya oha! Yeminle karı,koca ağzınızın ayarı yok." Giray diğer taraftan dolanarak ikilinin yanına gelip karısının eline uzandı fakat Elif'in kendisini takmadığını görünce aniden elinden kavradı. Karısının itirazlarını duymazdan gelerek düğünün yapıldığı alana doğru ilerlerken bir taraftanda Demir'le konuşuyordu.

 

" Biz böyleyiz kardeşim." Karısı elini kurtarmaya çalıştıkça Giray daha sıkı kavrıyordu. Arkalarında kalan arkadaşına doğru dönüp beklediğini görünce sordu. " Ne bekliyorsun lan orada öyle? Gelsene sende." Demir alayla sırıtarak cebinden çıkardığı paketten bir dal sigara yakarak içine çektiği dumanı dışarı bırakıp konuştu. " Otobüs bekliyorum kardeşim." Parmaklarının arasındaki sigarayı göstererek sözlerine devam etti. " Siz geçin ben beş dakikaya geliyorum." Giray arkadaşının espiri yeteneğine yüzünü buruştursada olumlu anlamda başını sallayarak içeriye doğru ilerledi.

 

" Giray parmaklarım bir birine geçti resmen. Elimi bırakırmısın lütfen." Karısının sözleri ile elini biraz gevşeterek kendisine bakan hırçın mavi bakışlara döndü.

 

" Bütün gece buna alışsan iyi olur. Zira elini bırakmayı düşünmüyorum." Elif kocasının sözleri ile nefesini sesli bir şekilde dışarı vererek tepkisini göstersede bu tepkisi Giray'ı sadece gülümsetmişti. Bakışlarını kocasından ayırarak etrafa çevirdi. Konukların geçtiği yolu ,küçük fenerler aydınlatırken büyük alandan hafif bir slow müzik yükseliyordu. İçeriye geçtiklerinde beyaz ve morun hakim olduğu bir ortamla karşılaştılar. Beyaz ana renk iken aksesuarlarda mor ve morun tonları kullanılmıştı. Masaların üzerinde büyük ve gösterişli şamdanlar aksesuar olarak seçilirken gül yaprakları ile hareket lendirilmişti. Şükran Hanım ve eşi ikiliyi görünce yüzlerindeki gülümseme ile Elif ve Giray'a yaklaştılar.

 

"Elif hoş geldiniz kızım." Aydın Bey'de aynı şekilde Giray"ı karşılarken arkadan gelen Demir ile kadro tamamlanmıştı. Kısa bir muhabbetin ardından kendilerine ayrılan masaya geçtiler. Kokteyl tarzı bir düğün olduğu için havuz başını tercih etmişlerdi anlaşılan. Biraz zaman geçtikten sonra Demir içecek bir şeyler almak için yanlarından ayrılmıştı ki Giray'ın hiç haz etmediği birisi onlara doğru yaklaşmaya başladı. Gelen kişi ile yüzü buruşurken Elif aksine yüzünde tebessümle karşıladı.

 

" Elif! Gelmeyeceğini zannediyordum." Karşısındaki genci süzdü bir müddet Elif. Hep yanında olmuş desteğini hiç eksik etmemişti. Öyle güzel anlaşıyorlardıki onların bu halini gören aralarında bir şey olduğunu ima ediyorlardı. Arkadaşı lacivert tonlarındaki spor takım elbisesi içinde yine kızların kalbini yerinden oynatacaktı anlaşılan. Tuhaf küpeleri ve kullandığı aksesuarlar ona değişik bir hava katarken ilgiyi de üzerine çekiyordu. Düşüncelerinden sıyrılıp yüzündeki tebessümle karşılık verdi Talha'ya.

 

" Gelmeyecektim ama Annem çok ısrar edince onu kıramadım." Giray ikili arasındaki konuşmayı çattığı kaşları ve ateş saçan bakışları ile izlerken karşısındaki apaçinin karısının sırtına krem sürerkenki fotoğrafı belirdi gözlerinin önünde aniden. Tabi ya bir de o mevzu vardı. Talha elindeki kadehten bir yudum alarak Elif'i baştan aşağı süzdü.

 

" Çok güzel görünüyorsun. Demir abi yok mu bu gün?" Elif arkadaşının iltifatı ile gülümserken Talha etrafını inceleyip tekrar konuştu. " Kimseler yok mu? Seni yanlız başına nasıl yollarlar? Keşke dün gece buluştuğumuzda geleceğini söyleseydin ben alırdım seni." Giray artık dayanma sınırını çoktan aşmıştı. Kendisini tanıdığı halde o burada yokmuş gibi nasıl davranabilirdi bu lavuk? Biraz daha gereksiz konuşmaya devam ederse bu çocuğu kimse alamayacaktı elinden. Son hatırladığı kelime ile gözleri fal taşı gibi açılırken aniden Elif ve arkadaşının arasına girdi.

 

" Sen hangi sıfatla benim karımı getirecektin koçum?" Talha geldiği an dan beri tabiki Giray'ın farkındaydı,ama onu görmezden gelip sinir etmek daha keyifli olduğu için oda bu yolu seçmişti. Giray'a yakın boyu ve yapısı ile bir adımda o attı karşısında dikilen adama doğru.

 

" Oo kimler varmış kimler." Suratına yerleştirdiği alaycı bir tavırla Giray'ı cevapladı. " Elif hangi sıfatı isterse o sıfatla gelirdim Giray Bey." Bey kısmını bastırarak söylemişti. Elif bir gerginlik çıkmasın diye dua ederken gözleride Demir'i arıyordu. Giray ise karşısındaki gencin rahat konuşmalarına ve kullandığı üsluba sinirlenmişti. Gözlerini etrafında gezdirerek karısının elini avuçları arasına alıp üzerine küçük bir öpücük kondurdu.

 

"Kocası yanındayken sana düşmez eşlik etmek. Üstelik benim olmadığım yerde Demir gerekeni yapar. Senin bir sıfata bürünmene gerek yok." İkili bir,birine diş bilercesine bakarken Demir elindeki üç bardağı masaya bırakarak bir birine her an saldıracak gibi bakışlar atan ikiliye yaklaşıp aralarına girdi.

 

"Talha sende mi buradaydın koçum?" Talha'nın elini kavrayarak sert bir şekilde kendine çekip sarıldı. Giray ikilinin samimiyetine yüzünü buruştururken bakışlarını Elif'e çevirerek ters bir şekilde baktı. Elif kocasının sert bakışlarından kaçmak için önündeki içeceğe sarılarak bir yudum aldı fakat bir gariplik vardı sanki içeceğin tadında. Yüzünü buruşturarak kadehi kaldırıp içindekini incelerken Giray ve diğerleri Elif'in yüzünün aldığı şekille üçü bir den dillerinde aynı sözle kızın elindeki bardağa uzandı.

 

" Elif! Hemen onu masaya bırak!" Elif karşısındaki adamlara şaşkınca bakarken, Giray fevri bir hareketle karısının elindeki kadehi alıp sinirle Demir'e çıkıştı.

 

" Lan alkolik mi yapacaksın karımı Piç?" Demir arkadaşının sözlerine anlam veremeyerek bakarken Talha şaşkın bakışlarını Demir'e yönelterek hayretle sordu.

 

" Abi! Sen Elif'e içkimi içiriyorsun?" Demir ikilinin üstüne gelmesi ile tam ağzını açıp kendini savunacakken Giray tekrar konuştu.

 

" Sen karışma lan! Senin de sıran gelecek daha." İşaret parmağını Talha'nın yüzüne doğru sallayarak tehdit edercesine konuştu. " Sen ne hakla benim karıma dokunur orasını,burasını kremlersin? Önce onun hesabını vereceksin daha sonra ben zaten senin hesabını keseceğim koçum merak etme sen." Elif artık konuşulanlardan hiç bir şey anlamıyor Giray'ın daha fazla ne saçmlaya bileceğini düşünüyordu. Etraftakilerin tuhaf bakışlarını üzerinde hissedince yavaşça kocasının koluna dokunarak uyardı.

 

" Giray sakin olurmusun? Herkes bize bakıyor." Gözleri ile etraftaki tuhaf bakışları işaret etti. Gözleri tekrar Giray'ı bulduğunda kaşlarını çatarak anlamadığı konuyu sordu. "Hem ne saçmalıyorsun sen? Ne kremi? Ne dokunması Giray?" Giray sinirli bakışlarını karısına çevirmiş eli ile Talha'yı işaret edip konuşacakken omzunda bir el hissetti. Başını çevirmesi ile Araz'la karşılaşınca kaldırdığı elini indirerek vücudunu yanındaki adama doğru çevirdi.

 

" Hoş geldin Giray." Giray karşısındaki iri adamın mavi gözlerine bakarak yüzüne küçük bir tebessüm kondurdu. Adamın en mutlu gününde surat asacak değildi ya.

 

" Hoş bulduk Araz Tunaboylu." Araz,Giray'ın verdiği karşılık ile tek kaşını kaldırırken dudaklarının yukarı doğru kıvrılmasına izin verdi.

 

" Lan yıllar oldu hâlâ takıntınızı yenemediniz be." Elini Giray'ın omzuna koyarak kulağına doğru hafifçe eğildi ve sır verirmişcesine konuştu. " Boyumu kendine bu kadar dert etme oğlum. Yaştan yırtamıyorsun ama boydan rakibim olmaya adaysın." Giray arkadaşının sözleri ile gülümserken uzun boyuna tezat olan vücudunu inceledi bir müddet. Bu boyla nasıl olurda hantal bir yapıya sahip olmazdı bu adam?

 

" Haklısın. Bu arada hayırlı olsun Araz. Senide kaybettik ya daha ne deyim bilemiyorum." Giray'ın sözlerine burukça gülümseyen Araz bakışlarını yanındaki kıza çevirerek Giray'agöz kırptı.

 

"Senin gibi bir playboyu bile kaybettiysek benim durumumu çok görmemek lazım koçum." Araz gözleri ile Elif'i işaret edince Giray o yöne dönüp karısına baktı. Yüzüne yayılan gülümseme ile Demir ile konuşan karısından bakışlarını çekerek tekrar Araz'a döndü.

 

" Elif. Nişanlım." Elini cebine koyarak arkadaşının yanından geçerek masadan bir iki adım uzaklaştı. Araz'da peşinden giderken mavi bakışları karısını aradı. Ona ulaşan bakışları hoşnutsuz bir şekilde Giray'a döndü. Hiç bir zaman karısı ile uyumlu bir hayat yaşayamayacaktı. Çok güzel,alımlı bir kadın olsada o eğlencelerin,seyahatlerin,mutluluğun timsali iken kendisi tam tersi bir karekterdi. Ama, işte elini kolunu bağlayan bir aması vardı. Düşüncelerinden sıyrılmak için başını olumsuz anlamda salladı. Giray Araz'ın gözlerindeki mutsuzluğu fark edebiliyordu. Çünkü onun çocuklar gibi mutluluktan gözlerinin içinin parladığı günleri bilirdi.

 

" Bazen kaderin daha üstünde bir kader çıkıyor karşımıza ve biz sadece ona boyun eğmek zorunda kalıyoruz." Araz dalgın bakışları ile olumlu anlamda başını sallayarak bakışlarını arkadaşına çevirdi.

 

" Çünkü hayatta üç kapı açar sana yaradan ve sen birinde yanlış kapıyı tercih edersen benim durumuma düşersin Giray." Giray yüzünü buruşturarak sıkıntı ile baktı karşısındaki adama. Ne olmuştu? Yıllar önce uğurladığı arkadaşı bu halde değildi. Bakışları donuk, hissiz,duygusuz bir insan olmuştu sanki. Peki evlendiği kızın yerinde olması gereken esas kişi neredeydi? Sıkıntılı bir şekilde havuzun karşısında arkadaşları ile eğlenen geline baktı. Bu kız kesinlikle o olamazdı. Buluşmalarında nöbet beklerdi ve o buluşmalarda gördüğü kız bu değildi. Bakışları insanı yakan ama aynı zaman da şefkatle kucaklayan o kız başka birisiydi, bu başka. Anlamadığı durum karşısında köşede sigara içen Araz'a biraz daha yaklaşarak sordu.

 

" Bu kız kim? O nerede Araz?" Araz umursamazca omuzlarını silkerek sigarasını dumanını içine çekti ve bir süre sonra bıraktı.

 

" Beray." Yüzündeki buruk tebessümle karşıdaki eğlenen kadını süzdü. Uzun kahverengi saçları,iri ela gözleri ve uzun boyuyla çok güzel bir kadındı. Ama onun için bu güzelliğin bir önemi yoktu. " Çok güzel öyle değil mi?" Giray'ın olumlu anlamda başını sallaması ile sözlerine devam etti. " Beni seviyor,çok iyi bir insan, iyi huylu, güzel ve en önemlisi yalan söylemez ihanet nedir bilmez." Son sözleri ile mavi gözleri sinirle koyulaşırken sıktığı çenesinde hafifçe bir kasın oynadığını görmüştü Giray. Arkadaşının bu haline şaşırıyordu. O hayat dolu genç gitmiş yerine kalın duvarları olan bu adam gelmişti.

 

"Ama sen onu sevmiyorsun Araz." Karşısındaki adam sigarasından bir kez daha çekerek beyazlar içindeki karısına baktı.

 

" Kadere razı gelmek gerekir bazen. Eğer kaderim buysa ben boyun eğdim Giray." Dudakları burukça yana doğru kıvrılırken gözleri ile arkadaşının sol göğsünü işaret etti. " Gerçi senin boyun eğen yerlerin başka. Çok açık veriyorsun Giray Eyyüpoğlu." Giray kaşlarını çatarak Araz'a baktı.

 

" Ne konuda açık veriyorum Araz Tunaboylu?" Araz mavi gözleri ile arka tarafı işaret ederek sırıttı. Giray'ın bakışlarıda arka tarafa dönünce sinirden gözleri yuvalarından fırlayacak hale gelmişti.

 

"Siktir!" Araz arkadaşının tepkisi ile kahkahayı basarken kendini zar zor frenleyerek,sinirle gördüğü manzaraya doğru gitmeye çalışan adamın kolundan kavradı.

 

" Açık veriyorsun Giray. Seviyorsun açık veriyorsun. Kıskanıyorsun daha fazla açık veriyorsun." İşaret parmağını kaldırarak uyarırcasına salladı Giray'ın gözünün önünde. " Ya sevdiğini söyleyip sahipleneceksin,yada uzaklardan bakmakla yetineceksin. Ama şunu unutma benim yaptığım hatayı sakın yapma. " Elini Giray'ın kırık kolunun omzuna koyarak hafifçe sıktı. " Sakın sevdiğin kadını bırakıp gitme. Sebep ne olursa olsun bu aptallığı yapma. Çünkü gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş sözü illaki bir taraf için bahane oluyor." Giray acısını belli etmemeye çalışarak Araz'ı dinledi. Haklı olduğu konular vardı elbet. Mesela gözden ırak olan gönül den de ırak olur konusunda şuan Elif'in onu ırak olarak görmesi gibi. Başını olumlu anlamda sallayarak Arazın kolunu sıkarak konuştu.

 

"Teşekkürler kardeşim bu güzel ders için. Ama ben şimdi gidip gözden de gönülden de ırak olmadığımı nişanlıma göstereyim değil mi?" Araz arkadaşının sinirli surat ifadesi ile gülerken tekrar uyarmakta fayda gördü.

 

" Giray! O daha çok genç. Bazı konularda zıt düşebilirsiniz. Ama gözleri çok farklı. Neyi görmek, neyi duymak istiyorsan gözlerine bak Giray çünkü nişanlını gözlerinden bir kitap gibi okuyabilirsin." Giray tek kaşını kaldırarak sırıttı.

 

" Bence bu senin mesleğinin verdiği bir avantaj Savcı Bey. Yoksa ben o gözlerde hep hüzün dehlizleri görüyorum." Araz arkadaşına senden bir bok olmaz bakışları attıktan sonra gözleri tekrar ileriyi işaret etti.

 

" Salak herif! Kızın etrafındakilere bir bak istersen hepsi aç kürt misali pusuda. Ama o onların hem bilincinde hem değil." Giray o nasıl oluyormuş dercesine bakarken Araz sözlerine devam etti. " Bu kadar erkeğin gözünün kendi üstünde olduğunun bilincinde olsa illaki duruşunda bir kendinden eminlik bir kendine güven olurdu." Gözleri ile Elif'i işaret ederek ne demek istediğimi anladınmı dercesine baktı. Giray'ın olumlu anlamda başını sallaması ile sözlerine devam etti." Bilincinde olduğu yön ise erkeklerin tehlikeli yaratıklar olduğu. Hiç birine pas vermedi gözlemlediğim zamandan bu yana. Adeta ürkek bir ceylan gibi. " Demir ve Talha'yı işaret edip kaldığı yerden devam etti. "Üçünüzün çemberinin dışına çıktığında kendini vahşi bir doğada gibi hissediyor." Gözleri muziplikle parlarken kendinden emin bir şekilde dikleşerek ellerini pantolonunu cebine koydu ve tek kaşını kaldırarak sessizce sır verirmiş gibi fısıldadı. "Ama içinizden birisi ona öyle iyi geliyorki huzuru sadece onda buluyor." Giray'ın çatılan kaşları ve kora dönüşen bakışları Araz'ın korkmasına neden olacak seviyedeydi. Bir olay çıkmaması için telaşla söylendi.

 

"Heyy! Tamam sakin ol! Sadece şakaydı lan. Kahinmiyim oğlum ben? Bir kaç günlük takip ve gözlemle kızın içini sana dökecek?" Giray'ın surat ifadesi gevşerken hırsla konuştu.

 

" Lan nasıl şaka bu? Birde iki saattir beni burada oyalıyorsun. Çocuk götürdü resmen kızı beyinsiz." Araz arkadaşının haline gülerken onu sahneye doğru çevirerek konuştu.

 

" Hepsi gerçek görüşlerimdi. Söylediklerimi unutma kız daha çok genç,bir arıza filan çıkartayım deme." Bir yandan yürüyor bir yandan konuşuyorlardı fakat Giray'ın bakışları hep, karısı ve ona koala misali sarılmış Talha' nın üzerindeydi. Araz ise düğünde bir kargaşa çıkacak ve karısı onun başının etini yiyecek diye pinpirikleniyordu. "Görüşlerim ve söylediklerim gerçek ama senin fevri hareketlerini engellemek için şaka yaptığımı söyledim. Huzursuzluk çıkarma ne yapacaksan sonra yap. Düğünümü mahfedip Beray'ı benim başıma sardırırsan seni kodeslerde çürütürüm haberin olsun." Uzun ve nefessiz geçen konuşmanın ardından derin bir nefes alarak son sözlerini söyledi. " Eğer bir arıza çıkarırsan bende bana yaptırdığın araştırmayı sevgili nişanlına anlatır sana güvenmiyor diye fiştek veririm. Gerisini sen düşün." Arkadaşının gülen yüzü ile yaptığı ufak tehdit karşısında Giray yürüdüğü yerde kalakalırken gözleride şok içinde açılmıştı. " Bakma öyle salak,salak. Görende seninle evleniyorum zanneder. Dibimden ayrılmadın be. Rapor alacak başka zaman bulamadın sanki?" Giray ters bakışlar eşliğinde yürümeye devam ederken Araz karısının olduğu masaya doğru yöneldi fakat unuttuğu şey ile arkadaşının arkasından seslendi. " Bu arada geçmiş olsun Eyyüpoğlu." Gözleri ile arkadaşının kırık olan kolunu işaret etti. Giray ise suratında sinsi bir gülüşle ,kendisini sinir eden adamı kızdırma fırsatı eline geçtiği için sinir olduğu kelimeyi yüksek sesle bağırdı.

 

" Sanada mutluluklar Sırık Tuna boylu." Araz hışımla arkasını dönüp ağzını açmıştı ki eline değen parmaklarla açtıüı ağzını geri kapamak zorunda kaldı.

 

Giray hala sahnede dans eden ikiliye bakarak masalarına yaklaşıp elinde havuç parçası kemiren Demir'in ense köküne bir tane patlattı. Demir bir şey olmamış gibi başını telefonundan kaldırarak arkasındaki adama bakarken elindeki havuç parçasını ısırarak söylendi.

 

" Ne oluyor Aslanım?" Giray gözleri ile sahnede dans eden ikiliyi göstererek bardaktaki sıvıyı tek seferde içti.

 

" Sen ne satıcısın oğlum? Niye ben iki dakika kaybolunca arkamdan iş çeviriyorsun? Hangi akılla izin verdin bunların bir birine yapışmasına? " Sözlerinden sonra Demir'in önündeki kadehi de içerek bardağı geri bıraktı. Yandan geçen garsondan iki kadeh daha alarak masaya bıraktı. " Sen o abazanın karıma dokunmasına nasıl izin verirsin?" Arada Araz olmasa o sahneyi basar karısını kolundan tuttuğu gibi sürüklerdi. Ama Araz'ın hatrı vardı rezillik çıkaramazdı. Gözleri sahnedeki ikilide aklında Araz'ın son sözleri ve içindeki şüphelerle bir kadeh daha içti.İkinciye elini uzattığı anda Demir tarafından engellendi.

 

" Yeter Giray abartma. Kolundan dolayı ilaç filan kullanıyorsan başımıza iş açma birde." Giray başını olumsuz anlamda sallayarak diğer kadehide içerken Demir homurdanarak söylendi. " Ne halin varsa gör manyak!" Giray'ın bakışları karsının hareket eden vücudunu süzerken her attığı adımla açılıp gözler önüne serilen bacağına kayıyordu. Etraf'a şöyle bir göz gezdirdiğinde bir kaç gencinde aynı yere baktığını görünce kanı damarlarında ateşlenmişti sanki.Demir'in masaya getirdiği şişe ile boşalan bardağını tekrar dolduran Giray şişeyi işaret ederek alayla sordu.

 

" Ne oldu lan biraz önce içme diyordun bana." Demir kadehini doldurarak arkadaşına doğru kaldırdı. Gözlerindeki hüzün ve yüzündeki buruk gülümseme ile konuştu.

 

" Senin için hâlâ geçerli ama ben, sevdiği kadını bile elde edemeyen adam, içmesinde kim içsin?" Giray kaşlarını kaldırarak bakışlarını tekrar sahneye çevirdi. Kadehindeki sıvıyı içerken Demir'e dönerek söylendi.

 

" Sen elde edemiyorsun ben ise elimde tutamıyorum. Üstelik öyle bir yangın varki içimde dokunmak istiyorum ama elimi uzatsam kaçıp gidecek sanki benden." Demir arkadaşının sözlerine alayla gülümseyerek kadehini doldurdu. İkisininde alkole pek dayanıklı olduğu söylenemezdi. İşaret parmağı ve baş parmağını şıklatarak konuştu.

 

" Buldum! Senin için viskiden dolayı yanıyor. Sek içme buz at buz." Elini buz kasesine uzatarak bir avuç alıp Giray'ın kadehine doldurdu ve sırıttı. Elini gömleğine silerek arkadaşının kadehini yeniledi. İkili bir süre daha içmişti. Fakat Giray'ın bakışları sahnede karısı ile konuşan gence kayınca kadehi masaya bıraktı ve hızlı adımlarla sahneye doğru ilerleyerek karısının ve Talha'nın yanında dikilip konuştu.

 

" Ne oluyor burada?" Sinirden kasılan yüzü ile karısının eline uzanıp yanına çekti. Talha'ya dönerek masalarını işaret edip Demir'le ilgilenmesini söyledi.İşaret edilen tarafa doğru dönen Talha, Demir'in şişeyi başına diktiğini görünce bir küfür homurdanarak hızla o yöne doğru ilerledi. Karşısında duran kendi yaşlarındaki adama ateş saçan bakışlarını çevirerek tekrar sordu.

 

" Ne oluyor birader?" Adam geyet rahat bir şekilde Elif'i işaret ederek konuştu.

 

" Elif Hanım'la tanışmak için dans teklif ettim o kadar.Ama arkadaş " Talha'yı işaret ederek sözlerine devam etti. " izin vermeyip arıza çıkarttı. Abisiymiş onun kardeşine nasıl tanışma teklifinde buluna bilirmişim?" Giray'ın işittikleri ile kan beynine sıçrarken farkında olmadan avucundaki karısının elini sıktğını Elif'in uyarısı ile anladı. Elif canının acısı ile kocasının önüne geçerek boştaki elini uyarırcasına göğsüne koydu ve korku dolu gözlerle fısıldadı.

 

" Giray sakin ol lütfen! Canımı acıtıyorsun." Karısının korku dolu gözleri ve titreyen sesi ile fısıldayarak konuşması üzerine onu sakinleştirmek için tek kolu ile sararak alnına ufak bir buse kondurdu. Sinirli bakışları tekrar adama dönerken sakin olmaya çalışarak konuştu.

 

"Şimdi sen bana kim olduğunu söylüyorsun ben de daha sonra " kollarındaki karısını işaret ederek sözlerine devam etti. "Nişanlım hakkında neleri merak ediyorsan sana bizzat ve zevkle anlatacağım." Gerilen yüz hatları ve korkutucu bakışları sakin konuşmasına ters düşsede karşısındaki adamı pek etkilediği söylenemezdi. Adam bir adım yaklaşarak meydan okuyan bakışlarını Giray'ın gözlerine çevirdi ve kendinden emin bir şekilde konuştu.

 

" Adım Fırat Karadağlı! Güzel nişanlınızı tanıyacağım anı zevkle bekleyeceğim."

 

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM...

 

Yitenumutlar

 

 

Loading...
0%