@yitenumutlar
|
Bölüm Şarkısı- Cem Karaca - Islak Islak
Giray karısının haline sıkıntıyla bakıp Demir'e dönerken o ise bakışlarından istediği şeyi anlamış gibi hızla başını sallayarak kapıya doğru koştu.
Karısını sardığı kolunu çekerek kendisinden biraz uzaklaştıran Giray, elini kaldırarak Elif'in yüzüne götürüp hafifçe okşadı. Korkuyla kendisine bakan gözlerine bakarak onu sakinleştirmek için başını göğsüne yaslayarak fısıltıyla konuştu.
"Şhht! Tamam,gitmiyorum sakinleş biraz canım."
Kolunun altındaki titreyen bedenden ayrılarak neden titrediğini anlamak için endişe ile karısının yüzüne baktı.Ağladığını görünce gözlerinden akan yaşlara uzanarak,yüzünü buruşturdu ve alaylı bir gülümseme ile sözlerine devam etti.
" Hem senin bu kadar korkak olduğunu bilmiyordum. Sadece bir taş ve kırılan bir camdan mı korktun yani küçük bir kız gibi ?"
Kocasının sözleri ile yavaş,yavaş kaşları çatılılan kız, Giray'ın,yüzündeki elini itti ve göz yaşlarını elinin tersi ile silerek geriye doğru bir adım atıp konuştu.
" Keşke o taş kafana gelseydi de iki ye bölünseydi o kalın kafan!"
Giray karısının korkusunu giderebilmek ve içindeki endişeyi ondan gizleye bilmek için işi dalgaya vurmuştu. Ama Demir'in şu an dışarda ne yaptığını da deli gibi merak ediyordu. Elif hırsını alamamış olacak ki ellerini beline koyarak kocasına doğru eğilip sözlerine devam etti.
" Öküz! Seni düşünen de suç! Küçük kızmış? Daha demin mutfakta beni sıkıştırırken küçük kız filan demiyordun ama?"
Hem korku,hem hırsla ne söylediğinin farkında değildi Elif. Giray ise olaydan önce yaşadıkları anların etkisi ile kendisinden kaçan kızın şimdi söylediklerine gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Söylediği sözleri sonradan farkeden kız sinirle dudaklarını ısırdı. Her şey bu sırığın yüzünden olmuştu. Bir de gülmemek için kendini tutuyordu. Kızaran yüzünü gizlemek için hemen arkasını dönerek salondan çıktı ve söylenerek merdivenlere yöneldi.
" Onsekiz olacağım be! Onsekiz!"
Bir müddet merdiven basamağında durup düşündü ve aklına gelen fikirle sinsice sırıttı. Tekrar merdivenleri çıkarken söylenmeye devam etti.
" Bir türlü anlamıyorum küçük müyüm, yetişkin miyim senin gözünde?"
Giray karısının sözlerine gülerken Elif son basamakta durup kocasına döndü. Aradaki basamakları süzerek sinsi bir gülümseme ile yüzüne baktı.
"Çocuk muyum,yetişkin mi bir türlü karar veremiyorsun. Ben de nasıl davranacağımı şaşmış durumdayım."
Karısının sözlerinin sonunu nereye bağlayacağını merak eden Giray,bir kaç sakin adım atarak merdiven trabzanlarına yaslandı ve aklı Demir'de olsa da karısını dinlemeye başladı.
"Senin bu dengesiz liklerinle uğraşamayacağım. En iyisi bu sene staj için, bana hangi yaş gurubuna girdiğimi hissettirecek bir bölüm seçeyim."
Elif,sözlerini yine kendisi destekler gibi başını salladı ağır,ağır ve içine doğan intikam hissiyle gözleri muziplikle parladı. Parmağını dudaklarına götürüp tırnağını dişlerken düşünüyormuş gibi bir pozisyon takındı ve bir kaç saniye sonra heyecanlanmış gibi aniden bağırdı.
" Üroloji! Tabi ya!"
Giray karısının aniden bağırması ile yerinden sıçrarken işittikleri ile yüzü gerilmiş, gözlerin den ateş saçar hale gelmişti. Kocasının yüzünün aldığı şekilden korkarak geriye doğru temkinle bir adım atıp korkuyla dudaklarını ısırdı ve Giray'ın merdivenlere doğru yaptığı hamleyle arkasını dönerek hızla odasına çıkan diğer merdivenlere yöneldi. İşittiği sözlerle Demir'i ve olayı tamamen unutan adam basamakları ikişer,üçer çıkıp karısının peşinden koştu.Kocasının arkasından geldiğini çıkardığı gürültüden ve kükreyişinden anlarken odasının kapısını açıp hızla kapattı ve kilitleyerek kendini güven altına aldı. Eli kalbine giderken nefes, nefese söylendi.
" Öldürecek beni manyak!"
Kapıya inen sert yumrukla yerinde sıçrarken Giray öfkeli bir ses tonu ile konuştu.
"Aç şu kapıyı!"
Çıkan sert bir sesten sonra Giray tekrar bağırdı.
" Sana aç dedim Elif!"
Elif kapının kilitli olmasına güvenerek bir,iki adım gerileyip kocasının sözlerine karşı çemkirdi.
" Niye açıyım ki? Canıma susamadım ben! Hem çocuk olabilirim ama bu kapıyı açıpta, senin yırtıcı bir hayvan gibi üzerime saldırmana izin verecek kadar apptal değilim!" Karısının sözleri ile kırılan Giray sesinin tonunu alçaltarak dişlerinin arasından tısladı.
"Sana zarar vereceğimi mi düşünüyorsun Sidelya!?"
Kırgınlığını hatırladığı sözlerden sonra, anında unuturken sert bir ses tonu ile sözlerine devam etti. "
Üstelik bunu o sözleri söylemeden önce düşünecektin."
Bir de soruyordu. Yaptıkları ile söyledikleri bir birini tutmazken, onu yıprattığının,duygularını alt üst ettiğinin farkında değil miydi bu adam? Bu zarar vermek değildide neydi? Hırsla kapıya doğru yanaşarak avuç içiyle sertçe vurdu.
" Bir çocuğun duyguları ile oynamak,ona verebileceğin en büyük zarardır Giray Eyyüboğlu!"
Giray artık ne söyleyeceğini bilemiyordu. Neyini anlamıyordu şimdi bu kız? Tamam aşık olduğunu söylememişti ama bu alalen olayı dışardan başka biri bile anlayabilirdi. İlla ki söylemek şart mıydı yani?
" Hem burada benim başımda bekleyeceğine git arkadaşına bak. Başına bir şey gelebilir."
Elif'in sözleri ile olayı tamamen unuttuğunu fark eden Giray,bir kez daha kapıya vurarak konuştu.
" Tamam gidiyorum. Ama şunu unutma Elif Eyyüboğlu bir erkeği kışkırtarak kıskançlık krizlerine sokmakta, zarar içeren davranışlar arasındadır."
Uzaklaşan seslerden sonra adım sesleri kesilince Elif kaşlarını çattı şüpheyle ve tam o sırada Giray'ın tekrar gürlemesi ile hemen kapıdan uzaklaştı.
" O bölüm seçilmeyecek! Yoksa okul hayatına veda etmek zorunda kalırsın."
Elif'in sinirden nevri dönerken Giray kapıya yaklaşarak kükremesine devam etti.
" Anladın mı beni?"
Sorusuna cevap alamayınca yüzüne yayılan alaylı gülümsemeyle konuştu.
"Üstelik bundan sonra senin hayatında görüp görebileceğin tek organ kocanda ve doğacak erkek çocuklarımız da olacak Sidelya! O yüzden o fikri çıkart aklından!"
Elif'in ağzı duydukları ile hayretle açılırken kapıyı sakince iki kez tıklatan Giray fısıldar gibi ama eğlendiği sesinin tonundan bile belli olan sözleri söyledi.
" Hem o kadar merak ediyorsan ben kobay olmaya hazırım güzelim. Hatta bu gece ev boş istediğin gibi inceleme yapabilirsin üzerimde."
Sözlerinden sonra yüzündeki sırıtışla uzaklaşırken,Elif kocasının rahatlıkla sarf ettiği sözler karşısında hayretle açılan ağzını kapayıp sertçe yutkundu ve elini kapıya vurarak sinirle bağırdı.
" Terbiyesiz! Öküz ne olacak. Aklın sadece o dugularınla birleşmiş senin."
Karısının bağırışlarına ufak bir kahkaha atıp merdivenleri inerken oda bağırarak karşılık verdi.
" Seninde aklın o duygularla birleşsin karıcığım. Çünkü kısa bir süre sonra lazım olabilir."
Elif'in ağzı ikinci defa hayretle açılırken Giray hızla aşağıya inip dışarıya çıktı. Erafta göz gezdirerek Demir'e bakınırken karşıdan koşarak kendisine doğru gelen adamı görünce oda hızla ona doğru yaklaştı.
"Ne oldu Demir? Kim miş?"
Demir nefes nefese arkadaşına bakarak elini omzuna atıp kaşlarını çattı.
" Dur lan iki dakika! Geberiyorum it gibi koşturdum adamın arkasından."
Arkadaşının haline bakarak kafasını sinirle çevirdi ve sertçe konuştu.
" Nasıl durma mı bekliyorsun?" Ellerini iki yana açarak etrafını işaret etti.
" Bunu yapan her kim ise evime kadar gelip beni tehdit ediyor! Sen söyle Demir nasıl durayım?"
Derin bir nefes alarak kaldırdığı elllerini sinirle yüzünde gezdirdi ve anlat dercesine Demir'e baktı. Arkadaşının bakışları ile nefesini düzenlemek için uğraşan adam yutkunarak konuşmaya başladı.
" Peşinden koştum ama yakalayamadım. Koyu renk bir araca binip uzaklaştı."
İşittikleri ile yüzü gerilen Giray yerdeki küçük çakıl taşlarına hırsla vurarak etrafı dağıttı. Karanlıkta gezdirdiği bakışları ile yüzünü buruşturarak elini arkadaşına doğru kaldırıp hesap sorarcasına konuştu.
"Peki yüzünü de mi göremedin. Yada ne bileyim aracın plakası filan." Arkadaşının olumsuz anlamda başını sallaması ile sinirle kendi etrafında döndü. Gözlerini kapayarak sakinleşmeye çalıştı ve tekrar sordu.
" Nasıl biriydi?" Arkadaşının kaşlarını çatıp anlamsız bakışlarla kendisine baktığını görünce öfkeyle bağırdı.
" Ne bakıyorsun öyle? Boyu,poşu,kilosu,gramı,yaşı başı nasıl dı?"
Demir'de,arkadaşının sözlerine sinirlenmeye başlamıştı artık. Derdi neydi bu herifin de karşısında çocuk varmış gibi bir yerlerini yırtıyordu. Öfkeli bakışlarını arkadaşının gözlerine çevirerek işaret parmağını salladı ve uyarırcasına konuştu.
" Bana bak kendine gel! Senin karşında Elif ya da,küçük bir çocuk yok! Zaten kafam bir milyon sakat filan dinlemem alırım ayağımın altına."
Arkadaşının sert tavrına şaşırırken üzerine fazla gittiğini anlamıştı Giray. Elif ise yükselen sesler ile korkarak balkona çıktı ve korkuluklara yaklaşarak etrafta göz gezdirdi. Karanlıktan hiç bir şeyi göremeyince odaya geri dönerken tekrar işittiği seslerle yerinde bekledi.
" Hah! Bok vardı okadar içecek! Şimdi de kafam bir milyon dersin böyle."
Giray'ın sözleri ile kızan Demir, bir de homurdan masına dayanamayarak daha çok sinirlenmişti. Giray'ınüzerine doğru yürüyerek işaret parmağıyla göğsünü dürttü.
"Sadece senin derdin yok şu lanet olası hayatta! Benim de bana göre dertlerim var."
Geriye doğru bir kaç adım atarak kendi ekseninde döndü. Giray arkadaşının haline şüphe ile bakarken,Demir saçlarını çekiştirip hırsla döndü ve eli ile kendini işaret ederek sözlerine devam etti.
" Ben Asya'nın gözlerine rahatça bakabilmek için arkadaşı olmayı bile kabul ettim. Başkasını seven bir kıza aşık olup, her gün gözlerine belki sever ümidiyle bakarken Babam başka bir kızla evlenme mi istiyor."
Kendisine şaşkınca bakan arkadaşına sinirle gülümseyerek başını olumsuz anlamda salladı.
" Sen ise hiç bir şeyin kıymetini bilmiyorsun. Sevdiğin kız senin bir hareketinle,bir sözünle sana bağlanıp bir umut seni beklerken,sen gerçekleri ondan saklıyorsun. Baban,ailen,biz seni desteklerken o kız ağzından çıkacak bir söze bakarken sen gerçekleri saklayıp kendine bunu dert ediyorsun."
Kendisine doğru yaklaşan arkadaşını eli ile durdurup dolan gözleri ile baktı. Buğazına düğümlenen yumruyu gidermek için yutkunarak boynunu eğip çaresizce konuştu.
" Söylesene Giray, Baba'sının isteğine söz geçiremeyen,sevdiği kızın başka adama olan aşkını dinleyip yine de umutla bekleyen ben mi daha çaresizim,yoksa herkes sana destekken, sevdiğin kız gözlerinin içine aşkla bakarken sen mi daha çaresizsin?"
Sorularına cevap vermeden karşında öylece dililen arkadaşına yaklaşıp sert ama kısık bir sesle fısıldadı.
"Dert ettiğin şey senin dilinden dökülecek sözlerle bitebilir ama ben çaresiz bir haldeyim. Şimdi bana dertten bahsetme!"
Giray arkadaşının içinde bulunduğu duruma ne diyeceğini bilememişti. Haklıydı belki ama gerçekler bir türlü dökülmüyordu dudaklarından. Ağzından çıkmayan sözlerin ağırlığıyla karısına aşkını bile itiraf edemiyordu. Yaman bir çelişki içerisindeydi ve karısının öğrendiği şeyler yüzünden onu suçlamasından korkuyordu. İç sesi devreye girerek fısıldadı. "Ya gider se?" Bunu göze alamazdı. Öğrenmeyecekti Elif gerekirse ondan uzaklaşmayı bile göze alacaktı,bu zor olsa bile katlanacak dayanacaktı ama öğrenmeyecekti.
Elif sesleri duyuyordu fakat bir ara yükselip bir ara fısıltıyla geçen konuşma yüzünden neler konuşulduğunu anlayamıyordu. Trabzanlara biraz daha yaklaşıp tutundu ve hafifçe eğilerek temkinle seslendi.
"Giray?"
Karısının ismini seslenmesi ile aşağısaki ikilinin bakışları yukarı dönerken trabzanlardan hafifçe sarkan karısını gören Giray, sanki karanlıkta karısı onu görüyormuş gibi kaşlarını çatıp sert bir şekilde seslendi.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun oradan sarkarak? İçeri geç şimdi aşağıya düşeceksin."
Elif kocasının sözleri ile gözlerini devirerek konuştu.
"Demir abim geldi mi?"
Giray karısının sözlerini dinlemeden hala sarkarak kendilerine bakmaya çalışmasına sinirlenerek dişlerinin arasından tısladı.
"Evet yanımda! Uzaklaş artık şu lanet trabzanlardan!"
Elif kocasının sert çıkan ses tonu ile homurdanırken bu muhabbetin daha fazla uzayıpta ikinci bir vaka çıkmasını istemeyen Demir söze girdi.
" Buradayım canım,hadi içeri gir artık. Bizde içeri geçiyoruz zaten."
İşittiği ses ile rahat bir nefes alan Elif onları onaylayarak içeriye geçti. Demir ve karısının arasındaki iletişime yüzünü buruşturan Giray eve doğru yöneldi. İçeri geçip salona ilerleyen ikili koltuklara oturarak bir müddet sessizliğini korudu.
" Uzun boylu,iri yapılı birisiydi. Taş çatlasa yirmialtı yaşında ya var, ya yoktu."
Kendisine anlamayan bakışlarla bakan arkadaşına ters bakışlar atarak sözlerine devam etti.
" Bakma öyle alık,alık! Sen sormadın mı boyu,posu,yaşı nasıldı diye?"
Giray kaşlarını kaldırarak anladım dercesine düşünceyle başını salladı.
" Evet ben sormuştum."
Bakışları ile arkadaşını tarttı bir süre. Demir'in ne var dercesine başını sallaması ile konuştu.
" Neden bana içinde bulunduğun durumdan bahsetmedin? Ben karımı bile sana emanet edip giderken sen niye benden böyle bir durumu saklıyorsun?"
Demir yerde olan bakışlarını arkadaşına çevirerek umursamazca omuz silkti.
" Gündemde ki sondakika bombaları kardeşim. Yani benimde dün gece haberim oldu Peder Bey'in planlarından."
Arkadaşının, içinde bulunduğu durumu bile dalgaya almasına burukça tebessüm etti Giray.
"Sen adam olmazsın Demir! Peki ne yapmayı düşünüyorsun?"
Demir düşünceyle başını kaşıyarak pudra rengi koltuğa yaslanıp ayağını bacağının üzerine atarak rahatça oturdu. Şirin bir gülümseme ile arkadaşına bakarak konuştu.
" Her zamanki gibi kendi bildiğimi okuyacağım tabiki."
Ellerini kaldırarak boynunun arkasına götürdü ve birleştirerek koltukta rahat bir pozisyon yakalamaya çalıştı.
" İster rest çeksin,ister evlatlıktan red etsin ben Asya'dan Vazgeçmem."
İşaret parmağını kaldırarak ucunu işaret etti.
" Şu kadarcık bile umudum olmasın ben Asya'dan yine de Vazgeçmem!"
Giray arkadaşının sözleri ile oturduğu koltuktan kalktı ve yanına doğru ilerleyerek elini omzuma koydu. Gözlerinin içine destek olurcasına bakarak konuştu.
"Her zaman yanındayım kardeşim. Ne olursa olsun. Ama Baba'na aşkından bahsetsen düşünceleri değişir bence."
Demir'de arkadaşı gibi ayağa kalkarak karşısına dikildi.
"Sen nasıl Elif'e gerçekleri anlatmaktan korkuyorsan,ben de Baba'ma anlatamıyorum. Çünkü biliyorum ki Asya'yı öğrendiği an beni bu evliliğe razı etmek için onu bana karşı kullanacak."
Kalktığı koltuğa tekrar oturarak başında dikilen adamın oturması için homurdandı. Giray ise düşünceli bir şekilde kırılan cama doğru çevirdiği adımları ile konuşmaya başladı.
"Cama kırın taşta bir de not vardı Demir. Elif'e gerçekleri söylemem konusunda aklınca beni uyarıyordu o kişi."
Demir işittikleri ile hızla yerinden kalkarak arkadaşının karşısına geçip sert bir tonla konuştu.
" Kendini suçlamayı bırak! Sadece bir kazaydı ama Elif'in tepkisini kestiremeyiz. Bunu bilen her kimse demek ki olayı aleyhine kullanmakla tehdit ediyor seni. Onun için bence, sen önce davranarak anlatmalısın her şeyi."
Giray yerdeki bakışıarını kaldırarak karşısındaki kırık cama baktı ve olumsuz anlamda başını salladı.
" Hayır! Şimdi olmaz Demir! Şimdi anlatamam. Karımın gözlerinde beni suçlayan bir bakış görmeye katlanamam. Gerekirse tekrar uzaklaşırım."
Demir'in kaşları çatılırken yüzüde gerilmeye başlamıştı. Ne dediğinin farkında mıydı bu adam? Uzaklaşmakta nereden çıkmıştı yine?
"Saçmalama Giray! Uzaklaşman çözüm değil Elif bu olayı enin de sonun da öğrenecek."
Arkadaşının sözlerin de kararlı olduğunu anlayan Demir bu düşüncesini desteklemesede zamana ihtiyacı olduğunu düşünerek sessiz kalmayı tercih etti. Taki Giray'ın sorusuna kadar.
" Fırat Karadağlı'yı tanıyormusun?"
Demir'in bakışları düşünürcesine kısılırken şüphe ile sordu.
"Ne oldu? Ne işin var Fırat Karadağlı'yla?"
Giray yönünü arkadaşına doğru çevirdi ve düşünceli bakışları ile bir adım atarak yanından geçip tekrar koltuğa oturdu. Sıkıntılı bir şekilde bıraktığı nefesi ile elini başına götürerek düşünmekten bunalmışçasına saçlarını karıştırdı. Demir ise arkadaşının garip haline anlam veremiyordu.
" Elif'e yaklaşmaya çalışmış bir kaç kere ama Elif her seferinde red eddiğini söylüyor."
Demir arkadaşının ne söylemeye çalıştığını kestiremezken aklına gelen şeyle kuşkulu bakışlarını üzerinde gezdirerek o da çaprazında kalan koltuğa doğru ilerleyip oturdu.
"Elif'in yalan söylediğini mi düşünüyorsun?"
Giray'ın tuhaf bir gülümseme ile omuzlarını silkmesine sinirlenen Demir işaret parmağını Giray'a doğrultarak öfkeyle konuştu.
" Sen kafayı yemişsin! Şu an saçmaladığının farkındamısın yoksa kendine gelmen için ağzınla burnunun yerinimi değiştireyim?"
Giray arkadaşının sözleri ile ufak bir kahkaha atarak elini sakin ol dercesine kaldırdı.
" Tabiki de böyle bir şeye gerek yok. Karıma ve söylediklerine sonuna kadar güveniyorum ben."
Demir çileden çıkacak noktaya gelmişti. Her zaman lafı dolandırmaktan ne zevk alıyordu bu herif. Keskin yüz hattı Giray'ın buğazına saldırmamak için kendini sıkmasından dolayı daha da gerilirken, sert bir ses tonuyla sordu.
"Derdin ne o zaman? Sanane Fırat'tan lan?"
Giray'ın bakışları kararınca düşünceli bir şekilde eli çenesine gitti ve parmakları yavaşça hareket ederken aklındaki şüpheyi söyledi.
" Bu akşam düğünde o da vardı ve yine Elif'i rahatsız ediyordu. Olaylar çığırından çıkınca bana meydan okudu şerefsiz!"
Demir akşamki olayları hatırlamak için şöyle bir hafızasını yokladı ama bir işe yaramadı hatta kazan gibi olan başına ağrılar bile saplanmıştı. Bakışlarını arkadaşına çevirerek sonuç ne der gibi baktı.
"Sence bunu yapan o olabilir mi?"
Demir'in bakışları yerdeki cam parçalarına kayarken başını olumsuz anlamda salladı.
" Zannetmiyorum bu işten çıkarı ne olabilir ki? Üstelik seni tehdit ettiği konuyu nerden bilecek?"
Giray eminmisin dercesine tek kaşını kaldırıp arkadaşına baktı ve konuştu.
" O zaman onlarca kadın varken niye benim karıma yaklaşmaya çalışıyor bu herif Demir?" Kim bu? Ne iş yapar? Nerede yaşar?"
Demir'in düşünceli bakışlarında arkadaşının sorusuyla bir ışık belirdi. Olabilir miydi? Elini kaldırarak dur işareti yaptı Giray'a.
" Bir dakika."
Elleri arasına aldığı başıyla bir süre düşündü. Emindi bu çocuk kaza gününden sonra Giray'la takıldığı her yerde karşılarına çıkmıştı. Gakat bu güne kadar böyle bir şeyden hiç şüphe etmemişti. İyi de Elif'le ne alakası vardı? Ellerinin arasındaki başını kaldırarak kuşkulu bakışlarını arkadaşına çevirdi ve konuşmaya başladı.
"Giray biz nerede takıldıysak bu çocuk ta oradaydı. Sen böyle söyleyene kadar üzerinde durup düşünmemiştim. Ama gerçekten bu adam tehlikeli olabilir."
Demir'in sözleri ile daha çok gerilen adam sinirle yerinden kalktı ve salonun içini turlamaya başladı.
" Biliyordum ama benim kuruntularım diyordum."
Demir'in yanına doğru hızla ilerleyip öfkeyle konuştu.
" Bana bu adamın ne iş yaptığını nerede yaşadığını bulabilir misin?"
Başını olumlu anlamda sallayan Demir yerinden kalkarak arkadaşının karşısına dikildi ve elini omzuna koyarak tebessümle yüzüne baktı.
"Merak etme sabaha bulurum kim olduğunu ne iş yaptığını. Ama şimdi ben gideyim artık. Malum biraz dedektifçilik oynayacağım."
Yanından geçip kapıya doğru ilerleyen arkadaşının kolundan tutarak kendine bakmasını sağladı.
" Nereye bu halde lan? Nasıl gideceksin? Hem yarın araştırırsın. Eminim adam bir yere kaçmıyordur."
Demir'in yüzündeki gülümseme genişleyerek sırıtmaya dönerken, bakışlarındaki muzip ifade ile yukarı katı işaret ederek konuştu.
" Lan öküz! Fırsat bu fırsat evde kimse yok takıl işte biraz karınla. Onuda mı ben öğreteyim hıyar!"
Yüzüne yayılan gülümseme ile Demir'in kafasına bir tokat geçiren Giray arkadaşının sözlerine kızmış gibi söylendi.
"Aklın fikrin piçliğe çalışsın zaten. Siktir git Puşt!"
Attığı küçük kahkaha ile dış kapıyı açarak çıkan Demir tekrar arkadaşına dönerek konuştu.
"O kadar nasihatten sonra bir taksi çağırırsınız heralde," arkadaşının önünde eğilerek kıkırdadı ve sözlerine devam etti. " Şehzade'miz Giray Eyyüboğlu?"
Giray arkadaşının sözleri ve hareketi karşısında gömleğinden tutup kalkmasını sağlayıp gözlerine baktı ve kaşlarını olumsuz anlamda kaldırdı.
"Bre densiz! Bre hadsiz! Tez vakitte kelleni vurdurmadan yıkıl karşımdan."
Demir'i hafifçe iterek sözlerine devam etti.
"Sen kim oluyorsun da harem kurabilecek kadar tecrübesi olan bir Şehzade'ye nasihat veriyorsun?"
Demir gömleğini düzelterek arkadaşına yaklaştı ve yamuk bir gülümseme ile sırıttı.
" Vay! Harem ha? Ama şunu unutmayın şehzadem her erkeği dize getirecek bir cariye muhakkak vardır. Sizin yukardaki hatun bu sözlerinizi duyarsa haliniz ne olur?"
Giray arkadaşının omzuna kolunu atarak kulağına doğru fısıldadı.
"Siktir git Demir! Gece,gece soytarılığın sırası değil. Taksiye gelince iki yüz metre yürü sağ köşeyi dön karşında koçum. Bu da şehzadenin sana kıyağı olsun."
Demir başını sallayarak merdivenleri indi ve Giray'a dönerek seslendi.
"Yarın Elif'i alacağım unutma ve bir arıza çıkartma. Ha! Çok istiyorsan sende gel. Belki bir boka yararsın harem ağası."
Arkadaşının sözleri ile gözlerini deviren Giray kapıyı sert bir şekilde kapatarak içeri girdi ve salona göz attı. Şu an yapacak bir şey olmadığının düşüncesiyle yukarı çıkmak için merdivenlere yöneldi. İşittiği kapı sesi ile bakışları üs kata çevrilirken karısının uyumadığını anlayarak onunla konuşmak için üst kata çıktı. Elif'i uyarsa iyi olurdu. Sonuçta kırık bir cam vardı ve ne olacağı belli olmazdı. Geldiği odanın kapısına bakarak bir süre karsızca bekledi ve kapıyı çalmanın daha uygun olacağını düşünerek iki kere tıklattı.
"Elif."
Kapının tıklatılması ile odanın içinde dolanmayı kesen Elif sinirini belli etmemek için alaylı bir ses tonu takınarak cevap verdi.
" Buyrun Şehzadem. Bir emriniz mi vardı?"
Karısının cevabı ile karşısındaki kapıya anlamsızca bakan Giray, Demir ve kendi arasında geçen diyaloğu Elif'in de duyduğunu anlayarak şüpheyle sordu.
"Sen bizi mi dinledin Sidelya?"
Elif kocasının söylediği sözlerden sonra ki rahat tavrına öfkelenerek dudaklarını ısırsa da sakin çıkmasını umduğu bir ses tonu ile konuştu.
"Benim gibi bir cariyenin sizin gibi bir şehzadeyi dinlemek ne haddine? Sadece tesadüf eseri oldu diyelim."
Karısının sinirli halini dışardan bile hissede biliyordu Giray. Kaşlarını çatarak sert bir ses tonu takındı ve karısının oyununa ayak uydurdu.
"Bu yaptığın hadsiz liğin bedelini ödeyeceksin hatun! Sen kim olursunda benim ve kardeşimin konuşmasını dinleme cesaretinde bulunursun? Derhal kapıyı aç!"
Elif sinirle kapıya doğru sert adımlarla yaklaştı ve açtı. Ellerini beline koyarak çemkirme pozisyonuna geçerken Giray da içeri girmişti.
"Sen git haremindeki cariyelere emir ver! Beni onlarla karıştırma bir daha! Çünkü haremine girmeye niyetim yok!"
Giray çattığı kaşlarla karısının üzerine doğru yürürken yüzündeki sert ifadeyle konuştu.
"Sen karım olarak zaten haremimdesin unuttun mu Sidelya?"
Karısının geri, geri giderek kaçmaya çalışmasını yüzündeki sinsi gülümseme ile izleyen Giray adımlarına devam etti.
" Bir daha kimsenin konuşmasını da tesadüf eseride olsa dinleme. Bu gece ziyadesiyle yaptın çünkü bunu."
Hızla arkasını dönüp balkona doğru yönelen karısını sert bir şekilde uyardı ve kendine bakmasını sağladı.
" Sakın! Bir daha balkona çıkıp korkuluklardan sarktığını da görmeyeceğim tele kulak hatun! Şimdi doğru yatağa geçiyorsun."
Kocasının sözlerini asık bir suratla dinleyen Elif elbetteki hak veriyordu. Ne olursa olsun onları dinlememeliydi. Hak verme düşüncesi son sözlerini işitene kadar devam ederken çatık kaşları hızla havalanmış yüzü şaşkın bir ifadeye bürünmüştü. İdrak ettiği sözlerle gözleri öfkeyle parladı ve işaret parmağını kocasına doğru sallayarak söylendi.
"Bana bak şehzade bozuntusu,sen beni haremindeki cariyelerle karıştırdın galiba. Yatak filan ne demeye çalışıyorsun sen?"
Karısının düşüncelerine gülmemek için kendini sıkarken üzerine doğru yürüyerek bir adım önünde durdu. Gözleri karısının boynundaki morluklara ilişince elini kaldırarak parmaklarını üzerinde gezdirdi.
" Ne kadar ayıp karıcığım. Ben yatağa derken yatıp uyumanı istemiştim. Ama senin aklında daha eğlenceli şeyler varsa onuda yaparız."
Boynunda dolanan parmakların sıcaklığı tenini yakarken zihnini toplamaya çalışarak kocasının elini ittirdi ve kısık bir sesle fısıldadı.
"Giray odamdan çıkarmısın?"
Boğuk çıkan sesine lanet ederken kızarmaya başladığından da emindi. Zira vücudundaki kanın yüzüne doğru akın ettiğini hissediyordu. Nasıl böyle bir aptallık yapıpta ona eğlence çıkarmıştı. Bakışlarını kaçırıp yüzünü yere eğerek saklamaya çalışsada Giray çenesinden tutarak başını kaldırdı ve gözlerine baktı.
"Utanılacak bir şey söylediğini sanmıyorum. Bu yüzden utanmana gerek yok. Zaten zamanı gelince benim, seni o yatağa zevkle taşıyacağımdan emin olabilirsin Sidelya."
Karısının hayretle açılan bakışlarına muzipçe göz kırparak alnına bir öpücük bıraktı ve sözlerine devam etti.
"Cam kırık olduğu için,belki korkarsın diye uyarmak istemiştim sadece. Demir'de gitti." Karısından bir iki adım uzaklaşarak temkinle baktı ürkek bakışlarını görünce gülümseyerek kapıyı işaret etti.
"Kapını kilitle. Ben odamdayım."
Kocası hakkındaki biraz önceki düşüncelerinin utancına birde korku eklenince hızla başını salladı ve Giray'ın odadadan çıkışını kaçamak bakışlarla izledi. Odadan çıkan adamın arkasından kapıyı kilitlerken tuttuğu nefesini sıkıntıyla bıraktı.
Giray'ın gidişinin ardından yatağa girmiş fakat bir türlü uyku tutmamıştı. Sağa dön,sola dön saate bak hep aynı şeyleri yapıyor ama bir türlü uyuyamıyordu. Gözlerini her kapayışında kırık olan camdan hırsız,katil,sapık gibi bir sürü insanın girmesi canlanıyordu. Zaten korkarken hayal dünyasının ürettiği sahnelerde üzerine tuz biber oluyordu. Yatağında oturur pozisyona gelerek ne yapaağını düşünmeye başladı. Aklına gelen şeyden başka bir çıkar yol bulamıyordu. Komidinin üzerindeki telefona uzanarak ekranı açtı ve Giray'ın numarasının üzerine tıklayarak beklemeye başladı. Kocasına ulaşamayınca telefonu kapatarak aldığı yere geri bıraktı. Ürkek bakışları duvarlarda dolaşırken aldığı kararla yerinden kalkarak odadan çıktı ve merdivenlerden indi. Karşısındaki kapıyı tıklatmak için elini kaldırdı fakat aldığı kararı sorgularken kendi, kendine konuşmayı da ihmal etmiyordu.
"Ya uyu duysa?"
Elini indirerek ağzına götürdü ve tırnağını kemirmeye başladı.Ne yapacağına karar veremeyerek başını merdivenlerden aşağı doğru uzattı ve korkuyla geri çekerek elini kapıya vurmak için tekrar kaldırdı.
"Ya yanlış anlarda yine dalga geçerse?"
Düşünceler içinde elini indirerek yavaşça arkasını döndü ve tekrar merdivenlere doğru korkuyla bir adım attı ve an duyduğu tıkırtı ile korkudan Giray'ın odasının kapısına doğru dönüp hızla yumruklamaya ve bağırmaya başladı.
" Giray!" Uyudun mu? Kalksana be!"
Giray lağoboda dişlerini fırçalarken yumruklanan kapı ve karısının bağırması ile hızla ağzındaki suyu boşaltıp çıktı ve kapıyı açtı. Açılan kapı ile üzerine yapışan karısı ve Giray'ın dudaklarından dökülen acı bir çığlığın firar etmesi bir olmuştu.
"Ahh!"
Sağlam kolu ile karısını belinden kavrayarak yan tarafına doğru çekmeye çalıştı. Fakat Elif üzerindeki tişörtü kavramış ve başını göğsüne öyle bir gömmüştüki milim oynamıyordu.
" Biraz daha bedenimle bütünleşmeye devam edersen sakat bir kocan olacak güzelim."
Elif işittiği sözler ile kocasının göğsüne gömdüğü başını kaldırarak korkulu gözlerle baktı. Yüzündeki acı çeken ifadeyi görmesi ile hemen uzaklaşmaya çalışarak konuştu.
"Özür dilerim Giray! Be...ben korkunca kolunu tamamen unuttum. Çok canın yan..."
Karısının nemli gözlerindeki korkuyla açıklama yapmaya çalışmasına dayanamayan Giray sözünü kesti.
"Tamam geçti. Sakin ol bir şeyim yok."
Elif mahçupça kocasına bakarak sözlerine devam etti.
" Ben uyuyamadım korkudan. Seni aradım ama telefonun kapalıydı. Buraya geldim ama tam geri dönerken işittiğim tıkırtıyla olan oldu işte.
Giray karısının nefes almadan hızlı bir şekilde konuşmasına gülümseyerek onu kolunun altına çekti ve açık olan kapıyı kapatarak içeri doğru ilerledi.
"Telefonumun şarjı bitmiştir. O duyduğun tıkırtı da benim sakarlığım yüzünden oldu. Diş fırçasını yerine bırakırken elim tıraş takımına çarptı ve düşürdüm."
Yürümeyi bırakarak karısının karşısına geçip gözlerine güven vermek istercesine baktı.
"Korkulacak bir şey yok anlayacağın."
Elif başını olumlu anlamda sallayarak öylece bekledi. Söyleyeceği şeyin sıkıntısı ile dudaklarını dişlerinin arasında sıkıştırırken, Giray elini uzatarak karısının dişlerinin arasındaki dudağını kurtardı.
"Dudaklarına eziyet etmeyi bırakırmısın lütfen."
Gözlerini kocasına çeviren kız utanç ve sıkıntı içinde kısık bir sesle sordu.
" Bu gece burada,seninle kalabilirmiyim?"
Sorduğu sorunun yanlış anlaşılma potansiyeli ve utancıyla bakışlarını hemen kaçırarak odada gezdirmeye başladı. Giray karısının kendi sorduğu soru ile kızarmasını keyifle izlerken eline uzandı ve dudaklarına götürerek bir öpücük bıraktı. Amacı kendisinden kaçırdığı bakışları tekrar yakalıyabilmekti. Eline değen sıcak dudaklarla aldığı karardan pişman olmaya başlayan kadın korkuları aklına gelince umursama maya çalıştı.
" Seni bu halde odana göbdereceğimi düşünmüyorsun heralde?"
Karısının ürkek bakışlarına karşılık yatağı işaret etti.
"Hadi yat artık. Senin için çok yorucu bir geceydi."
Kocasının yüzündeki imalı sırıtışa sinirlensede sesini çıkartıp tekrar o konuları açmaya niyeti yoktu. Bakışları yatağa kaydığında temkinle kocasına dönerek sordu.
"Peki ama sen nerde yatacaksın?"
Karısının sözleri ile bakışlarını yatağa çeviren adam tekrar karısına döndü ve gayet rahat bir şekilde konuştu.
"Yatakta."
Cevabından sonra karısının yüzünün aldığı şekli görünce kaşlarını çatarak tekrar konuştu.
"Karım değilmisin canım ne olmuş beraber yatsak?"
Odanın içini eli ile göstererek sözlerine devam etti.
"Hem gördüğün gibi odada başka yatacak bir şey yok! Yani karıcığım mecbursun kocanın kollarında yatmaya."
Elif kaşlarını çatarak yüzünü buruşturdu.Yatağı süzerken aklına gelen fikirle gözlerinde bir ışık belirirken tek kaşını kaldırarak kocasına baktı.
" Ata'larımızın miras bıraktığı yer döşeği diye bir yatak var. "
Yüzünde beliren sinsi bir gülümseme ile yatağa doğru ilerledi. Giray karısının sözleri ile yüzünü buruşturup ne yapacağını izlerken Elif pikeyi çekip yataktan aldı ve eğilerek yere serdi. Pikenin üstüne yastığıda koyarak doğrulup kocasının yüzüne baktı ve kaşlarıyla yerdeki yatağı işaret ederek konuştu.
"Gördün mü bak kuş tüyü gibi yatak hazırladım sana ellerimle."
Giray bir yerdeki yatağa bakıp,bir karısına bakarak işaret parmağını göğsüne götürüp çattığı kaşları ile kendisini gösterdi.
"Benim için mi o yatak?"
Şirince sırıtarak başını sallayan Elif kocasının daha çok çatılan kaşları ve kükreyen sesi ile korkudan yerinde zıpladı.
"Kusura bakma ama yumuşacık yatağım dururken, rahatsız,sert zeminde yatmayı düşünmüyorum."
Karısının bir şey söylemek için aralanan dudaklarını işaret parmağını kaldırarak koluna götürüp gösterdi ve susmasını sağladı.
"Üstelik bu kırık kolumla ben yerde yatamam!"
Elif kocasının koluna üzgünce bakarak başını salladı.
"Haklısın bu durumda yatamazsın."
Elif'in sözleri ile içten içe sevinen Giray karısının tekrar konuşmaya başlaması ile hayal kırıklığına uğradı.
"O zaman sen yatakta yat ben yerde yatarım. Birde koluna zarar vermeyelim şimdi."
Yaşadığı hayal kırıklığı ile yüzünü buruşturan Giray karısına doğru ilerleyerek önünde durdu. Gözlerinin içine bakarak yavaşça eğilip yerdeki pikeyi ve yastığı alıp yatağın üzerine sertçe bıraktı. Elif kocasının hareketlerini izlerken Giray kolundan kavrayarak yatağa çekiştirip keskin ve kararlı bir ses tonu ile söylendi.
"Yatak gayet geniş. İkimiz de rahatça sığacağımız için yer yatağı filan yok!"
Yatağa otutturduğu karısının homurdan malarına aldırış etmeden sol tarafa dolaştı ve yatağa oturarak söylenen karısına sertçe baktı.
"Şimdi ya söylenmeyi keser uyursun, yada aklımdaki eğlenceli fikirleri üzerinde uygulamam an meselesi."
Bakışları kızın kalçalarında dolanırken Elif'in gözleri kocasının sözleri ve bakışlarının dolaştığı yerler karşısında şaşkınlıktan irice açılmıştı. Hızla pikeye uzanıp üzerine çekti ve söylenerek Giray'a sırtını döndü.
"Pis sapık! Zorba!"
Karısının sözleri ile ufak bir kahkaha atan Giray daha fazla üstüne gitmek istemeyerek yatağa uzandı ve yönünü karısına çevirdi.
Yanındaki adamın varlığı ve heyecandan bir türlü uyuyamayan Elif sürekli kıpır,kıpırdı yerinde. Bir süre sonra oluşan sessizlik ve ensesinde hissettiği düzenli nefes sesleri ile kocasının uyuduğunu anlamıştı. Ensesine değen nefes üzerinde tuhaf etkiler bırakırken biraz uzaklaşmak için kıpırdandığı anda beline dolanan kolla kocasının uyku mahmuru sesini işitti.
"Rahat dur artık. Yoksa senin için pek iyi şeyler olmaya bilir Sidelya."
Elif'in gözleri korkuyla parlarken Giray belinden tuttuğu karısını kendine doğru çekerek bedenine yapıştırdı.
"Elif ne yapacağını bilemeyerek içindeki panik duygusuyla hemen gözlerini yumup nefesini tuttu. Karısının hryecanına ve hareketlerindeki panik hissine gülümseyen Giray Elif'in ensesine ateşli bir öpücük bırakarak söylendi.
"Nefesini bırak yoksa boğulacaksın karıcığım. Merak etme sen isteyene kadar dokunmayacağım. Şimdi rahatla biraz."
Kocasının sözleri ile yavaşça ona doğru döndü ve gözlerindeki masumluk ve merakla sordu.
"Gerçekten mi? Ama bu akşam mutfak."
Bakışlarını kaçırıp sıkıntı ile dudaklarını ısıran karısısının dişlerinin arasından dudaklarını kurtararak küçük bir öpücük bırakan Giray çapkınca sırıttı.
"Ben sen isteyene kadar dokunmayacağım derken sexs ten bahsettim,sevişmekten değil Küçük Hanım." Diyerek karısının mavi gözlerine muzipçe baktı. Elif tam ağzını açıp konuşacakken göğsüne çekerek sarılan adam aklındaki düşünceleri yenebilmek adına uyumaya çalışırken Elif'te kocasının kaslı kolları arasında sıkışıp kalan Elif vücudunu saran alevlerle baş etmeye çalışıyordu. Başını hafifçe kaldırarak sürekli kıpırdanan karısına baktı ve söylendi.
"Cidden beni zorluyorsun. On dakika içinde uyumuş olmazsan verdiğim sözden her an dönebilirim."
Gözleri anında kapanan karısına gülmemek için kendini tutan Giray, içinde bulunduğu zor durum karşısında yerde yatma fikirini bir kez daha düşünmeye başlamıştı.
Derinlerden gelen bir zil sesi ile kendine gelmeye çalışan Elif kalçalarında hissettiği sertlikle donup kaldı. Tekrar çalan zille arkasındaki adamın eli vücudunda hareket etmeye başlayınca Elif korkuyla göğüslerinin üzeeinde gezinen elin üzerine telaşla elini koyarak durdurdu. Homurdanma sesleri ile sertliği kalçalarında daha çok hisseden kuz kocasının bu durumunun uyku arasında oluşan istemsiz bir şey olduğunu anlayarak uyandırmamaya çalışarak telaşla kıpırdandı. Tekrar çalan zille Giray'ında uykusu açılmış ama bulundukları pozisyon ve Elif'in uyanık olduğu her halinden belli olan durumu yüzünden ne yapacağınıkarar veremezken karısının göğsünün üzerindeki elini yavaşça çekmeye başladı. Elif ise kocasının hareketlenmeye başlaması ile fevri bir şekilde yataktan fırlayıp söylendi.
"Ben bakarım." Kocasının cevabını beklemeden kapıya koşunca Elif'in telaşlı ve utanmış halini izleyen adamın bakışları karısının giydiği taytla meydanda olan kalçalarına kaydı. Kapıya gelebilecek olan kişiler ve karısını süzen bakışlar gözünde canlanınca hızla yataktan fırlayıp arkasından koşturarak aşağı indi.
Elif kapıyı açıpta karşısında gördüğü polislere şaşkınca bakarken Polis lerden birisi kimliğini göstererek konuşmaya başladı.
"Giray Eyyüboğlu'yla görüşebilirmiyiz?" Elif ne olduğunu merak edip kocasını niçin aradıklarını düşünürken Giray merdivenlerden söylenerek indi.
"Elif sakın kapıyı o kılık ta açayım deme?"
Öfkeyle kararan bakışları önce karısını bulurken sonra açık olan kapıyı fark edince geç kaldığını anlamıştı. Karısına doğru ilerleyip kaşlarını çatarak homurdandı.
"Ne demeye kıçın başın meydanda kapıya çıkıyorsun?"
Elif'in gözlerinde gördüğü korkuyla şüpheli bakışları ile başını ne oldu dercesine salladı. Elif kocasının bu hareketi ile ürkek bakışlarını kapıya doğru çevirip fısıldadı.
"Polis'ler seni soruyor!"
Karısının sözleri ile bakışlarını kapıya çeviren Giray gördüğü Polis memuruna doğru ilerleyerek kıstığı bakışları ile merakla sordu.
"Buyrun?"
Polis Giray'ı baştan aşağı tartar bir biçimde süzerek konuştu.
"Giray Bey bizimle merkeze kadar gelmeniz gerekiyor."
OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.
~yitenumutlar~
|
0% |