Yeni Üyelik
14.
Bölüm
@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı : Ceviz Oynamaya mı geldim odana nişanlın da bu mu derler adama

 

Ne işi olurdu ki onun merkezle,Polisle? Bakışlarını yanında beklayen ve korkusu yüzünün değişen renginden bile belli olan karısına çevirdi. Polis memurunun konuşması ile Elif'in korkmuş yüzündeki bakışlarını zorla çekerek kapıdaki adama baktı.

 

"Hazırlanın isterseniz Giray Bey. Biz dışarıda sizi bekliyor olacağız." Sözlerini bitiren polis,yanındaki iki arkadaşına bahçeyi işaret ederek merdivenlere yönelirken, Giray adamın hareketlendiğini görünce konuşmaya başladı.

 

"Memur Bey!"

 

Kendisine dönen Polise kıstığı bakışları ile bakarak merak ettiği soruyu sordu.

 

"Sorun nedir acaba? Yani neden merkeze götürülüyorum?"

 

Polis memuru Giray'a doğru bir adım attı ve konuştu.

 

"Dün Türkiye'ye griş yapan Le ji Mehir Kervancı isimli bayanı suç üstü yakaladık ve kız sizin isminizi verdi. O yüzden bizimle geliyorsunuz."

 

Duyduğu sözlerle şoka uğrayan Giray ne yapacağını şaşırmıştı. Ne suçu? Bu kız başını yine nasıl bir belaya sokmuştu ki? Panik içinde eliyle karşısındaki polise dur işareti yaptı ve şaşkın gözlerini kırpıştırarak konuştu.

 

"Bu nasıl olur? Mehir ne gibi bir suç işleyebilir?"

 

Memur karşısındaki adamın haline bakarak gözlerini devirdi ve sağ eliyle kemerinden tutarak bıkkınca konuştu.

 

"Bakın Giray Bey daha fazla bilgi veremem." Kemerin de ki elini kaldırarak Giray'ın üzerini işaret edip sözlerine devam etti.

" Şimdi bu haldemi geliyorsunuz yoksa hazırlanmanızı bekleyelim mi?"

 

Kendisini işaret eden memurla, Giray'ın bakışları üzerindeki lere kaydı. Bir eşofman altı ve tişörtle gidemezdi ya? En iyisi üzerini değiştirmekti. Düşünceleri ile başını olumlu anlamda sallayarak konuştu.

 

"Tamam! Bana beş dakika müsade edin hemen üzerimi değiştirip geliyorum."

Polis memuru başını olumlu anlamda sallayarak arkadaşlarının yanına yönelirken Giray'da odasına çıkmak için arkasını döndüğünde unuttuğu karısını fark etti. Sıkıntılı bir şekilde Elif'e bakarak elini saçlarının arasından geçirip konuştu.

 

"Benim çıkmam lazım. Demir'i ara yanına gelsin." Elif hiç sesini çıkartmadan sadece gözlerini kapayıp açtı ve belli belirsiz başını salladı. Giray hiç bir açıklama yapmadan merdivenlere yönelerek hızla çıkmaya başladı.

 

Elif ise ne düşüneceğini bilmiyordu. Polis memurunun söylediği isimle, bir kaç ay önce Giray'ı aradığında telefonu açan kızın ismi aynıydı. Salona doğru ilerleyip bedenini koltuğa bırakırken düşünceler hala beynin de dolanıyordu. Oturduğu yerde hafif eğilerek başını ellerinin arasına aldı. Eğer Mehir aynı kişiyse kocasıyla bu kızın arasında ne vardı? Telefonlarını açacak kadar,kendisine bir açıklama yapmadan gidecek kadar önemli olmasının sebebi neydi? Beynindeki düşünceler cevap beklerken o bir türlü açıklıyamıyordu bu kızın kim olduğunu. Merdivenlerden gelen ayak sesleri ile kendine gelmek adına yüzünü sıvazlayarak önüne dökülen saçlarını arkasına attırıp oturduğu yerden kalktı ve kapıya doğru ilerledi.

 

Telaşlı bir şekilde merdivenlerden inen Giray'ı süzen Elif kolundaki askıyı göremeyince kızgın bir şekilde kocasına baktı. Giray altına giydiği kotu ve elinde tuttuğu beyaz tişörtüyle karısının öfkesini farketmeyerek konuştu.

 

"Elif tişörtü giymeme yardımcı olur musun?"

 

Karısının bir tepki vermeden yüzüne bakmasıyla Giray gözlerindeki kızgınlığı ancak farkedebilmişti. Gözlerini devirip tişörtü başından geçirmeye çalışırken bıkkınca söylendi.

 

"Yine ne oldu Sidelya? Bu bakışlarının sebebi ne öğrenebilir miyim?"

 

Elif kocasının kendisine karşı bıkkın tavrı, fakat Mehir denilen kıza karşı ilgisi ve telaşlı haline iyice sinirlenerek kollarını göğsünde birleştirdi. Gözleri ile Giray'ın kırık kolunu işaret ederek konuştu.

 

"Askıyı çıkartmışsın!?" Giray'ın gözleri koluna kayınca Elif sözlerine devam etti. " Demekki kolunu kullanabilecek kadar iyi hissediyorsun?" Göğsünde birleştirdiği kollarını çözerek ellerini beline koydu ve tek kaşını kaldırarak kızgın bakışlarını kocasının gözlerine dikti. " O zaman tişörtünü de kendin giyebilirsin!"

Sözleri biten kız mutfağa doğru ilerlerken Giray tekrar kırık koluna ve yarısını giyindiği tişörte baktı öylece. Ne vardı yani çıkartmışsa askıyı? Hem o afralar,tafralar da neyin nesiydi? Tişörtünü zar,zor giyinerek giden kızın arkasından mutfağa doğru ilerledi. Elif ocağa çayı koyarak altını ateşledi. Makinada olan hiç bir şeyi sevmiyordu. Onun için eski üsul şeyler her zaman daha tat vericiydi. Eline aldığı ekmek sepetini sertçe tezgaha bırakarak asık suratıyla ekmek dolabına ilerlerken Giray mutfakta sinirli bir edayla dolaşan karısına anlam veremeyerek konuşmaya başladı.

 

"Derdin ne senin? Ne bu sinir? Neler oluyor Elif!" Dolaptan ekmeği alarak kapıda dikilen adama dönüp sert bir şekilde baktı. İşittiği sözlerin verdiği sinir ile bir elini beline koyarak diğer elinde tuttuğu ekmeği sallayıp konuştu.

 

"Giray benimle ilgileniyormuş gibi davranmayı kes! Memur beyler bekliyor, daha fazla bekletme istersen?" Kocasının buruşan yüzüne aldırmadan ekmeği tezgaha bırakarak çekmeceye ilerleyip açtı ve ekmek bıçağını alarak sertçe kapattı. Çıkan sesle gözlerini kapatan Giray sakinleşmeyi umarak biraz bekledi. Tekrar gözlerini açıp karısına bakarken hızlı adımlarla yanına yaklaşıp kolundan tuttu ve kendisine çevirdi. Elif aniden gelen hamle karşısında hazırlıksız yakalanınca bıçağı son anda elinden atabilmişti. Karısının yüzüne düşen bir tutam saçını kulağının arkasına sıkıştırarak sakin görünüşünün altında kulağına sertçe fısıldadı.

 

" Haklısın polis arkadaşları bekletmeyeyim. Ama geri döndüğümde bu tavırlarının nedenini tek,tek anlatacaksın." Dudaklarını kızın yüzüne sürterek geri çekildi. Sakin gibi gözüken yüzünün aksine sinirli bakışları ile Elif'in öfkeli gözlerine baktı.

"Dün gece yaşadıklarımızdan ve sabahına kollarımda uyanmandan sonra bu tavırlarının sebebini çok merak ediyorum karıcığım." Elif kocasının konuşma üslubu ve dün geceki utandığı anları böyle pişkince hatırlatmasına üzülerek gözlerini kaçırıp kolunu sertçe çekti.

 

"Bırak kolumu!" Neden böyle yapıyordu ki şimdi? Ne gerek vardı geceyi hatırlatmaya? Üstelik sözleri ve söyleyiş tarzı çok kırıcıydı. Hem kendisinin öfkeli olmasının bir sebebi varken o neden ateş saçan bakışlarla kendisine bakıyorduki? Elif bu düşüncelerle kolunu kurtarmaya uğraşırken Giray'da karısının iyice düşen yüzünü inceliyordu. Sanki birden gözleri dolmuş ve titremeye başlamıştı elinin altındaki beden. Gözü dün gecenin izleri olan morluklara kayınca karısının tuttuğu kolunu bıraktı. Elif'te bunu fırsat bilerek tekrar yaptığı işe dönmüştüki enssesine değen parmaklarla bıçak elinde kalakaldı.

 

Giray Elif'in kumral saçlarındaki, siyah tokayı nazikçe çekerek saçların süzülerek omuzlarından aşağı dökülmesini izledi. Yayılan koku ciğerlerine dolarken, hızla arkasını dönen Elif çemkirmeye başladı.

 

"Ne yaptığını sanıyorsun? Neden saçlarımı dağıttın şimdi? Giray karısının boynundaki morluklara uzanıp parmak uçları ile okşayarak fısıldadı.

 

"Şhht! Sakin ol!" Kahverengi bakışlarını karısının mavi gözlerine çevirerek muzip bir şekilde baktı. " Böyle daha güzel oldun." Elif'in çatılan kaşları ile boynunu okşayan elini çenesine çıkararak iki parmağı ile tuttu. " Diğer türlü de güzel din ama mühürlerimi herkesin görmesini istemezssin değil mi? Gerçi benim için sorun değil hoşuma bile giderdi." Elif'in eli hızla boynuna giderken sinirden ağlayacak duruma gelmişti. Polislere de rezil olmuştu. Ya Ayten annesigil olsaydı ne olacaktı. Yok, yok! Buna hemen bir çare bulmalıydı.Düşünceleri ile sürekli değişen yüz ifadesi Giray'ı gülümsetirken kapı tekrar çaldı. Elif işittiği zil sesi ile saçlarını daha çok dağıtırken Giray onun bu haline gülerek kapıya doğru ilerledi.

 

"Şimdi de tımarhane kaçkınlarına benzedin." Kapıya ilerlerken karısının peşinden gelmediğini fark ederek omuzunun üzerinden başını çevirerek arkasına baktı.

 

"Ben çıkıyorum!" Elif'in hâlâ yerinden kıpırdamadığını görünce atarının devam ettiğini anlayarak tekrar konuştu. "Demir'i aramayı unutma, hem şu kırık cama baktırsın,hem yanında kalsın." Elif olumlu anlamda başını sallayarak tekrar ekmeği doğramaya devam etti. Giray ise karısının tavırlarına iyice sinirlenip, homurdanarak sözlerine devam etti. " Üzerini değiştir. Gelen Demir bile olsa böyle daracık şeylerle karşısına çıkmanı istemiyorum!" Sert sözlerinin ardından Elif'in cevabını beklemeden hızla mutfaktan çıkarak gözden kayboldu.

 

Elif,Giray'ın son sözleri ile elindeki ekmeği işkence edercesine doğrarken söylenmeyide ihmal etmiyordu.

 

"Düşüncesiz! Kapıya polis geliyor,geliş sebeplerini açıklamayı bırak Mehir kim onu bile söylemiyor!" Ekmeği sepetin içine doldurdu ve büyük bir tepsi alarak tezgahın üzerine sertçe bıraktı. Dolabı açıp kahvaltılıkları tepsiye her bıraktığında bir laf sayıyordu Giray'a .

 

"Ben burada aylarca bekleyim küçük bey burnunun ucunu göstermesin! Ama Mehir Hanım'a gelince ilgi alaka sınırları zorlayan cinsten!" Dolabın kapağını kapayarak bir elini beline koyup, bir elinin parmağınıda dişlerinin arasına sıkıştırarak mutfakta dolanmaya başladı. Kimdi bu kadın? Neden bu kadar değerliydi? Aralarında ne vardı acaba? Aklındaki sorulara bir türlü cevap veremiyordu. Giray bir açıklamada yapmamıştı. sadece kadının adı ve Giray'ın ona karşı olan ilgili tavırları vardı aklında. Gerçi kime ne açıklaması yapacaktı ki? Onun farklı bir hayatı vardı yurt dışında. Kendisinin bilmediği ama onun bir kerecik bile bırakıp gelemediği hayatı. Gelme diyen ne kadarda kendisi olsa insan hiç mi merak etmezdi? Benim bir karım var diye düşünmezdi? Beynindeki düşüncelerle mutfağı dolanıyor ne yapacağını şaşırıyordu. Demek ki mutluydu orada? İç sesinin devreye girmesi ile gözleri faltaşı gibi açıldı. "Niye olmasın ki sonuçta Mehir denen kız ve belkide daha kaç tanesi ile birlikteydi. Erkek bu kızım senin büyümeni mi bekliyecekti? Bak nasıl da gitti hemen koşa,koşa. Onun için önemli olmasa kırık bir camla seni tehlikelerle iç, içe bırakıp gitmezdi." Elif iç sesinin düşünceleri ile çıldırma noktasına gelmişti küçük yumruklarını sıkarak dolu gözleri ile kendi kendine fısıldadı. "Sus! Yalvarırım sus!" Ellerini kulaklarına bastırdı daha fazla işitmemek için ama iç sesinin de susmaya niyeti yoktu.

 

" Niye susuyor muşum? Aç gözlerini aptal! Kullanıyor seni. Yine gidecek sen onun buradaki kısa zaman içerisinde avcunun içinde,her zaman var olduğunu bildiği,gözünde hiç büyümeyecek olan küçük bir kızsın. Hatırla işte nasıl da ilgisizdi sabah sana karşı?" Elif içindeki sesi susturamazken akan göz yaşları arasında kendini yere bıraktı bacaklarını karnına doğru çekerek kollarını etrafına doladı. Başını dizlerine dayayarak göz yaşları içinde düşünmeye başladı. Nasıl olmuştu da Giray'a böyle bağlana bilmişti? Küçücük bir ilgisiyle bile kalbi kanat çırpmaya başlarken bu tavırları kendisini gerçekten çok yaralamıştı. Niye aşık olmuştu ki ona? Niye başka biri değil de Giray dı? Bu düşünceyle olumsuz anlamda başını salladı evli biriydi ve kalbini ilk kanatlandıranda zaten Giray olmuştu.

Ne yapacağını nasıl davranacağını bilmiyordu artık.

 

İsminin telaşla telaffuz edilmesi ile yaşlı gözlerini dizlerinden kaldırarak sesin geldiği yöne baktı. Demir, Giray'ın telefonu ile hemen yola koyulmuş ve arkadaşının evine gelmişti. Hızlı adımlarla merdiveni çıkarak zile basmaya başladı. Geçen saniyelerde açılmayan kapıyla korkmaya başlarken, bahçeye geçti ve ön tarafa ilerleyerek mutfağın olduğu yöne doğru ilerledi. Kapıya gelipte Elif'i yerde bacaklarını kendisine doğru çekmiş küçük bir kız çocuğu gibi ağlarken bulunca dudaklarından endişeyle Elif'in ismi döküldü. Elif'in hali ve yaşlı gözlerini görünce büyük bir kaç adımda yanına yaklaşarak yüzünü avuçları arasına aldı ve bakışlarındaki panikle sordu.

 

"Elif! İyimisin abicim!? Bir şey mi oldu? Evde biri filan mı var? Sana bir şey mi yaptı?" Cevap vermeyen kızın avuçlarının arasındaki yüzünü hafifçe sarsarak telaşla tekrar sordu. " Elif cevap ver lütfen! Bak korkutuyorsun beni." Demir'in kendisine bakan endişeli gözleri ile, büzülen dudaklarının arasından firar eden hıçkırıkla bacaklarındaki kollarını çözerek hızla karşısındaki adamın boynuna sardı kollarını.

 

" Abi kalbim çok acıyor!" Demirin gözleri korku ile büyürken Elif'in sözlerini yanlış anladığının farkında değildi. Boynunu sıkıca saran kollara uzanarak hızla indirdi ve Elif'in gözlerine endişe ile bakarak sordu.

 

"Neresi ağrıyor Elif!? Tam olarak neresi göster abicim!" Elif'in şaşkın bakışlarına bakarak cebinden telefonunu çıkarıp bi numara tuşladı. Açılan telefonla panikle konuşmaya başladı.

 

" Alo Giray! Elif'in kalbinde bi ağrı varmış biz hastaneye geçiyoruz haberin olsun kardeşim!" Giray, Demir'in sözleri ile endişeli gözlerini karşısındaki kıza çevirdi ve telaşla konuştu.

 

"Hangi hastaneye gittiğinizi bana mesaj at ben hemen geliyorum." Telefonu kapayarak cebine koyarken komiserin sesi ile yan tarafa çevirdi başını.

 

"O kadar çabuk gidebileceğinizi zannetmiyorum Giray Bey." Karşısındaki genç adamın çatılan kaşları ile Komiser sözlerine devam etti. " Olayla bir bağlantınız olup olmadığını kontrol için GBT nize baktık." Giray,karşısında eli kelepçeli bir şekilde perişan halde oturan arkadaşına baktı. Bu gün neden her şey üstüste geliyordu. Her şey dün gece başlamıştı aslında o herifle karşılaştıkları an belalar üzerine yağmaya başlamıştı. Önce kırılan cam,not,Demir ve Elif'le tartışması sonra bu olay ve Mehir. Şimdide karısı hastaneye götürülüyordu ama o durumunun nasıl olduğunu bile bilmiyordu. Derin bir nefes alıp sıkıntıyla yüzünü sıvazlayarak masanın arkasındaki komisere dönüp alayla sordu.

 

"Eee ne buldunuz?" Dudakları alaylı bir şekilde yana doğru kıvrılırken sözlerine devam etti. "Yoksa uyuşturucu şebekesinin Kralı ben mişimde haberim mi yokmuş?" Komiser Giray'ın alaylı tavrına karşı aynı bakışlarla karşılık verdi.

 

"Çok şakacısınız Giray Bey!" Yüzündeki alaylı ifade yerini ciddiyete bırakırken sandalyesine dayanarak elindeki dolma kalem ile masaya sinir bozucu bir şekilde vurmaya başladı. Giray'ı tartar bir biçimde süzerek tekrar masanın üzerine kollarını dayayarak masanın üzerindeki kimliği iki parmağının arasına sıkıştırdı ve Giray'a uzatarak tekrar konuşmaya başladı.

 

"Temiz bir siciliniz var. Uyuşturucu şebekesiylede bir bağlantınız olmadığı aşikar." Giray bıkkınlıkla gözlerini devirirken komiser sözlerine devam etti. " Yanlız şu an asker kaçağı olarak gözüküyorsunuz." Giray duydukları ile şaşkınca ayağa fırlayarak konuştu.

 

"Bu nasıl olur?" Giray'ın gözleri şüphe ile kısılırken bu defa Komiser ellerini iki yana açarak dudaklarını büktü ve alayla konuştu.

 

"Niye askerliğini yaptın da kayıtlaramı geçmedi Motorcu?" Giray sabır çekerek karşısındaki adama ters bakışlarını çevirdi.

 

"Hayır yapmadım! Fakat ben okuyorum yani tecilliyim Komiserim o yüzden dedim nasıl olur diye?" Komiser, kapıdaki polislere gözüyle işaret vererek yanına çağırdı ve gelen polislere önündeki dosyayı uzatarak Mehir'i işaret etti.

 

"Mehir Hanım'a Savcılığa kadar eşlik edin Musa." Komiserine olumlu anlamda başını sallayan polis memuru, sözleri ile de onaylayarak Mehir'e doğru ilerledi. Giray ne yapacağını bilmez bir şekilde kimliğini cebine koyarken arkadaşının yakarışlarına çaresizce bakmakla yetiniyordu.

 

"Giray! Haberim yoktu! O lanet çantada uyuşturucu olduğunu bilmiyordum." Göz yaşları kahverengi çekik gözlerinden yağmur damlası gibi dökülürken umutsuzca derdini anlatmaya devam etti. "Bana çantada onun için önemli evraklar olduğunu söyledi. Zaten çanta şifreliydi istesemde bakamazdım. Yardım et Giray yalvarırım!" Bileklerine değen metalle gözleri korkuyla irileşirken kendisine doğru yaklaşan arkadaşına acı dolu gözlerle baktı. " Boşayacaktı beni. Evrakları teslim et boşayacağım dedi. Bilmiyordum Giray yemin ederim uyuşturucu olduğunu bilmiyordum!"Son sözler dudaklarından fısıltıya benzer bir şekilde dökülürken Giray arkadaşının yüzünü avuçları arasına alarak sarstı ve kendine bakması için bekledi. Bakışları kesişince hüzünlü bir gülümseme ile güven verircesine konuştu.

 

"Sakin ol! Elimden geleni yapacağım merak etme sen! Sen sadece kendine dikkat et!" Bakışları karşısındaki korkmuş kızdan onay beklercesine bakarken Mehir olumlu anlamda başını sallayınca onu kendine çekerek sıkıca sarıldı ve kulağına fısıldadı. " Eğer ki serbest kalmanı başaramazsam en az cezayı alman için uğraşacağım. Sen sadece kendine dikkat et!" Geri çekilerek arkadaşının yüzüne baktı ve güven vermek istercesine başını salladı.Komiserin göz işareti ile polis memuru Mehir'i götürürken Giray tekrar komisere dönerek konuştu.

 

"Bende gidebilir miyim?" Komiser Giray'a gülümseyerek eliyle kapıyı işaret etti.

 

"Tabiki gidebilirsiniz Giray Bey." Giray arkasını dönüp kapıya yönelince Komiser tekrar konuştu. " Giray Bey!" Kendisine seslenen adamla Giray tekrar Komisere dönerken adam sıkıntıyla başını kaşıyarak sözlerine devam etti. " Askerlik meselesini unutmayın. Sizin için sorun olabilir. En yakın askerlik şubesine gidin gereken bilgiyi size vereceklerdir." Giray Komiserin sözleri ile olumlu anlamda başını sallayarak tekrar kapıya yöneldi ve hızla çıktı. Dışarı çıktığında derin bir nefes alarak ne yapacağını düşündü. Nasıl her şey bu kadar karışa bilmişti? Daha Türkiye'ye dönmeden bir gün önce Mehir'i kurtarmak için yasa dışı yarışlara katılmış ve o adama olan borçlarını ödemeleri için yüklü bir miktar para vermişti. Eğer o adam parayı aldıysa niye Mehir'le evlenmişti ve bütün bunlar bir hafta bile dolmadan nasıl olmuştu? Düşündükçe içinden çıkamıyordu. Merkezden ayrılırken kapıda bekleyen taksiye bindi ve evin adresini vererek cebinden telefonunu çıkarttı. Ekranını açarak rehberde bulduğu kişinin üzerine tıkladı. Çalan fakat açılmayan telefonla kapama tuşuna basan Giray kendine saydırmaya başladı.

 

"Salak herif adam daha dün evlendi! Sen tutmuş balayındaki adamı rahatsız ediyorsun." Başka bir numarayı arayacakken elindeki telefon titremeye başladı. İçinden kendine en ahlak dışı küfürlerini sıralarken Çalan telefonu açarak mahçup bir ses tonuyla hızlıca konuşmaya başladı.

 

"Alo! Araz bak ben çok özür dilerim! Bir an balayında olduğunu unuttum. Hemen kapatıyorum sen balayına kaldığın yerden devam et abicim." Telefonu kulağından indirirken karşıdan gelen sesle tekrar dinlemeye başladı.

 

" Lan bi nefes al! Sakinleş oğlum! Arkanda eli silahlı kovalayan mı var da nefes almadan konuşuyorsun?" Ufak bir kıkırtının ardından telefondaki adam tekrar konuşmaya başladı. "Balayında filan değilim, anlat derdin neyse bakalım." Giray işittiği sözlerle derin bir nefes alırken dün gece Araz'ın numarasını aldığı için kendini tebrik ediyordu.

 

"Araz,benim yurt dışından bir arkadaşım Türkiye'ye uyuşturucu sokarken havalimanında yakalanmış." Araz duyduğu sözlerle ne diyeceğini şaşırmıştı. Şaşkınlığını gizleyemeyerek konuştu.

 

"Giray ne diyorsun oğlum sen? Sen nasıl bir pisliğe bulaştın böyle? Şimdi nerdesin konum at yanına geleceğim!?" Giray telefondaki arkadaşının panik olmuş haline müdehale etmezse bu konuşma daha çok uzayacaktı. Araz'ı sakinleştirerek Mehir'i ve olayları en başından anlattı.

 

"Tamam kardeşim hangi savcıya gittiyse dosyası, ben el atarım merak etme sen." Araz'ın sözleri ile rahatlayan Giray konuşmayı bitirip telefonu kapatacakken aklına gelen ayrıntı ile tekrar konuştu.

 

"Araz,birde iyi bir avukat lazım değil mi?" Araz dan aldığı onayla sözlerine devam etti. " Ya benim tanıdığım bir Sinan var o da okulu bitirmedi daha." Sıkıntıyla gözlerini camdan dışarı çeviren Giray,Araz'ın sözleriyle onu dinlemeye başladı.

 

"Sen avukatı takma kafana. Benim bir arkadaşım var Yunus Toralı itin tekidir ama adamı ipten alan cinsinden onu ayarlarım ben." Daha sonra buluşup yüz,yüze konuşmak için telefonu kapadılar. Sinan'a da mesaj atarak ertesi gün buluşacakları yerin adresini söyleyip mutlaka gelmesini rica etti. Sonuçta hukuk okuyordu onunda elbette bir bildiği vardır diye düşünerek telefonunu tekrar cebine koydu. Bir kaç saniye sonra duran taksiye ücretini ödüyerek araçtan indi.

 

"Gülme Elif! Sabah,sabah karı koca inme indireceksiniz." Eliyle vücudunu baştan aşağı göstererek sözlerine devam etti. "Şu dünyanın yedinci harikası insana bunları nasıl reva görüyorsunuz! Sayenizde bir gün ağzım gözüm yamulacak! Bir de utanmadan gülüyorsun. Nasıl korktum haberin var mı?" İşini bitiren camcıya cebinden bir miktar para çıkararak ücretini ödeyip adamı yolcu etti. İçeri tekrar döndüğünde Elif yerdeki cam kırıntılarını süpürüyordu. Gözleri buluştuğu anda Elif'in dudakları tekrar kıvrılmaya başlayınca Demir'in kükremeside bir oldu.

 

" Aaa! Yeter ama ya! Ne gülüp duruyorsun kızım ne var yani yanlış anladıysam?" Elif'in attığı kahkaha ile Demir hızla üzerine yürüyerek elindeki fırçeyı kaptı ve sinirle kükredi.

 

"Eliiiff!" Fırça bir Demir'in eline,bir Elif'inkine geçerken didişmelerini bölen sesle ikiside o yöne döndü.

 

"Siz ne yapıyorsunuz orada?" Giray'ın asık yüzü ve çatılı kaşları ile Demir elindeki fırçayı kaldırarak Giray'a doğru salladı.

 

"Elif cam kırıklarını temizlemeye çalışıyor bende bir yerine zarar verecek diye temizlemek için elindeki fırçayı almaya çalışıyordum." Sözleri bitince Elif'e dönerek çaktırmadan göz kırptı. Yada onlar öyle zannediyordu. Elif gülmesini zar,zor zaptederken dudağının kenarını dişlemekte buldu çareyi. Giray'ın şüpheli bakışları ikilinin üzerinde gezinirken biraz önce Demir'in göz kırpması ve Elif'inde gülümsemesi ile iyice işgillenmişti. Onlara doğru yaklaşarak karısının tam karşısına dikildi ve kıstığı bakışları ile konuştu.

 

"Annemler gelmedi mi daha?" Elif'in Giray'ın sorusuyla aklına gelen ayrıntı yüzünden yüzü asılmıştı. Karısının biraz önceki gülen yüzünün birden asılmasına anlam veremeyen Giray ısrarla tekrar sordu.

 

"Sana soruyorum Elif! Annemler gelmedi mi daha?" Elif başını olumsuz anlamda sallayarak Giray'ın yanından hızla geçerek merdivenleri koşar adımlarla çıkıp odasına girdi. Giray'ın şaşkın bakışları giden karısının arkasından Demir'e dönerken şüphe ile sordu.

 

"Sabahtan beri bir tuhaflık var bunda. Giderkende suratı beş karıştı." Demir ne diyeceğini bilemeyerek sıkıntıyla başını kaşıdı. Şimdi Elif'in niye bu kadar kırıldığını söylese Elif onu yerdeki cam kırıkları gibi parçalardı. Giray arkadaşının tuhaf hareketleri ve mimikleri karşısında bir adım yaklaşarak tek kaşını kaldırıp ima ile baktı. "Ama geldiğimde gayet neşeliydiniz. Hatta Elif Hanımın kahkahaları dışardan duyuluyordu." Giray'ın şüpheli bakışları ve kıskanç tavırları karşısında gözlerini kaçırarak elindeki fırçayla yerleri süpürmeye başladı. Şimdi iki arada bir derede kalmıştı. Söylese Elif parçalayacak söylemese Giray kıskançlıktan gırtlağını sıkacaktı. Arkadaşının uyarı niteliğindeki öksürüğü ile elindeki fırçayı yere atarak sinirle söylendi.

 

"Bıktım lan vallahi bıktım!" Yakalarını silkerek sinirle Giray'ın öfkeli bakışları altında sözlerine devam etti. "Hayır dışardan bakınca Güzin ablaya benzer bi halim mi var kardeşim? Varsa eğer söylede bende bileyim yani." Giray gözlerini devirerek dişlerinin arasından tıslar gibi hırsla konuştu.

 

"Bana laf ebeliği yapma Demir!" Arkadaşının sözleri ile pisikopatça gülen adam işaret parmağını kaldırarak Giray'ın göğsüne vurarak konuştu.

 

"Bir de haksız yere sinirleniyorsun Öküzsün oğlum!" Demir'in sözleri ile başını sinirle sallayan Giray arkadaşının tekrar konuşması ile sinirden yumruklarını sıktı. " Lan kapıya polis geliyor kız korkuyor,Mehir diye başka bir kız için hesap bile vermeden alel acele gidiyorsun,sonrada niye surat yapıyor diyorsun?" Giray'ın kaşları çatılırken yüzüde düşünceli bir hal almıştı. Demir doğru söylüyordu Elif'e hiç bir açıklama yapmadan çekip gitmişti. Elif'in surat asmasının sebebi onu kıskanmasımıydı yani? Bu düşünce ile İçine bir sıcaklık yayılırken Demir tekrar konuştu.

 

"Üstelik ben seni niye aradım abicim?" Giray hafızasını zorlayıp biraz düşününce Demir ile konuşması geldi aklına. Elini alnına sertçe vurarak bir küfür savurdu. Arkadaşının omzuna elini koyan Demir destek verircesine konuştu.

 

"Git kızın gönlünü al. Yoksa ben senin kalan yarım aklınıda alacağım." Giray arkadaşının sözleri ile başını olumlu anlamda sallayarak merdivenlere yöneldi. Demir ise yerdeki fırçayı alarak kendi,kendine söylenmeye başladı.

 

"Lan herkese akıl veriyorsunda bir kendine gelince işlemiyor bu taş kafan."

 

Giray geldiği kapının önünde derin bir nefes alarak kapıyı tıklattı ve içeriden gelen onayla kapıyı aralayarak girdi.

 

Elif elinde bir kitap yatağın üzerinde bağdaş kurmuş bir şeylerin altını çiziyordu. Belliki ders kitabıydı. Kendisine dönen bakışlar hiç oyalanmadan tekrar kitaba dönerken Giray yatağa doğru yaklaşarak yavaşça Elif'in yanına oturdu. Yatağın çökmesini umursamadan dersine odaklanmaya çalışan Elif bir kaç cümlenin daha altını çizdi. Yanına doğru uzanan ayaklara göz ucuyla bakarak Giray'ın ne yapmaya çalıştığını düşündü. Bakışlarını kocasına çevirdiğinde,sağ kolunu başının altına koymuş kendisine bakarken görünce Elif'in kaşları sinirle çatıldı.

 

"Ne yapıyorsun?" Elleri ile kocasının bulunduğu pozisyonu işaret ederek sözlerine devam etti. " Yatacak başka yer bulamadın mı? Çalışıyorum görmüyor musun?" Giray'ın dudakları çapkınca kıvrılırken aniden uzandığı yerden doğruldu ve sırıtarak karısını cevapladı.

 

"Birincisi yatacak yer çok fakat" gözleri ile karısını işaret ederek sözlerine devam etti. " Böyle güzel bir manzara hiç bir yerde yok. İkincisi kokun bana huzur veriyor. Üçüncüsü dikkatini dağıtacak hiç bir şey yapmadım." Elif sinirle mavi gözlerini açtırıp ofladı ve tekrar kitabına döndü.

 

"Özür dilerim!" Kocasının özrü ile tekrar ona çevirdi bakışlarını ve kaşlarını çatarak sordu.

 

"Ne için özür diliyorsun?" Sabah kendi elleri ile açtığı karısının uzun saçları yüzünün yarısını kapatırken Giray elini kaldırarak ipek misali dökülen saçları omzunun arkasına doğru incitmekten korkarcasına çekti. Elif'in dolgun dudaklarına kayan bakışlarını zorlukla mavi gözlerine çıkardı ve yutkunarak üzgünce baktı.

 

" Rahatsız lanmışsın ama ben yanında değildim. Üstelik haber verdiğiniz halde geleceğimi söyledim ama o lanet mesele yüzünden gelemedim ve aramayıda unuttum." Giray'ın sözleri ile Demir'in yanlış anladığı anı hatırlayan Elif kızarırken Giray tekrar konuştu.

"İyimisin şimdi? Niye hastaneye gitmediniz?" Karısının gittikçe kızaran yüzüne bakarak endişe ile eline uzandı ve panik içinde konuştu. "Elif yüzün kıpkırmızı oldu iyi görünmüyorsun! Kalk hemen hastaneye gidiyoruz!" Elif hem utancından, hem Demir'in tepkilerini hatırlayıpta gülmemek için kendini tutmasından kırmızıdan mora dönerken Giray'ın gözleri endişeyle büyüdü ve yataktan fırlayarak kızın kolundan tuttu. Elif kolunu tutan eli çekerek indirirken bir taraftanda telaşla konuştu.

 

" Giray ben gayet iyiyim! Demir abim yanlış anlamış ben aslında karnım ağrıyor demiştim." Yalan söylemek zorunda kaldığı için Demir'e kızsada yapacak bir şey yoktu artık. Giray bir karnına bir yüzüne bakarak kaşlarını çatıp tekrar konuştu.

 

" Belki önemli bir şeydir." Karısının elindeki kalemi alarak kitabın arasına koydu ve elinden tutarak sözlerine devam etti. " Biz yine de gidelim içimiz rahat etsin." Elif, Giray'ın ısrarcılığı karşısında sabah onu umursamamasının üzerine şimdiki ilgili tavırlarına iyice sinirlerinip karşısındaki adama öfkeyle bağırdı.

 

"Yeter Giray! Dört senedir her ay düzenli olarak ben bu ağrıları çekiyorum zaten! Doktora gerek yok özel bir durum." Giray'ın gözleri karısının karnına kayarken Elif'te söylediği sözlerin farkına yeni varıyordu. Utançla yüzünü elleri ile kapayıp içinden kendisine saydırdı. Sinirlenince şu dilini tutmayı bir türlü beceremiyordu. Giray karısının yüzündeki ellerini indirerek sinirli bakışları ve çattığı kaşları ile kıyafetlerini işaret ederek sertçe konuştu.

 

" Böyle dar ve incecik giyinirsen sancıyıda çekersin tabi. Neden daha bol ve kalın şeyler giymiyorsun ki?" Elif'in kızaran yüzü yerini sinire bırakırken Giray yeni farkettiği ayrıntıyla gözlerinden ateş saçar hale gelmişti.

 

"Bir dakika!sen şimdi Demir'e yanlış anladığı şeyi açıklarken bana anlattığın gibi anlatmadın değil mi?" Elif konuştukları mevzunun utancıyla gözlerini kaçırırken Giray durumu yanlış anlayarak birden kükredi ve Elif'in yatakta korkuyla sıçramasına sebep oldu.

 

"Delireceğim ya! Adam karımın regl gününü bile biliyor!" Odanın içinde turlarken Elif'in işittikleri ile ağzı bir karış açılmıştı. Ne diyordu bu adam? Böyle şeyleri bir erkeğe özellikle Demir'e anlatacağını nasıl düşünürdü. İki dizinin üzerine dikilerek elini beline attı ve karşısındaki adama doğru hırsla çemkirdi.

 

" Bana bak Hödük! Ben mahrem olan şeyleri bir erkeğe heleki Demir'e anlatacak kadar rahat bir insan mıyım?" Mavi gözleri çakmak,çakmak olurken Giray'ın sabahki ilgisiz tavrı aklına gelince sinirle öne düşen saçlarını arkaya doğru attırdı. " Ama doğru söylüyorsun anlattım! Hatta pedim bitmiş Demir abi sana zahmet al gel bile dedim." Giray'ın yüzündeki kaslar sinirden seyrerken yatağa doğru ilerleyip tek bacağını yatağa dayayarak karısının karşısına dikildi ve sinirden sıktığı dişlerinin arasından tısladı.

 

"Ne dedim dedin? Bir daha söyle!" Elif artık patlama noktasına gelmişti. Başını olumlu anlamda hırsla sallayarak konuştu.

 

" Bana pe..." Cümlesini tamam layamadan Giray öfkeyle dudaklarına yapıştı. Hırsla karısının dudaklarını örselerken Elif'te kendisini karşılık verirken buldu. Verdiği karşılıkla kendisine kızan Elif, kocasının dudağını ısırarak nefes nefese geri çekildi. Giray'ın dudakları sinirli bir gülümseme ile yana doğru kıvrılırken ağzına gelen metalik tatla kanayan dudağını karısının gözlerine bakarak yaladı. Kocasının kanayan dudağını görsede umursamamaya çalışarak öfkeyle konuştu.

 

"Madem benim gibi çocuklardan değilde,telefonuna bile cevap verebilecek kadar, Mehir Hanım gibi rahat kadınlardan hoşlanıyorsun, bende rahat olmaya mahrem ve özel olan şeyleri anlatarak başlayabilirim değil mi?" Giray'ın gözleri şüpheyle kısılırken karısının sözleri karşısında tavan yapan sinirlerini kontrol altında tutmaya çalışarak kolunu sertçe sıkıp şüpheyle sordu.

 

"Benim sabrımı zorlama SİDELYA! Ne söylemeye çalışıyorsan açıkça söyle." Elif kolunu sertçe çekerek Giray'ın parmakları arasından kurtardı ve Mehir le telefonda tanışıp aralarında geçen muhabbeti anlattı. Kocasının şaşkın bakışları altında dudakları alayla kıvrılırken yataktan kalkarak Giray'ın haline söylendi.

 

" Niye şaşırıyorsun ki karın olabilirim ama dini nikahtan başka aramızda bir bağ yok!" Küçük ellerini yanlarında yumruk şekline getirerek söylemek istemediği sözlerin dudaklarından dökülmesine izin verdi. " Bu yüzden benimle ilgileniyormuş numarası yapmanada gerek yok!" Dolan gözlerini saklamak için bakışlarını kaçırdı ve sözlerine devam etti. " Özgürsün! Sabah koşarak gittiğin sevgiline bu defa uçarak gidebilirsin!" Giray karısının ima ettiği şeylerle sinirden çıldırsada,hangi ara Mehir le tanıştığını ve ne zamandır onları sevgili zannettiğini düşünüyordu. Üstelik suçun büyüğü kendindeydi. Sabah durumu açıklasaydı belki karısı bunca senaryoyu beyninde kurup kendini perişan etmeyecekti. Sinirini bir kenara bırakarak yavaşça yataktan kalktı ve Elif'in karşısına dikildi. Yumruk halindeki ellerine uzanırken karısının geri çekmesi ile inatla tuttu ve yumruk olan elini açarak parmaklarını birbirine geçirdi. Alnını, alnına dayayarak, bütün bunların sorumlusu kendini gördüğü için üzgünce konuştu.

 

" Mehir benim sevgilim değil! Arkadaşım! Hatta kardeşim!" Sözlerinin üzerine basarak ve kendinden emin bir ses tonuyla söylemiştiki karısının şüphelerini yok edebilsindi.Tuttuğu elinden çekiştirerek yatağa oturdu ve karısınıda kucağına oturtarak Mehir'le tanıştığı andan bu günkü olaylara kadar hepsini tek,tek anlattı. Elif utançtan Giray'ın yüzüne bakamıyordu. Neler düşünmüştü, oysa kız neler yaşamıştı. Üzgün bakışları ile kocasına kaçamak bir bakış atarak oturduğu yerden kalkmak için kıpırdandı. Fakat bunun doğru bir karar olmadığını kalçalarına değen sertlikle anlayınca kızaran yüzüyle şaşkınca kocasının yüzüne baktı. Karısının boynuna doğru yönelen adam fısıltıyla konuştu.

 

"Sence seni çocuk olarak görsem şu gergin ortamda bile seni arzulayıp bu hale gelebilir miyim?" Boynuna bıraktığı öpücüklerle kulağına doğru çıktı ve boğuk sesi ile tekrar fısıldadı. " Sen beni sinirden çıldırtırken,bir taraftanda bu hale getiriyorsun. Tıpta bunun bir açıklaması var mı Hemşire Hanım?" Elif göz ucuyla Giray'a bakıp bilmiyorum dercesine dudaklarını büktü ve olumsuz anlamda başını sallayarak hızlanmaya başlayan nefesinin arasında konuştu.

 

" Giray bırak kalkayım şimdi birisi gelecek. Bizi bu hal..." Dudaklarına değen parmakla sözlerini tamamlayamayan Elif kırpıştırdığı şaşkın bakışları ile kocasına baktı.

 

" Şhhtt! İzin ver biraz daha böyle kalalım belki bir daha fırsatımız olmayacak. Önümüzdeki uzun ayrılıkta teselli bulacağım anılarım olsun elimde ve hayallerimde." Elif ayrılık kelimesini işittiği anda geri çekilerek Giray'ın gözlerine hüzünle baktı.

 

"Yine hiç gelmiyecekmisin?" Giray karısının gerdanına ateşli bir öpücük bırakarak geri çekildi ve burukça gülümsedi.

 

"Bu defa benim elimde olan bir ayrılık değilki geilip, gelmeyeceğim zamanlar belli olsun?" Elif'in kaşları çatılırken kocasının yüzünü dikkatle inceleyerek sordu.

 

"Ne demek elimde değil? Okul deil mi sonuçta gittiğin yer? Tatiller ne güne duruyor?" Karısının endişeli ve panik haline bakarak çenesinden narince tutup mavi gözlerine gülümsedi.

 

" Sakin ol bebeğim! Bu defa ki ayrılık daha uzun ve benim elimde olan bir şey değil." Karısının dudaklarına kçük bir buse kondurarak sözlerine devam etti.

 

" Askere gidiyorum!"

 

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

 

~yitenumutlar~

 

 

Loading...
0%