Yeni Üyelik
15.
Bölüm
@yitenumutlar

Bölüm şarkısı : Kalben -Haydi Söyle

 

Elindeki çay fincanını masaya bırakan adam biraz önceki telefon görüşmesini düşünüyordu.

 

Nasıl olmuştu? Nasıl bu kadar seve bilmişti? Oysa kendisi değilmiydi aşka inanmayan? Dünya'da kadın ve erkeğin paylaşabileği anların yataktaki geçirilen vakitle sınırlı olduğunu düşünen. Ama şimdi onu görmediği saniyelerde bile özlemiyle kavruluyordu. Onlarca kadın dururken niye onu seçmişti bu arsız kalbi? Başka birine aşık onun için göz yaşı döken bir kadını mı bulmuştu bula,bula!

 

Çayından aldığı bir yudumla fincanı tekrar masaya bıraktı. Ne yapacağını,nasıl bir yol izleyeceğini bilmiyordu. Bu sene atamalar vardı ve onun bir tercihte bulunması gerekiyordu. Ama o ne görevinden ne sevdiği kadından vazgeçmeyi istemiyordu.

 

Asya'nın telefonda hıçkırarak ağlamasını hatırlayınca sinirle yumruğunu sıkarak masaya vurdu. Serdar denen adam sevdiği kızla birlikte yurt dışına gitmişti ama arkasında kalan Asya'yı bir enkaza çevirmeyi de başarmıştı. Nasıl toparlayacaktı deniz gözlüsünü şimdi? Asya, Serdar denen adam için acı çekerken,kendisi hem Asya'nın haline üzülüyor hem karşılıksız bir aşkın acısıyla kavruluyordu. Yüreğindeki yangın sanki kahverengi harelerine vurmuş gözleri birer kor halini almıştı. Gözlerini daldığı noktadan çekerken hırsla söylendi.

 

"Yemin ederim sana o adamı unutturacağım Asya! Gözlerinin,gözlerime değdiği her an bana yeniden aşık olacaksın!"

 

Kız mavi gözlerini kırpıştırarak,kavisli kaşlarını çattı. Biraz önceki anların etkisiyle kuruyan dudaklarını yalayarak konuştu.

 

"Neden dalga geçiyorsun?" Kocasının ifadesiz yüz hatlarında gezinen bakışları bu defa şüpheyle kısıldı. " Dalga geçmek yerine, gidince gelmeyi yine düşünmüyorum desene direk!" Karısı söylediği şeyi bahane olarak mı görmüştü yani? Parmaklarını Elif'in dudaklarının üzerinde gezdiren adam kararlı ve üzgün bir bakışlarıyla tekrar konuştu.

 

"Sidelya ben şaka yapmıyorum. Gayet ciddiyim." Kocasının elinin üzerine elini koyarak yüzünde gezinen parmakları engelledi ve yavaşça indirdi. Anlam veremediği sözler karşısında tedirgin bir ses tonuyla konuştu.

 

"İyi ama okuyorsun! Tecilli değilmiydin sen?" Giray'ın yüzünden hüzünlü bir gülümseme geçti. Bir türlü düzen tutturamamıştı evliliğinde. Önceleri istememişti ama sonraları karsını tanıdıkça yavaş,yavaş yerleşmişti kalbine. Elif'in aşkı küçük bir tohum gibi filizlenirken yüreğinde bu defa da ayrılıklar giriyordu araya. Üstelik daha karısına açıklayamadığı sırrı vardı birde. Elini kaldırarak sarı saçlarına uzandı. İpek gibi dökülen saçlarda parmaklarını gezdirirken gülümseyerek konuştu.

 

"Evet tecilliydim ama okuldan kaynaklanan bir sorun var." Gözleri tekrar karısının omuzlarından aşağı dökülen saçlarına kayarken parmakları arasından akıp gidişini izledi. Karısı kocasının parmaklarından saçlarını kurtarıp bileğindeki tokayla topladı ve homurdandı.

 

"Saçlarımla oynamayı bırakta,sorularıma cevap ver." Saçlarını tepesinde topuz yapan kız yavaşça kocasının kucağından kalkarak hemen yanına tekrar oturdu ve kocasının gülümseyen yüzüne bakarak sözlerine devam etti. " Üstelik ikide bir de saçlarımı dağıtıyorsun beni bunaltıyor. Zaten çok uzadı,kestirsem iyi olucak galiba." Karısının son sözleri ile kaşları çatılan adam Elif'in sözlerini hızla red etti.

 

"Sakın! Sakın saçlarına dokunma." Kız kocasının ani çıkışı ile şaşkınca baka kalırken kocası Elif'in topladığı saçlarını tekrar açarak sözlerine devam etti. "Ben dokunmaya bile kıyamazken sen ne kestirmesinden bahsediyorsun?" Karısının omuzlarına aşağı dökülen saçlarını parmak uçları ile okşayan adam acı çeker gibi tekrar konuştu. " Bazen hasret kaldığın, sevdiğinin yüzü, kokusu,bir bakışı olur!" Diğer elini karısının çenesine uzatarak Elif'in mavi bakışlarını, kendi acı çeken kahverengi harelerine odakladı. "Ama ben senden ayrı kaldığım süre boyunca saçlarının bir teline bile hasret kalmayı öğrendim." Kocasının gözlerindeki acıyla, Elif'in de gözleri dolmuştu.Hızla kollarını Giray'ın boynuna doladı. Derin bir nefes alıp tekrar konuşmaya başlayan kocasının sözleri ile geri çekilirken adam fazla uzaklaşmasına müsade etmeden kararlı bakışları ile sözlerine devam etti.

 

"Bana söz ver Sidelya. Ne olursa olsun saçlarını kestirmeyeceksin! Benden başka kimse dokunmayacak saçlarına." Kız dolu gözleri ile olumlu anlamda başını sallayarak fısıldadı.

 

"Ne olursa olsun saçlarımı kestirmeyeceğim ve sana yemin ederim ki senden başka kimse dokunmayacak saçlarıma." Elif verdiği sözü mühürlemek istercesine Giray'ın dudaklarına yaklaştı ve masum bir öpücük bıraktı. Karısının bu hareketi ile şok olan adam ne düşüneceğini bilememişti. Hep yaklaşan taraf kendisi olmuştu ve Elif'in böyle şeylerden rahatsız olduğunu ve utandığını düşünmüştü. Tabiki öpücükleri ve dokunuşları karısının ki kadar hiç bir zaman masum olmamıştı. Ama dudaklarına değen o kısacık temas bile karısının ona alıştığının göstergesiydi Giray'ın gözünde. Farkında olmadan yüzünde büyüyen gülümseme ile geri çekilen karısının çenesinden tutarak alnına bir öpücük bıraktı.

 

"Bir sene! Bir sene sonra döndüğümde hemen evleneceğiz!" Giray'ın bir şekilde söylediği sözlerle utanan kız bakışlarını kaçırdı ve geniş odada göz gezdirerek sıkıntılı bir şekilde konuştu.

 

"Neden okulun bitince gitmedin? Sonuçta tekrar erteleye bilirdin?" Kocasının kendisini yanlış anlamasından korkuyordu ama sormasada içinde kalacaktı. Sonuçta okulunu bitirince kısa dönem yapma şansı varken şimdi uzun dönem yapacaktı. Okulunu bitirse,askerliği ile birlikte onbeş ay yolunu gözleyecekti. Ama uzun dönem yaptığında yirmibir ay beklemek zorunda kalacaktı. O fazladan altı ay Elif'in gözünde öyle büyüyorduki şimdiden içine oturuyordu. Üstelik düşüncelerini ona söyleye bilecek cesaretide yoktu.Elif'in sorusu ve bakışlarını kaçırması ile Giray'ın gülümsemesi iyice büyürken karısının sorusuna cevap verince yüzünün alacağı şekille kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu. Onu düşünceli halinden sıyırmak için hafifçe boğazını temizleyerek konuştu.

 

"Çünkü önce okulumu bitirirsem senden yirmibir ay daha ayrı kalmak zorunda kalacağım." Elif'in bakışları hızla kocasına dönerken şaşkın bir surat ifadesi ile baktı. Nasıl olmuştu bu? Düşüncelerini mi okuyordu bu adam? Hiç bir şey söylemeden kocasının sözlerini dinlemeye devam etti.

 

"Ama önce askerliğimi yaparsam sadece bir sene ayrı kalacağız." Elif biraz önceki ayrılık süresinin nasıl olupta bir sene ye düştüğünü düşünürken Giray sözlerine devam etti. " Çünkü resmi nikahımız olmadan babam senin Amerika'ya gelmene izin vermez." Elif'in kaşları hızla çatıldı ve anlayamadığı sözler karşında bir cevap almak istercesine sordu.

 

"Ne Amerika'sı?" Giray karısının eline uzanıp elinin arasına aldı ve dudaklarına götürerek avuç içine bir öpücük bıraktı. Gözlerinde Elif'in anlam veremediği bir ifade vardı. Adam söyleyeceği sözler karşısında karısının düşüncelerini okumak istercesine gözlerinin içine dikkatle bakarak konuştu.

 

"Önce Askerliğimi yapayayım ki,geldikten sonra nikahımızı kıyalım. Okulumu bitirmek için Amerika'ya döndüğüm de seni de yanımda götürebileyim Sidelya!" Kızın beyninde Giray'ın sözleri hızla şekillenirken anladığı sözler karşısında şaşkınca baktı. Ne yani kocası da bu ayrılık süresini kısaltmaya mı çalışıyordu? Üstelik kendi düşündüğünden daha kısa bir süre ayrı kalacaklardı. İçinde büyüyen mutluluk gözlerine yansırken Giray sözlerine devam etti.

 

" Ben her seferinde seni arkamda bırakmak istemiyorum Elif. Sadece bir sene daha ayrı kalacağız ve sen sonunda istesen de istemesende benimle Amerika'ya geleceksin." Karısının gözlerinde gördüğü mutluluk ışıltıları Giray'ın da içinde bir ümit yeşermesine sebep olmuştu. Elif'in karakteri öyle farklıydı ki, o sevmese bile evlendiği adama ömrünü adaya bilecek bir kızdı. Ama Giray kendisi gibi onunda sevmesini istiyordu. Bu yüzden gözlerinde gördüğü o ufacık ışık umut olmuştu ona belki karısını kendine aşık etmeyi başara bilirdi.

 

Elif'in düşünceleride pek farklı sayılmazdı. Kocasıda kendisi gibi ayrılığın uzamasını istemiyordu. Üstelik hiç ummadığı bir şekilde Amerika'ya götürme planları vardı. Hemde kendisi istesede istemesede. Gözleri Giray'ın yüzünü incelerken düşünceleri karmakarışık olmuştu. İlk zamanlar istememişti kendisini. Sırf kendisi yüzünden Amerika'yı bu düştüğü girdaptan kurtulmak için bir çıkış yolu olarak seçmişti. Şimdi bu sözleri umut olabilir miydi kendisine? Yoksa sırf bura da olan şeylerden ve dün geceki adam yüzünden mi böyle düşünüyordu? Onun adına laf söz getireceğini düşündüğü için mi kendisini de alıp götürecekti Amerika'ya? Düşünceler beynini istila ederken sıkıntıyla gözlerini kapadı ve onları geri göndermeye çalıştı. Çünkü artık her şeye iyi yönünden bakmayı istiyordu. Sonuçta ikiside istemeyerek bir evlilik yapmıştı ve o bu düşünceleri yüzünden aşık olduğu adamı kaybetmek istemiyordu. Belki ilerde Giray'da aşık olurdu. Hem önceleri kendisini istemezken, şimdi alışmaya bile başlamıştı. Yüzü gülüyordu. Kıskanıyordu üstelik iflah olmaz dokunuşlarla ona ilklerini yaşatıyordu. Demek ki kocası da artık alışmaya başlamıştı kendisine.

 

Giray dikkatle baktığı mavi gözlerin birden kapanması ile karısının söylediklerini düşündüğünü anlamıştı. Onun bu haline gülümseyen adam dilinin ucuna kadar gelen sözleri güçlükle tuttu. Şimdi değildi. Karşısında düşüncelere dalan karısını seyretti bir süre. Beyaz teni,zayıf vücudu ve ilk ateşi içine düşüren beline kadar dökülen uzun sarı saçları. Farklı bir güzellikti Elif. Duru ve masum. Kırılgan fakat bir o kadarda güçlü. Yaşının tam aksine olgun düşüncelere sahipti karısı. Giray'ın, en çok hoşuna giden özelliğide buydu.Avcundaki eli okşayarak ona düşündüğü şeyler konusunda biraz daha yardımcı olmaya çalışıp muzipçe konuştu.

 

"Bu kadar düşünecek ne var anlamadım? Karım değil misin ayrı kalmak istemiyorum." Kaşlarını hafifçe kaldırdı ve Elif'in yüzünün aldığı şekille eğlenircesine konuştu. " Üstelik ben sağlıklı bir erkeğim ve karım dururken ihtiyaçlarımı başkasıyla gidermek istemiyorum. " Elif'in gözleri kocasının açıkça ima ettiği sözler karşısında hayretle büyürken beyaz teni de hızla kızarmaya başlamıştı. Giray onun bu haline gülmemek için kendini zor tutarken elini boynuna uzattı ve dün geceki morlukların üzerinde hafifçe gezdirip ciddi bir ses tonuyla sözlerine devam etti." Yani Sidelya bir seneye kadar kendini hazırla. Hem benimle Amerika'ya gelmeye hemde gerçek anlamda karım olmaya." Elif şok etkisi yaratan sözlerle hızla yerinden kalktı ve utançtan gözlerini kaçırarak kapıya doğru ilerlerken homurdandı.

 

"Terbiyesiz! İma ettiğin şeylere bak!" Kapıyı açarak kendini dışarı attı ve derin bir nefes aldı. Fakat kocasının arkasından gelirken söylediği sözlerle bu mevzunun kolayca kapanmayacağını anlamıştı.

 

"Ne söyledim ki şimdi? Karım değil misin? Ne var bunda?" Elif kocasının hâlâ arsızca konuşmalarına devam etmesine sinirlenip hızla arkasını döndü ve kaşlarını çattı. Karısının yüzünün aldığı şekle kahkaha atmamak için yanaklarının iç kısmını ısıran adam, bakışlarına masum bir ifade yerleştirdi ve tekrar konuştu.

 

"Bakma öyle öldürecekmiş gibi." Elif tekrar arkasını dönüp merdivenleri inerken sesine şaşırmış gibi bir tını yerleştirerek tekrar konuştu.

 

"Ne yani başka kadınlarla mı ihtiyaçlarımı gidereyim? Bunu mu istiyorsun?" Elif indiği basamakta donup kalırken elini merdiven trabzanlarına uzatarak sinirle sıkıca kavradı ve arkasını dönerek öfkeli bakışlarını kocasına çevirdi.

 

"Sen başka kadınlarla birlikte olmayı ihtiyaç diye mi savunuyorsun? Gözün haram olandaysa bana sakın yaklaşma." Kıstığı bakışları ile kocasını sinirle süzdü. Yakışıklıydı hemde fazlasıyla. Üstelik dediği gibi ihtiyaçları vardı ama bu demek olmuyorduki başka kadınlarla birlikte olsun. Önce yapacağı zinadan korkması sonra ona karşı olan yükümlülüğünü düşünmesi gerekirdi. Giray Bey kendisi düşünmüyorsa o zevkle düşündüre bilirdi. "İhtiyaçları olan sadece sen değilsin! Unutmaki kadınlarında ihtiyaçları olur." Giray'ın yüzü karısının sözleri ile gerilirken düşündüğü şeylerle öfkenin damarlarında gezindiğini hissetti. Merdivenden inerken sert bir şekilde sordu.

 

"Ne demek istiyorsun sen? Ne ima ediyorsun?" Kendisine yaklaşıp başına dikilen adamın gergin halini aralarındaki mesafeden bile hissedebiliyordu kız. Bakışlarını meydan okurcasına Giray'ın gözlerine dikti.

 

"İma etmiyorum Giray söylüyorum! Senin düşüncelerin bana karşı saygısızlık niteliğinde. Üstelik zina gibi bir günaha sırf ihtiyaçların için davetiye çıkarıyorsun." Derin bir nefes alan kız işaret parmağını kocasının göğsüne vurarak sözlerine devam etti. " Benim de ihtiyaçlarım var ama senin kinin aksine zinaya yönelik değil. Bir birliktelik ihtiyaca dayalı olmamalı. Aşk yoksa da en azından sevgi ve saygıyla olmalı. Eğer senin bana karşı olan duygularında saygı bile yoksa istediğin kadına gidebilirsin! Ama bana bir daha parmağının ucuyla bile dokunamazsın demedi deme." Sözleri biten karısı arkasını dönüp hızla merdivenlerden inerken Giray işittiği son sözlerle hızla arkasından indi ve salona geçen kadının kolundan yakalalayarak şaşkın bakışları ile konuştu.

 

"Elif ben sadece şaka yapmıştım. Ben seninle evlendiğimden beri kimseye o gözle bakmadım ki." Tıttuğu kolu bırakarak kendini nasıl ifade edeceğini bilememenin sıkıntısı ile elini saçlarının arasından geçirdi. Karısını kırdığını biliyordu ama o açıdan söylememiştiki. Üzgün bakışlarını Elif'in öfkeli mavilerine odakladı.

 

"Sana Amerika'ya gidelim deyince sen çok düşünceli bir hale büründün. Bende hem muziplik olsun hemde artık bazı şeylerin değişmesini istediğimi bil diye söyledim." Sıkıntılı bir şekilde nefes alarak tekrar sözlerine devam etti. " Başka kadınlar blöftü. Belki benim halimi de düşünürsünde karar vermende yardımcı olur diye. Ama diğer sözlerimin arkasındayım." Elif kocasının kendini ifade etme çabasına içinden kıkırdarken salonda gözlerini gezdirdi ve tekrar çıkışa yönelerek mutfağa geçti. Adam söyledik lerinden pişman bir şekilde karısının arkasından ilerledi. Elif ocaktaki çaya bakarak çekmeceden iki fincan çıkardı ve çayları doldururken konuşmaya başladı.

 

"Bencede önce askerliğini yapsan iyi olacak galiba. Hem senin bu aşırı istekli haline şapların yardımcı olacağını düşünüyorum." Doldurduğu fincanı donup kalan kocasına uzatarak gülümsedi. " Neden öyle bakıyorsun askerde sizin bu azgın halinize karşı şap yada iğne kullandıklarını bilmiyormuydun?" Giray karısının elindeki fincanı alarak gözlerini devirdi.

 

"Sanki seks manyağıymışım gibi konuşma Elif! Unutmaki senle tanıştığımdan beri kimseye dokunmadığımı,hatta o gözle bile bakmadığımı söylemiştim." Kadın bu mevzunun bu kadar uzamasından sıkılarak başını olumlu anlamda salladı ve kalçalarını mutfak tezgahına yaslayarak çayından bir yudum alıp konuştu.

 

"Tamam kapatalım artık bu konuyu. Zamanı gelince konuşuruz." Giray'ın sabah bir şey yemeden evden çıktığını harırlayınca fincanındaki bakışlarını tekrar kocasına çevirerek sordu.

 

"Sabah bir şey yemeden çıktın evden açmısın?" Elif'in ilgili hali Giray'ın çok hoşuna gitmişti. Karısına doğru yaklaşırken elinde boş fincanla Demir girdi içeriye. Arkadaşlarının surat ifadesini gören ikili bir birine bakarken adam geldiği gibi aniden kapıya yönelerek söylendi.

 

"Ben çıkıyorum." Hatırladığı ayrıntıyla arkasını dönen adam Giray'a bakarak tekrar konuştu. " Akşam Asya'yla buluşacağız Elif'le tanışmak istiyordu ya onun için. Unutmayın sakın. Ben saati ve yeri bildiririm size." Giray ve Elif'in bir şey söylemesine izin vermeden hızla ayrıldı evden. Karı koca giden adamın arkasından şaşkınca bakarken Elif yüzünü buruşturarak mırıldandı.

 

"Bu da neydi şimdi?" Arkadaşının neden o halde olduğunu tahmin eden Giray,bir iki adımla karısına yaklaşıp önünde durdu.

 

"Asya'yla alakalıdır kesin." Karısının bakışları kendisine dönünce Giray ekmek dolabına doğru ilerlerken sözlerine devam etti.

 

"Sen boşver onu şimdi. Nasıl olsa akşam öğreniriz derdini." Dolaptan ekmeği alan adam tezgaha doğru ilerleyip elindeki ekmeği bıraktı ve elini karnına götürerek yüzünü buruşturup tekrar konuştu. " Ben çok açım. Dün akşamda pek bir şey yemedim. Yumurtalı ekmek yapar mısın benim için?" Elif kocasının haline gözlerini devirerek arkasını döndü ve tezgahtaki ekmeği alarak kesme tahtasının üzerine koydu.

 

"Ne kadar gamsız bir insansın sen! Görmedin mi halini ne kadar mutsuzdu." Giray ekmeği dilimleyen karısının yanına yaklaşarak tezgaha yaslandı. Bir süre karısını izleyen adam söylenmesine daha fazla dayanamayarak konuştu.

 

"Ne yapayım Elif? Kızı zorla Demir'e aşık edemem ya." Mutfak dolabının üst rafındaki kaseye uzanmaya çalışan karısının haline gülümseyerek, kaseye uzandı ve tezgaha bıraktı. Giray'ın bu hareketi ile Elif ters bakışlarını çevirerek tekrar konuştu.

 

"Tamam. Galiba haklısın." Dolaba doğru ilerleyen Elif iki yumurta ve süt alarak tekrar kasenin başına geçti. Yumurtaları kırarken aklına gelen şeyle bakışlarını tekrar kocasına çevirdi. "Annemleri aradın mı? Neden hala gelmediler?" Giray karısının ailesine karşı olan ilgisinden mutlu olurken fincanında kalan çayı yudumladı ve Elif'e cevap verdi.

 

"Ben eve gelirken görüştüm akşama dönecekler. Gönül Teyze'nin kardeşinin durumu da iyiye gidiyormuş." Kendini dikkatle dinleyen karısı sözlerinin bitmesi ile un kavonozunu dolaptan alarak tezgaha bıraktı. İkili beraberce ekmekleri hazırlamış ve bahçedeki masada çaylarını yudumluyordu. Giray karısının üzerindeki kıyafetlerini hâlâ değiştirmediğini fark edince çatal ve bıçağını tabağının kenarına bırakarak konuştu.

 

"Neden ben ne söylersem inadına tersini yapıyorsun?" Elif kocasının sözlerine anlam veremeyerek başını tabağından kaldırdı ve kıstığı bakışlarını kocasının gözlerine merakla odakladı.

 

"Ne yaptım ki şimdi?" Kendisine masumca bakan kızın üzerindekileri işaret ederek söylendi.

 

"Ben sabah giderken üzerindekileri değiştirmeni söylemiştim." Elif bakışlarını kıyafetlerine çevirdi ve unuttuğu şeyle alt dudağının köşesini ısırarak bakışlarını tekrar kocasına çevirdi. Adam tek kaşını kaldırarak sözlerine devam etti. "Ama sen sanki ben böyle bir şey söylememişim gibi umursamadan saatlerce böyle gezdin." Elif kocasının sesindeki ürkütücü tondan ve gözlerindeki karartıdan tırsarak bakışlarını kaçırdı. " Üstelik evde Demir ve yabancı bir erkek varken sen böyle dolaştın?" Tabağındakileri didikleyen kız ne cevap vereceğini bilemeyerek yavaşça başını kaldırdı ve fısıltıyla konuştu.

 

"Unuttum." Karısının yaramazlık yapan bir çocuk gibi hareket etmesi Giray'ı gülümsetirken ciddi durmaya çalışarak elindeki çatalı kaldırarak Elif'in üzerini işaret etti.

 

"Bir daha bu kılıkta dolanma. Bu sana son uyarım." Gözlerini çapkınca karısının üzerinde gezdirdi ve gülümseyerek göz kırptı. " Yoksa sana yapacağım şeylerden ben sorumlu değilim." Elif gözlerini kırpıştırırken kocasının ima ettiği şeyle hızla yüzü kızarmaya başladı. Kurtuluş olarak gördüğü boş çay fincanına uzanan kızın eli arkadan gelen sesle havada kaldı.

 

"Selam!" Giray masaya doğru yaklaşan sarışın,mavi gözlü gençle gözlerini devirirken Elif'te sesin geldiği yöne döndü ve gördüğü kişiyle gülümseyerek yerinden kalktı. Fakat koluna yapışan el onu tekrar yerine otutturmuştu.

 

"Sakın bu kıyafetlerle yerinden kalkacağını zannetme!" Elif şaşkınca kocasına bakarken o sözlerine devam etti. "Eğer yerinden kıpırdarsan yemin ederim dolabındaki bütün giysileri bu bahçede yakarım!" Karşısındaki adam çattığı kaşları ve gergin yüzüyle oldukça kararlı görünüyordu. Elif onu daha fazla kızdırmamak için başını olumlu anlamda salladı. O sırada Talha'da masaya yaklaşmıştı. Giray sırıtarak gelen adama bakarak homurdandı.

 

"Sana da selam. Zamk gibi yapışıyor herifçioğlu kurtuluş yok mübarek." Son sözlerini fısıltılı bir şekilde söylesede Elif duymuş ve uyaran bakışlarını kocasına göndermişti. Giray ise ne var dercesine başını sallarken Talha masanın başında durdu ve ikilinin üzerinde göz gezdirerek konuştu.

 

"Kahvaltı keyfi yapmak için biraz geç değil mi?" Masaya çevirdiği bakışları yumurtalı ekmekleri görünce sevinçle parladı ve hemen tabağa uzanıp bir tane aldı. Giray onun bu hareketinden hiç hoşlanmamıştı.

 

"Karımla kahvaltı keyfi yapacağım zaman sana sormam gerekiyordu tabi afedersin." Talha,Giray'ın alaylı sözlerini umursamadan omzunu silkip ekmeğinden bir ısırık daha aldı. Kendini umursamadan hâlâ tıkınmaya devam eden genç adamla Giray elini cebine koyup dişlerini sıkarak konuştu. "Afiyet olsun!" Talha olumlu anlamda başını sallarken Giray öfkeyle başını çevirip tekrar adama döndü. "Niye geldin sen lan?" Kocasının Talha'ya karşı olan tavrına Elif yerinden kalkıp müdehale etmek isterken kendisine dönen sert bakışlarla sandalyesine korkuyla sindi. Ağzındaki lokmayı yutan genç adam elini cebine sokarak bir anahtar çıkarıp Giray'a uzattı.

 

"Motorun anahtarı." Giray bakışlarını kısıp sertçe bakınca Talha panikle konuştu.

 

"Hey! Sakin ol inan tek bir çizik bile yok! Ön bahçede motor."Adam cevap vermeden tek kaşını kaldırıp öylece baktı. Talha'da elindeki ekmeğin son lokmasını ağzına atarak ona bakıp ne oldu dercesine göz kırpıp başını sallayınca Giray öfkeyle kükredi.

 

"Lan gitsene! Daha bakıyor!" Genç adam iki kaşını bir den şaşkınca kaldırarak ellerini kaldırdı ve ağzındaki lokmayı yutup Elif'e doğru eğildi.

 

"Ne si var bunun? Zincirini kopartmış gibi saldırıyor?" Elif arkadaşının sözleri ile kıkırdayıp omuz silkerken Giray tekrar bağırdı.

 

"Lan git demenin nesini anlamıyorsun? Yürü git!" Talha başını sallayarak Elif'le vedalaştı ve yan gözle Giray'ı kontrol edip masadaki ekmeğe tekrar uzandı. Fakat ensesine yediği darbeyle inleyerek doğrulmak zorunda kaldı.

 

"Benim lan o ekmekler benim! Ne demeye sulanıp duruyorsunuz?" Talha ensesini ovarken kırılmış gibi söylendi.

 

"Ne var yani bir tane aldıysam? Bitmedi ya çok kıymetli ekmeklerin?" Giray sabır dilenircesine elini yüzünde gezdirerek Talha'nın yüzüne doğru tısladı.

 

"Talha! Siktir git kardeşim!" Genç adam olumlu anlamda başını salladı ve masadan kaptığı ekmekle hızla kaçtı. Giden adamın arkasından homurdanan Giray çay doldurmak için kalkan karısına dönerek sinirle konuştu.

 

"Sen yüz veriyorsun buna!" Elif elinde fincanla kalakalırken Giray sözlerine devam etti. " Bak Elif buna bu kadar yüz verme elimde kalacak yoksa!" Elif bıkkınlıkla nefesini dışarı vererek ayaklarını sertçe yere vura,vura mutfağa doğru ilerledi.

 

Kahvaltıdan sonra Elif ders çalışacağını söyleyerek odasına çekilirken Giray'da, Mehir'i kurtarmak için çıkar yol arıyordu. Bir kaç sefer daha Araz'la görüşmüş,daha sonra da Sinan'ı arayarak yapabilecekleri şeyler hakkında bilgi edinmeye çalışmıştı. Gerçi konuştukları konuyu Sinan'ın anladığından pek emin değildi. Telefonuna gelen mesajla saatin epey ilerlediğinin farkına varan adam çalışma odasından çıkarak Eşif'in odasına doğru ilerledi ve önünde durduğu kapıyı çalarak konuştu.

 

"Elif!" Gelmeyen cevapla bakışları kısılan adam kapıyı çalarak tekrar konuştu.

 

"Elif,ses ver yoksa gireceğim." Aklı sıra tripmi yapıyordu küçük hanım? Banyodan çıkan kız Giray'ın son sözlerini duyması ile panikle bağırdı.

 

"Sakın!sakın gelme duştan çıktım şimdi. Müsait değilim!"Karısının sözleri ile yüzüne sinsi bir gülümseme yayılan adam sağ omzunu kapıya yaslayarak tekrar konuştu.

 

"Ne var canım? Ne olacak sanki duştan çıktıysan? İçeri girip bir şey söyleyip çıkacağım." Kızın gözleri hızla açılırken bornozunun kuşağını iyice sıktı.

 

"Giray saçmalama!" Hızla etrafına göz gezdirdi. Kahretsin ki kıyafetlerini de hazırlamamıştı. Giray karısıyla uğraşmaktan zevk alırken,onun şaşkın ve korkmuş yüzü gözlerinde canlanınca gülmemek için yanaklarını ısırdı.

 

"Ne var sanki girsem içeriye. Hem yakında o sakladığın şeylerin hepsini göreceğim unutma." Karısından hiç ses çıkmıyordu. Korkudan donup kalmıştı anlaşılan. Kapı koluna hafifçe dokunarak oynattı ve oyununa devam etti.

 

"Ha bu gün görmüşüm ha bir sene sonra ne farkeder?" Elif aynanın önündeki parfüm şişesini hızla kapıp vurmaya hazır bir şekilde kaldırdı.

 

"Gelme! Vallahi elimdeki parfüm şişesini kafana yersin Giray." Daha fazla dayanamayan adam küçük bir kahkaha atarak konuştu.

 

"Tamam! Sakin ol sadece şakaydı. Elindeki şişeyi şimdi sakince yerine bırak ve beni dinle bebek." Elif tuttuğu nefesini bırakırken kocası sözlerine devam etti. "Demir mesaj attı. Bir saat sonra buluşacağız. Hazırlanınca haber ver." Elindeki şişeyi aldığı yere bırakan kız rahat bir nefes verirken dışarı doğru seslendi.

 

"Tamam." Karısının kısa cevabı bile korkusunu anlamasına yetmişti. Onun bu haliyle eğlenen adam odasına doğru ilerledi ve karısını beklerken duşun onada iyi geleceğini düşünerek banyoya girdi.

 

İkili geldikleri mekanda Demir ve Asya'yı beklerken Giray hâlâ söyleniyordu.

 

"Bence senin dolabını yenilemek lazım." Elif gelene kadar işittiği sözlerle çatlayacak dereceye gelmişti. Yanaklarını şişirek ofladı ve kocasına dönerek çemkirdi.

 

"Yeter artık bunun neyini beğenmedin anlamadım ki? Üç sefer kıyafetimi değiştirdim yine beğendiremedim." Kız kollarını göğsünde birleştirdi ve suratını asarak Giray'a tepkisini belli etmeye çalıştı. Genç adam karısının bu hareketine sinirle başını çevirdi ve hatırladığı giysilerle sakin olmaya çalışarak konuştu.

 

"Konuyu seni beğenmiyormuşum gibi lanse ettirme. Ben o giysileri beğenmedim." Masanın üzerinden karısına doğru uzanarak bir işareti yaparak tekrar konuştu.

 

"Birinci giydiğin elbise hem çok kısaydı hemde vücudunu sarmıştı.Bütün hatların meydandaydı." Elif'te sinirlemeye başlamıştı. O da tıpkı kocası gibi masanın üzerine eğilip tısladı.

 

"Ben öyle bir elbise giymem. Elbisem dökümlü bir modeldi. Nasıl hatlarımı belli edebilir acaba?"Giray karısının sözlerini umursamadan omuz silkince Elif öfkeyle tekrar konuştu. " Peki! İkinci kıyafetimin nesi vardı?" Kıyafeti düşünen adam gözlerinin önünde canlanan görüntüyle gülümsedi ve masanın üzerinden tekrar konuştu.

 

"Hiç bir kusuru yoktu. Aksine sana çok yakışmıştı. Ama dışarıda o kadar güzel gözükmene gerek yok değil mi karıcığım?" Elif şaşkınlıkla bakarken Giray karısının üzerindeki buz mavisi elbiseyi süzdü. Bu elbisede diğerinden daha çok yakışmıştı. Ama bir türlü çıkarttıramamıştı. Gözlerini etdafında tehlikeli bir şekilde gezdirirken konuşmaya başladı. " Bu elbiseye gelecek olursak hiç beğenmedim. Kumaşı çok ince. Röntgen cihazı gibi içini gösteriyor mübarek." Elif hemen başını eğerek çattığı kaşları ile elbisesini kontrol etti. Çok az göğüsleri gözüküyordu ama bu kumaştan değil elbisenin dekoltesindendi. Başını kaldırdığı anda kocasının da aynı noktaya baktığını gören Elif onun bakışları ile utanırken söylenmeyi de ihmal etmedi.

 

"Bence gayet güzel bir elbise. Hem senin dediğin gibi bir elbise bile olsa, oda senin bu gün yaptığın şeylerin cezası olurdu." Çatılan kaşları ile tekrar masanın üzerine eğilen adam sinir bozucu bir şekilde güldü.

 

"Benim sana vereceğim cezanın yanında seninki sadece beni tahrik etmeye yetiyor karıcığım." Elif bir şey söylemek için ağzını bir kaç defa açıp kapadı. Onun bu hali Giray'ın kıkırdamasına sebep olurken Demir ve Asya masaya yaklaşarak gülümsedi.

 

"İyi akşamlar." Giray ve Elif gördüğü ikili ile hemen tartışmayı keserken Demir, Asya'yı ikisiyle de tanıştırmıştı. Masaya oturan dörtlü bir süre günlük mevzulardan konuşmuş daha sonra koyu bir muhabbete dalmıştı.

 

Giray ve Demir,Mehir'in durumunu konuşurken Asya ve Elif'te,Serdar hakkında konuşuyordu. Elif ve Asya lavobo için masadan ayrılırken arkada kalan ikili giden kızları süzdü. Canlı müziğin olduğu mekanda bir grup genç sadece enstrümanlarını çalıyordu. Gençleri süzen ikili bardak larındaki sıvıyı içip tekrar masaya bıraktı ve Demir bir iç çekişin ardından konuşmaya başladı.

 

"Serdar gitmiş. Asya perişan. Peder illa ortağımın kızıyla evleneceksin diye tutturdu. Yemin ederim çıldıracağım Giray." Arkadaşının omzuna elini koyan adam teselli etmek istercesine hafifçe sıkarken Asya ve Elif'te lavoboda makyajlarının bahanesi ile konuşuyorlardı.

 

"Ne zaman dan beri Serdar'ı seviyorsun?" Asya dolan gözlerini kırpıştırarak yanındaki kıza baktı ve fısıltıyla acı çekercesine konuştu.

 

"Kendimi bildim bileli." Söyleyeceği şeyin utancı ile bakışlarını kaçıran kız kızaran yüzüyle tekrar konuştu. " Hâlâ çok seviyorum onu." Elif arkadaşının eline uzanarak avcunun içine aldı ve hafifçe sıkarak gözlerine anlayışla bakarak konuştu.

 

" O sana hiç bir zaman ümit vermemiş ki Asya. Üstelik artık evli bir adam olduğunu kendi ağzınla söyledin." Asya kendisininki gibi mavi olan gözlere acıyla bakarak fısıldadı.

 

"Unutmak istiyorum onu! Ben evli bir adama aşık olacak kadar aciz değilim Elif." Asya'yı kolları arasına alan kızında ortamdaki duygusal hava yüzünden gözleri dolmuştu. Derin bir nefes alarak gözyaşlarını geri itekledi ve titreyen sesiyle konuştu.

 

"Demir abime bir şans ver Asya o seni çok seviyor. Emin ol onu tanıdıkça sende çok seveceksin."

Asya sarıldığı arkadaşından ayrılarak yüzünde oluşan acı çeker gibi bir ifade ile başını olumsuz anlamda sallayarak konuştu.

 

"Demir'e bu kötülüğü yapamam.O beni her zaman mutlu eden,güldüren,sevgisiyle yaralarımı sarmaya alışan bir arkadaşım oldu." Gözyaşalarını parmak uçları ile silerek sözlerine devam etti. " Benim yüzümden üzülmesine dayanamam. Onun yeri bende çok farklı. Sanki yıllardır tanıyorum. Bir tarafım eksikmiş ama onu bulunca tamamlanmış gibi. Fakat ben aşk gibi derin bir mevzuda Demir'i üzemem çünkü ona aşık değilim." Sözleri biten kız musluğu açarak yüzüne bir kaç kez su çarptı. Elif'in uzattığı peçete ile yüzünü kurularken Elif düşünceli bir şekilde konuştu.

 

"Ya Demir abimi de kaybedersen?" Kaşları çatılan Asya aniden içine çöreklenen acıya amlam veremezken kıstığı bakışları ile şüpheyle konuştu.

 

"Ne demek istiyorsun Elif? "Demir'in uyarısını hatırlayan kız ne diyeceğini bilemezken kırdığı potu toparlamaya çalışırcasına konuşmaya başladı.

 

"Biliyorsun abim Asker. Bu sene ilk görev yeri belli olacak. Büyük ihtimalle doğu çıkar diye düşünüyorum." Yanındaki kızın eline tekrar uzanan Elif gözlerinin içine yalvarırcasına bakarak sözlerine devam etti. " Asya abim mesleğine aşık bir adam. Ama sanada aşık. Ne sensiz mutlu olur,nede çocukluktan beri hayali olan mesleği yapamazsa." Asya dahada kötü olmaya başlamıştı. Elif'in sözlerine anlam veremeyerek bakarken şüpheyle sordu.

 

"Ben sözlerinden bir şey anlamıyorum Elif. Tamam Demir beni seviyor bunu bende biliyorum ama mesleğinin benimle ne alakası var?" Elif arkadaşının koluna girerek kapıyı açıp çıktı ve sözlerine devam etti.

 

"Eğer sene sonuna kadar senin kalbini çalamazsa Mesleğini bile bırakabilir. Seni sonsuza denk bekleyeceğini bilsede, üstelik hayalini kurduğu geleceğe, yani mesleğine maal olacağını bilsede yapar bunu." Asya'nın gözleri şaşkınlıkla açılırken ne diyeceğini bilememişti. O da biliyordu Demir'in mesleğini ama bir gün gideceğini hiç düşünmemişti. Demir onun tek dayanağı olmuştu. Onuda kaybetmek istemiyordu. İçindeki aşka lanet etti. Onun yüzünden çok sevdiği bir insanın kalbini acıtıyordu sürekli. Kendi yaşadığı duyguları Demir'e de tattırıyordu. Karma karışık duygular içerisinde masaya yaklaştılar. İkili sahnedeki gruba şaşkınca bakarken Asya ve Elif'in de bakışları gruba döndü. Elindeki gitarı bırakarak gördüğü dörtlüye yaklaşan Talha sırıtarak kınuştu.

 

"Elif ne işiniz var sizin burada?" Giray cinnet geçirme derecesine gelmişti artık. Bu çocuk her yerde karşılarına çıkmak zorunda mıydı?

 

"Tanışma yemeği." Yanındaki kızı gösteren Elif tekrar konuşmaya başladı." Demir abinin arkadaşı Asya." Tanışan ikli kısa bir muhabbetten sonra masaya oturdu. Giray, Talha'ya ters bakışlarını yollarken bir taraftan da homurdandı.

 

"Sen ne halt yiyorsun burada? Üsrelik her yerde karşılaşmamız da bayağı şüpheli bir durum." Astığı suratı ve sert sözleri ile karşısındaki gençten bir cevap bekledi. Talha'da karşısındaki adamı fazla bekletmeden arkasında kalan grubu işaret ederek cevabını verdi.

 

"Onlar benim grubum. Tatillerde ve haftanın bazı günlerinde burada sahne alıyoruz." Giray elini masaya sertçe vurarak Talha'nın gözlerine baktı. Diğerleri de şaşkınca birbirine bakarken tekrar konuştu.

 

"Sen sağlık okumuyor musun oğlum? Ne ayaksın sen birde çalgı çengiyle çıkıyorsun karşımıza." Talha, Giray'ın sözlerine ufak bir kahkaha atarak söylendi.

 

"Sende Mimar sın ama enduro yarışlarında ülkemizi temsil ediyorsun." Demir ve diğerleri konuşmanın sonunun nereye gideceğini merak ederken Talha sözlerine devam etti. "Belki bende senin gibi hobilerimle ünleneceğim ve Eurovision'a katılacağım." Talha'nın cevabı ile masadakiler kıkırdarken Giray'ın ters bakışları ile sustular. Talha,Elif'e dönerek konuştu.

 

"Bir parça söyleyerek bize solistlik yapmaya ne dersin Elif?" Kızın gözleri kocasının sert bakışlarını bulunca evdeki kıyafet değiştirme eziyetinin intikamını almak için hızla başını salladı. Giray'ın hızla açılan ağzını görünce ona fırsat vermeden tekrar konuştu.

 

"Ama bir şartım var! Demir abim de gitar çalacak ve bana eşlik edecek." Asya ve Elif,Demir'in de gönlünü yapmıştı şimdi masada Asya ve Giray sahnedeki ikiliyi izliyordu. Adam karısına öldürecek gibi bakarken Asya'da Demir'i süzüyordu.

 

Esmer tenliydi Demir. Asya onun yanında bir hayli kısa kalıyordu. Asya'nın bakışları bir süre Elif'le konuşan adamın vücudunda gezindi. Muhteşem bir vücudu vardı Demir'in. Kızların ağzının suyunu akıta bilecek derecedeki kasları,çıkık elmacık kemikleri,sert yüz hatları,inatçı bir çene ve inatçı bir burunla bütün kızların kalbini hoplatacak kadar yakışıklıydı. Gözleri Demir'in gözleri ile buluşunca adamın vücudunu süzmenin verdiği utançla, Demir'in çapkınca göz kırpması bir oldu. Onun bu hareketi Asya'yı daha çok utandırırken içinde bir yerlere de değişik bir etki bırakmıştı. Elif'in sözleri aklına gelirken ortamı hafif bir müzik sesi kapladı.

 

Elindeki gitarın tellerine dokunarak Asya'nın gözlerine acıyla bakan adam, şarkıyı mikrofona doğru mırıldanmaya başladı.

 

Seni gördüğüm zaman dilim neden tutulur

Seni gördüğüm zaman güller elimde kurur

  

Gözlerine değen kahverengi gözlerdeki acı Asya'yı daha çok üzüyordu. O Demir'in mutlu olmasını istiyordu. Gözleri böyle acıyla değil her zamanki gibi yaramaz bir çocuğun bakışları gibi parlamalıydı. Karşısındaki adamın gözlerine oda acıyla baktı ve fısıldası.

 

"Bazen aşk bile yetersiz kalıyor Demir. Önceden tanışmak gerekiyor. Keşke seni daha önceden tanısaydım."

 

Seni gördüğüm zaman hayat sanki son bulur

Gözlerine bakınca dünyalar benim olur

 

Biraz önce yanındaki kızın acıyla sözleri işiten adam kıza yaklaşarak gülümsedi ve konuşmaya başladı.

 

"Demir'e bir şans ver Asya. Ona bir ümit verki gemilerle birlikre limsnlarıda yakmasın bu deli herif." Asya yanındaki adamın sözleri ile ona dönerken o sözlerine devam etti.

 

"Eğer kardeşime karşı ufacık bir his bile yoksa içinde bırak kendi yoluna gitsin." Giray'ın biraz önceki gülümseyen yüzü sert bir ifadeye bürünürken sözlerine devam etti. "Senin aşkın için mesleğinden vazgeçecek. Ailesinden vazgeçecek. Çünkü babası,oğlunu ortağının kızıyla evlendirmeye çalışıyor." Giray bakışlarını Demir'e çevirerek baktı ve derin bir nefes aldı. Bakışlarını tekrar yanındaki kıza çevirerek gözyaşları ile dolmuş mavi gözlerine baktı. " Eğer onun elini tutmayacaksan bırak, ailesinin istediği kızla evlensin. Çocukluğundan beri hayalini kurduğu mesleği yapsın. Evet mutlu olmayacak belki ama bir seçim yapmak zorunda kalmayacak." Bakışları acı çeken kızın yüzünü incelerken o kararlı bir ses tonuyla son sözlerini söyledi. " Ya elinden tut sana yardım etmesine izin ver ikinizde mutlu olun, yada benim kardeşimin hayatıyla oynama Asya." Giray karşısındaki kızında aynı acıları çektiğini biliyordu. Ama bir yaranın irinini akıtmayınca o yara kabuk bağlamazdı.

 

Susma gönlüm sen söyle haydi gönlüm sen söyle

Aşkımı sevgiliye derdimi sevgiliye

 

Haydi söyle onu nasıl sevdiğimi

Haydi söyle rüyalarda gördüğümü

Haydi söyle uykusuz gecelerimi

Haydi söyle

 

Seni gördüğüm zaman beni bir ateş sarar

Seni gördüğüm zaman yanar yüreğim yanar

 

Şarkının son mısralarını Elif söylerken,Giray karısının sözleri ile dudaklarını ısırdı ve çapkınca gülümseyerek başını salladı. Elif kocasının hareketi ile hafifçe gülümserken

Şarkının sözlerine devam etti.

 

Seni gördüğüm zaman canlanır tüm anılar

Seni gördüğüm zaman durur bütün zamanlar

 

Giray'ın da canlanmıştı tüm anılar gözünde ve hatırladığı anıyla gülen yüzü bir an acıyla kasıldı. Kocasının değişen yüz şekliyle Elif'in kaşları da çatılırken Giray düşüncelere dalmıştı.

 

Her şey yolunda giderken Elif'e nasıl söyleyecekti, Baba'nın ölümüne ben sebep oldum diye. Söylemezse içi rahat etmiyordu. Üstelik bir de tehtit meselesi vardı. Kendisi söylemezse onlar söyleyebilirdi. Sıkıntıyla yüzünü buruşturdu. Ufacık bir şeyden bile mutlu olurken birden buğazına satılıyordu sanki sakladığı sır. Nasıl bir azaptı bu? Askere gitmeden önce bütün bu meseleleri halletmeliydi. Bakışlarını tekrar karısına çevirdiğinde sahneden inip kendisine doğru yaklaştığını gördü ve yerinden kalkarak onu bekledi. Elif kocasının tuhaf hareketlerine anlam veremezken o yanına gelen karısının elini kavrayarak diğerlerine döndü.

 

"Biz gidiyoruz. Benim Elif'le konuşmam gereken önemli bir mesele var." Elif ve Asya şaşkınlıkla bir birine bakarken Demir anladığı mevzu ile endişeyli bir şekilde sordu.

 

"Eminmisin kardeşim? Sonra pişman olma." Giray kısa bir süre düşündükten sonra kararlılıkla başını salladı.

 

"Söylemezsem gidince çok pişman olurum esas Demir." Karısının çantasını eline tutuşturarak çıkışa doğru ilerledi.

 

OY VERİP YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN...

 

yitenumutlar

 

 

Loading...
0%