Yeni Üyelik
19.
Bölüm
@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı : Barış Manço - Gamzedeyim Deva Bulmam

 

Odaya dolan acı dolu inlemeyle Elif biraz da olsa kendine gelebilmişti. Mavi gözleri endişe ile kısılırken yavaşça geri çekildi ve gece lambasının düğmesine dokunarak ışığın odayı aydınlatması ile bakışlarını Giray'a çevirdi.Kocasını endişeyle süzen kızın içine yayılan korku saniyeler geçtikçe büyürken Giray'ın acıyla kasılan yüzüne tekrar çevirdi bakışlarını. Görünürde bir şey yoktu fakat kocasının mimikleri acı çektiğini ifade eder cinstendi. Elif'in endişeli bakışları ve odadaki sessizlikle Giray onu daha fazla korkutmamak için gülümsemeye çalışsada karısının elleri vücudunda şüpheyle gezinmeye başlamıştı bile. Göğsünde dokunan eli tutarak dudaklarına götürdü ve özlem dolu bir öpücük bırakarak fısıldadı.

 

"Bebeğim beni bu kadar özlediğini tahmin etmemiştim doğrusu." Sözlerine muzip bakışlarıda eşlik ederken karısının huzursuz haliyle,tuttuğu elinden çekerek birlikte yatağa uzandı. " Seni anlıyorum ama evlenmeden olmaz." Giray'ın kollarından kurtulmaya çalışan kız onun imalı sözlerini umursamadı. Boşta kalan eliyle tekrar kocasının vücudunu kontrol etmeye başladı.

 

"Niye öyle acıyla inledin?" Başını kocasının göğsünden hafifçe kaldırarak korku dolu bakışlarını Giray'ın iri gözlerine çevirdi ve elleri görevine devam ederken tekrar konuştu. "Giray bir şeyin yok değil mi?" Adam tereddütle gülümsedi ve vücudunda gezinen eli tutmaya çalışarak tekrar fısıldadı.

 

"Bir şeyim yok güzelim. O acı dolu inleme son günlerdeki yemeklerin şapsız olma..." Karnının üzerinde duran elle gerilen adamın sözleri yarım kalırken Elif,Giray'ın karnındaki sertliğin sebebine odaklanmıştı. Kaşları hızla çatılırken parmakları kocasının gömlek düğmelerini açmaya başlamıştı bile.

 

"O...o şey neydi?" Karısının titreyen sesiyle sorduğu soru Giray'ı iyice gererken düğmelerini çözen eli tutarak bakışlarını birleştirmeye çalıştı.

 

"Canım,sakin ol. Yok bir şey." Kızın inanmayan bakışları gözleri ile buluşunca gülümsedi. " Sakin ol canım. Bak çok yorgunum izin ver biraz dinleneyim." Elif kocasının gerilen bedeninden ve elinin altındaki sertlikten daha çok şüphelenirken dolan gözleri ile kararlı bir şekilde fısıldadı.

 

"Görmek istiyorum!" Giray'ın mırın kırın etmesine aldırmadan titreyen elleri ile tekrar düğmeleri çözmeye başladı. Onun bu üzgün hali Giray'ın daha çok acı çekmesine sebep olurken yerinde hafif kıpırdanarak Elif'i durdurmaya çalıştı.

 

"Elif bak. Endişelenicek bir şey yok. Sakin ol tamam mı? Sadece ufak bir yara." Elif'in gözünden yaşlar damlarken gördüğü şeyle acı çekercesine mırıldandı.

 

"Aman Allah'ım!" Giray'ın karnının bir kaç santim üzerinde büyük bir bandaj vardı. Elini yaraya doğru uzatan kız kocasının canını acıtmaktan korkarcasına üzerinde gezdirdi. Yaşlarla dolu mavi gözleri Giray'ın gözlerini bulurken üzgünce fısıldadı.

 

"Canın çok acıyor mu? Nasıl oldu bu? Niye daha önce söylemedin?" Ellerini saçlarından geçiren kız öfkeyle mırıldandı. "Of Giray! Resmen üzerine atladım! Kim bilir canın ne kadar yandı?" Parmakları tekrar yaraya doğru uzanırken Giray karısını bileğinden kavrayarak yanına çekti. Kollarının arasındaki kızın saçlarına yüzünü gömerek kulağına doğru fısıldadı.

 

"Sakinleş biraz. Yoksa annemlere basılacağız. Ben iyiyim. Biraz dinleneyim her şeyi anlatırım." Kocasının sesinin gerçekten yorgun çıktığını fark eden kız onu daha fazla üzmemek için başıyla sözlerini onayladı. Ne olduğunu çok merak ediyordu ve korkuyordu ama öncelikle Giray'ın dinlenmesi gerektiğininde bilincindeydi. Gözünden akan yaşı elinin tersiyle silerken Giray uyku mahmuru bir ses tonuyla tekrar fısıldadı.

 

"Üzerime atlamanda sakınca yok Sidelya. Doktor bu yaranın seks hayatımızı etkilemeyeceğini söyledi,yani üzerimde ola bilirsin sevgilim." Gözleri şaşkınlıkla açılan kız tam dirseğini kocasına geçirecektiki yarası aklına gelince vazgeçmek zorunda kaldı. Görmüyor muydu halini bir de dalga geçiyordu bu adam?Dudaklarını büzerek çatallaşmış sesiyle alınmışcasına konuştu.

 

"Çok kötüsün Giray! Şu halinle bile aklın hep cinsellikte." Burnuna dolan hasret kaldığı koku,işittiği o buğulu ses,kollarındaki aşık olduğu kız kendini cennet'te gibi hissediyordu adama. Huzurun adı Elif'ti onun için. Yüzüne mutlu bir gülümsesme yayılırken karısı sözlerine devam etti. " Ben senin için ölüp,ölüp dirileyim,ne oldu diye kendimi paralayım burada ama sen dalga geç benimle. Cidden çok kötüsün." Dudaklarını Elif'in boynuna bastıran adam kızın içini titreten bir ses tonuyla konuştu.

 

"Sen hayatıma girdin, ben her şeyin anlamını seninle öğrendim. Mesela masumiyet. Seni gördüğüm ilk anda günahkar gözlerimle senin masumiyetini kirletmekten korktum." Elif kocasının göğsünden başını kaldırrdı gözlerine bakabilmek için. Giray onun bu hareketi ile gülümseyerek yatakta yan döndü ve Elif'i de yanına çekerek tekrar yatmasını sağladı. Karısının yastığa ipek misali dağılan saçlarını okşarken gözlerine bakarak sözlerine devam etti. "Sonra Kader denilen şeyin gerçekten var olduğunu öğrendim. Küçük yaşına rağmen senin içindeki inanç ve huzur beni,sana doğru çekmeye başladı. İşte sana doğru çekildiğimi anladığımda farkına vardımki sen benim kaderimsin." Elini kocasının yüzüne doğru uzatıp gözlerindeki şefkatle parmaklarını gezdirdi." Sonra ümit etmek insanı ayakta tutuyormuş onu öğrendim. Senin de bana karşı bir şeyler hissetmeni ümit ettim hep.Sabretmeyi öğrendim. Onuda sen öğrettin. Amerika'da kaldığım süre boyunca bana olan kızgınlığın, inadın bana sabretmeyi de öğretti." Elif'in dudakları yana doğru kıvrılırken Giray karısının burnuna ufak bir öpücük bıraktı ve gözlerinin en derinine bakarak fısıldadı. " Sevmeyi öğrendim. Sen bana sevmenin tenlerin teması,şehveti,ihtirası ile değil kaçamak bir bakışla bile utanılıp,yakalandığında kızaran bir yüzle bile sevginin ve anlamını, sevmeyi öğrettin." Karısının yanağına doğru uaznarak parmaklarını yüzünün her karesinde gezdirdi. "Özlemi, hasreti,beklemeyi ve ayrılığın acısını da seninle öğrendim. Özlem ve hasret kokan sesin beklemeyi öğretti. Sen burada gözyaşı dökerken bana ayrılığın ne kadar acı olduğunu öğrettin. Yanında olamamak,gözyaşlarını silememek,seni kollarıma alıp,her zaman bana verdiğin o huzuru sana verememek ayrılığı öğretti bana. İşte en çokta içlerinde bu koydu Elif."Giray'a yavaşça yaklaşarak dudaklarına masum bir öpücük bırakan kız geri çekildi ve kocasının gözlerine muzipçe baktı. Yeterince acı çekiyorlardı ve o Giray'ın içinde bulunduğu duruma ve üzülmesine dayanamıyordu.

 

"Hmm. Ben nelerde öğretmişim sana? O zaman sen, soracağım soruya cevap ver de ben de bir şeyleri senden öğreneyim Giray Eyyüboğlu." Genç adam gülümseyerek başını sallarken Elif yüzüne yayılan sinsi sırıtışla tekrar konuştu. "Bir zamanlar benimle evlenmek istemeyen,beni bir yük olarak gören o ağabeye ne oldu?" Yüzünde hasretle gezinen parmaklar anında hareket etmeyi keserken,gözlerindeki pişmanlık kızın içini gülme isteği ile doldurmuştu. Kendisini zor tutarken kocasının çatılan kaşları ve gerilen yüzüyle Elif kahkahayı bastı. Onun oynadığı küçük oyun Giray'ın kalbini sıkıştırmaya yetmiş ve sinirle homurdanmasına sebep olmuştu.

 

"Hiç komik değil!" Kahkahasını zar zor bastıran kız hala yüzünde duran gülümseme ile genç adama cevap verdi.

 

"Sana ilk abi dediğimde de suratın bu hali almıştı.Hatta daha sonra söylediğimde de." Kocasının yüzüne uzanarak tıpkı onun gibi hasretle parmaklarını gezdirdi. Giray'ın yeni çıkmaya başlayan sakallarının teninde bıraktığı hisle, asık olan yüzüne bakarak tekrar gülümsedi.

 

"Tamam asma yüzünü sadece küçük bir şakaydı.Ben o zamanlar ağabey kelimesini seni kızdırmak için söylüyordum." Karısının savunması ile tek kaşını inanmadığını belli etmek istercesine kaldırdı. Onun bu hareketi ile gözlerini deviren Elif tekrar konuştu. " Söylediklerim doğru." Giray hala aynı bakışlarla karısının gözlerine bakınca Elif dudağını bükerek düşünüyormuş gibi yaptı. " Belki biraz da saygıdan olabilir. Hani büyüksün ya benden. Ama içimden gelerek söylemedim hiç bir zaman. Çünkü sen farklıydın. Çünkü ben o zamanlar pek anlayacak durumda olmasamda bana kocam olduğunu söyleyip,sabırla seni öyle görmem için ellerinden geleni yapıyorlardı." Karısını belinden tutarak kendine biraz daha yaklaştıran adam. Onun kıpırdanmalarını umursamadan başına bir öpücük bırakarak fısıldadı.

 

"Şu saatten sonra ister kocan olarak gör,ister abi olarak gör umrumda değil güzelim." Kocasının kolları arasında rahat bir pozisyon bulana kadar kıpırdanan kız, sıcaklığına biraz daha sokuldu. Onun bir kedi misali sıcaklığına sokulmasına gülümseyen adam tekrar konuştu. "Hep böyle kollarımda ol, sıcak nefesini hep böyle tenimde hissedeyim o bana yeter." Giray'ın sözleri ile kolunu beline sardı ve boynuna içindeki özlemi aktarırcasına bir öpücük bırakıp fısıldadı.

 

"Seni çok seviyorum. Ne olur beni bir daha bırakma!" Elif'in sözleri adamın boğazına bir yumru gibi oturmuş cevap verememişti. Göz kapakları vücudunun yorgunluğuna daha fazla karşı koyamayıp ağırlaşırken oda karısı gibi fısıldadı.

 

"Sen benim nefesim sin! İnsan öleceğini bilerek nefes almaktan vazgeçermi Sidelya?"

 

Giray yorgunluğuna yenik düşerken Elif'te sanki aylardır ilk defa aradığı huzuru bulmuşcasına gözlerini kapattı ve kocasının kokusunu içine çekti. Dudakları yana doğru kıvrılırken oda kendini huzurlu bir uykunun kollarına bırakmıştı.

 

Kolundaki saate bakan adam,saatin gösterdiği rakamlarla endişeyle karısına seslendi.

 

"Ayten." Elindeki çay fincanını uzanarak sehpaya bırakan kadın bakışlarını kocasına çevirdi. Karısının tuhaf halleri ile iyice şüphelenen adam sertçe konuşmaya başladı.

 

"Yahu kadın ne oluyor bu evde? Elif kahvaltıya neden inmedi? Gönül niye mutfaktan çıkmıyor ve sen tüm bunlara rağmen hiç bir şey yokmuş gibi niye çakıldın kaldın o koltuğa?" Kadın omuzlarını silkip kocasından gözlerini kaçırarak söylendi.

 

"Ay ne olacak canım? Gönül akşam yemeği ile uğraşıyor,Elif'te dersleri ile uğraşıyordur.Sende amma kuruntu yaptın." Adam duydukları ile sabır dilenircesine başını sağa sola çevirdi. Bu gün bu evde bir tuhaflık olduğundan,adının Salih olduğu kadar emindi. Elindeki gazeteyi kenara bırakan adam gözlüklerinide çıkarıp üzerine bırakarak oturduğu koltuktan kalktı.

 

"Ben Elif'e bakacağım! Kusura bakma da senin kadar geniş değilim Ayten!" Kadın oturduğu yerden fırlayarak Salih Bey'in önüne geçti.

 

"Ay saçmalama Salih! Ne işin var canım kızın odasında." Sabah karşılaştığı manzarayı hatırlayınca korkuyla dudaklarını ısırdı. Karısının bu hareketi adamı daha çok şüphelendirince bakışlarını kısarak karısına baktı.

 

"Ne oluyor Ayten? Ne bu telaş? Yoksa Elif'e bir şey mi oldu?" Karısı bakışlarını kaçırınca tekrar kapıya yöneldi adam.

 

"Yok benim içim rahat etmeyecek. Benim Elif'i görmem lazım." Salih Bey'e daha fazla bahane üretemeyen kadın panikle konuştu.

 

"Giray gelmiş!" Attığı adım havada kalan adam şaşkınca karısına döndü ve kaşlarını çatarak düşünmeye başladı. Yarın gelmeyecek miydi bu kerata? Karısını şüphelendirmemek için düşünmeyi bir kenera bıraktı. Giray'ın geleceğini ondan sakladığını duyarsa oğlu tezkereyi alana kadar başının etini yerdi. En iyisi haberi yokmuş gibi davranmaktı.

 

"Niye bize haber vermemiş? Madem geldi neden bi kahvaltıya inip elimizi öpüp gönlümüzü almıyor bu çocuk Ayten?" Orta yaşlı kadın kocasının sorularından yaka silker duruma gelince elini beline koyarak çemkirdi.

 

"Ay yeter! Belliki yorgun çocuk. Üstelik o gönlünü alması gereken kişinin yanında şu an?" Salih Bey anlamsızca karısına baktı. Ne diyordu bu kadın, kimin yanındaydı bu çocuk? Tamam kendisi paçayı kurtarmaya uğraşıyordu da karısı ne saçmalıyordu böyle?Elif neden ortalarda yoktu? Aklına gelen düşünceyle sinirlendiğini hissediyordu. Sıktığı dişlerinin arasından öfkeyle tısladı.

 

"Sen ne diyorsun kadın? Giray kimin yanında, Elif nerede?" Üzerindeki hırkanın yakalarını silken kadın. Gözleri kocasının ki gibi öfkeyle parlarken diline hakim olamayıp söylenmeye başladı.

 

"Sen askerden izinli geldiğinde, annen ve baban'a görünmeden nasıl benim koynuma sokulduysan, oğlun olacak o zampara da karısının koynunda." Salih Bey'in gözleri işittikleri ile irice açılırken bir hayret nidası döküldü dudaklarından.

 

"Ne!"

Onun şaşkın haline Ayten Hanım ima ile başını sallayarak cevap verdi.

 

"Yaa! Öyle apışıp kalırsın işte." Elini boş versene sen dercesine sallayarak suratını buruşturdu ve kocasını baştan ayağa süzdü.Memnuniyetsizce başını sallayan kadın sözlerine devam etti."Kime çektiyse bu çocuk? Ömrümü yediniz ömrümü!"Salih Bey'in şaşkın halini umursamadan kalktığı koltuğa doğru tekrar oturmak için yönelmiştiki arkasından gelen sesle, o yaşta utançtan yerin dibine gireceğini hissetti.

 

"Görüyor musun sen bizim yaşlı kurtları? Harbiden ilk fırsatta Ayten Annem'in koynuna mı girdin Salih Amca?" Demir'in sorusu ile üzerindeki şaşkınlıktan kurtulan adam da kalktığı koltuğa ilerledi ve otururken homurdanarak cevap verdi.

 

"Ne var yani koynuna girmişsem? Hasretlik denen bir illet vardı sonuçta!" Demir orta yaşlı adamın sözleri ile gülmemek için dudaklarını ısırırken Ayten Hanım'ın çemkirmesi ile bakışlarını o yöne çevirdi.

 

"Hıhh! Hasret likmiş.Ayol seninki hasretliktide oğlumun ki ney acaba? Hem senin o hasret gidermenin acısı benden çıkıyordu ne çabuk unuttun." Demir'in kaşları hayretle havaya kalkarken Salih Bey sağ bacağını,sol bacağının üzerine atarak rahat bir pozisyonla krısına baktı. Sinirden kızaran yüzünü süzerek uyarır casına öksürdü.

 

"Ayten! Kendine gel yahu. Ne biçim konuşuyorsun sen Demir oğlumun yanında? Acıymış,çıkarmak mış filan!" Demir masanın etrafındaki sandalyelerden birini çekip oturarak film izler gibi didişen ikiliyi izlemeye başlarken Ayten Hanım iki elini kaldırarak kocasına doğru hiddetle salladı.

 

"Tüh! Allah senin canını almasın Salih! Ayol sen ne fesat adamsın. Ben onu mu kastettim şimdi? Bu defa sinirden değil utançtan kızaran karısıyla, adam gerçekten sözlerini anlamadığını hissetti. Ayten Hanım eliyle bir ölçü işaret ederek sözlerine devam etti." Senin cin biberi kadar boyu olup,türlü,türlü huyu olan ananın acı sözlerinden bahsettim.Ama senin aklın o zamanlardaki gibi hâlâ zamparalıkta olunca öyle annlaman gayet normal. Ayrıca Giray'a da bir şey söyleyeyim deme,çünkü hık demiş babasının burnundan düşmüş!" Eteğini çekiştiren kadın arkasına yaslanırken didişmekten Demir'i unuttuklarının farkında değillerdi. Gerçi oda bu durumdan hiçte şikayetçi değildi. Keyfi yerindeydi doğrusu. Ayten Hanım kocasının konuşmaya başlaması ile gözlerini devirince Demir onların bu haline imrenerek baktı.

 

"Ayten! Ölmüş gitmiş kadından ne istiyorsun günahtır! Ayrıca Giray ve Elif'in durumundan farklıydık. Biz gerçekten karı kocaydık o zamanlar." Karısının yüzünü buruşturduğunu gören adam onun daha fazla üzerine gidip damarına basmamak ve sakladığı küçük sırrı ağzından kaçırmamak için alttan almaya karar vererek sözlerine devam etti. "Hem ben o kıymetli oğluna ne dedim şimdi canım!" Öfkeden bedenini ateş bastığını hisseden kadın ellerini sallayarak serinlemeye çalıştı.

 

"Ay! Sus lütfen Salih. Konuştukça batıyorsun. Tansiyonum yükseldi galiba." Demir oturduğu sandalyeden kalkarak kahkahaları arasında Ayten Hanım'a yaklaştı ve yanına oturarak onu rahatlatmaya çalıştı.

 

"Yahu ne dedim ben şimdi? Ben Elif'i buraya getirirken Muhtar'a ve İmam'a söz verdim. Ayrıca oğlunda söz verdi. Resmi nikah kıyılana kadar kıza elini sürmeyecekti Ayten!" Kadın bileklerini Demir'in elinden kurtararak ellerini beline attı ve öfkeyle çemkirdi.

 

"Bana bak Salih! Şimdiye kadar senin baskın kişiliğin karşısında hep alttan aldım,ama bu kadarıda fazla." İşaret parmağını tehdit edercesine sallayarak kıstığı mavi gözlerini kocasının kahverengi bakışlarına odakladı. " Babası bile olsan oğluma Tecavüzcü Coşkun muamelesi yaptırtmam! Sadece sarılıp yatıyor çocuklar canım. Ne var bunda bu kadar büyütecek anlamadım!" Salih Bey içinden yaka silkmişti karısına karşı. Olayın çıkış sebebi kendisi iken nasıl olupta faturayı ona kesebilmişti? En iyisi susup oturmak diyerek karısının gözlerine baktı ve dudaklarına gizli bir fermuar çekerek yan taraftaki gazetesini alıp kaldığı terden okumaya devam etti. Demir Salih Bey'in yaptığı rol karşısında onu süzen şaşkın bakışlarını biraz önce ayılıp bayılan Ayten Hanım'a çevirince onun zafer gülümsemesi ile kendisine göz kırptığını gördü. Kaşları yaşadığı şaşkınlıkla havaya kalkan adam,kadınların ne kadar tehlikeli olduğunu aklının bir köşesine not etmeden geçemedi.

 

İçinde bulunduğu huzurlu uykudan, boynuna çarpan sıcaklıkla çıkarken hafifçe yüzünü buruşturup kaşlarını çattı. Aylardır böyle huzurlu ve rahat bir uyku uyuduğunu hatırlamıyordu. Bu rahatlığın sebebini merak ederken hafızası sanki ona oyunlar oynuyordu. Burnuna dolan kokuyla kalbi hızlanırken gözlerini daha sıkı kapadı ve bildiği bütün duaları etmeye başladı.

 

Giray karısından çok önce uyanmıştı ama onu kollarındaki huzurlu uykusundan uyandırmaya gönlü el vermemişti. Hafifçe başını kaldıran adam karısının yatış pozisyonuna gülümsemeden edemedi.Bacağını,bacaklarının üzerine dolamış ve neredeyse üzerine çıkacak bir pozisyona gelmişti. Tam başını yastığa geri bırakacakken aklına gelen şeyle gece yatmadan önce çıkardığı montuna bin bir zahmtle uzandı ve istediği şeye ulaşarak biraz önceki rahat pozisyonu yakalamaya çalıştı. bir süre bekledikten sonra aklındaki planı uygulamaya başladı. Giray temkinle hareket ederken karısını da izlemeyi ihmal etmiyordu. Elif'in yüzü,hissettiği soğuklukla önce buruşmuş,daha sonra biçimli kaşları çatılmıştı. İşini bitiren adam karısının boynuna doğru sokulup kokusunu içine çekince kızın dudakları hafifçe yana doğru kıvrılmıştı. Sonra kolları arasındaki karısının bedenin gerildiğini hissetti. Önce kabus görüyor olabileceğini düşünürken,Elif'in kapalı olan gözlerini daha sıkı kapattığını görünce uyandığını anladı. Dudaklarının kıpır,kıpır hareket etmesi Giray'ı zorlarken onun bu haline gülümseyerek dudaklarına bir öpücük bıraktı ve geri çekilerek fısıldadı.

 

"Günaydın sabahlarımı aydınlatan güneşim." Kocasının sözleri ile Elif tek gözünü açarak korkuyla baktı.

 

"Giray! Bir şey yapmadık biz değil mi?" Anlamadığı soru karşısında şaşkınca bakan adam karısına cevap verdi.

 

"Ne gibi güzelim?" Sorusunu anlamayan kocasına sinirlenen kız dudaklarını ısırarak,işaret parmaklarını bir,birine sürtüp çemkirdi.

 

"Of! Anlasana be adam şey işte." Karısının hareketleri ve anlatma çabaları ile Giray gülme krizine girerken Elif suratını asarak homurdandı. " Ne gülüyorsun? Çokmu komik?" Elif'in dağılan sarı saçlarını yüzünden çekerek konuşmaya çalıştı.

 

"Ben ne kadar olmasından yana olsamda,öyle bir şey olmadı güzelim. Korkmana gerek yok." Elif tuttuğu nefesini bırakırken Giray sözlerine devam etti. " Hem sen nerden çıkardın şimdi onu?" Kız utançla dudaklarını dişlerken kırdığı potu temizlemek için konuşmaya başladı.

 

"Bilmiyorum. Uykudan uyandığım an beynime dün geceden bölük pörçük sahneler doluşunca panikledim sanırım." Giray karısının burnuna öpücük kondururken gülümseyerek fısıldadı.

 

"Neymiş bakalım o sahneler?" Elif hatırlamaya çalışarak dudaklarını büktü ve utana sıkıla konuştu.

 

"Senin üstüne atlamam ve senin acıyla inlemen. Şap zırvalıkların. Daha sonra senin gömleğinin düğmelerini açışım ve senin seksle ilgili sözlerin işte Giray! Konuşturma daha fazla beni utanıyorum." Giray'ın ufak kahkahası ile ellerini yüzüne kapatan kız homurtular eşliğinde tekrar konuştu.

 

"Of! Çok utanıyorum!" Birden bir şey hissetti. Yüzüne değen bir şey. Bir metalin soğukluğu gibiydi. Nefesini tutarak yavaşça ellerini yüzünden çekti ve bakışlarını ellerine odakladı. Gördüğü şey karşısında gözleri irileşirken şaşkınca kocasının ismini fısıldadı.

 

"Giray!" Bakışlarını karısından hiç ayırmayan adam onun verdiği tepki karşısında gülümseyerek muzipçe cevap verdi.

 

"Elif!" Bakışları hızla kocasını bulurken göz yaşları içinde boynuna sarıldı.

 

"Delisin sen! Hangi ara taktın bu yüzüğü parmağıma?" Karısının boynuna öpücükler bırakarak fısıldadı.

 

"Uyandığımda ilk işim o oldu güzelim." Yavaşça geri çekilen kız kocasının kahverengi gözlerine aşkla bakarak gülümsedi.

 

"Seni çok seviyorum! Çok güzel bir yüzük. Çok,çok teşekkür ederim." Dudaklarına doğru uzanarak uzun bir öpücük bıraktı ve aklına gelen şeyle komidinin üzerindeki telefona uzanarak tekrar kocasına döndü.

 

"Bir fotoğraf çekelim mi? Bizim hiç birlikte fotoğrafımız yok." Karısının isteği ile içi sızladı adamın. Gerçekten hiç beraber fotoğrafları yoktu. Yaşadıkları şeyler yüzünden hiç aklına böyle bir şey gelmemişti. Başını olumlu anlamda sallayarak gülümsedi ve karısının elinden telefonu alarak çekim tuşuna bastı. Elif'in şaşkın suratına ikiside gülerken çeşitli fotoğraflar çekinmişlerdi. Son fotoğrafıda çekerken telefon Elif'in elinden kayınca Giray'ın yarasının üzerine düşmüş ve kocasının acıyla iç çekmesine sebep oluşu Elif'e unuttuğu şeyleri hatırlattı. Telaşla Giray'ın yüzünü avuçları arasına alan kız korkuyla fısıldadı.

 

"Aşkım! Bir şey oldumu?" Giray dişlerini sıkarak başını olumsuz anlamda sallarken Elif gözyaşları içinde kocasının yarasına çevirdi bakışlarını ve gördüğü madeni para büyüklüğündeki kan lekesi ile kendisine söylenmeye başladı.

 

"Geldiğin andan beri zarar veriyorum sana! Üzerine atladım. Şu haline bak zorlamışım yaranı belliki." Giray'ın karnındaki sargıyı açmak için yeltenince kocasının engeli ile karşılaştı. Kararlı bakışlarını kocasına çevirerek üzgünce fısıldadı. " Görmek istiyorum. Belki dikişin attı,ya da pansuman gerekebilir." Elif'in vazgeçmeyeceğini anlayan Giray başını olumlu anlamda sallayarak karısını izlemeye başladı.

 

Elif banyoya ilerleyerek gerekli malzemeleri getirdi ve komidinin üzerine bıraktı. Bantların uçlarına alkol damlatarak kocasının canını yakmadan kaldırmaya özen gösterdi. Bakışları bir taraftanda Giray'ın mimiklerini kontrol ediyordu. Sargı bezini çıkarırken canını yakmaktan korkarcasına dudağını ısırdı. Gözyaşını elinin tersiyle sildi ve tekrar kendisine söylendi.

 

" Keşke fotoğraf diye tutturmasaydım. Lanet olsun! Ne demeye istedimki?" Karısının dudaklarını büzerek ağlamasına ve kendisini suçlamasına dayanamayan Giray onu sakinleştirmek için ellerine uzanarak kendisine bakmasını sağladı.

 

"O dudaklarını büzme ve ısırmayıda kes." Kocasının sözlerine anlam veremeyen kız koyulaşan gözleri ve büyüyen göz bebeklerine kaşlarını çatarak baktı. " Sana yemin ederim öyle yapmaya devam edersen, ne o yara umrumda olur,nede düğün gecemize kadar beklerim. Şu an,bu yatakta benim olursun karıcığım!" Elif işittiği açık sözlerle sertçe yutkunurken Giray yaptıptığı küçük oyunun zaferi ile çapkınca sırıttı. Fakat yolunda gitmeyen bir şeyler vardıki sözleri sanki gerçeği yansıtıyordu. Karısının hareketlerinin üzerinde bıraktığı etki ile tekrar konuştu. "Bana öyle bakma. Üstelik beni kışkırtmaya yönelik suç defterin kabarıyor." Elif ne yaptığına anlam veremeyerek şaşkınca bakmaya devam etti. "Şu an en hassas bölgelerinden birinde o soğuk parmaklarını gezdirmen beni tahrik ediyor haberin olsun Sidelya." Elif parmaklarının nerede olduğunu düşünürken aklına gelen ihtimalle korkulu bakışlarını ellerine çevirdi. Tahmin ettiği bir bölgede değildi parmakları. Tuttuğu nefesini rahatlamışcasına bırakırken şaşkınca kocasına sordu.

 

"Karnın mı, hassas bölgelerinden biri yani?" Giray başını olumlu anlamda sallarken Elif bakışlarını şüpheyle kıstı. " Dün gece yarana bakmamada bu yüzden izin vermedin değil mi?" Çapkınca gülümseyen adam omuzlarını silkti. Elif onun bu haline gözlerini devirerek başını sağa sola salladı ve yarayı tamamen açarak incelemeye başladı. Dikişlerin zorlandığı her halinden belliydi. Yarası küçümsenmeyecek kadar ağır mıştı belliki. Tekrar dolmaya başlayan gözlerini kocasına çevirerek acı çekercesine sordu.

 

"Nasıl oldu bu?" Karısına cevap vermeden kurtulamayacağını anlayan adam sıkıntılı bir nefes çekti ciğerlerine. Elif sorusunun cevabını beklerken yarayı pansuman etmeye başlamıştı bile.

 

"Çatışma çıkmıştı ben ve iki arkadaşım komutanımızla beraber mevzi değiştirirken birden büyük bir gürültü koptu,gerisini hatırlamıyorum. Söylediklerine göre şarapnel parçası isabet etmiş." Elif'in korkulu bakışları kocasının kini bulurken fısıltıyla tekrar konuştu.

 

"Ko...Komutanın ve arkadaşların? Ölen oldumu?" Karısının titreyen ellerine uzanarak kendisine doğru çekti ve korkudan beyazlayan yüzünü avuçları arasına alarak alnına bir öpücük bıraktı.

 

"Komutanım ve arkadaşımın birisi şehit oldu." Elif titreyen bedenine hükmedemezken Giray karısına sarılarak sakinleştirmeye çalıştı.

 

"Sakin ol! Bak yanındayım. Biraz daha sabır,sadece altı ay kaldı Sidelyam." Elif kocasının sözleri ile sertçe yutkunurken yarasının enfeksiyon kapmasından korkarak kendini toparlamaya çalıştı. Giray'ın kollarından sıyrılarak tekrar işinin başına döndü.

 

"Sende ölebilirdin." Başını olumsuz anlamda sallayan kız yaşlı gözleri ile kocasına bakarak korkuyla aklına takılan şeyi sordu. "İç organlarında bir hasar varmı?" Başını olumsuz anlamda sallayan adam karısının inanmayan bakışlarına inat gülümsedi.

 

"Gerçekten bir sorun yok. Zaten ufak bir operasyon olmuş. Abartılacak bir şey yok yani." Elif fazla üstelemeyip temizlediği yarayı tekrar kapattı. Pansuman malzemelerini ve atılacakları banyoya götürerek eski yerlerine bıraktı. Ellerini yıkayan kız tekrar içeriye dönerken çalışma masasının üzerindeki saat gözüne çarpınca gözleri faltaşı gibi açıldı ve panikle kocasına seslendi.

 

"Giray! Saat çok geç olmuş!" Karısının endişeli sesi ile yatakta hafif doğrulan adam onun panik haline gülmeden edemedi.

 

"Ya niye gülüyorsun? Herkes çok merak etmiştir. Kesin birilerine yakalandık. Ben nasıl bakarım yüzlerine."

 

"Canım biraz sakin olur musun? Ne olmuş Gönül Teyze'ye ve arkasından anneme basıldıysak Dünya'nın sonu değil ya?" İşittikleri ile Elif'in yüzü kıpkırmızı olurken odanın içinde sağa sola dolanmaya başladı.

 

"Yok,yok ben kesinlikle aşağı inmem." Fark ettiği ayrıntı ile adımları kesilirken sertçe kocasına doğru döndü. Onun gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığını görünce işaret parmağını tehdit edercesine sallayarak konuştu.

 

"Sen uyanıktın ve bu rezalete bile,bile göz yumdun değil mi?" Giray umursamazca omuzlarını silkerek göleğinin düğmelerini iliklemeye başladı. "Aşk olsun Giray! Ben nasıl bakacağım şimdi yüzlerine?" Bakışlarını karısına çeviren adam yataktan kalkıp bir kaç adımda yanına yaklaşarak eğlenircesine konuştu.

 

"Aşk olsun güzelim. Bizim aramızda zaten hep aşk olsun." Gözlerini deviren karısının burnunun ucuna parmağı ile vurarak muzipçe göz kırptı. " Ayrıca görmelerinde de bir mahsur yok. Hatırlatırım sen benim karımsın ve beraber yatmamızda gayet doğal. Hem korkma beni de uyuyor zannettiler." Kocasının son sözleri ile yüzünü buruşturan kız öfkeyle konuştu.

 

"Yani sen uyuma numarası yapınca her şey halloldu öyle mi?" Karşısında sırıtan adamın,sinirden yüzünü tırmalamak istiyordu şu an. Saçlarını geriye attırarak sıkıntıdan dudaklarını dişlemeye başladı. Kocasının yakıcı bakışlarını üzerinde hissedince biraz önceki sözlerini hatırlayarak homurdandı.

 

"Bakma öyle istem dışı olan bir şeydi." Giray tek kaşını ima ile kaldırarak tekrar gömleğinin düğmelerine odaklanırken Elif'te kocasını izlerken sözlerine devam etti.

 

"İstem dışı diyorum. Niye ima ile bakıyorsun? Ayrıca biraz acele et yeterince geç kaldık." Giray son düğmeyide ilikleyip karısına eline uzanarak göz kırptı.

 

"Sen öyle diyorsan. Gerçi beni kışkırtmak için kasıtlı yapıyormuşsun gibi geldi ama neyse." Kapıya doğru ilerleyen adam karısının hareket etmemesi ile arkasını dönerek neden gelmediğini anlamaya çalıştı. Sözlerine kızdığını düşünerek başını ne oldu dercesine temkinle sallarken Elif bakışları ile kocasının göleğini işaret ederek konuştu.

 

"Kan lekesi olmuş. İstersen önce üzerini değiştir. Annenle babanı korkutma şimdi." Giray'ın bakışlarıda gömleğine kayınca gördüğü lekeyle karısına bakıp başını salladı.

 

"Haklısın." Karısının elini bırakıp hızla kapıya yönelmiştiki aklına gelen şeyle karısına döbnerek tekrar konuştu.

 

"Yaralı olduğumdan annemlere bahsetmeyeceğim. Sende bir şey söyleme." Olumlu anlamda başını sallayan kıza gülümseyerek odadan ayrıldı. Elif giden kocasının arkasından banyoya geçip elini yüzünü yıkadı ve aynada kendini kontrol ederek banyodan çıktı.

 

Merdivenlerden etrafını süzerek inen kız salondan gelen seslerle çekimser adımlarını o tarafa yönelmiştiki elini kavrayan parmaklarla olduğu yerde kaldı.

 

"Bu kadar gerilmene gerek yok. Biz yanlış bir şey yapmadık sevgilim." Gülümsemeye çalışarak başını sallayan Elif kocasının parmakları arasındaki elini çekiştirmeye çalışsada Giray ona izin vermeyerek salona doğru ilerledi. Demir ve Annesi hararetli bir sohbetin içindeyken babası her zamanki gibi gazetesiyle meşguldü. Kendisinin ve Elif'in ortamdaki varlığının farkında bile drğillerdi. Elif'in mırın kırın ederek elini kurtarmaya çalışmasını umursamadan ortaya doğru konuştu.

 

"Bir hoş geldin demek yok mu Eyyüboğlu ailesi ve manevi evlatlığı?" Giray'ın sözleri ile bakışlar sesin geldiği yöne çevrilirken Ayten Hanım oğlunu gördüğü andan beri tuttuğu gözyaşlarını bırakarak yerinden kalktı ve Giray'a yaklaşarak sarıldı.

 

"Hoş geldin evimin yakışığı,ahir ömrümün muradı." Giray annesinin elini öpüp sıkı, sıkı sarıldı ve yavaşça geri çekilirken yüzünü avuçları arasına alarak gözyaşları ile ıslanmış yüzünü kuruladı.

 

"Hoş bulduk annem. Ama ağlamayın artık ya." Yanından gelen burun çekme sesi ile bakışlarını çevirince Elif'inde ağladığını görerek yüzünü buruşturdu. Annesini ve karısını kolları arasına alarak homurdandı. "Ağlayınca gelin kaynana çok çirkin oluyorsunuz demedi demeyin." Kadınlar bu sözler üzerine göz devirirken Salih Bey ve Demir 'de ufak bir kahkaha atmıştı. Annesi ve karısını bırakan Giray babasına doğru ilerleyip elini öptü ve sıkıca sarıldı.

 

"Hoş geldin oğlum." Oğluna sarılan adam geri çekilmeden kulağına fısıldadı. " Karını ve anneni bilmem ama bana hesap vermeden kurtulamazsın evlat. Az daha annene yakalanıyordum. Gelin hanımın odasında sabahlamanıda ayrıca konuşacağız kurtuluşun yok haberin olsun." Giray babasının sözleri ile bıkkınca nefesini bırakırken Ayten Hanım kocasını uyarırcasına öksürdü.

 

"Çocuk bir nefes alsın Salih! Gelir gelmez başlama yine Allah aşkına." Giray annesinin desteği ile ona muzipçe göz kırptı ve Demir'e doğru yönelirken annesi çoktan babasıyla didişmeye başlayışına yüzünü buruşturarak baktı. Demir'e yaklaşarak kollarını açan Giray alayla konuştu.

 

"Teğmenim!"Arkadaşıyla sarılan adam onun kendisine hitap edişine aynı alaylı tonla karşılık verdi.

 

"Asker!" Sarılan ikili geri çekilip bir birine gülerken Demir yumruğunu hafifçe arkadaşının omzuna indirerek homurdandı. "Lan ne numaracı adamsın be,görende yeni görüşüyoruz zanneder." Elif,Demir'in sözleri ile şüpheyle ikiliyi süzerken Demir endişeli bakışları ile arkadaşına biraz daha yaklaşarak fısıldadı. "Yaran nasıl oldu kardeşim? Bir sıkıntı yok değil mi?" Giray olumsuz anlamda başını sallarken Elif şaşkınca önce didişen ikiliye baktı daha sonra kocası ve arkadaşına yaklaşarak dişlerinin arasından tısladı.

 

"Siz ikiniz neler çeviriyor sunuz?" Şüpheli bakışları dudaklarını ısıran kocasından bakışlarını kaçıran Demir'e döndü. " Senin her şeyden haberin vardı değil mi?" Demir mahçup bakışlarını Elif'e çevirerek kolunu omzuna doladı. Giray'ın uyaran öksürüğünü umursamadan konuşmaya başladı.

 

"Ben dedim. Elif'e söyleyelim dedim ama senin bu odunluk ruhuna işlemiş kocan beni dinlemedi." Elif ateş saçan bakışlarını kocasına çevirirken Demir suçu üzerinden atmak istercesine tekrar lafa girdi. "Ben dedim. Bu kızı bu kadar üzmeye hakkın yok,kimsesiz sanma onun arkasında dağ gibi yakışıklı...." Kafasına aldığı darbeyle acıyla inlerken sözleride yarım kalmıştı.

 

"Sen ne demeye her fırsatta o ahtapot kollarını benim kızıma doluyorsun? Nuri Alço gibi teselli niyetine asılıyormusun Elif'ime?" Demir başını ovarak arkasını döndüğü anda kendisine öfkeli bakışlarla terlik sallayan Gönül Hanım'ı gördü. Bıkkınca yakasını silkti ve çatılan kaşları ile elini hesap sorarcasına kaldırarak söylendi.

 

"Yeter yahu! Fatma Giri'ğin boş beşik filmindeki kartalla olan mücadelesine çeviriyorsun olayı. İki de bir o lanet terliğinle cıyak,cıyak başımda bitiyorsun!" Ev halkı Demir'in sözlerine gülerken Giray karısını,Gönül Hanım'ın darbelerinden korumak istercesine kendi kolları arasına çekince,onun bu hareketine Demir yüzünü buruştururken eline aldığı darbeyle yerinde zıpladı.

 

"Ah! Parmağım! Parmağım kırıldı galiba.Of!" Gönül Hanım tekrar terliğini Demir'e savurarak çemkirdi.

 

"Sus! Bir de bağırma avazın çıktığı kadar. Bana bak, namahrem denen bir şey var. İki de bir sokulma kıza." Sızlayan parmağını ağzına götüren adam acısını dindirmek için emerken Gönül Hanım'ın sözleri ile şaşkınca baktı. "Kocası yanında da olsa kız bize emanet.Ben öyle şeylere gelemem parçalarım seni Demir."

 

"Yuh artık terlik atar Gönül! Kızım o benim kardeşim be! Çıldırdınmı sen?" Bakışlarını şüphe ile kısarak sözlerine devam etti. " Hem söylesene senin benimle derdin ne de ikide bir sapık muamelesi yapıyorsun? Yoksa bende gözün mü var?" Ayten Hanım ve Elif'in ağzı bir karış açılırken Gönül Hanım elindeki terliği yere atıp ayağına geçirdi. Yüzünü buruşturarak elini ensesinde topuz yaptığı saçına götürdü ve düzeltircesine işveyle konuştu.

 

"Ayol seni ne yapayım ben çiloz!? Kala,kala sanamı kaldım? Amir ler memurlar kapıma dizilmişken." Demir yanından havayla geçen kadına şaşkınca bakarken Ayten Hanım ve Elif'in de ondan aşağı kalır yanı yoktu. Gönül Hanım Giray'a sarılıp hasret giderirken Demir onun bu hali ve sergilediği hareketlerle kıskanç bir ses tonuyla konuştu.

 

"Kim miş o Amir'ler,memurlar? Sende amma hevesliymişsin kocaya varmaya." Orta yaşlı kadın yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Terbiyesiz! Ben sana öyle mi dedim evleneceğim deyince? Üstelik kızla, annem diye tanıştırdığında hiç kaynanalık yaptım mı da sen şimdi karşıma geçip horoz lanıyorsun? Yolarım vallahi o kabaran tüylerini senin!" Herkes şaşkınca ikili arasında dönen muhabbeti dinlerken akıllarında Demir'in annem diye Gönül Hanım'ı kiminle tanıştırdığı vardı. Tamam ikili her zaman anne oğul tablosu çiziyordu. Hatta yanlızlıklarından dolayı bir birlerine anne oğul gibi düşkünlerdi ama mevzusu geçen kız kimdi ve onların niye haberi yoktu? Ayten Hanım ve Elif kızın Asya olduğunu anlasada haberlerinin olmamasından dolayı çattığı kaşları ile aynı anda kükredi.

 

"Demir!"

 

"Abi!"

 

Demir ikliye dönerek elini kaldırıp durun işareti yaptı ve tekrar Gönül Hanım'a döndü.

 

"Gel,gel has hareketlere gel!" Gülerek başını sallayan adam karşısındaki kadının kırıtması ile tekrar konuştu.

 

"Kızım sen değilmiydin kıza dişleri ile ceviz kırdıran?" Ayten Hanım elini boş ver dercesine sallarken Demir devam etti. "Hamama götürüp gizliden önüne sabun koyan? Sahi ondaki amacın neydi senin? Ayrıca kızın kemiklerinden, kilosundan sanane? Hayır sen mi koynuna alacaksın anlamadım ki?" Salih Bey ve Giray kahkahalara boğulurken Ayten hanım ve Elif onaylamaz bir şekilde tekrar aynı anda konuştu.

 

"Gönül!"

 

"Gönül Anne!"

 

Gönül Hanım ikiliye siz susun bakışları atarak Demir'e dönüp parmaklarını saymaya başladı.

 

"Ne var dişiyle ceviz kırdırdıysam? Dişleri sağlam mı diye baktım." Demir sabır dilercesine başını yukarı kaldırdı ve tekrar karşısındaki kadına bakarak homurdandı.

 

"He! Gördün mü nasıl kırdı? Dikkat et ısırmasın bir yerini. Sonra koparı verir bir yerini gramdan düşersin mazallah!" Demir'in sözleri ile evdekiler gülüşürken Gönül Hanım sinirle homurdandı.

 

"Terbiyesiz,patavatsız velet!" Kadın elini beline atarak sözlerine devam etti. "Ayrıca o sabun dikkatini ölçmek içindi." Demir elini saçından öfkeyle geçirerek kükredi.

 

"Yahu kızı gerdekten önce komaya sokacaktın be! İnsaf!"

 

"Ay sen ne anlarsın eski adet bunlar. Bi kere hiç dikkatli değil seninki." Konuşmak için ağzını açan Demir'i susturarak heyecanla sözlerine devam etti. " Ama hakkını yemeyim kemik muayenesinden geçti. Sırtına taş yüklesen çeker. Ayrıca doğumlarıda kolay olur gelin kızımın!" Elif işittiği sözlerle kıkırdarken Demir homurdanmaya devam etti.

 

"Yahu damperli yük kamyonu mu alıyoruz? Neden kıza hamal muamelesi yapıyorsun?" Kadın suratını buruşturarak Demir'e çemkirdi.

 

"Aaa! Yeter canım! Sende bir şeyden memnun ol. Üstelik böyle yaparak gelinimle aramada fitne sokma o çok bilmiş dilini koparı veririm!" Giray ve Salih Bey ikilinin didişmesi karşısında ne yapacağını bilmez bir şekilde bakışırken Ayten Hanım araya girdi.

 

"Biriniz burada neler olduğunu anlatacakmı? Ne hama mı? Ne gelini? Ne oluyor ayol?" Salih Bey şaşkın bir şekilde ortada dönen karısına yaklaşarak elini omzuna attı.

 

"Demir'i evlendiriyoruz hatun."

Kadın duyduğu sözleri anlamamışcasına Elif'e bakarak konuştu.

 

"Kızım ben yanlış mı duydum?" Eliyle kocasını işaret ederek tekrar sordu. " Yoksa bu adam Demir'i evlendiriyoruz mu dedi?" Elif'te aynı şaşkınlıkla başını sallarken Giray ve Demir durumun vahimliğini anlayarak dudaklarını ısırdı. Ayten Hanım korkutucu bir sakinlikle kocasına dönerek bakışlarını kısıp sordu.

 

"Bütün bunlar hangi ara oldu. Bizim niye haberimiz yok?"Salih Bey oğlu gibi gördüğü adamın mürüvetini göreceğinin mutluluğu ile kırdığı potun rakına varmadan heyecanla konuştu.

 

"Bir haftadır kızın gönlünü yapmaya uğraşıyoruz. Yarın Elif'in sınavından sonra istemeye gideceğiz. Giray bile sırf onun için izin alıp geldi." Elif'in kırgın bakışları kocasına dönerken Ayten Hanım ürkütücü bir ses tonuyla kükredi.

 

"Çıkın!Hepinizde çıkın bu evden!"

 

Salih Bey karısının yırtıcı bir Aslana dönüşmesi ile donup kalırken Giray karısına bu durumu nasıl açıklayacağını düşünüyordu. Babası deyim yerindeyse her şeyin içine etmişti.

 

--—-——--

Bölümün gecikmesinden dolayı çok özür dilerim. Elimde olmayan sebeplerden dolayı oldu gerçekten özür dilerim.

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...

 

Yitenumutlar

 

 

Loading...
0%