Yeni Üyelik
21.
Bölüm
@yitenumutlar

 

Bölüm Şarkısı : Marsis- Bu Dünya Bir Pencere

 

 

 

Karşısındaki adam Elif'in öfkeli bakışlarını umursamadan kasadaki kıza kartını verdi ve tekrar Elif'e dönerek içinde bulundukları durum normalmiş gibi gülümseyerek konuştu.

 

"Öyle öfkeyle bakmana gerek yok. Böyle bir durum herkesin başına gelebilir. Ben sadece yardım ediyorum. "Elif adamın sözleri ile kendine gelirken hızla kasadaki kıza döndü ve sertçe konuştu.

 

"Ödemeyi iptal eder misiniz lütfen! Almaktan Vazgeçtim! "Kasadaki kız bakışlarını karşısındaki adama çevirince adam eliyle ödemeyi çekmesi için işaret verdi. Elif bu duruma dahada öfkelenerek bu defa yanında ki adama döndü.

 

"Siz ne yaptığınızı zannediyor sunuz? Ne hakla böyle bir şey yaparsınız?"Eliyle kasadaki kızı göstererek tekrar konuştu. "Söyleyin iptal etsin ödemeyi! "

 

"Elif, bak yanlış anlıyorsun." Kıza doğru bir adım atarak koluna dokundu ve sözlerine devam etti. "Ben sadece sana yardım etmek istedim. " Koluna değen elle öfkesi tavan yapan kız karşısındaki adama ateş saçan bakışlarını çevirerek kolunu sertçe geri çekti.

 

"Ne hakla bana dokunursun? Senin yardımını isteyen oldu mu? Üstelik mahrem bir şeyin ödemesini yapmanızı, kabul edeceğimi nasıl düşünürsünüz? Oradan bakınca o kadar ucuz bir kadına mı benziyorum? " Elif içinde büyüyen öfkeyle sözlerini peş, peşe sıralarken adam karşısındaki kıza hayranlıkla baktı. Bu kadar ince fikirli ve utangaç olması,kendine has değerleri, onu bu kıza karşı daha çok itiyordu. Şimdiye kadar tanıdığı biç bir kadına benzemeyişi de cabasıydı. Mağazanın önünden geçerken teaadüf eseri görmüştü ve bir sorun olduğunu anlayınca yardım etmek istemişti. Elif'in hareketlenmesi ile düşünceleriden sıyrıldı ve arkasını dönüp giden kızın koluna hızla yapıştı. Elif'in kumral saçları hoş bir kokuyla yüzüne doğru savrulurken adam, bu hoş kokunun etkisi altına girmemeye çalıştı.

 

"Elif bak beni yanlış anladın. Bir art niyet düşüncesi ile yapmadım ben bunu. Üstelik senin böyle ince düşüneceğini de kestiremedim."Kız kolunu kurtarmaya çalıştıkça adam biraz daha sıkıyordu. Elif teninde hissettiği baskının siniri ile dişlerini sıkarak tısladı.

 

"Bırak kolumu! Neyi yanlış anlamışım!? Aldığım iç çamaşırını ödemek istemenizdeki ısrarımı?" Kolunu sıkan adamdan böylelikle kurtulamayacağını anlayan kız derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştı. Eğer biraz daha oyalanırsa Giray'ın onu bulması an meselesiydi ve o nişanlısının böyle bir durumla karşılaşmasını istemiyordu.

 

" Bakın,sizde biliyorsunuz ki ben evliyim! Eğer aldığım şeyin ödemesini başka birinin yapmasını isteseydim bu kocam olurdu siz değil! Şimdi bırakın kolumu lütfen yoksa birazdan daha büyük bir tatsızlık yaşayacağız! " Elif'in, Giray'ı ima etmesi ve biraz önce gördüğü iç çamaşırı takımını onun için aldığı düşüncesi, adamın damarlarındaki kanı kıskançlıkla alevlendirirken dudaklarından dökülen sözlere dikkat etmeden konuştu.

 

"Resmi nikahlı eşin bile olmayan bir adam için bu tarz şeyleri almaktan ve onun kapatması gibi yaşamaktan çekinmiyorsun, ama benim yardım etme çabalarım sana yanlış geliyor öylemi? Onun seni mutlu edeceğini sanıyorsan yanılıyorsun Elif! " Karşısındaki adama tiksinerek bakan kız öfkeyle cevap verdi.

 

"Benimle nasıl bu şekilde konuşursun? " İşittiği sözler utanmasına sebep olsa da öfekesi daha ağır basıyordu ve bu da gözlerinin dolmasına neden oluyordu. " Sizin düşüncelerinizin aksine benim düşüncelerim daha farklı. Seven insan sevdiği yanında olunca mutlu olur! Altında olunca değil! " Hızla arkasını dönmüştü ki Giray'ın öfkeden kararan yüzüyle karşılaşması bir oldu.

 

Giray, giden karısının arkasından bakakalırken onun neden kaçarcasına uzaklaştığını merak etmişti. Arkasından hızla ilerlese de köşeyi dönen kız bir den ortadan kaybolmuştu. Bir süre etrafına bakarak Elif'i aradı ama bir türlü bulamadı. Sıkıntıyla elini saçlarından geçiren adamın merakı iyice tavan yaparken yanındaki mağazadan yükselen tanıdık sesle bakışlarını mağazaya çevirdi. İç çamaşırı mağazası olduğunu anlayınca kaşları şaşkınlıkla havalanırken vitrine doğru bir iki adım attı ve içeriyi görmeye çalıştı. Gördüğü manzara karşısında kanının, beynine hücum ettiğini hissetti.

 

Bu adamın ne işi vardı Elif'in yanında? Üstelik te bir iç çamaşırı mağazasında. Öfkeli bir şekilde hızlandırdığı adımları ile mağazaya doğru ilerledi. İçeriye girdiği an işittiği sözler ve adamın karısına karşı kullandığı uslup adeta Gira'yı çıldırtmıştı ki Elif'in adamdan kurtulup çıkışa doğru yönelmesi ile bakışları kesişti.

 

Giray'ın gözlerindeki öfke Elif'in korkmasına sebep olsada olayın daha fazla büyümesini istemeyerek kocasına doğru bir adım attı. Arkasındaki adam, kocasını yok sayarcasına tekrar koluna yapışmıştı ki Elif artık tahammül edemeyeceğini anlayarak fevri bir şekilde adama döndü ve sert bir tokadı yüzüne geçirdi. Kurtardığı kolunun işaret parmağını kaldırarak uyarırcasına tısladı. " Bir daha sakın bana dokunma! Yemin ediyorum gözümü kırpmadan öldürürüm seni! " Karısının, sesindeki soğukluk Giray'ın bile içini ürpertmişti. Elifle arasında bir iki adım olsa da hızla karısının koluna yapışarak arkasına çekti ve Fırat'ın üzerine doğru yürüyerek öfkeyle kükredi.

 

"Sen benim karıma nasıl dokunursun lan!? Nasıl o sözleri söylersin!? Fırat'ın yakasına yapışarak kafasını yüzüne geçirince Elif ve kasadaki kızın dudaklarından birer çığlık firar etti. "Öldürürüm lan seni! Sen nasıl bir adamsın da evli bir kadına sarkıyorsun şerefsiz! " Dizini sert bir şekilde Fırat'ın karnına geçirdi. Elif, girdiği şoktan çıkarken hızla kocasına yaklaştı ve koluna yapışarak yalvarırcasına konuştu.

 

"Giray yapma! Ya... Yaralısın sana bir şey olacak! " Genç adam karısının korkusunu fark edebilecek durumda değildi. Kolunu sertçe kurtardı ve ani bir hamleyle tekrar Fırat'a doğru yönelmişti ki ,Fırat'ta, Giray'a doğru bir hamle yaparak yumruğunu çenesine geçirdi. Sendeleyen adama doğru işaret parmağını tehdit edercesine salladı.

 

"Ne oldu lan! Yalanların açığa çıkar da, karımı kaybederim diyemi korktun! " Giray öfkeyle tekrar saldırmıştıki Elif hızla aralarına girdi.

 

"Giray lütfen yapma! Gidelim buradan hadi! " Elif'in mavi gözlerinden boncuk misali yaşlar dökülürken Giray ona sarılarak güven vermek istercesine dudaklarını alnına bastırdı. Geri çekilerek karşısındaki aadama öldürücü bakışlarını yolladı.

 

"Ben karıma hiç bir zaman yalan söylemedim!" Evet hiç yalan söylememişti lakin sakladığı küçük bir sırrı vardı. Ama bir şeyden emindiki, gün gelip Elif ondan vazgeçsede bu adama kalbini açmazdı. "Öfkeden yumruklarını sıkan adam sözlerine devam etti. "Ben bir gün Elif'i kaybetsem de zannetmeki senin gibi bir pisliğe kalbini açar benim karım. O yüzden boşuna ümitlenme Fırat! "Elif'i kolunun altına alarak çıkışa doğru yöneldi. Burnundan akan kanı elinin tersiyle silen Fırat, giden ikilinin arkasından öfkeyle bağırdı.

 

"Senin düştüğün hataya düşmeyeceğim Giray! Sevdiğim kadını yalanlarla kazanmaktansa, gerçeklerle kaybetmeyi tercih ederim ben! " Giray arkasındaki adama doğru tekrar döndüğünde onun alaylı bakışları ile karşılaştı. Öfkeyle kasılan yüzüne bakan adam gülümseyerek tekrar konuştu.

 

"Korkma! Senin yalanlarını ben açığa çıkarmayacağım! Elbetteki Elif bir gün öğrenecek hem de senin ağzından. İşte o gün ben aşık olduğum kadının yanında olacağım. Üstelik senin aksine sayılı bir gün olarak değil,ömür boyu! " Giray işittiği sözlerin sonunda koşar adımlarla Fırat'a yaklaştı ve yüzüne yumruğunu geçirdi.

 

"Ulan seni öldürürüm! Elimde kalırsın Fırat!" Elif'i korkutmak istemedikçe bu adam sanki bilerek üzerine geliyordu. Yumruğunu tekrar yüzüne geçirirken, kendi yüzüne aldığı kafa darbesi ile geriledi. Elif içini saran korkuyla hızla ikilinin arasına girmiştiki,Fırat onu itekleyerek hızla Giray'a yöneldi. İkili tekrar bir, birine girerken Elif'in acı dolu inleyişi ve kasiyerin tiz çığlığı ile kavga eden ikili kendine geldi. Bakışları Elif'e dönen ikili onun acı içinde yerde kıvrandığını görünce ikisininde dudaklarından aynı sözler döküldü.

 

"Elif! " Giray karısının yanına koşarken Fırat kasiyer kıza dönerek öfkeyle bağırdı.

 

"Çabuk ambulansı ara! " Kız girdiği şokun etkisi ile adama boş, boş bakınca Fırat tekrar kükredi. " Ne bakıyorsun kadın! Ambulansı ara dedim sana! " Kız hızla başını sallayarak tezgahın üzerindeki telefona uzanınca Fırat'ta Elif'e doğru ilerledi.

 

"Canım iyi misin!? Elif! Cevap ver güzelim!"Fırat'ın iteklemesi ile kafasını arkasında kalan ürün rafına çarpan kız, hissettiği acıyla yüzünü buruştururken Fırat'ta, Elif'in yanına diz çökerek eline uzanıp telaşla konuştu.

 

"Elif! Özür dilerim! Korkma ambulans gelecek biraz dan! Özür di... " Giray karşısındaki adamın yakasına tek eliyle yapışarak hızla ittirdi.

 

"Dokunma lan! Karımın üzerinden çek o ellerini!" İşaret parmağını uyarırcasına kaldırarak tekrar konuştu "Sakın dokunayım deme! " Öldürücü bakışlarını Fırat'ın üzerinden çekerek hızla karısına çevirdi ve gözlerindeki pişmanlık ve şefkat dolu bir sesle tekrar konuştu.

 

"Elif! Bana bak güzelim! "Kalbi ona bir şey olacak korkusuyla delice atrken içini büyük bir pişmanlık sarmıştı. Onun yanında bu adamla kavga etmemeliydi. Onun kendisi için korktuğunu bile, bile içindeki öfkeye yenik düşmüştü. Oysa daha sonrada bu adama haddini bildirebilirdi.Giray bu düşünceler içinde ne yapacağını bilmez bir şekilde karısının yüzünü okşarken, Fırat'ın da ondan aşağı kalır yanı yoktu.

 

Pişmandı! Hemde ölesiye! Onun Giray'ı düşünmesi ve Giray'ın yalanlarına rağmen hâlâ ona sığınması içindeki acıyı körüklemiş ,düşünmeden hareket etmesine sebep olmuştu. Oysa o,Elif'e zarar veremezdiki. Ona bir şey olmaması için dua ediyordu içten içe. Kendisini asla affetmeyecekti. Elif'in mavi gözleri küçük kıpırdanışların ardından hafifçe aralanınca iki adamda umutla kıza baktı. Bakışlarını başında endişeyle bakan iki adamın üzerinde gezdiren kız, kocasına odaklayarak konuşmaya çalıştı.

 

"Gi..." Yutkunan kız tekrar konuşmak için çabaladı. "Giray..." Aldığı kesik nefesle gösü hafifçe inip kalkarken sözlerine zorlanarak devam etti. " Sen iyi misin? " Giray hızla başını sallarken, Elif'in sözleri, Fırat'ta yeni bir hayâl kırıklığı yaratmıştı. Giray karısının durumuyla iyice endişelenirken,daha fazla bekleyemeyip titreyen elleriyle karısını, kolları arasında kaldırdı ve hızla kucağına aldı. Fırat'ın kaşları,Giray'ın hamlesi ile çatılırken endişeli bir şekilde bağırdı.

 

"Ambulansı bekle! Ona zarar vereceksin! " Karşısındaki adamı şu an boğa bilecek durumda olsa da Elif'i daha fazla korkut mamak için kendine hakim olmaya çalıştı.

 

"Ne yapacağımı senden öğrenecek değilim! O benim karım! Ve seni son kez uyarıyorum Fırat, karım dan uzak dur! " Arkasını dönüp hızla çıkışa doğru yöneldi. Kucağındaki karısının ağırlığı yüzünü buruşturuken onun bu kadar zayıf olmasıda canını sıkmıştı. Sanki kucağında küçük bir çocuğun ağırlığı varmış gibi koşar adımlarla alış veriş merkezinden çıktı.

 

Ciğerlerine dolan temiz havayla Elif biraz daha kendine gelirken Giray çoktan arabanın yanına gelmişti bile. Cebinden anahtarı çıkartmaya çalışırken karısının sesi ile bakışlarını ona çevirdi.

 

"Giray, beni yere indir. " Kaşlarını olumsuz anlamda kaldıran adam cebinden çıkardığı anahtarın düğmesine basarak aracın kapılarının açılmasını sağladı. Yolcu kapısını açarak Elif'i dikkatle koltuğa oturttu ve kemerini bağlayarak hızla sürücü tarfına ilerledi. Kapıyı açarak yerine oturan genç adam karısına kısa bir bakış atıp anahtarı kontağa taktı ve aracın motorunu çalıştırarak gürültülü bir sesle arabayı park alanından çıkarttı. Başındaki ağrıyı umursamamaya çalışan kız yavaşça kocasına döndü.

 

"Giray sen gerçekten iyi misin? "Bakışlarını yoldan kısa bir an çeviren adam Elif'e baktı ve başını sallayarak cevap verdi.

 

"İyi değilim!" Elif'in kalbi korkuyla atarken bakışları hemen kocasının yarasına kaymıştı ki,Giray tekrar konuştu. " Seni muayene ettirdikten sonra iyi olabilirim ancak! " Gaza biraz daha yüklenince,kocasının telaşı karşısında Elif panikle konuştu.

 

"Giray ben iyiyim. Sadece birazcık başım ağrıyor o kadar. Doktora gerek yok. Ayrıca hızını biraz düşür lütfen korkuyorum! " Karısının sözleri ile aracın hızını biraz olsun düşüren adam kesin bir dille konuştu.

 

"Benim içim hiç rahat değil Elif! Her ihtimale karşı doktora muayene olacaksın! İtiraz istemiyorum! " Camı açan kız temiz havanın içeri girmesini sağlarken Giray'ı doktor fikrinden caydırmak için tekrar konuştu.

 

"Aşkım, Yarın Demir abime Asya'yı isteyeceğiz unuttun galiba. Bak zaten geç kaldık, hadi eve gidelim. Evde kileride boş yere telaşlandırmayalım! Söz yarın gideriz doktora. " Genç adam başını olumsuz anlamda sallayarak Elif'in sözlerine itiraz etti.

 

"Hiç bir şey senden önemli değil! Boşuna inat etme o doktora gidilecek! "

 

"Ama..." Elif'in ısrarıyla genç adam elini direksiyona sertçe vurarak bağırdı.

 

"Bir kerede inat etme Elif! Bir kerede benim söylediğimi yap! Burnunun dikine gitmekten vazgeç!" Elif'in gözleri hızla dolarken Giray farkında olmadan sözlerine devam etti. "Zaten öfkeden delirmek üzereyim! Neden yanlız başına gittin o lanet yere!? Ben, senin yanlız başına gitmene nasıl izin verdim! O adamın sana dokunmasına ,hakaret etmesine karşı, bıraksaydında cezasını verseydim! Neden araya girdin sanki!? " Elif'in göz yaşları yanaklarından süzülürken Giray sinyal vererek sağa doğru döndü. Arabanın içinde yankılanan hıçkırık sesiyle bakışları hızla karısını bulurken yaptığı hatayı farketmesi de bir oldu. Arabayı kenara çekerek karısına doğru uzandı ve emniyet kemerini çözdü. Elif'i kolları arasına çeken genç adam başına küçük öpücükler bıraktı.

 

"Özür dilerim! Özür dilerim! " Fısılltı halinde dudaklarından dökülen sözcüklerle karısının yüzünü avuçları arasına alarak gözyaşlarını sildi.

 

"Giray ben senden utandığım için yanlız gittim o mağazaya. Yemin ederim inattan değil! Hem ben ona gereken cevabı verip haddini bil... " Dudaklarına kapanan dudaklarla sözleri yarım kaldı kızın. Hırstan, ihtirastan uzak olan bu öpücük bir özür niteliğindeydi. Karısının dudaklarından ayrılan adam alınlarını bir, birine dayadı ve avuçları arasındaki karısının yüzünü baş parmakları ile okşayarak konuştu.

 

"Biliyorum. Aksini zaten hiç düşünmedim. Ben senden eminim Sidelya! Seni böyle bir itham altında bırakmışım gibi konuşma ne olur." Dudakları Elif'in alnına uzun bir öpücük bıraktı ve tekrar sözlerine devam etti. " Öfkeme hakim olamadım. O adamın sana dokunuşu, ettiği hakaret kanıma dokundu. Evet onunla kavga etmemeliydim. Seni korkutmak, üzmek istemedim ama kendime hakim olamadım! Pişmanım ama onun canını yaktığım için değil seni üzdüğüm için! " Elif akan gözyaşları ile kocasını dinlerken hafiften midesinin bulandığını hissetti. " O adam yüzünden biraz öncede hayvanca davranarak kalbini kırdım lütfen affet beni. Ben gerçekten özür... " Karısı,yüzündeki ellerini ittirince Giray pişmanlıkla ona baktı.

 

"Giray, bırak lütfen! " İri elleri yavaşça karısının yüzünden kayarken onu nasıl kırdığını anlamıştı genç adam. Elif hızla arabanın kapısını açtı ve kendisini dışarı atarak koşar adımlarla kaldırıma doğru yaklaştı. Giray şaşkınca onu izlerken oda hızla arabadan inmiştiki karısının kustuğunu farkedince korkuyla ona doğru yaklaştı.

 

"Elif! " Eliyle git işareti yapan kız,böyle utanç verici bir durumu onun görmesini istemiyordu. Giray tekrar arabaya yöneldi ve torpido dan aldığı peçete ve suyla karısının uyarısını umursamadan hızla ona yaklaştı. Suyun kapağını açarak avcuna doldurdu ve biraz olsun sakinleşen kızın yüzüne doğru su dolu avcunu uzatarak onu biraz olsun ferahlatmaya çalıştı. Elif yüzüne değen suyun serinliği ile ürperirken homurdandı.

 

"Giray ben hallederim sen uzaklaş lütfen! Yeterince tiksinç bir haldeyim zaten! "Giray'ın yüzünde hafif bir tebessüm olurken avcuna tekrar su doldurdu ve karısının yüzünü yıkarken cevap verdi.

 

"Niye tiksinç olasın ki? Gayet doğal bir şey. Benim başıma böyle bir şey gelse sen benden tiskinecek misin yani? " Peçeteyle yüzünü kurulayan adamın kahverengi gözlerine baktı ve hızla olumsuz anlamda başını salladı.

 

"Saçmalama! Niye tiksineyim? İstem dışı olan bir şey sonuçta. Hem insan sevdiği adamdan tiksinir mi? " Kocasının elindeki su şişesini alarak ağzını çalkaladı.

 

"Eee! Ben senden niye tiksineyim Sidelya? İnsan,aşık olduğu kadından, üstelik aşık olduğu o kadın karısıyken tiksinir mi peki? " Elif yüzüne yayılan gülümseme ile kocasının gözlerine bakarken Giray elinden tutarak arabaya doğru çekiştirdi.

 

"Bir an önce gidelim şu doktora. Bir de kustun, şimdi daha çok korkmaya başladım. " Elif artık itiraz etmek istemediği için başını olumlu anlamda salladı. Bu hareketi ile başına hafif bir ağrı girince kocasına belli etmeden koltuğa oturdu ve kemerini bağladı. Giray da yerine geçerek arabayı çalıştırdı ve tekrar yola koyuldu.

 

"Salih Amca, galiba Ayten Annem bizi affetmeyecek. Baksana gözlerindeki öfkeye, sanki bizi bir kaşık suda boğacak gibi bakıyor. " Demir'in sözleri ile Salih Bey bakışlarını karısına çevirdi. Gerçekten de çok sert bakıyordu. Karısı üzerlerindeki bakışlarını kolundaki saatine çevirdi ve kaşlarını çatarak tekrar karşısındaki ikiliye odakladı.

 

"Çiçeği, çukulatayı, yüzükleri hallettin mi Demir!?" Gülümseyerek başını sallayan genç adam heyecanla konuştu.

 

"Hallettim Ayten Anne.Yarın sabah alacağım hepsini."Kadın da tıpkı Demir gibi başını salladı ve yüzünü buruşturarak ikiliyi baştan aşağı süzdü. Bakışlarını kocasına çevirerek memnuniyetsizce konuştu.

 

"Ayol yaşını başını almış adamsın. Hiç mi yol, yordam bilmiyorsun ha! Ama tabi alışkın değil beyimiz kız istemeye." Salih Bey başını sağa, sola çevirerek sabır çekti. Karısına doğru eğilerek hafif bir sitemle konuştu.

 

"Yahu yine ne yaptım Ayten? Her bulduğun fırsatta bana laf sokuyorsun kadın! "Ayten Hanım eliyle Demir'i işaret ederek tekrar konuştu.

 

"Daha ne yapacaksın Salih! Her şeyi benden sakladığınız yetmiyor gibi bir de çocuğu hilkat garibesi misali karşıma çıkarıyorsun! " Demir, Ayten Hanım'ın sözleri ile yüzünü buruşturarak konuştu.

 

"Af buyur Ayten Anne! Hilkat garibesi derken ne demek istediğini anlayamadım da. " Ayten Hanım, Demir'in buruşturduğu, şaşkın yüz ifadesine kıkırdayarak kıyafetlerini işaret etti eliyle.

 

"Kıyafetlerini diyorum oğlum. " Demir asker yeşili tişörtünün yakasından tutarak bir süre inceledi ve bakışlarını siyah kot pantolonuna çevirerek şaşkınca tekrar sordu.

 

"Neyi var ki kıyafetlerimin? "

 

"Hah! Söyle Ayten. Cevap ver. Ne var çocuğun kıyafetlerinde? " Eliyle yanındaki genç adamı işaret edince Ayten Hanım yanındaki kırlenti alarak kocasına fırlattı.

 

"Allah senin cezanı vermesin Salih! Böyle kız istemeye mi gidilir. İnsan şu çocuğa bir yol, yordam gösterir. Bir takım elbise giydirir. O da filinta gibi çıkar kız tarafının karşısına. " İkili kucaklarına düşen kırlenti tutup bir, birlerine bakarak kaşlarını kaldırınca, Ayten Hanım bu defa kendi saçından bir tutam alarak örnek verdi." İnsan şu çocuğu bi damat traşına götürür ki oğlumuzu görünce, film artisti gibi çocuk desinler." İkili bu defa düşünceli bir şekilde dudaklarını bükerken Ayten Hanım elini sallayarak tekrar konuştu. "Ama nerde sende bu düşünce? Şu çocuğun saçına, sakalına bak! Mağara kaçkını gibi ayol! "

 

"Ayten Anne hakkımı yeme lütfen! Ben bir asker olarak, her sabah düzenli bir şekilde sinek kaydı traş olurum. " Yüzünü buruşturan kadınla omuzunu silkerek tekrar konuştu. "Tamam bu ara biraz kendimi salmış olabilirim ama, mağara kaçkını ne gözünü seviyim annem ya! " Kadın kolundaki saate tekrar bakarken sıkıntıyla homurdandı ve eliyle karşısındaki ikiliye kalkın işareti yaptı.

 

"Kalkın çabuk!Gidin söylediklerimi yapın! Yarın öğleden sonra kız isteyeceğiz siz hâlâ geniş, geniş oturuyorsunuz karşımda. Ay ben böyle gamsız insan görmedim. Sen ne gamsızssın Salih! Zaten Giray, ve Elif'te gelmedi daha. "

 

"Tamam,Ayten Tamam! Sen yeterki sakin ol! " Demir'in koluna yapışarak başıyla kapıyı işaret etmiştiki telefonunun çalması ile duraksadı. Cebinden çıkardığı telefonun

ekranına bakarak karısına çevirdi.

 

"Bak! Kıymetli oğlun arıyor. Hissetti senin söylediklerini çocuk! " Ayten Hanım bıkkınca nefes alırken homurdandı.

 

"Söyle ona acele etsinler biraz! Hiç bir şeyi yetiştiremeyeceğiz ayıp olacak insanlara." Salih Bey karısının sözleri ile gözlerini devirdi ve telefonu açarak kulağına götürdü.

 

"Efendim oğlum. " Giray'ın gözleri acil müdehale odasının kapısındayken babasının sesini işitmesi ile panikle konuştu.

 

"Baba, Elif küçük bir kaza geçirdi! "

 

"Ne! Ne kazası Giray!? Nerdesiniz siz!? " Ayten Hanım ve Demir panikle Salih Bey'in konuşmasına müdehale etti.

 

"Ne kazası Salih!?"

 

"Ne oluyor Salih Amca! " Adam eliyle telaşlanan ikiliye susun işareti yaptı ve oğlunu dinlemeye çalıştı.

 

"Başını çarptı baba! Hastanedeyiz, şimdi doktor muayene ediyor. Ben bizi merak etmeyin diye aradım. Annemlere de söylersin sen. "

 

"Biz hemen geliyoruz hangi hastane desiniz?"

 

"Gerek yok baba. Bir sıkıntı olursa ben haber veririm size."

 

Karşısındaki ikili sürekli kendini taciz edince adam sert bakışlarını yollayarak onları susturdu.

 

"Olmaz öyle şey Giray! Hangi hastanede olduğunuzu söyle gelinimi görmeden rahat edemem ben! " Giray babasına engel olamayacağını anlayınca hastanenin ismini söyleyerek telefonu kapattı. Salih Bey telefonu cebine koyarken kendisinden cevap bekleyen ikiliye döndü.

 

"Elif küçük bir kaza geçirmiş. Başını çarpmış. Şu an hastanedelermiş." Ayten Hanım'ın elleri hızla ağzına giderken dudaklarından kaçacak çığlığı engellemek istedi.

 

"Ne duruyoruz Salih Amca hastaneye gidelim hadi. " Demir,kapıya doğru ilerlerken diğerleri de hareketlenmişti.

 

"Ayten, yemekler hazır. Giray'ları bekleyelim mi? Sofrayı kuray... " Karşısında kilerin halini görünce sözleri yarım kalmıştı ki Ayten Hanım telaşla konuştu.

 

"Bırak yemeği falan Gönül! Elif kaza geçirmiş hastaneye gidiyoruz biz!" Gönül Hanım, şaşkınca kapıya doğru ilerleyen üçlüye baktı. Onlar hızla evden ayrılırken Gönül Hanım ne yapacağını bilemez bir şekilde kalakalmıştı.

 

Giray koridorda ileri geri volta atarken daha fazla dayanamayacağını anlayarak acil müdahale odasının kapısına yaklaştı. Elif içeriye alınalı beş dakika bile olmamıştı. Bu süre içerisinde sadece ailesine haber vermişti. Neden bu zaman geçmiyordu bir türlü. Dayanamayan genç adam kapıyı açarak içeri girdi. Doktor karısının gözüne kalem gibi bir çubukla ışık tutuyordu. Kendisini görünce başını omuzları üzerinden çevirerek kısa bir an baktı ve tekrar görevine dönerken konuştu.

 

"Giray Bey neyiniz oluyor? " Elif kısa bir an bakışlarını kocasına çevirdi ve tam cevap vermek için ağzını açmıştıki Giray onun yerine cevapladı genç kadını.

 

"Eşiyim! " Kadının kaşları şaşkınlıkla havalanırken tekrar Giray'a döndü.

 

"Size sormadım Giray Bey! Hastama sordum .Lütfen müdahale etmeyin! "Giray kadının sözleri ile kaşlarını çatarken doktor elindeki kaleme benzeyen aleti cebine koyarak Elif'e baktı ve tekrar konuştu.

 

"Bana ismini ve soy adını söyler misin?" Bakışlarını kısan kız,karşısında ki kadına şüpheyle baktı. Kocasını nerden tanıyordu bu kadın? Bakışları Giray'a kayarken doktora cevap verdi.

 

"Elif Yıldız! " Kadının biçimli kaşları tekrar havaya kalkarken hasta dosyasına uzandı ve kontrol etti. Kızın cevabının doğru olduğunu anlayınca şüpheli bakışlarını Giray'a çevirerek tekrar konuştu.

 

"Peki kaç yaşındasın Elif!?"

 

"18"

 

"Bana hangi yılda ve ayda olduğumuzu günüyle birlikte söyleye bilir misin? " Elif bıkkınlıkla gözlerini devirince Giray anında müdahale etti.

 

" Soru soracağınıza bir şeyler yapsanıza! Karım şu an beyin kanaması bile geçiriyor olabilir. " Kadın nefesini dışarı vererek elindeki dosyayı sedyeye bıraktı ve sertçe konuştu.

 

"İzin verirseniz bende yaptığım muayene ile onu anlamaya çalışıyorum. Elif Hanım'a eşim diyorsunuz ama kendisi soy isminin Eyyüboğlu değil, Yıldız olduğunu söylüyor. Bu önemli bir ayrıntı olabilir. Üstelik dosyadaki soy ismi de aynı."

 

"Hanfendi siz işinize baksanız ! Sizene canım karımın soy isminden!? "Tartışmanın uzayacağını anlayan kız hızla araya girdi.

 

"Doktor Hanım Giray Eyyüboğlu gerçekten eşim olur. Henüz resmi nikahımız olmadığı için soy ismim Yıldız! "Kocası haklıydı ona neydiki soy isminden? Üstelik bu kadın kocasını nereden tanıyordu!? " Sorular ınızın cevabına da gelecek olursak 2017 yılının Mart ayındayız. Günlerden cumartesi ve ayın on biri! "Bir sağlıklı olarak bunların gerekli olduğunu tabiki kendi de biliyordu ama vücudunda bir anormallik olmadığını da anlaya bilecek kadar bilgisi vardı. Üstelik çok sıkılmıştı. Kadın, Elif'in cevabıyla olumlu anlamda başını sallayarak gülümsedi.

 

"Kusura bakmayın Giray Bey ünlü bir motoksroscu olunca haliyle tanınıyor. Soy isimleriniz uyuşmayınca rahataızlığınızla ilgili bir problem olacağını düşündüm. " Elif gülümsemeye çalışsa da bu kadından hiç hoşlanmamıştı. "Biz doktorlar biraz şüpheci oluyoruz. En ufak bir ayrıntı bile risk yaratabilir." Sözleri bitince ellerini Elif'in başına doğru uzattı ve elle muayenesini de yapınca masasına doğru ilerledi.

 

"Ne kadar süre önce kustunuz Elif Hanım? "Doktorun sorusuyla yüzünü buruşturan kız sıkıntıyla cevap verdi.

 

"On beş dakika falan oluyor. " Giray, karısının yanına doğru ilerleyerek sabırsızca doktora baktı.

 

"Bir sorun yok gibi. Ama ben yinede röntgen isteyeceğim. Emin olmalıyız sonuçta." Başını hızla sallayan adam karısının eline uzanarak kalkması için yardımcı oldu. Madem bir sorun yoktu niye kusmuştu o zaman. Elif sedyeden inerken bakışlarını tekrar doktora çeviren genç adam merakla sordu.

 

"Peki kusmasının sebebi de başını çarpması dan dolayı olabilir mi? " Kadın dudaklarını büktü ve kaşlarını emin değilim dercesine kaldırarak cevap verdi.

 

"Dediğim gibi, önce sonuçları görelim sonra değerlendiririz. Ama kusmasının sebebinin çarpmadan kaynaklandığını düşünmüyorum.

 

Elif kocasının elindden tutarak dışarıya doğru çekiştirdi ve koridora çıkınca sabırsızca konuştu.

 

"Giray hadi eve gidelim. Bak hem bir şeyim de yokmuş. " Genç adam karısına dönerek yüzünü avuçları arasına aldı ve gözlerine bakarak kararlı bir şekilde konuştu.

 

"Kontroller bitip, kesin bir cevap almadan gitmek yok! Hem daha niye kustuğunu bile bilmiyoruz değil mi!? "

 

"Of! Giray ben eve gitmek istiyorum. Hem kusmamıın sebebi dün akşamdan beri hiç bir şey yemediğim içindir. " Kaşları çatılan adam sertçe konuştu.

 

"Neden aç geziyorsun Elif! Niye bana aç olduğunu söylemedin!? " Elif dudaklarını ısırarak suç işlemiş küçük çocuk gibi bakışlarını kaçırdı. Onun bu hali sanki adamın bütün öfkesini saman alevi gibi söndürürken, dudaklarında oluşan hafif bir tebessümle karısının eline uzandı ve tekrar avuçlarının arasına hapsetti.

 

"Çok zayıfsın! Acil kilo alman gerekiyor. Kadın dediğin etli, butlu olur. Ele gelir biraz. " Elif duraksayarak kocasının yüzüne şaşkınca baktı. Giray ise bakışları ile karısını süzerek numaradan yüzünü buruşturdu. " Böyle kemik torbası gibi,sana sarıldığım zaman resmen kemiklerin batıyor. " Elif'in yüzünün asıldığını fark edince küçük bir kahkaha attı.Kocasının elinden kurtulmaya çalışan kız alınmış gibi çemkirerek ondan uzaklaşmaya çalıştı.

 

"Git o zaman etine buduna dolgun bir kadın bul kendine. Sıktığın zaman ele gelen yağları, sarkık memeleri olan cinsinden! "Giray'ın gözleri şaşkınlıkla açılırken kız hızla uzaklaşmaya başlamıştı ki kocası onu yakalayarak tekrar elini tuttu ve bakışlarının buluşmasını sağladı.

 

"Zayıfta olsan,kemik torbası da olsan benim dikkatimi senin dolgun memelerin çekiyor karıcığım!" Elif gözlerini şaşkınca açtı ve kocasının arsız sözlerini etraftan duyan oldumu diye utançla bakındı. "Kalçalarını da unutmamak lazım."Karısını süzerek hafifçe iç çekti." Çok seksi olduklarını söylemeden geçemeyeceğim doğrusu. " Elif şaşkınlıktan irileşen gözleri ile kocasına baktı. Ve onun bu tatlı haliyle içine yayılan gülme isteğini bastırarak yavaşça koluna vurup tısladı.

 

"Sapık! " Giray'ın dudakları çapkınca kıvrılırken karısının üzerine doğru eğildi ve kulağına fısıldadı.

 

"Ama sadece senin sapığın! " Onun hareketleri Elif'i de gülümsetirken kocası tekrar elini avuçları arasına almıştıki karısının fısıltısını işitti.

 

"Tebiyesiz! "

 

"Senin yüzünden bozuluyor terbiyem." mu zipçe göz kırptı ve devam etti. " Ne yapayım. Karımın beğendiğim yerlerini söylemem terbiyesizlik mi oluyor yani? " Elif gözlerini devirip gülümsemekle yetindi kocasının sözlerine.

 

İkili röntgeni çektirip sonucunu doktora gösterdiler. Doktor bir sorun olmadığını ama her ihtimale karşı sabaha kadar gözetim altında tutulması gerektiğini söyleyince, Elif ne kadar mızırdansada Giray özel bir oda ayarlayarak girişini yaptırmıştı. Tabi karısı bu durumdan hoşnut olmadığını yatağın da bıkkınca homurdanarak belirtti.

 

"Ne vardı sanki gitseydik! Hem yarın sınavım var unuttun mu? Hadi çıkalım buradan Giray. " Karısının yalvaran bakışları ile ona doğru yaklaşan adam yatağın kenarına oturarak Elif'in eline uzandı.

 

"Bu gece buradayız. Daha fazla ısrar etme istersen güzelim." Elif yalvaran bakışlarını atmaya devam ederken kapı birden açıldı ve içeriye, ilk olarak endişeli bir şekilde Ayten Hanım girdi. Arkasından Salih Bey ve Demir'in görünmesi ile Giray karısının elini bırakarak yavaşça oturduğu yerden kalktı.

 

"Ah kuzum! Ne oldu yavrum sana? "

 

"Anne! Sakin ol iyiyim ben. " Şaşkın bakışlarını kocasına çevirerek homurdandı.

 

"Neden telaşlandırdın herkesi? " Omuzlarını, umursamazca silken adam karısına cevap verdi.

 

"Ben iyi olduğunu söyledim ama bana inanmadılar. "Ayten Hanım, yatağın kenarına oturarak gelinin saçlarını okşadı nemli gözleri ile.

 

"Ben ısrar ettim kızım. Gelip görmeden içim rahat etmezdi. " Salih Bey'in sözleri ile Elif mahçupça başını sallarken Demir yataktaki kıza yaklaşarak alnına küçük bir öpücük bıraktı ve yüzünü avuçları arasına alarak endişeyle baktı.

 

"Nasılsın abiciğim iyimisin? " Onları boş yere telaşlandırıp, buraya kadar yormanın üzüntüsü ile başını salladı genç kız.

 

"İyiyim abi. Boşuna zahmet etmişsiniz. Sen bari gelmeseydin, o kadar telaşın varken. " Elini kızın saçlarına götüren genç adam şefkatle gözlerine baktı.

 

"O nasıl söz öyle? Duymamış olayım! "Bakışlarını Giray'a çevirerek sözlerine devam etti. " Ne dedi doktor? Bir sorun var mıymış? " Arkadaşının sorularına başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Yok. Her şey normal. Ama her ihtimale karşı sabaha kadar müşaade altında tutacaklar." Salih Bey oğlunun açıklaması ile derin bir nefes aldı. Kendisine emanetti bu yetim kız. Gözü gibi sakınıyordu Elif'i. Ona bir şey olsa ne yapardı. Aklındaki kötü düşünceleri bir kenara iterek oğluna çevirdi bakışlarını.

 

"Peki ne oldu, Nasıl bu hale geldi gelinim? "Giray hatırladığı anlarla dişlerini sıkınca, Salih Bey oğlunun bir anda gerilen yüzünden bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Onu şüpheyle süzerken yüzündeki hafif morluk dikkatini çeki. Kuşkuyla bakışlarını kısan adam sesindeki sert tınıyla sorusunu tekrarladı. "Ne oldu dedim Giray!? " Salih Bey'in sesindeki tınıdan ortamın gerileceğini anlayan Elif telaşla konuştu.

 

"Benim hatamdı baba." Giray kaşlarını çatarak karısına bakarken diğer gözlerde Elif'e dönmüştü. "Alışveriş yapıyorduk, bende lavoboya girmiştim, yerler ıslakmış, uyarı levhasını da farketmedim. Biraz da acele edince ayağım kaydı. Başımı lavaboya çarptım. " Karısının sözleri ile kendi hastasına sinirlenen adam öfkeli bakışlarını Elif'in gözlerine dikti. Onun hatasıydı, ne demeye kapatmaya çalışıyordu? Uyarırcasına ismini seslendi.

 

"Elif! " Kız kocasının neye kızdığını anlamış olsa da, anlamazlığa vurdurmayı tercih ederek sözlerine devam etti.

 

"Ben Giray'a söyledim kimseyi telaşlandırma diye ama o beni dinlememiş anlaşılan. "

 

"Ah kızım o nasıl söz? İyisin ya önemli olan bu. Bununla geçmiş olsun. " Ayten Hanım'ın sözleri ile Elif gülümseyerek başını sallarken ikili çoktan isteme muhabetine odaklanmıştı. Salih Bey uyarırcasına öksürerek kendisine bakan oğluna başıyla dşarıyı işaret etti.Önden çıkarak koridorda oğlunu beklemeye başladı. İkili arasındaki bakışmayı ve gerginliği anlayan Demir'de kapıya doğru ilerleyen Giray'ın arkasından çıktı. Karşısına geçen oğluna şüpheyle bakan adam hiç beklemeden konuşmaya başladı.

 

"Neler olduğunu anlatıyorsun hemen! Yüzündeki morluktan sonra Elif'in söylediklerine inanmamı bekleme Giray! Neler olduysa anlat çabuk. " Giray elini sıkıntıyla gür saçlarından geçirerek bakışlarını kısa bir an arkadaşına çevirdi ve tekrar babasına döndü.

 

"Fırat'la kavga ederken Elif araya girdi. Fırat denen Piç Elif'i itince başını çarptı. " Orta yaşlı adamın gözleri dehşetle açılırken elini yüzünde gezdirdi ve bir iki adım ileri geri sinirle dolandı. Sakin olmaya çalışarak öfkeli gözlerini oğluna çevirdi.

 

"Sen Elif'i nasıl tehlikeye atıp, Fıratla kavga edersin!? Ya daha kötü bir şey olsaydı. Ne demeye kudurmuş itler gibi etrafa saldırıyorsun!? Sen adam olmayacak mısın çocuk!? " Salih Bey sessiz bir şekilde konuşsada, sesinin tonundaki tını öfkesini anlatır nitelikteydi.

 

"Baba! Adam karımı taciz etti. Aşağıladı! Namusuna dil uzattı! İleri geri konuşunca tutamadım kendimi. Ne yapsaydım bir korkak gibi karıma asılımasına, taciz etmesine izin mi verseydim!? " Fırat denen it böyle bir şeyi nasıl yapardı? İişittiği sözler ile elleri yumruk halini alan Demir, şaşkın fakat bir o kadar da öfkeli bir sesle bağırdı.

 

"Ne! Nasıl dokunur, nasıl dil uzatır Elif'in namusuna!?Ulan benim kardeşimin namusuna dil uzatacak adamın dilini keserim ben! Yürü Giray gidiyoruz." Arkadaşının koluna yapışarak çıkışa doğru yönlendirirken sözlerine devam etti. "O Piç fazla oldu artık. Anlaşılan iyi bir ders istiyor! " Demir kızgın bir boğa misali burnundan solurken bu olanlara inanamıyordu. Eğer Elif gibi bir kızın namusuna dil uzatılıyorsa, kendileri dünya üzerinde yaşayan en namussuz yaratıklar demekti. Giray başını sallayarak arkadaşını onaylarken Salih Bey'in sert sesi yankılandı koridorda.

 

"Demir! " Kendisine dönen ikiliye hızla yaklaşan adam tıslarcasına konuştu. " Beni delirtmeyin! Yeni yetme ergen değilsiniz artık! İçeride yatan senin karın! Giray' ı işaret eden parmağı bu defa Demir'e döndü. "Yarını iple çeken Asya'da senin nişanlın sayılır! Onları düşünmeden nasıl böyle eşkıya gibi hareket edersiniz? Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz!? " Öfkeden çatılan kaşları neredeyse bir, birine değecekti. Sinirle nefes alan adam birer kor halini almış kahverengi gözlerini oğluna çevirerek sözlerine devam etti. " Ne olursa olsun kendine hakim olmalıydın! Her şeyin bir zamanı, yolu yordamı vardır. Elif bana emanet! Eğer ona kötü bir şey olmuş olsaydı ne kendimi ne seni affederdim Giray!" Bakışlarını ikili üzerinde gezdirerek tekrar oğluna çevirdi ve işaret parmağını kaldırarak tehdit edercesine sözlerine devam etti. " Bu sana son uyarım oğlum! Eğer bir daha Elif'i üzecek, incitecek, ona zarar verecek bir şey yaparsan, yada böyle bir şeye sebep olursan Elif'in yüzünü bir daha göremezsin! Kendine çeki düzen ver! Bu şekilde hareket etmeye devam edersen, ben Elif'i sana nikahlayarak, ne bu dünyada, ne âhirette bir yetimin vebaline giremem. Elif'in hayatını karartamam! " Bakışlarını tekrar ikili üzerinde gezdirdi ve elini kovarcasına ileri geri salladı. "Şimdi, ne istiyorsanız onu yapın. " İkilinin yanından ayrılan adam tekrar odaya dönerken Giray öfkeyle yüzünü sıvazladı ve kendisine bakan arkadaşına doğru dönerek hırsla bağırdı.

 

"Babam haklı! Sürekli Elif'e zarar veriyorum, yada zarar görmesine vesile oluyorum. " Salih Bey'in tehdidin den ve sea tonundaki kararlılıktan Demir bile tırsmıştı. Üstelik, Giray gibi adamın haklı olduğunun oda farkındaydı. Elini arkadaşının omzuna koyarak onu sakinleştirmeye çalıştı.

 

"Tamam! Bırakalım şimdi bunları. Bu meseleye daha sonra kesin bir çözüm bulmalıyız. Ama şimdi içeri geçelim Elif meraklanmasın. " Arkadaşının omzuna hafifçe vuran Demir, onu odaya doğru yönlendirdi.

 

Gece Elif'in yanında Ayten Hanım kalmak için ısrar etsede Giray onu gitmesi için ikna etmişti. Elif'e geçmiş olsun dileklerini sunarak ayrılan üçlüyü kapıya kadar geçiren Giray tekrar içeri geçerken doktor gelmiş ve kontrolleri yapıp her şeyin normal olduğunu söyleyerek odadan ayrılmıştı. İkili bir süre televizyon izleyip sohbet ettikten sonra Elif günün yorgunluğuna daha fazla dayanamayarak uyuya kalmıştı. Karısını. uyuması ile Giray bir spor kanalı açarak izlemeye başladı.Uzun bir süre sonra oda daha fazla dayanamayarak kendini uykunun kollarına bıraktı. Bir ara uyanan Elif, kocasının sandalyede kollarını göğsünde birleştirmiş, ayaklarını önündeki sehpaya uzatmış bir şekilde rahatsızca uyuya kaldığını görünce içi parçalanarak ona baktı. Onun hali ile huzursuz olurken hafifçe doğruldu ve elini gür saçlarında sevgiyle gezdirdi. Giray hissettiği dokunuşla hemen uyandı ve başını kaldırarak panikle karısına baktı.

 

"Elif! İyi misin!"

 

"İyiyim Aşkım." Üzgün bir yüz ifadesi ile ellerini kocasının yüzünde gezdirdi. "Keşke sende gitseydin. Böyle sandalye üzerinde iki büklüm." Giray yüzünü buruşturarak boynunu ovarken Elif onun haline üzülerek yatağın kenarına doğru kaydı. " İstersen birlikte yatalım yoksa sabaha kadar o sandalyenin üzerinde korkuluğa döneceksin. " Giray bu fikirden gayet memnun bir şekilde başıyla karısını onayladı ve ayakkabılarını çıkartarak yanına uzandı. Elif'i kolları arasına alarak başını göğsüne yasladı.

 

"Böyle daha iyi. En azından aksi bir durumda hemen uyanırım." İkili kısa bir süre sonra tekrar uykuya daldı. Gece kontrole gelen orta yaşlı hemşire onların halini görünce sessizce kontrolünü yaptı ve odadan ayrıldı. Sabah'ın ilk ışıkları ile uyanan Elif kocasını uyandırmaya kıyamıyordu. Dün gece o sandalyenin tepesinde uzun süre kalmıştı çünkü. Ama çokta sıkışmıştı. Yerinde kıpırdanırken duvardaki saat dikkatini çekti. Gözleri irice açılırken panikle Giray 'ı dürttü.

 

"Giray! " Genç adam sanki kuş uykusuna yatmış gibi hemen uyanırken, uyku mahmuru bir şekilde karısına bakarak konuştu.

 

"Ne oldu canım? " Duvardaki saati gösteren kız hızla yataktan indi.

 

"Aşkım, sınava geç kalacağım! " Karısının panik haline gülümseyen adam saatin sabahın yedi buçuğu olduğunu görünce, onun sınavdan dolayı heyecan kandilini anladı ve karısını daha da telaşlandırmadan yataktan indi.

 

"Tamam saakin ol." Karısının önünde durarak elini tuttu ve sözlerine devam etti. " Sen şimdi burada beni bekle, ben önce doktoru bulup durumu izah edeyim sonrada çıkışını yaptırır gideriz. " Elif kocasının elini sıkarak üzgün mavi gözleri ile kahverengi gözlere baktı.

 

"Giray cüzdanım evde kalmış. Ya kimliğim de onun içindeydi. " Giray'ın kızmasından korkarak dudaklarını dişlerken adam karısına tebessüm ederek tekrar konuştu.

 

"Tamam,sıkıntı yok. Önce eve uğrarız, ihtiyacın olan şeyleri alırız daha sonra sınav yerine geçeriz." Elif 'in suratı düşerken Giray başına küçük bir öpücük bıraktı. " Merak etme sınava yetiştireceğim seni." Başını olumlu anlamda sallayan kızın haline gülümseyerek odadan ayrıldı.

 

Doktor kontrolünden sonra hastaneden ayrılan ikili önce eve geçti. Elif üzerini değiştirip, eksiklerini tamamladıktan sonra hızla aşağıya inmişti ki Giray'ın çoktan,üzerini değiştirmiş ve hazır bir vaziyette kendini beklediğini gördü. Herkes stres yapmaması için telkinde bulunurken Annesi ve Gönül Teyzesi, okunmuş su ve prinç tıkmaya çalışıyorlardı ağzına. Onları kırmak istemeyen kız istediklerini yaparak aceleyle evden çıktı. Çok az vakitleri kalmıştı. Arabanın yanına doğru ilerlerken Giray elinden tutarak garaja doğru çekiştirdi. Onun adımlarına ayak uydurmaya çalışan kız ,garaja girince önünde durdukları şeye korkuyla baktı.

 

"Giray ben ona binemem! " Yedek kaskı karısının başına takan adam gülümsedi.

 

"Korkma! Sen sadece bana sıkıca tutun. "Elif'in gözleri önünde duran motora kayınca olumsuz anlamda başını salladı.

 

"Sevgilim sen bana güvenmiyor musun? Eğer unuttuysan,hatırlatayım Türkiye'nin en iyi motor kullanan adamlarından birisi duruyor karşında. " Elif kararsız bakışları ile kocasına baktı.

 

"Ama... "

 

"Birtanem, geç kalıyoruz! " Karısının elinden tutarak motora oturmasına yardımcı oldu. Tam kendiside oturacaktı ki ,Elif'in giydiği elbiseden dolayı görsel şölene davet eden bacaklarına takıldı gözleri. Kaşları çatılırken endi kaskını da taktı. Kısa bir elbise değildi ama oturmanın etkisiyle etekleri toplanmıştı belliki. Problem çıkarıp, sınav öncesi canını sıkmak istemediği için susmayı tercih etti. Eğer karısı şu an verdiği bacak firikiğinin farkına varsaydı oda böyle bir durumdan rahatsız olurdu. Bu yüzden ya üzerini değiştirmek isteyecekti, ya da araba diye ısrar edecekti. Zaten geç kalmak üzerelerdi bu yüzden en iyisi bu ayrıntıyı görmezden gelmekti. Motora binerek kontağı çalıştırdı ve omzunun üzerinden karısına bakarak,başındaki kasktan dolayı biraz yüksek sesle konuştu.

 

"Bebeğim kollarını belime dola ve olabildiğince sıkı tutun! Biraz hız yapacağım. ama korkmana gerek yok!" Elif içinden bildiği tüm duaları okurken olumlu anlamda başını salladı.Karısının verdiği onayla Giray hızla garajdan çıktı. Arkasında bıraktığı ses, evdekileri endişelendirirken Demir, Elif'in yüz ifadesini görür gibi olunca kıkırdayarak kahvaltı masasına ilerledi.

 

Yüreği ağzına gelen kız bir an önce bu tehlikeli yolculuğun bitmesi için dua ediyordu. Tamam kocası motoru hızlı kullansa da kontrolü elden bırakmıyordu ama Elif korkuyordu. İki tekerlekli bu şeyin üzerinde durmak akıl kârı değildi.zaten bindiği andan beri gözlerini sıkıca kapatmış ve hiç açmamıştı. O, korkudan bisiklete bile binemeyen bir kız ken bu lanet şeye hangi akla hizmet binmiştiki. İçinde büyüyen korkuyla kocasının beline biraz daha sıkı sarıldı ve başını sırtına yaslayarak gözlerini olabilecek miş gibi daha sıkı kapadı. Giray onun bu hali ile gülümserken hızını düşürerek,motoru yavaşça parketti. Elif bir şeyler mırıldanıyordu ama kasktan dolayı duyamıyordu. Başındaki kaskı çıkartınca farkettiki karısı dua ediyordu. Gülmemek için yanaklarının içini ısıran adam omzunun üzerinden başını hafifçe çevirerek karısına seslendi.

 

"Güzelim, sınava girmeyi düşünmüyor musun? Ben halimden memnunum gerçi ama. " Kocasının sesi ile tek gözünü açan kız titrek bir sesle konuştu.

 

"Geldik mi? "

 

"Geldik bebeğim!" Diğer gözünü de açan kız başını kocasının sırtından ayırarak temkinle etrafını inceledi. Sınav için koşuşturan insanları görünce tuttuğu nefesini bırakarak kollarını Giray'ın belinden çözdü.

 

"Çok şükür! Az daha hatim indirecektim! " Belindeki kolların çekilmesi ile motordan inen adam karısının önüne gelerek başındaki kaskı çıkarttı ve onun hafif terden yüzüne yapışan saçlarını geriye doğru ittirdi. Karısının motordan inmesine yardımcı olduktan sonra Elif'in hızla girişe doğru yönelme çabasını engelleyerek tuttuğu elinden kendine doğru çekti. Yüzünü avuçları arasına aldı ve gülümseyerek konuştu.

 

"Sakin ol! Ben sana güveniyorum! Bu sene olmazsa seneye bir daha deneriz. Sakın kendini üzme ve kendini kötü hissedersen hemen çık. Ben burada seni bekliyor olacağım. " Elif başını olumlu anlamda sallayınca Giray gülümseyerek dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı. Geri çekilen adama şaşkınca bakan kız utançla homurdandı.

 

"Bu neydi şimdi? Herkesin içinde neden yaptın bunu? " Çapkınca gülümseyen adam omuzlarını silkti.

 

"Şans öpücüğü! Belki birazcık ta biraz önce bacaklarını süzenlere sahipli olduğunu göstermek için olabilir. " Elif bakışlarını etrafında gezdirdi kısa bir an. Kocasının üzerindeki bakışları fark edince ona doğru biraz daha sokuldu ve tek kaşını imalı bir şekilde kaldırarak Giray'ın dudaklarından küçük bir öpücük çaldı. Çok kısa bir öpücükte olsa karısının toplum içinde ilk defa böyle bir şey yapması ile şaşıran genç adam gözleri irileşmiş bir şekilde konuştu.

 

"Elif! Bu neydi şimdi!? " Tıpkı kocası gibi omuzlarını silken kız muzipçe göz kırptı.

 

"Şans öpücüğü! Birazcıkta etraftaki kızlara sahipli olduğunu göstermek için olabilir! " Giray'ın dudakları yana doğru kıvrılırken Elif konuşarak girişe doğru ilerledi.

 

"Çıkışta o lanet şeye binmem haberin olsun! "

 

"Merak etme milletin gözlerini bayram ettiren bacak şovundan sonra zaten istesende izin vermem! " Elif kısa bir an duraksayıp bacaklarına baktı. Motora bindiğinde eteği toplanmış olmalıydı. Pantolon giymediği için pişman olurken kocasına bakarak dudak büktü. Onun gülümsemesi ile tekrar önüne dönen kız biraz uzaklaşmıştı ki kocasının seslenmesi ile adımlarını durdurdu.

 

"Sidelya! Seni seviyorum! "Yüzünde büyüyen kocaman gülümseme ile o da kocasına bağırdı.

 

"Ben ise sana kördüğümüm! Gün geçtikçe yüreğime daha çok dolanıyor, her gün bir düğüm daha atıyorsun! Kördüğüm gibi seviyorum seni Giray Eyyüboğlu! " Bu defa koşarak girdi, giriş kapısından. Giray ise karısının sözleri ile olduğu yerde kalakalmıştı. Nasıl güzel bir itiraftı bu. Şanslı adamdı doğrusu. Onu ilk gördüğünde kaçıp, kurtulmak istesede, ona doğru çekilmesi ve bu günlere gelmesi şimdi şaşırmasına sebep oluyordu. Elif'i kaderine yazan Allah'a, ne kadar şükretse azdı.

 

Kız isteme şenliği son hız devam ederken, Demir heyecan dan yerinde duramıyordu. Asya'nın kendisine güldüğünü görünce oda gülümsedi ve çapkınca göz kırptı. Ayşe ablasının yanında otururken Demir'in dikkatini onun hiç konuşmaması çekmişti. Hayri Baba ve Salih Amca'sı koyu bir sohbetin içindeyken Ayten ve Gönül annesi Asya ile muhabbet ediyordu. Demir heyecandan dudaklarını yerken şansına içten dileklerini yolluyordu.

 

Ne vardı sanki sınav gününü seçecek! Böyle sap gibi kalırdı işte. Giray da gelmemişti hâlâ! Burası sıcak mı olmuştu yoksa bu lanet takım elbiseden dolayı mı bunalıyordu? Ne vardı sanki bir tişört, pantolon giyip gelseydi? Sirkte gösteri yapan maymunlar gibi hissediyordu kendini. Yüzünü buruşturarak gözlerini etrafta gezdirdi. Zaman bir türlü geçmiyordu. En iyisi konuşmalara odaklanmaktı. Onu da daha önce denemişti ama heyecandan hiç bir şey anlamıyordu. İyi de Asya nasıl bu kadar sakindi? Kadınların bakışlarını üzerinde hissetmesi ile kendine geldi. Ne demeye kıkırdıyordu bunlar? Ayten Hanım kaşıyla Hayri Baba'yı işaret etti.

 

"Sana diyorum evladım! Nasılsın görmeyeli?" Asya'sını içindeki saplantılı aşktan kurtarmıştı ya ne kadar teşekkür etse azdı bu çocuğa. Üstelik çokta seviyordu Demir'i. Onu ilk tanıdığı anda gözüne girmişti. Özü, sözü bir namuslu adamdı.

 

"Allah'a şükür iyiyim Hayri Baba.Ama sen Asya'mı bana verirsen daha iyi olacağım! " Salih Bey uyarırcasına öksürürken, Ayten Hanım'la, Gönül Hanım homurdanmış, Asya kızarırken, Hayri Baba ve Ayşe'de Demir'in sözleri ile kıkırdamıştı. Hayri Baba Asya'ya bir bakış atarak işaret verdi. Başını onay verircesine eğen kız,yanında oturduğu kadınlardan müsade isteyerek kalktı. Ayşe'de ablasının arkasından mutfağa geçti ve içerde tuttuğu kahkahasını koy verdi.

 

"Abla ben bu adamı çok seviyorum ya! Bak ne güzel açıkça derdini söyledi babama. Bir de benim sevdalandığım öküze bak, işittiği bir sesin peşinden koşuyor aylardır." Cezveyi ocağa koyan kız kardeşine dönerek gülümsedi.

 

"Sabret canım. Bir gün Ali seni muhakkak farkedecek. İşte o zaman bende onun hallerine kahkaha atacağım senin gibi. "

 

Ayşe tam ağzını açmıştı ki çalan kapıyla geri kapamak zorunda kaldı. Ablasının kaş işareti ile hızla kapıya ilerledi ve bekletmeden açtı. Kapıdaki ikiliyi gülümseyerek baktı ve tam içeriye davet etmek için konuşacaktı ki arkalarında beliren kişiyle sadece yutkuna bilmişti.

 

Karşılarındaki kızın bir şey söylemeden beklediğini gören Elif ve Giray bir birine ne oluyor dercesine baktılar. Elif, karşısındaki kızın güzelliği karşısında hayran bakışlarla onu süzerken, Giray arkalarından gelen sesle o yöne döndü.

 

"Ayşe! Çekilde içeri girsin misafirler." Olumlu anlamda başını eğen kız kenara çekilerek kapıdakilere yol verdi.Ali eliyle içeriyi işaret edince Elif ve Giray şaşkınca içeriye geçti. Ayşe'nin burnuna işaret parmağı ile vuran Ali, elini yavaşça kızın yanağına doğru indirerek hüzünle insanı içine çeken mavi gözlere baktı.

 

"Dilsiz değilsin,ahraz değilsin derdin ne neden konuşmuyorsun bir anlasak!" Ayşe, Ali'nin sözleri ile gözlerini devirerek,genç adamın eline bir fiske indirdi. Ali'nin düşen yüzünü umursamadan Elif ve Giray'ın arkasından içeriye doğru ilerledi.

 

Elindeki dosyayla mutfağa doğru ilerleyen adam başını kapıdan içeriye hafifçe uzatarak ocağın başındaki kıza selam verdi.

 

"Selam! Hayırlı olsun Asya. " Kız gülümseyerek Ali'ye başını sallarken o mutfağa girdi ve elindeki dosyayı masanın üzerine bıraktı.

 

"Acil olmasaydı bu gün rahatsız etmezdim sizi. Hayri Baba'nın imzası gerekti onun için geldim." diyerek masanın üzerindeki çukulatadan ağzına bir tane attı.

 

"O nasıl söz Ali! Ne rahatsızlığı. Geçsene içeri. "

 

"Yok. Girmeyim ben." Bakışları ile cezveyi işaret ederek sırıttı. "Tuzu bol at. Görelim bakalım damat bey ne kadar seviyor seni." Asya, Ali'nin sözleri ile kıkırdadı.

 

"Yok. Ben kıyamam ona. Atmayacağım tuz falan. " Ağzına bir çukulata daha atan adam, Asya'nın sözlerine gülümsedi. Sonra aklına bir şey gelmişcesine kıza yanaştı.

 

"Kız! Ben damadı göreli epey oldu. Hatırlayamadım şimdi hangisi olduğunu gösterde abin olarak notunu vereyim. " Asya, Ali'nin sözleri ile kahveyi kontrol etti ve eliyle peşinden gelmesi için işaret verdi.

 

"Gel bakalım. Ama sessiz ol! " Başını sallayan adam yavaşça Asya'nın peşine takıldı. Kız koridordan karşıda oturan Demir'i işaret etti gözleri ile.

 

"Bak, tam karşıdaki. " Ali, hatırladığı kişi ile memnunca gülümserken ,içindeki şüpheyle esas aklına takılan kişiyi çaktırmamaya çalışarak sordu.

 

"Peki şu uzun saçlı küçük kız ve onun yanındaki züppe kim? " Asya'nın gözleri Ali'nin sorusu ve Giray'ı tarif ederken kullandığı hitap şekliyle şüpheyle kısılırken yanındaki adamı kolundan tutarak mutfağa doğru çekiştirdi.

 

"Kız, Demir'in kız kardeşi Elif." Ali'nin esas derdi diğer çocuktu. Kızla ilgilenmemiş doğru düzgün bakmamıştı bile.

 

"Diğer adam, yani senin züppe dediğin Türkiye'nin gururu Giray Eyyüboğlu. " Ali yüzünü buruştururken, Asya bakışlarını kısarak sözlerine devam etti. "Galiba, Ayşe'yi de ona düşünüyorlar." Ali'nin gözleri irice açılırken sertçe yutkundu. "Şimdilik onlarınki de tanışma gibi bir şey olacak anlayacağın. " Sözlerini bitiren kız kahveleri fincanlara doldurmak için arkasını dönünce Ali öfkeyle dişlerini sıktı. Ne yapıp edip, o adamın Ayşe hakkındaki düşüncelerini öğrenmeliydi. Aniden aldığı kararla Asya'ya seslendi.

 

"Bana da bir kahve koysana şu damatlarla tanışayım bakalım." Hayri babanın kendine olan bağlılığı ve onu oğlu gibi görmesi Ali'ye bu cesareti verirken biliyorduki içeriye girdiğinde yadırganmayacaktı.

 

Ali'nin sesindeki sert tınıyı farkeden kız başıyla onu onaylarken bir taraftanda sırıtıyordu. Asya fincanları doldurup masaya doğru taşırken Ali hızla tuzluğa uzandı ve eline aldığı fincanın içine bolca doldurdu. Asya'nın arkasından içeri geçerken Ayşe'ye ters, ters baksada kız hiç bir şeyin farkında değildi. Hoş beşten sonra elindeki fincanla Giray'ın yanındaki boş yere oturdu.

 

Kız isteme merasimi başlarken oda elindeki fincanı önündeki sehpaya bıraktı ve yaptığı ani planla Giray'a dönerek biraz yaklaşıp fısıltıyla konuşmaya başladı.

 

"Kardeşim emin misiniz? " Giray işittiği soru ile şaşkınca yanındaki adama bakarken tıpkı onun gibi fısıltıyla cevap verdi.

 

"Neyden emin miyiz birader? "

 

"Kızı diyorum oğlum. Bak bir kere daha düşünün! " Giray hala yanındaki adamın ne den bahsettiğini anlamasa da, biraz düşününce Ali'nin ne demek istediğini anlayarak gülümsedi.

 

"Tabiki eminiz! Biz de söz ağızdan bir kere çıkar! " Bakışlarını Ayşe'nin yanında oturan Asya'ya çevirerek gülümsedi.Ali onun baktığı yönü farkedince içinden bir küfür savurdu. " Hem baksana böyle bir güzelliği almadan gidecek göz var mı bizde."Adamın kararlılığı karşısında Ali'nin kaşları öfkeyle çatılırken kendi, kendine homurdandı.

 

"Gözün çıksın şerefsiz! " Ulan adam resmen iki dakikada Ayşe'ye yavşamıştı. Ama yoktu öyle dava. O, kardeşi gibi gördüğü kıza yan gözle baktırırmıydı hiç? Giray, yanındaki adamın homurdanması ile ona döndü.

 

"Bir şey mi dedin? "

 

"He dedim! Bizim kızın diyorum,çenesinin bağı açıldımı susmak bilmez. Adamın başının etini yer, tez vakitte dört kolluya bindirir diyorum. " Amma da atmıştı ha! Daha Ayşe'nin, sesinin çıktığını duymamıştı. Adama neler diyordu. Ama bu adamı gözü tutmamıştı. Ayşe'ye layık değildi bu züppe.

 

"Sorun yok. Bizim ailedeki bütün kadınlar aynı. Biz alışkınız." Sinirden dudaklarının içini dişleyen Ali tekrar homurdandı.

 

"Hay senin ailene de ,alışkanlığına da! Ne inat herifmişsin lan !"

 

"Efendim." Dişlerini sıkarak sırıtan Ali ,Giray'ın omzuna dokunarak kahve fincanını işaret etti.

 

"Yok bir şey kardeşim! Kahveni soğutma diyordum! " Giray, yanındaki adamın tuhaflığını Asya'yı abisi gibi sahiplenmesine vererek gülümsedi ve kahvesine uzanarak eline aldı. Kahveyi dudaklarına götürüpmbir yudum alması ile yüzünü buruşturması bir oldu. Ali onun bu haline sırıtırken Giray yavaşça Demir'e yaklaştı.

 

"Lan kahveler karışmış. Al şu kahveni! " Umursamazca omuzlarını silken adam da arkadaşına yaklaşarak fısıltıyla cevap verdi.

 

"Kaderine razı gel oğlum senin kısmetin miş. " Giray çaresizce arkadaşına baktı.

 

"Lan oğlum zehir gibi bu! " Ali onların fısıldaşması ile kıkırdarken Ayşe durumu anlamış olacak ki yerinden kalkarak Giray'a yaklaştı ve sehpadaki fincana uzanarak almak istedi fakat Ali'nin bileğini tutması ile kalakaldı.

 

"Ne yapıyorsun sen!? Geç yerine! Madem seni almaya bu kadar hevesli bu motorcu, o kahveyi içecek!" Ayşe,Ali'ye ne saçmalıyorsun dercesine bakarken, Giray yanındaki adamın sözleri ile şaşkınca konuştu.

 

"Ne diyorsun sen kardeşim! Ne kahvesi? Ne kızı? Ne alması? " Ali hırsla ayağa fırlayarak kükredi.

 

"Lan iki saattir yok kabulüm, yok almadan gidecek göz var mı diyordun. Şimdi ne değişti hırt! " Evdekiler şaşkınlıkla ikiliyi izlerken Asya kahkahasını bastırmak için dudaklarını dişledi.

 

"Yahu manyak mısın be adam!"

 

"Sus lan! Tuzlu kahveyi içmemek için iki dakikada yan çizdin."

 

"Lan! Ne kahve meraklısı adamsın sen! Madem o kadar yüreğin var o zehir gibi şeyi sen içte görelim! " Ali hırsla Ayşe'nin elindeki kahveye uzandı. Kızın elini geri çekmesi ile gözlerine öfkeyle bakarak fincanı elinden aldı ve öfkeli gözlerini Ayşe'den çekmeden bir seferde içti. Fincanı geri kızın eline bırakırken tekrar Giray'a döndü.

 

"Ne oldu? Öyle bol keseden atıp tutmak kolaymış değil mi? Lan hem kızı istiyorsun, hem tuzlu kahveyi geri çeviriyorsun!" Giray ellerini öfkeyle yüzünde gezdirirken içinden de sabır dileniyordu.

 

"Lan ben zaten evliyim! "Ali'nin kaşları daha çok çatılırken, Elif'e doğru ilerledi ve elinden tutup salonun ortasına çekti. "Bu da karım! Ben Asya'dan bahsettiğini zannettim. Onun için öyle konuştum! " Hayri Baba olay'ın daha fazla büyümesini istemeyerek ortamı sakin leştirirken Salih Bey de istemeyi tekrar yaptı ve sonunda yüzükleri taktılar. Ali, Asya'nın neden böyle bir şey yaptığını öğrenmek için gece boyu fırsat kollasada bir türlü yakalayamamıştı. Giray dan özür dilemiş ve olayı tatlıya bağlamışlardı. Hatta gecenin ilerleyen saatlerinde üç erkek sıkı bir dostluğun temellerini de atmıştı.

 

Gece ilerleyen saatlerde eve dönen Salih Bey ve ailesi yorgunlukla odalarına çekilirken Giray karısının odasına sessizce girdi.İki gün sonra ona verilen izin süresinin biteceğini söyledi ve biraz muhabbet ettikten sonra kendi odasına geçti. Hızla geçen iki günün ardından Giray'ı tekrar yolcu etmişlerdi.

 

Giray'ın gidişinin ardından beş buçuk ay geçmişti. Son on beş gün geçmek bilmezken Elif vakit geçirecek şeyler bulduğu için seviniyordu. Ünüversite sınavını kazanmış hatta Ankara'yı tutturmuştu. Yaklaşan düğün günüyle Asya kendisiyle birlikte her yere onu da sürüklüyordu. Demir'in ilk görev yeri belli olmuştu. Diyarbakır'a gideceklerdi.Bu arada istemedeki o tuhaf adamla Asya'nın kardeşi Ayşe nişanlanmıştı. Elif önce şaşırsa da, adamın o gün kocasına öldürecekmiş gibi baktığını hatırlayınca çokta garipsememişti. Taksi evin önünde durunca ücreti ödeyerek hızla araçtan indi.

 

Eve giren kız herkesle kısa bir sohbet ettikten sonra hızla odasına doğru yöneldi. Biraz sonra Giray arardı ve o rahatça konuşmak istiyordu. Merdiven'in ilk basamağına adım atmıştı ki kapının çalmasıyla içeriye doğru seslendi.

 

"Ben bakıyorum! " Hızla kapıya ilerleyen kız bekletmeden açtı.Karşısındaki adamı bir süre süzen kız,damın konuşması ile dikkat kesildi.

 

"İyi günler Elif Yıldız'a bir paket vardı! "

 

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM (:

 

Yitenumutlar

 

 

Loading...
0%