Yeni Üyelik
22.
Bölüm
@yitenumutlar

Bölüm Şarkısı -Cengiz Kurtoğlu- Duyanlara Duymayanlara

 

Elif karşısındaki adama bakışlarını kısıp şüpheyle bakarken adamın uzattığı paketi aldı ve yüzünü göremediği adama gülümseyerek konuştu.

 

"Ah! Teşekkür ederim. Timur'dan olsa gerek! "

 

"Nee! Ne Timuru!?" Giray yüzünü gizleyen başındaki kasketi öfkeyle bir kenara fırlatırken kıkırdayan karısına öfkeyle baktı. " Timur kim kızım!? Delirtecek misin sen beni!? "

 

"Hoş geldin hayatım! " Elif atlattığı küçük şoktan sonra büyük bir sevinçle kollarını kocasının beline doladı ve hasret kaldığı kokuyu içine çekerken,boynuna özlem dolu bir öpücük kondurdu.Kelimeler Giray'ın ağzından dökülmeye başladığı an onun kocası olduğunu anlamıştı. Sadece küçük oyununa ayak uydurmak istemişti. Karısının belindeki ellerinin üzerine kendi ellerini koyarak sertçe çekti ve gözlerine öfkeyle baktı.

 

"Timur kim dedim Elif!?"

 

"Hastam! "

 

"Hastan!?"

 

"Evet. Böyle sarışın mavi gözlü dünya yakışılı.. "

 

" Sen elin adamından nasıl böyle bahsediyorsun!? Beni katilmi edeceksin Elif! Ben karıma kavuşmanın mutluluğu ile ona süpriz yapmak için nasıl geldiğimi bilemezken işittiğim şeylere bak ya! Böylemi karşılanacaktım! Bunlarımı işitecektim! " Dişlerini sıkarak tehlikeli bir ses tonu ile söylediği sözlerden sonra yumruğunu kapının pervzına vurarak karısının mavi gözlerine hesap sorarcasına baktı.

 

Elif gözlerini kocasının öfkeden koyulaşan kahverengi harelerine dikti ve elini uzatarak yeni çıkmaya başlamış sakallı yüzünde okşarcasına gezdirdi.

 

"Sekiz yaşında, lösemi hastası bir çocuktan bahsediyorum Giray. Bana yaptığı maket bir uçağı gönderecekti. Kıskanmana gerek yok yani. "Karısının sözleri ile tuttuğu nefesini bıraktı ve hızla dudaklarına kapandı. Elif şok olmuş bir şekilde kalakalırken, Giray hüküm sürdüğü dudakları hırsla çekiştirerek karısının yüzünü avuçları arasına aldı ve nefes, nefese konuştu.

 

"Bir daha sakın böyle şeylerle beni sınama! "

 

Kız tek kaşını havaya kaldırarak kocasına meydan okurcasına baktı.

 

"Sende bir kere de normal bir şekilde gel o zaman! "

 

"Nasıl geldiğim önemlimi!? Eninde sonunda geldiğim yer yine senin yanın!"

 

"Nasıl konuştuğum önemlimi!? Eninde sonunda büyük bir aşkla kalbimin kapılarını açıp karşılamıyor muyum seni!? "

 

Giray yüzündeki çarpık gülümsemeyle tıpkı karısı gibi meydan okurcasına tek kaşını ima ile havaya kaldırdı.

 

"Her geldiğimde beni biraz daha şaşırtıyorsun Sidelya! Daha cesur, kendinden emin, karısının çok sevdiği o kumral saçlarına doğru uzattı ellerini ve kulağına doğru yaklaşarak nefesini üfledi. " daha aşık ve beni günaha davet edecek kadar masum kalmayı başararak! "

 

Elif mavi gözlerini kırpıştırarak kocasının üzerinde bıraktığı etkiden kurtulmaya çalıştı ve tuttuğu nefesini dışarı bırakarak sessizce fısıldadı.

 

"Sende her seferinde sapıklık kotanı aşarak beni şaşırtıyorsun canım!"

 

"Eliff! Kızım ne yapyorsun yarım saattir kapıda!?" Ayten Hanım'ın sorusu ile başını içeriye doğru çevirerek seslendi.

 

"Geliyorum anne! " Kocasına dönüp gülümseyerek göz kırptı ve elini tutarak içeriye doğru çekiştirdi. Taki kocası onu açık kapıyı kapatıp arkasına yaslayana kadar.

 

"Hemen kurtula bileceğinimi sandın!? Ne sapıklığımı gördün şimdi söyle bakalım güzelim! "

 

Bakışlarını telaşla koridorda gezdiren kız tekrar kocasına çevirdi ve panikle konuştu.

 

"Bu hareketlerinden bahsediyorum kocacığım! Her seferinde beni bir yerlere sıkıştırma huyundan! " Karısının boynuna doğru sokulan adam ateşli bir öpücük bırakarak geri çekildi ve koyulaşan gözleri ile Elif'in gömleğinden hafif bir şekilde gözüken göğüslerine iç çekerek baktı.

 

"Seni özlemem sapıklıkmı oldu karıcığım!" Elif'in yanakları kızarırken, nefeside hızlanmaya başlamıştı. Kocasının bakışlarının kaydığı yeri fark ederek kendini toparlamak için derin bir nefes alıp tekrar konuştu.

 

"Özleyen sadece sen değilsin." Giray'ın yüzünde çapkın bir gülümseme belirirken eli karısının göğüslerine doğru yavaşça kaydı. Kız sesinin titrememesine özen göstererek sözlerine devam etti. "Hadi içeriye geçelim. Şimdi birisi görecek. " Ne kadar çabalasa da,Giray onun sesinin titremesi ile heyecanlandığını anlamıştı. Elini karısının göğüslerine sürterek yavaşça çıkardı ve gömleğinin açık olan iki düğmesinide kapatarak o muhteşem manzarayı kendinden başka birilerinin görmesini engelledi. Koyulaşan bakışlarını tekrar karısının maviliklerine çevirerek tek kaşını kaldırdı ve gerilen yüzüyle konuştu.

 

"Dikkat et! Bunları benden başkasının görmesini istemiyorum! " Kocasının uyaran sözleri ile Elif alt dudağını dişledi ve yüzünü mahçup bir şekilde eğip kekeleyerek cevap verdi.

 

"Be...Ben hastaneden çıkarken üzerimi aceleyle değiştirmiştim. İnan açık kaldığının farkında değilim." Onun suçluymuş gibi gözlerini kaçırıp cevap vermesi ile Giray çenesine dokunarak başını kaldırdı ve bakışlarını birleştirdi. Çenesini hafif, hafif okşarken yumuşak bir ses tonuyla konuştu.

 

"Bilerek yapmadığının farkındayım. Benim kadınım öyle bir karakterde değil çünkü." Elif'in kalbi kadınım kelimesini duyması ile adeta göğsünü yararcasına çırpınırken Giray sözlerine devam etti. " Sadece biraz daha dikkatli olman için küçük bir uyarıydı. Başkalarının göz ucuyla bile sana bakması beni çıldırtıyor ! O yüzden benide anla güzelim! " Elif başını uysalca sallarken Giray onun ne kadar cesur görünmeye çalışsada, ruhundaki o naif tarafın bilincinde olmanın verdiği huzur ile alnına küçük bir buse bırakarak eline uzandı ve salona doğru çekiştirdi.

 

Gönül Hanım elindeki kurabiye tabağı ile muftfaktan salona doğru geçerken gördüğü manzara karşısında ağzından kaçan sevinç çığlığına engel olamadı.

 

"Girayy!" İçeridekiler Giray'ın ismini duyması ile heyecanla yerinden kalkarken Gönül Hanım elindeki tabağı yan tarafındaki yüksek sehpaya bırakarak hızla genç adama sarıldı.

 

"Hoş geldin kara kuzum! " Karısının elini bırakarak orta yaşlı kadına doğru ilerleyen adam,elini avuçları arasına alarak öpüp alnına koydu ve sonra da sıkıca sarıldı.

 

"Hoş buldum Gönül Anne. "Kadın gözleri dolu bir şekilde geri çekilerek Giray'a bakarken Ayten Hanım da aynı sevinçle hızla oğluna doğru ilerledi.

 

"Oğlum! Hoş geldin evine yavrum! " Giray Annesine de aynı şekilde sarıldı ve geri çekilerek şakağına bir öpücük bırakıp akan göz yaşlarını sildi.

 

"Hoş bulduk Annem! " Kadını kolunun altına alırken bir taraftan da sitemle söylendi. "Ama oluyormu böyle? Geliyorum ağlıyorsunuz, gidiyorum ağlıyorsunuz. Bu nasıl iş ben anlamadım. " Bakışları karısını bulduğunda onunda mavi gözlerinin yağmur damlalarını indirmeye hazırlandığını gördü. Sen bari yapma dercesine boynunu hafifçe yana eğerek üzgün bir şekilde baksada Elif omuzlarını silkerken yanağından akan göz yaşını hızla sildi.

 

"Onlarada hak ver oğlum. Irak gibi bir cehennemden sağ, salim evine gelmenin stresini atıyorlar. " Giray annesini kollarından bırakmadan babasının yanına ilerledi ve onunda elini öptü. Adam yüzünü buruşturarak ağlayan kadınlara bakarken sözlerine devam etti. " Gerçi biraz abartıyorlar ama sonuçta duygusal varlıklar ne yaparsın. " Babasının sözleri ile gülümseyen Giray'ın bu defada annesine takılan adamla gülümsemesi yüzünde büyümüştü.

 

"Ayten. " Karısının mavi hareleri kendisine dönünce adam muzipçe konuştu. " Yahu ben terörün kan emdiği zamanlar Tunceli'de yaptım askerliğimi ama senin, benim için bu kadar göz yaşı döktüğünü hatırlamıyorum. Hayır oğlunun özelliği ne de hepiniz bu kadar perişan ediyorsunuz kendinizi anlamadım. " Ayten Hanım kocasının sorusu ile yüzünü buruşturarak homurdandı.

 

"Açtırma kutuyu söyletme kötüyü Salih! Sanki doğru düzgün askerlik yapmış gibi bir de soruyor! Ayol iki ayda bir hastalanıp hava değişimi iznine geliyordun!" Bir elini oğlunun göğsüne koyarken, gözlerine özlemle bakarak göz kırptı ve kocasına döndü. "Sonunda devlette seninle baş edemeyeceğini anlayınca çürüğe çıkardı. Bir de benim için ağlamadın diyor. Sanki adamı özlemeye fırsat olduda! " Babasının homurdanarak söylediği sözlerle diğerleri kıkırdarken Gönül Hanım kendini hızla toparladı ve Giray'ın koluna hafifçe dokunarak kendine bakmasını sağladı.

 

"Açmasın oğlum? Bir şeyler hazırlayayım mı? " Salih Bey içeriye geçmelerini söyleyerek salona doğru ilerlerken Ayten Hanım da kocasının sözlerinin altındaki imayı anlayarak peşinden gitmişti. Giray ise kendinden cevap bekleyen Gönül Hanım'a, karısının gözlerinin içine bakarak cevap verdi.

 

"Açım! Hemde çok! Ama özlediğim şeye!" Gönül Hanım Giray'ın sözlerine anlam veremeyip kaşlarını büzerken Elif anladığı ima ile yerin dibine girmeyi diledi o an. Kızaran yüzünü yerden kaldıramazken Gönül Hanım'ın sözlerinin utancı ve kocasının vereceği cevabın korkusu ile başını kaldırdı.

 

"Ne yi özledin oğlum? Söylede hemen yapayım? " Kadının sözleri ile Giray kendisine ürkekçe bakan karısına çapkınca göz kırptı ve tekrar konuştu.

 

"Ben Elif'ten istiyorum Gönül anne. " Kadının bakışları Elif'i bulurken kızın irice açılan gözlerine anlam vermeye çalıştı. Giray muzipçe gülerek tek kaşını kaldırdı ve sözlerine devam etti.

 

" Maharetli ellerinle ve onların verdiği o eşşisiz" Elif kırmızının en koyu tonlarına bürünürken kocası gayet rahat bir şekilde sözlerine devam etti. " lezzetle,hiç unutamadığım, hep damağımda tadı kalan o yumurtalı ekmek lerinden yaparmısın güzelim!? " Elif derin bir nefes alırken Giray onun rahatlayan yüz ifadesi ile pişkince sırıttı.

 

"Ay! Benim kara kuzum karısının yumurtalı ekmeğini mi özlemiş? " Giray orta yaşlı kadının sözlerinden sonra yüzüne yerleştirdiği masum çocuk maskesi ile başını sallarken Elif ona öldürücü bakışlarını gönderiyordu.

Neden böyle imalı bir şekilde konuşup yüreğini ağzına getiriyorduki sanki! İnşallah yaptığı imaları Gönül Teyze anlamamıştır diye dua ederken bilmiyorduki orta yaşlı kadının yaşadığı tecrübelerle en başından Giray'ın ne demek istediğini anladığını. Gönül Hanım Elif'e doğru ilerleyerek hafifçe çimdikledi ve uyarırcasına fısıldayarak çemkirdi.

 

"Kızım ne duruyorsun öyle kazık yutmuş gibi!? Anlasana seni özlemiş çocuk! Ben içeri geçiyorum sende istediği yumurtalı ekmeği yapta sevinsin biraz. " Yumurtalı ekmeği derken ima ile üzerine basarak söylemişti orta yaşlı kadın. Gerçekten öyle söylemişti. Yani Elif yanlış anlamamıştı değil mi? Kocasının sözleri ile düşüncelerinden sıyrıldı kız.

 

"Ben bi duş alsam iyi olacak. Sende küçük ricamı yerine getirirsin değilmi sevgilim!? " Elif ikinci defa bir şok yaşarken daha ne kadar utanabileceğini düşündü. Derin bir nefes alırken Gönül Hanım onu uyarırcasına tekrar çimdikledi ve içeriye doğru söylenerek gitti.

 

"Sen duşunu al çocuğum! Tabiki Elif yumurtalı ekmeğini yapar." Geri dönüp kıza uyarırcasına baktı ve dişlerini sıkarak sordu. " Değil mi Elif!? " Kız artık utanç içinde aldan mora dönerken usulca başını salladı ve cevap verdi.

 

"Tabi hazırlarım Gönül Teyze. Sevgili nişanlım isterde ben yapmaz mıyım?" Yaşlı kadının aldığı cevaptan sonra yüzündeki memnun gülümseme ile içeri girdiğini görünce kocasına döndü. Onun sırıtarak kendisine bakmasıyla dişlerinin arasından öfkeyle homurdandı.

 

"Zıkkım ye Giray! "

 

Karısına bir kaç adımda yaklaşarak yanağından makas alan adam yüzündeki pişkin gülümseme ile karşılık verdi.

 

"Senin elinden ne olsa yerim güzelim. " Yüzündeki gülümseme yerini tehlikeli bir gülüşe bırakırken karısının kulağına doğru fısıldadı. " Gece kapını kilitleme sakın! Gözlerindeki o intikam ateşinden neler düşündüğünü anlamadığımı sanıyorsan yanılıyorsun."Kızın gözleri kısılırken kocası boynuna bir öpücük bırakarak geri çekildi ve homurdanmaya başladı. "Bir an önce şu nikah olsun yoksa daha fazla dayanamayacağım. " Kaşları hayretle havaya kalkan kız genç adamı göğsünden ittirerek çemkirdi.

 

"Bütün sinirimi alt üst ettin zaten daha fazla zıplatma benim sinirlerimi! " Karısının heyecandan titreyen ellerine bakarak küçük bir kahkaha atınca, Elif kocasının o kahkahasını donduracak sözleri fısıldadı sakin bir şekilde.

 

"Sakın gece odama falan geleyim deme, yemin olsun evi başına toplarım Giray!" Genç adamın kahkahası yüzünde solarken Elif işaret parmağını kaldırarak tehdit edercesine salladı. " Ha! Zannetmeki bu biraz önce yaptığın şeylerin cezası. Bu sadece geleceğini haber vermediğin için! " Giary'ın yüzü gittikçe gerilirken karısının sözlerini içinde büyüyen korkuyla bekledi. " Beni utandırmanın, yüreğimi ağzıma getirmenin cezasını çekmeyede hazır ol çünkü çok az kaldı sevgili kocacığım! " Giray'a meydan okuyan bakışlar atarak hızla mutfağa ilerleyen kız arkasında şaşkın ve aklına gelen ceza yöntemi ile nefessiz kalan bir adam bıraktığından habersiz yumurtalı ekmekleri yapmaya koyuldu.

 

"Ben o kadar işimin arasında şehzademizi havaalanından alıp geleyim, daha sonra dünya kadar işimi halledip nişanlımla hoş geldine geleyim ama beyefendi hâlâ ortalıklarda yok! " Demir tabağına sofradaki yemeklerden koyarken bir taraftan da tatlı bir sitemle homurdanıyordu. Omzunda hissettiği elin baskısı ile bakışlarını yavaşça elin sahibine çevirdi.

 

Asya mutfaktan elindeki sarma tabağı ile gelirken nişanlısının sözlerini duymuş ve tabağı masaya bırakınca Demir'i uyarmak için hafifçe omzuna baskı uygulamıştı. Düğün tarihi yaklaştıkça nişanlısı daha çok stres yapar olmuştu. Neden bu adam her şeyin ters olanını yapıyordu sanki? Esas strese girmesi gereken oyken Demir onun yerine fazlasıyla üstleniyordu bu görevi. Mavi gözleri nişanlısının kendisine aşkla bakan koyu kahveleri ile buluşunca onun bu haline gülmeden edemedi. Demir'in kulağına doğru hafifçe eğilerek fısıldadı.

 

"Canım biraz sakin olur musun? Uzun yoldan geldi çocuk. Üstelik askerliğin verdiği stres falan demekki yorgun. Biraz alttan alsan ne olur sanki." Demir ise Asya'nın sözleri ile biraz daha huysuzlanarak yüzünü buruşturdu.

 

"Bilmem farkında mısınız ama burada stres olan benim! Bir hafta sonra düğünüm var, ailemden ayrılmak zorundayım." Herkes Demir'i şaşkınca dinlerken onun haline gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı. " Askerlik stres diyorsunuz, ben hayatımın uzun bir kısmını asker olarak geçireceğim. Bu benim kardeşim dediğim adamın, üstelik bu adam sadıcım sa askerlik stresiymiş,yorgunlukmuş bahanelerinin arkasına sığınmasını kabul edemem doğrusu! " Asya artık nişanlısına cevap vermekten yorulmuştu. Üstelik diyecek bir şeyde bulamıyordu. Nefesini bıkkınca dışarı verdi. Sandalyesine oturacağı sırada arkasından gelen sesle o yöne döndü.

 

"Ben arkasına sığınacağım bir bahane aramıyorum Demir! Sadece ufak işlerim vardı yanınıza inmeden onları halledeyim dedim. Beni bu kadar kıskandığını bilmiyordum doğrusu. " Sözlerini bitirip Asya ile kısa bir hal hatır ettikten sonra Demir'in karşısındaki sandalyeye oturdu ve eğlenircesine arkadaşının yüzüne baktı. Demir işittiği sözlerle omuzlarını umursamazca silkti ve elindeki çatalı boş versene dercesine arkadaşına doğru salladı.

 

"Hıhh! Halletmesi gereken işleri varmış! Lan sen zaten bütün işleri benim üzerine yıktın daha ne işin var halledecek." Giray arkadaşına uyarırcasına bakışlar atarken o sinsice gülümseyerek sözlerine devam etti. " Bence halledecek işin falan yoktu. Sen her zamanki gibi antreman derdine düşmüşsündür. Ama bu seferki antreman arazisini seçerken bayağı engelle karşılaşmışsın galiba. " Giray arkadaşının imaları ile sabır dilenircesine başını sağa doğru çevirmiştiki Elif'i elinde bir tabak dolusu yumurtalı ekmekle masaya doğru yaklaşırken gördü. Karısının gözlerine bakmaya çalışsada sanki bakışlarını ondan kaçırıyor gibiydi. Demekki öfkesi hâlâ geçmemişti. Elindeki tabağı masaya bırakan kız tam Giray'ın yanına oturuyorduki işittiği sert seslerle başını hızla kaldırdı.

 

"Çek elini onlar benim! "

 

"Nerden senin oluyormuş!? Benim enerjiye ihtiyacım var! Damat olacak olan benim! Bütün işleri ben hallediyorum! O yüzden benim hakkım o ekmekler! "

 

"Lan banamı damat olacaksın! Tövbe, Tövbe! Sanki gerdeğe benimle girecek!"Babasının onaylamaz homurtuları ile kaşlarını çatarak arkadaşına keskin bkışlarını yolladı ve tıslarcasına konuştu. "O çatalını sakince masaya bırak ve ekmeğimden uzaklaş dostum! Yoksa çeneni dağıtırım! " Masadakiler iki küçük çocuk gibi didişen koca adamlara bakarken gözleri pinpon topu gibi bir Demir'e bir Giray'a kayıyordu. Demir tek kaşını kaldırarak meydan okurcasına arkadaşına karşılık verdi.

 

"O lanet olasıca çeneni kapa! Tabakta sanada,banada yetecek kadar ekmek var! "

 

"Olabilir ama onlar benim! " Giray dişlerini sıkarak bu sözleri söylerken Elif ikilinin haline daha fazla dayanamayarak tabağa uzandı ve ikisinin ellerine de birer fiske indirerek ortadaki tabağı aldı.

 

"Yeter! Kocaman adamsınız ama küçük çocuklar gibi didişmekten başka bir şey yapmıyorsunuz! " Sözlerini bitiren kız eline aldığı çatala bir ekmek takarak Demir'in tabağına bırakınca, adam zafer kazanmış bir gülümseme ile arkadaşına baktı.

 

"Buna alışsan iyi olur.Elif için ön planda olan daima abisi olacak! " Elif hayretle Demir'e bakarken masadakiler de bezgin bir şekilde gözlerini devirdi. Demir bacağına inen tekme ile inlerken tabağındaki ekmeğin hızla kapılması ve Giray'ın, Elif'e kükremesi bir oldu.

 

"Ne demeye önce ona servis yapıyorsun!? Ben senin kocanım! Bu ekmekleri benim için yaptın. Bu yüzden öncelik benim olmalı! "

 

"İnanmıyorum ya! Çocukmusun sen! Demir bu eve misafir olarak geldi. İkrama önce misafirden başlanır be adam! " Demir fırsatı değerlendirerek Giray'ın tabağındaki ekmeği tekrar alınca bakışlar hızla ona döndü. Giray ise öfkeden kudurmak üzereyken homurdandı.

 

"Hah! Ne misafir ama! Yahu adamın bu evden çıktığımı var! Korkuyorum yakında senin yerine o girecek koynuma diye! "

 

"Ne! Gözünün bende olduğunu bilmiyordum Giray! Ama heveslenme benim başım bağlı koçum! " Bu didişmeye daha fazla dayanamayan Asya nişanlısının tabağına uzanarak elindeki bıçakla ekmeği ortadan ikiye kesti ve bir parçasını Giray'ın tabağına koyarken söylenmeyide ihmal etmedi.

 

"İkinizde ilk ekmeği aldığınıza göre sorun çözülmüştür umarım!? Ha çözülmedi diyorsanız, elindeki bıçağı ikiliye doğru tehdit edercesine sallayarak uyardı. Cinnet geçirip ben sizi doğrayacağım bu meselede çözülmüş olacak!" Giray ve Demir, Asya'nın bakışlarındaki deli kıpırtıları görünce yutkunarak tabaklarına dönerken masadakilerde gülmemek için dudaklarının iç kısmını dişliyordu.

 

Tatlılar yenirken Asya,Salih Bey'e dönerek konuştu.

 

"Salih Baba, yarın akşam Diyarbakır'a gideceğiz. Babam beni Demir le bir başıma yollamıyor. "

 

"Çok yerinde bir karar! "

 

Arkadaşının sözleri ile bakışlarını ona çeviren Demir sabır çekerek konuştu.

 

"Ya sabır! Lan derdin ne senin benimle!? Atarlı manyak! "

 

"Doğru konuş! Senin gibi tescilli bir çapkınla ben olsam, bende yollamazdım kızımı! "

 

"Ulan Giray ben senin derdini biliyorum. Lan sana bir daha yardım edersem eşşekler tepsin beni emi! " Giray arkadaşının sözleri ile kıs, kıs gülerken Demir'in istediği şeyi yapmadığını düşünüyordu. O yüzden onunla uğraşıp sinir ediyordu arkadaşını. Oysa Demir arkadaşının rica ettiği şeyi yapmış ama ona süpriz olsun diye Giray'a o kadar işimin içinde uğraşamam diye bir bahane üretmişti. Giray tam ağzını açmıştıki babasının sert sesiyle geri kapadı.

 

"Giray! Demir! Delirtmeyin beni! Almayım ayağımın altına şimdi! " Öfkeli bakışları Asya'ya dönerken yumuşamış, seside ona eşlik etmişti. "Sen devam et kızım. Babanla konuşmamımı istiyorsun? "

 

"Yok Salih Baba. Zaten benim Demir'le yanlız gitmem pek uygun olmaz."Demir sendemi dercesine nişanlısına bakarken Giray'ın kıkırdaması ile homurdandı. Fakat Asya onu duymazdan gelerek sözlerine devam etti. "Ben diyorumki izniniz olursa Elif te bizimle gelebilir mi? "

 

"Hayır! "

 

"Tabi kızım. "

 

Baba ve oğul aynı anda konuşunca bakışlar ikili arasında gidip geldi. Salih Bey başını sağa sola çevirerek oğluna döndü ve alay edercesine konuştu.

 

"Sana ne oluyor lan!?"

 

"Ne demek ne oluyor baba!? Karım değil mi izin vermiyorum! "

 

"İzini sen den değil benden izin istiyor zaten Asya! Sen daha nikahı basmadan benim kızıma karışamazsın! Onun arkasında dağ gibi babası var eşşoğlu eşek! "

 

Demir kıkırtılarını zor bastırırken Elif aradığı intikam fırsatının ayağına geldiğini düşünerek kayınbabasına dönüp konuştu.

 

"Baba sen izin veriyorsan ben gitmek istiyorum. Hem Asya'yı yanlız bırakmamış olurum hem de Hayri Amca'nın içi rahat eder. " Giray sert çıkan sesine hakim olamayarak sitem edercesine konuştu.

 

"Ya ben askerden yeni geldim farkındamısın? Kocanla hasret gidereceğine sen Diyarbakır sevdasına düştün." Bakışları bu sefer Asya'ya dönünce kız da bu öfkeden nasibini aldı. " Senin kız kardeşin yokmuydu!? Onunla gitsene kızım! Sizden rahat yokmu bize!? Bi nişanlın olacak adam,bi sen! Bıktırdınız yahu! "Asya mavi gözlerini devirerek Giary'a cevap verdi.

 

"Ayşe kayınvaldesi ile Amerika'ya görümcesini ziyarete gitti. Görümcesi doğum yaptı da. "

 

"Eee oda nişanlı ona nasıl izin verdi baban Asya Hanım!? "

 

"Çünkü nişanlısı Ali burada bay çok bilmiş Giray Bey!"

 

Ayten Hanım sıkılmış bir şekilde söylendi.

 

"Gerçekten yeter artık! Kedi köpek gibisiniz ayol! Elif, Asya ile gidiyor konu kapanmıştır! "

 

"Anne! "

 

"Giray! " Annesinin isminin üzerine baskı uygulayarak söylemesi uzatma anlamına geliyordu. Bakışları tekrar karısını bulduğunda onun çoktan Asya ile planlar yapmaya başladığını görünce tabağındaki tatlıyı hırsla yemeye başladı. Neler hayal etmiş, nelerle katşılaşmıştı. Ama bunların bütün suçlusu karşsında kendisine pişkince sırıtan arkadaşıydı.

 

Demir'in ,Asya'yı evine bırakmak için gitmesi ile herkes odalarına çekilince Giray bir süre sonra Elif'in kapısına dayandı. Kapının kilitli olması ile öfkelensede onu daha fazla kızdırmak istemediği için tatlı dille sessizce konuşmaya başladı. Fakat ne dediyse Elif'i bir türlü ikna edememişti. El mecbur arkasını dönüp tekrar odasına giderken kendi, kendine homurdandı.

 

"Ben sana yapacağımı bilirim Sidelya!" Yüzüne yerleşen gülümseme ile yatağına yattı ve telefonu eline alarak mesajlar bölümüne girdi.

 

"Benim iznimi almaya gerek görmedin ama madem bu kadar çok istiyorsun Asya ile gitmeyi, gidebilirsin güzelim. "

 

Üç gün Elif'ten ayrı kalmak zor gelsede planı için onun ayak altında olmaması Giray'ın işine gelirdi doğrusu.

 

"Lütfettiniz beyzadem. Ama yinede anlayışın için teşekkür ederim Aşkım. "

 

Karısının mesajı ile gülümseyen genç adam elini tekrar hızla tuşların üzerinde gezdirdi.

 

"Niye açmadın kapıyı? Yoksa sen özlemedin mi beni? "

 

"Özledim hemde çok! Özlediğim için açmadım işte. "

 

Giray anlamsızca ekrandaki mesaja baktı ve tekrar mesaj attı.

 

"Bu nasıl özlemek Sidelya? Eğer gerçekten özleseydin açardın. "

 

Kocasının kırldığını anlayan kız hızla açıklamaya çalıştı.

 

"Sen yanımda olunca zaman, mekan kavramını yitiriyoruz Giray. İçimizdeki özlem bir, birimize dokunmamızla alev alıyor. Yanlış bir şey yapıp babanların bana olan güvenini sarsmak ve kendime olan saygımı yitirmek istemiyorum. Ne olur anla beni. "

 

Sözleri yazarken biraz utansada gönder tuşuna basarak yolladı. Mesajı okuyan adamın yüzünde hafif bir tebessüm oluşurken onu biraz daha zorlamak istedi.

 

"Sen istemediğin sürece sana dokunmayacağımı biliyorsun. Üstelik böyle bir şeyi yapmamda. Ama benim dokunuşlarımın seni bu kadar etkilediğini duymak gururumu okşamadı değil güzelim. "

 

Kocasının mesajını gülümseyerek okuyan kız son sözleri okuyunca utanç ve öfke arasında gidip gelsede konuyu kapatmak için tekrar yazdı.

 

"Bakıyorumda egoistliği hiç elden bırakmıyorsun! Ben artık uyusam iyi olacak. Malum yarın uzun bir yolculuk yapacağım. İyi geceler. "

 

Kısa bir süre cevap bekleyen kız telefonunu yanındaki dolabın üzerine bırakırken mesaj sesi ile tekrar eline aldı.

 

"Sen bana bu cezayı verirken acaba kendi biriken cezalarını düşündünmü? Bence düşünsen iyi edersin çünkü bu egoist adamı tatmin etmen çok kolay olmayacak Sidelya!Üstelik zamanın daralıyor. O zaman kollarımdan kurtulup hangi kilitli kapıların arkasına saklanacaksın bakalım."

 

Elif saç diplerinden ayak tırnaklarına kadar kızarırken telefon tekrar titredi.

 

"Yanlız yatacağımız şu son gecelerde sana huzurlu uykular karıcığım! Zira kısa zaman sonra o huzuru sana yaşatmamak benim için büyük bir zevk olacak. İyi geceler. "

 

Ah! İma ettiği şeyden sonra bir de iyi geceler mi diyordu bu adam? Bütün uykusu kaçarken daha şimdiden huzursuz etmeye başlamıştı kocası. Üstelik sadece sözleri ile. Kaçan uykusu ve kocasının sözleri ile aklında kurduğu senaryolardan sonra öfkeyle odayı aydınlatan loş ışığın düğmesine basarak kapanmasını sağladı. Örtüyü başına kadar çekerken hırsla yatakta tepindi.

 

Bütün gece dönüp durmuş sabaha karşı ancak uykuya dalabilmişti. Telefonunun alarm sesi ile kendine söylenerek yataktan kalktı.

 

"Hafta sonları şu alarmı kapatmayı bir türlü akıl edemiyorsun ya!" Banyoya giren kız ihtiyaçlarını giderdi ve kısa bir duş alarak tekrar odasına geçti. Dolabının karşısına geçtiğinde aynada gördüğü görüntü ile bir adım geriledi. Uykusuzluktan şişmiş gözler ve etrafında ki kızarıklıklar. Zaten yorgunluktan oluşan mor halkalar varken şimdi dahada göze batar olmuştu. Yüzünü buruşturarak dolabın kapağını açtı ve içinden bordo renkli günlük bir elbise aldı. İç çamaşırlarını giyerek elbisesini hızla üzerine geçirdi ve tekrar banyoya giderek saçlarını kuruttu. Saçlarını örerek aynada son bir kez kendisine baktı ama değişen bir şey yoktu. Odadan çıkarak aşağı kata indi ve mutfağa doğru yol aldı.

 

Saat erken olduğu için ortalıklarda kimseler yoktu. Ocağın üzerine çay suyunu koydu ve dolabı açarak kahvaltılıkları çıkarmaya başladı. Bir taraftanda krep için gerekli malzemeleri çıkarıyordu. Kısa bir süre sonra kahvaltıyı hazırlayan kız hâlâ kimseden ses çıkmaması üzerine demlenen çaydan bir fincana doldurarak bahçeye çıktı. Çardağa doğru ilerleyerek oturan kız çayını yudumlamaya başladı.

 

Giray'da tıpkı karısı gibi erken uyanmış ama o sabah sporu yapmak için koşuya çıkmıştı. Kapıya doğru yönelen adam bahçede sırtı kendisine dönük bir şekilde oturan karısını görünce sessizce yaklaşmaya başladı. Arada bir kaç adım kalmıştıki Elif'in çığlığı ile korkudan yerinde zıpladı adeta.Meraklı bakışları karısını incelerken onun masanın üzerine çıkıp var gücüyle bağırması genç adamı endişelendirmişti.

 

"İmdaaaatt! Ay çekil şuradan ya! Giraaaayyy! " Elif masanın üzerinde ismini söyleyerek korkuyla tepinirken, genç adam ne olduğunu anlamak için biraz daha yaklaştı.

 

Gold ön patilerini sandalyeye dayamış dilini bir karış çıkararak masum, masum karısına bakıyordu. Elif çığlığı bastıkça köpekte şirin bir şekilde kuyruğunu sallıyordu. Giray gördüğü manzara karşısında gülmemek için kendine zor hakim olurken karısı tekrar çığlık attı.

 

"İmdaaaat! " Bakışları köpeğin bakışları ile kesişince kendi, kendine homurdanmaya başladı. " Ayy! Git burdan! Hoşt! Ya ne akıtıyorsun o salyalarını? Bakma bana öyle yiyecekmiş gibi." Eliyle köpeğe kış, kışlarcasına işaret verirken Giray karısının köpekle olan mücadelesini gülerek izliyor söylediği sözlerle kahkahayı basmamak için kendini zor tutuyordu. Elif ağlamaklı bir ses tonu ile tekrar söylendi. "Kim bıraktı seni ya! Hadi güzel köpek cici köpek sen şimdi yavaşça yuvana git. " Gold Elif'in sözleri ile kuyruğunu hafifçe sallarken gözlerinide karısının gözlerine dikmişti.

 

Neyini anlamıyordu bu hayvan git diyordu işte gitseydi ya. O bakışlarını köpekten ayırmazken bu defa köpek sandalyedeki ön patilerini masaya dayadı. Elif korkuyla geri geri giderken masanın ucuna gelmesi ve arkasına doğru sendelemsi ile gözlerini korkuyla yumdu.

 

Sert zemine çarpmayı beklerken vücudunu saran kollar ve kulağının dibinde hissettiği sesle gözlerini yavşça açtı.

 

"Gold! Karımı korkutuyorsun! " Kulağında hissetfiği sıcak nefes yerini küçük bir öpücüğe bırakırken başını hafifçe yana doğru çevirdi

Giray'ın endişeli yüzünü görünce dudaklarından bir fısıltı döküldü.

 

"Şükürler olsun!" Giray'ın yüzündeki endişe yerini gülümsemeye bırakırken köpekte kuyruğunu sallayarak sakince kulübesine doğru uzaklaştı.

 

"Kollarımda olduğun için şükretmen ne hoş karıcığım. "Elif girdiği şoktan çıkamamanın etkisi ile gözlerini korkuyla açtırdı ve kekeleyerek tekrar konuştu.

 

"O...O şey bir an beni yiyecek zannettim! " Karısının sözleri ile ufak bir kahkaha atan genç adam onun dudaklarına kısa ama Elif'i girdiği şoktan çıkaracak kadar etkili bir öpücük bırakarak söylendi.

 

"Abartmıyor musun? Bence Gold senden daha çok korktu. " Gözlerini deviren kız kocasının biraz önce kendisini öpen dudaklarında takılı kalarak cevap verdi.

 

"O yüzden dilini beş karış sallayarak üzerime atladı değil mi? Ben o hayvandan hoşlanmıyorum! Neden bir kedi, kuş, balık tercih etmiyorsun onun yerine? " Karısının nereye baktığını fark eden adam dudaklarını ona eziyet edercesine yalarken kız derin bir nefes aldı. Bulundukları pozisyonu fark edince kocasının kollarından kurtulmak için hızla harekete geçti. "Yada daha küçük bir köpek! Sivas kangalı nedir Allah aşkına!?" Karısının bedenini yavaşça yere bırakırken Elif ayaklarının yere temas etmesi ile tekrar derin bir nefes aldı.

 

"Gold'un yerini hiç bir hayvan tutmaz sevgilim! Benim için çok değerli. Özel birinden,özel bir hediye çünkü. " Kocasının sözleri ile bakışları kuşku ile kısılan kız elini elbisesinin eteklerine götürerek düzeltti ve sesinin umursamazca çıkmasına çalışarak şüphe ile sordu.

 

"Öyle mi?Gold senin için bu kadar değerli olduğuna göre hediye eden kişide sana çok değer veriyor olmalı? " Karısı ne kadar belli etmemeye çalışsada Giray onun sesindeki tınıdan kıskandığını anlamıştı. Hoşuna giden bu durumla oda Elif'e ayak uydurdu. Omuzlarını umursamazca silkip karısının mavi gözlerine bakarak cevap verdi.

 

"Fazlası ile! O da benim için çok değerli! "Kız öfkeli bir nefesi ciğerlerine çekerken Giray tekrar konuştu. "Neyse benim duş almam lazım. Eve geçiyorum geliyor musun? " Elif düşünceli bir şekilde başını sallarken Giray onun bu haline içten içe kahkahalarla gülüyordu. Eve doğru bir iki adım atmışlardıki genç adam unuttuğu şeyi fark ederek karısına doğru çevirdi bakışlarını.

 

"Gold'u bağlamayı unuttum. Sen geç ben geliyorum birazdan. " Elif tekrar başını sallayarak cevap verdi ve hızla bahçeye açılan mutfak kapısına doğru ilerledi. Onun en ufak bir şeye bile bu kadar üzülmesi Giray'ın yaptığı şeyden dolayı pişman olmasını sağlarken oda Gold'un kulübesine doğru ilerledi.

 

Daha önceden hazırladığı krep hamurlarını tavaya döken kızın aklı kocasınınn sözlerinde kalmıştı. Kendisinden önce sevgilisi olduğunu biliyordu. Zaten kocasıda hiç bir zaman geçmişini saklamamıştı. Ama kendisini neyin rahatsız ettiğini bir türlü anlayamıyordu. Kuskanıyor muydu? Ama o köpeği hediye eden kişinin bir kadın olduğunu bile söylememiştiki kocası. Kimi, neyi kıskanıyordu? Sadece özel birinden, özel bir hediye demişti.Üstelik kendisinden önce yaşanan bir geçmişi kıskanacak değildi ya! Düşünceler ve sorular beyninde fink atarken burnuna dolan kokuyla kendine geldi.

 

Giray kısa bir duşun ardından aşağı inmiş, kimsenin kalkmadığını anlayınca mutfaktan gelen kokularla adımlarını o yöne çevirmişti. Karısı dalgın bir şekilde önündeki akışkan hamurla uğraşırken Giray'da onu izlemeye koyuldu. Taki mutfağı saran koku ve karısının homurdanmaları ile kendisine gelene kadar.

 

"Of! Giray Of! Hepsi senin suçun!"

 

"Seni bu kadar üzecek ne yaptım yine bebeğim? "

 

Elif tavadaki yanan hamuru çöpe boşaltırken işittiği sesle korkuyla yerinde sıçradı ve kendisine doğru yaklaşan kocasıyla öfkeli bir şekilde söylendi.

 

"Daha ne yapacaksın! Hep böyle yapıyorsun! Sessizce yaklaşıp beni korkutuyorsun! Üstelik senin yüzünden krepi de yaktım! " Genç adam bir kaç adımla karısının karşısına geçti ve dolan mavi gözlerine şaşkınca baktı.

 

"Ne yani korktuğun ve krepi yaktığın için mi bu kadar üzgünsün?Hem niye benim yüzümden yanmış bakalım o krep?"

 

Kız dişlerini sıktı ve öfkeyle gözlerini kırpıştırdı. Yanağından süzülen bir damla yaşı gizlemek için tekrar ocağa yönelerek tavaya biraz daha hamur döktü.

 

"Sen o özel birinden hediye olan, özel köpeğini üzerime salmasaydın bende bu kadar korkup dalgınlaşmazdım! "

 

Giray karısının sözleri ile unuttuğu küçük ayrıntıyı fark ederek, kendisine arkası dönük bir şekilde hamurla uğraşan kızın beline kollarını doladı ve aşık olduğu o kokuyu içine çekerek boynuna uzun bir öpücük kondurdu. Elif kocasının yakınlığı ve boynunda hissettiği sıcak dudaklarla iç çekerken Giray kulağına doğru yaklaşarak fısıldadı.

 

"Özür dilerim! Ben sabah sporu için koşuya çıkarken Gold'u da yanıma almıştım. Ama senin bahçede olacağını ve Gold'dan korkacağını tahmin edemedim. " Tabiki o köpekten de korkmuştu ama esas sorun o değildi. Eğer o olsaydı kocasının samimi bir şekilde dilediği özür ve kendisini saran güvenli kolları ile içinde ufakta olsa bir rahatlama hissederdi. Oysa o sıkıntu hala kalbinde aynı yerinde duruyordu. Kocası bu defa da kulağının arkasına bir öpücük bırakınca Elif bacaklarının titrediğini hissetti. " Bence sen Gold'u ile büyüledin. Yoksa o kimseye öyle sevecen yaklaşmaz. Buraya geldiğinden beri bunun farkına varmamış olman imkansız güzelim. " Evet o koca hayvan sevmediği kişilere karşı korkunç bir canavara dönüşüyordu ama köpeklere olan korkusundan dolayı şu an onun içinde bir canavardan farkı yoktu. Pişen krepi tavadan aldı ve yenisini döktü. Sözlerine hiç bir tepki vermeyen karısının esas derdini anlayan adam kolları arasında onu kendisine çevirdi. Elif başını yerden kaldırmazken o çenesinden tutarak bakışlarını birleştirdi. O an karısının buğulu mavi gözleri bir ok misali saplanmıştı kalbine. Onu kendisine çekerek bu defa alnına bir öpücük bıraktı ve buruk bir gülümseme ile sıkıca sarıldı. "Ayrıca o özel insan yüzünden bu kadar üzgünsen kendini boş yere hırpalama sevgilim. Çünkü o özel insan abimdi. "

 

Elif'in vücudu duydukları karşısında gerilirken kayınvalidesinin sözleri geldi aklına. Giray'ın bir abisi olduğunu, onunda motokros yarışcısı olduğunu söylemişti ve kötü bir kazada kaybettiklerini. Düşündüklerinden utanan kız dudaklarını dişlerken, Giray karısının dişleri arasındaki dudağını kurtarınca Elif konuşma isteği duydu.

 

"Özür dilerim. Abini hatırlatıp seni üzdüğüm için. Be... Ben zannetmiştim ki o özel biri, bir kadı..." Dudaklarının üstüne kapanan sıcak dudaklarla sözleri yarım kaldı kızın. Giray onun daha fazla konuşmasına izin vemeyip öperken Elif'te kendini karşılık verirken bulmuştu. Nefes, nefese ayrılırken Giray alnını sevdiği kızın alnına dayadı ve fısıldayarak konuştu.

 

"Ben bu güne kadar özel bir şeyler paylaşmış olduğum kadınlardan ne bir hediye kabul ettim, ne de hediye verdim Sidelya! " Elif inanmayan gözlerle ona bakınca Giray çapkın bir gülümseme ile devam etti. " Evet senden önce hareketli bir özel hayatım vardı. Hatta seni bu eve getirdiğimizde bile bir ilişkim vardı. Bunu senden saklayacak değilim ama sadece o kadar. Hiç bir kadına kendisini değerli hissettirmedim ben. Çünkü kalbim için değerli değildi hiç biri. Aynı şekilde onlarında beni o şekilde hissetmesine izin vermedim." Elif'in yüzü asılırken Giray avuçları arasına aldı.

 

"Çok acımasızsın! Kim bilir ne kadar üzülmüşlerdir. Üstelik bana da hiç hediye almadığını düşünecek olursak bende mi değersizim senin kalbinde!? " Elif'in yanaklarını hafifçe okşayan adam kırgın gözlerine bakarak gülümsedi.

 

"Benim için değerli olmasan şu an kollarımda, karım sıfatıyla bulunmazdın güzelim!"

 

"Bu söylediğin sözlerin anlamını değiştirmez Giray Eyyüboğlu! "

 

"Parmağındaki yüzüğe bak Elif Eyyüboğlu! Sence benim için değersiz bir kadına o yüzüğü takar mıydım?"

Elif narin omuzlarını silkerek dudak büktü.

 

"Bu yüzüğü sen almadın ki babam aldı. "

 

"Babamın aldığı yüzüğü taktığımı nerden biliyorsun sevgilim? Kendim seçip, seninle bir gelecek hayal ederek aldım ben o yüzüğü. Erkeklere, bu benim kadınım izlenimini vermek için. Sen hâlâ kalbimdeki değerini anlayamamışsın anlaşılan. " Elif bakışlarını kaçırınca burnunun ucuna bir öpücük bırakarak tekrar konuştu. " Üstelik bu kadar da değil. Dün geldiğimde sana verdiğim kutuyu açsaydın o zaman anlardın benim için olan değerini Elif Hanım! " Elif'in aklına dünkü kutu gelince gözlerini panikle açtı.

 

"Giray! Ben onu,dünkü didişmemiz yüzünden vestiyerde unuttum!"Aklına gelen şeyle yanakları kızarırken temkinle sordu. "Umarım içinde anormal bir şeyler yoktur! Eğer varsa ve birinin eline geçerse öldürürüm seni Giray! " Genç adam sözleri bitince hızla kapıya doğru ilerleyen karısının koluna yapışarak anlamayan gözlerle baktı.

 

"Sakin ol! Kutu benim odamda. "Elif gözle görülür bir şekilde rahatlarken Giray tek kaşını kaldırarak şüpheyle sordu. " Sen niye telaş yaptın bu kadar? Anormal olan ne olabilirki kutuda? " Elif bakışlarını kaçırarak tekrar ocağa doğru dönerken kocası konuşmayacağını anlayarak üsteledi. "Cevap verecek misin seni odaya çıkarıp bu seferde kapıyı benim kilitlememi istermisin? "Kocasının söylediğini yapacağını bilen kız dudaklarını dişleyerek gevelemeye başladı.

 

"Şey işte. "

 

"Ney işte? "

 

"Ya anlasana şey işte! "

 

"Elif açıkça söyler misin güzelim. Şey den ne anlamamı bekliyorsun? "

 

"Of! Giray zorla söyleteceksin yani. Fantazi gecelikler falan işte! "

 

Adam duyduğu sözlerle gülüp, gülmeme arasında kalmıştı. Ama bildiği bir şey vardıki eğer şimdi gülerse karısını incitebilirdi. Kendisini toparlayarak Elif'in örgüsünden fırlayan bir kaç tutam saçı kulağının arkasına sıkıştırıp muzipçe konuştu.

 

"Çok fesatsın bebeğim! Nerden geliyor böyle şeyler aklına? Üstelik bir de bana sapık diyorsun. " Giaray gülme isteğini bastırsada dudaklarından kaçan kıkırtıya engel olamamıştı. Ocaktaki tavaya yaklaşan kız son anda yanmak üzere olan krebi ters düz ederek elindeki spatulayı tehdit edercesine kocasına salladı.

 

"Gülme Giray fena olacak bak! Ne bileyim ben! Filmler de kitaplarda genelde o tür şeyler alıyor kocaları eşlerine! Oradan kalmış demekki aklımda. Üstelik senin sapık ruhunuda düşünecek olursak öyle bir şeyide çok görmemek lazım! " Genç adam karısının kendisine doğru salladığı spatulaya tek kaşını kaldırarak ima ile baktı.

 

"Demek öyle! O zaman düğün gününe kadar sana o kutuyu vermeyeceğim Sidelya! Bakalım o kutudan ne çıkacak? "

 

Bakışları kocasına doğru salladığı spatulaya kayan kadın hızla indirerek arkasına sakladı ve Şirince sırıttı.

 

"Aşkım! Hadi söyle ne aldın? "

 

"Cık! Söylemeyeceğim. Düğün günü görürsün? "

 

"Ya Giray ben meraktan çatlarım! Nasıl beklerim o kadar!? "

 

Karısının sitemli sözlerine karşılık omzunu silkeleyerek sıcak krepten bir tane aldı ve yemeye başladı. İçeriye doğru geçerken söylenmeyide ihmal etmedi.

 

"Belki de uzun süre beklemene gerek kalmaz karıcığım. " Dönüp karısına baktı. Onun pes edercesine düşen omuzlarını görünce çapkınca göz kırparak sözlerine devam etti. " Ben bu gün Azra'yla buluşup Mehir'i ziyarete gideceğim. Uzun zaman oldu. Zavallı kız kimsesiz gibi o lanet yerde tek başına. "

 

"Asya'larla gidecek olmasaydım bende gelmek isterdim. Arkadaşlarınla tanışmış olurdum hem. "

 

"Tanışırsın güzelim daha. Kaçmıyorlar ya. Hem Azra'da artık Türkiye'ye dönüş yapmış. Gerçi ben onun niye döndüğünü biliyorum ya neyse. Kesin o polisin hasretine dayanamadı."Karısının kaşları merakla büzülürken elindeki krepten bir parça daha alarak tekrar konuştu. "Kahvaltıdan sonra çıkmam lazım. İşlerimde var. Ne zaman dönerim bilmiyorum. O yüzden erken vedalaşacağız sakın bir yere kaybolma sevgilim. " Giray'ın sözlerindeki imayı anlayan kız başını olumlu anlamda sallayarak tekrar yaptığı işe döndü.

 

Kahvaltıdan sonra küçük bir valiz hazırlamak için odasına çıkan kız hemen arkasından gelen kocasıyla uzun sayılabilecek bir şekilde vedalaştı. Valizini hazırlarken Giray'ın her kıyafetine karışması, bulduğu her fırsatta sıkıştırması,uzun öpücükleri ile bir kaç parçalık kıyafetle hazırlayacağı valizi iki saate yakın bir zaman diliminde hazırlaya bilmişti. En sonunda Giray'ı odadan atarken kapının arkasında kendisini tekrar sımıştırması ve vedalaşma çin başlayan öpücüğün ateşlenmesi ile zorlukla ayrıla bilmişlerdi.

 

Giray, Azra ile buluşup Mehir'i ziyaret etmiş arkadaşlarını görmenin rahatlığı ile muhabbete dalan ikisi yemek vaktinin yaklaştığını anlayınca muhabbeteyemekte devam etmeye karar vermişlerdi. Giray evleneceğini ve Azra'yı düğününe davet ettiğini söyleyince kız şok olmuş ama oda Giray'ı şoka uğratacak sözleri söylemişti.

 

"Benim adım Azra ise ben o Mehmet öküzünü o nikah masasına böğürte, böğürte otuttururum. Üzerine yılların intikamını da alırım sonrada gerekirse boşarım! " Giray bu sözlerle Azra'ya korkarak baksada Mehmet denen adama şimdiden acımaya başlamıştı. Azra'dan ayrıldıktan sonra halletmesi gereken şeylerle uğraşmaya başladı. Fakat karşılaştığı sonuç ile şok olarak hemen arkadaşını aradı. Çalan telefon açılınca arkadaşının cevabını beklemeden konuştu.

 

"Lan sen varya adamın dibisin! Dibi! "

 

"Yavaş gel! Daha dün bana demediğini bırakmamıştın kardeşim. Hayırdır ne değişti? "

 

"Eee sen de gerçekleri söyleseydin yemezdin o fırçayı koçum! "

 

"Lan bide yüzsüz yüzsüz konuşma ağzını burnunu kırarım senin! Süpriz olsun dedik fena mı ettik!"

 

"Böyle süprize can kurban lan! Dile benden ne dilersen Demir! "

 

"Canının sağlığı kardeşim."Küçük bir kıkırtıdan sonra aklına yeni gelmiş gibi söylendi. "Ha! Birde hafta sonuna kadar düğünün eksiklerini halletsen yeter! Ben sana yapılacakları mesaj olarak atarım. " Giray yüzünde büyüyen gülümseme ile cevap verdi arkadaşına.

 

"Ne eksik kaldıysa sen söyle ben hallederim kardeşim! Ha! Elif'e dikkat et. Sana emanet ."

 

"Lan yeminle bıktım artık! Farkındaysan zaten sen nereye gitsen bu kız hep bana emanet! O yüzden söylemene gerek yok artık. Sen söylemedende ben sahip çıkıyorum kardeşime. Merak etme! "

 

"Bu defa giden ben değilim sizsiniz! Ayrıca sağol kardeşim,Elif'e bir abi gibi benim yokluğumda kol kanat gerdiğin için! "

 

"Giray! Gelince unutturma ağzının ortasına iki tane çakayım koçum! O benim kardeşim. Tabiki sahip çıkacağım. Tıpkı senin ve ailenin beni bu zor günlerde yanlız bırakmadığınız gibi. " İkili vedalaşarak telefonlarını kapattılar.

 

Demir, Asya ve Elif'le Diyarbakır'da ki ev meselesini halletmiş. O evin eksikleri ile uğraşırken kızlarda ufaktan temizlik yapmışlardı. Ev yeni olduğu için pek bir şeye gerek kalmamıştı. Asya'da evine kendisinden başka birinin girmesini istemediği için Elif te ona hak vermiş ve beraberce temizlemişlerdi. Onlar eşyaydı alışverişti derken perşembe günü her şeyi halletmişti. Giray ise Demir'in isteği doğrultusunda yapılması gereken eksikleri tamamlamış ve kendi işlerini de halletmişti bu arada.

 

Perşembe gecesi tekrar Ankara'ya dönen Demir, önce Asya'yı evine bırakmış daha sonra da Elif'le birlikte eve geçmişti. Evdeki sessizlik herkesin uykuda olduğunu gösterirken ikili sessizce odalarına geçmişti. Demir, Diyarbakır'a gitmeden önce kira olan evini kapatmıştı.Diyarbakır'da evi tutunca Giray'a haber vemiş oda arkadaşının özel eşyalarını kargoyla yollamıştı. Elif sessizce odasına girdi ve ışığı yakarak kendini direk banyoya attı. Kısa bir duşun yorgunluğunu alacağını umarak hızla duşa girdi. Aldığı duşun ardından birazda olsa rahatlayan kız bornozunu üzerine geçirerek bonyodan çıktı. Dolabına doğru ilerlerken kolunun çekilmesi ile çığlık atmak için ağzını açmıştıki ağzına kapanan elle neye uğradığını şaşırdı. Burnuna dolan tanık kokuyla Giray'ın fısıldaması bir oldu.

 

"Şhhtt! Benim sevgilim sakin ol! "

Elif başını tamam dercesine sallarken Giray'da elini kızın ağzından çekmiştiki Elif hızla ona doğru dönerek omzuna sert bir yumruk attı.

 

"Öldürecek misin sen beni!? Nasıl korktum haberin var mı!? " Genç adam karısının sözlerini umursamadan hızla dudaklarına yapıştı. Kız şaşkın bir şekilde kalakalırken Giray yavşça çekilerek tekrar fısıldadı.

 

"Seni çok özledim!" Giray'ın yanağına masum bir öpücük bırakan kızda tıpkı o gibi fısıldadı.

 

"Bende seni özledim. " Yüzünü memnuniyetsiz bir şekilde buruşturan adam homurdandı.

 

"Bu mu yani!? Özlemiş halin bu mu güzelim!?"Eliyle yanağını işaret ederek homurdandı. "Yedi kat el gibi yanaktan öpüyorsun!"

 

"Ben yedi kat elin adamını değil yanaktan öpmek tokalaşmam bile Giray! "

 

"O lafın gelişi zaten! Öpmeyi bırak gözün gözüne değsin bak ne oluyor o zaman! "

 

Kız Giray'ın fısıltılı fakat sert ses tonuyla gözlerini devirdi.

 

"Bize ayrı kalmak yaramıyor galiba. Özlemimiz ters tepiyor hemen didişmeye başlıyoruz. " Giray, Elif'in sözleri ile gülümserken eli bornozunun açıkta bıraktığı gerdanına doğru kaydı.

 

"Biz normalde bir arada pek kalamadık ki bebeğim. Bence didişmemiz gayet normal. Hem evliliğimiz daha renkli olacak demekki. " Eli kızın göğüslerine doğru yol alırken çapkınca göz kırptı. "Sencede monoton bir evlilik olmasındansa sürekli didişerek evliliğimizi renklendirmemiz daha güzel değil mi? " Elif göğsündeki elin üzerine vurarak yanakları kızarmış bir şekilde Giray'ın elini hızla çekti.

 

"Bence senin hemen bu odadan çıkman lazım! Yoksa evliliğimiz monoton mu olur renkli mi olur bilmem ama senin her fırsatta yükselen hormonların yüzünden sekse dayalı bir evlilik yapacağımızı düşünmem an meselesi. " Tıpkı kocası gibi gözünü kırparak sözlerine devam etti. "Ve bu düşünce benim hiç hoşuma gitmiyor uyarmadı deme. " Giray yüzünü buruşturarak karısına bakarken bir gözüde yatağa kaydı.

 

"En azından bu gece sana sarılarak kokunla uyusaydım bari. "

 

"Çocuk musun sen!? Anne kokusu olmadan uyuyamayan küçük bebek misin? "Giray'ın arkasına geçerek sırtından kapıya doğru ittirmeye başladı. "Hadi canım çık dışarı! Çok yorgunum ve ben bir an önce uyumak istiyorum! " Giray'ın itirazlarına kulak asmadan onu kapı dışarı attı ve kapattığı kapıyı hızla kilitledi.

 

"Ah! Elif Ah! Ömrümü yedin! Şu genç yaşta sebebim olacaksın! Yarından itibaren bütün kapıların anahtarlarına el koyacağım bakalım o zaman ne yapacaksın? " Kocasının fısıltıyla homurdanmasına sırıtan kız geceliğini giyerek yatağına girdi.

 

Asya'nın telefonu ile uykusundan kalkan kız sabah erkenden onunla buluşmuş ve gelinlikçiye gitmişlerdi. Asya'nın kardeşi Ayşe'nin de kendilerine katılması ile düğün için kıyafet bakmaya başladılar. Kıyafet seçiminde kararsızlıklar yaşarken Giray'ın tepkisinden çekiniyordu. Gerçi kendiside fazla dekolteli bir elbise giymeyi zaten tercih etmezdi. Ayşe'nin aldığı kırmızı renkli sırt ve bacak dekoltesi ben buradayım diyen elbiseyi üzerinde görünce gözleri fal taşı gibi açıldı.

 

"Nişanlının onu giymene izin vereceğinden emin misin? "

 

Elif'in sorusuyla Ayşe öfkeli bir şekilde kaşlarını çatarak homurdandı.

 

"Ona soran yok! Üstelik o aşık olduğu kadını bulmak için o kadar çabalıyorki,gözlerine perde inmiş sanki. Yani benim elbisemin sorun olacağını zannetmiyorum! " Elif karşısındaki kızın sözlerine anlam veremeyerek bakarken Asya hafifçe öksürerek kardeşini uyardı.

 

"Seninki geliyor! "Ayşe şaşkın bir şekilde ablasına bakarken Ali kızlara selam vererek kırmızılar içindeki nişanlısını süzdü. Kaşları hızla çatılırken gözlerini Ayşe'den zorlukla çekip Asya'ya bakarak konuştu.

 

"İşiniz bittiyse gidelim mi? " Asya başını sallayarak cevap verdi.

 

"Elif ve ben tamamız ama Ayşe'nin üzerini değiştirmesi lazım. " Elif, Ali'nin Asya'ya bakarak konuşmasına, Ayşe'nin yerine de Asya'nın cevap vermesine şaşırırken kolundan çekildi. "Benim ufak bir işim daha var.Biz Elif'le onu hallederken sen Ayşe'yi bekle. " Ali başını sallarken Elif gider ayak duyduğu şeyle Ayşe'nin üzerindeki elbiseden daha koyu bir tona büründüğüne yemin edebilirdi.

 

"Sen buna elbise mi diyorsun? Ben onu ilk gecemiz için seçtiğin bir çeşit gecelik zannetmiştim doğrusu. Dekolteden fırlayacakmış gibi duran göğüslerin ve kasıklarına kadar uzanan bacak dekoltene bakılacak olursa gecelikten bir farkı yok çünkü." Asya, Ali'nin sözleri ile kıkırdarken adam bir eliyle öfkeden yüzünü sıvazlayıp diğer eliylede kabini işaret etti. " Sakın bu elbiseyi almayı aklından bile geçirme! Git çıkar şunu beni katil etmeden! " Ayşe oflayıp ayaklarını yere vura, vura giderken Asya'da, Elif'i kolundan çekerek dışarıya çıkardı.

 

"Neden Ayşe nişanlısı ile hiç konuşmadı? Ve o adam neden öyle kaba davranıyor Ayşe'ye? " Asya elini boş ver dercesine sallayrak konuştu.

 

" Bu gece bizde kalıyorsun. Kız kıza bekarlığa veda partisi yaparız. Hem Ayşe'de kendi anlatır sana neden konuşmadığını. Ali istediği kadar kaba davransın Ayşe her zaman onun dediğinin tersini yapar. "

 

"Yani o elbise senin düğününde giyilecek.Onu mu demek istiyorsun? "

 

"Evet. "

 

"Bence canına susamış olmalı! "

İkili kıkırdaşırken Ali hırsla mağazadan çıkıp öfkeyle tısladı.

 

"Ben arabadayım! "

 

Giden adamın arkasından bakarken Ayşe'de elinde biraz önceki elbiseyle çıkınca Ali'nin neden çıldırdığınıda anlamış oldu Elif.

 

Giray'ı arayarak bu gece Asya'da kalacağını söyledi. Onun hiç itiraz etmeden kabul etmesi aklına erkeklerin bekarlığa veda partisi vukuat larını getirsede Talha'ya güvenerek içini ferah tutmaya çalıştı.

 

Gece Asya'nın arakadaşlarının düzenlediği küçük eğlenceler ve Ayşe'nin aşk hikayesi ile son bulurken Elif uzandığı yerden telefonuna gelen mesaj sesi ile doğruldu.

 

"Sabah erkenden hazır ol. İkimizin gitmesi gereken bir yer var. Seni seviyorum iyi geceler. " Gözü saate kayarken gecenin dördü olduğunu fark eden kız içindeki merakı bastırarak uyumaya çalıştı.

 

Giray söylediği gibi sabah erkenden gelmiş ve Elif'ide alarak yola koyulmuşlardı. Kız ne kadar ısrar etsede bir türlü söylememişti nereye gittiklerini. Döndükleri yolun nereye gideceğini tahmin eden kız gözleri dolu bir şekilde yanındaki adama baktı. O günden sonra ilk defa birlikte gideceklerdi. Mutluluğu ve hüznü aynı anda yaşıyordu şuan. Mutluydu bu köyden çıktığı adamla ilk defa köyüne birlikte geliyordu. Hüzünlüydü annesi ve babasının karşısına yine o masum kızın yakarışlarıyla çıkacaktı. Giray aracı mezarlığın girişine parkederrek hiç bir şey söylemeden indi ve karısının oturduğu tarafa geçip kapısını açtı ve elinden tutarak çıkmasını sağladı. Yine dolmuştu mavi gözleri. O günkü gibi yağmur yüklü bir bulutu anımsatıyordu. Döküldüğü yerlere hüzün kokusu saçan yağmur damlalarını akıtıyordu yine. Elini bırakmadan yan yana olan iki mezara doğru ilerledi Elif'le. Kız bir kaç saniyeliğine kocasının elini bırakarak çantasından bir şal çıkarıp kumral saçlarını örttü sıkı, sıkı. Daha sonra tekrar kocasının elini tutarak mezarların ayak ucuna doğru ilerlediler.

 

Göz yaşları içinde duasını eden kıza,içinde sakladığı ne varsa haykırmak istiyordu Giray'da. Her şey bu topraklarda başladı burada son bulsun. Beni vicdanımdaki bu yükten kurtar. Babanın ölümüne sebep olan bu adamı affet demek istiyordu. Ama karısı karşısında böyle çaresiz, böyle masum dururken bir türlü dökülmüyordu o kelimeler dudaklarından. Buraya her şeyi anlatmaya gelmişti aslında. Acıyla başlayan hikayelerini burada mutluluğa çevire bilme ümidi ile gelmişti. Anlatırsa işte ozaman rahatça silebilecekti o hüzün kokan damlaları. Ama bir türlü anlatamıyordu. Ellerini açarak dua etmeye başladı. Duası bittikten sonra kelimeler dilinin ucuna gelmiştiki işittiği sözlerle yutmak zorunda kaldı.

 

"Annem, babam yine ben geldim. Biliyorum yine ağladığım için üzüleceksiniz ama olmuyor işte, ne kadar büyürsen büyü, yanında kim olursa olsun bir kız çocuğu sırtını dayadığı babasına ve şefkatini özlediği annesine geliyor dönüp dolaşıp.Keşke deyip kaderime isyan etmek istemiyorum ama sizi çok özlüyorum. " Karısı göz yaşlarını akıtarak mezar topraklarını okşarken Giray dolan gözleri ile başını gök yüzüne çevirerek derin bir nefes aldı. "Mutsuz değilim, aksine çok mutluyum. Bana kucak açan ve kendi evlatları gibi gören kocaman bir ailem var. " Bakışları kocasını bulurken elini ona doğru uzattı ve yanına diz çöken adamın göğsüne sokuldu. Giray kollarını karısının bedenine dolarken onu sakinleştirmek için başına ufak bir öpücük bırakarak sırtını sıvazladı. " O gün beni evlendirdikleri abi dediğim adam şimdi kocam oldu. "Elif'in sırtındaki el işittikleri ile hareket etmeyi keserken kız kocasının gerildiğinin farkında bile değildi. "Beni istemeyen adam bana aşık oldu! Tıpkı benimde ona aşık olduğum gibi. Senin ölümün bana Giray'ı getirdi baba! Allah sırtımı dayadığım köklü çınarı benden alırken yerine dallarına çiçek olacağım bir fidan yolladı bana. Ben mutluyum. Kocamı seviyorum. Tıpkı annemin seni sevdiği gibi. Her gün büyüyen bir aşkla."Derin bir nefes alan kız titreyen sesiyle fısıldayarak son verdi sözlerine.Giray ağlamaktan helak olan ve sözlerini bitiren karısını çöktüğü yerden kaldırarak araca doğru yöneldi. Kısa bir zaman için köyede uğramışlar ama Elif,üzerinde emeği olan Muhtarı ve imam amcasını görememenin hüznünü yaşamıştı. Giray tekrar getireceğine söz vererek akşamki kına gecesini hatırlattı ve karısını zayıf noktasından vurdu. Biliyordu ki bu aralar Asya ve Demir deyince onda akan sular duruyordu.

 

Elif arabada giderken kemerinin el verdiğince Giray'a döndü ve dolan gözleri ile konuştu.

 

"Çok teşekkür ederim. "

 

Bakışlarını kısa bir an karısına çeviren adam anlamsızca bakarak cevap verdi.

 

"Ne için? "

 

"Annemin ve Babamın mezarına benimle birlikte geldiğin için. Onlara hep senden bahsediyordum ama senin o günden sonra ilk defa benimle mezarlığa gelmen beni çok mutlu etti. Beni yanlız bırakmadığın için çok teşekkür ederim. "

 

"Sen benim karımsın Sidelya! Dahası sevdiğim kadınsın. Teşekkür edecek bir şey yok ortada. Hatta bana kızmalısın. Daha önceden her seferinde seni yanlız bıraktığım, onların yanına yanlız gönderdiğim için. " Omuzlarını silken kız yüzünde oluşan tebessümle kocasının yanağına elini uzatarak kirli sakallı yüzünde parmaklarını gezdirdi.

 

"Ben sana nasıl kızarım? Sen benim nefes alma sebebimsin. Gelmek mecburiyetinde değildin ama sen yine de geldin. İster geç ister erken. Bu hiç bir şeyi değiştirmez. Seni çok seviyorum Giray! O kadar çok seviyorumki bana yaşattığın bu külkedisi masalı bir gün bozulacak diye çok korkuyorum. " Karısının sözleri ile konuşamadığı ,anlatamadığı şeyler tekrar aklına gelince sertçe yutkundu adam. Bozulurmuydu bu yaşadıkları masal? Elif'le yaşadığı ve yaşayacağı hiç bir şeyi riske atamazdı. Onu kaybetmeye dayanamazdı. O yüzden aldığı kararla sıkıntılı bir nefes çekti ciğerlerine. Bu yaptığı bencillikti ama başkada çaresi yoktu.

 

Kız tarafına kınaya gidilmiş Asya'nın kınası için her şey hazırlanmıştı. Gönül Hanım'ın ve Asya'nın ısrarı ile görümce sayılan Elif'e de eski adetler öne sürülerek bindallı giydirmişlerdi. Kına yakılırken Elif 'te oturtulmuş ne olduğunu anlamadan avcuna bir büyük altın konulmuştu. Yüzüne örtülen kırmızı duvağın altından kayın valdesine şaşkın, şaşkın bakarken yanında oturan Asya'nın eline de Gönül Hanım'ın altın koyduğunu görmüştü. Hayri Baba'nın isteği ile Damat kınası ayrı olurken bu duruma en çok sevinen şüphesiz Ayşe olmuştu. Ali yok ken daha rahat hareket ediyordu ve sanki susmaktan bıkmışcasına sürekli konuşuyordu. Bir den yükselen müzik sesi ile Elif'in şaşkınlığı iki katına çıktı. Ayşe bir taraftan elindeki sazın tellerine vuruyor bir taraftan da kadife sesiyle kına türküsü söylüyordu. Elif tüm bunların şaşkınlığını yaşarken Ayşe'nin söylediği türküyle gözlerinden akan yaşlara mani olamamıştı. Anlam veremediği tek şey neden onada kına yakıldığıydı. Bu duruma daha fazla dayanamayarak Asya'ya doğru eğildi ve sessizce fısıldadı.

 

"Asya hadi sen gelinsin kına yakılıyor, eee bana niye yakıyorlar hiç anlamadım. "Kırmızı duvağın altından göz yaşları arasında kıkırdayan kız arkadaşına cevap verdi.

 

"Bizde adettir gelinin sadıcına da kına yakılır. Hem fena mı kaptın büyük altını sus otur bence. " Asya'nın yaptığı açıklama ile Elif te kıkırdadı. Gece oyunlarla ağıtlarla geçmiş belli bir süre sonra evlerine dağılmışlardı.

 

Elif uykusundan işittiği ses ile sıçradı. Ne sesi bildiğin nara atıyordu biri.

 

"Heeeeytt! Bir elim dünya toprağını avuçlasa,bir elim sonsuz göğe kavuşsa yemin olsun beni senden ayıramazlar Sidelya! Söyleyin o Fırat denen piçe benim sevgilime kimse yan gözle bakamaz! " Elif hızla balkona çıkarken Giray'ın dili dolanarak söylediği sözlerle ve Fırat'ın ismini duyması ile yüzünü buruşturmadan edemedi. Nerden çıkmıştı yine bu Fırat meselesi? "Yanıyorum ulan! Hemde marmara çırası gibi! " Giray'ın gözleri kapıda dikilen babasına kayınca eli ile onu işaret ederek bağırmaya devam etti. "Oooo! Peder de buradaymış!" Salih Bey'e doğru bir adım atığında sendeleyince Talha hemen koluna yapıştı.

 

"Abi bi dur, durduğun yerde ya! Yeminle canımdan bezdim ha! Ne dir benim bu sarhoşlarla imtihanım anlamıyorum ki! " Giray kolunu sertçe Talha'dan kurtarırken işaret parmağını kaldırarak tehdit edercesine salladı.

 

"Bana kimse sarhoş diyemez! Ben sarhoş değilim işte o kadar! Sen karnabahar kafa benim derdimi biliyormusun he. Anlatayım mı? " Talha ellerini pes edercesine kaldırarak korkuyla karşısındaki adama baktı.

 

"Aman abi! Sakın! Akşamdan beri senin derdini dinliyoruz zaten. Tamam anladık artık, Elif senin karın, kimse ona yan gözle bakamaz ve en az bin kere tekrarlamış olduğun ben onu çok seviyorum gibi sözler! " Salih Bey işittikleri ile memnunca gülümserken Giray, Talha'nın kafasına bi tokat geçirerek homurdandı.

 

"Sende bakmayacaksın lan benim karıma yan gözle karnabahar kafa! Kimse bakmayacak erkek sinek bile. Anladınmı!? "

 

"Allah belanı versin lan! Bok mu vardı o kadar içecek şerefsiz!" Demir elini öfkeyle yüzünde gezdirirken sinirden kıpkırmızı olmuştu. Giray'ın biraz önce yaptığı şey tekrar aklına gelince kabaran öfkesi ile söylenmeye devam etti."Lan gelin arabasına kusulduğu nerede görülmüş!? " Giray pişkince gülerken Demir hırsla kolundan çekiştirerek eve doğru sürükledi. "Sabah sen temizleteceksin o arabayı. Yoksa yeminle yalatarak temizletirim sana!" Eve doğru yaklaşan üçlüyü yüzünü buruşturarak izleyen Elif Demir'in sözleri ile kıkırdayarak içeriye girdi. Kocasının alkol almasından hoşlanmasada bu gecelik sesini çıkarmamıştı.

 

"Ulan it! Gir eve çabuk! Bütün millete rezil ettin bizi! Madem içmesini bilmiyorsun ne demeye içiyorsun! " Giray söylenen babasına doğru yaklaşarak yanaklarına sulu birer öpücük bıraktı ve dolanan diliyle aynı şeyleri biraz önce söylediğinin bilincinde değilken tekrar konuşmaya başladı.

 

"Ooo! Peder Bey de buradaymış! " Adam oğluna ters, ters bakarken Giray elini dur işareti yaparcasına kaldırdı. "Boşuna öfkelenme babacığım. Bak bu karşındaki senin şaheserin." Yaşlı adamın kaşları çatılırken gözleride şüpheyle kısıldı. Yine ne saçmalıyor bu dercesine Demir ve Talha'ya bakınca onlarda omuz silkmekle yetinmişti. Giray kıkırdayarak kolunu babasının omzuna attı ve sır verirmişcesine fısıldadı. " Elif'i bana eş olarak seçerken ona aşık olacağımı biliyordun değilmi yaşlı kurt!?"Adam oğlunun sözleri ile rahat bir nefesi ciğerlerine çekerken Giray'ın birden ciddileşen yüzü ve söylediği sözlerle nefesi boğazında takılı kaldı. " Biliyordun tabi! Sen her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplarsın! Ama hesap etmediğin bir şey var baba. Evet ben karıma aşık oldum ama senin benim vicdanıma yüklediğin yük beni her gün yiyip bitiriyor! Karımın cennet gözlerinde, cehennem ateşlerini görmekten korkuyorum! Ben Elif'e vicdanımın yükünü anlatamadığım için, o cennet gözlerine her baktığımda cehennem ateşlerinde kavruluyorm baba! Her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplayan Salih Eyyüboğlu, şimdi söyle bana ya Sidelya, kalbime vurduğu prangaları, öğrendiği şeylerden sonra vicdanıma da vurup giderse ben ne yaparım!?" Salih Bey işittiği sözlerden sonra ne yapacağını bilemezken Talha şüpheyle Baba ve oğula baktı. Demir, Giray'ın durumuna üzülerek dudaklarından kaçan küfüre engel olamazken Talha'nın şüpheli bakışları ile karşılaşınca konuyu değiştirmek adına konuştu.

 

"Amma kafa ütüledin ha! Sarhoş muhabbeti çekilmez derlerdi de inanmazdım. " Salih Bey'e kaş, göz işareti yaparak sözlerine devam etti. "Salih Amca sen bu ayyaşı içeriye kadar götür ben birazdan gelip odasına çıkarırım. " Adam olumlu anlamda başını sallarken Demir, Talha'ya doğru dönerek elindeki anahtarı uzattı.

 

"Bundan bize hayır yok koçum! Sanada zahmet olacak ama şu arabayı temizletme işini sen halletsem olurmu? " Talha şüpheli gözlerle hâlâ giden ikilinin ardından bakarken Demir'in uzattığı anahtarı aldı.

 

"Olur abi. Ben her şeyi halleder yarın sabahtan gelirim. " Demir ,Talha'nın omzunu avcuyla sıktı ve minnetle gülümsedi.

 

"Sağol Talha." Genç adam gülümseyerek başını eğdi. "Ben gideyimde şunu odasına çıkarayım yoksa Salih Amca'nın gazabına uğraması an meselesi. " Demir içeriye doğru hareketlenince Talha'nın sesi ile geri döndü.

 

"Abi! Giray neyden bahsediyordu? Bir sorun mu var? " Demir sıkıntılı bir şekilde nefesini verirken elini gür ssaçlarından geçirdi.

 

"Elif'e bir anlata bilse sorun olurmu olmazmı anlayacağız ama onu kaybetmekten korktuğu için anlatamıyor. Bu yüzden benim sana bir şeyler anlatmam doğru olmaz Talha. Gerçi öğrenmemen daha iyi. Çünkü eğer sorun teşkil ederse en azından senin bilmemen Elif'e destek olman için faydalı olabilir. " Sözleri bitince Demir eve doğru ilerlerken Talha'da düşünceli bir şekilde arabaya doğru ilerledi.

 

Sabah erkenden kalkan ev halkı hazırlığa son hız devam ederken Giray'ı uyandırmak pek kolay olmamıştı. Demir isyan bayraklarını çekerken Elif onun haline üzülüyordu. En sonunda ağız dolusu küfürleri eşliğinde Giray'ı duşa sokarken Elif'e de kuaför için hazırlanmasını söylemişti.Soğuk bir duşla kendine gelen Giray arkadaşının söylenmelerini umursamadan dolabından aldığı kutuyla vakit kaybetmeden Elif'in odasına ilerledi. Kapıyı bir kaç defa tıklattı ve sonunda içeriden gelen komutla yavaşça açarak girdi.

 

Elif karşısında kocasını görünce öfkeyle homurdanmaya başladı.

 

"Günaydın Giray Bey! Sabah şerifleriniz hayrola!"Kocası elindeki kutuyu yatağın üzerine bırakırken Elif bir taraftan saçlarını kurutuyor bir taraftanda önündeki aynadan onu izliyordu. Giray bir kaç adımda arkasına geçerek beline sarıldı ve ensesine küçük bir öpücük bıraktı.

 

"Seninle aynı çatı altında olduğumuz sürece günler bana hep aydın Sidelya! " Kızın elin deki kurutma makinasını alarak Elif'in yaptığı işi devraldı.

 

"Boşuna romantiklik yapmaya çalışma. Yazık! Demir abimi çileden çıkarttın ya! Adama resmen iki gündür hayatı zehir ettin! Sanki sen damatsında oda sadıç! Sen onu idare edecekken o seni idare etti! " Giray parmakları arasındaki saçların kuruduğundan emin olarak kızın kokusunu içine çekti ve saçlarına ufak bir öpücük bıraktı. Yüzüne yayılan gülümseme ile tek kaşını kaldırdı ve ima ile konuştu.

 

"Belki kıskanıyorumdur olamaz mı? " Derin bir nefes alan kız bıkkınlıkla gözlerini devirdi.

 

"İyide neden!? "

 

"Benden önce sevdiği kadına kavuşuyor. Biz onlardan önce bu yola çıkmışken o bizden önce finale gidiyor! " Kocasının kıskançlık sebebi ile gülümseyen kız elini Giray'ın göğsüne koyarak gözlerine baktı.

 

"Böyle şeyler kısmet işi kocacığım!"

 

"Ne yani ben kısmetsizmiyim? "

 

Omuzlarını silken kız muzipçe konuştu.

 

"Biz ona kısmetsiz demeyelimde, birazcık ağır kanlısın işte. Hem baksana Demir abime uzatmadan bastı nikahı. En iyisini de yaptı. Uzatmaya gerek yok bence. Üstelik peygamber efendimiz ne demiş;hayırlı işte acele edin! " Giray karısının sözlerini büyük bir dikkatle dinlerken Elif göz kırparak yatağın üzerindeki çantasına uzandı. Fark ettiği kutu ile bakışları kocasına kayarken tek kaşını sorarcasına kaldırdı.

 

"Bu kutu ne? " Bir kaç adımda karısına doğru yaklaşan adam başını kaşıyarak umursamazca omuzlarını silkti.

 

"Senin için. "

 

Elif bakışlarını kısarak kutuya bakarken Giray tekrar konuştu.

 

"Açmayacak mısın!? "

 

Kocasının sorusu ile saatine bakan kız Demir'in verdiği sürenin dolmasına on dakika kaldığını görünce yatağa oturarak kocasına baktı.

 

"Biraz daha zamanım var. Gerçi olmasada bakmadan gitmezdim. Yoksa kutuda ne vardı diye düşünmekten bütün günüm zehir olurdu. Karısının sözleri ile adam karşısındaki yerini aldı ve sırtını dolaba dayayarak bir ayağını diğerinin üzerine attı. Karısının kutuyu hevesle açmasını izlerken vereceği tepkiyi de merakla bekliyordu. Kutuyu açan kızın, içinden çıkan şeyi görmesi ile dudaklarından bir çığlık firar etti.

 

"Girayyyy! "

 

Giray karısına endişe ile bakarken Elif'de şok olmuş bir şekilde ona bakıyordu.

 

"OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM! "

 

yitenumutlar

 

 

Loading...
0%