Yeni Üyelik
24.
Bölüm
@yitenumutlar

Bölüm Şakısı - Ümit Besen - Pamela- Seni Unutmaya Ömrüm Yetermi

Yüzünden boşalan çağlayan misali yaşlar, görüş alanını kısıtlarken karma karışık olmuş aklıyla ne yapacağını ne düşüneceğini bilmiyordu kız. Bildiği bir şey vardıki kalbi çok acıyor kendini kandırılmış gibi hissediyordu. Sevdiği,kocam dediği adam nasıl yapmıştı böyle bir şeyi? Tıpkı evdeki gibi nefes alamadığını hissetti. Sanki ciğerlerine çektiği hava kimyasal gaz gibi bütün organlarını parçalıyordu. Kulaklarına dolan trafik sesi ile bir adım atmıştıki ani bir fren ve korna sesi beyninin içinde yankılandı.

 

Bacaklarına hafifçe değen arabayla ellerini aracın kaportasına dayayarak üzerindeki ikinci bir şok etkisinden sıyrılmaya çalıştı.

 

"Kızım ne yapıyorsun görmüyor musun kocaman aracı? " Elif'in korkuyla bedeni titrerken hâlâ aynı pozisyonda duruyordu. Orta yaşlı adam kızın şoka girdiğini düşünerek araçtan inip hızla yanına yaklaşıp koluna dokunarak temkinle sarstı.

 

"İyi misin kızım?" Elif göz yaşları içinde başını olumsuz anlamda sallarken orta yaşlı adamda korkmuştu. Etrafta toplanan kalabalık endişe ile olayı izlerken adam tekrar konuştu. " Ağrın, sızın var mı?" Elif'in gözyaşları iyice şiddetlenirken nefessiz kalmış gibi elini boğazona götürünce adam kızın sessizliğine ve tuhaf davranışlarına daha fazla dayanamayarak kızın kolundan tutarak araca doğru çekiştirdi. "En iyisi hastaneye gitmek bu böyle olmayacak." Kalabalıktanda destekleyen sesler yükselirken adam kızın kemerini takarak aracına bindi ve en yakın hastaneye doğru aracını sürdü.

 

Eline aldığı suyu kıza uzatırken şefkatle konuştu adam.

 

"Bir kaç yudum iç kızım! Biraz kendine gelirsin." Elif burnunun ucuna kadar yaklaşan şişeye boş, boş bakınca adam tekrar konuşma isteği hissetti. " Korkma kızım.Hadi iç bir yudum! " Elif titreyen elini kaldırarak şişeye uzandı ve adamın elinden alarak kapağını açıp dudaklarına götürdü. O sırada araçta çalmaya başlayan telefonla yavaş, yavaş gerçek dünyaya dönüyordu sanki Elif. Girdiği şoktan sıyrılırken bu defada içini bir korku sarmıştı. Tanımadığı bir adamla aynı arabadaydı. Elleri ve bedeni korkudan titrerken yanındaki adama bakarak panikle konuştu.

 

"İndirin, beni lütfen inmek istiyorum! "Adam kızın korkmuş mavi gözlerine şaşkınca bakarken telefondaki sert ses araçta yankılandı.

 

"Baba yine ne haltlar çeviriyorsun!? Bıktım artık senin şu kadınlara olan düşkünlüğünden! Genç olan senmisin benmi anlamadım! " Elif'in mavi gözleri korkuyla daha çok parlarken biraz önce yaşadıkları aklından uçup gitmiş yerini korku ve endişeye bırakmıştı. Orta yaşlı adam arabayı sürdürürken telefondaki adama bağırması ile Elif yerinde zıpladı.

 

"Ömer! Ulan it! Ulan Hayvan! Sen nasıl konuşuyorsun babanla? Haddini bil lan eşşoğlueşek!" Boğazındaki siyah kıravatı gevşeten adam sözlerine devam etti. " Kaza yaptım! Küçük bir kıza çarptım! Ama senin abuk, subuk sözlerin kızı korkuttu hayvan! "Elif konuşma uzadıkça huzursuzlanıyor ve korku bedenini daha çok sararak düşünce yetisini zorluyordu. Orta yaşlı adam kızın daha çok titremeye başlaması ve sıklaşan nefesi ile korktuğunu düşünerek telefonu kapatıp kıza döndü.

 

"Kızım benden korkmana gerek yok. Benim eşşek sıpasının densizsiz lafları işte! " Elif araçta daha fazla durursa başına kötü şeyler gelmesinden korkarak hızla elini kapının ma düğmesine götürmüştüki adamın sözlerini tekrar ısıttı. "Bak kızım iyi görünmüyorsun önce bir hastaneye gidelim! " Kız başını olumsuz anlamda sallayarak sertçe cevap verdi.

 

"Gerek yok! Ben iyiyim! Gitmek istiyorum! "

 

"Tamam! Sakin ol! Ama seni bu halde bırakamam. Ailenden birisinin numarasını ver arayalım gelip seni alsınlar. "Adamın sözleri ile bir sızı oturdu kızın yüreğine. Bir ailesi yoktu ki. Babasının ölümünden sonra ailem deyip dört kolla sarıldığı isanlar yalan söylememiş miydi kendisine. Daha dün akşam küçük bir aile olmanın hayalini kurmamış mıydı kocam dediği adamın kollarında. Birbirine yalan söylemek,kandırmak mıydı aile olmak.Hayır değildi en azından o öyle hayal etmemişti. Kimsesi yoktu işte ailem dediği kimsesi yoktu.Anne,baba,kocam dediği insanlar kandırmış tıklayın onu.Abi dediği bütün yaralarını açtığı Demir bile saklamıştı tüm gerçekleri.

 

Adam kızın uzun süre düşünmesi den ve ailesini sorduğu an ıslak mavi gözlerin tekrar göz yaşına boğulması dan şüphelenmişti. "Zavallı kızın belliki ailsi ile problemlerle var" diye düşünürken kızın kısık fakat kabullenemeyen ses tonunu işitti.

 

"Ailem yok benim!" Elif ellerinin arasında eteklerini sıkarken adam yumruk olmuş küçük ellerine baktı kızın. "Gitmek istiyorum! Lütfen!" Bakışları​mı sıkıntıyla etrafında gezdiren adam kahverengi gözlerini tekrar kıza çevirdi.

 

Elif biraz önce farkettiği ayrıntıyla korkuyu iliklerlne kadar hissetsede dik durmaya çalıştı.Şehrin göbeğinde bu adam kendisine bir şey yapamazdı değimi? Bakışlarını camdan dışarı çevirdi bir sürü insan vardı etrafta. Bir yardım istemesi durumunda kilitli araç kapısı engel olmazdı onlara değilmiş?

 

"Peki arkadaşın falan damı yok? Seni bu durumda bırakmamış bekleme kızım.Benimde bir evladım var babayım nihayetinde. Eğer seni bu halde bırakırsam ve Allah göstermesin başına bir şey gelirse ben bu vebalin altına giremem." Derin bir nefes alan adam kızın mavi gözlerine şefkatle bakarak son sözlerini söyledi. "Hadi bir arkadaşının numarasını verde onu arayım gelsin seni alsın. "Elif yanındaki adamın sözlerindeki samimiyeti inanmak isteyerek gözlerine bakmıştı. Orada gördüğü şefkat dudaklarından bir anda numaranın dökülmesine neden oldu.

 

Numarayı tuşlayan adamın telefonun ekranında çıkan isimle kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı.

 

Kollarındaki karısının korkudan titreyen bedenini sakinleştirmek için başına küçük bir öpücük bırakıp öfkeyle masayı ters çevirip karısını korkutan arkadaşına döndü.

 

"Sakin olur musun! Belkide hava almak için çıkmıştır sadece. " Demir bile kendi söylediğine inanmazken Giray bu defa kapıya tekme atarak dolan gözlerini saklama gereği duymadan tekrar konuştu.

 

"Saçmalama Demir! Kesin konuştuklarımızı duydu ve beni terk etti! " Asya şaşkın bir şekilde başını kocasının göğsünden kaldırdı.

 

"Ne!? Ne konuştunuz da gitti kız!?"Giray elini saçlarından öfkeyle geçirirken Asya bu defa mavi bakışlarını kocasına çevirerek endişeyle bamtı.

 

"Ne duydu Demir!? Ne konuştunuz da perişan halde çıkıp gitti Elif!? "Karısının sorusunu es geçerek öfkeyle ortada dolanan arkadaşına seslendi.

 

"Ne duruyoruz burada! Gidip hemen Elif'i bulalım! " Giray ellerini yüzünde gezdirerek biraz olsun düşüncelerini toparlamaya çalıştı. Demir haklıydı. Burada beklemenin bir anlamı yoktu. Başını hızla sallayarak açık kapıdan içeri girerek evden çıkmak için ilerledi. Asya ve Demir de, Giray'ın arkasından çıkarken Asya kocasının koluna yaşışarak dişlerinin arasından tısladı.

 

"Demir ne oluyor bana da anlatacak mısınız? " Kolunu tutan eli avuçları arasına alarak mavi gözlerine üzüntüyle baktı.

 

"Güzelim söz veriyorum her şeyi anlatacağım ama şimdi Elif'i bulalım başına bir şey gelmeden. " Tuttuğu eli çekiştirerek hızla Giray'ın arkasından çıktılar.

 

Giray çoktan aracına binmiş hareket etmeye hazırlanırken Demir'in sesi ile ona döndü.

 

"Bizde Asya ile arayalım. İki koldan ararsak daha çabuk buluruz. Hangimiz bulursak diğerini arasın. " Giray başını sallayarak arcın gazını kökledi ve evin bahçesinden gürültülü bir sesle ayrıldı.

 

Telefon çalıyor ama bir türlü açılmıyordu. Giray kaç seferdir aradığını bilmezkentelefonu sinirle kapatıp kendi, kendine homurdandı.

 

"Allah benim belamı versin! Neden daha önce Anlatmadım sanki neden!?" Elini öfkeyle direksiyona vuruyordu. Karısını bulamadığı her an içinde ona bir şey olacak korkusu büyürken kendine olan öfkeside biraz daha artıyordu. Sabahtan beri arıyorlardı. Saat çoktan öğleyi geçmiş ti ama Elif'ten hâlâ bir iz yoktu. Yer yarılıp içine girmemiştiya bu kız? Bakışlarını etrafta dikkatlice gezdirirken çaresizce mırıldandı.

 

"Nerdesin Sidelya!? Ne olur beni bırakma. Biz olmuşken benim aptallığım yüzünden beni cennetsiz bırakma! " Gözünden damlayan yaşı hızla silerken,

daha beş dakika önce aradığı arkadaşını aramak için tekrar tekşefonuna uzandı. Belki o bumuştur diye bu defa ümite Demir'i aradı. İlk çalmada açılan telefonla beklemeden konuştu.

 

"Buldunuz mu!? Demir bulduk deyin lütfen çılfıracağım yoksa! Nereye gitti bu kız!?" Demir ne yapacağım dercesine karşısındaki korkudan ağlayan karısına baktı. Bakışlarını etrafında çaresizce gezdirirken sıkıntıyla cevap verdi.

 

"Giray!" Öğrendiği şeyi nasıl söyleyeceğini bilmeyerek derin bir nefes aldı. " Sana konum atacağım yere gel Bir an önce!" Arkadaşının sözleri ile bir umut doldu içine Giray'ın.

 

"Bana karımı bulduğunu söyledi kardeşim!Delireceğim artık Demir yalvarırım bulduğunu söyle!"

 

"Giray,henüz bulamadık ama çok önemli bir şey olmuş hemen gelsen iyi olur." Diyerek telefonu kapatıp arkadaşına bulundukları yerin konumunu attı. Ağlayan karısını kolunun altına çekti ve sırtını sıvazlayarak biraz sakinleştirmeye çalıştı.

 

"Şhhtt! Sakin ol canım.Sana söz veriyorum Elif'i sağ salim bulacağız." Elif'i ararken karısına bütün her şeyi anlatmıştı. Karısı suçlu olduklarını söylerken arkadaşı için ğöz yaşı dökmeye başlamıştı.Başını olumsuz anlamda sallayan kız kocasının kolunun altından çıkarak öfkeyle çemkirdi.

 

"Ne zaman bulacaksınız ha ne zaman!? Elin adamı kızı arabasına koyup ğötürmüş! Hırlımı,hırsız mı, sapık mı,katilmi bilmiyoruz!"Öfkeden saçlarını çekiştiren kızın mavi gözleri ağlamaktan şişmişti.Ellerini yüzünde gezdiren kız çaresizce fısıldadı. "Şu an iyimi onu bile bilmiyoruz Demir! Peki bu olanlar kimin suçu? Ne vardı sanki saklayacak! Madem babasının ölümüne Giray sebep olmadı,madem bu kadar emindi neden karşısına dikilip böyle,böyle demedi? Böylesi daha mı iyi oldu!?" Asya bir nevi sinir patlaması yaşarken,Demir sessizce onu dinliyordu.Lanet olsun kızın karısı haklıydı. Ona doğru bir adım atmıştı ki arkadaşının sesi ile arkasına döndü.

 

"Demir,neler oluyor burada ?Önemli olan ne?" Giray'ın hızlı adımlarla kendisine yaklaşmasını izleyen adam kısa bir an bakışlarını karısına çevirerek ne halde olduğunu kontrol edip tekrar arkadaşına döndü.

 

"Elif kaza geçirmiş! "

 

"Ne! " Bir an nefesinin kesildiğini hissetti adam. Ne diyordu Demir? Yanlış duymuştu değil mi? Karısı kaza geçirmiş olamazdı!

 

"Bir araç çarpmış! Ama öyle sert bir çarpma değil. Etraftakiler önemli bir şeyinin olmadığını sadece şoka girdiğini söylüyor. " Giray içinde kendisine karşı büyüyen öfkeyle yüzünü sertçe ovdu. Sakin olmalıydı. Sakin olup hemen karısının yanında olmalıydı. Başını gök yüzüne doğru çevirerek derin bir nefes aldı. Bakışları tekrar Demir'i bulurken Asya'nın suçlayıcı bakışlarından her şeyi öğrendiği anlamıştı. Ama şu an derdi Asya'nın suçlayıcı bakışları değil karısının ne durumda ve nerede olduğuydu.

 

"Elif nerde peki!? Durumu nasıl!? Öğrenmedin mi bunları Demir!?" Demir gözlerini kaçırarak bir küfür homurdandı. Esas işin en zor kısmı şimdi başlıyordu.

 

"Önce bir sakin ol!"Arkadaşının omzuna elini koyup hafifçe sıkarak destek olmaya çalıştı." Ben arkadaşın dükkanının kamera kayıtlarına baktım. Elif etraftakilerin de söylediği gibi şoka girmiş gibi davranıyordu. Ama.. "

 

"Ne alması Demir? Adam gibi anlat şunu! Öğrendiğin işkence tekniklerini benim üzerimde uygulama ağzını burnunu dağıtırım senin!"

 

"Ama sabahki yaşadığı olaydan mı, geçirdiği kazadan mı o şekildeydi anlayamadım. Benim gibi ne olduğunu anlayamayan araç sürücüsü de Elif'i arabaya bindirerek hastaneye götüreceğini söyleyip uzaklaşmış! "

Aracına doğru yönelen Giray,arkasında bir hareketlilik hissetmeyince omzunun üzerinden bakarak hâlâ bıraktığı yerde bekleyen arkadaşına söylendi.

 

"Ne dikiliyorsun orada!? Karımı hangi hastaneye götürdülerse bizde gidelim hemen! "

 

"Hangi hastanede olduğu belli değil! Ama siz iki boş buğaz yüzünden belki de şuan katil veya sapık bir adamın yanında bile olabilir! " Demir karısına ne yapıyorsun sen dercesine bakışlarını yollarken Giray aracına doğru attığı bir kaç adımı geri dönerek çattığı kaslarının altından Asya'ya baktı.

 

"Ne demek istiyorsun sen!?Hangi adamdan bahsediyorsun?" Giray'ın öfkeyle karısının üzerine yürümesi Demir'i de sinirlendirmişti. Giray'ın kolundan tutarak onu durdurdu ve sertçe konuştu.

 

"Kendine gel! Asya, Elif'e çarpan adam dan bahsediyor!" Elini arkadaşının kolundan çekerek sözlerine devam etti. "Önce hastanelere bakalım. Bende bu arada bir kaç arkadaşımla irtibata geçer şu adamın plakasını sordurturum. Hiç bir şey bulamazsak en azından adamla iletişime geçeriz. " Giray olumlu anlamda başını sallayarak hızla aracına ilerledi ve aracı çalıştırır çalıştırmaz sn yakın hastaneye sürdü.

 

Telefonun ekranındaki isme şaşkınlıkla bakan adam kızın huzursuz hallerine bakarak arama tuşuna bastı ve konuşmayı hopörlere verdi. Çalan telefon açılınca ilk konuşan karşı taraf olmuştu.

 

"Efendim Ziya Amca. "Aracı dolduran tanıdık sesle Elif şaşkınca yanındaki adama bakakalmıştı.

 

"Nasılsın Talha?"

 

"İyiyim Ziya Amca,sen nasılsın? "

 

"Ben kaza yaptım oğlum. "

 

"Ne! İyimisin sen? Ömer abinin haberi var mı?" Elif konuşmaları şaşkın bir şekilde dinlerken orta yaşlı adam konuşmaya devam etti.

 

"Bırak Ömer Abini falan ben iyiyim. Ama bir kıza çarptım oda senin numaranı verdi. "Talha kısa bir an sessiz kalsada şaşırmış bir şekilde sordu.

 

"Kim mis kız? İyi mi şu anda Ziya Amca? "

 

Ziya Bey bakışlarını yanındaki kıza çevirerek şefkatle gülümsedi.

 

"İsmin ne kızım? " Elif kısa bir an tereddüt etsede fısıldar gibi söyledi.

 

"Elif. " Tekrar telefona dönen adam konuşmasına devam etti.

 

"Kız iyi. İsmi de Elif miş. "

 

"Ne! Nasıl olur bu? Elif balayında şu an! " Ziya Bey'in bakışları kızı bulurken Elif titreyen elini uzatarak telefonu istedi. Ziya Bey kıza telefonu verince Elif'in göz yaşları tekrar yanaklarından süzülmeye başlamıştı. Telefonu kulağına götüren kız titreyen sesi ile konuştu.

 

"Ta... Talha! Ben çok kötüyüm! " Ziya Bey kızın birden hıçkırarak ağlamasıyla paniklerken diğer panikleyende telefonun ucundaki Talha idi.

 

"Elif! Sakin ol güzelim! Bir yerine bir şey mi oldu? Giray nerede? "

 

"Kalbim çok acıyor Talha! " Yaşlı adam iyice panik olurken hızla arabayı çalıştırdı. Neler oluyordu o kadar sertte çarpmamıştı. Düşünceleri Elif'in hıçkırıkları arasından söylediği sözlerle bölündü."Giray beni kandırdı! Bana yalan söyledi! " Talha ne olduğunu anlamamıştı. Korkusu Elif'in şoka girmiş olmasıydı. Sakin olmaya çalışarak tekrar konuştu.

 

"Canım,sen kapat telefonu ben şimdi Giray'ı arayım. Bende hemen yola çıkacağım. Sen sakin ol ve Ziya Amcanın yanından ayrılma tamam mı? "

 

"Sakın Talha! Sakın Giray'ı yada Demir'i arayıp bir şey söyleme! Şu an ikisinin yüzünüde görmek istemiyorum!" Göz yaşlarını elinin tersiyle silen kız perişan bir halde fısıldarcasına konuştu. "Babamın ölümüne Giray, yani aşık olduğum, kocam dediğim adam sebep olmuş Talha! " Ziya Bey arabayı ani bir trenle durdurunca Talha'nın sesini duydu.

 

"Ne! Smalama kızım! Olmaz öyle şey. "

 

Elif'in bakışları Ziya Bey'in kilerle kesilince Talha'ya son sözünü söyledi.

 

"Şimdi sen bana yardım edecek misin? Eğer Giray'ı ve ya Demir'i ararsan bir daha seninle de iletişime geçmem. Kendi başımın çaresine bakarım ben! "Talha ne yapacağını bilmez bir şekilde arabasına bindi ve hızla yola koyuldu. Şimdilik Elif'in söylediklerini yapmaktan başka şansı yoktu.

 

"Tamam söz veriyorum aramayacağım! Ama sende söz ver hemen bir hastanede muayene olacaksın ve ben gelene kadar Ziya Amca'nın yanından ayrılmayacaksın."

 

Elif'in olumlu cevabından sonra Ziya Bey'i telefona istedi tekrar ve onuda Elif'i yanlız bırakmaması konusunda uyararak telefonu kapayıp dikkatini yola verdi.

 

Muayenesi bitmiş her şeyin normal olduğu anlaşılınca Talha'yla konuşmuşlardı. Daha yolda olduğunu öğrenince Ziya Bey, Elif'in iyi olduğunu ve burada beklemek istemediğini söylemişti. Bunun üzerine yolda bir yerde buluşmayı önermişti.

 

Aracın içinde sessizlik hakimdi. Hemen hastaneden ayrılmayı istemişti çünkü Giray'ın kendisini eliyle koymuş gibi bulmasından korkuyordu. Şu an onunla yüzleşecek cesareti yoktu. Üstelik öfkesi sağlıklı düşünüp karar vermesini engelliyordu. O yüzden bir süre uzak kalmaları ikisi içinde iyi olacaktı. Ziya Bey le aracı park ettikleri yere gittiğinde kötü bir süprizle karşılaşmışlardı. Çekici adamın aracını çekmeye çalışıyordu. Ziya Bey'in konuşması ve adamın cebine para sıkıştırması işe yaramış olacaktı ki adam uyguladığı işlemi bırakarak uzaklaşmıştı. Şimdi ise kendisinin tanımadığı fakat arkadaşının güvenebileceğini söylediği bir adamın arabasındaydı. İçinde bulunduğu çaresizlik ve kimsesizlik canını öylesine yakıyorduki, sanki bedeninin ger yerine jilet kesikleri atılıyordu. Göz yaşları tekrar akmaya başlayınca yanındaki adamın sözleri ile sıyrıldı düşüncelerinden.

 

"Ağlama kızım! Eğer derdini anlatmak istersen dinlerim. Belki yardımın dokunur. " Elif sessizce önünde uzayıp giden yolu izlerken adam sözlerine devam etti. "Madem sen anlatmayacaksın ben anlatayım güzel kızım." Gözünün ucuyla Elif'i kontrol edip tekrar yola odaklandı. " Yıllar önce eşimi kaybettim ben. Meral öyle anlayışlı öyle güzel bir kadındıki onun yerine kimseyi koyamadım. Çünkü çok seviyordum karımı. Meral'in abisi ve ben ünüversteye giderken sağcı, solcu davalarının olduğu yıllar birimiz, sağcı diğerimiz solcu gurubun başıydık. Ortalık karışık, okullar meydanlar kavga gürültü eksik olmuyor. Yine böyle bir günde Meral'in abisi Arif ve benim grup arasında kavga çıktı. Hepimiz gırtlak, gırtlağaydık. Ben Arif'in yakasından silkip kenara itelerken ona doğru elinde Silahla yaklaşan bir adam gördüm. Arif fark etmemişti. Ben daha büyük olay çıkıp can kaybı olmasın diyerek Silahlı adamın üzerine çullandım. O ara nasıl oldu bilmiyorum ama silah patladı ve Arif tam göğsünden vuruldu."Elif önceleri ilgilenmiyor gibi görünsede ilgisini çeken hikaye ile işittiği sözler karşısında acıyla inledi.

 

"Hihhh! Arif Bey öldümü? "Ziya Bey başını olumlu anlamda sallayarak sözlerine devam etti.

 

"Arif öldü! Vuran tutuklandı. Ama benim tam şurama bir ateş düştü. Ölümüne sebep olduğumu düşündüm hep. Belki o silahın üzerine çullanmasaydım sonuç böyle olmazdı dedim hep. Perişan olmuştum. Arif'i araştırdım bir yaşlı annesi ve iki kız kardeşi vardı. Meral'de ünüversteye gidiyordu. Bayağı varlıklı bir aileydiler. Ama bir türlü işleri idare edemiyor kötüye gitmesine sebep oluyorlardı. Bir gün Meral'i takip ettim. Öyle güzel, öyle kırılgandıki bakmaya kıyamıyordum. Artık her gün takip eder olmuştum. İşlerin kötüye gitmesi annelerinin hastalanması Meral'i çıkmaza sürüklemiş kendinden oldukça büyük bir adamın evlilik teklifini kabul etmişti. Bende variyetli bir aileden geliyordum. O yine kadar aklıma gelmeyen şey o an geldi. Çıktım karşısına böyleyken, böyle ben sana aşık oldum evlen benimle dedim. Oda kabul etti."

 

"Abisinin ölümüne sizin sebep olduğunuzu anlattınız oda kabul etti öylemi? " Ziya Bey yüzünü buruşturarak başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Hayır anlatmadım. Zaten hayatımda yaptığım en büyük aptallıkta o oldu. Meral zaten benim onu takip ettiğimin farkındaymış. Bir derdim olduğunu anlamış. Ama ben türlü açılamayınca oda o adamın teklifini kabul etmek zorunda kalmıştı. Neyse biz apar topar evlendik ama ben içimdeki vicdan azabından katına elimi süremiyorum. Ne zaman yaklaşsam Arif'in hayali karşıma dikiliyordu sanki. Meral onu sevmediğşmş düşünmeye başlamıştı. Oysa ben karıma deliler gibi aşıktım. İçimde kopan furtınaydı ondan uzak kalışım. Ya anlatıp kaybedecektir karımı, ya anlatmayıp hem kendimi, hem Meral'i kaybedecektim. Bir gün içtim öyle bir içtim ki burnumun ucunu göremiyorum. Aldım Meral'i karşına anlattım her şeyi. Sabah bir uyandım karım kollarımda. Üstelik karı, koca olmuş vaziyetteyiz."

 

"Nasıl affedebildi sizi? Bu çok zor kabullenilecek bir durum hatta kabullenmesi imkansız bir durum. "

 

"Meral'in en sevdiğimi huyu neydi biliyor musun Elif, Ön yargısız oluşu. Yargısız infaz yapmadı hiç benim karım. Dinlenen gerekiyor Elif, eğer kocanı seviyorsan canından, can kopartsalarda dinle kızım. Dinle ve hızla geçen zamanın kıymetini bilin. Bazen her şey göründüğü gibi değildir. Ve bunu anladığın zaman belki her şey için çok geç olabilir." Biten sözlerinden sonra adam aracı durdurarak tekrar Elif'e döndü. "Sen otur ben bir bakayım bizim kerata grlmişmi. " Ne ara geldiklerini bile anlamayan kız başını olumlu anlamda sallayarak araçtan inmek üzere olan yaşlı adamın koluna dokundu. Kendisine dönen kahverengi bakışlarla fısıldadı genç kız.

 

"Teşekkür ederim. Her şey için. "Orta yaşlı adam kolundaki elin üzerine dokunup şefkatle sıvazlayarak gülümsedi.

 

"Teşekküre gerek yok kızım. Sen bana yıllar önce kaybettiğim Meral'imi hatırlattın. Sende ona benziyorsun. Koçan çok şanslı bu yüzden. " Adamın sözleri ile buğazı düğümlenen kız sertçe yutkundu. Dolan gözlerini saklamak için bakışlarını kaçırdığı anda telaşlı adımlarla Talha'yı görmesi bir oldu. Kapıyı açan kız araçtan inerek Talha'ya doğru koştu ve boynuna sarıldı.

 

Talha ne yapacağını bilememişti. Elif'i ilk defa böylesine kırgın ve perişan görüyordu. Kardeş gibi olsalar da ilk defa kendisine sarılmıştı. Elif belli değerleri ve inançları olan bir kızdı. O yüzden hiç bir erkekle samimi davranışlarda bulunmazdı. Bu gün farklı bir şey vardı Elif 'te. Sanki sığınacak bir liman, sırtını yaslaya bileceği bir dağ arıyordu. Kardeşim dediği kız kollarında hıçkırıklara boğulurken ellerini sırtına götürerek,sakinleşmesi için hafif bir şekilde okşadı Talha.

 

"Tamam canım yanındayım ben.Hadi biraz toparlan ve bana neler olduğunu anlat. "Elif'i sakinleştirmeye çalışsada, onun şu anki hali Talha'nın büyük bir öfkeyle dolmasına neden olmuştu. Kocası olacak o adam ne yapıyordu bu kıza Allah aşkına? Elif'i tanıdığı günden bu yana doğru düzgün mutlu olduğunu görmemişti. Üstelik mutluluğu en çok hak eden insanların başında geliyordu arkadaşı. Elif'in ağlamaktan sarsılan bedeni biraz daha sakinleşirken hıçkırıklarıda iç şekillere dönmüştü. O an ne yaptığını fark eden kız hızla bedenini Talha'dan ayırdı ve mahçupça baktı.

 

"Özür dilerim. Sana sarılmak doğru değildi. Bir an kendimi kaybettim sanırım. "Kocası ve Dmir abisi dışında kimseye bu kadar yakın davranmamıştı Elif. Davranamazdıda onun belli kuralları vardı. Talha kızın mahcupça yüzünü eğmesini görmezden gelerek konuştu.

 

"Boş ver, unut gitsin. Sen iyisin ya önemli olan bu. " Kızın bakışları tekrar kendisininkileri bulunca gülümsemeyerek ilerideki kamelyayı işaret etti. "Hadi şöyle geçelimde sen bana neler olduğunu analat. "Ziya Bey rahatça konuşmaları için iki genci yanlız bırakarak atıştıracak bir şeyler almaya gidince Talha ve Elif'te kamerya'ya geçerek oturdular. Elif'in duyduklarını anlatması ile Talha'da büyük çaplı bir çok yaşasada yangına körükle gitmemek için sakin olmaya çalıştı.

 

"Elif, bu anlattıkların sadece madalyonun görünen yüzü, birde öbür yüzüne bakmak lazım. "Sıkıntıyla başını kaşıyan genç adam düşünürmüş gibi kısa bir an bekleyerek konuşmaya devam etti. " Bence işin aslını öğrenmeden fevri davranmışsın. Giray'a sorup açıklama yapmasını isteyebilirdin." Elif elini uzun saçlarından geçirerek, ağlamaktan şişmiş gözleri ile Talha'ya çaresizce baktı.

 

"Anlamıyorsun Talha! Sorun benden saklamaları. Tamam babamın öldüğünde belki her şeyi anlayacak, neyin ne olduğunu kavrayacak bir yaşta değildim ama bana anlatmalıydı. En azından dün onun karısı olmadan bana gerçekleri anlatmalıydı. " Son söylediği sözlerle utansada öfkelenince dilinin ayarıda kalmıyordu işte.

 

"Haklısın ama belki de şu an yaşadıklarınzdan korktu. Senin şimdi yaptığın gibi onu anlamadan, dinlemeden yargılamandan, terk etmenden korktu olamaz mı? "Elif başını elleri arasına alarak salladı. Aklı karma karışıktı. Her şeyi bir kenara koysada aralarında bir ölüm vardı. Babasının ölüm sebebi gerçekten kocası çıkarsa ne yapardı o zaman. Babasına rağmen sevdiği adamı affedermiydi? Peki ya Giray gerçekten aşık mıydı kendisine? Yoksa hep bir vicdan yükü olarak mı görmüştü? Binlerce soru beynini kemirirken başını kaldırarak nefesini bıkkınca dışarı verdi.

 

"Off! Bilmiyorum Talha! Aklım çok karışık. Mantığımın duygularının önüne geçmesinden korkuyorum. Giray beni sevmemiş olsa da ben bu hayattaki tutunacak dalını sevdiğim adamı kaybetmekten korkuyorum!" Masaya bırakılan çay ve tostlarla bakışlarını gelen adama çevirdi ikili.

 

Ziya Bey sabahtan beri bir şey yemediğini fark edince, Elif'in de hiç bir şey yemediğini hatırladı. Yaptırdığı tostları Elif ve Talha'ya götürürken kızın sözlerini istemeden de olsa işitmişti. Elindeki tepsiyi masaya bırakan adam kızın kendisine dönen mavi gözlerine gülümseyerek baktı.

 

"Konuşmanıza istemeden kulak misafiri oldum gençler. Ama benim bir fikrim var. " Talha ve Elif birbirine merakla bakarken adam eline aldığı tosttan ısırarak üzerine çayını içti. "Madem Elif kızımın kafası karışmış, ona biraz zaman tanıyalım kafasını dinlesin."Bakışlarını bu defa Talha'ya çevirerek sözlerine devam etti. "Elif dinlenirken bizde ona doğru karar vermesi için yardım ederiz. " Talaha bakışlarını Elif'e çevirdi. Onunda kendisi gibi bakışlarındaki merak kırıntılarını görünce tekrar Ziya Bey'e çevirdi siyaha yakın kahverengi harelerini.

 

"Nasıl bir yardım mış o Ziya Amca? "

 

Orta yaşlı adam yavaşça çayından bir yudum daha alarak bardağı masaya tekrar bıraktı.

 

"Elif kızım dinlenirken sende damat beyin suçu neymiş, ne tür bir hata yapmış onu araştır bakalım. Ben de yardım etmek isterdim ama Elif kızım derdini anlatmak istemedi." Talha bakışlarını arkadaşına çevirerek sıkıntıyla sordu.

 

"Ne diyorsun canım?

 

"Benimde demek istediğim tam da buydu. Biraz kendimle kalmalıyım, karar verirken kendimi baskı halinde kalmış gibi hissetmek isyemiyorum. Bu yüzden Giray'dan kısa bir sürede olsa uzak kalmalıyım ondan. Yoksa bu süreçte ilimizde derin yaralar alacağız. Bir, birimizi kırıp dökeceğiz bu yolda. " Ziya Bey ve Talha kızın sözlerine hak verircesine bir birlerine baktılar. Orta yaşlı adam boğazını temizleyerek tekrar söze girdi.

 

"O zaman şöyle yapalım. Madem kocandan uzak kalmak istiyorsun seni benim evlerinden birine yerleştirelim. Talha'da kalamazsın. Hem evli bir kadın için uygun kaçmaz hemde seni bulamayınca kocanın ilk bakacağı yerlerden biriside onun evi. " Talha adamı onaylarcasına başını sallarken Elif şimdiden ne yapacağını düşünmeye başlamıştı. "Talha'da bu arada araştırmaya başlar ve sana doğru kararı verebilmende yardımcı olur." İkilinin bakışları Elif'e dönerken kız ne yapacağını bilmez bir şekilde dudaklarını dişledi. Haklıydı Talha ile aynı evde kalamazdı. Uygun kaçmazdı. Orta yaşlı adamın bu kadar ince düşünmesi mutlu etmişti Elif'i.

 

"Tamam dediğiniz gibi olsun Ziya Bey. Sizin evlerinizden birinde idare ederim ben. " Yaşlı adam Talha'ya dönerek muzioçe göz kırptı.

 

"Elif kızım ama önce bir şartım var. Kocanı ara ve iyi olduğunu söyle. Meraktan deliye dönmüştür zavallı çocuk! "Elif başını onaylamazca sallarken adam onu ikna etmenin başka bir yolunu denedi. "Kızım kendi rızanla uzaklaşmak, biraz düşünöek istediğini söylersen durdurma bilirsin kocanı. Ama her şeyden bi haber seni arıyorsa,polise gittiği an bulurlar seni. "

 

"Beni bir yük olarak gören adam niye arasınki? Kurtuldum diye seviniyordur belki de."

 

"Saçmalama artık Elif o kadarda değil! Giray seni çok seviyor. "

 

"Gençler bir erkeğin karısını merak etmesi için sevmesine aşık olmasına gerek yoktur. Sonuçta karısıdır. İllaki merak edecektir. O yüzden sen önce söylediğimi yap kocanı ara kızım. " Elif başını onaylarcasına sağlayınca Talha cebinden çıkardığı telefonu masanın üzerine koyarak Elif'e doğru itekledi.

 

"Hadi ara konuşta bir an önce çıkalım yola."Elif arkadaşının verdiği telefona uzanırken eline inen darbeyle şaşkınca Ziya Bey'e baktı.

 

"Madem kocanın sana ulaşmasını istemiyorsun bu telefondan arayamazsın."Cebinden cüzdanını çıkarttı ve içinden aldığı kartı Elif'e uzatarak karşıdaki ankesörlü telefonu işaret etti. "Git oradan ara."Kendisine şaşkın bir şekilde bakan ikiliye muzipçe göz kırparak sözlerine devam etti. " Ne bakıyorsunuz öyle uzaylı görmüş gibi. Madem çıktık bir yola her şeyi düşünmeliyiz değil mi? Eğer senin telefonundan arasaydı, kocasının seni rahat bırakacağınımı düşünüyordun? " Talha karşısındaki adamın ince fikirleri karşısında kıkırdayarak fısıldadı.

 

"Senden korkulur yaşlı Kurt! " Ziya Bey omuzlarını silkerken Elif çoktan telefonun başına gelmişti. Kartı yuvasına yerleştiren kız bir süre bekledikten sonra derin bir nefes alarak kocasının numarasını tuşladı. Çalan telefonla heyecanlanıp ne söyleyeceğini bilemezken tam geri kapatacağı sırada Giray'ın endişeli sesini duyması ile tekrar gözleri doldu.

 

"Alo! " Sanki kelimeler boğazında düğümlenmişte sesinin çıkmasına izin vermiyordu Elif'in.

 

"Elif! Elif sen misin güzelim!?" Kocasının titreyen sesi ile ismini tekrarlaması kızda adeta patlama yaratmıştı. Gözlerinden yaşların ne zaman süzülmeye başladığının farkında bile değilken dudaklarından firar eden hıçkırığa engel olamadı.

 

"Elif! Kurbanın olayım nerdeysen söyle! Kafayı yiyeceğim!" İşittiği hıçkırık sesi ile karısının olduğunu anlamıştı adam. Hastanelerde hâlâ Elif'i arıyorlar haber alamadıkları her saniye Giray daha da öfkeleniyordu. Taki geldikleri hastanenin kamera kayıylarından Elif'in sağ salim çıkış yaptığını görünceye kadar etrafı kasıp kavurmuştu. Yine aynı adamla çıkış yapıyorlar ama uzaklaşınca gözden kayboluyorlardı. Hala o adamla beraber olduğundan bile emin değillerdi. Fakat Demir sayesinde adamın kim olduğunu öğrenmişlerdi. Hastane koridorundan çıkışa doğru yürürken çalan telefonunu aceleyle cebinden çıkartmış ekranda gördüğü numarayla içinde ümit tohumları filizlenmişti. Bekletmeden açtığı telefonda duyduğu hıçkırık sesi ve iç çekişlerin karısına ait olduğunu hissediyordu. Demir ve Asya'nın meraklı bakışlarına takılıp kalırken karşıdan gelen ağlamaktan çatallaşmış sesle yaşadığı o korku dolu anları ve bekleyişleri bir köşeye itti ve dikkatle dinlemeye başladı.

 

"Benim."

 

"Allahım şükürler olsun!" Elif kocasının duası ile gözlerini sıkıca yumarken Giray devam etti. "Bitanem yerini söyle çabuk hemen geliyorum. "

 

"Ha... Hayır Emre! Gelmeni istemiyorum! Be...Ben gidiyorum!" Giray o an sanki midesine sert bir yumruk yemiş gibi acıyla yüzünü buruşturdu.Elif,karısı ona hiç ikinci ismiyle hitaf etmemişti.Kalbine tonlarca ağırlık oturdu sanki bir anda. Sanki bir birine aşık değillermiş, sanki dün gece bir, birinin olmamışlar gibi Elif ilk defa söylediği ikinci ismiyle aralarına aşılması zor duvarlar örmüştü sanki. Hissediyordu sevdiği kadınla arasına büyük uçurumlar açılıyordu. Korktuğu şey başına gelmişti işte. Yaptığı aptallık yüzünden karısını kaybettiğini hissediyordu. Karısının adlarına koyduğu mesafenin farkındalığı ile çaresizce konuştu.

 

"Sen bana bu güne kadar hiç ikinci ismimle hitaf etmedim Sidelyam! " Elif'in gözyaşları her saniye daha da artarken boğazındaki yumru artık canını yakar olmuştu. " Hissediyorum ben den kopuyorsun! Avuçlarımın içinden kayıp gidiyorsun ve ben buna engel olamıyorum. " Giray'da göz yaşlarını serbest bırakmıştı artık. Demir ve Asya hâlâ ne olduğunu anlayamazken Giray'ın sözleri ile ne yapacaklarını bilemeyerek bir, birine baktı. Giray boğazını sıkan ve nefes almasını engelleyen o kesif acıyla o hastane koridorundan hızla çıkarak kendini bahçeye attı. Elif elinin tersiyle göz yaşlarını silerek cevap verdi kocasına.

 

"Ayrılıyormuşuz gibi konuşma lütfen." Kızın titreyen sesi ile yumruğunu sıkan genç adam yanındaki büyük çınar ağacının gövdesine vurarak hırsla konuştu.

 

"Hissediyorum sen, bu şehirden değil benden gidiyorsun! Yoksa aramıza mesafeler koymazdın! Sana aşık olmamak için benim aramıza koyduğum mesafeleri bile yıkarak bana gelen o kız gibi davranmıyorsun çünkü! Ben seni her bıraktığımda sana geri döndüm Elif, ne olur sende geri dön bana. Beni dinlemeden yargısız infaz etme! "

 

"Tamam, uzatmayacağım. Belli ki bu konuşma ikimiz içinde fazla can yakıcı bir hal alıyor. Ben gideceğim ve sen izin vereceksin. Çünkü bunu bana borçlusun! İzin ver yanlız kalayım ve ilişkimiz hakkında doğru kararlar vereyim! "

 

"Gittiğin yeri bilmeden benden izin vermemi bekleme!"Elini saçlarından geçirerek sakin olmaya çalıştı.Biliyorduki karısının üzerine gittikçe durumları içinden çıkılmaz bir hâl alabilirdi. Derin ve sıkıntılı bir nefesi içine çeken adam çaresizce fısıldadı. "Bazı şeyler göründüğü gibi değildir Elif. Beni bir dinle, ondan sonra söz veriyorum gitmek istersen izin vereceğim. " Kız kuruyan dudaklarını diliyle ıslatırken boğazından kaçan hıçkırığa engel olamadı. Giray duyduğu hıçkırık sesi ile kendine lanetler ederek bu defa yanındaki çöp kovasına bir tekme savurdu. Karısının canı yanıyordu ama o hiç bir şey yapamıyordu. Kendi canının yanması şu an umrunda bile değildi ama Elif'inki yanmamalıydı. Nasıl böyle bir hata yapmıştı? Onun canını nasıl bu kadar yaka bilmişti?

 

"Bende bunun için senden uzaklaşmak istiyorum. Daha sağlıklı karar verebilmek için. Önce her şeyi kendim öğrenip sonra seni dinleyeceğim. İlimize ve evliliğimize haksızlık yapmak istemiyorum. Ne olur anla beni ve sakın kelime düşme! Ben kendimi toparlayıp seni dinlemeye hazır olunca söz veriyorum geleceğim. Tıpkı nereye gittiysen dönüp dolaşıp senin bana geldiğin gibi bende sana geleceğim. Ama önce zamana ihtiyacımız var. " Omuzları çaresizlikle düşen Giray mecburiyetten kabul etmişti karısının isteğini fakat aklına gelen ayrıntıyla telaşla konuştu.

 

"Tamam! Söz veriyorum sen beni nasıl beklediysen bende seni öyle bekleyeceğim! Ama üzrine hiç bir şey almadan çıkmışsın. Ne telefonun ne paran var yanında. Ben seni bu halde nasıl bırakırım Sidelya! " Bir ümitti belki gittiği yeri söyler veya gitmeden ihtiyacı olan şeyleri almak isterdi.

 

"Gerek yok. Ben sadece gitmeden önce sesini duymak ve merak etmeni istemediğim için aradım. Hiç bir şeye ihtiiyacım yok."

 

"Nasıl olmaz Elif? Paran yok! Nerde kalacaksın ne yeyip, ne içeceksin? En azından Asya ile görüş ihtiyacın olan şeyleri al. Söz veriyorum ben gelmeyeceğim. " Elif kısa bir an düşündükten sonra cevap verdi. Doğru söylüyordu, kimseye yük olmak istemezdi. O yüzden Asya ile buluşsa iyi olacaktı.

 

"Ben Asya ile görüşeceğim. Şimdi kapatmam lazım. Hoşçakal. "

 

"Elif!"Kız telefonu kapatacakken kocasının sesi ile tekrar kulağına götürdü.

 

"Seni seviyorum!" Kızın gözleri tekrar dolarken Giray'da dolan gözlerine avuç içini bastırarak sözlerine devam etti. "Gözlerin cenneti vaad etmişken, onları görememek, senin yokluğun cehennem ateşi olacak! Sen yeterki bana dön,ben razıyım o ateşte kavrulmaya! Dönüşün bu defa cenneti vaad etmeyecek, cennete açılan kapı olacak bana! Ama şunu unutma ben, seni çok sevdim kadınım! "

Acıyla dudaklarını dişleyen kız kocasının sözleri ile araçta kalmış gibi hissetti kendini. Avucundaki telefonu sıkarken kalbinden dudaklarına dökülenlere engel olamadı.

 

"Ben de seni çok seviyorum! Kararım ne olursa olsun bilki ömrüm boyunca da seni sevmeye devam edeceğim!" Giray'ın daha fazla konuşmasına izin vermeyerek telefonu hızla kapattı. Biliyorduki devam ederse asla kapatamayacak hatta geri dönecekti.

 

Aniden kapanan telefonu öfkeyle yere fırlatan adam kendine en ağır küfürleri ederek saçlarını çekiştirdi. Göz yaşları ondan izinsiz boşalırken omzuna değen eli hırsla ittirdi ve arkadaşına dönerek bağırdı.

 

"Elif gitmiş!"Demir'in kaşları hızla çatılırken Asya elini ağzına kapayarak yaralı bir Aslan gibi etrafına saldıran adamı izledi." Karım beni terk etti Demir! Hasretiyle yandığım daha dün vuslata erdiğim sevdam beni terk etti! " Giray delirmiş gibi histerik bir kahkaha atarken Demir arkadaşının yüzüne sert bir yumruk indirdi. Asya bu defa küük bir çılık atarken Demir işaret parmağını sallayarak kükredi.

 

"Sana dedim! Seni uyardım Giray! Ona vaktinde her şeyi anlat dedim! Şimdi böyle kaybettiğini kabullenecek o kızı bu yolda bir başına bırakacaksan bilki Demir diye bir maddesinde yok! Ya kendine gelir karına sahip çıkarsın ya da böyle aciz bir adam gibi her gidenin arkasından bakarsın!" Giray'ın gözleri öfkeyle parlarken Demir biraz olsun onun aklını başına getire bildiği için alayla gülümseyerek sözlerine devam etti. "Tabi sonuçlarına da katlanırsın! Karın genç ve güzel bir kadın nede olsa! " Bu defa yüzüne yumruğu yiyen Demir olmuştu. Asya artık ne yapacağını bilemez halde yerinde çakılı kalırken hastane bahçesinde çıkan olayı etraftakiler korkuyla izliyordu.

 

"Sözlerine dikkat et lan karım o benim karım! "

 

"O zaman ortada hiç bir şey yokken onu kaybetmiş gibi ağlayıp zırlama! Elif seni sevdiği halde onu bırakıp her gidişinde bile bu kadar güçsüz davranmadı lan!" Haklıydı Demir. Daha hiç bir şey bitmiş değilken u kadar kolay vazgeçmeyecekti. Karısı ne demişti zaman ver. Verecekti o zamanı hemde istediği kadar ve eninde sonunda karısını suçsuz olduğuna ikna edecekti. Arkasını dönüp çıkışa doğru yönelirken homurdandı.

 

"O yumruğu hak ettin! Fakat ben senden daha çok hak ettim! Keşke daha önceden kalın kafamı kırsaydın da zorla anlattırsaydın her şeyi. Belki o zaman Elif daha az üzülürdü." Demir arkadaşının sözleri ile burukça gülümseyerek kendilerini korkulu gözlerle izleyen karısına doğru ilerledi ve oda arkadaşının sözlerine homurdanarak cevap verip karısını kolunun altına alarak Giray'ın arkasından yürümeye başladı.

 

"İşte salaklık bende! Lanet olsun içimdeki kardeş sevgisine. Atsan atılmıyor sarsan satılmıyor. Ömrüm senin gibi bir salakla uğraşmakla geçiyor! " Giray arkasını dönüp Demir'e sert bakışlar atarken o diğer kolunu da Giray'ın omzuna atarak bir abi edası ile sözlerine devam etti. " Hadi anlat bakalım ne konuştunuz! Elif şu an nerde? " Giray karısının isteklerini ve sadece Asya ile görüşmek istediğini anlatırken Elif dinmek bilmeyen göz asları ile Ziya Bey ve Talha ile tekrar yola koyuldu.

 

Olaydan üç gün sonra Elif, Asya ile buluştu. Kocası söz verdiği gibi gelmemişi. Ama buna üzülsemi sevinsemi bilemedi kız. Mantığı uzak kalmasını sölerken kalbi bir an önce yanında olmak istiyordu. Asya Giray'ın ne kadar perişan olduğunu Demir'le bir, birlerine girdiğini üzgünce anlatırken hafta sonu Diyarbakır 'a gideceklerini de söylemişti. Artık Demir'in göreve başlaması gerektiğini ama gitmeden önce kendisi ile görüşüp vedalaşmak istediğini de eklemişti sözlerine. Elif, Demir'e de kırgındı. Haberi olduğu halde ona gerçekleri anlatmamıştı. Ama abisi gibi gördğü adamın bu isteğini de geri çevirememişti. Asya'yı almaya gelen Demir le de kısa bir sohbet etmiş, onun ısrarlarına rağmen nerde kaldığını söylememişti. İkili ile göz yaşları arasında vedalaşan kız üç gündür kaldığı Ziya Bey'in ona ayarladığı eve doru yola çıktı.

 

Ayrılıkları bir aya yaklaşırken Giray artık dayanamaz hale gelmişti. Salih Bey ve Ayten Hanım oğlunun hali ile üzülürken Elif'ten haber alamadıkça kendilerini suçlar olmuştu. Giray karısına verdiği söze sadık kalıp ona zaman tanırken Salih Bey ne yapmış, ne etmiş gelinin yerini bulmuştu. Yapılan uzun konuşmalar, geçmişte yaşanan olaylar hepsi konuşulurken oğlunun suçsuz olduğunu anlatan adam ve kadın ne yapsalarda geçimlerini eve dönmee ikna edememişlerdi. Üstelik Elif'in cevabı yine aynıydı. Sadece düşünmek ve gerçekleri en doğru şekilde örenmek için zaman istiyordu. Onlarında kendince haklı sebepleri olduğunu düşünen kız ne yapsada kızamıyordu. Salih Bey ve Ayten Hanım dan da kaldığı yeri sölememeleri için söz aldı ve onların gönüllerini alarak geri yolladı.

 

Bu arada Talha ve Ziya Bey, Elif'in babasının ölümünü araştırmış ve Giray'ın çarpmasından dolayı değil zaten zayıf olan kalbinden dolayı öldüğünü belgelerle kızın önüne koymuşlardı. Üstelik kazanın Giray'ın hatası olmadığı yarıkş parkuruna giren çocuğu kurtarmak için babasının girmesinden kaynaklandığını o an babasına başka bir yarışçının bile çarpma ihtimalinin va olduğunu anlatmışlar o günkü ve sonrada gündeme gelen gazete haberleri ile Elif'e anlatmışlardı. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar inceleyen kız içinde şüphe kaalmasın ve evliliğine tekrar kara bulutlar düşmesin istiyordu. Daha sonra pişman olmak istemiyordu. Köyüne giden kız olayı muhtar ve o gün yarışı izlemeye giden bazı köylülerden de dinledikten sonra artık dinlemesi gereken tek kişi kalmıştı o da kocası.

 

Arabadaki sessizlik can sıkıcı bir seviyeye ulaşınca Talha daha fazla dayanamadı.

 

"Ne düşünüyorsun? Yoksa hâlâ kocanın suçsuz olduğuna inanmıyormusun? " Yoldaki bakışlarını arkadaşına çeviren kız burukça gülümsedi.

 

"Aksine,Giray'ın babamın ölümünde suçsuz olduğunu kalbim ilk günden ilan etmişti. Ama bazen kalbinin sesi yeterli olmuyor Talha. Aklın la ve mantığın lada inanman gerekiyor. Ben aklımı ve mantığını da dinleyip kocama ve evime içimde hiç bir şüphe kalmadan dönmek istedim." Talha'nın kaşları havaya kalkarken dudaklarını büktü ve bakışlarını yoldan ayırmadan tekrar konuştu.

 

"Peki seni bu kadar düşündüren ne o zaman? " Derin bir nefes alan kız parmakları ile oynarken Talha'nın sorusuna cevap verdi.

 

"Kalbimdeki şüphe! " Anlamayan bakışlarını kısa bir an Elif'e çeviren genç adam tekrar sordu.

 

"Ne şüphesiymiş o? "

 

"Ben kocamın omuzlarında ki vicdan yükümüyüm, yoksa kalbindeki sevda yükümü? "

 

"Sence hangi seçenek olabilir Elif? Adam perişan oldu? Göre en berduşa döndü be! Gerçekten siz kadınlar bazen çok acımasız ve kör olabiliyorsunuz!"

 

Elif arkadaşının sözleri ile içinden inşallah öyledir diye dua ederken eve yaklaştıkça içini saran heyecana da engel olamıyordu. Elleri titremeye başlayınca Talha'nın alaylı konuşması da bir oldu.

 

"Bakıyorum kocana kavuşacağın için heyecanlandın. Parkinson hastaları gibi ellerini kontrol edemiyorsun. " Elif arkadaşının sözleri ile gözlerini devirirken Talha aracı araka bahçeye park etti. Bakışlarını Elif'e çevirerek muzipçe göz kırptı.

 

"İstersen sen burada bekle. Şimdi bu enişteyi görünce heyecandan bayılırsın falan. Sen burada beklersen en azından ben seni dört gözle bekleyen kocana müjdeyi verir gazabından yırtmış olurum. " Kapının açma koluna uzanan kız da arkadaşına dönüp muzipçe göz kırptı.

 

"Çok beklersin canım! " Arbadan inen ikili evin giriş kapısına doğru yönelirken ön bahçeden gelen yüksek seslerle adımlarını o yöne çevirdiler.

 

"Bu ne demek oluyor Giray!? Sen böyle bir şeyi nasıl yaparsın!? " Elif'in kaşları Salih Bey'in sorusu ile çatılırken merakla adımlarını hızlandırmıştıki bahçedekiler görüş alanına girince işittiği sn sözlerle yerinde çakılı kaldı.

 

"Bu kadın benim evime ne hakla geliyor ve bu çocuğun senden olduğunu söyleyebiliyor!? " Salih Bey'in yeri göğü inleten sesi ile Elif yerinde sendelerken Talha hızla kızın koluna girdi ve duvarın dibine doğru yavaşça çekti. Kız kocasının bir şeyler söylemesini inkar etmesini beklerken aksine yıkılmasına neden olan o sözleri işitti.

 

"Baba! Biliyorsun Esra ile Elif'le evlenmeden önce bir ilişkim vardı. Çocuğun yaşına bakarsak şimdi ne inkar edebilirim, nede kabullene bilirim. Babalık testi yaptıracağım! " Elif daha fazla dinlemek istemezken Salih Bey gök gürültüsünü aratmayacak bir şekilde gürledi.

 

"Madem Elif'ten önceydi ilişkin bu kadın biraz önce ne demeye öptü lan seni!? Elif tutunacak bir yer ararken Talha'nın eline can simidiymiş gibi da olarak tırnaklarını geçirdi.

 

"Yeter! Siz o köylü kızını getirmeseydiniz şu an Giray benimle evli olacaktı! Ve biz oğlumuzla birlikte mutlu bir hayat sürüyor olacaktık! Giray beni seviyordu o kızı değil!" İşittiklerine daha fazla dayanamayan kızın er ayaklarının altından kayarken işittiği son ses Talha'nın kısık ama endişeli sesi ile söylediği sözler oldu.

 

"Elif! Kendine gel canım! Bebeğini düşün! " Bedeni karanlığa doğru çekilirken zorlukla fısıldadı.

 

"Talha, götür beni buradan! "Ve sonra birden bedenin havalandığın hissetti kız. Elif'in gözleri büyük bir karanlığa kapanırken, Giray bir den kalbine saplanan acıyla, sanki canından bir parçanın kopup gittiğini hissetti.

 

OY VE YORUMLARI BEKLİYORUM (: FİNALE AZ KALDI!!! DÜŞÜNCELERİNİZİ PAYLAŞMAYI UNUTMAYINKİ BENDE BÖLÜM YAZMAK İÇİN GAZA GELEYİM (:

 

yitenumutlar

 

Bölüm Şakısı - Ümit Besen - Pamela- Seni Unutmaya Ömrüm Yetermi

 

Evet Finale Az kala yeni bölüm geldi ve inanın düzenlemeye bike fırsatım olmadan yayımlamak istedim. Sırf sizi bekletmek istemediğim için (: Kusularım olursa affınıza sıınyorum keyifli okumalar 😊😊

 

Gözünden boşalan çağlayan misali yaşlar görüş alanını kısıtlarken karma karışık olmuş aklıyla ne yapacağını ne düşüneceğini bilmiyordu kız. Bildiği bir şey vardıki kalbi çok acıyor kendini kandırılmış gibi hissediyordu. Sevdiği,kocam dediği adam nasıl yapmıştı böyle bir şeyi? Tıpkı evdeki gibi nefes alamadığını hissetti. Sanki ciğerlerine çektiği hava kimyasal gaz gibi bütün organlarını parçalıyordu. Kulaklarına dolan trafik sesi ile bir adım atmıştıki ani bir fren ve korna sesi beyninin içinde yankılandı.

 

Bacaklarına hafifçe değen arabayla ellerini aracın kaportasına dayayarak üzerindeki ikinci bir şok etkisinden sıyrılmaya çalıştı.

 

"Kızım ne yapıyorsun görmüyor musun kocaman aracı? " Elif'in korkuyla bedeni titrerken hâlâ aynı pozisyonda duruyordu. Orta yaşlı adam kızın şoka girdiğini düşünerek araçtan inip hızla yanına yaklaşıp koluna dokunarak temkinle sarstı.

 

"İyi misin kızım?" Elif göz yaşları içinde başını olumsuz anlamda sallarken orta yaşlı adamda korkmuştu. Etrafta toplanan kalabalık endişe ile olayı izlerken adam tekrar konuştu. " Ağrın, sızın var mı?" Elif'in gözyaşları iyice şiddetlenirken nefessiz kalmış gibi elini boğazona götürünce adam kızın sessizliğine ve tuhaf davranışlarına daha fazla dayanamayarak kızın kolundan tutarak araca doğru çekiştirdi. "En iyisi hastaneye gitmek bu böyle olmayacak." Kalabalıktanda destekleyen sesler yükselirken adam kızın kemerini takarak aracına bindi ve en yakın hastaneye doğru aracını sürdü.

 

Eline aldığı suyu kıza uzatırken şefkatle konuştu adam.

 

"Bir kaç yudum iç kızım! Biraz kendine gelirsin." Elif burnunun ucuna kadar yaklaşan şişeye boş, boş bakınca adam tekrar konuşma isteği hissetti. " Korkma kızım.Hadi iç bir yudum! " Elif titreyen elini kaldırarak şişeye uzandı ve adamın elinden alarak kapağını açıp dudaklarına götürdü. O sırada araçta çalmaya başlayan telefonla yavaş, yavaş gerçek dünyaya dönüyordu sanki Elif. Girdiği şoktan sıyrılırken bu defada içini bir korku sarmıştı. Tanımadığı bir adamla aynı arabadaydı. Elleri ve bedeni korkudan titrerken yanındaki adama bakarak panikle konuştu.

 

"İndirin, beni lütfen inmek istiyorum! "Adam kızın korkmuş mavi gözlerine şaşkınca bakarken telefondaki sert ses araçta yankılandı.

 

"Baba yine ne haltlar çeviriyorsun!? Bıktım artık senin şu kadınlara olan düşkünlüğünden! Genç olan senmisin benmi anlamadım! " Elif'in mavi gözleri korkuyla daha çok parlarken biraz önce yaşadıkları aklından uçup gitmiş yerini korku ve endişeye bırakmıştı. Orta yaşlı adam arabayı sürdürürken telefondaki adama bağırması ile Elif yerinde zıpladı.

 

"Ömer! Ulan it! Ulan Hayvan! Sen nasıl konuşuyorsun babanla? Haddini bil lan eşşoğlueşek!" Boğazındaki siyah kıravatı gevşeten adam sözlerine devam etti. " Kaza yaptım! Küçük bir kıza çarptım! Ama senin abuk, subuk sözlerin kızı korkuttu hayvan! "Elif konuşma uzadıkça huzursuzlanıyor ve korku bedenini daha çok sararak düşünce yetisini zorluyordu. Orta yaşlı adam kızın daha çok titremeye başlaması ve sıklaşan nefesi ile korktuğunu düşünerek telefonu kapatıp kıza döndü.

 

"Kızım benden korkmana gerek yok. Benim eşşek sıpasının densizsiz lafları işte! " Elif araçta daha fazla durursa başına kötü şeyler gelmesinden korkarak hızla elini kapının ma düğmesine götürmüştüki adamın sözlerini tekrar ısıttı. "Bak kızım iyi görünmüyorsun önce bir hastaneye gidelim! " Kız başını olumsuz anlamda sallayarak sertçe cevap verdi.

 

"Gerek yok! Ben iyiyim! Gitmek istiyorum! "

 

"Tamam! Sakin ol! Ama seni bu halde bırakamam. Ailenden birisinin numarasını ver arayalım gelip seni alsınlar. "Adamın sözleri ile bir sızı oturdu kızın yüreğine. Bir ailesi yoktu ki. Babasının ölümünden sonra ailem deyip dört kolla sarıldığı isanlar yalan söylememiş miydi kendisine. Daha dün akşam küçük bir aile olmanın hayalini kurmamış mıydı kocam dediği adamın kollarında. Birbirine yalan söylemek,kandırmak mıydı aile olmak.Hayır değildi en azından o öyle hayal etmemişti. Kimsesi yoktu işte ailem dediği kimsesi yoktu.Anne,baba,kocam dediği insanlar kandırmış tıklayın onu.Abi dediği bütün yaralarını açtığı Demir bile saklamıştı tüm gerçekleri.

 

Adam kızın uzun süre düşünmesi den ve ailesini sorduğu an ıslak mavi gözlerin tekrar göz yaşına boğulması dan şüphelenmişti. "Zavallı kızın belliki ailsi ile problemlerle var" diye düşünürken kızın kısık fakat kabullenemeyen ses tonunu işitti.

 

"Ailem yok benim!" Elif ellerinin arasında eteklerini sıkarken adam yumruk olmuş küçük ellerine baktı kızın. "Gitmek istiyorum! Lütfen!" Bakışları​mı sıkıntıyla etrafında gezdiren adam kahverengi gözlerini tekrar kıza çevirdi.

 

Elif biraz önce farkettiği ayrıntıyla korkuyu iliklerlne kadar hissetsede dik durmaya çalıştı.Şehrin göbeğinde bu adam kendisine bir şey yapamazdı değimi? Bakışlarını camdan dışarı çevirdi bir sürü insan vardı etrafta. Bir yardım istemesi durumunda kilitli araç kapısı engel olmazdı onlara değilmiş?

 

"Peki arkadaşın falan damı yok? Seni bu durumda bırakmamış bekleme kızım.Benimde bir evladım var babayım nihayetinde. Eğer seni bu halde bırakırsam ve Allah göstermesin başına bir şey gelirse ben bu vebalin altına giremem." Derin bir nefes alan adam kızın mavi gözlerine şefkatle bakarak son sözlerini söyledi. "Hadi bir arkadaşının numarasını verde onu arayım gelsin seni alsın. "Elif yanındaki adamın sözlerindeki samimiyeti inanmak isteyerek gözlerine bakmıştı. Orada gördüğü şefkat dudaklarından bir anda numaranın dökülmesine neden oldu.

 

Numarayı tuşlayan adamın telefonun ekranında çıkan isimle kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı.

 

Kollarındaki karısının korkudan titreyen bedenini sakinleştirmek için başına küçük bir öpücük bırakıp öfkeyle masayı ters çevirip karısını korkutan arkadaşına döndü.

 

"Sakin olur musun! Belkide hava almak için çıkmıştır sadece. " Demir bile kendi söylediğine inanmazken Giray bu defa kapıya tekme atarak dolan gözlerini saklama gereği duymadan tekrar konuştu.

 

"Saçmalama Demir! Kesin konuştuklarımızı duydu ve beni terk etti! " Asya şaşkın bir şekilde başını kocasının göğsünden kaldırdı.

 

"Ne!? Ne konuştunuz da gitti kız!?"Giray elini saçlarından öfkeyle geçirirken Asya bu defa mavi bakışlarını kocasına çevirerek endişeyle bamtı.

 

"Ne duydu Demir!? Ne konuştunuz da perişan halde çıkıp gitti Elif!? "Karısının sorusunu es geçerek öfkeyle ortada dolanan arkadaşına seslendi.

 

"Ne duruyoruz burada! Gidip hemen Elif'i bulalım! " Giray ellerini yüzünde gezdirerek biraz olsun düşüncelerini toparlamaya çalıştı. Demir haklıydı. Burada beklemenin bir anlamı yoktu. Başını hızla sallayarak açık kapıdan içeri girerek evden çıkmak için ilerledi. Asya ve Demir de, Giray'ın arkasından çıkarken Asya kocasının koluna yaşışarak dişlerinin arasından tısladı.

 

"Demir ne oluyor bana da anlatacak mısınız? " Kolunu tutan eli avuçları arasına alarak mavi gözlerine üzüntüyle baktı.

 

"Güzelim söz veriyorum her şeyi anlatacağım ama şimdi Elif'i bulalım başına bir şey gelmeden. " Tuttuğu eli çekiştirerek hızla Giray'ın arkasından çıktılar.

 

Giray çoktan aracına binmiş hareket etmeye hazırlanırken Demir'in sesi ile ona döndü.

 

"Bizde Asya ile arayalım. İki koldan ararsak daha çabuk buluruz. Hangimiz bulursak diğerini arasın. " Giray başını sallayarak arcın gazını kökledi ve evin bahçesinden gürültülü bir sesle ayrıldı.

 

Telefon çalıyor ama bir türlü açılmıyordu. Giray kaç seferdir aradığını bilmezkentelefonu sinirle kapatıp kendi, kendine homurdandı.

 

"Allah benim belamı versin! Neden daha önce Anlatmadım sanki neden!?" Elini öfkeyle direksiyona vuruyordu. Karısını bulamadığı her an içinde ona bir şey olacak korkusu büyürken kendine olan öfkeside biraz daha artıyordu. Sabahtan beri arıyorlardı. Saat çoktan öğleyi geçmiş ti ama Elif'ten hâlâ bir iz yoktu. Yer yarılıp içine girmemiştiya bu kız? Bakışlarını etrafta dikkatlice gezdirirken çaresizce mırıldandı.

 

"Nerdesin Sidelya!? Ne olur beni bırakma. Biz olmuşken benim aptallığım yüzünden beni cennetsiz bırakma! " Gözünden damlayan yaşı hızla silerken,

daha beş dakika önce aradığı arkadaşını aramak için tekrar tekşefonuna uzandı. Belki o bumuştur diye bu defa ümite Demir'i aradı. İlk çalmada açılan telefonla beklemeden konuştu.

 

"Buldunuz mu!? Demir bulduk deyin lütfen çılfıracağım yoksa! Nereye gitti bu kız!?" Demir ne yapacağım dercesine karşısındaki korkudan ağlayan karısına baktı. Bakışlarını etrafında çaresizce gezdirirken sıkıntıyla cevap verdi.

 

"Giray!" Öğrendiği şeyi nasıl söyleyeceğini bilmeyerek derin bir nefes aldı. " Sana konum atacağım yere gel Bir an önce!" Arkadaşının sözleri ile bir umut doldu içine Giray'ın.

 

"Bana karımı bulduğunu söyledi kardeşim!Delireceğim artık Demir yalvarırım bulduğunu söyle!"

 

"Giray,henüz bulamadık ama çok önemli bir şey olmuş hemen gelsen iyi olur." Diyerek telefonu kapatıp arkadaşına bulundukları yerin konumunu attı. Ağlayan karısını kolunun altına çekti ve sırtını sıvazlayarak biraz sakinleştirmeye çalıştı.

 

"Şhhtt! Sakin ol canım.Sana söz veriyorum Elif'i sağ salim bulacağız." Elif'i ararken karısına bütün her şeyi anlatmıştı. Karısı suçlu olduklarını söylerken arkadaşı için ğöz yaşı dökmeye başlamıştı.Başını olumsuz anlamda sallayan kız kocasının kolunun altından çıkarak öfkeyle çemkirdi.

 

"Ne zaman bulacaksınız ha ne zaman!? Elin adamı kızı arabasına koyup ğötürmüş! Hırlımı,hırsız mı, sapık mı,katilmi bilmiyoruz!"Öfkeden saçlarını çekiştiren kızın mavi gözleri ağlamaktan şişmişti.Ellerini yüzünde gezdiren kız çaresizce fısıldadı. "Şu an iyimi onu bile bilmiyoruz Demir! Peki bu olanlar kimin suçu? Ne vardı sanki saklayacak! Madem babasının ölümüne Giray sebep olmadı,madem bu kadar emindi neden karşısına dikilip böyle,böyle demedi? Böylesi daha mı iyi oldu!?" Asya bir nevi sinir patlaması yaşarken,Demir sessizce onu dinliyordu.Lanet olsun kızın karısı haklıydı. Ona doğru bir adım atmıştı ki arkadaşının sesi ile arkasına döndü.

 

"Demir,neler oluyor burada ?Önemli olan ne?" Giray'ın hızlı adımlarla kendisine yaklaşmasını izleyen adam kısa bir an bakışlarını karısına çevirerek ne halde olduğunu kontrol edip tekrar arkadaşına döndü.

 

"Elif kaza geçirmiş! "

 

"Ne! " Bir an nefesinin kesildiğini hissetti adam. Ne diyordu Demir? Yanlış duymuştu değil mi? Karısı kaza geçirmiş olamazdı!

 

"Bir araç çarpmış! Ama öyle sert bir çarpma değil. Etraftakiler önemli bir şeyinin olmadığını sadece şoka girdiğini söylüyor. " Giray içinde kendisine karşı büyüyen öfkeyle yüzünü sertçe ovdu. Sakin olmalıydı. Sakin olup hemen karısının yanında olmalıydı. Başını gök yüzüne doğru çevirerek derin bir nefes aldı. Bakışları tekrar Demir'i bulurken Asya'nın suçlayıcı bakışlarından her şeyi öğrendiği anlamıştı. Ama şu an derdi Asya'nın suçlayıcı bakışları değil karısının ne durumda ve nerede olduğuydu.

 

"Elif nerde peki!? Durumu nasıl!? Öğrenmedin mi bunları Demir!?" Demir gözlerini kaçırarak bir küfür homurdandı. Esas işin en zor kısmı şimdi başlıyordu.

 

"Önce bir sakin ol!"Arkadaşının omzuna elini koyup hafifçe sıkarak destek olmaya çalıştı." Ben arkadaşın dükkanının kamera kayıtlarına baktım. Elif etraftakilerin de söylediği gibi şoka girmiş gibi davranıyordu. Ama.. "

 

"Ne alması Demir? Adam gibi anlat şunu! Öğrendiğin işkence tekniklerini benim üzerimde uygulama ağzını burnunu dağıtırım senin!"

 

"Ama sabahki yaşadığı olaydan mı, geçirdiği kazadan mı o şekildeydi anlayamadım. Benim gibi ne olduğunu anlayamayan araç sürücüsü de Elif'i arabaya bindirerek hastaneye götüreceğini söyleyip uzaklaşmış! "

Aracına doğru yönelen Giray,arkasında bir hareketlilik hissetmeyince omzunun üzerinden bakarak hâlâ bıraktığı yerde bekleyen arkadaşına söylendi.

 

"Ne dikiliyorsun orada!? Karımı hangi hastaneye götürdülerse bizde gidelim hemen! "

 

"Hangi hastanede olduğu belli değil! Ama siz iki boş buğaz yüzünden belki de şuan katil veya sapık bir adamın yanında bile olabilir! " Demir karısına ne yapıyorsun sen dercesine bakışlarını yollarken Giray aracına doğru attığı bir kaç adımı geri dönerek çattığı kaslarının altından Asya'ya baktı.

 

"Ne demek istiyorsun sen!?Hangi adamdan bahsediyorsun?" Giray'ın öfkeyle karısının üzerine yürümesi Demir'i de sinirlendirmişti. Giray'ın kolundan tutarak onu durdurdu ve sertçe konuştu.

 

"Kendine gel! Asya, Elif'e çarpan adam dan bahsediyor!" Elini arkadaşının kolundan çekerek sözlerine devam etti. "Önce hastanelere bakalım. Bende bu arada bir kaç arkadaşımla irtibata geçer şu adamın plakasını sordurturum. Hiç bir şey bulamazsak en azından adamla iletişime geçeriz. " Giray olumlu anlamda başını sallayarak hızla aracına ilerledi ve aracı çalıştırır çalıştırmaz sn yakın hastaneye sürdü.

 

Telefonun ekranındaki isme şaşkınlıkla bakan adam kızın huzursuz hallerine bakarak arama tuşuna bastı ve konuşmayı hopörlere verdi. Çalan telefon açılınca ilk konuşan karşı taraf olmuştu.

 

"Efendim Ziya Amca. "Aracı dolduran tanıdık sesle Elif şaşkınca yanındaki adama bakakalmıştı.

 

"Nasılsın Talha?"

 

"İyiyim Ziya Amca,sen nasılsın? "

 

"Ben kaza yaptım oğlum. "

 

"Ne! İyimisin sen? Ömer abinin haberi var mı?" Elif konuşmaları şaşkın bir şekilde dinlerken orta yaşlı adam konuşmaya devam etti.

 

"Bırak Ömer Abini falan ben iyiyim. Ama bir kıza çarptım oda senin numaranı verdi. "Talha kısa bir an sessiz kalsada şaşırmış bir şekilde sordu.

 

"Kim mis kız? İyi mi şu anda Ziya Amca? "

 

Ziya Bey bakışlarını yanındaki kıza çevirerek şefkatle gülümsedi.

 

"İsmin ne kızım? " Elif kısa bir an tereddüt etsede fısıldar gibi söyledi.

 

"Elif. " Tekrar telefona dönen adam konuşmasına devam etti.

 

"Kız iyi. İsmi de Elif miş. "

 

"Ne! Nasıl olur bu? Elif balayında şu an! " Ziya Bey'in bakışları kızı bulurken Elif titreyen elini uzatarak telefonu istedi. Ziya Bey kıza telefonu verince Elif'in göz yaşları tekrar yanaklarından süzülmeye başlamıştı. Telefonu kulağına götüren kız titreyen sesi ile konuştu.

 

"Ta... Talha! Ben çok kötüyüm! " Ziya Bey kızın birden hıçkırarak ağlamasıyla paniklerken diğer panikleyende telefonun ucundaki Talha idi.

 

"Elif! Sakin ol güzelim! Bir yerine bir şey mi oldu? Giray nerede? "

 

"Kalbim çok acıyor Talha! " Yaşlı adam iyice panik olurken hızla arabayı çalıştırdı. Neler oluyordu o kadar sertte çarpmamıştı. Düşünceleri Elif'in hıçkırıkları arasından söylediği sözlerle bölündü."Giray beni kandırdı! Bana yalan söyledi! " Talha ne olduğunu anlamamıştı. Korkusu Elif'in şoka girmiş olmasıydı. Sakin olmaya çalışarak tekrar konuştu.

 

"Canım,sen kapat telefonu ben şimdi Giray'ı arayım. Bende hemen yola çıkacağım. Sen sakin ol ve Ziya Amcanın yanından ayrılma tamam mı? "

 

"Sakın Talha! Sakın Giray'ı yada Demir'i arayıp bir şey söyleme! Şu an ikisinin yüzünüde görmek istemiyorum!" Göz yaşlarını elinin tersiyle silen kız perişan bir halde fısıldarcasına konuştu. "Babamın ölümüne Giray, yani aşık olduğum, kocam dediğim adam sebep olmuş Talha! " Ziya Bey arabayı ani bir trenle durdurunca Talha'nın sesini duydu.

 

"Ne! Smalama kızım! Olmaz öyle şey. "

 

Elif'in bakışları Ziya Bey'in kilerle kesilince Talha'ya son sözünü söyledi.

 

"Şimdi sen bana yardım edecek misin? Eğer Giray'ı ve ya Demir'i ararsan bir daha seninle de iletişime geçmem. Kendi başımın çaresine bakarım ben! "Talha ne yapacağını bilmez bir şekilde arabasına bindi ve hızla yola koyuldu. Şimdilik Elif'in söylediklerini yapmaktan başka şansı yoktu.

 

"Tamam söz veriyorum aramayacağım! Ama sende söz ver hemen bir hastanede muayene olacaksın ve ben gelene kadar Ziya Amca'nın yanından ayrılmayacaksın."

 

Elif'in olumlu cevabından sonra Ziya Bey'i telefona istedi tekrar ve onuda Elif'i yanlız bırakmaması konusunda uyararak telefonu kapayıp dikkatini yola verdi.

 

Muayenesi bitmiş her şeyin normal olduğu anlaşılınca Talha'yla konuşmuşlardı. Daha yolda olduğunu öğrenince Ziya Bey, Elif'in iyi olduğunu ve burada beklemek istemediğini söylemişti. Bunun üzerine yolda bir yerde buluşmayı önermişti.

 

Aracın içinde sessizlik hakimdi. Hemen hastaneden ayrılmayı istemişti çünkü Giray'ın kendisini eliyle koymuş gibi bulmasından korkuyordu. Şu an onunla yüzleşecek cesareti yoktu. Üstelik öfkesi sağlıklı düşünüp karar vermesini engelliyordu. O yüzden bir süre uzak kalmaları ikisi içinde iyi olacaktı. Ziya Bey le aracı park ettikleri yere gittiğinde kötü bir süprizle karşılaşmışlardı. Çekici adamın aracını çekmeye çalışıyordu. Ziya Bey'in konuşması ve adamın cebine para sıkıştırması işe yaramış olacaktı ki adam uyguladığı işlemi bırakarak uzaklaşmıştı. Şimdi ise kendisinin tanımadığı fakat arkadaşının güvenebileceğini söylediği bir adamın arabasındaydı. İçinde bulunduğu çaresizlik ve kimsesizlik canını öylesine yakıyorduki, sanki bedeninin ger yerine jilet kesikleri atılıyordu. Göz yaşları tekrar akmaya başlayınca yanındaki adamın sözleri ile sıyrıldı düşüncelerinden.

 

"Ağlama kızım! Eğer derdini anlatmak istersen dinlerim. Belki yardımın dokunur. " Elif sessizce önünde uzayıp giden yolu izlerken adam sözlerine devam etti. "Madem sen anlatmayacaksın ben anlatayım güzel kızım." Gözünün ucuyla Elif'i kontrol edip tekrar yola odaklandı. " Yıllar önce eşimi kaybettim ben. Meral öyle anlayışlı öyle güzel bir kadındıki onun yerine kimseyi koyamadım. Çünkü çok seviyordum karımı. Meral'in abisi ve ben ünüversteye giderken sağcı, solcu davalarının olduğu yıllar birimiz, sağcı diğerimiz solcu gurubun başıydık. Ortalık karışık, okullar meydanlar kavga gürültü eksik olmuyor. Yine böyle bir günde Meral'in abisi Arif ve benim grup arasında kavga çıktı. Hepimiz gırtlak, gırtlağaydık. Ben Arif'in yakasından silkip kenara itelerken ona doğru elinde Silahla yaklaşan bir adam gördüm. Arif fark etmemişti. Ben daha büyük olay çıkıp can kaybı olmasın diyerek Silahlı adamın üzerine çullandım. O ara nasıl oldu bilmiyorum ama silah patladı ve Arif tam göğsünden vuruldu."Elif önceleri ilgilenmiyor gibi görünsede ilgisini çeken hikaye ile işittiği sözler karşısında acıyla inledi.

 

"Hihhh! Arif Bey öldümü? "Ziya Bey başını olumlu anlamda sallayarak sözlerine devam etti.

 

"Arif öldü! Vuran tutuklandı. Ama benim tam şurama bir ateş düştü. Ölümüne sebep olduğumu düşündüm hep. Belki o silahın üzerine çullanmasaydım sonuç böyle olmazdı dedim hep. Perişan olmuştum. Arif'i araştırdım bir yaşlı annesi ve iki kız kardeşi vardı. Meral'de ünüversteye gidiyordu. Bayağı varlıklı bir aileydiler. Ama bir türlü işleri idare edemiyor kötüye gitmesine sebep oluyorlardı. Bir gün Meral'i takip ettim. Öyle güzel, öyle kırılgandıki bakmaya kıyamıyordum. Artık her gün takip eder olmuştum. İşlerin kötüye gitmesi annelerinin hastalanması Meral'i çıkmaza sürüklemiş kendinden oldukça büyük bir adamın evlilik teklifini kabul etmişti. Bende variyetli bir aileden geliyordum. O yine kadar aklıma gelmeyen şey o an geldi. Çıktım karşısına böyleyken, böyle ben sana aşık oldum evlen benimle dedim. Oda kabul etti."

 

"Abisinin ölümüne sizin sebep olduğunuzu anlattınız oda kabul etti öylemi? " Ziya Bey yüzünü buruşturarak başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Hayır anlatmadım. Zaten hayatımda yaptığım en büyük aptallıkta o oldu. Meral zaten benim onu takip ettiğimin farkındaymış. Bir derdim olduğunu anlamış. Ama ben türlü açılamayınca oda o adamın teklifini kabul etmek zorunda kalmıştı. Neyse biz apar topar evlendik ama ben içimdeki vicdan azabından katına elimi süremiyorum. Ne zaman yaklaşsam Arif'in hayali karşıma dikiliyordu sanki. Meral onu sevmediğşmş düşünmeye başlamıştı. Oysa ben karıma deliler gibi aşıktım. İçimde kopan furtınaydı ondan uzak kalışım. Ya anlatıp kaybedecektir karımı, ya anlatmayıp hem kendimi, hem Meral'i kaybedecektim. Bir gün içtim öyle bir içtim ki burnumun ucunu göremiyorum. Aldım Meral'i karşına anlattım her şeyi. Sabah bir uyandım karım kollarımda. Üstelik karı, koca olmuş vaziyetteyiz."

 

"Nasıl affedebildi sizi? Bu çok zor kabullenilecek bir durum hatta kabullenmesi imkansız bir durum. "

 

"Meral'in en sevdiğimi huyu neydi biliyor musun Elif, Ön yargısız oluşu. Yargısız infaz yapmadı hiç benim karım. Dinlenen gerekiyor Elif, eğer kocanı seviyorsan canından, can kopartsalarda dinle kızım. Dinle ve hızla geçen zamanın kıymetini bilin. Bazen her şey göründüğü gibi değildir. Ve bunu anladığın zaman belki her şey için çok geç olabilir." Biten sözlerinden sonra adam aracı durdurarak tekrar Elif'e döndü. "Sen otur ben bir bakayım bizim kerata grlmişmi. " Ne ara geldiklerini bile anlamayan kız başını olumlu anlamda sallayarak araçtan inmek üzere olan yaşlı adamın koluna dokundu. Kendisine dönen kahverengi bakışlarla fısıldadı genç kız.

 

"Teşekkür ederim. Her şey için. "Orta yaşlı adam kolundaki elin üzerine dokunup şefkatle sıvazlayarak gülümsedi.

 

"Teşekküre gerek yok kızım. Sen bana yıllar önce kaybettiğim Meral'imi hatırlattın. Sende ona benziyorsun. Koçan çok şanslı bu yüzden. " Adamın sözleri ile buğazı düğümlenen kız sertçe yutkundu. Dolan gözlerini saklamak için bakışlarını kaçırdığı anda telaşlı adımlarla Talha'yı görmesi bir oldu. Kapıyı açan kız araçtan inerek Talha'ya doğru koştu ve boynuna sarıldı.

 

Talha ne yapacağını bilememişti. Elif'i ilk defa böylesine kırgın ve perişan görüyordu. Kardeş gibi olsalar da ilk defa kendisine sarılmıştı. Elif belli değerleri ve inançları olan bir kızdı. O yüzden hiç bir erkekle samimi davranışlarda bulunmazdı. Bu gün farklı bir şey vardı Elif 'te. Sanki sığınacak bir liman, sırtını yaslaya bileceği bir dağ arıyordu. Kardeşim dediği kız kollarında hıçkırıklara boğulurken ellerini sırtına götürerek,sakinleşmesi için hafif bir şekilde okşadı Talha.

 

"Tamam canım yanındayım ben.Hadi biraz toparlan ve bana neler olduğunu anlat. "Elif'i sakinleştirmeye çalışsada, onun şu anki hali Talha'nın büyük bir öfkeyle dolmasına neden olmuştu. Kocası olacak o adam ne yapıyordu bu kıza Allah aşkına? Elif'i tanıdığı günden bu yana doğru düzgün mutlu olduğunu görmemişti. Üstelik mutluluğu en çok hak eden insanların başında geliyordu arkadaşı. Elif'in ağlamaktan sarsılan bedeni biraz daha sakinleşirken hıçkırıklarıda iç şekillere dönmüştü. O an ne yaptığını fark eden kız hızla bedenini Talha'dan ayırdı ve mahçupça baktı.

 

"Özür dilerim. Sana sarılmak doğru değildi. Bir an kendimi kaybettim sanırım. "Kocası ve Dmir abisi dışında kimseye bu kadar yakın davranmamıştı Elif. Davranamazdıda onun belli kuralları vardı. Talha kızın mahcupça yüzünü eğmesini görmezden gelerek konuştu.

 

"Boş ver, unut gitsin. Sen iyisin ya önemli olan bu. " Kızın bakışları tekrar kendisininkileri bulunca gülümsemeyerek ilerideki kamelyayı işaret etti. "Hadi şöyle geçelimde sen bana neler olduğunu analat. "Ziya Bey rahatça konuşmaları için iki genci yanlız bırakarak atıştıracak bir şeyler almaya gidince Talha ve Elif'te kamerya'ya geçerek oturdular. Elif'in duyduklarını anlatması ile Talha'da büyük çaplı bir çok yaşasada yangına körükle gitmemek için sakin olmaya çalıştı.

 

"Elif, bu anlattıkların sadece madalyonun görünen yüzü, birde öbür yüzüne bakmak lazım. "Sıkıntıyla başını kaşıyan genç adam düşünürmüş gibi kısa bir an bekleyerek konuşmaya devam etti. " Bence işin aslını öğrenmeden fevri davranmışsın. Giray'a sorup açıklama yapmasını isteyebilirdin." Elif elini uzun saçlarından geçirerek, ağlamaktan şişmiş gözleri ile Talha'ya çaresizce baktı.

 

"Anlamıyorsun Talha! Sorun benden saklamaları. Tamam babamın öldüğünde belki her şeyi anlayacak, neyin ne olduğunu kavrayacak bir yaşta değildim ama bana anlatmalıydı. En azından dün onun karısı olmadan bana gerçekleri anlatmalıydı. " Son söylediği sözlerle utansada öfkelenince dilinin ayarıda kalmıyordu işte.

 

"Haklısın ama belki de şu an yaşadıklarınzdan korktu. Senin şimdi yaptığın gibi onu anlamadan, dinlemeden yargılamandan, terk etmenden korktu olamaz mı? "Elif başını elleri arasına alarak salladı. Aklı karma karışıktı. Her şeyi bir kenara koysada aralarında bir ölüm vardı. Babasının ölüm sebebi gerçekten kocası çıkarsa ne yapardı o zaman. Babasına rağmen sevdiği adamı affedermiydi? Peki ya Giray gerçekten aşık mıydı kendisine? Yoksa hep bir vicdan yükü olarak mı görmüştü? Binlerce soru beynini kemirirken başını kaldırarak nefesini bıkkınca dışarı verdi.

 

"Off! Bilmiyorum Talha! Aklım çok karışık. Mantığımın duygularının önüne geçmesinden korkuyorum. Giray beni sevmemiş olsa da ben bu hayattaki tutunacak dalını sevdiğim adamı kaybetmekten korkuyorum!" Masaya bırakılan çay ve tostlarla bakışlarını gelen adama çevirdi ikili.

 

Ziya Bey sabahtan beri bir şey yemediğini fark edince, Elif'in de hiç bir şey yemediğini hatırladı. Yaptırdığı tostları Elif ve Talha'ya götürürken kızın sözlerini istemeden de olsa işitmişti. Elindeki tepsiyi masaya bırakan adam kızın kendisine dönen mavi gözlerine gülümseyerek baktı.

 

"Konuşmanıza istemeden kulak misafiri oldum gençler. Ama benim bir fikrim var. " Talha ve Elif birbirine merakla bakarken adam eline aldığı tosttan ısırarak üzerine çayını içti. "Madem Elif kızımın kafası karışmış, ona biraz zaman tanıyalım kafasını dinlesin."Bakışlarını bu defa Talha'ya çevirerek sözlerine devam etti. "Elif dinlenirken bizde ona doğru karar vermesi için yardım ederiz. " Talaha bakışlarını Elif'e çevirdi. Onunda kendisi gibi bakışlarındaki merak kırıntılarını görünce tekrar Ziya Bey'e çevirdi siyaha yakın kahverengi harelerini.

 

"Nasıl bir yardım mış o Ziya Amca? "

 

Orta yaşlı adam yavaşça çayından bir yudum daha alarak bardağı masaya tekrar bıraktı.

 

"Elif kızım dinlenirken sende damat beyin suçu neymiş, ne tür bir hata yapmış onu araştır bakalım. Ben de yardım etmek isterdim ama Elif kızım derdini anlatmak istemedi." Talha bakışlarını arkadaşına çevirerek sıkıntıyla sordu.

 

"Ne diyorsun canım?

 

"Benimde demek istediğim tam da buydu. Biraz kendimle kalmalıyım, karar verirken kendimi baskı halinde kalmış gibi hissetmek isyemiyorum. Bu yüzden Giray'dan kısa bir sürede olsa uzak kalmalıyım ondan. Yoksa bu süreçte ilimizde derin yaralar alacağız. Bir, birimizi kırıp dökeceğiz bu yolda. " Ziya Bey ve Talha kızın sözlerine hak verircesine bir birlerine baktılar. Orta yaşlı adam boğazını temizleyerek tekrar söze girdi.

 

"O zaman şöyle yapalım. Madem kocandan uzak kalmak istiyorsun seni benim evlerinden birine yerleştirelim. Talha'da kalamazsın. Hem evli bir kadın için uygun kaçmaz hemde seni bulamayınca kocanın ilk bakacağı yerlerden biriside onun evi. " Talha adamı onaylarcasına başını sallarken Elif şimdiden ne yapacağını düşünmeye başlamıştı. "Talha'da bu arada araştırmaya başlar ve sana doğru kararı verebilmende yardımcı olur." İkilinin bakışları Elif'e dönerken kız ne yapacağını bilmez bir şekilde dudaklarını dişledi. Haklıydı Talha ile aynı evde kalamazdı. Uygun kaçmazdı. Orta yaşlı adamın bu kadar ince düşünmesi mutlu etmişti Elif'i.

 

"Tamam dediğiniz gibi olsun Ziya Bey. Sizin evlerinizden birinde idare ederim ben. " Yaşlı adam Talha'ya dönerek muzioçe göz kırptı.

 

"Elif kızım ama önce bir şartım var. Kocanı ara ve iyi olduğunu söyle. Meraktan deliye dönmüştür zavallı çocuk! "Elif başını onaylamazca sallarken adam onu ikna etmenin başka bir yolunu denedi. "Kızım kendi rızanla uzaklaşmak, biraz düşünöek istediğini söylersen durdurma bilirsin kocanı. Ama her şeyden bi haber seni arıyorsa,polise gittiği an bulurlar seni. "

 

"Beni bir yük olarak gören adam niye arasınki? Kurtuldum diye seviniyordur belki de."

 

"Saçmalama artık Elif o kadarda değil! Giray seni çok seviyor. "

 

"Gençler bir erkeğin karısını merak etmesi için sevmesine aşık olmasına gerek yoktur. Sonuçta karısıdır. İllaki merak edecektir. O yüzden sen önce söylediğimi yap kocanı ara kızım. " Elif başını onaylarcasına sağlayınca Talha cebinden çıkardığı telefonu masanın üzerine koyarak Elif'e doğru itekledi.

 

"Hadi ara konuşta bir an önce çıkalım yola."Elif arkadaşının verdiği telefona uzanırken eline inen darbeyle şaşkınca Ziya Bey'e baktı.

 

"Madem kocanın sana ulaşmasını istemiyorsun bu telefondan arayamazsın."Cebinden cüzdanını çıkarttı ve içinden aldığı kartı Elif'e uzatarak karşıdaki ankesörlü telefonu işaret etti. "Git oradan ara."Kendisine şaşkın bir şekilde bakan ikiliye muzipçe göz kırparak sözlerine devam etti. " Ne bakıyorsunuz öyle uzaylı görmüş gibi. Madem çıktık bir yola her şeyi düşünmeliyiz değil mi? Eğer senin telefonundan arasaydı, kocasının seni rahat bırakacağınımı düşünüyordun? " Talha karşısındaki adamın ince fikirleri karşısında kıkırdayarak fısıldadı.

 

"Senden korkulur yaşlı Kurt! " Ziya Bey omuzlarını silkerken Elif çoktan telefonun başına gelmişti. Kartı yuvasına yerleştiren kız bir süre bekledikten sonra derin bir nefes alarak kocasının numarasını tuşladı. Çalan telefonla heyecanlanıp ne söyleyeceğini bilemezken tam geri kapatacağı sırada Giray'ın endişeli sesini duyması ile tekrar gözleri doldu.

 

"Alo! " Sanki kelimeler boğazında düğümlenmişte sesinin çıkmasına izin vermiyordu Elif'in.

 

"Elif! Elif sen misin güzelim!?" Kocasının titreyen sesi ile ismini tekrarlaması kızda adeta patlama yaratmıştı. Gözlerinden yaşların ne zaman süzülmeye başladığının farkında bile değilken dudaklarından firar eden hıçkırığa engel olamadı.

 

"Elif! Kurbanın olayım nerdeysen söyle! Kafayı yiyeceğim!" İşittiği hıçkırık sesi ile karısının olduğunu anlamıştı adam. Hastanelerde hâlâ Elif'i arıyorlar haber alamadıkları her saniye Giray daha da öfkeleniyordu. Taki geldikleri hastanenin kamera kayıylarından Elif'in sağ salim çıkış yaptığını görünceye kadar etrafı kasıp kavurmuştu. Yine aynı adamla çıkış yapıyorlar ama uzaklaşınca gözden kayboluyorlardı. Hala o adamla beraber olduğundan bile emin değillerdi. Fakat Demir sayesinde adamın kim olduğunu öğrenmişlerdi. Hastane koridorundan çıkışa doğru yürürken çalan telefonunu aceleyle cebinden çıkartmış ekranda gördüğü numarayla içinde ümit tohumları filizlenmişti. Bekletmeden açtığı telefonda duyduğu hıçkırık sesi ve iç çekişlerin karısına ait olduğunu hissediyordu. Demir ve Asya'nın meraklı bakışlarına takılıp kalırken karşıdan gelen ağlamaktan çatallaşmış sesle yaşadığı o korku dolu anları ve bekleyişleri bir köşeye itti ve dikkatle dinlemeye başladı.

 

"Benim."

 

"Allahım şükürler olsun!" Elif kocasının duası ile gözlerini sıkıca yumarken Giray devam etti. "Bitanem yerini söyle çabuk hemen geliyorum. "

 

"Ha... Hayır Emre! Gelmeni istemiyorum! Be...Ben gidiyorum!" Giray o an sanki midesine sert bir yumruk yemiş gibi acıyla yüzünü buruşturdu.Elif,karısı ona hiç ikinci ismiyle hitaf etmemişti.Kalbine tonlarca ağırlık oturdu sanki bir anda. Sanki bir birine aşık değillermiş, sanki dün gece bir, birinin olmamışlar gibi Elif ilk defa söylediği ikinci ismiyle aralarına aşılması zor duvarlar örmüştü sanki. Hissediyordu sevdiği kadınla arasına büyük uçurumlar açılıyordu. Korktuğu şey başına gelmişti işte. Yaptığı aptallık yüzünden karısını kaybettiğini hissediyordu. Karısının adlarına koyduğu mesafenin farkındalığı ile çaresizce konuştu.

 

"Sen bana bu güne kadar hiç ikinci ismimle hitaf etmedim Sidelyam! " Elif'in gözyaşları her saniye daha da artarken boğazındaki yumru artık canını yakar olmuştu. " Hissediyorum ben den kopuyorsun! Avuçlarımın içinden kayıp gidiyorsun ve ben buna engel olamıyorum. " Giray'da göz yaşlarını serbest bırakmıştı artık. Demir ve Asya hâlâ ne olduğunu anlayamazken Giray'ın sözleri ile ne yapacaklarını bilemeyerek bir, birine baktı. Giray boğazını sıkan ve nefes almasını engelleyen o kesif acıyla o hastane koridorundan hızla çıkarak kendini bahçeye attı. Elif elinin tersiyle göz yaşlarını silerek cevap verdi kocasına.

 

"Ayrılıyormuşuz gibi konuşma lütfen." Kızın titreyen sesi ile yumruğunu sıkan genç adam yanındaki büyük çınar ağacının gövdesine vurarak hırsla konuştu.

 

"Hissediyorum sen, bu şehirden değil benden gidiyorsun! Yoksa aramıza mesafeler koymazdın! Sana aşık olmamak için benim aramıza koyduğum mesafeleri bile yıkarak bana gelen o kız gibi davranmıyorsun çünkü! Ben seni her bıraktığımda sana geri döndüm Elif, ne olur sende geri dön bana. Beni dinlemeden yargısız infaz etme! "

 

"Tamam, uzatmayacağım. Belli ki bu konuşma ikimiz içinde fazla can yakıcı bir hal alıyor. Ben gideceğim ve sen izin vereceksin. Çünkü bunu bana borçlusun! İzin ver yanlız kalayım ve ilişkimiz hakkında doğru kararlar vereyim! "

 

"Gittiğin yeri bilmeden benden izin vermemi bekleme!"Elini saçlarından geçirerek sakin olmaya çalıştı.Biliyorduki karısının üzerine gittikçe durumları içinden çıkılmaz bir hâl alabilirdi. Derin ve sıkıntılı bir nefesi içine çeken adam çaresizce fısıldadı. "Bazı şeyler göründüğü gibi değildir Elif. Beni bir dinle, ondan sonra söz veriyorum gitmek istersen izin vereceğim. " Kız kuruyan dudaklarını diliyle ıslatırken boğazından kaçan hıçkırığa engel olamadı. Giray duyduğu hıçkırık sesi ile kendine lanetler ederek bu defa yanındaki çöp kovasına bir tekme savurdu. Karısının canı yanıyordu ama o hiç bir şey yapamıyordu. Kendi canının yanması şu an umrunda bile değildi ama Elif'inki yanmamalıydı. Nasıl böyle bir hata yapmıştı? Onun canını nasıl bu kadar yaka bilmişti?

 

"Bende bunun için senden uzaklaşmak istiyorum. Daha sağlıklı karar verebilmek için. Önce her şeyi kendim öğrenip sonra seni dinleyeceğim. İlimize ve evliliğimize haksızlık yapmak istemiyorum. Ne olur anla beni ve sakın kelime düşme! Ben kendimi toparlayıp seni dinlemeye hazır olunca söz veriyorum geleceğim. Tıpkı nereye gittiysen dönüp dolaşıp senin bana geldiğin gibi bende sana geleceğim. Ama önce zamana ihtiyacımız var. " Omuzları çaresizlikle düşen Giray mecburiyetten kabul etmişti karısının isteğini fakat aklına gelen ayrıntıyla telaşla konuştu.

 

"Tamam! Söz veriyorum sen beni nasıl beklediysen bende seni öyle bekleyeceğim! Ama üzrine hiç bir şey almadan çıkmışsın. Ne telefonun ne paran var yanında. Ben seni bu halde nasıl bırakırım Sidelya! " Bir ümitti belki gittiği yeri söyler veya gitmeden ihtiyacı olan şeyleri almak isterdi.

 

"Gerek yok. Ben sadece gitmeden önce sesini duymak ve merak etmeni istemediğim için aradım. Hiç bir şeye ihtiiyacım yok."

 

"Nasıl olmaz Elif? Paran yok! Nerde kalacaksın ne yeyip, ne içeceksin? En azından Asya ile görüş ihtiyacın olan şeyleri al. Söz veriyorum ben gelmeyeceğim. " Elif kısa bir an düşündükten sonra cevap verdi. Doğru söylüyordu, kimseye yük olmak istemezdi. O yüzden Asya ile buluşsa iyi olacaktı.

 

"Ben Asya ile görüşeceğim. Şimdi kapatmam lazım. Hoşçakal. "

 

"Elif!"Kız telefonu kapatacakken kocasının sesi ile tekrar kulağına götürdü.

 

"Seni seviyorum!" Kızın gözleri tekrar dolarken Giray'da dolan gözlerine avuç içini bastırarak sözlerine devam etti. "Gözlerin cenneti vaad etmişken, onları görememek, senin yokluğun cehennem ateşi olacak! Sen yeterki bana dön,ben razıyım o ateşte kavrulmaya! Dönüşün bu defa cenneti vaad etmeyecek, cennete açılan kapı olacak bana! Ama şunu unutma ben, seni çok sevdim kadınım! "

Acıyla dudaklarını dişleyen kız kocasının sözleri ile araçta kalmış gibi hissetti kendini. Avucundaki telefonu sıkarken kalbinden dudaklarına dökülenlere engel olamadı.

 

"Ben de seni çok seviyorum! Kararım ne olursa olsun bilki ömrüm boyunca da seni sevmeye devam edeceğim!" Giray'ın daha fazla konuşmasına izin vermeyerek telefonu hızla kapattı. Biliyorduki devam ederse asla kapatamayacak hatta geri dönecekti.

 

Aniden kapanan telefonu öfkeyle yere fırlatan adam kendine en ağır küfürleri ederek saçlarını çekiştirdi. Göz yaşları ondan izinsiz boşalırken omzuna değen eli hırsla ittirdi ve arkadaşına dönerek bağırdı.

 

"Elif gitmiş!"Demir'in kaşları hızla çatılırken Asya elini ağzına kapayarak yaralı bir Aslan gibi etrafına saldıran adamı izledi." Karım beni terk etti Demir! Hasretiyle yandığım daha dün vuslata erdiğim sevdam beni terk etti! " Giray delirmiş gibi histerik bir kahkaha atarken Demir arkadaşının yüzüne sert bir yumruk indirdi. Asya bu defa küük bir çılık atarken Demir işaret parmağını sallayarak kükredi.

 

"Sana dedim! Seni uyardım Giray! Ona vaktinde her şeyi anlat dedim! Şimdi böyle kaybettiğini kabullenecek o kızı bu yolda bir başına bırakacaksan bilki Demir diye bir maddesinde yok! Ya kendine gelir karına sahip çıkarsın ya da böyle aciz bir adam gibi her gidenin arkasından bakarsın!" Giray'ın gözleri öfkeyle parlarken Demir biraz olsun onun aklını başına getire bildiği için alayla gülümseyerek sözlerine devam etti. "Tabi sonuçlarına da katlanırsın! Karın genç ve güzel bir kadın nede olsa! " Bu defa yüzüne yumruğu yiyen Demir olmuştu. Asya artık ne yapacağını bilemez halde yerinde çakılı kalırken hastane bahçesinde çıkan olayı etraftakiler korkuyla izliyordu.

 

"Sözlerine dikkat et lan karım o benim karım! "

 

"O zaman ortada hiç bir şey yokken onu kaybetmiş gibi ağlayıp zırlama! Elif seni sevdiği halde onu bırakıp her gidişinde bile bu kadar güçsüz davranmadı lan!" Haklıydı Demir. Daha hiç bir şey bitmiş değilken u kadar kolay vazgeçmeyecekti. Karısı ne demişti zaman ver. Verecekti o zamanı hemde istediği kadar ve eninde sonunda karısını suçsuz olduğuna ikna edecekti. Arkasını dönüp çıkışa doğru yönelirken homurdandı.

 

"O yumruğu hak ettin! Fakat ben senden daha çok hak ettim! Keşke daha önceden kalın kafamı kırsaydın da zorla anlattırsaydın her şeyi. Belki o zaman Elif daha az üzülürdü." Demir arkadaşının sözleri ile burukça gülümseyerek kendilerini korkulu gözlerle izleyen karısına doğru ilerledi ve oda arkadaşının sözlerine homurdanarak cevap verip karısını kolunun altına alarak Giray'ın arkasından yürümeye başladı.

 

"İşte salaklık bende! Lanet olsun içimdeki kardeş sevgisine. Atsan atılmıyor sarsan satılmıyor. Ömrüm senin gibi bir salakla uğraşmakla geçiyor! " Giray arkasını dönüp Demir'e sert bakışlar atarken o diğer kolunu da Giray'ın omzuna atarak bir abi edası ile sözlerine devam etti. " Hadi anlat bakalım ne konuştunuz! Elif şu an nerde? " Giray karısının isteklerini ve sadece Asya ile görüşmek istediğini anlatırken Elif dinmek bilmeyen göz asları ile Ziya Bey ve Talha ile tekrar yola koyuldu.

 

Olaydan üç gün sonra Elif, Asya ile buluştu. Kocası söz verdiği gibi gelmemişi. Ama buna üzülsemi sevinsemi bilemedi kız. Mantığı uzak kalmasını sölerken kalbi bir an önce yanında olmak istiyordu. Asya Giray'ın ne kadar perişan olduğunu Demir'le bir, birlerine girdiğini üzgünce anlatırken hafta sonu Diyarbakır 'a gideceklerini de söylemişti. Artık Demir'in göreve başlaması gerektiğini ama gitmeden önce kendisi ile görüşüp vedalaşmak istediğini de eklemişti sözlerine. Elif, Demir'e de kırgındı. Haberi olduğu halde ona gerçekleri anlatmamıştı. Ama abisi gibi gördğü adamın bu isteğini de geri çevirememişti. Asya'yı almaya gelen Demir le de kısa bir sohbet etmiş, onun ısrarlarına rağmen nerde kaldığını söylememişti. İkili ile göz yaşları arasında vedalaşan kız üç gündür kaldığı Ziya Bey'in ona ayarladığı eve doru yola çıktı.

 

Ayrılıkları bir aya yaklaşırken Giray artık dayanamaz hale gelmişti. Salih Bey ve Ayten Hanım oğlunun hali ile üzülürken Elif'ten haber alamadıkça kendilerini suçlar olmuştu. Giray karısına verdiği söze sadık kalıp ona zaman tanırken Salih Bey ne yapmış, ne etmiş gelinin yerini bulmuştu. Yapılan uzun konuşmalar, geçmişte yaşanan olaylar hepsi konuşulurken oğlunun suçsuz olduğunu anlatan adam ve kadın ne yapsalarda geçimlerini eve dönmee ikna edememişlerdi. Üstelik Elif'in cevabı yine aynıydı. Sadece düşünmek ve gerçekleri en doğru şekilde örenmek için zaman istiyordu. Onlarında kendince haklı sebepleri olduğunu düşünen kız ne yapsada kızamıyordu. Salih Bey ve Ayten Hanım dan da kaldığı yeri sölememeleri için söz aldı ve onların gönüllerini alarak geri yolladı.

 

Bu arada Talha ve Ziya Bey, Elif'in babasının ölümünü araştırmış ve Giray'ın çarpmasından dolayı değil zaten zayıf olan kalbinden dolayı öldüğünü belgelerle kızın önüne koymuşlardı. Üstelik kazanın Giray'ın hatası olmadığı yarıkş parkuruna giren çocuğu kurtarmak için babasının girmesinden kaynaklandığını o an babasına başka bir yarışçının bile çarpma ihtimalinin va olduğunu anlatmışlar o günkü ve sonrada gündeme gelen gazete haberleri ile Elif'e anlatmışlardı. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar inceleyen kız içinde şüphe kaalmasın ve evliliğine tekrar kara bulutlar düşmesin istiyordu. Daha sonra pişman olmak istemiyordu. Köyüne giden kız olayı muhtar ve o gün yarışı izlemeye giden bazı köylülerden de dinledikten sonra artık dinlemesi gereken tek kişi kalmıştı o da kocası.

 

Arabadaki sessizlik can sıkıcı bir seviyeye ulaşınca Talha daha fazla dayanamadı.

 

"Ne düşünüyorsun? Yoksa hâlâ kocanın suçsuz olduğuna inanmıyormusun? " Yoldaki bakışlarını arkadaşına çeviren kız burukça gülümsedi.

 

"Aksine,Giray'ın babamın ölümünde suçsuz olduğunu kalbim ilk günden ilan etmişti. Ama bazen kalbinin sesi yeterli olmuyor Talha. Aklın la ve mantığın lada inanman gerekiyor. Ben aklımı ve mantığını da dinleyip kocama ve evime içimde hiç bir şüphe kalmadan dönmek istedim." Talha'nın kaşları havaya kalkarken dudaklarını büktü ve bakışlarını yoldan ayırmadan tekrar konuştu.

 

"Peki seni bu kadar düşündüren ne o zaman? " Derin bir nefes alan kız parmakları ile oynarken Talha'nın sorusuna cevap verdi.

 

"Kalbimdeki şüphe! " Anlamayan bakışlarını kısa bir an Elif'e çeviren genç adam tekrar sordu.

 

"Ne şüphesiymiş o? "

 

"Ben kocamın omuzlarında ki vicdan yükümüyüm, yoksa kalbindeki sevda yükümü? "

 

"Sence hangi seçenek olabilir Elif? Adam perişan oldu? Göre en berduşa döndü be! Gerçekten siz kadınlar bazen çok acımasız ve kör olabiliyorsunuz!"

 

Elif arkadaşının sözleri ile içinden inşallah öyledir diye dua ederken eve yaklaştıkça içini saran heyecana da engel olamıyordu. Elleri titremeye başlayınca Talha'nın alaylı konuşması da bir oldu.

 

"Bakıyorum kocana kavuşacağın için heyecanlandın. Parkinson hastaları gibi ellerini kontrol edemiyorsun. " Elif arkadaşının sözleri ile gözlerini devirirken Talha aracı araka bahçeye park etti. Bakışlarını Elif'e çevirerek muzipçe göz kırptı.

 

"İstersen sen burada bekle. Şimdi bu enişteyi görünce heyecandan bayılırsın falan. Sen burada beklersen en azından ben seni dört gözle bekleyen kocana müjdeyi verir gazabından yırtmış olurum. " Kapının açma koluna uzanan kız da arkadaşına dönüp muzipçe göz kırptı.

 

"Çok beklersin canım! " Arbadan inen ikili evin giriş kapısına doğru yönelirken ön bahçeden gelen yüksek seslerle adımlarını o yöne çevirdiler.

 

"Bu ne demek oluyor Giray!? Sen böyle bir şeyi nasıl yaparsın!? " Elif'in kaşları Salih Bey'in sorusu ile çatılırken merakla adımlarını hızlandırmıştıki bahçedekiler görüş alanına girince işittiği sn sözlerle yerinde çakılı kaldı.

 

"Bu kadın benim evime ne hakla geliyor ve bu çocuğun senden olduğunu söyleyebiliyor!? " Salih Bey'in yeri göğü inleten sesi ile Elif yerinde sendelerken Talha hızla kızın koluna girdi ve duvarın dibine doğru yavaşça çekti. Kız kocasının bir şeyler söylemesini inkar etmesini beklerken aksine yıkılmasına neden olan o sözleri işitti.

 

"Baba! Biliyorsun Esra ile Elif'le evlenmeden önce bir ilişkim vardı. Çocuğun yaşına bakarsak şimdi ne inkar edebilirim, nede kabullene bilirim. Babalık testi yaptıracağım! " Elif daha fazla dinlemek istemezken Salih Bey gök gürültüsünü aratmayacak bir şekilde gürledi.

 

"Madem Elif'ten önceydi ilişkin bu kadın biraz önce ne demeye öptü lan seni!? Elif tutunacak bir yer ararken Talha'nın eline can simidiymiş gibi da olarak tırnaklarını geçirdi.

 

"Yeter! Siz o köylü kızını getirmeseydiniz şu an Giray benimle evli olacaktı! Ve biz oğlumuzla birlikte mutlu bir hayat sürüyor olacaktık! Giray beni seviyordu o kızı değil!" İşittiklerine daha fazla dayanamayan kızın er ayaklarının altından kayarken işittiği son ses Talha'nın kısık ama endişeli sesi ile söylediği sözler oldu.

 

"Elif! Kendine gel canım! Bebeğini düşün! " Bedeni karanlığa doğru çekilirken zorlukla fısıldadı.

 

"Talha, götür beni buradan! "Ve sonra birden bedenin havalandığın hissetti kız. Elif'in gözleri büyük bir karanlığa kapanırken, Giray bir den kalbine saplanan acıyla, sanki canından bir parçanın kopup gittiğini hissetti.

 

OY VE YORUMLARI BEKLİYORUM (:

 

yitenumutlar

 

 

Loading...
0%