@yitenumutlar
|
Bölüm Şarkısı -Aytekin Ataş- Ben Bir Garip Seyyah Olsam
Pencereden dışarıya bakarken etrafta telaşla koşuşturan insanları, ağlayan çocukları, kahve molası vermiş iki doktorun hararetle bir şeyler tartışmasını izliyordu genç adam. Giray denen herifin yüzünden yine canı yanmıştı kardeşim dediği kızın. Üstelik bu defa sadece canı yanan Elif değildi.Henüz çok küçük olan o masum bebeğinde canını yakmıştı belli ki Giray. Bakışları hastane yatağında solgun bir şekilde yatan Elif'e kayarken Giray'a olan öfkesiyle homurdandı.
"Şerefsiz! Madem çocuğun var, ne demeye bu kıza ümit verip kendine aşık ettin!? Ne demeye nikah kıydın kıza piç! "Başını sağa sola onaylamazca sallarken kapı birden hızla açıldı.
"Talha! Ne oldu oğlum!? Neyi var Elif'in!?" Talha'nın ateş saçan bakışları Ziya Bey'i bulurken adamın bakışları yatan kızı bulmuştu.
"Kocası olacak şerefsizin bir çocuğu olduğunu öğrendi Ziya Amca! Elif evliliklerini kurtarmak için her şeyi sineye çekip Giray'a bir şans daha verirken, ona mutlu haberi bile veremedi! Hamileyim bir bebeğimiz olacak diyemedi! "Ziya Bey'in gözleri duydukları ile irice açılırken elini dur işareti yapar gibi kaldırdı.
"Ne dedin sen!? Elif Hamile mi!? " Talha üzgünce başını sallarken orta yaşlı adam bir kaç adım da hâlâ baygın yatan Elif'e yaklaşarak elini kumral saçlarına götürdü ve şefkatle okşadı. Allah şahidi ya, kendisine nasip olmayan kız evladı yerine koymuştu Elif'i. Beraber geçirdikleri bir ayda her gün biraz daha bağlanmıştı bu kıza. Elif'e her baktığında karısı Meral canlanıyordu gözlerinin önünde. Geçen bir ayda Talha ve kendisi zor toparlamıştı bu kızı. Şimdi ne yapacaktı, nasıl toparlayacaktı? Kolu kanadı kırık, yuvasız bir kuşa çevirmişti kocası olacak züppe.
"Ulan it! Nasıl kıydın şu masum kıza? Daha ömrünün baharında hazanı yaşatmışsın çiçek açmış dallarına." Bakışları kızın solgun yüzünde dolandı bir süre ve tekrar Talha'ya döndü.
"Durumu nasıl? "
"Sağlık açısından Elif iyi ama ruhsal açıdan gördüğün gibi."
"Ya bebek!?" Talha bir elini kıvırcık saçlarından geçirerek sıkıntılı bir şekilde nefes aldı.
"Düşük tehlikesi varmış." Ziya Bey'in kızın durumuna içi parçalanırken Talha kollarını iki yana açarak isyan etti. "Adamın bir çocuğu olduğunu bu gün öğreniyor ve adamın henüz varlığından bile haberdar olmadığı bebeğini, bu gün biz öğreniyoruz ki kaybetme riski var! Bu nasıl adalet Ziya Amca? Bu kızın suçu neydi? Şu haline bak! Ben nasıl derim kimsesiz bir kıza, dayanağın olacak tek varlıkta her an seni bırakıp gide bilir diye? Bu durumda bu kızın yanında şu an olması gereken, ihtiyaç duyacağı tek kişi o lanet kocası!"
"Benim ona ihiyacım yok!" Arkalarından gelen titrek sesle ikili bakışlarını o yöne çevirdi. Elif gözlerinden süzülmeye başlayan yaşlarla yatağında doğrulmaya çalışırken Talha hızla yanına giderek onu engellemeye çalıştı. " Eğer yanımda olmak sana zor geliyorsa ben yük olmak istemem Talha! "
"Saçmalama! " Bu kız kendinde miydi? Onu canından ayırt etmezken, kız kardeşi yerine koyarken bu nasıl bir söz dü böyle? Biraz önce kocası ile alakalı söylediklerini yanlış anlamıştı belli ki. Sesinin istem dışı sert çıktığını fark eden Talha daha yumuşak bir ses tonu ile tekrar konuştu. "Sen delirdin mi? İnsanın kardeşi, ona hiç yük olurmu? Şu saatten sonra seni yanımdan ayırmam Elif! Başımın üzerinde yerin var. Bir omzum yorulsa, diğerinde taşırım ama seni asla yanlız bırakmam! " Elif arkadaşının eline uzanarak hafifçe sıktı ve minnet dolu gözlerle kısa bir süre bakıp hemen elini geri çekti.Biraz önce arkadaşının elini tutan eli karnını bulurken endişeyle sordu.
"Bebeğim nasıl? " Talha ve Ziya Bey o an kızın gözlerinde her türlü duyguyu görmüştü. Kimsesizlik, acı,aldatılmışlık, kaybetme korkusu ve ne yapacağını bilememe. Talha boğazını temizleyip konuşmaya hazırlanırken Ziya Bey iki genci yanlız bırakmak istercesine araya girdi.
"Kızım ben doktorun la görüşeyim, Hastaneden çıkacak durumda mısın bi sorayım? " Elif orta yaşlı adamı başını sallayarak onayladı. Kapıdan çıkmasını bekledikten sonra hemen Talya'ya döndü ve cevap beklercesine gözlerine baktı. Derin bir nefes alan Talha arkadaşının merakla kendisini izleyen mavi gözlerine bakarak konuşmaya başladı.
"Bebek şu an iyi ama." Arkadaşının sıkıntılı hali ve cümlesini ama ile bitirmesi Elif'i endişelendirmişti. Huzursuzca yerinde kıpırdanan kız sorarcasına tekrarladı.
"Ama? "
"Düşük riski var! "Elif'in gözleri korkuyla irileşirken, titreyen elleri tekrar karnını buldu ve kelimeler bilinçsizce dudaklarından döküldü.
"Korkuyorum! Bebeğim ve ben yapayanlızız şu hayatta. Ben ne yapacağımı, onu nasıl koruyacağımı bile bilmiyorum Talha!" Kızın gözyaşları içinde panikle söylediği sözlerle Talha hemen yatağın kenarına çöktü ve Elif'in eline uzanarak güven vermek istercesine sıkıp seslendi.
"Elif! "Ama arkadaşı sanki onu duymuyormuş gibi sözlerine devam etti.
"Baksana ona şimdiden zarar vermeye başladım. Be... Ben ne yapacağım? Ya onuda kaybedersem ben ne ya... " Talha, Elif'in kendini üzmesine daha fazla izin vermek istemeyerek omuzlarına uzanıp hafifçe sarstı.
"Elif kendine gel canım! " Bir kaç sefer daha sarsmak zorunda kalsada sonunda Elif'in gözleri onun kilerle buluşmuştu. Talha ellerini kızın omuzlarından çekerek onu rahatlatmaya çalıştı. "Sakin ol! Bebeğin şu an iyi! Ama sen böyle kendini üzmeye devam edersen onuda kaybedeceksin!" Elif ten bir onay beklercesine başını salladı ve oda aynı şekilde karşılık verdi. " Üstelik neden kimsesiz mişsin? Biz kardeş değil miyiz? Ben ne güne duruyorum? Birlikte atlatacağız bu zor günleri ve ben sizi hiç yanlız bırakmayacağım! " Elif elinin tersiyle gözlerini silerken hafifçe burnunu çekti. Talha ne zamana kadar yanında olacaktı? Onunda bir hayatı vardı. Kimseye yük olmak istemiyordu. Kalacak yere, paraya ihtiyacı vardı. Talha bunların hepsini karşılamak isteyecekti adı gibi biliyordu ama kimseye muhtaç olmak istemiyordu Elif.
Arkadaşının düşünceli hali ile Talha dilinin ucuna gelen sözleri söylemeden duramadı.
"Elif, Giray'a bir bebeği olacağını söyleyecek misin?! "Elif'in ateş saçan bakışları ile karşılaşınca ellerini teslim olurcasına kaldırarak kendini savundu. "Bakma bana öyle öldürecekmiş gibi. Oda babası sonuçta belki söylemek istersin diye düşündüm. Hem sende biraz önce bunu düşünmüyor muydun sanki?"
"Söylemeyeceğim! Giray bizi bitirdi Talha! Biz diye bir şey kalmadı! Tamam ilişkisi ve o çocuk ben o eve gelmeden önce olmuş olabilir ama o kadının onu öpmesine izin vermiş tıpkı o kadının beni aşağılamasına izin verdiği gibi! Belkide ilişkileri hiç bitmedi.Giray babasının zoruyla evlendi benimle. Sırf vicdan yükünü hafifletmek için! O kadının sözlerini asla unutmayacağım. Beni küçümsedi! O olmasaydı biz evlenecektik dedi! Giray beni seviyordu dedi! Belkide hep o kadını sevdi!"Talha ağzını açıp bir şeyler söylemek isteyince Elif elini kaldırarak onu susturdu. "Madem benim yüzümden ayrıldılar, madem o çocuk benim yüzümden babasız kaldı şimdi birleşip istedikleri gibi yaşayabilirler! Ama benden ve bebeğimden uzakta!"Öfkeli bakışları yerini çaresizliğe bırakırken sözlerine devam etti. "Ben Giray'ı sildim! Biraz önce düşündüklerim bu hayatla nasıl baş edeceğimdi! Evsizim, paraya ihtiyacım var bebeğim olacak! Giray'dan ve bana yaşattıklarından daha mühim dertlerim, tasalarım var şu an!" Elif'in sözleri ile Talha odada ileri geri düşünceli bir şekilde dolanmaya başladı. İkilinin konuşmasını kapı aralığından duyan Ziya Bey boğazını temizleyerek içeriye girdi ve Elif'in gözlerine kızgınca baktı.
"Ne oluyor küçük Hanım? Senin stres yapmaman gerekirken hayatın bütün yükünü tek başına omuzlamaya çalışıyorsun bakıyorumda."
"Ben gerçekleri söylüyorum Ziya Amca! Şimdi sizden de bana söz vermenizi istiyorum. Giray ne bebeği öğrenecek, nede benim yerimi! Yoksa sizi de dinlemem bebeğimle, çeker giderim bu şehirden!" İkili endişeyle birbirine bakarken Talha biliyorduki Elif söylediklerinde ciddiydi. Ziya Bey ise Talha'nın gözlerindeki endişeyi farkedince Elif'in sözlerinde ne kadar ciddi olduğunu anlamıştı.
"Tamam! Söz! Ne bu hergele, ne de ben kocana senin yerinden ve bebekten bahsetmeyeceğiz. Ama bunların karşılığında benimde bir şartım var! " Elif'in kaşları hızla çatılırken temkinli bir şekilde sordu.
"Ne? "
"Sana ayarlayacağımız evde kalacaksın!?" Elif başını olumsuz anlamda hızla sallayarak bu fikre karşı çıktı.
"Olmaz! Ben size daha fazla yük olmak istemiyor... "
"Sana bedavadan kalacağını kim söyledi küçük Hanım? Benim şirkette sağlık görevlisi olarak çalışacaksın. Evi de lojman gibi farzet. Öyle uçuk kaçık maaş veremem ev kiranı ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar veririm ona göre! Üstelik en önemliside o şerefsiz kocanında seni bulmasını engellerim. Ne diyorsun? " Elif önce kabul etmek istemesede bir yönden de mecburdu. Evsizdi. Beş kuruş parası yoktu. Üstelik tek başına da değil di,bir bebeği olacaktı.Önce onu düşnmeliydi.Her ay bebeğin kontrolü için hastane masrafı olacaktı.Üstelik Giray'ın onu bulmasını engelleyeceğinin garantisini veriyordu.Bakışları Talha'yı bulurken onun,kabul et dercesine başını sallaması ile tekrar Ziya Bey'e döndü.
"Tamam Ziya Amca kabul.Ama dediğin gibi Giray bana asla ulaşamayacak!"Ziya Bey de olumlu anlamda başını salladı.
"Tamam.Ama düşük riskin geçince işe başlayan bilirsin ancak tamamı?" Ziya Bey'in sözlerinden sonra kısa bir an düşünen kız tekrar başını salladı.
"Tamam ama biriken kiramı ve benim için yapacağınız masrafları işe başlayınca maaşımdan keseceksiniz." Ziya Bey omuzlarını umursamazca silerek Elif'e çaktırmadan Talha'ya göz kırptı.
"Tabiki keseceğim sonuçta paramı sokaktan toplamıyorum bende değilmi?" Elif adamın sözleri ile gülümserken, Talha rahat bir nefes almıştı. Ne kadar yardım etmek isteseler de biliyorduki Elif asla kabul etmek istemeyecekti. Ziya Amca'sı her zamanki iş güzarlıgı ile bu sorunu da halletmişti.
Açılan kapı ile odaya orta yaşlarda bir bayan doktor girdi ve Elif'e doğru ilerlerken gülümseyerek konuştu.
"Geçmiş olsun. Demek küçük anne adayımız sizsiniz? Nöbet değişimi esnasında güzelliğiniz epey konuşuldu." Talha'yı bakarak muzipçe göz kırptı. "Doğrusu erkek doktorlarımızın dilinden düşürmediği kadar varmış eşinizin güzelliği." Elif mahçupça arkadaşına bakarken,Ziya Bey ve Talha bir birine şaşkınca baktı. Kadın küçük bir kahkaha atarak kızın ayak ucunda duran hasta dosyasını kontrol etti ve bakışlarını Elif'e çevirerek sözlerine devam etti. "Galiba eşiniz kıskandı."Elif bu sözlerle utanırken kadın muzipçe göz kırparak hemen ciddiyetini takınıp doktor kimliğine büründü. "Evet Elif Hanım. Buradaki bilgilere göre düşük riskiniz var. Bebeği ultrason ile bir kontrol edelim çıkıp çıkmayacağınıza ona göre karar veririz." Doktor ultrason cihazının başına geçerken Ziya Bey ve Talha'ya dönerek gülümsedi. "Siz dışarıda beklerseniz sevinirim. Özel bir muayene gereke bilir." Doktorun sözlerinden sonra Talha ve Ziya Bey dışarıya çıkarken,Elif karnını açarak doktorun soğuk jeli karnına döküp aleti gezdirmesini heyecanla izledi. İçine dolan ağlama isteğini bastırmaya çalışşada pek başarılı olamıyordu. Ne kadar güçlü ve dik durmaya çalışsa olmuyordu işte. Giray'dan ayrıldığı günden bu yana bir buçuk ay olmuştu. Her şeyi sağlıklı düşünüp karar vermek için beklemişti. Sevdiği adamla yeni bir başlangıç yapacağı gün, saatleri, hatta saniyeleri bile sayacak duruma gelmişti. Fakat her şey alt üst olmuş kocasının gerçek hayatına bire bir şahit olmuştu. Onunla mutlu bir hayatın hayalini kurarken kocasının başka bir kadınla başka bir hayatı olabileceği aklının ucundan dahi geçmezdi. Şimdi ona ne kadar çok ihtiyacı vardı. Kimsesizliği hiç bu kadar canını yakmamıştı. Gözünden süzülen yaşla doktorun sesini işitmesi bir oldu.
"Kendini üzme bu kadar. Bak bebeğin gayet sağlıklı. " Eliyle ultrason ekranında bir noktayı işaret etti. Elif işaret edilen noktayı göre bilmek için hafifçe doğrulurken kadın onun heyecanlı haline gülümseyerek parmağı ile o minik noktayı gösterdi. "Bak tam burada. Henüz nokta kadar ama zamanla sağlıkla büyüyecek inşallah. Tabi bu birazda senin elinde. "Elif ekrandaki bakışlarını yanındaki doktora çevirerek endişe ile baktı. "Üzüntü, stres, ağır kaldırmak, ani hareket etmek yok. Bol, bol dinlenip, sağlıklı ve düzenli besleneceksin. En azından üç ayı atlatana kadar dikkat et canım. "Elif dolan gözleri ile başını hızla sallarken kadın korkan kızı rahatlatmak için mavi gözlerine bakarak fısıldarcasına konuştu. "Şimdi bu sesi iyi dinle bakalım belki endişelerini biraz olsun azaltır. " Kadın cihazda bir düğmeye dokununca odanın içini tuhaf bir ses kapladı. Önce ne olduğunu algılayamayan Elif sesleri dikkatle dinlediği zaman ne olduğunu kavraya bilmişti. Göz yaşları yanaklarından süzülürken heyecanla konuşmaya çalıştı.
"Bu... Bu bebeğimin kalp atışlarımı? " Başını olumlu anlamda sallayan kadın Elif'in mutluluğunu izlemeye koyuldu. Kızın göz yaşları bir süre sonra dinerken doktor cihazı kapatarak Elif'e kağıt havlu uzattı.
"Sen temizlen canım. Sonra çıka bilirsiniz ama dediklerime dikkat et. " Elif başını sallayarak doktorunu onayladı ve teşekkürlerini ileterek odadan çıkışını izledi. O küçük kalp atışlarını duyduğu an her şey değişmişti sanki Elif için. Acılı ve zor bir süreçten geçeceğini biliyordu ama bebeği için katlanacak ve ikisi için yeni bir hayat kuracaktı.
Kapının açılması ile çıkan doktora endişe ile yaklaştı ikili.
"Elif nasıl? Bebeğin durumu iyimi? "Doktor aynı anda değişik sorular soran ikiliye gülümseyerek bakıp konuşmaya başladı.
"Şu an için ikisinin durumunda iyi. Ama düşük riski devam ediyor. Onun için dikkat etmelisiniz. Üzüntü, stres yok. Düzenli ve sağlıklı beslenecek, ani hareketlerden kaçınacak ve düzenli olarak kontrollerine gelecek. Bol, bol dinlensin. Eğer kanaması artar sancılanırsa hemen hastaneye getirin.Aynı uyarıları hastamızada yaptım.Ama sizde dikkat edin. Şimdilik bu kadar. Çıkış işlemlerinizi yapabilirsiniz. "Doktor yanlarından ayrılırken Ziya Bey ve Talha rahat bir nefes aldı.
"Sen burada bekle ben işlemleri halledip geleyim Ziya Amca. "Ziya Bey, Talha'yı onaylayınca işlemler için giden genç adamdan sonra cebinden telefonunu çıkarttı ve bir numara tuşlayarak kısa bir konuşma yaptı. Telefonu cebine koyacaktı ki aklına gelen ayrıntıyla tekrar arama tuşuna bastı ve çalan telefonun açılmasını bekledi.
"Efendim Ziya. " Telefonun diğer ucundaki sesin öfkeli tonu Ziya Bey'in de canını sıkaraken adam sıkıntıyla konuştu.
"Nerdesin? "
"Evdeyim, ama cehennem deyim desem daha doğru olur sanırım! "
"Konuşmamız gerekiyor. Çok önemli. Bir kaç saat sonra sana mesaj atarım. Söyleye ceğim yerde buluşalım. "
"Tamam! " Ziya Bey telefonu kapatıp cebine koymuştuki Elif odadan çıktı. Dikkatle yürüyen kıza şefkatle bakan adam Talha'nın çıkış işlemleri için gittiğini söyleyerek çıkışa doğru yönlendirdi kızı. Araca geçen ikili ye Talha'da katılınca Ziya Bey, Elif için ayarladığı eve doğru sürmeye başladı aracını. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "Bir den oldu baba!Bir den dudaklarıma kapandı ben bile ne olduğunu anlayamadım! Ben Elif'i seviyorum. Ona böyle bir ihaneti yapmam!" Esra duydukları ile kıskançlıktan delirirken Ayten Hanım ve Gönül Hanım göz yaşları içinde vuku bulan olayı izliyordu. Elif'e bunu nasıl açıklayacaklarını düşünüyorlardı iki kadında. Salih Bey ise oğlunun sözleri ile dahada öfkelenmişti.
"Kes! Yazıklar olsun sana! Bu nasıl sevgi ha! Bu kadın benim evime kucağında çocukla geliyor ve çocuğun senden olduğunu söylüyor!"Öfkeli adam işaret parmağını kaldırarak uyarırcasına salladı. "Ben sana ne dedim Giray? Eğer Elif'e bir yanlış daha yaparsan sonu kötü olur demedim mi? Nasıl kendi ellerimle sana eş yaptıysam, kendi ellerimle de ayırmasını bilirim demedim mi?" Giray babasının öfkeyle söylediği sözleri pişmanlıkla dinlerken hayatının nasıl bu kadar karıştığını düşünüyordu. Taki Salih Bey'in son sözlerini işitene kadar. " Artık Elif diye bir karın yok Giray! Unut o kızı! Namusum ve şerefim üzerine yemin ederimki o kızı kanatlarım altına alıp başımda taşıyacağım. Ama sen karının nerde ve ne durumda olduğunu asla bilmeyeceksin! Bunun için elimden gelen her şeyi yapacağım! Sen o kızı hiç bir zaman hak etmedin! " Orta yaşlı adam omuzları düşmüş bir şekilde eve doğru ilerlerken karısı ve Gönül Hanım Salih Bey'in sözleri ile şok olmuşlardı. Oradaki üç kişi iyi biliyorduki Salih Bey verdiği karardan asla dönmezdi. Babasının söylediği sözler ve ettiği yemin Giray'ı daldığı düşüncelerden sıyırırken eve doğru uzaklaşan adamın arkasından koşarak koluna yapıştı ve panikle konuştu.
"Baba sen ne diyorsun Allah aşkına! Ne demek karın yok! Ben karımı seviyorum oda beni seviyor! Bizi ayıramazsın! Bu kadar acımasız olamazsın!"
"Sen sevgi nedir bilmiyorsun Giray! Eğer bilseydin o masum kızın gözünden dökülecek tek damla yaşa kıyamazdın. Ama sen naptın o kızı kendine aşık edip ömür boyu mutsuzluğa mahkum ettin! Şimdi Her şeyi daha iyi anlıyorum, sen Elif'i hiç sevmemişsin! "Arkasını dönerek işaret parmağını kaldırdı ve kucağındaki çocukla bekleyen kadını işaret ederek tiksinerek baktı. " Eğer gerçekten sevseydin bu kadın,kendinde benim kapıma dayanma hakkını bulamazdı!Demek ki ilk günden beri savunduğun doğruların gibi Elif'i hep bir vicdan yükü olarak görmüşsün sen!" Giray 'da artık sabrının taştığını ve öfkesinin daha çok kabardığını hissediyordu. Zaten bir buçuk aydır karısından haber alamıyordu. Sinirleri iyice laçkalaşmıştı. Üzerine bu olay ve babasının tavrı Giray'ı çıldırtma noktasına getirmişti.Sağlıklı düşünemiyordu ve bu da daha çok öfkelenmesine neden oluyordu. İçinde büyüyen öfkeyle hırsla saçlarını çekiştirip en sonunda patladı.
"Yeter! Gerçekten yeter baba! Abimi kaybettiğimizden beri benim üzerimde kurmaya çalıştığın otoriteden, baskıdan bıktım! Ne yaptıysan, ne istediysen sizi üzmemek için kabul ettim! Evet bir hata yaptım! O yarışa katılıp masum bir adamın ölümüne sebep oldum belki. "Gözleri acıyla parlarken işaret parmağı ile babasının göğsüne vurarak sözlerine devam etti. " Ama sen ne yaptın baba! Benim hatamın üzerine masum bir kızı benimle zorla nikahladın! Tamam ben suçluydum belki ama Elif'in suçu neydi? Evet Esra'yı sevmedim! Hem de hiç! Ama sırf bana uyguladığınız baskıya karşı birazda siz o duyguyu tadın istedim! Götüyorumki yine hata etmişim! Hatalar affedilmek için değil mi baba? Ben senin yaptığın hataları hep affettim! Sende hata ettin. Elif'i benimle zorla nikahladın. Belki biz hiç bir birimizi sevmeyecektik, söylesene o zaman ne yapacaktın baba?" Bu olanlar artık onun içinde fazlaydı. Her şeyi kendi istediği gibi şekillendiren babası yine hayatını şekillendirmeye çalışıyordu ama bu defa izin vermeyecekti. Elif'i ondan koparmasına müsade etmeyecekti. Derin bir nefesi ciğerlerine çekerek aynı öfkeyle devam etti. " Zorla bir sevda düşürdün bizim yüreklerimize, ama bu defa zorla söküp atmana izin vermeyeceğim! İşime, yaşam şeklime her şeyime müdehale ettin bu güne kadar ama artık etme! Ben aşık oldum! Ben o bakışlarında cennet çiçekleri açan kızı çok sevdim!"Omuzlarını kararlılıkla dikleştirerek keskin bir ses tonuyla devam etti. " Karım bana söz verdi. Mutlaka dönecek ve ben o gün onu da alıp gideceğim!" Kimse Giray'ın içinde biriktirdiklerini bilmiyordu. Sonunda dökülmüştü bütün biriktirdikleri. Ayten Hanım ve Gömül Hanım bir birlerine destek olmak için sıkıca sarılırken Esra en sonunda başardığı şeyin mutluluğu ile sırıtıyordu. Evet Giray'ın kendisini hiç sevmediğini söylemesi biraz gururunu kırmış olabilirdi ama şu an Salih denen adamdan aldığı intikam onu bile unutturuyordu. Biliyorduki Giray'la ayrılmasının en büyük etkeni bu adamdı ve yanılmamıştıda. Salih Bey ise oğlunun sözlerine ve onun için yaptığı onca şeye böyle bir tepki vermesine üzülsede üstünde durmamaya çalışarak cevap verdi Giray'a.
"İstediğin gibi olsun! Ben sana karışmayacağım ama karın bu durumu öğrenince seni kabul edeceğini mi zannediyorsun? Eğer öyle düşünüyorsan yanılıyorsun Giray! Elif ,işaret parmağı ile Esra'yı göstererek sözlerine devam etti. Bu kadın kadar gurursuz değil! Sana dönmeyecek! "Babasının sözlerindeki haklılığı elbetteki Giray'da biliyordu. Elif bu olanları da öğrenecek olursa bir daha yüzüne bile bakmazdı. Bildiği gerçekler canını yakarken son bir umut babasına çaresizce baktı.
"Bana bir kez olsun söz ver baba! Eğer Elif bana dönerse onu benden koparmayacaksın! Bu yaşadıklarımızı ondan saklamayacağım! Bu defa o hatayı yapmayacağım! Ben onsuz yaşayamam baba! " Orta yaşlı adam başını ağır bir şekilde sallayarak oğluna doğru bir adım attı.
"Tamam! Eğer karın dönerse işinize karışmayacağım. Ama eğer dönmezse benden onu bulmam için yardım isteme Giray! Kendi çabalarınla bulacaksın karını. Madem karını seviyorsun bakalım ne kadar dayana bileceksin onsuzluğa!" Adam sözlerini bitirince hızla eve girdi. Ayten Hanım ve Gönül Hanım da onu takip ederek eve girerken Giray esas öfkesinin sebebi olan kadına çevirdi bu defa ateş saçan bakışlarını. Bir Aslan'ın avına yaklaşması gibi ağır ve kararlı bir şekilde yaklaştı Esra'ya. Kız Giray'ın öfkeyle üzerine doğru yürümesinden tırsarak bir iki adım gerilerken adam sertçe kızın kolundan tutarak sarstı.
"Sen ne adi bir kadınmışsın lan! Ben sana hiç dokunmadım bile! Hangi cesaretle o bebeğin benden olduğunu söylersin? "Esra, Giray'ın kükreyişi ile yerinde sıçrarken kendinden emin bir şekilde gözlerine baktı. Kucağındaki çocuğun ağlaması kızı iyice sinirlendirirken bu defa Esra bağırdı.
"Hangi cesaretle öylemi? İçip, içip yatağıma girdiğin gece! Kazandığın yarışı ve başarılarını kutladığın gece!"Giray'ın gözleri şüphe ile kısılırken bakışları kısa süreliğine ağlayan bebeğe kaydı. Esmer erkek çocuğu korkuyla ağlarken adamın içi sızlamıştı. Bakışları bu defa Esra'ya dönünce onun alaylı gülüşü ile karşılaştı. "Tabi aynı gece başka başarılara da imza attığımız bariz bir şekilde ortada sevgilim! "
"Sakın bana sevgilim deme! "Sıktığı dişlerinin arasından tükürürcesine tıslayan adam sözlerine devam etti. "Sana inanmıyorum! Ben o gece kendimde bile değildim! Sana nasıl dokunacaktım! Babalık testi yaptıracağım!"Esra'nın yavaşça düşen yüznü görünce bu defa alaylı bakışlarını gönderme sırası ona geçmişti. Gözlerinin içi alayla parlarken aynı alaylı ifade ile konuştu. "Üstelik iki yıl neden bekledin? Madem bebeğin benim olduğuna emindin niye şimdiye kadar bekledin? Hamile olduğunu öğrendiğinde gelebilirdin sonuçta! "Giray kendine hakim olmaya çalışsada bir türlü olamıyordu. Esra ise çattığı kaşları ile öfkeyle çemkirdi.
"Ne demek istiyorsun sen? Ben önüne gelen adamla yatıyormuşum da bebeğimin kimden olduğunu bilmiyormuşum gibi davranıyorsun!" Giray tek kaşını alayla kaldırarak karşısındaki kadının yüzüne baktı. Kadın Giray'ın davranışlarından ve sözlerinden huzursuz olsada omuzlarını dikleştirerek meydan okudu. " Daha önce gelmedim çünkü bebeğimi aldırmandan korktum. Bu güne kadar gelmeme sebebim ise ben her şeyi kabullenip köşeme çekilmiştim. Taki gazetelerde senin köylü güzeli karınla düğün fotoğraflarını görene kadar. Ben bu bebekle bir köşeye atıldıysam sende karınla mutlu olamazsın Giray! Bana ve bebeğine sahip çıkacaksın! Şimdi istediğin testi yaptırabiliriz! " Giray dudaklarını hırsla dişleyerek kadının koluna yapıştı ve çekiştirerek bahçeden sürüklercesine çıkardı. Kadının söylenmelerini duymuyordu çünkü kendiyle hesaplaşmaya başlamıştı. Araba'nın yanına geldiklerinde kadının kucağındaki bebeği alarak Esra'yı arabaya iterek soktu ve bebeğide kucağına verdi. Mümkünü yoktu bu bebek kendisinden değildi. Ama kimsenin aklında şüpheye yer bırakmayacaktı. O testi yaptıracak herkese kanıtlayacaktı bu bebeğin babası olmadığını. Araca binen adam sert bir şekilde yola çıktı. Esra'nın nereye gidiyoruz tarzındaki sorularını yanıtsız bırakırken dikkatini yola vermeye çalıştı. Hızla ilerleyen araç kısa bir süre sonra büyük binanın önünde durunca Esra okuduğu tabela karşısında irileşen gözleri ile Giray'a döndü.
"Ne işimiz var burada? " Kadının korkudan irileşen gözleri ile gülümseyen Giray keyifle cevap verdi.
"Gerçekleri öğrenmeye geldik Esra! Bakalım bu bebek benim mi? "
"Gi... Giray benim doktorum hallederdi. Sen niye uğraşıyorsun ki şimdi bununla? " Giray emin olduğu şey karşısında Esra'nın hareketlerinden dolayı bir kez daha emin olmuştu.
"Olur mu Esra? Benim arkadaşım burada doktor, daha iyi ilgilenir ve daha çabuk sonuç alırız. "
"A...Ama Giray! " Adam artık sabrının sonuna gelerek birden kükredi.
"İn şu arabadan! "
Ziya Bey ve Talha, Elif'i hazırladıkları eve getirmiş, yanınada yaşlı bir kadını yardımcı olması için yerleştirmişti. Elif'in ihtiyacı olabilecek her şeyi de hazırlamayı ihmal etmemişlerdi. Kız bu duruma ne kadar itiraz etsede Ziya Bey toplantısı olduğunu bahane ederek evden çıkmış, Talha'da nöbeti olduğunu söyleyerek Ziya Bey'in arkasından ayrılmıştı. Elif ve yaşlı kadın bir başına kalınca bir müddet sonra kendilerini koyu bir sohbetin içinde bulmuşlardı. Yaşlı kadın Ziya Bey'in oğlu Ömer'in bakıcılığını yapmıştı küçükken. Elif bir kez daha minnet duymuştu bu babacan adama. Güvendiği birine emanet etmişti onu. Uzun bir sohbetin ardından kadın yemek hazırlamak için Elif'in yanından ayrılırken, Elifte oturduğu koltuğa uzanarak gözlerini huzursuz bir uykuya kapattı.
"Acil olan konu ne Ziya? Beni apar topar niye çağırdın buraya? " İki orta yaşlı adam bir birini süzerken Ziya Bey burukça gülümsedi.
"Biz seninle kaç senelik arkadaşız Salih? " Orta yaşlı adamın gözleri şüpheyle kısılırken cevap verdi arkadaşına.
"Arkadaş olduğumuzu unutup, kardeş gibi bu hayatın zorluklarına göğüs germeye başladık.Hesaplayamayacağım kadar uzun bir zaman doğrusu. " Ziya Bey bu defa yüzündeki tebessümle baktı Salih Bey'e.
"Doğru. Peki ben güvenilir bir insan mıyım kardeşim? " Salih Bey'in bu defa kaşları çatıldı.
"Ne yapmaya çalışıyorsun Ziya? Şimdi alacağım ayağımın altına haberin olsun! " Adamın kahverengi gözleri önündeki manzaraya dönerken cevap verdi. "Kendimden çok sana güvenirim ben Ziya! Kızım gibi gördüğüm gelinimi sana emanet ettikten sonra hâlâ benim güvenimimi sorguluyorsun? " Ziya Bey yüzünü buruşturarak bakışlarını arkadaşına çevirdi. Yurt dışında olduğu için Giray'ın düğününe katılamamıştı. Zaten daha öncesinden Elif'i tanımakta kısmet olmamıştı. Ama o gün tesadüf eseri Elif'e çarpmış ve olayların sonucunda Salih'in gelini Giray'ın eşi olduğunu öğrenmişti. Elif'i kızı gibi benimsemişken Salih Bey'in ricası üzerinede ona o zor günlerde sahip çıkmıştı.
"Bence pek güvenilir değilim ben Salih! " Salih Bey arkadaşının sözleri ile gerilirken telaşla konuştu.
"Bu ne demek Ziya? Yoksa Elif'in başına bir şey mi geldi!? " Yüzünü buruşturan adam arkadaşını daha fazla endişelendirmemek için sıkıntılı bir şekilde konuştu.
"İşte bende ondan bahsediyorum Salih! Her şeyi hallettik, Elif bu gün yuvasına kocasına tekrar döndü derken senin o sersem oğlun her şeyin içine etti." Salih Bey şaşkınca arkadaşına bakarken Ziya Bey devam etti. " Bu gün Elif evine dönmeye karar verdi. Size haber vermedim çünkü süpriz yapmak istedi. Ama esas süprizi kendisi yaşadı. Giray'ın bir çocuğu olduğunu öğrendi ve kocasını tamamen silmiş durumda. Hiç birinizin ona ulaşmasını istemiyor! Ve ben ona söz verdiğim halde yine senin yanında aldım soluğu. Sence güvenilir bir adam mıyım!? "
"Allah kahretsin! "Salih Bey yumruğunu öfkeyle arabanın kaportasına vururken endişe ile arkadaşına döndü. " Elif nasıl Ziya? İyi mi kızım? "
"Bilmiyorum. O çok yanlız Salih! Kimsesiz gibi hissediyor kendini. Kimseye yük olmak istemiyor. Onu koruyacağıma Giray'ın ona ulaşmaması için elimden gelen her şeyi yapacağıma söz verdim. Şirkette sağlıkçı olarak işe başlayacak. Daha önce ayarladığımız eve yerleştirdim. " Salih Bey düşünceli bir şekilde başını sallarken arkadaşı tekrar konuştu. "En önemlisi ise Elif hamile! "
"Ne! " Salih Bey'in gözleri şaşkınlıkla irileşirken içini büyük bir mutluluk kaplamıştı. "Nasıl hamile!?"
"Sence nasıl olabilir Salih? Sanki Giray'ı yaparken aynı işlemleri uygulamadın! Tövbe, tövbe, beni günaha sokuyorsun! " Salih Bey mutlulukla arkadaşına sarılırken bir tarafıda buruktu. Oğlu yine yapacağını yapmıştı. Şu an karşısında olsa bir kaşık suda boğa bilirdi. Arkadaşından ayrılırken Ziya Bey tekrar konuştu.
"Giray'ın öğrenmesini istemiyor ona göre dilini tut! Bir de düşük riski var."Salih Bey'in yüzü acıyla kasılırken olumlu anlamda başını salladı.
"Merak etme sen kardeşim. Madem bu kadar haltı yedi, artık kendi başının çaresine kendisi bakacak. Sen Elif'e verdiğin sözü yerine getir. Giray'ın ona ulaşmasını engelle. Birde Elif'e güvenilir yardımcı bir bayan tutmalıyız. Torunum ve kızım rahat etsin."
"Ben hallettim o işi. Çocukken Ömer'in bakıcısı olan kadını yerleştirdim. Biraz yaşlı ama güvenilir birisi merak etme. "Arkadaşının omzunu dostça sıkan adam minnetle baktı gözlerine.
"Senin hakkını nasıl öderim ben Ziya? " Ziya Bey boş ver dercesine elini sallarken Salih Bey devam etti. " Benim Elif'in yanında olmam lazım." Ziya Bey de bunun için çağırmıştı arkadaşını. Elif şu an kızgın olabilirdi belki ama sonra kızgınlığı geçecek ve kendini daha yanlız hissedecekti. Bunun bilinci ile ikili bir plan yaparak ayrıldılar.
Elif olay gününden bir kaç gün sonra gece telefonunun mesaj sesi ile uzandığı yataktan doğrulup telefonu eline aldı ve ekranındaki mesaj simgesine dokundu. Açılan mesaj la gözleri saf bir öfkeyle parladı.
"Daha ne kadar uzayacak bu ayrılık Cennet gözlüm! Sensiz geçen günlerim iki aya yaklaştı. Bu ayrılığı bitir ve ne olur dön artık!Yoksa verdiğim sözü tutamayıp seni bulup evimize getirmem an meselesi!" Elif elindeki telefonu sinirle sıkarken gözlerine dolan yaşlara lanet etti. Ağlamayacaktı, onun için daha fazla göz yaşı döküp hem bebeğini, hem kendini üzmek istemiyordu. O yüzden bu gece her şeyi bitirme kararı alarak mesaja karşılık vermek için tuşlara dokundu.
"Dönmem için beni seven bir yüreğe ihtiyacım vardı ve ben o yüreği hep var zannettim taki günler önce kucağında bir bebekle, yuvam dediğim evde, kocam dediğim adamın yanında o kadını görene kadar. Şimdi söyle dönüp ne yapacağım? Kaldığım yerden mi devam edeceğim hayatıma, yoksa sana kandığım yerden mi? Hani sen tecrübelisindir bu konularda, beni sevdiğini söyleyen o dudakların, hangi tadı aradı haram kılınan başka dudaklarda? Ben sana dönmeyeceğim Giray! Sen bizi bitirdin! Ben her şeye, aramızda yatan babamın ölüsüne rağmen seni affedip sana döndüm ama sen bizi bir kez daha bitirdin! Hemde en ağır, en kapanmaz yaraları yüreğime açarak beni ikinci defa kimsesizliğe mahkum ettin! Beni bir daha arama, sorma, hayatına hiç girmemişim gibi davran. Hani hep diyordun ya vicdan yüküm diye, seni o yükten kurtarıyorum, yüreğimdeki sevdamdan azat ettim seni!"
Giray telefonundan gelen mesaj sesi ile heyecanla mesajı açarken okuduğu sözler adeta dünyasını başına yıkmıştı. Hemen karısının numarasını tuşlayarak konuşmak istesede telesekreterin sesi ile telefonu hırsla fırlattı. İzin vermeyecekti! Ne olursa olsun onu terk etmesine, ikisini bitirmesine izin vermeyecekti. Nereye giderse gitsin ne yaparsa yapsın karısını bulacak bir daha asla yanından ayrılmasına izin vermeyecekti. Onu bulması aylar, yıllarda sürse vazgeçmeyecekti.Odasında yaralı bir aslan misali sağa sola saldırırken öfkeyle etrafı dağıtıyordu. Eline geçen abajuru yere hırsla çarptı.Esra'ya lanetler yağdırırken babalık testinin sonuçlarının bir an önce çıkmasını diledi. Kendi emindi ama Elif'i ikna etmenin başka yolu yoktu.
Çıkan gürültüler Salih Bey ve Ayten Hanım'ı uykusundan ederken karısının endişe ile yataktan kalkmasını izleyen Salih Bey sert bir ses tonu ile karısına seslendi.
"Yat yerine! "Kadın gürültülerin oğlunun odasından geldiğinin bilinciyle telaşla konuştu.
"Yapma Salih! Bir şey olmuş belliki! " Adam ağır bir şekilde yataktan kalkarak karısının karşısına dikildi ve mavi gözlerine kararlı bir şekilde baktı.
"Beni çıldırtmayın Ayten! Belliki karısının dönmeyeceğini öğrendi ondan böyle kuduz köpekler gibi etrafına saldırıyor! Sende hiç bir yere gitmiyorsun! Geç yat yerine! " Ayten Hanım iki arada kalmanın acısı ile dolan gözlerini saklamadan baktı kocasına ve kırgınca konuştu.
"Yeter Salih! Düşmanın değil oğlun o senin! Evet hata yaptı hem de bir çok kez! Ama sende hata yapıyorsun ve bu hatan bize oğlumuzu kaybettirecek görmüyor musun?Zulüm etmeyi bırak! Oğlun karısına aşık, onu seviyor anla artık! Elif'in yerini söyle de karısıyla arasındaki sorunu halletsinler. Onların sorununa müdahale etme artık! " Orta yaşlı adamın gözleri de öfkeyle parlıyordu artık. Ne yapmaya çalıştığını göremeyecek kadar bencil mi olmuştu karısı ve oğlu? Bu kadar suçlamanın başka bir açıklaması olamazdı.
"Esas size yeter be! Ne yapsam yaranamıyorum kadın!" Ayten Hanım korkuyla yerinde sıçrarken Salih Bey sakin olmaya çalışarak odanın içerisinde bir kaç tur attı. Fakat ne yukardan gelen kırılma sesleri ne de Ayten Hanım'ın hıçkırıkları sakinleşmesine yardımcı olmuyordu. Öfkeyle nefesini bıraktı. " Ne yapsaydım ha!? Ne yapsaydım? Elif her şeyi öğrenmiş! Oğlunu affedip yuvasını kurtarmaya geldiği gün hemde. Ama senin şımarık oğlunun uçkuru yüzünden başına gelenleri duyması, kızı bu defa dönülmeyecek bir yola itmiş! Elif, Giray'ı istemiyor artık! Haklıda! "Ayten Hanım öğrendiklerinden sonra elini ağzına kapayarak sessizce göz yaşlarını akıtmaya başladı. "Öyle bir durumdaki kız, Giray'ın onu bulmasını istemiyor. Oğlun yüzünden bizden bile kaçıyor Ayten! Eğer Giray ona ulaşacak olursa bu şehri bile terk edeceğini söylemiş! Ben bu riski göze alamam! Kızım ve torunum bilmediğim bir şehirde yaşam mücadelesi verecekse bu acıya bu vebale katlanacaksan buyur oğlun orada Ayten! " Kadının kaşları hızla çatılırken şaşkınlıktan ne diyeceğini bilememişti. " Eğer senin o şımarık oğluna yerini söylersem, yine ona istediğini vermiş olacağım. Hiç bir şey değişmeyecek. Madem karısını seviyor, kendi arayıp bulsunki aşkının ve karısının değerini bilsin! Ama ben yinede oğluma söylerim, dayanamam diyorsan bu defa Elif'i yanlız bırakmam. Onu da alır kimsenin bulamayacağı bir yere yerleşirim. Gelinim ve torunumla kalan ömrümü sakin bir şekilde geçiririm! Sende burada oğlunla ne halt yiyorsan ye kadın! "Ayten Hanım torun lafını duyduğundan beri girdiği şoktan çıkamamıştı. Salih Bey'in son sözleri sesinin biraz daha yükselmesine sebep olunca daldığı düşüncelerden sıçrayarak çıktı. Islak gözlerini kırpıştıran kadın hızla kocasına yaklaşarak ellerini tuttu sıkıca.
"Salih ne torunu! Sen ciddimisin!? "Adam sabır çekercesine başını sağa sola oynattı. Onca azardan, tehditten sonra karısının tek odak noktasının torunu olması ve şaşkın bir şekilde kendinden cevap beklemesi Salih Bey'in tüm öfkesini tuzla buz etmişti. Başını olumlu anlamda sallayan adam burukça gülümsedi.
"Evet Ayten torun! "Kadın ağzından kaçacak çığlığı engellemek için ellerini hızla dudaklarına götürdü. Salih Bey onun bu hareketi ile kızsamı, gülsemi bilemedi. Biraz önce oğlu için esip gürleyen kadın gitmiş, yerine mutluluk sarhoşu bir kadın gelmişti. Torun baldan tatlıdır dedikleri bu olsa gerekti.
"Beni kızıma götür Salih! Onun bana ihtiyacı vardır! "Tekrar kocasının ellerini sıkıca kavrayarak göz yaşları içinde kahverengi gözlerine baktı. "Turgay'ın ruhunun üzerine söz veriyorum Giray'a, Elif'in yerini söylemeyeceğim! " Orta yaşlı adam karısını göğsüne çekerek sıkıca sarıldı ve başına bir öpücük bıraktı. Hâlâ üst kattan gelen seslerle homurdanarak karısını kendinden uzaklaştırıp çenesinden tuttu ve mavi gözlerine aşkla baktı.
"Önce yukarıdaki deliyle konuşayım,derdi neymiş anlayım, sonra uzun, uzun anlatırım ben sana olanları. "Ayten Hanım kocasının sözleri ile başını olumlu anlamda sallarken adam çoktan kapıya yönelmişti. Nasıl hayır diye bilirdiki bu kadına? O mavi gözleri ile şaşkın, şaşkın bakışı yok mu kalbini sıcacık yapıyordu. Hele birde kaybettikleri oğlunun üzerine söz vermesi Salih Bey'i en çokta o sözler ikna etmişti. Karısı kolay, kolay ölen oğlunu gündeme getirmez kimseye hatırlatıp acılarını perçinlemezdi. Acısını kendi içinde yaşardı. Bu gece ilk defa böyle bir şey yapmış Koray'ın ruhunun üzerine söz vermişti. O an o mavi gözlerinde yıllar önce gördüğü acıyı gördüğüne yemin edebilirdi adam. Zaten bu sebepten tamam demişti karısına da. Onun o naif kalbinin daha fazla üzülmesini, kırılmasını istemiyordu.
Giray'ın odasına geldiğinde derin bir nefes alarak kapının koluna uzanıp açtı.İçeri girmesi ile ayaklarının ucuna ne olduğunu anlamadığı elektronik bir cismin düşmesi bir oldu. Bakışlarını öfkeden deliye dönen oğluna çevirdi ve sakince konuştu.
"Ne oluyor gece, gece? Delirdin mi oğlum sen? " Giray babasının sorusuna bi an kahkahalarla gülmek istedi. Delirmiş miydi evet! Belki de deli bile demek az kalırdı şu anki ruh haline. Her şeyi yakıp, yıkmak sonunda da karısının kollarında can bulmak istiyordu. Burnuna dolan o bin bir çeşit çiçek kokusunu istiyordu! Sıcak ellerinin arasına ilişen o soğuk elleri istiyordu. Güneşi kıskandıran gülüşü, Sidelyalar açan bakışları istiyordu. Ona sevmeyi öğreten o küçük kalbi, en önemlisi Cennet'ini geri istiyordu. Öfkeden kan çanağına dönen gözlerini babasının kendisi ile aynı renk olan kahverengi harelerine çevirdi.
"Elif gitti! Bana sevmeyi öğreten o küçük kız, karım beni bu defa dönmemek üzere terk etti baba! " Yaşlar gözünden dökülmeye başlarken yıkılmış bir şekilde yere çöktü. Başını elleri arasına alarak kendinden geçmişcesine fısıldadı. " Ben nerde hata yaptım baba! Allah'ın en günahkar kulumuyumda bana bunca acıyı reva görüyor!? " Salih Bey ağır adımlarla oğluna yaklaştı ve onun gibi yere çökerek karşısına oturdu. Oğlunun haline içi parçalansa da bu defa kararlıydı. Bu defa her istediğinde yanında olan, ona doğru yolu gösteren, sırtını dayadığı babası olmayacaktı. Bu zamana kadar hep mutlu olması için yaptığı hataları görmezden gelmiş, yada hep düzelten kendisi olmuştu. Belkide tüm bunları yaparken en büyük hatayı yapan kendisi olmuş oğlunu kolay yoldan istediği şeyleri elde etmeye alıştırmıştı. Ama bu defa oda hata yapmayacaktı.Giray kendi ayakları üzerinde duracak, bazı şeyleri kendisi başaracaktı. Hayatın gerçeklerini öğrenecek, aşkın ateşi ile pişecek, karısını kendisi bulup onu aşkına inandıracaktı. Hepsi bu acıdan nasibini alsada, katlanacak zor olanı başaracaklardı. Bu defa kolaya kaçmak yoktu. Tüm bunları bir kez daha kendine hatırlatarak oğlunun acısı karşısında güçlü durmaya çalıştı. Giray'ın elleri arasındaki başını tutarak kaldırdı ve yüzünü iri elleri arasına alarak gözlerine bakmasını sağladı.
"Allah'a ve Kaderine isyan etme evlat günahtır! Kader bir noktadan sonra insanın kendi elindedir oğlum. O noktadan sonra gideceğimiz yolu biz belirleriz. Sen bu yolu iki yıl önce belirlemişsin! Bunun vebalini ne kaderine, ne karına yükleyebilirsin! " Oğlunun başını bırakarak saçlarını sıvazladı. Giray ellerini gözlerine bastırarak gözyaşlarını silip, karısının söylediklerini anlattı ve yalvarırcasına medet umdu.
"Baba! Yardım et! Ben karımı görmek istiyorum! Biliyorum sen biliyorsun nerede olduğunu, ne olur yardım et! " Salih Bey başını olumsuz anlamda sallayarak derin bir nefes aldı.
"Ben yerini söylesemde bir şey değişmeyecek oğlum. Senin Esra denen o kadından bir çocuğun var. Karını tanımıyor musun? Bir bebeği kendisi yüzünden, babasız bırakacak kadar vicdansızmı benim gelinim?" Evet belki Elif'in bu konudaki düşüncelerini net olarak bilmiyordu ama eğer gelinini biraz olsun tanıyorsa, kendini ve bebeğini düşünmeden o çocuğu düşünerek karar verebilecek bir karakterdeydi Elif. Giray başını olumsuz anlamda sallayarak bağırdı.
"O çocuk benden değil!"
"Tamam. Kendinde söylüyorsun tek konu o çocuk değil,karın kendisini aldattığını düşünüyor. Bu o kadının seni öpmesini, yada senin onu öpmeni değiştirmez! Üstelik o çocuğun senin olmadığını kanıtlayacak, karının karşısına çıkacak bir delilin varmı? Ne biliyorsun o çocuğun senden olmadığını? "Giray öfkeyle saçlarını çekiştirerek kükredi.
"O kadını ben öpmedim! Benim onunla ilişkim Elif'in bu eve geldiği gün bitti. O çocuğun ve ya başka bir çocuğun benden olma ihtimali yok! Bunu karıma ve size kanıtlaya bilirim! " Salih Bey işittiği sözlerle gerilirken kaşları hızla çatıldı ve oğluna şüpheyle baktı.
"Ne demek o çocuk ve başka bir çocuğun senden olma ihtimali yok!? Sen ne dediğinin farkında mısın Giray!? "
"Evet! Farkındayım! Çünkü benim Çocuğumun olması imkansız baba! "
OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM (:
Yitenumutlar
|
0% |