Yeni Üyelik
6.
Bölüm
@yitenumutlar

Multimedia -Bölüm şarkısı : Barış Manço ( Gibi Gibi)

 

Elif alnına değen dudaklarla ne yapacağını şaşırmıştı. İlk defa böyle bir şey başına geliyor, nasıl tepki vereceğini bilemiyordu. Titreyen elleri ile tuttuğu fotoğrafları masanın üzerindeki ufak kutuya yavaşça bıraktı. Giray çoktan geri çekilmiş bir şeyler söylüyordu. Fakat Elif'in küçük, ürkek kalbi sanki kulaklarında atıyordu bu yüzden hiç bir şey anlayamıyordu. Küçük bedenini basan heyecanın verdiği tepki ile yanındaki masaya tutunma ihtiyacı duydu. Ama titreyen elleri masadaki sürahiye çarpmış ve olan olmuştu. Çarpmanın etkisi ile yere düşen ve büyük bir gürültü ile parçalanan sürahi Elif'i kendine getirmeye yetmişti. Utançla dudaklarını ısırıp hızla yere eğildi. Giray karşısındaki kızın tuhaf hareketlerine anlam veremezken kırılan sürahi ve telaşla onu toplamaya çalışan kıza bakarak konuştu.

 

"Elif sen gerçekten iyi misin? Hem bırak şunları toplamayı bir yerine bir şey olacak." Hâlâ yerdeki cam kırıkları ile uğraşan kıza baktı dikkatle niye böyle tuhaf davranıyordu ki diye düşünmeden edemedi. Yüzü kızarmış ve küçük elleri hala titriyordu. O an Elif başını kaldırınca göz göze geldiler. Fakat Elif içinden çıkamadığı atmosferden dolayı bakışlarını kaçırarak konuştu.

 

"Bir şey olmaz merak etme. Hem gayet iyiyim ben. Se...sen bahçeye geç en iyisi arkadaşına ayıp olmasın." Giray işittiği sözlerle birazda olsa bozulmuştu. Demek küçük hanım ondan rahatsız olmuş bütün bu tuhaf halleri onun için diye düşünürken Elif'ten küçük bir inilti kopmuş ve Giray anında daldığı düşüncelerden sıyrılarak başını yere eğmişti. Gördüğü görüntü ile mutfak tezgahından kaptığı peçeteyi hızla eğilerek kızın kesilen eline bastırdı.

 

"Ben sana demedim mi bırak onlarla uğraşmayı diye? Olacağı buydu işte. Hayır anlamıyorum ki kafanın dikine gidince eline ne geçti? Madem bu kadar sakarsın ne demeye dokunuyorsun cam parçalarına?", Giray biraz önce düşündüklerinin siniri ile Elif'e yüklenirken yeşil gözler yaşlarla dolu bir şekilde Giray'ın kahverengi gözlerini buldu. Elif neler olduğunu anlamıyordu. Küçük kalbi hiç bu kadar hızlı atmamıştı. Sanki durmaksızın koşmuşcasına çeperlerini parçalayıp yerinden çıkacakmış gibiydi. Her şey o küçük buse ile olmuştu. Sahi, ne oluyordu kendisine? Vücudunun verdiği tepkilere alışık değildi. Ne anlama geliyor bilmiyordu. Elleri niye titriyordu? Vücudundaki yanmada nereden çıkmıştı? Oysa Elif yaz günlerinin kavurucu sıcaklığında bile üşüdüğü zamanları bilirdi. Peki ya bu kafeste tutsak küçük bir kuş misali atan ürkek yüreğinin derdi neydi? Giray'ın tuttuğu elini sıcak avuçlardan kurtarıp göğsüne bastırmamak için zor tutuyordu kendini. Bu sırada Gönül Hanım ve Demir evden gelen gürültü ile göz göze geldi. İkisi de bir birine korkarak bakıyor ne tepki vereceklerini bilmiyorlardı. Sonunda Gönül Hanım panikle konuştu.

 

"Kalk Demir kalk! Vallahi bir birine girdi bunlar. Allah verse de Giray kıza bir şey yapmadan yetişsek." Demir muzip bir şekilde konuştu.

 

"Vallahi Gönül Teyze sen terlik atarınla çözersin bu durumu. Altın madalya vermeliler bu dalda sana. Uzun mesafe terlik atar Gönül İnce yılın Dünya şampiyonu ." derken tembel hareketlerle yerinden kalkarken Gönül Hanım tekrar söylenmeye başladı.

 

" Zevzek ne olacak! Yürü birazdan o terlik üst dudağını da patlatacak." diye tehdidini savururken Demir yanındaki kadının yanağından küçük bir makas alarak konuştu.

 

"Şahsen terlikle patlayan bir dudak yerine Asya'nın öperken ısırarak patlattığı dudağı tercih ederim. Terlik atar Gönül Hanım." Gönül Hanım işittiği sözler ile yüzünü buruşturdu.

 

"Terbiyesiz. Ayol kudurdun mu? Anan sayılırım ben senin. Nasıl konuşma o öyle." diye kendi kendine söylenerek hızlı adımlarla bahçeye açılan mutfak kapısına doğru ilerledi. Elif'in sesini işitmesi ile Demir'i de durdurarak dinlemeye başladı.

 

Vücudunun tepkilerine daha fazla dayanamayan Elif sağ elini Göğsüne bastırarak konuşmaya başladı.

 

"Neden bu kadar hızlısın? Ben hiç bir şey anlamadım bu işten. Sanki yanlış bir şey yapıyor gibi ürkeksin." Giray,Elif'in eli göğsünde konuşmasına anlamsızca bakıyordu. Kime diyordu ki şimdi bu sözleri? Acaba bana mı diyor diye düşünüp verecek cevap ararken dışarı da ise Gönül Hanım ve Demir işittikleri sözlere anlam yüklemeye çalışıyorlardı. Elif bir iç çekişten sonra devam etti sözlerine.

 

"Üstelik sığdıramıyorum içime seni. Neden yerinden çıkmak için bu kadar çaba harcıyorsun?" Gözünden damlayan yaşlar eşliğinde tekrar konuştu. " Kötü bir şey mi bana yaptığın?" Yüreğine sanki ateşler bırakıyorlar ve bir yangın yaratıyorlardı. İçinde yanmaya başlayan ateşin korkusu ile tekrar konuşmaya başladı. " Ben bu kadar büyük bir şeyle baş edemem. Hem çıkma içimden. Kötü şeyler olacak biliyorum." diyerek elbisesini avuçları içinde sıkmaya başladı. İçinde öyle büyük bir yangın başlamıştı ki sanki dünya üzerindeki hiç bir su bu ateşe fayda etmeyecek gibiydi. Giray Elif'teki tuhaflığa anlam veremiyordu. Hem biraz önce git diyordu şimdi sanki kal der gibi konuşuyordu. Yüzünü buruşturup konuştu.

 

"Elif çıkayım mı? Kalayım mı? Sende bir karar ver." Çatılı kaşları ile yerinden kalkarak dolaptan bir yara bandı alıp kesik olan avuç içine yapıştırdı. Demir ve Gönül Hanım irileşmiş gözlerle bir birine bakarken Demir şaşkınca sordu.

 

"Gönül Teyze sende duydun mu benim duyduklarımı? Ne girmesi ne çıkması ne yapıyor bunlar orada?" Gönül Hanım dudaklarını ısırarak sol elinin üstünü sağ avucunun içine vurarak yerinde dolanmaya başladı.

 

"Ay Demir bana bir şeyler oluyor oğlum. Neyi sığdıramıyor bu kız içine? Bu Makaryos, kötü olan ne yapıyor kıza?" Demir omuzlarını silkerek fısıltı eşliğinde tekrar konuştu.

 

"Ummadık taş baş yararmış Gönül Teyzem. Sen beni kara listeye alacağına bu bir yerlere girip çıkma meraklısı herifi alsaydın şimdi burada ahlanıp vahlanmazdın." Dediği esnada içeriden bir çığlık geldi.

 

Elif,Giray'ın avucuna uyguladığı baskıdan dolayı hisleri ile olan savaşından kurtulmuştu. Fakat Giray'ın yapıştırmaya çalıştığı bant ile canının acısından bir çığlık kopardı.

 

"Ay yavaş ol çok canımı yaktın." Giray başını sabır dilercesine iki tarafa sallayarak konuştu.

 

"Sende biraz bana yardımcı olsan diyorum. Sonuçta sen açmadan ben bu gördüğün şeyi..." derken yara bandını göstererek devam etti sözlerine "...oraya nasıl yapıştırayım? Zorlayınca da canımı acıttın diye şikayet ediyorsun." Elif'in can acısı ile çekip arkasına sakladığı elini işaret ederek sözlerine devam etti. " Ya şimdi kendin yavaşça açarsın, yada ben zorla açmasını bilirim." Elif tekrar canın acımasının korkarak gözlerini kırpıştırarak konuştu.

 

"Canımı çok acıtmayacaksın değil mi?" Karşısında ki adam gözlerini devirerek kendi duyabileceği bir şekilde söylendi.

 

"Sanki gerdeğe giriyoruz."dedikten sonra Elif'in şaşkın ve korkak bakışları ile karşılaşınca söylediği şeyi sadece kendinin duymadığını anlamış oldu. İçinden kızın haline gülerken söylenmeyi de ihmal etmedi.

 

"Ne ne bakıyorsun öyle? Her kızın başına gelecek kaçınılmaz son." diyerek kaşlarını kaldırdı ve kızın eline uzandı. Daha fazla dayanamayan Gönül Hanım işittiği sözlerin verdiği telaşla mutfak kapısına yöneldi görüntüsüz film gibi dinlemişlerdi her şeyi.

 

"Ay Demir ben içeri giriyorum evladım. Ay ben ne derim Salih Bey'e? Vay benim başıma gelenler." Demir kadının haline üzülerek önüne geçti.

 

"Dur Ayten Teyze. İçeride ne durumdalar bilmiyoruz. Şimdi çıplaklarsa filan senin kalbine iner mazallah." Gönül Hanım hırsla terliği eline alarak Demir'in koluna sertçe vurdu.

 

"Terbiyesiz çıplaklarmış. Çıplak olsalar seni sokar mıyım ben zaten her şey kabak gibi meydandayken. Kızı anadan üryan senin karşına mı dikeceğim?" Demir kolunu ovarken bir yandan da işittiği sözleri düşünüp karşısında ki kadına hak vererek omuz silkip konuştu.

 

"Haklısın tamam sen gir o zaman." Gönül Hanım,Demir'in sözlerini bitirip kapıyı işaret etmesi ile elindeki terliği daha sıkı kavrayıp içinden duâlar ederek hızla içeri girdi ve terliği sallayarak konuşmaya başladı.

 

"Seni utanmaz seni. Yazıklar olsun sana Giray hiç beklemezdim senden oğlum. Sen Baba'nın verdiği sözü bu kadar çabuk nasıl unutursun? Ben şimdi ne derim annenlere?" Sitemli sözlerini bu defa Elif'e yöneltti. "Sana da yazıklar olsun kızım senden hiç beklemezdim doğrusu." Sen derken terlikle rastgele bir yeri gösterip sözlerine devam etti. " Buna nasıl güvenirsin? Hem de bu yaşta." Elif ve Giray şaşkınca bir birine bakarken dışarıda Demir'de iyice meraklanmıştı. Giray olanlara anlam veremeyince konuşmaya başladı.

 

"Gönül Teyze,sen ne saçmalıyorsun Allah aşkına? Üstelik şu gözlerini de açar mısın?" Gönül Hanım işittiği sözlerin paniği ile ellerini hızla yüzüne kapadı.

 

"Ay ne açması? Siz açacağınız kadar açılıp saçılmışsınız zaten. Ben bu tabloyu görüp günaha giremem." Elif şaşkınca kadına baktı. Acaba tansiyonu filan mı vardı? Bu saçmalıklara bir açıklama bulamıyordu çünkü. Kadının yanına yavaş adımlarla ilerleyip yüzündeki ellerine dokunarak konuştu.

 

"İyi misin Gönül Teyze?" Kadın beklemediği hareketle tiz bir sesle konuşurken gözlerini de açmış bulundu.

 

"Bir de iyi misin diye soruyorlar. Sayenizde..." derken yavaşça açtığı gözleri ile karşısında kendisine şaşkınca bakan ikiliyi süzerek her şeyin normal olduğunu anlayınca sözlerine devam etti. "... yüreğime inecekti. Yine bir birinize girdiniz sandım." Demir daha fazla dayanamayıp ne olursa olsun diyerek konuşarak içeri daldı.

 

"Yahu giren çıkmıyor ne mutfakmış arkadaş!" Arkadaşının ve Elif'in durumlarına bakarak şaşkınca kaşlarını çattı ve Gönül Hanıma dönüp konuşmaya başladı.

 

"E Gönül Teyze bunlar giyinik." Gönül Hanımın kaş göz işaretine aldırmadan çektiği sandalyeye rahatça oturarak sağ bacağını,sol bacağının üzerine atıp pişkince sırıtarak sözlerine devam etti. "Hani bunlar mutfak fantezisi yapıyordu. Elif anadan üryan sen görme diye beni içeri sokmadın. Üstelik hangi ara giyindi bunlar?" Gönül Hanım sinirli bakışlarını yollarken Demir'e karşısında ki iki gençte şaşkın bakışlarla bu ikiliyi izliyordu. "İki saattir direk oldum dışarıda." Giray'ın sinirli bakışlarını görünce hemen kendini savundu. Ellerini ben masumum dercesine kaldırıp sözlerine devam etti.

 

"Hiç boşuna bakma öyle kardeşim. Bir gürültü duyduk, yine bir birinize girdiniz sandık. Ama kapıya geldiğimizde tuhaf tuhaf konuşuyorsunuz. Gireyim mi? Çıkayım mı? Canımı acıtıyorsun, sakın içimden çıkma. Kusura bakmada görüntü yok ses var konuşmanızda gayet yanlış anlaşılmaya müsait yani." Giray tezgahtan kaptığı kağıt havlu rulosunu arkadaşına fırlatırken bir yandan da söyleniyordu.

 

"Allah belanı versin lan." Gönül Hanım'a da kısa bir bakış atıp sinirle konuşmasına devam etti. "Şu düşündüğünüz şeylere bak. Ben böyle bir şey yapacak biri miyim?" Çattığı kaşları ile ikiliye baktı. Gönül Hanım dudaklarını ısırırken Demir sıkıntı ile başını kaşıyordu. Elif'e ufak bir bakış attığında kırmızının her tonunu şu an beyaz teninde taşıdığına yemin edebilirdi. Gönül Hanım'ın bir şeyler söyleme çabalarını fark edince elini susmasını ister gibi kaldırarak söylenmelerine devam etti. "Sakın Gönül Teyze sakın konuşayım deme kalbini kırarım. Elif'e karşı yaptığım her hareketten bir anlam çıkarmaya kalkmayın." Elif'e dönerek kesilen elini hırsla kavrayıp karşılarındaki ikiliye doğru kaldırdı. Bu ani hareketle Elif'in canı yansa da belli etmemeye çalıştı. Çünkü Giray çok sinirli görünüyordu. Onun sinirini üstüne çekmeye ise hiç niyeti yoktu. Elinin sıkılması ile canın acısından gözleri yaşarırken Giray tekrar konuşmaya başladı.

 

" Onca saçmalığı çıkarmanızın sebebi bu lanet olasıca kesik. Şimdi o nasıl oldu diye merak edersiniz siz tabi, laf dinlemeyen, sakar, inatçı Elif Hanım sürahiye çarptı kırılan sürahinin parçalarını toplarken de elini derin bir şekilde kesmeyi becerdi. Umarım açıklayıcı olmuştur ve merakınızı giderebilmişimdir." İkiliye bakarak son sözlerini söyledi. "Düşündüğünüz şeyleri Elif ile yaşayacak kadar alçalmadım. Ne kadar küçük bir kızla evlendirseniz de Elif'e o gözle bakacak kadar düşmedim. O daha bir çocuk. Ben sadece mutlu olacağı bir hediye vermek istemiştim. Kimsesizliğini bir nebze unutabileceği bir hediye. Ben nasıl onunla bu evliliği yapmaya mecburdusam oda bu evde kalmaya mecbur. Çünkü kimsesi yok ve ben bize sığınmış zavallı bir kız için hayatımı mahfetsem de o gözle bakmıyorum." Elif yaşı küçük olsa da bazı şeyleri gayet net anlayacak kadar zeki bir kızdı. İşittiği sözler,Giray'ın bu gün yaptıklarının ona acımasından kaynaklandığını bir tokat misali yüzüne çarptı. Gözlerine dolan yaşları zorlukla zapt ederken elinin hala Giray'ın avuçlarında olmasının verdiği huzursuzlukla yavaşça elini çekti. Avuçlarından sıyrılan elle Giray yanındaki kıza dönerken Elif çoktan konuşmaya başlamıştı bile.

 

"Yeter lütfen ben utanılacak ve acınacak durumdayım. Bunun farkındayım fakat elimden bir şey gelmiyor. Çünkü Giray abinin de dediği gibi yaşım küçük bu yüzden sizin bana acıyarak bakmanıza ve benim bu evde sığıntı gibi hissetmemdeki en büyük sebep yaşımın küçük olması. Reşit olsaydım ne kimseye muhtaç olurdum ne de acınacak halde olurdum. Bu yüzden senin başına daha fazla iş açmayacağım reşit olduğum zaman ister resmi nikahlı,ister dini nikahlı karın olayım seni özgür bırakacağım." Giray'ın bakışlarında ki tuhaflığı çözemese de yanından hırsla geçerek merdivenlere ilerledi. Herkes Elif'in sözlerine şok olmuştu. Kimse böyle bir çıkış beklemezken Giray kaşlarını çatarak işaret parmağını kaldırıp sert sözleri ile karşısındaki patavatsız ikiliyi hedef aldı.

 

"Yaptığınızı beğendiniz mi? Sizin patavatsızlığınız yüzünden kız utandı ve olan yine bana oldu." Demir koyu renk pantolonunda sanki görünmeyen tozlar varmışcasına elinin tersi ile çırparken,Gönül Hanım bu tatsız olayın başlangıcı olan cam kırıklarını temizlemeye yönelmişti. İkilinin umursamaz haline daha da sinirlenen Giray adeta kükrerken ikisi de resmen yerinden sıçramıştı.

 

"Bana bakın,bir daha sakın gerekmedikçe benim işlerime karışmayın. Şimdi Elif bu olanları babama anlatır da benim yurt dışı hayalim yatarsa ikinizin de elimden çekeceği var." Demir şaşkınca arkadaşına baktı. Ne yani kendileri tuhaf, tuhaf konuşurken bir şey yokta onlar bu konuşmayı yanlış anlayınca mı suçtu? Çenesini tutamayıp sinirli olan arkadaşının gazabını üzerine çekmeyi tekrar başardı.

 

"Şimdi suç bizim mi oldu Giray Bey? Sen mutfakta kızı sıkıştırırken bir şey yoktu ama!" Gönül Hanım da Demir'i onaylarca başını sallayınca olan oldu. Giray fevri bir hareketle Demir'in yakasına yapışıp konuşmaya başladı.

 

" Lan ne sıkıştırması? Ben sen miyim sapık herif. Hiç işim yok mutfak fantazisi yapacağım. Aklın fikrin uçkurunda. Herkesi de kendin gibi görüyorsun bu yüzden." Demir arkadaşının bir şey yapmayacağını bildiği için pişkince sırıtarak sordu.

 

"Doğruyu söyle lan. Benim tanıdığım Giray bir öpücük çalmıştır en azından. Hem Elif niye pancar gibi kızardı iki laf için. Kesin bir şey yaptın kıza." Giray, Elif'in alnına bıraktığı buse ile hareketlerinde ki değişimi elbetteki fark etmişti. O utangaç hâlini hatırlayınca yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Tabi ki bu Demir'in Gözünden kaçmamıştı.

 

"Bak Gönül Teyzem görüyor musun nasılda sırıtıyor var bunda bir şey kesin bir haltlar yedi bu." Gönül Hanım Giray'a şüphe ile bakınca Giray kendini savunmanın en iyi yolunun üste çıkmak olduğunu düşünerek psikopatça sırıtıp yumruğunu Demir'in gözüne geçirdi.

 

"Al böyle öptüm başın göğe erdi mi? Hem sana ne lan nikâhlı karım değil mi uyuz?" Gömleğinin yakalarını düzelterek mutfaktan çıkarak merdivenlere yöneldi. Arkasında şaşkın ikiliyi bırakırken hâlâ söylenmeye devam ediyordu.

 

"Yeter be sizene kardeşim, kıza iyi davranırız suç, istemeyiz suç bu ne ya ben de insanım." Beyninin algıladığı şeyleri sonradan fark ederek ani bir dönüşle tekrar mutfak kapısında dikilenlere yöneldi. Kendisine şaşkınca bakan dörtlüye bakıp işaret parmağını sallayarak konuştu.

 

"Sizde her şeyi yanlış anlayıp üstüne tüy dikmeyin. Maymun ettiniz beni be. Sizin kararlarınıza uymamı istiyorsanız işlerime karışmayın. Yoksa bu işin sonu hiç iyi bitmeyecek haberiniz olsun. Bir ay sadece bir ay herkes kendi işine baksın. Anne,Gönül Teyze sakın o kızın aklını da bulandırmaya çalışmayın. Biz bir karar aldık sizde bu karara uyun yoksa sonuçlarına katlanırsınız." diyerek geldiği yöne doğru ilerledi. Herkes en ufak hareketinden, konuşmasından bir sonuç çıkarır olmuştu. Şu bir ayı sorunsuz atlatırsa her şey yoluna girecekti. Sonuçta Elif genç bir kızdı ve elbet yokluğunda kalbini çalan biri olacaktı. O zaman Giray sadece Elif'i boşayıp hayatına kaldığı yerden devam edecekti. O zamana kadar biraz sabırlı olup Elif'e iyi davranmalıydı. Gerçi bu konuda bir sıkıntı yoktu. Elif anlaşılmayacak bir kız değildi. Kendisi şu sivri dilini tutsa pekâlâ anlaşıyorlardı işte. Aklındaki düşünceler ile odasına girdi. Aşağıda ise şaşkın bir şekilde bir birlerini süzen dörtlü den yine ve her zamanki gibi ilk konuşan bir eli hâlâ yediği yumruğun etkisi ile gözünde olan Demir oldu.

 

" O adi herif bana yumruk attı. Üstelik ne için? Doğruları söyledim diye. Ulan Giray ben sana yapacağımı bilirim. Bal gibi de sıkıştırmışsın işte kızı. Senin bu yaptığına istemem yan cebime koy denir." Ayten Hanım kapıdan girdikleri andan beri şahit oldukları tartışmadan az buçuk bir şeyler anlasa da ayrıntıları daha sonra Gönül Hanım dan öğreneceği için olayı kurcalamama kararı alırken hâlâ söylenen Demir'in ağzını eli ile kapatarak söylendi.

 

"Sus artık çocuğum. Şimdi duyacak daha fena sinirlenecek. Hem çek şu elini bakayım bir gözüne." diyerek Demir'in gözündeki eline uzanarak çekti karşısında ki görüntü ile küçük bir iç çekti.

 

"Hiih! Ay Gönül buz torbasını ver hemen." diyerek yanındaki kadına dönerken aklına gelen ayrıntı ile tekrar Demir'e çattığı kaşları ile dönerek çemkirdi. " Daha yeni geldin ve ben evde yokum. Geri döndüğümde sizi bulduğum duruma bak. Aferin yavrum devam edin böyle Kedi ile Köpek gibisiniz." Gönül Hanım'ın uzattığı buz torbasını alarak Demir'in gözüne sertçe bastırdı. Canının acısı ile yüzünü buruşturan genç adam sitemle konuştu.

 

" Doğrusu anne,oğul sizde pek bi güzel karşıladınız. Gözümü çıkartacaksın Ayten Anne yavaş ol biraz." Suratını asarak sözlerine devam etti. " Çok mu kötü? Ben Asya'nın karşısına nasıl çıkarım bu halde?" Ayten Hanım ve Salih Bey bir birine bakarken Gönül Hanım söze girdi.

 

"Aşık olmuşta ondan bahsediyor. Önemli bir şey değil yani ayda en az iki üç kez oluyor sonuçta." Demir işittiği sözlerle gözlerini devirerek konuştu.

 

"Düğün davetiyemi alınca da böyle konuşabilecek misin bakalım terlikatar Gönül." Gönül Hanım omuzunu silkerek hazırladığı yemekleri ocağın üzerine ısıtmak için koyarken,Salih Bey Demir'in ensesine vurarak bahçeye yöneldi.

 

" Az laf çok iş Demir bak Giray evlendi bile sen hâlâ davetiye diyorsun." Demir Piç bir şekilde sırıtarak orta yaşlı adamı cevapladı.

 

"Evlenmekte ne var Salih Amca ben yakında torunu veririm kucağına. O zaman kim daha hızlı görürüz." diyerek gülmeye başladı. Ayten Hanım ise burun kıvırarak söylendi.

 

"Hep laf. Hani icraat nerede?" diyerek oda Gönül Hanım'a yardıma girişti.Başını çevirerek Demir'e bakıp konuştu.

 

" Hadi kes atıp tutmayı da, Giray'a yemeğin hazır olduğunu haber ver." Demir elindeki buz torbasını gözüne koyarak ayağa kalktı.

 

"Siz Elif'in odasını yerini söyleyin ben ona söyleyim O Giray'ı çağırır." Kendisine dönen bakışlara sırıtarak göz kırpınca iki kadın kendilerine buldukları üçüncü ortağa memnun bir şekilde odayı tarif ettiler. Demir aldığı koordine üzerine odaya çıkmıştı bile. Kapıyı tıklatıp biraz bekledi. Yaklaşan adımlar ile planına odaklandı. Elif kapıyı yavaşça aralayıp karşısında ki adama bakarak konuştu.

 

"Bir şey mi vardı Demir abi?" Demir elinde tuttuğu telefonun arama tuşuna çaktırmadan basıp Elif'in sorusunu cevapladı.

 

"Evet küçük Hanım aşağıdan yemeğe bekleniyorsunuz." diyerek masumca güldü bu sırada çalan telefonu açarak cevapladı.

 

" Efendim Sinan?"

 

"..."

 

" Ha yok yanlış aramadın Giray'ın telefonu bende kalmış."

 

"..."

 

" Yok ya birlikteyiz biraz beklersen vereyim telefonu."

 

"..."

 

"Tamam kardeşim bir saniye." Bu defa çalan melodi kendi telefonunundu. Elif'e bakarak açıklamada bulundu.

 

"Giray telefonunu aşağıda unutmuş arayan Sinan. İkimizin çok yakın arkadaşı. Giray'la acil konuşması lazımmış." diyerek sıkıntı ile Elif'e baktı. Elif Demir'in hızla konuşmasından bir şey anlamayarak sordu.

 

"İyi de Demir abi bunları bana anlatacağına telefonu Giray'a götürsen daha iyi olmaz mı?" Demir çalan telefonunu göstererek konuştu.

 

"Elif'ciğim bu telefona bakmam lazım acil. Şimdi sen Giray'ın telefonunu götür ve yemeğe beklediklerini söyle." diyerek Giray'ın telefonununu Elif'in eline tutuşturup geldiği yöne ilerleyip telefonunu açtı.

 

"Evet Şinasettin görev tamamdır." diyerek kahkahayı patlattı. Elif ise elindeki telefona şaşkınca bakarak ne yapacağını düşündü. Tekrar çalmaya başlayan telefonla sıkıntı içinde çaprazında kalan odaya doğru ilerledi. Kapıyı hafifçe tıklatıp açılmasını bekledi. Bir taraftan da geçen ki banyo krizi gibi bir olay yaşanmaması için duâ ediyordu. Açılan kapı ile kimseyi göremeyen Elif olduğu yerde beklemeyi tercih ederken Giray ise aldığı duştan sonra giyinmiş saçlarını kuruluyordu.Çalan kapıyı açıp söylenerek içeri ilerledi.

 

"Bakıyorum da yumruk bazı şeyleri öğrenmene yardımcı olmuş. En azından kapı çalma nezaketinde bulunuyorsun artık." Söylediği sözlerden sonra Demir olsa muhakkak laf sokardı diye düşünürken kulaklarına dolan melodi sesi ile tekrar kapıya döndü. Elinde telefonla kapıda dikilen kızı görmesi ile Elif telefonu direk kendisine uzatarak açıklamada bulundu.

 

"Telefonunu aşağıda unutmuşsun Sinan diye birisi arıyor acil bir durum varmış galiba." Giray,Elif'in yaptığı açıklama ile telefonuna uzanıp açtı.

 

" Efendim Sinan."

 

"..."

 

"Yok ben aramadım seni. Acil bir durum varmış sen öyle demişsin." Giray'ın gözlerine bakarak konuşmasından rahatsız olan Elif yavaşça dönerek aşağı doğru yöneldi. Telefondaki arkadaşını dinleyip bir şey anlamayan Giray tekrar konuştu.

 

"Tamam Sinan bir yanlışlık oldu galiba. Ben sana tekrar dönerim kardeşim." diyerek telefonu kapattı. Hızla merdivenlere yönelip Elif'in kolunu kavrayarak kendine çevirdi ve şüpheli bakışlar ile sordu.

 

"Ne demek oluyor bu?" Elif anlamadığını belirtir bir şekilde bakınca tekrar konuştu. "Telefon diyorum. Sinan'a esas benim telefonumdan mesaj atılmış acil beni ara diye." Elif kıstığı bakışları ile Giray'a ters,ters bakarak konuştu.

 

"Ne yani tanımadığım bir adama acil beni ara diye ben mi mesaj attım? Bunu mu demek istiyorsun? Üstelik telefonun senin olduğunu bile Demir abi getirip elime tutuşturana kadar bilmiyordum ben. Her şey için beni suçlamaktan vazgeç. Günah keçisine benzer bir hâlim mi var?" diyerek kolunu tutan elden kurtularak hızla merdivenleri indi. Son basamakta arkasındaki adama dönerek tekrar konuştu. "Kusura bakma ama yaşım küçük olduğu için sizin çevirdiğiniz katakulleleri anlayamıyorum Giray abi!" diye abi kelimesini vurgulayarak sinsice sırıttı. Giray ise çattığı kaşları ile sert bakışlarını Elif'e dikerek işaret parmağını sallayıp konuştu.

 

"Bir daha sakın bana abi deme! Yoksa olacaklara karışmam. Sonuçlarına katlanırsın Sidelya." Elif duyduğu isimle iyice sinirlenirken sinirle tısladı.

 

"Senden yaşça Küçüğüm. Bizde büyüğüne saygı gösterilir. E sende her fırsatta senden küçük olduğumu vurguladığına göre demek ki özel bir saygı istiyorsun. Bu yüzden abi dememde bir sakınca göremiyorum Giray abi!" Giray seri hareketlerle indiği merdivenden kızın bir üst basamağında durarak Elif'i baştan aşağı süzüp konuştu.

 

"Unuttuğun bir şey var Sidelya ben senin kocanım bu yüzden bana bir daha abi deme sakın. Çünkü bizde de eşin ne derse o dur çok bilmiş." diyerek Elif'in yanağından makas alarak mutfaktan bahçeye çıktı. Elif'te sinirle ayaklarını yere vurarak arkasından ilerledi. Masaya oturan ikili ile herkes yemeğe başlarken Demir ıslık çalarak sofraya oturdu. Arkadaşına ters bakışlarını gönderen Giray, Demir'in sinsi sırıtması ile her şeyin onun başının altından kalktığını anlamıştı. Anlayan bir diğer kişide şüphesiz Elif'ti. İmâlı bakışlarını Demir'e çevirerek sordu.

 

"İnşallah Şinasettin Bey iyilerdir Demir abi?" İçmekte olduğu çorbanın içine kaşığını bırakan Giray şüphe ile sırıtan arkadaşına baktı.

 

" Şinasettin kim lan?" Demir sırıtarak arkadaşını cevapladı.

 

"Büyük Türk Ordusunun iftiharı Şinasettin Terlikatar'ı tanımaman senin için üzücü insanlık için mutluluk verici bir durum." diyerek arkadaşının buruşmuş yüzüne bakıp, gelen uyarıcı öksürük ile yanındaki kadına ufak bir bakış atarak göz kırpıp sözlerine devam etti. "Boş ver sen tanımazsın. Ha bu arada Küçük Hanım bana bir daha sakın abi deme yoksa olacaklara karışmam." Elif kulağına tanıdık gelen sözler ile kızarırken Demir'in kaşlarını indirip kaldırması ile durumu anladı ve ayak uydurdu.

 

"Sen nasıl istersen. Benim için bir sıkıntı yok Demir abi. Şey yani Demir." Giray ikilinin konuştuğu mevzudan rahatsız olunca yerinde kıpırdanıp dişlerini sıkarak konuştu.

 

"Elif'ciğim bilmem farkında mısın ama bu Deve'de benle aynı yaşta. Ona niye Demir diye hitap edecekmişsin bakalım. Üstelik bununla aynı yaşta olmama rağmen bana abi diyorsun. Hayır efendim ona da..." derken Demir'i işaret edip sözlerine devam etti. " ...Abi diyeceksin." Elif omuz silkip umursamazca çorbasına dönerken Giray sofradakilere bakış atıp sinirle konuştu.

 

"Ya anne,baba! Sizde bir şey söyler misiniz? O niye Demir de ben abi oluyormuşum üstelik kocaya abi denildiği nerede görülmüş canım?" Salih Bey oğlunun haline gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken Ayten Hanım ağzındaki lokmayı yutarak konuştu.

 

"Aaa Giray amma mızmızlandın sende. Hem sen bir saat önce kimse bizim işimize karışmasın biz bir karar aldık demedin mi? Aldığın kararlara uy çocuğum biz karışmıyoruz sizin işinize kendi aranızda halledin lütfen." Giray beklediği desteği göremeyince sinirle elini saçlarından geçirip yanında oturan kızın kulağına doğru eğilerek fısıldadı.

 

"Hele bir ona abi deme onun o sırıtan bebek görünümü altındaki şeytan suratını dağıtırım." Elif'te aynı şekilde fısıltı ile cevap verdi.

 

"Hele bir dokun bende Salih Baba'ya bu gün beni ne kadar üzdüğünü anlatırım sende yurt dışı hayalinin arkasından mendil sallarsın Giray abi." Giray,Elif'in her şeyi bu kadar çabuk kavrayıp insanların zaaflarını nasıl kullanacağını öğrenmesine sevinse mi üzülse mi bilemedi. Fakat laf sokmadan da edemedi.

 

"Bakıyorum da yaşın küçük ama dilin büyük ve iyi bir gözlemcisin dikkat ette o dilinin başına bir iş gelmesin." Elif burukça gülümsedi.

 

"Dilim bazılarınınki gibi büyük yaralar açmaz o yüzden başına bir şey gelmez. Üstelik öğrendiğim en büyük dersi bu gün benden daha büyük dili olan biri verdi. Yaranı ne kadar gösterirsen o kadar kanatıyorlarmış ben bu gün bu dersi çıkardım Giray abi. Küçük ve acınacak durumda olmak bir kalp taşımadığım anlamına gelmiyor." diyerek önündeki çorbasına dönerek konuşmak istemediğini bu hareketi ile anlattı. Giray ise dumura uğramış bir vaziyette kalakalmıştı.

 

~~~

Bir ay sonra.

 

O günden sonra her şey akışına bırakılırken Giray yurt dışında başvurduğu okuldan kabul edildiğini öğrenmiş,Elif kaydını aldırdığı yeni okuluna alışma çabaları içerisindeydi. Kendisi için düzenlenen çatı katı a dan z ye döşenmiş bütün eksikleri tamamlanmıştı. Ne kadar istemese de bu konuda her seferinde Ayten Hanım dan sıkı bir fırça yemişti. Bu odanın en iyi yönü ise içinde kendine ait banyosunun olmasıydı. İstediği gibi Gönül Hanımla aynı odayı paylaşıyordu. Giray'la yaşadığı küçük tartışmadan iki hafta sonra Giray'ın yurt dışına gidişi ile biraz rahatlasa da iki gün sonra dönmesi ile kayıt işlemleri için gittiğini anlamıştı. Kendi okulundan bir kaç arkadaş bile edinmişti. Yurt dışından gelen Giray'ın akşamına kendisini okul çıkışı almaya gelmesi ile şok olmuş daha sonraki iki haftada ise hem bırakıp hem alması ise artık nefes alamaz hale getirmişti. Üstelik muhattap olmak istemedikçe her seferinde arkadaşlarını soruyor Talha'ya dikkat etmesi için uyarıyordu. Sebep olarak çocuğun içine kapanık halini gösteriyor bir sakatlık olacağını savunuyordu. Bu gün ise Küçük Bey okulu için Amerika'ya temelli gidiyordu. Evde bir telaş ve curcuna hakimken akşam olmuş Elif odasından hâlâ çıkmamıştı. Çalan kapı ile okuduğu kitaptan başını kaldırdı. Gelen Gönül Hanım olmalıydı zavallı kadın aynı odayı kullanmalarına rağmen hep kapıyı çalıyordu.

 

"Gelebilirsin Gönül Teyze müsaitim." diye seslenerek yüzünde tebessümle bakışlarını tekrar kitaba çevirdi. Giray kapıyı açıp başını hafifçe uzatarak sordu.

 

"Bana da müsaade var mı?" Elif hızla oturduğu tekli koltuktan inerek toplanan elbisesini çekiştirdi.

 

"Tabi ki gelsene." Giray kapıyı kapatarak içeri girdi. Yavaş adımlarla Elif'in karşısına geçerken Kahverengi harelerini yeşil gözlere çevirerek konuştu.

 

"Biliyorsun bugün gidiyorum. Kimse gelmeyecek uğurlamak için burada vedalaşmak istedim çünkü." Elif, Giray'ın sözleri ile anladığını belirtmek için başını salladı. Giray ise sözlerine devam etti. "Uzun bir süre gelemem. Bu süre içinde kendine dikkat et. Özellikle Talha denen çocuğa." diyerek sertçe vurguladı. Elif ise gözlerini devirerek cevapladı karşısındaki adamı.

 

"Hâlâ aynı mevzu mu? Ya gidiyorsun işte hemde hayalini kurduğun bir şeyi elde etmek için. Lütfen Talha'yı düşünmeyi bırak artık. Hayaline odaklan." Giray,Elif'in sözlerine tebessümle karşılık vererek uzanıp elini avcunun arasına aldı.

 

"Talha'yı düşünen kim altı üstü bir çocuk." Elif kaşlarını çatarak hemen savunmaya geçti.

 

"Evet tıpkı benim gibi bir çocuk. O yüzden çocuklar büyükler kadar kırıcı olamaz merak etme." Giray avucunun içindeki eli sıkarak konuştu.

 

"Her çocuk biraz yaramazdır Sidelya." Avucundaki eli kaldırıp Elif'in avucuna bir telefon bıraktı ve sözlerine devam etti. " İçinde ihtiyacın olan bütün numaralar var. Yaramaz bir çocuk olma aradığımda bu telefona cevap ver Hemşire Hanım." Elif Avucundaki telefona şaşkınca baktı. Niye böyle bir şey yapıyordu ki şimdi. Ne gerek vardı onun arayacağı kimsesi yoktu. Bu düşüncelerle konuştu.

 

"Hiç gerek yok buna. Üstelik benim konuşacak kimsem yok." Giray bakışlarını yeşillerden ayırmadan konuştu.

 

"Annem, babam,Gönül Teyze, ne kadar konuşmanı istemesem de benim can dostum senin Demir abin var ve en önemlisi ben varım. Buradan kilometrelerce uzakta olacağım belki merak edip beni ararsın." Elif son sözler karşısında ne diyeceğini bilememişti. En iyisi damarına basmak diye düşündü. Hem bu arama mevzusu da kapanırdı.

 

" Peki teşekkür ederim Demir'in numarası da kayıtlı mı? Değilse de Ayten anneden alırım. Yarın Talha'nın numarasını da kaydedeyim dersler için gerekiyor bazen aslında iyi oldu bu telefon işi." diyerek şirince sırıttı. Giray'ın kararan bakışları ve işittiği sözler ile doğru yolda olduğunu anladı.

 

"Yok Demir, memir. Ben ne diyorum sen ne diyorsun abi diyeceksin abi anladın mı? Üstelik o karnıbahar saçlı çocuğun numarasını kaydetmek kesinlikle yasak." Elif telefonu komodinin üzerine bırakarak sakince konuştu.

 

"Niye aldın o zaman? Demir yok. Talha yasak ne yapacağım ben telefonu?" Giray kızın kolunu tutarak kendine bakmasını sağladı.

 

"Benimle konuşacaksın yani kocanla anlatabildim mi?" Saatine bakıp geç kaldığını fark edince tekrar Elif'e baktı. Aklına gelen şey ile elini cebine attı. Babası iki hafta önce vermişti fakat koşuşturma ve telaştan unutmuştu. Cebinden çıkardığı kutuyu açarak acele ile Elif'in sağ eline uzanıp yüzük parmağına halkayı geçirdi diğer eşini de kendi parmağına geçirdi ve hızla konuştu.

 

" İkinci şart bu yüzük her zaman parmağında olacak okulda bile. Şimdi benim gitmem gerekiyor geç kalıyorum." Elif'in şaşkın bakışları hâlâ parmağına takılan alyanstayken, Giray geç kalmanın verdiği telaşla kapıya yönelince Elif'in küçük bir iç çekişi ile tekrar döndü. Alyanslara bağlı kırmızı kurdaleyi farkedince içinden bir küfür savurarak etrafta makas aramaya başladı. Ne gerek vardı ki şu kardaleye şimdi.Makas bulamayınca gözüne çarpan yanan mumu alarak iki yüzük arasındaki kurdaleye tuttu. Kopan kurdale ile mumu yerine bırakıp tekrar Elif'e döndü kızın şaşkın bakışlarına aldırmadan alnına bıraktığı öpücükle tekrar konuştu.

 

"Seni sana emanet ediyorum SİDELYA." diyerek hızla odadan çıkıp gözden kayboldu.

 

***

 

Evet Bayram dolayısı ile Gecikmeli gelen bir bölümle karşınızdayım. Gecikmeden dolayı özür dilerim. Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Lütfen görüşlerinizi bildirin. Yavaş yavaş kurgunun ana temasına giriş yaptık. Düşünceleriniz ilerleme açısından önemli. Bu arada bir k olmamıza çok az kaldı. Okuyup okutalım ki hikayemiz büyüsün arkadaşlar (: (:

 

YİTENUMUTLAR

 

 

Loading...
0%