Yeni Üyelik
30.
Bölüm

FİNAL

@yitenumutlar

 

Bölüm Şarkısı -Ferdi Tayfur- Sevdalılar Beni Anlar

 

Varlığının tiryakisi

Yokluğunun delisiyim

Beni senden mahrum etme

Gözlerinin hastasıyım

 

Sevgim yüce dağlar kadar

İçerimde volkan kaynar

Anlamazsın sen bebegim

Aşık olan beni anlar

 

Revamıdır harab olmak

Aşkın ile her an yanmak

Göz yaşından başka nedir

Seni sevip sensiz olmak

 

Aşkım yüce dağlar kadar

İçerimde volkan kaynar

Bilemezsin sen küçüğüm

Sevdalılar beni anlar

 

Farzedin Giray söylüyor 😂😂

 

"Sen ne saçmalıyorsun be!? Ne demek evli değilsin!? "Bu yaşadıklarına anlam veremeyen adam dişlerini sıkarak tısladı. "Bana hemen karımı getir! "Doktor Giray'ın gerilen halini farkedince onu sakinleştirmek için başıyla onayladı.

 

"Tamam!Tamam sakin olun! Galiba bir yanlış anlaşılma oldu ama şimdi izin verin önce sizi bir muayene edelim. Daha sonra bunları konuşuruz. Aileniz dışarıda bekliyor. Kimi görmek istiyorsanız hemen bildireceğiz. "Doktor sözlerini bitirince hemşireye başıyla dışarıyı işaret etti. Hemşire doktorun isteğini anlayarak hızla dışarıya çıkarken Doktorda Giray'ın muayenesini yapmaya başladı. Rutin kontrollerini yapan adam her şeyin normal seyrinde olduğuna kanaat getirince bir kaç soruyla emin olmaya çalıştı.

 

"Giray Bey hangi yılda olduğumuzu bana söyler misiniz?"Doktorun sorusu ile gözlerini deviren adam bir an önce karısını görmek için hızla cevap verdi.

 

"2017!Mart ayındayız! "Doktorun bakışları tekrar hemşire ile kesişince şüpheli bir şekilde konuştu.

 

"Hemen Bülent hoca'yı çağırın. Giray Bey'i bir de onun muayene etmesini istiyorum. "Hemşire hızla odadan ayrılırken doktor tekrar Giray'a döndü.

 

"Giray Bey biraz dan normal odaya alınacaksınız. Bende ailenizle görüşeyim daha sonra görüşürüz. "

 

"Ben bir an önce karımı ve kızımı görmek istiyorum!"Neler olduğunu neden bu hastanede olduğuna dair hiç bir şey bilmiyordu ama şu an için karısı ve kızının nerede olduğundan başka hiç bir şey düşünecek durumda değildi. Çıkmak için kapıyı açan doktor Giray'ın sözleri ile omzunun üzerinden bakarak cevap verdi.

 

"Giray Bey dediğim gibi odanıza geçtiğiniz zaman ailenizle görüşe bilirsiniz." Giray doktorun sözleri ile bıkkınca bir nefesi ciğerlerine çekerken göğsüne saplanan acıyla yüzünü buruşturdu.

 

"Giray Bey kendine geldi. Birazdan normal odasına alınacak."Salih Bey ve Ayten Hanım mutlulukla bir, birine sarıldı. Demir ve karısının ölümü Giray'ın zayıf olan kalbini çok fazla hırpalamıştı. Kardeşi gibi gördüğü adamın acısına dayanamayan kalbi iflas edince üç ay komada makinalara bağlı bir hayat sürmüştü.Sonunda organ bağışı sayesinde uygun bir kalp bulununca bu eziyet dolu bekleyişte sona ermişti.Fakat Giray başarılı geçen ameliyatına rağmen bir haftadır kendine gelemiyordu. Salih Bey ve eşi Ayten Hanım her gün iyi bir haber için beklerken sonunda oğullarından bir tepki gelmiş ve iyi olduğu haberini almışlardı. Karı koca mutluluklarını paylaşırken doktorun sözleri ile ona döndüler.

 

"Salih Bey, oğlunuz karısını görmek için ısrar ediyor."Doktorun sözleri ile şaşkın ikili bir birine bakarken adam sözlerine devam etti. "Bildiğim kadarı ile Giray Bey evli değil ama boşanma gibi bir durumu falan varmıydı acaba? "Ayten Hanım anlamsız bakışlarla karşısındaki adama bakarken Salih Bey cevap verdi.

 

"Oğlum evli değil ve boşanma gibi bir durumda yok. "Doktorun kaşları düşünceli bir şekilde çatılırken Ayten Hanım endişeyle konuştu.

 

"Bülent Bey bir sorun mu var? Neler oluyor? " Bülent Bey dudaklarını bükerek başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Giray Bey evli olduğunu söylüyor. Bende anlam veremedim bu duruma ama birazdan anlarız neler olup bittiğini. "Eliyle asansörü işaret ederek sözlerine devam etti. "Odasına alınmıştır. Buyrun birlikte çıkalım. Bakalım neler oluyor. " Doktor Bülent'le karı koca da asansöre binerek ikinci kata çıktılar. Giray'ın odasının önüne geldiklerinde önden doktor arkasından Salih Bey ve Ayten Hanım odaya girdi. Bülent Bey, doktor Harun Bey den detaylı bilgi alırken Ayten Hanım ve Salih Bey de oğluyla ilgilenmişti. Giray huzursuz bir şekilde gözlerini odada gezdirdi ve bakışlarını annesine çevirerek konuştu.

 

"Anne karım nerede? Karım ve kızım nerede? " Ayten Hanım anlam veremediği sözler karşısında kaşları çatılırken Salih Bey araya girerek oğluna cevap verdi.

 

"Oğlum sen evli değilsin ki! Ne karısı ne kızı? Neden bahsediyorsun sen? " Aldığı cevap ile Giray'ın yüzü gerilirken babasına ters, ters bakarak konuştu.

 

"Baba! Şimdi nasıl bir oyunun peşindesin? "Yerinde kıpırdanmaya çalışınca göğsüne saplanan acıyla tekrar aynı pozisyonuna döndü. Bülent Bey yatakta huzursuzca kıpırdanan adama yaklaşarak şüpheli bir şekilde konuştu.

 

"Giray Bey biz evli olduğunuzu bilmiyorduk, galiba ailenizinde böyle bir durumdan haberi yok." Bakışları şüpheyle kısılan adam sözlerine devam etti. "Acaba ailenizden gizli bir evliliğinizin olması mümkünmü? " Doktor kesin bir şekilde konuşmadan önce her ihtimali göz önünde bulundurmak istiyordu. Doktorun sorusu ile dudakları alayla kıvrılan Giray adama cevap verdi.

 

"Öyle bir şey mümkün değil, çünkü Babam beni zorla evlendirdi. "Doktorun bakışları Salih Bey'e dönerken adam ve kadın endişeyle olumsuz anlamda başlarını salladılar. Kesik bir nefes alan Giray'sa sözlerine devam etti. "Aslında önce zorlamayla olsa da daha sonra ben karıma aşık oldum. Tabi babamın da beni bu evliliğe zorlamasında geçerli sebepleri vardı."Doktor Giray'ın sözleri karşısında tek kaşını kaldırarak sordu.

 

"Nasıl bir sebepti bu? "

 

"Ben enduro motocross yarışlarında bir kaza sonucu karımın babasının ölümüne sebep olmuştum. Kızın da kimsesi olmadığı için babam evlenmemizi uygun görmüştü. "Doktor düşünceli bir şekilde saçlarını kaşıyarak tekrar konuştu.

 

"Giray Bey ben yıllardır sizin doktorunuzum ve sizin adrenalini doruklarda yaşatan bir sporu yapmanız mümkün değil! Zayıf olan kalbiniz buna izin vermez!Ayrıca bildiğim kadarı ile babanızın tekstil fabrikasını yönetiyorsunuz. Giray'ın kaşları hızla çatılırken beynide allak bullak olmuştu.

 

"Bülent Bey, Giray'ın küçüklüğünden beri motorlara ilgisi vardır. Abisi motocroscuydu. Onu bir motor kazasında kaybedince onun yarım kalan hayallerini tamamlamayı çok istemişti. Ama malesef rahatsızlığı yüzünden hiç bir zaman yapamadı. "Ayten Hanım'ın göz yaşları yanaklarından süzülmeye başlayınca karısını kolunun altına çekerek başına bir öpücük bıraktı. Abisi ile ilgili anılarını hatırlayan Giray başına giren ağrıyla yüzünü buruşturururken Bülent Bey, doktor Harun'la kısa bir konuşma yapıp tekrar aileye döndü.

 

"Anlaşılan o ki bilinç altında biriktirdikleri Giray Bey'e uyuduğu süre zarfında küçük oyunlar oynamış. Yani abisinin hayallerini uyuduğu zaman içerisinde gerçekleştirmeyi çok istediği için gerçekten yaşamış gibi hissediyor. Şu an Haziran ayında olduğumuza göre Giray Bey üç ay öncesini yani arkadaşını kaybettiği Mart ayından sonrasını doğal olarak bilmiyor. Uyuduğu zamanlarda da bilinç altı devreye girmiş. Tüm bu yaşadıklarını gerçek zannetmesi o yüzden olabilir!"Giray bir eliyle başını ovarken fısıltıyla konuştu.

 

"Karım ve kızım! Onlar bilinç altımın nasıl bir oyunu peki doktor bey!? Ben kardeşim dediğim adamın ölümünü bile gördüm!"Ellerini kaldırarak öfkeyle söylendi." Onu bu ellerle toprağa verdim!Bu nasıl bir bilinç altı!Nasıl bir oyun!?" Fark ettiği ayrıntı ile gözleri birden umutla parlarken bakışlarını babasına çevirerek konuştu."Baba bunların hepsi bilinç altımın bir oyunu, yada rüya ise Demir yaşıyor o zaman öylemi?" Salih Bey bakışlarını kaçırarak başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Maalesef oğlum.Demiri kaybettik. Karısı Asya ve kızıyla Ankara'ya dönerken bir kaza geçirdiler ve sadece Arya kurtuldu o kazadan." Tüm bu yaşadıkları Giray'ın sinirlerini iyice yıpratmış,öfkenin bir zehir gibi vücudunda yayılmasına neden olmuştu." Demir'i kendi ellerinle toprağa verdiğini hatırlıyorsun çünkü o mezarın içine kardeşini sen koydun! Zaten ne olduysa ondan sonra oldu. Rahatsızlığın iyice arttı. Seni hastaneye kaldirmak zorunda kaldık. Durumun dahada ciddileşti ve üç ay komada kaldıktan sonra organ bağışı sayesinde bulunan kalple,kalp nakli olarak tekrar hayata tutundun.Allah seni bize bağışladı. İki evlat acısı yaşadık ama şükürler olsun ki sen iyisin." Kafası iyice karışan Giray gözlerini yumarak sakinleşmeye çalıştı.Her şey o kadar gerçektiki hala inanamıyordu.O kaza,Elif,onu terk edişi,yaşananlar! Demir'i kendi elleri ile toprağa verişi hala gözlerinin önünden gitmiyordu. Ayşe ve Elif'in perişan hali arkadaşlarınınve kendisinin yaşanan acı karşısındaki çaresizliği bunların hepsini hatırlıyordu. Kalbi hatırladığı anların acısı ile sızlarken sertçe yutkundu. Bu yaşadığı şey neyin nesiydi? Babasının dediği gibi Demir'i kaybettikten sonra bu olay başına geldiyse Elif ve Afra'yı nasıl açıklayacaklardı kendisine? Onlar gerçekti! Kalbinde öyle büyük bir his vardıki, tüm bunların bir rüya olamayacağından emindi! Doktor omuzlarını silerek cevap verdi.

 

"Bilemiyorum. Size evli olmanızı düşündürecek olayında bilinç altınızın bir oyunu olduğunu düşünüyorum.Mesela geçmişte etkilendiğiniz bir olay,bir anı olabilir. Uzun süre komada kalan hastalarda,Tıp tarihinde sıkça rastlanmasada komadan çıktıktan sonra böyle durumlarla karşılaşılır."Giray doktorun sözleri ile gözlerini devirirken Ayten Hanım oğlunun anlatırken zorlandığını ve üzüldüğünü anlayarak saçlarını okşayıp hüzünle konuştu.

 

"Oğlum,bak biraz toparlan daha sonra devam edersin anlatmaya.Ne olur yorma kendini bu kadar."

 

"Ne toparlanması anne!?Gerçekti diyorum!Gördüm!"Doktor Giray'ın agresif hareketler sergilemeye başlaması ile hemşireye sakinleştirici yapmasını söyleyerek odadan Salih Bey ve Ayten Hanımı da alarak çıktı.

 

"Üzülmeyin zamanla toparlayacaktır.Bazen böyle durumlarla karşılaşa biliyoruz.Hasta kendini toparlamaya başladıkça gerçek hayatına da adapte oluyor.Şimdilik bırakalım da dinlesin. Bu onun sağlığı açısından da daha iyi." İkili doktorun sözlerini başları ile onaylarken Giray'da derin ama huzursuz bir uykunun kollarına kendini bırakmıştı.Huzursuz uykusu rüyalarını süsleyen kadınla huzura ererken böyle bir rüyadan hiç uyanmayı dinliyordu.

 

Gün geçtikçe Giray kendini toparlarken mutluluğu ve huzuru sadece rüyalarda bulur olmuştu.Elif ve Afra her uykuya dalışında onu hiç tatmadığı bir huzurla karşılıyordu.

 

"Giray'ı bende muayene ettim Salih Amca.Endişelencek bir durum yok.Oda artık her şeyin bilinç altından kaynaklandığını düşünüyor."Kenan'ın sözlerine Yunus burnunu kıvırarak tepki verdi.

 

"Hııı! Ondan ilk gün sadece bu Mehmet ve Yusuf dingilini hatırladı.Ha birde bu Ali itini!"Arkadaşları Yunus'un sözleri ile gözlerini devirirken onun tekrar konuşmaya başlaması ile yaptığı patavatsızlık karşısında ağzına bir tane geçirme isteği ile doldu içleri." Hiç boşa o gözlerinizi belertmeyin kardeşim! Adam ortağını Ömer'i bile hatırlamadı da!" Alınmış gibi başını aşağı yukarı bilmiş bir şekilde salladı." Tabi içmeyi,sıçmayı severdi bu it! Ali piçini hatırlamayıp beni mi hatırlayacaktı çakal!" Salih Bey Yunus'un hafif kıskançlık dolu serzenişi ile bıyık altından gülerken Kenan araya girdi.

 

"Adam hafızasını kaybetmiş gibi konuşup durma lan! Büyük ve riskli ameliyatlardan sonra oluyor böyle ufak tefek sorunlar. Bence seni hatırladığı için çoktan pişman olmuştur zaten garibim! Açıldımı kapanmak bilmiyor o kayık motoru çenen!"Yunus triplerine devam ederken arkadaşlarıda onun bu haline gülüyordu.Kendilerine doğru yaklaşan tanıdık kıza yol vermek için kapının ağzından geri çekilerek içeriye girmesine izin verirlerken Mehmet kıza bakarak gülümsedi.

 

"Nerelerdesin sen? Sana canımızı emanet ediyoruz sen bir haftadır yoksun be kızım?"Üç aydır Giray'ın her türlü ihtiyacı için Ziya Bey özel bir hemşirenin daha iyi olacağını düşünerek,Mehmet sayesinde tanıştığı,bu kızı Giray için özel hemşire olarak ayarlamıştı. Adam öyle bir bağlanmıştı ki bu kıza hiç olmayan kızının yerine koymuştu adeta. Bakışlarını kendisine her zaman abi gibi davranan altı erkeğin üzerinde gezdirip ellerini önlüğünün cebine koyarak cevap verdi.

 

"Abi durumları biliyorsun. Her şey üst,üste gelince onunla fazla ilgilenemedim,sonuç olarak bir haftadır ciğerlerine inen bronşit yüzünden bizde hastanede yattık." Ömer ve diğerleri bildiği durumlar karşısında anlayışla başını sallarken kız sözlerine devam etti." Ama gözünüz arkada kalmasın.Geri geldim ve Giray'a gözüm gibi bakacağım merak etmeyin siz." Sözlerini bitiren kız gülümseyerek onlara başıyla selam verip içeri geçerken Salih Bey omzuna dokunarak kulağına fısıldadı.

 

"Bize yaptığın iyiliği asla unutmayacağım kızım. Bundan sonra beni de baban gibi gör. Neye ihtiyacın olursa çekinmeden söyle." Üç aydır bu ailenin her türlü acısına şahit olan kız burukça gülümseyerek orta yaşlı,saçları hafif kırlaşmış, oğlunun kopyası olan adamın eline uzanarak öptü. Adam kızı kendine çekerek sarılırken bir taraftan da Giray'ın durumundan bahsediyordu. "Biz birazdan eve geçeceğiz.Giray şimdi uyuyor. O bu gece sana emanet kızım." Burukça gülümseyen kız Salih Bey'in elini tutarak hafifçe sıktı.

 

"Emanetinize gözüm gibi bakacağım dan şüphemiz olmasın Salih Amca. Benim için çok değerli olan bir emaneti Giray taşırken nasıl bakmam, ilgilenmem ki?" Adam kızınyaşlarla dolan gözlerine minnetle bakarken, gözlerini kırpıştıran kız buruk bir gülümseme ile odaya girdi.

 

Bakışları yatağında derin bir uykuya kendini teslim etmiş genç adama kayınca bir süre onu izledi. Daha sonra ilaç saatini kontrol ederek zamanı gelen ilaç için arkasını dönüp getirdiği ilaçlara doğru konuşarak ilerledi.

 

"Nasılsın?Bir haftadır görüşemiyoruz değil mi? Seni yoğun bakım odasında göremeyince çok korktum, ama normal odaya alındığını öğrenince de çok sevindim." Giray'dan hiç bir tepki gelmemesi üzerine dudaklarını sahte bir üzüntüyle büktü ve yaptığı işe devam edip tekrar konuştu. " Ne o küsmüyüz yoksa?"Yine bir sessizlik olunca dudağındaki sinsi gülümseme ile sözlerine devam etti. "Öyle olsun bakalım." Elindeki enjektör ile arkasını dönerek Giray'a yaklaştı. "Bende kocamın kalbini çalan bu adamın hemşiresi olmaktan vazgeçtim o zaman!Bakalım kim seninle konuşup dertleşecek!?"Enjektör'ün içindeki sıvıyı seruma katarak küskün bir edayla sözlerine devam etti. "Biliyor musun ben mantık evliliği yapmış olsamda onun tertemiz aşkı bana iyi geliyordu. Kendini bir arkadaş gibi görsemde beni seven kalbini seviyordum onun. Allah yukarda şahitki bende onu,onun kadar sevmeyi çok istedim ama kalbimin kapılarını sıkı,sıkıya kilitleyen bir engel vardı hep içimde."Elif tek kaşını kaldırarak kulağını Giray'ın yüzüne doğru yaklaştırdı."Ne hiçte bile! Kocam bütün kızların dibi düşecek,ağzını bir karış açık bırakacak kadar yakışıklıydı. Bir daha ona çirkin dediğini duymayım bozuşuruz.Hem o senin şu an yaptığını hiç yapmazdı biliyormusun? Ben ona kırılınca kalbinin sızladığını söylerdi hep." Kadının gözleri Giray'ın yüzünde dolanırken merakla sordu. "Şimdi sen konuşmayarak beni üzüyorsun, bana tepki vermiyorsun ya beni kırıyorsun! İşte o zaman içimi bir merak sarıyor,hani Umut'un kalbini taşıyorsun ya şimdi acaba ben sana kırılınca taşıdığın o kalp yine sızlıyor mu?" Kaşlarını üzüntüyle büzen kız kendi sorusuna cevap verdi. "Niye sızlasınki canım, Umut'un kalbini taşıyorsun diye onun duygularını da taşıyacak halin yok ya! Benim kide saçmalık işte? Neyse kusuruma bakma yine çenem düştü başını şişirdim değilmi? Ama ne yapayım elimde değil. Kızım bir haftadır hastaydı,bu yüzden bende ne uyku kaldı ne düzen. Tabi sonrada bey'in böyle eror verdi anlayacağın." Hafif bir kıkırdama ağzından kaçınca ince parmakları ile hemen ağzını kapattı ve gözleri Giray'ın yüzünde bir kez daha dolanınca muzip bir şekilde konuştu."Ama sende sürekli böyle sessiz sedasız yatınca benimde canım sıkılıyor.İşte o zamanda çenem düşüyor." Yatağın yanındaki sandalyeyi çekerek oturdu ve bakışlarını Giray'a çevirerek sözlerine devam etti. "Babam, köyümüzde yapılan motor yarışlarının yapıldığı alanda çalışırdı. Bir gün bir kaza oldu ve ben onu kaybettim. Annem'i daha önce kaybetmiştim zaten. Koca köyde on altı yaşımda bir başıma kaldım.Yaşlı bir adam benimle evlenmek isteyince Muhtar ve İmam amca konuşmuş karar vermişler. Muhtarın oğlu Umut'la beni imam nikahı ile evlendirdiler. Mecbur kalmışlardı böyle bir şeye her gün okula gelmek için şehre iniyordum, birde üzerine yaşlı bunak çıkınca başıma bir şey gelmesinden korkarak yaptılar böyle bir şeyi. Umut'la arkadaş gibiydik o polisti. Her gün işe giderken benide bırakırdı. Bir gün bir kızla geldi. Zengin bir kızdı. Aşık oldum evlendim dedi. Hiç bir şey hissetmedim sevindim hatta. Çünkü ben onu arkadaşım olarak görüyordum. Babası çok kızdı. Bana böyle bir haksızlığı nasıl yapabildiğini esas karısının ben olduğumu söyledi. Kızın aileside Umut'u hiç kabullenmedi. Zaten karısıda tuhaf bir kadındı. Kıskançlık gözünü kör ediyor bebeğini bile umursamıyordu.Tabi üzerine Umut'un yetmeyen memur maaşı kadını dahada çekilmez biri haline getirmişti.İkisi boşandı bebeğin velayeti küçük olduğu için anneye verildi.Kadının bebeğine karşı olan ilgisizliği devam edince Umut avukatlarla görüştü. Evlenirse kızını alabileceğini öğrenince oda babasına bu konudan bahsetmiş. Babası Umut'a kızgın olduğu için beni uzak tutmaya çalışmış bu olaydan. Güvenilir bir kız bulup evlenmesini tembihlemiş. Umut'un günden güne eriyen haline acıyan adam dayanamamış benimle konuştu ve onun hatrı için bu evliliği kabul etmemi istedi. Bende, bana sahip çıkan okutan adamı kıramadığım için kabul ettim."Bakışları pencereden içeriye yansıyan ay ışığına kayarken sıkıntıyla içini çekti ve anlatmaya devam etti." Meğer Umut karısını bir görev için tavlamış. Umut sevgili rolü yaparken içtikleri bir gece olan olmuş kız hamile kalmış. Kadın bebeği aldırmak isteseyince Umut kendi canından bir varlığa kıyamadığı için onunla evlenmek zorunda kalmış. Tabi olayların patlak vermesi Umut'un bebek doğduktan sonra boşanmak istemesi ile baş göstermiş. Karısı Umut'un beni sevdiğini onunla görev için birlikte olduğunu ve bebek için o evliliğe katlandığını öğrenince kavgalar,tartışmalar eksik olmadı hayatlarında." Omuzlarını umursamazca silken kız sanki karşısında onunla dertleşen biri varmışcasına anlatıyordu. Dudaklarını bükerek devam etti. "Umut'un beni sevdiini duyunca şok olmuştum ve ona çok kızmıştım bir kadını kandırıp duyguları ile oynadığı için ama kadının çocukları zehirleyen bir zehir tüccarının kızı olduğunu ve onunda o işlerde bezi olduğunu öğrenince bu defa da Umut'a üzüldüm. Düşünsene çocukları zehirleyen bir kadından çocuğu olacağını öğreniyor. O bir cana kıyamayıp bebeği için hayatından ve mesleğinden vazgeçerken kadın onlarca çocuğun ölümüne sebep oluyor. Üstelik daha sonra devlet kızınıda öyle bir kadına veriyor. Biz Umut'un kızını almak için evlenince kadın resmen çıldırdı. Sürekli saldırıyor tacizde bulunuyordu.Mahkeme çocuğu bize verince dahada delirdi. Bizi tehdit etmeye başlamıştı. Umut yakında hapse gireceğini söyleyerek beni rahatlatmaya çalışırken kadının suçu bir türlü ıspatlanamıyordu.Bir gece Umut görevdeyken evi kundakladılar.Bebek ve ben son anda alevlerden kurtulurken ailesi yanarak feci şekilde can verdi."Kız daldığı anılarda sanki hala o günleri yaşıyormuşcasına sıkıntılı bir nefes çekti ciğerlerine. Gözleri dolarken bakışları hala karanlık gecede, sözlerine devam etti."Kadın bebeğine bile acımamış kundaklatmış evi. Tüm bu olanlar iki sene içinde hayatımızı mahfetti. Ben liseyi zor bitirdim, şehre taşınmak zorunda kaldık üstelik küçük birde bebekle. Bir gün Umut'un arkadaşı Mehmet abi geldi bize.Yakın arkadaşım Talha'nın eniştesiydi.Umut göreve gittiğinde beni ve Afra'yı onlara emanet ediyordu. Bir ara ikiside bir göreve çıktılar Umut döndü Mehmet abi dönemedi. Herkes onu öldü zannediyordu Azra perişandı.Operasyonda yakaladıkları adamın yurtdışı bağlantısını çözmek için Umut'u yurtdışına yolladılar. Oda gitmeden önce beni Azra'ya arkadaş olmam için onun yanına götürdü ve bir kaç gün sonra Mehmet abi döndü. "Dudakları burukça kıvrıldı kızın. Kalbi bir deli atmaya başladı o an kendindeki değişimlerin farkında olmasada sesi titreyerek anlatmaya devam etti. "İşte seni ilk Mehmet abime o kapıyı açtığım gün gördüm. Bakışlarımı çekmek istesemde sende takılı kalmasında bir sebep varmışcasına çekemiyordum. Oysa bu doğru değidi. Ben evliydim!Yanlıştı! Haramdı ! Sonra bir gün Ziya Amca ve Mehmet abi bir hastaları olduğunu güvenilir birisini aradıklarını ve benim bu işi yapıp yapamayacağımı sordular. Ben o kadının tehditleri yüzünden evde kafayı yiyecek duruma gelince Mehmet abi Umut'a seninle ilgilenmem konusunda ısrar etmiş."Dudakları burukça kıvrıldı ve yanağından akan bir damla yaşı elinin tersiyle sildi."Önce Umut izin vermedi. Ondan uzak olursam beni korumasının zor olacağını söyledi. Ama ben onu o kadar iyi tanıyordum ki o bunun farkında değildi. Özel hemşireliğini yapacağım kişinin erkek olduğunu öğrenince kıskançlıktan koruma bahanesini uydurmuştu. Benim ısrarlarım ve araya Ziya Amca'nın da girmesi sonucu sana hemşirelik yapmama razı oldu. Ve ben o gün o hastane odasında seni birkez daha gördüm. Solgun, bitkin, her yerinde kablolar vardı. İçimde biryerler acırken bir tarafım kaçıp gitmemi söylüyor,bir tarafım senin o halini gördükçe kalmam için yalvarıyordu. Ve ben o gün bir karar verdim seninle ilgilenmeye başladım. O günden itibaren, Umut benim üzerime daha çok titrer oldu.Tam üç ay onu sevmem için çabaladı.Ne yazık ki bir hafta önce onu kaybettim! Eski eşi konuşmak isteyince buluşmuşlar.İkisi arabanın içinde tartışırken kadın arabayı Umut'un uyarılarına aldırmadan yola sürmüş ve bir tırın altına girmişler.Kadın olay yerinde hayatını kaybederken Umut ağır yaralı bir şekilde buraya getirildi üç gün süren hayat mücadelesi verdi. Aslında ikinci gün her şey normal haline dönmüştü. Bir iki saat kendinde bile sayılırdı. Ama aniden başlayan iç kanamayı bir türlü kontrol altına alamadılar ve onu kaybettim.

" Yaşlar yüzünü ıslatırken yüzüne yapışan uzun saçlarını geriye attırdı ve acıyla gülümsedi. "Sonra bir mucize oldu. Umut'un organları herkese bir umut oldu. Kalbi! O da bir mucize eseri sana umut oldu. Kalbi sevgiyle dolu bir adamı kaybettim belki ama o yeni hayatlara umut oldu. Yeniden görecek,yeniden nefes alacak,yeniden sevecek bir kalp bıraktı gerisinde." Bakışları Giray'ın yüzünde dolaşırken yerinden kalkarak sözlerine devam etti."Belki şimdi diyorsun ki bu hikayeyi üç aydır en az on kere dinledim. Kızım kocan ölüp gittiği için senden ve bu düşük çeneden kurtuldum diye seviniyordur diyorsundur belki, ya da üç aydır beynimin etini yedin,bu anlattıklarından banane diyorsundur." Giray'ın biten serumunun değiştiren kız omuzlarını silerek sözlerine devam etti. "Haklısın aslında, ama biliyormusun bazen vicdan azabı çekiyorum. O beni o kadar severken ben onu mutlu edemedim. Gözlerim onu bir arkadaştan farklı görmedi. Kalbim hiç onun için farklı duygularla çarpmadı. "Yüzünde muzip bir gülümseme olurken hafifçe kıkırdadı.Aklına gelen muzip düşüncelerle içinde bulunduğu duygu yoğunluğundan sıyrıldı ve yaramaz bir gülüşle tekrar konuştu. " Hani sen şimdi onun kalbini taşıyorsun ya,aslında çok merak ediyorum.Acaba sende bir kadını onun gibi seve bilecek misin? Gerçi hiç ses etmediğine bakılırsa onun kalbi senin bünyeye yaramamış.Kocam benimle konuşmak için kırk takla atar yapmadığı şaklabanlık kalmazdı. Böyle senin gib sus pus sürekli yatıp surat asmazdı. Bende durmuş belkide onun duygularını da almışsındır belki diye umut ediyorum bu rada!" Sahte bir kızgınlıkla adamı süzen kız sözlerinden sonra Giray'ın hafif şişen kolunu görünce damar yolunu kontrol etmek için endişe ile eğilmiştiki işittiği sözlerle donup kaldı.

 

"Kocanın duygularını bilmem ama ben şu an bir haftadır yaşadığım cehennem den senin eşsiz kokunla cennete düşmüş gibiyim Sidelya!" Elif nefes almayı unutmuşcasına donup kalırken Giray'da göğsüne dökülen saçlardan yayılan kır çiçeklerinin kokusu ile mest olmuştu. Hastanenin, iç bayan o kokusunda, bu kızın bu kadar güzel kokması normal miydi? Elini yavaşça kaldırarak Elif'in kumral uzun saçlarına dokundu. Rüya larındakinden bile güzeldi saçları.Saçlarında gezinen parmaklarla kendine gelen kız hızla doğruldu.

 

"Sen ne zamandan beri uyanıksın?" Gözleri şüpheyle kısılırken Giray'dan gelecek cevabı bekledi merakla. Abuk subuk o kadar laf etmişti. İnşallah yeni uyanmıştır diye dua etti içinden. Ah Elif, ah! Adam artık komada değil ne demeye tutmazsın şu çeneni sanki diye içinden kendini fırçalamaya başlamıştı çoktan. Giray'ın yüzünde pişkin bir gülümseme oluşurken kızın utanan haliyle dahada büyüdü gülüşü.

 

"Hasret kaldığım o kokun, burnuma dolana kadar Sidelya! Yani odaya girdiğin andan itibaren uyanığım."Elif'in yanakları daha fazla kızarırken uzun saçları ile yüzünü gizlemeye çalıştı. Onun bu hali Giray'ın dudaklarından bir kıkırtının firar etmesine neden olurken onu daha çok utandırmak için sözlerine devam etti. "Anlatmaktan bıkmadığın hikayeni dinlemekten bıkmadan sessizce uzun süre yatacak kadar önce uyandım. Gerçi Umut diye,diye aylardır başımın etini yemedinde değil!" Sesindeki hafif kıskançlık tınısı ile kızın gizlediği yüzünü görmeye çalıştı. Elif duydugu sözler karşısında sinirlenince hızla başını kaldırdı ve sinirden çakmak,çakmak olan mavi gözlerini yatan adamın kahverengi gözlerine çevirdi.

 

"Madem başınız şişti,beni kandırıp orada korkuluk gibi yatacağınıza siz hikayenizi ve o meşhur aşklarınızı anlatsaydınız bay, tekstil CEO su! Sizin şu an yaptığınız gibi birazda ben eğlenirdim belki o zaman!" Kollarını göğsünde birleştiren kız Giray'ın bakışlarını oraya çevrilmesi ile gözlerini devirerek homurdandı.

 

"Benim hikayem seninki gibi bol aksiyonlu değil ama.Sonra sıkılmayasın?" Elif tek kaşını kaldırarak ima ile baktı yatan adama.

 

"Ben üç aydır ruh gibi yatan bir adamla sabahlara kadar arkadaşlık ettim. Merak etme sıkılmam!" Kızın tavırlı bir şekilde konuşması Giray'ın içini gülme isteği ile doldururken adam ciddiyetini takınarak konuştu.

 

"Tamam o zaman,biraz doğrulamama yardım eder misin Sidelya?" Oturduğu sandalyeden kalkan kız gözlerini kısarak Giray'a yaklaştı ve onu daha rahat edebileceği bir pozisyona getirirken homurdandı.

 

"Bana bir daha Sidelya deme!" Fırsattan istifade ederek kızın kokusunu içine çekerken karşılık verdi.

 

"Biliyormusun aynı sözleri evlendiğimiz günün sabahında da söylemiştin."Adamın sözlerine anlam veremeyen Elif'in kaşları hızla çatıldı.

 

"Saçmalama! Umut'la evliyken seninle hangi ara evlenmiş olabilirim acaba?"Giray'ın bakışlarının takılı kaldığı noktayı farkedince hızla doğrularak sözlerine devam etti."Üstelik sapık gibi davranmayı da kes! Ya av köpeği gibi sürekli kokumu kokluyorsun,ya da gözün sürekli gögüslerimde!"Giray küçük bir kahkaha atarak öfkeyle sandalyeye oturan kızı izledi.

 

"Üç aydır komada olan bir adam için sencede normal değil mi? Hem evliydik diyorsam evliydik! Umut denen adamdan bahsedip durma! Ben kıskanç bir adamımdır!"Elif bıkkınca nefesini dışarı verdi ve Giray'ın baş ucundaki suya uzanarak bir yudum alıp bakışlarını onun kahverengi harelerine çevirerek alyala konuştu.

 

"Banane senin kıskanç bir adam olmandan!? "Tek kaşıda havalanarak alaylı yüz ifadesine eşlik ederken eğlenerek sordu. " Demek evliydik ha!?Sen şimdi senden bir çocuğum olduğunuda iddia edersin!"Elini öylesine havada sallayarak sözlerine devam etti."Bence sana ameliyatta fazla narkoz vermişler. Sen hâlâ etkisinden kurtulamamışsın!Bu söylediklerinin başka açıklaması yok! Yada çok çapkın birisin buda senin kız tavlama taktiklerinden birisi." Elif'in sözleri ile Giray'ın yüzü asılırken sahte bir üzüntüyle dudaklarını büzdü.

 

"Kalbimi kırıyorsun! Ben hiç bir kadına kur yapmadım bu güne kadar. Madem bana inanmıyorsun anlatacakları mı dinle o zaman. Belki durumum hakkında doktorların koyamadığı teşhisi sen koyarsın."Elif'e göz kırparak rüya mı bilinç altının bir oyunumu ne olduğuna karar veremediği anları anlatmaya başladı.

 

Elif adamın anlattıklarını dinlerken bazen kızmış,bazen üzülmüş,bazen de şok olmuştu. Giray'ın anlattıklarına inanamayarak yüzünü buruşturdu.

 

"Bence ameliyatta beynin hasar görmüş bunun başka açıklaması olamaz!Eror veriyor beynin!Resetle bir an önce sen o rüyalarını!"Giray'ın gözlerini devirdiğni görünce uzun kumral saçlarını kulağının arkasına sıkıştırarak başını olumsuz anlamda salladı. "Sana inanmamı beklemiyorsum değil mi?"

 

"İnandıra bileceğimi biliyorsun!"

 

"Saçmalık!Abartma lütfen!" Giray tek kaşını kaldırarak ima ile baktı.

 

"Yumurtalı ekmeği çok güzel yapıyorsun.Kadere inananlardansın.Karşı cinse karşı elinden geldiğince mesafelisin çünkü mahremiyete önem verirsin. Senin için aşk önemli değil,çünkü aşık olmadan bile sana helal kılınanı sevebilecek kadar kalbine hükmede biliyorsun. İnatçısın."

 

"Bunların hepsini sana ben anlatmış olabilirim!Üç aydır aynı odada sabahlıyoruz ve ben sürekli kendimden ve günlük hayatından bahsettim sana. Bilinç altına yerleşmiş bence!"Alınmış gibi yaparak omuzlarını silkti."Ayrıca hiçte inatçı falan değilimdir!Ben gayet uysal biriyim!Sen halt etmişsin bi kere! " Giray bu defa iki kaşını birden kaldırarak şaşkın bir şekilde baktı kızın yüzüne.

 

"Böylemi düşünüyorsun gerçekten!?"

 

"Evet böyle düşünüyorum!" Başını olumlu anlamda sallayan adam pişkince sırıttı.

 

"Tamam o zaman bir de bunları dinle."Elif gözlerini devirip ilgisizce onu dinlerken Giray tekrar konuştu." Bacağının iç kısmında küçük ken elma ağacından düştüğün için oluşan v şeklinde bir yara izi var! İki göğsünün arasında benin var!"Elif'in tükmüğü boğazına kaçarken Giray devam etti. Bir tane de kalçanın tam üzerinde! Benim en sevdiğim ise çilek şeklindeki doğum leken! Nerede olduğunu da söylememi istermisin!?"Elif irice açılan gözleri ile hızla yerinden fırladı ve eliyle Giray'ın ağzını kapattı.

 

"Sus! Sus lütfen! Şimdi birisi duyacak!" Giray ağzını kapayan avucun içine öpücüğünü bırakırken çapkınca göz kırptı ve elini uzatarak şok olmuş kızın elini tutup ağzından çekti.

 

"Tamam utanmana gerek yok!"

 

"Ne demeye utanacakmışım senden? Hem senin bunları bilmen imkansız!Böyle bir şey olamaz!"İşaret parmağını kaldırarak bakışlarını kısıp şüpheyle konuştu. "Bana bak sen uyuyor numarası yapıp benimi izliyordun hep!? Bunun başka açıklaması yok çünkü!" Bazen üzerine bir şey dökülünce Giray komada olduğu için rahat hareket edip odada soyunuyordu. Fakat doğum lekesini görebileceği hiç bir ortam olmamıştı. Giray elini gür saçlarından geçirerek homurdandı.

 

"Saçmalama!Sapık mıyım ben!?Sana gördüğüm ve ya yaşadığım ne varsa anlattım işte!Her şey gerçek gibiydi ve biz bir birimize aittik! Sence bir, birine ait iki insanın en özel şeylerini bilmelerinin nesi saçmalık!? "

 

"Saçmalık çünkü ne ben sana aidim, ne sen bana aitsin! "

 

"Hadi ama neden bu kadar kızdın ki şimdi? Eminim ki sende benimle ilgili en özel şeyleri biliyorsundur."

 

"Bilmiyorum! Bildiğim tek şey Umut'un kalbini taşıyor olman!" Aklı karma karışık olan kız ellerini saçlarından geçirerek ayağa kalktı ve odanın içerisinde bir kaç tur atarak tekrar Giray'a döndü. "Üstelik benim bilmem gayet normal! Üç aydır senin her türlü bakımınla ilgilenen benim! " Öfkeden dişlerini sıkan adam sertçe tısladı.

 

"Umut deyip durma! Onu sevmediğini, arkadaş olarak gördüğünü söyleyen sensin! "

 

"Seni de sevmiyorum! Sen sadece hastamsın! Ne demeye tepki gösterip,sevgilim yada kocammışsın gibi davranıyorsun sürekli!?"Tamam belki sevmiyordu ama onu Mehmet'in yanında gördüğü ilk anda bile çok hoşlanmıştı. Ama Giray'ın bunları bilmesine gerek yoktu.

 

"Evet hastanım! Sana rüyalarımda aşık olabilecek kadar hastayım hemde!" Elif, Giray'ın sözleri ile donup kalırken adam devam etti sözlerine. "Biz bir, birimizin kaderine yazılmışız! " Derin bir nefes alan adam sesini daha sakin tutmaya çalışarak tekrar konuştu. "Seni Mehmet'i evine götürdüğüm o gün gördüm ilk defa. Hasta kalbim öyle bir çırpınmaya başladıki bir bakışınla o an duysan yüzlerce kuş kanatmı çırpıyor derdin. Evli olduğunu öğrenince neye uğradığımı şaşırdım. Senden uzak durdum. Ama bir an olsun o cenneti anımsatan bakışların gözlerimin önünden gitmedi. Benim olsan nasıl olurduk diye hayal ettim hep. "Elif'in dudakları burukça kıvrıldı. Dalgın bir şekilde kaderin onlara nasıl bir oyun oynadığını düşündü.Ya kendisi çok erken girmişti bu yola ya Giray çok geç kalmıştı. Mavi gözleri bulutlanırken Giray'ın tekrar konuşmaya başlaması ile sıyrıldı düşüncelerinden. "Belliki fazla hayal kurmuşum rüyalarıma bakılacak olursa. Şimdi bana inanmıyorsun ama bizim kaderimiz aynı yola bağlanmış!üir keresinde rüyamda Demir'e bir söz söylemiştin. Kader de varsa el getirir, yel getirir, sel getirir! Kader de yoksa el götürür, yel götürür, sel götürür! Seni bana kader getirdi Elif ! Ve ben seni benden hiç bir şeyin almasına müsade etmem! Çünkü sen benimsin! " Sonlara doğru sesi yükselince kız girdiği şoktan çıkarak Giray'a yaklaştı ve işaret parmağını kaldırarak uyardı.

 

"Bağırma artık! Burası bir hastane! "

 

"Bağıttırma sende o zaman! " Her şekilde üste çıkan adama hayretler içerisinde bakan kız bir anda kolundan çekilince neye uğradığını şaşırdı. Dudaklarına kapanan dudaklarla ikinci bir şok geçiren Elif ne yapacağını bilemeyerek öylece kalakaldı. İlk defa bir erkek tarafından öpülüyordu. Bu değişik his kalbini bir kuş gibi kanatlandırıp göğsüne sıgdırmayacak hale gelince elini Giray'ın omzuna koyarak ittirmeye çalıştı. Zorlukla ayrıldığı dudaklarını öfkeyle yalayan kız doğrulmadan adamın gözlerinin içine bakarak tısladı.

 

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!? Beni nasıl öpersin!?"Elif'in gözleri öfkeyle parlarken Giray elini kızın ensesine götürerek cevap verdi.

 

"İşte böyle! " Tekrar kızın dudaklarına yapışınca Elif bu defa heyecan ve öfkenin karışımı bir duyguyla elini sertçe Giray'ın göğsüne vurdu. Adamın acıyla inlemesi ile panikle geri çekildi ve umursamamaya çalışarak ciddiyetini takınıp çemkirdi.

 

"Sakın bir daha böyle bir şeye kalkışma!"Giray yüzünü buruşturarak göğsünü tutarken bir tarftanda çapkınca sırıtıyordu.

 

"Rüyalarımda daha uysaldın Sidelya!"Elif artık söyleyecek söz bulamazken Giray göz kırparak devam etti. "Seninde bana karşı boş olmadığını biliyordum."

 

"Ah evet sana karşı boş değilim! Senin şu kendini beğenmiş, gıcık hallerin sana karşı içimi öyle bir öfkeyle dolduruyorki her an patlaya bilirim! "

 

"Başka türlü patlamanı tercih ederim! " Giray'ın ima ettiği şey karşısında Elif'in ağzı bir karış açık kalırken sinirle yerinde tepindi.

 

"Biliyor musun uyurken daha çekilir bir adamdın! Meğer tam bir sapık mışsın!" Odayı terk etmek istesede bir türlü terkedemiyordu. Hem Salih Bey'e, hem Giray'ın arkadaşlarına verdiği söz olmasa çoktan çıkıp gitmişti. Sinirinden dudaklarını kemirirken iç sesinin konuşmasıyla donup kaldı. "Ondan mı adamın öpüşüne karşılık verdin?" Elif öfkesinin üzerine birde iç sesine sinirlenerek içinden karşılık verdi.

 

"Nee! Saçmalama tabiki öyle bir şey yapmadım! "

 

"Hıhıı, o yüzden uyuduğu geceler gözünü dahi kırpmadan röntgenciler gibi onu izliyordun! "

 

"Saçmalama! Ben öyle bir şey yapmadım! Onu kontrol etmek benim görevim! Hem sen kimin tarafını tutuyorsun!? "İç sesi bile bu adamın yanında huy değiştiriyordu. Ne demeye şimdi onun tarafını tutuyorduki? Yıllardır nerelerdeydin acaba? Umut ona kurların alasını yaptığında o gıcık sesi nerelere kaçmıştıda hiç bir tepki vermiyordu lanet olasıca! Elif kendi, kendine kızarken içindeki o ses tekrar baş kaldırdı.

 

"Tabiki hoşlandığın yakışıklının tarafındayım! Hatırlasana ona bir şey olacak korkusu ile beyninin en ücra köşelerine kaçıp saklanan mantığın neredeydi o zamanlar! Şimdi o fitne makinasına güvenip çocuğa çemkiriyorsun! Beni dinle hoşlanıyorsun bu çocuktan! "

 

"Ahhh!Saçmalamayı kes ve hemen geldiğin yere geri dön! Beni rahat bırak!Evde kalmış kız kuruları gibi davranmayıda kes artık! "

 

"Bence sen bu adama çoktan abayı yaktında kendine bile itiraf etmekten korkuyorsun! " Elif iç sesinin sözlerine karşılık elini kulaklarına kapatarak başını olumsuz anlamda hızla sallarken Giray onun bu haline gülümseyerek söylendi.

 

"Işığı kapatır mısın? Rahatsız oluyorum!Üstelik beni kabullenmek için kendinle bu kadar mücadele etmene gerek yok! O enerjini düğünümüz için sakla güzelim! "Elif ayağa kalkarak ışıkları öfkeyle kapattı.

 

"Asla! Seninle evlendiğimi ancak rüyalarında görürsün! Asla seninle evlenmem sapık herif! Duydun mu beni asla!"

 

"Asla çok iddialı bir kelime bebeğim! Hem istersen yanıma gelebilirsin. O sandalyeden daha rahat olursun emin ol! "

 

"Ahhh! Çıldırtma beni! Yat zıbar! Kapa şu çeneni artık! " Giray kızın öfkeden deliye dönmesi karşısında kıkırdarken Elif çoktan pencerenin kenarına geçerek bakışlarını karanlık geceyi aydınlatan yıldızlara çevirip ne yapacağını, ne düşüneceğini bilmez bir şekilde fısıldadı. "Allahım Umut'un kalbini bu adama nasip ettin, iyide ettin ama niye kalbindeki tüm duygularıda bu adama yükledin? Bu kulunu hiç mi düşünmedin amacın neydi yarabbim? Umut'la baş etmek kolaydı ama bu adam kalbimin kilitli kapılrını daha şimdiden zorluyor! Sen bana yol göster, beni bu adamın duygularıyla sınama! Bu adama karşı olan zafıma karşı nefsimle beni baş başa bırakma!"Ellerini yüzüne süren kız Giray'ın sesi ile gözlerini devirdi.

 

"İyi geceler Sidelya! "Elif ağlamaklı bir halde gözlerini sıkıca kapadı. Bir an önce sabahın olmasını istiyordu. Kendini evine kızının yanına atsa tüm sorunları hallolacaktı sanki.

 

"Ne demek lan bu!? Yani senin rüyalarındaki o kız bizim Elif miymiş!?" Giray Ömer'in sorusu ile başını olumlu anlamda sallarken, Yusuf düşünceli bir şekilde sakallarıyla oynayarak konuştu.

 

"Lan sen komada olduğundan emin miydin?" Bakışlarını arkadaşlarına çevirerek elini kaldırıp Giray' ı işaret etti. "Bence bu kendini komada zannetti uyanıktı her zamanki piçliğiyle kızı röntgenliyordu." Giray yanında sandalyede oturan arkadaşının başına bir tane geçirirken Mehmet'in öfkeli bakışları ile karşılaştı.

 

"Abicim bakma sende öyle boynuzlayacak koç gibi! Ne bakıyorsun sen bu dangalağın lafına! Doktorlardan iyimi bilecek konuşuyor işte boş, boş! "Giray, Mehmet'in siniri karşısında gözlerini belerterek uyarırcasına Yusuf'a bakınca adam ikilinin arasındaki elle tutulur gerginliğe gülmemek için kendini zor tuttu.Mehmet, Yusuf'un dudaklarından kaçan kıkırtıyla homurdanarak Giray'a çevirdi bakışlarını ve işaret parmağını sallayarak uyarırcasına tısladı.

 

"Bak Giray o kız bana emanet koçum! Bizim zamanında gönül eğlendirdiğimiz kızlardan zannetme ayağını denk al! Yoksa o bozuk beyin devrelerini yüksek voltaj elektirik vererek yakarım! Ben öyle rüyaymış, hayal miş anlamam! Madem kızı sevdin adam gibi bas nikahı ikimiz kötü olmayalım sonra! "Giray, Mehmet'in sözleri ile gerilirken rüyasında Elif'e karşı aynı korumacılığı yaptığı geldi aklına. Ömer ve Aliy'i önceden de tanıyordu ama diğerlerini Mehmet'i Azra'ya götürdüğü günden sonra tanımıştı. Mehmet'le tanışması ise onu yaralı bulduğu güne dayanıyordu. Doktorundan gizli abisinin motoru ile engebeli bir arazide dolaşırken Mehmet'i yaralı bir halde bulmuştu. İyileşen adamı karısı Azra'ya götürdüğü zaman görmüştü Elif'i ilk. Ona gördüğü ilk anda zayıf kalbinde hissettiği değişik duygularla bakarken Mehmet yine böyle bir tepki vermişti. Hatırladığı anı ile dudakları kıvrılırken Yunus şüpheyle kıstı gözlerini.

 

"Lan vallahi bunun devreler yanmış! Şimdide kendi, kendine sırıtıyor aynada kendini görmüş şebek gibi! "Yunus, Giray'ın halini yüzünü buruşturarak izlerken Ali yatağın köşesine ilişerek Giray'ın omzuna kolunu atıp alayla konuştu.

 

"İlişmeyin Giray'ıma. Aşık olmuş bizim küçük Bey."Giray'ın yanaklarını sıkarak yüzünü tuhaf bir şekle soktu. "Bakın sana şunun haline ilk defa rüyalanmış ergenler gibi kendinden geçmiş. Lan yoksa Elif'i hayal edip bi haltlar mı yedinde böyle sırıtıyorsun! Aç şu çarşafıda bakayım! " Giray yüzündeki elleri sertçe ittirerek homurdandı.

 

"Aliii! Siktir git lan! Manyak mısınız nesiniz!?Sizede eğlence çıktı ha! "

 

"Lan Ali'nin dediği gibi bi şeyler düşünüyorsan hadım ederim seni Giray! Elif benim kardeşim sayılır o kenafir gözlerini oydurtma bana cünübet herif! O değil, bu değil! Ne demeye sırıtıp duruyorsun o zaman!? " Mehmet'in atarıyla Giray sonunda patlamıştı.

 

"Lan yeter! Aylar önce seni yaralı halde bulup daha sonra seni karına götürdüm ya Elif'i ilk o evde gördüm ben.Galiba bilinç altımın kalbime garezi var. Baksana o gün hoşlandığım kızı onun anlattığı şeylere göre rüyalarıma girdi.Üstelik bu da yetmedi ben onun anlattıklarını kendime göre değiştirdim o rüyalarda. Evlendim be! çocuğum vardı!İki sene benden saklandı! Sizin gibi altı dallamayla aynı evde kaldı ve ben rüyamda sizi tanımıyordum! Ve siz Elif'i yine böyle koruyup abilik yapıyordunuz. Özellikle sen Elif'e baktım diye kırık bacağınla horoz gibi kabarmış üstüme atlayacak dereceye gelmiştin!Aklıma o geldi ona güldüm lan! "

 

"He! Tamam!"Mehmet rahat bir nefes vermiştiki sahte bir ciddiyetle kaşlarını çatıp bir kez daha uyardı Giray'ı. Akıllı ol gagalarım yoksa! " Mehmet'in sözleri ile erkekler kahkahayı basarken Giray sanki bu muhabbetten midesi bulanmış gibi yüzünü ekşitti. Her zaman alay konusu olan Kenan onun bu halini anlarken sesini yükselterek suskunluğunu bozdu.

 

"Susun lan işiniz gücünüz gır, gır şamata!"Kenan'ın beklenmedik çıkışı ile diğerleri tuhaf bakışlarla ona bakarken o Giray'a bakarak sözlerine devam etti. "Abicim durumunda şahibeli kalan tek noktayıda an itibari ile çözmüş bulunmaktayım. "

 

"Bak yine tuhaf, tuhaf konuşuyor bu altından kesin bir şey çıkacak! Ali ara şu odayı kızlar böcek falan mı yerleştirdi bizi dinlemek için acaba!? " Ömer'in sözleri ile diğerleri kıkırdarken Kenan umursamadan devam etti sözlerine.

 

"Şimdi sen Elif'le evli olduğunu bir kızınız olduğunu iddia etmiştin ya işte o nokta dışında her şey açıktı. Abinden dolayı motocross yarışçısı olarak yaşadın rüyalarında. Ama Elif ve Afra karanlık olan taraftı. Şimdi Elif komada olduğun süre boyunca hep yanındaydı ve onun sana geçen gece anlattıklarını düşünecek olursak sana her gece kendi yaşadıklarını ve başına gelenleri anlatıyordu ve sende yaşadığın o alemde Elif'in hikayesine dahil oldun. Onun kocasının yerine kendini koydun." Kenan'ın tespiti ve duyduğu isim ile Giray'ın tüm vücudu gerilirken Kenan devam etti." Hal böyle olunca Elif'in yaşadığı her şeyi rüyalarındaki hayatına ve olmasını istediğin şeylere göre şekillendirdin.Aslında rüyada Elif'i ilk gördüğün anda başlıyor.Elif yaşadıklarından,bizim yanımızda saklanmasından bahsettikçe sen gerçek yaşadıklarınla ve Elif'in anlattıkları ile kafanda bir senaryo kuruyorsun.Mesela Esra ve kullandığın ilaçlardan dolayı geçirdiğin geçici rahatsızlık.Eski sevgilin Esra'nın,siz ayrıldıktan sonra hamileyim diye çıkıp gelmesi ve senin yaptırdığın DNA testi sonucu tesadüf eseri rahatsızlığını öğrenmen. Bilinç altın bu yaşadıkşlarını ve Elif'in yaşadıklarını birleştirmiş.Elif,Umut'u anlatsada bilinç altın kıskançlığından dolayı onu saf dışı bırakmış ve kendi yazdığı senaryoyu, olmasını istediğin şekilde ve bazende senden bağımsız bir şekilde başarı ile oynamış. " Herkes Kenan'ın sözleri ile düşüncelere dalarken Giray kafasını kurcalayan soruyu sordu.

 

"Yani bu rüyanın asıl başlangıcı Elif'in anlattıkları ile onu ilk gördüğüm anı hatırlamamla kaynaklandı ve ben onu rüyalarımda da olsa hayatıma dahil edip onun anlattıkları ve benim yaşadıklarımla rüya aleminde yeni bir hayat kurdum iki mize öyle mi?"Kenan başını olumlu anlamda sallayınca Giray tedirgin bir şekilde sözlerine devam etti. Peki Umut'un kalbini taşımaya başladığım anda mı görmeye başladım tüm bu rüyaları?Dudaklarını büken Kenan omuzlarını silkerek kendisine bakan meraklı gözlere cevap verdi.

 

"Bilemiyorum bir ihtimal oda olabilir tabi. İlk zamanlar Elif'in anlattıkkarını dinlerken onu hatırladın. Umut'un kalbi sana takılınca her şey karıştı. Sen ameliyat olduğun günden itibaren Elif seni bir hafta hiç görmedi. Sende onun sesini hiç duymadın. Elif'in anlattıkları bilinç altında yer edince sen o bir haftada onları kendi hayatına ve hayallerine göre şekillendirmiş olabilirsin. Ama dediğim gibi bunlar sadece bir ihtimal." Giray ,Kenan'ın söylediklerini düşünürken Mehmet şüpheli bir şekilde konuştu.

 

"Ne yani şimdi bu seviyorum ediyorum derken Umut'un hisleri ilemi söylüyor bunları!? "

 

"Yuh artık lan iyice uçtun ha! " Arkadaşlarının homurtusu ile Kenan cevap verdi.

 

"Bilemiyorum olabilirde ama Giray'a bakarsan o seni Azra'ya götürdüğü gün ilk gördüğü anda hoşlandı Elif'ten. Bakarsın aşk ikinci defa aynı kapıyı çalıyordur. İlkinde açılmayan o kapı belki bu defa sonuna kadar açılıverir kim bilir! " Kenan dudaklarını büküp ellerini cebine koyarken Giray onların kendi üzerinde yaptığı tespite sinirlenerek tısladı.

 

"Söylediklerin bir noktaya kadar mantıklı olabilir! Ama Umut'un kalbini taşıyor olmam onun duyguları ile hareket ediyor olmam anlamına gelmez! Eğer öyle olsaydı mantığım bu içimdeki hislere karşı çıkardı! Ve ben Elif'i Umut'tan bile kıskanıyor olmazdım değil mi? Ama benim aklımda, mantığımda, kalbimde hatta tüm hücrelerim Elif diye bağırıyor." Yumruk yaptığı elini göğsüne vurararak dolan gözleri ile sözlerine devam etti. "Belki taşıdığım bu kalp ikinci defa Elif'e aşık oluyor ama aklım ilk defa aşık! Hatta öyle bir aşık ki onu görünce aşkından şaşkına dönüyor! Ben kendi duygularından eminim! Sizin ne düşündüğünüzde size kalmış! "Erkekler bir, birine ne yapacağız diye bakarken Mehmet, Giray'a yaklaşarak çenesini kavradı ve başını kaldırarak dolu gözlerini kendi gözleri ile sabitleyerek sertçe konuştu.

 

"O zaman o inatçı keçinin inadını nasıl kıracağını düşün Giray Eyyüboğlu! Çünkü benim tanıdığım Elif hiçte kolay lokma değil! Sana bir ay mühlet. Bu bir ayda ya Elif'i ikna eder nikah masasına oturtursun yada siktir olup gidersin o kızın hayatından! "Sözlerini bitiren Mehmet odadan çıkıp giderken diğerleri hayretle onun gidişini izlemişti. Aslında herkes Mehmet'in tepkisine hak vermiyor değildi.

 

"Lan sen ne patavataız bir adamsın lan! Bir de gelmiş en büyük buluşu yapmış bilim adamı edası ile burada övünüyor! Al eşşeğin aklına karpuz kabuğunu soktun işte! "Kenan şaşkınca Yunus'a bakarken bu defa Yusuf destek verdi Yunus'a.

 

"Hiç! Kalp, duygu derken yine ortamın içine sıçtın! Bravo bilim adamı bu yılın nobel ödülünü kazandınız! " diyerek alkış tutunca Kenan saçlarını çekiştirerek kükredi.

 

"Lan ne yaparsam yapayım yaranılmıyor size!" Bakışlarını yatakta umutsuzca yatan arkadaşına çevirerek sözlerine devam etti. "Sen merak etme kardeşim Elif'i bir ay içinde o nikah masasına otutturmayan Kenan, adam değil! "Sözlerini bitiren adam diğerlerine ters bakışlar yollayıp homurdanarak odadan ayrıldı.

 

"Allah'ın kazmaları! Siz tıptan, insan ruhundan ne anlarsınız be Piç herifler! "

 

*Bir ay sonra*

 

"Bu yaptığının hesabını ödeyeceksin Giray Eyyüboğlu! " Giray omzundaki kızın kalçasına bir tane patlatarak homurdandı.

 

"Beni buna sen zorladın Elif Eyyüboğlu! Sana güzellikle evlenelim dedim ama sen işi hep yokuşa sürdün! Kaderimiz bir yazılmış neden anlamak istemiyorsun!? "

 

"O nikah geçersiz beni kandırdınız! Ben Talha'nın nikah şahidi olduğumu sanıyordum!"Giray küçük bir kahkaha atarak omzundaki karısını açtığı kapıdan içeriye soktu. Hızla diğer tarafa dolanıp şöför koltuğuna geçti. Bakışları kapıyı açmak için hareketlenen inatçı karısına kayınca kilide basarak kapının kilitlenmesini sağladı.

 

"Sen bu kadar inat etmeseydin bizde seni kandırmak zorunda kalmazdık! Hem hiçte geçersiz falan değil! " Cebinden evlilik cüzdanını çıkaran adam karısının gözleri önünde sallayarak göz kırptı. "Mühürlü, imzalı resmen karımsın Sidelya! O yüzden boşuna çabalamada enerjini geceye sakla güzelim! Zira ben doyumsuz bir adamımdır! " Elif'in gözleri kısılırken tıslarcasına fısıldadı.

 

"Sapık herif! Aklın fikrin sapıklıkta! Asla senin koynuna girmeyeceğim duydun mu beni asla! " Giray aracı çalıştırmadan önce karısını kendine çekerek dudaklarına hızlı bir öpücük bırakıp geri çekildi ve çapkınca sırıttı.

 

"Asla çok iddialı bir kelime karıcığım! Hatırlatırım bir ay öncede asla karım olmayacağını söylüyordun!Hatta bir aydır her evlenme teklifi ettiğimde asla diyordun, ama bak şu an karımsın. "Muzipçe karısına göz kırpan adam aracı çalıştırarak yola koyuldu. Elif yumruklarını sıkarak oturduğu koltuğa geçirirken öfkeyle burnundan soluyarak homurdandı.

 

"Allahım ben böyle düzenbaz bir adama nasıl aşık oldum, nasıl sevdim!?"Gözleri dolan kız sinirle başını salladı. "Biliyorum hastanede o gece eksik dua ettim. O yüzden bunlar başıma geldi. Allahım aslında beni bu adamdan kurtar diyecektim. Beni onun sapık nefsiyle baş, başa bırakma yarabbim! Bu adamla başa çıkmam için bana yol göster! " Giray karısının duası ile kıkırdarken ona eşlik etti.

 

"Allahım şükürler olsun sana! Bu inatçı kulunun ağzından beni sevdiğini de duydumya artık ölsemde gam yemem! " Omzuna aldığı darbeyle karısının çemkirmesini işitmesi bir oldu.

 

"Bana bak Giray Eyyüboğlu, niyetin beni ikinci kez dul bırakmaksa seni kendi ellerimle öldürür üzerine helvanı kavururum! Ettiğin duaya dikkat et! O ne öyle ölmek falan!? Senin eksik Duan yüzünden üçüncü bir koca aramaya hiç niyetim yok! "

 

"Elifff! Benim deli damarıma basma! Koca, koca deyip durma! Ben neyim lan burada!?"

 

"Sen öküzün,ayının,sapığın tekisin Giray! Ruh hastasısın sen! Anladın mı ruh hastası! Çek şu arabayı sağa ineceğim ben! O kadar seviyorum, ölüyorum de ama karının bir sözüne hemen kükre! Ben ne dediğimi biliyor muyum!?"Bir den aklına gelen ayrıntıyla hızla kocasına döndü ve telaşla konuştu. "Afra, Afra nerede!? " Giray karısının telaşı karşısında gülümseyerek bakışlarını ona çevirdi.

 

"Merak etme Anneme ve Gönül Teyze'ye emanet ettim. Gözün arkada kalmasın! Kızımıza çok iyi bakacaklarından emin olabilirsin. "Elif tuttuğu nefesini bırakırken kollarını göğsünde birleştirip homurdanmasına devam etti.

 

"Resmen beni bu evliliğe zorladın! Ama benim adım da Elif se bende o çok arzuladığın geceyi burnundan getirmesini bilirim Giray Eyuüboğlu! " Giray karısının kısık sesle homurdandığı sözlere anlam veremeyerek sordu.

 

"Bir şey mi dedin karıcığım! " Kocasının sorusu karşısında Elif sinsice sırıtarak imalı bir şekilde cevap verdi.

 

"San bir şey demek ne mümkün kocacığım! Mazallah deli damarın kabarırsa bu defa halim ne olur? " Karısının sözleri ile Giray'ın dudakları yana doğru kıvrılırken bakışlarını tekrar yola çevirdi.

 

Zavallı adam Elif'i kucağında eşikten geçirirken yine homurdanmalarına maruz kalıyordu.

 

"İndir beni aşağı!" Ayyy! Kalçasını sıkan adama şaşkınca bakan kız Giaray'ın sözleri ile şok oldu.

 

"Biraz daha bağarmaya devam edersen burada karım olmak zorunda kalırsın ona göre! Görende zorla evlendik zannedecek!"

 

"Neee! Tabiki zorladın! Yoksa ayıla, bayıla evlenmedim ben senin gibi bir ruh hastasıyla!" Bakışlarını kısarak tekrar çemkirdi. "Hemen indir beni aşağıya Giray! Yoksa ısırırım! "Karısının tehdidi ile adamın yüzünde imalı bir sırıtma peydah oldu.

 

"Harbimi! Anlaşılan sert seks ten hoşlanıyorsun bana uyar bebeğim."Elif'in ağzı işittikleri ile bir karış açık kalırken ayaklarının yere basması ile utancını gizlemek için banyo olduğunu tahmin ettiği kapıya doğru koştu. Giray onun bu haline kahkahalarla gülerken utancından banyoya kaçan karısının ardından seslendi.

 

"Maşallah dilin kırk dört numara pabuç gibi ama cesarete gelince sıfır! Bakıyorum da hemen banyoya kaçtın! Biraz önce bana laf yetiştirirken hiç korku falan yoktu." Elif kocasının sözleri ile bakışlarını kısarken son kontrollerinide yaparak odaya doğru seslendi.

 

"Biraz idare etsen ne olur sanki? Her şey üst, üste geldi. Stresliyim işte!"Karısının birden yumuşaması ile işkillenen adam sebebini düşünürken, Elif oluşan kısa sessizlikten sonra tekrar konuştu. "Giray elbisemin fermuarını indirir misin? Uzanamıyorum. Duşa girmem lazım! " İşittiği sözler ile Elif'in gerçekten heyecan ve stresten dolayı ruh halinin sürekli değiştiğini düşünenen adam kendisinden istediği şey ile ağzı kulaklarına vararak hızla banyo kapısına yöneldi. Karısının arabadaki sözlerinden sonra bu gecenin didişmekle geçeceğini düşünsede yanıldığını anlamıştı. Demekki gergin olan karısı biraz rahatlaya bilmişti sonunda. Kapıyı açarak banyoya giren adam arkası dönük karısına yaklaşarak çıplak omuzlarına dokundu ve küçük öpücükler bırakarak fısıldadı.

 

"Seni seviyorum! Ne yaptıysam seni sevdiğim için yaptım. Ne olur anla beni! " Karısının fermuarını yavaşça indirdi ve Elif'in yüzünü kendine çevirerek alnına uzun bir öpücük bıraktı. Kızın yere eğdiği utançtan pembeleşmiş yüzünü çenesinden kaldırarak mavi gözlerine aşkla baktı. "Affet beni güzelim. Eğer seni kırdıysam, üzdüysem inan bilerek ve isteyerek yapmamışımdır. Bu sözüm bundan sonraki günlerimiz içinde geçerli. Ben senin bakışlarındaki cennet çiçeklerini bile isteye doldurmam Sidelya!"Karısının gözlerine birer öpücük bırakarak beklenti dolu bakışlarla baktı. "Biliyorum seni evliliğe zorlamakla odunluk ettim ama seni çok seviyorum! Bu gece bana öfkeyle değil gözlerindeki cennet çiçekleri ile gelmeni istiyorum! Bana cenneti vaad ettin şimdi ne olur beni o cennetten mahrum bırakma!"Tek kaşını kaldıran adam üzgünce sordu. "Affedebilecek misin ikinci defa aşkınla çarpan bu kalbi!? " Kocasının sözleri ve ikinci defa aşık olduğunu vurguladığı kalbi ile duygulanan kız aklına Umut'ta düşünce ağlamamak için dudaklarını ısırarak olumlu anlamda başını salladı. Elif'in onay'ından sonra dudaklarını tekrar alnına bastıran adamın elleri elbisesinin fermuarına uzanarak açtı ve yavaşça omuzlarından kaydırarak yere düşmesini sağladı. Elif boynuna değen sıcak dudaklarla içinde bulunduğu duygusallıktan son anda sıyrılıp kendine gelirken sakin olmaya çalışarak konuştu.

 

"Önce bi duş alsak. Ben biraz gerginim sanırım. "Adam geri çekilerek anlayışla gülümserken Elif tekrar konuştu. "Sen suyu ayarla benim içeride ufak bir işim var. " Karısının açık daveti karşısında adamın tüm vücudu beklenti ile kasılırken

Elif'in el kadar iç çamaşırları ile süzülerek banyodan çıkışını izledi .Gözlerine ziyafet çeken manzara karşısında damarlarındaki kan alevlenince hemen duş musluğuna uzandı. Suyu açan adam ısısını ayarlayınca arkasını dönerek karısına seslenmiştiki kapalı kapıyı görünce bakışları şüpheyle kısıldı. Kapıya doğru ilerleyen adam kulpunu tutarak aşağı doğru indirdiği an açılmayan kapı yüzünden hayal kırıklığını dibine kadar yaşadığı an olarak bu günü aklının bir köşesine not etti. Eğer inatçı karısının suyuna gitmezsse biliyorduki ona tüm geceyi burada geçirtmekten çekinmezdi. Gerçi kapıyı açsada Elif tedbirini alacak kadar akıllı kızdı. Sonuç olarak onun isteklerine ayak uydurmakta başka çaresi yoktu. Buradan çıkarsa en azından aynı yatakta yatmak gibi bir avantajı vardı. Aldığı kararla sesini sakin tutmaya çalışarak kapıya tıklatıp karısına seslendi.

 

"Elif bu yaptığın hiç hoş değil! Tamam istemiyorsan bu gece dokunmam sana ama aç şu kapıyı hadi güzelim! "

 

"Ne o Giray Eyyüboğlu bakıyorum sözlerini çabuk unuttun. Dokunmam çok iddialı bir kelime bence. Yerinde olsam büyük konuşmam! "Giray tükürdüğünü yalamanın verdiği sinirle tıslarcasına cevap verdi karısına.

 

"Canım söz veriyorum! Açar mısın şu kapıyı artık! Bu gece dokunmayacağım sana! " Elif kocasının sözlerini duymazlıktan gelerek en az yarım saat sonra kapıya yaklaşıp hala dil döken kocası yüzünden kararsızca baktı. Nasıl olsa dokunamayacaktı. Söz vermişti bir kere. Kocasının kapıyı açması için defalarca verdiği sözden sonra elindeki anahtarı kapı kilidine yerleştirerek kapıyı açtı ve hızla açılan kapıyı arkasında bırakarak yatağa doğru ilerledi. Giray gördüğü manzara karşısında sertçe yutkunurken Elif beyaz tenini ortaya seren mor iç çamaşırları ile yatağa girerek konuştu.

 

"Kusura bakma evleneceğimden haberim olmadığı için hazırlıklı gelemedim. O yüzden bu gece böyle yatmak zorundayım. Sende idare edeceksin artık söz verdin sonuçta!"Giray' birden vücudunu basan ateşle üzerindeki çeketinden kurtulurken homurdandı.

 

"Hazırlıksız mış! Yeminle benimle oynamıyorsa benimde adım Giray değil! " Kendi, kendine homurdandıktan sonra gömleğini çıkartırken dişlerini sıkarak cevap verdi karısına. "Önemli değil hayatım! yarın alışverişe çıkar bir şeyler alırız." Elif başını sallayarak kocasını onayladı ve yatak örtüsünün altına girerek işveyle konuştu.

 

" Allah rahatlık versin kocacığım! "

 

"Hay ben senin kocanın olmayan beynine sıçayım!" Başını olumsuz anlamda sallayarak kendi, kendine telkin vermeye çalıştı. "Sinirlenme oğlum Giray sırf seni çıldırtmak için komplo kuruyor. Turuva atı gibi içten yürüyor! " Alnında biriken terleri silerek boğazını temizleyip yatağa doğru seslendi. "Sanada iyi geceler karıcığım sanada! "

 

Gece Giray için tam bir kabusa dönmüş Elif'in çıplak teni kendisine her temas ettiğinde resmen pimi çekilmiş bir bomba gibi patlayacak hale gelmişti. Elif' ise bu durumun keyfini çıkarıyordu. Taki günün ilk ışıkları odayı aydınlatana kadar. Kocasının bir eli yavaşça göğsüne süzülüp okşarken kulağında hissettiği sıcak nefesle taş kesildi adeta.

 

" Yaktığın ateşi gece boyu harladın, şimdi bu ateşte yanmaya hazırmısın Sidelya!?" Sertleşmiş erkekliğini karısına bastırırken Elif ne yapacağını şaşırmıştı. Bir bahane bulmaya çalışsada Giray'ın dokunuşları aklını başından almaya başlamıştı bile.

 

"Gi... Giray! Şe.. Şey den öyle oldu. " Karısının panikle kekelemesi Giray'ın içini gülme isteği ile doldursada ciddiyetini korumayı başararak bir hamlede Elif'i altına aldı ve dudaklarını boynuna sürterek konuştu.

 

"Neyden öyle oldu karıcığım? "Elif aklının son kırıntılarınıda kasıklarında hissettiği el ile kaybederken fısıldadı.

 

"Ne... Ne olmuş ki? "Dudakları karısının şalkın halleri karşısında kıvrılan adam günlerdir hasretini çektiği dudaklara kapanmadan önce karısının kulağına fısıldadı.

 

"Bir kadın, bir kalbi ayrı bedenlerde iki kez kendine aşık etmiş!" Elif göğsüne değen dudaklarla inlerken kocasının sözleri ile gülümsedi.

 

"Hmm! O kadın kimse bence çok tehlikeliymiş! Ahh! Dikkat et başını yakmasın! " Burnunu karısının göğüs oluğuna sürten adam kokusunu içine çekip ıslak öpücükler bırakarak homurdandı.

 

"O ateş ikimizi de yakıyor ama o inatçı kadın farkında değil! "Elif kocasının sözleri ile kıkırdayarak elini geniş omuzlarında gezdirdi ve nefes, nefese cevap verdi.

 

"Bence adam yanmasını bilmiyor! Suç kadında değil! Hâlâ konuşup icraata geçemediğine göre. " Elif'in sözleri Giray'ın son sabır kırıntılarınıda tüketirken adam hırsla dudaklarına kapandı karısının. Bir kalp iki ayrı bedende aynı kadının aşkıyla çarpmış biri, kalbini diğerine emanet ededip giderken, hayatta kalan bedenindeki emanet kalp ve içindeki aşkla, altındaki kadını yakmış geceyi kor alevlerle sarmıştı. Giray'ın rüyaları gerçeğe dönünce içindeki huzur Elif'in kalbinin kapılarını sonuna kadar araladı ve rüyalrındaki aşkı karısının bedenine ve ruhuna dokunuşlarıyla ilmek, ilmek işledi.

 

*Beş yıl sonra*

 

"Giray yapma Allah aşkına onlar daha çocuk!" Elif uzun kumral saçlarını omzunun arkasına attırarak mavi gözlerini sinirle hala söylenmeye devam eden kocasına çevirdi.

 

"Neresi çocuk bunun Elif! Kazık kadar adam. Hem unutmaki aşkın yüreğe düşme yaşı yoktur."Gözleri karısının masum ve duru güzelliğinde dolandı bir süre. Daha sonra mavi gözlerine aşkla bakarak fısıldadı. " Aşk bu başka şeye benzemez! Ben kızımı riske atamam! İstemiyorum bu Genç Osman'ı kızımın etrafında o kadar." Elif bakışlarını kocasından çekerek kızı Afra'ya çevirdi. Arya'nın doğum günü partisinde arkadaşları ile gayet mutlu görünüyordu. Demir ve Asya'yı kaybedince kızları Arya'yı,çocuklarının olma ihtimalinin olmadığını öğrenen Yunus ve Deniz almıştı. Ali ne kadar vermek istemesede ,Ayşe kardeşinden emanet kalan yeğenini Yunus ve Deniz'in çocuk özlemine ve yıkılmanın eşiğine gelen yuvalarına kıyamayarak vermişti. Hem bir, birini seven bir çiftin ayrılmasını önlemiş, hem yıkılmak üzere olan bir yuvayı kurtarmış, hemde Arya'ya gerçek bir anne baba hediye etmişti. Yunus ve Deniz'in Arya'ya olan düşkünlükleri ve sevgilerini, bilmeyen birisi olsa Arya evlatlık demezdi. O derece benimsemiş kendi kanlarından, canlarından gibi bağrına basmışlardı. Başta kocasıda bu fikre karşı çıksada Arya'nın iyiliği için sesini çıkartmamıştı. Kızının kıkırdayışı ile bakışları tekrar Afra'ya döndü. Uzun sarı saçları açık bir renkteydi. Beyaz teni mavi gözleri ile gören gerçekten Elif'in kızı olduğunu düşünürdü.Zaten Elif için kendi çocuğundan hiç bir farkı yoktu Afra'nın. Giray'ın ona olan düşkünlüğünden kendi çocukları olmadığı akıllarından bile geçmiyordu. Çünkü kocası Afra'ya yaklaşan erkek sineği bile kıskanıyordu. Elinden gelse kızını eve hapsedecekti. Aslında Giray'ın Ali'nin yeğeni Osman'a kafayı taktığı kadarda vardı. Çocuk kızının peşini gerçekten bırakmıyordu. Gerçi Kızınında bu durumdan hiç bir şikayeti yoktu. Bakışları bu defa arkadaşları ile oynayan Arya'ya kaydı. Siyaha çalan iri gözleri ile arkadaşlarına bir şeyler anlatıyordu. Uzun saçları yandan bağlanmış üzerinde prenses kostümüyle çok tatlı görünüyordu. Demir ve Asya'nın fotoğrafları canlandı birden gözlerinin önünde birden. Demir'in muzip, her an yaramazlık yapmaya hazır çocuklar gibi olan duruşu, Asya'nın mavi hüzünlü gözleri. Arya'nın fiziksel özellikleri ne annesi, ne de babası ile uyuşuyordu. Görünüş olarak Demir'i anımsatsa da çok sakin bir yapıya sahipti. Kırılgan ve naif. Kocasının arkadaşını anlatışına göre yerinde duramayan,her duyguyu doruklarda yaşayan eğlenceli biri olduğundan bahsediyordu. Kalbi sevgi dolu, her an her yerden çıkma potansiyeline sahip sırdaşı,arkadaşı, kardeşi en önemlisi zor günlerinin kurtarıcısı olarak anlatıyordu hep. O anlattıkça Elif onu yaşarken tanıyamadığı için üzülüyordu. Eğer yaşasaydı Giray'a karşı muhteşem bir ikili olacaklarından emindi nedense. Yanında hissettiği kıpırtıyla kalkmak üzere olan kocasına döndü bakışları.Kolundan dokunarak merakla fısıldadı.

 

"Nereye?" Giray çattığı kaşları ile Osman'ın, Afra'ya uzattığı hediyeyi işaret etti.

 

"Şu hergelenin yaptığına bak! Doğum günü kızını karıştırdı galiba. Ama ben şimdi ona öğretirim." Elif kolundan tuttuğu kocasının gözlerine öfkeyle bakarak cevap verdi.

 

"Otur yerine! Saçmalamayıda kes! Onlar arkadaş. Üstelik aynı okuldalar ve Osman ona abilik yapıyor. " Eliyle ileride oynayan oğlunu gösterdi ve sözlerine devam etti. " Sen kızına sıkı yönetim uygulayacağına oğluna uygula. Geldiğimizden beri bütün kızları öpücük manyağı yaptı." Giray karısının sözleri ile oğluna baktı ve göğsünü gururla kabartarak konuştu.

 

"Kimin oğlu? Hepsini sıradan geçirecek tabi. Helal olsun Aslanı'ma." Elif'in gözleri öfkeyle parlarken, Giray kırdığı potun farkına vararak toparlamaya çalışsada cezası belliydi. Kadının şittiği sözlerle kıskançlık damarlarına zehir gibi yayılırken dişlerini sıkarak tısladı.

 

"Bu gece oğlunla yatta aklın başına gelsin! Aman o meşhur çapkınlık derslerini vermeyide unutma sakın! " Giray tam ağzını açmıştı ki Elif'in tekrar konuşması ile kapamak zorunda kaldı. "Bu gece kızımla yatacağım! Sakın odaya geleyim deme iğne manyağı yaparım seni! " Karısının tehdidi ile gözlerini irice açtıran adam hemen alttan almaya çalıştı.

 

"Güzelim sen beni yanlış anladın! Üstelik beni o küçük canavarla aynı yatağa atacak kadar zalim olamzsın! " Elif'in tek kaşı kararlı olduğunu gösterircesine havalanırken Giray kaşlarını büzerek kendine acındırmaya çalıştı. "Elif tüm gece tepemden inmiyor! Sabaha kadar sırtımda uyuyor. Lütfen! Bak sen beni gerçekten yanlış anladın. "

 

"Ne o Giray Bey üçüncü çocuk için her gece sen tepemden inmezken sorun olmuyor da küçücük çocuk senin sırtına çıkıncamı sorun oluyor! " Giray yüzüne yayılan çapkın bir gülümseme ile karısına göz kırptı.

 

"O ayrı! Hem sende bu durumdan hiçte şikayetçi değildin."Karısının kulağına yaklaşarak nefesini üfledi. Elif boynuna doğru yayılan sıcaklıkla gerilirken işittiği sözlerle bütün vücuduna ateş bastığını hissetti. "Giray hadi artık, Giray dayanamıyorum, ahh! Imm! diye inleyen sen değildin değil mi!? " Elif uatançtan kıpkırmızı kesilirken kocasının karnına dirseğini geçirdi. Giray'ın acıyla inlemesi ile bakışlar onlara dönünce genç adam onları inceleyen bakışlara karşı şirince sırıtarak odak noktası olmaktan kurtulmaya çalıştı. Çocuklardan dolayı geceyi fazla uzatmama kararı alan çift çok geç olmadan evden ayrıldı.

 

"Baba! "Sırtındaki ağırlıkla gözlerini daha sıkı kapattı Giray. Oğlu belki hâlâ uyuduğunu düşünürde o saçma oyunu oynamaktan vazgeçer diye.

 

"Ya babaaa! Kalksana! " Giray homurdanarak sırt üstü dönerken oğlunuda karnının üzerine otutturarak mırıldandı.

 

"Ne var yine? Söyle bakalım aslanım. "Çocuk gözlerini açtırarak elini ağzına kapayıp kıkırdarken Afra'da koşturarak yatağa atlayıp Giray'ın karnının üzerine çıktı tıpkı kardeşi gibi. Hızla babasının yanağına öpücüklerini kondururken oda tıpkı kardeşi gibi kıkırdıyor du. Giray kızını kendine çekip başını öptükten sonra gözlerini kısarak şüpheli bakışlarını ikisinin üzerinde gezdirdi. Acaba yine ne yaramazlık yapıp annelerinden kaçtılar da sığınma olarak beni seçtiler diye düşünürken gülmsemesini gizleyerek göz kırptı karnının üzerindeki çocuklarına.

 

"Hayırdır sabah, sabah? Yine ne yaptınız bakalım? " Afra ve Eren babasının sorusu ile bir, birine bakıp kıkırdarken Giray daha çok meraklandı. "Şu ana kadar annenizin çığlıkları ile evi inletmesi gerekiyordu. Bu defa ne yaptınız hadi söyleyin bakalım. " Eren küçük omuzlarını silkerek ellerini iki yana açtı.

 

"Biz bir şey yapmadık ki." Oğlunu şüphe ile süzen Giray tek kaşını kaldırarak bu defa kızına baktı.

 

"İnanayım mı Afram? " Afra başını hızla sallayarak tekrar kıkırdadı.

 

"Eren doğru söylüyor baba. Bu defa biz gerçekten bir şey yapmadık. " Yatağında hafif doğrulan Giray çocuklarını kollarının altına alarak merakla sordu.

 

"Niye gülüyorsunuz o zaman?"Evdeki sessizlik dikkatini çekince merakla sözlerine devam etti. "Hem anneniz nerede bakalım?"

 

"Annem bahçede. "

 

"Sabah,sabah ne yapıyor bahçede? " Eren tekrar kıkırdamaya başlayınca kardeşinin yarım bıraktığı sözlere Afra devam etti.

 

"Ali Amca ve Ömer Amca geldi. " Kızının sözleri ile Giray'ın kaşları merakla çatıldı. Daha kargalar kahvaltısını etmeden o iki delinin ne işi vardıki burada? Afra ve Eren bir, birine bakarak kıkırdarken Afra heyecanla tekrar konuştu.

 

"Baba onları görmen lazım çok komik görünüyorlar."Küçük ellerini gözlerine götürerek üzerinde gezdirdi. "Görmen lazım gözlerine makyaj yapmışlar böyle kocaman, kocaman boyamışlar."Giray'ın kaşları anlam veremediği sözler karşısında daha çok çatılırken Eren, Afra'ya dönerek hemen söze girdi.

 

"Abla, yanaklarına sürdükleri allımı da söylesene. Hani kırmızı, kırmızı olmuş ya. " Çocuk karnını tutarak tekrar gülmeye başlayınca Afra bilmiş bir edayla cevap verdi kardeşine.

 

"Onun adı allım değil allık bi kere akıllım. "Çocuklarının anlattıkları ile aklı daha çok karışan Giray merakla yerinden kalkarak çocuklarına baktı.

 

"Hadi aşağı inelimde görelim bakalım Ali Amcanız ve Ömer Amcanız makyajda ne kadar ustaymış. " Babalarının sözleri ile çocuklar kıkırdarken, Afra hızla yatakta doğruldu ve babasının omuzlarına tırmandı. Giray onun bu haline gülümserken Eren'de kollarını açarak kucağına çıkmak istediğini belirtince Giray omzundaki kızını düşürmemek için uyarıda bulunarak yavaşça eğilip oğlunuda kucağına aldı ve odadan çıktı. Merdivenleri dikkatle inenen adam çocukları ile şakalaşarak bahçeye çıktı. Gördüğü manzara karşısında kahkahasını bırakınca Elif 'le konuşan arkadaşlarının bakışları onu buldu.

 

"Bu haliniz ne lan?"Ali ve Ömer, Giray'ın kahkası ile yüzlerini buruşturarak homurdanırken Giray'da kıkırdayan çocuklarını yere bırakırken sözlerine devam etti. "Çocuklar az bile anlatmışsınız. Ali ve Ömer Amca'nız makyaj yapmakta profesyonel leşmişler." Çocukların ortamda yankılanan kahkası ile Giray'ın bakışları tekrar arkadaşlarına döndü. Ali'nin sağ gözünde, Ömer'in sol gözünde büyük bir morluk vardı. Yanaklarındaki kızarıklıklar ise morarmaya yön tutmuştu. Bu görüntü karşısında Giray kendini tutmaya çalışsada dudaklarından kaçan kıkırtıya engel olamayınca karısının ikazı gecikmedi.

 

"Girayyy! Yeter lütfen! " Elif'in ciddi ses tonu ile Giray tam savunmaya geçecektiki Ömer'in konuşması bir oldu.

 

"Bana dalacağına bu herife dalsaydın şu an ikimizde sirk maymununa dönmezdik! "Ömer'in, Ali'ye bakarak öfkeyle söylediği sözlerle Giray yüzünü buruşturarak merakla sordu.

 

"Ne yani bu halinizin sebebi yine kendiniz misiniz? "Ali'nin öfkeyle başını sağa, sola çevirmesi ile sözlerine devam etti. "Bende on beş kişiye dalıp bu hale geldiniz zannetmiştim. "Ömer homurdanırken Ali sinirle konuştu.

 

"Sen en olanları bildiğini en başından söyleseydin sirk maymunu durumuna düşmezdik salak herif! "

 

"Lan sanki ben biliyordum da, bile isteye senden saklamışım gibi konuşma şimdi sol gözünede geçireceğim bir tane! " Ali arkadaşının üzerine doğru yürüyünce Giray hızla araya girerek uyardı.

 

"Durun lan! Ne yapıyorsunuz dövüş horozları gibi çocukların önünde! "Ali ve Ömer'in bakışları çocuklara dönerken Giray tekrar konuştu. "Derdiniz ne abicim? Ne demeye çarşamba pazarına çevirdiniz suratlarınızı? "Ömer elini Giray'a doğru kaldırarak öfkeyle konuştu.

 

"Ne olacak benim ayaklı bela babam ikinci baharını yaşamaya karar vermiş!"Ali arkadaşının sözleri ile öfkeden dişlerini sıkarken Ömer'in yarım bıraktığı sözlerini tamamladı.

 

"Hemde bil bakalım kiminle!? " Giray durumu az çok kavrarken Elif'in gözleri merakla ikilinin arasında gidip geldi.

 

"Kiminle? "

 

"Anamla! Sultan Anne'yle! " Ali ve Ömer aynı anda kükreyince Elif de yerinde sıçramıştı. Durumun hassasiyetini anlayan kadın çocukları da alarak içeri geçerken Giray,tekrar gerilen ortamı yumuşatmaya çalıştı.

 

"Siz yanlış anlamışsınızdır oğlum, olurmu öyle şey? "

 

"Biz yanlış anlamışız öyle mi? O zaman arada sor bakalım babana taze aşıkları nerede saklıyormuş!? " Ömer'in sözleri ile Giray içinden yuh artık derken Ali adeta kükredi.

 

"Ömerrr! Lan bir de aşık, maşık deyip durma kıracam şimdi bir taraflarını! Zorla kaçırmış lan baban, anamı!"

 

"Neee! Yok artık! Ali abartma istersen kardeşim! "

 

"Ne abartacağım lan!Ne abartacağım! Bu piçin azgın babası benim anamı kaçırıyor, senin baban olacak suç ortağıda ona yardım ve yataklık yapıyor! "Giray duyduğu şeyleri idrak etmeye çalışırken ,Ömer, Ali'nin sözleri ile başını olumlu anlamda sallayarak arkadaşını destekledi.

 

"Hay ağzına sağlık kardeşim! Zaten ben biliyordum! Babamın bu entrikalrının bir gün başıma bela olacağını biliyordum." Giary yüzünü buruşturarak ikili arasındaki muhabbeti dinledi bir süre. Biraz önce bir, birlerine öldürecekmiş gibi bakan adamlar şimdi ne yapacaklarını tartışıyordu. Ömer'in sesi ile kendine geldi.

 

"Giray! Hazırlan gidiyoruz koçum! "Arkadaşına şaşkınca bakan adam anlamayarak sordu.

 

"Nereye lan? "

 

"Ceyar'ın saklandığı eve! "

 

"Nerede saklanıyorki?" Ömer başını sağa sola çevirerek söylendi.

 

"Lan nerede saklanacak!? Yediği her haltta, çevirdiği her entrikada yanında kim varsa onun yanında. "İşaret parmağını kaldırarak Giray'ı işaret etti ve sözlerine devam etti. "Ceyar'ın kardeşi Bobby Salih'in yani babanın evinde! "

 

"Neee! Saçmalamayın lan! Babam kabul etmez böyle bir şeyi! " Böyle söylesede içten içe biliyorduki babası, Ziya Amca'sının her türlü entrikasına, AliCengiz oyunlarına çanak tutardı. Ah baba ah yaktın beni diye içinden geçirirken bu iki deli ile ne yapacağını düşünüyordu.

 

"Giray başlatma şimdi babanın şarap çanağından da yürü eve üzerini değiştir gel çabuk! " Ali'nin sözleri ile suratını asan Giray ayaklarını sürüyerek eve doğru ilerledi. Giyinirken bir tarftanda karısına olanları anlatıyordu. Kemerini bağlayan adam kendini izleyen karısına yaklaşarak dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp homurdandı.

 

"Bir gün de şu yataktan beraber kalksak dişimi kıracağım yeminle! Ya çocuklar damlıyor sabahtan, yada bu herifler itina ile sabah keyfimizin içine sıçıyor! Uyanınca ilk seni görmeyi özledim Sidelya! " Kadın elini kocasının yanağına götürerek okşadı. Haklıydı ne diye bilirdiki? Evlendiklerinden bu yana şu yataktan beraber kalktıkları günler bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdı. Önceleri Afra vardı sonra Eren olmuş, kocasının iş seyahatleri, kendisinin gece nöbetleri ve bazende böyle sorunlar yüzünden güne ilk bir, birinin gözlerine bakarak başlamayalı epey bir zaman olmuştu. Çocuklarından asla şikayetçi değildi ama her sabah onlardan önce uyanıp soluğu onların yanında almalarıda bazen pekte hoş olmuyordu doğrusu​.Kocasının asık suratına bakarak gülümsemeye çalıştı.

 

"Tamam benimde çok hoşuma gitmiyor bu durum ama yapacak bir şey yok haytım. " Giray karıaına hak verircesine başını sallarken aşağıdan gelen sesle gözlerini devirdi.

 

"Giray hadi lan artık! Karı gibi altı ayda hazırlanıyorsun! Oğlum var ya eğer seni beklerken o azgın teke anamın namusuna helal getirirse yeminle bende seni babanın o hücre evine gömerim! " Ali'nin sözleri ile Elif kıkırdarken Giray karısının alnına bir öpücük bıraktı ve homurdanarak odadan çıktı.

 

"Aslında bizim bu dururmumuzun bir çözümü var karıcığım. Yurtdışına yerleşip en azından bu dallamalardan kurtulabiliriz! "Elif kocasının arkasından ilerlerken küçük bir kahkaha atarak fısıldadı.

 

"Bence abartıyorsun."

 

"Ne abartması Elif ya! Baksana şunlara. Onların yüzünden karımı rahatça öpüp koklayamoyorum bile.Bence sen bu yurtdışına yerleşme işini bir düşün. Kurudum resmen kurudum! Bıkkınlıkla yakasını silken kocasının koluna giren kadın yanağına sulu bir öpücük kondurarark cilveyle fısıldadı.

 

"O iş için yurtdışına yerleşildiği nerede görülmüş kocacığım." Karısının cilveli sesi ile ona dönenen adam çapkınca göz kırptı.

 

"İlk yerleşen biz oluruz fenamı?" Aklına gelen fikirle birden gözleri parladı. "Neyse sen şimdi yurtdışı işini bırakta,bir saat sonra çocuklarıda al annemlere gel. Onları bu gece oraya bırakalım. Bizde baş başa bir gece bari geçirelim. "Elif itiraz etmek için ağzını açmıştıki kocası dudaklarına yapışarak kapattı. Uzun bir öpücükten sonra nefes,nefese ayrılırken sözlerine devam etti. "İtiraz istemiyorum güzelim. Yeter atık senin nöbetlerin, çocuklar, benim iş seyahatim derken şimdide bunlar. Ben karımı özledim. Neredeyse bir aydır hasretim benide anla. " Karısının şaşkın bakışları altında merdivenlere yönelirken bu defa da Ömer'in homurdanması duyulmuştu. Bıkkınlıkla nefesini bırakan adam adımlarını hızlandırarak aşağı indi.

 

Ali aracını Salih Bey'in evinin önüne park ederken Giray'da onları uyarıyordu.

 

"Bak sakin olun! Anlayıp dinlemeden yargılamayın. Onlarada hak verin lan ikiside yanlız."

 

"Hee! kardeşim hee! Biz gayet sakiniz. " Diyerek araçtan inen Ömer'in arkasından Giray'da indi.

 

"Belli oluyor sakinliğiniz. Şu halinize bakın. Sokak köpekleri gibi bir birinizi boğmuşsunuz resmen! "Giray'ın sözlerinden sonra ikili bir birine bakarken Ömer, Ali'yi işaret etti.

 

"O başlattı kardeşim!"

 

"Ne yapsaydım lan? Baban anamı kaçırmış sırtınızımı sıvazlasaydım alın götürün diye. " Giray yine didişmeye başlayan ikili ile gözlerini devirerek homurdandı. Açılan kapıdan Gönül Hanım gözükünce Ömer tıslarcasına konuştu.

 

"Babam olacak Ceyar burada mı Gönül Teyze? " Kadın başını olumlu anlamda sallayınca bu defa Ali konuştu.

 

"Peki anam olacak Hürmüz Sultan buradamı Gönül Teyze? " Kadın yine aynı şekilde başını sallayarak cevap verince bu defa Giray sordu öfkeyle.

 

"Peki benim iş güzar suç ortağı anam ve babam evdemi Gönül Teyze!? " Yaşlı kadın nefesini bıkkınca dışarı vererek çemkirdi.

 

"Ay! Yeter! Şiştim be! Anam evdemi babam evdemi!? Evde hepside içerde siz de gelinde tam olsun! Bu ne canım aaa! Azan, kızan hepsi burayı buluyor. Ev değil sığınma kampı mübarek!" Gönül Hanım kapıyı açık bırakıp içeriye doğru ilerlerken Giray sabır çekerek arkasından ilerledi. Bu gün herkes mi sol tarafından kalmıştı yoksa sorun kendindemiydi. Kesinlikle yurtdışı meselesini karısıyla değerlendirmeliydi.

 

İçeriye giren adamlar kimseyi göremeyince mutfaktan gelen Gönül Hanım'ın sesi ile otarafa yöneldiler.

 

"Orada yalı kazığı gibi dikilmeyi ne zamana kadar düşünüyorsunuz!? "

 

"Bu Gönül ablaya da bir haller olmuş ha! Menopoza giriyor desem çoktan yaşı geçti. " Bakışlarını kısarak arkadaşlarına bakıp sözlerine devam etti Ömer. "Lan Babamda Gönül abla gibi durduk yere etrafındakilere çemkiriyordu. Yoksa Gönül abla damı evlenmek istiyor. " Ali ve Giray, Ömer'in sözleri ile gülüşürken gözlerinin önünden geçip Ömer'in burnuna inen terliğe şok içinde baka kaldılar.

 

"Ahhh! Burnum!"Acıyla inleyip burnunu tutan adam isyan edercesine konuştu. "Ne yapıyorsun Gönül abla ya! Burnumu kıracaktın! "

 

"Kırılsın! Belki akıllanırsında üatüne vazife olmayan şeylere o burnunu sokmaktan vazgeçersin! Terbiyesiz! Babası kılıklı! Sesrseri seni!" Ömer burnunu ovuştururken Ali ile göz, göze gelince onun kaş göz işareti yapmasına sinirlenerek homurdandı.

 

"Ne var lan! Ne kaş göz oynatıp duruyorsun cilveli karılar gibi! " Ali dişlerini sıkarak sessizce fısıldadı.

 

"Bıya! Silme !"Giray gözlerini kısıp ikiliyi izlerken,bakışları Ömer'in yüzüne kaydı. Ömer ise Ali'ye bakarak tekrar homurdandı.

 

"Alii! Ne diyorsun lan dilinle dişinin arasında? " Ali kendisini anlamayan arkadaşına daha çok sinirlenip elleri ile yüzünü sıvazlarken Giray, Ömer'in yüzündeki elini çekti.

 

"Ne sürdün lan sen gözüne!? "Ali dişlerini sıkarak öfkeyle söylendi.

 

"Tüh! Allah senin belanı vermesin lan! Bir boku beceremiyorsun! Lan sen ne kabiliyetsiz adamsın! İnsan babasından biraz ders alır dingil! "Giray'ın şüpheli bakışları bu defa Ali'ye kayınca anlam veremediği şey karşısında yüzünü buruşturdu.

 

"Oğlum sizin yüzünüzün hali ne böyle? Ne demeye boyadınız lan yüzünüzü gözünüzü!? Boyalı yumurtaya dönmüşsünüz. "Arkadaşlarına bakarak kıkırdayan Giray Ömer'in sözleri ile şaşakınca baka kaldı.

 

"Lan ben sana dedim! Biz ne anlarız oyundan! Birde karı gibi yüzümüzü gözümüzü boyadık senin yüzünden! "

 

"Ne benim yüzümden lan!?Ne benim yüzümden!? Her şey bu manyak herifin arkadaşı, Mehmet'in çatlak karısı Azra'nın başının altından çıktı!"Bu derken Giray'ın işaret etmiş daha sonra sözlerine devam etmişti. " Ben sanki çok hevesliyim karı gibi makyaj yapmaya! "Giray neler olduğunu anlamazken dışardan bahçeye doğru yönelen arkadaşlarının arkasından seslendi.

 

"Ne oluyor lan!? Ne oyunu? Azra niye böyle bir şey istedi sizden? "Ali ve Ömer bahçeye çıkınca ilerdeki kalabalığı göstererek öfkeyle konuştu.

 

"Al bu yüzden kardeşim! İyiki doğdun! Doğdun da başımıza bela oldun! Senin yüzünden düştüğümüz hallere bak! " Ali öfkeyle çardağa doğru ilerlerken Ömer'de el çırparak sinirle alkış tuttu.

 

"Bravo kardeşim! İyiki doğmuşsun! Yoksa ben kimin yüzünden böyle şamar oğlanına dönecektim değil mi? Şu halimize bak koskoca adamlar çocuk gibi ne hallere düştük!Bi soytarı olmadığımız eksikti,sayende onuda olduk!"Giray şaşkınca giden arkadaşlarına bakarken koşarak yanına gelen çocukları bacaklarına sarıldı.

 

"İyiki doğdun babacığım! " Eğilip çocuklarını öpen adam onların hangi ara geldiğine anlam veremezken gülümseyerek ikisinide kucağına alıp çardağa doğru ilerledi.

 

Olayın aslını anlayan adam kutlamaları gülümseyerek kabul ederken Ali ve Ömer'in asık yüzlerindeki dağılan boyaları gördükçe kahkahalarını tutmakta zorlanıyordu.Süpriz doğum günü partisi için Ali ve Ömer'i kavga etmiş gibi gösterip babasının evine getittirmişti Azra.Bu kızdan korkulurdu vesselam. Oynayan çocuklar, karısı, ailesi, arkadaşları ile keyifli zamanlar geçirirken fark ettiği ayrıntı ile bakışlarını kalabalıkta gezdirdi. Yokluğunu fark ettiği kişileri sormak için bakışlarını suratları hâlâ sirke satan arkadaşlarına çevirince kapıdan giren ikili ve gördüğü manzara karşısında ağzından hayretle bir küfür firar etti.

 

"Ha siktir! " Giray farkında olmadan şaşkınlıktan yüksek sesle konuşunca herkesin bakışları önce ona ardında irileşmiş gözleri ile baktığı noktaya kaymıştı.

 

Ziya Bey elinden tuttuğu gelinlikli kadınla gülümseyerek kalabalığa yaklaşırken Ali ve Ömer şok içinde oturdukları yerden fırladı.

 

"Annee! "

 

"Babaaa! "

 

"Aliii, Oğlumm!" Ziya Bey yüzündeki mutluluk dolu gülümseme ile ikiliye bakarken Sultan Hanım utançla bakışlarını kaçırıp konuştu.

 

"Ahh Ziya Bey ben sana demiştim. Şu yaştan sonra gelinlik giymeyeyim çocuklar bana ne der diye. "Ziya Bey yanındaki kadına dönerek avcundaki eli kaldırdı ve küçük bir öpücük kondurup çapkınca gülümsedi.

 

"Ne varmış yaşımızda Sultanım? Hem ben istedim gelinlik giymeni onlar ne karışıyormuş? " Ömer, karısının kulağına fısıldadığı sakin ol temkinleri ile kendine gelirken öfkeyle kükredi.

 

"Baba ne yaptın sen!? "

 

"Ne yapmışım oğlum? Gönlümün Sultanı ile bir yuva kurdum. " Ziya Bey'in sözleri ile kan beynine sıçrayan Ali onlara doğru bir adım atmıştı ki Ayşe koluna yapıştı.

 

"Alim! Bak çocuklar var. Ne olur sakin ol! "Karısından kolunu sertçe kurtaran Ali yarım bıraktığı adımını atarak Ziya Bey'in karşısına dikildi.

 

"Bana bunun şaka olduğunu söyle Ziya Amca! " Orta yaşlı adam muzip bir yüz ifadesi ile kaşlarını kaldırırken Ali öfkeden damarlarındaki bütün kanının çekildiğini hissediyordu.

 

"Şaka değil Ali'ciğim! Annen ve ben evlendik! " Kararan yüzüyle öfkeli bakışlarını annesine çeviren adam tam ağzını açıp hesap soracakken başka bir sesle bakışlarını sesin sahibine çevirdi.

 

"Ziya Amca!"Elindeki evlilik cüzdanını sallayarak gelen Araz sözlerine devam etti. "Bunu arabada unutmuşsunuz."Araz yüzündeki surıtışla kalabalığa yaklaştı. "Eee doğal tabi, heyecanlısınız nede olsa. " Ömer, Araz'ı görünce kahkahasını koyverdi.

 

"İlahi baba! Ya madem bir şaka yapacaksın başka adam mı bulamadın?"Herkes Ömer'in ne dediğine anlam veremeyerek bakakerken o bakışlarını bu defa Araz'a çevirerek homurdandı. "Sen de iyi alıştın bu sahte nikah memuru işine ha! Yoksa boş vakitlerinde nikah memurluğumu yapıyorsun kardeşim? " Ali ve diğerleri Ömer'in kastettiği olayı hatırlarken kendi düğünlerinde Araz'ın sahte nikah memuru olup ortalığı birbirine katması gelmişti akıllarına.

 

"Ne diyorsun sen lan! He hiç işim yoktu milleti şakalamak için nikah memuru kılığında geziyorum.Ziya Amca çocuklara süpriz yapacağız nikah şahidimiz olurmusun dedi oldum hepsi bu. Daha sonra onlarında partiye geleceğini öğrenince ben getireyim dedim."

 

"İyi bok yedin!"Bakışlarını Araz'dan annesine çeviren Ali öfkeyle kükredi. "Anne sen nasıl yapabilirsin böyle bir şeyi ya? "

 

"Aaa! Ne yapmışım canım! Siz aşık olup seversinizde biz olmazmıyız!? Haksızmıyım Ziya Beyciğim? "

 

"Haklısın Sultanım. "

 

"Hem siz gibi dallanıp budaklandırmadan evlendik diye suçlumu olduk şimdi? Sadece gençlerin mi gönlü var? Haksız mıyım. Ziya Bey ciğim? "

 

"Haklısın Gönlümün Sultanı. "

 

"Allahım sen bana sabır ver!"Öfkeyle yüzünü sıvazlayan Ömer hala şaşkınca karşılarındaki ikiliyi izleyenleri umursamadan konuştu. "Birde kadının her dediğini tasdikliyor! Azgın teke, oldumu başıma kılıbık teke! Haksızmıyım baba! "

 

"Haklı. "Ziya Bey oğlunun alaylı sözlerinin farkına varınca yüzünü buruşturarak kükredi. "Ne diyorsun lan sen!? Babanla doğru konuş almayayım ayağımın altına hergele! "

 

"Ooo babama bak sen karısına gelince noter misali her sözünü onaylıyor, bize gelince alırım ayağımın altına! Yahu yaşındandamı utanmadın? Başka kadın mı kalmadı Türkiye'de? "

 

"Sen Anne! Ya sana ne demeli? Bula, bula bu antropoz dan çıkamamış azgın tekeyi mi buldun!?"

 

"Ali kendine gel! Doğru konuş babanla! " Ali öfkeyle saçlarını çekiştirip yerinde tepindi.

 

"Ne babası Anne!? Ne babası!? Sen tutmuşsun bana Erol Taşa, Hulisi Kentmen muamelesi yap diyorsun! "Giray artık çıldırmak üzereydi. Bir insanın doğum günü bile sobote edilir miydi? Hiç mi özel ve değerli anı olmazdı? Bakışlarını kendisi gibi kavgayı bıkkınlıkla izleyen Gönül Hanıma çevirdi. Biraz yaklaşarak dikkat çekmeden fısıldadı.

 

"Gönül annem! "Kadın bakışlarını yanındaki adama çevirerek onun gibi fısıtıyla evap verdi.

 

"Efendim kara kuzum."Giray ona ne zaman anne dese akan sular duruyordu. Oğlu gibi gördüğü Demir'i kaybedince bütün ilgisi Giray'da toplanmıştı.Orta yaşlı kadının sözleri ile gülümseyen adam sözlerine devam etti.

 

"Senin bu kara kuzunu öldüdecekler sonunda o olacak!"

 

"Hihh! Ağzından yel alsın kuzuuum o nasıl söz öyle!?"Giray'ın yüzüne dokunmak istesede beline anca gelen boyuyla kolunu sıvazlayarak devam etti. "Hadi söyle bakalım derdin ne?" Tam o sırada Ziya Bey'in sesi yükselirken kadın yüzünü buruşturarak homurdandı."Benimki de sorumu şimdi? Şunların hallerine bak! Doğum gününü bile rezil ettiler." Başını olumlu anlamda sallayan Giray,Gönül Hanımın sözlerini fırsat bilerek hemen girdi konuşmaya.

 

"Bende onu diyorum Gönül Annem! Evde çocuklar,bunların istisnasız her gün çıkan sorunları,iş güç derken karıma hasret kaldım.Sen bir kaç gün çocuklara baksanda ben Elif'i de alıp bir yerlere gitsem."Orta yaşlı kadının ne cevap vereceğini tartarken sözlerine devam etti." Beş sene oldu balayına bile çıkamadık daha!Nasıl bir şanssızlık anlamadım ki?"

 

"Al karını git oğlum!Gözün arkada kalmasın ben bakarım çocuklara.Akşama sizin eve geçeriz çocuklarla." İşittiği sözlerin nıtluluğu ile eğilerek kadının yüzlerine sulu öpücüklerini bıraktı."Sağol Gönül annem.Bana nasıl bir iylik yaptın bir bilsen?" Kadın sahte bir kızgınlıkla Giray'a bakarak fısıldadı.

 

"Ne dikiliyoraun daha? Hazır ortalık karışıkken al karınıda kaybol çabuk!"Giray'ı kolundan itekleyerek Elif'e doğru yöneltti. Karısının yanına giden Giray şaşkınlıkla olanları izleyen karısının kulağına yaklaşarak fısıldadı.

 

"Bebeğim beş dakika benimle içeriye gelir misin? Hala bakışları tartışan çiftlerdeki Elif, başını olumlu anlamda sallayarak yavaşça eve yaklaşan kocasının peşine takıldı.

 

"Canım bir sorun mu var? "

 

"Sence Ziya Amcanın olduğu yerde sorun olmazmı? Şimdi sana söyleyeceğim şeyden sonra itiraz istemiyorum ona göre. "Elif bakışlarını kısarak kocasını incelerken adam sözlerine devam etti. "Hemen şimdi buradan baş, başa kalabileceğimiz bir yere gidiyoruz."

 

"Çocuklar,çocuklar ne olacak? "

 

"Ben hallettim onları sen merak etme Gönül​ Teyze bakacak biz yokken. " Elif kararsız bakışlarını kocasının kahverengi harelerinde gezdirerek tekrar konuştu.

 

"Ama onca insan senin için toplandı Giray. "Bıkkınca elini yüzünde gezdiren adam gözlerini devirerek hala tartışan kalabalığı işaret etti.

 

"Şunların haline baksana! Sence şu an ben umurlarında mıyım!?" Elif te kocası gibi bakışlarını kalabalığa çevirdi ve hâlâ tatıştıklarını görünce yüzünü buruşturarak cevap verdi kocasına.

 

"Haklısın ama olmaz. Çok ayıp olur canım. Ortalık durulup herkes dağılınca çocuklarla vedalaşıp akşam... " Elif'in sözleri ayaklarının birden yerden kesilmesi ve kocasının sert sözleri ile yarım kaldı.

 

"Bir kerede itiraz etme kadın! Bir kerede itiraz etme! " Giray karısını omzuna aldığı gibi evden çıkarken Elif şaşkınca bağırdı.

 

"Giray indir beni aşağıya! Ayıp olur diyorum sana anlasana! Üstelik ikide bir beni omzuna atmaktan da vazgeç! "

 

"Sende kocanın isteklerine ve arzularına biraz daha önem ver güzelim! Özledim diyorum, hasret kaldım diyorum sen neden anlamıyorsun? " Elif yumruğunu kocasının sırtına indirerek öfkeyle cevap verdi.

 

"Sırf o iş için beni kaçırıyorsun! Evlendiğimiz günde aynısını yaptın! Bazen mağara adamından farkın kalmıyor!" Evlendikleri gün aklına gelince Giray kıkırdayarak karısının kalçalarına bir şaplak geçirdi.

 

"Bir aydır tenine hasret kaldım güzelim! Eğer daha fazla itiraz edersen gideceğimiz yere kadar sabretmem arabayı çekerim tenha bir yere haberin olsun! "

 

"Pis sapık! Sanki daha önce yapmadığın şey! İndir beni çabuk! " Karısını omzundan indirerek arabaya bindiren adam çapkınca sırıtarak göz kırptı.

 

"Dilinden düşüremediğine göre bakıyorumda özlemişsin galiba! Üzülme karıcığım bir hafta zamanımız var istediğin fantazilerde emrine amadeyim! "Elif'in gözleri şaşkınlıkla açılırken öfkeden kızaran yüzüyle tısladı.

 

"Terbiyesiz! Utanmaz adam! Kırbaç istiyorum Giray alacak mısın! "Giray'ın gözleri arzuyla parlarken arabayı çalıştırıp karısına cevap verdi.

 

"Sen iste ben ayaklarına aklının hayalinin almadığı seks oyuncaklarını sereyim güzelim! " Öfkeden dişlerini sıkan Elif artık kocasının sapıklığı karşısında şapka çıkaracak duruma gelmişti.

 

"İstiyorum Giray! Bir tanede böyle kocaman kürek istiyorum! Seksten ve sapıklıktan başka hiç bir şey çıkmayan o ağzının ortasına vura, vura seni terbiye ederim belki! "Giray küçük bir kahkaha attı ve kısa bir an koyulaşan bakışlarını yoldan çekerek karısına çevirdi.

 

"Bence bu kadar sinirlenmene gerek yok karıcığım. Aklıma soktun bir şey cezasını çekeceksin. İlk durağımız seks oyuncakları satan bir mağazaya uğramak olacak. "

 

"Neee! Giray sen delirdin mi? Sakın! Sakın böyle bir şey yapayım deme yemin ederim boşarım seni!Boşarım sana inat gider Christian Grey'in kölesi olur, o kırmızı odada hayatımın geri kalanını geçiririm!" Giray küçük bir kahkaha atarak karısının yanağından bir makas aldı.

 

"İşte o biraz zor karıcığım! Üç çocuklu dul bir kadını kimse kolay, kolay kabul etmez! Hem o gerizekalı sapık herifi bana tercih ediyorsun öylemi? Kızım benim ondan neyim eksik? O Grey 'se bende Giray'ım! Eğer istediğin seks oyuncakları ile dolu kırmızı bir odaysa bende zevkle aynısını yaptırırım sana. "Elif kocasının hala üçüncü çocuk hasretiyle yandığını hissedince memnuniyetle gülümsedi.Bir süre düşünen kız ciddiyetini takınarak korkutucu bir ses tonuyla sordu.

 

"Üç çocuk derken neyi kast ettin Giray!? " Adam gülmemek için dudaklarını ısırırken karısına bakarak cevap verdi.

 

"Belki üçüncü yoldadır demek istedim sevgilim. Prezervatif leri iyi niyetli emellerime alet ederek orjinalliği ile biraz oynamış olabilirim. Ama ben sana dedim. Onlara güven olmaz dedim değil mi karıcığım? "Elif ağzı bir karış açık bir şekilde kocasına baka kaldı. Fark ettiği ayrıntı ile öfkeden yumruklarını kocasının omzuna geçirerek ağlamaklı bir ses tonuyla çemkirdi.

 

"Hata prezervatifler de değil sana güvenen de! Allah senin belanı vermesin Giray ben bir haftadır Rodyoloji bölümünde çalışıyorum ! "Göz yaşları içinde kocasına bakarken Giray ani bir frenle arabayı durdurdu. "Ya hamileysem ne olacak şimdi ha! Bana sormadan nasıl böyle bir şey yaparsın nasıl!? "Giray karısının üzgün hali ile telaşla konuştu.

 

"Elif şakaydı! Vallahi şaka! Kızım yapmadım öyle bir şey! Ben sadece senin nabzını ölçmek istemitim!" Hala ağlayan karısını sıkıca saran adam başına bir öpücük kondurarak pişmanca fısıldadı. "Affet ne olur. Gerçekten sadece şakaydı. Böyle tepki vereceğini düşünemedim. Hele Radyoloji bölümünde çalıştığın tamamen aklımdan çıkmış. Öyle olmasa seni boş yere korkutur üzermiyim hiç!? "Giray karısının başına, alnına küçük öpücükler bırakırken Elif'te muzipçe gülümseyerek boğuk bir sesle cevap verdi.

 

"Biraz hassasım bu aralar ani tepkiler veriyorum. Ama normal yani."Karısının yüzünü avuçları arasına alan adam alnına bir öpücük bırakarak pişmanlıkla gözlerine baktı.

 

"Normal tabi sevgilim. Gece nöbetlerin, evdeki iki canavar ve üzerine benim gibi bir aptalla uğraşmak sinirlerini bozdu tabi. Sana söz veriyorum sen istemiyorsan bir daha çocuk mevzusunu açmayacağım."

 

"Giray. "

 

"Hatta istemiyorsan bu konu tamamen kapanmıştır. Yeterki sen üzülme. "

 

"Giray! "Karısını göğsüne bastıran adam sözlerinin aksine Elif'in üçüncü çocuğa karşı olan isteksizliğine kırılmıştı.

 

"Giray o prezarvatiflerin orjinalliği ile oynayan sen değil ama ben olmuş olabilirm kocacığım."Giray karısının sözlerine anlam veremeyerek göğsündeki başını kaldırdı ve anlamayarak mavi harelerine baktı. Elif kocasından gelecek tepkiyle önce dudaklarını ısırdı daha sonra titrek bir sesle sözlerine devam etti.

 

"Altı haftalık hamileyim! Sana doğum günü süprizi yapacaktım ama malum olanlar..." Giray çattığı kaşları ile kuşkuyla sordu.

 

"Madem hamilesin niye biraz önce öyle bir tepki verdin!?"Kocasının sakallı yüzünü avuçları arasına alan kadın okşayarak cevap verdi

 

"Senin şaka yaptığını bildiğim için,seni kendi silahınla vurmak istedim. "

 

"Radyoloji bölümünde çalışıyorum dedin ama!" İçine yerleşen korkuyla doğru düzgün sevinemiyordu bile adam."

 

"Hamile olduğumu öğrendiğim gün başla bölüme yerleştirildim. Yani rahat olabilirsin kocacığım." Karısı sözlerini tamamlar tamamlamaz dudaklarına kapananan sıcak dudaklarla neye uğradığını şaşırdı. Giray'ın öpüşü arzudan, şehvetten uzak teşekkür niteliğinde sıcacıkken, Elif tam tersi duygularla karşılık veriyordu kocasına. Giray kendini geri çekerek karısının alnına dayadı alnını ve boğuk bir sesle konuştu.

 

"Bana dördüncü kez cenneti vaad ettin ya,dile benden ne dilersen! İste bu can kurban olsun yoluna cennet gözlüm! " Karısının alnına dudaklarını bastrırken onun muzip sözleri ile yüzünde çapkın bir gülümseme oluştu.

 

"Canını istemem o bana lazım! Ama arabayı tenha bir yere çekersen onada bir İtirazım olmaz kocacığım."Elif kocasının dudaklarında bıraktığı tadı iştahla yalarken Giray tekrar dudaklarına sert ama etkileyici bir öpücük bırakarak konuştu.

 

"Sanırım böyle bir isteği şu an geri çeviremeyeceğim karıcığım. " Elif kocasının göğsüne sokularak fısıldadı.

 

"Giray iyiki benim inadımdan bıkıp bizden vazgeçmemişsin. İyiki bana zorla o imzayı attırmışsın! İyiki benim kocamsın! İyiki Afram'a kanadı kırık kuşuma senin gibi bir baba nasip etmiş Allah!İyiki Eren'imin babası evimin direğisin."Kocasının yanağına uzun bir öpücük bırakan kadın gözlerine aşkla bakarak sözlerine devam etti. "İyiki Rabbim seni karşıma çıkarmış ve kaderimizi bir yazmış. İyiki taşıdığın kalp ikinci defa beni sevmeyi seçmiş. Seni çok seviyorum! İyiki doğdun kocacığım. "Karısının sözleri ile duygulanan adam sertçe yutkundu ve dolan gözleri ile fısıldadı.

 

"Bana bu dünyada cenneti yaşattın ya, Rabbim Ahirette de kaderimizi bir yazsın Sidelya!" Bakışlarından taşan aşkla alnını tekrar karısının alnına yasladı ve çatallaşan sesi ile işaret parmağını kaldırıp kalbini işaret ederek sözlerine devam etti.

 

"Şu emanet kalbim seni öyle seviyorki peygamberimizin de dediği gibi KÖRDÜĞÜM misali Seviyorum seni Elif! "

 

~~~SON~~~

 

 

yitenumutlar

 

 

Loading...
0%