Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@ymaiii0

Wattpad yayın tarihi: 13.07.2024

🦋🦋🦋

Yolculuk boyunca ağabeyim sorular sormuş ben ise kısa kısa cevaplar vermiştim. Hatırlamıyorum. Neden orada olduğumu bilmiyorum.

İçimde çok değişik bir his var. Sanki bilmediğim şeylerde boğulacakmışım gibi. Korkuyorum. O adam, Mir Mirhanoğlu. Söylediği sözlere bakılırsa onu tanıyordum.

Sonunda konağa vardığımızda tüm ailem avludaydı. İçeri attığım adım onları beyinlerinin içerisinde kurdukları düşünce girdabından çıkarmıştı. Annem ve babam çok korkmuşlardı. Annemin ağlayışı yüreğimi deşti, geçti. Annemin yüreğine evlat korkusu düşürmüştüm. Bilmeden...

Babam kendini sakin gösterse de içinde fırtınalar vardı. Göstermezdi içindeki yangınları, fırtınaları. Gözlerinde görüyorum korkusunu, acısını.

Annem iki yanağımdan da sıkı sıkı öptü. Saçlarımı sevdi. Sarıldığımızda kalp atışlarım biraz olsun sakinleşti. Huzurum burası demiştim...

Annemin bana gösterdiği şefkatli zaman süresince benim gözüm sadece birini arıyor, birini görüyordu. Gördüğüm kişi babamdı. Annemden ayrıldığımda hâlâ dikildiğimiz avluda babama koşup sarıldım, sarıldık. Neden bilmiyorum ama sanki son sarılmalarımı yaşıyormuşum gibiydi. Sıkı sıkı sarıldık herşeye inat. Sanki bizi hiç kimse ayıramaz dercesine.

Babamla sarıldığımızda kalp atışlarını kendi bedenimde hissediyordum. 'Gardını bir kız çocuklarına indiren babalara sahip kızlar çok şanslılar' diyordu bir videodaki kız. Şu an bakıyordum da gerçekten öyleydi. Çok şanslıyım. Dışarıda herkesin çekindiği, saygı duyduğu ve hatta korktukları babam bir bana gardını indiriyordu.

Alnımdan koklayarak öptü ve tekrar sarıldı. Doyamadım, bende sımsıkı sarıldım. Babalar hani ilk aşkımızdı ya, gerçekten öyle olduğunu bana yaşatarak gösterdiği için babama ne kadar teşekkür etsem, minnet etsem az geliyor. Benim bugünkü karakterim sağlamsa onların da eseriydi. Çünkü baba, anne, aile sevgisine aç insanlar bu sevgiyi dışarıdan kazanmak için herşeyi yapıyor ve en büyük tavizleri kendi yaşamlarından veriyorlardı.

Avluda gözlerindeki saf korku ile bakışları üzerimden salise ayrılmayan ailemle sarılma faslım bittiğinde yeniden doğmuş gibiydim. Taptaze, mutlu ve en önemlisi huzurlu...

Huzura neden bu kadar bağlıyım biliyor musunuz? Ben uzun bir süre huzuru kaybettim. Sadece huzuru da değil, huzurumla beraber aklımı da yitirdim.

Boynuma öyle bir yük, öyle bir vebal bırakmışlardı ki...

Yükü bana çok ağır gelmiş ve psikolojimi harab etmişti. Uzun süre tedavi görmüştüm. Keşke silinse herşey dediğimde Rabbim sesimi duymuştu. Hafızam benden anılarımı almıştı. Ama sadece kötülerini değil en güzellerini de almıştı. Bugün tattığım bu huzur beni terk etmişti. Lise sonda buradan ayrılmıştım. Herkes okumak için gittiğimi sanıyorken, ben hem okumuş hem tedavi olmuştum. O gün ettiğim duanın beni daha kötüye götüreceğini bilmiyordum.

İsyan etmedim ama, zaten ben istediğim şeyden dolayı o haldeydim. Rabbim beni hiç bırakmadı ama. Bir deist vardı. Hayret etmişti. "Nasıl hala tanrına inanıyorsun? Seni bu hâlde yalnız bırakan o iken nasıl hala ona tapıyorsun." demişti.

"Rabbim beni hiç bırakmadı. Bırakmaz. Bizim Rabbimiz kullarından her daim haberdardır. O bana şah damarımdan daha yakındır. Bu halime neden o değil onun bana verdiği nefsi, benim kullandığımda yaptığım tercihtir. Yine de o beni bırakmadı. Her onu andığımda bana dayanma gücü verdi." demiştim.

Hani kuluz ya biz, insanız. Tercih bizim elimize verildi, yok önümüze serildi. Sonra bize dediler ki seç birini, yaşa. Ben bugün o zamanlarda yaşadığım herşeye rağmen yine o yolu seçerdim.

Yorulduğumu bahane ederek odama çıktım. Bir eksiklik vardı. Ağabeyimi görmemiştim. Sormayı da unutmuşum. Dertleşebildiğim en güzel insanlardan biriydi. Arasam ne olurdu. Sanırım çok güzel olurdu. Çaldı, çaldı ama açan olmadı. Ağabeyim ilk çalışta açardı. Bir sorun olmalıydı. En son neler konuştuğumuzu hatırlamıyorum. Hemen bakmalıyım.

01.07.2024
Ağabey neredesin? √√
Annem şüphelenmeye başladı bak yakında sıkıştıracak bu aşık hallerin için benden demesi. √√

Balabiş: Yoldayım güzelim. Geliyorum.
Balabiş: Yakında elinden tutup getireceğim zaten gelinlerini merak etme. Umarım herşey güzel olur ve kabul ederler.

Umarım ağabey. Kabul etmezlerse ne yapacaksın ağabey? √√

Balabiş: Vazgeçmem, vazgeçemem. İhra'm ben onun için herşeyden vazgeçerim. Ondan geçemem.

En son konuşmamız bunlardı. Ağabeyim ile hergün destanlar kadar konuşuruz biz, neden bu kadar süredir konuşmamışız. Benim hatırlamadığım sürede neler oldu? En iyisi ertelememek.

Oturduğum yatağımdan kalkıp çantamı ve araba anahtarını aldım. Avluda kimse yoktu. Sessiz sedasız gider gelirdim.

🦋🦋

Danışmaya vardığımda beni gördüğü gibi gülümsedi. Yasin ile görüşmek istediğimi söylediğimde hemen haber vereceğini söyleyip telefona uzandı. O konuşurken ben su makinasına doğru ilerleyip bir bardak su aldım.

Yasin ilk gündem itibaren benimle ilgilenen psikologdu. Ağabeyim ile uzun zamandır tanıdık oldukları için ağabeyim ondan rica etmişti. Kimsenin tedavi olduğumu bilmesini istememiştim. Sadece ailem biliyordu. Bilmemelerini istememin sebebi devamlı sorulan soruları duymak istemememdi. Çevrem genişti ve biri tedavi gördüğümü duyarsa soruların soruların ve uydurulan sözde teorilerin ardı arkası kesilmezdi.

Uzun bir tedavi süreci görmemiştim. Ama çok zorlu bir dönemdi. Lise son sınıftım. Dönem başında yaşadığım bu durum yüzünden liseyi açıktan bitirmiştim. Ne kadar ailem seneye devam edersin dese bile ben ders çalışarak beynimi susturuyordum. Tedavi saatlerim ve yaşadığım bazı krizler nedeni ile okula gitmek istemediğim için lisemi açıktan bitirdim.

Üniversite zamanı tam olarak iyileşmesem dahi artık krizlerim olmuyordu. Bu nedenle normal bir üniversite zamanı geçirdim. Zaten ikinci yılımda tamamen sağlığıma kavuşmuştum. İyileşmemin bu kadar hızlı olmasının en büyük sebeplerinden biri de Yasin'in profesyonelliğiydi.

Oldukça ılımlı ve dürüst yaklaşımı ona olan güvenimi sağlamlaştırmıştı. El birliğiyle sağlığıma kavuşmuştum. Ben buraya dönmeden birkaç ay önce o Mardin'e gelmiş ve kliniğini burada açmıştı. Arada kendimi daralmış hissettiğim zaman buraya gelirdim.

İsmimi koridorda duyduğumda bana sıcak ve içten gülümsemesi ile bakan Yasin'e aynı şekilde gülümsedim. Deli doluydu ve asla büyümüyordu. Benden tam tamına 6 yaş büyüktü. Ama asla 27 yaşında gibi değildi.

-"Vay canına hanımağam hoşgeldiniz. Şeref verdiniz efendim. Buyrun lütfen ayakta kalmayın." Her zaman olduğu gibi yine alay ediyordu. Hanımağam deyip duruyordu.

- Şebeklik yapma Yasin abi! Önemli bir durum var konuşmamız lazım.

-"Gel odama geçelim. Seher bir sade bir orta şekerli iki dibek gönderir misin odama."

Ciddi olmam onu da hemen etkilemişti. Ciddi bir şey için uzun zamandır gelmiyordum. Odaya geçip oturduğumda her yanını ezbere bildiğim odada gözlerimi halıya diktim. Yasin -kendi makamına oturmak yerine- karşımda bulunan koltuğa oturdu. Ellerini kenetlemiş yüz ifademden birşeyler çıkarmaya çalışıyordu.

Seher odaya girip bana orta şekerli, Yasin'e de sadece kahvesini verip elinde tepsi ile önümüzde durdu. Başka bir isteğimiz olup olmadığını sorduğunda teşekkür ettim. Bir yudum köpüğü bol tam kıvamında olan kahvemden aldım. Damağıma yayılan lezzetli kahve sonrasında derin bir nefes aldım.

- Ben... Yasin ben hatırlamıyorum. Ne oldu bilmiyorum ama gözlerimi bir odada açtım. Karşımda bir adam duruyordu. Çok tanıdık ama çok yabancı geliyordu. İlk başta kaçırıldım sandım ama durum öyle değildi. Ağabeyim gelip beni aldığında belli etmedim hatırlamadığımı ama adam biliyor. Yine hatırlamıyorum ve bu beni çok korkutuyor. Yoksa... Yine mi?" Derin ama içimi ferahlatmak yerine boğazıma oturan ve acı veren bir nefes aldım.

-" İhra öncelikle sakin oluyoruz. Bu durum tedavini etkiler ama tamamen tedavi sürecinin boşa çıktığını göstermez. Şimdi sakinleş ve en son ne hatırladığını düşün. Çok iyi düşün en son giydiğin, yediğin, gittiğin bir yer herşey önemli biliyorsun. Ben ağabeyine haber vermek zorundayım. Bunu arkadaşın olarak değil psikoloğun olarak yapıyorum. Ağabeyin bilirse bize yardımcı olur. Hangi ağabeyine haber vermemi istersin. Bunun tercihini kendini daha rahat hissetmen için tolerans sağlayıp sana bırakıyorum." dedi.

Oda mecburdu. Prosedür gereği aile bireylerimden birine haber veriyordu. Tercihim belliydi. İlk zamanda olduğu gibi yine Fırat ağabeyime haber verecektim. İçimizde en sert en olgun olanımız oydu. Ama en iyi kararlar veren de yine oydu. Fırat ağabeyime haber vermesini söylediğimde beni yalnız bırakıp düşünmemi söyleyerek dışarı ağabeyimle konuşmak için çıktı. Yanımda konuşmaması iyiydi çünkü bir kulağıma orada olacaktı ve düşünemeyecektim.

Düşün İhra, düşün. En son ne yedim, ne giydim yada nereye gittim. Düşün ve bul.

En son sanırım beyaz üstü dantel limonlu yöresel tarzda bir elbise giymiştim. Evet, evet hatta nakışlı olması çok hoşuma gitmişti. Peki nereye gitmiştim. Yada gitmiş miydim. Biraz daha zorlamalıyım kendimi, hadi İhra bunu hatırladın onu da hatırlarsın.

Silik silik birşeyler geldi gözümün önüne. Ferman var. Elimi tuttu ve dudaklarına götürdü. Bana o hayran olduğum gülümsemesini bahşetti. Bende ona gülümsedim. Tabii ya bana o elbiseyi Ferman'ım almıştı.

Odanın kapısı açıldı ve Yasin içeri girdi. Rahatça koltukta oturduğum bedenim ağabeyimin de içeri girmesi ile gerildi ve direk oturuşumu toparladım. Normalde adetten olan bu hareketi ben bu sefer gerildiğim için yaptım.

Her daim çatık kaşları, geniş omuzları, esmer teni, siyaha yakın kahve gözleri, kuzgun siyahı ve asi tutamları alnına dökülen saçları ve heybetli bedeniyle işte karşınızda Fırat Zadeoğlu.

Dikeldiğimi gördüğüne adım kadar eminim çünkü kaşları daha da çatıldı. Ondan tüm Mardin hatta yeri geldiğinde annem bile çekinirken ben asla çekinmezdim. Şimdi ondan çekindiğimi düşünmesi iyice meraklanmasını sağlamıştı.

Benim oturduğum koltuğun yanında refakatçi koltuğu olarak kullanılan ikinci bir koltuk daha vardı. Mini koltuk olduğu için abim oturduğunda koltuk gözümde iyice küçülmüştü. Başka zaman olsa gülerdim. Karşımdaki takvim yapraklarına baktım. 13 Temmuz 2024. Aklımı bunlarla boşaltmam, oyalamam lazımdı.

Kaçamayacağımın elbette ki farkındayım. Sadece konuşmayı biraz ertelemeye çalışıyorum. Çünkü korkuyorum, kendime bile itiraf edemesem de tekrar aynı şeyleri yaşamaktan deli gibi korkuyorum. Kaldıramam, biliyorum...

Size soruyorum. Karşınızda ağabeyiniz oturuyor. Eskiden olan hastalığınız tekrar nüksetti. Sizde ertelemez önce kendiniz tartmaz mıydınız hislerinizi?

Kim benim öğrendiğim gerçeği duyup da sağlıklı kalabilir di ki?

Beran...
Benim çocukluğum, erkek kardeşim, sırdaşım, dostum ve en büyük yaram...
Kanaması hala durmayan, her yüzüne baktığımda içimi yakan yaram...

Beran yaralı bir çocuktu.
Beran'ın öz babası aslında dayısıydı.
Beran'ın dayısı öz kardeşine tecavüz etmiş ve hamile bırakmıştı.
Beran bir intikam sonucu dünyaya gelmişti.
Beran babasının dayısı olduğunu benim doğum günümde öğrenmişti.
Doğum günüm benim miladım olmuştu...
Şimdi iyi ki mi doğdum ben?

.......... 9.Bölüm Sonu..........

🌍Merhaba, bölümü özellikle bu hafta yazdım çünkü İhra'nın doğum gününe özel yazmak istedim. Bugün İhra ve benim doğum günümüz...

🌍Bölüm nasıldı? İhra'nın hafıza kaybının sebebini biraz daha anlamışsınızdır. Şöyle açıklayayım,

Dissosiyatif, yani psikojenik amnezi ise şiddetli bir suçun kurbanı olmak gibi duygusal şok veya travmadan kaynaklanır. Bu hafıza kaybı türünde birey şahsi anılarını ve otobiyografik bilgilerini kaybedebilir, ancak bu durum genellikle sadece kısa süre için devam eder.

🌍Kitap hakkında çok güzel yorumlar alıyorum hem burada hem Tiktok'tan çok teşekkür ederim. Daha 17 yaşındayım ve İhra gibi güçlü bir kadını yazmak kendimle gurur duymamı sağlıyor.

🌍 Bir müjde vereyim mi sizlere. NOVA (Gönülden Kaybolan Yıldız) tamamlandıktan çok kısa süre sonra bastırılacak💓💞🎉

Allah'a emanet olun. Sizleri çok seviyorum🦋
Yağmur Ö.

Loading...
0%