Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Hatırlamak

@ymaiii0

İyi okumalar🦋

Burnumda kötü bir koku, başımda katlanılamayacak derecede bir ağrı ve zihnimde bölük pörçük sesler vardı. Neredeyim ben, en önemlisi bana ne oldu.

Adım sesleri duyunca nefesimi düzenli tuttum. Nefes egzersizleri bu anlarda işimi görüyordu. Yanıma gelen kişi elini alnıma koydu. Elleri sıcacıktı. Büyüktü, abimler olmalıydı. Çok korkmuşlardır. Yavaşça gözümü açtım.

Simsiyah giyinmiş, saçları ıslak ve yakışıklı bir adam bana bakıyordu. Değişik bakıyordu. Bu adam kimdi? Ben nasıl buradayım? Kaçırılsam hatırladım. Neler oluyor, lanet olsun!

Kapkara gözleri vardı, kaşları çatıktı. Sert bir çehresi olduğu kırk kilometre öteden belli olurdu. Tam bir esmerdi. Yapılı vucüdü da yüzünün mükemmelliğinin devamı niteliğindeydi. Bu adam tam bir başyapıttı. Mesleki deformasyon işte her gördüğüm orantılı erkeği modellikle ve Fi orantısı ile kıyaslıyordum. Evet, şu durumda bile...

Yattığım yerden doğrulurken uzun zamandır aynı pozisyonda yatmanın mı yoksa bir darbe almamın mı etkisiyle olduğunu bilmediğim büyük bir ağrı saplandı. Elimi belime götürüp birkaç saniye öylece durdum. Karşımdaki adam da harekete geçip arkamdaki yastığı dikleştirmişti. Sakin olmalı ve bu durumu anlamalıydım.

-"Yavaş ol!"
Bu adam bana emir mi verdi. Şu canımın acısı yetmedi, kim olduğunu bilmediğim yetmedi şimdi de emir alıyorum. Hah ne güzel!?

-"Olurum olmam sizi ilgilendirmez!" Gözlerinde oluşan şaşkınlık ifadesi bu coğrafyada olan bir kadının bu şekilde bir erkeğe karşılık vereceğini beklememesindendi. Derin bir nefes koyverip ayağa kalktı.

-"Bak İhra konuşacağız. Yaptığım şeyin arkasındayım. Yapmaya da devam edeceğim. Ben daha ilk gün kendime bir söz verdim. Hatta yemin içtim!" dedi sinirle, siniri kimeydi?

Nereden biliyordu adımı yada nasıl bu şekilde konuşabiliyordu benimle. Ne yapmıştı bu adam da arkasındayım yaptığımın diyordu. Benimle ne alakası vardı.

Etrafta telefonumun sesini duyunca bakındım. Olduğumuz yeri daha yeni farkediyordum. Genişçe bir odaydı. Bağ evi tarzı dekore edilmişti. Siyah ve turuncu tonlarının bulunduğu odada açelya çiçekleri bol bol bulunuyordu.

Açelya sevgiliye veya sevdalı olunan kişiye olan hasretin ve kavuşamama acısının sembolüydü. Sevmiyordum bu çiçeği, hele de iki aşığın kavuşamama hikayesinin bu çiçekle olduğunu öğrendikten sonra hiç sevmedim. Bu odada olması da hatta çok fazla olması da iyice moralimi alaşağı etti. Ben neden hiçbir soruma cevap alamıyorum.

Masanın üzerinde olan çantamın içerisinden geliyordu telefonumun sesi. Ayaklarımı sarkıtıp inmeye çalıştım. Bakın çalıştım diyorum çünkü sadece ayaklarımı sarkıtabildim. Ayağa kalkacak gücü bulamadım. Koluma sarmalanan bir çift el yavaşça bedenimi kendine çekti. Tanımadığım bu adam elini belime sanki yeri hep orasıymış gibi yerleştirdi. Çok tanıdık gelen ama bir o kadar da yabancı olan bu his de neyin nesiydi böyle?

Telefonumu çantamdan çıkardığımda onlarca hatta yüzlerce arama olduğunu gördüm. Bu adam beni kaçırsaydı telefonumu vermezdi. O zaman kimdi?

"Alo."

-"Nerdesin sen stêrka min. Aklım çıktı sana birşey yaptı mı o herif. Söyle abine güzel kızım. Nerdesin biliyor musun bana bir şey söyle etrafında olan yada konum at geliyorum."

"Abi, ben iyiyim ama sakin ol sen önce. Kim bana ne yapacak. Niye bu kadar telaş içindesiniz. Kafam... Kafam allak bullak oldu. Algı yetimi kaybetmiş gibiyim."

-"Sen bana konum at yavrum gelip alayım önce seni sonra konuşacağız. Yanında mı o adam?"

"Evet burada ama bu adam kim ağabey? Neyimiz oluyor? Beni kaçırsa telefonumu almama izin vermezdi?"

-"Bilmiyorum güzelim. Ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum. Geliyorum seni almaya hemen. At konumu, seni seviyorum stêrka min."

"Tamam ağabey bekliyorum. Atıyorum şimdi, dikkatli gel."

*Konum*
Fırat'ım kişisine bir canlı konum gönderiniz.

Ne olur ne olmazdı. Hala iletişime geçmediğim bu adama sırf telefonumu almama yardım etti diye güvenemezdim. Bu yüzden canlı konum attım.

Bakışlarını zaten üzerimde hisetsem bile şimdi gözlerine ben başımı kaldırıp bakıyordum. Hayatım boyunca konuşma sıkıntısı çekmeyen ben şu an bu adamla iletişime geçmekten çekiniyorum. Farklı bir aurası vardı.

"Kimsin? Ben neden buradayım?"

-"Mir Mihranoğlu. Şaka mı yapıyorsun yoksa buda senin bir oyunun mu Zadeoğlu?"

Hem şüpheli hem endişeli bakıyordu. Ne oyunundan bahsediyor bu adam. Kimsin diyorsam kim olduğunu soruyorumdur. Elini alnıma koyunca irkildim ama geri çekilmedim. Ne yaptığını, yapacağını merak ediyorum. Peki bu Ferman'a ihanet olur mu?

Alnımı yoklayıp kolumdan tuttu. Tek yaptığım ne yaptığını gözlemlemek oldu. Kolumdan tutup kalktığım yatağa geri oturttu. Yanıma da o oturdu. Elini şakalarına götürüp birkaç saniye ovaladı. Sonra gözlerime en derine bakar gibi baktı. Bir an onun karşısında kendimi çıplakmışım gibi hissettim. Sanki beni tamamen görüyor, biliyor, hissediyor gibi...

-"İhra ne demek sen kimsin? Bak duydukların tamam sarstı seni ama ne demek sen kimsin ulan!? Bir anda sildin mi?"

"Olmayan birini nasıl silebilirim beyefendi? Kimsiniz siz!? Tanışıyor muyuz?"

-"Sen ciddisin. Ulan noluyor sen hatırlamıyor musun? En son ne yaptığını hatırlıyorsun?"

"Ben en son şirkete geçiyordum. Kreasyonu tamamlayacaktım. Birde akşam düğüne gidecektim. Kuyumcuya gitmem lazımdı."

-"Tamam. Kimin düğünüydü? Onu hatırlıyor musun?"

"Evet. Cariş'lerin ortanca oğlu o evleniyordu. Düğünü var bu akşam."

Bunu dediğimde bir anda kal geldi sanki. Durdu, dudaklarını araladı ama konuşmadı. Nefes verdi sadece. Karmakarış bir ifade ile baktı. Sağa sola salladığı başı kötü bir şeylerin habercisi gibiydi. Ellerini saçlarına götürüp çekti. Bence birkaç tel koptu. Kel kalacaksın o olacak. Almaz kimse seni.

"Sen... Hatırlamıyor musun? Bahsettiğim düğün olalı bir buçuk ay oluyor! İhra hiç komik değil bak başka şekilde al hıncını benden. Korkutma beni!?"

"Ya ne şakası, ne hıncı! Ben seni hayatımda ilk kez görüyorum. Ne demek bir buçuk ay öncesi yaa!?"

-"Lanet olsun bilmiyorum!! KAHRETSİN!! Ne diyeceğim lan ben insanlara, ailene..."

Sona doğru fısıldadı o kadar ki sesini duyamadım neredeyse. Kaşlarımı çatmama sebep oldu. Ne demek hatırlamıyorum. Yok olmuyor. Zorlasam da bu adam ile buluştuğum yada bu adamın karşıma çıktığı an gelmiyor aklıma.

Dudaklarımı aralayıp cevap vereceğim sırada başka birinin sesi duyuldu. Hatta haykırışı. Ağabeyim adımı zikrederek bağırıyordu. Ona eşlik eden başka sesler de yükseldi. Telaş bedenimi esir aldı. Ne oluyor bu lanet yerde!?

Hızlı adımlarla kapıya gittim. Kolu indirdiğimde kapı açıldı. Kilitli değildi, şükürler olsun. Uzun bir koridorun en sonunda bulunan kapıdan ben çıktım. Yan yana kapılar vardı. Orta kısımda da bir merdiven. Bağ evi olduğu buradan belliydi yada çiftlik evi de olabilirdi. Tek soru şuydu. Benim burada ne işim var?

Sesler aşağıdan geliyordu. Tablolar ve aile fotoğrafları ile süslenmiş merdivenleri koşar adım indim. Şu an onları düşünecek vaktim yoktu. Normal şartlarda olsa incelerdim.

Aşağı indiğimde ağabeyim ve etrafında olan dört adamı gördüm. Biri karşısında ona silah çekmiş diğerleri kollarından tutmuştu. Kan beynime sıçradı sanki, hissettim. Ailem kırmızı çizgimdi. Hep öyleydi hep öyle kalacaktı. Zayıf noktan ne diye sorsalar sadece ailem derdim.

Adamın elindeki silaha tekme savurdum. Şaşkınlıkla bana çevrildi tüm gözler. Ağabeyim beni gördüğü gibi bana doğru atıldı. Adamlar daha sıkı tuttular ağabeyimi. Silahı düşüren adam bileğini tutuyordu. Çıkmış olmalıydı. Kim olduğunu bilmiyorlar mıydı bunlar ağabeyimin?

"SEN KİMSİN DE BENİM AĞABEYİME SİLAH ÇEKİYORSUN!? HANGİ HAKLA, YÜREK Mİ YEDİN LAN SEN?"

Başını yere eğdi tam ağzını açıp zırvalayacaktı ki elimi kaldırıp susturdum. Susmaz diye düşünüyordum oysa ki ama sustu. Ağabeyimi tutan adamlara baktım. Sıkı sıkı tutuyorlardı ağabeyimi. Ben sizin o ellerinizi kırmasını bilirdim. Ellerini abimden çektiler. Ben baktığım için miydi bunlar?

Arkama bakıyorlardı. Ağabeyim de dahil tek fark ağabeyim gözlerinden ateş çıkarcasına bakıyordu. Arkama bakmadım ama burnuma bir koku geldi. O adamın kokusu...

Arkamdan inmiş ama ben nasıl farketmedim. Onun kokusunu anımsamam da ayrı bir sinir etti beni. Ben Ferman'ımın kokusundan başka koku tanımam. Teninden başka ten bilmem. Benim helalim Ferman Ağa başkası olamaz.

Ağabeyim hızla beni kendine çekti. İri ve büyük cüssesi, yanında küçücük kalan bedenimi kolları ile sarmaladı. Buydu işte...

Benim huzurum bu kollardı. Başka yerdeki huzuru ne eyleyim? Ağabeylerim, babam, annem bana sarılsın başka ne isterim ben. Huzur ailemdi benim. Onların bir bakışı, bir kokusu, bir gülüşüydü. Ben bu huzurla ölmek istiyordum. Sadece bu huzurdan uzak etmesinler beni istiyordum. Yapmazlardı da onlar. Kıyamazlardı biriciklerine...

Kolları beni serbest bırakmak istemiyordu sanki. Neydi onu böyle etkileyen? Huzurlu kollarında bir başka duygu da vardı. Kaybetme korkusu gibi. Hızlı hızlı şişip inen göğsü, belimi sıkı sıkı kavrayan elleri, boynuma gömdüğü ve kokumu soluduğu yüzü bunu bariz bir şekilde ortaya koyuyordu.

-"Hadi gidiyoruz abicim. İyisin değil bir yerinde birşey yok? Yapmadı birşey bu adam sana? Söz seni daha da bırakmayacağım. Vermeyeceğim kimseye."

Kolumdan tuttuğu gibi çıkışa götürdü. Olanlar beynimi düşünmeye itiyordu ama düşündükçe başıma ağrılar saplanıyor. Neler olduğunu çözmem lazım. Tam bahçeye çıktığımızda buranın gerçekten de dağın başında olduğunu gördüm. Abimin arabasına doğru hızla yürüdük. Daha doğrusu abim yürüttü. Onu bu kadar korkutan neydi?

-"Kimsin diye sordun ya Zadeoğlu kızı! Ben Mir Mirhanoğlu. Başağa, hatırlamadığın ama hatırlayacağın adam. Zevkle hatırlatacağım sana kim olduğumu."

Hatırlamadığım ama hatırlayacağım adam...
Mir Mirhanoğlu mu...

..........7. Bölüm Sonu..........

🦋Merhaba. Bölüm kısa ama tatmin edecektir. Aslında atmayacaktım ama çok sevdiğim birini kıramadım. Yoğun çalışıyorum, erken kalkıyorum ve geç geliyorum evime.
🦋 Wattpad'de 5,6 bin olmuşuz. Çok mutluyum. Güzel yorumlarınızı okuyup hepsini cevaplıyorum. Biri özellikle bu kurguyu abartmalıyız dediğinde çok mutlu oldum. Abartalım o zaman değil mi?
🦋Nasıl başladım hikâyeye onu anlatayım kısaca. Okuduğum çoğu güçlü kadınlar aslında güçlü gelmiyordu. Tamam güçlü olanlar vardı ama çoğunluk sözde güçlü gibi geliyordu. Bende dedim ki neden ben yazmıyorum. Sonuç İhra Nova Zadeoğlu ve Nova karakterleri. Ayrı ayrı güçlü kadınlar okuyacağız.
🦋 Kitap hakkındaki düşüncelerinizi burada detaylı belirtirseniz çok mutlu olurum.

Yeni bölümlerde görüşmek üzere hoşçakalın. Selamün Aleyküm🦋
Yağmur Ö.

Loading...
0%