Yeni Üyelik
Hayat ,upuzun bir yola açılan kapının anahtarı
İnsanların , imtihan soruları
Kaderin ,gayrete aşık olduğu bir var oluş
Anlamlarını ,insanların kendilerinin yazdığı
Yaz kış demeden koştuğu maratondur
Elde edilen bir haktır, yaşamak ,kimsenin vermediği ,Allah’ın tayin ettiği bir atamadır ,hayat….






HAYAT
En soğuk mevsimin, içi ısıtan battaniyesi,
Kuru ekmeğin karın doyuran tadı,
İnsanı tebessüm ettiren bir gülücük,
Paha biçilmeyecek kadar ender bulunan,
Bir dosttun tuttuğun elidir, Hayat
Soğuk bir kış gecesinde ,Kayseri’de yaşayan Halime ile Talha birbirini çok seven iki kalbe sahiptiler. Birine bir şey olsa (Allah korusun) diğerinin canı sıkılır ve sevdiğinin elini sımsıkı tutup , onu hiç bırakmayacağına söz verir. İşte böyle bir aşktır onlarınkisi….
Gene böyle bir kış gecesinde sıcacık bir battaniyenin içinde birbirine sarılarak film izlerken karnı acıkan Talha’nın karnını doyurmak için mutfağa gittiğinde Halime, dolapta bir şeyin kalmadığını sadece kuru bir ekmeğin bir de 2 bardak kadar sütün kaldığını görür. Sütü ısıtıp ekmeği de bisküvi gibi bir tabağın içine ufaladıktan sonra ısıttığı sütü içine döker. Sonrada tepsiye tabağı koyup içeri götürür. Tam iki kaşık bir tabak sütlü ekmek yemeye başlarken ,odanın balkonunda aç ve çok üşümüş bir kedinin sesini duyarlar. Talha balkonun kapısını açar.
Halime:Sen de nereden çıktın , kedicik?
Talha : Nereden çıktığını boş ver şimdi , mutfaktan bir kap getir de ,soframıza onunla birlikte oturmaya devam edelim?
Halime:Tamam….
Talha kedinin üşüdüğünü fark eder ve eşiyle birlikte ısındığı battaniyeyi kediye yatak yapar. Kediyi onun içinde bir güzel sarıp sarmaladıktan sonra, kendileri için yeni bir battaniye getirir.Mutfaktan kedi için tabak alıp gelen Halime de battaniyelerinin kedinin sarıp sarmalandığını görünce yüzünde ,insanı tebessüm ettiren bir gülümseme oluşur.Bunu gören Talha….
Talha: Halime , kediüşümüştü,bende battaniyemizle sardım . Bizim içinde yeni bir battaniye getirdim.
Halime: 
Talha :Hadi yeni battaniyemizin içine girip kalan yemeğimizi yiyelim . Filmimizi izlemeye devam edelim.
Mutlu sonsuz ….








HEDİYE
Hacer hanım bir gün eşi Ömer bey ile hasbihal ederken ,kapılarının tokmağına vurulur. Ömer , vaktin geç olması sebebiyle ,kapıyı açmaya gittiğinde , Hacer hanım da ,gelenin kim olduğunu bilmemesinden mütevellit mutfağa geçer. 5 dakika sonra Ömer bey ,kucağında bir bebek pusetiyle mutfağa geldiğinde Hacer hanım …
- Hayırdır inşallah,kışın ayazında bu emaneti , kim güvenip de kapımızın önüne iliştirdi ki , Ömer bey.
- Bilmiyorum ki ,hanım. Yarın olsun da sabah ezanıyla ,Ali komiserin kapısını arşın edelim . Şimdi ,evde süt var mı ?Sen onu söyle .Marketi açtıracağım komşu Yakup efendiye .
- Dünden ,Sare abla getirmişti.Ben de onu kaynatıp sonra da bir kazan yoğurt yapmıştım. . En iyisi sen marketi açtırmışken bir kutu bebek maması ile süt de alıver ,Ömer bey .
- Olur , hanım.
Hacer hanım,kucağına emaneti alıp ,sobanın başına kurulur. Eşi gelene kadar,sabinin altını evdeki temiz bir çarşafı ,alt bezi olacak şekilde keser ve bebeğin altını değiştirirken de bir efe olduğunu görür.
Ömer bey,Yakup efendinin marketinden alacaklarını satın alıp ,durumu da kısaca izah ettikten sonra koşar adım,iki emanetine gider.İlki gönlünün sevdiği, diğeri ise bu gece fidansız ev misali iki yüreğe fidan olan emanetine .
Eve vardığında hanımıyla ,emanetini sobanın eşiğinde birbirine sarılı vaziyette uyur halde bulur. Bebeğin üzerine baktığında ise,en kıymetlisinin anne yadigarı çarşafının kesilip idareten de olsa bağlandığını görür ve hanımına bir kez daha hayran olan Ömer bey ,önce emaneti kucağına alıp yatak odalarına götürür. Çocukları için yaptırdıkları beşiğe sağını solunu yastıklarla sararak yatırır. Sonrasında Hacer hanımı da kucağına alıp ,yatağa yatırırken alnından öper. Hacer hanım , uyanır ama sonrasında Ömer bey ,uyumasını istediği için gözlerini yumar. Ömer bey ,aldıklarını yerleştirir. Sonrasında emanetinin altını bir kez daha aldığı alt bezi ile değiştirip, üzerinden çıkanı da çamaşır sepetine koyar. Alt değişimi yaptığı esnada ,emanetlerinin bir efe olduğunu görür. Bütün işlerini tamamladıktan sonra ,Ömer bey, hanımının başını omzuna koyar ve o da derin bir uykuya dalar .Ta ki , minik misafirleri acıktığı için ağlayarak uyanana kadar. Ömer bey ve Hacer hanım aynı anda uyanırlar. Birbirlerine bakıp tebessüm ederken minik misafirleri ağlamaya devam etmektedir. Ömer bey,minik efe’yi kucağına alırken ,Hacer hanım ise minik efe için mama hazırlamaya mutfağa gider. Maması hazır olduğunda ,daha fazla bekletmeden minik efenin karnını doyururlar. Sonrasında uykuya dalan bebeğe ,tebessüm ile bakarak ,hayale dalarlar. Çünkü 3 senedir evli olan Ömer bey ve Hacer hanımın henüz bir evlatları olmamıştır. Ve de bu hayali yüreklerine yeni yeni misafir etmişlerdir. Anne ve babaları , genç iken anne ve baba olmalarını öğütleselerde ,iki kalp birbirine yorgun bir sorumluluk yüklemek istemedikleri için kalplerini kırmadan bu konuyu geçiştirmişlerdir.Minik efe uyuduktan sonra Ömer ve Hacer hanım da uymaya devam ederler .Bu sefer ise iki ayrı yerde değil , oturma odasında minik efe Ömer beyin kucağında ,Hacer hanım ise Ömer beyin omzunda sobanın kenarındaki halının üzerinde ,Ömer beyin başı duvara yaslı bir halde uykuya dalarlar.
Sabah ezanı okunurken Hacer hanım uyanır, Ömer beyin kucağına sarılı minik efe’yi ,misafir yatağına yatırır.Sonrasında abdestini alır ve Ömer beyin ,başucuna oturur.
- Ahiretimde bana yol arkadaşı olmaya talip ,güzel cemalinde yer alan ,Allah’ın basar sıfatını hediye eylediği güzel gözlerini aç ve kalk abdest al ki sabah namazımda imamım olasın .
Ömer bey ,hanımın bu ince nidası üzerine uyanır ve ayağa kalkmadan önce hanımın basar sıfatını ifa ettiği güzel gözlerinin örtüsünden öper. Sonrasında abdestini alıp , hanımının isteğini yerine getirir. İki Allah yolunda birbirine yaren kalp ,namazlarını kılıp dualarını aşikar ettikten sonra tesbihat esnasında ,evin taze misafiri ,sanki beni unuttunuz der gibi ağlamaya başlar. Bu nidayı duyan kalpler ise ,içlerinden kabul olmasını istedikleri bir dua geçirir
-Yarimin gönlünü benden razı eyle, onu bu güzel sesin verdiği tebessüm ile hediyelendir ,Allah’ım (içlerinden diledikleri dua ).
-AMİN
-AMİN
Minik efe ‘nin alt değişiminden sonra Ömer bey ile Hacer hanım, kucaklarında minik efe ile karakola giderler .Ali komiserin kapısının önüne geldiklerinde ise , Hacer hanım kucağındaki emanetine hüzün dolu bir tebessüm ile bakar . Ömer bey,hanımın mahsuniyetini görmemek için ondan yana hiç bakmaz ,sadece kucağında tuttuğu minik efeye bakıp tebessüm eder ve kapıyı tıklanır, üç kez. İçeriden girin sesini duyduklarında Hanımın kucağından minik efeyi alıp ,içeri hanımıyla beraber geçen Ömer bey ,Ali komiser’e durumlarını eksiksiz anlatır. Ali komiser
-Hocam, ben şimdi arkadaşlardan kamera görüntülerini isterim. Sosyal hizmet memurlarını arar ,bilgi veririm.Bu sırada da komiser arkadaşlar ,bebeği hastaneye sağlık kontrolüne götürürler. Bize teslim ettiğiniz için teşekkür ederiz. Herhangi bir gelişme olduğunda size haberdar ederiz.
-Teşekkür ederim, komiserim . Biz ,emanetimizi önce Allah’a sonra da size teslim ettik.Artık müsaade isteyelim.
Ömer bey, sözü bitimiyle ,Hacer hanım’a ,haydi der gibi bakar .Ama hanımında ki hal iyi değildir ki , keza ayağa kalkar kalkmaz ,bayılması bir olur. Ömer bey, nerede olduklarını unutup ,hanımına sesli bir nida ile seslenirken , hanımının onu işitecek bir ahvali yoktur. Ali komiser , ambulans çağırır ve Hacer hanım ile beraber emanetleri de Zeynep komiser refakatinde aynı ambulansa biner . Ömer bey, bayan komiserin ellerine temas etmeden ,minik efe’yi kucağına alıp,hanımının kucağına iliştirir. Hacer hanım ,minik efenin kokusunu duyumsadığı anda gözlerini açar ,Ömer bey gözleri yaşlı bir halde ,gözleriyle hanımından onu mahsun ettiği için helallik ister. Hacer hanımın ise kucağındaki sabi emanetini kokusunu almaya devam ederek ağlamaya devam eder. Hastaneye geldiklerinde ,önce emanet ve Zeynep komiser iner. Ardından sedye de Hacer hanım ve onun ellerinden tutan Ömer bey .
Acil de Ömer bey’i içeri almazlar. Hacer hanım genel yapılan kalp şeker tansiyon ve kan tahlilleri yapılır.
2 saat sonra
Hacer hanım ile ilgilenen doktorlar,Ömer beyi ,hanımın yanına çağırıp , Hacer hanımın üzüntü ve yorgunluktan bir süre uzak durması gerektiğini ve bunun sebebinin de gebelik olduğunu Ömer bey ve Hacer hanım’a açıklarlar . Akması hiç durmayan gözyaşları bu sefer şükürden akar. Çünkü sabah namazının ardından sessiz dile getirdikleri duaları kabul olmuştur. 2 saat içerisinde minik efe de sosyal hizmetler memurlarınca teslim alınmış ve erkek çocukların kaldığı çiğdem evlerinden birine yerleştirilir. Ve bilgisi teslim eden karakol ve sosyal hizmet memurları ve ilgilenen danışmanlar dışında kimseye verilmez.
2 yıl sonra
Ömer bey ve Hacer hanımın 1.5 yaşlarındaki kızları Sare ile beraber ,evlat edinmek için başvuru yaptıkları Aile ve Sosyal Hizmetler il Müdürlüğündedir. Ali komiserin memurları araması sonucunda ,iki sene önce evlerine misafir ettikleri minik efe İsmail’i evlat edinmeye gelmişlerdir. Devlet bulunan çocukların kimliklerini kendi verdikleri isimlerle çıkarıyordur. Bulunduğunda herhangi bir mektup veya yazı olmadığı için de ,devlet ,minik efeye, İsmail ismini vermiştir.
5 yıl sonra
Sare 6.5 yaşında ,İsmail Efe ‘de 7.5 yaşındayken ,Ömer bey ve Hacer hanım aile büyüklerinin ikazlarına uyarak Pedagog Meryem hanımın eşliğinde İsmail Efe’ye evlatlık olduğu sürecin en başından beri anlatılmış ve de kendilerine anne ve baba yerine , Hacer teyze ve Ömer amca diye hitap etmesini istediklerini de açıklamışlardır.
15 sene sonra
İsmail Efe ,Ömer ile Hacer hanımın da isteği üzerine 15 yaşındayken komşuları olmaya başlamıştır. Ömer ,İsmail Efe’nin dini eğitimine çok özen gösterdiği için bu komşuluk konusunda en ufak bir sıkıntı yaşamamışlardır. Şimdi ise kızları Sare ve oğulları İsmail Efe’nin sözleri ,aile büyüklerinin de şahitliği ile kesilmektedir. Üniversite sırasında İsmail Efe ,Sare ‘ye gönül düşürdüğünü Ömer amcasına dile getirmiş , Hacer hanım ise kızı Sare ile konuştuktan sonra bu evliliğe oluru olduğunu görünce sözlenmelerine karar vermişlerdir. Okul bitene kadar da sözlü kalacaklar ve sonrasında evleneceklerdir.
Mutlu sonsuz……
Bir öğretmenin hikayesi
Arif hoca ,bir gün öğrencilerine ders bitiminde yakın bir soru sorar. Bu soru,
-Çocuklar ,sizce iyilik nedir?
Matematik öğretmenlerinden böyle bir soru beklemedikleri için çocuklar alayla karışık söz almadan konuşmaya başlar. Kuru gürültü den gelen sesler ise ;
-İyilik ,boş iş hocam, insan yaptığı işin karşılığını alamıyorsa yapmamalı,
-İyilik,enayiliktir hocam,ancak aptal insanlar iyilik adı altında kullanılırlar.
-İyilik ,puan toplamadır,hocam .Çünkü seçimlerde iyilik etmedikleri halde iyilik ettik gösterisinde bulunanlar kazanıyor.
-İyilik ,diye bir şey yoktur hocam,çıkar vardır,reklam vardır, sergileme vardır ama iyilik yoktur hocam…
Arif hoca ,öğrencilerin bütün cevaplarını kameraya alır. Daha doğrusu sergiledikleri kuru gürültüyü çeker,ertesi gün aileler ile veli toplantısı vardır. Hiçbir şey söylemeden ailelere bu videoyu izletir ve sonra ailelere İYİLİK konulu bir seminer verir. Toplantıya gelen veliler ,çocukların notlarını değil algı bozukluğunu öğrenip evlerine giderler. Evlerine gittiklerinde ,çocuklara verilen ceza katsayısı bir den yüze çıkar. Çünkü Arif hoca, İYİLİK seminerinde ,Peygamber Efendimizden ,Sahabelerden ,ünlü düşünürlerden ve pek tabii en başta Kur’an –ı Kerim den ayetler ile İyilik seminerini düzenlemiştir.
Ertesi gün ,Arif hocaya tepkili öğrencilerin hiç biri gelmez.Bir öğrenci hariç ,O da Mehmet Akif tir.
-Hocam,neden bizim videomuzu çekip,velilerimize izlettiniz?
-Sizin değil,ailelerinizin cehaletini göstermek için Akif.
-Hocam ,ailelerimiz cahil değil ki fakir olmayan orta halli ve zengin insanlar .
-Akif ,sence ‘’İnsan’’, ne demek?
-Bu ne saçma soru hocam, ya sizin ve benim gibi varlıklar.
- Hayır Akif, İnsan :Komşusu açken iken tok uyuyamayandır ; İnsan : Elinde olanı paylaşamıyorsa göstermeyendir; İnsan : Ellerine sağlık hitabını ,hizmet aldığı herkese söyleyebilendir. ; İnsan : Kendinden başkasının ahvalini de merak edendir. ; İnsan: Özele saygı duyan,genel de varsa bir hata fikir birliğiyle çözüm bulunabileceğine inanandır.
İnsan tek düze değildir, Bir ailedir, bir toplumdur, bir komşudur, bir yol arkadaşıdır.Sadece bir olan Allah’tır. İnsan bir değil bütündür.
İyilik ise karşılığını bekleyenin tefeci olduğu, sadece Allah rızası için yapılan , bazen bir sadaka ehemmiyetinde olan bir soyut ama somut bir kavramdır.
Akif, Arif hocanın yanından ayrıldıktan sonra ,hayatını gözden geçirir ve Arif hoca da Akif ‘in o günden sonraki değişimini görünce mutlu olur. Diğer öğrenciler durumu bu hikaye de vardır ama gaybtadırlar ama hikayenin yazılış amacı bir şeyleri hatırlatmaktır. Vesselam ….
Kitap İçerik Listesi
1. Bölüm2. Bölüm3. Bölüm
Kitabı Paylaş
Tüm Hakları Saklıdır
Genç Kurgu Bu Kitabı Şikayet Et
Bunları da beğenebilirsiniz
TALEBE AŞKI ZOR
Bir talebe ve bir profesör. Birbirine duyulan nefret ve arzu... Yanlış duygular,yanlış kişiler. "Yapmayın profesör." dedim,sesim arzulu ama bir o kadar da nefret kısarken. "Niye?Zaten tüm okul bilmiyor mu?" Diye alayla sordu,gözleri gö...
Muhbirin Aşkı
Ölüm, kan, gözyaşı, küfür, tutku, aşk içerir....
Zor Sevda
Kavuşmak bu kadar imkansız mı ?...
Melekler Ve Şeytanlar Okulu
Melekler ve Şeytanlar Okulu Melda, dünyaya bebekken gönderilmiş bir melek ve gerçek kimliğinden habersiz bir şekilde dünyada bir aile tarafından büyütülmüştür. Işığı manipüle edebilme gibi özel bir güce sahip olan Melda, gençlik y...
SİSLİ ANKARA
"Bir şehir seni çağırıyorsa, orada seni bekleyen biri vardır." Ninesinin vasiyeti sonucu yolu Ankara`ya düşen Yavuz, birkaç yıl sonra temelli olarak Ankara`ya yerleşir. Orada Zeynep adında bir kıza sahip çıkar. Tayinini Zeynep’in okuluna...
Sunda
Fersah, beni arafta bırakma diyen adam tarafından arafta bırakılmıştı... Sunda kelimesi berrak, saf ve eksiksiz anlamına gelir....
Aşktan Yeni İleti- TEXTİNG
Sil o gözlerinden usulca süzülen yaşlarını. Çünkü ben sana şifa olacağım. Solan yapraklarından çiçek açtırtacağım. Gülmeyi unutan yüzünün gamzesini yeniden belirgin edeceğim.....
Zümrüdüanka
Elini belime koydu. Kendine iyice çekip ben ne olduğunu anlamadan, şakağımdan öptü. Ve karşımızdaki adamlara baktı "Gördüğünüz üzere hayat arkadaşım olmadan yaşayamam. Çok zamanı kalmadı. Ne kadar isterseniz size hemen veririm. Yet...
İçimde Sen
Ben buydum iste dünyam bu kadardi. Annem ona çok benzedigimi soyler anneannem sıksık. Belkide babamın bana bu denli düşkünlüğü ondandir. Yada her zaman gozünü üzerimde tutmasi. Babamin bir takim mafyatik islerle uğrastığini biliyordum ama...
Devâ
Zorluklardan, yıldızlara… Prens Dylan, tüm ülkenin nefret ettiği lanetli prens…. Onu kurtaracak olanın, derdine deva olacak olanın, vahşi bir köylü kızı olacağını bilemezdi… “En zor zamanımızda çıkıp gelenlere…”...
Loading...
0%