Halil İbrahim bomba olan bir çanta ile halk otobüsüne biner ve bombayı bırakıp geri çıkar.
Halil İbrahim telefonla Bejnoyu arayarak; “ bombayı bıraktım şimdi kalabalık yerden geçerken düğmeye basacağım “ der.
Halil İbrahim telefonu kapatır ve kendi kendine; “ devletim beni bir köpek gibi sokağa attı “ der.
Seyit Onbaşı, Salih Üsteğmenin yanına giderek; “ Komutanım Sare’yi göndermese miydik “ der.
Salih Üsteğmen ciddi bir ses tonu ile; “ haklısın Seyit hata yaptık “ der.
Ve tam o sıra da terörist kılığıyla Sare çıkagelir.
Salih Üsteğmen şaşkın bir şekilde; “ senin ne işin var burada “ der.
Sare ciddi bir ses tonu ile; “ Albay gönderdi sizi yalnız bırakmamam gerekiyormuş “ der.
Salih Üsteğmen başını öne eğerek; “ Bacım kusura bakma ben sana haksızlık ettim hakkını helal et “ der.
Sare tebessüm ederek; “ Estağfirullah komutan “ der.
Halil İbrahim, otobüsü gözetler ve kalabalık yerden geçerken düğmeye basar ama düğmeye bastığı halde bomba patlamaz. Halil İbrahim Astsubay bir kaç defa basar ve yine patlamaz.
Bejno, kara sıçana dönerek; “ Selma düşünsene bomba patlayınca TC nin yüzü nasıl da moraracak “ der.
Kara sıçan gülmeye başlar. Ve o sırada Halil İbrahim gelir.
Halil İbrahim sinirli bir şekilde; “ nerede lan o made in İtalyan “ der.
Bejno ciddi bir ses ile; “ ne oldu Halil “ der.
Dimitri koşarak gelir ve; “ ne oldu be adam “ der.
Halil İbrahim, Dimitriye tokat atarak; “ ne olduğunu sen söyle bakalım made in İtalyan “ der.
Bejno sert bir sesle; “ Halil ne oldu “ der.
Halil İbrahim kumandayı önlerine atar ve; “patlamadı bu “ der.
Dimitri endişeli bir şekilde; “ bu imkansiz bezno patlamamasi imkansiz, bak isterseniz deneyelim bir bomba daha yapmistim bekleyin “ der.
Dimitri, bombayı bir mağaranın içerisine koyar ve eline kumandayı alarak düğmeye basar ama bomba patlamaz.
Bejno, Dimitriye tokat atarak; “ öldün lan sen “ der.
Hafsa ve Kamuran Harmantepe karakolunda Albayla konuşuyorlardı.
Hafsa ağlayarak; “ Albayım, bu işte bir terslik olmasın mirza bize silah doğrulttu bizi esir aldı Halilim de bizi korumak İçin onu vurdu “ der.
Albay Reşat sert bir sesle; “ ama bir sivili vurdu kızım şimdi beni yalnız bırakın “ der.
Kamuran ve Hafsa dışarıya çıkarlar.
Albay eline telsizi alarak; “ Salih, evladım çakallar mavi kayalardalar orada saklanıyorlar onları bulun ve adalete teslim edin “ der.
Albay Reşat telsiz konuşması bitince telefonu çıkarıp bilinmeyen bir numaraya mesaj atar, mesaj şöyleydi; “ Buluşma noktasına gel köstebek “ der.
Ve Albay Reşat karakoldan çıkarak arabaya biner.
Salih Üsteğmen time dönerek; “ beyler, mavi kayalara gidiyoruz, Sare sende bize yol göstereceksin “ der.
Halil İbrahim, Bejnoya; “ Bejno bu İtalyan’ı bana bırak “ der.
Bejno gülerek; “ al senin olsun “ der.
Halil İbrahim, Dimitriye alır ve uzaklara doğru yürümeye başlar. Ve kamptan uzaklaşınca silahını ona doğrultur.
Dimitri endişeli bir ses ile; “ bak beni öldürmezsen sana çok para veririm “ der.
Halil İbrahim sert bir ses ile; “ konuşma lan çakal “ der.
Halil İbrahim bir ip bulup Dimitriyi ağaca bağlar ve uzaklara doğru koşmaya başlar.
Halil İbrahim koşa koşa dağdan şehre inmişti ve bir pembe duvarlı iki katlı bir eve girmişti.
Halil İbrahim 2. Kata çıkar ve karşısında Albay Reşatı görür.
Halil İbrahim Astsubay asker selamı vererek; “ Astsubay Kıdemli Başçavuş, Halil İbrahim Subaşı, Şanlıurfa Emredin Komutanım “ der.
BÖLÜM SONU
YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN
YAZIM YANLIŞI VARSA KUSURA BAKMAYIN😊
Okur Yorumları | Yorum Ekle |