Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. BÖLÜM

@yorgunman

Halil İbrahim, cezaevinde en azılı teröristlerin ve katillerin bulunduğu koğuşa atılır.

 

Koğuşta iri yarı bir adam gülerek; “ ooo Astsubayım hoşgeldin “ der.

 

Halil İbrahim adamı iterek; “ çekil lan yarma “ der.

 

Adam, Halil İbrahim’i kolundan tutar ve; “ ulan asker, burada benim borum öter, rahat etmek istiyorsan benim sözümü dinle “ der.

 

O sırada ak sakallı yaşlı bir adam kalkar ve; “ Ararat evladım yapamayasın günahtır “ der.

 

Ararat, yaşlı adama tokat atar ve; “ ben sana demedim mi herşeye karışma diye lan moruk “ der.

 

Halil İbrahim dayanamaz ve Araratın kolunu tutup ve arkadan ters çevirir. Canı yanan Ararat acı içinde kıvranmaya başlar.

 

Halil İbrahim sert bir ses ile; “ ulan sibop burada artık benim borum öter, rahat etmek istiyorsan bu amcaya kimse dokunmayacak “ der.

 

Ararat bunun üzerine acı içinde kıvranarak; “ tamam abi bir daha ona zarar gelmeyecek “ der.

 

Halil İbrahim, Araratın kolunu bırakır ve Ararat bırakmasıyla birlikte Halil İbrahim’e yumruk atmaya çalışır ama Halil İbrahim, Araratın kolunu tutar ve ters çevirip kırar.

 

Halil İbrahim koğuşta ki adamlara bakarak; “ artık bu itin bir hükmü kalmadı anlaşıldı mı “ der.

 

Halil İbrahim yerde yatan Yaşlı adamı kaldırır.

 

Yaşlı adam minnettar bir şekilde; “ Allah senden razı olsun evlat, Allah ne muradın varsa versin “ der.

 

Yaşlı adam, Halil İbrahim’in elini öpmeye çalışır ama Halil İbrahim izin vermeyip Yaşlı adamın elini öper.

 

Halil İbrahim kendine bir döşek seçer ve yaşlı adamla birlikte oraya otururlar.

 

Yaşlı adam, tebessüm ederek; “ demek askersin ha “ der.

 

Halil İbrahim bunun üzerine; “ askerim “ der.

 

Yaşlı adam bunun üzerine; “ bende eski askerim biliyor musun seni görünce eski günlerim aklıma geldi, çok özlüyorum o günleri “ der.

 

Halil İbrahim başını öne eğerek; “ artık asker değilim, devletim beni bir soysuz İçin bu dört duvar arasına attı “ der.

 

Yaşlı adam bunun üzerine; “ sen dert etme vardır devletin bir bildiği “ der.

 

Bejno ve Kara sıçan mağara da oturmuş bomba planını konuşuyorlardı. Tam o sırada bombayı yapacak adam gelir.

 

Bejno gülerek; “ gel Dimitri gel “ der.

 

Dimitri korkulu bir ses ile; “ sen kafayi yemissin bezno, bu bomba planini kas kere uyguladik, ama her seferinde o bas belasi Üsteğmen buna engel oldu “ der.

 

Bejno gülerek; “ sen bu sefer de yap gerisini bana bırak “ der.

 

Dimitri korkulu bir ses tonu ile; “ tamam ama bak bu son olsun bir daha ben tehlikeye girmek istemiyorum “ der.

 

Bejno sert bir ses ile; “ bu sefer saatli değil kumandalı yapacaksın anlaşıldı mı “ der.

 

Dimitri bunun üzerine; “ anlasildi bezno, Turkiye kana bulanazak “ der.

 

Musa ve Ömer hala daha tel örgülerin yuvarlak oluşturduğu alandaydı.

 

Bir terörist, Musa ve Ömer’in yanına gidip; “ ülke kana bulanacak, çok büyük patlama olacak “ der.

 

Ömer, teröristi ensesinden tutar ve tüm gücüyle teröristin ensesini sıkar.

 

Ömer sert bir ses ile; “ nereye koyacaklar lan bombayı çabuk söyle “ der.

 

Tam o sırada terörist, tam alnından vurulur. Onu vuran Bejnonun ta kendisiydi.

 

Bejno gülerek; “ halk otobüsü “ der.

 

Musa, Ömer’in kulağına; “ Tertip, Salih komutanıma haber vermemiz gerek “ der.

 

Salih Üsteğmen, Reşat Albayın odasında oturuyordu.

 

Albay Reşat ciddi bir ses tonu ile; “ kaçırılan askerleri bulmamız gerek Üsteğmenim “ der.

 

Salih Üsteğmen; “ Komutanım eğer bulamazsak bu ülke için çok büyük bir felaket olur, eğer zorla konuştururlarsa düşünmek bile istemiyorum “ der.

 

Albay Reşat bunun üzerine; “ o halde timinin başına geç ve o alçakları adalete teslim et Üsteğmenim “ der.

 

Salih Üsteğmen; “ Komutanım, benim postahaneye gitmem gerek izniniz olursa “ der.

 

Albay Reşat bunun üzerine; “ tabii evlat ne demek ama çabuk ol su uyur düşman uyumaz “ der.

 

Salih Üsteğmen ilçeye gider ve Postahaneye doğru yürümeye başlar.

O sırada Salih Üsteğmen durur ve mektubu açar. Mektupda şunlar yazıyordu.

 

“ Kadriye’m… Teskereye 9 gün kaldı, Doğuma gelemedim üzgünüm çünkü Salih Üsteğmenim o çakalların elindeyken timimi yalnız bırakamazdım, Eğer sağ Salim dönmek nasip olmazsa, oğlumuzun adını Salih koy. Salih koy ki, Salih Komutanım gibi Mert ve Yiğit olsun. “

 

Salih Üsteğmen, mektubu yolladıktan sonra Dildanın yattığı hastaneye gider. Salih Üsteğmen, Dildanın odasına girer. Ama girdiğinde Dilda uyuyordu. Salih Üsteğmen Dildanın yattığı yatağın yanında ki koltuğa oturur ve Dildanın saçlarını okşamaya başlar.

 

Tam o sırada telsizden biri; “ Konak-vatan bir, Komutanım, Albay sizi çağırıyor “ der.

 

Salih Üsteğmen bunun üzerine; “ anlaşıldı Konak geliyorum “ der.

 

Salih Üsteğmen tam kalktığı sırada Dilda Salih’in elini tutar.

 

Dilda ağlamsak bir şekilde; “ gitme biraz daha kal “ der.

BÖLÜM SONU

OY VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN❤️

YAZIM YANLIŞI VARSA KUSURA BAKMAYIN❤️

Loading...
0%