Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. BÖLÜM

@yorgunman

Teröristin hala gelmediğini gören Şivan 2 adamına dönerek; “ siz ikiniz gidin bakın lan şuna “ der.

 

Teröristler tam mağaraya gireceklerden Halil İbrahim Astsubay elinde Şivanın tüfeğiyle dışarı çıkar ve Şivana tüfeği verir.

 

Şivan Halil İbrahim’e Tokat atarak; “ nerede kaldın lan “ der.

 

Halil İbrahim aşağı bakarak; “ tüfeği bulamamışam Şivan Başkan “ der.

 

Şivan sert bir ses ile; “ ulan bizde senin gibi salaklarla iş yapıyoruz, git lan gözüm görmesin seni “ der.

 

Yerde yığılı olan Salih Üsteğmeni, başında sarık ve üzerinde cübbe olan bir adam görür. Ve Salih Üsteğmeni sırtladığı gibi dergaha götürür. Sarıklı adam dergahın kapısını çalar ve kapıyı sarıklı adamın kızı Dilda açar.

 

Dilda endişeli bir ses ile; “ hayrola Şeyh babam bu asker de kimdir “ der.

 

Şeyh Ferzan Efendi titrek bir ses ile; “ bilmiyorum kızım, bakkalın az ilerisin de ki sokakta yığılı vaziyette buldum, yarası vardı bende sırtladım getirdim “ der.

 

Salih Üsteğmeni yer yatağına yatırırlar.

Şeyh Ferzan Efendi, ilk yardım malzemeleri almaya gider ve Dilda yerde yatan Salih Üsteğmen ile başabaşa kalır. Dilda, Salih’ten gözlerini ayıramaz, kalbi sanki bir davul gibi çarpar ve gözleri parlar. Dilda elini tam Salih’in yüzüne sürecekken Şeyh Ferzan Efendi gelir.

 

Dilda, Şeyh Ferzan’a dönerek; “ Şeyhim, bu böyle olacak iş değil hastaneye mi götürsek acaba “ der.

 

Şeyh Ferzan Efendi dilda’ya; “ kızım ne hastanesi, kurşunu çıkartamazsak hastaneye kadar dayanamaz “ der.

 

Halil İbrahim Astsubay kamptan ayrılır ve timin yanına döner.

 

Musa Çavuş, Halil İbrahim’in yanına gider ve; “ Komutanım nerdeymiş Salih Üsteğmen “ der.

 

Halil İbrahim ciddi bir ses tonuyla; “ komutan kefeni yırtmış Çavuş, bu soysuzlardan önce bulmamız gerek komutanı “ der.

 

Musa çavuş bunun üzerine; “ Salih üsteğmeni bulmak mı ? Eğer kurtulduysa Karakola dönmesi gerekmez mi ? “ der.

 

Halil İbrahim bunun üzerine; “ Harmantepe buraya uzak kaçıyor üstelik yarası var, o halde karakola kadar yürüyemez ya buralarda bir yerler de ya da buraya en yakın köyde “ der.

 

Musa çavuş ciddi bir ses tonuyla; “ Komutanım eğer kurşun çıkarılmazsa zehirleyebilir çok uzun zaman oldu dayanamaz artık “ der.

 

Halil İbrahim Astsubay bunun üzerine; “ işte bende onu diyorum Musa, bir yere düşüp kaldıysa bunlardan önce bizim bulmamız gerek “ der.

 

Halil İbrahim’in eşi, annesi ve 8 yaşında ki oğlu Harmantepe köyünde otobüsten inmişlerdi.

 

Hafsa derin bir nefes alarak; “ işte Halilimin görev yaptığı köy burası, bir-iki defa gelmiştim “ der.

 

Biraz uzakta ki duvarın ardından bir adam Hafsa , İsmail ve kamuranı izliyordu.

 

Adam, telefondan birini arar ve; “ Zülfü ağam bizim deli Halil’in ailesini bulmuşam “ der.

 

Telefonda ki adam: “ tamamdır Mirza onları takip et ve uygun bir zamanda öldür, unutmayasan Halil de senin babanı öldürmüştür, bu kan yerde kalmayacaktır “ der.

BÖLÜM SONU

YORUMLARINIZ VE OYLARINIZ ÖNEMLİ❤️

Loading...
0%