Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@yourwriterr1

Mardin

Geçmiş

Tarih;03/11/2018

yazardan;

 

Şiddetli yağan yağmur Mardin'in ıssız yollarını ıslatmaya başlamıştı. Taşlı ve topraklı yollar yağmur yüzünden artık daha tehlikeli bir durumdaydı. Hayvanlar da bu yağmura isyan edercesine sesler çıkarıyordu.

Aniden bu sözler bir silah sesiyle hiç var olmamış gibi ortadan kayboldu. Yerini ise acılar içinde genç bir kadının çığlıklarına bırakmıştı.

"Mert! Hayır, hayır, hayır. Mert, uyan ne olur."

Yerde kanlar içinde olan sevdiğine bakan kadın şu ana kadar çektiği acıların hiç bir şey olduğunu o an anlamıştı. Sevdiği adam ölüyordu ve o hiç bir şey yapamıyordu.

Ancak bu acının yanında gelen büyük bir öfke ve kin de vardı.

"Niye, niye yaptınız bunu ? Nasıl kıyarsınız ona!"

Bu yakarışları kendi canından olan abisi ve babasınaydı. Her ne kadar artık onları öyle görmese de.

Sevdiği adamı öldürdükten sonra onu bu dağın başında bırakıp gitmişlerdi. Kendini de öldürsün diye. Kadın bir an yerde duran silaha baktı. Bu silahla ölmüştü yerde kanlar içinde yatan adam.

Hemen silahı eline aldı. Babası bunu bilerek burada bırakmıştı. Ellerini onun kirli kanına bulamak istemediği için bunun kendisinin yapmasını istemişti.

Elinde olsaydı silahı o an aldığı gibi babasına doğrulturdu. Ancak kollarında yatan sevdiğini bırakmak istememişti.

Silahı kafasına doğru doğrulttu kadın. İçine derin bir nefes çekti. Tetiği çekmeden önce söylediği tek şey ise "ahım peşinizi bırakmayacak" demesiydi ve bir silah sesi daha gecenin karanlığına karıştı.

 

                                                     🫶

şimdi ki zaman

tarih;03/09/2020

Hakim Yelda

"Karar verilmiştir. Suçlu Ahmet Demir işlediği suçlardan ötürü ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmıştır."

Verdiğim karar, duruşma salonunda uğultuların yükselmesine neden olmuştu. Hepsi bir ağızdan hakime yani bana itirazlarını sunuyordu. Buda benim midemi bulandırıyordu. Bir tecavüzcü için miydi bütün bu kadar kargaşa?

Onlarda en az bu adam kadar suçluydular benim gözümde. Oysa şuan bir kadının, bir çocuğun veya bir hayvanın ölümünde bile ses çıkaranların sayısı çok azdı.

Duruşma salonunda daha fazla durmadan oradan çıktım. Bana isyan eden seslere kulak asmadan. Bugün ki son duruşmamdı. Arabama doğru giderken çalan telefonumu cevapladım.

Arayan tabi ki annemdi. Her duruşmamdan sonra mutlaka arardı.

"Yeldam, benin güzel kızım nasılsın? Bugün ki duruşman nasıl geçti?"

"Anne, birde soruyor musun? Tabi ki de iyi geçti. O iğrenç adama hak ettiği cezayı verdim, merak etme."

Elimde olsaydı idam cezası verirdim ama maalesef o hüküm çoktan kaldırıldı.

"Allah seni devletimizin başından eksik etmesin Yelda'm. Hep böyle olmaya devam et. Hadi akşama görüşürüz, dikkat et. Babanda selam söylüyor."

"Peki, görüşürüz. Sende babama selam söyle öpüyorum sizi."

Konuşmamı bitirdikten sonra arabama bindim. Bu gün çok yorucu bir gündü. Ancak yarın daha yorucu bir gün olacaktı.

Çünkü yarın büyük gündü. Yarın Mardin'in köklü ailelerinden birinin, Yaman Yıldırım'ın duruşma günüydü.

 

 

 

 

Loading...
0%