Yeni Üyelik
3.
Bölüm

1. Bölüm

@yourwriterr1



 

Merhaba ben geldim yine, satır aralarına bol bol yorum yapmayı ve yıldızı parlatmayı unutmayın ♡


Yazım yanlışlarım olduysa şimdiden kusura bakmayın♡


Sınır 30 oy ve 100 yorum tamamlanmadan yeni bölüm gelmeyecek maalesef, random ve bölümün gelmesi için yapılan boş yorumlar geçersizdir.

                                                      ~~~


Küçüklüğünü yaşayamayan, büyüdükten sonra hayatı cehenneme dönenlerin hikayesi…


Aşktan medet ummayan, mutluluğu yakalamaya çalışanların hikayesi…

                                                      ~~~


Katil; ölüme yol açan, öldürücü. İnsan öldüren kimse.


Katil kavramı sadece insan öldüren kimse mi demek ? Duyguları katleden, psikolojik şiddet uygulayan, hayvanlara acı çektirip öldürenler de katil değil midir ?


Oysa ona çektirilen acılar, onun ruhuna dokundu.

                                                     ~~~


Sevgili yazarınızın anlatımıyla;


“Amerika’nın California şehrinde Natomas Urgent Care hastanesinde çalışan doktorların ardı ardına gelen cinayetlerin sonu gelmiyor. Ünlü cerrahların ölümü gündemden düşmüyor! Son dört ayda tam dört cinayet! Katil her ay bir kişiyi öldürmeyi mi planlıyor? Hastanedeki çalışanlar her an tetikte, korkudan işten ayrılan onlarca çalışan var. Yetkililerin bir an önce katili veya katilleri bulup gerekilen cezayı vermesini umuyoruz. Bir sonraki habere kadar görüşmek üzere…”


Televizyonda ki acil durum haberi ile tüm California sakinleri diken üstünde. Haberi dinledikten sonra yeni yaptırdığı manikürlü, kan kırmızı renginde ki ojeli parmakları ile kahverengi, uzun masada bulunan kumanda ile televizyonu kapattı. Toplantı odasında ki tüm gözler dedektif Rosita Anderson'a dönerken bayan Anderson’ın gözleri ise başkomiser Karl Davin’e döndü.


“Bayan Rosita, ben göreve sizinde katılmanız fikrindeyim. Bu zamana kadar hep perde arkasında rol almak istediniz ve aldınız ama bu normal bir olay değil. Sizinde sahalara inmeniz gerektiğini düşünüyorum.”


Dedektif Rotinda Anderson annesinin izinden gitmek için çabalayan ve bu çabalarının sonuç bulduğu için annesinden bile daha iyi yerlere yükselen kadındı. Ama sahalara inmeyi, kılık değiştirip oradaki insanların arasına katılıp rol yapmayı hiç bir zaman istemedi. Sürekli olarak arka planda yer alıp işlerini en kısa ve en iyi şekilde ustalıkla tamamlardı.


“Evet biliyorum bu normal bir olay değil ama bu sahalara inip rol yapmam gerektiği anlamına gelmez. Bu zamana kadar hep arka plandaydım ve bu sefer de öyle olacak. İşimi en iyi şekilde tamamlayacağıma emin olabilirsiniz.”


Kendinden emin sözleri başkomiserin susmasına yol açtı ama bay Davin kararlıydı, inatçıydı.Bayan Anderson’ı sahalara indirecekti. Onu ikna etmek için elinden geleni yapacaktı.


“Bayan Anderson, bu acele ile verilecek bir olay değil. Olayın ciddiyetini sizde görüyorsunuz. Eğer sahalara inmeyi kabul etmezseniz başka bir dedektif bu işi kaçırmaz. Hemen karar vermeyin, yarına kadar düşünün. Dediğim gibi kabul etmezseniz bu işi beraber yürütemeyiz.”


Sert ve kararlı konuşması Rosita’yı şaşırtmıştı, onun yerine başka birinin bu işe bakması onu sinirlendirmişti ama bunu asla yüzüne yansıtmadı. Bu iş için Rosita'nın hevesli olduğunu görürse daha fazla ısrar ederdi komiser Davin.


“Yarına kadar düşünürüm. Kabul etmezsem dediğiniz gibi başka biri ile anlaşırsınız.”


Tabi ki bunu istemiyordu ama onun da kararlı olduğunu anlamalarını istiyordu. Kimse onu dolaylı yoldan bile olsa tehdit edemezdi. Bunu asla kabul etmezdi.


Başkomiser Rosita'nın kararlı sesi ile affalasada buna alışmış olması gerektiğini hatırladı. Rosita Anderson kararlıydı, kendinden emindi, dediğim dedikti, inatçıydı. Başkasının kalıbına göre şekil almaz, başkalarının onun etkisi altında olmasını isterdi. Bu sayede her olayda “Rosita Anderson bu işi halleder.” denirdi.


Rosita toplantı odasından çıktıktan sonra binadan ayrıldı. Otoparka inip motosikletine binip evin yolunu tuttu, aynı zamanda ne karar vermesi gerektiğini düşünüyor, kendi cevabını kendi de merak ediyordu.


Yol boyu son sürat hız yapıp evine en kısa sürede vardı, büyük siyah bahçe kapısından girip motosikletini park etti. Çiçeklerini sulamak için başkaları için küçük ama onun için kocaman olan serasına girdi, Rosita Anderson çiçekleri küçüklüğünde beri çok sever, her fırsatta annesi ve babası ile küçük bahçelerine her türden çiçek ekerlerdi.


Büyüdüğü zaman da bu alışkanlığından asla vazgeçmemiş aksine daha çok çiçeklere bağlanmıştı, onun için çiçekler demek hayat, sevgi, mutluluk, aşk ama en çok da anne demekti. Bu yüzden ayrı bir seviyordu çiçekleri.


Çiçeklerinin her biriyle ayrı ayrı sevgiyle ilgilenmiş ve sulamıştı. Bu yüzdendi çiçeklerinin bu kadar güzel kokması ve bu kadar hızlı büyüyüp gelişmeleri.


Serada işi bitince eve geçmiş toz toprak olmuş kıyafetlerini kirli sepetine atmış ve kendini soğuk suyun altına bırakmıştı. Duş almayı ne çok uzun tutmayı ne de çok kısa tutmayı sevmezdi, bu sürede kendi kendine sarki mırıldanmış, kafasında ki seslerden olduğunca uzaklaşmıştı


Duşunu kendini temiz hissettiği anda çıkmış, krem rengi askılı, alt kısmı şort olan pijama takımını giyinmişti. Evde rahat olmayı seviyordu Rosita. Yüzüne her akşam yaptığı gibi bakım yapıp mutfağa inmişti.


Acıkmıştı Rosita, sabah ki kahvaltı dışında yemek yememişti. Kendine en hızlı olacak şekilde kremalı makarna yapıp, dün yaptığı salata ile beraber yemişti.


Mutfağı büyük, sade daha çok beyaz ve krem renklerinin ağırlıklı olduğu bir yerdi çünkü boş zamanlarında sürekli yemek yapma ile uğraşırdı, çiçeklerinden sonra en sevdiği hobisiydi.


Mutfakta işi bittikten sonra çalışma odasına çıkmış gelen maillerini kontrol ediyordu, tanınmıştı Rosita bu yüzdendi her olayla onun ilgilenmesi isteniyordu, şu ana dek yapamadığı, kaçırmadığı tek bir iş bile olmamıştı.


İstiyordu işte bu işi, yoksa kendi kendini yiyip bitirecek, her alacağı teklifte bu işi kaçırdığı aklına gelecekti. Önemliydi bu iş, biri vardı katildi, bir kişi değildi belki de ortakları olabilirdi.


Çalışma odasından çıkmış yatak odasına doğru ilerliyordu, danışması gereken biri olduğunu biliyordu, hızla odaya girip giysi dolabının içinde gözü gibi koruduğu sandığı çıkardı, orta boy, koyu kahverengi tonlarında olan kutuyu alıp, tek bacağını kalçasının altına gelecek şekilde yatağa oturdu.


Danışması gereken kişi her zaman ki gibi annesiydi. Annesinin fotoğrafını eline alıp gülümsedi, fotoğrafı yavaşça burnuna yaklaştırıp annesinin fotoğrafını kokladı annesi çiçek kokardı ama artık kokusu ölü çiçeklere benziyordu. Çünkü sandıkta ki çiçekler solmuş, ölmüşlerdi. Yenilerini katmanın çoktan zamanı gelmişti.


Gözlerinin dolmaması için yanak içlerini ısırdı, annesi onu böyle görmek istemezdi çünkü. "Anne, nasılsın? Ben iyiyim ama kafam çok karışık. Hep senin gibi biri olmak istedim ve oldum."


Doğruydu Rosita annesinin izinden gitmişti ve çok başarılı olmuştu. Rosita annesine hem karakter olarak hem de sima olarak çok benziyordu. Rosita bu yüzden kendini çok severdi.


"Söylesene anne, bu işi de almalı mıyım? Çok istiyorum ama sahalara inmek istemiyorum. Bu yönden sana benzemek istemiyorum. Sende bunu istemezsin ki zaten. Korkuyorum çünkü kaderimin sonunun senin gibi olmasını istemiyorum. Kaderim sana benzesin ama sonu benzemesin, ölmek istemiyorum anne, hem sonra kim çiçeklerime bakacak ki ? O yüzden ölmemem lazım."


Konuşurken sesi titriyor, gözleri doluyordu. Fotoğrafta ki annesi ona gülümsüyordu o da gülümsedi.


"Bu işi de kabul etmemi istiyorsun değil mi ? Çünkü bana asla korkmamam gerektiğini söylerdin hep, bu sefer de korkmayacam anne, hem sen korkmadın ki ben neden korkayım? Ben senin kızınım. Bunun da üstesinden geleceğim."


Ağlamadı Rosita, annesi onu görüp üzülmesin diye. Karar vermişti, kabul edecekti bu görevi de.

                                                    ~~~


Yayın tarihi 17/07/2024


Biraz da sohbet edelim;


♡Bölümü nasıl buldunuz?


♡Sizce başka görev de neler olacak?


♡Rosita Anderson size göre nasıl biri peki?


Loading...
0%